Aylık arşivler: Nisan 2021

Tam kapanma'da gözünüzü dört açın

Acıbadem Altunizade Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Mürüvvet Ayten Tüzünalp “Hepimiz için zorlu geçen bu olağanüstü süreçte göz hastalıkları hayli yaygınlaştı. Tam kapanma döneminde de, yine saatlerce bilgisayar karşısında kalınacağı için gözlerimize her zamankinden fazla dikkat etmemiz şart; aksi halde kalıcı göz hasarlarına yol açabilir” diyor. Dr. Mürüvvet Ayten Tüzünalp, pandemide yaygınlaşan göz hastalıklarını anlattı; özellikle tam kapanma döneminde göz sağlığı açısından ihmal edilmemesi gereken önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.  

Göz kuruluğu ve kızarık göz

Ekrana bakarken dakikada 15-20 olan göz kırpma sayısı 5-6’ya düşüyor. Oysa korneamız gözyaşımızdan beslendiği için ekran kullanma sürelerinin bu kadar arttığı dönemde göz kuruluğu şikayetleri de hem erişkinlerde hem de çocuklarda yoğun bir şekilde artış gösteriyor. Göz kuruluğu ve kızarık, göz en büyük başvuru sebebi olarak dikkat çekiyor. Göz kuruluğu nedeniyle gözlerimize çevredeki allerjen maddelerin yapışması ve temizlenememesine bağlı allerjik konjonktüvit bulgularında da artış yaşanıyor. Kaşınma ve göz kızarıklığı ile ortaya çıkan bu durum Covid bulguları ile de karışabildiği için zaman zaman hastalardan PCR testi istenmesi de gerekebiliyor. 

Kistleşen arpacık

Artan göz kuruluğuna bağlı enfekte olan gözlerde göz kapağında arpacık şikayetlerinde artış yaşanıyor. Kistleşen arpacıklar cerrahi müdahale gerektiren hastalarda artışa neden oldu. 

Astigmat ve Miyop

Yoğun ve dikkatle uzun süreli bilgisayar, tablet ve telefon ekranına odaklandığımız bugünlerde özellikle çocuklarda astigmat ve miyopta önemli artış yaşandı. Buna karşı 20 dakikada bir gözleri dinlendirme ve ekrana bakılan süreyi çok uzatmamaya dikkat etmek gerekiyor. 

Göz kayması

Dr. Mürüvvet Ayten Tüzünalp “Eskiden göz kayması olan ancak gözlükle bunu kontrol edebilen çocuklarda, online eğitim nedeniyle saatlerce ekrana bakılması kaymada belirginleşmeye ve artışa neden oldu. Bunların bir bölümü cerrahi müdahale gerektirirken, bu grup çocuklarda özellikle çok dikkatli olunması, ekran yerine ev oyunları ile zaman geçirmeleri onları cerrahi müdahaleden korumaya yardımcı olacaktır” diyor. 

xxxxxxxxx Kutu Bilgisi xxxxxxxxxxxx

Tam kapanmada bu önerilere dikkat!

  1. Ekrana bakarken gözlerinizi kırpmayı unutmayın. Dakikada en az 15 kez göz kırpmayı ihmal etmeyin.
  2. Ekran karşısında 20 dakikada bir 5’er dakika gözlerinizi dinlendirin.
  3. Hekime danışarak zorunlu durumlarda suni gözyaşı takviyesi kullanın.
  4. Özellikle çocukların online eğitimleri sonlandıktan sonra en az 1,5 saat ekrana bakmamalarına özen gösterin.
  5. Covid gözden de bulaşabildiği için mümkün olduğu kadar kontakt lens yerine gözlük kullanın. Maske ile gözlük kullanımı zor olduğundan kontakt lens kullanımında artış olduğundan, bu durumda günlük atılabilir lens kullanımını tercih edin.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Nestlé “Aile Dostu İşveren” Uygulamalarını Güçlendiriyor

 Çalışanlarının ve ailelerinin hayatını kolaylaştırmayı amaçlayan Şirket, “Küresel Ebeveyn Destek Politikası” kapsamında yeni bebeği olan anne çalışanlarının izin sürelerini 18 haftaya, baba olan çalışanlarının izin süresini ise 4 haftaya çıkarıyor. Evlat edinen çalışanlarının da aynı haklara sahip olmasını sağlayan Nestlé ayrıca, mevcut esnek çalışma koşullarını koruyarak ebeveynlere aynı veya benzer alandaki pozisyonlarını sunmaya devam edecek. Küresel politika, Nestlé Türkiye’de 30 Nisan 2021 tarihinden itibaren uygulanacak. 

 

Dünyanın 186 ülkesinde faaliyet gösteren Nestlé, saygıyı temel alan değerleri çerçevesinde yarattığı Çeşitlilik ve Kapsayıcılık kültürünü bir adım öteye taşıyor. Tüm dünyadaki şirketlerinde, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin yeni bebeği olan çalışanlarına bu özel dönemlerinde destek olmak ve aile yaşamlarını kolaylaştırmak amacıyla birçok yeni olanak sunuyor.

 

Uygulamalar Ebeveyn Olan Her Çalışanı Kapsayacak

Kuruluş hikayesi, 155 yıl önce Henri Nestlé’nin ilk süt bazlı bebek mamasını geliştirerek, anne sütüyle beslenemeyen bir bebeğin hayatını kurtarmasıyla başlayan Nestlé, aile yaşamına dokunan çalışmalarını, çalışanlarına verdiği yeni desteklerle büyütüyor. Küresel Ebeveyn Destek Politikası ile Şirket, hamileliğin ilk gününden başlayarak birincil ve ikincil ebeveynler ile çocuklarının gelişimine katkı sağlayacak uygulamalar başlatıyor. Nestlé, Türkiye’de gıda sektöründe birçok şirkete örnek olacak Aile Dostu İşveren uygulamaları ile ayrıca evlat edinmeyi ve emzirmeyi teşvik ediyor.

 

Anneler 18 Hafta, Babalar 4 Hafta İzinli Olacak 

Nestlé, Ebeveyn Destek Politikası kapsamında, çocukların birincil bakımını üstlenen annelerin yasalar dahilinde 16 hafta olan doğum izni sürelerini, 2 hafta daha ekleyerek, 18 haftaya çıkaracak. İkincil bakımı üstlenen babaların 5 günlük izin hakkını ise 4 haftaya uzatacak. Ebeveynlerin her ikisinin de Nestlé çalışanı olması durumunda anne ve babalar eş zamanlı izin kullanabilecekler. Yeni uygulamalar kapsamında artırılan izin süreleri, evlat edinen çalışanları da kapsayacak. Şirket, hamile çalışanlarına ve emzirme dönemindeki annelere daha sağlıklı ve elverişli bir iş ortamı yaratmak hedefiyle, halihazırda ofis ve fabrikalarda var olan emzirme odalarının konfor ve içeriğini geliştirecek. Yanı sıra, izin dönüşü süreçlerinde çalışanların, mevcut esnek çalışma düzeni içerisinde aynı veya benzer alandaki pozisyonlara dönmelerini sağlamaya da devam edecek.

 

Çalışanlarımızın Aile Yaşamı için Anlamlı Bir Alan Açıyoruz

Nestlé Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü İlkay Kayganacı yeni Ebeveyn Destek Politikası’nın, çeşitlilik yönetiminde öncü olan Nestlé’yi daha kapsayıcı ve ilham verici bir kurum haline getirdiğini belirterek “Bebeklerin ve onların yaşamını temelden etkileyen anne babaların iyilik halini gözetmek, kuruluşumuzdan bu yana şirketimizin temel prensibi olmuştur. Bugün Nestlé Türkiye’de, merkez ofis, saha ve fabrika çalışanlarımız ile 3 bin kişilik kocaman bir aileyiz. Yeni olanaklarla güçlendirdiğimiz aile dostu işveren uygulamalarımız ile ayrım gözetmeksizin, tüm Nestlé anne ve babalarının kendilerine ve çocuklarına ayırdığı zamana saygı duyarak, ebeveynlik süreçlerinde huzur ve güven içinde hissetmeleri için çaba gösteriyoruz. Çalışanlarımızın yaşamlarındaki en önemli dönemlerden biri olan bu süreçte, onların yanlarında olmak, bizim için bir politikadan daha fazla anlam taşıyor. Kişisel kariyer hikayemde, Nestlé’de 21 yıla dayanan uzun bir geçmişim var, bu sürede Şirketimizin her zaman anne babaları destekleyici politikaları ile çalışanlarının yanında olduğunu ben de bizzat yaşadım. Çalışan bir anne ve çocuğumun gelişim çağında süreci deneyimleyen bir yönetici olarak, bu yeni ve daha da iyileştirilmiş olanakların aile yaşamındaki karşılığının ne denli önemli olduğunun farkındayım. Bilhassa pandemi ile birlikte giderek güçleşen iş ve aile yaşamı dengesinin kurulmasında, çalışanlarımızın aile yaşamı için anlamlı alan açtığımıza inanıyorum. Yeni politikamız, fırsat eşitliğini ve çeşitliliği destekleyen bir işveren olma yönündeki taahhütlerimizi daha da güçlendirecek” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Çiğdem Tunç ve Murat Parasayar 'dan Bomba Gibi Proje

TGRT Haber kanalında yayınlanmaya başlayacak "Benim Hikayem" adlı program iki ünlü ismi yeniden ekranlara döndürüyor. Sinema, tiyatro ve dizi oyuncusu Çiğdem Tunç ile medya dünyasının ünlü oyuncu ve sunucusu Murat Parasayar "Benim Hikayem'in sunuculuğunu üstleniyor.

Niyazi Hancı'nın yapımcılığını, Magazin dünyasının usta isimlerinden biri olan Önder Çorlu'nun program editörlüğünü üstlendiği "Benim Hikayem" ismine sahip programda ünlü isimlerin yaşamı mercek altına alınmış olacak. “Benim Hikayem” adlı programda Türk sinema ve tiyatrosunun yanı sıra müzik dünyası ile birlikte televizyon dizilerinde uzun seneler boyunca emek vermiş birbirinden ünlü sanatçıların çok farklı ve ilginç hikayeleri özel röportajlar ile ekrana taşınmış olacak.

Ayrıca tekrar birbirinden ünlü isimler ile aynı filmlerin yanı sıra aynı diziler ve aynı tiyatrolarda beraber rol alıp hafızalarda yer edinmeyi başaran; oyuncular ile birlikte müzisyenler ve ünlü isimlerin filmlerini çeken yönetmenlerin hayatları ve başarıları da bu programda yer almış olacak.

Orhan Gencebay, Cüneyt Arkın, Mehmet Ali Erbil, İbrahim Tatlıses, Ferdi Tayfur, Derya Tuna, Necla Nazır, Ahmet Özhan, Caner Cinadoruk, Aydan Şener, Sezen Aksu ve Çoşkun Sabah gibi birbirinden ünlü pek çok sanatçının hayatları 'Benim Hikayem' adlı programda işlenerek canlı yayına da konuk olarak alınacaklar.

Her hafta Cumartesi günü canlı bir şekilde ekranlara gelecek 'Benim Hikayem' adlı programı izlerken zaman zaman çok fazla düşünürken zaman zaman da duygulanacak ve gözyaşlarınıza hakim olmakta zorlanacaksınız..

Hayata karşı vermiş oldukları mücadelelerin konu edileceği söz konusu bu programa sanatçı konuklar da davet ediliyor olacak. 'Benim Hikayem' adlı program 1 Mayıs Cumartesi gününde saatler 23:00’ü gösterirken TGRT Haber’de izleyicilerle buluşacak..

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Nikola Tesla'nın hayatını Hakan Ergün Canlandırdı!

Son dönemlerde yaptığı Cover şarkılarla isminden söz ettiren Anadolu Rock Sanatçılarından Hakan Ergün, Kısa Film festivaline katılan Nikola Tesla'nın hayatı konulu filmde Nikola Tesla'yı canlandırdı.
Barış Manço ve Cem Karaca gibi önemli isimlerin şarkılarına cover yaparak resmi bir albüm olarak çıkaran Anadolu Rock Sanatçısı Hakan Ergün şimdi de oyunculuğa göz kırptı. Festivale katılan filmde Nikola Tesla'nın hayatını canlandıran Hakan Ergün; "Benim için farklı bir deneyimdi, böyle bir mucidi canlandırmaktan dolayı da büyük keyif aldım" ifadelerine yer verdi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Okan Bayülgen çamaşır makinelerini ayaklandırdı

Oyunculuk, televizyonculuk, seslendirme dışında fotoğrafçılık ve reklam yönetmenliği de yapan Okan Bayülgen, Muya firmasının yeni sezon reklam filminin çekimlerinde kamera arkasındaydı.

Terlik üretimi konusunda Türkiye’nin veAvrupa’nın lider firmalarından biri olan Muya’nın farkındalık yaratacak yeni reklam filmini çeken Okan Bayülgen senaryo gereği çamaşır makinelerini ayaklandırdı.

Pandemi sürecinin etkilerini esprili bir dille anlatan Okan Bayülgen insanlar üzerinde yaratılmış sıkışıklığı çamaşır makineleri üzerinden anlatıyor.

Reklâm filminde, evin bir köşesinde sürekli çalışan çamaşır makineleri zıplayarak kendileri sokağa atmaya çalışıyor.Markanın rahatlığı ve şıklığına vurgu yapılan mizahi filmle markanın belleklerde kalıcılaşması hedefleniyor.

Çekim çalışmaları uzun süredir devam eden reklâm Film “Hayat bu ya! Muya” sözleri ile son buluyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Funda Eryiğit: "Keşkelere İnanırım"

Kariyerine çok erken yaşlarda başlayan başarılı ve güzel oyuncu Funda Eryiğit, gelecek hayallerini, Son Yaz dizisini MAG okurları için anlattı. 

 

Özellikle televizyonda yer alan dizilerde daha çok erkek karakterler üzerine şekillendiğini belirten Eryiğit, “ Belli başlı ezberlenmiş kodlarla örülüyor hikayeler. Kadın karakterler, erkek karakterlerin hikayelerine bağlı, edilgen bir konumda. Bugün televizyonlarda kadınların da etkinliğinin olduğu hikayeler görmeye başladık fakat çok az ama zamanla artacağına inanıyorum” dedi.  Yıllar önce “Canım Ailem” dizisi ile ekranlara göz kırpan ve başarılı kadrosuyla güzel bir aile hikayesine imza atan Funda Eryiğit, set ile ilgili hatıralarını şöyle paylaştı: “İlker Aksum’a çok soru sorduğumu hatırlıyorum. İlk tecrübemdi daha öğrenciydim ancak olabileceğin en iyi kadro ile heyecan yaşıyordum. Çok gerilip ağlayamadığım bir sahnede Ezgi (Mola) ve Şebnem (Bozoklu) cesaret verip motive etmişti.” Keşkelere inandığını belirten Eryiğit, “İçinde bulunmayı içten içe istemediğimi bildiğim ama kendimi bir şekilde içinde bulduğum projeler oldu. Yanlış anlaşıldığımı düşündüğüm zamanlarda kendimi daha doğru ifade edebilmeyi isterdim.” diye konuştu.

 

İlerleyen yaşlarda da oyunculuğu hevesle yapmayı sürdürdüğünü hayal ettiğini söyleyen başarılı oyuncu, “ Çok büyük bir hayal ya da hedefim yok. Merak duygumun kaybolmamasını diliyorum” dedi. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Usta yazar Murat Gülen edebiyat dünyasında bomba etkisi yarattı.

Kitabının bir bölümünde Gülnihal isimli karakter üzerinden bir mektup dizgisi yaratan Murat Gülen, bu bölümlerde insanın yaşamının kainatın yaşamına denk olduğunu anlatıp her bir harf için yazdığı tarih-insan minvalindeki öyküler ile edebiyatın sıkışmışlığı arasında bir umut ışığı oluşturdu.

Edebiyata hem nitelikli hem de özgün bir tarz getiren başarılı yazar Murat Gülen, bilgi ve tecrübesini aktarmak için Yazar Akademisi'ni kurdu. Yazarlık yolundaki herkese farklı bir boyut kazandırmayı hedefleyen Yazarlık Akademisi ilk olarak Yaratıcı Yazarlık Kursu ile öğretim hayatına başladı.

Murat Gülen kendini şöyle tanımlıyor: "Ben bir hiç gezginiyim. İnsanların gösterişli dünyalarının ardını gezip, bayağılık kokan maskelerini düşürmeyi amaç edinmiş biriyim. Çünkü ancak o zaman tüm insanların eşit olduğuna inanabilirim. Sosyal anlamda ihtişamlı görünmenin sosyal sınıfların üstünde yer bulmaya denk düştüğü şu çağda, kazanan olmanın değil, kaybeden olmanın gururunu yaşayan biriyim. Kimsenin menfaat için birbirine 'Neden?' diye sormadığı karanlıkta, 'Neden burası karanlık?' demeyi marifet bilmiş biriyim. İşte bu yüzden yazarım. İnandığı yolda yürümeye takati kalmamış insanlara harflerle ördüğüm cesaret iplerini uzatıp bizim yerimizin bu dünya olmadığını anlatmak ve onları başka dünyalara götürmek isteyen biriyim. Bu nedenle ilham paylaşmak adına ve insanlara nitelikli bir yol açıp hem öğrenip öğrenip öğretmek amacıyla Yazar Akademisi'ni kurdum. Herkesi beklerim."

Murat Gülen kimdir?

Sanatın soluk almamızda en az oksijen kadar gerekli olduğunu fark eden yazar, her zaman yeni şeyler öğrenmenin peşinde koştu. Bu inanç doğrultusunda çeşitli üniversitelerin biyoloji ve felsefe bölümlerini bitirdi. Müziğe olan merakından ötürü piyano, gitar, bağlama başta olmak üzere birçok enstrümanla bağ kurdu.

Arthur Schopenhauer, Michel Foucault, Jean-Paul Sartre, Franz Kafka gibi varoluşçu yazarların etkisiyle yazmaya başladı. Belirli dönemlerde tiyatro oyunları yazıp yönetti. Yaşamının kırılma anlarında varlığın kendine yabancılaştığını görerek hiçliği anlatmak için 2015 yılının mayıs ayında ''Bir Demlik Düş'' isimli kitabını yayınladı. Duygularını daima kaybedenlerin yanında konumlandırdı.

İnsanlara bir şey kazandırmayan, giderek yozlaşan ve bayağılaşan edebiyat kültürüne tepkisini, yeni bir üslup üreterek geliştirdi. Edebiyat sayesinde hayatımızdaki kötü insanlardan hesap sorduğunu düşündüğü için yazı yazarken kalemlerin uçlarını defalarca kırdığı söylendi. Türkiye'de değişik türdeki fanzin ve dergilerin yayın yönetmenliğini üstlendi. Hollanda, Almanya, Belçika olmak üzere öyküleri Avrupa'da çeşitli dillere çevrildi. Aklında her zaman Oğuz Atay'ın sitemi mevcuttu: 'Ben buradayım sevgili okuyucum, sen nerdesin acaba?' Murat Gülen, Kafamdaki Fillerin Hepsi Mavi ve Atlıkarıncaları Affediyorum isimli iki psikolojik romanın da yazarıdır.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Tekfen Tarım’dan çocuklara 23 Nisan hediyesi

Yerli tarımsal üretimin en büyük destekçilerinden olan Tekfen Tarım, sosyal sorumluluk projeleriyle de toplumun her kesimine ulaşıyor. Tekfen Tarım ve bünyesinde faaliyet gösteren taze meyve üretim ve ihracat şirketi Alanar Meyve, çocukları mevsiminde taze meyve yemeğe teşvik etmek amacıyla özel bir animasyon filmi hazırladı. Tekfen Tarım ve Alanar Meyve, “Taze Meyve Ye” sosyal sorumluluk projesi kapsamında hazırlanan “Mina’s Cherry Tale” (Mina’nın Kiraz Masalı) isimli filmi 23 Nisan’da Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlayan çocuklara armağan etti. 

 

Sağlıklı bir nesil ve sürdürülebilir bir yaşam için doğayla bağ kurmanın ve taze meyve yemenin önemini küçük yaşlardan çocuklara aktarabilmek için hazırlanan filmde doğa bilgisi, dalından meyve sevgisi, aile, paylaşım gibi temaları işleniyor. Film, büyük şehirde yaşayan Mina’nın çok sevdiği kiraz ağacını şehrin kalabalığında aramaya başlayıp kirazların nasıl yetiştiğini sorgulaması ve doğaya yönelmesi ile devam ediyor. Film çocukların yabancı dil gelişimini desteklemek üzere İngilizce olarak seslendirildi. 

 

Kukla gösterimi de hazırlandı

 

Hikaye yazarı ve anlatıcısı Şule Koçoğlu Ünal’ın el yapımı kuklalarıyla karakterlerini ortaya çıkarttığı, ödüllü görsel tasarımcı Cahit Can Hanyaloğlu’nun çekip kurguladığı “Mina’s Cherry Tale” (Mina’nın Kiraz Masalı) çizgi film stop motion animasyon tekniği ile kare kare, üzerinde 1,5 yıl çalışılarak hazırlandı. Filmde Şule Koçoğlu Ünal anneyi, Mina Ünal ise kendisini seslendirdi. Mina Ünal, film için 3 gün stüdyoda okuma yaparken filmde hikayeyi ise profesyonel seslendirmen Tulin Yılmaz seslendirdi. Öte yandan hikayenin çocuklar için kukla gösterimi de hazırlandı. Pandemi koşullarının uygunluğuna göre gösteri çocuklarla buluşacak.

 

Tekfen Tarım Genel Müdürü Emrah İnce, “Tekfen Tarım, bu ülkenin topraklarına olan inancıyla dünya sahnesinde Türk bayrağını gururla dalgalandırmakta ve yüksek teknolojili Ar-Ge çalışmaları ile sektöre akılcı çözümler sunarak liderlik etmektedir.   Şirket olarak bir yandan çiftçimizle omuz omuza vererek emeğin değerine ve milli zenginliklerimize sahip çıkarken bir yandan da sosyal sorumluluk projelerimizle toplumun her kesimine ulaşmak için çalışıyoruz. Bu anlayışla Alanar Meyve ile yürüttüğümüz ve yeni nesli mevsiminde taze meyve yemeğe teşvik edici farkındalık projemiz olan ‘Taze Meyve Ye’ kapsamında animasyon bir film hazırlattık. Bu filmi ülkemiz ve hepimiz adına çok anlamlı bir gün olan 23 Nisan’da çocuklarımıza armağan etmenin mutluluğu içerisindeyiz” diye konuştu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

ABD’ye hububat bakliyat yağlı tohumlar ihracatında hedef 1 milyar dolar

Ege İhracatçı Birlikleri, bünyesindeki 6 gıda birliğinin paydaşlığında iki senedir başarıyla yürüttüğü ve Ticaret Bakanlığı’nca desteklenen “TURQUALITY Projesi”yle ABD’de kuru meyve, su ürünleri, meyve sebze mamulleri, zeytin ve zeytinyağı, hububat, bakliyat yağlı tohumlar ve odundışı orman ürünlerinin tanıtımına devam ediyor.

 

Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Tadım Etkinliği Vegas Üniversitesi (UNLV-University of Nevada-Las Vegas / Las Vegas) mutfak laboratuvarında gerçekleşti.  

 

Hububat bakliyat sektörü ABD’ye gıda ihracatının yüzde 38’ini gerçekleştiriyor

 

Ege İhracatçı Birlikleri’nin tarım ürünleri ihracatının 2021’in ilk çeyreğinde 1 milyar 186 milyon dolara ulaştığını açıklayan Ege İhracatçı Birlikleri Bakliyat, Hububat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Birliği Başkanı Mustafa Terci şöyle devam etti:

 

“ABD’nin yaklaşık 2,6 trilyon dolarlık ithalatının 160 milyar dolarlık kısmını gıda ürünleri oluşturuyor. Bizim 2020’de ABD’ye Türkiye geneli gıda ihracatımız 970 milyon dolar seviyesinde. 2023 yılında bu rakamı 1,5 milyar dolara çıkarmayı istiyoruz. ABD pazarında güçlü olduğumuz gıda sektörlerimizin başında 373 milyon dolarlık ihracatla hububat bakliyat yağlı tohumlar ve mamulleri geliyor. Sektör özelinde Türkiye geneli ABD’ye ihracatımız son 3 yılda yüzde 43 arttı. Ege’den ABD’ye yapılan ihracatımızda ise son 3 senede yüzde 61 yükseliş kaydettik.”

 

Terci, “Bitkisel yağlardan, baharatlara, haşhaş susam gibi yağlı tohumlardan şekerli mamullere, baklagillerden kahveye kadar geniş ürün gamımızla hedefimiz ABD’ye ihracatımızı 1 milyar dolara çıkarmak. Dünyanın devlet destekli ilk ve tek markalaşma programıyla bizi kurumsallaşmaya, katma değerli güçlü markalar yaratmaya yönelten stratejimizi etkin bir şekilde yürütmeye devam edeceğiz. Pandemi döneminde bir kez daha gördük ki tarım ve üretim politikalarında çağa uygun hareket eden ve gıda pazarına hakim olan ülkeler her zaman söz sahibi olacak.” dedi.

 

Ege İhracatçı Birlikleri Bakliyat, Hububat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Yönetim Kurulu Üyesi Burak Hucuptan’ın mamullerle ilgili verdiği bilgiler ve Peynir Soslu Türk Makarnası, haşhaşlı Akdeniz salatası ve bulgurdan elde edilen soslarda hazırlanan sağlıklı tariflerinin tadımının ardından sona erdi.

 

Burak Hucuptan, “Bazı gıdaların insan vücudunda mutluluk hormonu salgılattığı bilimsel olarak kanıtlandı. Ülkemiz mutfak kültüründe önemli bir yere sahip olan haşhaş tohumu, bu özelliğini içerdiği yüksek miktarda magnezyuma borçlu.  Zengin biyo-çeşitlilik ile taçlandırılmış ülkemiz tarım ve gıda alanlarında bu avantajlardan faydalanıyor. Çağlar boyunca Anadolu’dan Avrupa’ya ve diğer kıtalara yayılan tarım toplumları dünya tarım devrimine yön verdi.” diye konuştu.   

 

Hucuptan, Türkiye’nin artan tarım ürünleri ihracatıyla gerek tarım ürünleri endüstrileri gerekse ülke topraklarının büyük bir bir bölümünü kaplayan tarım arazileri bakımından, dünyada tarım ve gıda tedariğinde önemli bir yer işgal ettiğinin altını çizdi.

 

“Türk tarım ihracatçıları olarak binlerce yıllık tecrübe ve tarihle yoğurulmuş tarım faaliyetlerimizin; şeffaf, faal, etkili, sürdürülebilir, güvenilir ve israfı önleyici nitelikte olarak devam ettirilmesini kendimize şiar edindik.”

 

Şef Michelle; “Soslarda çerez efekti yaratmak için, daha lifli ve sağlıklı bir alternatif olan bulguru tercih edin”

 

Şef Michelle; Magnezyum, kalsiyum, omega 3 ve lif bakımından zengin içeriğiyle haşhaş tohumunun Amerikan mutfağının sağlıklı tariflerinde yer alması gerektiğini belirtti.

 

Şef Lucio Arancibia; “Akdeniz Mutfağı Amerika’da en çok tercih edilen mutfak kültürlerinde liste başı”

 

Şef Lucio Arancibia; Amerika’da Mutfak Sanatları ile ilgili bir seminerde, en çok tercih edilen mutfak kültürünün Akdeniz Mutfağı olduğunu öğrenmekten mutluluk duyduğunu belirtti.

 

Uluslararası Aşçılık Okulu Direktörlüğü görevi de yapmış olan Şef Michelle Vietmeier’in zengin lif içeriğiyle Amerikan damak tadına uygun tariflere sağlıklı alternatifler sunan Türk Bakliyat, Hububat Yağlı Tohumlar ve Mamullerinden oluşan tarifler hazırladığı etkinliğe, ABD’nin en prestijli otellerinin yönetici şefliğinden Beyaz Saray konuk şefliğine, ABD Senatosu tarafından verilen ‘Chef of the Year – 1995’ ödülüne kadar kariyerinde pek çok başarı bulunan Şef Lucio Arancibia (CEC, AAC) Las Vegas Üniversitesi Otel İşletmeciliği bölüm başkanı Prof. Joseph Lema, İzmir Ekonomi Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Yüksek Okul Müdürü Dr. Betül Öztürk ile ABD ve Vegas Bölgesinin önde gelen restoran ve otellerinin işletme ve satın alma müdürleri katılım sağladı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Airbus, 2021 ilk çeyrek sonuçlarını açıkladı

Airbus CEO’su Guillaume Faury, “İlk çeyrekte elde ettiğimiz iyi sonuç, temel olarak ticari uçak teslimatı performansımızı, nakit ve gider kısıtlaması, yeniden yapılanma planındaki ilerlemeyi ve helikopter ile savunma ve uzay faaliyetlerimizden gelen olumlu katkıları yansıtmaktadır. İlk çeyrek, krizin sektörümüz için henüz bitmediğini ve pazarın belirsizliğini koruduğunu gösteriyor. Portföyümüzdeki uzun vadeli hedeflerimizi gerçekleştirmek için inovasyona ve dönüşüme yatırım yapıyoruz” dedi.

 

Ticari uçak siparişleri, 38 adeti tek koridorlu olmak üzere toplamda 39 (2020 ilk çeyrek: 356 uçak) adettir. İptallerin ardından net ticari uçak siparişleri -61 (2020 ilk çeyrek: 290 uçak) ve biriken siparişler 31 Mart 2021’de 6.998 adettir. Airbus Helicopters, 2 adet Super Puma Ailesi helikopteri ve 1 adet H160 da dahil olmak üzere toplamda 40 adet net sipariş (2020 ilk çeyrek: 54 adet) aldı. Airbus Defence and Space’in sipariş alımı 2,0 milyar Avro (2020 ilk çeyrek: 1,7 milyar Avro) ve uzay sistemlerinde büyük kazanımlar ve askeri uçaklarda yinelenen hizmet siparişlerini içeriyor.

 

Konsolide gelirler, yıllık bazda 10,5 milyar Avro (2020 ilk çeyrek: 10,6 milyar Avro) seviyesinde istikrarlı kaldı. 9 adet A220, 105 adet A320 Ailesi, 1 adet A330 ve 10 adet A350’den oluşan toplamda 125 adet ticari uçak teslim edildi (2020 ilk çeyrek: 122 uçak). Airbus’ın ticari uçak faaliyetlerinden elde ettiği gelirler, esas olarak kullanım hacmindeki düşüşü yansıtarak, yüzde 4 oranında azaldı. Airbus Helicopters, sivil helikopter hizmetindeki düşüşe karşılık offset yatırımlarındaki büyümeyle dengelenerek 39 adet (2020 ilk çeyrek: 47 adet) teslimat gerçekleştirdi. Airbus Defence and Space gelirleri bir önceki yılla aynı performansı kaydetti.

 

2021 Şubat ayında açıklanan yol haritası değişmeden takip edilecek. Bu yol haritasına göre şirket, dünya ekonomisinde, hava trafiğinde, şirketin iç operasyonlarında ve ürün ve hizmet sunma kabiliyetinde aksamalar beklemiyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı