Aylık arşivler: Haziran 2021

HARIBO, Pandemiye rağmen pazar payını 50’ye ulaştırdı!

Çocuk ya da büyük herkese mutluluk vadeden ve Nielsen verilerine göre Türkiye’nin bir numaralı yumuşak şeker markası olan HARIBO, marka gücünü 2020’de de devam ettirdi ve pandeminin en yoğun hissedildiği 2020 yılını daha da güçlenerek tamamladı. Tatlı atıştırmalık dendiğinde akla gelen ilk 3 markadan biri, yumuşak şeker dendiğinde ise akla gelen ilk marka olan HARIBO; Nielsen verilerine göre pandemiye rağmen pazar payını yüzde 50’ye ulaştırdı.  

Dünyanın en büyük şekerleme üreticilerinden biri olan HARIBO, son 12 ayda Türkiye’deki her 3 kişiden 2’si tarafından tercih edilerek pandemi sürecinin mutluluk anlarından biri oldu. Hızlı tüketim ürünleri arasında plansız alışverişin çok fazla gözüktüğü yumuşak şeker kategorisinin Türkiye’deki bir numaralı markası olan HARIBO, marka gücünü 2020 yılında da artırarak pandemi döneminde büyümesini sürdürdü. Tüketicilerin özellikle evde kaldığı zamanlarda kendilerine yarattığı çocuksu mutluluk anlarının önemli bir oyuncusu haline gelen HARIBO, 2020 yılında bir önceki yıla göre yüzde 50 oranında büyüdü ve içinde bulunduğu yumuşak şeker kategorisini büyütmedeki payı 57 oldu.

2021 YIL SONUNA KADAR CİROMUZU YÜZDE 40 BÜYÜTMEYİ HEDEFLİYORUZ 

Yumuşak şeker kategorisinin 2020 yılında, geçen yıla göre yüzde 35 büyüyerek 495 Milyon TL’ye ulaştığını ifade eden HARIBO Gelişen Pazarlar ve Türkiye Başkanı Kostas Vlachos şunları söyledi: “Tatlı atıştırmalık dendiğinde akla gelen ilk 3 markadan biri, yumuşak şeker dendiğinde ise akla ilk gelen marka olan HARIBO olarak, pandemi koşullarında geçen 2020 yılında pazar liderliğimizi pekiştirdik ve pazar payımızı önceki yıla göre 4 puan artırdık.  Ciro bazında ise geçen yıla göre yüzde 50’lik bir büyüme göstererek 2020 yılında Türkiye pazarında 220 Milyon TL’ye ulaştık.” 

Hem sektör hem de HARIBO’nun pazar payı büyümesinin 2021 yılında da devam edeceğini öngördüklerini belirten Vlachos, “Pandemi koşullarına rağmen yumuşak şeker sektörü büyümeye ve evlerdeki yerini korumaya devam ediyor. 2021 Nisan ayı itibariyle HARIBO olarak pazar payımızı yüzde 50’ye ulaştırdık. 2021 yıl sonuna kadar ciromuzu yüzde 40 büyütmeyi hedefliyoruz. Aynı zamanda 2021 yıl sonuna kadar 10 Milyon Euro yatırım hedefimiz bulunuyor” dedi.

2021 YILINDA YÜZDE 15 ARTAN İHRACAT HEDEFİ 

Pandeminin 2020 yılında her ülkeyi ve pazarı farklı etkilediğini belirten Vlachos, 2020 yılında yüzde 25 oranında ihracat artışı gösterdiklerini belirterek; “Müslüman ülkeler, Japonya, Kore, Endonezya gibi Asya Pasifik ülkeleri, ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin de bulunduğu 60’a yakın ülkeye gerçekleştirdiğimiz ihracatı 2021 yılında yüzde 15 artırmayı hedefliyoruz” dedi. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

bizz@kampüs’te 1556 takım Ülker Hanımeller için yarıştı

Üniversitelerin 3., 4. sınıf ve yüksek lisans öğrencilerinin Ülker’in en sevilen markaları için geliştirdiği yenilikçi pazarlama fikirlerinin yarıştığı ‘bizz@kampüs’te “Cookie Monsters” takımının “Ülker Hanımeller” için hazırladığı proje birinci oldu. 

 

Bu yıl 10. kez düzenlenen, üniversitelerin 3., 4. sınıflarıyla yüksek lisans öğrencilerinin Ülker Hanımeller markası için yenilikçi pazarlama fikirleriyle yarıştığı ‘bizz@kampüs’ün ödül töreni  online olarak gerçekleştirildi. Bu yıl 180 farklı üniversiteden 1556 takım ve 3704 öğrencinin başvurduğu bizz@kampüs’e bugüne kadar 10 binden fazla takım, 30 bini aşkın öğrenci katıldı.

 

Yarışmada birinciliğe Galatasaray Üniversitesi Endüstri Mühendisliği öğrencileri Ekin Ömür ve Nagihan Aslanhan’ın oluşturduğu “Cookie Monsters” takımının projesi seçilirken, ikincilik ödülüne Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Endüstri ve İşletme Mühendisliği Bölümleri öğrencileri Melisa Şimşek, Melih Çalım ve Çağla Çalışkan’ın kurduğu “Genç Kafası” takımının projesi, üçüncülük ödülüne ise Bahçeşehir Üniversitesi Reklamcılık, Sinema ve Televizyon bölümü öğrencileri Yağmur Deniz Aydın ve Suhan Sürmeli’nin “Süper Limonlar” takımının projesi layık görüldü.  İlk üçe girenlere uzun dönem staj imkanının da sağlandığı yarışmada; birinci olan takım 20 bin TL, ikinci olan takım 15 bin TL ve üçüncü olan takım da 10 bin TL para ödülü kazandı. 

 

Pazarlama alanında gençlerimize deneyim ortamı sağlıyoruz

 

bizz@kampüs’te bugüne kadar binlerce öğrenciyle bir araya geldiklerini dile getiren Ülker CEO’su Mete Buyurgan “Yarışmamızla Ülker’in en beğenilen ürünlerinin geleceğine, gençlerimizin gözünden bakıyoruz. Burada aldığımız geri bildirimlerle Ülker markalarının gençlerimizin zihninde nasıl konumlandığına dair, önemli ipuçları elde ediyoruz. Öğrencilerimiz geçmiş yıllarda Biskrem, Ülker Çikolata, Ülker Çikolatalı Gofret, Dankek 8 Kek, Cafe Crown, Krispi, Metro, Oneo ve Halley markalarımız için yarışmıştı. Bu yıl takımlar Hanımeller markamız için çok değerli projeler geliştirdi. Pandemi koşullarına rağmen başvuru sayısındaki yüzde 29 artış, bizz@kampüs’ün öğrenciler için ne kadar önemli bir deneyim ortamı oluşturduğunun kanıtı oldu.  Öğrencilerimizin bizz@kampüs’te edindikleri tecrübenin mesleki kariyerlerinde önemli bir basamak olduğuna inanıyorum. Başarılarının devamını diliyorum” değerlendirmesinde bulundu.   

 

bizz@kampüs’ün öğrenciler için benzersiz bir deneyim ortamı sağladığına dikkat çeken Buyurgan “77 yılını geride bıraktığımız Ülker markası hemen hepimizin çocukluk anılarını tazeleyen, geçmişten bugüne dinamizmini ve etkisini devam ettiren köklü bir marka. Ar-Ge’den üretime birçok alanda iş olanağı sunmamız bizi özellikle gençlerin gözünde başvuru yapmak istedikleri şirketler arasında üst sıralara taşıyor. Yetenek kazanımı konusunda proje yarışmamız bizz@kampüs, staj programlarımız ve Yıldız Holding liderliğinde yürütülen JOB@Yıldız Holding staj ve yeni mezun işe alım programı önemli araçlarımız. Bu programlar sayesinde genç mezunları her yıl uygun departmanlarımıza yerleştiriyoruz.  Genç yetenekleri keşfetmekten ve onları şirketimize kazandırmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi. 

 

Mentorluk ve eğitim destekleri 

 

Yarışmada proje sunumları pladis Türkiye İnsan Kaynakları Başkan Yardımcısı Faruk Gözleveli, Ülker CMO’su Aslı Özen Turhan, Ülker Unlu Mamuller ve Çikolata Üretim Başkan Yardımcısı Kadir Kamadan, Ülker Tüketici ve Pazar Araştırmaları Türkiye Bölgesi Lideri Asya Ceyhun, Ülker Bisküvi İş Birimi Pazarlama Direktörü Mustafa Kabakçı, Ülker Kurumsal İletişim Direktörü Mehmet Uçan ve Gazeteci-Yazar Elif Ergu Demiral’dan oluşan jüri üyeleri tarafından değerlendirildi. Final etabında gençlerin gelişimlerine katkı sağlayacak eğitimler düzenlenirken, pazarlama odaklı webinarla sürece hazırlamaları sağlandı. Finalist takımlara mentorluk ve sunum teknikleri eğitimleri de verildi. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Trendyol, dünyanın en çok ziyaret edilen ilk 20 e-ticaret ve alışveriş sitesi arasındaki Türkiye’den tek şirket

İnternet sitelerinin ziyaretçi trafiğini analiz eden SimilarWeb’in açıkladığı tüm dünyada en çok ziyaret edilen e-ticaret ve alışveriş siteleri listesinde Trendyol, Türkiye’den ilk 20’de yer alan tek şirket oldu.

Dünyanın önde gelen internet sitesi trafik ölçümleme ve analiz servisi SimilarWeb, tüm dünyada en çok ziyaret edilen e-ticaret ve alışveriş sitelerinin listesini açıkladı. Trendyol, Türkiye’den ilk 20’ye giren tek şirket oldu. Trendyol, SimilarWeb’in Türkiye’den en çok ziyaret edilen e-ticaret ve alışveriş sitelerini kapsayan listenin de ilk sırasında yer aldı.

SimilarWeb’in verilerine göre Trendyol ziyaretçileri ortalama 7 dakikalarını sitede geçirirken, bu süre boyunca yaklaşık 8 Trendyol sayfasını ziyaret ediyorlar. 

EMEA merkezli alışveriş uygulamaları listesine de Türkiye’den ilk 10’a giren tek şirket 

Türkiye'nin en büyük e-ticaret şirketi, dünyanın ise önde gelen platformlarından Trendyol, dünyanın saygın mobil uygulama analiz platformları arasında yer alan App Annie’nin yayınladığı EMEA merkezli alışveriş uygulamaları listesinde de Türkiye’den ilk 10’da yer alan tek şirket olmuştu.

Trendyol, moda, elektronik, ev & mobilya, market gıda, anne-çocuk, kozmetik gibi birçok kategoride 42 milyondan fazla ürünü Türkiye’nin dört bir yanındaki 30 milyonu aşkın aktif müşterisiyle buluşturuyor. Trendyol, müşterilerine ve satıcılarına en iyi alışveriş deneyimi sunmak için teknoloji ekibindeki 1.000’in üzerinde mühendisle birlikte yeni teknolojiler geliştirerek, mobil uygulamasını ve platformunu her gün geliştirmeye devam ediyor.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Faber-Castell sürdürülebilirlik anlayışı ve uygulamalarıyla dünyanın geleceğine değer yaratıyor

  • Faber-Castell, tüm dünyada kurşun kalem ve boya kalemlerinin hammadde lata ihtiyacını endüstriyel ormanlarından karşılıyor.
  • Eğitim ve çocukların gelişimi odağıyla geliştirilen farklı projeleriyle birçok hayata dokunmaya devam ediyor.

260 yıllık köklü geçmişinde temel değerlerinden birini sürdürülebilirlik olarak belirleyen Faber-Castell, global çapta yürüttüğü sürdürülebilirlik faaliyetleriyle dünyanın geleceğine değer katmaya devam ediyor. 

 

Çevreye karşı duyarlılığı ve yenilikçi bakış açısını, yüksek kaliteli ürünleriyle sunan ve tüm dünyada uluslararası pazardaki lider konumunu sürdüren şirket; ekonomik, çevresel ve toplumsal konularda yaptığı çalışmalarla ‘daha iyi bir dünya’ için faaliyetlerine ve çalışmalarına ara vermiyor

 

‘En yeşil’ hammadde ile üretim

 

Çevre dostu endüstriyel üretim yöntemleriyle alanında öncü olan Faber-Castell, sattığı tüm kurşun kalem ve boya kalemleri için hammadde lata ihtiyacını endüstriyel ormanlardan elde ediyor. Faber-Castell’in Brezilya’da kurduğu ormanda her yıl yaklaşık 300 bin yeni ağaç 10 bin hektarlık (100 km²) bir alana ekiliyor ve yetiştiriliyor. Yetiştirilen bu ormanlar Faber-Castell Brezilya’ya yalnızca hammadde üretimi sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda 660 endemik hayvan ve bitki türüne ev sahipliği de yapıyor. 

 

Endüstriyel ormanlar sayesinde şirket, hem kalemlerinin hammaddesini ‘en yeşil şekilde’ sağlıyor hem de kendi ormanlarını sürdürülebilir bir şekilde yönetiyor. Faber-Castell, globalde olduğu gibi, Türkiye’de de sorumlu ormancılığın simgesi olarak kabul edilen FSC®, (Forest Stewardship Council) belgesine sahip.  

 

Çevreye duyarlı ve sürdürülebilir ürünler

 

Faber-Castell ürünlerinin üretiminden sunum ve kullanımına kadar her süreçte de yine sürdürülebilirlik yaklaşımı odağıyla hareket ediyor.  

 

Faber-Castell ürünlerini uluslararası standartta kalite kontrol sistemleriyle üretiyor ve aynı zamanda plastik kullanımını azaltmaya ya da bunları geri dönüştürülmüş malzemelerle değiştirmek için çalışıyor. 

 

Yeni uygulamalarla karbon ayak izini azaltmayı sürdürüyor

 

Kurumsal karbon ayak izini sürekli olarak azaltmayı da kendisine temel hedef olarak belirleyen Faber-Castell, Ocak 2020'den bu yana Peru, Brezilya, Avusturya ve Almanya'daki fabrikalarında 100 yeşil elektrik kullanıyor. Şirket, karbon nötr enerji kaynaklarının oranını daha artırmak için ise Güneydoğu Asya sahalarında güneş enerjisi projeleri uyguluyor. 

 

Ekonomik ve Toplumsal Alanlarda da Sürdürülebilirlik 

 

Faber-Castell dünya çapındaki yaklaşık 8.000 çalışanı ve sağladığı istikrarlı istihdamla ekonomiye de ciddi katkı sağlıyor. Şirket aynı zamanda Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) çalışma şartlarını ve çalışma koşullarına bağlı kalırken, çocuk hakları, güvenliği, fırsat eşitliği ve eğitim konularına da sahip çıkıyor. 

 

Faber-Castell, bu anlayışını Türkiye’ye 2012’den bu yana sürdürdüğü “Yaratıcı Çocuk, Yaratıcı Beyin” seminerleriyle hayata geçiriyor. Pandemi sürecinde dijital ortama taşıdığı etkinlikleriyle, şimdiye kadar 9 binden fazla öğretmene ulaşarak eğitime katkı sağlamayı başaran Faber-Castell; aynı zamanda her çocuğun eşit şartlarda eğitim alması için 2020 yılından bu yana da UNICEF Türkiye’ye destekte bulunuyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İGA’dan Dünya Çevre Günü’nde Farkındalık Hareketi: “Kollekt”

Sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda çalışmalarına yön veren İGA, İstanbul Havalimanı’nda, “Çevre Farkındalığı” kapsamında yapılan çalışmalara bir yenisini ekledi. Kollekt uygulaması ile İstanbul Havalimanı’nda yolcular için atık yönetiminde davranışsal dönüşüm sağlanması hedefleniyor.

İGA’nın tasarım aşamasından itibaren sürdürülebilir bir yaklaşımla hayata geçirdiği İstanbul Havalimanı, çevreye verdiği değer ve sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarıyla da örnek teşkil etmeye devam ediyor. 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü anlamlı bir şekilde kutlayan İGA, İstanbul Havalimanı’nda “Kollekt” uygulamasını hayata geçiriyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Sıfır Atık Politikası ile uyumlu şekilde Doğa Koruma Merkezi Vakfı (DKM) ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından Coca-Cola Vakfı desteğiyle ve Kemer Belediyesi iş birliğiyle yürütülen Temiz Akdeniz Toplum Tabanlı Geri Dönüşüm Projesi kapsamında tasarlanan “Kollekt” uygulaması, İstanbul Havalimanı’nda da atık yönetim alışkanlıklarını değiştirmeyi ve farkındalık yaratmayı hedefliyor. 

Hedef, yolculara çevre farkındalığı kazandırmak… 

Yolcuların çevreye saygısını gösterebileceği teknolojik bir uygulama olan Kollekt ile havalimanında biriken atıkların anında toplanması amaçlanıyor. Atığını dönüştürebilen havalimanı olma yolunda emin adımlarla ilerleyen İstanbul Havalimanı, böylece atık sistemini de teknolojik bir alt yapıyla destekliyor. Uygulama içerisinde İstanbul Havalimanı’nın haritası detaylıca entegre edildiği için yolcular bulduğu atığı en yakın konteynere götürebilecek. 

Kollekt uygulaması nasıl kullanılır?

Havalimanında karşılaşılan atıkların fotoğrafı çekildikten sonra uygulama üzerinde atık türü ve atığın nasıl atılacağı seçiliyor. Uygulama en yakın konteynere yönlendirme yapıyor. Bu sayede her atık için puan kazanılıyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Boğaziçi Beton Borsa İstanbul Yıldız Pazar'da İşlem Görmeye Başladı

Türkiye’nin ve İstanbul’un önde gelen hazır beton ve agrega üreticilerinden Boğaziçi Beton, 3 Haziran 2021 tarihinde Borsa İstanbul Yıldız Pazar’da, sürekli işlem yöntemiyle ve “BOBET.E” kodu ile işlem görmeye başladı. 

Boğaziçi Beton’un Vakıf Yatırım Menkul Değerler A.Ş. liderliğinde yürütülen halka arz süreci son erdi. Boğaziçi Beton hisseleri, 3 Haziran 2021 tarihi itibarıyla Borsa İstanbul Yıldız Pazar’da işlem görmeye başladı. 

3,50 TL baz fiyat ve “BOBET.E” kodu ile Borsa İstanbul’da işlem görmeye başlayan Boğaziçi Beton’un hisseleri, ilk işlem gününü 3,85 TL’ye yükselerek tamamladı. 

Geçtiğimiz günlerde talep toplama dönemini başarıyla tamamlayan Boğaziçi Beton’un, “Sabit Fiyatla Talep Toplama” yöntemiyle gerçekleştirilen halka arzında 114.000.000 TL nominal değerli payların satışı yapılmış, halka arz büyüklüğü 399.000.000 TL olarak gerçekleşmişti. 

Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamaya göre Boğaziçi Beton’un, halka arzı 42.380 gerçek ve tüzel kişinin katılımıyla gerçekleşmişti. Halka arz edilen payların yüzde 60’ı yurt içi bireysel yatırımcılara, yüzde 30’u yurt içi kurumsal yatırımcılara ve yüzde 10’u ise yurt dışı kurumsal yatırımcılara dağıtımı yapılmıştı. 

“Yatırımcılarımızla daha güçlüyüz”

Halka arz sürecini değerlendiren Boğaziçi Beton Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahim Zengin: “Süreci başarı ile tamamlamış olmaktan dolayı mutluyuz. Kurumumuza ilgi gösteren ve ortak olan tüm yatırımcılarımıza teşekkür ediyoruz. Ülkemizin geleceğini sağlam yapılarla inşa edecek çok büyük bir aileye kavuştuk. Bize güvenen yatırımcılarımızla şimdi daha da güçlüyüz. Hep birlikte güvenli ve sürdürülebilir kentleşmenin geleceği için çalışacağız” dedi.

Boğaziçi Beton’un üretim gücüne ve dağıtım ağına değinen Zengin: “Üretim ve satış faaliyetlerimizi İstanbul’da 21 farklı lokasyonda, 30 Hazır Beton tesisi ile sürdürüyoruz. Ana faaliyet konumuz olan hazır beton üretimi ve satışı ile birlikte, betonun hem kalitesini hem maliyetini etkileyen agregayı da kendi bünyemizde üretiyoruz. Bu kapsamda yıllık 6 milyon ton agrega üretim kapasitesine sahip iki Taş Kırma tesisi ile İstanbul Avrupa yakasının en yüksek kapasiteli Agrega Maden Ocaklarından bir tanesinin işletmecisiyiz. Halka arz ile birlikte sektörde güçlenerek yolumuza devam edeceğiz” dedi.  

Sadece geçen sene 3 milyon m3’ün üzerinde beton döktüklerine dikkat çeken Zengin bu rakamı ise şu örnek ile açıkladı. “Avrupa’daki bazı ülkelerle bu rakamı kıyasladığımızda; Türkiye Hazır Beton Birliği’nin (THBB) 2019 yılı verilerine göre Danimarka’da ülke genelinde 2.7 milyon m3, Finlandiya’da 2.7 milyon mve Slovakya’da 2.8 milyon m3 beton dökülmüş. Boğaziçi Beton, 2019 yılı verilerine göre bu üç ülkeden daha fazla hazır beton üretimi ve satışı gerçekleştirmiş durumdadır”.

Devam eden projeler…

2020 yılında yaklaşık 733 milyon TL ciroya ulaşan şirketin önemli projelerde yer aldığını anlatan Zengin, “Bugüne kadar ürettiğimiz 35 milyon metreküp hazır betonla konut, residence, AVM, otel, kentsel dönüşüm projeleri, metro, yol, kavşak, tünel, alt/üst geçit vb. ulaşım projeleri, dere ıslah projeleri, hastane, eğitim kurumları ve mega projelerin pek çoğunda yer aldık. Geniş beton santrali ağımız, tamamı kurumumuza ait olan 553 adet araç / makine / ekipman kapasitemiz ve 950’ye yakın tecrübeli çalışma arkadaşlarımızla birlikte şimdiye kadar yaklaşık 1.285 projeye imza attık” dedi.

Şu an devam eden projelerine de değinen Zengin, “Boğaziçi Beton olarak hali hazırda Türkiye’nin ve Avrupa’nın en yüksek binası olma özelliğini taşıyan Merkez Bankası’nın hazır beton tedariki başta olmak üzere, İstanbul içerisinde yapılmakta olan birçok metro, alt yapı, yol, kentsel dönüşüm ve tünel olmak üzere devam eden projelerde hazır beton ve agrega üreticisi olarak yer alıyoruz” dedi.

Halka arzdan elde edilen gelirin kullanımı

Türkiye için katma değer üretmeye devam edeceklerini belirten Zengin, “Sermaye artışı sonucunda elde ettiğimiz halka arz gelirlerinin yüzde 20’lik kısmı (67.800.000 TL) ile yatırım finansmanı ve araç / makine alımları yapmayı hedefliyoruz. Yüzde 30’luk bölümünü (101.700.000 TL) ise işletme sermayesi olarak ve yüzde 50’lik kısmını (169.500.000 TL) ise finansal borçluluk seviyesinin azaltılması için kullanacağız. Hedefimiz büyümek. Topraklarının büyük çoğunluğu deprem kuşağında olan ülkemizde, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2019 yılı sonunda yayınladığı Kentsel Dönüşüm Eylem Planı’na göre gelecek beş yılda, 1.5 milyon konutun yenilenmesi ihtiyacı var. Bu yaklaşık 90 milyon metreküp beton anlamına geliyor. Her geçen gün özel sektör ve kamuda yeni mega projeler açıklanıyor. Yatırımcılarımızın sağladığı finansman desteği ile kapasitemizi daha da artırmayı ve fırsatları değerlendirerek Türkiye’nin hızla gelişen altyapısına, kamu ve özel sektördeki sağlam yapılara imza atmayı amaçlıyoruz” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Rosatom 8'inci Uluslararası Nükleer Santraller Zirvesi'ne Katıldı

Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom ve AKKUYU NÜKLEER A.Ş., koronavirüs kısıtlamaları nedeniyle çevrimiçi olarak düzenlenen 8’inci Uluslararası Nükleer Santraller Zirvesi NPPES-2021’e katıldı.

 

Etkinliğin açılış konuşmacıları arasında yer alan AKKUYU NÜKLEER A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Anton Dedusenko, Rosatom’un yürüttüğü projelerin salgın sürecinde de kesintiye uğramadan devam ettiğini kaydetti. Dedusenko şöyle devam etti: “Salgın döneminde Akkuyu Projesi de dahil olmak üzere Rosatom projelerinin uygulanmasının plana uygun olarak devam ettiğini ve bu projelerin ülke ekonomilerinin normal işleyişine, gelişmesine ve toparlanmasına katkıda bulunduğunu belirtmekten gurur duyuyorum. Projelerimize nükleer endüstride son derece önemli olan güvenlik konusunu her şeyden önde tutarak devam ediyoruz.” 

 

Akkuyu projesinin Rosatom ekibinin koordineli çalışması ve Türk tarafının aktif desteği sayesinde hızla ilerlediğini vurgulayan Dedusenko, Türk ortaklara kapsamlı destekleri için teşekkür etti. 

 

Rosatom ve AKKUYU NÜKLEER A. Ş., zirve kapsamında iki çevrimiçi oturum gerçekleştirdi. Bu oturumlara, Rosatom’un Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Temsilciliği’nden, AKKUYU NÜKLEER A. Ş,’den, Akkuyu Projesi’nin ana yüklenicisi olan IC İçtaş İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş’den, uluslararası mühendislik şirketi Assystem’dan, Rusatom Energy International’dan (REIN) ve Türk şirketi Meteksan Savunma Sanayi A. Ş.'den konuşmacılar katıldı. 

 

Zirvede konuşan AKKUYU NÜKLEER A.Ş. İnşaat ve Üretim Direktörü Denis Sezemin, Akkuyu NGS proje uygulamasının mevcut durumu ile, projenin bölgenin ekonomisine ve sosyal hayatına olan etkisini anlattı. Sezemin, “Akkuyu NGS'nin 3 güç ünitesinin şantiyelerinde tam ölçekli inşaat çalışmaları devam etmektedir. Sınırlı bir inşaat ruhsatına dayanarak, 4’üncü güç ünitesinin tesislerinin inşası için temel çukurunu açmaya başladık. Bu yılın sonuna kadar inşaat ruhsatı almayı ve ünitenin beton temelinin inşaatına başlamayı umuyoruz. Şimdi 4’üncü ünitenin temelini güçlendirmek için gerekli olan takviye ürünlerin ve gömülü parçaların üretimi devam ediyor. Akkuyu NGS Projesi, bölgenin kalkınmasında güçlü bir itici güç haline geldi. Biz burada yaşıyoruz ve tesisin şantiyesine yakın yerleşim yerlerinde konut inşaatının nasıl geliştiğini gözlemliyoruz. Türk sanayi kuruluşlarının sipariş alması ve yeni ürün türleri geliştirmesi de önem taşıyor. Daha önce Rusya'dan A600 sınıfı demir parçaları satın alıyorduk, ama bunlar da artık Türkiye sertifikalı üreticiler tarafından ilgili tüm kalite standartlarına uygun olarak üretiliyor” diye konuştu. 

 

Zirvede AKKUYU NÜKLEER A. Ş, ve ana yüklenici IC İçtaş İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş temsilcileri de Rosatom’un projeye katılan firmaların aranması ve seçimi için uyguladığı satın alma sistemi, satın alma prosedürleri, tedarik zinciri ile çalışma, gelecek yıllar için satın alma planları ve Akkuyu NGS Projesi’nin Türk tedarikçi firmaları ile çalışma örnekleri hakkında detaylı bilgiler verdi. Projenin alt yüklenicilerinden biri olan Türk şirketi Meteksan Savunma A.Ş’nin temsilcisi de, şirketlerinin satın alma ve sözleşmeye katılma konusunda yaşadığı deneyimleri katılımcılarla paylaştı. Akkuyu NGS ana tesislerinin yapı denetimini gerçekleştiren bağımsız bir şirket olan Assystem’ın temsilcisi ise, konuşmasında büyük önem taşıyan nükleer santral inşaatı inceleme raporu hakkında bir sunum gerçekleştirdi. 

 

Zirveye katılanlar, Rosatom ve Akkuyu NGS Projesi’nin mevcut ve gelecekteki alımlarının yanı sıra, dokümantasyonun özelliklerine, teknik gereksinimlere, şirket seçme kriterlerine ve proje ihalelerine katılımla ilgili pek çok soru yöneltti. Seyirciler oturumlara yoğun ilgi gösterdi. Akkuyu NGS Projesi’nde 3 güç ünitesinin inşaatının devam etmesi ve şirketlere sunulan satın alma hacminin artması dolasıyla, izleyicilerden çok sayıda ayrıntılı soru geldi. 

 

Rosatom ve AKKUYU NÜKLEER A. Ş.’in oturumlarını 600'den fazla NPPES delegesi ile, Türk ve yabancı tedarikçi firmaların ve nükleer sanayi kuruluşlarının temsilcileri takip etti. İş programı kapsamında, AKKUYU NÜKLEER A.Ş. ve IC İçtaş İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş satın alma departmanlarından uzmanlarla Türk ve yabancı şirket temsilcileri için 60'tan fazla çevrimiçi B2B görüşmesi de düzenlendi.

 

Rosatom ve AKKUYU NÜKLEER A. Ş. ayrıca, Rosatom'un enerji ve enerji dışı teknolojilerdeki gelişmiş çözümlerinin sunulduğu sanal bir stant ile zirve kapsamında düzenlenen sergiye de katıldı. Serginin ziyaretçileri, şirketlerin temsilcileriyle görüşerek Rosatom'un faaliyetleri ve uluslararası devlet şirketi projeleri hakkında bilgi edinme fırsatı buldu. 

 

Zirve kapsamında Rosatom'un “İnsanlık için Atom” projesi için hazırladığı belgesel serisi de gösterildi. Nükleer teknolojilerin hayatları nasıl dönüştürdüğünü insan hikayeleriyle anlatan ve santrallerin kuruldukları şehirleri ve bölgeleri nasıl daha iyiye doğru götürdüğünü gözler önüne seren belgesellerde, projelerin yanı sıra barışçıl atomun temiz ve uygun fiyatlı enerji, kaliteli eğitim, ekonomik büyüme, bilimsel atılımlar, sosyal sorumluluk gibi BM sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmada oynadığı önemli rol vurgulandı. Bu kapsamda gösterilen ve iki genç Türk mühendis Burak ve Canan Alatlı'nın hikayesini anlatan kısa belgesel, projenin Türkçe bölümü standında gösterildi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bursagaz, atık yönetimi ve enerji tasarrufu projeleriyle sürdürülebilir bir gelecek için çalışıyor

Bursagaz, çevresel sürdürülebilirlik kapsamında yürüttüğü atık ve enerji yönetimi çalışmalarına dair verilerini paylaştı. Bursagaz’ın LEED Platinum Sertifikası’na sahip olan ve kendi enerjisini üreten Genel Müdürlük binası, enerji ihtiyacının 2020 yılında yüzde 38’ini, 2021 yılının ilk çeyreğinde ise yüzde 44’ünü kendisi karşıladı. Aynı zamanda yaklaşık 55,5 ton metal atık ile 4 bin 500 kg alüminyum regülatör geri dönüşüme kazandırıldı.

 

Türkiye’nin en büyük doğrudan dış yatırımcısı olan SOCAR Türkiye’nin iştiraki Bursagaz, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde, sürdürülebilir bir gelecek için atık ve enerji yönetiminin çevreyi korumadaki önemine dikkat çekti. Bursagaz’dan yapılan açıklamada, SOCAR Türkiye’nin sürdürülebilirlik hedeflerinde enerjinin verimli kullanımının ve karbon ayak izinin azaltılmasının önemli bir yeri olduğu vurgulanırken, bu kapsamda ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi Sertifikası’na sahip olan Bursagaz’da öncü nitelikte çalışmalar yapıldığı belirtildi. Doğal gazın doğru şekilde kullanıldığında en çevreci, güvenilir ve ekonomik yakıt olduğu hatırlatılırken; doğal gazın iletimi faaliyetlerinin yarattığı tüm etkilerin, çevresel boyutta yaşam döngüsü prensibiyle analiz edildiği vurgulandı. 

55 TON METAL ATIK GERİ DÖNÜŞÜME KAZANDIRILDI

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenen mevzuatlara uygun olarak, Bursagaz istasyonlarındaki geçici atık depolama sahalarında depolanan elektronik atıklar, metal atıklar, sayaç ve ofis malzemelerinin ambalaj atıkları, atık piller, aküler ve atık yağlar lisanslı atık firmalar aracılığıyla geri dönüşüme kazandırılıyor. Bu atıkların büyük bir bölümünü, metal sayaçlar ve alüminyum regülatörler oluştururken, 2020 yılında geri dönüşüme kazandırılan metal atık miktarı yaklaşık 55,5 ton, alüminyum regülatör miktarı ise 4 bin 500 kg olarak gerçekleşti. Bursagaz, ofis ve sahada ise ‘Sıfır Atık’ prensibiyle, çalışanlarının evlerindeki atık pil, elektronik atık ve atık yağların da geri dönüşüme kazandırılması için destek oluyor.

AKILLI GENEL MÜDÜRLÜK BİNASI 2021’DE ENERJİSİNİN YÜZDE 44’ÜNÜ ÜRETTİ  

Bursagaz’ın daha yaşanabilir bir dünyaya katkıda bulunma amacına, şirketin merkez binasında yaptıkları çalışmalarla da destek verdiklerini ifade edilirken şu açıklamalara yer verildi: “LEED Platinum Sertifikası’na sahip, sürdürülebilir ve çevreci yaklaşımla tasarlanan Genel Müdürlük binamızda 2020 yılında yüzde 38, 2021 yılının ilk çeyreğinde ise yüzde 44 oranında enerjimizi kendi sistemlerimiz ile ürettik. Elektrik tüketiminin otomasyon sistemiyle kontrol edildiği binada, enerji tüketimi önceliği yenilenebilir enerji kaynaklarına veriliyor. Elektrik enerjisi ihtiyacının belli bir oranı çatı ve cephesindeki güneş panelleri ve rüzgar türbini sayesinde güneş ve rüzgar enerjisinden karşılanıyor; ayrıca trijenerasyon sistemiyle üretilen enerji, binanın enerji ihtiyacına büyük ölçüde katkıda bulunuyor. 2020 yılında gerçekleşen elektrik tüketiminin yüzde 28’i trijenerasyon sisteminden, yüzde 10’u ise solar panellerden karşılandı. Binamızda gerçekleştirdiğimiz çalışmalarla, 2020 yılında toplamda 84 konutun kullandığı enerjiye eş değerde enerji üretimi gerçekleşti. Aynı zamanda binada toplanan yağmur suları gerekli işlemlerden geçirildikten sonra bahçe sulaması ve rezervuarlarda kullanılıyor. Bu sayede önemli ölçüde su tasarrufu gerçekleştiriliyor.”

BURSA’DA HER YIL BİNLERCE FİDAN DOĞAYLA BULUŞUYOR

Bursagaz, Bursa’ya yeşil alanlar kazandırılması ve yeni neslin çevre konusunda daha bilinçli olması amacıyla sosyal sorumluluk çalışmaları da yürütüyor. Her yıl fidan dikim kampanyası düzenleyen ve Bursagaz Ormanı projesi ile 4 bin fidanı doğayla buluşturan Bursagaz, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın düzenlediği “Geleceğe Nefes” kampanyasına da destek verdi. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Halkbank bu kez kadın kooperatiflerine destek veriyor

Sunduğu avantajlı desteklerle kadın girişimcilere öncelik sağlayan Halkbank, bu kez kadın kooperatiflerine yöneldi. Türkiye’de ilk kez tamamen bu konuya yönelik oluşturulan ‘Kadın Kooperatifleri Destek Paketi’, kooperatiflerin finansman ihtiyaçlarına cevap vermeye ve bu sayede kooperatif üyesi kadınların gelişimine destek olmayı hedeflemektedir. Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, yeni destek paketini Gaziantep’te düzenlenen Halkbank Üreten Kadınlar Toplantısı’nda duyurdu. 

 

Halkbank; kadın girişimcilere ilham vermek amacıyla düzenlediği ‘Üreten Kadınlar Toplantıları’nın üçüncüsünü, Bursa ve Antalya’dan sonra Gaziantep’te gerçekleştirdi. Toplantıya Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin de katıldı.   

 

Sunuculuğunu Meltem Acet’in üstlendiği etkinlikte başarılı girişimci kadınlar deneyimlerini aktarırken, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, kadınların ekonomik faaliyetlerini teşvik etmeyi amaçlayan yeni ve özgün bir çalışma olan Kadın Kooperatifleri Destek Paketi’ni hayata geçirdiklerini açıkladı. 

 

Kadın Kooperatifleri Destek Paketi ile Kadın Girişimcilere Güçlü Destek

Arslan, şunları söyledi: “8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde hayata geçirdiğimiz ve geniş ilgi gören avantajlı Kadın Girişimci Kredi Paketi’mizden sonra, bu kez kadın kooperatiflerine yönelmeye karar verdik. Biliyoruz ki, girişimci olmak için ilk adımı atmak hiçbir zaman kolay değildir. Bu açıdan kadın kooperatifleri oldukça elverişli bir ortam sağlamaktadır. Üretkenliği arttırmak için teşekkül ettirilen Kadın Kooperatiflerinin yaşadığı finansal sıkıntılar, büyümenin önünde engel teşkil edebilmektedir. Oluşturduğumuz Kadın Kooperatifleri Destek Paketi ile kooperatif çatısı altında faaliyet gösteren girişimci kadınlarımızın önündeki finansal engelleri aşmalarını hedeflemekteyiz. Paket çerçevesinde; makina, ekipman ve ticari araç alımı ile istihdam destek ve işletme sermayesi finansmanına yönelik azami 6 ay anapara ödemesiz dönemli olmak üzere toplam 60 aya varan vadelerde, 500.000-TL’ye kadar destek sunacağız.”

 

Kadın Girişimci Kredi Paketlerine yoğun ilgi devam ediyor

Halkbank Genel Müdürü, Dünya Kadınlar Günü’nden bu yana sağlanan Kadın Girişimci Kredi Paketlerine yönelik ilginin de güçlü şekilde devam ettiğini paylaştı. Osman Arslan, “Yaklaşık 3 ay içinde 29 binin üzerinde kadın girişimcimiz bu paketten faydalanmış ve 3 Milyar TL’ye yaklaşan kredi hacmi gerçekleşmiştir. Kredi talebinin en çok ticaret, hizmet ve imalat sanayi kategorileri için oluştuğunu görmekteyiz. Türkiye çapında aldığımız geri bildirimlerde kadın girişimcilerimizin son derece başarılı işlere imza attığına, sunduğumuz desteklerin ekipman alımı, ürün çeşitliliğinin geliştirilmesi ve istihdamın korunması veya arttırılması yolunda değerlendirildiğine ve kredilerin amaçlarına ulaştığına memnuniyetle tanık olmaktayız” dedi. Arslan, Halkbank olarak kadınların iş ve istihdam dünyasına katılımını desteklemeye ve bu yolda yenilikçi hizmetler geliştirmeye devam edeceklerini sözlerine ekledi. 

 

Kredi, COVİD-19’un olumsuzluklarını gidermekte büyük destek sağladı

Halkbank Genel Müdürü sözlerini şöyle sürdürdü: ”Kadın girişimcilerimize kullandırdığımız kredinin müşteri deneyimine yönelik yaptığımız araştırmada; sağladığımız bu desteğin COVİD-19 sürecinde meydan gelen ciro eksikliği etkisini azaltma, işletmenin kira ve diğer borçlarını ödeme, üretim kapasitesini artırma, yeni cihaz ekipman yatırımı ve ürün geliştirme yönünden girişimcilerimize önemli derecede katkı sağladığı sonucuna ulaşılmıştır. Çalışmamıza katılanlar bu desteğin kendilerine önemli moral ve motivasyon sağladığını ifade etmiştir. Kadın girişimcilerimiz ayrıca, kredinin pozitif etkisinin önümüzdeki dönemde de devam edeceğini öngördüklerini paylaşmıştır. Tüm bu veriler bize de moral sağlamış ve kadın girişimcilerimizi destekleyerek doğru yolda ilerlediğimizi kanıtlamıştır.”

 

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki 9 ilden 9 örnek kadın girişimci

Halkbank Üreten Kadınlar Gaziantep Toplantısı’nda Kadın Girişimci Kredi Paketi’nden faydalanan kadınları temsilen Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki 9 kadın girişimciye üretkenliklerini desteklemek adına kredileri sembolik olarak takdim edildi. Ardından “İlham Veren Kadınlar” ve “Gelecek İçin Sıfır Atık” başlıklı paneller düzenlendi. 

 

Nilüfer Batur’un moderatörlüğünde düzenlenen ‘İlham Veren Kadınlar’ paneline Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkan Yardımcısı, SUGİSKAD Kurucusu ve Cevahir Han Yönetim Kurulu Başkanı Cevahir Asuman Yazmacı, TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Kurucu Üyesi, GAGİKAD Kurucu Başkanı ve DreamOn Markası Kurucusu Serpil Karuserci ve Adıyaman 1954 Spor Kulübü Başkanı Cevher Erdem konuşmacı olarak katıldı. 

 

Zeynep Türkoğlu’nun moderatörlüğünde düzenlenen ‘Gelecek İçin Sıfır Atık’ panelinde ise konuşmacı olarak T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Sıfır Atık Envanter ve Eğitim Şube Müdürü Hülya Çakır, Eray Plastik Kurucu ve Yöneticisi Müzeyyen Erakuman, Tarım ve Orman Müdürlüğü Proje Uzmanı v
e Gaziantep Kadem Başkanı Aysel Eskici ve GAP İdaresi Başkanlığı İnsani ve Sosyal Gelişme Genel Koordinatörü Adalet Budak Akbaş yer aldı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sağlıklı Bir Çevre Hepimizin Ortak Geleceği

Birleşmiş Milletler tarafından her yıl 5 Haziran’da kutlanan Dünya Çevre Günü’nde, bu yıl #EkosistemRestorasyonu sloganıyla; zarar görmüş ekosistemleri canlandırmak için acil eylem çağrısı yapılıyor. Bu özel günde, günümüzün en büyük iki tehdidi olan iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybına dikkat çeken TEMA Vakfı, doğayı korumanın, gezegenimizi ve kendi yaşamımızı korumak olduğunun bir kez daha altını çiziyor.

 

Tüm dünyada #EkosistemRestorasyonu sloganıyla kutlanan Dünya Çevre Günü’nde Birleşmiş Milletler, insanların yaşamını sürdürebilmeleri, iklim değişikliğine karşı koyabilmeleri ve biyolojik çeşitliliğin korunabilmesinin ancak sağlıklı ekosistemlerle mümkün olabileceğini vurguluyor. İnsanların doğayla ilişkisini yeniden tanımlama ve kurma ihtiyacı hissettiği bugünlerde TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, doğanın yükünün her geçen gün arttığını belirterek, bu yükün azaltılması için tek bir bireyden tüm insanlığa, politikacılara ve yöneticilere görevler düştüğünün altını çiziyor. 

 

Konuyla ilgili konuşan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç “Ne yazık ki uzun yıllardır süregelen, fosil yakıtların kullanımı, arazi tahribatı, kirlilik ile aşırı yararlanmanın neden olduğu iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybı, günümüzde insanlığın en büyük sorunlarını teşkil etmektedir. Dünya ortalama sıcaklığı, sanayi öncesi döneme göre 1.1 °C arttı. Yaşanan küresel ısınma artık bir ‘iklim krizi’ olarak isimlendirilmektedir. Bu durum, insan sağlığından gıda üretimine, yaşanan ekstrem hava olaylarından doğadaki canlıların uyum sağladığı ekolojik koşullara kadar birçok dengenin değişmesine sebep olmaktadır. Bunun yanı sıra bugün arazi tahribatı ve aşırı yararlanma nedeniyle, dünyadaki doğal ekosistemlerin  75’i insanlar tarafından değiştirilmiştir. Erozyon ile binlerce yılda oluşmuş topraklar kısa sürede yok olarak verimliliğini kaybetmektedir. Tarım topraklarında aşırı kimyasal gübre ve pestisit kullanımı ile su kaynakları ve denizler kirlenirken, büyüyen kentler verimli tarım topraklarını yutmaktadır. Her yıl 12 milyon hektar tarım toprağı bozuluma uğramakta ve çölleşme hızlanmaktadır. Tüm bu insan kaynaklı etkilerse bugüne kadar hiç yaşanmamış bir hızda tür kayıplarına neden olmaktadır. Bugün insanlığın neden olduğu yok oluş, geçmiş yılların bin katı olmuştur. Ne yazık ki böyle giderse gelecekte de bugünkü yok oluşun 10 katına çıkacaktır” diyerek gezegeni hızla tükettiğimize ve tahrip ettiğimize dikkat çekti.

 

Küresel Riskler Raporu'nda ilk beş maddeden dördü çevre sorunlarıyla ilgili

 

Doğa dengesinin bozulması ve ekolojik sorunların ekonomiyi de etkilediğini vurgulayan Ataç; “Dünya Gayri Safi Milli Hasılanın 50’si doğal varlıklardan elde edilirken; ekolojik yıkım beraberinde ekonomik sorunlara da neden olmaktadır. Nitekim 2020 Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayımlanan Küresel Riskler Raporu’nda, etkisi ve gerçekleşme olasılığı en yüksek riskler sıralamasındaki ilk beş maddeden dördünü çevre sorunları oluşturmaktadır. Yaşanmasına sebep olduğumuz bu sorunları hafifletmenin yolu doğa tahribatlarını durdurmak, doğa koruma alanlarını artırmak, tahrip olmuş ekosistemlerin restorasyon çalışmaları ile eski haline gelmelerini sağlamaktan geçmektedir. Bugün restorasyon çalışmalarının yapılmaması, restorasyon yatırımlarından üç kat daha fazla maliyete sebep olmaktadır. Restorasyon çalışmaları yapıldığı durumda ise bugüne oranla 10 kat daha fazla kazanç sağlanacaktır” dedi.   

 

Anayasanın çevrenin korunmasına ilişkin 56. maddesine de atıfta bulunan Ataç; “Herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı olduğu ifade edilen Anayasamıza göre  çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirliliğini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Bu sebeple doğal ekosistemlerin korunması ve restorasyonu ile ekosistemlere hayat veren başta toprak olmak üzere tüm doğal varlıkların korunması konusunda devlet ve bireyler olarak hepimize büyük sorumluluklar düşmektedir” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı