Aylık arşivler: Şubat 2021

Jaguar Land Rover Sıfır Karbon Ayak İzi Hedefiyle Yeni Stratejik Planını Açıkladı

Kalıcı bir sürdürülebilirlik hedefiyle yola çıkan Jaguar Land Rover, dünyanın en çok arzu edilen lüks otomobillerinin çevreye olan etkisini minimuma indirecek. 2030 yılına kadar Land Rover satışlarının yüzde 60’ını, Jaguar satışlarının ise yüzde 100'ünü tamamen elektrikli modellerden oluşturacak şekilde yeniden yapılanan Jaguar Land Rover, 2039 yılına kadar tedarik zincirinden, ürünlerine ve operasyonlarına kadar tüm alanlarda karbon nötr olmayı amaçlıyor. Stratejiyi hayata geçirebilmek için yıllık 2,5 milyar sterlin harcayacak olan Jaguar Land Rover, bütçeyi başta elektrifikasyon teknolojileri olmak üzere bağlantılı hizmetler ve veri merkezli ekosistemin oluşturulmasında kullanacak.  

 

Yeniden yapılanma kararını dijital bir basın toplantısıyla duyuran Jaguar Land Rover CEO’su Thierry Bolloré, Reimagine stratejisinin her iki markanın da rakipsiz olduğu özelliklerini geliştirmeye imkan tanıdığına işaret etti.  Reimagine yaklaşımıyla mevcut fikir ve teknolojiler için bir sıçrama gerçekleştirme hedeflediklerini belirten Bolloré, çevik bir organizasyon yapısıyla her alanda verimliliklerini de yükselteceklerini sözlerine ekledi.

 

Jaguar Elektrikli Olarak Yeniden Doğacak 

Önümüzdeki 10 yıl içerisinde hem Jaguar hem de Land Rover’ın ayrı altyapılar üzerinde elektrikleneceğini belirten Bolloré, Jaguar markasının temsil ettiği tüm değerleri modernize lüks kavramıyla baştan tasarlayacaklarını, 2025 yılı itibarıyla Jaguar’ın tamamen elektrikli bir marka olarak yeniden doğacağını belirtti. 

 

İlk Tamamen Elektrikli Land Rover 2024’de Yollarla Buluşacak

Lüks SUV segmentinin tartışmasız lideri Land Rover araçlarının da 2 yeni platform üzerinde elektrikleneceğini belirten CEO, Reimagine stratejisi kapsamında ilki 2024 yılında yollarla buluşmak üzere önümüzdeki 5 yıl içinde tamamen elektrikli 6 Land Rover modelini pazara sunacaklarını söyledi. 

 

Kalite ve verimlilik

Yeni modernize lüks anlayışı yaratmanın hedeflendiği Reimagine stratejisi kapsamında, Jaguar ve Land Rover için en son teknoloji elektrifikasyon altyapısını destekleyen üç ayrı platform inşa edilecek. Bu platformlardan biri Jaguar, ikisi Land Rover için üretim yapacak. Jaguar’ın yeni platformu tamamen elektrikli modeller için tasarlanırken, Land Rover platformları ise hem elektrik destekli içten yanmalı motor, hem de tamamen elektrikli modellere uygun şekilde "Modüler Boylamsal Mimari (MLA)"yi kullanacak. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Emirates, Dubai-İstanbul Arasındaki Uçuşlarının Sayısını Artırıyor

Emirates, 2 Mart 2021'den itibaren haftanın her günü gerçekleştirdiği mevcut uçuşlarına, haftada dört ilave uçuş ekleyerek Dubai ile İstanbul arasındaki uçuşlarının sayısını artıracağını duyurdu. Eklenecek dört yeni uçuş, İstanbul'a haftalık Emirates uçuşlarının toplam sayısını 11'e çıkaracak.

 

İlave Dubai – İstanbul uçuşu EK 123 sefer sayısı ile, saat 10: 35'te Dubai'den kalkacak  ve saat 14: 40'ta İstanbul'a varacak. Dönüş uçağı EK124 ise, İstanbul'dan 16: 25'te hareket edecek ve 21: 45'te Dubai'ye varacak.

 

Yeni uçuşlar, Maldivler, Singapur, Mumbai, Kabil, Lahor, Karaçi dahil Uzak Doğu, Hint Okyanusu Adaları ve Batı Asya'daki çoğu şehre olan bağlantıyı artıracak.

 

Dubai ve İstanbul kalkışlı uçuşlar her gün Boeing 777- 300ER ile gerçekleşecek. Bilet rezervasyonları adresinden, Emirates Uygulaması üzerinden, Emirates satış bürolarından, seyahat acentelerinden ve online seyahat acenteleri kanalı ile gerçekleştirilebilir.

 

Esneklik ve güvence: Emirates'in rezervasyon politikaları, yolcularına seyahat planlarında esneklik ve güven sunar. 30 Eylül2021 tarihinde veya öncesinde seyahat etmek üzere bir Emirates bileti satın alan yolcular, seyahat planlarını değiştirmek zorunda kalmaları durumunda cömert rezervasyon koşullarından ve seçeneklerinden yararlanabilmekteler. Yolcular seyahat tarihlerini değiştirme veya bilet geçerlilik süresini iki yıl uzatma seçeneklerine sahiptir.

 

Güvenle Seyahat Edin: Tüm Emirates yolcuları havayolunun sektörde bir ilk olan, çoklu risk içeren seyahat sigortası ve COVID-19 teminatı sayesinde güvenle ve ekstra gönül rahatlığıyla seyahat edebilir. Bu teminat, 1 Aralık 2020 tarihinde veya sonrasında satın alınan tüm biletler için Emirates tarafından yolculara ücretsiz olarak sunulmaktadır. COVID-19 tıbbi teminatına ek olarak, Emirates’in bu hizmeti, diğer çoklu risk içeren seyahat sigortası ürünlerine benzer şekilde seyahat esnasındaki ferdi kazalar, kış sporları teminatı, kişisel eşyaların kaybı ve beklenmedik hava sahası kapanışları nedeniyle seyahatlerdeki aksaklıklar için koşulları, seyahat önerileri ve tavsiyeleri de içermektedir.

 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Tek bilgisayarla 10 farklı bağlantı imkanı! // Mcdodo

Kurulduğu 2013 yılından bu yana sektörde hızlı bir yükseliş gösteren global aksesuar markası Mcdodo, günlük pratik kullanım ihtiyaçlarına göre ürettiği şarj kabloları, powerbank’ler ve kablosuz şarj cihazlarıyla kısa süre içinde sektörün öncü markası haline geldi. Sunduğu ürünlerde kullandığı malzemenin kalitesine, tasarımının özgünlüğüne ve ürünlerin işlevsel oluşuna önem veren Mcdodo; ihtiyaca yönelik, ekonomik ve inovatif ürünleri tüketiciyle buluşturmaya devam ediyor.

 

Bu ürünlerin başında gelen çoklayıcı hub’larıyla oldukça iddialı olan Mcdodo, 5’li 6’lı 8’li 10’lu girişlere sahip olan farklı seçenekleriyle, farklı ihtiyaçlara hitap ediyor.

 

Her şeyi aynı anda isteyenlere!

 

Bilgisayarların ve akıllı telefonların artık bizim için bir aletten çok hayatımızın bir parçası olduğu günümüzde, aynı anda birden fazla iş yapmak istemek de çağın gerekliliği haline geldi. Çok girişli hub’larıyla buna imkan veren Mcdodo’nun özellikle 10’lu hub çoklayıcısı; HDMI, PD, USB4, SD/TF, LAN ve VGA girişleriyle kullandığınız bilgisayarı dilediğiniz herşeyi yapabileceğiniz bir teknoloji üssüne çeviriyor. Bu çok fonksiyonlu genişletme adaptörü, özellikle MacBook’lar için HDMI, USB, VGA, PD100W, Gigabit LAN, TF Card Slot ve SD Card Slot özelliklerini bir arada topluyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Prof. Dr. Hüseyin Vural 20. Vehbi Koç Ödülü’nün Sahibi Oldu

Vehbi Koç Vakfı tarafından, insanların yaşam kalitesinin artırılmasına katkıda bulunan kişi ve kurumları teşvik etmek amacıyla her yıl; kültür, eğitim ve sağlık alanlarından birine verilen Vehbi Koç Ödülü, bu yıl eğitim alanındaki öncü nitelikteki çalışmalarından dolayı İlköğretim Okullarına Yardım (İLKYAR) Vakfı ve vakfın kurucusu Prof. Dr. Hüseyin Vural’a verildi. Pandemi şartları nedeniyle dijital platformda gerçekleştirilen ve Arter’in ev sahipliği yaptığı törende konuşan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, “Özgür düşüncenin temeli olan eleştirel okuma, analitik düşünme ve sentezleme becerilerini henüz okul yıllarında kazanan, donanımlı, bilim, kültür ve sanat alanlarında bilgi ve ilgi sahibi bireyler yetiştirmek, hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu memleketin müreffeh ve aydınlık yarınları için eğitimi en önemli, en öncelikli meselemiz olarak görmeliyiz. Başka türlü, Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’ nesillerini nasıl yetiştirebiliriz? Ne mutlu ki bu bilinci haiz, elini taşın altına koyan, koşullar ne olursa olsun herkesten evvel koşan, topluma liderlik eden vatansever insanlarımız var. Bu akşamki ödülümüzün sahibi de, işte böyle değerli bir kişi ve hikâyesi de kendisi kadar özel” dedi.

 

 Prof. Dr. Hüseyin Vural ise İLKYAR ile yurdun dört bir yanında dokundukları çocukların ve gençlerin öykülerine yer verdiği konuşmasında “Çocuklara dokunduğunuz zaman çocuklar kendi kapasitelerini ortaya çıkarabiliyor. Her şeyin başı öz güven. Köy çocukları, eğitimde bu ülkenin en şanssız olan çocukları. Taşımalı eğitimle başka merkeze güzel okullara gidiyorlar, ancak okulun kaynaklarından pek faydalanamıyorlar. Hâlbuki bu ülkenin Edison’u büyük şehirlerden çıkacak diye bir şart yok. O köylerde belki de Edison’lar gizli. Bu köy çocuklarından bazılarını Bilim Elçimiz olarak belirledik. Kendilerine çeşitli kaynaklar ilettik. Onlarla tablet üzerinden konuşuyor, deneyler yapıyoruz. Hayattaki en büyük yaşam motivasyonum, o çocukların güzel yerlere geldiklerini, ülkesine, milletine, insanlığa katkı sağladıklarını görmektir. Yaz Bilim Okulumuz 19 yıldır sürüyor. Kendi konusunda en iyi bilim insanları çocuklar ile buluşuyor. Yaz Bilim Okulu senede sadece 8-9 gün. Bunu yıl boyunca yapalım arzusundayız. Onun için de bir rüyamız var, köylerden ve şehirlerden çocukların geleceği, en güzel şekilde altyapısını kuracağımız ve sürekli güncelleyeceğimiz laboratuvarlar ile tüm çocuklara, anne ve babalara hitap edecek Bilim Sanat Köyü’nü kurmak istiyoruz” dedi.

 

Türkiye’nin ilk özel vakfı olarak 52 yıl önce kurulan Vehbi Koç Vakfı’nın her yıl sırasıyla kültür, eğitim ve sağlık alanlarında verdiği Vehbi Koç Ödülü’nün bu yıl “eğitim” alanındaki sahibi, pandemi şartları nedeniyle dijital platformda gerçekleştirilen ve Arter’in ev sahipliği yaptığı törende açıklandı. Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu; Prof. Dr. Mehmet Ali Alpar’ın başkanlığını yaptığı, Prof. Dr. Petek Aşkar, Prof. Dr. İpek Gürkaynak, Prof. Dr. Hasan Şimşek ve Işık Tüzün’den oluşan Seçici Kurul’un önerdiği 3 aday arasından, “eğitim” alanındaki öncü nitelikteki çalışmaları ile 20. Vehbi Koç Ödülü’ne “İlköğretim Okullarına Yardım (İLKYAR) Vakfı” ile vakfın kurucusu Prof. Dr. Hüseyin Vural’ı lâyık gördü. 

 

Tören, bir Vehbi Koç Vakfı Kuruluşu olan ve sanatın tüm disiplinlerini kapsayan programıyla herkes için erişilebilir, canlı ve sürdürülebilir bir kültür ve yaşam platformu sunan Arter’de düzenlendi. 2019 yılında Dolapdere’deki yeni binasına taşınan Arter’de iki adet performans salonu bulunuyor. Törenin gerçekleştirildiği Sevgi Gönül Oditoryumu, film programları, konuşma ve söyleşilerin yanı sıra performans sanatından örneklere, dans ve devinim çalışmalarına ve küçük akustik dinletilere de ev sahipliği yapıyor.

 

Törenin sunuculuğunu ise İLKYAR gönüllüsü olarak 3 yıldır görev yapan ve bu süreci “hayatımı değiştiren, köyümün sınırlarını aşmamı sağlayan yolculuğum” olarak anlatan Karadeniz Teknik Üniversitesi yüksek lisans öğrencisi Fatma Yıldırım yaptı. 

 

Prof. Dr. Hüseyin Vural, İLKYAR Vakfı’nın ilk tohumlarını 1977 yılında Amerika’da doktora eğitimi sırasında attı. Vakıf, Vural’ın Türkiye’ye dönmesinin ardından çocukların hayal güçlerini desteklemek, özgüvenlerini geliştirmek ve her türlü yeteneklerinin ortaya çıkmasına olanak tanımak amacıyla Prof. Dr. Vural Altın, Prof. Dr. Sıddık Yarman ve Prof. Dr. Mahir Arıkol ile birlikte 1998 yılında kuruldu. Çocukları ilgi alanları doğrultusunda motive etmek, yatılı okullara kitap, eğitim, spor, oyun materyali sağlamak, köy okullarındaki çocuklara okuma zevki aşılamak ve kitap yardımı ulaşmamış okul bırakmamak hedefiyle uzun yıllardır karınca kararınca adımlar atan İLKYAR Vakfı’nda, çalışmalar gönüllülük esasıyla yürütülüyor. Gönüllüler ulaştıkları köy okullarında edebiyattan resme, matematikten fiziğe kadar birçok alanda eğlenceli etkinlikler düzenliyor, ihtiyaç sahibi öğrencilere burs veriyor, hediyeler dağıtıyor, etkinliklerde başarılı olan çocukları Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi’ndeki yaz okullarında ağırlıyor. 

Vehbi Koç Vakfı ve Koç Holding’in Youtube kanallarında yayınlanan törende konuşan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, “Pandemi nedeniyle online olarak düzenlediğimiz bu ödül töreni, Vehbi Koç'u, vefatının 25’inci yılında bir defa daha anmak, hayatını adadığı değerleri hatırlatmak için bize kıymetli bir imkân sunuyor. Vehbi Koç’un ‘Ülkem varsa ben de varım’ sözü, tüm paydaşlarımızla kader birliği yaptığının ve zamanının çok ötesindeki vizyonunun göstergesidir. Bu sorumluluk duygusuyla eğitim, sağlık ve kültür alanlarında ülkemize çok değerli kurumlar kazandırmıştır. Onun ideallerini yaşatmak bizim için büyük bir gurur kaynağı ve onurlu bir vazifedir” dedi. 

Ömer M. Koç: “Salgınla birlikte eğitimde fırsat eşitsizliği daha da derinleşmiş görünüyor.”

“Bu akşam sadece çok değerli bir kuruluşumuzu ve insanımızı ödüllendirmekle kalmayıp azimle çalıştığımız takdirde neleri başarabileceğimize bir defa daha şahit oluyoruz” diyerek
sözlerini sürdüren Ömer M. Koç şöyle devam etti: “Hiç şüphe yok ki, içinden geçtiğimiz Covid-19 salgınının pek çok konuda menfi etkileri oldu. Ancak eğitim alanındaki sonuçları özellikle dikkat çekici ve üzücü. Milli Eğitim Bakanlığımızın web sitesinde yayımladığı ‘Sayılarla Uzaktan Eğitim’ istatistiklerine baktığımızda, yaklaşık 2,5 milyon öğrencinin Eğitim Bilişim Ağı’na erişemediğini görüyoruz. Devletimizin sahadaki durumu yakından izliyor olması, eminim alınan önlemlere de ışık tutuyordur. Her hâlükârda öğrencilerimizin yüzde 15, yüzde 16’sının sistemin dışında kalması vahim bir tabloya işaret ediyor. Korkarım, bu durum bilhassa sosyoekonomik bakımdan geri kalmış yörelerimizdeki evlatlarımızı daha da olumsuz etkiliyor. Özetle, salgınla birlikte süregelen sorun daha da büyümüş, eğitimde fırsat eşitsizliği daha da derinleşmiş görünüyor. Bizim en büyük sorumluluğumuz çocuklarımızı hızla değişen dünyaya, bugünden çok farklı bir geleceğe hazırlamaktır. Onları 21. yüzyılın yetkinlikleriyle donatmalı, gerekli meziyetleri kazandırmalıyız ki; yarının dünyasında kendilerine yer bulmanın ötesinde, söz sahibi de olabilsinler. Özgür düşüncenin temeli olan eleştirel okuma, analitik düşünme ve sentezleme becerilerini henüz okul yıllarında kazanan, donanımlı, bilim, kültür ve sanat alanlarında bilgi ve ilgi sahibi bireyler yetiştirmek hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu memleketin müreffeh ve aydınlık yarınları için eğitimi en önemli, en öncelikli meselemiz olarak görmeliyiz. Başka türlü, Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’ nesillerini nasıl yetiştirebiliriz? Ne mutlu ki bu bilinci haiz, elini taşın altına koyan, koşullar ne olursa olsun herkesten evvel koşan, topluma liderlik eden vatansever insanlarımız var. Bu akşamki ödülümüzün sahibi de işte böyle değerli bir kişi ve hikâyesi de kendisi kadar özel” dedi.

 

Prof. Dr. Hüseyin Vural: “Bu ülkenin Edison’u büyük şehirlerden çıkacak diye bir şart yok. Bu bilinçle Türkiye’nin 81 ilindeki 81 köyüne kitap, bilgisayar ve internet bağlantısı sağladık. Böylece öğrencilerin EBA’ya erişimi mümkün oldu…”

Ödülünü Ömer M. Koç’un elinden alan Prof. Dr. Hüseyin Vural, İLKYAR’ın yurdun dört bir yanında dokunduğu çocukların ve gençlerin öykülerine değindiği konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Bu çocukların hepsini güzel etkinliklerle bir araya getirebilmek ülkemizin geleceği için çok yararlı olacaktır, diye düşünüyorum. Çocuklara dokunarak önemli olduklarını hissettirirseniz, onlar da kapasitelerini ortaya çıkarmak için büyük bir heyecanla çalışıp, her yere ulaşabiliyor. Şu anda teknoloji ilerlerken bir sürü caydırıcılar ortaya çıkıyor. 2 terabaytlık bellekler satılıyor. 4 terabaytlık olanlar da yakında satılmaya başlar. 4 terabaytlık bir bellekte 500 bin kitabı saklayabilirsiniz, yani insanlığın bütün birikimini cebinize koyabilirsiniz. Bu birikimi özümseyerek çok güzel şeyler yapabiliriz. Ama yanlış amaçlara doğru yönlenirsek, teknoloji fayda değil, uyuşturan bir rol oynamaya başlar. Sosyal medyadan o kadar ilginç bilgi ve görüntüler akıyor ki; o mükemmellikler karşısında hayran oluyoruz, ama yavaş yavaş çocuklar da, bizler de uyuşmaya başlıyoruz. ‘Biz yapamayız, onlar yapmış hepsini’ diye bir psikoloji içerisine giriyoruz. Ancak bilgiyle beslenmiş özgüvenle insanlığa yenilikler sunabiliriz.”

Başlattıkları Bilim Elçisi projesini anlatan Prof. Dr. Hüseyin Vural şöyle devam etti: “81 ildeki 81 köy çocuğunu kütüphaneci olarak belirledik. Hep birlikte bilgisayarın başına toplanıp EBA derslerini izleyebiliyorlar. Köy çocukları eğitimde bu ülkenin en şanssız olan çocukları. Çünkü taşımalı eğitimle başka il, ilçe, taşıma merkezindeki güzel okullara gidiyorlar. Orada dersler saat iki, iki buçuk civarı bitince hemen servise binip geri dönüyorlar. Okullarındaki kaynaklardan yeterince yararlanamıyorlar. Köylerinde hayat neyi gerektiriyorsa onu yapıyorlar, ya hayvanların altını temizliyorlar, ya da analarına yardım ediyorlar. Eğitimden uzaklaşıyorlar. Hâlbuki bu ülkenin Edison’u büyük şehirlerden çıkacak diye bir şart yok. O köylerde belki de pek çok Edison gizli. Okuma heyecanının sürmesi gerekir. Milli Eğitim Bakanlığımızın çok güzel bir sloganı var, ‘Eğitimde ihmal edilecek tek birey bile olamaz.’ ‘Bilim Elçilerimiz’ kütüphaneci gibi çalışıp, çocuklara kitapları dağıtıyorlar. Onlarla internet üzerinden konuşuyoruz, deneyler yapıyoruz. Bilim Elçilerimiz ile büyük bir yolculuğa başladık. Çok güzel çocuklar ve çok iyi yerlere geleceklerine inanıyorum. Onların insani değerlerini, sevgilerini, saygılarını, gülümsemelerini koruyup, milletimize hizmet edecekleri günleri görmek için yaşıyorum.”

 

Prof. Dr. Hüseyin Vural, TÜBİTAK’ın desteklediği Yaz Bilim Okulu’nun 19 yıldır sürdüğünü de anlatırken, “Bilim Okulumuz ODTÜ kampüsünde gerçekleşiyor. ODTÜ’nün bilim insanları çocuklar ile buluşuyor. Çocuklar kendi deney setlerini geliştiriyor ve birçok etkinlik gerçekleştiriyorlar. Böylesine dolu dolu geçen bir Yaz Bilim Okulu’nda söz veriyorlar, ‘Biz de sizin gibi olacağız, ülkemize, milletimize faydalı bireyler olacağız’ diyorlar. Yaz Bilim Okulu her sene 8-9 gün kadar sürüyor. Bunu yıl boyunca yapalım arzusundayız. Onun için de bir rüyamız var, köylerden ve şehirlerden çocukların geleceği, en güzel şekilde altyapısını kuracağımız, sürekli güncelleyeceğimiz laboratuvarlar ile tüm çocuklara, anne ve babalara hitap edecek Bilim Sanat Köyü’nü kurmak istiyoruz” dedi.

 

Prof. Dr. Hüseyin Vural, “İyi ki Vehbi Koç bu vakfı kurmuş. İyi ki sizler böyle güzel şeylere devam ediyorsunuz. Vehbi Koç’u rahmetle anıyor, hepinize çok teşekkür ediyorum” diyerek sözlerini tamamladı. 

Prof. Dr. Hüseyin Vural Hakkında: 

1951 yılında Sarayköy-Denizli’de dünyaya gelmiştir. 1973 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nden mezun olan Vural, 1976 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde yüksek lisansını, 1982’de ise Rutgers University’de doktora eğitimini tamamlamıştır. Prof. Dr. Hüseyin Vural, 1987 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Makina Mühendisliği bölümünde öğretim üyesi olmuş, ODTÜ Sürekli Eğitim Merkezi’nin başkanlığını da yürütmüş ve 2018 yılında O
DTÜ’den emekli olmuştur. Prof. Dr. Hüseyin Vural, İLKYAR Vakfı’nın başkanlığını kuruluşundan beri sürdürmektedir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Çocuğa empati yapmayı öğretebilirsiniz

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Nuran Günana, çocuklarda empati duygusunun gelişimine ilişkin önemli tavsiyelerde bulundu. 

 

Empati öğretilen bir beceridir

 

Empatinin en genel anlamıyla kişinin kendisini duygu ve düşüncelerinden soyutlayarak diğer kişilerin duygularını, düşüncelerini ve olaylara bakış açılarını anlayabilme kabiliyeti olduğunu dile getiren Nuran Günana, empatinin hem olumlu benlik algısının gelişmesine yardımcı olduğunu hem de kişinin davranışlarının başkalarının duygu ve davranışlarını nasıl etkileyebileceğini düşünebilmesi için önemli bir anahtar rolünde bulunduğunu söyledi.

 

Empati, sağlıklı ilişki kurulmasına yardımcı oluyor

 

Uzman Klinik Psikolog Nuran Günana, “Empati yapmak sosyal ilişkileri kolaylaştırır ve kişilerin sağlıklı ilişkiler kurmasını sağlar. Empati çocuklar için son derece önemlidir. Bu beceriye sahip olan çocuklar kendilerini güvende hissederler ve insanlarla güçlü ilişkiler kurarlar. Empati becerisi doğuştan gelen bir özellik değildir, aksine zaman içerisinde öğretilen ve öğrenilen bir beceridir” diye konuştu.

 

Empatinin temeli yaşamın ilk yıllarında atılır

 

Empatinin temellerinin yaşamın ilk yıllarında atıldığını kaydeden Nuran Günana, anne ile çocuk arasında oluşan sevgi, ilgi ve şefkate dayalı ilişki çocuğun çevresine de aynı şekilde ilgi ve şefkat göstermesini sağladığını vurgulayarak şunları söyledi: “Annenin bebeğin ihtiyaçlarını doğru şekilde düşünüp anlayarak karşılaması çocuğun empati kurma becerilerini geliştirir. Bu aynı zamanda zihinsel gelişimi de olumlu yönde etkiler.” 

 

Onlara değer verin ki değer vermeyi öğrensinler

 

Çocukların hayatta örnek aldığı ilk kişilerin anne ve babaları olduğunu hatırlatan Nuran Günana, çocukların empatiyi de anne-babalarından ve sosyal çevrelerinden öğrendiğini vurguladı. Çocuklarının duygusal ihtiyaçlarını karşılayan ve duygularına şefkatli bir şekilde yanıt veren anne ve babaların empatiyi öğrettiğini belirten Nuran Günana,“Çocuğa sevgi ve şefkat verildiğinde, duygusal ihtiyaçları karşılandığında, kişiliklerine saygı duyulduğunda ve saygı gösterildiğinde onlar da kendilerini değer verilmiş hissederler, başkalarına değer verirler ve başkalarının ihtiyaçlarına saygı gösterirler” diye konuştu. 

 

Çocukla karşılıklı konuşulmalı

 

Çocuğun duygularını ebeveynleri ile paylaştığında, çocuğu dinlemenin ve geçiştirmemenin çocuğun da karşısındakinin düşünce ve duygularına ilgi göstermesini sağladığını ifade eden Nuran Günana şöyle devam etti: “Çocuk anne ve babasıyla bir sorunu paylaşıyorsa konuyu değiştirmeden o konuya odaklanmak, üzerine karşılıklı konuşmalar yapmak ve duygularını ifade etmesini sağlamak çocuğun ebeveynlerine güvenini artıracağı gibi kendi duygularını da tanımasını sağlayacaktır. Bunu sağlamak hayatın her alanında mümkün olabilir. Örneğin, televizyonda gördükleri karakterlerin düşünce ve duyguları üzerine konuşmak veya hikaye anlatıldığında, adı geçen karakterlerin herhangi bir anda nasıl hissedebileceğini hayal etmelerini teşvik etmek ve üzerine konuşmalar yapmak da faydalı olacaktır. Günlük yaşamdan örnek verilecek olursa, çevrenizde önemli bir hastalığa sahip olan kişilerin ailelerinin nasıl düşünüp ve ne hissedebileceği üzerine çocukla karşılıklı konuşmalar da yapılabilir.”

 

Ona duygularınızı ifade etmekten kaçınmayın

 

Birçok anne ve babanın kendi duyguları hakkında konuşmakta zorlandığını ve kaçındığını söyleyen Nuran Günana, bu durumun duygu yönetiminde zorlanan, başkalarının duygularını nasıl idare edeceğini bilmeyen ve duygusal tepki vermekten kaçınan bireyler oluşmasına neden olduğunu ifade etti. Çocuğa örnek olmakta fayda bulunduğunu dile getiren Nuran Günana, “Anne ve babaların kendi duygu ve düşüncelerini net olarak çocuklarına belirtmeleri çocuğun empati gelişimine yardımcı olacaktır. Örneğin, anne ve baba eğer çocuğun istediği bir aktiviteyi yorgun olduğu için yapamıyorsa bunu ona açıklamaları ve nasıl hissettiklerini söylemeleri çocuğun empati konusunda desteklenmesine yardımcı olur” tavsiyesinde bulundu.

 

Duygularını ifade etmesine yardımcı olunmalı

 

Sevgi, öfke, kızgınlık, kıskançlık, utanç gibi duyguların ifade edilebilmesi konusunda çocuğa yardımcı olmanın yararının görüleceğini söyleyen Nuran Günana, bu duyguların insani olduğunun unutulmaması gerektiğini belirterek şunları söyledi:

 

“Çocuk bu ifadeleri ne kadar iyi yansıtabilirse davranışlarını o kadar iyi bir şekilde kontrol edebilir. Örneğin, öfkeli bir çocuğa ‘ne anlamı var bu kadar öfkelenmenin veya ne var bunda bu kadar kızacak’ gibi söylemler aslında çocuğun duygusunu reddetmek ve anlamsız görmek anlamına gelir. Bunun yerine ‘şu anda çok öfkeli görünüyorsun, anlıyorum’ diyebilmek çocuğun duygusunu anlamasını ve ifade etmesini kolaylaştıracaktır. Küçük yaş çocuklarda bu konuda çeşitli kart oyunlarından, oyun temalarından, dergilerden veya fotoğraflara bakarak da yararlanılabilir. Yüz ifadelerinin olduğu dergilere, kartlara veya fotoğraflara bakarak çocuğa neler d&uuml
;şündüğü ve nasıl hissettiği sorulabilir.” 

 

Empati yapabilen çocuklar daha merhametli, yardımsever, adil ve paylaşımcı olur

 

Olumlu sosyal davranışlar kazanmanın çocuklar için son derece önemli olduğunu aktaran Uzman Klinik Psikolog Nuran Günana, sözlerini şöyle tamamladı: “Empati yapma becerisi olan çocuklar saldırganlığa daha az eğilim gösterirler, daha paylaşımcı, merhametli, yardımsever olurlar ve başkalarına daha adil davranırlar. Güçlü empati duygusu, çocukların kendileri hakkında kararlar alırken başkalarına zarar vermemeleri ve başkalarının hakkına saygı duymaları gerektiği bilincini sağlar. Bu durum çocukları saldırganlık, başkalarına şiddet uygulama, madde bağımlılığı, zorbalık, olumsuz akran baskısı gibi kötü yaşam şartlarından da korur.” 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Moda dünyasının ünlü isimlerinden girişimci kadınlar için özel koleksiyon

Başak Dizer, Ceylan Atınç, Tuvana Büyükçınar, Zeynep Tosun gibi moda alanında öncü duruşlarıyla tanınan isimler Trendyol’un ‘Gelecek Kadınların’ programı için bir araya geldi. Ünlü isimlerin vazgeçemedikleri parçalarından esinle tasarladıkları koleksiyonun gelirleri ile binlerce kadının girişimcilik yolculuğuna destek olunması hedefleniyor.

Trendyol, KAGİDER (Türkiye Kadın Girişimciler Derneği) iş birliğinde girişimci kadınları desteklemek için hayata geçirdiği Gelecek Kadınların programı kapsamında Başak Dizer, Ceylan Atınç, Hande Can, Nur Bilen Yavuzer, Rachel Araz, Serra Türker, Yasemin Taciroğlu, Tuvana Büyükçınar ve Zeynep Tosun’un vazgeçemedikleri parçalardan esinlenerek özel bir koleksiyon tasarlandı. Koleksiyonun tanıtım çekimlerinde bu isimlerle birlikte Seda Domaniç ve Zeynep Üner de yer aldı.

‘Gelecek Kadınların Butiği’nde satışa sunulan koleksiyondaki özel parçaların gelirleri, Gelecek Kadınların programı kapsamında KAGİDER’e aktarılacak. Binlerce kadına girişimcilik ve e-ticaret eğitimleri verilerek girişimcilik yolculuklarına destek olunması hedefleniyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Necip Topuz; ''Hocalı Şehitlerimizin Kanları Yerde Kalmadı''

Karataş Belediye Başkanı Necip Topuz, Hocalı Katliamı'nın 29'inci yılında Gardaş Azerbaycan'ın acılarını paylaştıklarını belirtti.
Karataş Belediye Başkanı Necip Topuz, Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında Ermeni güçlerinin saldırılarında hayatını kaybedenleri anmak için mesaj yayımladı.
Hocalı şehitlerinin kanlarının yerde kalmadığını, şehitlerin intikamlarının alındığını vurgulayan Topuz, "İnsanlık tarihinin en kanlı suçlarından biri olan bu katliam, Hocalı soykırımı olarak bilinmektedir. Bu acımasız zulüm sonucunda 106’sı kadın, 63’ü çocuk ve 70’i yaşlı olmak üzere 613 kişi öldürüldü, 487 kişi ağır yaralandı veya sakat kaldı." ifadelere yer verdi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Greenist herkesi açık havaya davet ediyor!

Son dönemde evde geçirilen zamanın büyük ölçüde artması, buna karşılık kentsel yaşam kalitesinin giderek düşmesi nedeniyle, konut projelerinde açık havaya ve yeşil alanlara olan talep her zamankinden daha fazla. Modern şehir yaşantısına yeni bir bakış getiren, sakinlerine şehrin merkezinde yemyeşil bir hayat vadeden Greenist’in cazibesi ise bu trende paralel olarak pandemi döneminde daha da arttı. Saray Grup tarafından hayata geçirilen proje,  Bahçelievler’de, en prestijli konut projelerinin bir araya geldiği Basın Ekspres aksı üzerinde yer alıyor. Geniş kat bahçeleri, iç avluları, teras ve balkonları, çocuk parklarıyla, şehirden uzaklaşmadan doğa ile iç içe sağlıklı bir yaşam vadeden Greenist’te kalan son daireler satışta… 

Saray Grup Yönetim Kurulu üyesi Talin Saraylı Dikici, Greenist’i “kuş ve kelebek dostu bir proje” olarak tanımlıyor ve şunları söylüyor: “Son yıllarda betona boğulan sıkışık kent yaşamı hepimizi olumsuz yönde etkiledi. Pandemi ise bunun üzerine tuz biber ekti. Çocuklarımızın ağaçlara sarılmasını, kuş cıvıltısı duymasını istiyoruz. Maalesef bugün, kelebeği yalnızca kitaplarda gören bir nesil yetişiyor.”

Talin Saraylı Dikici, Greenist projesinde yeşil alanlara büyük titizlik gösterdiklerini belirtiyor: “Greenist’in en önemli artılarından biri de Bahçelievler semt korusuna komşu olması. Dolayısıyla yeşile dost, bol oksijenli bir ortam zaten en baştan beri doğal olarak vardı. Bunun yanı sıra konut sakinlerine hem geniş bir peyzaj alanı hem de kişiye özel yeşil alanlar yarattık. Greenist’i kat bahçeleri, teras ve balkonlar, iç avlular ve çocuk parkları ile donattık. Yıl boyunca çiçekli kalan, bölgeye özgü bitki örtüsü ile kaplanan Greenist’in sakinlerine adeta bir ‘vaha ortamı’ sunduğunu söyleyebilirim.”

Güvenli bir sosyal yaşam, her yaşa sınırsız konfor
Greenist projesi kentin içinde daha yeşil bir çevre olanağını sunarken modern yaşamının vazgeçilmez konforlarını da bir araya getiriyor. 7/24 güvenlik, farklı tercihlere seslenen sosyal alanlar, çok sayıda otopark olanağı, güçlü bir ısı yalıtımı, enerji tasarrufu sağlayan üstün teknoloji kullanımı, yaşam keyfini artıran klima, ankastre beyaz eşya gibi pek çok özellik Greenist’i benzerlerinden ayrıştırıyor.

Greenist’te hiçbir ticari alan bulunmuyor. Projenin sosyal alanları ise özlenen bir yaşam tarzının kapılarını aralıyor. Çok amaçlı spor sahası, oyun parkları, bisiklet parkuru, açık ve kapalı yüzme havuzu, özel çocuk kulübü, okul servisi bekleme alanı ve hobi odaları ile öne çıkan proje, özellikle çocuklu ailelerin tercihini oluşturuyor. İş stresinden bunalan yetişkinler ise sauna, buhar ve masaj odaları, açık ve kapalı havuzu, oyun salonu, kafe ve restoranı, fitness salonu, pilates ve yoga odalarında günün yorgunluğunu atıyor. Pandemiyle birlikte daha da önem kazanan özel spor alanları ve çocuk parkları, sunduğu hijyenik ortamla kullanıcıların sağlığını güvence altına alıyor.  

Konumu ve sağladığı gelişkin altyapı ile bölgenin en cazip yeşil konut projesi olan Greenist, farklı ihtiyaçlara yanıt veren 1+1, 2+1, 2+1 dublex, 3+1, 3+1 dublex, 4+1, 4.5+ 1, 4.5+1 dublex, 5+1 dublex daire seçeneklerine sahip. Konutların tamamında fırın, set üstü ocak, davlumbaz, bulaşık makinesi, çamaşır makinesi, kurutma makinesi, salon ve ebeveyn odasında klima bulunuyor. Greenist sakinleri ayrıca, dairelerindeki oda sayısı kadar otopark hakkı elde ediyor.

Greenist, 24 saat çalışan kamera sistemi ve giriş çıkış noktalarında yer alan görevlileriyle günün her saatinde güvenli bir yaşam ortamı sunuyor. 

Tüm bu nedenlerle, bölgede çok sayıda konut projesi bulunmasına rağmen, Greenist’teki dairelerin tamamına yakını birkaç yıl gibi kısa bir sürede sahiplerine kavuştu.  Şimdi kalan son daireler yeni sahiplerini bekliyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

En romantik yer Kapadokya

2020’nin hayalleri 2021’in yaz aylarına ertelendi. Kullanıcılarının 2021 yılına dair hayallerini, en çok gitmek istedikleri yerleri ve özlemini çektiklerini listeleyen Türkiye’nin lider uçak ve otobüs bileti sitesi Enuygun, 2021 yılının ‘EN’lerini derledi.

En romantik şehir: Nevşehir

Enuygun takipçileri “Sence Türkiye’nin EN romantik şehri neresi?” sorusuna en çok Nevşehir Kapadokya cevabını verdi. Peri bacalarının manzarasını beraber izlemek herkesin hayali. Özellikle birçok evlilik teklifine şahit olan Kapadokya, mağara otelleriyle balayı için de çok sık tercih ediliyor. Sabahın erken saatlerinde havalanan balonları izleyebileceğiniz Kapadokya otelleri, romantik bir tatil için gereken her şeyi sunuyor. Türkiye’nin en romantik şehri sorusuna Nevşehir’den sonra en çok gelen diğer cevaplar arasında Antalya, İstanbul ve İzmir de bulunuyor. Bu şehirleri Muğla takip ediyor. 

 

 

En çok İtalya ve Hollanda özlendi

2020 yılında yurt dışı seyahat planı olanlar en çok üzülenler oldu. İlk başlarda kısa süreli olacağını düşündüğümüz yurt dışı seyahatlerinin ertelenmesi, sandığımız gibi kısa süreli olmadı. “2021’de EN çok seyahat etmek istediğin yer neresi?” sorusuna Enuygun takipçilerinin çoğundan İtalya ve Hollanda yanıtı geldi. İtalya’da şehir olarak Roma, Floransa ve Venedik öne çıkarken Hollanda’da en çok Amsterdam özlendi. Japonya, Küba, Norveç ve Finlandiya da en çok özlenen yerler arasında yer aldı. Türkiye’de en çok seyahat etmek istenen yerler ise İzmir, Gaziantep, Urfa, Adana, Kars ve Antalya oldu.

 

En az bilinen yöresel lezzet: Sütlü biber turşusu

 

Yurt içi seyahatlerin artmasıyla birlikte yöresel mutfaklar da daha çok bilinmeye ve tercih edilmeye başlandı. İskender, Adana kebap, mantı, baklava, sarma gibi dünyaca ünlü yemeklerimizin yanında yöresel binlerce lezzetimiz var. Enuygun takipçilerine bu sefer az bilinen yöresel lezzetleri sordu ve takipçilerin 74’ü sütlü biber turşusunu bilmediklerini söyledi. Trakya yöresinde yapılan sütlü biber turşusu en az bilinen yöresel lezzet olurken Antalya’nın tahinli piyazı ve Mersin’de yapılan batırık ise 62 oranla az bilinen lezzetler arasında. 

 

Yurt içi seyahatleri daha çok tercih edilecek 

 

2021 yılında yurt içi ağırlıklı seyahat planları ön planda olacak. Türkiye’de doğaya yönelik tatiller, karavan yolculukları, glamping ve ekolojik seyahat gibi tatil çeşitlerini, 2021’de sosyal medyada da sık sık göreceğiz. 2021 seyahat trendleri ile ilgili yapılan ankete katılan Enuygun takipçilerinin 55’i yurt içi tatillerinin 2021’de daha çok tercih edileceğini düşünüyor. Özellikle doğayla baş başa olmak isteyenler için Erikli, Assos, Gökçeada, Rize, Ordu gibi birçok farklı destinasyon bulunuyor.

 

Dijital göçebelik devam edecek

 

Uzaktan çalışma modelinin yaygınlaşmasıyla birlikte yaşadığımız şehirle olan bağ da değişti. Bu sayede de interneti, elektriği ve bilgisayarımızı koyabileceğimiz bir masası olan herhangi bir yer ofis haline gelebiliyor. Bu kolaylık nedeniyle şehirden göç başladı ve çoğu kişi, İstanbul ve Ankara gibi şehirlerden Ege Bölgesi’ne taşındı. Enuygun takipçilerinin 86’sı “Dijital göçebelik devam edecek mi?” sorusuna ‘evet’ yanıtını verdi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Düğün Salonu İşletmecilerin Sesini Başkan Tekin Duyurdu

DEVA Partisi Tunceli İl Başkanı Mesut Tekin, düğün salonu işletmecilerinin zor günlerden geçtiğini anlattı.

Türkiye 2020 yılı evlenme istatistiklerinde evlenen çift sayısının 10 yıl son ilk kez sert bir düşüş yaşandığı gözlemlendi. Evlenme sayısı 2019 yılı Nisan ayında 53 bin 155 iken pandeminin etkisiyle yüzde 68,7 azalarak 2020 yılının aynı ayında 16 bin 657 oldu. Kaba evlenme hızının 2020 yılında en yüksek olduğu il, binde 7,14 ile Adıyaman oldu. Bu ili binde 7,13 ile Şanlıurfa, binde 7,00 ile Kilis izledi. Kaba evlenme hızının en düşük olduğu il ise binde 4,14 ile Gümüşhane oldu. Bu ili binde 4,18 ile Tunceli, binde 4,58 ile Artvin izledi.

DEVA Partisi Tunceli İl Başkanı Mesut Tekin de bu istatistiklerden yola çıkarak pandeminin vurduğu bir başka sektör olan düğün salonları ile ilgili konuştu. Evlenme oranları ve düğün yasaklarıyla birlikte işletmecilerin tarihin en zor döneminden geçtiğini söyleyen Başkan Tekin şunları söyledi:

 

TALEPLERİ SIRALADI

“Malum kalabalık oluşturduğu gerekçesiyle koronavirüs önlemleri kapsamında düğün salonları uzun bir süredir kapalı. Ne açık hava ne kapalı ortam düğün, nişan gibi organizasyonlar yapılamıyor.

Hal böyle olunca düğün salonu işletmecileri koronavirüs tedbirleri masaya yatırıldığında kararların tekrar gözden geçirilmesini istiyor. Haklı olarak da işaret ettikleri yer AK Parti kongreleri oluyor. İşletmecilerin öncelikli sorduğu soru ‘virüs sadece AK Parti etkinliklerinde mi bulaşmıyor?’ oluyor. 7’den 70’e hepimizin sorduğu soru aslında bu. Düğün salonu işletmecilerinin isteklerine ve taleplerine gelecek olursak, HES kodu ile alınan müşterilere ikramlı şekilde hizmet verme yolunun açılmasını istiyorlar. Yine sosyal mesafeli ve belirli katılımla etkinliklerin kurallara uygun yapılabileceği ifade ediliyor. İşletmeciler bunun yanı sıra düğün salonlarının sigorta primleri ile emlak, çevre temizlik, tabela ve reklam vergilerinin ertelenmesini de talep ediyor.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı