Aylık arşivler: Mayıs 2021

Covid-19 Sürecinde Nefes Darlığını İhmal Etmeyin

Koronavirüs tanısı alan hastaların şikayetlerine çoğunlukla nefes darlığı eşlik ediyor. Pandemi nedeniyle hastalığa bağlı olmayan, normalde de nefes darlığı yaşayan kişiler ise bu nedenle tedirginlik yaşıyor. Nefes darlığı durumunda vakit kaybetmeden bir uzmana başvurulması büyük önem taşıyor. Memorial Antalya Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Mehmet Parlak, nefes darlığı ve dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi. 

 

Aşırı kilo nefes darlığına yol açabilir

Nefes darlığında görülen şikayetler ya da yarattığı his kişiden kişiye göre değişir. Nefes darlığı; ağrıdan, aşırı kilodan, kondisyon eksikliğinden, altta yatan hastalıklar ya da psikolojik nedenlerden olabilir. Nefes darlığı yorgunluk ile birlikte hastaların en çok şikayet ettiği durumlardan biridir. Nefes darlığı kişinin nefes alamadığı veya nefes alırken zorlandığı anlamına gelir. Yani kişiler oksijen ihtiyacının yetmediğini ya da nefes alıp verirken engellendiğini düşünür. Bunun dışında bazı kişiler bunu göğüste bir ağırlık ve baskı olarak tarif edebilir.  Aşırı kiloya bağlı kondisyon eksikliği ya da psikolojik nedenler nefes darlığına yol açtıysa, nefes terapileri fizik tedavi ile birlikte uygulandığında kişiye çözüm getirebilir. 

 

Genellikle akciğer kaynaklı sorunlardan gelişiyor

Nefes darlığında kandaki oksijen seviyesi, kan gazı ya da fiziki muayenede olan nefes, solunum sayısı başlıca kriterlerdir. Ancak oksijen seviyesi veya diğer kriterleri çok iyi olan bir kişi bile bazı anlarda ya da durumlarda nefes darlığı hissine kapılabilir. Nefes darlığı genellikle akciğer kaynaklı sorunlardan gelişir. Sigara kullanımına, kilo alımına, kondisyon eksikliğine ve çevresel faktörlere nefes darlığı gelişebilir. Ancak altında yatan çok ciddi akciğer ve kalp rahatsızlıkları da olabilir. Birden bire oluşan nefes darlığı kesinlikle patolojiktir. Buna neden olan önemli sebepler olduğunu vurgular ve nefes darlığına neden olan etkenlerin hemen araştırılması gerekir. Özellikle kısa sürede gelişen nefes darlığı genellikle daha tehlikeli ve ölümcül olabilir.

 

Stres nefes darlığına sebep olabilir

Nefes darlığına psikolojik faktörler de neden olabilir. Depresyon, stres, anksiyete, panik atak vb durumlar nefes darlığına yol açar. Kişinin astım ya da kalp hastalığı gibi fiziksel bir rahatsızlığı olsa da o anın stresi ve paniği ile birlikte zaten mevcutta olan nefes darlığını artırabilir. Nefes darlığının tespitinde kan tahlilleri, röntgen, SFT – solunum fonksiyon testi, gerekli durumlarda EKG ve akciğer tomografisi nefes darlığında başvurulan testlerdir. Bazı hastalarda zaman içindeki eforu değerlendirmek gerekebilir. 

 

Altta yatan rahatsızlık belirlenerek tedaviye başlanmalı

Nefes darlığında altta yatan rahatsızlığı bulmak ve uzman kontrolünde buna yönelik tedavi planlamak büyük önem taşır. Tedavide öncelikle kişi kilo aldıysa kilo vermesi, sigara kullanıyorsa sigarayı bırakması ve kondisyonu düşükse kondisyonu artırıcı egzersizlere ya da fizik tedaviye yönlendirilmesi sağlanmalıdır.  Astım ve KOAH’tan dolayı bir atak ve buna bağlı bir nefes darlığı gelişiyorsa öncelikle hastalıkların tedavisi yapılır. Nefes darlığında solunum tedavileri planlanabilir, özellikle astım ve KOAH söz konusuysa buna yönelik inhalasyon ilaçlarıyla tedavi uygulanır. Nüks durumu varsa daha özellikli bir tedavi planına uyulması gerekir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sanatçı ve müzisyen Hakan Ergün: "Pandemi sürecinde sanat ve sanatımızın değerlenmesi gerekli"

Rock müzik tarzında yapmış olduğu eserleriyle adından sıkça söz ettiren sanatçı ve müzisyen Hakan Ergün, pandemi sürecinde sanat ve sanatımızın değerlenmesi gerektiğini söyledi.

Rock müzik tarzında yapmış olduğu eserleriyle adından sıkça söz ettiren sanatçı ve müzisyen Hakan Ergün, pandemi sürecinde sanat ve sanatımızın değerlenmesi gerektiğini söyledi.

Daha öncesinden "Gibi Gibiyim" ve "Ahmet Bey’in ceketi" gibi bir çok şarkıyı seslendiren, sosyal medya paylaşımları dikkatleri üzerine toplayan Ergün "Hepimiz zor zamanlar geçiriyoruz. Evlerimizde oturduğumuz bu günlerde Türk müzik sanatının eserleriyle güzel zamanlar geçirebileceğimizi düşünüyorum. Sanat ve sanatçılarımızı önemsemeliyiz" dedi.

Pandemi sürecinde müzikle daha çok ilgilendiğini söyleyen Hakan Ergün, sevenlerine müjde vermeyi de ihmal etmedi. Çok kısa bir süre içerisinde yeni albümü ile sevenlerinle buluşacağını açıklayan Hakan Ergün’ün en son çıkardığı ’Nefret’ adlı rap müzik eseri dinleyicileri ve sevenleri tarafından beğenilip dinleniliyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Peker'in videoları ne anlatıyor?

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, ülkücü mafya lideri Sedat Peker'in gündeme oturan videolarını ve videolardaki söylemlerini Cumhuriyet TV'ye değerlendirdi. 

Peker'in videolarıyla ortaya saçılan rant kavgasında halkın sözünü söylemesi gerektiğini dile getiren Okuyan bunun yolunun örgütlü davranıştan geçtiğini vurguladı. Biden yönetimi ile AKP arasındaki "nikah tazeleme"de ileri bir aşamaya gelindiği değerlendirmesini yapan Okuyan, önümüzdeki günlerde Erdoğan iktidarının ömrünü uzatacak gelişmeler yaşanması ihtimaline de dikkat çekerek, halkın örgütlülüğünün bu açıdan da önemli olduğunu dile getirdi. 

Peker'in son videosunda değindiği SADAT'ın El Nusra'ya silah gönderdiği iddiasıyla ilgili ise Okuyan bunun önemli olduğunu ancak artık geride kalan bir olguyu gösterdiğini söyledi. Okuyan Türkiye'nin şu anda başka bir ülkeyi parça parça eden bir operasyonda rol üstlenmiş durumda olduğunu ve Suriye'nin yağmalandığını vurguladı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı Mustafa Sarıgül Gündeme İlişkin Değerlendirmelerde Bulundu

BU ŞEKİLDE KONUŞANLARIN, ARTIK SON KONUŞMALARI OLSUN

Dün gerçekten son derece üzüldüğümüz bir olayla karşı karşıya kaldık. Dünya’da ellinin üzerinde İslam ülkesi var. Ama bu İslam ülkeleri içerisinde, demokrasi ile yönetilen tek ülke sadece Türkiye. Biz bunu neye borçluyuz? Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün aldığı karara borçluyuz. Mustafa Kemal Atatürk’ümüz inançlara saygılı laiklik dedi. O nedenle Atatürk’ e dil uzatarak laf söylemek gerçekten son derece üzüntü verici bir olaydır. Umarım ki bu şekilde konuşanların yaptığı son konuşma oldu. Uludu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk tüm ulusun ATA’sıdır. Siyasi olarak değerlendirilmesini asla doğru bulmuyoruz. TDP, Atatürk’ün evlatları olarak yüklendiği sorumluluğun farkında olarak her daim görevinin başındadır.  

 

150 TÜRKİYE MİLLLETVEKİLİ OLMALI

Anayasa değişikliği çok konuşuluyor. Anayasa değişikliğinden önce seçim sistemini konuşmamız gerekiyor. Türkiye milletvekilliğini konuşmamız gerekiyor. 150 milletvekilini Türkiye milletvekilliği yaparak, 450 milletvekilinin teşkilatlardan gelen olmasına önem vermemiz gerekiyor. Genel merkezin atadığı 600 tane milletvekili parlamentoya giriyor. Partilerin aldıkları oylara göre milletvekili dağılımı sağlanmalı. Böylelikle hiçbir oy boşa gitmez. 1 oy alıyorsa 1 milletvekili, 15 oy alıyorsa 15 milletvekili olmalı. Hiçbir oyun boşta kalmaması ve açıkta kalmaması ve her oyun en iyi şekilde değerlendirilmesi için Türkiye milletvekilliğini önemsiyoruz. Her siyasi partinin bu görüşe destek vermesini önemle rica ediyoruz. Türkiye milletvekilliği TDP’nin istediği değil, demokrasinin bir gerekliliğidir. TDP’nin ana amacı, 450 milletvekilinin mutlaka teşkilatlar tarafından seçilmesini ön görüyor. Diğer 150 milletvekili ise Türkiye milletvekili olmalıdır. 

 

İLERİ DEMOKRASİYE SAHİP MEDENİ ÜLKELERDE TERCİHLİ OY VARDIR

Baraj sistemi konuşuluyor. İleri demokrasiye sahip medeni ülkelerde tercihli oy vardır ve 1 oranında baraj vardır. AB kriterlerinden bahsediyor ve evrensel hukuk kuralları diyorsak, batıya yüzümüzü tamamen çevirdiğimiz bu noktada AB kriterlerinde belirlenen baraj ortalamasına uymak gerekir.

 

 

AŞI ŞEFFAF VE GÜVEN İÇERSİNDE TOPLUMLA PAYLAŞILMALI

Gerçek ve uygulanabilir aşı takviminin, bir an önce şeffaflık ve güven içerisinde toplumla paylaşılması, aşı tarihinin öne çekilmesi, bütün yurttaşlarımızın aşılanması gerekmektedir.

 

NORMALLEŞME SÜRECİNİN ÖZLEMİ

16 aydır kapalı olan tüm işletmeler, büyük ekonomik sıkıntı içerisindeler. 1 Haziran itibari ile bahçesi olan tüm işletmelerin tamamen açılmasını binlerce yurttaşımız adına beklemekteyiz. Pandemi süresi içerisinde kısa çalışma ödeneği mutlaka devam etmeli çünkü destek paketleri, tüm yurttaşlarımız için büyük bir önem arz etmektedir. Bu desteklerle devletimizin ışığı ve de esnafımızın ışığı sönmemeli.

 

TURİZM HAKKINDA

2021 yaz turizminin, beklentileri karşılaması adına ilk adım olarak Rusya ile derhal konuşularak kapıların açılması sağlanmalı ve turizm bu yaz mutlaka nefes almalıdır.   

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Her beş dişhekiminden dördü işi için gelecek kaygısı duyuyor

Konda’nın İDO için yaptığı anketten çıkan çarpıcı sonuç:

Her beş dişhekiminden dördü,
işi için gelecek kaygısı duyuyor   

Toplumdaki saygın mesleklerden biri olarak görülen dişhekimliği alanında, hekimlerin gelecek korkusu çok yüksek çıktı. Konda’nın İstanbul Dişhekimleri Odası için yaptığı ankete göre dişhekimlerinin yüzde 78’i işine ilişkin gelecek kaygısı duyuyor. Bu oran genç dişhekimlerinde ise yüzde 93’e yükseliyor.

İDO Başkanı Dişhekimi Tarık İşmen: Bu olumsuz sonuçları gidermek için acil insan gücü planlaması yapılmalı. YÖK yeni dişhekimliği fakültesi açılmasına son vererek, kontenjanları da düşürmeli. SGK kapsamında yurttaşların özel muayenehane, poliklinik ve merkezlerden ağız diş sağlığı hizmeti almasının yolu açılmalı. 

Araştırma şirketi Konda’nın İstanbul Dişhekimleri Odası (İDO) için yaptığı anket, dişhekimlerinin pandemi sürecinde yaşadığı korku ve kaygılarla, işlerinin geleceğine ilişkin düşüncelerini ortaya koydu. Ankete göre dişhekimlerinin yüzde 78’i yani her beş dişhekiminden dördü, ‘işiyle ilgili gelecek kaygısı’ duyuyor. Bu oran 29 yaş altındaki genç dişhekimlerinde ise yüzde 93’e çıkıyor. 

Araştırmaya göre dişhekimlerinin yüzde 65’i meslekte artan işsizliğin en önemli nedeni olarak dişhekimi sayısının artmasını gösteriyor. Dişhekimlerinin yüzde 78’i de devletin özel muayenehane, poliklinik ve merkezlerden SGK kapsamında dişhekimliği hizmeti alması gerektiğini söylüyor.

Yakınları ve hastaları
için çok endişelendiler!

Anket, dişhekimlerinin pandemi sürecinde sağlıklarını kaybetme korkusu, yakınlarına ve hastalarına enfeksiyon taşıma kaygısı ve sosyal fobi gibi pek çok olumsuz duyguyu yaşadığını da ortaya koydu. 

İDO üyelerinin yüzde 91’i “Ailem veya yardımcılarıma hastalık taşıma kaygısı yaşadım” dedi. Anket katılımcılarının yüzde 77’si sağlığını kaybetme korkusu yaşarken, her 10 katılımcıdan 7’si pandemi sürecinde hastalarını çapraz enfeksiyona maruz bırakma kaygısı yaşadı. Bu süreçte gelirinin azaldığını söyleyen dişhekimlerinin oranı ise yüzde 67 olarak belirlendi. İDO üyesi dişhekimlerinin yüzde 40’ı da pandemi sürecinde sosyal fobisinin oluştuğunu dile getirdi. 

İDO Başkanı Dişhekimi Tarık İşmen:
Sonuçlar çözümün yolunu da gösteriyor

Anket sonuçlarını değerlendiren İstanbul Dişhekimleri Odası Başkanı Dişhekimi Tarık İşmen, “Pandemi sürecinden tüm toplum kesimlerinin etkilendiğini iyi biliyoruz. Ancak dişhekimlerinin yaşadıkları kaygı ve sorunlar bambaşka bir nitelik taşıyor” dedi ve bunu şöyle açıkladı: 

“Özellikle filyasyonda çalışan meslektaşlarımız pandemi sürecini çok yakıcı biçimde yaşadılar ve yaşamaya devam ediyorlar. Ancak bunun ötesinde dişhekimliği hastayla yakın çalışma koşulları nedeniyle sağlık meslek grubu içinde en riskli dallardan biri. Konda’nın kurumumuz için yaptığı araştırma bunun yarattığı ek kaygı ve korkuları çok net biçimde gösteriyor.”

İşmen, araştırmadan çıkan en çarpıcı sonuçlardan birinin de dişhekimlerinin işlerinin geleceğine ilişkin duydukları kaygının yüksekliği olduğunu belirtti ve şunları dile getirdi:

“Yüksek Öğretim Kurulu’nun meslek örgütlerine danışmadan, sağlık alanındaki koşulları ve potansiyeli dikkate almadan açtığı dişhekimliği fakülteleri, bu alandaki işsizliği özellikle de genç dişhekimleri arasındaki işsizliği artırmaktan başka bir işe yaramıyor. 1908’den 2002’ye kadar Türkiye’de bu alanda 19 fakülte vardı. 2003-2009 arasında bunlara 10 fakülte daha eklendi ve 29’a çıktı. 2009-2021 arasındaki süreçte ise bu sayı 29’dan 102’ye çıkarıldı. Şu anda Türkiye genelinde 34 bine yakın öğrenci dişhekimliği fakültelerinde öğrenim görüyor. Ülkemizde her yıl İstanbul Dişhekimleri Odası’nın toplam üye sayısına yakın, yani yaklaşık 9 bin genç bu bölümlere kaydoluyor. Genç mezunların yüzde 93’ünün gelecek kaygısı duyması bu nedenle son derece doğal hale geliyor!”

İDO Başkanı İşmen, anketin sunduğu olumsuz sonuçların çözümünün de yine anket sonuçlarında göründüğünü belirtti ve şu önerileri sundu: 

“Yükseköğretimde insan gücü planlaması yapılmalı. YÖK plansız biçimde dişhekimliği fakültesi açmaya artık son vermeli. Varolan bölümlerdeki kontenjanlar da düşürülmeli. Tüm dişhekimlerinin gelecek kaygısını azaltmak ve halkın nitelikli ağız ve diş sağlığı hizmetine ulaşımını kolaylaştırmak için politika değişikliğine de gidilmeli. Bunun için öncelikli olarak; devlet SGK kapsamında, yurttaşlarımızın özel muayenehane, poliklinikler ile merkezlerden ağız ve diş sağlığı hizmeti almasının yolunu açmalı. Sağlık hizmetlerinden alınan KDV oranı da düşürülmeli.”

 

Anket Metodolojisine Dair

Konda anketi, İstanbul Dişhekimleri Odası’na üye dişhekimlerinin çalışma pratikleri, İDO ile ilişki, koronavirüs pandemisi dönemindeki pratikler ve odaya bakış konularında sorulan sorulardan oluştu.

Araştırma verileri KONDA dijital araçları üzerinden online olarak toplandı. Araştırma bulguları 1355 kişinin verdiği yanıtlar ele alınarak analiz edildi. 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Balparmak World Api Expo 2021 Kongresi’nin Ana Sponsoru Oldu

Balparmak’ın ana sponsorluğunu üstlendiği Uluslararası Apiterapi, Apimedika, Apikültür ve Propolis kongrelerini kapsayan World Api Expo, bu yıl 20-29 Mayıs günleri arasında çevirim içi olarak gerçekleşti. Dünya Arı Günü’nde başlayan World Api Expo’da 1. Uluslararası Apiterapi Ortak Kongresi (IFA, FELAPI, ApiDer), Uluslararası Propolis Araştırma Grubu (IPRG) Konferansı ve Türkiye Arıcılar Birliği Arıcılık Zirvesi olmak üzere üç büyük etkinliğe de ev sahipliği yapıldı.

 

Tam 40 yıldır dünyaya faydalı olmak için çalışan Balparmak, Apiterapi Derneği tarafından 20-29 Mayıs 2021 günleri arasında çevirim içi düzenlenen Uluslararası Apiterapi, Apimedika, Apikültür ve Propolis Kongrelerini kapsayan World Api Expo’nun ana sponsoru oldu. 20 Mayıs Dünya Arı Günü’nde Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli’nin ve Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak’ın açılış konuşmasıyla başlayan etkinlik Arıcılık Zirvesi olmak üzere üç büyük etkinlik de gerçekleştirildi.

 

Balparmak, bilimsel oturumlarda Ar-Ge Merkezi uzman araştırıcılarından Tuğçe Daştan’ın TÜBİTAK tarafından desteklenen “Türkiye’nin Farklı Bölgelerinden Toplanan Arı Polenlerinin Fonksiyonel Özelliklerinin Belirlenmesi ve Standart Polen Eldesi “ konulu araştırma proje sonuçlarını paylaşırken, uzman araştırıcılardan İlknur Çoşkun ise TAGEM tarafından desteklenen ve devam eden “ Arı sütü üretiminde farklı besleme, saklama, ve ambalajlama tekniklerinin kalite parametrelerine ve ekonomik sürdürülebilirlik üzerine etkilerinin belirlenmesi” konulu araştırma projesinin besleme konusunda elde edilen ilk bulgularını paylaştı. Balparmak, Ar-Ge Merkezi uzmanlarının bilimsel programda yer alan sunumlarının yanı sıra, 4 ayrı özel oturumda konusunda uzman akademisyenleri ağırlayacak. Prof Dr. Erdem Yeşilada’nın konuşmacı olduğu oturum “Doğanın Şifa Veren Çok Amaçlı İşbirliği: Apiterapi+Fitoterapi” başlığıyla gerçekleşti. Dr. Etil Güzelmeriç ise “Propolisin Kaynağı: Sağlığa Faydaları Açısından Kritik Nokta” başlıklı bir konuşma yaptı. Prof Dr. Sibel Silici, gebe ve bebeklerde propilen glikol (propolis ekstraksiyon çözücü) tehlikesi konusunu ele alırken; Prof Dr. Osman Sağdıç piyasada satılan ticari propolis örneklerinin biyoaktif bileşenlerine ilişkin önemli bilgiler aktardı. Balparmak Ar-Ge ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı yer aldığı oturumda ise “Türkiye’de Sürdürülebilir Arıcılığın Sağlanmasına Yönelik Eğitim Programı: Balparmak Arıcılık Akademisi ve Akademi’nin faaliyetleri ele alındı.

 

World Api Expo’nun ulusal ve uluslararası bilim insanlarını, sektör temsilcileri, dernek ve federasyonları buluşturulduğunun altını çizen Dr. Emel Damarlı, World Api Expo’ya ilişkin şunları söyledi: “Dünyayı etkileyen pandemi sürecince, tüm toplumlarda farkındalığı artan başta propolis olmak üzere arı sütü, polen, apilarnil, arı zehri gibi arı ürünlerinin ve bu ürünlerin tedavi desteği olarak kullanıldığı Apiterapi uygulamalarındaki bilimsel gelişmelerin ele alınan uluslararası kongre zincirinin ülkemiz liderliğinde geniş katılımlı olarak düzenlenmesi bize gurur verdi. World Api Expo Kongresi, bilimsel çıktılarının öneminin yanı sıra uzun bir aradan sonra konuyla ilgili farklı disiplinlerden uzmanların bir araya gelerek iletişim kurmalarını sağladığı için bizleri çok heyecanlandırdı. Bu açıdan Kongrede ana sponsor olarak görev almaktan duyduğumuz mutluluğu ifade etmek isteriz. World Api Expo’nun gerçekleştirilmesinde emeği geçen tüm kişi ve kurumlara sonsuz teşekkürler.”                

 

TEMA Vakfı hakkında:

TEMA Vakfı iki toprak sevdalısı, Toprak Dede Hayrettin Karaca ve Yaprak Dede A. Nihat Gökyiğit tarafından 1992 yılında kuruldu. Topraklarımızı tehdit eden erozyon ve çölleşme ile mücadelede toplumsal duyarlılığı ve farkındalığı arttırmak, toprağa sahip çıkmak, koruyucu çözümler üretmek, doğal varlıkları korumak ve bu mücadelenin devlet politikası haline gelmesine katkı sağlamak amacıyla çalışan gönüllü bir kuruluştur. Ülke genelinde 880 bini aşkın gönüllüsü bulunuyor. TEMA Vakfı bugüne kadar Mera ve Toprak yasalarının kanunlaşmasına destek sağladı. Doğal varlıkları korumak için açtığı/müdahil olduğu 256 davanın 145’ini kazandı. Müdahil olduğu onlarca dava halen devam ediyor. 20 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alanda 17,7 milyon fidanı toprakla buluşturdu. 22 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alanda 700 milyon meşe palamudu ekti. 266 kırsal kalkınma, koruma ve ağaçlandırma projesi yürüttü. 4 milyona yakın çocuğa doğa eğitimleri ve farkındalık çalışmaları ile ulaştı. 50 binden fazla öğretmene ve 35 bini aşkın kamu görevlisine çevre seminerleri verildi. 100’e yakın kitap yayımladı ve kamuoyuna sundu. 2012 yılında Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sekretaryası önderliğinde dünyada ilk kez verilen Yaşam İçin Toprak | Land for Life ödülünü ilk kazanan oldu.

 

Balparmak hakkında:

Kurulduğu 1980 yılından bu yana bal sektörünün gelişimine öncülük eden ve uzun yıllardır sektörün lideri olan şirket, 300’ün üzerinde çalışanı ve bugün bünyesinde bulundurduğu Balparmak, Balkovan, Apitera ve BallıMix markalarıyla sağlığı, doğallığı, lezzeti her gün sofralara taşıyor. Tüketicisine sunduğu kalite standardı ile farklılaşan Balparmak, bu anlamda sektörün öncülüğünü üstleniyor. Gıda güvenliği konusunda uluslararası standartlara göre çalışan Ba
lparmak, gıda güvenliği sistemi FSSC / 22000 ile Global Gıda Teknik Standardı / BRC (British Retail Consortium) gibi sertifikalara da sahip. Türkiye’nin bal ve diğer arı ürünleri alanındaki ilk, gıda alanında 8’inci Ar-Ge Merkezi’ne sahip olan Balparmak; TÜRKAK tarafından akredite olan Bal ve Diğer Arı Ürünleri Araştırma ve Kalite Kontrol Laboratuvarı sayesinde, tüketicilerine sunduğu ürünlerini 600’den fazla parametre doğrultusunda analiz ediyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

OPET ve Cem Yılmaz’dan Milli Takıma moral gecesi “Güle güle Gidin, Güle Güle Gelin”

EURO 2020 için 18 Mayıs’tan bu yana Antalya Regnum Carya Golf & Spa Resort’ta kamp yapan A Milli Futbol Takımı, dün akşam çalışmalarına kısa bir mola verip OPET’in sürpriz organizasyonuyla marka yüzü Cem Yılmaz’ın sahne gösterisini izledi.  OPET ve Cem Yılmaz “Güle güle gidin, güle güle gelin” sloganı ile EURO 2020’de Milliler’e başarılar diledi. 

Türkiye Futbol Federasyonu Resmi Akaryakıt Tedarikçisi OPET, UEFA Euro 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası yolundaki Milli Takım’a marka yüzü Cem Yılmaz ile birlikte “Güle güle Gidin, Güle Güle Gelin” konseptli bir moral gösterisi düzenledi. A Milli Takım teknik heyeti, futbolcular, personel ve otelde bulunan aileleri takımın bir süredir kamp yaptığı Regnum Carya Golf & Spa Resort’ta düzenlenen etkinlikte Cem Yılmaz’ın esprileriyle keyifli anlar yaşadı. Cem Yılmaz ve OPET, “Güle güle gidin, güle güle gelin” sloganı ile EURO 2020’de başarılar dilerken, Yılmaz’ın sahne performansı takım tarafından ayakta alkışlandı. Gecenin bitiminde ise A Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş, takım kaptanı Burak Yılmaz ve oyuncular, Cem Yılmaz'a imzalı Milli Takım forması hediye etti.

OPET’in marka yüzü Cem Yılmaz, OPET olmaya öykünen ve bir taraftan da OPET’i kendine rakip gören Farketmez Petrol’ün sahibi Faruk Etmez rolünde serinin devam filmleri ile pek yakında yeniden ekranlarda olacak.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Başkan Halıcı, Kılıçdaroğlu ziyaretini değerlendirdi

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yurt gezisi kapsamında Isparta'daydı. Kılıçdaroğlu burada vatandaşlar, gül bahçelerinde çalışan çiftçi, sivil toplum kuruluşları ve muhtarlarla bir araya gelerek sorunları dinledi, karşılıklı fikir alış verişlerinde bulundu.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Isparta ziyareti ile ilgili değerlendirmede bulunan İl Başkanı Yalım Halıcı şunları söyledi:

"İDEALİMİZ TIBBİ AROMATİK BİTKİLERİN BAŞKENTİ OLMAK"

"Isparta’mızın gülü de, gölü de, elması da kısacası hiçbir değeri sahipsiz değildir demiştik. Sayın Genel Başkanımız sabahın çok erken saatlerinde, 05:45’ de Gönen’de gül bahçelerindeydi. Sabahın erken saatlerinde gül çiçeği toplayan emekçilerin ve gül üreticilerinin sorunlarını dinledi. Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında Tıbbi Aromatik Bitkilerin Başkenti olma idealimizi gerçekleştirmek için her türlü adımı atacağımızı da Güller Diyarından tüm Türkiye’ ye göstermiş oldu."

"EMEĞİ GEÇENLERE TEŞEKKÜR EDİYORUZ"

"Bu programın gerçekleşmesinde büyük emeği olan Genel Başkan Yardımcılarımız ve Milletvekillerimize, Gönen Belediye Başkanımız Osman Kesmen’e, Gençlik ve Kadın Kollarımıza, İlçe Başkanlarımıza, İl ve İlçe Yöneticilerimize, İl Genel Meclisi ve Belediye Meclis Üyelerimize, Parti üyelerimize, Barida Otel Yöneticileri ve çalışanlarına, Basın Mensubu dostlarımıza gönülden teşekkür ediyoruz."

MİLLET İTTİFAKI'NA TEŞEKKÜR

"Ayrıca çok erken saatlerde gerçekleşen bir program olmasına rağmen bizleri yalnız bırakmayan Millet İttifakına mensup değerli Başkanlarımıza ve yöneticilerine,  Burdur ve Antalya ’ dan gelen Partimizin İl ve İlçe Başkanlarına ve yöneticilerine, Stk ve Dernek yöneticilerine ve kıymetli hemşehrilerimize katılımlarından dolayı şükranlarımızı sunuyoruz."

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

CHP Milletvekili Yalım'dan Sicil Affı Müjdesi!

Cumhuriyet Halk Partisi Uşak Milletvekili Özkan Yalım, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen ve önümüzdeki günlerde çıkıcak olan Sicil Affı'nın müjdesini verdi.

Milletvekili Yalım açıklamasında: "Şuan Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen ve önümüzdeki günlerde çıkıcak olan Sicil Affı ile bir çok vatandaşımız bankalar düzeyinde hareket edebilir duruma gelecektir" dedi.

Sicil Affı Detaylarını Açıkladı

Yalım affın detayına ilişkin olarak: "Kanuna eklenmesi teklif edilen yeni bir geçici maddeyle anapara ve taksit ödeme tarihi 20 Mayıs 2021 tarihinden önce olan, kullandığı kredilerin ödemelerini aksatan gerçek veya tüzel kişilerin, ticari faaliyette bulunan yada bulunmayan gerçek kişilerin ve kredi müşterilerinin, karşılıksız çek, protestolu senet, kredi kartı ve diğer kredi borçlarına ilişkin, Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi nezdindeki kayıtları (sicilleri); söz konusu borçlarının ödenmesi gereken kısmının 31 Aralık 2021 tarihine kadar tamamının ödenmesi veya yeniden yapılandırılması halinde finansal işlemlerde bankalar ve diğer finansal kuruluşlar tarafından dikkate alınmaması esası getiriliyor. Ancak, bu şekilde getirilen sicil aflarına sadece kamu bankaları uyuyor. Diğer bankalar, bu tür kişilerin kredi başvurularını yapılan bu tür düzenlemelere rağmen dikkate almıyorlar. Dolayısıyla sicil affı sadece kamu bankalarının elini rahatlatıyor.
Bu pandemi zamanında vatandaşlarımızın lehine çıkacak olan bir kanundur, vatandaşlarımıza şimdiden hayırlı uğurlu olsun" ifadelerini kullandı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

CHP’li Erdem Doğanşehir’in geçim sıkıntısını anlattı

Malatya’nın CHP’li Doğanşehir İlçe Başkanı Kenan Erdem, ilçenin geçim sıkıntısına parmak bastı. Çiftçilikle uğraşan vatandaşların mağdur olduğunu söyledi.
 

CHP Doğanşehir İlçe Başkanı Kenan Erdem, ilçe nüfusunun büyük bölümünün, kendisi de dahil olmak üzere çiftçilikle uğraştığını anlattı. Doğanşehir’in durumu ve ekonomisi ile ilgili konuşan Başkan Erdem şunları söyledi:
 

 

“TÜTÜN, KAÇAK DİYEREK YASAKLANDI”
 

“Doğanşehir’in geçim kaynağı çiftçilik. Kayısı, tütün, elma, kuru fasulye gibi ürünler üretiliyor. Çiftçiler şu an mağdur durumda. 3 yıl önce tütün, kaçak diyerek yasaklandı. Öyle bir yasaklama yaptılar ki tütünü içebiliyorsun ama satamıyorsun. Sayın Genel Başkan Yardımcımız Veli Ağbaba’nın dediği gibi yerli olması için ne gerekiyor? Tütünü yapan biziz, üreten biziz, kullanan ve emek veren biziz.”
 

 

“VATANDAŞ MAĞDUR OLDU”
 

“Tütün ve kayısı işçiliği çok zor bir iştir. Tütün geçim kaynağı. Bunu devlet vergilendirmek istedi. Kooperatifler kurmaya çalıştı. Bunu denetim altına alıp, vergilendirip satalım dedi ama kooperatifleşme aşaması uzun sürdü. Öyle olunca vatandaş mağdur oldu. Bundan vergi alın ama bu kadar işçi çalışıyor, esnafa katkısı oluyor, dönüşümü var. Şimdi vatandaş tütünü ekiyor ama satamıyor. Kooperatif kuruldu ama kooperatif de gidiyor nerede ucuz tütün varsa onu getiriyor. Yine biz tütünden faydalanamıyoruz.”
 

 

“BENİM ÜRETTİĞİM NASIL KAÇAK OLUYOR?”
 

Adıyaman iliyle sınırda olduklarını hatırlatan CHP’li Erdem, “Doğanşehir’de 10 haneye gitsen 8’inin mutlaka bir Adıyamanlıyla akrabalığı vardır. Böyle bir ilçede tütün ekmek serbest ama satmak yasak ve öyle cezalar var ki vatandaş haliyle mağdur oluyor. Bunu ben ürettiysem bu kaçak olur mu? Esas yerli mal budur.” şeklinde konuştu.

 

“GEÇEN YIL 40 TL’YE ALDIĞIM GÜBRE ŞİMDİ 120 TL”
 

Başkan Erdem, “Benim Doğanşehir’deki esnafım mağdur. Şimdi biz nasıl yapıyoruz, çiftçi ne yapıyor? Her şeyi borçla alıyor. Ancak tütünü satınca bu borçları ödeyebiliyor. Bu adamın maaşı yok. Geçim kaynağı ne olacak? Bu ne demek? Siz hırsızlık yapın diyorlar resmen. Geçen yıl aldığım 40 TL’lik gübre şimdi 120 TL olmuş. Yani 3 kat artmış. Geçen yıl satılan tütün 35 TL’den şimdi 105 TL olması lazım ama tütün yine 30 TL.” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Exit mobile version