Aylık arşivler: Şubat 2021

Çocukların diş sorunu eğitimini de etkiliyor

Okullarda, bazı kademelerde, yüz yüze eğitim 1 Mart’ta başlayacak. Derslerin başladığı dönemde, çocukların diş sorunları nedeniyle okullarından uzak kalmamaları için kalan bu 15 günlük sürede diş kontrollerinin yapılması, çürük, iltihaplanma gibi sorunlar varsa tedavi edilmesi çok önemli. Aksi takdirde hem eğitimlerinden geri kalabilir hem de ileride tedavisi daha zor, büyük sorunlarla uğraşmak zorunda olabilirler

 

Okullarda, uzaktan eğitim başladı, 1Mart’tan itibaren ilkokullar başta olmak üzere, kademeli bir şekilde yüz yüze eğitime geçilmesi planlanıyor. Çocukların okul sıralarına kavuşması için kalan bu 15 günlük zaman, sağlık kontrollerinin tamamlanması için büyük bir fırsat. Çünkü aylardır eğitimlerini online sürdüren çocuklar, yüz yüze eğitime geçtiklerinde, eksiklerini tamamlamak için yoğun bir programla karşı karşıya kalacaklar ve derslerinden geri kalmamaları için hasta olmamaları çok önemli. İşte bu noktada, diş hastalıkları, çocukların hayatlarını derinden etkileyen sağlık sorunları arasında ilk sıralarda yer alıyor.

Çocuklarda diş sorunlarının pandemi döneminde arttığına dikkat çeken Diş Hekimleri Akademisi Derneği Üyesi Diş Hekimi Arzu Yalnız Zogun, bu dönemde yetişkinlerin yanı sıra çocukların da bütün alışkanlıklarının, disiplinlerinin değiştiğini belirtti. “Okullar açık olduğunda sabah kalkıp diş fırçalayıp okula gidiyorlardı ama şimdi çocukların diş fırçalama alışkanlıkları da sekteye uğradı. Dolayısıyla çocuklarda diş çürükleri artmaya başladı” diyen Zogun, çocuklarda diş bakımının hayati önem taşıdığını söyledi ve ekledi: “Çünkü çocukların beslenmesi çok önemli. Her şey ağızdan geçiyor o nedenle çiğnemeleri, ağız hijyenleri çok önemli. Dolayısıyla ağızda olan bir çürük çocuğun hem yemek yemesine engel olacağı hem de bakteri oluşumunda etkili olacağı için mutlaka tedavi edilmesi gerekir.”

 

Eklem gelişimini etkiliyor

Korona virüsten korunmak için ağız ve burnun kritik öneme sahip olduğunu hepimiz biliyoruz. Ağız içi sağlığının ve hijyeninin öneminin farkına vardığımızı dile getiren Arzu Yalnız Zogun, “Bu çocuklar için çok daha önemli. Çünkü büyüme ve gelişim döneminde, çürük diş büyük bir problem. Çocuk, ağızda çürük varsa çürük olmayan tarafta yemeye başlayacak, çene ve eklem gelişimi de buna göre şekillenecektir” diye konuştu.

Çocukları, tamamen süt dişlerine sahip olanlar, karışık dişlenme dönemindekiler ve artık karışık dişlenmeden çıkıp 12 yaşın üzerinde çocukluktan erişkinliğe geçen gruptakiler olmak üzere üçe ayırdıklarını belirten Zogun, tamamen süt düşü olan çocuklarda çürüklerin çok hızlı ilerlediğine dikkat çekti ve ekledi: “Süt dişinde çürük, bir damla başladığında yetişkinlerdeki gibi yavaş ilerlemez. Bir yetişkinde, 3 yılda çürük derinleşiyorsa çocuklarda 6 ayda derinleşir ve alttan çıkacak dişe de zarar verir. O nedenle çocukların çürük kontrollerinin mutlaka yetişkinlere göre çok daha sıklıkla yapılması gerekir. Bu dönemde çocukların çürüğü olmasa bile bir hekim kontrolünden geçip koruyucu önlemlerin alınması lazım. Klinikte yapılan lazerle flor uygulamaları, fissür örtücü dediğimiz dişlerin üst yüzeyindeki girinti, çıkıntıların rehabilite edilmesi, tedavi edilmesi ve çürük oluşumuna engel olunması, ağız hijyeninin kalitesinin artırılması gibi uygulamalarla koruyucu diş hekimliği uygulamaları mutlaka yapılmalı.”

Bağışıklığı düşürüyor

Okullarda yüz yüze eğitim başladığında birikmiş dersler ve sosyal sebeplerle çocukların sağlık kontrolleri için zamanı olamayacağını vurgulayan Arzu Yalnız Zogun, o nedenle kalan 15 günlük dönemde mutlaka ağız ve diş kontrollerinin yapılması gerektiğini söyledi.

Ağız içi çürük veya diş etine bağlı enfeksiyonların çocukların gelişiminde etkili olduğunu, enfeksiyonun bağışıklık sistemini de düşürdüğünü belirten Zogun, bağışıklığın düştüğünün de yine ağızdan anlaşılabildiğini, bunların müdahalesinin yapılması için de hekim kontrolünün gerektiğini vurguladı.

“Karantina, pandemi derken yaklaşık bir yıl geçti. Bir yıldır hekim kontrolü görmeyen çocuklar, mutlaka diş hekimi kontrolüne götürülmeli. Çünkü iskelet gelişimi için önemli. Ağızda tek taraflı çiğneme, çürük, çürüğün alttaki sürekli dişe yansıması, ileriye yönelik çok daha komplike sorunlara neden olabilir” diyen Zogun, çocuğun ortodontik tedaviye ihtiyacı varsa bunun tespit edilebileceğini, hatta zamanında tespit edildiğinde, bazı çocuklarda tel tedavisine ihtiyaç kalmadan gerekli önlemlerin alınabileceğini söyledi.  

Yetişkinler gibi çocukların da estetik kaygıya sahip olduğuna dikkat çeken Zogun, görselliğin çocuk yaşlarda da çok önemli olduğunu hatırlatarak, “Ön dişlerde çürükler oluşmuşsa bunlar mutlaka tedavi edilmeli. Çünkü zaten pandemi döneminde psikolojik olarak herkes zor bir süreç yaşadı. Buna estetik kaygı da dahil olmamalı. O yüzden böyle bir çürük problemi varsa tedavi edilmeli” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İnsan yıkıcılığının sınır tanımazlığı üzerine müthiş bir hiciv öykü

Yüzyılın en iyi öykücüleri arasında sayılan, Man Booker Ödüllü George Saunders'ın insanın içinde yaşadığı dünyaya yabancılaşma eğilimini irdeleyen ezber bozan novellası Tilki 8Delidolu etiketiyle raflardaki yerini aldı. 
 
Eserinde, modern toplumların insan-doğa ilişkisi bağlamında gündemden hiç düşürmedikleri çevre sorunları ve hayvan hakları gibi önemli meseleleri hicveden yazar; rant uğruna talan edilen doğal alanların ekosistem üzerinde yarattığı tahribata dikkat çekiyor.
 
İnsanlığı, hem yapan hem bozan, hem seven hem kıran bir varlık olarak, kurnazlığıyla nam salmış bir hayvanın gözünden anlatan kitap; “sözde” girişimlerle devamlı koruma altına alındığı yinelenen doğal yaşamın planlı bir şekilde nasıl katledildiği gerçeğine de vurgu yapıyor. 

Tilki 8, diğer tilkilerden biraz farklıdır. Sürüdeki herkes de onun biricikliğinin ayırdındadır. Hayalperesttir öncelikle. Bir de delicesine meraklı! Üstelik, çat pat da olsa insan dilini öğrenmeyi başarmıştır. Hem de pencere dibinde dinlediği sevgi dolu hikâyelerden. Zihnini kurcalayan sözcüklerden aldığı cesaretle, şimdi de insanlığa dair çok özel bir şeyi daha aramaya karar vermiştir: sevgiyi. Fakat izini sürdüğü bu “nadir” bulunan şeyin, gerçek hayatta onu büyük hayal kırıklığına uğratacağına dair en ufak bir fikri bile yoktur…

Chelsea Cardinal'ın zarif desenleriyle resimlenmiş Tilki 8'in dostane öyküsü, insanların kendilerine olan özsaygılarını ve doğaya karşı sergiledikleri duyarsız tutumu sorgulatıyor.

 Gözü pek bir tilkinin kendi sözcükleriyle insanlara seslenişine aracılık eden bu merak uyandırıcı eser, kalıpların dışına çıkan dilsel yapısıyla da özgürlükçü bir anlatımı benimsiyor.

 

 “Tilki 8 aynı zamanda çevreci bir tutum takınıyor: İnsanlığın, pek değer verdiğini her daim iddia ettiği doğayı sistematik bir şekilde nasıl tahrip ettiğini vurguluyor.”
The Guardian

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Doğann ve lezzetin sesini buluşturan ‘Sakin’ Gain'de başladı

Her hafta şef Pınar Taşdemir’le İstanbul’un keşmekeşinden uzaklaşarak yalnızca doğanın ve lezzetin sesine kulak vermeye ne dersiniz? GAİN’in yeni serisi ‘Sakin’de şef Pınar Taşdemir izleyicileri hem görsel hem de işitsel meditatif bir deneyime çıkarıyor. Her bölümünde farklı bir bölgenin doğal yetiştirilmiş ürünlerinden sessiz ve tarifsiz lezzetler hazırlanan programın ilk bölümünde Kandıra’daki Narköy’deyiz.

 

Başarılı şef Pınar Taşdemir’in şehrin keşmekeşinden uzak, doğanın huzurunda yemek yapma deneyimini sessiz ve tarifsiz olarak izleyicilerle paylaştığı ‘Sakin’, Türkiye’nin yeni nesil dijital içerik platformu GAİN’de başladı. 

 

İlk bölümünde Kandıra’daki Narköy’de, mevsiminde doğal olarak yetişen sebzelerin günün mönüsüne ilham verdiği ‘Sakin’in her bölümünde seyirciler lezzetin sesini duyuyor.

 

Hem görsel hem de işitsel olarak meditatif bir deneyim sunan ‘Sakin’de izleyiciler doğanın büyülü atmosferine çekiliyor. Tabiatın içinde olmanın huzurunu yalnızca dinledikleri seslerle deneyimleme fırsatı buluyorlar.

 

Her seferinde farklı bölgelerdeki doğal çeşitliliğin sofralara taşınacağı ‘Sakin’, yeni bölümleriyle, pazar günleri GAİN’de!

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Frida Yeniden Can Bulacak

 

Türkiye’de ilk kez Bilkent Center’ın ev sahipliğinde ve Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) işbirliği ile düzenlenen Kadın Oyunları Festivali, “Frida” oyunu ile 4 Mart’ta Bilkent Sahne AST’ta başlıyor.

Ulusal ve uluslararası birçok sanat projesini gerçekleştirmiş Bilkent Center’ın ev sahipliğinde Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) işbirliği ile Bilkent Sahne AST’ta başlayacak olan Kadın Oyunları Festivali, Frida oyunu ile 4 Mart’ta perdelerini açıyor. 

Meksikalı dünyaca ünlü ressam Frida Kahlo’nun hayat hikâyesini tiyatro sahnesine taşıyan Frida oyununun başrolünde genç ve başarılı oyuncu Elif Arman yer alıyor. Emre Tandoğan’ın yönettiği, Beliz Güçbilmez’in yazdığı oyun, ünlü ressamın kendine sorduğu sorulara verdiği yanıtlarla varoluş mücadelesini anlatıyor. 

100 doğal havalandırma sistemi bulunan Bilkent Sahne AST’ta üst düzey hijyen önlemleri uygulanıyor. Bu kapsamda tiyatro severler salona HES kodu uygulaması ve ateş ölçümü ile alınacak. Sosyal mesafe kuralları gereği koltuk sayısının yarıya indirileceği salonda misafirlerin maske kullanım zorunluluklarına dikkat edilecek. 

Festival boyunca sosyal mesafe kuralları gereği boş bırakılan koltuklara, toplumsal farkındalık yaratılması amacıyla erkek şiddeti sonucunda yaşamını yitirmiş kadınların fotoğrafları yerleştirilecek. Bu koltukların satışından elde edilen gelir Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve Mor Çatı sivil toplum kuruluşlarına bağışlanacak. 

 

BİLKENT SAHNE AST FESTİVAL PROGRAMI

4 Mart Frida

9 Mart Dansöz

10 Mart Evin Kokusu

11 Mart Bernarda

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ümit Leblebici: “Enflasyonla mücadele önceliğimiz”

Türk Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Ümit Leblebici, Merkez Bankası’nın enflasyonu baskılamak için izlediği sıkı para politikasında ısrarcı olduğunu söyleyerek, “Bu kararlı duruş bankacılık sektöründe fiyatlandırmaların da buna göre yapılmasını sağladı.” dedi. Leblebici, “Enflasyon, bankacılık sektörünün önündeki en büyük engel. Merkez Bankası enflasyonun kırıldığını görene kadar sıkı para politikasını sürdürecek. Biz böyle olacağına inanıyoruz. Fiyatlandırmalarımızı da buna göre yapıyoruz” diye konuştu.  

 

Leblebici, enflasyonla mücadelede Merkez Bankası’nın bankacılık sektörüne rehberlik ettiğini, enflasyonu kalıcı olarak indirene kadar sıkı bir para politikası uygulama vurgusuna göre de sektörün kendini bu duruşa adapte ettiğini ifade etti. Leblebici, “Reel kesim enflasyonun sürekli yukarı gideceğine inandığı için sürekli fiyat artışına gidiyordu. Eğer siz gerçekten sıkı para politikası var derseniz ve fiyat artışı sürekli yukarı doğru gitmeyecek, belirli bir noktadan sonra aşağı inmeye başlayacak diye fiyatlamaya başlarsanız bu da değişiyor. Bunun aynısı bankacılık sektöründe de geçerli. Sektörün, faizler belirli bir noktadan sonra aşağı gelir diye fiyatlama yapmasıyla, uzun bir dönem fiyatlar aşağıya gelmez diye fiyatlama yapmasının arasında büyük fark var. Sektör kendini Merkez Bankası’nın söylemlerine göre sürekli adapte ediyor” dedi.

 

Merkez Bankası sıkı para politikasında kararlı

Sistemin kendini Merkez Bankası üzerinden fonladığını, para aktarım mekanizmasının da gayet iyi işlediğini dile getiren Leblebici, “Bugün açık piyasa işlemlerinin toplamına baktığımızda, sadece 280 milyar liraya yakın parayı (SWAP’lar hariç) Merkez Bankası’ndan fonlayan bir bankacılık sistemi var. Yeni fiyatlanan her mevduat her kademede yukarıya doğru çıkıyor. Bugün Merkez Bankası fonlamasının üzerinde fiyatlamalar görmeye başladık. Bunun uzun dönemde devam edeceğini düşünüyorum. Çünkü Merkez Bankası ısrarlı bir şekilde fiyat seviyesinin ve enflasyonun kırıldığını görmeden bu para politikasından vazgeçmeyeceğini söylüyor. Bankacılık sektörü fiyatlarını yukarı doğru almaya başladı. Bu, uzun vadede kalıcı bir sıkı para politikasının içinde olduğumuzun göstergesi” ifadelerini kullandı.

 

Faizlerde düşüş beklemediklerinin altını çizen Leblebici, “Sanayi üretimi canlı, emtia piyasaları da yukarı yönde seyrediyor. Hizmet sektörünün de açılmaya başlamasıyla bir enflasyon baskısı olacaktır. Dolayısıyla kısa dönemde bir faiz indirimi sektörü riske sokabilir. Uzun dönemde bulunduğumuz faizin üzerine çıkmamız gerekebilir” diye konuştu. 

 

TL’ye dönüş trendini görmeye başladık

Piyasanın en çok merak ettiği döviz fiyatlarıyla ilgili de konuşan Leblebici, geçen yıl 8.5’u aşan dolarda benzer yükselişlerin olmasını beklemediklerini söyledi. Leblebici şöyle devam etti: “Maalesef 2020’de 5.5’lardan 8.5’lara kadar ara vermeyen bir kur artışı oldu. Dolayısıyla 8.5 tahminleri bu trendin devam edeceği öngörüsüyle yapılıyor. Bu çok doğru gelmiyor bana. Zaten geçen yıl yaşanan 8.5 seviyesi de normalin üzerinde bir seviyeydi. Döviz aynı zamanda bir tasarruf aracı. Ancak tasarrufu koruyabileceğiniz ortam bugün faiz tarafı. Bugün yüzde 17-18 gibi Merkez Bankası faizine yakın mevduat faizleri söz konusu. Stopaj etkileriyle baktığınızda neredeyse nete yakın bir getiriniz oluyor.”

 

Vatandaşın da yavaş yavaş dövizini bozdurmaya başladığını vurgulayan Leblebici, “Döviz kuru düşüşe geçeli üç ay oldu. Döviz yükselir mi beklentisi kırılmaya başladı. Tasarruf sahipleri sıkı para politikasının kararlı bir şekilde uygulandığını gördükçe tercihini TL’den yana yapacaktır. Zaten bu trendi de görmeye başladık. Kurumsal firmalarda da benzer bir trend var.” diye konuştu. Bankalara efektif girişlerin de olduğunun altını çizen Leblebici, kurumlar tarafında da döviz bozdurma hamlelerinin başladığı bilgisini verdi. Leblebici, “Kurumların kendilerine has borçlanma yapıları vardı. Dövizle borçlanmalarıyla ilgili kendilerini hedge etme mekanizmaları vardı. Kurun daha stabilize olduğunu gördükçe döviz almaktan vazgeçip bozdurmaya başladılar” dedi. 

 

Krediler geçen yılki kadar büyümez

Kredi maliyetlerinde de önemli bir gevşeme beklemediklerini ifade eden Leblebici, “Bizim tahminimize göre büyürsek zaten 2021’de hiçbir şey yapmasak bile yüzde 4-4.5 büyüme gözüküyor. Kredi büyümesi hızlı bir şekilde devam ederse bu kontrol edemeyeceğimiz bir yere gidebilir. O yüzden Merkez Bankası çok doğru bir iş yapıyor. 2020 ve 2021 yıllarını birleştirip, hız limitinin içine girmeye çalışıyor. Yapılması gereken de bu. Bu da sürdürülebilir büyüme için yapılıyor. Biz buna bakmalıyız. Dengelemeye ihtiyaç var. Bu yıl çok hızlı büyürseniz gelecek yıl küçülmeniz gerekiyor. Dolayısıyla daha yumuşak bir büyümeyi devam ettirmeniz gerekiyor” diye konuştu. 

 

Sistemde verilen kredinin toplanan mevduattan fazla olduğunu belirten Leblebici, sistemde 1,5 milyar liraya yakın mevduat toplandığını, 2,3 milyar liraya yakın da kredi verildiğini söyledi. Leblebici, “Sene başından beri kredide büyüme yok, aksine yüzde 1-2’ye yakın küçülmeler var. Kredide büy&uum
l;me gelir ama şiddetli bir büyüme olacağını sanmıyorum. Enflasyon seviyelerine yaklaşma ihtimali bana mümkün gelmiyor. 2020’de fazla kredi talebi oldu, bu durum 2021’e daha az kredi talebi olarak döndü. Dolayısıyla kredilerin geçen yılki kadar büyüme ihtimali bence yok.” şeklinde konuştu. Geçen yıla göre reel kesim bilançolarının daha iyi durumda olduğunu vurgulayan Leblebici, “Reel sektör kendini ayarlamış durumda. Sanayi üretimi kuvvetli. Bugün beyaz ve kahverengi eşyada kuvvetli bir sanayi üretimi var. Turizm salgından en fazla etkilenen sektör ama bu sene 2020’nin iki katından fazla iyileşme olacağını da düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

 

Kârımızı dengeledik

2020 zor bir yıl olmasına rağmen TEB olarak çok büyük bir problem yaşamadıklarını, kârı da dengelediklerini dile getiren Leblebici, “Önemli olan bunun sürdürülebilir olması. 2021’de stratejimizi yine ekonomik verilere ve Merkez Bankası’nın öngördüğü şeylere adapte etmeye çalışıyoruz. Bu yıl enflasyon etkisiyle büyüme biraz zorlanacak. Dolayısıyla maliyet yönetmeye, kendimizi optimize etmeye çalışıyoruz. Dijitale biraz daha ağırlık veriyoruz. Verimliliği ayarlamaya çalışıyoruz. Projeksiyonlarımız üç ila beş yıllık. Üç yıllık projeksiyonumuza paralel hareket ediyoruz. Dolayısıyla optimumla kendimizi sağlıklı bir şekilde büyütmeye çalışıyoruz” dedi. 

 

Şube sayısında optimum seviye olarak gördükleri 450-500 şube ölçeğine devam ettiklerini, bir yandan da hızla dijitalleşme yatırımları yaptıklarını ifade eden Leblebici, “Bugün sektör altyapı olarak sürecin tamamını dijital yapabilir ama düzenleyici otoritenin de ona adapte olması lazım. Şimdi düzenleyici otorite ona adapte olmaya başlıyor. Uzaktan erişime, uzaktan müşteri edinmeye izin vermeye başladı. Bunlar geldikçe bu optimum seviyeler biraz daha gelişecek” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Pandeminin eğlenceli şarkısı “Bugün Biraz Temizlik Yaptım” yayında!

Yaşamı müzikle iç içe olan iş insanı Nurten Ünsev, Del Luce Prodüksiyon’dan bir süre önce yayınladığı ve sosyal medyada büyük ilgi gören şarkısı “Bugün Biraz Temizlik Yaptım”a eğlenceli bir video çekti. Pandemi sürecinde çok kişinin önem verdiği fiziksel ve ruhsal temizliği şarkısında dile getiren Ünsev, klipte bol bol temizlik yaptı.

Dijital mecralarda yayınlandığı andan itibaren sosyal medya kullanıcıları tarafından sıkça kullanılan şarkıyı eğlenceli bir anlatımla video haline getiren Nurten Ünsev “Pandemi sürecinde hepimiz evimiz ve çevremizde, gerek manevi gerek ise fiziksel temizlik yapmaya başladık. Bu şarkımda da özellikle biz kadınların yaşamış olduğu bu durumu eğlenceli bir dille anlatmak istedim” diyor.

Dünyada yaygın hale gelmesini amaçladığı Hibrit Müzik tarzında şarkılar yapan Nurten Ünsev, Hibrit müzik için; ana yapısı pop olan tek bir parçanın aynı harmonide, birkaç tarzın ve tekniğin kullanılmasıyla birlikte, yorumcunun değişik ses renkleri ile solo yorumlarını katarak harmanlaması ve sunumu şeklinde ifade ediyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Turist sayısı 5 milyona düştü

2020 yılında, İstanbul’a gelen yabancı turist sayısı yüzde 66.4 azalarak 5 milyona geriledi. En çok turist Rusya Federasyonu ve Almanya’dan geldi. Konaklama tesislerine gelen yabancı turist oranı yüzde 53’e düşerken toplam geceleme süresi yüzde 56.7 azaldı. Konaklama tesisi doluluk seviyesi yüzde 24.2’ye indi. 2020 yılında havayolu ile gelen- giden yolcu sayısı 40 milyon; dış hatlar yolcusunun payı yüzde 47.3 oldu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İmamoğlu: “İBB çatısı altındaki varlığı kalıcı olacak”

Başkan Ekrem İmamoğlu, İBB Meclisi’nin 15 Ekim 2020’de aldığı kararla Şehir Tiyatroları’na devredilen Şişli’deki Kenter Tiyatrosu’nda incelemelerde bulundu. “Artık Kenter Tiyatrosu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin” diyen İmamoğlu, Türk Tiyatrosu’nun duayen sanatçıları Yıldız-Müşfik Kenter kardeşlerin adının bu şekilde yaşatılacağını söyledi. İmamoğlu, “Bu tabi İstanbul’un zenginliği. Bu zenginliğin, İBB çatısı altındaki varlığının çok değerli ve çok kalıcı olacağını düşünüyorum. Bu manada işimiz yeni başlıyor” dedi. Müşfik Kenter’in kızı, Yıldız Kenter’in yeğeni Elvan Kenter de duygularını, göz yaşları eşliğinde, “Şu anda çok heyecanlıyım, kelimeleri söyleyemiyorum. Biz de çok heyecanlıyız, tiyatronun isminin, halamın, babamın bu şekilde devam etmesinden dolayı. Çok mutluyum” sözleriyle dile getirdi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

AKOM: Yarın yer yer yağışlar yaşanabilir

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM) verilerine göre, yoğun kar yağışının kentteki etkisi azalacak. Öğle saatlerinden itibaren hafifleyen “deniz etkisi kar” (DEK) yağışının, rüzgarın güneyli yönlere dönmesiyle birlikte, akşam saatlerinde sona ermesi bekleniyor. Yarın sabah saatlerinde Marmara bölgesine gelen yeni bir alçak basınç sisteminin etkisiyle karla karışık yağmur, yer yer kar yağışı yaşanabileceği de tahmin ediliyor. Sistemin hafta sonu bölgeyi terk edip sıcaklıkların mevsim normallerine yükselmesi de tahminler arasında.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yüreğir’de El Ele Gönül Gönüle Hizmet

Yüreğir Belediye Başkanı Fatih Mehmet Kocaispir, sabah saat 06.00'da şantiyedeki işçilere sürpriz yaptı.

Gün doğmadan mesaiye başlayıp gece yarılarına kadar ilçe genelinde yoğun bir çalışma yapan işçileri belediye şantiyesinde ziyaret eden Başkan Kocaispir, Makine İkmal, Fen İşleri, Temizlik ve Park Bahçeler ekipleri ile kahvaltı yaptı.

Sıcak çorba ve çay ikramının yapıldığı buluşmada işçilerle sohbet eden Başkan Kocaispir, “Mesai arkadaşlarımızla birlikte el ele gönül gönüle Yüreğirli hemşehrilerimize mahcup olmamak için elimizden gelenin en iyisini yapmaya gayret gösteriyoruz. İşçi kardeşlerimiz hizmet üretirken sıkıntı yaşamasın diye tüm tedbirlerimizi alıyoruz.” dedi.

Şantiyede birimleri tek tek gezen ve işçilerle yakından ilgilenen Başkan Kocaispir, dile getirilen konuları not alarak gereken işlemlerin yapılacağı sözünü verdi.

Başkan Kocaispir işçileri daha sonra mesailerine uğurladı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı