Aylık arşivler: Mart 2021

Mustafa Sarıgül 8 Mart'ta İzmir''de.

Sarıgül'ün, saat 12:00’de Karşıyaka çarşıda Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın anıt mezarına çelenk bırakacak, arkasından tv ve radyo programına katılacak olan sarıgül izmirin sorunlarını ele alacak.

Sarıgül izmire çok önem veriyor ve teşkilatlanmasını izmirde bir an önce bitirerek izmir iktidara hazırlık merkezini açmak için sabırsızlanıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Dokuz Eylül Rotary’den online ‘aşı’ toplantısı

Dokuz Eylül Rotary Kulübü tarafından düzenlenen “Covid-19 Aşılarının Kadın Doğum ve Göğüs Hastalıkları Açısından Önemi” konulu online toplantın konukları Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail İtil ve Celal Bayar Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Öğretim Üyesi ve Dünya Sağlık Örgütü Kronik Solunum Hastalıkları Birliği Başkanı Prof. Dr. Arzu Yorgancıoğlu oldu. Konuklar, Ege Üniversitesi Aşı Araştırma, Geliştirme ve Uygulama Merkez Müdürü Prof. Dr. Adnan Yüksel Gürüz’ün moderatörlüğünde soruları yanıtladı.

 

Toplum bağışıklığı için aşı

Koronavirüsün akciğerlere yerleşip, bölgedeki sağlıklı hücreleri parçalayarak çoğaldığını belirten Prof. Dr. Yorgancıoğlu “Bu durum, dolaşım sisteminde bulunan suyun akciğerin içine girmesine ve ağır bir zatürre tablosuna neden olur. Bağışıklık sistemi virüs hücrelerini sınırlandıramazsa çoklu organ hasarı meydana gelir, ölümle sonuçlanabilir” dedi. Prof. Dr. Yorgancıoğlu, grip ve zatürre aşısının bu salgın için çözüm olmadığına dikkat çekerek “Covid-19 aşısı toplum bağışıklığı için tek ve en önemli yöntemdir” diye konuştu.

 

“Gebeler korkmasın”

Prof. Dr. İsmail İtil ise aşının hücre için virüsü tanınır hale getirdiğini ve yüksek oranda koruyuculuk sağladığını vurgulayarak “Bu dönemde gebelikten korkuluyor. Ne aşı olmak gebe kalmaya, ne de gebelik aşı olmaya engel değil. İkinci doz aşıdan sonra gebe kalınabildiği gibi bir gebe, obezite akciğer rahatsızlığı vb. riskli bir durum söz konusu ise ilk üç aydan sonra, hiç bir risk yoksa hiç beklemeden aşı olabilir” diye konuştu.

Prof. Dr. Gürüz de mutasyonları, insanların pandemiye açtığı savaşa karşı virüsün verdiği mücadele olarak tanımladı. Gürüz “Mutasyonların bir kısmı virüsü güçlendirirken, bir kısmı da yok olmasını sağlar. Aşılanan insan sayısının da giderek artmasıyla inanıyoruz ki virüsü en kısa zamanda yok edeceğiz, el ele verip bunun için elimizden gelen ne varsa yapmaya hazırız” dedi. Dokuz Eylül Rotary Kulübü Başkanı Betül Elmasoğlu, toplantı sonunda konuklara ve moderatör Prof. Dr. Gürüz’e teşekkür belgesi takdim etti.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Gençlik Merkezi Karabağlar'a çok yakışacak

İhale bedeli yaklaşık 90 milyon lirayı bulan projeyi İzmir Büyükşehir Belediyesi’yle birlikte yaşama geçireceklerini vurgulayan Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu, “Gençlik Merkezi, Karabağlar’a çok yakışacak. Gençlerimizi, çocuklarımızı kötü alışkanlıklardan uzak tutmada önemli bir görev üstlenecek” dedi.

 

Mütevazı bütçeye rağmen…

 

Karabağlar Belediyesi’nin mütevazı bütçesine rağmen her zaman spor ve sporcunun yanında olduğunu vurgulayan Başkan Selvitopu, şöyle konuştu:

“Karabağlar Gençlik Merkezi’ni de bu anlayış doğrultusunda projelendirdik. Biliyoruz ki Karabağlar’da bu anlamda önemli bir ihtiyaç var. Yeşilyurt’taki tesislerin dışında, resmi karşılaşmaların yapılacağı bir futbol sahamız yok. Karabağlar Gençlik Merkezi tamamlandığında, özellikle ilçenin dört bir yanındaki amatör spor kulüplerimiz burayı yoğun olarak kullanacak. Ayrıca sporla ilgilenen her yaştan vatandaşımızın buluşma noktası olacak. Tesisin temelini yakında atıyoruz ve 2.5 yılda tamamlamayı hedefliyoruz. Yaklaşık 90 milyon liralık yatırımla yaşama geçireceğimiz Gençlik Merkezi’nin, Karabağlar’a şimdiden hayırlı olmasını diliyorum!”

 

32 dönüme yayılacak

 

Sadece Karabağlar’a değil tüm İzmir’e hizmet verebilecek tesis 32 dönüm üzerine yayılacak. Açık alanlarında 3 bin seyirci kapasiteli futbol sahası, 3 açık basketbol sahası, standartlara uygun tenis kortu bulunacak. Sporcular, ayrıca 8300 metrekarelik yeşil alana sahip bu açık bölgede, doğayla baş başa spor yapma olanağına kavuşacaklar.

Futbol sahası, Türkiye Futbol Federasyonu'nun belirlediği standartlarda yapılacak. Trapez çatıyla kapatılmış ve gerekli ışıklandırması yapılmış tribünler de, modern mimarisiyle dikkat çekiyor. Böylece futbol sahası gece gündüz hizmet verebilecek. Engelli erişimine uygun tribünlerde, VİP ve basın bölümleri bulunacak. Resmi karşılaşmaların oynanabileceği futbol sahasının çevresinde, yürüyüş ve koşu parkuru yer alacak.

 

Isıtmalı havuz…

 

İki ana bölümden oluşan spor salonu da, modern mimarisi ve sunduğu altyapı olanaklarıyla ön plana çıkıyor. Binanın ilk bölümünde, dört mevsim kullanıma uygun ısıtmalı yarı olimpik yüzme havuzu ile çocuk eğitim havuzu bulunuyor. Diğer bölümde ise basketbol, voleybol, hentbol, judo, tekvando, jimnastik, güreş gibi branşlar için, resmi karşılaşmalara uygun salon yer alıyor. Yaklaşık 9 dönüm üzerine oturacak binada ayrıca, sporcular için kondisyon/antrenman odaları, giyinme-soyunma odaları, spor malzemeleri satış noktası, dinlenme alanları, kafeterya, amatör spor kulüp odaları, hakem odası, acil müdahale odası olacak.

Yüzme havuzları 463, basketbol/hentbol/voleybol sahası da 402 kişi seyirci kapasiteli olarak planlandı.

 

Çekim merkezi…

 

 

Karabağlar Gençlik Merkezi’nin yapılacağı Uzundere Rekreasyon Alanı, Karabağlar Belediyesi’nin ardı ardına yaşama geçirdiği projelerle İzmir'in çekim merkezlerinde birine dönüştü. Yaz aylarında binlerce kişinin yararlandığı Aqua Yaşam Havuzu ve Kafeterya, yakında hizmete açılacak Nasrettin Hoca Çocuk Bilim Kültür Merkezi,  Murat Çobanoğlu Açıkhava Tiyatrosu, dinlenme ve çocuk oyun alanları bu bölgede bulunuyor. Alanın yanı başında da İzmir Büyükşehir Belediyesi, Uzundere Kentsel Dönüşüm Projesi’ni yaşama geçiriyor. Gençlik Merkezi’nin de tamamlanmasıyla İzmir Çevreyolu’nun hemen yanındaki bu bölge, çok farklı ve modern bir görünüme kavuşacak.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Dördüncü Mahalle Evi açılışa hazır

Hamdi Bey Mahallesi’nde açma hazırlıkları tamamlanan dördüncü mahalleevini ziyaret eden Belediye Başkanı Mesut Ergin, Mahalle Muhtarı Rafet Taşkara ve gönüllü vatandaşlarla yapılan son hazırlıkları denetledi.

 

Sosyal belediyecilik anlayışı gereği, mahalleevleriyle, olanakları sınırlı öğrencilerin ve ailelerin yanında yer aldıklarını, onlara hizmet götürdüklerini belirten Başkan Ergin, mahalleevleri açmaya devam edeceklerini söyledi. Ergin, “Pandemi nedeniyle açılışını ertelediğimiz mahalleevinde Ayvalık Belediyesi olarak eğitimde fırsat eşitliği yaratmak, eğitimden geri kalmamalarını sağlamak için öğrencilerimize gönüllü yurttaşlarla dayanışma içinde tabletlerini ulaştırdık. İnternet erişimini sağladık” dedi.

 

 Bundan sonraki hedeflerinin mahallede yaşayanlara ekonomik katkı sağlayacak hizmetlere yönelmek olduğunu vurgulayan Ergin, en büyük ihtiyacın ekonomik gereksinimler olduğunu ifade etti. Önümüzdeki süreçte, müzik atölyesi, ardından sabunhane, dikiş atölyesi gibi uygulamak istedikleri projeleri ardı ardına yaşama geçireceklerini söyleyen Ergin, “Eğitim ve  öğretime destek olacak etüt projelerimiz var. Daha sonra vatandaşlarımıza psikolojik danışmanlık yapacak söyleşilerimiz olacak. İyi günlerinde de kötü günlerinde de vatandaşlarımızın yanında olmak istiyoruz. Hedefe götürecek her türlü projeye kapımız açık. Mahallenin ihtiyacını neyin gidermesi gerekiyorsa, burada uygulamak istiyoruz" diye konuştu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Başkan Sandal'dan sel mağdurlarına destek

Bayraklı'da sel baskınları ve birikintilerine neden olan, ilçe sakinlerini zor durumda bırakan aşırı yağışlarda olayın ilk dakikalarından itibaren sahada vatandaşların yanında olan Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, imkanlar dahilinde sosyal desteklerini sürdürüyor. Bu kapsamda Bayraklı Belediyesi, geçtiğimiz haftalarda İzmir'i etkisi altına alan sel felaketinden olumsuz etkilenen vatandaşlara destek olmak amacıyla Sevgi ve Kardeşlik Vakfı ve Temel İhtiyaç Derneği (TİDER) ile iş birliği yaptı. Selzedelere destek kampanyası kapsamında Nafiz Gürman, Gümüşpala, Yamanlar, Onur, Emek ve Soğukkuyu Mahallelerinde tespit edilen 66 aileye gıda kolisi ulaştırıldı. Vatandaşların adreslerine tek tek giden belediye, dernek ve vakıf personellerinden oluşan ekipler, paketleri ailelere teslim etti. Vatandaşlar, desteklerinden dolayı Başkan Sandal, vakıf ve dernek yetkililerine teşekkür etti.

 

ÇALIŞMALAR KOORDİNELİ YÜRÜTÜLÜYOR

 

Yaşanan felaket sonrası yurttaşları geçtiğimiz günlerde evlerinde tekrar ziyaret eden Başkan Sandal; sorun, sıkıntı ve önerileri dinleyerek çözümler üretti. İZSU ile başlatılan çalışma kapsamında İZSU Genel Müdür Yardımcısı Ali Hıdır Köseoğlu ile birlikte sel felaketinden etkilenen mahallelerde yürütülen çalışmaları inceleyen Sandal, aşırı yağışlar nedeniyle taşkınlara neden olan sokaklarda gerekli temizleme, yağmur suyu kanalı ve ızgara çalışmalarının Büyükşehir Belediyesi ekipleriyle koordineli olarak yürütüldüğünü belirtti. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Konak Belediyesi’nin 32 müdürlüğü 16’sını kadın yönetiyor.

Konak Belediyesi’nin 32 müdürlüğünün 16’sında müdür koltuğunda kadınlar oturuyor. Belediyenin imar, kentsel tasarım, halkla ilişkiler, muhtarlık, kadın aile, sosyal yardımlar, hukuk, strateji, mali hizmetler, iç denetim, çevre, yazı işleri, insan kaynakları, Etüd Proje ve Yapı Kontrol müdürlüğünü kadınlar yönetiyor. Belediye personelinin yüzde 30’unu da kadınlar oluşturuyor.

8 Mart öncesi Belediyenin kadın müdürleri ile Basmane Semt Merkezinde bir araya gelen Belediye Başkanı Abdül Batur, Konak’ın daha yaşanır, daha modern bir kent olması için çalışan tüm kadın mesai arkadaşlarına emekleri için teşekkür etti ve Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutladı. Konak’ın her noktasında, belediyenin ürettiği her hizmette kadın emeğinin olduğununaltını çizen Başkan Batur, şöyle konuştu:

“Kadının toplumsal alanda, iş yaşamında ve siyasette güçlü bir yere sahip olması, başarılarının görünür olması gerektiğine inanıyorum. Biz sadece belli alanlarda değil, hayatın her alanında kol kola, omuz omuza, yan yana olmalıyız. Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, ‘Kadınlar toplum yaşamında erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır’ diyerek toplumda her alanda kadın ve erkeğin birlikte ve birbirini destekleyerek yol almasının önemini göstermiştir. Biz de kadınlara öncelik veren, onları destekleyen bir belediyecilik anlayışı ile hareket ediyor, gerek idari kadrolarımızda gerekse sivil toplumla birlikte yürüttüğümüz çalışmalarda kadın arkadaşlarımızla birlikte yol alıyoruz. Konak halkına hizmette, biz, kadın erkek yan yana, omuz omuza çalışıyoruz’

 

Çalışanın yüzde 30 kadın

 

Belediyenin müdürlüklerinin yarısının kadınlara emanet olduğunu vurgulayan Başkan Abdül Batur, ‘Belediyemizin hukuksal alandaki tüm işleri kadınlara emanet; belediyenin tüm iç işleyişinde söz yine kadın müdürlerimizde. Mahallelerimizin gözü kulağı muhtarlarımızla ve tüm Konaklı hemşehrilerimizle iletişimimizde, sosyal yardımlarda, kadın ve aile hizmetlerimizde hep kadın müdürlerimizin emeği var. Konak’ı daha yaşanır bir kent olarak yarına taşıyacak kentsel dönüşüm planlarında en büyük emek yine kadınlarda. Kentimizin imarı kadınlarımıza teslim. Ayrıca tüm personelimizin yüzde 30 da kadın. Konak’ı ileriye taşıyacak, kadınlara istihdam yaratacak, kadını toplumsal hayatta güçlü ve görünür kılacak pek çok projeyi sivil toplumun kadın öncüleri ile birlikte hayata geçiriyoruz’ dedi.

 

 “Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun”

 

Kadınların toplumun her alanında var olmaları ve emeklerinin görünür olması gerektiğinin altını çizen Başkan Batur, kadının insan hakları mücadelesinde de yanlarında olduklarını dile getirdi. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle yayınladığı mesajda Başkan Batur şunları söyledi.

 “Tüm kadın mesai arkadaşlarımızın başarılarını ve emeklerini kutluyor, onları ayakta alkışlıyoruz. Belediyemizde omuz omuza çalıştığımız kadın mesai arkadaşlarımızın, kadın meclis üyesi arkadaşlarımızın ve tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyorum. Kadının insan haklarını ve bu yöndeki onurlu mücadelesini kutluyorum. Bu mücadelede sizinleyiz, yanınızdayız.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

KADININ GÜCÜYLE GÜÇLENELİM

Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bir mesaj yayınlayan Ege Bölgesi Sanayi Odası(EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar “Üretken, yaratıcı, verimli, öz disiplini yüksek, detaylara hakim olup bütüncül bir yaklaşım sergileme yeteneği ve sezgileri yüksek olan kadınlarımız bir toplumu yüceltecek en kıymetli değerlere doğuştan sahiptir. Bu özelliklere Türk kadınına has, dirayetli ve vatan sevgisini de ekleyince geçmişteki başarıların nedeni daha iyi anlaşılmaktadır. Dünyanın ilk kadın savaş uçağı pilotu Sabiha Gökçen, Kurtuluş Savaşı’mızın simgelerinden Kara Fatma ve daha niceleri, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “…Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu köylü kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim diyemez” ifadelerini kullandı.

 

Yüzyıl öncesinde hal böyleyken, bugün kadınlarımızın modern hayatın içerisinde türlü zorluklara rağmen, çok büyük başarılara imza atmaya devam ettiklerini vurgulayan Yorgancılar “Yani kadınlarımız, Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında da bugün de ellerinden geleni fazlasıyla yapmıştır, yapmaktadır ve yapacaktır. Peki, toplum olarak bizler, kurumlar, karar vericiler için aynı şeyi söyleyebilir miyiz? Ne yazık ki, hayır.

Bir yanda cam tavan sendromu, diğer yanda kadınlara uygulanan psikolojik ve fiziksel şiddet ile muasır medeniyet seviyesine ulaşmamız; diğer yanda ise   ekonomiden toplumsal hayata kadar dünyanın yeniden yapılandığı, artan teknoloji ile birlikte dönüşümün yaşandığı bir çağda, kadının gücü ve vizyonundan yararlanmadan eski yöntemlerle yol almamız mümkün değildir” dedi.  

 

Güçlü bir Türkiye’nin, kadını ve erkeği ile birlikte güçlü olduğunu hatırlatan Başkan Yorgancılar şunları söyledi: “Kadınlarımızın fikir ve görüşlerinden, vizyonundan, beceri ve kabiliyetlerinden en üst düzeyde yararlanmak ve birlikte hareket etmek demek, gelişime doğru yol almaktır. Oysa ki, ülkemize dair tüm endeksler, tüm istatistikler aksi yönde ilerlediğimizi göstermektedir. O nedenle, İstanbul Sözleşmesinin esaslarını eksiksiz uygulamalıyız. Kız çocuklarımızın temel eğitimi mutlaka almasını, çocuk gelinlerin yasaklanmasını sağlamalıyız. Kadın girişimcileri teşvik eden finansal destekleri çeşitlendirmeliyiz. Dijital dönüşümde, e-ticarette başarıyı yakalayan kadınlarımızın işlerini geliştiren mekanizmaları artırmalıyız. Siyasette, yönetim kadrolarında kadınlarımıza daha çok yer vermeliyiz. İşte o zaman, Türkiye için farklı konuları konuşuyor olacağız. 2023’e doğru, kadınlarımıza hak ettikleri değeri bulacakları bir ortamı sağlamanın ortak sorumluluğuyla, 8 Mart Dünya Kadınlar gününü içtenlikle kutluyorum”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

CHP’li Beko, İzmir Köy-Koop Birliği Başkanı Neptün Soyer’i ziyaret etti

Adalet, eşitlik, demokrasi, denge ve güç için BİRLİK

 

CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, İzmir Tarımsal Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatifler Birliği (İzmir Köy-Koop Birliği) Başkanı Neptün Soyer’i ziyaret ederek hem İzmir tarımının geldiği nokta, hem de kooperatifçilik ve birliğin çalışmaları hakkında bilgi aldı. Soyer, İzmir’in kooperatifçilikte çok başarılı olduğuna dikkat çekerek adaletli, eşit, demokratik, dengeli ve kadın çiftçinin güçlendiği bir başka tarım için çalıştıklarını vurguladı.

 

İzmir Köy-Koop Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Neptün Soyer’i Kemeraltı’ndaki birlik ofisinde ziyaret eden CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü öncesi bir kadın başkan olarak kente kattığı değerler, önemli işler, üreticiye sağladıkları destekler için Soyer’e teşekkür etti. Köy-Koop hakkında bilgi alan Beko, bu önemli üst birliğin çalışmalarının tarladaki çiftçinin en iyi ürünü üretip, en iyi şekilde satmasına yönelik çalışmalarını taktir ve tebrik etti.

 

BEKO: ÜRETİCİYİ GÜÇLENDİRECEK TEŞVİKLER YAPILMALI

 

Kooperatifçiliğin çiftçinin örgütlenme biçimi olduğunu söyleyen CHP’li Beko, “Pandemi ile birlikte tarımsal üretimin, çiftçinin değerini iyice anladık. Çiftçinin güçlenmesi için kooperatif çatısı altında birleşmesi ve sizin başkanlığını yaptığınız Köy-Koop gibi birliklerle sesini duyurması çok önemli. Bu nedenle üreticinin sesi olduğunuz, onun adına gerekli pazarlığı yaptığınız, ihracat için yolunu açtığınız için onlar adına çok teşekkür ediyorum. Tarımda politikaların değişmesi, üreticinin güçlenmesi, üretimi bıraktırmaya yönelik değil devam ettirmeye yönelik teşviklerin yapılması, köylünün köyünde kalmasını sağlayacak teşviklerin verilmesi şart. Biz iktidara geldiğimizde bunların hepsinin yol haritası hazır ve çok başarılı bir şekilde ülkemizde tarımı şaha kaldıracağız. Sizlerin de destekleriyle üreticimiz karar alıcıların, yanlış politikaların kurbanı olmayacak. Ulu önderimiz Atatürk’ün dediği gibi köylü milletin efendisi olacak” dedi.

 

SOYER: HER ORTAĞIN SÖZ HAKKI EŞİTTİR

 

Birlik hakkında bilgi veren İzmir Köy-Koop Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Neptün Soyer, Köy-Koop’un kooperatiflerin bir araya gelerek oluşturduğu kurumlar arası bir üst birlik olduğunu belirterek şu bilgileri verdi: “Biz kooperatiflerin ürünlerinin daha iyi üretilmesi, aralarındaki iletişimin sağlanması, ürünlerinin pazarlanması konularında çalışıyoruz. 1965 yılında Türkiye’de ilk mandalina ihracatını yapan kooperatif Ulamış Tarımsal Kalkınma Kooperatifimizdir. Bunu Köy-Koop sayesinde yapmıştır. İzmir Köy-Koop’un hikayesi 1960’larda Mahmut Türkmenoğlu’yla başlıyor. Resmi kuruluşunu 1971’de tamamlıyor ve Ankara’da genel merkezi kuruyorlar. Genel merkez Türkiye’deki diğer Köy-Koop birlikleriyle kuruluyor.  Bu çok özel özerk bir yapı çünkü biz kendi öz sermayelerimizle kurulan kooperatifleriz. Her ortak sermayesini 5’te koysa bin de koysa seçimlerde 1 oya sahiptir. Söz hakkımız eşittir.”

 

YEREL YÖNETİMLERLE ÜRETİCİNİN İŞ BİRLİĞİNİ SAĞLIYORUZ

 

Kooperatifçiliğin bilhassa küçük olan üreticinin bir araya gelip güç oluşturmasında en demokratik zemin olduğuna vurgu yapan İzmir Köy-Koop Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Neptün Soyer, “Biz küçük üreticilerin bir araya gelerek kurduğu kooperatiflerin birliğiyiz. Pazarlamasındaki kabiliyetlerini arttırıyoruz, bakanlıkla olan ilişkilerdeki desteklemeleri biz sağlıyoruz. Aynı zamanda yerel yönetimlerin kooperatiflerle 4734 Sayılı Yasa’daki maddelere dayandırdığı, bakanlığın verdiği yetkiyle alışveriş ve iş birliklerini biz düzenliyoruz. Bizim çatımız altındaki 104 kooperatif üreten kooperatiftir. Kooperatifler yasa gereği birliğe üye olmaya mecbur değil ama bir çatı altında buluşmak kaçınılmaz oluyor. Mesela İzmir Büyükşehir Belediyesi bir toplantı yapacak, kooperatiflerle bir proje geliştirecek. Binlerce üretici ile görüşmüyor. 20 bine yakın üreticisi, 104 kooperatifi olan İzmir Köy-Koop Birliği ile görüşüyor ya da yine binlerce üreticisi olan Arıcılar Birliği ile… Bizim İzmir’in 4 bölgesinden 7 tane yönetim kurulu üyemiz var. Bölgelerindeki her şeyi bize aktarıyorlar. Birlik bakanlığın da verdiği yetkiyle yerel yönetimlerle üreticinin iş birliğini sağlıyor” açıklamalarını yaptı.

 

DENGEYİ SAĞLAYAMADIK VE ŞU AN HASTAYIZ!

 

Pandemi ile birlikte toprağın, üretimin öneminin arttığına değinen Soyer, “Bu memlekette önce toprağın ne kadar kıymetli olduğunun ve kimin sahip çıktığının bilinmesi lazım. İzmir’in farkı kırsaldaki yaşamın devam ediyor olması. Bugün Ödemiş’te üretim yapan aynı zamanda çocuğunu da okutabilen, sağlığa da ulaşabilen üretici var. Ülkenin kalkınmasında payını alabilen kırsalda yaşayan insanlar var. İzmir bunu o kadar güzel halledebiliyor ki, yüzde 45’lere yakın bir kırsal hayattan bahsediyoruz. İdeal bu. İstanbul’a bakıyorsunuz bütün memleket akın etmiş durumda ve biz İstanbul’u doyurmaya çalışıyoruz. Kar İstanbul’a yağar, trafik İstanbul’da sıkışır. Bir ülkenin bütün sorunlarını, kalkınmasını, payını bölüştürmemiz lazım eşit oranda. Zaten adalet ve denge şifa getirirmiş. Dengeyi sağlamadığınız zaman hastalanıyorsunuz. Şu an hastayız” dedi.

 

KADININ DAHA ÇOK SÖZ HAKKININ OLMASI GEREK

 

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü öncesi tarım sektöründe kadınların yaşadıkları çaresizlikler ve sorunlara da değinen Soyer, “Tarımda, kırsal alanda kadının güçlendirilmesi için yoksulluk, eğitim, sağlık, tarımsal üretim, girişimcilik, pazarlama, sosyal güvenlik gibi konularda sorunların çözülmesi için Köy-Koop'un ilk kadın genel başkanlığını yapmış bir kadın olarak sorumluluğum olduğunu düşünüyorum. Bu konuda da yazılı olarak gerekli Bakanlıklara hazırladığımız çalışmalarımız, taleplerimiz var. Çok hızlı, yerinde eğitim talebimiz var; bu eğitimlerle verimli doğru üretim, kadının güçlenmesine yönelik pazarlama çalışmaları, üretimin devamlılığı ve sosyal hakların sağlanması gibi konuları aktarmayı planlıyoruz. İdealim kadının tarımda söz hakkının daha çok olması. Yönetim m
asalarında kadınların varlığının artması çok önemli. Bunu eşitlik için arttırmak isterim. Hayatın her alanında toplumsal cinsiyet eşitliği olmasını savunuyorum. Kooperatif yönetimine seçime girdiğimizde salonda yüzlerce kooperatif ortağı erkek ve biz üç delege kadındık. İdealim; o salondaki dengenin kurulması. Kadının ürettiği ürünün nasıl pazarlanacağı ve nasıl üretileceği ile ilgili alınan bir kararda söz sahibi olmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

AK Parti MKYK Üyesi ve İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya Kamu yatırımlarını inceledi

Selçuk'un kaderi kamu yatırımlarıyla değişiyor

Selçuk programında ilk olarak DSİ tarafından sürdürülen Belevi Kanal Temizleme işlemi ve Küçük Menderes Nehri Islah Projesi'ndeki çalışmaları yerinde gözlemleyen Kaya, burada bölge halkıyla da bir araya geldi. Geçtiğimiz yaz aylarında Selçuk Belevi'ye yaptığı bir ziyarette çiftçiler tarafından kendisinden talep edilen Belevi Kanal Temizleme işlemi için girişimlerde bulunduğunu hatırlatan Kaya, o dönemde başlayan çalışmalar neticesinde bu kış yağan şiddetli yağmurların Belevi bölgesini olumsuz yönde  etkilemediğini belirtti. Yağmurlar nedeniyle taşan ve yatağı bozulan Küçük Menderes Nehri'ndeki çalışmaların da tüm hızıyla devam ettiğini ifade eden Kaya, "Fetrek Çayı'nın Küçük Menderes Nehri ile birleştiği Sağlık Mahallesi'ndeki hattaki  yatak tanzim ve temizleme çalışmaları bir noktaya geldi. Burada uzun zamandır hummalı bir çalışma var. Geçtiğimiz yaz Belevi'ye yaptığımız bir ziyarette, hemşehrilerimiz bizden Belevi Kanalı'nda da temizleme çalışması yapılmasını talep etmişlerdi. Hemen gerekli girişimleri yaptık ve bölgeye gönderilen 6 iş makinesi ile çalışmaları başlattık. Belevi Kanalı şu anda bambaşka bir halde. Bu kış yağan şiddetli yağmurların bölgemizi olumsuz etkilememesi burada yapılan çalışmaların neticesinde olmuştur. Burada hem üreticimiz, çiftçimiz, bölge halkımız hem de çevre adına önemli bir çalışma yürütülüyor. DSİ ekipleri adeta bu bölgeye kamp kurmuş durumda. Bugüne kadar yapılan çalışmalarla, binlerce dönüm arazideki taşkın riskini minimize etmiş olduk. Çalışmalar tüm hızıyla devam edecek" dedi.

 

Selçuk TOKİ konutlarında çalışmalar tam gaz

Selçuk'taki ikinci durağı TOKİ konutları şantiyesi olan AK Partili Kaya, burada yetkililerden bilgi aldı. Selçuk ilçesinde artan konut ihtiyacını karşılamak amacıyla 50 bin sosyal konut kapsamında projelendirilen yeni yerleşim alanının 1.000 konuttan oluştuğunu hatırlatan Kaya, "İki etap şeklinde planlanan projenin yaklaşık 130 bin metrekare alan üzerine tasarlanan bu etabında 57 blokta 620 konut bulunuyor. Ayrıca beş ticari bina, bir okul ve mescid ile 637 araçlık açık otopark yer alıyor.  Geniş yeşil alanlar, planlı park ve sosyal donatılar mevcut. Proje alanına yayılmış eşit yoğunluktaki çocuk oyun alanları, basketbol sahası, fitness alanları ve projedeki konut adalarının çoğuyla etkileşimi olan lineer park tasarımıyla rekreasyon alanları oluşturulacak. Her şeyiyle örnek bir Selçuk ilçemize hayırlı ve uğurlu olsun" şeklinde konuştu.

 

Efes Antik Kanal'da hummalı çalışma

Selçuk programları kapsamında, Son Başbakan Binali Yıldırım'ın İzmir için hazırladığı 35 Proje'den birisi olan Efes Antik Kanal Projesi'nde sürdürülen çalışmaları da yerinde inceleyen Kaya, burada yetkililerden bilgi aldı. Buradaki çalışmaların hassasiyetle devam ettiğini belirten Kaya, Efes Antik Kenti'ne denizden ulaşımı sağlayan, 6 bin 130 metre uzunluğundaki tarihi Efes Antik Kanalı'nın tamamlanmasıyla birlikte, sahip olduğu kültürel değerlerle kapasitesinin altında turizm hizmeti veren bir destinasyon olan Efes'in hak ettiği yere ulaştırılacağını hatırlattı.

 

Selçuk'a 24 derslikli yeni okul geliyor

Selçuk'ta son olarak TOKİ tarafından yenisi inşa edilecek olan, yıkılan Gazi Mustafa Kemal İlkokulu'nun bulunduğu alanda incelemelerde bulunan Kaya, Türkiye’nin güçlü ve aydınlık yarınları için okul yatırımlarının hız kesmeden devam ettiğini vurguladı. Selçuk Gazi Mustafa Kemal İlkokulu'nun eski binasının yıkıldığını, buraya 24 derslikli yeni bir bina yapılacağını ifade eden Kaya, "Çocuklarımız ve gençlerimiz yarınlarımızın teminatı. Onlara yönelik yapılan her yatırım aslında ülkemizin geleceğine yapılan yatırımdır. Buraya yapılacak 24 derslikli okulumuzun ihalesi tamamlandı. Yakında inşaat çalışmaları başlayacak. Selçuk için hayırlı olsun. Selçuk'umuza kazandırılan bu devasa kamu yatırımları için Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, son Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım'a, Tarım ve Orman Bakanımız Sayın Bekir Pakdemirli ve ilgili bakanlarımıza çok teşekkür

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

DEVA PARTİSİ: ‘Gelecekteki olası sağlık sorunlardan halkı GDO’ya mahkum eden bu iktidar sorumludur’

DEVA Partisi Sektörel Politikalar Başkanı Birol Aydemir, Tarım Bakanlığı’na bağlı Biyogüvenlik Kurulu’nun genetiği değiştirilmiş (GDO’lu) bazı soya fasulyesi ve mısır çeşitlerinin hayvansal yem amaçlı ithalatına 10 yıl süreyle izin vermesine ilişkin açıklamada bulundu. 

 

Yemin yüzde 45’i ithal, GDO’lu ithal ürün adedi 39

 

Ülkemizde üretilen yem miktarının yeterli olmaması nedeniyle hayvan yeminin yaklaşık yüzde 45’ini ithal ettiğimizi belirten Aydemir, son dönemde Biyogüvenlik Kurulu kararlarıyla ithal edilerek kullanımına izin verilen GDO’lu ürün sayısının 39’a ulaştığını ve bu ürünlerin 36 adedinin (13 soya, 23 mısır) yem sanayinde kullanıldığını vurguladı. 

‘Kötü yönetim yüzünden ülkemiz ithalata bağımlı’

 

Birol Aydemir şunları ifade etti: “Ülkemizde GDO’lu ürünlerin ekilmesi, üretilmesi ve insan gıdasında kullanılması kesinlikle yasaklanmış olmasına rağmen, bizzat Tarım Bakanlığı tarafından yapılan denetimler durumun aksi ve vahim olduğunu göstermektedir. Ülkemiz tarım alanlarının coğrafi durumu, her geçen yıl artan genç nüfusumuz ve buna ek olarak kötü yönetim sonucu tarım politikalarının yetersiz ve öngörülemez olması soya fasulyesi ve mısır gibi bazı tarım ürünlerinde ithalata bağımlı hale gelmemize neden olmuştur. Buna karşın tüketicilerin çok hassas olduğu GDO konusunda bilimsellikten uzak, temelsiz ve popülist fikirler konunun taraflarını kutuplaştırarak süreci çözümsüzlüğe itmektedir.”

‘Uzun vadedeki sonuçları tam bir bilinmezlik’

 

Aydemir ayrıca tarımda kullanılan GDO’lu tohumlar ve bu tohumların uzun vadede nasıl sonuçlara sebep olacağının bilinmemesine ilişkin şunları söyledi:

“Dünya tarımsal üretimi ve ticaretinde yüksek verimli GDO’lu ürünlerin payının artıyor olmasından dolayı GDO’lu ürünler bir gerçeklik olarak karşımızdadır. Ülkemizde sadece mısır ve soya fasulyesi için ithalat izni bulunurken; şeker pancarı, pirinç, kanola ve pamuk gibi tarım ürünlerinde de GDO’lu tohumlar dünya genelinde kullanılmaktadır. Ancak tarım ilaçlarının kullanımını azaltan ve verimlilik sağlayan GDO’lu tohumların uzun vadede nasıl sonuçlara sebep olacağı yapılan araştırmalara rağmen henüz tam anlamıyla bir bilinmezlik içindedir.”

 

10 çözüm önerisi

 

Birol Aydemir GDO’lu ürünlerin hayvancılık ve tarım sektörlerindeki kullanımına son verilmesine ilişkin DEVA Partisi’nin çözüm önerilerini şöyle sıraladı:

 

1.Ülkemizin tarımsal üretim kapasitesinin artırılarak hayvansal üretim için vazgeçilmez olan soya fasulyesi ve mısır türevleri için dışa bağımlı GDO’lu ithal hammadde yerine yerli üretim GDO’suz hammadde üretimi yaygınlaştırılmalıdır.

 

2.Uzun vadeli ve sürdürülebilir politikalar uygulayarak hayvancılık       sektörünün tüketiciler de dahil tüm paydaşlarının öncelikleri dikkate alınarak sağlıklı arz ve talep dengesi oluşturulmalıdır.

 

3.Cumhurbaşkanlığı tarafında OHAL döneminde çıkarılan KHK ile yapısı değiştirilen Biyogüvenlik Kurulu’nun siyasi baskılardan ve ön yargılardan uzak, bilim temelli yapısı bir an önce tesis edilmelidir.

 

4.Tarım Bakanlığı izlenebilirlik konusunda kırtasiye yükü oluşturan verimsiz uygulamalarını sonlandırmalı bunun yerine etkili ve verimli denetim mekanizmaları kurulmalıdır.

 

5.Verilecek ithal izin miktarı ve ithalat yapılacak dönem ülkedeki hayvan yemi piyasasını olumsuz etkilemeyecek şekilde olmalıdır. 

 

6.İthalat izni verilecek kota miktarı, hayvan yemi talebi oranı ile sınırlandırılmalıdır.

 

7.Üniversiteler ile iş birliğine gidilerek GDO konusunda yapılan çalışmalar teşvik edilmeli, yurt dışı gelişmeleri izlenmedir. 

 

8.GDO konusunda hassasiyeti yüksek olan AB ülkelerinin yasal mevzuatı yakından incelenmeli ve sektör paydaşlarının talepleri AB normları dikkate alınarak karşılanmalıdır. 

 

9.T&uum
l;keticilerin tercihlerini yapabilmesi için Almanya, Fransa, Lüksemburg ve Avusturya gibi Avrupa Birliği ülkelerinde görüldüğü üzere, üreticilerin ürünlerin üzerine genetiği değiştirilmiş yem ile beslenmemiş hayvanlardan elde edildiğine dair ibare ve logolar kullanması uygulamasına başlanmalıdır.

 

10.GDO konusunda kamuoyu şeffaf ve tarafsız bir şekilde bilgilendirilmeli, fayda/zarar analizlerinin uzmanlar tarafından rasyonel bir şekilde tartışılmasına olanak sağlanmalıdır.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı