Aylık arşivler: Haziran 2021

Pandemide Akvaryum Yaptırıp Balık Beslemeye Başladık

Türkiye’nin en büyük online hizmet platformu Armut.com, pandemi döneminde yükselişe geçen akvaryum yaptırma taleplerini inceledi. Geçtiğimiz yıla oranla akvaryum yaptıranların 222 arttığı dikkat çekti. 

 

 

Türkiye’nin en büyük online hizmet platformu Armut.com, pandemiyle birlikte artan akvaryum yaptırma taleplerini inceledi. Evlerine akvaryum yaptırmak isteyenlerin taleplerinin, 2019 yılına göre 722; 2020 yılına göreyse 222 arttığı gözlemlendi. Pandemi nedeniyle evde vakit geçirdikçe balık besleyen ve onlara güzel bir yaşam alanı sunmak isteyenlerin sayısındaki artış dikkat çekti.

Evine akvaryum yaptırmak isteyenlerin en çok 120x50x50 boyutlarındaki akvaryum yaptırmak istediği gözlemlendi. Akvaryumda en çok arzu edilen özelliklerin başında, cam kalınlığının 10mm olması ve sump sisteminin bulunması oldu. Armut.com kullanıcılarının balık akvaryumlarının yanı sıra su kaplumbağaları için de akvaryum yaptırma talepleri olduğu dikkat çekti.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

IT sistemlerinizi İnform izole güç sistemleriyle koruyun

İzole güç sistemlerini basit bir şekilde anlatmaya çalışacak olursak; izolasyon trafosu ile beslediği yükleri şebeke toprağından (TN – TT sistemlerden) ayıran yapılar olarak açıklamak mümkün. Amacı, hastane ve havalimanı gibi kritik yüklerin beslendiği mahallerde kesinti olmadan elektrik kaçağını engellemektir. Bu noktada devreye giren İnform, izole güç sistemleriyle genel ve özel mekanlarda kullanılan aletlerde oluşabilecek herhangi bir elektrik kaçağı olması durumda cihaza temas eden bireyleri elektrik çarpmasından koruyor.

 

IT sistemler; endüstriyel işletmelerde topraklı şebekelere nazaran çok fazla tercih edilmeyen bir dağıtım sistemi olmakla birlikte, hastanelerde yer alan Grup-2 odalarında, TS IEC 60364-7-710 standardına göre kazandırdığı elektriksel güvenlikten dolayı uygulamasının zorunlu olduğu sistemlerdir. Amacı ise kullanılan aletlerde herhangi bir elektrik kaçağı olması durumunda elektrik kesintisi yaşatmadan, cihaza temas eden bireyleri elektrik çarpmasından korumak.

 

Evlerde, iş yerlerinde ve hastanelerde kullanılan elektrikle çalışan küçük aletler şehir şebekesinden, yani 220 Volt ile beslenir. Şehir şebekesinin bir ucu 220V gerilimdeyken diğer ucu toprak ile aynı gerilimde yani 0 Volt’tur. Bu noktada cihazlara temas ettiğimiz bir yerde elektrik kaçağı olması durumunda, elektrik toprağa ulaşmak için en kısa yol olarak bizi görür ve üzerimizden devresini tamamlar.  Yani çarpılırız… Bu noktada İzole Güç Sistemleri ile devreye giren İnform, kaçağa maruz kalındığı anda elektriğin bireyin üzerinden akmasını engeller. Hem de cihazın çalışmasını kesmeden…

 

Hastanelerde elektrik kesintisi son buluyor… 

IT sistemleriyle elektrik kesintisinin önemli bir sorun olduğu hastanelerin tercihi olan İnform, İnfomips İzolasyon Takip Panoları, Lokal ve Merkezi İzleme Sistemleri ve Ameliyathane Kontrol Panelleri ile oluşabilecek herhangi bir kötü senaryonun önüne geçiyor. İzole güç sistemini oluşturan ana eleman olan İnfomips İzolasyon Takip Panoları ile sistemi topraktan ayıran İnform, beslediği yüklerin izolasyon seviyesini devamlı kontrol ederek, kaçak olması durumunda elektriği kesmeden, izolasyon kaçağını alarm olarak gösterebiliyor.Lokal Alarm panellerimiz sayesinde de IT panolara ait tüm anlık değer ve alarmları, istediğiniz lokasyonlara taşıyoruz. Genel olarak beslediği lokasyondaki hemşire bankolarına, koridor duvarlarına ve ameliyathanelere monte edilebilen sistemi, merkezi alarm panelleri ile de tek lokasyondan hastanedeki tüm panoları izleme imkanı sunuyor.

 

Ameliyathane Kontrol Panelleri; operasyon sırasında tüm odayı kontrol etmek amacı ile kullanılıyor. Aydınlatma sistemini, klimaları, negatoskopu, ameliyat lambalarını, müzik sistemini, telefonu kontrol etmeye olanak sağlayan sistem; ortam sıcaklık, nem, filtre basıncı, oda basıncı bilgilerini ve gaz panosundan gelen gaz bilgilerini görüntüleyebiliyor. Saat ve Kronometresi bulunan sistem, merkezi saat sistemi ile haberleşebiliyor. İnform IT panolarına ait bilgileri de ekranında görüntüleyebilme yeteğeneğine sahip sistemimiz, Ameliyathanelerde, IT pano lokal alarm paneli görevini görüyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Doğum sonrası estetikle ilgili merak edilen 5 soru

Gebelik sürecinin tamamlanmasından sonra kadınlarda özellikle meme ve karın bölgelerinde fiziksel deformasyonlar görülebiliyor. Bu deformasyonların, günümüz cerrahi teknikler sayesinde, alanında uzman ekiplerin doğru planlamalarıyla giderilebildiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Halil İbrahim Canter, “Gebelik süreci kadınların hayatında duygusal ve fiziksel açıdan kuşkusuz çok önemli bir dönem. Yeni bir bedene can verebilmek adına değişen hormonların etkisiyle kadınların vücudunda pek çok geçici ve kalıcı değişiklikler bu özel dönemde ortaya çıkıyor. Ancak özellikle doğum sonrasındaki fiziksel deformasyonlar, pek çok kadın için önemli bir soruna dönüşse de hepsinin bir çözümü var” açıklamasında bulundu.

Pek çok anne adayı, doğuma kadar gelişme sürecini devam ettiren bebeğini daha iyi besleyeceğini düşünerek artan iştahının da etkisiyle bilinçsiz beslenip gereksiz kilo alabiliyor. Bunun yanı sıra doğum sonrasında da annenin sütü gelsin diye geleneksel olarak önerilen ve neredeyse tamamının yüksek kalorili besinlerin tüketimiyle gebelikte alınan fazla kiloların kalıcı hale gelebildiğine dikkat çeken Anadolu Sağlık Merkezi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Halil İbrahim Canter, doğum sonrası estetik ameliyatlara dair kadınların en çok sorduğu soruları cevapladı.

Doğum sonrası estetik işlemler ne zaman yapılabilir? 

Anne ve bebeği arasında göbek bağıyla oluşan fiziksel bağ, doğumun bitimiyle kesilse de anne süt verdiği sürece fiziksel bağ, süt bağı devam eder. Bu süreçte annenin alacağı hemen her ilaç bebeğine de geçer. Ayrıca süt üretimini destekleyen hormonlar da yüksek kalır. Bu sebeple süt veren annelerin meme yapıları farklıdır. Emzirme döneminde annenin yaşayacağı fiziksel ve ruhsal stres, laktasyonu olumsuz etkileyebileceği için de mümkün olduğunca emzirme döneminde cerrahi girişimlerden kaçınılması gerekir. 

İkinci gebelik düşünülüyorsa planlama nasıl olmalıdır? 

Emzirme süreci tamamlandıktan sonra estetik kaygılarla başvuran anneler ile planlama yapılırken ilk konuşulması gereken konu, annenin başka gebelik düşünüp düşünmediği olmalıdır. Her ne kadar gebelik sürecinde annelerin vücudundaki estetik kayıplar günümüz ameliyat teknikleri ile düzeltilebilse de ikinci bir gebelikle elde edilecek tüm estetik kazanç yeniden kaybedilecektir. Dolayısıyla kesin kural olmamakla beraber bu tür girişimlerin başka gebelik planlamayan kadınlarda yapılması hasta için daha faydalıdır. Bu sayede hastalar tekrar tekrar ameliyat olmaktan kurtarılabilir. 

 

Doğum sonrası çatlaklar için de işlem yapılabilir mi?  

Gebelikte oluşan çatlaklar için en kesin ve kalıcı çözüm çatlakların da en fazla olduğu göbek altındaki alt karın derisinin karın germe ameliyatıyla çıkarılmasıdır. Ayrıca bu ameliyatta gerginleştirilen karın ön duvarı derisinde kalan çatlaklar da gergin bir ciltte daha az göze batar hale gelir ve bikini bölgesine taşınır. Çatlakların daha az olduğu beyaz tenli kadınlarda lazer tedavileri de mevcut durumun düzeltilmesi için bir seçenek olarak hastalara sunulabilir. 

Meme estetiği, sonraki gebeliklerde süt vermeyi engeller mi? 

Bu soruya tam cevap verebilmek için meme estetiği için planlanan ameliyatın ne şekilde yapılacağına bakılması gerekir. Gebelik sonrası küçülen ve sarkan memelere, meme alt çizgisinden yapılan bir kesi ile silikon meme protezi konulacaksa, hastanın sonraki dönemde emzirme sürecinde hiçbir değişiklik olmayacaktır. Diğer taraftan meme küçültme veya dikleştirme ameliyatı yapılan bir hastada ne kadar meme dokusu çıkartılacağı veya kalan meme dokusundaki süt kanallarının meme başı ile bağlantılarının ne kadar korunacağı, sonraki gebeliklerde annenin süt verip veremeyeceği konusunda belirleyici olacaktır. 

Doğum sonrası estetik ameliyatların başarı oranları nedir? 

Gebelik sonrası olan değişiklerin giderilmesi için yapılan estetik ameliyatlar çoğu zaman yüksek hasta memnuniyetiyle sonuçlanıyor. Ancak burada başarı sadece güzel bir ameliyat sonucu almakla sınırlı tutulamaz. Ameliyattan önce anneler ile yapılacak görüşmeler, fikirlerinin alınması, neyi nasıl istediklerinin öğrenilmesi ve buna uygun bir planlama yapılması da başarıda önemli bir faktördür. Her ameliyatın riskleri, iyileşme süreci ve elde edilecek maksimum estetik kazanımların neler olacağı anneler ile tartışılmalı ve sürece beraber karar verilmesi gerekir. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Süper Besin Cevizi Tüketirken Dikkat Etmeniz Gerekenler

Ceviz, besin değerleri açısından lifler, vitaminler ve mineraller ile sağlıklı yağlar içerdiği için son yıllarda süper gıda olarak tanımlanıyor. Ceviz, tadı ve kullanım alanı çeşitliliği ile de en çok tercih edilen yağlı tohumlar grubuna giriyor. Kuruyemiş sınıfında değerlendirilen cevizin vücut üzerinde çok sayıda olumlu etkisi bulunuyor. Düzenli tüketildiğinde bağışlık sistemini güçlendiriyor, cilde parlaklık veriyor ve kırışıklık oluşumunu engelliyor. Kandaki melatonin seviyesini yükselterek uyku düzenine katkı sağlıyor. Memorial Kayseri Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Merve Sır, ceviz hakkında bilgi vererek, nasıl tüketilmesi gerektiği konusunda uyarılarda bulundu. 

            

Ceviz kabuklu saklanmalı

Sonbahar ve kış mevsiminde tazeliğini uzun süre koruyan ceviz uygun şartlarda kurutulduktan sonra çiğ olarak hemen tüketilmeyecekse kabuklu olarak saklanmalıdır. Serin, kuru bir yerde muhafaza edildiğinde uzun süre tazeliğini korumaktadır. Eğer kabuğu kırıldıysa, hava almayan uygun saklama kaplarında 6 ay buzdolabında, 1 yıl da derin dondurucuda muhafaza edilmelidir. Çiğ ve kavrulmuş ceviz neredeyse aynı miktarda kalori, protein, yağ, karbonhidrat ve lif içerir. Çiğ ve uygun koşullarda kurutulmuş kuruyemiş arasındaki besin değeri farkları minimum düzeydedir. Ancak cevizi çiğ olarak tüketmek her zaman daha sağlıklıdır. Çiğ olarak değil kavrulmuş olarak tüketilecekse, yaklaşık 15-25 dakika boyunca en fazla 140 santigrat derecede kavrulmalıdır. Yüksek ısı derecesinde yapılan kavurma işleminde zararlı maddeler (akrilamid, trans yağlar) oluşabilmektedir. Bu sıcaklıkta yapılan kavurma işleminde ise cevizin besin değerlerinin kaybı en aza inecektir. Yağ asitleri neredeyse hiç zarar görmeyecek, amino asitler ve şekerler arasındaki reaksiyon olarak tanımlanan akrilamid oluşma olasılığı azalacaktır. Yapılan araştırmalarda akrilamidin maddesinin, kansere neden olduğu belirlenmiştir. Kavrulmuş ceviz ise sadece birkaç gün bekletilmelidir. Çünkü kavrulmuş kuruyemişlerin dayanıklılığı son derece düşüktür.  

 

Rengi, kokusu ve tadı kontrol edilmeli

Kurutulmuş ya da kavrulmuş ceviz satın alırken renk, koku ve tat kontrol edilmelidir.  Özellikle kavrulmuş kuruyemişler genellikle ülkemizde yağlanmış, tuzlanmış ya da şekerli olarak paketlerde satılmaktadır. Bu yüzden paket içeriğine dikkatlice bakılmalı, zararlı katkı maddesi içeren ürünler alınmamalıdır. Cevizi öğütme işlemi ise kesinlikle evde yapılmalıdır. Çiğ kuruyemişlere bakterilerin bulaşma (kontamine) olasılığı düşüktür. Ancak çiğ ve kavrulmuş kuruyemişler uygun şekilde kurutulmadıysa küf toksinleri oluşabilmektedir. Gıda kontrolleri sırasında ithal edilen sert kabuklu yemişlerin bozulma olasılığının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Her zaman küf toksinini gidermek için önlem alınmalıdır.

 

Cevizin 4 önemli faydası

Yapılan araştırmalarda cevizin vücut üzerindeki olumlu etkisi kanıtlanmıştır. Cevizin besin değerleri, Orta Çağ’dan erken döneme kadar bilim adamları tarafından araştırılmaktadır. Yaklaşık 90 besin maddesi içeren ceviz, insan sağlığı üzerinde son derece olumlu bir etkiye sahiptir.  

  • Magnezyum, çinko, bakır, demir, fosfor, bir dizi vitamin içeren ceviz; iyi yağlar, folik asit, demir ve potasyum açısından zengindir. Sağlıklı ve dengeli beslenme konusunda gerçek bir süper gıdadır.
  • Antioksidanların bolluğu nedeniyle, yaşlanmaya bağlı hastalıklar, kanser ve kardiyovasküler sistem hastalıklarını önlendiği bilinmektedir.
  • Ceviz glütensiz bir diyet için de uygundur. Vejetaryenler ile veganlara bir dizi besin ve vitamin desteği sağlamaktadır.
  • Yapılan araştırmalarda, düzenli ceviz tüketenlerde kötü kolesterol olarak tanımlanan LDL’nin yemeklerden sonra ortaya çıkan oksidatif hasarını önlediği belirlenmiştir.

 

Ceviz bağırsaklara iyi geliyor

Cevizin yapraklarının mide ve bağırsak problemlerinin çözümünde yardımcı olduğu bilinmektedir. Kendisi kadar değerli olan ceviz yaprakları, Orta Çağ’da tıbbi amaçlar için kullanılmıştır. Mukoza zarının iltihaplanmasına karşı koyabilecek yüksek acı ve tanen içeriğine sahiptir. Ceviz yapraklarından yapılan çay idrar söktürücü etkiye sahiptir ve mide bulantısı ile ishale iyi gelmektedir. Ceviz yaprakları, ayrıca cilt sorunları ile uçuk ve aşırı terleme konusunda destekleyici tedavi olarak kullanılmaktadır. Kadınlar için ceviz yaprağı çayının adet düzensizliğine iyi geldiği ve adet kramplarını hafiflettiği belirlenmiştir. 

 

Ceviz kilo vermede etkili 

Akşamları televizyon başında cips veya çikolata yeme alışkanlığınız varsa bunun yerine daha sağlıklı olan ceviz tüketebilirsiniz.   Lezzetli ve doyurucu olduğu için açlık hissini azaltmaktadır. Yapılan araştırmalarda da cevizin açlık hissini azalttığı ve iştahı önlemeye yardımcı olduğu belirlenmiştir. Sağlıklı yağ oranının yüksek olması nedeniyle cevizin 100 gramında yaklaşık 674 kalori vardır. Sağlıklı bir şekilde kilo kaybetmek ve öncelikle kaloriye odaklanmak için ceviz tüketirken son derece dikkatli olunmalıdır. Günde 8 tam cevizden fazlası tüketilmemelidir. 

 

Şekeri kontrol altında tutuyor

Yüksek oranda protein ve yağ içeren ceviz, vücuda bol miktarda enerji sağlar ve uzun süreli tokluk hissi oluşturur. Cevizin düşük karbonhidrat yüzdesi nedeniyle kan şekeri seviyelerini kontrol altında tutması şeker hastaları için ilginç bir detaydır. Az miktarda ceviz tüketiminin bile diyabet gelişme riskini azalttığı belirlenmiştir. Araştırmalar, haftada sadece bir avuç cevizin şeker hastalığına yakalanma riskini dörtte bir
oranında azaltabileceğini göstermiştir.

 

Ceviz kolesterolü düşürüyor

Cevizin kolesterolü düşürdüğü bilinmektedir. Birçok hastalıkla ilişkili olan yüksek kolesterol aynı zamanda hafızayı olumsuz etkilemekte, strese neden olmakta ve koroner kalp hastalığı riskini artırmaktadır. Ayrıca kolesterolün, kanser ve felç riski ile bağlantılı olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla, kolesterol düzeyine dikkat etmek ve diyet yoluyla düşürmek sağlık açısından önemlidir. Ceviz yüksek oranda alfa-linolenik asit (omega-3 yağ asitleri) ve alfa-linoleik asit (omega-6 yağ asitleri) içerir. Yağların birbirine oranı, sağlıklı kolesterol bilincine sahip bir diyeti desteklemek için önemlidir. Cevizin, LDL kolesterolünü yağlı deniz balıklarından daha fazla düşürdüğü belirlenmiştir.  

 

Suyu da kendisi kadar yararlı

Ceviz yapraklarının yüksek ‘tanen’ içeriği vardır. Kaynatılarak elde edilen ceviz suyu; akne, egzama veya ülserler gibi cilt rahatsızlıklarının yanı sıra yüzeysel olarak iltihaplanan cilt, ağız ve boğazdaki mukoza zarının tedavisinde kullanılabilmektedir. Ellerde ve ayaklarda aşırı terleme sorununa iyi gelmektedir. 2 ila 3 gram kurutulmuş ceviz yaprağı, 100 ml su ile 10-15 dakika kaynatıldıktan sonra kullanılmalıdır. Cevizin kabukları yüzyıllardır Anadolu’da kök boya olarak kullanılmaktadır. Ancak ceviz kabuğunun tüketilmesi önerilmemektedir. 

 

Ceviz yağı vitamin deposu

Soğuk pres yöntemiyle cevizin yağı çıkartılmaktadır. Son yıllarda ülkemizde ceviz yağı, lezzetli ve değerli bir yağ olarak öne çıkmaktadır. Ceviz yağı, olgunlaşmış ve kısmen kavrulmuş cevizden yapılmaktadır. Yoğun, lezzetli bir tada sahip bu yağ, tüm dünyada sağlıklı bir yağ olarak kabul edilmektedir. Ceviz yağı, yaklaşık 73 çoklu doymamış yağ asitleri, 18 tekli doymamış yağ asitleri ve yaklaşık 9 doymuş yağ asitlerinden oluşmaktadır. Omega-3 yağ asitlerine ek olarak, özellikle yüksek B ve E vitamini içeriği ile dikkat çekmektedir. Antihipertansif ceviz yağı, ayrıca yağ metabolizmasını harekete geçirmekte, cilt tahrişlerine karşı kullanılmakta ve ciltteki mantar oluşumunu engellemektedir. Ceviz yağının dezenfekte edici etkisi de vardır. Besin değerlerinin kaybolmaması için ceviz yağı her zaman belli ısı derecesinde tutulmalıdır. Ceviz yağı, kızartmalar için uygun değildir.

 

Ceviz tansiyonu da düzenliyor

Ceviz kalbe iyi geldiği bilinmektedir. Çok sayıdaki çalışmada, cevizin besin bileşiminin kardiyovasküler sistem üzerinde yararlı bir etkiye sahip olduğunu belirlenmiştir. Cevizin tansiyonu düzenlediği için yüksek tansiyon hastaları üzerindeki etkisi kanıtlanmıştır. Antioksidanlar ve omega-3 yağ asitlerinin mükemmel sinerjik kombinasyonu sayesinde damar sertliğini azaltmakta ve kalp krizi riskini düşürmektedir. Ceviz zihin sağlığı için önemlidir. Cevizin içindeki bileşenlerin beyin gelişimine olumlu etkileri vardır. Düzenli ceviz tüketimi hafızayı da güçlendirmektedir. 

 

Hamileler için de ceviz önemli

Zengin ve dengeli beslenme özellikle gebelik sürecinde önemlidir. Anne adayları sadece kendilerinden değil aynı zamanda doğmamış çocuklarının sağlıklı gelişiminden de sorumludur. Ceviz, yüksek oranda folik asit ve demir içeriği nedeniyle düzenli olarak tüketildiğinde büyüyen bebeğin gelişimi üzerinde olumlu etkileri olmaktadır. Ancak gebeler tüketmeden önce uzman hekim görüşü almalıdır. 

 

Düzenli tüketildiğinde kanseri önlemeye yardımcı oluyor

Melatonin ve omega-3 yağ asitlerinin veya doymamış yağ asitlerinin oranının kanserin seviyesini düşürdüğü ve kötü huylu hücrelerin büyümesini engellediği üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Sağlıklı bileşenler, serbest radikalleri nötralize ederek hücreleri erken yaşlanmaya karşı korumaktadır. Özellikle düzenli olarak ceviz tüketmek prostat kanseri ve meme kanseri gelişme riskini azaltmaktadır. 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sınav esnasında ‘anda kalmak’ stresi azaltır

Liselere Giriş Sınavı (LGS) 6 Haziran Pazar günü, Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) ise 26 ve 27 Haziran tarihlerinde yapılacak. Sınavlara sayılı günler kala İstinye Üniversitesi Psikoloğu Saime Serpil Özgül, adaylara sınav kaygısıyla baş edebilmek için öneriler sıraladı. Dengelenebilen bir kaygının herkes için gerekli olduğunun altını çizen Özgül, sınav esnasında sınav öncesi ve sonrasını düşünmeden ‘anda kalma’nın stresi azaltacağını belirtiyor.

 

Sınavlara sayılı günler kaldı. Öğrencilerin heyecanla beklediği, Liselere Giriş Sınavı (LGS) 6 Haziran Pazar günü gerçekleşecek. Üniversiteye girmeye hazırlananlar ise 26 ve 27 Haziran’da Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda (YKS) ter dökecek. Pandeminin gölgesinde sınava hazırlanan öğrenciler, salgının getirdiği kaygının yanında sınav stresiyle de baş etmeye çalışıyor. İstinye Üniversitesi (İSÜ) Psikoloğu Saime Serpil Özgül, sınava girecek öğrencilere önerilerde bulunarak, sınav kaygısının baş edilmesi gereken bir durum olmadığını belirtti. 

 

Belli ölçüdeki kaygı normal ve gerekli

 

Belli ölçüdeki sınav kaygısının normal olduğunu belirten İSÜ Psikoloğu Saime Serpil Özgül, dengelenebilen kaygının herkes için gerekli olduğunu ifade ederek şunları söyledi:

“Bir çeşit belirsizlik duygusu olan kaygı, bir noktada hayatımızın sürekliliğini devam ettirebilmek için önlem olarak yer alabiliyor. Dengelenebilen bir kaygı herkes için gerekli. Bu sebeple sınav kaygısını başa çıkmak, mücadele etmek, savaşmak gibi kavramlarla açıklamak çok yanlış. Sınav kaygısı baş edilmesi gereken bir durum değil. Çünkü bu kaygıya yeterli ölçüde izin verdiğiniz takdirde; eksiklerinizi görebilir, yapamadığınız konuların üzerine eğilerek, başarısız olduğunuz alanlarda daha çok soru çözerek kendinize olan güveninizi arttırabilirsiniz.”

 

‘Anda kalmak’ stresi azaltmaya yardımcı olur

                                                                                        

Sınava hazırlık sürecinde olduğu kadar sınav esnasındaki tutum ve davranışların da önemli olduğuna dikkat çeken Özgül, şunları söylüyor:

“Kaygı nedenlerinin üst üste geldiği bu dönemde ve hatta hayatın olağan aktığı zamanlarda dahi kaygılarımızla başa çıkmanın en önemli yollarından biri ‘anda kalmak’ metodu. Hayatımızdaki stresi azaltan bir metot olan ’anda kalmak’, bilinçli farkındalık olarak da kullanılıyor. Çünkü mutlu olabilmek anda kalınabildiğinde mümkün. Sınav esnasında da anda kalmak önemli. Adaylar sınav esnasında ‘Şunu yapsaydım, bunu okusaydım’ gibi geçmişe takılmak ya da ‘Sınavdan sonra her şey bitecek, ya kazanamazsam’ gibi gelecek ile ilgili düşüncelerini ve kaygılarını bir kenara bırakmalı. O anda sadece sınava ve sorulara odaklanmalılar. An içinde yaptığınız işlere yoğunlaştığınızda mutlu olduğunuzu ve başarılı olmaya daha yakın olduğunuzu göreceksiniz.”

 

Veliler kaygılarını öğrencilere yansıtmamalı

 

Bu süreçte ailelere birtakım görevler düştüğünü belirten Özgül, velilere ise şu önerilerde bulunuyor:

“Başarılı olma kaygısı sınava hazırlanan her öğrencinin yaşadığı bir süreç. Ailelere de birtakım görevler düşüyor. Velilerin kendi kaygılarını öğrencilere yansıtmaması gerekiyor. Veliler öğrencilere yaşadıkları kaygıyı anlayabildiklerini göstermeli ve onların güvende olduğunu hissettirmeli. Çocuklara ‘ailem için başarmalıyım’ misyonu yüklenmemeli. Beklentiler devreye girdiğinde çocuklar, sınavı kazanamadıkları takdirde aileleri tarafından sevilmeyeceğini düşünebilir. Çocuklarımızı yalnızlığa itmemeye daha çok özen göstermemiz gereken bir dönemdeyiz.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Karadutun bilinmeyen 5 mucizevi faydası

 

Bahar aylarında dalları rengiyle süsleyen karadutun faydaları saymakla bitmiyor. Geçmişten günümüze kadar birçok hastalığa tedavi olarak da kullanılan karadut meyvesi bağışıklık sisteminin de en büyük destekçilerinden. Bağışıklığı güçlendiren, kolesterol içermeyen karadutun faydalarını Liv Hospital Ulus Diyet ve Beslenme Uzmanı Esra Şahin anlattı.

  1. Hızlı kilo vermeyi sağlar

100 gramında yalnızca 44 Kcal bulunan karadut, yaz meyveleri arasında düşük kalorisi ile harika bir tercihtir. Meyve şekerinin düşük olması nedeniyle kan şekerinin stabil kalmasını sağlar. İçeriğindeki yüksek seviyedeki lif ile kabızlığı önler, sindirim sisteminin sağlıklı çalışmasını destekler.

  1. Hastalıklara karşı savaş açar

Karadutun 100 gramında yaklaşık 10 miligram C vitamini bulunur. C vitamini Covid-19’dan korunmak için en önemli silahlarımızdan biridir. Bu yüzden karadut yazın gelmesi ve yasakların azalması ile birlikte bağışıklığımızı korumamız için harika bir C vitamini kaynağıdır. Karadut, diyabeti önler ve kansızlığı giderir.

  1. Gençleştirir ve güzelleştirir

İçeriğindeki C vitamini ve demir halsizliği giderir, cildin yumuşacık ve pırıl pırıl olmasını sağlar. Karaduta mor- kara rengi veren flavonoidler yaşlanma karşıtıdır. Karadutun içeriğindeki kalsiyum ile ağız ve diş sağlığını koruma konusunda da önemli roller üstlendiğini söylemeden geçmek olmaz.

  1. Antioksidan içeriğiyle kanseri önler

Karadut, vücudu birçok kanser türüne yakalanma riskinden koruyor, var olan hastalıkların iyileşmesine destek oluyor. Güçlü antioksidan özelliği göstermesi ve damarlarımızı tıkayabilecek serbest radikallerle mücadele edebilmesi sayesinde kan, vücudumuzda rahat bir şekilde dolaşma imkanı buluyor.

  1. Kolesterolü yok eder ve kalp sağlığını korur

Kolesterol içeriği 0 olan karadut, lif içeriğinin yüksek, şeker oranının oldukça düşük olması nedeniyle kan yağları oluşumunu önler. İçeriğindeki A, B, C, E ve K vitaminleri sayesinde kan kolesterol seviyesini düzenler, kan basıncını dengeler, pıhtılaşmasını engeller. Böylece kalp krizi ve felç gibi ciddi kalp ve damar rahatsızlıklarını önler.

 

 

Besin Değeri

100 Gramında

Günlük Değer *

Kalori

44 kcal

2.1

Karbonhidrat

8 g

2.6

Lif

2 g

6.3

Protein

1 g

2.6

Yağ

0 g

0.0

Kolesterol

0 mg

0.0

Sodyum

2 g

83.3

A Vitamini

2 IU

0.0

C Vitamini

10 mg

16.7

Potasyum

260 mg

7.4

Kalsiyum

36 mg

3.6

Demir

2 mg

11.1

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Zeliha Sunal'dan Küresel Isınma Şarkısı

Çevre konusunda örnek duyarlılığıyla dikkat çeken sanatçı Zeliha Sunal, iklim değişikliği konusuna dikkat çekmek için “Küresel Isınma” isimli bir şarkı ve video klip hazırladı. Sözleri Zeliha Sunal’a, bestesi Yücel Karakuş’a, düzenlemesi Tolga Kılıç’a ait şarkıyı Zeliha Sunal ve Yücel Karakuş beraber seslendirdi; vokalde Özlem Abacı da yer aldı. Zeliha Sunal, hazırladığı şarkıyı ve Bora Çifterler imzası taşıyan video klibi, ÇEVKO Vakfı’na hediye etti.

Küresel Isınma şarkısının, başta gelecek nesillerimiz olan çocuklar olmak üzere tüm topluma ve insanlığa bir çağrı olduğunu ifade eden Zeliha Sunal, “Şarkı sözlerinde de dediğim gibi, kaynakları sonsuz sandık ve küresel ısınmayı biz insanlar yarattık. Şimdi dünyamızı korumak için el ele vermeliyiz, küresel ısınmaya karşı durabilecek olan da biz insanlarız” dedi.

İklim değişikliği ve küresel ısınmanın çocuklarının geleceğini etkileyeceğini bilen 105 ebeveyn, şarkı ve video klip çalışmasına ekonomik destek sağlarken, Benjamin Button Kadınları sosyal inisiyatif grubu da projeye destek verdi.

ÇEVKO (Çevre Koruma ve Ambalaj Atıklarını Değerlendirme) Vakfı’na destek veren Zeliha Sunal, dünyanın sürdürülebilir geleceği açısından büyük önem taşıyan Geri Dönüşüm konusunda, toplumsal farkındalığın artması ve Geri Dönüşüm kültürünün yaygınlaşması için gerçekleştirilen çalışmalara verdiği katkılarla ÇEVKO Vakfı Yeşil Nokta Özel Ödülü almıştı.

 

“Küresel Isınma” Şarkısında Emeği Geçenler:

Söz:                                                        Zeliha Sunal

Müzik:                                                   Yücel Karakuş

Düzenleme:                                         Tolga Kılıç

Vokaller:                                               Zeliha Sunal, Yücel Karakuş, Özlem Abacı

Bas Gitar:                                              Birkan Şener

Piyano/Synthesizer/Davul Altyapı:  Tolga Kılıç

Akustik/Elektrik Gitar:                       Doğukan Aydın

Mix/Mastering:                                   Tolga Kılıç

Klip:                                                       Bora Çifterler

Fotoğraf:                                              Ali Eşitmez

“Küresel Isınma” Şarkı Sözleri:

Ne kaybettik sence

Geleceğin nerde, nerde, nerede

Denizlerde balıklar

Hani ağaçlar, kuşlar nerde, nerede

Kaynaklar sonsuz sandık 

Ne yazık ki yanıldık

Yok oluşun en başından 

Buna engel olmalıydık

Daha fazla bina diktik

Daha çok ağaç kestik

Daha fazla benzin yaktık

Daha çok atık çıkardık 

Üzgünüm çocuk üzgünüm

Küresel ısınmayı biz yarattık

Üzgünüm çocuk üzgünüm

Küresel ısınmayı biz yarattık

Ne yapmalı sence

Tutuşmalı el ele, ele le, el ele

Haydi zamanı geldi

Başlasın mücadele, el ele, el ele

Dünya bizim evimiz

Koruma görevimiz

İklimler değişmeden

Birleşsin kalplerimiz

Daha az su kullanmalı

Daha az yakıt yakmalı

Havamız kirlenmesin

Canlılar korunmalı

Haydi Gel Çocuk Bizimle

Küresel Isınma için el ele

Haydi Gel Çocuk Bizimle

Küresel Isınma için güç sende

Haydi Gel Çocuk Bizimle

Küresel Isınma için el ele

Haydi Gel Çocuk Bizimle

Küresel Isınma için güç sende 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Paribu ana sponsorluğundaki Parallel Universe sergisi 11 Haziran’da DasDas’ta kapılarını açıyor!

Türkiye’nin en yüksek hacimli kripto para işlem platformu Paribu, kültür sanat alanında yürüttüğü faaliyetlerine bir yenisini daha ekliyor. Anadolu Yakası’nda kültür sanat ve eğlencenin merkezi olan DasDas, Paribu ana sponsorluğunda, dünyaca ünlü eserleriyle bilinen Ouchhh Studio’nun Parallel Universe sergisini sanatseverlerle buluşturuyor.

 

Ouchhh Studio’nun Zenger küratörlüğünde hazırlanan Parallel Universe sergisi, Paribu’nun ana sponsorluğuyla 11 Haziran’da DasDas’ta açılıyor.

 

Kullanıcılarına hızlı, kolay ve güvenli kripto para işlem hizmeti sunan, aynı zamanda kültür sanat alanına katkı sağlamayı sürdüren Paribu’nun desteğiyle hayata geçirilen sergide ödüllü Ouchhh Studio’nun yapay zekâ ve sanatı birleştiren eserleri sanatseverlerle buluşacak. 

 

DasDas’ın şimdiye kadar gerçekleştirdiği etkinlikler arasında bir ilk olan sergi, Ouchhh Studio’nun dünyanın en ünlü müzelerinde sergilediği eserlerden ve DasDas’a özel ürettiği yapay zekâ/veri eserlerinden oluşacak. Ouchhh, Zenger ve DasDas iş birliğiyle, Paribu ana sponsorluğunda hayata geçen Parallel Universe sergisi; “Yapay Zekâ Van Gogh Veri Boyama Deneyimi”, “Şiirsel Yapay Zekâ”, “Göbeklitepe Mimari Veri” ve “Osman Hamdi Bey Eserleri”nden oluşuyor.  

 

11-12 Haziran’da rezervasyonla ücretsiz ziyaret

 

“Yapay Zekâ Van Gogh Veri Boyama Deneyimi”nde dünyanın en ünlü ressamlarından Van Gogh’un renkleri ve şekilleriyle hafızalara kazınan eserleri, yapay zekâ ile DasDas’ta hayat bulurken ziyaretçiler, usta ressamın eserlerinin içerisinde dolaşarak unutulmaz bir deneyim yaşayacak. “Şiirsel Yapay Zekâ Sergisi” ise ziyaretçilere bilim insanlarının makine öğrenimi ve yapay zekâ algoritmaları kullanarak ışık, fizik, uzay ve zaman hakkında yarattıkları bilincin şiirsel kırılımını deneyimleme fırsatı sunacak.

 

Dünyanın en eski verileriyle oluşturulan ve birçok açıdan keşfedilmeye açık Göbeklitepe mimarisini yapay zekâ ve sanat anlayışıyla buluşturan “Göbekli Tepe Veri Sergisi”nde tarih öncesi insanların dini inancını yansıtan figürleri ziyaretçilere yeni bir bakış açısıyla sunulacak. “Osman Hamdi Bey Eserleri”nde ise Osmanlı’nın en önemli ressamlarından Osman Hamdi Bey’in eserleri günümüz teknolojisiyle bir araya getirilecek.

 

DasDas’ın Ataşehir Metropol İstanbul’daki sahnesinde yer alacak sergiyi Paribu kullanıcıları yüzde 10 indirimle ziyaret edebilecek. Sergi 11-12 Haziran’da ise tüm ziyaretçiler tarafından rezervasyonla ücretsiz gezilebilecek.

 

Paribu Hakkında:

2017 yılında kullanıma açılan Paribu, kullanıcılarına hızlı, kolay ve güvenli kripto para işlem hizmeti sunuyor. Yaklaşık 4 milyon kullanıcısı bulunan platformda 7/24 kesintisiz kripto para işlemi ve TL yatırma çekme işlemi yapılabiliyor. Paribu, 7/24 hizmet veren Destek Birimi’yle kripto para işlemlerini kolaylaştırıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İş, ekonomi ve eğitim dünyası GEBKİM Almanak’ta buluştu

Kimya sanayinin ilk ihtisas organize sanayi bölgesi olarak Türkiye’ye örnek oluşturan GEBKİM, 2020 yılının öne çıkan gelişmeleri ve 2021 yılı hedeflerini GEBKİM 2020 Almanak çalışmasında bir araya getirdi. Kimya sanayinin önemli aktörleri, Türkiye ekonomisi ve eğitim vizyonuna yön veren değerli isimlerin görüşleri ve yazıları ile zenginleşen GEBKİM Almanak, sektörün sorunlarına da ışık tuttu. 

 

Kocaeli Dilovası’nda kurulu olan GEBKİM, kimya sanayinin Covid-19 gölgesinde geçen 2020 yılı ve 2021 projeksiyonunu hazırladığı Almanak çalışması ile masaya yatırdı. GEBKİM Kimya İhtisas OSB ve GEBKİM Eğitim, Araştırma ve Sağlık Vakfı’nın faaliyetlerine detaylı olarak yer verilen çalışma, ekonominin nabzını tutan GEBKİM’li sanayicileri yakından tanıma fırsatı da sundu. 

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk da GEBKİM Almanak’ta eğitime dair değerli görüşlerini içeren bir yazı kaleme aldı. Ziya Selçuk, yazısında, “Çocuklarımıza “sorumluluk, dürüstlük, akıl, özgüven, sabır, araştırma ve yaratıcılık ruhu, düzenli ve disiplinli olma; insana ve toplumsal hayata sevgi, çevreye saygı; vatan sevgisi, takım ruhu ve dayanışması” gibi yaşam boyu kalıcı davranışsal ve bilişsel özellikler kazandırmayı amaçladığımız bir eğitim modelini toplumun tüm katmanlarının ortak mutabakatıyla hayata geçirmenin çabası içindeyiz” dedi. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, GEBKİM Vakfı tarafından eğitime kazandırılan GEBKİM Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ziyaretinde, okulu “Başarı Hikayesi” olarak nitelemiş ve GEBKİM Vakfı’na teşekkür etmişti. 

Kocaeli Valisi Seddar YavuzKocaeli İl Milli Eğitim Müdürü Fehmi Rasim ÇelikKocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sadettin HülagüGebze Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhammed Hasan AslanKocaeli Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Nuh Zafer CantürkTürkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı (TİM) Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Gülleİstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, GEBKİM Almanak sayfalarında buluşan diğer isimler arasında yer aldılar. 

Türkiye ekonomisinin stratejik önemdeki sektörü kimya, Covid-19 pandemisinde de yaşam için vazgeçilmez ürünleri ile rüştünü ispatladı. Firmalar, çalışanlarının sağlığı ve güvenliği için tüm tedbirleri alarak üretime devam etti. Kimya sektörünün önemli aktörleri ve Sivil Toplum Örgütlerinin Başkanları, sektöre yönelik değerlendirmeleri ve 2021 öngörüleri ile Almanak’a katkı verdiler. 

KİPLAS Yönetim Kurulu Başkanı Levent KocagülPlastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer KaradenizAmbalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Yönetim Kurulu Başkanı Zeki SarıbekirTürk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz EroğluPlastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk GülsünSEPA-Sert Plastik Ambalaj Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa KınacıKauçuk Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Nurhan KayaKompozit Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Barış Pakiş, yazılarında kimyanın alt sektörlerinde yaşanan güncel gelişmeleri ve sektörün sorunlarını ortaya koydular. 

İTÜ İşletme Fakültesi, İşletme Mühendisliği Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Öner Günçavdı, GEBKİM Almanak için Türkiye ekonomisinin mevcut durumu ve pandemi sürecinde ağırlaşan sorunların fotoğrafını çeken ve çözüm önerilerini de içeren bir analize imza attı. Sabancı Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Nanomühendislik Programı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf MenceloğluDünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan GüldağGazeteci-Yazar Metin Can; yeni trendler, teknolojiler ve dijital dönüşüm gibi konular üzerine görüşleri ve gelecek öngörülerini içeren değerli yazıları ile GEBKİM Almanak’ta buluşan isimler arasında yer aldılar. PMO Partners Kurucusu ve Genel Müdürü Bengü Türk, pandemi ile birlikte kimya sektöründe değişen trendler ve dijital dönüşümü sağlamaya yönelik olarak kurulacak olan GEBKİM Teknoloji Gelişim Merkezi hakkında Almanak okuyucularına detaylı bilgiler aktardı. İzgören Akademi Kurucusu ve Eğitmen Ahmet Şerif İzgören de Covid-19 pandemisi sürecinde yaşanan değişim ve eğitim dünyasına etkisine dair değerlendirmelerinin yanı sıra GEBKİM Almanak okuyucularına özel hazırladığı, “Odağımız Gelecek” temalı eğitimi ile çalışmaya önemli bir katkı sağladı. 

GEBKİM Kimya İhtisas Organize Sanayi Bölgesi ve GEBKİM Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Vefa İbrahim Aracı, 21 yıl önce kimya sanayi firmalarını, ortak iş yapma kültürü ile organize bir yapıda bir araya getirerek bir ilke imza attıklarını söyledi. GEBKİM’in ülke ekonomisine sağladığı katkı kadar eğitim ve sağlık alanındaki projelerle de öncü bir rol üstlendiğini belirten Vefa İbrahim Aracı, “Türk sanayini iyi bilen bir ekip olarak, kimyanın ülkemiz için taşıdığı öneminin ve bu alandaki ihtiyaçların farkındaydık. Dağınık haldeki kimya sanayi kuruluşlarını, doğru lokasyonda, kimyanın gerektirdiği modern bir altyapıya sahip
, insana ve çevreye saygılı bir organize sanayi bölgesinde bir araya getirmek, ortak iş yapma kültürünü yeşertmek ve yaratılacak sinerji ile rekabet gücümüzü ileriye taşımak istiyorduk. Bu hedeflerle kümelenme fikri, o dönemin şartlarında ileri görüşlü bir vizyona işaret ediyordu. Aynı sektördeki firmaların kıyasıya rekabeti bir kenara bırakıp ortak iş yapma kültürü ile ihtisas OSB çatısı altında güç birliği yaptıkları bir kimya ekosistemi oluşturmak için yola çıktık ve bunda da başarılı olduk. GEBKİM Kimya İhtisas OSB’deki firmalar; yeteneklerini, farklılıklarını ve güçlerini birleştirerek güçlerine güç katıyor. İşbirliği, çevre hassasiyeti, inovasyona yatırım, dürüst iş yapma, ülke kalkınmasına hizmet ve hepsinden de önemlisi insana yatırım bölgemizdeki tüm firmaların ortak paydasını oluşturuyor” dedi. 

GEBKİM OSB’nin, bugün kimya sanayinin parmakla gösterilen örnek kümelenme modeli olarak büyümeye devam ettiğini ifade eden Aracı, “Sektörün ihtiyaçlarına özel tasarlanan modern altyapısı, sosyal donatıları, çevreye ve insana saygılı üretim anlayışı, yönetim vizyonu, GEBKİM Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Anaokulu, AB projeleri, dijital dönüşüm ve inovasyon çalışmalarının yanı sıra kamu, yerel yönetim ve üniversite işbirlikleri ile hayallerimizin de ötesine geçtik. Firmalarımızın gayretli çalışmaları ile şehrimize ve ülkemize sağladığımız katma değeri her geçen gün daha da artırarak ilerleyeceğiz. GEBKİM ve firmalarımızın çalışmalarını da ortaya koyan ve çok değerli isimlerin yazılarının yer aldığı GEBKİM Almanak çalışmasında emeği olan herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

En çevreci sürücüler LPG’li araç sahipleri

Hayat kaybına neden olan kronik hastalıkların kapısı kirli hava soluyarak açılıyor. Covid-19 salgınında ise kirli hava soluyan hastalardaki ölüm oranı daha yüksek. Çevreye duyarlı yakıt türlerinin başında gelen LPG kullanımı, artan çevre bilinciyle yükselirken, 5 Haziran Dünya Çevre Günü için konuşan BRC Türkiye CEO’su Kadir Örücü artan ekonomik tasarruf tedbirleri ve temiz bir dünyada yaşama arzusuyla beraber LPG kullanımının her geçen gün arttığını söyledi.

 

 

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, gezegende her 10 kişiden 9’u kirli hava soluyor. Her 400 bin ölümden 50 bini salgın bir hastalık olmaksızın kirli havanın yarattığı hastalıklar nedeniyle gerçekleşiyor. Covid-19 salgını sürecinde dünya genelinde yapılan bilimsel araştırmalara göre ise, kirli hava ile Covid-19’dan ölüm arasında doğru orantı bulunuyor. Kirli hava soluyan astım, diyabet ve kalp damar hastalıkları, Covid-19’a yakalandıklarında temiz hava soluyan ve aynı kronik hastalıklara sahip kişilere oranla daha kolay hayatını kaybediyor. Hava kirliliği ile sayısı 2 milyarı aşan fosil yakıtlı motorlu taşıtlar arasında da doğrudan ilişki bulunuyor. Bu araçların egzozlarından çıkan katı parçacıklar (PM) ve karbon salımı, hava kirliliği yaratıyor. Devletler ve devletlerarası kurumlar her yıl hedefleri yükselten ve gerçekçi önlemler alıyor.

 

KATI PARÇACIK SALINIMI BENZİN VE DİZELDEN AZ

Avrupa Birliği’nde bir araç için bu yıl uygulanmaya başlanan kilometre başına havaya 95 gram karbondioksit salınması kuralı başladı. Buna karşın kıtada benzin ve dizel yakıtlı araçlar çevreyi kirletmeye devam ediyor. Yapılan tüm bilimsel araştırmalar ise geleceği korumak için çevreye duyarlı yakıt türü LPG kullanılması öneriliyor. Buna göre LPG’nin katı parçacık salımı dizelden 10, benzinden ise 30 kat daha az. Özellikleriyle karbon ayak

 

 

 

 

izinin azaltılması noktasında da en etkili çözüm olan LPG, Türkiye’de ve dünyada yükselişini sürdürüyor. Türkiye’deki araçların yüzde 40’dan fazlası LPG’ye geçerken; satılan her üç araçtan biri de LPG yakıt sistemine sahip. Türkiye’de LPG’ye olan talebin artmasında hem yükselen çevre bilincinin hem de LPG’nin benzin ve dizele oranla yüzde 40’ı aşan tasarruf sağlaması etkili oluyor.

 

BİLİNÇ ARTTI ÇEVRE DUYARLILIĞI YÜKSELDİ

Küresel salgın nedeniyle çevresel etkenlerin tüketiciler tarafından daha iyi algılandığını, akciğerleri vuran bu salgın hastalık nedeniyle rahat nefes almanın ve temiz havanın öneminin yükseldiğini kaydeden BRC’nin Türkiye CEO’su Kadir Örücü, “Şu anda en ulaşılabilir ve yaygın çevreci motorlu araç yakıt türü LPG’dir. Dünya çapında AB ülkeleri dışında Japonya, Güney Kore, Avustralya ve İngiltere’de LPG’li araçlara çevreci ve ekonomik olduğu için teşvik uygulanıyor. LPG’li araç kullanımında Avrupa’da birinci, dünyada ikinci olmamıza rağmen teşvik konusunda atılmış herhangi bir adım yok” ifadelerini kullandı.

 

YANLIŞ ALGI KALKTI KULLANIM YAYGINLAŞTI

LPG kullanımına ilişkin toplumdaki yanlış algıların zamanla yerini doğrulara bıraktığını da kaydeden Kadir Örücü, “Rakamlar da gösteriyor ki Türkiye’de LPG kullanımı yükseliyor. Çevresel ve ekonomik gerekçelerle, tüketiciler LPG’ye yöneliyor. LPG’li araçlar bakımları diğer araçlar gibi rutin yapıldığı sürece motoru korur, ekonomik bir seyahat yaşatır ve yüksek performans sağlar. LPG kullanılan araçlarda ek bakım ve tamir masrafları olmaz. Geliştirilen üstün teknolojili LPG otomobil sistemleri ile beraber, kullanıcılar uzun yıllar boyunca araçlarından tam performans alarak keyifli bir sürüş deneyimi yaşarlar. Aynı zamanda ve en önemlisi de çevreye en duyarlı yakıtı kullandıklarını bilerek, hem günümüz hem de gelecek için duyarlı bir adım atmış olurlar” şeklinde konuştu.

 

LPG TEŞVİK ALMAYI HAK EDİYOR

Çevreci ve ekonomik oluşuyla dünya çapında teşvik paketleriyle desteklenen LPG’nin ülkemizde de desteği hak ettiğini vurgulayan Kadir Örücü, “LPG hem çevreci hem de ekonomik bir ulaşım sağlıyor. Türkiye LPG’li otomobillerin kullanımı sıralamasında Avrupa’da birinci ve dünyada ikinci sırada yer alıyor. Otogazın bu denli yoğun olarak kullanıldığı ülkemizde hava kirliliğinin, küresel ısınmanın ve ekonomik kaybın engellenmesi için LPG’nin teşvik görmesi gerektiğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı