Aylık arşivler: Ocak 2021
Vatandaşa, “sizi düşünmek zorunda mıyım” diyen başkan yıkımı başlattı
Türkiye 2020’de çok değişti
Change.org Türkiye, 2020 yılında başarıya ulaşan kampanya sayısında artış gözlendiğini açıkladı: Farklı konularda değişim talep eden 295 kampanya başarıyla sonuçlandı. Değişim platformu Change.org Türkiye 2020 raporunu açıkladı. Rapor, Türkiye’de insanların hangi alanda daha fazla değişim istediğini ortaya koyuyor. Kampanyalara katılım oranları (imza sayıları), başarı kazanan kampanyalar ve kampanyaların mücadele alanlarına göre dağılımı, toplumun ihtiyaç ve taleplerini anlamak için önemli ipuçları barındırıyor. Başarılı kampanyalarda artış Change.org Türkiye 2020 Raporu’na göre, istenen değişimi sağlayarak başarıya ulaşan kampanya sayısında artış gözlendi. 2019’da başarı olarak ilan edilen kampanya sayısı 168’ken, 2020’de bu sayı 295’e çıktı. En fazla kampanya ve imza sağlık için… Raporda 2020 yılında en fazla kampanyanın sağlık için başlatıldığı ifade edildi. Yine rapora göre en fazla imza da, sağlık için verildi. 3985 kampanyada toplam 5 milyon 848 bin 595 imza atıldı. Bu kampanyalardaki talepler ağırlıklı olarak, SMA, kanser gibi ölümcül hastalıkların pahalı tedavilerinin SGK tarafından ödenmesi üzerineydi. Sağlık için başlatılan 22 kampanya başarıyla sonuçlandı. Pandemide daha fazla kampanya başlatıldı Covid-19 döneminde her zamankinden daha fazla imza kampanyası başlatıldığını söyleyen Change.org Türkiye Genel Direktörü Dr. Uygar Özesmi, bu kampanyaları daha fazla insana duyurmak ve ulaştırmak için kendilerinin de her zamankinden fazla çaba gösterdiklerini ifade etti. Özesmi, raporla ilgili şunları söyledi: “2020’de fiziksel olarak birbirimizden uzak kalmamıza karşılık çevrimiçi platformlarda daha da çok bir araya geldik. Yaşamın getirdiği bilinmezleri konuştuk, dertleştik. Change.org ise insanların görmek istedikleri değişimi gerçekleştirmek için harekete geçtiği, evde güvendeyken birbirlerini destekleyebilecekleri bir alan sundu.” BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Elektrik dağıtım bedeline yüzde 16 zam yapıldı
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) yılbaşından Nisan ayına kadar geçerli olacak elektrik tarifelerini Resmi Gazete’de açıkladı. Tüketicilerin elektrik faturaları Ocak, Şubat ve Mart aylarında evlerde ve iş yerlerinde yüzde 6 daha yüksek olacak. Böylece 2020 yılının Ocak ayında kiloWattsaat başına evler için 0,71 TL, iş yerleri için 0,95 TL olan elektrik fiyatları sırasıyla 0,80 TL ve 1,06 TL oldu. İş yerleri için elektrik birim fiyatları ilk defa 1 TL’yi geçti. Ancak tüketiciler elektrik tedarikçisi değiştirerek ortalamada yüzde 17 tasarruf etme fırsatı bulunuyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) 1 Ocak’tan itibaren geçerli olacak elektrik birim fiyatlarını açıkladı. Elektrik tedarikçileri karşılaştırma internet sitesi encazip.com’un derlediği bilgilere göre elektrik fiyatları aktif enerji bedeli; konut, ticarethane ve sanayi için artış oranları sırasıyla yüzde 1,26, yüzde 2,82 ve yüzde 3,35 şeklinde oldu. Bunun yanı sıra son günlerde sıkça tartışılan dağıtım bedeline tüm bu abone grupları için yüzde 16 oranına zam yapıldı. Elektrik enerjisi bedeline yapılan artışın sınırlı kalması ve elektrik faturalarına yansıtılmakta olan enerji fonu bedelinin düşürülmesi ile tüketicilere yansıyacak artış oranı yüzde 6 oldu. Bir önceki ay elektrik faturalarında dağıtım bedeli dahil, vergiler hariç birim fiyatı 0,6051 TL olarak gören ev tüketicileri bu ay birim fiyatı 0,6441 TL olarak görecek. İş yerleri için ise bu fiyat 0,7999 TL’den 0,8511 TL’ye yükselmiş olacak. Elektrik birim fiyatı 1 TL’yi aştı, tedarikçi değiştirenler için 1,5 yıl önceki fiyatlar geçerli Yapılan son artışla birlikte ev ve iş yeri tüketicileri geçen yılın Ocak ayına göre yüzde 12 daha fazla elektrik faturası ödeyecek. Ancak elektrik tedarikçisini değiştirerek daha uygun tarifelere geçenler bu artışlardan çok daha az etkilenme şansına sahip. Yine EPDK tarafından alınan kararla 2021 yılında tedarikçi değiştirebilecek tüketicilerin alt tüketimini belirleyen serbest tüketici limiti 1200 kWh yıllık tüketim olarak belirlendi. Bu da aylık yaklaşık 79 TL elektrik faturasına karşılık geliyor. Yani en az 79 TL elektrik faturası ödeyenler tedarikçi değiştirerek zamlardan daha az etkileniyor. Özellikle kiloWattsaat başına elektrik birim fiyatı 1 TL’yi geçen iş yerleri böylece yüzde 17 oranına kadar daha ucuz fiyattan elektrik kullanabilirken, encazip.com verilerine göre 2019 yılının Ekim ayındaki birim fiyatlardan daha düşük fiyattan elektrik faturası ödeme şansını elde edebiliyor. Tedarikçi değişikliği artık çok daha kolay EPDK’nın tüketiciler lehine daha önceleri yaptığı bir diğer güncelleme ise tedarikçi değişikliği işlemlerini oldukça kolaylaştırmak oldu. Buna göre mesafeli sözleşmelerle evraksız olarak yapılabilen tedarikçi değişiklikleri işlemleri oldukça hızlanırken tüketiciler artık 5 dakikadan kısa bir sürede tedarikçi değişikliği yapabiliyor. Aynı zamanda tedarikçi değiştirirken ortaya çıkan yüksek evrak maliyeti de ortadan kalktığı için tüketiciler buradan da tasarruf etmiş oluyor. *Tüm birim fiyatlar, Ulusal Elektrik Tarifesi dağıtım sistemi kullanıcıları AG (alçak gerilim) baz alınarak hesaplanmıştır. BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Kalabalık evler düşüşte
Kalabalık evlerde yaşayan kişilerin nüfusa oranlarına bakıldığında en düşük yıl 2018 olarak görülürken, bu oranın yüzde 17,1 olduğu kaydedildi. 2019 yılında ise 17,2 olarak kaydedildi. Medya takip kurumu Ajans Press, nüfus ile alakalı basına yansıyan haber adetlerini inceledi. Ajans Press’in dijital basın arşivinden derlediği bilgilere göre 2019 yılında nüfus ile alakalı basına 56 bin 355 haber yansıdığı tespit edilirken, bu rakam 2020 yılında 47 bin 35 olarak saptandı. 2010 yılına bakıldığında ise hane halkı haber adetleri bin 540 olurken, 2019 yılında çıkan hane halkı haber adedi 3 bin 204 olarak saptandı. Ajans Press’in, Avrupa İstatistik Ofisi(EUROSTAT) verilerinden elde ettiği bilgilere göre, kalabalık evlerde yaşayan kişilerin nüfusa oranları belli oldu. Böylelikle en düşük yıl 2018 olarak görülürken, bu oranın yüzde 17,1 olduğu kaydedildi. 2019 yılında ise17,2 olarak kaydedildi. Veriler Avrupa Birliği ülkelerinden elde edilirken, kalabalık hanelerin en yüksek olduğu yıl yüzde 19,1 ile 2010 yılı oldu. Ab üye devletleri arasında birinci sırada yer ülke ise Romanya olurken, nüfusun yüzde 45,8’inin aşırı kalabalık haneler olduğu gözlendi. BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Dişteki sağlık sorunları korona kadar tehlikeli!
Covid-19 salgını nedeniyle hayatındaki pek çok şeyi erteleyenler arasında diş ve diş eti sorunları yaşayanlar da var. Ancak uzmanlar, geciktirilen diş tedavilerinin bağışıklık sistemi başta olmak üzere kalpten böbreğe tüm vücut için tehlikeye davetiye çıkardığını kaydediyorlar Hayatımızı derinden etkileyen Covid-19 salgını nedeniyle evlerden çıkmaya korkar olduk. Pek çok kişi virüs kaparım korkusuyla hastanelere dahi gitmiyor. Ancak bu durum, koronavirüsten daha büyük sağlık tehlikelerini de beraberinde getiriyor. Bunlar arasında belki de en çok gözden kaçan, diş ve diş eti sorunları. Dişteki sağlık sorunları normal zamanda dahi tüm vücudu etkilerken bu dönemde en çok ihtiyacımız olan güçlü bir bağışıklık sistemini de riske atıyor. Diş Hekimleri Akademisi Derneği Üyesi Diş Hekimi Arzu Yalnız Zogun, koronada geciktirilen diş tedavilerinin kalpten böbreklere tüm vücut sağlığı için tehlike oluşturduğuna dikkat çekti. “Sağlık ağızdan başlar ve ağızdan bozulur” diyen Zogun, bağışıklık sistemi düşmüş bir kişide, bunun belirtilerinin ağızda, dil üstünde ve diş çevresinde yaralar şeklinde çok net bir şekilde görülebildiğini söyledi. Çürük, kırık, eksik diş gibi problemlerin, yemek yerken iyi çiğnemeye engel olduğunu, düzgün çiğnenmemiş bir besinin de mideye indiği zaman hazmedilmesinde problem yaşandığını kaydeden Zogun, “Dolayısıyla besinden sağlıklı bir şekilde faydalanmak da mümkün olmaz” dedi ve ekledi: “Tükürüğün içinde, ağızda bakteriler vardır. Normal şartlarda bunlar dengededir. Yani çok sağlıklı bir bireysek bu bakterilerin hepsi vardır. Faydalı ve zararlı bütün bakteriler denge içerisindedir. İyi bakılmamış, çürük ve diş eti problemi olan bir ağızda denge bozulur ve yenilen yemekle birlikte bu bakteriler de mideye gider. Dolayısıyla ağız bakımı, bu çürüklerin tedavisi, fonksiyon görmeyen yani eksik diş olduğu için çiğneme yapılamayan bölgelerin dişlerinin yapılması mutlaka gereklidir.” ‘Kana karışabiliyor’ Çürük ve bakterilere, enfeksiyonlara, 20 yaş dişlerine, diş eti problemlerine bağlı olarak oluşmuş apselerde, iltihaplarda, antibiyotik veya ilaç kullanımına mecbur kalabildiğimize değinen Diş Hekimi Zogun, antibiyotik kullanımının bağırsaklar için çok sağlıklı bir şey olmadığını, bağışıklık sistemini de etkileyen önemli faktörlerden biri olduğunu vurguladı. “O nedenle bu ilaçlara mecbur kalmamak için ağız sağlığının yerinde olması lazım. Ağızda var olan bu problemler aslında tüm sistemik dengeyi de bozar” diyen Zogun, şu bilgileri verdi: “Problemli 20 yaş dişi mutlaka çekilmelidir yoksa her seferinde enfekte olan diş, bu enfeksiyonun kana karışmasına neden olur. Çünkü biz sadece ağızdaki bakterileri mideye geçen bir bakteri olarak düşünmüyoruz. Diş fırçalandığında veya yemek yendiğinde, ağızda herhangi bir kanama oluştuğunda bu bakteriler kana karışır. Zaten ağız içerisindeki bakteri dengesi bozulmuşsa hasta eden bakteriler etkin hale gelir.” Besinin ilk öğütmesini dişlerin yaptığını, eğer burada besinin parçalanması sekteye uğrarsa mideye gittiğinde mideyi yorduğunu, orada hazım ve mide problemlerine neden olduğunu kaydeden Zogun, sindirim sistemi için dişlerin önemini bir kez daha hatırlattı ve ekledi: “Ağızda kırık, çürük, eksik diş varsa ve hasta sadece bir tarafını yemek yemek için kullanıyorsa bu da eklemlerde problemler yaratır. Eklem problemleri aslında büyük bir sistemin ilk parçasıdır. Bu omurganın bozulmasına kadar giden bir süreçtir. Yani çiğnemedeki bir terslik omurgada, bele kadar gidecek problemlere sebep olur.” ‘Vücudu yorar’ Diş Hekimi Zogun’un verdiği bilgilere göre vücutta herhangi bir yerde bir problem varsa vücut tamir etmek için sürekli olarak oraya çalışır ve bu vücudu yoran bir şey. O nedenle ağızdaki problem veya enfeksiyonların tamir edilmesi gerekiyor. Çünkü yorulan vücutta bağışıklık sistemi de düşüyor. Oysa ki virüsle savaşmak için de bağışıklık sisteminin güçlü olması çok önemli. Zogun ayrıca eğer kalpte de bir problem varsa ağızdaki enfeksiyonun kalp, böbrek gibi önemli organlara gidip orada problem yaratmasının olası olduğunun altını çizdi. Virüs, ağız, burun ve gözler yoluyla vücuda girdiğini biliyoruz. Bu nedenle pek çok kişinin koronavirüs döneminde diş kliniklerine gitmeye korktuklarını belirten Zogun, “Aslında bizler için tehlike, tedavi olmaya gelen hastalardır” dedi ve ekledi. “Korona haricinde de dirençli ve zararlı birçok enfeksiyon, bakteri ve virüs var. Biz zaten normal koşullarda da bunlara karşı zaten üst düzeyde koruma sağlıyoruz. Korona döneminde, bu sterilizasyon ve dezenfeksiyon yöntemlerini, daha üst düzeyde, uluslararası protokollere uygun halde uygulamaya başladık. Ve gelen kişilerin HES kodu, ateş ölçme gibi standart yöntemler dışında, telefonda aldığımız anamnezlerle yani hastanın mevcut veya geçmiş hastalıklarıyla ilgili aldığımız bilgilerle, o hastanın bizim için risk olup olmadığını önden tespit ediyoruz. Güvenli olan hastaları tedavi ediyoruz ve mümkün olduğunca gelen hastaları birbirleriyle karşılaştırmayıp bir günde aldığımız hastanın sayısını azaltıyoruz. Ama tabii bu konuya çok dikkat eden klinikler adına bunu söyleyebilirim. Zaten sterilizasyon koşullarına dikkat etmeyen, güvenilmeyen, merdivenaltı, sadece diş protezi yapan, normal koşullarda da şaibeli olan yerlerde, virüs bulaşma riski çok yüksektir. Bu yüzden tedaviye gidilecek yerlere dikkat etmelerini öneririm.” ‘Sağlıktan her şeyden kıymetli’ Hastaların gittikleri klinikte dikkat etmeleri gereken bir dizi kriter olduğunu kaydeden Zogun, bunları şöyle sıraladı: “Öncelikle normal kıyafetle hasta bakan personelin olduğu bir kliniğe gidilmemesi lazım. Çünkü dışarının kıyafetiyle klinik kıyafeti farklı olmalı. Forma giyilen bir yerde tedavi olunmalı. Ayrıca hasta tedavisi sırasında ekstra koruma önlemleri alan kliniklerde mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Ben, ozonla koruyoruz vs. gibi yöntemlerden ziyade fiziki olarak yapılan şeyleri daha çok önemsiyorum. Çünkü havada ne olduğunu bilemeyiz ama fiziki olarak, eldivenler, maskeler, başa takılan koruyucular, vücuda giyilen tulumlar, bütün bunlar çok önemli. Çünkü hastayla hekim arasındaki izolasyonu artıran şeyler bunlar. O yüzden hastalara, belli bir standardın üstündeki kliniklerde tedavi olmalarını öneririm. Çünkü sağlığımız çok ucuza harcayacağınız bir şey değil. Sağlığımız çok kıymetli. İnsanlar evleri ya da arabaları için en lüksünü düşünebiliyorlar ama sağlıklarını ikinci, üçüncü plana atıp daha özensiz davranabiliyorlar. Bu konuda daha özenli davranılmasını öneririm.” Koronavirüs vesilesiyle sağlık kurallarına çok özen gösterilmeyen, biraz daha seri imalat şeklinde hastalara yaklaşan kliniklerin, belki tercih edilmeyip zamanla eleneceğini söyleyen Zogun, son olarak şu mesajı verdi: “Sağlık çok kıymetli, buna en yüksek özeni göstermek gerekir.” BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Mersin İnternet Gazeteciler Derneği Kuruldu
Nielsen Türkiye’de Perakende Direktörlüğü Görevine Serhat Sükan Atandı…
Serhat Sükan, Nielsen Türkiye Perakendeci Hizmetleri Direktörlüğü görevine getirildi.
Hızlı tüketim ürünleri konusunda faaliyet gösteren farklı şirketlerde satış, pazarlama ve ticari pazarlama alanlarında çeşitli görevlerde bulunan Serhat Sükan, 2014 yılında Nielsen Türkiye’ye Perakende Ölçüm Hizmetleri departmanında Lokal Firmalardan Sorumlu Grup Müdürü olarak transfer oldu. Nielsen Türkiye Perakende Hizmetleri Direktörü olarak atanmadan önce ise Nielsen Türkiye ofisinde Lokal Firmalar ve Gıda Endüstrisinden Sorumlu Direktör olarak çalışıyordu.
Serhat Sükan, hızlı tüketim ürünlerinin farklı alanlarında çok çeşitli görevlerde bulunmanın da getirmiş olduğu deneyim ile 360 derecelik bütünsel açıdan bakarak analitik ve yaratıcı düşünme, konulara farklı perspektiflerden bakma yeteneği ve dinamizmine sahip. Serhat Sükan, Türkiye’deki perakendecilere Nielsen uzmanlığıyla güçlü bir destek vermek üzere bundan böyle Nielsen Türkiye Perakendeci Hizmetleri Direktörü olarak görev yapacak.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Japon Teknoloji Devi, Türkiye’de Evden Uzaya Yeni Teknolojiler Geliştirmeye Devam Edecek
Mitsubishi Electric Türkiye Başkanı Şevket Saraçoğlu; koronavirüsün tüm dünyayı etkisi altına aldığı 2020 yılında faaliyetlerine ara vermeden, Türk sanayisini dijital geleceğe hazırlamak ve toplumun yaşam kalitesini artırmak için çalıştıklarını söyledi. Fabrika otomasyonu sistemlerinden endüstriyel ve kolaboratif ileri robot teknolojilerine, CNC mekatronik sistemlerden asansör ve yürüyen merdivenlere, klimadan taze hava cihazlarına, veri merkezi projelerinde soğutma sistemlerinden izleme ve yönetim sistemlerine kadar pek çok farklı alanda faaliyetlerini sürdürdüklerini belirten Saraçoğlu; 2021 yılında eski normalin artık olmadığını, gerek özel sektör gerekse kamu projelerinde, insana ve çevreye dost yeni normale uygun teknolojiler sunacaklarının bilgisini paylaştı. Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de enerji verimli, çevreci, yenilikçi ürünleri ve ileri teknoloji çözümleri ile evden uzaya kadar çok sayıda sektörde öne çıkan Mitsubishi Electric, 2020 yılında gerçekleştirdiği faaliyetleri ve 2021 planlarını paylaştı. Mitsubishi Electric Türkiye Başkanı Şevket Saraçoğlu; Türkiye’de klimadan taze hava cihazlarına, veri merkezi projelerinde soğutma sistemlerinden izleme ve yönetim sistemlerine, fabrika otomasyonu sistemlerinden endüstriyel ve kolaboratif robot teknolojilerine, CNC mekatronik sistemlerden asansör ve yürüyen merdivenlere, ulaştırmadan enerji sistemlerine, yarı iletken cihazlardan otomotiv ekipmanlarına, havalimanlarına özel radar teknolojilerini de kapsayan kamu sistemlerinden uydu ve uzay sistemlerine kadar pek çok farklı sektörde faaliyetlerine devam ettiklerini söyledi. 2021 yılında da gerek özel sektör gerekse kamu projelerine, insana ve çevreye dost; yeni normale uygun ileri teknolojiler sunmayı sürdüreceklerini aktaran Saraçoğlu, çalışmalarıyla ilgili şu bilgileri verdi: “Sanayicileri ve KOBİ’leri Sanayi 4.0’a hazırlıyoruz” Mitsubishi Electric’in 4. Sanayi Devrimi’ne yanıtı olan; fabrikaların dikey ve yatay dijital dönüşüm entegrasyonunu sağlayan konsepti “e-F@ctory” ile fabrikalara çok daha hızlı, verimli ve çevreci üretim imkânı tanıdıklarını belirten Saraçoğlu; “Fabrikaların dijital dönüşümlerini gerçekleştiren e-F@ctory konseptimizle yatırım sürecinden önce sanal bir fabrika oluşturarak ortaya çıkacak fabrikanın ve üretimin simülasyonunu gerçekleştirme, verimliliği değerlendirme ve oluşan çıktılar doğrultusunda yatırımı şekillendirme fırsatı sunuyoruz. Bu sayede ekonominin lokomotifi olan KOBİ’ler başta olmak üzere sanayicilerin dijital dönüşüme hızlı bir şekilde uyum sağlamasına imkân tanıyoruz. Üretimde çok ciddi maliyet tasarrufu sağlayan ve yönetimden üretim katına kadar tüm fabrika katmanlarını optimize etmek için ileri teknolojileri kullanan e-F@ctory, işletmelerin hem küresel rekabette hem de çevreci üretimde bir adım önde olmalarına katkı sağlıyor.” dedi. “Türkiye’ye yüksek katma değerli ürün ve çözümler sağlıyoruz” Mitsubishi Electric’in Türkiye’de otomasyon teknolojileriyle sadece sanayiye değil, dünyanın en derin batırma tüp tüneline sahip Marmaray gibi hayatın içindeki projelere de kontrol sistemleriyle yüksek katma değer sağladığını vurgulayan Saraçoğlu; “Mitsubishi Electric olarak dünyanın en büyük kompakt PLC üreticisi ve sayılı servo ve invertör sistemleri üreticilerinden biriyiz. Gelişmiş optimum uyartım kontrolü özelliğine sahip invertörlerimiz, motorların sabit hızda çalışma sırasında en yüksek verimliliğe ulaşmasına imkân tanırken aynı zamanda enerji tasarrufu da sağlıyor. Sektörde hızlı bir haberleşme altyapısına sahip az sayıdaki firmadan biri konumundayız. Kesintisiz iletişim avantajı sağlayan çözümlerimiz, Marmaray gibi çok önemli projelerde de kullanılıyor. Ürünlerin arıza oranını yavaşlatan akıllı PLC’ler, özellikle senkronize olarak çalışması gereken tesislerde çok hızlı çalışarak büyük bir avantaj sağlıyor. Marmaray projesinde aynı zamanda elektrik ve otomasyon odaları da bizim klimalarımız tarafından soğutuluyor” dedi. “Yapay zekâ destekli kolaboratif robotlarımız, insan eline yakın hassasiyetle çalışıyor” Robotların üretimdeki rolünün hızla artacağı yönündeki gelecek vizyonundan hareketle, ileri robot teknolojileri alanında da yeni nesil ürün ve çözümler geliştirdiklerini söyleyen Saraçoğlu; “Endüstriyel alandaki öncülüğünü 1980’lerden bu yana robotik alanda da sürdüren markamız; daha hassas, hızlı, dar alanda çalışabilen ve yüksek kuvvetlerde ağırlık kaldırabilecek robotlara odaklanıyor. Üretim bandındaki birçok işi yapabilen insan kolu ve eline yakın hassasiyete sahip robotlarımız, özellikle riskli alanlarda iş güvenliği ve işçi sağlığı açısından fabrikalara önemli bir katkıda bulunuyor. 2020 yılında şubat ayı itibarıyla tüm robotlarımız, yapay zekâ (AI-Artificial Intelligence) destekli olarak çalışmaya başladı. Şirketlere yapay zekada en fazla faydayı sağlamak için; tescilli AI (Artifical Inteligence) markamız “MAISART” teknolojisini kullanıyoruz. Mitsubishi Electric’in AI’sı ile en yeni teknoloji (Mitsubishi Electric’s AI creates the State-of-the-ART in technology.) ifadesinin kısaltması olan “MAISART” markası altında toplanan yapay zekâ teknolojimizle geliştirdiğimiz robotlarımızla beklenmedik arızaların önüne geçiyor ve şirketlerimize maksimum verimlilik sağlıyoruz. Teknolojiye yatırım yaparken gelecekte üretimde insanların ve robotların iş birliği içinde çalışacağı öngörüsüyle üniversitelerde robot eğitim merkezleri kurulmasına katkı sağlıyoruz. Şu anda 21 üniversitede laboratuvarlarımız ve 7 üniversitede robotlarımız yer alıyor. 2021 yılında da geleceğin mühendis adaylarına vizyoner bir bakış açısı sunmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu. “Enerji İzleme Sistemlerimiz ile, enerji tasarrufu ve verim artışı sağlıyoruz” Mitsubishi Electric’in çözümü olan MAPS SCADA ve enerji izleme alanındaki yetkinliklerinden bahseden Saraçoğlu, “Veri toplama ve kontrol merkezi olarak adlandırılan SCADA; fabrikadaki tüm sistemi tek bir yerden izleme, kontrol, raporlama ve analiz etme, arızalara anında müdahale edilmesine imkân tanıyor. MAPS’in alarm fonksiyonu sayesinde ise hangi arızadan ve hangi sıklıkta alarmın çalıştığı takip edilebiliyor. Bu sayede arızalara anında müdahale edilerek enerji kaybının önüne geçiliyor ve fabrikada büyük tasarruf sağlanarak önemli bir verimlilik artışı elde ediliyor” dedi. “Kamu alanında ve özel işletmelerde çok sayıda projede yer alıyoruz” Mitsubishi Electric olarak kamu sistemleri faaliyetleri kapsamında uçuş güvenliğini artırmak amacıyla da çalışmaları bulunduğu söyleyen Saraçoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Havalimanları için geliştirilen radar teknolojimiz ‘Terminal Doppler Lidar Sistemi’, Antalya Havalimanı’nda kullanılıyor. Sistem, havalimanlarında rüzgâr değişiminden kaynaklanan kazaların daha etkin bir biçimde önlenebilmesini sağlıyor. Uzay araştırma ve geliştirme sistemleri alanında da dünyanın önde gelen üreticilerinden biriyiz. Üreticisi olduğumuz Türksat 4A ve 4B uydularıyla ülkemiz ve komşularımızın iletişim altyapısına katkıda bulunuyoruz. Kamu projelerinin yanı sıra hızlı, konforlu, emniyetli ve yüksek enerji verimliliğine sahip asansör ve yürüyen merdivenlerimizle dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de çok sayıda prestijli projede dikkat çekiyoruz. Özel ta
sarlanmış yapay zekâ denetleme sisteminin kullanıldığı asansörlerimizdeki ‘Back-up Sistemi’ ile ülkemizin önemli bir gerçeği olan deprem durumunda asansörün en yakın katta durmasına ve yolcuların güvenle tahliye edilmesine imkan sağlıyoruz.” “Klimalarımızda teknoloji, dizayn ve üretimde mükemmellik anlayışıyla öne çıkıyoruz” Türkiye’de dijital dönüşüm alanında ciddi yatırımlar gerçekleştirdiklerini söyleyen Saraçoğlu; “Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde ev tipi klima üretimi gerçekleştiren fabrikamız, e-F@ctory konseptimizle akıllı ve dijital bir fabrika olarak tasarlandı. Mitsubishi Electric olarak, Türkiye ve Avrupa pazarında önümüzdeki yılda da klima ve soğutma sistemleri pazarında fark yaratmayı hedefliyoruz. Bireysel sistemlerden merkezi sistemlere geleceğin enerji verimliliği kriterlerine uygun cihazları bugünden pazara sunuyoruz. A+++ sınıfına ulaşan Legendera serimiz, A+++ soğutma ve A++ ısıtma verimliliğine sahip EnviroME serilerimiz ile konutlarda ısıtma alışkanlıklarının değişmesini sağlarken hem ısıtma hem de soğutmada enerji tüketiminin azalmasına katkıda bulunuyoruz. Şirketimizin teknoloji, dizayn ve üretimde mükemmelliğe işaret eden Mitsubishi Electric Quality (MEQ) anlayışıyla ürettiği ürünleri; uzun yıllar boyunca sorunsuz çalışıyor, deneyimleyenler en iyi seçim olduğunu teyit ediyor. Farklı iklim koşulları ve farklı büyüklükteki uygulamalar için üstün performans gösteren profesyonel sistemlerimiz pek çok projede yer alıyor. “Pandemide önem kazanan iç ortam havalandırması için yeni çözümler sunuyoruz” Özellikle kapalı alanlarda daha fazla zaman geçirdiğimiz bu dönemde iç mekân havalandırma ihtiyaçlarının arttığını belirten Saraçoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “İklimlendirme alanındaki ileri teknolojisiyle sektöre yön veren bir marka olarak, bu noktada iç ortam hava kalitesi için yeni ve verimli çözümler sunuyoruz. Legendera serisi klimalarımızda bulunan Plasma Quad Plus Filtre, 0.1 mikron boyutundaki partikülleri dahi tutabiliyor. İnsan saç telinin ortalama kalınlığının 70 mikron olduğunu söylersek daha anlaşılır olacaktır. 50 yıldır daha ferah yaşam alanları sunan ve yüzde yüz taze hava sağlayan Lossnay ısı geri kazanımlı taze hava cihazlarımız, iç ortamı havalandırırken enerjinin yüzde seksenini geri kazanıyor. Lossnay’de bulunan ve “Hiper Element” olarak adlandırdığımız eşanjörümüz, virüs transfer etmediği test raporlarıyla onaylanan ilk ve tek selülozik eşanjör oldu. Yeni “Dik Tip Lossnay” ev tipi ısı geri kazanımlı taze hava cihazlarımızda ise alternatif olarak sunulan NOx filtre ile havada bulunan gaz, petrol, kömür ve biomass gibi yakıtların atıklarından oluşan azotoksitlerin tutulması sağlanarak iç ortama aktarılması engelleniyor.” diye konuştu. “Veri merkezlerine yüksek güvenilirlikle teknolojik ve enerji verimli çözümler sağlıyoruz” Veri merkezinde kritik öneme sahip soğutma, izleme ve yönetim alanlarında yarının ihtiyaçlarını bugünün normallerine dönüştüren çözümler sunduklarını söyleyen Saraçoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Enerji verimliliğinin ve kesintisizliğin önem arz ettiği bu alanda güvenilirlikten ödün vermeden esnek ve hızlı modüler MULTIDENSITY ürünü ile kolay işletim imkânı tanıyan soğutma sistemleri geliştirdik. s-MEXT hassas kontrollü klima ürünlerinde, çevreye duyarlı, düşük küresel ısınma faktörü (GWP) değerine sahip soğutucu akışkan kullanımı ile sektörde ilk olmanın heyecanını yaşadık. Yine tesisin izlenmesinden, yönetilmesine kadar isteğe uygun çözümler ile yüksek katma değerli otomasyon sistemleri oluşturmaktayız.” “Enerji verimli ve çevreci ürünlerimizle çalışmalarımıza artan ivmeyle devam edeceğiz” Çevresel Sürdürülebilirlik Vizyonu 2050 ile çevrenin korunmasına yönelik faaliyetlerini yoğunlaştırdıklarını söyleyen Saraçoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Enerji verimliliği konusundaki çalışmalarımızı her geçen yıl artırıyoruz. Sadece ürünlerin teknolojisi, güvenilirliği ve kalitesine değil, çevre duyarlılığı ve verimlilik konularına da büyük önem veriyoruz. Kurumsal ilkemiz ‘Daha İyisi İçin Değişim’ ve çevre ilkemiz ‘Eko Değişim’ felsefesiyle yol alarak tüm dünyada toplumların yaşam kalitesini artırmayı hedefliyoruz. Dünya genelinde özellikle sanayi alanında enerji kullanımının, üretim standartlarında bir düşüşe neden olmadan azaltılması gerekiyor. Ayrıca konutlar, ofisler ve kamuya açık tüm büyük projelerde de tüketilen enerjiden tasarruf edilmesi önem taşıyor. Bu doğrultuda biz de çevreyi ve doğal kaynakları korumaya yardımcı olacak teknoloji ve sistemler geliştirmeyi sürdüreceğiz. Mitsubishi Electric; jeopolitik konumu, genç nüfusu ve büyüme potansiyeliyle avantajlı konumda olan Türkiye’de önümüzdeki yıllarda faaliyetlerini yoğunlaştıracak. Küresel rekabet sürecinde, ülkemizin dünyadaki gelişmelere hızla uyum sağlayabilmesi büyük önem taşıyor. Türkiye’nin belirlediği yüksek ekonomik hedeflerine ulaşması için; sahip olduğumuz ileri teknoloji ve know-how ile elimizden gelen tüm katkıyı sağlamayı hedefliyoruz. Üstün teknolojiye sahip, enerji verimli, çevreci, yenilikçi ürün ve fark yaratan çözümlerimiz ile evlerinden uzaya kadar Türk halkının yanındayız.”
Yatak odanızdaki tehlike
Hayatımızın internet kablo kablosuz bağlayıcılar Wi-Fi telefon televizyon gibi sürekli uyaran altında olması bedenimizi manyetik alanını ciddi oranda zayıflatıyor. Bu kadar zihinsel uyaranın yanında, bir çok radyo frekansla da mücadele etmekteyiz. Enerji Tıbbı Uzmanı Emine Baran elektronik cihazların bile işleyişini bozan bu radyo frekanslar ve elektromanyetik alanların uyku sağlığına etkisi konusunda uyarıyor. Gün boyu uyaran frekanslara maruz kalan beden sağlığımızın tek onarımının da kaliteli bir uyku ile mümkün olduğuna dikkat çekiyor. Baran “Bedenimiz ancak iyi bir uykuyla kendini revize edip yeniliyor. Uyku kalitesi hem hücre yenilemesi sağlıyor hemde taze ve pırıl pırıl bir enerjiyle güne başlamamızı sağlıyor. Bütün bir günün nasıl geçeceğini ise bir gece önceki uyku ve şartları belirliyor. Ortama yayılmış radyo frekanslarla mücadele etmek ise neredeyse imkansız. Telefonu yatak odası dışına koymak , televizyonu , modemi kapatmak çözüm olmuyor. Komşunuzun evinde açık olan modem dahi bu frekanslara maruz kalmanızı sağlıyor. Radyo frekanslardan ulaşan bu uyaranlarla beden uykuya girmekte zorlanıyor ve kalitesiz uyku sonrası zayıflamış manyetik alan hastalıklara davetiye çıkarıyor. “ Kaliteli Uyku için Bakır Kullanın Emine Baran bakır elementinin topraklama etkisine dikkat çekerek, yatak odalarında bakır kullanımının uyku kalitesine etkisini vurguluyor. “Bu manyetik alan kirliliğinin çözümü ise kadim bilgilerden süzülüp gelen ve bilim dünyasının da hemfikir olduğu Bakır elementi. Yatak odanızda bakır bir metaryal bulundurmak, yatak başlığınızda ya da ayak ucunuzda gelecek şekilde yerleştirmek uyku kalitenizi artıracaktır. Bakır elementi zararlı frekans ve dalgaları emerek koruyucu etki yaparak uyku kalitesinin artırılmasına katkıda bulunacaktır. “ Topraklama alanlarınıza bakır bozuk para tutarak enerji dengenizi sağlayabilirsiniz Üzerinizde taşıyacağınız bakır bir aksesuar, gün boyunca maruz kaldığınız radyo frekansları ve zararlı manyetik etkileri toparlayıp hızla bedeninizden uzaklaştıracaktır. Çok kuvvetli topraklama etkisi yaparak dingin bir zihinle sizi rahatlatacaktır. Uykuya dalmakta zorlanıyor, Fibromiyalji gibi ağrılarla boğuşuyorsanız, huzursuz geceler de; içinde bakır bulunan bozuk para gibi gibi bir materyali, topraklama alanınız olan ayaklarınızın altında bir süre tutarak enerji akışınızı dengeleyebilirsiniz. Aynı zamanda bakır sürahi de beklettiğiniz suyu gece uyumadan içerek, bedenin onarımına etkisini deneyimleyebilirsiniz. Bakır sürahide beklerek mineral ihtiva eden su, bedende blokajda olan enerji merkezlerini açacaktır. Bakır minerali zihin ve beden olarak dingin, rahat ve hücrelerin enerjiye doyup kendini yenilediği bir uykuya hazırlayacaktır. BEYAZ HABER AJANSI (BHA)