Aylık arşivler: Mayıs 2021

Blablacar, Mobilize, Ratp ve Uber, sürdürülebilir mobilite için güçlerini birleştiriyor

"Mobilite360" projesi için iş birliğine giden BlaBlaCar, Mobilize (Renault Grubu’nun mobilite markası), RATP ve Uber, (Boston Consulting Group desteğiyle) şehir içi mobilite için yeni bir manifestoya imza attı.  Şirketler, bu manifesto ile sürdürülebilir mobilitenin geliştirilmesine dönük ortak vizyon, yöntem ve kararlılıklarını paylaşırken, kullanıcıların, şehirlerin ve operatörlerin ihtiyaçlarını karşılamayı hedefliyor. 

 

Günümüzde yeni mobilite hizmetlerinin kullanımının yaygınlaşması ve servis sağlayıcılar ile kamu arasındaki diyalog eksikliği de göz önünde bulundurulduğunda, bu dört ana mobilite aktörü, dört temele dayanan yeni bir şehir içi mobilite vizyonu ortaya koydu:
 

  • Ulaştırma sistemlerinden kaynaklanan kirliliği ve hizmet filolarının ve operasyonlarının karbon ayak izini azaltarak çevresel etkiye olumlu katkı sağlamak
  • Kamusal alanların optimum kullanımı ve daha az yoğunluğa sahip şehirleri teşvik ederek yaşam kalitesini iyileştirmek
  • Uygun ve erişilebilir teklifler geliştirerek herkesin mobiliteden faydalanabilmesinin sağlanması
  • Emniyetli, güvenilir ve kullanımı kolay bir ulaştırma sistemi sunarak kullanıcı deneyimini iyileştirmek

 

Geniş bir uzmanlık yelpazesini bir araya getiren “Mobilite360” üyeleri, yeşil ve paylaşımlı ulaşımın benimsenmesini teşvik etmek için yeni altyapıların oluşturulması ile ilgili çalışmalar yapmayı planlıyor. Üyeler aynı zamanda ilk kilometreden son kilometreye talebe bağlı paylaşımlı mobilite hizmetlerini ve tamamlayıcı hizmetleri keşfederek yoğunluğun olmadığı saatlerde, gece de dahil olmak üzere hizmet sürekliliğini sağlamak istiyor. “Mobilite360” üyeleri kısa vadede, şehirde çeşitlilik içeren, daha esnek ve daha yeşil bir mobilite imkânı sunan bir deneyim başlatmak istiyor.

 

“Mobilite360” proje üyeleri amaçlarını gerçekleştirmek için, operatörler ve kamu yetkilileri arasında daha yaygın ve organize bir diyaloğa dayanan daha iş birlikçi bir yaklaşım getiriyor. Bu yaklaşım aynı zamanda bilgi ve uzmanlığın teşvik edilip denetimli paylaşılması ile inovatif mobilite çözümlerinin ortak inşası temel alıyor. 

 

Şehir içi mobilite manifestosu ile 4 üye, mevcut mobilite sistemlerinin dönüşümü ve kamu yetkilileriyle iş birliği içerisinde tüm yolcular için zengin ve inovatif bir teklifin gelişimi için birlikte çalışma kararlılığı hayata geçiyor. Manifestoyla birlikte karbon içermeyen refah seviyesi yüksek ve daha kapsayıcı şehirler hedefleniyor.

 

Mobilize Genel Müdürü Clotilde Delbos: “Otomotiv dünyası değişiyor. Kullanıcılar daha esnek mobilite çözümleri arıyor ve şehirler otomobillerin ayak izini azaltmak istiyor. Mobilize, sektörde kendini bu dönüşüme adamış olan bir aktör. Ayrıca “Mobilite360” projesine katılmak ve bir yandan sürdürülebilir otomobil kullanımını destekleyerek optimize ederken, diğer yandan da çevresel etkisini azaltmak amacıyla ortaklarımızla çalışmak için sabırsızlanıyoruz.”

 

Uber Fransa Genel Müdürü Laureline Serieys: “Birlikte şehir içi mobilitenin enerji dönüşümünü hızlandırmak, ‘Mobilite360’ projesinin kurucu temellerinden biridir. Bu kolektif proje sayesinde Uber şehirlere ve kullanıcılara yeni çözümler sunabilecek. Bu proje sürdürülebilirlik stratejimiz ve bundan birkaç ay önce duyurmuş olduğumuz 2025 itibarıyla elektrikli araçlarımızın oranını yüzde 50’ye çıkarma planımız ile tamamen örtüşüyor.”

 

BlaBlaCar kurucu ortağı ve CEO’su Nicolas Brusson: “Koltukları boş bir şekilde seyreden otomobiller inanılmaz bir potansiyel içeriyor. Her gün 17 milyon sürücü tek başına yollarda seyahat ediyor ve bu da 40 milyon boş yer demek! 'Mobilite360' projesi ile, otomobil paylaşımını büyük ölçekte gerçek bir paylaşımlı ulaşım seçeneğine dönüştürmek istiyoruz.”

 

RATP Grubu Strateji, İnovasyon ve Gelişim Başkanı Marie-Claude Dupuis: “Bugün deklare etmekte olduğumuz manifesto, RATP Grubu’nun kendini akıllı, insancıl ve sürdürülebilir şehirler için tercih edilen, yeni fikirlere açık ve kentsel modellerde gerekli değişiklikleri yapmaya özen gösteren bir ortak olarak konumlandırma yaklaşımıyla uyumlu. İşte bu yüzden kamu yetkililerine şehirleri daha sürdürülebilir, kapsayıcı ve keyifli hale getirecek tüm araçları sağlamak için uzmanlık bilgimizi sunuyoruz.”

 

“Mobilite360” projesi hakkında

“Mobilite360” projesi şehir içi mobilitenin dört ana aktörü tarafından oluşturulmuş bir fikir ve çalışma grubudur: BlaBlaCar, Mobilize, RATP Grubu ve Uber (Boston Consulting Group desteğiyle).

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İdrar Yolu Enfeksiyonu Menopoz Belirtisi Olabilir

Kadının menopoz tanısının kesinlik kazanması için 12 ay boyunca hiç menstrüel kanama olmaması gerekiyor. Ancak bu dönem 3-5 yıl arasında sürebiliyor. Hatta bazı kadınlarda menopoz dönemi 8 yıl kadar uzayabiliyor. Menopozun belirti vermeden birden bire ortaya çıkan bir dönem olmadığını söyleyen Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Rukset Attar, sıcak basması, adet dönemi düzensizlikleri gibi bilinen belirtilerinin yanında idrar yolu enfeksiyonu gibi daha az bilinen şikâyetlerle de kendini gösterdiğini söyledi. “Bir kadın menopoza gireceğini vücudunda oluşan belirtilerden yola çıkarak anlayabilir” diyen Prof. Dr. Attar şu bilgileri verdi: “Menopoz dönemi üç aşamada değerlendirilir. İlk dönem menopoz öncesi “perimenopoz” olarak adlandırılan menopozal semptomların başlangıcından postmenopoza kadar olan süreçtir. İkinci dönem “Menopoz” yani son adet dönemidir. 3. ve son dönem de “postmenopoz”  denilen son adet kanaması ile yaşlılık dönemi arasındaki dönemdir.” 

 

Menopoz döneminde kişide fiziksel ve psikolojik pek çok değişikliğin ortaya çıktığını anlatan Prof. Dr. Rukset Attar, bazı kadınların bu döneme hiç rahatsızlık çekmeden ya da çok az şikâyetle girse de genellikle 6 belirtinin çok önemli olduğuna işaret etti. Söz konusu belirtileri sıraladı. 

 

ADET DÖNEMİ DEĞİŞİKLİKLERİ KİŞİDEN KİŞİYE FARKLILIK GÖSTERİR

 

Adet dönemlerinin ağırlaşması, uzamaya başlaması veya bu dönemlerin daha hafif geçmesi, düzensizleşmesi, kişinin menopoza gireceğinin ilk habercilerinden. Prof. Dr. Rukset Attar, adet dönemindeki bu farklılıkların kişinin yapısı, genetik özellikleri, doğum sayısı, doğumun normal ya da sezaryen olması gibi faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterebildiğini anlattı. 

DİYABETLİ KADINLARDA MENOPOZ DÖNEMİNDE İDRAR YOLU ENFEKSİYONU DAHA SIK

Menopoz döneminde idrar yolu enfeksiyonlarının da daha sık görüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Rukset Attar, “östrojen hormonunun eksikliği idrar yolu enfeksiyonlarına neden olabiliyor. Vajen ve üretra (dış idrar yolu) bölgesinde kuruluk, cinsel ilişki sırasında ağrı, idrar yaparken yanma ve sık idrara çıkma görülüyor. Yaşla birlikte mesane hem hacmini hem de elastikiyetini kaybetmeye başlıyor ve sık tuvalete çıkma ihtiyacı da burada başlıyor. Genital duvarların zayıflamasına bağlı olarak üretra incelenebilir ve bu durum nedeniyle bakteriler mesaneye daha kolay erişir. Dolayısıyla kadınların yaşlanmasına bağlı olarak daha sık idrar yolu ve böbrek enfeksiyonları görülür” dedi. 

Kadınlarda bu riskin son adet döneminden sonraki dört veya beş yıl içinde artmaya başladığına dikkat çeken Prof. Dr. Rukset Attar, özellikle diyabet gibi bazı kronik hastalıkları olan veya tekrarlayan kronik hastalıkları olan kişilerin idrar kaçırmaya daha yatkın hale getirdiğine işaret etti. Bu durumu yönetebilmenin tedaviyle mümkün olabildiğini hatırlatan Prof. Dr. Attar, kadınların bu durumu yaşlanmanın bir sonucu olarak görmemeleri gerektiğini söyledi. 

ANİ SICAK BASMALARI EN UZUN SÜREN ŞİKÂYETLERDEN BİRİ

Ani sıcak basmaları menopozda en çok şikâyet edilen belirtilerden biri. Östrojen hormonunun azalmasından kaynaklanan bu sürecin menopozdan 2 yıl kadar önce “perimenopoz” döneminde başladığını aktaran Prof. Dr. Rukset Attar, sözlerine şöyle devam etti: “Bu şikayet menopoz süresince de devam eder ve postmenopoz döneminde azalarak sona erer. Menopoz döneminde görülen ani sıcak basmaları olarak bilinen vücut ısısında artışlar, özellikle geceleri uyku sırasında, aşırı terlemeye de yol açabiliyor.”

PSİKOLOJİDEKİ OLUMSUZ ETKİLER PERİMENOPOZ DÖNEMİNDE YOĞUNLAŞIYOR

Menopoz döneminde yine östrojen hormonundaki azalmaya bağlı olarak kişide depresyon, şiddetli kaygı veya istikrarsız, dengesiz davranışlar görülebiliyor. Özellikle perimenopozal dönemdeki kimi kadınlarda ağlama krizleri, duygu durum dalgalanmaları, depresif hissetme gibi şikâyetler görülebildiğini de aktaran Prof. Dr. Rukset Attar kimi kadınların da sebebini bilmeden öfkeli ve normalden daha alıngan olabileceğini de söyledi. 

ODAKLANMA SORUNU GEÇİCİDİR

Menopoz sırasında odaklanma ve hafıza önemli derecede geriler. Hatırlamak ya da farklı şeylere dikkatini vermek zorlaşabilir Bu tip odaklanma ve hafıza gerilemesinde stresin önemli bir faktör olduğunu söyleyen Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Rukset Attar, şu bilgileri verdi:  

“Menopoz döneminde odaklanma ve hafıza sorunları yaşayan birçok kadın birkaç sene içerisinde Alzheimer olacağından korkar. Oysaki bu şikâyetler dönemseldir. Unutkanlık ve odaklanma konusunda endişelenmelerine gerek yok

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Aslanım, prensesim, aşkım’ hitapları çocuğa zarar veriyor

Çocuklara hitap edilirken ebeveynlerin tutumu, yaklaşımı, onunla konuşma şekli ve bakışı bile çocuklar için büyük önem taşıyor. Çocukların özellikle cinsel kimlik evresi olan 3-6 yaşta ebeveynlerinden doğru mesajlar almalarının önemine dikkat çeken uzmanlar, onlara isimleri ile hitap etmenin en doğrusu olduğunu ifade ediyor. Uzmanlar, ‘kızım, oğlum, çocuğum, yavrum’ gibi hitapların da kullanılabileceğini fakat ‘aslanım, prensesim’ gibi hitap şekillerinin çocuklar için son derece zararlı olduğunu vurguluyor. Öte yandan ‘sevgilim, aşkım’ şeklinde hitaplar da uzmanlarca sakıncalı bulunuyor.

 

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Ayşe Şahin, çocuklara nasıl hitap edilmesi gerektiği hakkında bilgi verdi ve ailelere önemli tavsiyelerde bulundu.

 

Çocuğa nasıl yaklaşıldığı çok önemli

 

Çocuklara hitap edilirken ebeveynlerin tutumunun, çocuğa yaklaşımlarının, onunla konuşma şeklinin ve hatta bakışlarının bile çocuklar için çok önemli olduğunu vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Ayşe Şahin, “Çocuklar tüm bu durumlar sonucunda kendileri hakkında bazı düşünceler geliştiriyor. Dışarıdan gelen mesajların çocuk için karışık ve tutarsız olması çocuğun kendilik algısı, kişilik gelişimi ve benlik sınırları ile ilgili olumsuz bazı psikolojik sonuçlar doğurabilir.” dedi.

 

Bu hitaplar rol kavramına zarar veriyor!

 

Çocukların gelişim dönemi özellikleri açısından anneciğim, babacığım gibi hitapları anlamakta zorlandıklarını belirten Ayşe Şahin, “Anne olmadığı halde kendi annesinin ona ‘anneciğim’ şeklindeki söylemi, çocukta kim olduğuna dair kafa karışıklığına yol açar. ‘Anneciğim, teyzeciğim’ gibi hitap şekillerinin çocuğun rol kavramına ve kimlik bütünlüğüne zarar verdiği için psikolojik açıdan uygun olmadığını söyleyebiliriz.” diye konuştu.

 

Sevgilim, aşkım gibi hitaplar çok sakıncalı!

 

Çocuklara seslenirken kullanılan en doğru hitap şeklinin isimlerinin kullanılması veya ‘kızım, oğlum, çocuğum, yavrum, evladım’ gibi söylemler olduğunu aktaran Ayşe Şahin, “Bu hitaplar çocuklar için oldukça uygun ve yeterli. Bazı durumlarda çocuğa ‘canım kızım, canım oğlum’ denmesinin de bir sakıncası yoktur. Ancak ebeveynlerin çocuklarına ‘sevgilim, aşkım’ şeklinde hitaplarda bulunması oldukça sakıncalı. Bu söylemler çocuğun ruh sağlığına ve cinsel kimlik gelişimine zarar veriyor. Çocuklar özellikle cinsel kimlik evresi olan 3-6 yaşlarındayken ebeveynlerinden doğru mesajlar almalı.” İfadelerini kullandı.

 

Yücelten hitaplar ilişkilerini bozuyor

 

Klinik Psikolog Ayşe Şahin, ‘Aslanım, prensesim’ gibi çocukları aşırı yücelten hitapların da son derece zararlı olduğunu söyledi ve sözlerini şöyle tamamladı:

 

“Bu şekilde hitaplar çocuğun sağlıklı benlik değerlendirmesi yapmasına engel olur, ilişkilerini bozar ve ilişkilerde sınır kavramını reddetmesine sebep olabilir. Bu çocuklar sadece çocukluk döneminde değil yetişkinlik döneminde de benzer problemler yaşayabilirler. Ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişki ‘ebeveyn-çocuk’ ilişkisi sınırlarında olmalı ve bunun dışına çıkılmamalı. Sağlıklı hitaplar kullanıldığında çocuk bu ilişki içinde güvende hisseder ve gelişim basamaklarını sağlıklı bir şekilde tamamlar. Çocukta kafa karışıklığı yaşamadan sağlıklı bir kimlik kazanımı gerçekleşir.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sosyal medyada dolaşan diyet listelerine dikkat

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte, eve kapanma dönemlerinde alınan kiloları vermek isteyenler sosyal medyadan edindikleri diyet listelerine yöneldi. İstinye Üniversitesi (İSÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, sosyal medyadan edinilen bilgilerle yapılan diyetlerin sağlığa zararlı olabileceği konusunda uyarılarda bulundu. Diyet listelerinin kişiye özel uygulanması gerektiğini belirten Elmacıoğlu, Ramazan ayında iftar ve sahurda uzak durulması gerekenlerle ilgili de öneriler sıraladı.

 

Koronavirüs önlemleri kapsamında evde geçirilen zaman artınca evlerde en sık ziyaret edilen bölüm mutfak olurken, buzdolabının kapağı çok sık aralandı. Bir de üzerine hareketsiz yaşam eklenince haliyle kilo alımı kaçınılmaz oldu. Yaz aylarının gelmesiyle birlikte, bu dönemlerde alınan kiloları vermek isteyenler sosyal medyadan edindikleri diyet listelerine yöneldi. Ancak uzmanlar diyet listelerinin kişiye özel olması gerektiği, sosyal medyadan edinilen bilgilerle yapılan diyetlerin sağlığa zararlı olabileceği konusunda uyarıyor. İstinye Üniversitesi (İSÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, sosyal medyada çok fazla yanlış bilginin olduğunu, diyet listelerinin kişiye özel uygulanması gerektiğini belirtiyor. Özellikle Covid-19 salgının olduğu bir dönemde, sağlıklı beslenme konusunda daha dikkatli olunması gerektiğinin altını çizen Elmacıoğlu, Ramazan ayının ise vücudu dinlendirmek için bir fırsat olduğunu belirterek dikkat edilmesi gerekenlere yönelik önerilerde bulunuyor. 

 

Diyet demek beslenmede size uygun olanı seçmek demek

Sosyal medyada yanlış bilgilerin de yer aldığını ve beslenme alışkanlıklarını etkilediğini belirten Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, sosyal medyadan elde edilen bilgilerle diyete başlanmaması gerektiğini belirterek şöyle devam ediyor: 

“Son zamanlarda o kadar çok sağlığı bozucu öneriler duyuyoruz ki. Her insanın beslenme davranışı diğerinden farklıdır. Bugünkü insanın çok yanlış bir beslenme algısı mevcut. Örneğin, ABD’li birinin oluşturmuş olduğu beslenme modelini kendisine uygulamaya çalışıyor. Hâlbuki iklim farklı, geçmişi farklı, o çevresel yaşanmışlık içerisinde hayatı bambaşka. Beslenme bilgisi üzerine çok değişken faktörler var. Yaş durumları veya fiziksel durumları aynı olsa bile gıdaların bünyelere etkileri farklılık gösterebilir. Çünkü genetik farklılıklarımız var. Bu nedenle her diyet programını uygulamaya kalkmak çok büyük bir yanlış. Beslenme önerilerinde de iki öğün yiyin, üç öğün yiyin gibi genel ifadeler kullanılıyor. Oysa bu da kişiye göre, yetiştiği toprağa beslenme alışkanlığına göre farklılık gösterecek bir durum. Öğün saatleri de kişinin kendisinin belirleyeceği bir şey. Ancak genel öneriler sıralayabiliriz. Örneğin, öğün aralarını dört saatten fazla uzun tutmayın. Bugün doğru diyeti yaparım, istediğim kiloya ulaşırım sonrasında eskisi gibi yaşamaya devam ederim demeyin. Doğru beslenmeyi her zaman uygulamanız lazım. Diyet demek size uygun beslenme modelini seçmek demektir.”

 

Ekran başından kalkın, mutfağa girin

 Sağlıksız beslenmenin kronik hastalıklara da yol açtığını belirten Elmacıoğlu, “Mutfağa girmeyi öğrenelim. Günde iki saat özellikle ekran başına geçip de Şef Ali Bey’in, Şef Veli Bey’in gastronom olarak ne pişirdiğini seyretmek yerine ne olur bizler mutfağa girip o iki saatte hem enerji harcayalım hem, hem sağlıklı beslenelim, hem de elimizdeki nimetlerin değerini bilelim. Can sıkıntısını yemekle gidermeye çalışmayalım. Beslenmenin hiç sonu yok ama yaptığımız her yanlış beslenme ileride kronik hastalıkların varlığına zemin hazırlayacak ve kişiyi olumsuz etkileyecektir. Bakınız hiçbir ilaç, hiçbir vitamin gıdanın, beslenmenin yerini tutamaz. Yemek doygunluk hissi yaratmaz, doygunluğu yaratan yegâne şey sınırınızı bilmektir” diyor.

 

Ramazan’da bunlara dikkat edin

 

Ramazan ayının vücudu dinlendirmek için bir fırsat olduğunu belirten Elmacıoğlu, dikkat edilmesi gerekenlerde değinerek şunları söylüyor: 

“Vücudun arındığı, karaciğerin ve organların dinlendiği yegâne aydır Ramazan ayı. Sağlıklı bir vücut istiyorsanız iftar ve sahurda yediklerinize dikkat ederek vücudunuzu dinlendirebilirsiniz. Biz genellikle posalı gıdaları öneriyoruz. Beslenme önerileri kişiseldir ancak genel olarak herkesin dikkat etmesi gereken noktalar da vardır. Bu konuda şu önerileri sıralayabilirim:

  1. Tam buğday tüketin: Buğday maalesef topraktan hasat edildiği gibi doğal haliyle değirmenden ekmek olarak veya diğer buğday ürünleri olarak karşımıza gelmiyor. Rafine edilerek, rafine karbonhidrat olarak geliyor. Kalp damar hastalıkları, diyabet, sindirim sistemi hastalıkları, yüksek tansiyon ve  kiloya neden olan, tam buğday ekmek tüketmeyi engelleyen, bembeyaz ekmekle insanları riske eden bir rafine karbonhidrat modelinin düzeltilmesi lazım.
  2. Sofradaki tuzu azaltın: Tuzu elbette ki yemekleri koyacağız çünkü vücudun iyotlu tuza ihtiyacı var. Ancak sofralardakini kaldırmamız gerekiyor. Mümkün olduğunca tuzu azaltalım, soframızdaki tuzlukları kaldıralım.
  3. Sık sık yağlı kızartmalar yapmayın: Bugün kardiyologların, dâhiliye uzmanlarının tereyağı yiyin demelerini bir beslenme bilgisizliği olarak görüyorum. Vücudun kolesterole de ihtiyacı var. Bundan korkmayalım. Ancak bunu alacağımız en güzel ve ucuz kaynak yumurta. Her gün evde tekrar tekrar yağları kullanarak, patates, patlıcan, kabak kızartarak elbette ki kolesterol hastası olunur. Yağları sık sık yapmayacağız.
  4. Mevsimindeki meyveyi tüketin: Sebze meyve tüketilecek ama mevsiminde. Meyve şekerdir, zehirdir demememiz gerekiyor. Günde 2-3 kere ama abartmadan bir elma, bir portakal bir tane de mandalina yersek herhangi bir sorun olmaz. Miktarı bileceğiz bizden başka insanlarından bu kaynakları tüketmesi için belki de bir parça daha dikkatlice hareket edeceğiz.
  5. Yediklerinizi azaltın: Çünkü biz artık eskisi kadar hareketli değiliz ve hemen hemen dokuz saat eğitim amacıyla, iş amacıyla ekran başındayız. Dolayısıyla pandemiden önceki yaşantımızda yediğimiz kadar yemek bu durumda doğru olmaz. Pandemi öncesine göre yediklerinizi azaltın, hareket için fazla bir şey söyleyemiyorum. Eğer Covid önlemleri bize ne kadar müsaade ediyorsa o kadar hareketi arttırmamız gerekiyor.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Prof. Dr. Nurhayat Yıldırım: “Astımda tam kontrol ile hastalar normal hayatlarına devam edebilir”

Dünya Sağlık Örgütü’nün aldığı kararla her yıl mayıs ayının ilk salı günü olarak belirlenen Dünya Astım Günü kapsamında açıklama yapan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nurhayat Yıldırım, “Astım kronik ancak yönetilebilir bir hastalık. Hastaların yaşam standartlarını en iyi şekilde devam ettirebilmeleri için tedavilerini düzenli olarak almaları çok önemli.” dedi.

Astım hastalığına dikkat çekmek ve toplumu bilinçlendirmek amacıyla Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen Dünya Astım Günü kapsamında, hastalık ile ilgili önemli bilgiler paylaşan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nurhayat Yıldırım, “Astım hastalığı tamamen ortadan kalkan bir hastalık değil, sürekli devam eden, kronik bir hastalık.  Bu yüzden süreci yönetmek çok önemli. Koruyucu tedavilerle hasta atağa girmeden birkaç semptomla süreci atlatabiliyor. Bu sebeple hastaların ilaçlarını düzenli olarak kullanmaları çok önemli. Tedaviye uyum süreci astım hastalığında kilit bir rol oynuyor.” diye konuştu. 

“Solunum sistemi hastalıkları son 3 yılda en çok hastane yatışına sebep olan hastalık grupları arasında yer alıyor”

 Astım ataklarında hastaların nefes darlığı, öksürük, hırıltılı soluk alıp verme ve göğüste baskı hissi gibi yakınmalar yaşadığını söyleyen Yıldırım, “Atakların sık tekrarlaması hastaların akciğer kapasitesinde azalma olmasına ve akciğerlerin erken yaşlanmasına neden oluyor. Hastaların ilaçlarını aksatmadan düzenli olarak almaları atakları en aza indirecektir.” dedi. 

Kronik hastalıklara sahip kişilerin çok daha tedbirli olması gereken bir süreçten geçtiklerini belirten Yıldırım, “COVID dönemi ile daha öne çıkan bir ivme ile, solunum sistemi hastalıkları son 3 yılda açık ara farkla en çok hastane yatışına sebep olan hastalık grupları arasında yer alıyor.” dedi.

COVID ile enfekte olma riski endişesiyle mevcut astım hastalarının birçoğunun hekimlerinin verdiği tedaviye uyum göstererek ilaçlarını düzenli kullanmaya başladığını sevindirici bir gelişme olarak paylaşan Yıldırım, “Önceleri sadece semptomatik olduklarında ve alevlenme dönemlerinde ilaç kullanmakta olan bazı hastaların düzenli tedaviye uyumları sayesinde daha rahat nefes almanın mutluluğunu yaşadıklarını duyuyoruz.” diye konuştu.

“Astımda salgın döneminde yeni teşhis oranlarında düşüş gözlemleniyor”

Yıldırım diğer yandan, “Salgın koşullarında riskli grupta yer alan astım hastalarının izolasyonla kendilerini korumaları, hastaneye gitmemeyi tercih etmeleri ve hekimlerin salgınla mücadeleye öncelik vermiş olması sebebiyle, hem yeni teşhis oranlarında düşüş gözlemliyoruz, hem de mevcut hastaların bir kısmının tedavi ve takip süreçleri aksıyor.” dedi.

“Çocuk hastalarda aileye büyük görev düşüyor”

Çocuk hastalarda ise aileye büyük görev düştüğünü belirten Nurhayat Yıldırım, astımlı çocukların aktivitelerini engellememek ve yanlarında sigara içmemek gerektiğinin özellikle altını çizdi. Gebelikte de astım tedavisinin devam etmesi gerektiğini vurgulayan Yıldırım, gebe astım hastasının atağa girmesinin bebek için ciddi sorunlar oluşturabileceğine dikkat çekti.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Çocuğun özbakım becerileri nasıl geliştirilmeli?

Çocuğun giyinme, yemek yeme, ağız ve diş temizliği, tuvalet alışkanlığı gibi özbakım becerilerinin yaş dönemine uygun kazanımı önem taşıyor. Özbakım becerileri gelişimi için ebeveynlere tavsiyelerde bulunan uzmanlar, gözlemlemenin ve model olmanın önemine dikkat çekiyor. Uzmanlar, yaş yaş çocukta hangi özbakım becerilerinin olması gerektiğini anlattı.  

 

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü Araştırma Görevlisi Begüm Gamiş, erken çocukluk döneminde özbakım gelişimine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Özbakım becerilerinin, çocukların günlük yaşam aktivitelerine (giyinme, soyunma, yemek yeme, ağız ve diş temizliği, tuvalet alışkanlığı dahil) katılmaya hazır olmaları için üstlenilen günlük görevler olduğunu belirten Begüm Gamiş, “Bu beceriler çocuk doğduğundan itibaren ebeveynleri ya da bakım verenleri tarafından karşılanmakta olup, çocuğun fiziksel olgunluğa erişmesi ile birlikte bağımsız olarak bu becerileri yerine getirebilmesi beklenmektedir.” dedi.

Tüm gelişim alanlarında olduğu gibi özbakım gelişiminde de kazanılması beklenen becerilerin, çocukların gelişim seviyeleri ile beraber farklılaşmakta ve bu beceriler birbirini tamamlayan bir sıra izlediğini kaydeden Begüm Gamiş, “Önemli olan çocuğun gelişim düzeyinin farkında olup, yapabileceği becerileri çocuğun kritik dönemlerde kazanması için destek olmaktır.” diye konuştu.

Yaşa göre özbakım becerileri nasıl olmalı?

Gamiş, yaşlara göre görülen özbakım becerilerine ilişkin şu bilgileri verdi:

3 Yaş

– Ellerini yıkayabilme (ancak kurulayabilme becerisinin kazanımı için henüz zamana ihtiyaç vardır. Bu nedenle kurulama kısmında gerektiğinde destek olunmalıdır)

– Çatal ve kaşık yardımı ile yemek yiyebilme (herhangi bir kazaya sebep vermeyecek araç gereçlerin seçilmesi önemlidir)

– Kendi kıyafetlerini yardımsız giyebilme (başlangıç için esnek yapıda kıyafetler tercih edilmelidir)

– Destekle fermuar kapatabilme.

4-5 Yaş

– Ellerini ve yüzünü yıkayabilme

– Kendi giysisindeki büyük düğmeleri ilikleyebilme ve çözebilme (bu beceride düğmelerin boyutu önemlidir; becerinin tam anlamıyla oturması 6 yaş bitimini bulacaktır)

– Yemek yerken doğru araç-gereci kullanabilme

– Sözel ipucu yardımıyla sofra kurmaya yardımcı olabilme

– Dişlerini fırçalayabilme

– Yardımsız giyinebilme

– Kıyafetlerini askıya asabilme (boyunun yetişmesi için gerekli destek materyalleri kullanılabilir)

6 Yaş

– Elini yüzünü yıkayıp kurulayabilme (bedeninin diğer bölümlerini yıkarken yardım edilmesi gerekebilir)

– Dişlerini uygun şekilde fırçalayabilme

– Hava durumuna uygun şekilde yardımsız giyinebilme ve soyunabilme

– Ayakkabılarındaki bağcıkları bağlayabilme

– Saçlarını uygun şekilde tarayabilme

– Bıçakla yumuşak yiyecekleri kesebilme (özellikle bununla ilgili fırsatlar yaratılması önemlidir)

– İstediği kadar tabağına servis tabağından yiyecek alabilme ve kendi yiyeceğini hazırlayabilme

– Günlük islerden birinin -sofrayı hazırlamaya yardım gibi- sorumluluğunu alabilme

Araştırma Görevlisi Begüm Gamiş, özbakım becerilerinin kazanımı için anne-babalara ve bakım verenlere tavsiyelerini şöyle sıraladı:

1. Gözlemleyin: Çocuğunuzun becerileri kritik dönemde kazabilmesi için, fizyolojik ve sosyo-duygusal açıdan hazır olup olmadığı gözlemleyin. Bu konuda çocuğu asla zorlamayın.

2. Zaman verin, acele etmeyin: Gelişimin bir süreç olduğunu unutmayın. Bu nedenle çocuğa her beceriyi görmesi, denemesi, incelemesi için zaman verin; acele etmeyin. Buna uygun zaman ve mekan planlamasını yaparak sabırlı ve şefkatli bir tutum içerisinde olun.

3. Basitten karmaşığa doğru bir sıra izleyin: Özbakım becerilerinin birbirini tamamlayan bir sıra takip ettiğini unutmadan, çocuğun seviyesine uygun basit adımlarla beceri kazanımına başlayın.

4. Çocukların duygularını yaşamasına ve ifade etmesine fırsat verin: Duyguların ifadesi becerilerin sağlıklı bir şekilde kazanılmasındaki önemli adımlardan birini oluşturmaktadır. Çocukların duygularını ifade etmeleri için bol bol sohbet edin, örnek olarak çocuğu ifadeye teşvik edin. Çocuğun bir şekilde ifade ettiği duyguları görmezden gelmeyin, onlarla alay etmeyin.

5. Beceriyi denemesi, incelemesi için imkân verin: Özellikle tuvalet alışkanlığının kazanımında dışkısını incelemesine müsaade edin. Çocuğun ilk başta kendisinin bir parçası olarak gördüğü dışkısından ayrılmak istememesi çok olağandır. Bu konuda dışkısı ile vedalaşması için kendisine zaman ayırın. Benzer şekilde yemek yeme becerisinin kazanımında çocuğun yiyeceklere dokunması, onları koklaması ve tadına bakması için izin verin.

6. Model olun: Becerilerin kazanımında çocuğun kafasındaki tüm soruları yanıtlayın ve model olun. Çocuğun sizi gözlemleyebilmesi ve taklit edebilmesi için zaman tanıyın.

7. İhtiyaç duyduğunda destek olun:  Özbakım becerileri çocuğun bağımsızlığını kazanmasında en önemli adımlardan biri olduğu için, beceri kazanımlarında da sadece çocuk ihtiyaç hissettiğinde destek olun. Kendisini yalnız bırakmadığınızı, istediğinde yardım edebileceğinizi çocuğa mutlaka belirtin.

8. Beceri kazanımını kolaylaştıran materyallerden yararlanın: Her bir beceri için farklı materyallerle çocuğun beceriyi kazanmasını kolaylaştırmak ve süreci keyifli bir hale getirmek önemlidir. Örneğin çeşitli kitaplar, oyuncaklar, şarkılar vb. Bu ko
laylaştırıcıları seçerken çocuğun yaşı, gelişim düzeyi ve ilgi alanını göz önünde bulundurun.

9. Kıyaslamayın: Her çocuk biricik olduğu gibi her çocuğun gelişimi de biriciktir. Bireysel farklılıkları göz ardı etmeden, başka çocuklarla kıyaslamayın.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Hıdırıllez'i 5 Mayıs akşamı Suzan Kardeş ile karşılayın!

Kendine has renkli tarzı ve sevilen yorumları, hikayeleriyle  Suzan Kardeş 5 Mayıs akşamı Jolly Joker Vadistanbul sahnesinden canlı yayınla hıdırellezi kutlayacağı konsepti Suzan’ın Hıdırellez Bahçesi’yle  JoJo’da olacak.  

 

Kırmızı sağlık bileklikleri, kırmızı keseler, kırmızı yumurtalar, ısırgan otları, mumlar, gül bahçesi, salıncak ve daha bir çok sürpriz ile Suzan’ın Hıdırellez Bahçesi’nde misafirlerini ağırlayan ve ritüelleri eş zamanlı olarak izleyicilerle birlikte sahnede gerçekleştiren Suzan Kardeş, geceye özel hazırladığı zengin repertuvarıyla da neşeyi yaşatacak.

 

Suzan Kardeş en büyük hayallerinden birinin şuan geldiği noktayı şu sözlerle anlatıyor; “Hayallerim bir bir gerçekleşiyor. Kendi bahçemde, doslarımla başladığım bu serüven gün geçtikçe ilginin artmasıyla binlerce kişiye ulaştı. Çok eski zamanlarda insanlar, Hıdırellez gecesinin bereket getirmesi niyetiyle ambarlarını açmış. Biz de bugün bereket gelsin diye gönlümüzü, yüreğimizi açıyoruz.”

 

Suzan’ın Hıdırellez Bahçesi JoJo biletleri Biletix’te

 

Eğlenceyi dijital ortamda “en gerçekçi’’ halde yaşamak isteyenler için JoJo

 

JoJo platformuna üye olan kullanıcılar, online konser ve etkinliklerin tadını sevdikleri ve arkadaşlarıyla ‘’yan yana ve bir aradaymış’’ gibi çıkarabiliyor.

 

Kullanıcılar; JoJo’nun sunduğu Odalı Bilet kategorisinden alacakları ‘’tek bir bilet’’ ile 5 arkadaşını konser veya etkinliğe telefon numaraları üzerinden davet edebiliyor. Böylece sevdikleri ve şarkılarına yüksek sesle eşlik etmek istedikleri sanatçının konserini, kendilerine özel sunulan odada arkadaşlarıyla birlikte izleyebilecek ve sınırsız eğlenceyi gerçek bir konser atmosferinde yaşayabiliyor.

 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Netflix ve Riot Games'ten yeni animasyon dizisi: ARCANE

Netflix ve Riot Games, 2021 sonbaharında Netflix üzerinden tüm dünyanın beğenisine sunulacak animasyon dizisi Arcane ile küresel fenomen League of Legends markasını televizyona taşıyor.

 

Dizi, Riot Games'in televizyon için hazırlanan ilk dizisi niteliğinde. Riot'un dünya çapında popülerliğe sahip League of Legends evreninde geçen Arcane, Riot Games'in Fortiche Productions ortaklığı ile geliştirip yapımcılığını yaptığı bir animasyon dizisi. Ütopik şehir Piltover ve ezilen yeraltı şehri Zaun'da geçen hikâye, efsaneleşmiş iki LoL şampiyonunun kökenlerini ve onları koparan gücü konu alıyor.

 

“Dizi, heyecan dolu bir görsel şölen vadediyor”

 

Netflix Orijinal Animasyon Direktörü, Dominique Bazay: "League of Legends dünya çapında coşku yaratıp taraftar topluyor ve bu evrende geçen ilk televizyon dizisi Arcane'e ev sahipliği yapmaktan müthiş bir heyecan duyuyoruz. Dizi, izleyicilerin hop oturup hop kalkmasını sağlayacak, heyecan dolu bir görsel şölen vadediyor."

 

Riot Games Entertainment Küresel Başkanı Shauna Spenley, konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: "Arcane, bizden League of Legends dünya ve şampiyonlarını daha derinlemesine ele alan, daha fazla sinematik deneyim isteyen oyuncu ve taraftarlarımıza bir mektup olarak tasarlandı. Olağanüstü küresel markası ve paylaştığımız seçkin, kaliteli içerikler sunma hedefiyle Netflix; Arcane'i dünyanın dört bir yanındaki oyunculara ulaştırmamızı sağlamak için en ideal partner. 

 

Riot Games hem oyun içindeki hem de oyun dışındaki küresel kitlesini büyütmeye devam ediyor. Videoları dünya çapında 14 milyardan fazla izlenmeye sahip Riot Games’in espor ayağı olan League of Legends 2020 Dünya Şampiyonası, birçok metrikte rekor kıran izlenme sayılarıyla dikkat çekiyor. Dünya genelinde tüketilen toplam bir milyar saatten fazla şampiyona içeriği, LoL'ü gezegenin en çok izlenen esporu konumuna taşırken final karşılaşması, dakika başına 23,04 milyon izleyiciye erişti ve anlık en yüksek izleyici sayısında 45 milyona ulaştı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

TEB’den Ramazan Bayramı’na özel ihtiyaç kredisi

Türk Ekonomi Bankası (TEB), Ramazan Bayramı’na özel kredi kampanyası başlatıyor. Yeni kampanya ile TEB müşterileri, Findeks notuna göre yüzde 1,45’ten başlayan faiz oranı, 3 aya kadar erteleme imkânı ve 3 ay ile 36 ay arasında değişen vade seçenekleriyle sunulan kredi kampanyasından faydalanabilecek. Kredi teklifinden yararlanmak isteyen müşteriler; TEB Şubeleri, CEPTETEB İnternet Şubesi, CEPTETEB Mobil Uygulaması, TEB Telefon Şubesi ve teb.com.tr’den başvuru yapabiliyor.

 

Kampanya ile ilgili konuşan TEB Bireysel ve Özel Bankacılık Kıdemli Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Mendi, “TEB olarak müşterilerimizin finansman ihtiyacını en uygun koşullarda karşılamaları için çalışıyoruz. Bayram döneminde de ekstra nakit ihtiyacı olabileceğinden hareketle, müşterilerimizin farklı tutarlardaki kredi ihtiyaçlarını karşılamak üzere yeni bir kampanya başlattık. Müşterilerimiz yüzde 1,45’ten başlayan faiz oranı ve maksimum 36 aya varan vade seçenekleriyle kredi kullanabilecekler. Böylece kampanyayla müşterilerimiz bayramda yaşayacakları olası nakit ihtiyacını TEB’in avantajlı paketiyle kolayca karşılayabilecekler.” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

EİB’den Nisan ayında 82 yıllık tarihinin ihracat rekoru geldi

Ege İhracatçı Birlikleri (EİB), 2020 yılı Nisan ayında 815,4 milyon dolar olan ihracatını, 2021 yılının Nisan ayında yüzde 68’lik artışla 1 milyar 373 milyon 510 bin dolara taşıdı. 82 yıldır faaliyet gösteren Ege İhracatçı Birlikleri, Nisan ayında 82 yıllık tarihinin ihracat rekorunu kırdı.

 

 

Nisan ayında, Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki 12 ihracatçı birliğinin 10 tanesi ihracatlarını arttırma başarısı gösterirken, Ege İhracatçı Birlikleri’nin 2021 yılı Ocak-Nisan dönemindeki ihracatı yüzde 20’lik artışla 4 milyar 55 milyon dolardan, 4 milyar 882 milyon dolara, son 1 yıllık ihracatı yüzde 6’lık artışla 13 milyar 7 milyon dolardan 13 milyar 831 milyon dolara yükseldi.

 

 

Sanayi sektörlerinin ihracatı yüzde 123 arttı

 

 

Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki sanayi sektörlerinin ihracatı 2021 yılı Nisan ayında yüzde 123’lük rekor artışla 284,8 milyon dolardan 635,2 milyon dolara fırlarken, tarım sektörlerinin ihracatı yüzde 14’lük artışla 371 milyon dolardan 424 milyon dolara ilerledi. Madencilik sektörünün ihracatı ise; yüzde 54’lük artışla 61,3 milyon dolardan 94,6 milyon dolara yükseldi.

 

 

Tekstil sektörü her ay yeni bir rekor kırıyor

 

 

2021 yılının ilk üç ayında ihracat artış rekorları kıran Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Nisan ayında tarihi bir başarıya daha imza attı. Nisan ayında ihracatını yüzde 367 geliştiren Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği 45 milyon dolar dövizi Türkiye’ye kazandırmayı başardı.

 

 

Demir-çelik ihracatı son 1 yılda 1,5 milyar doları aştı

 

 

Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği, Nisan ayında ihracatını yüzde 126’lık artışla 191 milyon dolara taşırken, son bir yıllık dönemdeki ihracatı yüzde 8’lik yükselişle 1 milyar 519 milyon dolara çıktı. EDDMİB hem Nisan ayında, hem de son 1 yıllık dönemde zirveye demir attı.

 

 

Hazırgiyim ve Konfeksiyon zirve ortağı oldu

 

 

2020 yılı Nisan ayında en sert düşüşlerden birini yaşayan Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği, 2021 yılı Nisan ayında yüzde 148’lik ihracat artış hızı yakaladı ve hanesine yazdırdığı 116,6 milyon dolarlık ihracatla EİB bünyesinde zirve ortağı oldu. EHKİB’in son 1 yıllık dönemdeki ihracatı ise; 1 milyar 409 milyon dolar olarak kayıtlara geçti.

 

 

Su ürünleri ve hayvansal mamuller gıda ihracatının lideri oldu

 

 

Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği, Nisan ayında ihracatını yüzde 51 arttırarak 103,6 milyon dolar ihracat rakamına ulaştı. ESUHMİB yakaladığı bu ihracat tutarıyla EİB bünyesinde 6 gıda birliği arasında birinci sıranın sahibi oldu.

 

 

Maden ihracatı 1 milyar dolara koşuyor

 

 

2021 yılında 1 milyar dolar ihracat hedefleyen Ege Maden İhracatçıları Birliği Nisan ayında ihracatını yüzde 54’lük artışla 61,3 milyon dolardan 94,6 milyon dolara taşırken, yıllık ihracat rakamı 979,5 milyon dolara yükseldi.

 

 

 

Yaş meyve sebze ve mamulleri ihracatı yüzde 15 arttı

 

 

Nisan ayında ihracatını yüzde 15 geliştiren Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği 81 milyon 108 bin dolarlık ihracat gerçekleştirdi. EYMSİB’in yıllık ihracatı 1 milyar 73 milyon dolara ilerledi.

 

 

Mobilya kâğıt ve orman ürünleri ihracatı yüzde 13 yükseldi

 

 

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Nisan ayında 60 milyon 690 bin dolarlık ihracatı hanesine yazdırırken, Ege Mobilya Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği yüzde 13’lük artışla 59,8 milyon dolar ihracat yapma başarısı gösterdi.

 

 

İhracatını sürekli arttırarak 2020 yılında 500 milyon doları aşan Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Nisan ayında da geleneği bozmadı. İhracatını yüzde 24 geliştiren birlik 53 milyon 965 bin dolar ihracata imza attı.

 

 

Ege Tütün İhracatçıları Birliği 45,9 milyon dolar ihracat yaparken, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği ihracatını yüzde 13 ileriye taşıdı ve 14,9 milyon dolar dövizi Türkiye’ye kazandırdı.

 

 

Gerçekleştirdiği sanal fuarlar ve ticaret heyetleriyle pandeminin etkilerinden kurtulmaya çalışan Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Nisan ayında ihracatını yüzde 125’lik sıçramayla 5,2 milyon dolardan 11,8 milyon dolara yükseltti.

 

 

Eskinazi: “Nisan performansımız göz kamaştırıcı”

 

 

Nisan ayındaki performanslarını göz kamaştırıcı olarak nitelendiren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Türkiye’ye bayram mutluluğunu erken yaşattıklarını dile getirdi.

 

 

2020 yılı Nisan ayında pandemi nedeniyle dünya genelinde yaşanan kapanmalar nedeniyle ihracat rakamlarında sert düşüşler yaşandığına işaret eden Eskinazi, 2019 yılı Nisan ayındaki 1 milyar 101 milyon dolarlık ihracat rakamı dikkate alındığında, 2021 yılı Nisan ayındaki ihracat rakamlarının yüzde 25 artış gösterdiği bilgisini verdi.

 

 

2021 yılı için Ege İhracatçı Birlikleri olarak 15 milyar dolar ihracat hedeflediklerini hatırlatan Eskinazi, “Pandemi sonrasında hammadde temininde zorluklar yaşıyoruz. Konteyner ve navlun fiyatlarındaki rekor artışlar var. Tüm olumsuzluklara rağmen başarılı bir performans ortaya koyan tüm ihracatçılarımızı kutluyorum. 15 milyar dolar ihracat hedefimize emin adımlarla ilerliyoruz, 2021 yılının ihracatta rekorlar yılı olması için çalışıyoruz” diye konuştu.

 

 

İzmir’in Nisan ayında gerçekleştirdiği 1 milyar 245 milyon dolarlık ihracatla Ege Bölgesi’nin 2 milyar 426 milyon dolarlık ihracatında lokomotif olmaya devam ettiği bilgisini veren Eskinazi sözlerini şöyle tamamladı; “Manisa 513 milyon dolar, Denizli 376 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Aydın, 67,7 milyon dolar, Balıkesir 66,5 milyon dolar ihracat yaptı. Muğla’nın Nisan ayın ihracatı 61,4 milyon dolar olurken, Afyon 34 milyon dolar, Uşak 33 milyon dolar ve Kütahya 28 milyon dolar ihracata imza attı. Ege Bölgesi’nden 2021 yılında 25 milyar dolar ihracat hedefliyoruz.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı