Aylık arşivler: Nisan 2021

LAV ve GCA, 2022'nin Uluslararası Cam Yılı İlan Edilmesine Destek Veriyor

Dünyanın en büyük beşinci sofra camı üreticisi konumunda olan LAV ve cam ambalaj alanında söz sahibi konumda olan GCA, camın günümüzdeki sürdürülebilir, ekonomik, teknolojik ve bilimsel önemini vurgulamak için 2022’nin “Uluslararası Cam Yılı” olmasına destek veriyor. Bu kapsamda, Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde 2022 yılının “Uluslararası Cam Yılı” olarak ilan edilmesi için pek çok ülke, akademik dünya ve sanayi Uluslararası Cam Komisyonu (ICG) ile birlikte çalışıyor. 

 

Gürok Topluluğu, LAV ile sofra cam üretiminde 25 yılı aşkın, GCA olarak cam ambalaj sektöründe ise yaklaşık 10 yıllık deneyimiyle ürün ve hizmette en yüksek kaliteyi hedefleyerek ülke ekonomisine, cam ambalaj sektörüne ve iş ortaklarına değer katan adımlar atıyor. Bu doğrultuda 2022 yılının “2022 BM Uluslararası Cam Yılı” olması için destek sağlamak amacıyla çalışanlarından, kamu kurum ve kuruluşlarına, iş dünyası temsilcilerine, üniversitelere, müşterilerine, medyadan kamuoyuna kadar uzanan tüm paydaşlarına yönelik çalışmalarını sürdürüyor. 

 

 

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan LAV Genel Müdürü Tuğrul Baran şunları söyledi: “Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda kaynak verimliliği, atık azaltımı ve etkin çevre yönetimi gibi önemli noktalar, LAV olarak bizim de  odaklandığımız ve üzerine çalıştığımız konular arasında yer alıyor.

 

Burada günlük yaşantımızın vazgeçilmezleri arasında yer alan cam, pek çok alandaki kullanımıyla, sağlıklı ve geri dönüşebilir özellikleri sayesinde hem atık azaltımına yardımcı oluyor hem de kaynak verimliliğini artırıyor. Sürdürülebilir geleceğin önemli madenleri arasında yer alan cam için cam dünyasının en etkili organizasyonu konumundaki Uluslararası Cam Komisyonu (ICG)’nun 2022’nin ‘Uluslararası Cam Yılı’ sayılması için yaptığı çalışmalara desteklerimizi sürdürüyoruz. Uluslararası Cam Komisyonu’nun Birleşmiş Milletler’e yaptığı başvuruda camın Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin pek çoğunda aktif rol aldığından bahsediliyor. Sağlık ve kaliteli yaşam, nitelikli eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliği, temiz su ve sanitasyon, erişilebilir ve temiz enerji, sanayi, yenilikçilik ve altyapı, sürdürülebilir şehirler ve topluluklar, sorumlu üretim ve tüketim, iklim eylemi ve sudaki yaşam hedefleri gibi çoğu BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi için farklı alanlardaki kullanımıyla fark yaratan cam, sürdürülebilir bir gelecek için önemli bir potansiyele sahip. Biz de işi cam üretmek olan bir şirket olarak camın doğaya zarar vermeyen özelliği ve topluma faydasını her zaman göz önünde bulunduruyoruz. Dünyanın en büyük sofra camı üreticilerinden bir firma olarak cam ile hayatın her anına keyif katmayı hedefliyoruz bu sebeple 2022’nin ‘Uluslararası Cam Yılı’ olması için biz de çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”

Açıklamada görüşlerine yer verilen GCA Genel Müdürü Dr. Abdullah Gayret ise “İnsanlık tarihi camın yarattığı dönüm noktalarıyla doludur. 3 bin 500 yıl önce cam boncuk üretimiyle başlayan macera, kozmosun harikalarına Galileo’nun teleskopuyla gözlerimizi açmamızı sağladı. Mikroskoplar, hücreleri incelememize ve hastalıkları anlamamıza, ampuller geceleri çalışmaların devam etmesine imkân sağladı. Camın dünyamız üzerindeki olumlu etkisi genişlemeye devam ediyor. Şimdi dünyayı camdan görüyoruz. Telefon ekranlarımız, güneş panelleri, cam takviyeli rüzgar türbinleri gibi birçok alana cam entegre edildi. Enerji, mimari, biyotıp, ecza alanında kullanılan farmasötik cam ambalajlar, tarım, bilgi & iletişim, elektronik, havacılık, optik, otomotiv, dekorasyon, gıda, içecek ve daha birçok alanlardaki cam kullanımı Birleşmiş Milletler'in Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine katkıda bulunuyor. Cam, gelişimi sağlayan en önemli malzemelerden biri olduğunu binlerce yıllık geçmişiyle kanıtlamıştır. Önümüzdeki dönemde de gerek insanların tedavisinde kullanılacak biyo-çözünür camlarla sağlık alanında; inovatif ve yüksek verimli fotovoltaik panellerle yenilenebilir enerji sektöründe, gerekse UV koruması sağlayan veya farklı kaplama ve kompozisyonlarla ambalaja antimikrobiyal ve antivirütik özellikler kazandıran gıda ve içecek ambalajlarıyla camın yeni dünyada öncelikli malzemelerden olacağını ön görebiliyoruz. Camın modern toplum üzerindeki bu kalıcı etkisi ile, 2022 yılının ‘Uluslararası Cam Yılı’ olması için biz de desteğimizi ortaya koyuyoruz.” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

ECE Türkiye AVM ziyaretçilerinin attığı adımlar, Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’ne bağışlandı

ECE Türkiye yönetiminde bulunan İstanbul’daki Marmara Park, Aqua Florya, Antalya’daki TerraCity ve Antalya Migros AVM ile Afyonkarahisar’daki Park Afyon alışveriş merkezlerinin, adımları bağışa çevirebilen bir akıllı telefon uygulaması olan Help Steps ile yaptıkları iş birliği çerçevesinde atılan 55 milyon adım ihtiyaç sahiplerine bağışlandı. 

 

Attığımız Her Adımda İyilik Var!” projesi çerçevesinde 17 Şubat’tan bu yana AVM çalışanları ve ziyaretçileri Help Steps uygulamasında adımlarını biriktiriyor. AVM ziyaretçileri, iki ay gibi kısa bir sürede biriktirdikleri 34 milyon adımı uygulama içerisinde yer alan tercih ettikleri kurumlara bağışlarken, alışveriş merkezlerinin hesaplarında ayrıca biriken 21 milyon adım ise ECE Türkiye tarafından Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’ne (TOFD) bağışlandı.

 

Konuya ilişkin bir değerlendirmede bulunan ECE Türkiye Aqua Florya AVM Müdürü Mehmet Köklü şunları söyledi: “Attığımız Her Adımda İyilik Var projesiyle fayda sağlamanın istenirse aslında ne kadar kolay olduğunu gözler önüne seriyoruz. Bunu sadece yürüyerek yapıyoruz! TOFD, omurilik felçlilerinin tıbbi, ekonomik, sosyal sorunlarının çözümü için çalışan, ortopedik engellilerin sosyal yaşama tam ve etkin katılımına katkı sağlayan çok kıymetli bir dernek. Biz de ziyaretçilerimiz ve çalışma arkadaşlarımızın adımlarıyla bu değerli derneğe destek olabilmekten dolayı çok mutlu ve gururluyuz. Bu vesileyle geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden TOFD Başkanı Ramazan Baş’ı da saygı ve rahmetle anıyoruz.”

 

“Attığımız Her Adımda İyilik Var!”projesine katılmak isteyen AVM ziyaretçileri ve bireysel kullanıcıların uygulamayı yükledikten sonra AVM davet kodunu girmesi yeterli olacak. Böylelikle kullanıcılar attıkları adımları kendi diledikleri kurumlara bağışlarken, AVM’lerin hesaplarında ayrıca birikecek adımlar da ECE Türkiye tarafından ihtiyaç sahiplerine ulaştırılacak.

 

Davet kodları:

Marmara Park               MARMARA2021

Aqua Florya                   AQUA2021

TerraCity                       TERRACITY2021

Antalya Migros AVM      AMIGROS2021

Park Afyon                    PARKAFYON2021

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

D-Marin Didim Yaz Sezonuna Hazır

Doğu Akdeniz marinalarının en büyüğü olan D-Marin Didim, pandeminin başından bu yana büyük bir titizlikle devreye aldığı uluslararası standartlardaki tedbirleriyle yaz sezonuna hazır… 

 

Tekneler için birinci sınıf bir merkez üssü olarak konumlanan D-Marin Didim, yaz sezonunda misafirlerini ağırlamaya hazır… Pandemi önlemleri kapsamında uluslararası standartlarda prosedürleri devreye alan D- Marin Didim, yat tutkunlarını bekliyor. 

 

Yatlar ve süperyatlar için sunduğu çekek hizmetleri ve kışlama kampanyaları ile kış aylarında da yoğun ilgi gören marina, 8 ayda yaklaşık 520 tekneyi ağırladı. D-Marin Didim, yaz sezonu boyunca İtalya, Fransa, İsviçre, Almanya, Rusya gibi dünyanın pek çok farklı ülkesinden 400’ü aşkın tekneyi de ağırlamayı hedefliyor. 

 

72.000 m2 çekek alanı 400 ve 75 tonluk 2 travel lift ve uzman ekibiyle teknelerin yaz sezonu hazırlıkları tüm hızıyla devam ediyor.

 

Konumuyla misafirlerine Ege Deniz’inde benzersiz bir deneyim sunan D-Marin Didim, sunduğu üstün hizmet kalitesi ve birinci sınıf tesisleriyle dünyanın en iyi yönetilen marinaları arasında yer alıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Türkiye ATM Pazarında Yeni Bir Oyuncu

Hitachi-Omron Terminal Solutions, Protem ile Türkiye ATM pazarına girdi

 

Hitachi-Omron Terminal Solutions, Corp. (Hitachi-Omron Terminal Solutions), Türkiye'nin önde gelen mevduat bankalarından QNB Finansbank'ın 200 adet alımını yapmış olduğu, Hitachi'nin Nakit Çevrim Özellikli SR7500 ATM'lerinin kurulumlarını tamamladığını duyurdu.

 

Finans kuruluşları iş verimliliğini arttırmanın arayışı içerisindeyken, Nakit Çevrim Özellikli (nakit yatırma olanağı da sağlayan, recycle-banknot çevrim özellikli) ATM'lerin, gelecekteki ATM standardı olması bekleniyor. Nakit Çevrim Özellikli ATM'ler, yatırılan nakdi sonraki para çekme işlemlerinde kullanılmak üzere dağıtıp depolayarak, finansal kurumlar için nakit taşıma maliyetini en aza indirgiyor ve nakit operasyonlarını optimize ediyor. Hitachi-Omron Terminal Solutions, nakit paranın işlenmesi için üst seviye algılama ve mekatronik teknolojileri gerektiren nakit çevrim özellikli ATM'lerin üretiminde lider konumda. Firmanın, şu an, dünya çapında 207.000'den fazla nakit çevrim özellikli ATM’si aktif olarak kullanılıyor.

 

Hitachi-Omron Terminal Solutions, Nakit Çevrim Özellikli ATM'lerine Türkiye distribütörü Protem Elektronik Makina Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile satış ve bakım sonrası hizmet sağlıyor. QNB Finansbank'ın Hitachi-Omron Terminal Solutions ATM'lerini seçme kararının arkasındaki ana faktörler; Hitachi-Omron Terminal Solutions ATM'lerinin kanıtlanmış kalitesi ve Protem tarafından ülke çapında sunulan saha hizmetinin tartışmasız itibarıdır. 

 

Protem ve Hitachi-Omron işbirliği ile birlikte Türkiye ATM sektöründe artık yeni bir oyuncu ortaya çıkıyor. Protem; banknotların, madeni paraların ve çeklerin işlenmesi alanında dünyanın önde gelen çok sayıda üreticisini temsil ediyor. Müşterilerine sunmuş olduğu   makinalar ve sistemler ile  nakit kullanım döngüsündeki tüm ihtiyaçları karşılayan Protem geniş bir yelpazede ürün ve hizmetler sunuyor.

 

Hitachi-Omron Terminal Solutions, Türkiye’deki ortağı Protem ile birlikte yüksek performanslı Nakit Çevrim Özellikli ATM'lerinin daha da yaygınlaşması yoluyla, daha güvenli bir topluma ulaşmaya katkıda bulunmayı hedefliyor. 

 

Protem Satış Müdürü Cem Binerer, konuyla ilgili şunları söyledi: "Protem'in yerel pazardaki gücü ile Hitachi'nin dünya çapındaki başarısını birleştirerek, Türkiye'deki bankalara en son teknolojiye sahip ATM'leri sunmaktan mutluluk duymaktayız. ATM’lerimiz, bankaların müşteri memnuniyetini artırırken , ATM maliyetlerini ise en aza indirgemelerini sağlayacaktır. Hedefimiz, yerel pazardaki liderliğimizi orta vadede ATM sektöründe de tekrarlamaktır."

 

Hitachi-Omron Terminal Solutions Global Business Group'un İşletme Sorumlusu ve Genel Müdürü Masato Sawaragi ise şöyle konuştu: "Türkiye'nin önde gelen bankalarından QNB Finansbank'ın nakit çevrim özellikli ATM'lerimizi seçmesi, Hitachi için büyük bir onurdur. Nakit çevrim özellikli ATM'lerde Türkiye'yi dünyanın en umut verici pazarlarından biri olarak görmekteyiz. Nakit Çevrim Özellikli ATM'lerde lider bir üretici olarak Hitachi-Omron Terminal Solutions, Türkiye'de daha emniyetli ve daha güvenli bir bankacılık sisteminin oluşturulmasına katkıda bulunmak istemektedir." 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

GeldiBil ile satış noktasından firmaya ‘cep’ten direkt sipariş

Satış süreçlerinin daha etkin yönetimini sağlayacak yazılımlar geliştiren İdea Teknoloji Çözümleri, firmalara dijitalleşme desteğini sürdürüyor. Özellikle pandemi ile birlikte artan dijitalleşme ihtiyacına ve satış operasyonlarının dijital kanallar üzerinden yürütme çalışmalarına çözüm olarak sunulan GeldiBil, satış noktaları ve firmalar arasında mobil bir köprü oluşturuyor.  

 

Mobil uygulama ile doğrudan ana firmaya sipariş imkanı

 

İdea Teknoloji Çözümleri’nin 16 yıllık tecrübesiyle hayata geçirdiği Dijital Satış Temsilcisi GeldiBil, firmalara hız ve verimlilik sağlarken, satış noktalarına da büyük kolaylık sunuyor. Satış noktaları akıllı telefonlarına kuracakları GeldiBiluygulaması üzerinden doğrudan ana firmaya sipariş verip takiplerini yapabiliyor. Böylece satış noktalarına sipariş almak, stok bilgisi almak için gidilmesine gerek kalmıyor. 

 

İş hacmini artırıyor, yakıt tüketimi ve maliyetleri azaltıyor

 

Geldibil uygulamasının, ileriyi görerek, 2018’de geliştirdikleri bir çözüm olduğunu belirten İdea Teknoloji Genel Müdürü Emre İyibilir, “Pandemi döneminde firmaların saha ile ilişkisi karantina, kısıtlamalar ve zorunlu önlemler nedeniyle sınırlandı. Yüz yüze iletişim çok azaldı. Uzaktan iletişim kurma ihtiyacı arttı. Firmalar, dijital iletişim kanallarına ve çözümlerine daha çok ilgi göstermeye başladılar. GeldiBil, firmalara, herhangi bir aracıya ihtiyaç duymadan, mobil uygulama üzerinden, çevrimiçi olarak, ürünlerini satış noktalarına doğrudan tanıtma ve satış yapma imkanı veriyor. Bu yüzden çözümümüzü Dijital Satış Temsilcisi olarak tanımlıyoruz. GeldiBil ve B2B Portal çözümlerimiz, yerinde ziyarete gerek bırakmadan satış noktalarıyla sürekli iletişim kurulmasına imkan veriyor. Satış kayıplarını önlüyor ve sadakati artırıyor. Alıcının ürün kategorileri ve çeşitliliği hakkındaki bilgisini ve algısını geliştiriyor, satışları artırıyor. Bütün işlemler online yürütüldüğü için adet ve ürün tercihinde hataların ve bu hatalardan doğan iadelerin önüne geçiliyor. Satış noktalarına daha az ziyaret yapıldığı için firmaların yakıt tüketimini, dolayısıyla maliyetlerini ve karbon ayak izini azaltıyor. Satış temsilcilerinin iş yükünü azaltarak iş geliştirmeye odaklanmasına imkan veriyor. Firmalara, satış noktalarının bölgesel satış hacimleri, satın alma eğilimleri ve benzeri pek çok başlıkta derinlemesine veri analizi imkanı verdiği için daha etkili satış ve kampanya stratejileri geliştirmede, karar vermede yardımcı araçlar sunuyor” dedi.

 

Çok sayıda satış noktasına ürün tanıtmak için ideal 

 

GeldiBil akıllı telefonlar aracılığıyla kullanılabilen bir mobil uygulamadan oluşuyor.  Türkiye’de ya da yurtdışında, lokasyondan bağımsız olarak, satış noktaları ile doğrudan dijital bir satış kanalı oluşturmak isteyen tüm üretici ve dağıtıcı firmalar tarafından kullanılabiliyor.  Uygulama, içecek, gıda, pet ve bebek ürünleri, temizlik ve hijyen malzemeleri gibi hızlı tüketim grubunda, kimyevi ve dayanıklı tüketim ürünlerinde, ofis-kırtasiye sektöründe ve akü gibi otomotiv yan sanayi malzemelerinde, yani çok sayıda satış noktasına ürünlerini tanıtmak ve satmak isteyen tüm firmalara uyarlanabiliyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Siber riskleri en aza indirmek için sigortalanmak son derece önemli

Türkiye Sigorta Birliği (TSB), sektörün düzenleyici kurumu SEDDK ile ortak hareket ederek, sigortacılığın dijitalleşmesi ve hizmet kalitesinin artması yönünde yoğun şekilde çalışıyor. TSB Genel Sekreteri Özgür Obalı: “Dijitalleşme ile hayatımıza giren siber riskleri en aza indirmek için sigortalanmak son derece önemli. Riskten korunmanın yolu sigortadan geçiyor.” dedi. 

 

Sigortacılık sektörünün geliştirilmesi ve Türkiye ekonomisine katma değerinin artırılması yönünde 64 üye şirketiyle ve bağlı kuruluşlarıyla birlikte çalışmalarını sürdüren Türkiye Sigorta Birliği (TSB), sektörün dijital dönüşümüne öncülük ediyor. TSB’nin yürüttüğü çalışmalar arasında dijitalleşme ve veri analitiği başlıkları öncelikli bir yere sahip. TSB Genel Sekreteri Özgür Obalı, sigortacılığın dijitalleşme açısından gösterdiği performans sayesinde, pandemi sürecinde de hizmetlerine kesintisiz olarak devam ettiğinin altını çizdi.  

TSB Genel Sekreteri Özgür Obalı, sigorta sektörünün dijitalleşme yolcuğu ve pandemi ile birlikte hayatımıza giren uzaktan çalışmanın sigortacılığa getirdikleri üzerine değerlendirmelerde bulundu. 2020 yılının sigorta şirketleri için zor geçen bir sene olduğuna işaret eden Obalı, bu olumsuz duruma karşı, uzaktan çalışma altyapısının kurgulanması, çağrı merkezleri dâhil olmak üzere müşterilere uzaktan hizmet verilebilecek sistemlerin kurulması gibi dijitalleşmeyle birlikte gelen uygulamalar sayesinde hasar süreçlerinde hiçbir sorun yaşanmadığını, 44 Milyar TL tazminat üstlendiğini, üretim tarafında da 19’luk prim artışı gerçekleştiğini ve 2021 yılında da bu büyüme trendinin sürdüğünü belirtti. 

Dijitalleşme sayesinde iş süreçlerinin hızlandığına dikkat çeken Obalı, “Örneğin görüntü tanıma (image recognition) özelliğiyle hasar tespit süreçlerinde önemli kolaylıklar sağlandı. Fiziki tespite gerek kalmadan sigortalıların olası mağduriyetleri giderildi. Bu olumlu gelişmeler neticesinde sigortacılıkta dijitalleşmenin artırılması planlanırken, bu yolla hizmet kalitesinin standartları da yükselecek.” dedi. 

Sigortacılıkta evraksız döneme geçiş için SEDDK ile yakın iş birliği

Sigortacılık sektörünün, bankacılıktan sonra finans piyasalarındaki en önemli oyuncu olduğuna dikkat çeken Obalı, bu durumun sektör açısından atılacak bütün adımlarda yasal düzenlemeler gerektirdiğini ifade etti. Türkiye Sigorta Birliği (TSB) ile Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (SEDDK) yakın ortak çalışmalar yürütmesinin, sektörün hem nicelik hem de nitelik olarak sağlıklı büyümesine imkân verdiğini belirten Obalı sözlerini şöyle sürdürdü: “Sektörün ilerlemesi açısından; evrak basımının ortadan kaldırılıp belgelerin tamamen dijital ortamda servis edilebilmesinin sağlanması, şirketlerin zorunlu bilgilendirmelerinin dijital ortamda yapılmasının önünün açılması, poliçe süreçlerinin dijitalleşmesi, ekspertiz raporlarının ve faturalandırma işlemlerinin bütünüyle dijitale aktarılabilmesi, e-devlet uygulamasında sigortacılık sektörünün yer alması ve bu platformda yapılacak tüm işlemlerin geçerli sayılması yıl içinde somut gelişmeler yaşanması beklenen konular arasında yer alıyor.”

TSB ve SBM den E-devlet entegrasyonu ve E-poliçe projesi

Sigortacılık önemli ölçüde veri işleyen bir sektör olduğundan TSB, bu verilerin kamuoyunun yararına olacak şekilde değerlendirilmesinin önemi üzerinde duruyor. TSB’nin öncülüğünde Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi (SBM) bünyesinde veriyi daha iyi analiz edecek merkezi yapıların kurulması ve daha güvenli hizmetlerin sigortalılara sunulması için projeler tasarlandığını belirten Obalı, “Veri analitiği sayesinde trend analizleri yapılarak sigortalıların ihtiyacına olacak ürünlerin geliştirilmesi hedefleniyor” diye konuştu.   

2020 yılında TSB bağlı kuruluşlarından SBM ile dijitalleşmeye dair iki önemli proje geliştirdi: E-devlet entegrasyonu ve E-poliçe projesi. E-devlet entegrasyonları sayesinde tüm sigortalılar poliçelerini detaylı bir şekilde görüntüleyebiliyor. Bu bağlamda, deprem felâketine karşı DASK poliçelerinin e-devlet kapısı üzerinden düzenlenebilmesi sağlanırken aynı zamanda farklı sigortacılık ürünleriyle e-devlet üzerinden sunulan hizmetlerin genişletilmesi de planlanıyor. 

Bir diğer önemli proje olan e-poliçe ile basım ve gönderim maliyetlerinin azaltılarak daha çevreci bir yaklaşım geliştirilmesi planlanıyor. Sigortacılık sektöründe e-poliçe uygulamasına geçilerek 21 bin ağacın kesilmesi engellenecek ve çevre duyarlılığı açısından katma değerli bir çalışma ortaya koyulacak.

Siber riskten korunmanın yolu sigortadan geçiyor 

Dijitalleşmenin sigortacılık sektörüne getirdikleri ve sektör açısından önemine değinen Obalı, “Dijitalleşme açısından gerçekleştirmeyi planladığımız daha birçok projemiz bulunuyor” derken, Avrupa’da 11 seviyelerinde olan dijitalde üretilen poliçe sayılarının, ülkemizde 3 dolaylarında olduğunu belirtti. Sigortalıların talebinin süreçlerin dijitalleşmesi yönünde olduğunu belirten Obalı, sektörün bu sese kulak vermesiyle, acentelerin dijitalleşmesi ve dağıtım kanallarının çeşitlendirilmesinin hızlandığını kaydetti. Obalı şöyle devam etti: “Dijitalleşme arttıkça yükselen siber risklerin de farkında olmak gerek. Dijitalleşmenin getirdiği yeni durumlar karşısında siber riskleri en aza ind
irmek için sigortalanmak son derece önemli. Riskten korunmanın yolu sigortadan geçiyor”.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Samsung İnovasyon Kampüsü eğitim programının ikinci dönemi tamamlandı

Samsung’un Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Türkiye Bilişim Vakfı ile birlikte hayata geçirdiği “Samsung İnovasyon Kampüsü” eğitim programında uzmanlardan oluşan jüri en başarılı projeleri seçti. Smartrain adlı yağmur suyu hasat ve sulama sistemi projesi birinci, evdeki su tüketimini oyun şeklinde bir sistemle tasarlayan 3W Watch Water & World ikinci, yaşlılara yardımcı robot Pillover ise üçüncü oldu. 

 

Samsung Electronics Türkiye’nin küresel kurumsal vatandaşlık vizyonu kapsamında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) iş birliğiyle hayata geçirdiği “Samsung İnovasyon Kampüsü” eğitim programının 2020 – 2021 ikinci dönemi sona erdi. Uzmanlardan oluşan jüri, Samsung’un global olarak belirlediği seçim kriterleri doğrultusunda en yaratıcı, IoT teknolojilerini en iyi kullanan ve  “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına” en iyi hizmet eden projeleri seçti. Smartrain adlı yağmur suyu hasat ve sulama sistemi projesi birinci olurken, evdeki su tüketimini oyun şeklinde bir sistemle tasarlayan 3W Watch Water & World projesi ikinci, Pillover adlı yaşlılara yardımcı robot projesi de üçüncü oldu.

 

IoT tabanlı yağmur suyu toplama ve sulama sistemi

 

Sakarya Üniversitesi’nden Tolgahan Çepel ve İstanbul Üniversitesi’nden Sümeyye Büşra Şanlı, Smartrain Projesi kapsamında nesnelerin interneti (IoT) tabanlı yağmur suyu toplama ve sulama sistemi geliştirdi. Uygulama sayesinde kişisel bilgisayarlar veya mobil cihazlar kullanılarak yağmur suları izlenebiliyor ve kontrol edilebiliyor. Oluklarda toplanan yağmur suyunun geleneksel olarak su depolama tankına aktarılmasını sağlayan uygulama ile toplanan yağmur suyu miktarı ve su seviyesinin geçmişi de izlenebiliyor. Proje kapsamında 4 günlük hava tahminlerinin görülebildiği, böylece yağmura hazırlık yapılabilen bir de sera sulama sistemi tasarlandı. Uygulama ile seranın sıcaklık ve neminin yanı sıra toprak nemi de takip edilebiliyor. 

 

Evdeki su tüketimini oyun şeklinde tasarlayan akıllı su sayacı kartı 

 

Boğaziçi Üniversitesi’nden Aslı Aykan ve Oğuzhan Parmaksız, Doğuş Üniversitesi’nden Mert Karakaya ve Marmara Üniversitesi’nden Bilge Kağan Özkan tarafından geliştirilen 3W Watch Water & World projesi, adını “Suyu izle, dünyayı koru” yaklaşımından aldı. Evdeki su tüketimini oyun şeklinde bir sistemle tasarlayan proje kapsamında akıllı bir su sayacı kartı tasarlandı. Evde kullanılan toplam su miktarının tespiti, su kalitesinin ölçümü ve mutfak-banyo gibi yerlerdeki sızıntı miktarı göz önüne alınarak yapısal olarak benzer, ilkesel olarak birbirinden farklı iki tasarım oluşturuldu. Evde bulunan sayaçların yerini alması planlanan Hydra tasarımı ile fatura ölçümü yapılabiliyor. Mutfak, banyo, bahçeye entegre edilen Kraken adlı cihaz da su tasarrufu için verileri topluyor. Proje kapsamında ayrıca abonelik, su sayacı bilgileri, geçmiş bilgilerin bulunduğu, fatura ödeme ve görüntüleme gibi işlemlerin gerçekleştirildiği ve sayaçların ve ilgili kullanıcıların bilgilerinin tutulduğu iki farklı sunucu tasarlandı. 

 

Yaşlı bireylere yardımcı olan robot

 

İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Nefise Uysal, Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi’nden Şeyma Kotan, Sakarya Üniversitesi’nden Emirhan Kural ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Kaan Uçar tarafından geliştirilen yardımcı robot Pillover, gerçek zamanlı düşme takibi özelliğine sahip.  Pillover kullanıcının düştüğünü tespit ettiğinde onun yakınına e-posta ile bildirim gönderiyor. Tamamen sesli komutlarla çalışan ilaç takip ve kontrolü özelliği sayesinde her ilaç isim, periyot ve saatlerine göre kayıt altına alınıyor, kullanıcı saati gelen ilaç konusunda uyarılıyor. Kullanım süresi biten ya da değiştirilen ilaçları güncellemek için de sesli komutlar kullanılabiliyor.  Çevresel değerleri takip eden sistem; sıcaklık, nem, yanıcı gaz gibi alanlarda eşik değerlerin aşılması durumunda kullanıcının yakınına bildirim gönderiyor. Sunduğu uzaktan takip ve bilgilendirme olanakları da acil durum anlarında haber alma ve müdahale süresini kısaltıyor. 

 

Jüri oylaması sonucunda ilk üçe giren projelerin sahipleri, Samsung Online Mağaza’da (shop.samsung.com/tr/) yapacakları alışverişlerde geçerli olacak hediye çekleri kazandı. Birinciye 10.000 TL, ikinciye 5.000 TL ve üçüncüye 2.500 TL hediye çeki verildi. 

 

25 öğrenciye IoT eğitimi verildi

 

Samsung İnovasyon Kampüsü eğitim programının ikinci dönemine 4 bini aşkın başvuru geldi. Başvurular içinden seçilen 25 öğrenciye nesnelerin interneti (IoT) odağında yaklaşık 3 ay süren eğitimler verildi. İTÜ uzmanlarınca koordine edilen eğitimler uzaktan eğitim yöntemleri ile verildi ve 240 saat sürdü. Eğitimlerin 160 saati konu anlatımı, 80 saati ise uygulama ve proje olarak gerçekleştirildi. Eğitimler sonunda öğrenciler, uygulamalı projeler ile yarışmaya girme hakkı kazandı. Ayrıca kariyer danışmanlığı, projelerin yapılması için gerekli temel donanımların sağlanması ve mentor kılavuzluğu sunulması fırsatlarından da faydalandılar. İTÜ’nün uzmanları tarafından Samsung’un global müfredatı çerçevesinde verilen eğitimler sonucunda toplam 20 öğrenciye sertifika verildi. Böylelikle ilk dönemle birlikte programd
an faydalanan öğrencilerin toplam sayısı 50’ye yükselmiş oldu.

 

Önümüzdeki yıllarda da devam edecek olan uzun soluklu eğitim programının 2021 – 2022  yılının ilk dönemi için başvurular Temmuz 2021’de alınmaya başlanacak.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Dijitalleşmenin Yeni Oyun Kurucusu Dünya Lansmanını Yaptı

Yapay zekâ ve artırılmış gerçeklik teknolojileriyle tam entegre dünyadaki tek akıllı üretim yönetimi sistemini geliştirmiş olan teknoloji markası Doruk, Chicago merkezli şirketi ProManage Corp. ile Hannover Messe Fuarı’nda dikkatleri üzerine topladı. Her ölçekten işletmeyi hem operasyon hem de bütçe açısından büyük bir kolaylıkla dijitalleştirmek için uzun süredir Ar-Ge çalışmaları yapan şirket, yine dünyada bir ilk olma özelliğine sahip inovatif ürünü ProManage Cloud’un dünya lansmanını bu fuarda gerçekleştirdi. İşletmelerin bir tıkla dijitalleşmesini sağlamaya aday olan ProManage Cloud, yakın zamanda Türkiye’ye de dijitalleşmede oyunun kurallarını değiştirmeye hazırlanıyor. IoT temelli bir üretim yönetimi sistemi olan ProManage Cloud ile sanayiciler darboğaz ve kayıplarını hızla ve kısa sürede çözerek akıllı fabrikaya dönüşebilecek.

 

 

Akıllı üretim yönetim sistemi alanında dünya genelinde sanayicilerin dijitalleşme yolculuklarına eşlik eden Doruk, Chicago merkezli şirketi ProManage Corp. ile dünya çapında teknolojinin konuşulduğu önemli etkinliklerde Türkiye’yi temsil ediyor. Son olarak bu yıl online olarak düzenlenen Hannover Messe Fuar’ında global çapta sanayicilere seslenen ProManage Corp., dijitalleşmenin yeni oyun kurucusu olmaya hazırlanan inovatif ürünü ProManage Cloud’un dünya lansmanını yaptı.

 

 

Promanage Cloud ile her ölçekten işletme hızla dijitalleşecek

2021 yılı itibarıyla her ölçekten işletmenin dijitalleşmesini sağlamaya başlayan ProManage Cloud, Türkiye pazarında da dijitalleşme alanında oyunun kurallarını değiştirmeye hazırlanıyor. Doruk ve ProManage Corp. Yönetim Kurulu Üyesi Aylin Tülay Özden, ProManage Cloud’un dijitalleşen dünyada öne çıkarak global rekabette öncü olmak isteyen her işletme için birçok avantajı bünyesinde barındırdığına dikkat çekti.

 

 

Geleceğin kâğıtsız işletmelerinde arızalar azalacak, kalite artacak

Dünyadaki ilk IoT tabanlı üretim yönetimi sistemlerinden biri olan ProManage’ın, bugün dünya genelinde aralarında birçok sanayi devi de bulunan 300’den fazla işletme tarafından kullanıldığını söyleyen Aylin Tülay Özden, sözlerine şöyle devam etti; “Bu sistemin KOBİ’ler tarafından da rahatlıkla kullanılabilmesi için uzun süredir hız kesmeden çalışıyoruz. Türkiye’deki Ar-Ge ekibimizin çalışmaları ile hayat bulan yeni ürünümüz ProManage Cloud ile işletmelerin verimliliğinin artmasına ve Endüstri 4.0’a hazırlanmalarına önemli katkılarda bulunacağız. Akıllı üretim yönetim sistemleri alanındaki 23 yıllık deneyimimizin ışığında tasarlanan ProManage Cloud ile makine arızası ve arıza süresinde azalma, daha hızlı müdahaleyle arıza yanıt sürelerinde iyileştirme ve kalite oranında artış sağlıyoruz. Manuel veri girişi, dokümantasyon ve rapor hazırlama süreçlerinde zaman ve emek kayıplarının ortadan kaldırılmasını sağlayan sistemimiz, kâğıtsız çalışma özelliğiyle hem işletmelerin maliyetlerini hem de doğayı koruyor.”

 

 

Ek yatırıma gerek kalmadan bir tıkla başlayan dijitalleşme

ProManage Cloud’un sunucu sağlama, depolama ve bakım etkinlikleri yerine müşterilere ve üretime odaklanmaya olanak tanıyan güvenilir bulut platformu özelliği ile öne çıktığını vurgulayan Özden, “ProManage Cloud, bu alanda yapılacak yatırımların kolaylaşmasını ve üretim proseslerinin geliştirilip hayata geçirilme süreçlerinin kısaltılmasını sağlayarak kullanıcılarına dünyanın her yerinden işletmelerini yönetebilme imkânı sunuyor. İşletmeler, ProManage Cloud’un kendilerine uygun paket seçenekleriyle dijital yolculuklarını başlatabiliyor. ProManage Cloud ile herhangi bir ek sunucu, veritabanı veya sistem lisans ücreti ödemesine gerek kalmadan dijitalleşmeye başlayan üreticiler gerek geleneksel gerekse modern makineleri için geniş veri toplama seçeneklerine sahip olabilecekler.” diye konuştu.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ünlü oyuncuya canlı yayın şakası!

Bülent Ersoy oyuncu Adnan Koç’u fena terletti!

 

 

Muhteşem Yüzyıl adlı dizide “Behram Paşa” karakteriyle ünlenen oyuncu Adnan Koç, canlı yayına bağlanan Diva Bülent Ersoy’un sözleri karşısında zor anlar yaşadı.

Ulusal Radyo’da Uğur Atis ve Murat Seçkin’in hazırladığı “Seçkin Şarkılar” isimli programın dün stüdyo konuğu olan ünlü oyuncu Adnan Koç, canlı yayına bağlanan Bülent Ersoy’un sözleri karşısında soğuk terler döktü. 2017 yılında piyasaya çıkardığı albümde Necdet Tokatlıoğlu’nun “Al Aşkını Çal Başına” isimli sanat müziği eserini yorumlayan Adnan Koç’un, 3/4’lük usulü olan şarkıyı 2/4’lük okuduğunu söyleyen Diva, “Fevkalade yakışıklısın sen oyunculuk yap çocuğum” ifadelerini kullanınca, canlı yayında Diva’nın eleştirileri karşısında ne diyeceğini bilemedi. Dinleyicilerin bile Ersoy olarak dinlediği telefondaki sesin, kısa süre sonra Türk sanat müziği sanatçısı Onur Akay olduğu öğrenilince, herkes şok yaşadı. Akay tarafından kendisine yapılan birebir Bülent Ersoy şakası sonrası rahat bir nefes alan Adnan Koç, “Bir file olmaz mı seste? Terlettin bizi burada vallahi Onur.” ifadelerini kullanarak alnındaki teri sildi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kanunsuz Ada Yeni Sezonuyla National Geographic Ekranlarında

Şehir hayatından kaçarak normal yaşantılarını geride bırakan ve Alaska’nın ücra bir adasında yaşamayı seçen olağan üstü insanların hikayesini anlatan seride, şehirdeki yaşam tarzlarını geride bırakan insanlar özgürlük ve vahşi yaşam tutkusu ile bağ kurarak her gün hayatta kalmak için birbirlerinden güç alıyor. “Kanunsuz Ada” 3. sezonun yeni bölümleriyle 29 Nisan’dan itibaren her perşembe akşamı saat 21.00’de National Geographic ekranlarında izleyicilerle buluşuyor. 

 

Bilimin, keşfin ve hikaye anlatımının gücüne inanarak 130 yılı aşkın bir süredir dünyanın en güvenilir markalarından biri olmayı sürdüren National Geographic’in birbirinden iddialı yapımlarını Digiturk, D-Smart, KabloTV, Tivibu, TV+ ve Vodafone TV platformlarından izleyebilirsiniz.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı