Aylık arşivler: Şubat 2021

HUAWEI, giyilebilir cihazlara uygulama desteğini getirdi: Fitify artık Watch GT 2 Pro’da

HUAWEI, ekipmansız egzersizler için popüler bir fitness uygulaması Fitify'ı, hızla genişleyen AppGallery'de yerel bir uygulamaya ek olarak, giyilebilir cihazları için ilk üçüncü taraf uygulaması olarak listeledi.

 

Orta ve Doğu Avrupa ile İskandinav bölgelerinden bir uygulama geliştiricisi, HUAWEI'nin giyilebilir cihazları için ilk kez bir uygulama yayınladı. Fitify, Çin dışında fitness ve sağlık kategorisindeki ilk giyilebilir uygulama oldu.

 

Ödüllü HUAWEI Watch GT 2 Pro'da başlatılan uygulamanın entegrasyonu, HUAWEI’in yurtdışındaki giyilebilir cihazları için üçüncü taraf uygulamaları barındırmaya istekli olduğunu gösteren bir kilometre taşını işaret ediyor.

 

Türkçe dil desteği de olan Fitify, mobil cihazlar ve giyilebilir cihazlar üzerinden kişiselleştirilmiş bir egzersiz deneyimi sunmak için fizyoterapi ve spor bilimi bilgilerini yapay zeka ve bilgisayar bilimi ile birleştiriyor.

 

AppGallery'de listelenen en büyük egzersiz veri tabanına sahip olan Fitify (900'den fazla egzersiz ve tamamlanan 200 milyon egzersiz), şimdi 10 milyondan fazla kullanıcının 170'ten fazla ülkede ve 18 dilde fit olmasına yardımcı oluyor. Uygulama, fitness sonuçlarını optimize etmek için her eğitimden sonra kullanıcı geri bildirimlerini yapay zeka destekli egzersiz oluşturucu ile birleştiriyor ve şirket, geçen yıl 26 milyar kalori yakılmasını sağladığını tahmin ediyor.

 

HUAWEI, giyilebilir cihazlarında Fitify uygulamasını yayınlayarak büyüyen giyilebilir ürünler portföyündeki uygulamaları barındırmak için geliştiriciler ve markalarla çalışma kararlılığının sinyallerini veriyor. Daha önce, HUAWEI’in giyilebilir cihazlarına HUAWEI uygulamaları önceden yüklenmişti. Ancak geçtiğimiz Eylül ayında HUAWEI Watch GT 2 Pro'nun piyasaya sürülmesinin ardından, HUAWEI giyilebilir ürünleri artık üçüncü taraf uygulama geliştirme için markalara ve içerik sağlayıcılara açılmıştı.

 

HUAWEI Tüketici Elektroniği Grubu Türkiye Ülke Müdürü Seth Wang, "Birçok coğrafyada hızla pazar payı kazanan giyilebilir cihazlar için küresel pazar lideriyiz," dedi. “2020'nin 3. çeyreğinde, küresel olarak 10,7 milyon giyilebilir ürün sevk ederek, geçen yıla göre yüzde 88,1 artışla yüzde 19,5 pazar payına ulaştık. Fitify'ı giyilebilir ürünlerimiz için ilk üçüncü taraf uygulamamız haline getirerek, diğer birçok yüksek kaliteli uygulama geliştiricisine bir mesaj gönderiyoruz. Giyilebilir cihazlarımız inanılmaz derecede popüler hale geliyor ve siz de HUAWEI AppGallery ve giyilebilir ekosisteminin bir parçası olarak bundan yararlanabilirsiniz" açıklamasını yaptı.

 

Fitify, AppGallery'deki listelenmesini en üst düzeye çıkarmak için HUAWEI Mobil Hizmetler tarafından sağlanan beş entegrasyon kiti kullandı:

Geliştiricilere basit, güvenli ve hızlı oturum açma ve yetkilendirme sağlayan Hesap Seti;
Buluttan cihazlara, geliştiricilerin etkileşim oluşturmak için kullanıcıların cihazlarındaki uygulamalarına gerçek zamanlı olarak mesajlar göndermelerine olanak tanıyan bir mesajlaşma kanalı oluşturmak için Push Kit;
Sanal ürünlerin satın alınmasını kolaylaştıran Uygulama İçi Satın Alma Kiti;
Geliştiricilerin kullanıcılar, ürünler ve içerik hakkında daha derin bir kavrayış elde etmelerine yardımcı olmak için önceden ayarlanmış zengin bir analiz modelleri dizisi olan Analytics Kiti;
Telefonlar ve giyilebilir cihazlar arasında uygulama özelliklerinin ve hizmetlerinin paylaşımını kolaylaştırarak zengin bir interaktif deneyim yaratan Wear Engine;
 

Fitify için HUAWEI ile ortak olma motivasyonu, hızla büyüyen küresel kullanıcı tabanıyla etkileşim kurma ve HUAWEI giyilebilir cihazlarının potansiyelinden yararlanma hedefinden geldi. Fitify CEO'su Martin Mazanec, "Fitify'ı AppGallery'de yayınlamak kilometre taşlarımızdan biriydi. Artan bir HUAWEI kullanıcı kitlesine ulaşmada büyük bir potansiyel görüyoruz ve daha fazla iş birliğini dört gözle bekliyoruz" açıklamasını yaptı.

 

HUAWEI, tüm uygulama içeriği sağlayıcıları için tek noktadan, 360 derece operasyonel destek sağlamayı amaçlayarak, fikir oluşturma, geliştirme ve dağıtımdan, operasyon ve veri analizine kadar tüm döngüyü kapsıyor.

 

Fitify'ın AppGallery'e entegrasyonu hakkında yorum yapan Fitify CTO'su Matous Skala şunları söyledi: "SDK'ları ve API'yi entegre etmek harika bir deneyim oldu ve işlerin gerçekten hızlı ilerlemesini sağladı. Yol boyunca karşılaştığımız tüm sorunlar ve sorular, HUAWEI destek ekibiyle derhal çözüldü”.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Accor, Microsoft Teams destekli yeni hibrit toplantı konsepti ALL CONNECT'i başlattı

Accor, Microsoft Teams destekli yeni hibrit toplantı konsepti ALL CONNECT'i başlattı

 

Dünyanın öncü otel gruplarından Accor Otel Grubu, fiziksel ve sanal toplantıları buluşturan kesintisiz ALL CONNECT karma toplantıları hayata geçiriyor.

 

Avrupa’nın en önde gelen otel zinciri Accor Otel Grubu, Microsoft Teams destekli yeni bir karma toplantı konsepti olan ALL CONNECT'i başlatmak için Microsoft ile güçlerini birleştirdi. Bu yeni konsept sayesinde dünyanın dört bir yanındaki konukların Covid-19 salgınına karşı toplantı ve etkinliklerini güvenle sürdürmesi sağlanacak. Accor otellerinin günümüzde 55’i hibrit toplantı hizmeti sunabiliyor ve bu oranın 2022 yılına kadar ALL CONNECT konsepti ile zenginleştirilmiş deneyimler doğrultusunda dünya çapında 100’e çıkarılması planlanıyor. 

 

Aynı anda birden fazla yerde toplantı

 

Accor’un güçlü markaları, hizmet kültürü ve Teams’in iş birliği ile bu teklifte etkinlikleri planlayanların aynı anda birden fazla lokasyonda sanal etkinleşimlerle bir arada olması sağlanacak. Sanal bağlantı ve etkileşim kurularak Microsoft Teams üzerinden düzenlenen bu etkinliklerde Accor otellerinin toplantı odalarında, Microsoft Teams Rooms ve Surface Hub 2S üzerinden sahadaki kişilerin sektör lideri ses ve video cihazı deneyimleri sayesinde uzaktan bağlantı kurulacak. Aynı odada bulunuyormuş hissiyatı ile kolayca içerikler sunulurken bu çözüm sayesinde kapsamlı toplantı deneyimleri güvenle gerçekleşecek. 

 

Konsept, öncelikle küçük toplantılara (8 ila 50 fiziksel katılımcı) odaklanacak ve müşteriler, özel ekiplerin uzmanlığından, Accor'un toplantı ve etkinlik deneyimlerinden ve kusursuz bir dijital rezervasyon platformundan yararlanacak. Bu yenilikçi adımla, Accor Otel Grubu’nda misafirleri ALLSAFE sertifikasının bir parçası olarak en yüksek sıhhi ve güvenlik önlemleri eşliğinde farklı toplantı deneyimleri katılımcıları bekliyor. 

 

Accor tarafından yapılan araştırmaya göre, fiziksel toplantıların 50’si 2021’de online toplantılara dönüşecek ve araştırmadaki katılımcıların 70’i hibrit toplantı ve etkinliklerin gelecekte önemli bir hizmet olduğunu düşünüyor. Öte yandan sektör analizleri, kurumsal etkinlik bütçeleri pandemi öncesine dönse dahi çevrimiçi etkinliklere doğru eğilimin süreceğini gösteriyor. 

 

Accor'un Satış, Pazarlama, Dağıtım ve Sadakatten Sorumlu Grup Ticari Direktörü Patrick Mendes yenilikçi ALL CONNECT karma toplantı konsepti ile ilgili olarak şunları söyledi:

“Pandemi, etkinlik planlayıcıların ve iş seyahatine çıkanların çalışma şekillerini daha güvenli hale getirme ihtiyacını doğurdu. Sanal ve hibrit toplantılar ise iş hayatında güvenli yaşamın önemli bir parçası. Accor’un Microsoft ile iş birliği içinde oluşturulan yeni toplantı konsepti de ALL CONNECT olarak hayata geçiyor. Bu kapsamda Teams, misafirlerimiz için önemli bir araç olarak etkinliklerini güvenli, nitelikli ve kusursuz bir sürdürülebilirlik eşliğinde organize etme olanağı sunacak. Accor olarak Microsoft ile bu iş birliğini başlatmaktan gurur duyuyoruz. “

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bosch, otomobiller ve bulut arasında sorunsuz entegrasyon için yazılım tanımlı araç platformu geliştirmek üzere Microsoft ile iş birliği yaptı

Bosch, otomobilleri buluta sorunsuz bir şekilde bağlamak için bir yazılım platformu geliştirmek üzere Microsoft ile iş birliği yapıyor. Bu iş birliğinin amacı; otomotiv kalite standartlarına uygun olarak, bir otomobilin kullanım ömrü boyunca araç yazılımının geliştirilmesini sağlamak, kullanımını basitleştirmek ve hızlandırmak. Yeni platform, Microsoft Azure tabanlı olacak ve Bosch'un yazılım modüllerini içerecek ve yazılımın geliştirilmesini ve kontrol ünitelerine ve araç bilgisayarlarına indirilmesini sağlayacak. İş birliğinin bir diğer odak noktası da yazılım geliştirme sürecinde verimliliği artıran araçların geliştirilmesi olacak. Bu da inovasyonu teşvik edecek ve araç yazılımlarının kurum içinde ve genelinde geliştirme maliyetlerini düşürecek. Sürücüler açısından bu platform, yeni işlevlere ve dijital servislere daha hızlı erişim anlamına geliyor. Bosch ve Microsoft arasındaki iş birliği, dünyanın önde gelen otomotiv tedarikçisinin yazılım, elektronik ve sistem uzmanlığı ile Microsoft'un yazılım mühendisliği ve bulut bilişim alanındaki bilgi birikimini bir araya getiriyor. Her iki şirket de yeni yazılım platformunu 2021 yılı sonuna kadar ilk araç prototipleri için hazır hale getirmeyi planlıyor.

 

Bosch Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Markus Heyn, “Bosch, halihazırda otomobil yazılımlarını kablosuz olarak güvenli bir şekilde güncelliyor. Yazılım tanımlı otomobiller için kapsamlı bir platformla, otomobil üreticilerine yeni işlevler geliştirmeleri ve bu işlevleri daha hızlı bir şekilde uygulamaya sokmaları için destek vermek istiyoruz” dedi.   Microsoft'un Bulut+ ve Yapay Zeka Başkan Yardımcısı Scott Guthrie, “Bosch ile yaptığımız iş birliği, dünyanın önde gelen otomotiv tedarikçilerinden birinin uzmanlığını Microsoft Bulut, yapay zeka ve GitHub'ın gücüyle bir araya getiriyor. Yazılımların otomotiv sektöründe giderek daha da hızla fark yaratan bir unsur haline gelmesiyle birlikte amacımız, işletmelere binek otomobiller ve ticari filolar arasında benzersiz mobilite servisleri sunmasını hızlandırmaya yardımcı olmaktır.” dedi.

 

Otomotivin geleceğini birlikte geliştiriyorlar

Yazılım, gelecek nesil araçlarda giderek daha önemli bir rol oynayacak. Elektromobilite, otonom sürüş ve modern mobilite servisleri gibi yeni trendler, yazılım olmadan mümkün olamazdı. Bu ayrıca gelecekte daha sık güncelleme ve yükseltmeler yapılmasını da gerektirecek. Bununla birlikte aracın kullanım ömrü boyunca sıkı güvenlik gereksinimleri nedeniyle, otomobiller için kablosuz yazılım güncellemelerini ve dijital servisleri çok karmaşık hale getiriyor. Farklı seri ve modellerden oluşan geniş yelpaze işleri daha da zorlaştırıyor. Bu iş birliği, Bosch’un kablosuz araç güncellemeleri için gerekli olan elektrik ve elektronik mimarileri, kontrol üniteleri ve araç bilgisayarlarına ilişkin derin anlayışından fayda sağlayacak. Buna ek olarak şirket, uzmanlığının yanı sıra otomobillere yönelik yazılım tabanlı ürünler ve geliştirme araçları ile katkıda bulunacak. Bu, araç bilgisayarları ve kontrol üniteleri için temel yazılım ve ara uygulamaların yanı sıra tüm araç filolarına kablosuz güncellemeler sağlayan bulut tabanlı yazılım modüllerini de kapsıyor. Heyn, “Araçtan buluta kadar kapsamlı bir yazılım platformuna sahip olmak, yazılım geliştirme ve araç sistemi entegrasyonunun karmaşıklığını azaltacak. Bu şekilde, akıllı telefonlarda olduğu gibi araçlarda da kablosuz güncellemelerin sorunsuz ve rahat bir şekilde çalışması için gerekli koşulları yaratacağız” dedi. Önceden entegre edilen platform, araç ve bulutun yazılım mimarilerinin artık sorunsuz bir şekilde birbirine uyması sayesinde, aracın yazılımının her zaman güncel olmasını sağlamaya yardımcı olan kablosuz güncellemelerin karmaşıklığını büyük ölçüde azaltacak.

 

Geliştiriciler için yeni yazılım servisleri

Bosch ve Microsoft, otomotiv üreticilerinin ve tedarikçilerinin otomotiv sektöründeki benzersiz zorluklara uyum sağlarken, kendi yazılım geliştirme çabalarını basitleştirip hızlandırmalarını sağlayacak mevcut geliştirici araçlarını zenginleştirmeyi de planlıyor.

 

Şirketler ayrıca, kodun yeniden kullanımını ve sektör genelinde en iyi uygulama paylaşımını teşvik etmek için GitHub’ın tamamen entegre kurumsal platformunu kullanmayı ve GitHub.com’daki yeni yazılım platformunun önemli parçalarını açık kaynakla sunmayı hedefliyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

VakıfBank, Polonya'da avantaj peşinde

Avrupa'nın en büyük kupasını dört kez kazanan VakıfBank Kadın Voleybol Takımı, 2021 CEV Şampiyonlar Ligi çeyrek final ilk maçında Polonya ekibi Grupa Azoty Chemik Police'le yarın TSİ 20:00'de deplasmanda karşılaşacak. Üst üste 12'nci kez çeyrek finalde mücadele edecek olan sarı-siyahlılar, Şampiyonlar Ligi'nde oynadığı son 13 maçı kazandı.

 

CEV Şampiyonlar Ligi kupasını dört kez kazanan VakıfBank Kadın Voleybol Takımı, 2020 CEV Şampiyonlar Ligi çeyrek final ilk maçında Polonya temsilcisi Grupa Azoty Chemik Police'le yarın TSİ 20:00'de deplasmanda karşılaşacak. Şampiyonlar Ligi'nde üst üste 12'nci kez çeyrek finalde mücadele edecek olan sarı-siyahlılar, C Grubu'nda altıda altı yaparak grup lideri olarak çeyrek finale yükselmeyi başarmıştı. Şampiyonlar Ligi'nde oynadığı son 13 maçı kazanan VakıfBank, 4 Mart Perşembe günü VakıfBank Spor Sarayı'nda oynanacak rövanş öncesi Polonya'dan avantajlı bir skorla dönmek istiyor. 

 

Guidetti: Bu maçı dört gözle bekliyoruz

Chemik Police karşılaşması öncesi konuşan VakıfBank Başantrenörü Giovanni Guidetti, ''Şampiyonlar Ligi'nin çeyrek finalini oynamak için çok heyecanlıyız. Bunun için çok uzun zamandır çalışıyoruz. Aynı şekilde çok uzun zamandır hem kendi sahamızda hem deplasmanda bu kadar önemli maçlar oynamıyoruz. Bu yüzden oldukça heyecanlıyız. Baskıyı seviyoruz, baskı ile gerçekten arkadaşız çünkü baskı ile nasıl başa çıkacağımızı biliyoruz. Bu baskıyı hak ettiğimizi tekrar hissetmekten gerçekten mutluyuz. Bu güzel maçı dört gözle bekliyoruz. Çünkü Chemik Police, güçlü sporculara sahip harika bir takım ve kesinlikle zor bir maç olacak'' dedi.

 

Gürkaynak: Hedefimiz yarı finale yükselmek

VakıfBank Kaptanı Melis Gürkaynak ise ''Chemik Police'le ilk maçı deplasmanda oynayacağız. Orada avantajlı bir skor alıp, sahamızda turu geçmek istiyoruz. VakıfBank olarak her zaman finalde olmak istiyoruz. Bu maç da final için önemli adımlardan bir tanesi. Amacımız çeyrek finali geçip, yarı finale kalabilmek'' ifadelerini kullandı. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Endoskopiden korktu; 2 yıl sonra mide kanseri olduğunu öğrendi

İstanbul'da yaşayan 2 çocuk annesi 60 yaşındaki Fatime Sağlam, bundan 2 yıl önce yaşadığı mide sorunu nedeniyle hastaneye gitti. Doktorlar ilaç tedavisi ve endoskopi yapılmasını önerdi. İlaçları kullanan ancak korkuları nedeniyle endoskopi yaptırmayan Sağlam, 2 yıl sonra şikâyetleri artınca bu kez soluğu Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’nde aldı. Yapılan endoskopide Sağlam'ın midesinde tümöre rastlandı. Ameliyatı gerçekleştiren Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cüneyt Kayaalp, "Eğer 50 yaş üzerindeyseniz hiçbir şikâyetiniz olmasa bile kontrol amaçlı endoskopi yaptırmanızı öneriyorum" dedi.

Fatime Sağlam (60) bundan tam 2 yıl önce aldığı bir ilaç sonrası mide ağrısı yaşamaya başladı. Şikâyetleri gittikçe şiddetlenen Sağlam, soluğu hastanede aldı. Yapılan tetkikler sonrası Sağlam'a önce ilaç tedavisi uygulandı ardından ise endoskopi önerildi. Ancak Sağlam bu işlemden korktuğu için yaptırmadı. 2 yıl boyunca ilaçlarını kullanan Sağlam, bu süre sonunda tekrar mide ağrıları ve yanmaları yaşadı. Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’ne başvuran Sağlam bu kez endoskopi yaptırmaya karar verdi. Yapılan tetkikler sonrası Fatime Sağlam'ın midesinde tümöre rastlandı. Mide kanseri ameliyatı kapalı yöntemle yapıldı ve tümör alındı.. 

"ENDOSKOPİ SONRASI RAHATSIZLIK ORTAYA ÇIKTI"

2 sene önce bir ağrı kesici kullanması sonucu mide şikâyetinin baş gösterdiğini ifade eden Fatime Sağlam, "Gittiğim doktor bana mide koruyucu ile şurup şeklinde bir ilaç verdi. Bana endoskopi yaptırmamı söyledi ancak ben bu işlemden korktum. Korktuğum için bu işlemi yaptırmaktan vazgeçtim. İlaçların faydasını görünce 2 sene boyunca herhangi bir şikâyetim olmayınca hastalığı unuttum. Şikâyetlerim ilk etapta bir şişkinlik, mide bulantısı, hazımsızlık ve sanki boğazıma bir şey takılıyor gibi bir his oluyordu. Onun üzerine doktora gittik. Doktor ilk etapta ultrasonla muayene etti, daha sonra endoskopiye karar verildi. Endoskopi sonrası rahatsızlık ortaya çıktı. Bu tür problemleri yaşayan kişilere endoskopiden korkmamalarını öneriyorum. Bu rahatsızlık sonrası bana 2 kere endoskopi yapıldı, hiçbir şekilde sorun yaşamadım. Herkese düzenli endoskopi yaptırmasını öneriyorum" diye konuştu.

Fatime Sağlam'ın ameliyatını gerçekleştiren Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cüneyt Kayaalp, "Fatime Hanım bize geldiğinde mide şikâyetleri vardı. Bu tip hastaların mide şikâyetleri, gaz, bulantı, hazımsızlık, geğirti gibi çok genel şikâyetler olabiliyor. Mide tümörlerinin net bir şikâyeti yok. Midenizle ilgili, ağrı, şişkinlik, gaz, bazen de kanama olabilir. Bunların hepsi midedeki tümör ya da ülserlerin bir işaretidir. Gastrit, reflü ya da safra kesesi hastalıklarıyla karışabilir. Bunları birbirlerinden ayırt edebilmemiz için elimizdeki en etkin teşhis yöntemi endoskopi. Endoskopi, ışıklı bir aletle midenin içerisine girilerek mide duvarlarının içerisini inceleme yöntemidir. " dedi.

50 YAŞ SONRASINA DİKKAT

50 yaş üzerinde herkesin düzenli olarak endoskopi yaptırması gerektiğini belirten Prof. Dr. Cüneyt Kayaalp, "Çünkü 50 yaş sonrası mide tümörü riski var. 50 yaş altında şikâyetleri olan kişiler de endoskopi yaptırmalı. Herhangi bir şikâyetiniz yoksa 50 yaş altındaysanız hemen endoskopi yaptırmanızı önermiyoruz. Ama bir mide şikâyetiniz varsa endoskopi yaptırmanız gerekir. Eğer 50 yaş üzerindeyseniz hiçbir şikâyetiniz olmasa bile endoskopi yaptırmanızı öneriyorum. Hele ailenizde bu tür mide tümörleri varsa o zaman mutlaka yaptırmalısınız. Mide tümörlerinin tedavisinde gerçekleştirdiğimiz kapalı ameliyatla midenin büyük kısmı alınıyor. Midenin büyük bir kısmı çıkarıldıktan sonra hastamızın yeniden yemek yiyebilmesi için midenin yerine bağırsaklardan yeni bir mide yapıyoruz. Bu hastanın rahatlıkla yemek yemesine imkân veriyor" dedi.

Mide kanserinin kapalı ameliyatlarında şah damarının dalları arasındaki lenf bezlerinin çıkartılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Cüneyt Kayaalp “Bu lenf bezleri laparoskopi ile tecrübeli ellerde başarıyla çıkartılabiliyor” diye konuştu.

“KORONAVİRÜS KORKUSUYLA TETKİKLERİNİZİ İHMAL ETMEYİN”

Türkiye'de özellikle Doğu Anadolu, İç Anadolu'da bölgelerinde erkeklerde mide kanseri vakalarına rastladıklarını ifade eden Prof. Dr. Cüneyt Kayaalp, "50 yaş üzerinde sık görüldüğünden bu yaştan sonra endoskopi öneriyoruz. Eğer 50 yaş altındaki insanları biz aralıklı olarak endoskopi yaparsak mide tümöründen çok endişe etmemize gerek yok. Bizim hastalığı erken safhada teşhis edip hastaları eski yaşamlarına döndürme şansımız var. Ancak bu dönemde koronavirüs nedeniyle tümörlerin teşhisinde gecikme yaşanıyor. Bu durum ileri evrelerde tümörle karşılaşmanıza neden olacak. Oysa kolonoskopi ve endoskopinin zamanında yapılması gerekiyor." uyarısında bulundu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kış Aylarında Uzun Süre Evde Kalmak Alerji Riskini Artırabilir

Küresel salgın nedeniyle hepimiz mümkün olmadığınca evden çıkmamaya çalışıyoruz. Evde kaldığımız süre boyunca bazı alerjik belirtilerde ve alerji geliştirme riskinde artışın meydana gelebileceğini söyleyen Alerji ve Astım Derneği Başkanı Prof. Dr. Ahmet Akçay alınabilecek önlemleri anlattı.

 

Kış Aylarında Alerjiye Ne Sebep Olur?

Kış aylarında özellikle herkesin evde kalmaya özen gösterdiği küresel salgın döneminde evlerde daha fazla vakit geçiriliyor. Bu da iç mekan alerjenlerine daha fazla maruz kalınmasına sebep oluyor.  Havadaki toz parçacıkları, toz akarları, evcil hayvan tüyleri, küfler, hamam böcekleri gibi birçok iç mekan alerjeni, alerjileri tetikleyebilir. Alerjisi olan kişilerde bu tetikleyiciler belirtilerin artmasına neden olurken alerjisi olmayan kişiler için ise risk oluşturuyor.  

 

Bu Tetikleyiciler Nelerdir ve Nerelerde Bulunur?

İç mekan alerjenlerinden en yaygın olanı toz akarlarıdır. Toz akarları her evde bulunan mikroskobik küçük böceklerdir. Yataklarda, halılarda, çarşaflarda, pelüş oyuncaklarda ve kumaş içeren her yerde toz akarları barınabilir. Banyolar ve mutfaklar gibi nemli alanlar da küf sporlarının üremesi için uygun yerlerdir ve bu küfler maalesef çıplak gözle görülmez. Hepimiz küf sporlarını soluruz ama alerjisi olanlar için küf sporlarına maruziyet hapşırmayı, burun tıkanıklığını ve kaşıntıyı tetikleyebilir.  İç mekan alerjenlerinden bir diğeri de hamamböceği dışkısıdır. Hamam böcekleri, evin hijyeninden bağımsız olarak her yerde yaşayabilir ve ışığı sevmedikleri için genellikle gece ortaya çıkarlar. Hamamböcekleri, birçok insan için alerjen olan bir protein içerir. Hamam böceklerinin vücut parçaları, tükürükleri ve atıkları alerjenlerdir. Ölü hamam böcekleri bile alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Evcil hayvan tüyleri de iç mekan alerjenlerindendir. Evcil hayvanların tüylerinde bulunan ölü deriler, tükürük ve bazı diğer maddeler alerjiye neden olabilir be mevcut alerjiyi kötüleştirebilir. Ev tozu akar alerjenleri daha çok deniz kenarındaki şehirlerde veya deniz kenarına yakın şehirlerdki evlerde sorun olan bir alerjendir. Konya, Urfa gibi deniz kenarına uzak ve havası kurak iklemlerde ev tozu mite alerjenleri genelde yaşayamaz. 

 

Kapalı Mekan Alerjilerinin Belirtileri Nelerdir?

İç mekan alerjilerinin belirtileri ve şiddeti kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Bazı kişilerde bu belirtileri günlük hayatın akışını etkileyecek şiddette olabilir. Belirtiler ise şöyle sıralanabilir:

-Hapşırma,

-Burun akıntısı veya tıkanıklığı,

-Gözlerde, boğazda, kulakta kaşıntı,

-Burun tıkanıklığı nedeniyle nefes almada zorluk,

-Kuru öksürük bazen balgam da olabilir,

-Deri döküntüsü, kaşıntı.

Astımı olan kişilerde bu belirtiler daha şiddetli yaşanabilir. Öksürük ve hırıltı gibi astım semptomları tetiklenebilir. 

 

Korunmak İçin Neler Yapılabilir?

Kış alerjenlerine maruziyeti önlemek biraz zor olabilir. Özellikle hepimizin mümkün olduğunca dışarı çıkmaması ve evde kalması gereken bu dönemde. Ancak alınabilecek bazı önlemler riski ve belirtilerin şiddetini azaltabilir. Bu önlemler şunları içerir:

Evinizi sık sık havalandırın. 

Ev tozu mite alerjisi olanların toz akarlarını dışarıda tutmak için yastıklarınız ve şilteleriniz dahil olmak üzere yatak, şilteler ve yastıklar için hipoalerjenik kılıflar kullanın.

Kumaş alanları azaltın

Ev tozu mite alerjiniz varsa yatak odasında halı veye klimlerin kaldırılması ve peluş oyuncakların kaldırılması faydalı olacaktır. Alerjisi olan çocukların yatak odasında tekstil ürünü olmayan oyun matı bulundurması daha uygun olacaktır. 

Giysilerinizi sıcak su ile yıkayın

Toz akarı oluşumunu azaltmak için giysilerinizi, yatak örtülerinizi ve çıkarılabilir döşeme kılıflarını düzenli olarak en az 60 derecede sıcak suda yıkayın. Halı kullanımından mümkün olduğunca kaçının. 

Havanın nemini dengeleyin

Deniz kenarına uzak şehirlerde hava kuruluğu varsa havadaki kuruluğu azaltmak için bir nemlendirici kullanabilirsiniz, ideal bir nem seviyesi yaklaşık yüzde 30 ila 50'dir. Nem oranın çok yüksek olması küf oluşumuna ve ev tozu mite akarlarının artışına zemin hazırlanması nedeniyle kontrollü bir nemlendirme yapmalısınız. İstanbul, İzmir gibi deniz kenarında olan şehirlerde nemlendirici kullanmak yerine pencereyi açarak odayı havalandırmanız daha faydalı olacaktır. 

Evinizde su sızıntısı olmadığından emin olun

Nemin birikmesini ve toz akarları, küf veya hamam böceklerinin gelişmesi için bir ortam oluşturmasını önlemek için evinizin ıslak zeminleri sürekli kontrol edin ve herhangi bir su sızıntısı olmadığından emin olun.  

Evinizi vakumlayın

Evinizi düzenli olarak vakumlayın. Alerjen parçacıklarının çoğunu, çoğu yüzeyden çıkarmak için HEPA filtreli bir vakum kullanın.

Hamam böceklerinin içeri girebileceği veya dışarıdaki havanın içeri girebileceği kapılarınızdaki, pencerelerinizdeki veya duvarlarınızdaki çatlakları veya açıklıkları kapatın.

Evcil hayvanınızla teması azaltın

Evcil hayvanınızla teması mümkün olduğunca azaltmaya çalışın ve vaktinizin çoğunu geçirdiğiniz alanlardan evcil hayvanınızı uzak tutmaya çalışın. Evcil hayvanların yatak odasına girmesini engelleyin. 

Temizlik ürünlerine dikkat edin

Evin yüzeylerinin temizlenmesi için kokusuz ve klor içermeyen temizlik malzemesi kullanılması ve çamaşırların da kokusuz veya kokusu az deterjan ve yumuşatıcı kullanması faydalı olacaktır. Çünkü astım ve alerjik nezle gibi alerjik hastalığı olanların akciğer ve burunları kokuya çok hassastır. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Hızlı yemek yeme alışkanlığınızla vedalaşın!

Lokmanızı en az 15 kere çiğneyin

Hızlı yemek yeme alışkanlığınızla vedalaşın!

Hızlı yemek tüketiminin kötü bir beslenme alışkanlığı olduğunu belirten uzmanlar, başta sindirim sağlığı olmak üzere genel sağlık üzerinde olumsuz sonuçlara yol açabileceği uyarısında bulunuyor. Uzmanlara göre hızlı yemek yerken besinler tam olarak çiğnenmeden yutuluyor ve sindirim süresi uzuyor. Beyne giden sinyaller daha geç tokluk hissi oluşturuyor. Bu durum da daha fazla yemeye ve kilo artışına yol açıyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Özden Örkçü, hızlı yemek yeme alışkanlığının zararlarına dikkat çekti.

“Yemek yemek bir yarış değildir ve yemeğin sonunda ilk bitiren için herhangi bir ödül yoktur” diyen Özden Örkçü, “Hızlı yemek yeme davranışları, daha sonrasında sizde hızlı yeme alışkanlığı olarak kalabilir. O nedenle masada yemeğinizi ilk bitiren her zaman sizseniz, yavaşlamak yerinde olacaktır. Yemeğinizi ne kadar hızlı yiyorsanız, ne yediğinize o kadar dikkat vermiyorsunuz demektir. Yemeği ağzınıza alıp yutmak, yemek yemek anlamına gelmez, ağızda dişler, dil ve çiğneme ile sindirimin başladığı bir eylemdir. Alışkanlığınızı değiştirmek adına masada en yavaş yemek yiyeni bulun ve bu kişinin hızına ayak uydurmaya çalışın” diye konuştu.

Yemeği hazırlayan daha az yiyor

Araştırma sonuçlarına göre yemeğin hazırlanma sürecinde bulunan insanların diğerlerine göre hem daha az yemek yemekte hem de daha iyi sindirdiklerine dikkat çeken Özden Örkçü, “Sebzeleri soymak veya doğramak gibi işlemlerle yemeğimizi hazırlamak için efor göstermemiz daha az yememize neden olmaktadır. Bu durum eğer normalde çok yiyen bir insansanız ve bilinçli olarak acıkmışsanız, yemeğinizi kendiniz hazırladığınız taktirde her zamankinden daha az yiyeceğinizi gösterir” dedi.

Hızlı yemek neden zararlı?

Hızlı yemek tüketiminin farkında olmadan birçok insanın yaptığı ama aslında sağlık açısından sakıncalı bir durum olduğunu belirten Özden Örkçü, “Kötü bir beslenme alışkanlığı olarak nitelendirilebilecek hızlı yemek yemek, başta sindirim sağlığı olmak üzere genel sağlığa çeşitli zararlar verebilir. Hızlı yemek yeme sırasında besinler tam anlamıyla çiğnenmeden yutulur; bu da sindirim sürecinin zorlaşmasına neden olur. Besinler bu şekilde tüketilirken beyne giden sinyaller daha geç tokluk hissi uyandırır ve sonuçta kişi daha fazla yemek yemesine ve kilo artışına sebep olabilir” uyarısında bulundu.

Alışkanlığa dönünce hastalıklara davetiye çıkıyor

Hızlı yemek yemenin zararlarının sadece bunlarla sınırlı olmadığını kaydeden Özden Örkçü, “Hızlı yemek yeme bir süre sonra alışkanlığımız haline geldiğinde kronik obezite ve metabolik sendrom gelişimine yatkınlığı artırır. Aşırı kilo da insülin direnci, diyabet ve kalp-damar hastalıkları, inme gibi önemli sağlık sorunlarına yol açar” diye konuştu.

Lokmanızı en az 15 kere çiğneyin

Araştırmaların şişman kişilerde hızlı yeme ile mide ve bağırsaklarda tokluk hormonlarının çalışmasının bozulduğunu ve doyma hissinin de ortadan kalktığını gösterdiğini belirten Özden Örkçü, “Bu nedenle yemeğe başlandığında her ağza alınan lokmayı zayıflamak isteyen kişi için en az 15 kere çiğnemesi gerektiği vurgulanıyor. Eğer yavaş yeme alışkanlığı gelişirse mide ve bağırsaklardan tokluk hormonları normal vücut çalışma temposuna kendiliğinden dönebiliyor” diye konuştu.

Mide ve beynin sinirsel uyarılarla açlık ve tokluk merkezlerinin uyararak, yemeyi kesmeyi ya da yemek yeme eylemini gerçekleştirmeyi sağladığını belirten Özden Örkçü, “Bu nedenle yemek yerken alınan bir lokmanın mide tarafından karşılanması ve uyarının beyne gidip doyma merkezini uyarması ortalama 20 dakika sürer. Hızla yenilen bir yemek, beynin doyma merkezini geç uyarır ve beyne doyma ile ilgili mesajı da geç ulaştırır. Bu davranış bir alışkanlık haline geldiğinde ise doyma merkezi uyarılmadığından daha fazla yemek yenmiş olur” diye konuştu.

Ana öğünlerde yeme süresi 20 dakika olmalı

 “Yemeklerimizi sakin ve yavaş yiyelim” tavsiyesinde bulunan Özden Örkçü, “Ne yersek yiyelim ama ana öğünlerimiz en az 20 dakika sürsün. Zayıflama sürecinde beyninize kazınmasını sağlayacağınız iyi yeme alışkanlıkları ile hem düzenli kilo verir hem de verdiğiniz kiloyu uzun süre koruma garantisini de vücudunuza vermiş olursunuz” diye konuştu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Pandemide ilk savunma hattı: Mikrobiyotalar!

Yüzyılın salgın hastalığı Covid-19 enfeksiyonuna karşı güçlü bir bağışıklık sistemi olmazsa olmazlar arasında yer alırken, bağışıklığın bağırsaklarımızda başladığını biliyor muydunuz? Acıbadem Bakırköy Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ezgi Hazal Çelik “Güçlü bir bağışıklık sistemi için, vücudumuzun dışarıdan gelen zararlı mikroorganizmalara karşı ilk savunma hattı olan sindirim sistemi mikyobiyotası önemli rol oynuyor. Vücudumuzdaki mikroorganizmaların yüzde 95’i bağırsaklarımızda yaşıyor ve bağışıklık sistemi hücrelerimizin yüzde 70’i bağırsaklarımızda yer alıyor. Bağışıklık sistemini doğrudan etkileyen hareketsizlik, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, stres gibi etmenler bağırsak dostu bakterilerin azalmasına, zararlı bakterilerin ise çoğalmasına yol açarak bağışıklık sistemimizin zayıflamasına neden oluyor. Bu durum pek çok hastalığın oluşmasına zemin hazırlıyor. Güçlü bir bağışıklık sistemi için bağırsak sağlığı, güçlü bir bağırsak sağlığı içinse bağırsakta yaşayan mikroorganizmaların dengesi çok önemlidir.” diyor. Mikrobiyotanın değiştirilebilir ve müdahale edilebilir bir yapı olduğunu belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Ezgi Hazal Çelik bazı besinlerin mikrobiyotada bağırsak dostu bakterilerin artmasına fayda sağladığını vurgulayarak, bu 10 besini anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Kefir

Kefir gibi yararlı probiyotik bakteri içeren ürünlerin tüketimi bağırsak mikrobiyotasını düzenleyerek toksik maddelerin geri emilimini engeller. Günde 1 su bardağı (yaklaşık 200 ml) şekersiz kefir tüketebilirsiniz. Gaz, şişkinlik problemleri yaşıyorsanız laktozsuz kefir deneyebilirsiniz.

Yoğurt

Probiyotik kapasitesi değişken olsa da kefir gibi fermente bir gıda olan yoğurt, bağırsak mikrobiyotasını düzenleyerek sindirim sağlığını geliştirir ve bağışıklığı destekler. Süt ürünlerine alerjiniz yoksa günde 2 kase yoğurt tüketmeyi ihmal etmeyin.

Probiyotik lahana turşusu

Probiyotik (fermente) lahana turşusu, içerdiği yararlı bakteriler sayesinde bağırsak mikrobiyatasını korurken, yüksek lif içeriği ile dışkının bağırsaktan geçişini hızlandırır, sağlıklı bir sindirim sistemini destekler. Fermente turşu K2 vitamininden zengindir ve kan sulandırıcı ilaç kullanan kişiler tüketim miktarı ve sıklığı ile ilgili mutlaka bir uzmana danışmalıdır.

Enginar

Enginar içerdiği pek çok vitamin ve minerallerle birlikte yüksek lifli yapısıyla bağırsaklarımızda  yaşayan mikroorganizmalar için iyi bir besin kaynağıdır ve bağırsak sağlığının sürdürülmesinde oldukça önemlidir. Sindirim sistemindeki hareketleri düzenler, dışkı hacmini artırır ve bağırsak duvarına tutunan toksik ögelerin dışarı atılmasını sağlar.  

Hindiba kökü

Beslenme ve Diyet Uzmanı Ezgi Hazal Çelik “Hindiba kökü; ince bağırsakta sindirilmeden kalın bağırsağa geçen ve burada yaşayan bakteriler için besin kaynağı olan inülini yüksek miktarda bulunduruyor. Bu sayede zengin prebiyotik kaynakları arasında yer alıyor. Beslenme alışkanlıklarınızda hindiba köküne yer vererek bağırsak mikrobiyotanızdaki yararlı bakterilere besin sağlayıp artışına destek olabilirsiniz.” diyor.

Elma

Elma, içeriği çözünür liften zengin bir gıdadır. Bu sayede bağırsak hareketlerinin düzenlenmesine önemli katkı sağlayarak sağlıklı bağırsak mikrobiyatasını destekler. Lif içeriği yüksek olan elma, kabuklu bir şekilde tüketildiğinde alınan lif oranı artar. Günlük beslenme planınıza her gün 1 elma ekleyebilirsiniz.

Kurubaklagiller

Nohut, fasulye, mercimek gibi besinler yüksek lif içeriğiyle bağırsak hareketlerini artırır. Sindirilmiş besin artıklarının kalın bağırsaktan geçişini hızlandırarak zararlı bakteri oluşumunun önüne geçer ve sağlıklı bağırsak mikrobiyotasını destekler. Haftada en az iki gün kurubaklagil tüketmeye özen gösterin.

Avokado

Avokado tekli doymamış esansiyel yağ, Mg ve E vitamininden zengin lif içeriği yüksek bir besindir. Kabızlığı önler, sinirim sistemini düzenler ve bağırsak sağlığının sürdürülmesinde önemli rol oynar. Yağ içeriği yüksek bir besin olduğu unutulmamalı, fazla tüketiminden kaçınılmalıdır.

Ceviz

Prebiyotik özelliğiyle yararlı bağırsak bakterileri için iyi bir besin kaynağı olan ceviz, bu bakterilerin sayıca artmasını sağlar. Günlük beslenme planınızda 2 tam cevize mutlaka yer açın.

Yeşil çay

Beslenme ve Diyet Uzmanı Ezgi Hazal Çelik “Yeşil çay, bağırsak mukozasının daha güçlü olmasını destekler ve içeriğindeki polifenoller sayesinde antiinflamatuar etki yaparak, bağırsakta zararlı mikroorganizmaların artışı sonucu olumsuz etkilenen bağırsak mikrobiyatasını düzenlemeye yardımcı olur. Günde 1-2 fincan yeşil çay tüketebilirsiniz. Ancak herhangi bir kronik hastalığı bulunanlar, düzenli ilaç kullananlar ve hamileler yeşil çay tüketimine başlamadan önce mutlaka hekimine danışmalıdır.” diyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Rolls-Royce Phantom Tempus: uygun büyüklükte benzersiz bir motorlu araç

“Geçtiğimiz yıl yaşanan olaylar, başta müşterilerimiz olmak üzere pek çok insanın zamanla ilgili duygularını ve ilişkilerini yeniden değerlendirmesine neden oldu. Tarihte, hayatta bu kadar çok şeyin geçici göründüğü bir anda, müşterilerimiz bir Rolls-Royce motorlu arabanın sunduğu eşsiz zamansızlık, uzun ömür ve kalıcılıkta teselli arıyorlar.

Bu nedenle Phantom Tempus Koleksiyonu için mükemmel bir andı – esrarengiz bir göksel fenomen olan ve insanlık tarihinin en büyük beyinlerinden biri olan Albert Einstein'dan ilham alan zirve ürünümüzün muhteşem bir enkarnasyonu.

Hepimizin bildiği gibi, zaman asla yerinde durmaz, kimseyi beklemez. Bu nedenle, onu yönetiriz, koruruz, hesabını veririz, tartar ve en küçük kısmına kadar ölçeriz. Phantom Tempus ile, saatin kasıtlı yokluğunun da gösterdiği gibi, bu kısıtlamaların artık geçerli olmadığı bir alan yarattık. Rolls-Royce müşterileri zamana bağlı değildir; tüm baskıları ve talepleriyle dış dünya unutulmaktadır.

Phantom Tempus, evrende kendi yerini ararken dünyayı şekillendirenlere yönelik bir motorlu arabadır. Kişisel armağanlarımız, yeteneklerimiz ve fırsatlarımız ne olursa olsun, hepimize Zaman verildiğini ve her anı en iyi şekilde değerlendirmenin bize bağlı olduğunu anlıyorlar. "

Torsten Müller-Ötvös, CEO, Rolls-Royce Motor Cars

 

Lüks dünyasının zirvesinde yer alan markanın zirve ürünü Rolls-Royce Phantom, bugün özel ve nadir bir koleksiyon olan Phantom Tempus Koleksiyonu'nun konusu oldu. Phantom'un yeni yinelemesi, zamandan ilham alıyor. 

Phantom Tempus Koleksiyonu'nun tasarımı, zaman ve evrenle ilgili çeşitli estetik ve entelektüel temaları kapsar. Önemli bir bileşen, 1967'ye kadar bilinmeyen ve yalnızca uzayın en derin noktalarında bulunan nadir bir astronomik fenomen olan Pulsar'dır. (Şimdiye kadar keşfedilen en yakın mesafe 280 ışıkyılı veya Dünya'dan 1.680 trilyon mildir) Çok yoğun, beyaz ve sıcak yıldızlar, son derece düzenli darbelerle elektromanyetik radyasyon yayarlar ve bu onları evrendeki en doğru saatlerden bazıları haline getirir.

Phantom Tempus'ta, bu olağanüstü doğa gücü, fiber optik aydınlatma ve karmaşık özel işlemelerden oluşan Starlight Tavan Döşemesi’nde bir merkez parçası olarak gösteriliyor ve eşsiz Pulsar Tavan Döşemesi'ni yaratıyor.

Zamanın başka bir yönü – hareketsiz durduğu yanılsaması – 'Zamanın Donmuş Akışı' ele alınmıştır. Bu eşsiz sanat eseri, müşterilerin zamandan ve zamanın sınırlamalarından özgürlüğünü belirtmek için saatin kasıtlı olarak çıkarıldığı ön panoda yer almaktadır. Tek bir alüminyum kütük, bir pulsar yıldızının 100 milyon yıllık bir dönme dönemini temsil eden, tek tek konturlu 100 sütun oluşturmak üzere öğütülür. Her sütun siyah anotlanmış ve ışığı yansıtacak şekilde elle cilalanmıştır. Göz boyunca hareket ettikçe, tüm yapı, tamamen sağlam olmasına rağmen, dalgalı ve esniyor gibi görünür.

Galerinin bir açıklaması, eldiven bölmesindeki oyulmuş bir plakanın üzerinde, Albert Einstein'ın "Geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek arasındaki ayrım, inatla kalıcı bir yanılsamadır" yazmaktadır.

Kapıların iç kısmında dönen, kıvrımlı bir yıldız deseni görülüyor. Yüzlerce aydınlatılmış delikten oluşan kontrast derideki ilave delikler, etkiye daha fazla derinlik ve ayrıntı katarak, aydınlatılmadığında bile atmosferik bir hava sağlar.

 

Phantom Tempus Koleksiyonunun dışı, mekanın karanlığını ve gizemini somutlaştırmak için yaratılan yeni boya kaplaması olan Kairos Blue ile sunuluyor. Boya, yıldızları temsil eden ışığı yakaladıkça parıldayan mücevher benzeri Mavi Mika pullarını içerir. Bu efekt siyah dış detaylarla vurgulanır.

Phantom Tempus'un kaputunu süsleyen ve 110. yılında olan Spirit of Ecstasy, benzersiz bir tarih ve müşteri için özel öneme sahip konumla kişiselleştirildi. Bir evlilik, bir çocuğun doğumu ve hatta büyük bir iş başarısı, ikonik heykelcik temelinde zamansız bir hatırlatma olarak kazınabilir.

Tamamlayıcı bir süs olarak, koleksiyona eşlik edecek benzersiz bir aksesuar geliştirildi. Çok beğenilen Rolls-Royce Şampanya Sandığı’na dayanan Tempus Şampanya Sandığı, koleksiyonun ayırt edici bir unsurunu içeriyor. Masanın üzerine elle boyanmış bir Pulsar resmi var ve bunun altında mükemmel bir şekilde tasarlanmış, hem şampanya hem de havyarı soğutmak için termal şişeler, bir V12 motorunun silindirlerini uyandırmak için düzenlenmiş dört adet el yapımı kristal bardak ve güzel bir anne inci havyar kaşığı bulunmaktadır.

Rolls-Royce, bayilerindeki yüz yüze etkileşimlere ilişkin devam eden seyahat kısıtlamaları ve sınırlamalarına yanıt olarak, Google Cardboard uygulaması aracılığıyla erişilebilen Phantom Tempus için bir Sanal Gerçeklik sunumu oluşturdu. Müşterilere Koleksiyonun iç ve dış kısımlarını tamamen içine alan 360 ° gezdiren müşteriler, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar Phantom Tempus’un olağanüstü varlığını kendilerine uygun bir anda yaşayabilirler.

Rolls-Royce Motor Cars CEO'su Torsten Müller-Ötvös şu sonuca varıyor: "Phantom bizim zirve ürünümüzdür, bu nedenle bir Koleksiyon Araba üretmek her zaman bizim ve müşterilerimiz için son derece önemli bir andır. Phantom Tempus ile ilham kaynaklarımız uygun şekilde büyük ölçekte: zaman, derin uzay ve evreni ve onun içindeki yerimizi görme şeklimizi değiştiren teorik bir fizikçi. 20 arabanın hepsinin halihazırda rezerve edilmiş olması, bunların dünya çapındaki müşterilerimizde gerçekten yankılanan temalar olduğunu gösteriyor.

TEKNİK VERİLER

Phantom: NEDCcorr (birleştirilmiş) CO2 emisyon: 329-328 g/km; Yakıt Tüketimi: 19.5-19.6 mpg / 14.5-14.4 l/100km; WLTP (birleştirişmiş) CO2 emisyon: 356-341 g/km; Yakıt Tüketimi: 18.0-18.8 mpg / 15.7-15.0 l/100km

Phantom Extended: NEDCcorr (birleştirişmiş) CO2 emisyon: 330-328 g/km; Yakıt Tüketimi: 19.5 mpg / 14.5 l/100km; WLTP (birleştirilmiş) CO2 emisyon: 361-344 g/km; Yakıt Tüketimi: 17.8-18.6 mpg / 15.9-15.2 l/100km

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Tüm sevgililere özel şarkı

Ünlü sanatçı Seda Sayan’ın  'O Ses Türkiye' yarışmasındaki finalisti Halil Polat'a verdiği sözü tutarak ilk projesi destek vermişti. Halil Polat yarışmadan sonra arka arkaya çıkardığı “Vuramam Sana” ve “Haşa” şarkılarıyla profesyonel müzik kariyerinde emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor.  

 

Halil Polat yıllar önce Ebru Yaşar’ın seslendirdiği “Öldüm Sahiden” şarkısını Fuat Özdoğdu yönetiminde tüm müzisyenlerin stüdyo da canlı olarak icra ettiği şarkısını tüm sevgililere hediye olarak armağan ediyor. Halil Polat, sözü Şebnem Sungur müziği Gökhan Tepe’ye düzenlemesi Fırat Özbaylar‘ a  ait olan tüm sevgililerin şarkısı olacak dediği “Öldüm Sahiden” ile İstanbul sokaklarında Can Karabulut yönetmenliğinde çektiği kliple görsel şölene de imza atıyor.

 

Seda Sayan, Halil Polat hakkında, "Sesine ve yorumuna bayılıyorum. Çok iyi yerlere geleceğine inanıyorum" ifadelerini kullandı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı