Milletvekili Kabukçuoğlu, TÜİK rakamlarına tepki gösterdi

İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukçuoğlu, TÜİK’in Ekim 2020 dönemine ilişkin işsizlik oranlarına sert tepki gösterdi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ekim 2020 dönemine ilişkin işsizlik rakamlarını açıkladı. Açıklanan rakamlara Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2020 yılı Ekim döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 391 bin kişi azalarak 4 milyon 5 bin kişi oldu. İşsizlik yıllık bazda 0,7 puanlık düşüşle yüzde 12,7 olarak gerçekleşti. İstihdam verilerinde ise geçen yılın aynı dönemine bakıldığında yaklaşık 900 bin kişilik bir daralma görüldü.

“SARAYDAKİLER RAHATSIZ OLMASIN DİYE ORANLAR DÜŞÜK GÖSTERİLMEKTEDİR”

Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukçuoğlu, işsizliğin her geçen gün arttığına ve TÜİK verilerinin hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığına dikkat çekti. Kabukçuoğlu; “19 yıllık iktidar döneminde işsizlik oranları hiçbir zaman düşmedi, TÜİK verileri maalesef ki gerçeği yansıtmamaktadır. Saraydakiler rahatsız olmasın diye işsizliği düşük göstermektedirler. Bugün Türkiye’de gerçek işsizlik oranları yüzde 12,7 değil yaklaşık olarak yüzde 29, genç işsizlik ise yüzde 66’dır. Halkın gözünün içine baka baka yalan yanlış rakamları söylemek hiçbir kuruma yakışmaz. Koronavirüs vaka sayılarında gördük neyin ne olduğunu, hiçbir kuruma güven bırakmadınız” dedi.

“SORUMLUSU 19 YILLIK İKTİDARDIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “her üniversite mezunu iş bulacak diye bir kaide yok” sözlerini hatırlatan İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukçuoğlu, TÜİK’in genç işsizlik rakamları üzerine “İYİ Parti olarak her hafta grup toplantılarımızda milletin kürsüsüne milleti çıkarıp seslerini duyurmaya çalışıyoruz. Haziran ayında işsiz bir üniversitesi mezunu gencimizin kürsü konuşmasını iktidarın ve TÜİK’in izlemesini tavsiye ederim. Gerçek işsizlik, gerçek hayat sorunları, açlık, yoksulluk açıkladığınız yalan oranlarda değil milletin meclisinde milletin kürsüsündedir. Her 5 gençten 4’ünün işsiz olduğu artık bir hayal kuramadığı bir ülkenin tek sorumlusu 19 yıldır iktidarda olanladır” şeklinde konuştu.

ESKİŞEHİR – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

İzmir'de Yılın İlk Durağı Çaltılıdere Mahallesi

İzmir’in Aliağa ilçesinde 2020 yılında yoğunlukla sürdürülen kırsal mahallelerdeki temizlik, bakım, onarım ve yenileme çalışmaları 2021’de devam edecek. Çakmaklı, Horozgediği, Bozköy, Aşağı Şehitkemal, Yukarı Şehitkemal, Samurlu, Güzelhisar, Çıtak, Uzunhasanlar, Karakuzu, Karaköy Mahallelerinde çalışmalarını tamamlayan Aliağa Belediyesi ekiplerinin yeni yıldaki ilk durağı Çaltılıdere Mahallesi oldu.

Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar’ın talimatlarıyla kırsal mahallelerdeki çalışmalarına aralıksız devam eden Muhtarlık İşleri Müdürlüğü Ekipleri, belirlenen program dâhilinde çalışmalarına Çaltılıdere Mahallesi’nde devam ediyor. Ekipler; temizlik, ağaç budama, ot biçme, ova yollarının açılması, oyun parklarının bakımı gibi çeşitli çalışmalar gerçekleştiriliyor. Fen İşleri Müdürlüğü tarafından ise mahalle içerisinde 2 bin 550 metrekarelik kilit taş döşendi.

Muhtar Yoldaş: “Çalışmalardan Çok Memnunuz”

Çaltılıdere Mahallesi Muhtarı Şenol Yoldaş, “Aliağa Belediyemiz, mahallemizde çevre düzenlemesi yapıyor. Oyun parklarımız boyanıyor. Kapsamlı bir temizlik çalışması gerçekleştiriyor. Mesire alanımızın çevresi düzenleniyor. Yollarımıza kilit parke ve bordür taşı döşendi. Çaltılıdere halkımız yapılan bu çalışmalardan çok memnun oluyor. Belediyemizin mahallemizdeki çalışmaları devam ediyor, yapılması gereken çalışmalar sırasıyla yapılıyor. Mahallemizde yapılan çalışmalardan dolayı Aliağa Belediye Başkanımız Serkan Acar’a çok teşekkür ediyoruz” dedi.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Pandemide ailede güzel bir dönüşüm yaşandı”

Pandemi sürecinde aile içi ilişkilerde de çeşitli değişimler yaşandığını belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ailedeki sihirli kelimenin iş birliği olduğunu vurguladı. “Ailede anne, baba ve çocuklar arasında iş birliği sistemi kurulmuşsa o ailede sorun olsa da çözülür” diyen Tarhan, “Pandemi döneminde güzel bir dönüşüm yaşandı. Bu durumu kalıcı hale getirenler kazanacaklar” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, pandemi döneminde değişen aile içi ilişkileri değerlendirdi. Pandemi sürecinde zorunlu bir izolasyonun yaşandığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Böyle durumlar insanın karşı çıkamayacağı bir şey. Burada akıllı insanın yapacağı şey yakınmacı olmak yerine kabullenici olmaktır” dedi.

Pandemiyle ailenin kıymeti anlaşıldı

Pandemi sürecinde aile kurumunun değerinin anlaşıldığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kader sanki pandemiyle bu dönemde ailenin kıymetini bilin diye bir mesaj veriyor. Biz çift terapilerinde en çok evlilikte boşanmaya götüren sebeplere bakıyoruz. Çiftlerin bu dönemde birbirlerine yaptıkları yatırım azalıyor. Sevgi yatırımı azalıyor, birbirlerine ayırdıkları vakit azalıyor, takdir ve övgü sözleri azalıyor. Bunlar azalınca da ne oluyor? İki tarafta da bireyselleşme adı altında bu sefer soğuk bir ilişki ortaya çıkıyor ve kırılmalar başlıyor” dedi.

Bu dönem fırsata çevrilmelidir

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu dönemin bir fırsata çevrilmesi gerektiğini belirterek “Burada çiftler madem pandemiyi yaşayacağız. Hiç olmazsa eşime ve çocuklarıma daha fazla zaman ayırayım” diye düşünmeliler” diyerek fedakarlık duygusunun önemli sevgi dillerinden biri olduğunu söyledi. Çok eski çağlardan itibaren yaşam amacının farklılık gösterdiğini, modernizmin bencilliği bir erdem olarak gösterdiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Şu andaki modernitenin tarihi hatasıdır. Tarihte Sokrates insanın yaşam amacı olarak erdem peşinde koşmayı söylüyor. Hayata anlam verecek erdemliliktir. Sokrates’ten 200 sene sonra Epikür, Platon biraz devam ettiriyor sonra Aristoteles bunu daha da bozmaya başlıyor. Aristokrasi diye bir sınıf ortaya çıkartıyor. Yavaş yavaş bozuluyor. 200 sene sonra Epikür, ‘İnsanın yaşam amacı zevklerinin peşinden koşmaktır’ diyor. Daha sonra semavi öğretiler başlıyor. İslamiyet de ilahi rızayı yaşama anlamı katar” dedi.

Kadının empati duygusu daha yüksek

Modern dünyada aile ve yuva kavramının hasar aldığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Evini güvenli alan olarak görmeyip sadece otel gibi gören bir anlayış vardır. Eve sadece yemeye içmeye geliyorlar evde sohbet yok, paylaşım yok, aile içerisinde sosyal bir hayat yok. Böyle bir ortam insanın doğasına zaten aykırıdır. Kadınların yaratılıştan empati duygusu daha yüksektir. Empati duygusu yüksek olduğu için çocukları korumak, aileyi korumayla ilgili hassasiyeti daha yüksektir” dedi. Annelik hormonu olmasına rağmen babalık hormonunun olmadığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu yaratılıştan genetik olarak kodlanmıştır. Bu neden kadın, aileyi bir arada tutmayla ilgili rolü kendiliğinden üstleniyor. Bir insan hem evinin hanımı hem çocuklarının annesi hem de iyi bir eş olabilir. Bir erkek de aynı zamanda iyi bir eş ve çocukların babası olabilir” dedi.

Kadınlar bu dönemde aileyi bir arada topladı

İnsanın içindeki kötücül duyguları terbiye etmesi gerektiğini belirten Tarhan, “Pandemi böyle iyi niyetli kişilere yardım etti. Nasıl yardım etti? Ailemi, çocuğumu nasıl daha iyi hale getiririm diyen kadınlar burada şefkat kahramanlığı yaptı. Kadınlar şu anda aileyi toparladı” dedi.

Pandemi sonrası dönem için önlem alınmalı

Pandemi döneminden sonra mutlaka krizin etkileri üzerine önlem alınması gerektiğini hatırlatan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Çin’de boşanma davalarının arttığını, Amerika’da silah satışlarının  arttığını, resmi verilere göre Türkiye’de ise intiharlarda artış yaşandığına dikkat çekti. Tarhan, “Bir tarafta ailesiyle mutlu olduğunu belirten kişiler varken bir taraftan da böyle olayları görüyoruz. Onun için toplum bilimcilerin bu konuyu ele alıp muhakkak büyük bir kriz patlamadan önlem alması lazım. Kriz patladıktan sonra çok geç olabilir. Hastalık ortaya çıktıktan sonra tedavi zor, erken teşhis koyup tedavi etmek lazım ya da hastalık çıkmasın diye plan yapmak gerekiyor” dedi.

Ailedeki sihirli kelime iş birliği

Ailedeki sihirli kelimenin iş birliği olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Ailede anne, baba ve çocuklar arasında iş birliği sistemi kurulmuşsa o ailede sorun olsa da çözülür. Problemlerin çoğu sorun çözme stilini bilmemekten kaynaklanıyor. Yanlış çözüm metotları olan kişiler vardır orada. İş birliğinin altın kurallarından birisi altın orta nokta kuralıdır. Yani her iki taraf da adım atacak ortada buluşularak çözüm bulunacak. Şu anda pandemi döneminde güzel bir dönüşüm yaşandı. Bu durumu kalıcı hale getirenler kazanacak. Kadın ve erkeğin birbirinin iyi taraflarını görmeye çalışmaları lazım. Biz kusurlarını çok görüyoruz. Sevgiyi arttırmanın formülü aslında iki tarafın birbirinin olumlu yönlerini görmeyi başarmasıdır” diye konuştu.

Evlilikte iyi günler de vardır, kötü günler de…

“Evlilikte fırtınalı günler de var, iyi günler de var” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hayat olumlu, olumsuz bir çeşnidir. Hayatımda olumlu olaylar olacak diye hayal kurarsınız olumsuz olay olduğu zamanda hayal kırıklığı yaşarsınız. Hâlbuki hayatın bir çeşni olduğunu bilmek gerekiyor. Sofradaki yemekler gibi acı, tatlı, ekşi her şey var. Hayat da böyledir. Böyle düşünerek bir insan evliliğe girerse, bunları kabullenerek girerse o evlilik olgunluğu vardır demektir” diye konuştu.  

Aile kurumu medenileşmenin gereğidir  

Türkiye’nin bazı geleneksel değerleri koruduğunu ama dünyadaki değişimlerden de payını aldığını belirten Tarhan, aile kurumunun tehdit altında olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Küresel kriz geliyor. Bize de şu anda tsunami gibi geliyor. Biz bunun çok farkında değiliz. Aile kurumunun şu anda temel, su aldı. Temel çöküyor. Eşleşme genetik, evlilik kültüreldir. Bir evlilik kurumu oluşturmak, evlilik sözleşmesi yapabilmek medenileşmeyle oluşmuştur. Yani bu medenileşmenin gereğidir. Bundan geri adım atacaksak Antik Çağ’a dönüyoruz demektir. Batı, Antik Çağ’a dönüş işaretleri veriyor zaten. Batı Antik Çağ’ın hayranı” dedi.

Doğru yaşam felsefesi anlam peşinde koşmaktır

İnsanlığın 17. ve 18. Yüzyılın endüstri devriminde başarılar kazanınca Epikür’e tekrar döndüklerini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hedonizmi yaşam amacı olarak koydular ve bu küresel olarak insanlığın doğru yaşam felsefesi öğretisi olmuştu. Şimdi bize bu Covid pandemisi şunu öğretti: Doğru yaşam felsefesi o değil. Doğru yaşam felsefesi anlam peşinde koşmaktır. Tolstoy, ‘Ölümün değiştiremeyeceği bir anlam arıyorum’ diyor. Bu şekilde bir anlam peşinde koşmaktır. Daha önce Kant da benzer şeyler söylüyor. Böyle şeyler ciddi şekilde insanın hoşuna gidiyor. Anlam peşinde koştuğun zaman ölümden sonrasını da düşünmen gerekiyor. Ö
lümden sonrasını düşününce hesap verme duygusu ortaya çıkıyor. Hesap vere duygusu insanoğlunun hoşuna gitmiyor” dedi.

Kültürel değerlerimizi gelecek kuşaklara aktarmalıyız

Gelişmenin kültürel kalkınma ile olabileceğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sahip olduğumuz kültürün gelecek kuşaklara aktarılmasının önemine işaret ederek “Kültürümüzü şu anda turizme indirgemiş durumdayız. Kültür deyince turizm anlaşılıyor. Yani somut kültür. Binalar, tarihi eserler, bunların restorasyonu. Kültür sadece bu değildir, bu kültürün somut ve görünen kısmıdır. Buz dağının görünen kısmı gibidir. Asıl kültür öğretilerdir, hikayelerdir, anlatılardır. Geçmişimizde yaşadığımız senaryolardır. Bunları çocuklarımıza, eğitim sistemimizde anlatmalıyız. Kültürün gençlikle birleşmesi gerekiyor. Spor, gençlik, kültürün bir arada olması gerekiyor. Onun için burada ciddi bir zihinsel dönüşüme dönüyor. Dönüşüm yapmazsak biz koruyamayız” uyarısında bulundu.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

COVID-19 geçiren çocuklarda MIS-C hastalığına dikkat!

Sars CoV-2 virüsüne maruz kalan çocuklarda virüsün bağışıklık sistemini tetiklemesine bağlı olarak MIS-C, yani “multisistem inflamatuar sendrom” görülebiliyor. Bazı çocukların COVID-19 enfeksiyonunu hiçbir belirti olmadan, diğer bir ifade ile “asemptomatik” geçirmesinin ya da aile üyelerinin enfekte olduğu dönemde çocuğun hafif belirtileri olması nedeniyle test edilmemesinden dolayı, o dönemde tanı konulmamış olmasının çocuğun MIS-C geçirmeyeceği anlamını taşımadığına dikkat çeken Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Serkan Atıcı, “MIS-C, hastanede yapılacak bazı testler sonucunda kesin tanı konularak, hızlıca tedavi edilmesi gereken önemli bir hastalıktır. Bu hastalık kalbin dolaşımını sağlayan koroner damarlarda sorun oluşturarak kalp fonksiyonlarını bozabilir. Bu nedenle başta çocuk sağlığı ve hastalıkları, çocuk enfeksiyon hastalıkları ve çocuk kardiyolojisi gibi birden fazla bölüm tarafından multidisipliner takibin yapılması ve gerekli tedavilerin düzenlenmesi çok önemli” açıklamasında bulundu.

Test edilmeyen ya da bilinen COVID-19 tanısı olmayan çocuklarda da MIS-C hastalığının gelişebileceğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Serkan Atıcı, “Burada temas öyküsünün sorgulanması çok önemli. Çocuklarda başta ev içi olmak üzere her türlü COVID-19 hastası ile temas risk olup, bu hastalarda daha önce virüs ile enfekte olma durumu hakkında bilgi veren antikor testlerinin çalışılması gerekir” dedi.

MIS-C, COVID-19 geçiren her çocukta oluşmaz

COVID-19’u sessiz ya da çok hafif şikâyetler ile geçirenlerin de, genellikle 2-4 hafta sonrasında (bu süre hastaya göre değişebilir) çok ciddi bulgular ile sağlık kurumuna başvurarak MIS-C tanısı alabileceğini vurgulayan Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Serkan Atıcı, “Bu hastalık COVID-19 geçiren her çocukta oluşmaz, hangi çocukta gelişeceğine dair başta epigenetik faktörler olmak üzere bilinmeyen birçok faktör vardır. Bilinen ise yatkınlığı olan çocukta bu virüsün hastalığı kendisi yapmasa da hastalığın oluşmasındaki faktörleri tetiklediği, yani olayın başlangıç pimini çektiğidir. COVID-19’un aksine bulaşıcı bir hastalık değildir” dedi.

Hastalık belirtilerine dikkat edilmeli

Bu hastalığın nadir görülmesine rağmen, ciddi bir durum olması nedeniyle bulgularının iyi bilinmesinin, ailelerin hekimlere yardımcı olması noktasında önemli olduğunu söyleyen Dr. Serkan Atıcı, önceden geçirilmiş (genellikle 2-4 hafta önce) veya yeni geçirilmekte olan COVID-19 enfeksiyonu ya da COVID-19 enfekte kişi ile temas öyküsü olan kişilerde dirençli ateş başta olmak üzere aşağıdaki bulguların bir kısmının olması durumunda bu hastalıktan şüphelenilerek hemen bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerektiğini belirtti:

– En önemlisi 24 saatten uzun 38 derecenin üzerinde dirençli ateşin varlığı,
– Bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi mide bağırsak sistemi ile ilgili bulgular,
– Vücutta döküntülerin olması,
– Gözlerde çapaklanma olmadan kızarıklıklar, kanlanmaların olması (konjonktivit),
– Mukoz membranların tutulumu (çatlamış dudaklar, kırmızı-çatlak dil vb),
– Baş ağrısı,
– Solunumsal sorunlar (hızlı soluma, nefes almada zorlanma),
– Kas, eklem ağrıları,
– El ve ayak derileri başta olmak üzere ciltte soyulmalar.
MIS-C tedavisi mümkün bir hastalıktır

MIS-C’nin tedavi edilmesi mümkün bir hastalık olduğunu söyleyen Dr. Serkan Atıcı, “İyi tedavi edildiğinde kalıcı hasar bırakmayan bu hastalık tedavi edilmeyen kişilerde ise başta koroner damarlar olmak üzere birtakım ciddi sağlık problemleri oluşturabilir. Bu hastaların özellikle çocuk kardiyolojisi ve çocuk enfeksiyon hastalıkları gibi bölümler tarafından hem tanı ve tedavi aşamasında hem de tedavi sonrası dönemde takip edilmesi gerekir” şeklinde konuştu.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Renault Avrupa’da elektrikli otomobil lideri oldu, Renault Grubu CAFE hedeflerine ulaştı

Renault Grubu CEO’su Luca de Meo: “Renault performansını artırmayı hedefliyor. Şu anda satış hacimlerinden ziyade karlılığa odaklanıyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz tüm pazarlarda araç başına net kâr marjımız daha yüksek. 2020’nin ikinci yarısında özellikle Renault markasının en karlı satış kanallarında ilerleme kaydetmesi ve elektrikli araç segmentindeki liderliğini güçlendirmesi ilk sonuçları almaya başladığımızı gösteriyor.

Renault Grubu Satış Kıdemli Başkan Yardımcısı Denis le Vot: “Pandemi yılın ilk yarısında satış faaliyetlerimizi önemli ölçüde etkiledi. Grup tüm çalışanlarıyla harekete geçerek bu sorun ile başa çıkmayı başardı. Yılın ikinci yarısında daha fazla esneklik sağlayarak elektrikli ve hibrit pazarlarında iyi bir performans ortaya koyduk. 2021’e, 2019’a kıyasla tüm ürün gamında daha yüksek sipariş miktarları, daha düşük stok seviyesi ve optimum fiyat konumlandırmasıyla başlıyoruz” dedi.

Renault Grubu’nun 2020 yılı satışları, COVID-19 sürecinde yüzde 14,2 daralan pazara paralel olarak bir önceki yıla göre yüzde 21,3 oranında düşüş kaydederek 2 milyon 949 bin 849 adet olarak gerçekleşti. Grup satışlarındaki düşüş, pandemiye karşı ikinci çeyrekte hayata geçirilen yoğun kısıtlama tedbirleri ve özellikle Fransa pazarında dördüncü çeyrekte görülen yavaşlamadan kaynaklandı. Bunlara ek olarak Grup satış adedinden ziyade karlılık odaklı satış stratejisine odaklandı.

Elektriklide Avrupa’nın lider markası

Hızla büyüyen elektrikli araç pazarında Renault markası, 2019 yılına göre satışlarını yüzde 101,4 artırarak 115 bin 888 adede ulaştı. Marka Avrupa elektrikli araç pazarındaki liderliğini pekiştirirken, ZOE de yüzde 114 artışla 100 bin 657 satışla en çok satan elektrikli araç oldu. Elektrikli hafif ticari segmentinde ise Kangoo Z.E. en çok satan elektrikli olurken, grup 2021’de elektrikli Twingo ve Dacia Spring ile bu alandaki ürün gamını genişletecek.

Elektrikli ürün gamına ek olarak Renault, yaz döneminden bu yana Clio, Captur ve Megane Estate gibi en çok satan modellerinin E-TECH hibrit ve plug-in hibrit versiyonlarını da satışa sunan marka, Avrupa’daki hibrit ve plug-in hibrit satış rakamlarını 30 binin üzerine çıkartarak bu alanda yüzde 25’lik pazar payının sahibi oldu. 2021’in ilk yarısında E-TECH ürün gamı, Renault Arkana E-TECH Hibrit, Captur E-TECH Hibrit ve Megane Sedan E-TECH Plug-in Hibrit modellerinin pazara girmesiyle daha da genişleyecek.

Avrupa’da 1 milyon 443 bin satış

Grubun satışları Avrupa’da yüzde 23,6 küçülen pazarda yüzde 25,8 azalarak 1 milyon 443 bin 917 olarak gerçekleşti. Renault markası, Clio, Captur ve ZOE gibi B segmenti modellerinin başarılı bir şekilde yenilenmesi ve E-TECH ürün gamı lansmanı sayesinde Pazar payını 0,1 puan artırarak yüzde 7,7’ye ulaştı.

Clio, 227 bin 79 satışla Avrupa’da segmentinin en çok satan otomobili oldu. Renault böylece perakende pazarındaki satışlarını yaklaşık bir puan artırdı. Dacia tarafında ise satışlar yüzde 31,7 düşüş kaydederek 385 bin 674 şeklinde gerçekleşti. Sandero, perakende pazarında üst üste 4’üncü kez yılın en çok satan otomobili oldu. Dacia tarihinin önemli modellerinden ikisi Yeni Sandero ve Yeni Sandero Stepway, 2020‘nin sonunda satışa sunulmuştu. Ürün gamının çoğunda ECO-G adıyla sunulan Dacia’nın yeni çift yakıtlı benzinli ve LPG motorları, Avrupa’daki araç satışlarının yüzde 25’inden fazlasını oluşturdu.

Türkiye 6. pazar oldu

Renault Grubu güçlü büyüme gösteren Türkiye pazarında ise Renault markası ile binek liderliğini korudu. Türkiye, toplam 132 bin 471 adetlik satışla Grubun en çok araç sattığı 6. pazar oldu. Avrupa dışında Brezilya’da Renault Grubu satışları, karlı kanallara yönelmenin sonucu olarak yüzde 45 oranında daralan Brezilya pazarında yüzde 16,5’lik düşüş kaydetti. Grubun satış hacmi açısından en büyük ikinci pazarı olan Rusya’da Renault Grubu %30,1 pazar payıyla ilk sırada yer aldı ve payını 1,2 puan artırmış oldu. %9,2 daralan pazarda, satış rakamları %5,5 düşüş gösterdi. LADA yüzde 21,5 pazar payıyla Rusya pazarındaki lider marka pozisyonunu güçlendirdi. LADA Granta ve LADA Vesta ise Rusya’da en çok satılan 2 araç olma özelliğini sürdürdü. Yeni Duster’ın 2021’in ilk yarısında satışa sunulması beklenirken, Renault markasının pazar payı 0,2 puan düşüşle yüzde 8 olarak gerçekleşti. Hindistan’da yüzde 18,8 küçülen pazarda, grup satışları yüzde 9,4 düşüş gösterdi. Renault Triber’in başarısı sayesinde yüzde 2,8 (+0,3 puan) pazar payına ulaştı. 2021’in ilk yarısında, Kwid, Duster ve Triber’den oluşan Renault ürün gamı, yeni SUV model Kiger’in gelişiyle genişleyecek. Güney Kore’de Renault Samsung Motors markası, yüzde 5,5 büyüyen pazarda lansmanı Mart 2020’de gerçekleştirilen yeni XM3 modelinin başarısı sayesinde satışlarını yüzde 14,2 artırdı.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Borusan Sanat’ta Bu Hafta

Borusan Sanat, 14 Ocak Perşembe günü saat 14.00’te Borusan Klasik’ten canlı yayınlanacak ve Cemi’i Can Deliorman’ın yöneteceği; ayrıca borusansanat.tv’de 17 Ocak Pazar saat 11.30’da erişime açılacak “Tamamıyla Beethoven” konserleriyle çevrimiçi yayınlarına devam ediyor.

Klasik Müzikte 20. Yüzyılın Dönüm Noktaları

Borusan Klasik’te canlı radyo konserleriyle dinleyicisiyle buluşan BİFO, 2021 yılının ikinci konserinde muhteşem bir 20. yüzyıl repertuvarıyla dinleyicilerin karşısına çıkacak. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın şefliğini yürütmekte olan Cemi’i Can Deliorman’ın BİFO’yu yöneteceği yılın ikinci radyo konserinde, geride bıraktığımız yüzyılın dönüm noktalarını belirleyen bestecilerden bir seçki sunulacak.

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın en genç şefi olan Cemi’i Can Deliorman’ın yönetiminde; 20. yüzyıla derin izler bırakan Stravinsky, Schönberg ve Ligeti’nin yapıtlarından bir seçkinin sunulacağı konser Borusan Klasik’ten canlı yayınlanacak. 14 Ocak Perşembe günü saat 14.00’te başlayacak konser öncesinde, saat 13.40’ta müzik yazarı Serhan Bali dinleyicilerle bir araya gelecek.

Borusan Quartet borusansanat.tv’de!

3 Ocak tarihinde yayın hayatına başlayan borusansanat.tv, izleyicileri çevrimiçi ücretsiz konser kayıtlarıyla buluşturmaya devam ediyor. 17 Ocak Pazar günü 11.30’da yayınlanacak sıcak ve samimi dörtlü Borusan Quartet’in yer aldığı kayıt, büyük besteci Beethoven’a bir saygı duruşu niteliği taşıyor. Bestecinin her döneminden incelikle seçilmiş yaylı çalgılar dörtlüleri izleyicileri Beethoven’ın üretim dünyasına çağırıyor. “Tamamıyla Beethoven” adını taşıyan bu konserin, konser öncesi kayıdında ise genç ve başarılı şef Nisan Ak, keyifli sohbetiyle izleyicilere seslenecek.

“Borusan Müzik Evi”, Borusan Klasik’te Takipçilerine Renkli Programlar Sunuyor

“Borusan Müzik Evi” takipçilerine Borusan Klasik’ten ulaşmaya devam ediyor. 15 Ocak Cuma günü saat 23.00’te Jonah Parzen Johnson özel olarak hazırladığı ve sunduğu programla yayında olacak. “Borusan Müzik Evi”, kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için Pazar 21.00 ve Cuma 12.00’de tekrar yayınlarıyla Borusan Klasik’te.

Karnaval.com üzerinden yayın yapan Borusan Klasik’e internette karnaval.com/borusanklasikdinle adresinden, mobil ortamda iPhone (App Store) ve Android (Google Play Store) cihazlarınıza indireceğiniz “Karnaval” uygulamasıyla, iPad için yine App Store’dan indireceğiniz “Karnaval Radyo” uygulamasıyla dinleyebilirsiniz.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Genç Avukatlar İçin Pozitif Ayrımcılık Şart

Türkiye’de baroya kayıtlı avukat sayısı son 10 yılda ikiye katlandığını aktaran Avukat Latif Cem Baran, genç avukatların görevlendirmede öncelikli olması gerektiğini ve bu anlamda CMK puan sisteminde değişiklik yapılması gerektiğinin altını çizdi. CMK ücret tarifesindeki artışın yetersiz olduğunu da vurgulayan Baran, “Soruşturma evresinde takip edilen işler için 499 TL olarak belirlenen ücret en az 1000 TL olmalıdır” dedi.

Genç avukatların lehine değişiklik yapılmalı

Genç avukatların görevlendirme önceliği için çözüm önerisi sunan Baran “2018 de 116 bin olan avukat sayımız 2019 sonunda 127 bin rakamına ulaştı. Şu anda Türkiye Barolar Birliği’ne kayıtlı 130 bin üzerinde avukat bulunmaktadır. Her yıl genç avukatlarımız baroya kaydolmakta ve bu rakamın nerdeyse yüzde ellisini oluşturmaktadır. Mevcut durumda avukatlık mesleği için şartların zorlaştığı göz önüne alınarak pozitif ayrımcılığı genç avukatlarımızdan yana kullanmalıyız. Şu anki Ceza Mahkemesi Kanunu (CMK) sisteminde kıdemli meslektaşlarımızla genç meslektaşlarımızın puanı aynı tutuluyor. Bu sebeple görevlendirmeler daha az oluyor. Buradan yola çıkarak kıdemi 5 yıldan az olan meslektaşlarımızın puanı düşük tutularak, genç meslektaşlarımız için daha çok iş imkanı sağlayabiliriz.” dedi.

Açıklanan Tarife Angarya Yasağı İlkesine Aykırı

İçinde bulunduğumuz küresel kriz ve pandemi sürecinin avukatlık mesleğine zararlarını da hatırlatan Latif Cem Baran, “Geçirmiş olduğumuz dönem, kısa vadede kapanmayacak zararlara yol açmıştır. Avukat sayımızın yüzde ellisini mesleğe henüz başlayan genç meslektaşlarımızın oluşturduğunu da düşünerek CMK ücret tarifesindeki artış çok yetersizdir. Adalet Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen “CMK Ücret Tarifesi”nin, “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi”nden ayrık olarak çok düşük miktarlarda ücret olarak belirlenmesi Anayasa’nın 18. maddesinde yer alan “angarya yasağı” ilkesine ve 10. maddesinde yer alan “eşitlik” ilkelerine aykırı olduğu kanaatindeyim. Artış olarak açıklanan ücretler ilgili görevleri angarya haline getirmektedir. Soruşturma evresinde takip edilen işler için 499₺ olarak belirlenen ücret, en az 1000₺ olmalıdır. Diğer işler için de bu oranda tashih, Türkiye Barolar Birliği tarafından sağlanmalı, avukatlık asgari ücret tarifesi ile orantılı hale gelmelidir. “ dedi.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Mobil uygulamalara 111 milyar dolar harcandı

Sensor Tower tarafında açıklanan verilere göre, mobil uygulama harcamaları 2020 yılında yüzde 30 artarak 111 milyar dolara ulaştı. Mobil uygulama pazarının 2020 yılındaki kazancının yüzde 71’i mobil oyunlardan oluşuyor.

2020’de mobil oyun ve uygulama harcamaları rekor kırdı. Mobil uygulama analiz platformu Sensor Tower tarafından açıklanan verilere göre, App Store ve Google Play’deki tüketici harcamaları dünya çapında yaklaşık 111 milyar doları buldu. Tüketicilerin eğitim, iş ve eğlence için mobil cihazlarına yönelmesiyle uygulama içi satın almalar, abonelikler ve premium uygulamalar için dünya çapında yaklaşık 111 milyar dolar harcadı. Bu rakam, uygulama mağazalarının 85,2 milyar dolar gelir elde ettiği 2019 yılına göre yıllık yüzde 30,2 büyümeyi temsil ediyor.

Mobil uygulama indirme sayısı 143 milyara ulaştı

2020 yılında App Store ve Google Play Store’de indirilen uygulama sayısı 143 milyara yükseldi. Bu indirme sayısı, 2019 yılındaki 115,5 indirme sayısından yüzde 23,7 fazla. Sensor Tower verileri, mobil uygulama pazarının 2020 yılındaki kazancının yüzde 71,7’sinin, mobil oyunlardan geldiğini gösteriyor. Veriler, ilk kez mobil oyun yükleme sayılarının ise her iki pazarda önceki yıla göre yaklaşık yüzde 33 artarak toplam 56,2 milyara ulaştığına işaret ediyor.

Mobil oyun sektörü 79,5 milyar dolar kazandı

Araştırma verilerini değerlendiren IFASTURK Eğitim, Ar-Ge ve Destek Kurucusu Mesut Şenel, “Salgın, tüketici ihtiyaçlarını ve davranışlarını çarpıcı biçimde ve belki de kalıcı olarak değiştirirken, mobil pazar 2020’de benzeri görülmemiş bir büyüme yaşadı. Mobil uygulama ekosistemi ve devam eden eğilimler büyümenin katlanarak artacağını gösteriyor. Mobil oyun sektörü, 2020 yılında 79,5 milyar dolar kazandı. 2019 yılında bu tutar, 63 milyar dolar olarak kayıtlara geçmişti. Günden güne büyüyen ve gelişen bu sektörde yer almak isteyen girişimcilerin eğitim, danışmanlık ve verilen devlet destekleri konusunda sunduğumuz hizmetlerle yanındayız.” dedi.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Orman Köylüsüne 250 milyon TL destek

Ormanların korunması, geliştirilmesi ve işletilmesi amacıyla orman köylüsünü sosyo-ekonomik projelerle destekleyen Orman Genel Müdürlüğü, ORKÖY projeleri kapsamında 2020 yılında 9 bin 248 aileye 250 milyon TL’lik destek verdi. Orman köylüsüne destek olunurken bir yandan da ülke ekonomisine katkı sağlandığını belirten Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, “Ormancılık istatistiklerine göre bugün Türkiye’de yaklaşık 23 bin orman köyünde 7 milyon vatandaşımız yaşıyor. Türkiye’nin coğrafi yapısını göz önüne alarak ihtiyaç doğrultusunda orman köylülerimiz için yeni projeler geliştirmeye, onlara ek istihdam alanları sağlamaya çalışıyoruz. Orman köylülerimizin daha müreffeh şartlara ulaşmaları için gereken gayreti gösteriyoruz. Bu kapsamda 2021’de de çeşitli proje türlerinde 240 milyonu kredi, 60 milyonu hibe olmak üzere toplamda 300 milyon TL destek vermeyi planlıyoruz” dedi. Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü, Orman ve Köy İlişkileri Dairesi Başkanlığı (ORKÖY) ile ormanların korunması, geliştirilmesi ve işletilmesi için orman köylüsünü sosyo-ekonomik projelerle destekleyerek, yaşam kalitesini iyileştirip, gelir seviyelerini artırarak ormanlar üzerindeki olumsuz baskıyı azaltmayı ve orman-halk ilişkilerini düzenleyerek ormanların sürdürülebilir yönetimini sağlamayı amaçlıyor. “2021 yılında 300 milyon TL destek” Orman köylüsüne destek olunurken bir yandan da ülke ekonomisine katkı sağlandığını belirten Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, “Ormancılık istatistiklerine göre bugün Türkiye’de yaklaşık 23 bin orman köyünde 7 milyon vatandaşımız yaşıyor. Türkiye’nin coğrafi yapısını göz önüne alarak ihtiyaç doğrultusunda orman köylülerimiz için yeni projeler geliştirmeye, onlara ek istihdam alanları sağlamaya çalışıyoruz. Orman köylülerimizin daha müreffeh şartlara ulaşmaları için gereken gayreti gösteriyoruz” dedi. 2020 yılı uygulamalarının yüzde 100’ünün gerçekleştiğini kaydeden Karacabey, bilgi almak ya da faydalanmak üzere müracaatta bulunmak isteyen vatandaşların, köylerinin bağlı bulunduğu Orman İşletme Şefliği, Orman İşletme Müdürlüğü ya da Orman Bölge Müdürlükleri ile irtibata geçmeleri halinde gerekli desteğin verileceğini belirtti. Karacebey ayrıca, 2021 yılında, sosyal nitelikli olarak güneş enerjisi ile su ısıtma sistemi, dam örtülüğü, dış cephe mantolama, pelet sobası, pelet sobalı kalorifer sistemi, ekonomik nitelikli olarak ise; motorlu testere ve koruyucu giyim malzemesi, tomruk çekme vinci (tambur), traktör, tomruk (kabuk) soyma makinesi, yükleyici-istifleyici aksamı, süt sığırcılığı, süt koyunculuğu, besi sığırcılığı, besi koyunculuğu, manda yetiştiriciliği, seracılık ve mikro kredi olmak üzere çeşitli proje türlerinde 240 milyonu kredi, 60 milyonu hibe olmak üzere toplamda 300 milyon TL destek vermeyi hedeflediklerini belirtti. 17 yılda 235 bin kişiye 3,3 milyar TL destek Orman köylüsünün refah seviyesinin her geçen yıl daha da iyileştiğine dikkat çeken Karacabey 2003-2019 yılları arasında 235.254 aileye 3,3 milyar TL, 204 kooperatif projesine ise 116,6 milyon TL destek sağlandığını açıkladı. 2020 yılında 9.248 aile ve 2 kooperatife 56,2 milyon TL hibe ve 194,1 milyon TL kredi olmak üzere toplam 250,3 milyon TL destek verildiğini vurgulayan Karacebey, “2.119 aileye uygulanan sosyal maksatlı projelerle 28 bin ster yakacak odun tasarrufu sağlanarak, karbon yutak alanları olan ormanlarımız korunmuştur. 7.129 aileye uygulanan ekonomik maksatlı projelerle 29 bin kişiye de istihdam sağlanmıştır” dedi. BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Elektrik tasarrufu konusunda doğru bilinen yanlışlar

Kış aylarında enerji kullanımı artıyor. Buna zam ve pandemi nedeniyle evlerde daha çok vakit geçirmek de eklenince elektrik ve doğal gazı daha dikkatli kullanmak şart oldu. Ancak elektrik tasarrufu konusundaki bazı bilgiler şehir efsanesi niteliğinde olup gerçeği yansıtmıyor. 11-17 Ocak Enerji Tasarrufu Haftası’nda bu konuya eğilen elektrik tedarikçileri karşılaştırma sitesi encazip.com, elektrik tasarrufu konusunda yanlış bilinenleri ve yapılması gerekenleri sıraladı.
Kış geldiğinde elektrik ve doğal gaz kullanımı artıyor. Bu konuda başrolde ise ısıtıcılar yer alıyor. Sadece hava değil, pandemi nedeniyle vaktimizi evde geçirdiğimiz için de elektrik ve doğal gaz kullanımı artıyor. Bu da enerjiyi daha dikkatli ve tasarruflu kullanmayı zorunlu kılıyor. Ancak bu konuda gerçeği yansıtmayan pek çok bilgi dolaşıyor. 11-17 Ocak Enerji Tasarrufu Haftası’mda bu konuya değinen elektrik tedarikçileri karşılaştırma sitesi encazip.com evde enerji tasarrufu konusunda yanlış bilinenleri ve yapılması gerekenleri sıraladı:

“Evde değilken ısıtmayı açık bırakmak enerji tasarrufu sağlar”

Yanlış. Bu, en çok tartışılan konuların başında geliyor, pek çok kişi kombiyi ya da ısıtmayı ev dışındayken de açık konumda bırakmanın tasarruf sağlayacağını iddia ediyor. Ancak ısıtmayı bütün gün düşük ısıda bırakmanın daha ucuz olduğu fikri bir efsane. Isıtmayı sadece ihtiyaç olduğunda kullanmak tasarruf etmenin en iyi yolu. Burada önemli olan bir diğer konu ise evi ısıtmak için gerekli olan enerji miktarı. Her ne kadar iyi yalıtım yaptığınızı düşünürseniz düşünün kaçaklar mutlaka oluyor, bu da daha çok enerji harcanmasına neden oluyor. Bu nedenle ısıtma sisteminin sadece kullanılacağı zaman açılması/yakılması daha uygun olacaktır.

“Sıcak su kazanını her zaman açık bırakmak enerji tasarrufu sağlar”

Yanlış. Uzmanlar, merkezi ısıtma sisteminiz varsa, sistem zamanlayıcısını ayarlamanın her zaman daha ucuz olacağını söylüyor. Böylece sıcak su ihtiyacı olduğunda ulaşılabiliyor. Bununla birlikte, gün boyunca soğumasını önlemek için sıcak su deponuzun iyi yalıtıldığından emin olun.

“Şarj aletleri prize takıldığında cihaz bağlı değilken elektrik harcamaz”

Yanlış. Şarj cihazları ister telefon ister laptop olsun, kullanılmadığı sürede fişten çekilmeli. Birçok şarj aleti, prizde bırakıldığında enerji kullanıyor. Oyun konsolları, dizüstü bilgisayarlar ve TV’ler bunlara dahil. encazip.com verilerine göre bu aletler kullanılmadığı zamanlarda da prizde kaldığında yılda 300 TL’lik bir harcamaya neden oluyor.

“Elektrikli ısıtıcılar, merkezi ısıtmadan daha ucuzdur”

Yanlış. Elektrikli ısıtıcılar, en pahalı ısıtma biçimlerinden biri. Evinizi ısıtmanın en ekonomik yolu ise termostatik radyatör vanaları, oda termostatı ve zamanlayıcı ile verimli bir gaz merkezi ısıtma sistemi kullanmak.

“Radyatörlere ayrı ayarlar yapmak tasarruf sağlar”

Doğru. Ne kadar çok kalemi kontrol edebilirseniz o kadar iyi. Ağırlıklı olarak bulunduğunuz bir odadaki ısıtmayla gün içinde pek de girmediğiniz ya da kullanmadığınız bir odanın ısısını farklı ayarlayarak tasarruf sağlayabilirsiniz. Bu nedenle ısıyı kontrol etmek için bir termostat kullanmanızı ve sık sık kullanmadığınız odalarda ısıtmayı azaltmak için termostatik radyatör valfleri kullanmanızı öneriyoruz.

“Isıtmadığımız odaların kapısını kapalı tutmak daha etkili ısınma sağlar”

Doğru. Isıtmadığınız odaların kapılarını kapalı tutmak gerekir. Radyatörler, elektrikli panel ısıtıcıları ve konveksiyon ısıtıcıları, bir odada sıcak hava akımı oluşturarak çalışır. Sıcak hava yükseldikçe, odanın diğer tarafına döner, soğur ve alçalır ve tekrar ısıtmak için zemine geri döner. Kapıları kapatmak, bu akımın belirlenen alanda kalmasını sağlar ve soğuk havanın girmesini durdurur.

“Çamaşır kurutma makinesi çok elektrik tüketir”

Doğru. Çamaşır kurutma makineleri en çok elektrik tüketen elektrikli ev aletlerindendir. Giysilerinizi iç mekanlarda kurutmak daha fazla avantaj sağlar. Hem tasarruf edersiniz hem de giysileriniz doğal kurutmayla daha az yıpranır.

“Elektriği gece saatlerinde tüketmek daha mı avantajlıdır”

Üç zamanlı tarife kullanılıyorsa, doğru. Pek çok tüketici, çamaşır ya da bulaşık makinesini çalıştırmayı gece saatlerine bırakmanın daha ucuza mal olacağını düşünüyor. Ancak tüketiciler özel olarak elektrik tedarikçileri ile görüşüp üç zamanlı elektrik tarifelerine geçiş yapmazlarsa elektrik enerjisi onlar için günün her saatinde aynı fiyatta olur, gece daha çok elektrik kullanmanın faturaya herhangi bir olumlu yansıması olmaz. Gece saatlerinde daha ucuz elektrik fiyatlarından faydalanmak için tüketicilerin mutlaka elektrik tedarikçileri ile bu doğrultuda anlaşma yapmaları gerekir.

“Elektrik enerjisi fiyatını devlet belirler”

Yanlış. Tüketicilerin önemli bir çoğunluğu tek bir elektrik tedarikçisinden devletin belirlediği fiyatlardan elektrik almak zorunda olduğunu düşünüyor. Aslında bu durum değişti, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) aldığı son kararla birlikte aylık 74 TL ve üzerinde elektrik faturası ödeyenler elektrik şirketi değiştirip daha ucuz fiyattan elektrik tüketebiliyor. Bu kapsamda yaklaşık 25 milyon tüketici elektrik tedarik şirketini değiştirerek ayda ortalama yüzde 15 daha ucuz elektrik faturası ödeyebiliyor. BEYAZ HABER AJANSI (BHA)