Aylık arşivler: Şubat 2021

Batt "Üşüyorum Her Gece" adlı single çalışmasıyla müzikseverlerle buluştu

Batt'ın ilk single çalışması “Üşüyorum Her Gece” PDND Müzik etiketiyle yayınlandı. Sözlerini Batuhan Taşarası'nın yazdığı şarkının yapımcılığını da ünlü DJ İlkay Şencan üstlendi.
Genç şarkıcı “Üşüyorum Her Gece” adlı şarkıyla ilgili şu ifadelere yer verdi: “Bu güne kadar Rap camiasından pek çok ünlü isimle çalıştım ve “Üşüyorum Her Gece”, gerçekten çok sevdiğim bir şarkı. Umarım bu şarkıyı alıp sizin yapar ve onu benim sevdiğim kadar da seversiniz.”
Batt Kimdir?
Batuhan Taşarası ( BATT ), profesyonel kariyerine 2019 yılında başladı. Profesyonel kariyeri öncesi Rap camiasından bir çok ünlü isimle çalışma fırsatı bularak kendini geliştirdi. Session kavramını Türkiye ye kazandıran LAB Recordings bünyesinde yapılan bir çok parçaya söz yazarı olarak katkı veren BATT,Üşüyorum Her Gece isimli ilk single ile dinleyici karşısına çıkıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

17. Akbank Kısa Film Festivali

17. Akbank Kısa Film Festivali kapsamında düzenlecek olan “Ulusal ve Uluslararası Kısa Film Yarış-malarının finalist filmleri ve jüri üyeleri belli oldu. Türkiye’de kısa film alanında etkin bir platform oluşturan ve bu yıl 22 Mart – 1 Nisan tarihleri arasında online olarak düzenlenecek olan Festival’in yarışma bölümlerine 71 ülkeden toplam 2.048 kısa film başvurdu. 

 

Cast Direktörü Nimet Atasoy, Yapımcı Sinan Yusufoğlu ve Yönetmen Selim Evci’den oluşan yarışma ön eleme jüri kurulunun değerlendirmesi sonucu; “Ulusal Yarışma Festival Kısaları Bölümü”ne katılan eserler arasından 14 film ve “Uluslararası Yarışma Dünyadan Kısalar Bölümü” başvuruları arasından seçilen 14 film “En İyi Film Ödülü” için yarışmaya hak kazandı. 

 

Ulusal Yarışma Festival Kısaları ana jüri üyeleri; Oyuncu Nilay Erdönmez, Yönetmen Murat Düzgünoğlu, Kurgucu Aylin Zoi Tinel, Yönetmen İnan Temelkuran ve Akbank Sanat Müdürü Derya Bigalı’dan oluşuyor. Uluslararası Yarışma Dünyadan Kısalar ana jüri üyeleri ise; Kurgucu Mary Stephen, Oyuncu Samar Qupty, Görüntü Yönetmeni Krum Rodriguez, Oyuncu İlker Kaleli ve Akbank Sanat Müdürü Derya Bigalı olarak belirlendi.

 

“En İyi Film” olarak seçilecek eserlerin yönetmenleri Akbank Sanat tarafından; Ulusal kategoride 35.000 TL, uluslararası kategoride 5.000 Dolar; Forum bölümünde ise en başarılı senaryo 5.000 TL ile ödüllendirilecek. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Türkiye Girişimcilik Ekosistemi Harekete Geçiyor

Türkiye ekonomisine destek vermeyi amaçlayan etkinlik, farklı sektörlerden ve ülkelerden binlerce girişimciyi bir araya getirecek.

 

Türkiye girişimcilik ekosistemine yeni bir soluk katacak olan dijital etkinlik Harekete Geçir, sektöründeki tüm paydaşları 27 Şubat 2021 Cumartesi günü Finlandiya merkezli dijital etkinlik platformu Deal Room’da bir araya getiriyor. Katılanların şimdiden tanışma toplantıları organize ettiği etkinlik, girişimci adaylarına binlerce iş insanı ile tanışma olanağı sağlarken, yatırımcılar için yeni proje fırsatları sunuyor. Ücretsiz olan dijital etkinlikte, 15 dakikalık ikili birebir görüşmelerin yanında, alanında uzman konuşmacıların katılımıyla 15 dakikalık ilham veren sunumlar, 10 dakikalık ekosistem tanıtımları ve 5 dakikalık girişimci sunumları gerçekleşecek.

 

Ömürden Sezgin ve Enis Erdem Yurdatapan tarafından tasarlanıp hayata geçirilen yeni nesil etkinlik konsepti “Tanış, paylaş, geliştir girişimcilik ekosistemini harekete geçir” mottosuyla pandemi sebebiyle birebir görüşmeler yapamayan tüm girişimcilere dijital ortamda yeni bir kapı açmayı amaçlıyor. 27 Şubat’ta gerçekleşecek dijital etkinliğe ekosistem paydaşı olan girişimci, yatırımcı, akademisyen, kamu ve özel sektör temsilcileri, eğitmen, mentor ve danışmanları başta olmak üzere 2.000’in üzerinde katılım, 4.000’in üzerinden ikili görüşme olmasını bekleniyor. 

 

Ömürden Sezgin ve Enis Erdem Yurdatapan Türkiye’de öncü olacak organizasyon için “Harekete Geçir etkinliği girişimcilik ekosisteminin tüm paydaşlarının katıldığı büyük bir dijital tanışma, paylaşma ve işlerini geliştirme etkinliğidir. Sektörlerin ve dolayısıyla ekonominin gelişiminde her ülke için girişimciliğin etkisi yadsınamaz. Event Manager Blog’un etkinlik katılımcıları arasında yaptığı araştırmaya göre, yeni insanlarla tanışmak, iş ağlarını güçlendirmek, yeni iş ortakları bulabilmek 81,7 oranla insanların bir etkinliğe katılmalarındaki en önemli neden olarak belirtilirken, 71,3 ile yeni bilgiler öğrenme, 38 ile eğlenme ihtiyacı geliyor. Pandemi sebebiyle hızla hayata geçen, dijital konferans, sempozyum ve paneller de formatlarından dolayı ekosistemin birbirleri ile tanışma ihtiyacını karşılayamadı. Birebir görüşmelerin pandemi döneminde de devam etmesi, insanların birbirleriyle tanışması ve bilgi paylaşımında bulunması iş fikirlerinin ve ekosistemin gelişimi için çok önemli. Harekete Geçir, işte bu ihtiyacı karşılamak adına tasarlandı. Türkiye ekonomisine katkı sağlayacak bir etkinliği hayata geçirmek için elimizden geleni yapıyoruz, sektördeki olumlu geri dönüşler ve ilgiden dolayı çok mutluyuz. Bilkent Cyberpark, ODTÜ Teknokent, BTM- Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi, Antalya ve Samsun Teknopark gibi ekosistemin önde gelen kuruluşları ve girişimciliği destekleyen lider markaları platformda yerini aldı, onlara da özellikle teşekkür etmek istiyorum” dediler.

 

27 Şubat Cumartesi günü saat 11:00’da açılış konuşması ile Deal Room’da başlayacak ve tüm gün sürecek olan etkinlik için ücretsiz kayıtlar ve birebir görüşme randevuları https://hareketegecir.dealroomevents.com/ adresinden alınmaya başlandı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Karbonlu ve Döngüsel Ekonomi Odaklı Dönüşümü Çağrısı yapıldı.

İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye) tarafından düzenlenen, Garanti BBVA’nın ana destekçileri arasında yer aldığı “VII. Sürdürülebilir Finans Forumu” çevrimiçi olarak gerçekleştirildi.

 

Bu yıl, “Yeşil Dönüşüm ve Türkiye’ye Etkileri” başlığıyla düzenlenen forumda, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) işbirliğiyle Türkiye’nin Düşük Karbonlu ve Döngüsel Ekonomi Odaklı Dönüşümü Çağrısı’nın lansmanı yapıldı. Açılış konuşmasını, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben’in yaptığı forumda, SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin ile EBRD Türkiye Başkanı Arvid Tuerkner, Türkiye’nin düşük karbonlu ve döngüsel ekonomi odaklı dönüşümü çağrısıyla ilgili görüşlerini paylaştı. 

 

SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin, “Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgını, iş dünyası için pandemi sonrası ekonomik ve sosyal toparlanma süreçlerinin sürdürülebilir kalkınma unsurlarını barındırmadan mümkün olmayacağını herkese gösterdi. Birleşmiş Milletler’in verilerine göre, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşabilmek için yıllık 5-7 trilyon ABD Doları yatırım gerekiyor. Söz konusu yatırım, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde her yıl en az 2,5 trilyon dolar finansal açık anlamına geliyor. 

Gelişmiş ülkelerde söz konusu yatırımların üçte ikisi bankalar tarafından finanse edilirken, gelişmekte olan ülkelerde bu oranın 90’a çıktığını görüyoruz. Ortaya çıkan finansal açığın kapanabilmesi için finans sektörünün ne kadar kritik bir role sahip olduğunu görüyorsunuz. Bu anlamda muazzam bir dönüştürücü gücümüz var.” dedi. 

 

Ebru Dildar Edin sözlerini şöyle tamamladı: “Bu farkındalıktan hareketle “Yeşil Dönüşüm ve Türkiye’ye Etkileri” temasıyla gerçekleştirdiğimiz 7. Sürdürülebilir Finans Forumu, yeşil dönüşüm ve bu dönüşümün Türkiye’yi nasıl etkileyeceğini daha iyi anlamamıza katkıda bulundu. Yeşil dönüşüm konusunda istikrarlı ilerleme için daha güçlü iklim politikalarına ve aksiyonlara ihtiyacımız var. 

Döngüsel ekonomi muazzam fırsatlarla beraber çözüm sağlayacak alanlardan bir tanesi. Özellikle ülkemizde döngüsel ekonominin yükselmesi için çok uygun bir ortam var. AB Yeşil Mutabakatı’nın gitgide önem kazandığı, “Döngüsel Ekonomi” gibi yeni modellerin ekonominin geleceğini şekillendirmeye başladığı bu dönemde, “Yeşil Dönüşüm” ve ülkemizin bundan alacağı payın nasıl artırılabileceğini bu Forum’da değerlendirdik. Özellikle finans sektörüne, döngüsel ekonominin finansmanı konusunda aktif olması ve bu alanda yenilikçi çözümler geliştirerek dönüştürücü gücünü kullanması için çağrımızı duyurmak istiyoruz. Finans sektörünü, özel sektör ve kamu kurumlarını, çağrımızı desteklemeye ve Türkiye Döngüsel Ekonomi Platformu’na katılarak çevresel açıdan sürdürülebilir, düşük karbonlu ve dayanıklı bir ekonomiye geçişi destekleyen bu topluluğun bir parçası olmaya davet ediyoruz.” 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Şirket içi tehditler kabusunuz olmasın

Dışarıdan tehditlere karşı şirketlerini korumak için büyük mücadele gösteren şirketler, içeriden darbe alıyor. Yapılan araştırmalar kuruluşların 65'inin son 12 ayda bir veya daha fazla içeriden saldırıya uğradığını gösteriyor. İç tehditlerin, şirketlere yüksek meblağlara mal olduğunu aktaran Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, şirket içi tehditlerden kaynaklanan kişisel veri ihlallerini önlemek için önerilerde bulunuyor.

 

Şirketlerin siber güvenlik yatırımlarını belirlerken iç tehditleri de göz önünde bulundurması büyük önem taşıyor. Yapılan araştırmalar kuruluşların 65'inin son 12 ayda bir veya daha fazla içeriden saldırıya uğradığını raporluyorken tek bir olayın neden olduğu maddi zararların giderilmesi için 100.000 ile 500.000 dolar arasında harcadığını bildiriyor. "Dışarıdaki hackerlerin şirketin veri tabanlarına girmek için güvenlik duvarlarını ve diğer güvenlik önlemlerini aşmanın yollarını bulması gerekiyor ancak birçok dahili kullanıcının zaten bu veri tabanlarına erişimi olduğu için içeriden veri sızdırmak daha kolaydır." ifadelerinde bulunan Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, şirket içi tehditlerin neden olduğu kişisel veri ihlaline karşı yetki matrisi oluşturulması ve departmanlar arası veri akışına izin verilmemesi gerektiğini aktarıyor.

 

Şirketlerin 3’te 2’si Saldırılarla Karşılaştı

 

Dışarıdan gelen tehditler her zaman bir kuruluşun endişeleri listesinde en üst sırada yer alsa da içeriden gelen tehditler de şirketlerin büyük hasarlarla karşılaşmasına neden oluyor. Öyle ki son araştırmalara göre üç şirketten ikisi içeriden saldırıya uğrarken karşılaştıkları veri ihlalleri karşısında da önemli maddi kayıplar yaşıyor. Bilgi güvenliği konusunda yeteri kadar eğitilmemiş çalışanların genellikle hackerlerin dahili veri tabanlarına veya suçlu olarak kendilerinin verimli olabilecek bilgilere erişimini kolaylaştıracağını belirten Serap Günal, şirketleri bu tür kötü niyetli iç tehditlere karşı dikkatli olması gerektiği konusunda uyarıyor.

 

Departmanlar Arası Veri Akışına Dikkat Edilmeli

 

Başta sağlık, finans ve turizm sektörleri olmak üzere birçok sektör içerisinde yaşanan kişisel veri ihlalleri, şirketleri sorunun kaynağını araştırmaya yönlendiriyor. Dış tehditlere karşı idari ve teknik altyapılarını oluşturmaya başlayan şirketlerin gözden kaçırdıkları önemli noktayı şirket içi tehditler oluşturuyor. Şirket içi tehditlerin yaratacağı zararlara şirketlerin dikkat etmediğini aktaran Serap Günal, kişisel verilerin korunması adına atılması gereken önemli adımlardan birinin şirket içi kişisel verilerin korunması ve güvenliğine yönelik idari prosedürlerin uygulanarak departmanlar arası veri akışının gerçekleşmemesi olduğunu belirtiyor. KVKK uyumluluğu sürecinde analiz ettikleri şirketlerdeki genel hatanın elde edilen kişisel veriyi şirket içerisinde belirli kurallara göre koruyamama olduğunu tespit ettiklerini belirten Günal, açık rızası alınan ve belirli bir departmanın gözetiminde olması gereken kişisel verinin alakasız bir departmana aktarılması, sonucunu büyük bir krizin meydana getireceği süreci başlattığını belirtiyor.

 

Şirketlerde Yetki Matrisi Oluşturulmalı, Erişim Logları Kayıt Altına Alınmalı

 

Kişisel Verilerin Korunması Kanununda mevcut ilkelere aykırılık riskini daha da artıran departmanlar arası veri akışına karşı şirketlerde veri segmentasyonu gerektiğini de hatırlatan Serap Günal, her departmanın sadece kendine özel tutulan bilgilere erişim sağlaması gerektiğini, aksi takdirde yetkisi olmayan kimselerin sağlayacağı yetkisiz erişimlerle ihlallerin yaşanmaması için bir nedenin kalmayacağını ifade ediyor. Şirketlerde paylaşılan her türlü dosya ve veri tabanı için kimin erişim yetkisi olduğu, kimin ne zaman ne şekilde hangi cihazdan erişim sağladığı ya da erişim yetkisinin olduğunu bilmenin ve belirlemenin gerekliliğini önemli bir adım olarak gören Günal, erişim yetkisi verilen kişilerin de ayrıca kaydının tutulmasını gerektiğini, bu yüzden oluşturulan yetki matrisinin işlevselliğini ve verilen yetkilerin kötüye kullanılıp kullanılmadığının da tutulan erişim logları ve log kayıtları ile ölçülebileceğini ifade ediyor.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yüreğir’de 40 Mahalleye 40 Kütüphane

Yüreğir Belediye Başkanı Fatih Mehmet Kocaispir, Yüreğir’de 40
mahalleye 40 kütüphane kazandırmak için düğmeye bastı. Özellikle
çocuklar ve gençler için kolay erişilebilir olması hedeflenen, 25
metrekare ve üzerinde tasarlanan mini kütüphaneler için hummalı bir
çalışma başlatıldı.

‘Kütüphane Yüreğir’ logosu ile dikkat çeken mini kütüphanelerin
tasarımları belediye mimarlarınca yapılıyor. Çocuklar ve gençlerin
kitap okuma alışkanlıklarının artırılmasının hedeflendiği projeye
hayırsever vatandaşlar da destek verebilecek. Belediye tarafından
teşekkür plaketi ile onurlandırılacak hayırseverlerin isimleri
yaptırdıkları kütüphaneye verilecek.

İlki Selahattin Eyyubi Mahallesi’nde açılan mini kütüphaneyi ziyaret
eden Yüreğir Belediye Başkanı Fatih Mehmet Kocaispir, “İlk emri ‘Oku’
olan bir inancın mensuplarıyız. Tarih boyunca ecdadımız duvarları
kitaplarla dolu bir kütüphaneyi en kıymetli hazinelerden daha üstün
tutmuştur. Biz de çocuklarımızı, gençlerimizi daha çok kitapla
buluşturmak için Yüreğir’imizi kütüphanelerle donatmayı hedefliyoruz.

Yavrularımız buralarda hem ders çalışma imkânına kavuşacak, hem
kitaplarla buluşacak. Selahattin Eyyubi mahallemiz güzel bir örnek
oldu. Buraya geçen yıl böbrek kanseri hastalığına yakalanarak
kaybettiğimiz Adanaspor tribün lideri Refik Gül’ün kızı Duru Balım’ın
ismini veriyoruz. Levent mahallemizde de mini kütüphanemiz için temel
attık. Hedefimiz büyük. İlk etapta kısa zamanda 40 mahallemizi mini
kütüphanelerle buluşturacağız.” şeklinde konuştu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Üniversitelerde “Yeni Normal”

2020- 2021 eğitim- öğretim yılında altyapı, içerik ve prodüksiyon teknolojileriyle uzaktan eğitim başarısını geliştirerek devam eden Maltepe Üniversitesi, 22-23 Şubat günlerinde “Covid-19 Deneyimlerinin Işığında Yükseköğretimde Yeni Normal” konulu çevrimiçi konferansı gerçekleştirdi. Konferansta akademisyenler, öğrenciler ve hizmet sağlayıcılar pandemi dönemiyle ilgili bilgi paylaşımında bulundu. Konferansın açılış konuşmalarını YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Naci Gündoğan, Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Elmas ve Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şahin Karasar yaptı. 

Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şahin Karasar, konferansta akademisyenler, öğrenciler ve servis sağlayıcıların deneyimlerini paylaşmasının önemine dikkat çekerek, pandemi sürecinde eğitimin kesintiye uğramaması için özverili çalışmalara imza atıldığını söyledi. YÖK’ün yeni normali başarılı şekilde planladığını, krizi ve değişimi yönettiğini vurgulayan Prof. Karasar, süreçle ilgili şöyle konuştu: 

“Üniversiteler için her bir öğrencinin eğitime erişmesi çok önemliydi. Hem üniversitelerin kendi çabası hem de YÖK’ün hizmet sağlayıcılarıyla yaptığı anlaşmalarla verilen ücretsiz internet ve tabletler konusunda önemli çalışmalar gerçekleştirildi. Bu süreci eğitim sistemimiz yüz akıyla tamamladı. Madalyonunu bir yüzü de dijitalleşme sürecinin içselleştirilmesi. Yeni içeriğin öğrencilere sunumu, insani temas ile ruha ve zihne iletişimin mümkün kılınmasıyla çevrimiçi eğitim salgın bitse de hayatın içinde yerini alacak.” 

“DİJİTAL ÇAĞ SÜRPRİZ DEĞİL”

YÖKAK Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Elmas, pandemi nedeniyle aslında 2025-2030 yıllarında yaşanacak gelişmelerin hem öne çekildiğini hem de önem kazandığını söyledi. Pandemi döneminde sıkça duyulan “uzaktan eğitim”, “dijital eğitim”, “dijital çağ”, “yeni normal” gibi kavramların sürpriz olmadığını belirten Elmas, şunları dile getirdi:

“Bu yeni dünyaya adapte olmak için öne çıkan değerler ve yetkinlikler var. Geleceğin işleri diplomalarla değil yetkinliklerle belirlenecek. Üniversitelerin eğitim-öğretim programlarında zihniyet değişimiyle kısa kurslar, yetkinlik sertifika programlarının artması yeniden gözden geçirilmeli. Dünyadaki değişim sürpriz değil. Biz bugünün yetkinliklerini öğrencilerimize kazandırmak zorundayız. Biz YÖKAK olarak, üniversiteler öğrencilere vaat ettikleri yetkinlikleri kazandırıyor mu, ölçüyor mu, izliyor mu, hedeflerindeki araştırmanın sonuçlarına ulaşmak için yeterli ortamı, desteği sağlıyor mu, toplumla paylaşıyor mu; bunları dikkate alıyoruz.”

Altyapı, erişim, çevrimiçine alınan kütüphanelerin yanı sıra uzaktan eğitimde öğretim elemanlarının yetkinliğine çok önem verdiklerini belirten Elmas, sonuç olarak üniversitelerdeki süreçleri hem desteklediklerini hem de ölçtüklerini söyledi. Yenilikleri değerlendirme konusunda çalıştıklarını da vurgulayan Elmas, “Dijital krediler, teknolojik gelişmeler, yapay zekâ, arttırılmış gerçeklik… Bunların eğitim içinde gelişmesinden yararlanmayı hedefliyoruz. Bu karmaşık yeni dünyayı ve üniversiteleri çeşitlilikle yönetmek için sonuçları ölçülebilen akreditasyon süreçleri giderek daha fazla önem kazanıyor” dedi.

İŞTE PANDEMİ YOL HARİTASI

YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Naci Gündoğan ise pandemi sürecinde YÖK’ün çok sayıda kararlar aldığını, mevzuat değişikleri yaptıklarını ve uygulamaları hayata geçirdiklerini söyledi. Bunların büyük kısmının pandemi sonrası da geçerli olacağını belirten Gündoğan, “Ülkenin çeşitli üniversitelerinden uzmanların oluşturduğu çalışma grupları ve kurul, pandemi sürecinde bir yol haritası belirlendi. Dijital dönüşüm çalışma grubu bir TÜBİTAK projesi hazırladı. Mevcut durumun analizi yapıldı ve geleceğe yönelik politika önerileri belirlendi. Mevzuat düzenlemeleri kapsamında yükseköğretim kurumlarında uzaktan öğretime ilişkin usul ve esaslarda değişikler yapıldı. Çevrimiçi ve çevrimdışı faaliyetleri uzaktan eğitimin içinde değerlendiren düzenleme gerçekleştirildi. Pandemi sonrası eğitime yönelik de düzenlemeler yapıldı. Müfredatın yüzde 30’u kadar yapılabilen uzaktan eğitim artık yüzde 40’a çıkarıldı” dedi. 

Gündoğan, konuşmasında gelecek dönem için önemli bir gelişmenin de müjdesini verdi. Yurtdışından yabancı uyruklu öğretim üyelerinin uzaktan ders yapmalarının önünü açacak hazırlık yapıldığını söyleyen Gündoğan, şöyle devam etti:

“Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle gerçekleşebilecek bu gelişme Resmî Gazete’de yayımlandıktan sonra uygulanmaya başlanabilecek. Mevcut durumda yurtiçinde bulunmaları, oturma izinleri gibi koşullarla ders verebilen yabancı öğretim üyelerinin Avrupa veya ABD’den uzaktan eğitimde ders verebilmelerinin, istihdam edilebilmelerinin önü açılacak.”

SANAL LABORATUVARDAN 50 BİN ÖĞRENCİ YARARLANACAK

Pandemi döneminde uygulamalı laboratuvar derslerinin yapılmasının zor olduğunu göz önünde bulundurduklarını belirten Gündoğan, YÖK’ün TÜBİTAK’la işbirliğiyle yeni bir projeyi hayata geçirdiğini belirtti. Projede 11 farklı üniversiteden 24 akademisyen ve 12 TÜBİTAK çalışanı yazılımcının yer aldığını vurgulayan Gündoğan, “Üniversitelerde öğrencilerin en çok aldığı genel kimya ve genel fizik dersleri seçildi. Pilot 18 üniversitede 15 bin öğrenci bu yıl güz döneminde sanal laboratuvardan yararlandı. Bahar döneminde 30 üniversite daha katılacak. Böylece 48 üniversite ve 50 binin üzerinde öğrenci YÖK sanal l
aboratuvarından faydalanacak. Pandemi sonrası da uygulama devam edecek. YÖK bunu farkındalık yaratmak için yaptı. Bundan sonra üniversiteler daha gelişmiş projelerle özel ihtisas laboratuvarı üretecekler” dedi. 

“Pandemi sonrası eğitim nasıl olmalı” konulu anket yaptıklarını, 1 milyon 255 bin öğrenci ve 30 bin öğretim elamanının görüşlerini aldıklarını belirten Gündoğan, “Öğrencilerin yüzde 46’sı yüz yüze, yüzde 29’u tamamen çevrimiçi, yüzde 25’i ise eğitimin karma olması yönünde tercihini belirtti. Öğretim elemanlarının ise yüzde 49’u karma, yüzde 44’ü yüz yüze ve yüzde 7’si çevrimiçi eğitim yanıtını verdi” dedi. Gündoğan, üniversitelerin pandemi sürecini iyi yönettiğini, pandemi sonrası dönemde değişime ayak uydurmak için YÖK ve üniversitelerin birlikte güzel çalışmalara imza atacaklarını söyledi.

MALTEPE ÜNİVERSİTESİ YİNE İMZASINI ATTI

Konferansta “Uzaktan Eğitimi Yönetmek” konusunda iki oturumun yanı sıra “Uzaktan Eğitim Vermek”, “Uzaktan Eğitim Almak”, “Uzaktan Eğitimi Yürütmek”, “Uzaktan Eğitimi Desteklemek”, “Uzaktan Eğitime Altyapı Sağlamak” oturumları gerçekleşti. Oturumlarda Türkiye’nin dört bir yanından rektörler, öğretim üyeleri, öğrenciler ve hizmet sağlayıcılar görüşlerini açıkladı.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) verilerine göre 2020 yılı bahar dönemi uzaktan eğitimde vakıf üniversiteleri arasında online ders ve canlı sınıf uygulamasıyla lider olan Maltepe Üniversitesi, yeni öğretim yılında da adından söz ettiriyor. Altyapı, içerik, prodüksiyon teknolojileriyle hazırlanan yeni dijital derslerde içerik ve teknoloji kalitesiyle birlikte başarı oranı arttı. 

Maltepe Üniversitesi’nin çatısı altında verilen tüm derslerin içerikleri dijital mecralara uygun hale getirildi, teknik anlamda dijital çağın ruhu yakalandı. Dersler özel stüdyolarda modern prodüksiyon teknolojileriyle çekildi, sinema filmi kalitesinde kurgulandı, akademisyenle öğrenci arasındaki ekran mesafesi ortadan kalktı. Özel stüdyolara taşınan derslerin çekimleri tüm hızıyla devam ediyor.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Onur Akay duyurdu! Usta şarkıcı vefat etti…

Sesinin Bülent Ersoy’a benzerliği ile bir dönem müzik piyasasında fırtınalar estirmişti.

Felaket Tellalı lakaplı ses sanatçısı ve yazar Onur Akay’dan kötü haber geldi. Akay, bir dönem yaptığı albümlerle müzik piyasasında dikkat çeken ve sahnelere çıkan Aslan Yardım’ın, iki gün önce vefat ettiğini duyurdu.

 

Akay, “Bir dönem sesinin Bülent Ersoy’a benzerliği ile dikkat çeken ve çok sayıda kaset çalışması yapan Aslan Yardım, maalesef hayatını kaybetti. Yıllar önce yolda birbirimize rastlamış ve sohbet etmiştik. Uzun yıllar sonra ise Ortaköy’de yanıma gelen bir genç, ‘Ben Aslan yardım’ın oğluyum’ diyerek babası ile beni telefonla konuşturmuştu ve o dönemde de rahatsızlıkları olduğundan bahsetmişti.

 

Kilolarından dolayı çeşitli rahatsızlıkları vardı. Yardım, 22 Şubat 20201 Pazartesi günü vefat etti ve cenazesi 23 Şubat Salı günü Kulaksız Mezarlığı’nda defnedildi. Mekânı cennet olsun inşallah.” ifadelerini kullandı.

Aslan Yardım çok sayıda kaset çalışması yapmıştı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kadın Çalışanlar İşletmelerin Büyümesine Katkı Sağlıyor

“Ar-Ge’den laboratuvara, üretimden pazarlamaya kadın çalışan popülasyonu yüksek bir şirketiz.  İstihdamın yaklaşık yüzde 70’i kadınlardan oluşuyor.” diyen Giz Kozmetik Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Zengin, “Kadınlar iş hayatında çok daha dikkatli, titiz ve sabırlı oldukları için işletmelerin büyümesine katkı sağlıyor.” dedi ve ekledi: “Kadın çalışan sayısı ile başarı arasında doğru orantı var”

“5 kıta ve 80’den fazla ülkeye kozmetik malzemesi ihraç ediyoruz. 2018’in ihracat lideriyiz. Renkli kozmetik sektöründe Türkiye’nin en hızlı büyüyen şirketlerinden biriyiz. Dünyanın en büyük markalarının çözüm ortağıyız. Tüm bu başarıların kaynağı kadın çalışan popülasyonumuzun yüksek olması” diyen Giz Kozmetik Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Zengin, “Kadın çalışan sayısı ile başarı arasında doğru orantı var” dedi ve ekledi: “Kadın çalışanlar işletmelerin büyümesine katkı sağlıyor.”

BAŞARININ ANAHTARI KADINLARIN DİKKATLİ, SABIRLI VE TİTİZ OLMASI

“Giz Kozmetik, kadınların aktif olduğu, üretime ve yönetime doğrudan katıldığı bir yapıyla faaliyetlerini sürdürdüğü için başarılı oluyor diyen İbrahim Zengin, “Kadınların dikkatli, titiz ve sabırlı yaklaşımı, firmamızı dünya ile yarışan bir kaliteye ulaştırıyor. Ürünlerimizin yüzde 90’ı kadınlara sesleniyor. Bu sebeple Ar-Ge’den laboratuvara, üretimden pazarlamaya kadın çalışan popülasyonu yüksek bir şirketiz.   İstihdamın yaklaşık yüzde 70’i kadınlardan oluşuyor. Bu da beraberinde sürdürülebilir kaliteyi getiriyor.” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İstanbul Şoförlerinin 17’si Uykusuzuğa Bağlı Kaza Yaptı

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Levent Öztürk, Türkiye’nin ilk ve tek trafik radyosu Radyo Trafik’e yaptığı açıklamada; 2019 yılında yapılan ekonomik bir analize göre dünya yollarında her sene 1.3 milyon uykulu şoförün topluma maliyetinin 2.37 trilyon dolar olduğunu söyledi.

 

DÜNYADAN UYKUSUZLUĞA BAĞLI KAZA VERİLERİ

 

Uykusuzluk ve uykusuzluğun yol açtığı motorlu taşıt kazaları üzerine bilgiler aktaran Prof. Dr. Levent Öztürk, konuya dair dünya ülkelerinden örnekler verdi. ABD’de trafik kazalarında her yıl 5 bin civarı ölüm, 110 bin yaralanma olduğunu, bu kazaların 3’ünden uykulu araç kullanımının sorumlu tutulduğunu söyleyen Prof. Dr. Öztürk, Avusturalya’da uykusuzluğun yol açtığı kazaların maliyetinin 15 milyar dolar olduğunu belirtti.

 

2019 yılında yapılan ekonomik bir analize göre tüm dünya yollarında her sene 1.3 milyon uykulu şoförün topluma maliyetinin 2.37 trilyon olduğunu aktaran Prof. Dr. Levent Öztürk, bu veriler ışığında 2002 yılında İstanbul’da gerçekleştirdiği çalışmayı anlattı.

 

İSTANBUL ŞOFÖRLERİNİN 17’Sİ UYKUSUZLUĞA BAĞLI KAZA GEÇİRDİ YA DA ATLATTI

 

2002 yılında İstanbul’da şoförler üzerinde yaptığı çalışmada şoförlerin 17’sinin “Ben direksiyon başında uykuya bağlı trafik kazası geçirdim, kaza tehlikesi atlattım.” dediğini aktaran Prof Dr. Öztürk; “Buna tabi o kazalardan kurutulamayanlar dahil değil. Şimdi direksiyon başında uyuduğu için kaza geçirip hayatını kaybedenler de var. Ama bir şekilde kazayı atlatmış kurtulmuş olanların bize söyledikleri, kendi bildirimlerine dayalı oran 17 idi bu çalışmada.” açıklamasında bulundu.

 

2014 yılında İstanbul, Edirne ve Hatay illerini kapsayan daha geniş bir alanda çalışmayı tekrarladıklarını belirten Prof Dr. Öztürk, çalışmaya dair şu bilgileri paylaştı; “2014’de İstanbul, Edirne ve Hatay illerine ait verileri toplayan daha büyük bir grupta çalışmayı tekrarladığımız zaman yine 15 civarında mesleği şoförlük olan yani geçimini şoförlükten sağlayan bireylerin 15’inin, ‘Ben uykuya bağlı trafik kazası tehlikesi atlattım veya kaza geçirdim.’ dediğini görüyoruz.”

 

Uykusuzluğa bağlı bu kazaların ülke ekonomisine büyük bir maliyeti olduğunu da ifade eden Prof Dr. Öztürk, bunun önlenebilir olduğunu söyledi ve ekledi; “Nasıl? Şoförlerin uyku sağlığı ile ilgili bilgilendirilmesi ve eğitilmesi, uyku farkındalığının artırılması ile bu mümkün. Bu, uykuya dalma, uyku hastalıklarından kaynaklanan bir durum değil. Daha ziyade sağlıklı bireylerde uyku düzensizliğinden kaynaklanan, uykunun ne zaman geleceğini bilememekten kaynaklanan bir kaza durumu.”

 

İDEAL UYKU SÜRESİ

 

İdeal uyku süresine dair bilgiler de aktaran Prof. Dr. Levent Öztürk, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Bize en sık sorulan sorulardan biri budur: Ne kadar uyku uyumalıyız? Bizim önerimiz 7 saatin altına düşürmemek uykuyu. Ancak kişisel farklılıklar olduğunu da göz önünde bulundurarak. Bazen bazı bireyler vardır 5 – 6 saat uyku ile kendini çok iyi hissedebilir. Bunlar kısa uyuyanlardır ve uyku süresi genetik olarak belirlenen bir şeydir. Bazı insanlarda da 9 – 10 saat uyumadan o ihtiyacı karşılayamama durumu vardır. Toplumun 2 ila 8 arası böyledir. Bu bakımdan bir kere uyku süresi bireye özel bir durumdur ama mesela Uluslararası Olimpiyat Komitesinin 2019 raporuna göre, sporcular için diyor ki; 7 saatten az uyuyan sporcu eksik uyku alıyordur. Özellikle profesyonel futbolculara 7 saatin altına inmeyin mesajını veriyor o rapor. Biz bunun da toplumun geneli için geçerli olabileceğini düşünebiliriz.”

 

NEDEN UYKUSUZ KALIRIZ?

 

Kişilerin uykusuz kalma sebeplerini 4 başlıkta toplayan Prof. Dr. Levent Öztürk, bunları şöyle sıraladı: “Bu sebeplerden en önemlisi modern yaşamın getirdiği durumlar. Örneğin; 24 saat sürdürülmesi gereken hizmetler var. Güvenlik gibi, sağlık hizmeti gibi… Bu balkımdan belli meslek gruplarında hizmetin 24 saat sürdürülmesi için nöbet tutmak gerekiyor veya uzamış çalışma saatleri eşliğinde çalışmak gerekiyor. Bunlar, o gruplarda bir kere uyku düzenini bozan unsurlardır. Vardiyalı çalışmak uyku düzenini bozan unsurlardandır. Bu tip çalışma ortamlarında çalışan kişilerde hata payını azaltmak için onların biyolojik uyku özelliklerinin dikkate alınması gerekir. Bu kişiler genetik olarak kısa uyuyan mı uzun uyuyan mı yoksa bunun haricinde bizim tavuk ya da baykuş dediğimiz erken yatmayı sevenler veya geç yatmayı sevenler mi? Bu da genetik olarak belirleniyor. Şimdi çalışma ortamlarında, işyerlerinde kişilerin bu biyolojik uyku özellikleri dikkate alınmadan vardiyalar, çalışma saatleri düzenlendiğinde o zaman kazalar için hata payları artmış oluyor, risk artmış oluyor.

 

Birincisi demek ki 24 saat sürdürülmesi gereken hizmetler. İkincisi, sosyal yaşamın getirdiği durumlar. İşte insanlar bazen eğlence için bazen evinde film seyrettiği için… Elektriğin keşfedilmesi, icadı bu suni aydınlatma ile birlikte bizim gündüzlerimiz suni olarak uzadı. Aydınlatma olmadan önce hava karardığı zaman insanlar yatıp uyuyorlardı, inaktif oluyorlardı ama aydınlatma ile birlikte dünyada aslında doğal olmayan yoldan gündüzlerimizi uzattık. Bunun bir bedeli var insanlara. O da uykusuzluk olarak yansımakta. Sosyal durumlar; bazen iş yetiştirme, sınava hazırlanma gibi sebepler uykusuzluğa yol açıyor. Bunun haricinde belirli kaygıları üçüncü sıraya koyabiliriz. Mesela, biz en çok bu 99 depreminden sonra ‘Ya ben uykuda depreme yakalanırsam!’ endişesi ile kişilerin uykuya dalmaya zorlandıklarını da gördük. Bazen bu kaygılar uykusuzluğu artırabiliyor, tetikleyebiliyor. Altında bir uyku hastalığı olmadığı halde olabiliyor. Bir de dördüncü grup; kişinin gerçekten bir uyku rahatsızlığı olabilir. Uykuda nefesi duruyordur, huzursuz bacaklar sendromu olabilir, bir takım parosomnialar olabilir. Bu tip sebepler de uykusuzluğa yol açabilir.”

 

YOLA ÇIKACAKLARA ÖNERİ

 

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Levent Öztürk, son olarak trafiğe çıkacaklara şu önerilerde bulundu; “Doğru zamanda uyumak, uykumuzu alarak yola çıkmak, eğer acil bir işe çıkmak gerekiyorsa öncesinde bir yarım saat şekerleme yapıp dinlenerek çıkmak, molalarımızı güzel ayarlamak çok önemli.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı