Aylık arşivler: Şubat 2021

“Yumurta dondurma yöntemi ile ilerleyen yaşlarda anne olmak mümkün.”

Son yıllarda adını sıkça duyduğumuz yumurta dondurma işlemi, kariyer planlamasından veya başka gerekçeler ile bebek sahibi olmayı erteleyen veya sağlık nedenlerinden dolayı anne olmayı ertelemek zorunda kalan kadınların bir seçeneği olarak karşımıza çıkıyor. Yumurta dondurma işlemi kadının yumurtalıklarında yumurta üretimi mevcut ise her yaşta uygulanabiliyor. Günümüzde hızla gelişen laboratuvar koşulları ve teknolojileri yumurta dondurmanın başarılı bir şekilde gerçekleşmesini sağlıyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Recai Pabuçcu, yumurta dondurma hakkında tüm merak edilenleri anlattı.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Recai Pabuçcu, "Kariyer planlaması yapan ve çeşitli sağlık problemlerinden ötürü anne olmayı erteleyen kadınlar, eğer rezervleri kritik bir noktada ise, yumurtalarını dondurup ileride bu yumurtaları kullanarak çocuk sahibi olabilmektedir. Türkiye’de önceki yıllarda sadece kanser gibi zorunluluk hallerinde Sağlık Bakanlığı’nın izin verdiği yumurta dondurma işlemi, 2014’te yayımlanan yönetmelik ile erken menopoz riski olan veya henüz ailesini tamamlayamamış bireyler için de umut kaynağı haline gelmiştir." dedi.

Yumurta dondurma işlemi nedir?

Yumurta dondurma işlemi, kadının yumurtalığından elde edilen yumurtanın (oosit) saklanarak ileride kullanılması amacıyla dondurulması işlemidir. Kadın yumurtalıklarında rezervi esas olarak oluşturan follikül adını verdiğimiz ufak kesecikler bulunmaktadır. Bu keseciklerin içerisinde yumurta bulunur. Belirli işlemler sonrasında toplanan yumurtaların laboratuvar ortamında dondurulduğu bu yöntem, yumurtaların saklanmasına ve ileride kullanılmasına olanak sağlamaktadır. Yumurta dondurulması için yumurta alımı işlemi, tüp bebekteki ile aynıdır. Yumurta hücresi dondurulduğunda, kadının o anki yaşının özelliklerini taşımaktadır. Bu yöntemi tercih eden kadınlar diledikleri yaşta anne olma şanslarını korumuş oluyorlar. Örenğin 35 yaşında dondurulmuş yumurtalar eğer 5 sene sonra çözülecek ve kullanılacak ise, elde edilecek embriyonun özellikleri 35 yaşa göre değerlendirilir ki bu da önemli bir avantaj sağlar. 

Nasıl yapılır?
İşlemin mutlaka deneyimli tüp bebek merkezlerinde yapılması gerekir. Kadında adetin başlamasıyla birlikte yaklaşık 10-15 gün süre ile hormon tedavisi uygulanır. Bu hormon tedavisi neticesinde elde edilen yumurtalar, laboratuvar koşullarında vitrifikasyon tekniği ile dondurulmaktadır. Vitrifikasyon tekniği, en gelişmiş dondurma tekniği olup donma ve çözme esnasında diğer tekniklerden daha az hasar yaratmaktadır. Gebelik istenildiği zaman, doktora başvuran hastanın yumurtaları çözdürülür, eşinin spermleri ile döllenme işlemi yapılır, elde edilen embriyolar da transfer edilir ve gebelik beklenir.  

Kimler bu işlemi yaptırabilir?

Yumurta dondurma işlemi, kanser ve benzeri sağlık sorunları nedeniyle yumurtalık cerrahisi geçirecek ya da kemoterapi, radyoterapi gibi yumurtalıkları etkileyecek tedavilerin planlandığı hastalarda, üreme yeteneğinin korunması için kullanılıyordu. Ancak revize edilen yönetmeliğe göre, yumurta toplama işlemi, ileri yaş ya da çeşitli nedenlerle yumurtalık kapasitesi azalmış bekar kadınlarda da uygulanmaya başladı. Bu sayede henüz partneri olmayan ve yumurtalık kapasitesi azalarak ilerde gebelik şansı düşecek olan kadınlarda, düşük rezerv gösterilerek yumurta hücreleri saklanmakta ve doğurganlıkları korunabilmektedir.

Kimler yaptıramaz?

Menopoza girmiş ya da yumurtalık kapasitesi ileri derecede azalmış olgularda sağlıklı yumurta elde edilemiyor ve yumurta dondurma işlemi mümkün olmuyor.

Centrum Klinik Tüp Bebek Merkezinde dondurulmuş yumurta çözülerek yıllar sonra başarılı gebelik elde edildi…

Daha önce çeşitli gerekçeler ile 43 yaşında yumurtaları dondurulmuş bir olguda, tam 5 yıl sonra yani 47 yaşında bu yumurtalar çözüldü ve eşinin spermleri ile döllendi. Elde edilen embriyolar transfer edildi ve gebelik haberi geldi. 

Yumurta hücresi ve embriyo dondurulması ile de özelikle son yıllarda oldukça tatmin edici sonuçlar alınmaktadır. Dondurulmuş hücrelerle elde edilen başarı, yaklaşık olarak taze kullanılan hücrelerle elde edilen başarıya yakındır. Günümüzde kullanılan modern tıp yöntemleri ile dondurulan embriyoların yüzde 95’inin sağlıklı olarak çözülebilmedir. Bu embriyolarda gebelik şansı tabi ki yaş ile değişmekle birlikte ortalama yüzde 40- 50‘lere kadar ulaşabilmektedir. Dondurma işleminden yıllar sonra bile sağlıklı gebelikler elde edilebilmektedir. Dondurulmuş hücrelerle elde edilen gebeliklerde bebeklerde herhangi bir olumsuz gözlenmemektedir. Ayrıca araştırmalar, dondurma yöntemi ile doğan bebeklerde anomali açısından risk olmadığını da göstermektedir. 

Yumurta dondurma işlemi ile ilgili, risk altındaki kadınlar vakit kaybetmeden mutlaka bilgi almalıdır. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Dmaxtour'un Reklam Yüzü Ziynet Sali Oldu

Türkiye’nin 92 yıl önce kurulan ilk tur acentesi Türhol’ün vizyonunu inovatif bir bakış açısıyla bugüne taşıyan yeni tur operatörü Dmaxtour’un reklamyüzü Ziynet Sali oldu.

Deneyim ve birikimini, keşifçi ruhuyla Dmaxtour adı altında bütünleştiren firma, turizm sektörüne yeni bir soluk getirerek güvenle keşfin adresi olmayı hedefliyor. Bu hedef doğrultusunda hazırlanan lansman kampanyası için Ziynet Sali ile anlaştı.

İmza töreninde konuşan Ziynet Sali; “Yeni yerler keşfetmeyi, farklı coğrafyaların kültürlerini tanımayı severim. Bu yüzden Dmaxtour’un teklifi ilk geldiğinde çok heyecanlandığımı belirtmeliyim. Markanın yenilikçi vizyonu ve keşifçi ruhunun kendi kimliğimle örtüştüğünü düşündüğüm için teklifi kabul ettim. Özellikle pandemi gibi zorlu bir sürecin içerisinden geçerken insanların yeni yerler görmelerine, farklı kültürler keşfetmelerine vesile olma düşüncesi de beni ayrıca mutlu ediyor. “Önce sağlık” diyor Dmaxtour, gidilecek yerlerin sertifikalarını inceliyor, COVID-19 testlerini kendileri karşılıyor. Bu titizlik ve özen beni ayrıca mutlu eden bir konu oldu.” Dedi.

Dmaxtour Kurucu Ortağı ve CEO’su Nazmiye Ayla Aydoğdu ise anlaşma ile ilgili olarak; “Kendisi sadece Türk popunda değil, değişik kültürlerin dillerinde de şarkı icra eden ve değişik kültürleri bir araya getiren, çok güçlü sese sahip bir sanatçı. Sevilen bir kişilik olmasının yanı sıra hayranları çok geniş bir yelpazeye yayılıyor. Tıpkı bizim hedef kitlemizdeki çok seslilik gibi. Bu anlamda hedef kitlelerimizin örtüştüğünü düşünerek teklifte bulunduk. Ziynet Hanım ile ilk tanıştığımız andan itibaren yüksek enerjisinden etkilendik. Sanatçı duruşu ve güzel sesi ile markamıza değer katacağına inanıyoruz.” dedi. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Batı toplumları savaşla yükselmedi

VakıfBank Kültür Yayınları, Cambridge Üniversitesi Siyasi Tarih Profesörü Jason Sharman’ın “Zayıfların İmparatorlukları” eserini yayımlıyor. Kitabında erken modern dönemlerde Batılı medeniyetlerin üstünlüğünün askeri gelişmelerle açıklanamayacağını belirten Sharman, günümüzde Asyalı güçlerin tekrar yükselmesinin ise eskiye bir dönüş olarak görülebileceğini söylüyor.

VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY) “Zayıfların İmparatorlukları” isimli kitabı Türkçede ilk kez okurla buluşturuyor. Cambridge Üniversitesi Siyasi Tarih Profesörü Jason Sharman eserinde, iddia edilenin aksine erken modern dönemde Avrupalıların mutlak bir askeri üstünlüklerinin olmadığını tarihi kayıtlar eşliğinde aktarıyor. Türkçe çevirisini Fahrettin Biçici’nin yaptığı kitapta Sharman, Avrupa-dışı büyük imparatorlukların gerilemesinin, Avrupa’da ortaya çıkan bir askeri devrim tezi ile açıklanamayacağını belirtiyor.

Askeri başarıları yok

15’inci yüzyılın sonundan 18’inci yüzyılın sonuna kadar süren Avrupa yayılmacılığı, ilk gerçek küresel sistemleri var etti. Bu nedenle dünya sosyo-siyasal ve ekonomik açıdan dönüşüme uğradı. Dahası, Avrupa, okyanuslardaki varlığını genişletti, bunun nedeni olarak görece üstün askeri güç, daha iyi silahlar ve bunları kullanabilen örgütlenmeler gösterildi… Askeri devrim tezi olarak bilinen bu fikre karşı çıktığını ifade eden Sharman, şöyle söylüyor: “Avrupalıların erken modern dönemde, Batı dışı rakipleri karşısında Avrupa’da bile herhangi kayda değer bir askeri üstünlüğe sahip olduğu görülmemiştir… Genişlemenin öncüleri, devlet orduları ve donanmaları değil, yerel ittifakların çoğaltılmasına bel bağlayan küçük maceraperest gruplar ve imtiyazlı şirketlerdi. Avrupa’nın başarısının asıl sebebi, yerel idarelerin toprak temelli öncelikleriyle çatışmaktan kaçınan deniz stratejisi ve Amerika’da demografik bir felakete yol açan salgın hastalıktı. Aslına bakılırsa, erken modern dönemin büyük fatihleri ve imparatorluk kurucuları, Yakın Doğu’daki Osmanlılardan Güney Asya’daki Babürlüler ve Çin’deki Ming ve Mançu Çinglere kadar Asyalı imparatorluklardı.” 

Asya’nın zaferi

Maddi kaynakların bonkörce kullanımı, gelişmiş silahlar, üstün iletişim olanağı, stratejik hareket kabiliyeti, ileri düzey tatbikatlar, tıp ve teknoloji alanındaki yenilikler gibi önemli etmenlere sahip olmak, Batılı olmayan rakipler karşısında zafer kazanmada başarısız olunmasının önüne geçemedi. Kitabında bu argümanı odağına alan Sharman, Avrupa’nın küresel yayılımını, Avrupalıların Asyalı ve Afrikalı büyük güçlerle aralarındaki siyasi ve stratejik farklılıklardan kaynaklanan denizlerdeki üstünlüğü ile açıklıyor, yerel güçlerle yapılan iş birliğine dikkat çekiyor. 19’uncu ve erken 20’nci yüzyıldaki Avrupa hegemonyasının dünya siyasi tarihi açısından geçici ve istisnai bir dönem olduğunu ifade eden Sharman, 21’inci asırda Asyalı güçlerin tekrar yükselmesinin belki de eski normlara bir dönüş olarak görülebileceğini ifade ediyor. Sharman, “ABD ve Batılı güçler, Irak ve Afganistan’daki isyanları bastırmada yaşadıkları başarısızlıkların ardından belki de, sorunları çözme konusunda elli yıl öncesinden bile daha kötü bir konumdadır” sözlerini kaydediyor. Sharman’a göre Batılı hükümetler ve askeriyelerin şu anki hesapları, bölge ve popülasyon kontrolü içeren denizaşırı harekâtlardan kaçınma yönünde. Sharman, bunun gerekçesini şöyle açıklıyor: “Çünkü Batılı kuvvetler kendilerinden daha zayıf hasımlarla karşılaştığında bile böylesi çatışmalarda genellikle kaybeden tarafta yer almaktadır.”

Avrupalılar ve Osmanlılar

Kitabında, İspanyolların Amerika kıtasına yaptığı denizaşırı savaşları ve Portekizlilerin, Afrika ve Hint Okyanusu’nun kıyı şeridindeki idarelerle 1500’lerden sonra girdikleri ilişkileri inceleyen Sharman, ilerleyen sayfalarda Hollanda ve İngiliz Doğu Hindistan şirketlerinin Güney, Güneydoğu ve Doğu Asya’da yaşadıklarına odaklanıyor. Sharman, ardından da Avrupalıların kendi kıtalarında ve Akdeniz’de, en başta Osmanlılar olmak üzere Müslüman muarızları karşısında 1700’lere kadar kayda değer bir askeri avantaja sahip olmadıklarını detaylandırarak, Avrupa’nın başarılarının nasıl abartıldığını inceliyor. Kitabının son bölümünde ise Sharman, İkinci Dünya Savaşı’ndan günümüze kadar uzanan dönemi değerlendiriyor. 

J.C. Sharman kimdir?

Cambridge Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde Sir Patrick Sheehy Kürsüsü’nde profesör olan siyasi tarihçi Jason Sharman, Western Australia Üniversitesi’nde tarih ve siyaset bilimi öğretimi gördü. Siyaset bilimi alanındaki doktorasını 1999 yılında ABD’nin Illinois Üniversitesi’nde (Urbana- Champaign) yaptı. Sharman, Bulgaristan Amerikan Üniversitesi, Sydney Üniversitesi, Griffith Üniversitesi bünyesinde kadrolu, St. Petersburg Devlet Üniversitesi, Columbia Üniversitesi ve Londra İktisat Okulu (LSE) bünyesinde ise misafir akademisyen olarak çalıştı. Son derece üretken bir yazar olan Sharman’ın “Zayıfların İmparatorlukları” kitabı, VBKY’den çıkan ilk çalışması.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kozmetik ihracatında hedef Ortadoğu ve Avrupa

Türkiye’de kozmetik ürünleri ihracatı, pandemiye rağmen 2020 yılında da büyümeye devam etti. TÜİK verilerine göre parfüm ve kozmetik veya tuvalet müstahzarları ihracatı 2020’de 654 milyon doları aştı. En çok kozmetik ürün ihracatı yapılan ülkelere bakıldığında ise 76 milyon dolarla Irak ilk sırada yer aldı. Onu 64 milyon dolarla ABD, 33 milyon dolarla Almanya, 28 milyon dolarlaHollanda ve 27 milyon dolarla İran takip etti. Mevcut tabloya ilişkin değerlendirmede bulunan yerli kozmetik şirketi Mirana Kozmetik’in CEO’su Berkant Uluer, “Ortadoğu ve Avrupa ülkelerinin Türkiye için ciddi bir potansiyel taşıdığını görüyoruz. Pandemiye rağmen kazanılan ivmenin sürdürülebilmesi ise bu alanda gerekli atılımların yapılmasına bağlı. Stratejik adımlar atıldığı takdirde, 2021 yılında kozmetik ürünleri ihracatımızın 800 milyon doların üzerine çıkmasını öngörüyoruz” dedi. 

“Pandeminin değiştirdiği ihtiyaçları doğru okumak önemli”

Pandemi sürecinde pek çok alışkanlık gibi kişisel bakım ritüellerinin ve kozmetik ürün ihtiyaçlarının da değiştiğine dikkat çeken Berkant Uluer, “Salgın nedeniyle tüm dünyada insanlar, evlerinde hiç olmadığı kadar fazla zaman geçirmeye başladı. Bu durum, bulaş riskinin de etkisiyle kişisel bakım ritüellerinin eve taşınmasına neden oldu. Özellike cilt ve saç bakımına dair uygulamalar evlerde yapılmaya başlanırken, artan sağlık kaygısı da ürün içeriklerinin ne denli doğal olduğuna yönelik sorguları artırdı. Bu noktada sektör olarak atacağımız adımlarda yalnızca rotalarımızı doğru yöne çevirmeye değil, değişen ihtiyaç ve talepleri doğru okumaya da ihtiyacımız var” diye konuştu. 

“Amacımız, kozmetik sektörünün ülke ekonomisindeki payını artırmak” 

Yüzde yüz yerli sermayeyle kurulmuş bir şirket olarak Ortadoğu ve Avrupa pazarına yoğunlaştıklarını ifade eden Berkant Uluer, ‘’Mirana Kozmetik olarak geliştirdiğimiz yüzde 100 doğal içeriklerle cilt bakımdan şampuana, saç boyasından makyaj temizleme ürünlerine geniş bir ürün yelpazesi sunuyoruz. Pandemi nedeniyle pek çok zorlukla mücadele etiğimiz 2020 yılında gerçekleştirdiğimiz 84 milyon TL’lik ciroyla yüzde 40 büyüme kaydettik. 2021 yılında da 100 milyon TL ciro hedefiyle yurt dışı pazarlarda ülkemizi temsil etmeyi sürdüreceğiz. Amacımız, doğru adımlarla kozmetik sektörünün ülke ekonomisindeki payını artırmak” ifadelerini kullandı. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Airbus, 2020 yılı finansal rakamlarını açıkladı

Airbus SE (borsa sembolü: AIR) 2020 yılı finansal rakamlarını açıkladı ve 2021 öngörülerini paylaştı.

 

Airbus CEO Guillaume Faury, “2020 rakamları Airbus’ın, havacılık endüstrisini etkileyen en zorlu krize karşı direncinin göstergesidir. 2020’deki büyük başarılarından dolayı ekiplerimize, Helicopters, Defence and Space bölümlerimizin güçlü desteğine ve ayrıca müşterilerimize, tedarikçilerimize ve ortaklarımıza Airbus’a olan bağlılıkları için teşekkür etmek istiyorum. Pandemi, yaşamları, ekonomileri ve toplumları etkilemeye devam ettikçe, 2021 yılında endüstrimiz için de birçok belirsizlik devam edecektir. Sisli bir ortamda biraz görünürlük sağlayabilmek için kılavuz hazırladık. Uzun vadede, amacımız sürdürülebilir bir küresel havacılık endüstrisinin gelişmesine öncülük etmektir” dedi.

 

Net ticari uçak siparişleri toplamda 268 geçen yıl bu rakam 768 adet olup adet olup, 31 Aralık 2020 itibariyle backlog 7,184 ticari uçaktan oluşmaktadır. Airbus Helicopters, dördüncü çeyrekte Alman Bundeswehr’den 31 adet NH90 ve 11 adet H160 dahil olmak üzere toplamda 268 adet net sipariş (2019: 310 adet) aldı. Airbus Defence and Space siparişlerinin değeri, yıllık bazda 39 artarak 11.9 milyar Avro’ya yükseldi. Bu, Kasım ayında Alman Hava Kuvvetleri’ne 38 adet yeni Eurofighter teslimatı için imzalanan sözleşmeyi de içermektedir.

 

Birleşmiş siparişler değer olarak 33.3 milyar Avro küçülmüş birleşmiş sipariş listesi 31 Aralık 2020 tarihinde 373 milyar Avro’luk bir değer göstermektedir. (2019 sonu ise 471 milyar Avro idi). Ticari uçak pazarında ki daralma ve birikim siparişe göre daha çok uçağın teslim edildiğini göstermektedir.

 

Ticari uçak olarak 34 oranında daha az teslimat gerçekleşti. 38 adet A220, 446 adet A320 Ailesi, 19 adet A330, 59 adet A350 ve 4 adet A380 olmak üzere toplamda 566 adet ticari uçak teslim edildi (2019: 863 adet uçak). 89’u Aralık ayında olmak üzere 2020 yılının dördüncü çeyreğinde toplamda 225 adet ticari uçak teslim edildi. 

 

2020 yılında Airbus Helicopters, 300 adet (2019: 332 adet) teslimat gerçekleştirdi ve gelir yaklaşık olarak 4 arttı. Bu, avantajlı bir ürün yelpazesinin ve hizmetlerdeki büyümenin bir yansımasıdır. 

 

Airbus Defence and Space gelirleri yaklaşık 4 oranında azaldı, bu da Covid-19’un Uzay sistemleri üzerindeki etkisinden kaynaklanmaktadır.

 

Küresel iş ortamı göz önüne alındığında, 2020 için herhangi bir kâr payı önerilmeyecektir. Bu karar, net nakit pozisyonunu koruyarak ve durum değiştikçe uyum sağlama yeteneğini destekleyerek şirketin mali direncini güçlendirmeyi amaçlamaktadır.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İş dünyasına göre pandemi öncesi kârlılığa dönüş 2022’de olacak

EY’ın (Ernst & Young) 23. Global Sermaye Güven Barometresi’ne göre; iş dünyası liderleri pandemi öncesi kârlılık seviyelerine dönüşün 2022 yılında görüleceğini düşünüyor. Birleşme ve satın alma (M&A) faaliyetlerinde yöneticiler uluslararası şirketleri değerlendirirken, finansal hizmetler, telekomünikasyon, teknoloji, otomotiv ve yaşam bilimleri gelecek 12 aylık dönemde M&A işlemlerinin en çok hız kazanacağı sektörleri oluşturuyor

 

Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi EY, farklı sektörlerden üst düzey yöneticilerin ekonomik görünüme ilişkin beklenti ve yakın vadeli planlarını inceleyen ‘23. Global Sermaye Güven Barometresi’ araştırmasının sonuçlarını açıkladı. 52 ülkeden yaklaşık 2.500 orta ve büyük ölçekli şirket yöneticisinin görüşünü yansıtan araştırmanın sonuçları; iş dünyasında pandemi öncesi kârlılık seviyelerine 2022 yılında ulaşılacağına işaret ediyor. Pandemi sonrası için büyüme planları yapan yöneticiler birleşme-satın alma ve yatırım stratejilerini yeniden şekillendiriyor. 

 

Kasım 2020 – Ocak 2021 ayları arasında gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları; finansal hizmetler, telekomünikasyon, tüketici ürünleri ve perakende, teknoloji, medya ve eğlence, yaşam bilimleri, hastane ve sağlık hizmetleri, otomotiv ve ulaşım, petrol ve gaz, enerji, madencilik ve metal, ileri imalat, gayrimenkul, konaklama ve inşaat olmak üzere farklı sektörlerde faaliyet gösteren şirket yöneticilerinin görüşlerini yansıtıyor. 

 

İş dünyası 2020’ye göre daha iyimser

Araştırmaya katılan yöneticilerin 23’ü kârlılığın pandemi öncesi seviyelere 2021 yılında geleceğini öngörürken, 44’ü pandemi öncesi kârlılık seviyelerine dönüşün 2022 yılında görüleceğini düşünüyor. Söz konusu beklentiler yöneticilerin ekonomik görünüme ilişkin geçen yıla göre daha iyimser bir duruş sergilediğini gösteriyor. 

 

Büyüme fırsatları için en çekici bölge Avrupa

Araştırmaya göre yöneticiler şirketleri için uluslararası büyüme planları yapıyor. Yöneticilerin 39’u Avrupa, 30’u Asya-Pasifik, 24’ü ise Amerika’nın gelecek 3 yıllık dönemde en büyük büyüme fırsatlarını sunacağını öngörüyor.  

 

 

2020, yatırım planlarında değişim yılı oldu

Büyüme beklentilerini riske atabilecek faktörlere bakıldığında yöneticilerin 29’u için pandemi etkileri en büyük tehdidi oluşturmayı sürdürüyor. Değişen küresel ekonomik ortam (19) ve iklim değişikliği (14) de büyüme karşısındaki diğer önemli tehditler olarak öne çıkıyor. Bununla birlikte yöneticilerin büyük çoğunluğu (81), jeopolitik zorluklar dolayısıyla geçen 12 aylık dönemde stratejik yatırım planlarında değişikliğe gitmek zorunda kaldıklarını belirtiyor. Bu grupta yer alan yöneticilerin 64’ü planlanan yatırımları erteleme kararı aldıklarını, 36’sı ise tamamen sonlandırdıklarını ifade ediyor.

 

İş dünyası dönüşüm sonrası büyümeye odaklanıyor

EY Türkiye Strateji ve Kurumsal Finansman Bölüm Başkanı Özge Gürsoy Büyükavşar, araştırma sonuçlarına ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “COVİD-19 pandemisi ve beraberinde getirdiği ekonomik şok, çok sayıda şirket için varoluşsal tehditler yarattı. Buna karşın üst düzey yöneticiler dönüşüme odaklanarak stratejilerini yeniden şekillendirdiler ve geniş kapsamlı değişiklikler gerçekleştirdiler. Bu cesur hamleler, büyüme fırsatlarını yakalamaya yönelik 2021 gündemlerinin ve iyimser yaklaşımlarının temelini oluşturuyor. Şirketler, pandemi öncesi performans seviyelerini yeniden yakalamakla birlikte geleceğe dönük gerekli yatırımları gerçekleştirmeyi planlıyor.” 

 

M&A ve yatırım yoluyla büyüme hedefleniyor

Küresel M&A faaliyetlerinde 2020 yılının ilk yarısında görülen sert düşüşün ardından, yılın ikinci yarısında toplam işlem değerinde 2,32 trilyon dolar ile rekor seviyeye ulaşılmıştı. Araştırma sonuçları M&A faaliyetlerindeki bu ivmenin gelecek dönemde devam edeceğine işaret ediyor. Yöneticilerin 59’u gelecek 12 aylık dönemde satın alma yapmayı planladıklarını ifade ederken, bu gruptaki yöneticilerin 65’i ürün portföyünü genişletmek ve yetkinlikleri geliştirmek amacıyla uluslararası alıma odaklanacaklarını belirtiyor. Finansal hizmetler, telekomünikasyon, teknoloji, otomotiv ve yaşam bilimleri M&A işlemlerinin en çok hız kazanacağı sektörleri oluşturuyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Anadolu’dan Sınırları Aşmaya Devam Ediyor

Deloitte ve Facebook iş birliği ile bu yıl 15. kez gerçekleştirilen ‘Deloitte Technology Fast 50 Türkiye 2020’ ile Türkiye’nin en hızlı büyüyen teknoloji şirketleri belli oldu. Şirketlerin son 4 yılda en hızlı büyüme oranları baz alınarak hazırlanan programa üst üste 3 senedir dahil olan biletall.com,  listede Kayseri’den yer alan tek şirket olarak da büyük bir başarıya imza attı.

 

Dünyanın önde gelen denetim şirketi Deloitte tarafından teknoloji firmalarına ulusal ve uluslararası düzeyde marka bilinirliği yaratma ve yeni iş birlikleri geliştirme fırsatı sunan  Deloitte ve Facebook iş birliği ile bu yıl 15. kez gerçekleştirilen ‘Deloitte Technology Fast 50 Türkiye 2020’ programı pandemi şartları nedeniyle online ortamda düzenlendi. Türkiye’nin farklı şehirlerinden birçok kurumun başarısını taçlandırdığı listede İstanbul’dan 32, Ankara’dan 11, İzmir’den 3, Kocaeli’den 2, Kayseri ve Sakarya’dan ise 1’er şirket yer aldı. Listede yer alan kuruluşlar Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’yı kapsayan EMEA Fast 500 Programı’na da aday olarak Türkiye’yi temsil edecekler. 

 

Koronavirüs Sürecinde Teknolojiye Yatırımın Önemini Daha Çok Anladık

 

Üst üste 3’üncü kez listeye dahil oldukları için mutlu olduklarını dile getiren biletall.com CEO’su Yaşar Çelik, “ Küresel olarak zorlu bir süreç geçirirken bu ödül bizleri hem motive etti hem de önümüze daha emin adımlarla bakmamızı sağladı. Girişim ekosisteminin de her geçen gün ne kadar geliştiğinin göstergesi olan bu liste ayrı ayrı başarı hikayelerini içinde barındırırken ülke ekonomisine de önemli katkılar sağlıyor. Teknoloji artık hayatımızın her anına dokunuyor. Bunu yönlendiren ülkeler ise öne çıkıyor. Pandemi sürecinde birkaç yılda yaşanacak değişimler bir anda oldu. Bu nedenle teknolojiye yatırım, ar- ge inovasyon çalışmalarının önemi daha çok ortaya çıktı. Biz de firma olarak bu bilinç ile yolumuza devam ediyoruz. Geçtiğimiz günlerde de Fast Company Dergisi, Türkiye’de cirolarına göre en büyük “internet” şirketlerini açıkladı. Orada da 46’ncı sırada yer aldık” dedi.

 

Her Sene Üzerine Koyarak Büyüyoruz

 

Anadolu’nun dijital kaplanı olarak adlandırılmanın da gurur verici olduğu kadar ayrı bir sorumluluk da yüklediğini belirten Çelik, sözlerine şöyle devam etti: “   Kurulduğumuz günden bugüne kadar kazandığımız tecrübeyle de her sene üzerine koyarak daha büyük hedeflere doğru koşuyoruz.  Hem yurt içinde ve hem de yurt dışında başarımızın onurlandırılması gurur verici bir durum. Sadece teknolojiye değil şirket olarak insan kaynaklarından sosyal projelere kadar geniş yelpaze de yatırımlar gerçekleştiriyoruz. Sürdürülebilir büyüme sağlayarak iş hacmimizi önümüzdeki arttırmayı hedeflerken Anadolu’dan sınırları aşmaya devam edeceğiz.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Credit Europe Bank, Rusya’nın en iyi 4. bankası seçildi

FİBA Grubu’nun 12 ülkede faaliyet gösteren finans yatırımı Credit Europe Bank, Rusya’nın en önemli finans portalı Banki.ru tarafından yapılan “Müşteri hizmet kalitesi ve memnuniyeti” araştırmasında, bir önceki yıla göre 6 basamak birden yükselerek ülkenin en iyi 4. bankası seçildi. Credit Europe Bank, 1997 yılından bu yana faaliyet gösterdiği Rusya'da 6 milyon bireysel müşteriye hizmet veriyor. 

 

Credit Europe Bank’ın faaliyet gösterdiği 12 ülkede de hizmet kalitesiyle ayrıştığını vurgulayan FİBA Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Murat Özyeğin şunları söyledi:

 

“FİBA Grubu’nun faaliyetlerinin merkezine müşteri memnuniyeti koyan yaklaşımı ile Credit Europe Bank, Rusya pazarında büyük başarılara imza atıyor. Dijital altyapı yatırımları sayesinde bankamız, müşteri memnuniyetini pandemi sürecinde daha da yukarı taşıdı. Credit Europe Bank’la Rusya’nın yanı sıra Hollanda, İsviçre, Rusya, Romanya, Ukrayna, Malta ve Dubai gibi önemli ticaret merkezlerinde, Fibabanka ile de Türkiye’de finans sektöründeki dijital dönüşüme öncülük eden başlıca gruplardan biriyiz. İş süreçlerimizi daha da geliştirerek 2021 sonunda Rusya’nın en iyi 3 bankasından biri olmayı hedefliyoruz.”

 

Credit Europe Bank Genel Müdürü Haluk Aydınoğlu:

 

Kredi taleplerinin yüzde 60’ı dijital kanallar geliyor

 

Rusya’nın ekonomik olarak en gelişmiş 22 şehrinde 49 şube ile faaliyet gösterdiklerine, ATM ve Satış Ofisleri ile birlikte 77 şehre yayıldıklarına dikkat çeken Credit Europe Bank Genel Müdürü Haluk Aydınoğlu şunları söyledi:

 

“Bireysel, kurumsal ve KOBİ müşteri portföyümüzü hızla artırdığımız Rusya'da 6 milyon bireysel müşterimizin yanında 5 binden fazla ticari müşterimize, 15 binden fazla KOBİ'ye de hizmet veriyoruz. Farklı segmentlerdeki tüm müşterilerimiz, kredi taleplerinin yüzde 60’ını dijital kanalları kullanarak gerçekleştiriyor. Benzer şekilde  bireysel transferlerin de yüzde 90’ından fazlası dijital kanallar üzerinden gerçekleşiyor. Özellikle tüketici kredileri ve kredi kartı pazarındaki ürünlerimizle Rusya genelinde büyük ilgi görüyoruz.”

 

Credit Europe Bank, Rusya’da en iyiler arasında

 

Rusya'nın en önemli dijital finansal yayını Banki.ru tarafından 2019 yılında da Mevduat Ürünü ödülüne layık görüldüklerini belirten Aydınoğlu şunları ifade etti:

 

“Credit Europe Bank, ekonomi ve iş dünyası dergisi Forbes tarafından geçtiğimiz yıl düzenlenen tüketici anketinde Rusya’nın en iyi 10 bankası arasında gösterilmişti. Kredi kartı ürünümüz Card Credit Plus da Rusya'nın en büyük bankacılık derecelendirme kurumu olan Frank Research Group tarafından En İyi Kredi Kartı seçilmişti. Müşteri geri bildirimlerini yakından izleyerek sorunların çözümüne katkı sunmayı, tüketicilerin talep ve beklentilerine zamanında yanıt vermeyi amaç edinen yaklaşımımız bir başarı daha getirdi. Credit Europe Bank ile Rusya'da sadece FİBA Grubu’nu değil, Türkiye’yi de başarıyla temsil ettiğimiz için çok mutluyuz.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ünye'nin 40 yıllık hayali gerçekleşti!

Ünye tarihi günlerinden birini yaşıyor. İlçenin 40 yıllık özlemi olan Organize Sanayi Bölgesinin altyapı yapım ihalesi Ankara’da gerçekleştirildi.10 firmanın katıldığı ve 5 firmanın yeterlilik kazandığı ihaleyi Ünye menşeli bir firma olan Delta İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi kazandı.

 

Ünye Tek Yürek Ankara’ya Çıkarma Yaptı

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığında gerçekleştirilen ihaleye katılmak üzere Ünye Ankara’ya adeta çıkarma yaptı. Ünye Kaymakamı Ümit Hüseyin Güney, Belediye Başkanı Hüseyin Tavlı, AK Parti İlçe Başkanı Kenan Selim Argan, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İrfan Akar ve Yönetim Kurulu Üyesi Hamza Alp ihalede hazır bulundular.

 

Başkan Tavlı, “Bugün Ünye’mizin Bir Hayali Gerçekleşti”

Ünye’nin 40 yıllık Organize Sanayi Bölgesi (OSB) hayalinin bugün gerçekleştiğini belirten Ünye Belediye Başkanı Hüseyin Tavlı, “Ünye’mize istihdam ve ekonomi anlamında çok önemli bir ivme kazandıracak olan OSB projemizin bugün tam anlamıyla gerçekleşiyor olmasından son derece mutluyuz. Bu uzun soluklu bir yolculuktu ve bu yolculuğun sonuna geldik. OSB’nin, bizlerinde içerisinde bulunduğu bir süreçte çözüme kavuşmasından mutlu ve gururluyuz.Bugün güzel ve özel bir heyecanı yaşadık. Bunu neticesinde Ünye’nin yıllara sair bir projesinin çözüme kavuştuğuna şahit olduk. Uzun bir süreç yaşandı. Bu süreçte emeği olan büyüklerimiz var. Bugün geldiğimiz süreçte ihaleye 10 firma katıldı ve 5 firmanın yeterlilik belgesi oluştu. Yüzde 53,52 kırımla Ünyeli bir firma kazandı. Böylece yola çıkılmış olacak. En önemlisi de Bilim, Sanayi ve Teknoloji bakanlığımız ilk defa bu yıl yatırım programlarında olan yerlere ödeneği 3 katına çıkardı. Ödenek sıkıntısı olmayacağını görmüş oluyoruz. Firmalar bu anlamda sıkıntı yaşanmayacak ilçemizin istihdam noktasında ki beklentilerine cevap olacaktır. Bu süreçte bizlerden desteğini hiçbir zaman esirgemeyen başta Genle Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere siyasi büyüklerimize, müteşebbislerimize ve tüm emeği geçenlere ayrı ayrı teşekkür ediyorum.” dedi.

 

AK Parti İlçe Başkanı Argan, “İstihdama Büyük Katkı Sağlayacak”

Altyapı ihalesi bugün gerçekleştirilen Ünye Organize Sanayi Bölgesi’nin istihdam açısından büyük önem arz ettiğini belirten AK Parti Ünye İlçe Başkanı Kenan Selim Argan ise yaptığı açıklamada, “Ünyeli hemşerilerimize hayırlı olmasını diliyorum. OSB hepimizin özlem duyduğu bir gerçekti. Bu anlamda da 2-2,5 yıl içerisinde hızlı yürüyüşle bugün çok ciddi bir yatırımın ve projenin başlangıcına sahit olduk. Bugün altyapı uygulama ihalesi gerçekleştirildi. Ünye’de istihdama katkı sağlaması açısından çok önemli. Yıllardır eksikliğini hissetmiş olduğumuz bu proje hem ticari kalkınma hem de turizm açısından son derece önemlidir. Bu yılsonuna kadar bitirilmesini arzu ediyoruz. Gelecekte Ünye’de 5 bin kişilik bir istihdam sağlayacak. Hayırlı ve uğurlu olsun.” diye konuştu

 

ÜTSO Başkanı Akar, “Emeği Geçenlere Teşekkür Ediyorum”

Ünye Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İrfan Akar ise yaptığı konuşmada, “Bende emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Allah devletimize zeval vermesin.” dedi.

 

Kaymakam Güney, “Ünye OSB’de Yeni Dönem İçin Rekor Bir Süre Yaşandı”

Geçmişte yaşanan aksaklıkların bir kenara bırakılması kaydıyla son dönemde Ünye OSB’nin hayata geçirilmesi noktasında rekor bir süre yaşandığının altını çizen Ünye Kaymakamı Ümit Hüseyin Güney, “Bizler için mutlu bir o kadar da gurur duyduğumuz bir gün. İlçemize hayırlı olsun. Hep gecikmesi ifade ediliyor ve geçmişte yaşanan olumsuz tecrübeler aktarılıyordu. Siyaseti, bürokrasisi, devleti ve millet ile bir amaç içerisinde yüründüğünde bugünkü aşamada belki de Türkiye geneli mukayese edilirse rekor hızda başlanan ve bitirilecek olan bir OSB’nin sürecini yaşıyoruz. Geçmişte kaybettiğimiz zamanı telafi etmesi noktasında işbirliği içerisinde çalıştık. Son derece üst düzeyde bir katılımla objektif bir ihale süreci yaşandı. Birbirinden müstesna şirketler katıldı. Ekonomik anlamda en avantajlı teklifi veren Ünyeli firmamız Delta İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ihaleyi kazandı. Bundan sonraki süreçte bize düşen işi başlatıp sıkı bir şekilde takip etmektir. İnşallah çok kısa süre içinde OSB bitecek ve dolacak. Bu yılsonuna kadar altyapısı bitecek. Daha altyapı bitmeden fabrikaların temelinin atılacağını inanıyorum.” diye konuştu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Çevreci İstanbul Metro'suna “bisiklet parkları”

Türkiye’nin en büyük kent içi raylı sistem işletmecisi İBB, İstanbul’un metrolarında Bisiklet Parkı uygulaması başlattı. M5 Üsküdar-Çekmeköy Metrosu’nun Altunizade İstasyonu’nda pilot uygulaması başlayan çevre dostu projenin, bütün yoğun istasyonları kapsaması hedefleniyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı