Aylık arşivler: Mayıs 2021

Yeni nesil finansal teknoloji grubu Multinet Up’a “Best of Sales Awards”tan ödül!

Markaların satış alanında üstün performans getiren proje, uygulama ve yaklaşımlarının ödüllendirildiği “Best of Sales Awards” (BoSA 2021) ödülleri sahiplerini buldu. Multinet Up, pazarlama otomasyonu projesi Flow ile “Satışta Teknoloji ve İnovasyon Uygulaması” kategorisinde Gümüş Ödülün kazananı oldu. 

 

Yeni nesil finansal teknoloji grubu Multinet Up, müşterilerinin hizmetleriyle ilgili içinde bulundukları farklı durumlarda, doğru kararları alabilmelerine yardımcı olmak için geliştirdiği pazarlama otomasyonu Flow Projesi ile 96 projenin yarıştığı Best of Sales Awards’ta, “Satışta Teknoloji ve İnovasyon Uygulaması” kategorisinde Gümüş Ödülün kazananı oldu. 

 

Flow projesiyle Multinet Up müşterilerinin Multinet Up’la karşılaştıkları ilk andan, hizmet satın alma kararı verdikleri ana kadar süren yolculukları boyunca sorunsuz bir etkileşim akışı sağlanıyor. Potansiyel müşterilere yönelik düzenli pazar araştırmalarının, sosyal medya ve müşteri davranışlarının analizlerinin yapıldığı proje ile farklı müşteri profillerine göre değer önermeleri üretiliyor. Müşterilere doğru mecralarda doğru içerikle ulaşmayı hedefleyen 360 derece pazarlama faaliyetleriyle gerçekleşen proje kapsamında müşteri değer önermelerinden oluşan Karar Ağacı, CRM entegrasyonu ve Çağrı Merkezi sistemleri entegre olarak kullanılıyor. 

 

Multinet Up Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Bora Işık, “Multinet Up’taki tüm ürün ve hizmetlerimizi inovatif bir değer yaratmak hedefiyle tasarlıyoruz. Müşterilerimize bizimle karşılaştıkları ilk andan, satın alma kararı verdikleri ana kadar ve satış sonrasındaki desteklerimizle; mükemmel bir deneyim sunmak için çalışıyoruz. Müşterilerimizin bize nerede ihtiyacı varsa orada olmaya gayret ediyoruz. Bir pazarlama otomasyonu projesi olan Flow kapsamında da müşterilerimizin ihtiyacına dair edindiğimiz tüm bilgileri satış ekiplerine adım adım sunduk. Böylece satış ekiplerimizin ihtiyaca en uygun çözümü önermelerindeki hız ve performansları yüzde 25 iyileştirildi. Doğru kanallarda doğru içeriklerle yaptığımız pazarlama iletişimi sonucunda bize ulaşan potansiyel müşteri sayımız 3 katına çıktı. Yapay zekâ ve makina öğrenmesi ile oluşturduğumuz müşteri veri seti ile müşterilerimize bir sonraki en iyi teklifi verebildik ve çapraz satışlarımızı yüzde 18 artırdık. Bu proje ile pazarlamanın ve satışın birbirinden ayrılmaz fonksiyonlar olduğunu bir kez daha anladık. Flow ile elde ettiğimiz bu başarılı sonuçların, Best of Sales Awards tarafından ödüle layık görülmesi gurur verici. Bu kıymetli ödülü, Flow’da emeği geçen tüm ekip adına almaktan büyük onur duyuyor, jürinin kıymetli üyelerine teşekkür ediyorum” dedi. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Garanti BBVA’dan Türkiye’de bir ilk: BonusFlaş ile dijital üyelikler tek ekranda kontrol ediliyor

Garanti BBVA Mastercard iş birliği ile sunduğu teknolojiyle Türkiye’de ilk kez müşterilerine, yurtdışı merkezli dijital platform veya alışveriş sitelerinde kayıtlı tüm Mastercard logolu kredi kartlarını BonusFlaş uygulaması üzerinden kontrol etme imkânı sunuyor. Mastercard logolu Garanti BBVA kredi kartı sahipleri, yeni uygulama sayesinde, bundan böyle dijital eğlence platformu ve global e-ticaret sitelerinde üyelik veya alışveriş için kayıtlı ödeme talimatlarını BonusFlaş uygulaması üzerinden takip edebiliyor.

 

Mastercard’ın Türkiye’de ilk kez Garanti BBVA ile kart kullanıcılarına sunduğu Maskeleme Teknolojisi ile (Tokenization) müşteriler, Mastercard logolu kredi kartlarının hangi platformda ödeme için kayıt altında olduğunu BonusFlaş ekranında bir arada görebiliyor. Müşteriler, yine Türkiye’de bir ilk olarak, dilediği kartını uygulama üzerinden ödemeye açıp kapatabiliyor ve bu sayede tüm kartlarını kontrol ederek beklenmedik harcamaların önüne geçebiliyor.

 

BonusFlaş’ın yeni özelliği ayrıca, kredi kartı yenilemelerinde ve değişikliklerinde müşterileri bilgilendirerek, mevcut ödeme talimatlarında güncelleme yapılması konusunda haberdar ediyor. Böylece tüketicilere almakta oldukları hizmetlerde kesinti olmaksızın daha fazla kontrol sahibi oldukları bir kullanıcı deneyimi sağlanmış oluyor. 

 

Garanti BBVA Ödeme Sistemleri Genel Müdürü Murat Çağrı Süzer “Türkiye’de kredi kartlarını, küresel çapta hizmet veren Spotify, Linkedin, AliExpress, Playstation gibi dijital eğlence, sosyal ya da e-ticaret platformlarında kullanan milyonlarca müşteri bulunuyor. Bu platformların sayısı da her geçen gün arttığından, ödeme yapılan üyelikleri düzenli takip edebilmek bir ihtiyaç haline geldi. Garanti BBVA olarak kredi kartı sahiplerinin alışverişleri ve kart bilgileriyle ilgili her zaman şeffaf olmayı, harcamalarının kontrolünü kolay bir şekilde yapabilmelerini fazlasıyla önemsiyoruz. Önceliğimiz attığımız her adımın, her yeni uygulama veya ürünün müşterilerimizin finansal sağlığına hizmet etmesi, katkı sağlaması. Bu kapsamda, Mastercard ortaklığında Türkiye’de ilk olan bu hizmeti BonusFlaş ile müşterilerimize sunuyoruz. Bundan böyle Garanti BBVA Mastercard kredi kartı sahipleri, sayısı 1100’ü aşkın ve her geçen gün artan küresel platformlardan hangilerinde kartlarını kayıt ettiklerini BonusFlaş üzerinden tek ekranda görebilecek, ödemelerini tek tıkla durdurup tekrar başlatabilecek veya kartlarına kayıtlı ödeme talimatlarını iptal edebilecekler.” dedi.

 

Mastercard Genel Müdürü Yiğit Çağlayan ise yeni uygulamaya ilişkin olarak, “Türkiye’de kart sahiplerinin, üyeliklerinin bulunduğu ve kartlarını kaydettikleri yurtdışı aboneliklerin kontrolüne ve artırılmış güvenlik önlemlerine erişimi olmasını çok önemsiyoruz. Netflix ile diğer büyük markaların da eklenmesi ve yeni anlaşmalarla birlikte firma sayısını her geçen gün arttırarak kart sahiplerimizin yurtdışı ödemelerini daha kolay yönetebilmelerine yardımcı olacağız. Ülkemizde hızla genişleyen dijital ekosistemde, Mastercard Maskeleme Teknolojisini ilk kez Garanti BBVA müşterilerine sunuyoruz.  Bu hizmet gelecekte daha da yaygınlaşacak olan ‘kart kullanımında bireysel kontrol’ trendinin önemli bir adımı. Garanti BBVA ile iş birliğimizden mutluluk duyuyoruz.” diye konuştu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Balparmak Arıcılık Akademisi ile İstanbul İli Arı Yetiştiricileri Birliği İstanbul’a Yeni Arıcılar Kazandırdı

Balparmak ve İstanbul İli Arı Yetiştiricileri Birliği iş birliği çerçevesinde hayata geçirilen “Sürdürülebilir Arıcılık, Katma Değerli ve Verimli Arı ürünleri Üretim Projesi” ile İstanbul’a yeni arıcılar kazandırıldı. Balparmak Kampüsü’nde ve Birliğin Aydos’taki arılığında teorik ve uygulamalı arı sütü eğitimine katılan 8’i kadın olmak üzere toplam 30 arıcı sertifikalarını teslim aldı.

 

Balparmak, arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğine katkı sağlamak, kaliteli ve verimli, katma değerli arı ürünlerinin üretimini artırmak hedefiyle sürdürdüğü çalışmaları tüm Türkiye’de yaygınlaştırıyor. Bu çerçevede İstanbul İli Arı Yetiştiricileri Birliği (İAYB) ile değerli iş birliğine imza atan Balparmak, Sürdürülebilir Arıcılık, Katma Değerli ve Verimli Arı ürünleri Üretim Programı’nı başarıyla tamamlayan 8’i kadın toplam 30 arıcıya sertifikalarını teslim etti. 

 

28 Mayıs Cuma günü İstanbul İli Arı Yetiştiricileri Birliği’nin Pendik Aydos’taki arılığında gerçekleştirilen sertifika törenine Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, Balparmak Genel Müdürü Onur Özyurt, İstanbul İli Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Onur Çilenk, Balparmak Ar-Ge ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı, Balparmak Hammadde Tedarik Direktörü İsfendiyar Üzümcü, Balparmak Arıcılık Akademisi Eğitim Uzmanı Dr. Ali İhsan Öztürk ve 30 arıcı katıldı. 

 

İstanbul’un arıcılıkta ciddi bir potansiyeli var

Balparmak’ın tam 40 yıldır omuz omuza çalıştığı arıcılara ve arıcılık mesleğine karşı olan sorumluluğunun bilinciyle hareket ettiğinin altını çizen Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, şunları söyledi: “İstanbul denildiğinde aklımıza arıcılık gelmese de aslında bu bölgede ciddi bir potansiyel var. İstanbul’da Kartal, Pendik, Şile, Çatalca, Silivri, Beykoz gibi benzer floraya sahip birçok bölgede arıcılık yapılıyor. İstanbul İli Arı Yetiştiricileri Birliği ile yaptığımız bu önemli iş birliği ile İstanbullu arıcılara ve ailelerine ürün kalitelerinin iyileştirilmesi, balın yanı sıra diğer arı ürünleri üretiminin de teşvik edilmesi, kadınların ve gençlerin de sektöre kazandırılmasına yönelik teorik ve uygulamalı olmak üzere bir eğitim programı düzenledik. “Sürdürülebilir Arıcılık, Katma Değerli ve Verimli Arı ürünleri Üretim Projesi” kapsamında gerçekleştirdiğimiz eğitim programımızı, pandemi koşullarını dikkate alarak ilk günü Balparmak’ın Çekmeköy kampüsünde teorik ve devamında 3 gün süreyle Birliğin Aydos’daki arılığında uygulamalı olmak üzere iki farklı noktada gerçekleştirdik. Bu eğitim programı ile arıcılarımızın bilgilerini güncelleyerek, onlara sürdürülebilir arıcılık ve arı sütü üretimi konusunda önemli bilgiler aktardık. Kırsal kalkınma bölgelerindeki kadın ve gençleri arıcılığa kazandırmak hedefiyle 2018 yılında hayata geçirdiğimiz “Balparmak Arıcılık Akademisi” ile sektöre değer katmaya devam edeceğiz ve önümüzdeki dönemde de akademi çatısı altında eğitim programlarımız artarak devam edecek, arıcılarımızın yanında olmayı sürdüreceğiz.”

 

Arıcılık İstanbul’un değeri

İstanbul İli Arıcılar Birliği Başkanı Onur Çilenk, Balparmak ile arıcı eğitimleri konusunda yaptıkları iş birliğine ilişkin şu değerlendirme bulundu: “Zengin bitki örtüsü ile arıcılık için oldukça elverişli olan ülkemizde; arıcılığın önemi ve bu mesleğin sağlayacağı kazanımlar çok büyük. Arıcılık için coğrafi olarak verimliliğin çok yüksek olduğu ülkemiz, bal üretimi açısından Çin’den sonra dünyada 2. sırada yer alıyor. Dünyadaki diğer ülkelerle kıyaslandığında; iklim, bitki örtüsü, bal arısı popülasyonundaki genetik çeşitlilik bakımından, ülkemiz oldukça yüksek arıcılık potansiyeline sahip. Böylesi zengin bir coğrafyanın değerini bilmek, hepimizin sorumluluğu. Biz de Balparmak ile yaptığımız bu iş birliği çerçevesinde arıcılarımız ve arıcı adaylarımız sağlıklı ve doğal balın üretiminin yanı sıra katma değeri yüksek arı sütü, polen, propolis gibi arı ürünlerinin üretilmesi için önemli bir eğitim fırsatı yakalamış olduk. Bu sayede arıcılarımızın bilgileri güncellendi, dağarcıklarına yeni bilgiler eklendi.”

 

Gençler ve kadınlar arıcılık mesleğine ilgili

4 gün süren eğitimlerde ağırlıklı genç ve kadın katılımcıların yer aldığı İstanbullu arıcı ve arıcı adaylarının son derece ilgili olduklarına değinen Balparmak Arıcılık Akademisi Eğitim Uzmanı Dr. Ali İhsan Öztürk “Katılımcılara 1 gün teorik, 3 gün uygulamalı olarak arı sütü üretimi başta olmak üzere doğal bal, polen, propolis, gibi arı ürünlerinin kovandan sofraya tüm süreçlerde üretiminin iyileştirilmesi ve geliştirilmesi, teknik arıcılık uygulamalarıyla sağlıklı ve hijyenik koşullarda üretimin devam ettirilmesi, katkısız ve kalıntısız üretim yapılmasına yönelik eğitim verdik. Eğitimlerde temel petek kullanımının arıcılıktaki öneminden arı hastalıklarıyla mücadeleye, kaliteli ve verimli arı sütü üretiminden propolis, arı sütü ve polen üretimine kadar birçok farklı konuları ele aldık. Arıcı eşlerinin katılımlarının da sağlandığı eğitimlerde, arıcı ailelerinde de farkındalık yaratarak, kadınların ve gençlerin de arıcılık mesleğinde yer almalarının sağlanması, böylece sürdürülebilir arıcılığa ve yerel kalkınmaya destek olunmasını hedefliyoruz” dedi.

 

Balparmak hakkında:

Kurulduğu 1980 yılından bu yana bal sektörünün gelişimine öncülük eden ve uzun yıllardır sektörün lideri olan şirket, 300’ün üzerinde çalışanı ve bugün bünyesinde bulundurduğu Balparmak, Balkovan, Apitera ve BallıMix markalarıyla sağlığı, doğallığı, lezzeti her gün sofralara taşıyor. Tüketicisine sunduğu kalite standardı ile farklılaşan Balparmak, bu anlamda sektörün öncülüğünü üstleniyor. Gıda güvenliği konusunda uluslararası standartlara göre çalışan Balparmak, gıda güvenliği sistemi FSSC / 22000 ile Global Gıda Teknik Standardı / BRC (British Retail Consortium) gibi sertifikalara da sahip. Türkiye’nin bal ve diğer arı ürünleri alanındaki ilk, gıda alanında 8’inci Ar-Ge Merkezi’ne sahip olan Balparmak; TÜRKAK tarafından akredite olan Bal ve Diğer Arı Ürünleri Araştırma ve Kalite Kontrol Laboratuvarı sayesinde, tüketicilerine sunduğu ürünlerini 600’den fazla parametre doğrultusunda analiz ediyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

A.C.E Awards heyecanı hız kesmeden devam ediyor!

Türkiye’nin müşteri memnuniyetini ölçen  ilk ve tek  platformu Şikayetvar tarafından düzenlenen A.C.E Awards (Achievement in Customer Excellence)’ın altıncısı için sona gelindi. 1 milyonun üzerinde örneklemle gerçekleştirilen ve kusursuz müşteri deneyimini yaşatan markaların ödüllendirildiği Şikayetvar A.C.E. Awards bu yıl 2 Haziran Çarşamba günü Four Seasons Hotel Istanbul’da gerçekleştirilecek törenle sahiplerini bulacak.

 

120 bin markanın, 6 milyon bireysel üyenin ve milyonlarca ziyaretçinin buluştuğu Şikayetvar, 20 yıllık tecrübesiyle mükemmel müşteri deneyimini yaşatan markaları belirlemeye devam ediyor. Tüketiciler tarafından kusursuz müşteri deneyimi yaşatan markaların belirlendiği A.C.E Awards Ödül Töreni’nin altıncısı içinse geri sayım başladı. Firmaların şikayet verileri, pazar payları ve Şikayetvar tarafından uygulanan yıllık bir milyonun üzerindeki anket temel alınarak hazırlanan Müşteri Deneyim Endeksi araştırması sonuçlarına göre, tüketicisine mükemmel müşteri deneyimi yaşatan markaların ödüllendirileceği Şikayetvar Ödül Töreni 2 Haziran Çarşamba günü Four Seasons Hotel Istanbul at the Bosphorus’ta davetlilere unutulmaz bir deneyim yaşatacak. 

Kategori sayısı 47’ye yükseldi

Markaların uçtan uca şikayet yönetim becerisinin ödüllendiği A.C.E Awards’da bu yıl kategori sayısı artırıldı. Geçen yıl 27 farklı sektörde 54 ulusal ve uluslararası markanın ödüllendirildiği ödül töreninde, bu yıl 47 kategoride müşteri deneyimini en iyi yöneten 91 marka ödüllerine kavuşacak. 

Kusursuz müşteri memnuniyeti “Yıldız Tayfı” ile ödüllendiriliyor

Markaların başarılarını taçlandırdıkları törenin, ödülü Heykeltıraş Orkide Akkoç imzası taşıyor. Tamamen el yapımı olan ve Yıldız Tayfı adı verilen benzersiz ödül, çok sayıda küçük yıldızın bir araya gelerek büyük bir yıldıza dönüşümlerini temsil ediyor.   

A.C.E Awards’ın Metodolojisi:

Markaların gerçekleştirdiği şikayet yönetiminin temel alındığı A.C.E Awards’da Şikayetvar, şikayetçi müşterilere yönelik yılda 1 milyonun üzerinde anket gerçekleştiriyor. Gerçek tüketicilerle yapılan bu anketler “Müşteri Deneyimi Endeksi”ni oluşturuyor ve A.C.E Awards’da markalar “Müşteri Deneyim Endeksi “ baz alınarak ölçümleniyor. Endekste temel parametreler olarak pazar payına oranla şikayet payı, memnuniyet düzeyi ve marka sadakati kullanılıyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

“OPET’se Fark Eder” Reklam Kampanyasına Effie’den Bronz Ödül

Dünya çapında pazarlama ve iletişim profesyonelleri tarafından sektörünün en prestijli ödülü olarak kabul edilen, en etkili reklam ve pazarlama iletişimi kampanyalarının ödüllendirildiği Effie Türkiye 2021’de OPET, rakiplerinden ayrılan güçlü ve farklı özelliklerini vurguladığı reklam kampanyası 'OPET'se Fark Eder' ile “Bronz” ödüle layık görüldü.  OPET organizasyonda ödül alan tek akaryakıt markası oldu. 

 

Reklamcılar Derneği ve Reklamverenler Derneği’nin Effie Worldwide Inc. İşbirliğiyle bu yıl 13’üncüsünü düzenlediği Effie Türkiye Reklam Etkinliği Ödülleri’nde OPET, 'OPET'se Fark Eder' reklam kampanyası ile “Bronz” ödülün sahibi oldu. Organizasyonda ödül alan tek akaryakıt markası olan OPET, pazarlama ve iletişim dünyasının en zorlu ve itibarlı yarışması olarak kabul edilen Effie Türkiye 2021’de geçen yıl başlattığı kampanya ile “Otomotiv Ürün ve Hizmetleri, Satış Sonrası Ürün ve Hizmetler” kategorisinde ödüle layık görüldü. Effie Türkiye Reklam Etkinliği Ödülleri; Reklamcılar Derneği ve Reklamverenler Derneği’nin Effie Worldwide Inc. işbirliğiyle düzenleniyor. Projenin iş sonuçlarına ölçümünü yaratıcılık ekseninde değerlendiren Effie ödülleri, dünya çapında sektör profesyonellerinin kanaatiyle iletişim ve pazarlama alanının en prestijli ödüllerinden biri olarak biliniyor. 

 

Cem Yılmaz'ın başrolünde yer aldığı reklam filmi serisinde OPET’in, sektörde rakiplerinden ayrılan güçlü ve farklı özellikleri 'OPET'se fark eder' sloganıyla tüketicinin karşısına çıkıyor. Reklam filminde, şirketin 21 yıldır devam eden 'Temiz Tuvalet Kampanyası' kapsamındaki temiz ve hijyenik tuvaletleri, zengin ürün çeşitliliği sunan ve tüketici ihtiyaçlarına göre oluşturulan Ultramarket'leri, kadın akaryakıt satış görevlisi istihdamı yaratan “Kadın Gücü Projesi” gibi öne çıkan özelliklerine vurgu yapılıyor.

 

“Reklam filmi ile sektörümüze yıllardır getirdiğimiz yenilikleri vurguladık”

OPET Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Murat Zengin, ödüle ilişkin değerlendirmesinde “Effie Türkiye 2021’de ödüle layık görülmekten büyük mutluluk duyuyoruz. OPET, akaryakıt istasyonlarında araçların her türlü ihtiyacını karşılamanın yanı sıra müşterilerine sunduğu alternatif hizmetler ve toplumsal ihtiyaçlardan yola çıkarak oluşturduğu sosyal sorumluluk projeleriyle müşteri memnuniyetinin zirvesindeki yerini koruyor. Sektörümüze yıllardır getirdiğimiz yenilikleri 15 yıl sonra yeniden yolumuzun kesiştiği Cem Yılmaz’la hazırladığımız reklam kampanyası ile vurguladık. OPET, kurulduğu günden bu yana ülkemiz akaryakıt sektörünü dönüştürüyor, çünkü OPET gerçekten insan odaklı ve sosyal bir marka. OPET’in bu misyonunu tüketicilerimize “Opet’se Fark Eder” kampanyası ile bir kez daha hatırlatmak istedik. Serinin bundan sonra yayınlanacak reklam filmlerinde üstün hizmet anlayışımız kapsamında sunduğumuz ürün ve hizmetlere odaklanacağız.” ifadelerini kullandı.  

 

Reklam filmlerinin senaristliğini ve yönetmenliğini Cem Yılmaz yaptı

Reklam filminde, OPET’in marka yüzü olan Cem Yılmaz, OPET olmaya öykünen ve bir taraftan da OPET’i kendine rakip gören Farketmez Petrol’ün sahibi Faruk Etmez rolünde izleyicinin karşısına çıkıyor. Faruk Etmez ve istasyonundaki yegane çalışanı Necmi, OPET’in diğer akaryakıt markalarından farkını izleyiciyle birlikte keşfediyor. OPET’teki tüm gelişmeleri ilgiyle ve hatta teleskopla takip eden ikili, Farketmez Petrol’ün hizmet anlayışı ve tüm eksikliklerine rağmen sektörde değişim ve yeniliğin öncüsü olan OPET’e meydan okumayı da ihmal etmiyor. Farketmez Petrol’ün sahibi Faruk Etmez ve Necmi’nin maceralarını sektöre gönderme yaparak esprili bir dille anlatan reklam filmlerinin senaristliğini ve yönetmenliğini Cem Yılmaz gerçekleştirdi. Serinin ilk filmleri Happy People Project imzasını taşıyor.

 

Toplam 42 kategoride başvuru aldı 

Yaratım, yönetim ve marka oluşturmada ajansla reklam verenin, reklamın etkililiğine yönelik işbirliği yapmalarını sağlamak amacıyla düzenlenen Effie yarışması, ticari etkinliği yüksek, sonuç getiren kampanyaları seçerek ödüllendiriyor. İlk kez 1968 yılında New York Amerika Pazarlama Birliği (AMA) tarafından düzenlenen Effie yarışması, günümüzde 30 ülkede etkili reklam için global bir referans oluşturuyor. Pandemi nedeniyle bu yıl ilk kez online olarak gerçekleşen ödül töreni, 26 Mayıs’ta Effie Studio Youtube kanalından canlı olarak yayınlandı. Ödüllerin açıklandığı Effie Studio, reklamverenlerin, reklam, medya ajanslarının, araştırma şirketlerinin, PR ajanslarının Effie Ödülü kazanmış kampanyalarını masaya yatırıldığı, tüm bir yıl boyunca aktif olacak bir platform. Effie Ödülleri’nin Türkiye ayağında bu yıl 27’si sektörel, 15’i özel olmak üzere, toplam 42 kategoride başvuru kabul etti.  

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Coşkunöz’den İHA eğitimleri için yeni ortaklık

UAVERA markası ile yerli İHA pazarına güçlü bir giriş yapan Coşkunöz Holding, şimdi de İHA eğitimleri konusunda önemli bir ortaklık için anlaşmaya vardı. İngiliz Flyby Technology desteği ile kurulan İHA eğitim merkezi, tüm dünyaya İHA pilotları yetiştirecek.

 

Coşkunöz Holding, insansız hava araçları ve eğitimleri konusundaki yatırımlarına devam ediyor. Bu kapsamda Coşkunöz, İngiliz Flyby Technology desteğiyle Türkiye’de EASA (European Union Aviation Safety) uyumlu yeni nesil İHA 2 ve İHA 3 pilot eğitimlerini vermek üzere kurulmuş olan FLY BVLOS TECHNOLOGY firmasına ortak olmak üzere anlaşmaya vardı. Yeni kurulan İHA eğitim merkezi ile Türkiye’de de büyük bir potansiyeli olan sivil İHA eğitimleri konusunda kapsamlı kurslar verilecek. 

 

Hem Türkiye’den hem de yurtdışından gelen öğrencilere İHA pilotluk eğitimleri verecek olan okul, faaliyetine Gebze Teknik Üniversitesi Teknoparkı’nda başlıyor.

 

Burada aynı zamanda Gebze Teknik Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ile birlikte İHA alanında yeni teknolojilerin Türkiye’ye kazandırılması konusunda çalışmalar yürütülecek. 

 

İHA sahasının güçlü oyuncuları
 

Coşkunöz Holding, UAVERA markası ile Türkiye’nin savunma ve havacılık alanında yerlileşmesini üst sıralara taşıyacak bir yatırıma imza atmıştı. Bu yatırımla Coşkunöz, dikey iniş kalkış yapabilen, bulut altı küçük sınıf sabit kanat İHA’lar ve yüksek irtifa ve hızlara ulaşabilen hedef platform İHA’ların üretilmesi projelerine start vermişti. UAVERA ile Türk savunma ve havacılık sektöründe birçok ilke imza atmayı hedefleyen Coşkunöz, tüm kurumlara gözetleme, tespit, izleme ve bakım gibi konularda hizmet ve ürün sağlamayı hedefliyor. Flyby Technology ise, şu günlerde İngiltere’de aşıların İHA’larla güvenli transferi imkanını sağlayarak COVID-19 ile mücadelede aktif bir rol oynuyor.  

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Gazipaşa-Alanya Pegasus’un Kiev’den gelen ilk uçuşunu karşıladı

Gazipaşa-Alanya Havalimanı Pegasus Havayolları’nın Ukrayna’nın başkenti Kiev’den gerçekleştirdiği ilk uçuşu törenle karşıladı.

TAV Havalimanları tarafından işletilen Gazipaşa-Alanya Havalimanı, bu sabah Kiev’den gelen Pegasus Havayolları uçağını su takıyla karşıladı. Airbus 320 ile düzenlenen uçuşla 168 yolcu Gazipaşa-Alanya’ya geldi.

Pegasus, sezon boyunca haftada dört gün Gazipaşa ve Kiev arasında karşılıklı uçuş düzenleyecek.

TAV Gazipaşa Genel Müdürü Ekrem Akgül “Bugün Pegasus Havayolları’nın Kiev’den gerçekleştirdiği ilk uçuşu karşılamaktan dolayı mutluluk duyuyoruz. Pandemiye karşı tüm önlemlerimizi tam olarak alarak yolcularımıza hizmet vermeye devam ediyoruz. Önümüzdeki dönemde dış hat uçuşlarımızın artarak sürmesini ve dünyanın her yerinden misafirlerimizi karşılamayı umuyoruz” dedi.

2021’de havayollarının planlamalarına göre bugün itibariyle Gazipaşa-Alanya Havalimanı’na 12 havayolunun 10 ülkedeki 15 destinasyona uçuş düzenlemesi bekleniyor.

TAV Havalimanları hakkında

Dünyanın önde gelen havalimanı işletmecileri arasında yer alan TAV Havalimanları, Türkiye’de Antalya, Ankara Esenboğa, İzmir Adnan Menderes, Milas Bodrum ve Gazipaşa Alanya havalimanlarını işletiyor. TAV yurtdışında ise Kazakistan’ın Almatı, Gürcistan’ın Tiflis ve Batum, Tunus’un Monastır ve Enfidha-Hammamet, Makedonya’nın Üsküp ile Ohrid, Suudi Arabistan’ın Medine ve Hırvatistan’ın Zagreb Havalimanı’nda faaliyet gösteriyor. Holding, duty free, yiyecek-içecek hizmetleri, yer hizmetleri, bilişim, güvenlik ve işletme hizmetleri gibi havalimanı operasyonunun diğer alanlarında da faaliyet gösteriyor. Bu çerçevede TAV Havalimanları, Letonya’nın Riga Havalimanı’nda da duty free, yiyecek içecek ve diğer ticari alanların işletmesini gerçekleştiriyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Medyada pandemi haberciliği nasıl olmalı?

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından bu yıl 8’inci kez “Dijital Çağda Kriz İletişimi” başlığında gerçekleştirilen Uluslararası İletişim Günleri’nde dünyanın çeşitli üniversitelerinden akademisyenler bir araya geldi. Cardiff Üniversitesi’nden Prof. Dr. Simon Cottle,  medyada pandemi haberciliğini ele aldığı konuşmasında “Covid-19 sadece geçici ve ölümcül bir vaka değil, aslında günümüzdeki farklı alanlarla bağlantılı süregelen küresel kriz için bir uyanış çağrısı olması gerekir.” dedi.  İletişim bilimcisi Prof. Dr. Ümit Atabek ise gelecekte de haberlerin olacağını ancak günümüz gazeteciliğindeki gibi bu şekilde sunulmayacağını belirterek gazeteci kavramının yerini medya üreticiliği kavramının alabileceğini söyledi.

 

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından her yıl farklı bir temayla düzenlenen Uluslararası İletişim Günleri'nin 8’incisinin ana başlığı Dijital Çağda Kriz İletişimi olarak belirlendi. Pandemi nedeniyle çevrimiçi olarak düzenlenen sempozyumda ulusal ve uluslararası düzeyde tanınmış davetli konuşmacılar yer aldı. 

 

Prof. Dr. Simon Cottle: “Küresel krizlerin haberciliği noktasında yeniden düşünmeye başlamalıyız”

 

Sempozyumun ikinci gününde davetli konuşmacı olarak katılan Cardiff Üniversitesi’nden Prof. Dr. Simon Cottle,  “Medyada Pandemi Haberciliği” başlıklı konuşmasında içerisinde bulunduğumuz pandeminin tüm dünya için bir uyanış çağrısı olması gerektiğini söyledi. 

 

Prof. Dr. Simon Cottle, “Son 10 yıl içerisinde karşı karşıya kaldığımız pek çok krizi anlama noktasında bir güçlük çektiğimizi düşünüyorum. Şu anda insanlık tarihinde dünya medeniyetinin çöküşünü ifade eden, eşi benzeri görülmemiş bir dönemde yaşıyoruz ve bu bağlamda diğer her şeyle birlikte küresel krizlerin haberciliği noktasında yeniden düşünmeye başlamamız gerekiyor. Covid-19 bir halk sağlığı krizi olarak karşımıza çıkıyor. Bu minvalde daha geniş popülasyonları Covid-19 riski konusunda eğitme gerekliliği ortaya çıkıyor.” dedi.

 

Prof. Dr. Simon Cottle: “Küresel krizlerin hepsi birbiriyle bağlantılı”

 

Şu anda karşı karşıya olduğumuz küresel krizlerin tek başına değerlendirilemeyeceğini kaydeden Prof. Dr. Simon Cottle, “Biz bunları ayrı bir felaket olarak görüyoruz ancak Covid-19 da dahil olmak üzere bu hastalıkların birçok açıdan insanların doğayla olan ilişkisinden ortaya çıktığını görüyoruz. Bu krizlerin birbiriyle bağlantılı olduğunu unutmamamız lazım. Krizler tecrit halinde var olmuyorlar. Toplumsal, ekonomik, siyasi olarak bağlam dahilinde karşımıza çıkıyorlar ve maalesef krizler birbirini besliyor. Buna odaklanmamız gerekiyor. 10 yıl önce küresel kriz tanımı bile kullanılmamaktaydı. Krizlerin yıkıcı etkileri ulus devletlerin sınırlarını düzeneklerini aşacak ve sivil toplumun, yönetim sistemlerinin iş birliği dahilinde ulusaşırı bir bağlamda iş birliğini gerekli kılacaktır.” diye konuştu.

 

Prof. Dr. Simon Cottle: “Medya ve iletişim barış ve çevresel adaletin talep edileceği mecralar olacak”

 

Küresel krizlerle mücadelede medya ve iletişimin önemine işaret eden Prof. Dr. Simon Cottle, “Özellikle küresel krizlerin yıkıcı etkilerinin dünya ekolojisi ve dünya üzerindeki insan da dahil tüm yaşam formları üzerinde etkileri olacaktır. Medya ve iletişim ihtilaf ve ayrılıklar noktasında küresel krizlerle birlikte kötüleşen ve barış talebinin ve çevresel adaletin talep edileceği mecralar olarak karşımıza çıkacak. Medya ve iletişimin bu alandaki etkisi çok önemli olacaktır. Covid-19 sadece geçici ve ölümcül bir vaka değil, aslında günümüzdeki farklı alanlarla bağlantılı süregelen küresel kriz için bir uyanış çağrısı olması gerekir.” dedi.

 

Pandemilerin uzun yıllar öngörülen durumlar olduğunu kaydeden Prof. Dr. Simon Cottle, Covid 19 gibi pandemilerin aslında doğanın yıkımı ve tahrip noktasında karşımıza çıktığını kaydederek bu krizin farklı krizleri tetikleyeceğini, bu nedenle bu krizin gazeteciler tarafından daha fazla ele alınması gerektiğini vurguladı.

 

Prof. Dr. Ümit Atabek, yeni teknolojilerin etkilerini değerlendirdi

 

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleşen oturumda Yaşar Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ümit Atabek, “Krizler Çağında İletişim: Yeni İletişim Teknolojileri İşe Yarar mı?” başlıklı sunumunda ülkemizde ve dünyada medya alanındaki değişimlere dikkat çekerek bu değişimlerin sonuçlarına işaret etti. 

 

Prof. Dr. Ümit Atabek, Babıali ve İkitelli gazeteciliğini karşılaştırdı

 

21. Yüzyıl başından itibaren teknolojide yaşanan gelişmelerle beraber medyada önemli değişiklikler yaşandığını belirten Prof. Dr. Ümit Atabek, yüksek teknolojinin iş sahasına girmesinin daha fazla emek sömürüsünü beraberinde getireceğini kay
detti. 

 

Buna bağlı olarak ücretlerin düşeceğini, böylelikle de çalışma koşullarının kötüleşeceğini belirterek Türkiye’de gazeteciliğin Babıali gazeteciliğinden İkitelli gazeteciliğine geçişinde benzer süreçlerin yaşandığını belirten Prof. Dr. Ümit Atabek, “Babıali gazeteciliği klasik, kovansiyonel standart teknolojinin kullanıldığı gazetecilik için bir sembolik kullanım. İkitelli gazetecliği ise daha modern teknolojinin kullanıldığı gazetecilikten bahsediyoruz. Yüksek teknolojinin hayatımıza girmesiyle birlikte veya İkitelli plazalardaki teknoloji imkanlarının artmasıyla beraber gazetecilik kalitesinin düştüğünü görmekteyiz. İkitelli gazeteciliğinde bunu görüyoruz. Ücretler düşük, star gazetecilerle standart gazeteciler arasında ciddi bir fark var. Genellikle gazetecilerin önemli bir kısmı düşük maaşlara çalışıyorlar ama star gazetecilerin daha yüksek ücretler aldığını görüyoruz. Herhangi bir sendikalaşma durumu söz konusu değil, özitibarlarının düştüğünü görüyoruz. İş kaybının olduğunu görmekteyiz.”

 

Prof. Dr. Ümit Atabek, küresel bağlamda da Amazon Mechanical Turk’u örnek vererek Amazon’un sunduğu bir hizmet olan büyük bir teknoloji şirketinin de en düşük ücretlerle en düşük kalitede emek kullandığı için eleştirildiğini kaydetti.

 

Prof. Dr. Ümit Atabek: “Gelecekte gazeteci yerini “medya üreticiliği” alacak”

 

Prof. Dr. Ümit Atabek, gelecekte de haberlerin olacağını ancak günümüz gazeteciliğindeki gibi bu şekilde sunulmayacağını belirterek gazeteci kavramının yerini medya üreticiliği kavramının alabileceğini söyledi. Prof. Dr. Ümit Atabek, “İçerik üretimine odaklanılacaktır. Büyük ihtimalle 20 yıl içerisinde gazetecilik kavramı belki daha az kullanılacaktır.” dedi.

 

Doç. Dr. Gregory Simons: “Pandemide zenginlik yeniden dağıldı”

 

Uppsala Üniversitesi’nden Doç. Dr. Gregory Simons, “Kriz İletişimi Perspektifinden Zorunlu Koronavirüs Tecrit Anlatısına Karşı Dijital Direniş” başlıklı konuşmasında pandemi sürecinin dünya üzerindeki etkilerini değerlendirdi.

 

Pandeminin ilk olarak jeopolitik rekabeti anlamlı ölçüde artırdığını kaydeden Doç. Dr. Gregory Simons, “Bu jeopolitik rekabet, özellikle tek kutuplu ABD öncülüğünde bir yönetim anlayışının olduğu döneme karşılık geldi ve buradan çok kutuplu Batılı olmayan bir dünyaya geçiş durumu söz konusu. İkincisi zenginliğin yeniden dağılması söz konusu. Zenginler daha zenginleşti. Yoksullar ise daha da yoksullaştı. ABD’nin rakamlarına baktığımız zaman ABD’nin en zenginlerinin bu kriz neticesinde 3 trilyon dolardan daha fazla gelir elde ettiklerini, yoksulların ise 3 trilyon dolar civarında bir rakamı kaybettiğini görüyoruz. Özellikle DSÖ’nin sokağa çıkma kısıtlamalarını bir uygulama standardı olmak yerine son bir çözüm olarak değerlendirmeyi önerdiğini görüyoruz.” dedi.

 

Doç. Dr. Gregory Simons: “Bireysel özgürlükler kötü bir şekilde etkilendi”

 

Doç. Dr. Gregory Simons, bu süreçte bireysel hak ve özgürlüklerin kötü bir şekilde etkilendiğini kaydederek demokratik ülkeler diye kendini tanımlayan ülkelerde korkunun daha fazla kullanılan, başvurulan bir şey haline geldiğini söyledi.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

LG’den Çift Ekran Tercih Eden Twitch Yayıncıları İçin İdeal Monitörler

Twitch ve YouTube gibi mecralar üzerinde oyun yayıncılığı yapan yayıncılar genelde çift ekran tercih ediyor. LG UltraGeniş ve UltraGear Serisi monitörleri de yayıncılar için en uygun seçeneği sunuyor.

 

Dijital oyunların ve Esporun yaygınlığının artmasıyla oyun yayıncıları da büyük bir hızla hayatımıza dahil oldu. Twitch ve YouTube gibi mecralarda yayın yapan oyuncular da yayınlarında çift ekran kullanmayı tercih ediyor. LG UltraGeniş ve UltraGear serisi monitörler de hem oyun oynayıp hem de izleyicisiyle etkileşime geçen oyun yayıncıları için en ideal çözümü sunuyor. 

 

LG Electronics'in (LG) 4K LG UltraGear oyun monitörleri oyun severler ve profesyonel oyun yayıncıları tarafından tercih ediliyor. Yayıncılar  LG UltraGear monitör ile oyunlarını en ince detayına kadar görüntülerken UltraGeniş monitörlerle de izleyicilerden gelen mesajlara yanıt vereke etkileşimli yayınlara imza atıyor. 

 

Oyun denince LG UltraGear Serisi Akla Geliyor

LG Electronics'in (LG) yeni LG UItraGear Monitörleri yayıncılar tarafından da tercih ediliyor. Dünyanın ilk 4K IPS 1 ms (GtG) Oyun Monitörü olan LG UltraGear 27GN950, 27 inç-68 santimetrelik ekranıyla da oyun yayıncılarını en heyecanlı maceralarını bire bir yayınlamaya davet ediyor. 

 

Öte yandan 4K UHD çözünürlüğe sahip bu monitörler, DCI-P3 renk gamının yüzde 98'ini ve 10 Bit rengi kapsıyor. Ürün, yayıncılar, Esporcular ve oyuncuların yanı sıra profesyonel yaratıcı çalışmalar için de tatmin edici bir çözüm olarak ön plana çıkıyor.

 

Yayıncılar, Ana Ekranın Yanında İkinci LG Ultra Geniş Monitörlerleriyle Bakış Açılarını Genişletiyor

LG Electronics'in (LG) en yeni teknoloji harikası 21:9 UltraGeniş monitörleri profesyonel oyun yayıncılarına hem normal kullanım hem de canlı yayın sırasında geniş ekran deneyiminin hazzını yaşatıyor. Twitch yayını yapacak oyuncular için  Ultragear ana monitörün yanı sıra 2. monitör alması tavsiye ediliyor. 2. monitör ile izleyici ile etkileşime geçmek ve yayını kontrol etmek daha kolaylaşıyor. UltraGear Monitörler ile oyun oynarken ultra geniş   monitör ile izleyicilerle yazışıp, sohbet edebilirsiniz. Ayrıca profesyonel kullanıcılar artık ultra geniş monitör ile daha rahat çalışırken, eğlence zamanlarında ise oyun ve filmlerde hiçbir ayrıntıyı kaçırmıyor.

 

LG’nin UltraGeniş Monitör ürün yelpazesinde 29, 34 ve 35 inçlik ürünler yer alıyor. Bu ürünler üstün teknolojileri yanı sıra geniş açı özellikleriyle hem kurumsal bir kullanım hem de eğlence içerikleri için en geniş ekran deneyimi sunuyor. Standart geniş ekran monitörler 16:9 görüntü oranına sahipken LG’nin 21:9 orana sahip UltraGeniş monitörleri ile her iki tarafta da çalışmak için çok daha fazla alan elde ediliyor. 

 

Bir bakışta LG UltraGear Oyun Monitörleri

Ekran Tipi: Nano IPS- IPS

Ekran Boyutu: 23, 27 ve 32 inç

Yenilenme Oranı: 144-165 Hz

Tepki Süresi: 1ms GTG

AMD FreeSync™ Desteği: Var (Premium)

 

Bir bakışta LG UltraWide Monitörleri:

Ekran Boyutları: 29, 34 ve 35 inç

Dinamik Aralığı:  HDR 10

Renk Gamı: sRGB 99 (Tipik)

AMD FreeSync™Desteği: Var

Ses: MaxxAudio® (7Wx2)

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Wesse Connect Ailesi’nin Yeni Üyesi ile Tanışın

Bir akıllı saatten beklediğinizden çok daha fazlasını sunan Wesse Q1 Smart Band, dinamik renkli ekranı, çoklu dil özelliği, 7 güne varan bekletme süresi, çoklu hareket modu, uzaktan fotoğraf çekimi gibi üstün özellikleriyle yaşamınızın vazgeçilmezi oluyor.

Dünyaca ünlü saat markalarının Türkiye’deki tek yetkili distribütörü Saat&Saat, akıllı saat arayışı içinde olanları Wesse Connect ailesinin yeni üyesi “Wesse Q1 Smart Band” ile buluşturuyor. IOS 7.0 ve üstü, Android 4.4 ve üstü tüm telefonlarla uyumlu olarak çalışan Wesse Q1 Smart Band, çok dilli menü, dinamik renkli ekran, çoklu hareket modu, uzaktan fotoğraf çekimi, kullanım yoğunluğuna bağlı 3 gün, durağan modda 7 güne varan şarj süresi gibi üstün özellikleriyle fark yaratıyor.

 

Wesse Q1 Smart Band, sizi dil seçimi yapmaktan kurtarıyor. Telefonunuzu eşleştirdiğiniz anda kullandığınız dili algılayarak otomatik olarak dil seçimini gerçekleştiriyor. İstenildiğinde ise 13 dil eşzamanlı olarak görüntülenebiliyor. Wesse Q1 Smart Band, cep telefonunuz yanınızda olmasa bile mesajlarınızı görebilmenize de imkan tanıyor. Telefonuna bir mesaj, çağrı veya sosyal medya uygulamasından uyarı geldiğinde titreşerek size hatırlatma yapıyor. Fotoğraf çekmeyi seviyorsanız Wesse Q1 Smart Band, tam size göre… Bluetooth ile kamerası uzaktan kontrol edilen Wesse Q1 Smart Band ile fotoğraf çekmek için bileğinizi çevirmeniz yeterli oluyor.

 

Son dönemde birçoğumuz daha az hareket eder, çok oturur olduk. Wesse Q1 Smart Band buna da bir çözüm sunuyor. Sağlığınızı korumanız için Uzun süre oturursanız, size kalkıp hareket etmenizi hatırlatarak uyarıyor. Çoklu hareket modu ise birden fazla farklı egzersizi algılayarak hedeflerinize ulaşmanıza yardımcı oluyor.

 

Wesse Q1 Smart Band’in üstün özellikleri bununla da sınırlı değil. Bu akıllı cihaz sağlığınızı da yakından takip ediyor; kalp atış hızınızı, kan basıncınızı, kan oksijen değişiminizi izliyor. Optik kalp atış hızı sensörü ve görünür ışık bandı ölçüm teknoloji sayesinde doğru kalp atış hızı ve kan basıncı verileri en hassas şekilde hesaplayan Wesse Q1 Smart Band, uygulamaya bağlanmadan ölçüm yapabiliyor. Uygulamaya bağlandığınızda ise tüm ölçüm kayıtlarını görüntüleyebilmenize, ayrıca uzaktan ölçüm yapmanızı da imkân veriyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı