Aylık arşivler: Nisan 2021

Dünyanın Buzdolabı ile Çekilen İlk Filmi!

Siemens Ev Aletleri, 174 yıllık bilgi birikimi ve deneyimi ile günümüzde de sektöre yenilikler kazandıran, standartları belirleyen, geleceğin yaşam tarzını bugüne taşımaya devam ediyor. Son olarak Siemens Ev Aletleri ve reklam ajansı MullenLowe İstanbul ile birlikte, entegre kameraya sahip Siemens XXL buzdolapları için yenilikçi bir projeye imza attı. Yönetmenliğini Kala Film’den Barış Çolak’ın yaptığı “Piknik” isimli film, dünyada buzdolabı ile çekilen ilk film olarak iletişim dünyasında yerini aldı.

 

Home Connect ile her yerden erişim

Geleceğin teknolojilerini kullanıcılarla buluşturan Siemens Ev Aletleri’nin yenilikçi Home Connect uygulamasına sahip beyaz eşyalar ile her şey kontrolünüz altında. Wi-Fi özellikli Home Connect ile evin içinde veya dışında, yaşamın tüm alanlarında beyaz eşyalar ile bağlantı kurulabiliyor ve yönetilebiliyor. Önceden fırına yerleştirdiğiniz yemeğinizi tam olmasını istediğiniz kıvamda ve zamanda pişirebilir, yerinizden kalkmadan kahvenizi hazırlayabilirsiniz. Hatta marketteyken buzdolabınızda hangi ürünün olup olmadığını hatırlayamıyorsanız Home Connect uygulaması ile entegre kameralar sayesinde buzdolabınızın içini görebilirsiniz.

 

Siemens XXL Buzdolabı da, entegre kameralarıyla kapak her açılıp kapandığında otomatik olarak fotoğraf çekiyor ve uygulamaya gönderiyor. Böylece dilediğiniz an telefonunuzdaki uygulamada, buzdolabınızın içerisinde neler olduğunu görebiliyorsunuz. 

 

Dünyanın buzdolabıyla çekilen ilk filmi “Piknik”, bu özellikten  yola çıkılarak tasarlandı. Buzdolabıyla çekilen bu fotoğraflar stop-motion tekniğiyle bir araya getirildi.  Buzdolabının içerisindeki iki pasta figürünün romantik hikayesi birleştirilen binlerce fotoğrafla anlatılarak izleyicilere keyifli anlar yaşatıyor.

 

Filmin Künyesi

Reklam Ajansı: MullenLowe İstanbul

Reklamveren: Siemens Ev Aletleri

Ürün: Siemens XXL Home Connect Kameralı Buzdolabı

Yönetmen: Barış Çorak

Yapım Şirketi: Kala Film 

Müzik: Jingle House

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sabri Ülker vakfı ile bilim sohbetleri serisi başlıyor

Gıda, beslenme ve sağlıklı yaşam bilincinin gelişmesi amacıyla çalışmalar yürüten Sabri Ülker Vakfı, ses getiren projelerine Bilim Sohbetleri Serisiyle devam ediyor. Youtube üzerinden her ay izleyiciyle buluşacak olan yayında, beslenme, sağlıklı yaşam ve toplum sağlığı konularında çalışan ulusal ve uluslararası alanda yayınlara imza atmış uzman isimler yer alıyor. Dünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ moderatörlüğünde 6 Mayıs saat 11.00’da Sabri Ülker Vakfı Youtube kanalında gerçekleşecek serinin ilk konuğu uzman Gıda Bilimcisi ve Beslenme Uzmanı Christiani Jeyakumar Henry olacak. 

 

 

Sabri Ülker Vakfı toplumda gıda, beslenme ve sağlık konularında bilimsel bilginin önemine dikkat çeken farkındalık projelerine Bilim Sohbetleri Serisiyle devam ediyor. Sağlık alanındaki bilgi kirliliğine karşı doğru bilgiyi toplumla buluşturma amacıyla önemli birçok projeye imza atan Sabri Ülker Vakfı son olarak Bilim Sohbetleri Serisiyle bilim insanlarını ağırlamaya hazırlanıyor. Youtube kanalında ayda bir kez yayınlanacak video serisinde sağlıklı yaşam ve toplum sağlığı konularında uzmanlaşmış önemli isimler sağlık ve beslenme alanındaki güncel konu başlıklarını değerlendiriyor. Yeterli ve dengeli beslenme ile sağlık alanında gerçekleştirdiği çalışmaları tüm iletişim kanallarıyla topluma ileten Sabri Ülker Vakfı, pandemi süreciyle birlikte bilgi paylaşımının yoğun olarak gerçekleştiği dijital platformları da iletişim ağına ekliyor.   

 

Sağlık gündemini belirleyen önemli başlıklar bilim insanları tarafından değerlendiriliyor

 

Sağlıklı yaşam ve toplum sağlığı konularında ulusal ve uluslararası alanda uzmanlaşmış isimlerin gündemin merak edilen konularını bilgi kirliliğini önleyici biçimde ve bilimsel bilgiler ışığında ele aldığı Bilim Sohbetleri Serisi’nde, kronik metabolik hastalıklardan kansere kadar uzanan birçok hastalıkla ilgili de önemli bilgiler paylaşılıyor. COVID-19 salgınıyla birlikte bağışıklık ve beslenme konularına geniş yer veren Bilim Sohbetleri Serisi, bu alandaki en güncel çalışmaları izleyicilerle paylaşıyor. Dünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ moderatörlüğünde 6 Mayıs’ta gerçekleşecek bilim sohbetlerinin ilk konuğu alanında uzman Gıda Bilimcisi ve Beslenme Uzmanı Christiani Jeyakumar Henry. Dünya ölçeğinde önemli birçok sağlık konferansına konuşmacı olarak katılan Henry, beslenme alanında yaptığı araştırmaların gündelik beslenme alışkanlıklarına entegrasyonu için çalışmalar yürütüyor. FAO, WHO ve UNICEF gibi kurumlarla bilimsel çalışmalar gerçekleştiren Henry, aynı zamanda düzenli olarak gıda ürünü geliştirme konularında küresel gıda şirketlerine de danışmanlık yapıyor. Gıda besin etkileşimleri, vücut ağırlığı kontrolü, işlevsel yemekler, enerji ve metabolizma düzenlemesi, yüksek enerjili gıdaların geliştirilmesi, diyabet ve uluslararası beslenme konularında önemli araştırmalara imza atan Christiani Jeyakumar Henry ‘Gıdalar Yeni İlaçlarımız Olacak mı?’ başlıklı sunumuyla Sabri Ülker Bilim Sohbetleri Serisi’nin ilk konuğu olarak 6 Mayıs saat 11.00’da Sabri Ülker Vakfı Youtube kanalında katılımcılarla buluşuyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Vakıf Katılım “Güvenli Ödeme Sistemi”ni uygulamaya aldı

Vakıf Katılım güvencesiyle ikinci el araç alım-satımı yapmak artık çok daha güvenli

 

Vakıf Katılım, ikinci el motorlu kara taşıtı alım satımında, taşıtın mülkiyeti ile satış bedelinin eş zamanlı ve güvenli bir şekilde el değiştirmesini sağlayan “Güvenli Ödeme Sistemi”ni uygulamaya aldı.

 

Vakıfların paylaşım kültürünü kamunun gücüyle birleştirerek katılım finans dünyasına yeni bir soluk getiren Vakıf Katılım, Türkiye Noterler Birliği (TNB) ile iş birliği yaparak, araç bedeli ve tescilini güvence altına alan ‘Güvenli Ödeme Sistemi’ni hizmete aldı.

 

Noterler bünyesinde gerçekleştirilen araç alım-satım işlemlerinde dolandırılma riskini ortadan kaldıran ‘Güvenli Ödeme Sistemi’ ile işlemler dijital olarak gerçekleştirildiği için tarafların nakit taşıma yükü de ortadan kalkıyor.

 

“İkinci el araç alım satımında endişe oluşturan tüm unsurları ortadan kaldırıyoruz”

 

Konuyla ilgili açıklamada bulunan Vakıf Katılım Genel Müdürü İkram Göktaş, “Güvenli Ödeme Sistemi ile ikinci el araç alım satımında müşterilerimiz için endişe oluşturan tüm unsurları ortadan kaldırıyoruz. Bu düzenleme ile dijital kanallarımızdan başlatılacak talimat sonrasında; satış yapacak müşterimizin ve aracı alacak kişinin noterde yapacağı alım-satım işlemleri Kurumumuz aracılığıyla güvenli bir şekilde gerçekleştirilebiliyor. Bu sistem, Kurumumuzun "Türkiye Noterler Birliği Güvenli Ödeme" hesabına alıcı tarafından aktarılan tutarın işlem öncesi blokeye alınması, satış gerçekleştiğinde de Türkiye Noterler Birliği sisteminden gelen referans kodu ile satıcı hesabına paranın aktarılması şeklinde işliyor” dedi.

 

Dijital alanda yürüttükleri çalışmalara aralıksız devam ettiklerini vurgulayan Göktaş, “Müşterilerimizin istedikleri dijital kanallar üzerinden tüm işlemlerini sorunsuz ve güvenli bir şekilde gerçekleştirebilmeleri için teknolojik altyapımızı sürekli güncelliyor, yeni uygulamaları hayata geçiriyoruz. Temassız ödemenin hız kazandığı, nakitsiz yaşam anlayışının daha fazla benimsendiği günümüzde, Güvenli Ödeme Sistemi ile müşterilerimize yeni bir açılım sunduğumuz için mutluyuz” şeklinde konuştu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yeşil Mutabakat, yeşil ve daha temiz bir dünya vadediyor

Avrupa Yeşil Mutabakat Çağrısı (European Green Deal) adıyla yeni bir ekonomik strateji önerisi yayınlayan Avrupa Birliği (AB), mutabakat ile 2030’a kadar karbon salımını yüzde 50 azaltmayı, 2050 yılına kadar ise net-sıfır karbon salım hedefine ulaşmayı hedefliyor. Yeşil Mutabakat Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınması için önemli bir fırsat sunuyor. Avrupa Birliği’nin, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olması dolayısıyla Yeşil Mutabakat’ın Türkiye’yi son derece yakından ilgilendirdiğini söyleyen elektrik tarifeleri karşılaştırma ve tedarikçi değiştirme sitesi encazip.com kurucusu Çağada Kırım, Türkiye’nin Yeşil Mutabakat ile ilgili olarak gerekli önlemleri alması gerektiğine dikkat çekiyor.

 

 

Sürdürülebilir kalkınmayı ve küresel ekosistemi tehdit eden risklerden olan iklim değişikliği ve ekolojik bozulma; dünyada çevresel, sosyal ve ekonomik sorunlara neden oluyor. Daha yeşil ve daha temiz bir dünya planlayan Avrupa Birliği  (AB), Avrupa Yeşil Mutabakat Çağrısı (European Green Deal) adıyla yeni bir ekonomik strateji önerisi yayınladı. AB ekonomisini sürdürülebilir kılma planı ve iklim krizi ile çevresel sıkıntıları göz önüne alarak her ülkenin faydalanabileceği bir ekonomik plan hazırlığı içeren mutabakat, 2030’a kadar karbon salımını yüzde 50 azaltmayı, 2050 yılına kadar ise net-sıfır karbon salım hedefine ulaşmayı hedefliyor. Böylece, ekonomik büyüme şimdiye kadar olduğu gibi dünyanın kaynaklarını sömüremeyecek ve çevreyi kirletemeyecek. 

 

Türkiye’de Yeşil Mutabakat konusunda önlem alınmalı

Avrupa Birliği’nin, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olması dolayısıyla Yeşil Mutabakat’ın Türkiye’yi son derece yakından ilgilendirdiğini söyleyen elektrik tarifeleri karşılaştırma ve tedarikçi değiştirme sitesi encazip.com kurucusu Çağada Kırım, “Yeşil Mutabakatla ülkemiz açısından iki nokta var. İlki temiz ve sürdürülebilir bir ekonomiye geçiş yapılacak ve kaynaklar verimli kullanılacak. Biyolojik çeşitlilik korunarak eski haline getirilecek. Çevre kirliliğinin azaltılması amaçlanacak. Çevre bilinciyle hareket edilmesinin önemi anlaşılacak. İkincisi ise daha ticari bir nokta olacak.  Zira üretim ekonomisine dayalı ihracatımızda en büyük pazar Avrupa Birliği ülkeleri ve bu mutabakatın tedarik zincirlerine etkisi kaçınılmaz olacak. Artık müşteriler, tedarikçilerin yeşil mutabakat konusunda yaptıklarını görmeden sipariş dahi vermeyecek ve bu duruma uyum sağlamayan tedarikçiler oyun dışında kalabilecek. Türkiye’nin her iki noktada da gerekli önlemleri alması gerekiyor.” dedi. 

 

TÜSİAD, “Avrupa Yeşil Mutabakatı Söyleşileri” düzenliyor

Avrupa’da sürdürülebilir bir büyüme stratejisi olarak dikkat çeken Yeşil Mutabakat’ın yeni iş imkânları yaratması ve yaşam kalitesini artırması bekleniyor. Peki, Yeşil Mutabakat konusunda Türkiye’de durum ne? AB Komisyonu Yeşil Mutabakat Çağrısı Türkiye’de TÜBİTAK tarafından yürütülüyor. 22 Eylül 2020 itibarıyla bu kapsamdaki projeler başvuru almaya başladı. Çağrı kapsamında enerji başlığında toplam 128 milyon avro, binalarda enerji verimliliği için 60 milyon avro, çevreci havalimanları ve limanlar için 10 milyon avro, tarladan sofraya stratejisine destek olacak projeler için 74 milyon avro kaynak ayrıldı. Ayrıca Avrupalı ortaklarla enerji alanında Afrika’da proje yapılması için 40 milyon avroluk kaynak da var. TÜSİAD düzenli olarak, “Avrupa Yeşil Mutabakatı Söyleşileri” düzenliyor. Bu söyleşilerde, dönüşüm ve uyum süresince sektörel süreçlerden bahsediliyor ve her sektörün birbiriyle iş birliği içerisinde olmasının önemi vurgulanıyor. 

 

Türkiye’deki şirketlerin çok yakın gelecekte AB’ye ihracat yaparken karbon nötralizasyon kriterini karşılamaları istenecek. Sonuç olarak, AB ile iş yapan ülkelerin veya şirketlerin Yeşil Mutabakat konusunu son derece dikkate alması gerekiyor. Tüm dünya yeni tip ticaret engelleri diyebileceğimiz, rekabet gücünü ve ticareti doğrudan etkileyen yeni nesil kriterlerle karşı karşıya kalmış durumda. Bundan sonra finansmana ihtiyacı olan ülke ve firmaların karşısına Yeşil Mutabakat kapsamında pek çok engel çıkarılabilir.

 

Hem akıllı hem yeşil bir dönüşümle dünyada sağlam bir yer edinmek mümkün

Türkiye’nin kendisine Yeşil Mutabakat konusunda bir yol haritası çıkarması, sadece AB ile ticaret yapabilmek için değil, sanayi, ulaşım ve inşaat gibi karbon-yoğun üretim yapan sektörlerini sürdürülebilir ve döng&
uuml;sel bir platforma oturtabilmesi için de faydalı olacak. Örneğin, Türkiye’de karayolu taşımacılığı çok yaygın, deniz yolu ve raylı sistemlerin kullanılma oranı ise düşük. Bu minvalde hem masrafları düşüren hem de daha az emisyon üreten enerji kaynaklarına yönelmek ülkemize fayda sağlayacak. Bu konularda hızlı adımlar atılması hem akıllı hem yeşil bir dönüşümün Türkiye’de de gerçekleştirilmesi, geleceğin dünyasında sağlam bir yer edinmek ve rekabetçi olabilmek için büyük önem taşıyor. Çünkü Yeşil Mutabakat ticaretin kurallarını değiştirdiğinde, bugüne kadar AB’ye ihracat yapan firmaların fabrikada hangi tür enerjiden elektrik ürettiğini, üretim sürecinde çıkarılan emisyon oranını ve şirketin karbon ayak izini belgelendirmesi gerekecek. Bir Avrupalı turisti ağırlamak isteyen Antalya’daki otelin de bu tip beklentileri karşılıyor olması ve karbon ayak izini belgelemesi gerekecek.

 

Sera etkisine neden olan gazlardan en önemlisi karbondioksit

Yeryüzünden ışıyan uzun dalgalı ışınların karbondioksit, metan ve su buharı gibi sera gazları etkisi ile tutulması dünyanın ısınmasına yol açıyor. Küresel iklim değişikliği nedenleri arasında olan bu ısınmaya sera etkisi deniyor. Sera etkisine neden olan gazlardan en önemlisi ise karbondioksit. Elektrik üretimi için fosil yakıtlar kullanıldığında karbondioksit ortaya çıkıyor. Fosil yakıtların başında kömür, doğal gaz ve petrol geliyor. Karbon salımının en önemli nedeni ise elektrik üretimi. Enerji sektörü içerisindeki elektrik üretimi kaynaklı CO2 emisyon değeri 116,76 Mton. 2019 yılında elektriğin yüzde 10,53’ü kömürden, yüzde 23,93’ü doğalgazdan, yüzde 16,49’u ise linyit ve farklı yakıtlardan elde edildi. Elektrik üretim kurulu gücünün yüzde 50,95’ini oluşturan bu işlemlerin tamamında karbon salımı ortaya çıkıyor.

 

EPDK’dan lisans alanların sayısı artıyor

Türkiye'nin elektrik üretimindeki yenilenebilir enerji kaynaklarının payının yüksek olmasının sevindirici olduğunu söyleyen Çağada Kırım, “Türkiye'de özel sektöre açılan elektrik üretimi sektöründe özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yürürlüğe konulan yasal düzenlemeler ve sağlanan teşviklerin de etkisiyle; Ocak 2019 itibarıyla hidroelektrik santral (HES) yapmak amacıyla 126 santralda 4.093 MW’lık, rüzgar santralı (RES) yapmak amacıyla 93 santralda 3.115 MW’lık, jeotermal santral (JES) yapmak amacıyla da 7 santralda 199 MW’lık olmak üzere ek kapasite için Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan (EPDK) lisans alındı. Bu bağlamda, Türkiye’deki rüzgar enerjisi kurulu gücü 2016 yılında 5.751 MW’a, 2017 yılında 6.516 MW’a ve 2018 yılında da 7.005 MW’a ulaştı. Mevcut politikaların devamı halinde, en hızlı artış oranının hidrolik-dışı yenilenebilir enerji kaynaklarında olacağı öngörülüyor. Bu kaynakların tüketiminin yıllık yüzde 2,22’lik artışlarla 2040 yılında (2017 yılına göre) yüzde 65,9 artacağı hesaplanıyor.” dedi.

 

Türkiye’de en büyük paya hidroelektrik sahip

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın (IRENA) verilerine göre, Türkiye’de toplam yenilenebilir enerji üretim kapasitesi 2010 yılında 17 bin 369 MW iken, 2019 yılında bu değer 44 bin 587 MW’a yükseldi. Türkiye’de yenilenebilir enerjide en büyük paya hidroelektriğin sahip olduğunu açıklayan Kırım, “2019 yılı kapasite verilerine göre, Türkiye’de hidroelektrik kapasitesi 28 bin 503 MW, rüzgâr enerjisi 7 bin 591 MW, güneş enerjisi 5 bin 996 MW, biyoenerji 983 MW, biyogaz 534 MW ve jeotermal 1515 MW oldu.” diye konuştu. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Polisan Holding’in Yeni CEO’su Mehmet Hacıkamiloğlu İlk Çeyrek Sonuçlarını Paylaştı

Polisan Holding, ilk çeyrek finansal sonuçlarını açıkladı. Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamaya göre; finansal disiplin çerçevesinde alınan çevik aksiyonlar ile 1Ç 2021’de oldukça güçlü bir operasyonel ve finansal performans sergileyen Grup Şirketleri sayesinde konsolide gelirler 52 artarak 355,2 milyon TL, FAVÖK marjı 2,8 puan yükselerek 17,7 ve net kar da yaklaşık dört kat artarak 38,8 milyon TL oldu. Kansai Paint ile 50 oranındaki iş ortaklığı Polisan Kansai Boya’nın dahil olduğu kombine finansal sonuçlara göre de, kombine gelirler 751,6 milyon TL, kombine FAVÖK marjı 17,8 ve net kar da 45,5 milyon TL’ye çıktı.

 

Kimya, liman, gayrimenkul ve boya sektörlerinde faaliyet gösteren Polisan Holding’in yılın birinci çeyreğinde kaydettiği 751,6 milyon TL’lik kombine gelirlerinin yüzde 50,0’si boya, 40,0’ı kimya aktiviteleri, yüzde 7,6’sı liman, yüzde 2,4’ü ise diğer faaliyetlerden oluştu. Polisan Holding’in ilk çeyrek finansal sonuçlarını değerlendiren CEO Mehmet Hacıkamiloğlu, “Güçlü performansımızı, pazarın değişen trendlerini hızlı analiz etmenin, çevik aksiyon almanın, güçlü tedarik ağımızı kendi lehimize kullanmanın çıktıları olarak görüyoruz. Polisan Holding olarak, insanımızın sağlığını önceliklendirmek kaydıyla, işimizi kesintisiz olarak sürdürmeye ve ihtiyaç noktalarında, insan kaynağımızı güçlendirmeye devam ediyoruz” dedi.  

 

Polisan Kimya’da 5 Milyon Euroluk Yeni Yatırım 

 

Türkiye’deki kimya faaliyetleri hakkında bilgi veren Mehmet Hacıkamiloğlu, “Türkiye’deki kimya operasyonlarımızda, tedarik zincirindeki bozulmalar karlılık baskısı yaratsa da, tedarik ağımızdaki rekabet avantajımız sayesinde, tüm müşterilerimize siparişlerini zamanında teslim ederek, müşterilerimizin memnuniyetini sürdürdük.” dedi.  Mehmet Hacıkamiloğlu, Polisan Kimya tarafında temellerini attıkları ve yaklaşık 5 milyon € tutarındaki yeni reçine fabrikasının universal reaktörler ile desteklenen son teknolojik alt yapıya sahip olacağı bilgisini de paylaştı.

 

Yunanistan’daki PET Faaliyetleri Stratejisi Yakında Netleşecek 

 

Yunanistan ve Balkanlardaki tek Polietilen Tereftalat (PET) ve öncü r-PET granül üreticilerinden birisi olan Polisan Hellas ile ilgili olarak da değerlendirmelerde bulunan Mehmet Hacıkamiloğlu, şunları kaydetti: “Yunanistan’daki PET işimiz Polisan Hellas, sıkı bir finansal disiplin yaklaşımı ve operasyonel karlılık odağıyla, küresel ölçekte artan hammadde fiyatlarının da desteği ile en yüksek gelir ve karlılık, euro bazında en düşük net borç ve çalışma sermayesini yakalayarak, tarihinin en iyi ilk çeyrek performansını sergiledi.” Hacıkamiloğlu, şirket ile ilgili stratejilerini Yunanistan’daki yeni regülasyonları yakından takip ederek netleştireceklerini de sözlerine ekledi.

 

Poliport’ta Kapasitenin 436.000 m3’e Çıkartılması Planlanıyor

 

Avrupa’nın en büyük 10 limanından olan Kocaeli Körfez Bölgesinde faaliyetini sürdüren ve yaklaşık 280.000 metrekarelik alanda kurulu Poliport’un, kapasitesini uzun vadeli bir yatırım planı sonucu 436.000 m3‘e çıkarmayı planladıklarını kaydeden Mehmet Hacıkamiloğlu, “Poliport’ta, tüm süreçlerimizde tam otomasyona geçeceğimiz ve müşterilerimize de, operasyonlarımızı canlı olarak takip etme fırsatı sunacağımız AION Projemizi başlattık. Liman operasyonlarımızı yürüten Poliport’un gelirleri olumlu kur etkisi sayesinde yükseldi. Poliport’ta, portföyümüzü, katma değerli, uçtan-uca hizmetler ile genişletmek üzere çalışmalar yapmayı planlıyoruz” diye konuştu.

 

‘2021 yılında karlı gelir büyümesi odağımızı koruyacağız’

 

Sözlerine, konsolide edilmeyen, dünyanın önde gelen boya üreticilerinden Kansai Paint ile 50 iş ortaklığı bulunan Polisan Kansai Boya hakkında bilgi vererek devam eden Mehmet Hacıkamiloğlu şunları kaydetti: “Boya operasyonlarımızda, iş yapış şekillerinin radikal anlamda değiştiği pandemi ortamında pazarlama aktivitelerimize ağırlık verdik ve bunun neticesinde, satış tonajlarımızda artış gözlemledik. Bayiler için kurguladığımız ve iletişimi TV ve dijital kanallarda da desteklenen “Polisan’la Gülümse Hayata” kampanyasının sonucunda, Polisan Kansai Boya’nın marka bilinirliği arttı. Policlubextra bağlılık programımız sayesinde, boya ustalarımızın sadakatini güçlendirdik. Yurtdışındaki dağıtım kanallarımızda da daha etkin hale gelerek, projelere ürün tedarik etmeye başladık. Polisan Kansai Boya’da, Dow Chemical ve Kansai Paint iş ortaklıklarımız ile sinerji oluşturarak, yüksek karlılık seviyelerimizi korumaya odaklanacağız.“

 

Polisan Holding CEO’su Mehmet Hacıkamiloğlu, ihracat ve AR-GE çalışmaları hakkında da bilgi vererek; “Kimya ve boya işimizde, ihracat, potansiyel büyüme unsuru olmaya devam edecek. Yeni AR-GE merkezi binasına taşınan Polisan Kansai Boya ve toplam gelirleri içerisindeki katma değerli ürün payını her geçen yıl artıran Polisan Kimya, ihraç pazarlarına yönelik, katma değeri yüksek, yenilikçi ürünler üzerindeki çalışmalarını sürdürüyor” diye konuştu. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Tolga Bıyıklıoğlu’nun yeni adresi Inhouse Global oldu

Tolga Bıyıklıoğlu’nun yeni adresi Inhouse Global oldu

 

Gayrimenkul sektörünün yakından tanıdığı Tolga Bıyıklıoğlu, Inhouse Global’in Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO’su oldu. MESA Pazarlama ve Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevinden ayrıldıktan sonra kendisine ait danışmanlık şirketiyle Bodrum projelerine “exclusive” danışmanlık veren Bıyıklıoğlu, 2021’in ilk çeyreğinde rotasını Inhouse Global’e çevirdi. 

 

Dünyanın 63 ülkesine Türkiye’den gayrimenkul satışı yapan Inhouse Global’in başarısını sürdürmeyi hedefleyen Bıyıklıoğlu, Inhouse Global’in iş geliştirme süreçlerine de katkıda bulunacak.

 

Gayrimenkulde 20 yılı aşkın deneyim… 

 

Tolga Bıyıklıoğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Bölümü’nden mezun oldu. 20 yılı aşkın süredir Türkiye’nin önde gelen gayrimenkul markalarında yöneticilik yapan Bıyıklıoğlu,

2001 ile 2015 yılları arasında Sinpaş GYO ve Yapı A.Ş.’de Pazarlama, Satış ve Satış Sonrası Departmanlarında yönetici olarak çalıştı. Sinpaş’ın Bursa, Ankara, Gaziantep ve Denizli gibi tüm şehir dışı operasyonlarını yöneten Bıyıklıoğlu, görev süresi boyunca, Satış ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcılığı ve İcra Kurulu Üyeliği görevlerini üstlendi. Daha sonra Mesa A.Ş.’nin Satış ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcılığı ve İcra Kurulu Üyelik görevlerini yürüten Bıyıklıoğlu, kurmuş olduğu danışmanlık firması Nesturkey ile Denizbank Le Chic Bodrum ve Mavi Arya Bodrum projelerinin danışmanlıklarını yürüttü. 2021 Nisan ayında ise Inhouse Global ile el sıkışan Tolga Bıyıklıoğlu, sektörde adından söz ettirmeye devam ediyor.  

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kısıtlamada konut satışı yapılabilecek

Türkiye, 29 Nisan’da başlayacak 17 günlük kısıtlamaya hazırlanıyor. Birçok sektör faaliyetlerine ara verirken tapu daireleri ise açık olacak ve konut satışları devam edecek.
Kapanma sürecinde emlak sektörünün devam edecek işlemleri hakkında bilgi veren Gayrimenkul Danışmanı Evrim Kırımızıtaş Başaran, “17 günlük tam kapanma döneminde şu anda mevcut olan uygulamaya göre tapu daireleri açık olacak ve konut satışı yapılmaya devam edecek. Ancak tapu daireleri tarafından sunulan hizmetlerden sadece randevusu olan kişiler yararlanabilecek ve randevusuz olan hiçbir işlem yapılmayacak” dedi.
Sokağa çıkma yasağı yok
Tapu randevusu alan kişilerin cep telefonlarına gelen kısa mesaj bilgisi sayesinde sokağa çıkma yasağından o saatler arasında muaf tutulacağını aktaran Başaran, “Bu sayede işlemlerini yapabilmek adına tapu dairelerine gidebilecekler.  Ancak öncesinde mutlaka tapu randevusu alınmış olması şartı aranacak. Randevusu olmayan kişilerin hem tapu dairelerinde işlemleri yapılmayacak hem de güvenlik güçleri tarafından sokağa çıkma yasağı ihlali nedeni ile para cezası uygulanacak” diye konuştu.
Mesai saatleri değişti
Tapu Daireleri çalışmalarına rağmen saatlerin değişiklik yapıldığını belirten Başaran, “Tapu daireleri sabah saat 10.00’da hizmet vermeye başlayacak. Mesai bitimi ise 16.00 olarak belirlendi” ifadelerini kullandı

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

ÇiçekSepeti, Yabancı Yatırım Hisselerini Geri Satın Aldı

E-ticaret sektörüne yeni bir bakış açısı getirmek hedefiyle 2006 yılında kurulan ve bugün yüzlerce çalışan, 20.000den fazla tedarikçi ağından oluşan büyük bir ekiple operasyonlarını sürdüren ÇiçekSepetinin kurucusu ve CEOsu Emre Aydın süreç ile ilgili olarak “İlk gününde, çiçekleri kendi araçlarımızla müşterilerimize ulaştırmaya çalışan bir e-ticaret sitesi iken, önce binlerce çiçekçi ve pastane ile birlikte milyonlarca çiçek ve Bonnyfoodu müşterilerimize ulaştırdığımız bir tedarik ağına, ardından yurt dışında operasyonları olan Lolaflora” markasına sahip olduk. Son olarak da marketplace modelinde satışlara aracılık etmeye başlayarak iş ortaklarımızla birlikte milyonlarca ürün satışı yapıp  pazar lideri olma yolunda ilerlediğimiz yeni bir başarı hikayesinin ilk adımlarını attık. Şimdi ise e-ticaret girişimlerinin hisselerinin tamamını yabancı yatırımcılara satıp çıkış yaptığı bir ekosistemde aldığımız bu kararın çok değerli olduğunu ve bir Türk markasının Türkiyede ve dünyada ne kadar büyüyebileceğini ülkemizdeki diğer girişimlere gösterdiğimizi düşünüyorum” şeklinde konuştu. 

 

ÇiçekSepetinin çalışanları ve iş ortakları ile paylaştığı bu haberle birlikte ÇiçekSepeti artık arkasında güçlü yatırımcılar olmadan, tamamen Türkiyede yerleşik bir ekip olarak Amerikalı Amazon, Çinli Alibabanın 86,50 hissesine sahip olduğu Trendyol ve Koreli N11e karşı anlamlı bir rekabet içerisinde yerini aldığını, marketplace kategorisinde de liderliğe oynayan büyük bir e-ticaret markası olarak başarılarını ve globaldeki büyümesini katlayarak yoluna devam edeceğini duyurdu.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Vaillant müşteri deneyimi odaklı iş yaklaşımını Kadir Has Üniversitesi Nex Gen CMO 2021’de anlattı

Vaillant Türkiye, müşteri odaklı iş stratejisini Kadir Has Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen Nex Gen CMO 2021’de anlattı. Marka Yönetiminden Daha Fazlası başlığı ile düzenlenen etkinliğe katılan Vaillant Türkiye Pazarlama Direktörü Hazım Bumin; Vaillant’ın müşteri deneyimine verdiği önemi, dijitalizasyon yatırımları kapsamında hayata geçirdiği Whatsapp Vaillant uygulaması ve podcast yayınlarını, ayrıca sosyal sorumluluk anlayışı ile hayata geçirdiği Küçük Akbabaları Koruma Projesi’ni anlattı.

 

Müşteri odaklılık ve müşteri deneyimine verilen önemin Vaillant’ın DNA’sında yer aldığını belirten Hazım Bumin, “Bir firmayı müşterisinin gözünde değerli kılan şey sunduğu deneyim. Deneyim sunarken müşterinin ne istediği ne düşündüğü değil, müşteri ne hisseder, neye önem verir bunu anlamak çok önemli. Müşteri satın alma serüveni bu işin en önemli noktalarından biri. Günümüzde müşteri deneyimini tasarlarken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, müşterinin önem verdiği unsurlara odaklanmak. Bunu üç adımda anlayabiliriz: “Etkili olmak”, “kolay olmak” ve “duygusal bağ kurmak İlki, ürünün etkili olması ile ilgili. Ürününüz yapması gereken işi yapmadığı takdirde hiç şansınız yok. İşini yapıyor ama bu işi yaparken müşteri ne kadar kolay ilerleyebiliyor? Pürüzsüz bir deneyim sağlamak da çok önemli. Duygusal tarafa baktığımızda ise yaşadığı deneyimin müşteride bıraktığı etki ve onu yeniden markaya çekmesi karşımıza çıkıyor” diye konuştu. 

 

“Satın alma yolculuğunu mükemmelleştirmek adına sürekli yatırım yapıyoruz”

 

Müşterilerin cihaz satın alırken hesaplı, konforlu ve dayanıklı olmasını beklediğini ifade eden Hazım Bumin, ayrıca problem çıktığında bunun ne kadar hızlı ve kolay çözüldüğünün de çok önemli olduğunu söyledi. Bumin şöyle konuştu: “Biz Vaillant olarak ‘münhasır satış noktalarıyla çalışarak tüm ürünün müşteriyle buluştuğu ana kadar tüm adımların kontrolümüzde olmasını önemsiyoruz En iyi ürünü yapıyoruz ancak o ürünün montajı ve sonrasında yaşattığı deneyim de aynı şekilde kusursuz olmalı. Şirket bünyemizde yetiştirdiğimiz çağrı merkezi personelimiz ve yine kendi bordromuzda bulunan, 7/24 hizmet sunan mobil servis araçlarımız ile fark yaratıyoruz. Gece, bayram günü veya bir hafta sonu problem yaşayan müşterimize yardımcı olabiliyoruz. Telefon ile çözülemeyen sorunlar için ise tam donanımlı mobil servis ekiplerimiz ile haftanın her günü, günün her saati hizmet veriyoruz.” Müşterinin satın alma yolculuğunu mükemmelleştirmek adına sürekli yatırım yaptıklarını anlatan Bumin, “Vaillant olarak müşterilerimizin bize her türlü kanaldan rahatça ulaşabilmesi hedefiyle Vaillant WhatsApp’ı hayata geçirdik. Türkiye’de WhatsApp’ı kullanan ikinci markayız. Bir diğer yandan 1994’ten beri devam eden sadakat programımız Vaillant Club var. Bütün bu yatırımlar “Evimin Konforu” söylemimizin bir parçası” dedi. 

 

“Kurumsal anlamda podcast yapan ilk firmalardan biriyiz”

 

Özellikle pandemi dönemi ile birlikte kafa rahatlığına odaklandıklarına değinen Hazım Bumin, “Podcast fikri hep aklımızdaydı. Sonra birden pandemiye girdik. ‘Dijital içerik artacak, insanlar eve kapanacak’ diye düşünürken insanlara kafa dağıtmaları için içerikler sunduk. Hep devam edecek bir podcast serisi yaptık. “Kafa Rahatlatan Sohbetler” podcast yayınlarımız 1. yaşına girmek üzere. İçinde hiçbir marka yok, podcast dünyasının önemli isimleri var. Spotify takipçi sayımız neredeyse Instagram hesabımızdan fazla. Kurumsal anlamda podcast yapan ilk firmalardan biriyiz” ifadelerini kullandı.  

 

Vaillant Türkiye’nin çevreci ve yenilenebilir enerjilere yönelik geniş ürün yelpazesi ile doğa dostu bir kuruluş olduğuna dikkat çeken Bumin, “Geliştirdiğimiz ürünlerin yanı sıra sürdürülebilirlik ilkesi gereği, 2015 yılından bu yana Doğa Derneği’nin yürüttüğü Küçük Akbabaları Koruma Projesi’ne destek oluyoruz. Projeye, aldığımız olağanüstü önlemlerle pandemi döneminde de devam ediyoruz. 2017 yılından bu yana Mersin’de yürütülen proje kapsamındaki 2020 sayımlarında 268 birey küçük akbaba gözlemlendi. Ayrıca olası tehlikelere karşı koruma ve farkındalık projeleri de hayata geçiriyoruz” diye konuştu.  

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

EİB sürdürülebilir ihracat için kadın ve genç girişimcilerin arkasında

Ege İhracatçı Birlikleri, EMCC (European Mentoring & Coaching Council /Avrupa Yönderlik ve Koçluk Derneği) ve Binyaprak iş birliğiyle ihracata yeni başlayan ve ihracata adım atmak isteyen kadın ve genç girişimcilere yönelik EİB Export-Up Mentörlük Programını başlattı.   

 

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, program kapsamında kadın ve genç girişimcilerin, EİB Yönetim Kurulu üyeleri ile bir araya gelerek, kişisel ve iş hedeflerini gerçekleştirmeleri için destek alabileceklerini söyledi.

 

“Düzenli eğitimler, mentörlük gibi uygulamalarla oluşturduğumuz bu ortak akıl sistemi, insan kaynağımızın dönüşüme liderlik etmesini sağlayacak en önemli bileşenlerden biri. Gençlerin ve kadınların ihracata yönelmesi, çalışmalar yapması için 2020 yılında Genç İhracatçılar Konseyi’ni (GİK) kurmuştuk. GİK’in yarıya yakını kadın ihracatçılarımızdan oluşuyor. Bu temsil oranının genele yayılmasını istiyoruz. TİM Kadın Konseyi’nde de en büyük temsil Egeli kadın ihracatçılarımıza ait. Her 3 ihracatçıdan birisi Egeli kadın ihracatçılarımızdan oluşuyor. Ege Bölgesi’nin ihracat potansiyelini artıracak EİB Export-Up Mentörlük Programı bölgemizdeki ihracatçıların deneyimini, uluslararası yolculuklarına yeni başlayan kadın ve genç girişimcileri desteklemek ve harekete geçirmek için tasarlandı. Proje kapsamında, şirket ve fabrikalar hakkında saha ziyareti de dahil olmak üzere kendi kariyer gelişimlerini daha iyi planlamalarını desteklemek ve mentörlerin de öğreterek öğrenecekleri bir programın oluşturulmasını hedefledik. 6 ay sürecek programda faydalanıcı (menti)-mentör eşleşmesi beklentiler ve özgeçmişler dikkate alınarak yapılacak. Ayda bir kereye denk gelecek şekilde ortalama 6 defa hedeflenen görüşmeler yüz yüze olabileceği gibi, elektronik ortamda da gerçekleşebilecek.”

 

Hedefimiz sürdürülebilir ihracat artışını sağlamak

 

Mentörler ve mentilerin iki ay aralıkla ara dönem değerlendirmeleri, bir kere de program sonu toplantısı gerçekleştireceklerini açıklayan Eskinazi, takip sonrası kısa bir değerlendirme raporunun oluşturulacağını da sözlerine ekledi.

 

“Önemli olan ihracatta sürdürülebilir bir çaba göstermek, kesintisiz ihracat yapan firmalarımızın artması, ihracat yapan firmalarımızın ihraç pazarlarında kalıcı olması. Bir yanda önümüzde yurtdışındaki varlığımızı artırmak ve uluslararası arenada rekabette öne geçme gibi zorlu hedefler diğer yanda ise sürekli değişen bir dünya var. Bu yüzden her zaman yeni kalmalı, yenilenmeli, ilk başta insana sonra sürece ve altyapıya yatırım yapmak zorundayız. İnsan kaynağının doğru işe kanalize edilmesi gerektiğinin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Türkiye ihracat hedefine kadın ve genç girişimcilerin sayısını artırarak ulaşacaktır. Geleceği birlikte inşa ettiğimiz paydaşlarımızı güçlendiren aksiyonlar, güçlü inovasyon sürecinin söylemine de yansıyor. Genç veya kadın girişimcilerin networklerini geliştirmelerine yardımcı olmak, sahip oldukları potansiyellere, kaynaklara dair farkındalık uyandırmak istiyoruz. En nihayetinde hedefimiz Birliğimizin temel amacı olan sürdürülebilir ihracat artışını sağlamak.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı