Aylık arşivler: Ocak 2021

İKKB’de gündem: “Su sorunu”

İzmir Kadın Kuruluşları Birliği’nin (İKKB) Ocak ayı toplantısında düzenlenen panelde özellikle 2020’nin son aylarında düşük seviyede seyreden yağışlarla tekrar gündemimize giren su sorunu tartışıldı.
Meme Kanseri ile Savaşım Derneği Başkanı Prof. Ayfer Haydaroğlu’nun moderatörlüğünde düzenlenen “Su Sorunu” paneline konuşmacı olarak Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil Kınay ve Halk Sağlığı Profesörü Ali Osman Karababa katıldı.

Daha yaşanabilir bir dünya
Toplantının açılışında bir konuşma yapan İKKB Yönetim Kurulu Başkanı Huriye Serter, panel öncesinde bir aylık faaliyetlerini özetledi. Panel öncesi de su sorunu konusuna değinen Serter, su sorununun küresel bir problem olduğundan hareketle her geçen gün bu sorunun büyüdüğünü söyledi. Bu anlamda bireysel ya da toplumsal olarak neler yapılması gerektiğini masaya yatırmak istediklerini söyleyen İKKB Başkanı Serter, “Herkes üstüne düşeni yaparsa dünya daha yaşanabilir yer olur. BM Sürdürülebilir Küresel Hedeflerde 5. sırada toplumsal cinsiyet eşitliği var, 6. sırada ise temiz su var. 2030 yılına kadar hedefler konmuş, acaba bu hedeflere ulaşabilecek miyiz göreceğiz, tüm bu alanlarda ciddi anlamda çalışma yapılması gerekiyor” dedi.
Ardından İzmir Kadın Kuruluşları Birliğinin Kadın Sağlığı ve Çevre Komisyonu adına söz alan Cumhuriyet Kadınları Güzelbahçe Şubesi Başkanı Mesude Öney, Kent Konseyi paydaşlığında “su” etkinliklerinin sürdürüleceğini, bu kapsamda 22 Mart Dünya Su Gününde İzmir Valiliği izni ile ortaokul ve liseler arasında ve bireysel de başvuru yapılabilecek bir film yarışması düzenleneceğini anlattı.

Türkiye su fakiri
Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil Kınay, su sorununun küresel bir problem olduğundan hareketle topyekün bir mücadelenin yürütülmesi gerektiğini söyledi. Su fakiri bir ülke olduklarını söyleyen Kınay, “Su tüketiminde son derece acımasız bir tabloyla karşı karşıyız. Su fakiri bir ülke olarak kısıtlı olan suyu da doğru kullanamıyoruz. Kayıp kaçak miktarımız yıllık 50 milyar metreküp. Gelişmekte olan ülkelerde bu oran yüzde 50’lere dayanıyor. Kayıplar sadece su kaybı değil enerji kaybına da neden oluyor” dedi.
Ülkemizin çölleşme sürecinde olduğunu vurgulayan Kınay, “Bir taraftan su kıtlığı yaşarken diğer taraftan da şiddetli yağışlara bağlı felaketler de yaşayacağız. Küresel ısınmaya bağlı kıyı kentleri suya bağlı sorunlar da yaşayacaklar” dedi. Su kaynakları üzerinde, yağış, sıcaklık, nem, bitki örtüsü gibi suyun varlığını ve miktarını doğrudan etkileyen faktörler bulunduğunu belirten Kınay, “Bu kaynakların bir de ekonomik süreçleri var, sanayi, ulaşım, enerji, ekosistem hizmetleri ile balıkçılık, ormancılık gibi alanlara etkileri olacaktır. Susuzluk hayatın her alanına etki ediyor, edecek” diye konuştu.

“Hükümetler bu konuda sorumluluk almalı”
Halk Sağlığı Profesörü Ali Osman Karababa ise suya erişim hakkımız olduğuna dikkat çekerek, bu hakkımıza ulaşma konusunda sorumluluğun devletlerde olduğunu söyledi. Kamu spotu olarak yayınlanan reklamlarda sağlıklı çevre, tarım alanlarının korunmasından bahsettiğini söyleyerek dünyada 2.1 milyar kişinin güvenilir ve yeterli suya erişim hakkına sahip olmadığını belirten Karababa, “Özellikle kırsal kesimde yaşayanlar büyük sıkıntı yaşıyorlar. Dünya genelinde 700 milyon insan 2030 yılında şiddetli su kıtlığı yaşanacak bölgelerde yaşıyor” dedi. Özellikle devletlerin, hükümetlerin ve yerel yönetimlerin su konusunda duyarlılık göstererek, tüm imar düzenlemelerinde, sanayi izinleri ve yapılaşmada suyu gözeterek yapması gerektiğini söyleyen Karababa, sözlerini şöyle tamamladı:
“Topyekün bir mücadele şart, bu konuda da hükümete, yerel yönetimlere, sivil toplum kuruluşlarına büyük görev düşüyor. Susuzluk tarımsal verimde düşüş ve gıda yetersizliğine neden olur. Külçe külçe altınınız olsa da gıdanız yoksa başınız büyük dertte demektir. O sebeple madenlere değil su kaynaklarımızı korumaya öncelik verelim” dedi.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

TFF Başkanı Nihat Özdemir D-SMART'ta

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir yarın saat 14.00’te D-Smart canlı yayınına konuk olacak.
Bol’ca Futbol Özel programında Emre Bol ve Turgay Demir’in konuğu olacak TFF Başkanı Nihat Özdemir, futbol gündemine ilişkin tüm merak edilenleri Bol’ca Futbol Özel’de yanıtlayacak.
Pandeminin futbol dünyasına etkileri, Süper Lig başta olmak üzere diğer liglerimizin değerlendirmesi, A Milli Takımımızın son durumu ve hakemler hakkındaki düşünceleriyle merak ettiğiniz tüm soruların cevabı bu programda olacak.
İki saat sürecek Bol’ca Futbol Özel programı yarın saat 14.00’te canlı yayınla D-Smart 77. Kanal Spor Smart ve aynı anda D-Smart 82. Kanal Spor Smart 2’de ekrana gelecek.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Dişler hakkında 5 şaşırtıcı gerçek

Dişlerimizin aynı zamanda vücudumuzun vazgeçilmez bir parçasıdır. Ancak dişlerimize her zaman hak ettiği özeni göstermiyoruz.
Diş Hekimi Pertev Kökdemir de dişlerimiz ile ilgili 5 şaşırtıcı gerçeği paylaştı.
1-Diş minesi insan vücudundaki en sert maddedir. Üzerine gelen yaklaşık 300 kg yüke kırılmadan direnebilir. Ancak şişe kapağı açmak için dişlerimizi kullanmayı tavsiye etmiyoruz.
2-Parmak izi gibi herkesin izi farklıdır.
3-Ağız içinde 300’den fazla bakteri türü vardır.
4-Dişler doğmadan önce oluşmaya başlar.
5-İnsanların %35’de 20 yaş dişi yaş dişi çıkmaz.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Sağlıklı Beslenme ve Popüler Diyetler ile İlgili Merak Ettiğiniz Her Şey

İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Derya Fidan, popüler diyetler, sağlıklı beslenme ve yeme alışkanlıkları ile ilgili birçok altın önerilerde bulundu.
Özellikle eve kapandığımız dönem sonrası psikolojik durumlarımız beslenmemize yansıdı; başlıca mutluluk veren besinleri sayabilir misiniz? Ve bunların vücuda etkilerini? Yemek yemenin güven, bağlanma, kaçma ve doyum sağlama gibi duygularla ilişkisi vardır. Aslında, bebeklikte anne sütü ile birlikte yemeğin ve besinin güven ve sevgi verdiğini öğrenmekteyiz.
Özellikle son dönemlerde besin tüketme isteğimizin olmasının arkasında ise hem içerisinde bulunduğumuz koşullardan “kaçma” hem de güvensiz olan dünyada müdahale edilmeyen kısıtlı aktivitelerden birinin yeme eylemi olması yatmaktadır. Duygusal yeme durumunda siz daha ne olduğunu bile anlamamışken kendinizi buzdolabının önünde bulabilirsiniz. Ancak tam o sırada kendinize 1 dakika müsaade edip derin nefes alın. Kendinize farklı bir karar şansı verin.
Asla kendinize yasaklar koymayın. Yasak olan hep cazip değil midir?
Sadece kendinize yemek yemeden önce 5 dakika daha beklemeyi hatırlatın.
Beklerken kendinizi dinleyin. Bu sırada neler oluyor ne hissediyorsunuz bir bakın.

Peki duygusal açlığı kontrol altında tutabilmek için nasıl beslenmeliyiz?
Yeterli miktarda protein tüketin.
Kompleks karbonhidratlardan zengin beslenin.
Omega 3 kaynaklarından zengin beslenin.
Antioksidanlardan zengin beslenin.
Probiyotik desteği alın.

Hangi besinler size mutluluk verir diye düşünüyorsanız, yapılan çalışmaların güçlü bağırsakların mutlu bir beyni sinyalize ettiğini söylüyor. Bu sebeple probiyotik bazlı besinlerden kefir, ayran, yoğurt gibi besinleri daha fazla alan insanlarda iritabl yani huzursuz bağırsak sendromu daha az görülüyor.
En çok sevilenler arasında çikolata başta geliyor diyebiliriz. Bitter çikolata içinde bulunan “feniletilamin” isimli maddenin uyarıcı etkisi bulunuyor ve bu madde kişinin daha mutlu hissetmesine neden oluyor.
Muz potasyum açısından yüksek olan bir meyvedir. Beden ve zihin sağlığı açısından etkisi büyük olduğundan, özellikle çocuk gelişiminde etkisi büyüktür ve bir seratonin kaynağı olarak da nitelendirilebilir.
Yağlı tohumlar sınıfında Ceviz yapısında bulunan triptofan isimli aminoasit sayesinde vücudun serotonin üretimini arttırdığından, mutluluk verici bir keyifte tüketilebilir.
Yeme alışkanlıklarını değiştirmek için nasıl bir plan yapmalıyız? Örneğin stresli bir dönemde değil de daha rahat bir dönemde bunu yapmak vb.
“Kendimi olduğum gibi kabul ettiģimde, değişebiliyorum. ” diyen Carl Rogers değişim paradoksları içinde en önemlisinden bahsetmiştir.

“Kendi değişimimiz”
Bununla birlikte pek çok alışkanlıkla yeme kavramını düşünüyoruz, acaba oda gerçekten değişken midir? Diye. Evett yeme alışkanlıkları da değişkendir. Zaman, tad, besine ulaşabilme, kültür, çevresel ve ekonomik faktörler gibi birçok dış faktör beslenme alışkanlıklarımızı şekillendirir.
Aklımızda bazı besinler için doğru ve yanlışlar oluşur. Bazı besinler iyi bazı besinler kötü olarak şekillenebilir. Fakat bir besinin iyi yönlerinin çok sağlıklı olduğu, hiç zararının olmadığı anlamına gelmez. Bu besin birimize çok iyi gelirken, diğerimiz için kötü bir tercih olabilir. Çünkü iyi veya kötü besin yoktur. Farklı kalorilerde farklı içeriğe sahip besinler vardır. Zararlı olan aslında besinler değil onları nasıl pişirdiğimiz, hangi sıklıkta hangi porsiyonda tükettiğimizdir. Bu yüzden sağlıklı beslenme, diyet yapma süreçlerinizde besinleri “iyi” ve “kötü” şekilde sınıflandırmayın.
Kendinizi bu besinsel değişime hazır hissettiğiniz anda mutfak alışverişinizden başlayarak size uygun olduğunu düşündüğünüz değişimleri adım adım izleyerek yeme alışkanlıklarınız değiştirebilirsiniz.
Son dönemde ABD’de popülerleşen F-Faktör Diyeti de kişilerin sosyal hayatını aksatmadan yapabileceği beslenme biçimi ortaya koyuyor, bu konuda neler düşünüyorsunuz?
F-Factor Diyet, üç öğün yemek ve günde bir atıştırmalık yemeyi hedefliyor. Yağsız proteinleri yüksek lifli gıdalarla birleştirir ve kalorileri düşük, uzun süre tam kalmanızı sağlamak ve yoksunluk hissini önlemek için tasarlanmıştır.
F-Faktör Diyetinin birkaç aşaması var ve her biri, karbonhidrat hedefinize ulaşana kadar net karbonhidrat alımınızı artırır. Genellikle bir porsiyon yiyecek içindeki karbonhidrat miktarından lif içeriğinin çıkarılmasıyla hesaplanırlar.
Diyetinin günde 20-130 gram karbonhidrattan oluşan düşük karbonhidratlı bir diyet olarak kabul edilir.
1. aşamada diyet, günde 35 gramdan daha az net karbonhidrat içerir. Bu yaklaşık 3 porsiyon karbonhidrat üzerine yayılmıştır. Bu, kilo kaybınızı başlatmak içindir.
2. aşamada, günde 75 gramdan daha az net karbonhidrat içerir. Bu yaklaşık 6 porsiyon karbonhidrat üzerine yayılmıştır.
F-Factor Diyet’in son aşaması, süresiz olarak kalacağınız bakım aşamasıdır. Bu aşamada günde yaklaşık 9 porsiyon karbonhidrat veya 125 gramdan az net karbonhidrat içerir. Diyet, zayıflama yolunu destekleyebilecek, minimum düzeyde işlenmiş sağlıklı ve bütün yiyecekleri yemeyi vurgular.
Diyet’te önerilen yiyecekler, sağlıklı bir kilo almanıza ve korumanıza yardım ettiği bilinen bir besin maddesi olan lif bakımından da yüksektir. Lif yavaşça sindirilir, bu da sizi öğünler arasında daha uzun süre tok tutar
F-Faktör Diyetiyle ilişkili olası sağlık yararlarına rağmen, bu tür bir beslenme yöntemini benimsemeden önce bazı potansiyel olumsuzlukların göz önünde bulundurulması gerekir. Diyet, egzersiz kilo kaybınızın rutininin bir parçası olarak önemini en aza indirir. Hatta egzersiz iştahınızı artırabilir, daha fazla yemenize ve kilo kaybını önlemenize yardımcı olur.
Ayrıca, temel besin maddesi olarak lif üzerine yapılan vurgu, diyetinizdeki diğer önemli besin maddelerini görme yeteneğinizi kaybetmenize neden olabilir. Lif önemli olmasına rağmen, sağlıklı ve sürdürülebilir bir kiloyu korumak için gereken tek besin değildir. Örneğin, protein ve yağ kilo kaybında önemli rol oynar. Çünkü sizi daha uzun süre tam tutabilir ve yakacağınız toplam kalori miktarını artırabilir
Dahası, aynı anda çok miktarda lif yemek şişkinliğe, krampa, gaza ve hatta ishale yol açabilir. Bunlar lifin işini yaptığını gösteren normal yan etkiler olsa da, fazla miktarda lif yemeye alışık değilseniz, alımınızı yavaşça artırmak en iyisi olabilir.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Sezen Aksu, Attila Özdemiroğlu adını Hatıra Ormanı ile yaşatacak

Türkiye’nin önde gelen değerli sanatçılarından Sezen Aksu, 2016 yılında hayatını kaybeden besteci ve aranjör Attila Özdemiroğlu anısına TEMA Vakfı aracılığıyla Gaziantep Atmalı sahasında 5 bin fidanlık bir hatıra ormanı oluşturdu. Orman Genel Müdürlüğü ve TEMA Vakfı iş birliği ile tesis edilen sahaya Meşe türü fidan dikimleri yapılacak.
Sezen Aksu 2013 yılı boyunca verdiği konserlerinden elde edilen gelirlerin bir bölümünü TEMA Vakfı’nın Manisa Salihli Gökköy Hatıra Ormanı’na aktararak 5 bin adet fidan diktirmişti. Öte yandan, 2008 yılında değerli müzik adamları Şerif Yüzbaşıoğlu, Onno Tunç ve Uzay Heparı’nın adlarına TEMA Vakfı’nın Antalya Döşemealtı Hatıra Ormanı’na 4 bin fidan; 2015 yılında söz yazarı Aysel Gürel anısına Balıkesir Kepsut’ta 5 bin fidan; 2018 yılında Adile Naşit anısına Denizli Çal ve Sundurlu sahasında 5 bin fidan ve 2019 yılında ise Meral Okay anısına Tekirdağ Kızılcaterzi sahasında 5 bin adet fidanı toprakla buluşturmuştu. Attila Özdemiroğlu anısına tesis edilen saha ile birlikte Sezen Aksu katkıları ile dikilen fidan miktarı 29 bine ulaştı.
TEMA Vakfı gönüllüsü Sezen Aksu’ya kurduğu hatıra ormanları ile ağaçlandırma, erozyonla mücadele ve doğal varlıkları koruma çalışmalarına sağladığı katkılardan dolayı teşekkür ederiz.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Okan öğrencilerinden TUS’ta büyük başarı!

ÖSYM Başkanlığı 2020-TUS 1. ve 2. Dönem Değerlendirme Raporu’nu yayınladı. İstanbul Okan Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin ilk mezunları diğer üniversitelerin mezunlarına fark attı. Okan mezunları 81 tıp fakültesi içinde İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin ardından 2. sırada yer aldı. 
Rapordaki Klinik Tıp alanında başarı sıralamasında Okan mezunları 8. sırada yer alırken, Temel Tıp alanında başarı sıralamasında 81 Tıp Fakültesi arasında 10. sıraya yerleşti.

TUS-2020 2.Dönem Yerleşen Adayların Fakülteleri Sıralaması
 1.İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi %46,67 
2. İstanbul Okan Üniversitesi Tıp Fakültesi %40,91
 3.Tobb Üniversitesi Tıp Fakültesi %40 
4.Yurt Dışı Eğitim Kurumları %39,06 
5 .Karabük Üniversitesi Tıp Fakültesi %37,5 
6.Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi %36,50 
7.Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi %35,95 
8.İstanbul Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi %35 
9.Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi %33,55 
10. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi %32,95

İstanbul Okan Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerine İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi, İngilizce ve Türkçe program seçme olanağı, eğitim gördükleri Sağlık Bilimleri Kompleksi’ndeki laboratuvar olanakları, klinik becerilerin geliştirildiği 700 metrekarelik alana sahip Simülasyon Merkezi gibi imkanlar sağlıyor.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

102 milyon TL’yi aşan tarihin en büyük ikramiyesi talihlisini aramaya devam ediyor!

Her çekilişinde yeni bir rekora koşan Çılgın Sayısal Loto’nun büyük ikramiyesi 102 milyon TL’yi aştı! Oyun severlerin büyük hayalleri için 102 milyon 563 bin 814 TL’lik tarihin en büyük ikramiyesini sunan Çılgın Sayısal Loto, talihlisini aramaya devam ediyor.

Çılgın Sayısal Loto’nun 102 Milyon TL’yi aşan tarihi çekilişi 27 Ocak Çarşamba günü, saat 21:30’da gerçekleşecek.
Çılgın Sayısal Loto çekilişleri Pazartesi, Çarşamba ve Cumartesi günleri düzenlenirken, Şubat ayı boyunca her Cumartesi günü çekilişler, Seda Sayan’ın sunumuyla İbo Show’da ŞANS MERKEZİ’inden canlı olarak gerçekleşmeye devam edecek.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Başkan Kızılboğa, sağlık müdürüne seslendi: “Ne gibi önlemler alınacak?”

Tunceli’de mutasyonlu virüsün görülmesiyle ilgili yazılı bir açıklama yapan İYİ Parti Bingöl İl Başkanı Hasan Kızılboğa, “Tunceli’ye geçişlerin kapatılması ya da benzeri bir önlem almayı düşünüyor mu?” İngiltere’den mutasyona uğrayan yeni koronovirüs, ilk koronovirüse karşı daha hızlı yayılıyor. Tunceli’de de rastlanan mutasyonlu koronovirüsle ilgili İYİ Parti Bingöl İl Başkanı Hasan Kızılboğa, bir açıklama yaparak Bingöl İl Sağlık Müdürüne seslendi.

“NE GİBİ ÖNLEMLER ALINACAK”

Mutasyonlu virüs hakkında bilgilendirme yapılması gerektiğini ifade eden Başkan Kızılboğa, “Komşudaki yeni tip virüs sadece bizim için değil, Türkiye için de tehlikenin farklı bir boyutu. Bu konuda İl Sağlık Müdürlüğü ve Valilik bir süre Tunceli’ye geçişlerin kapatılması ya da benzeri bir önlem almayı düşünüyor mu? Yeni tip mutasyonun yayılma hızının daha fazla olduğu doğru mu? Bingöl olarak mutasyonlu virüs için ne gibi önlemlerle alınacak? Bingöl’ümüzü, bölgemizi ve Türkiye’mizi ilgilendiren bu önemli konuda, Sn. İl Sağlık Müdürü’nün kamuoyunu bilgilendirmesi gerektiği düşüncesindeyim. Vatandaşımız COVİD-19’dan ve ekonomik krizden dolayı bir yıldır ciddi sıkıntı yaşıyor. Yeni mağduriyetlerin yaşanmaması için ciddi tedbirler alınmalıdır” dedi.

BİNGÖL – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Salgın kapitalizmin tarihsel iflasının kanıtıdır

Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi, 2021 yılına ilişkin değerlendirmelerini koronavirüs salgınını merkeze alan bir siyasi rapor aracılığıyla paylaştı. “Salgın Kapitalizmin Tarihsel İflasının Yeni Bir Kanıtıdır” başlığını taşıyan rapor, emekçi halkın sağlığı ve yaşamı için acil taleplerle tamamlanıyor.
TKP Merkez Komitesi tarafından, partinin birçok büro ve kurulunun da değerlendirmeleri alınarak kaleme alınan rapor, hem 2020 yılının bir değerlendirmesi hem de önümüzdeki yıla ilişkin bir yol haritası niteliğini taşıyor.
Geçtiğimiz yıl boyunca partili uzmanlarca oluşturan kurullar aracılığıyla, Bilim ve Aydınlanma Akademisi’nin titiz çalışmalarıyla ve örgütsel planlamalarla salgının işçi sınıfı üzerindeki etkilerini çözümlemeye ve bunlara müdahale etmeye çalışan TKP, 2021’de de burjuvazi ve onun ideologları tarafından pandemi ya da başka bir nedenle sınıf çelişkilerinin üzerinin örtülmesine izin vermeyeceğini ilan ediyor.

TKP’den acil eylem planı çağrısı

Türkiye Komünist Partisi başından beri salgını sınıfsal bir zeminde değerlendirerek, kapitalizmin sağlık alanındaki yıkıcı etkisine karşı emekçi halkın mücadelesini yükseltmeyi gözeten bir çizgi izliyor. Bu çizgi halkın sağlığını bilimsel bir temelde koruma kararlılığının yanı sıra salgınla birlikte şiddet ve kapsamını artıran sermaye saldırılarının yanıtsız bırakılmamasına dönük devrimci bir tutumu da kapsıyor.
Sürecin ruhsal ve diğer açılardan yaratacağı sağlık sorunlarının Covid-19’un yarattığı tehditten daha hafif olacağını söylemek güç. Bu koşullarda TKP’nin temel hedeflerinden biri aşı uygulamalarıyla yeni bir evreye giren ancak henüz sonlanmaktan uzak salgına ilişkin politikalarında toplumsal yaşam ve mücadelenin yoğunluğunun artırılması olacaktır. Bu bağlamda Türkiye Komünist Partisi aşağıdaki acil eylem planının uygulanması için çağrıda bulunmaktadır:
1. Aşılama süreci bütün aşamaları ücretsiz ve mümkün olan en kısa sürede bütün toplumu kapsayarak tamamlanmalı, toplumda aşılamaya karşı kuşku uyandırmaktan ve adaletsizliği meşrulaştırmaktan başka sonuç doğurmayacak olan ücretli aşı uygulamasından vazgeçilmelidir.
2. Salgın boyunca devlet hastanelerindeki Covid-19 yoğunluğunu yeni bir fırsata çevirmeye çalışan, salgınla mücadele muazzam kaynakların israfına neden olan bütün özel sağlık kuruluşları devletleştirilmelidir.
3. Yalnız Covid-19 değil, bütün salgın hastalıklara karşı toplum sağlığını korumak için gerekli aşı ve ilaç çalışmalarını yürütecek bir Ulusal Enstitü kurulmalı, tüm ilaç üretim ve dağıtım ağları derhal devleştirilerek bu Enstitü’ye bağlanmalıdır.
4. Salgın tamamen etkisini yitirinceye kadar tüm yurttaşlara ücretsiz ve yeterli miktarda nitelikli maske, dezenfektan ve sabun dağıtılmalıdır.
5. Okulların açılarak her kademede yüz yüze eğitimin bir an önce başlaması için her tür önlem alınmalıdır. Yeni derslikler yapılmalı öğretmen ve diğer personel için kadro açılmalı, okullara ısınma, havalandırma ve temizlik gibi başlıklarda ödenek çıkarılmalıdır.
Özel okullar devletleştirilmeli ve Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılarak bu kurumun devasa bütçesi Eğitim Bakanlığı’na devredilmelidir.
6. Elektrik ve doğalgaz dağıtım şirketleri devletleştirilmeli, konutlardaki abonelerin bütün borçları silinmelidir.
7. Sendikal, siyasal faaliyetler, toplantı ve gösteri yürüyüşlerine dönük kısıtlamalar sağlık için gerekli belli kurallara uyulduğu sürece tamamen kaldırılmalıdır. Sendikal ve siyasal faaliyetlere dönük tüm yasaklamalar kaldırılmalıdır.
8. İşten çıkarma yasaklanmalı, bütün işsizlere ve salgında işyeri kapananlara işsizlik koşulları devam ettiği süre boyunca aylık en az asgari ücret tutarında ödeme yapılmalıdır.
9. Ücretlilerin kredi kartı borçları silinmeli, Ziraat Bankası’nın küçük çiftçilere haciz uygulaması durdurulmalı ve küçük çiftçilerin kredi borçları sıfırlanmalıdır.
10. Devletin tüm kaynakları öncelikli olarak halkın eğitim, sağlık, barınma ve beslenme ihtiyaçlarının karşılanması için seferber edilmeli, sermayeye dönük tüm teşvik vb. yardımlar ve kaynak aktarımları durdurulmalıdır.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Yeniden Yapılandırmada Son Gün 31 Ocak

Kasım ayında Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7256 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun” hükümlerinden yararlanmak için öngörülmüş olan başvuru süresi 31 Ocak 2021 tarihinde doluyor.

Aralık ayında yapılandırma kanununda yapılan düzenlemeyle 31 Aralık’ta bitecek olan başvuru süresi ve 31 Ocak 2021 tarihine kadar uzatılmıştı. Bu kapsamda yeniden yapılandırma işlemleri için verilen süre Pazar günü sona eriyor. Bu sürede borçlarını taksitle ödemek isteyen vatandaşlar 6, 9, 12 ya da 18 ay taksit seçeneklerinden faydalanabiliyor.

Vatandaşlar 31 Ocak 2021 tarihine kadar yapılandırma işlemleri için interaktif Vergi Dairesi ya da e-devlet’e giriş yapıp “Yapılandırma İşlemleri” kısmından borçlarının tamamını yapılandırabilecekleri gibi bağlı bulundukları vergi dairesine doğrudan veya posta yoluyla da başvurabiliyor.

YAPILANDIRMADA SON GÜNLER

Aliağa Belediyesi’ne günü geçmiş vergi borçları bulunan vatandaşlar, 31 Ocak 2021 tarihine kadar Merkez, Yeni Şakran ve Helvacı Hizmet Binalarına bizzat giderek ya da https://ebelediye.aliaga.bel.tr/ adresinden sisteme üye olarak online olarak emlak, çevre temizlik, ilan ve reklam vergilerini yapılandırabilecek. Vergi ve para cezalarının peşin ödenmesi halinde ise yüzde 90 faiz indirimi uygulanıyor. Vatandaşlar, ödemelerini kredi kartı ile yapılabildiği gibi taksitlendirme fırsatlarından da yararlanabiliyor.

İZMİR – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)