Aylık arşivler: Haziran 2021

Türkiye’nin En Seçkin Markaları Sodexo FlexoGift’te!

Çalışanlara modern, esnek ve dijital çözümler sunan Sodexo, geliştirdiği dijital hediye platformu ‘’FlexoGift’’ ile kurumsal hediye alanında yeni bir dönemi başlatıyor. ‘’FlexoGift’’ sayesinde çalışanlar, işverenleri tarafından belirlenen hediye miktarlarını mobil uygulama üzerinden dijital çeke dönüştürerek gıdadan giyime, elektronikten ev dekorasyonuna, akaryakıttan e-ticarete kadar çeşitli kategorilerde birbirinden seçkin markalardan diledikleri hediyeyi kendileri seçebiliyor. 

 

İşverenleri tarafından FlexoGift’lerine yüklenen hediye miktarları ile Hopi üzerinden Boyner, YKM, Beymen Club, Kiğılı, Gülaylar, Altınyıldız Classics, Miniso gibi markalardan; ayrıca  CarrefourSA, IKEA, Mediamarkt, Migros, Morhipo, Teknosa ve Trendyol gibi daha birçok markadan ihtiyaçlarına göre alışveriş yapabilen çalışanlar, dijital hediye çeklerini mağazalarda ya da markaların online alışveriş sitelerinde değerlendirebiliyor, bakiyelerini son kuruşuna kadar harcayabiliyor. Şirketlerin birbirinden farklı kurumsal hediye seçeneklerini çalışanlarına tek bir platform üzerinden sunmasını sağlayan ‘’FlexoGift’’ ile Sodexo, günümüz değişen çalışma düzenine ve çalışan ihtiyaçlarına uygun uçtan uca dijital bir hizmet sunuyor. 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Teknosa’dan ayrıcalıklarla dolu yeni sadakat programı TeknoClub

Türkiye teknoloji perakendeciliğinin ve e-ticaretin öncü markası Teknosa, yeni sadakat programı TeknoClub’ı müşterilerinin hizmetine sundu. TeknoClub’a üye olanlar sürpriz hediyeler ve özel ayrıcalıkların yanı sıra harcadıkça daha çok indirim kazanacak.

Sabancı Holding iştiraklerinden Teknosa, “Herkes için Teknoloji” misyonuyla değişen müşteri ihtiyaçlarına yönelik öncü adımlar atmaya devam ediyor.  Son olarak yeni sadakat programı TeknoClub’ı hayata geçiren Şirket, üyelerine ayrıcalıklarla dolu yeni bir dünyanın kapısını açıyor. Müşteriler, alışveriş seviyesine göre TeknoPlus, TeknoPro ve TeknoElit üyeliklerine dahil olarak, TeknoClub avantajlarından yararlanabilecek. TeknoClub’a üye olanlar avantajlı kampanyalar, doğum gününe özel ve 3’üncü parti markalarda geçerli indirimlerin yanı sıra ücretsiz kargo, çağrı merkezi ve servis hizmetlerinde öncelikler, sürpriz hediyeler ve ayrıcalıklara sahip olacak. 

TeknoClub üyeleri, harcamaları oranında bir üst üyeliğe geçerek, daha çok avantajdan faydalanabilecek. Ayrıca lansmana özel 1-16 Haziran tarihlerinde TeknoClub’a üye olan herkes 2500 TL ve üzeri ilk alışverişlerinde 100 TL indirim kazanacak. TeknoClub üyeliğiyle kazanılan tüm indirimler, Teknosa mağazalarında, teknosa.com’da ve mobil uygulamada yapılacak alışverişlerde geçerli olacak. TeknoClub’a, Teknosa’nın web sitesi, mağazaları, mobil uygulamaları ya da SMS üzerinden üye olmak mümkün. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

VakıfBank’tan n11.com ve Mastercard iş birliği ile anında dijital kredi ve anında dijital taksitli ek hesap

Türkiye’de ilk kez VakıfBank, n11.com ve Mastercard iş birliği ile, online platformda kredi ile alışveriş yapmak isteyenler için anında dijital ihtiyaç kredisi alarak ya da anında dijital taksitli ek hesap seçeneğiyle ödeme yapma imkanını başlattı. 

 

Sektöre kazandırdığı dijital ürünlerle dikkat çeken VakıfBank, online alışverişte kredi kullanımını kolaylaştırmak üzere n11.com ve Mastercard ile yeni bir anlaşmaya imza attı. Yapılan anlaşmayla VakıfBank’ta kredi limiti olan müşteriler, Mastercard anlaşması olan üye işyerlerinin e-ticaret sayfasından yaptıkları alışverişlerini, üye işyerinin ödeme sayfasında kendilerine sunulan kredi veya taksitli ek hesapları ile ödeyebiliyor. 

 

Mastercard’ın dünyada ilk defa bu projeyle sunduğu özel teknoloji ile işlemler, VakıfBank ile Masterpass arasında kurulan bir ağ aracılığıyla güvenli ve hızlı şekilde gerçekleştiriliyor. Sepetteki ürünün özelliğine göre taksit sayısı değişmekle birlikte VakıfBank müşterilerine 36 aya varan vade imkanı sağlanıyor. Taksitli ek hesapta ise maksimum 12 aya kadar vade sunuluyor. Uygulamadan yararlanmak için sepet tutarının en az 750 TL, en fazla 30 bin TL olması gerekiyor. Taksitli ek hesapta en az 200 TL’den başlayarak kişinin mevcut ek hesap limiti kadar kredi kullanılabiliyor.

Mastercard anlaşması ve online alışverişlerde dijital kredi uygulamasıyla ilgili bilgi veren VakıfBank Genel Müdür Yardımcısı M. Lütfü Çelebi, “Dijital yenilikçi ürünlerimize bir yenisini daha eklediğimiz için mutluyuz. Mastercard ve n11.com iş birliğimiz ile yine bir ilke daha imza atıyoruz. Masterpass’la kurduğumuz ağ ile kredilendirme sürecini alışveriş yapılan anlaşmalı sitenin ödeme ekranında gerçekleştirebiliyoruz. Müşteriyi kendi sayfamıza yönlendirmiyoruz. Tüm ödeme ve kredilendirme süreci, e-ticaret sayfasındaki ödeme ekranında tamamlanıyor. Müşteri alışverişini yaparken Banka ekranına yönlendirilmeden kısa süre içerisinde kredi ile finansman ihtiyacını karşılıyor. Bu teknik bir konu gibi görünse de hız açısından hem bize hem de müşterilerimize kolaylık sağlayan bir uygulama” dedi. 

Tüketiciler için niçin önemli?

  • Tüketiciler, kredi ya da bank kartları olmasa dahi, kredili ve taksitli alışveriş yapabiliyor.
  • Ürüne göre değişen farklı taksit seçeneklerinden faydalanabiliyor.
  • Tüketici, kredi kartı, kredi, ek hesap ürünlerinde kendilerine sunulan limitleri görüp, seçimi doğrultusunda limit ve finansal ürün tercihini yapıyor. Böylece yetersiz limit problemleri yaşamıyor. İhtiyacı anında Vakıfbank birden fazla ürün ile tüketiciye destek oluyor.
  • Tüketiciler bütün bu ayrıcalıklı hizmetlere başvuru formu doldurmadan, başka bir web sitesine gitmeksizin, teker teker kişisel bilgilerini girmesine gerek kalmaksızın erişebiliyor. Tek tıkla kredi talebinde bulunurken banka değerlendirmesi de eşzamanlı olarak gerçekleşiyor.

Hizmet nasıl çalışıyor? 

Mastercard’ın kart saklama çözümü Masterpass sayesinde tüketicilerin bilgileri, alışverişleri sırasında Mastercard güvencesiyle bankaya iletiliyor, saniyeler içinde banka o kullanıcıya uygun gördüğü kredi miktarını ve taksit seçeneklerini sunuyor. Nihai tüketiciye yönelik kurgulanan bu çözüm, banka kartlarına online alışveriş sırasında kazandırdığı taksitlendirme seçeneği ile de bir ilk olma özelliğini taşıyor.  

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Online alışveriş aramaları yüzde 300 arttı

Google, 26 Ocak 2020- 26 Mart 2020 ile 26 Ocak 2021- 26 Mart 2021 tarihleri arasında yapılan milyarlarca arama sorgusunu inceledi. Verilere göre, yeniden açılma sürecinin güvenli bir şekilde gerçekleşeceğini düşünenler gezi, tatil ve yolculuk konularındaki arama oranlarını artırdı. "Yakınımda ziyaret edilecek yer" aramaları 2020 yılına kıyasla yüzde 200 arttı. "Yakınımdaki tatil kaçamakları" aramalarında önceki yıla göre yüzde 100, "uluslararası uçuşlar" için yapılan aramalarda yüzde 60 artış görüldü.

Erkeklerde yüzde 500, kadınlarda yüzde 200 

Tüketicilerin normalleşme sürecine girilirken dış görünüşlerini yenilemelerine yardımcı olacak stil ve güzellikle ilgili aramaları da dikkat çekti. "50 yaş üzeri saç stilleri" için yapılan görsel aramalarının sayısında 2020’ye göre yüzde 400 artış gerçekleşti. "Erkekler için basit saç stili" ile ilgili görsel aramalardaki artış yüzde 500 olurken, kadınların "kısa doğal saç kesimleri" için yaptıkları aramaların sayısında yüzde 200 artış gözlemlendi.

Lüks ürünlere merak yüzde 300 arttı

Tüketiciler pandemi döneminde birikimleriyle neler yapabileceklerini de araştırdılar. "Lüks modern" için yapılan görsel aramaların sayısında geçtiğimiz yıla göre yüzde 300 artış görüldü. "Nasıl yatırım yapılır" aramalarının ise 2020 verilerine kıyasla yüzde 70 yükseldiği belirlendi.

Büyümenin ön şartı dijitalde müşteriyi kazanmak 

Pandemi sürecinde ürün ve marka bazlı aramaların çeşitlendiğini belirten dijital performans ajansı EG Bilişim Teknolojileri CEO’su Gökhan Bülbül, “Mobil cihazlarına online alışveriş uygulaması indiren tüketiciler, uygulama arama oranlarını yüzde 300 artırdı. E-ticaretle ilgilenenlerin sayısının artması ‘alım satım uygulamaları’ aramalarının oranını yüzde 200 yükseltti. İşletmeler, tüketici davranışlarına uyum sağlama konusunda ciddi bir rekabet halindeler. Dijital dünyanın yoğun rekabet içeren ortamında, uzman ekibimizle çıktıları somut ve ölçümlenebilir dijital pazarlama stratejileri sunarak şirketlerin büyümelerine katkı sağlıyoruz.” açıklamasında bulundu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

“Miyomlarım Var Hamile Kalamam” Demeyin

Adet düzensizliği, adet sancısı, idrar kaçırma, kısırlık, düşük gibi birçok olumsuz tabloya sebep olan miyomlar rahime zarar vermeden cerrahi yöntemlerle çıkarılabiliyor. Özellikle miyom cerrahisi sonrası gebe kalmak da mümkün olabiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Boyraz, rahim çıkarılmadan yapılan miyom cerrahisi hakkında bilgi verdi.

40 yaşın üzerindeki her 3 kadından 1’inde miyom var
Miyomlar, rahimi oluşturan düz kas hücrelerinden köken alan, iyi huylu tümörlerdir ve kadınlarda pelvis bölgesinde en sık görülen tümörlerdir. 40 yaş üzerindeki 3 kadından birinde miyom saptanmaktadır. Her zaman belirti vermeyen miyomlar, özellikle büyük boyutlara geldiğinde bazı belirtiler ortaya çıkartabiliyor. Bu belirtiler şöyle sıralanabilir:

  • Anormal vajinal kanama (sık ve düzensiz adet görme)
  • Adet miktarının çok artması ve adetin normalden uzun sürmesi
  • Kasık ağrısı
  • Cinsel ilişki sırasında ağrı
  • Gebelik ile ilişkili sıkıntılar ve düşük
  • İdrar torbasına basıya bağlı sık idrara gitme, idrar yaparken zorlanma, idrar kaçırma
  • Kalın bağırsağa basıya bağlı kabızlık ve dışkılamada güçlük.

Şikayetlerinizi ertelemeyin
 
Şikayete neden olmayan miyomlar genellikle rutin jinekolojik muayenelerde saptanır. Bir şikayet oluşturmayan miyomlarda az da olsa kansere (sarkom) dönüşüm riski olabileceği için, boyut açısından düzenli takip önemlidir. Rutin takiplerde miyomlarda hızlı boyut artışı varsa, çeşitli şikayetler oluşturma durumu varsa tedavi gereklidir. Miyomlarda etkin bir ilaç tedavisi bulunmadığı için cerrahi yöntemlere başvurulmaktadır. Ancak cerrahi yöntemler özellikle hiç çocuk sahibi olmamış genç kadınlarda endişe oluşturabilmektedir. Genelde miyom ameliyatları sonrası rahime zarar verileceği ve bu nedenle gebe kalınamayacağı algısı kadınlarda hakimdir. 

Laparoskopik yöntemde ağrı daha az, iyileşme daha hızlı
Karında, büyük kesi ve yara izi olmadan miyom ameliyatı mümkündürMiyom tedavisinde uygun olan durumlarda laparoskopik cerrahi (kapalı yöntem) ile miyomektomi ilk seçenek olmalıdır. Laparoskopik miyomektomi cerrahisi ile karın içerisinde yapışıklıklar daha az olmakta, ameliyat sonrası ağrı daha az olmakta, iyileşme daha hızlı olmakta ve karında büyük yara izi olmamaktadır. 

Rahim koruyucu cerrahi
Günümüzde, oldukça genç ve gelecekte çocuk isteği olan kadınlarda, çok büyük boyutlarda miyom görülmektedir. Bu hastaların en büyük korkusu rahimlerine oluşabilecek zarardır. Hastaların en sık sorduğu sorular, ‘miyom için rahim alınması gerekli mi?‘, ‘rahime zarar gelir mi?‘ şeklinde olabilir. Miyom çıkartılması sırasında rahimde oluşabilecek bir zarar veya rahimin tamamen alınması genç hastaların gelecekte anne olma hayallerini de yok etmektedir. Ancak, miyom boyutu ne olursa olsun, sadece miyomun çıkartılması mümkündür. Miyom tedavisi için rahimin alınması gerekli değildir. Rahime zarar vermeden yapılan bir miyom cerrahisi sonrası gebe kalmada hiçbir sıkıntı olmamaktadır. Bu nedenle miyom ameliyatlarında cerrahi tecrübe çok önemlidir. Miyom ameliyatını yapan cerrahın deneyimi daha az kanama ve rahimin korunması için büyük önem taşır. 

Normal doğum da yapılabilir
Miyom koruyucu cerrahide miyom sayısı, miyom boyutları, miyomun rahim duvarında yerleştiği bölge iyice değerlendirilip, cerrahi buna göre planlanmalıdır. Tecrübeli ellerde, iyi bir ameliyat öncesi değerlendirme ile rahim korunarak miyomların çıkartılması mümkündür. Başarılı bir miyom ameliyatı sonrasında hamilelik açısından herhangi bir sıkıntı beklenmez. Yalnızca cerrahi geçiren kadınların ameliyat sonrasında 3- 6 ay arasında beklemesi önerilmektedir. Bu zaman diliminde rahim ve rahim duvarı güçlenir; yeterli dirence kavuşur. Miyomektomi ameliyatı sonrası genellikle sezaryen doğum tercih edilir. Ancak rahim dışına yerleşen veya saplı miyom gibi rahim duvarına zarar vermeyen durumlarda normal doğum açısından sıkıntı bulunmaz. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ritim Bozukluklarında Kalıcı Tedavi Sağlanabiliyor mu

Kalp sağlığı açısından en sık şikayet edilen konuların başında ritim bozuklukları geliyor. Üstelik her yaşta ortaya çıkan bu sorun basit bir nedenden kaynaklanabileceği gibi altta çok daha büyük bir sorunu gizleyebiliyor. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Tolga Aksu, hayati risk taşıyabilen ritim bozukluklarında da çarpıntı gibi çok önemsenmeyen bir belirtiyle kendini gösterebildiğini hatırlattı. 

Toplumda yüzde 20-30 sıklıkla görülen ritim bozuklukları her yaş grubundaki kişileri etkileyen oldukça yaygın bir durum. Bu sorunun hastada genellikle kalp çarpıntılarıyla kendini gösterdiğini anlatan Doç. Dr. Tolga Aksu, yaşanan bu durumun hastanın günlük yaşamını ciddi etkileyen bir durum haline gelebildiğini anlattı. Bazı ritim bozukluklarının hastada hayati risk yaratabileceğini de hatırlatan Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Tolga Aksu, “Daha basit nedenle ortaya çıkan ritim bozukluğu da hayati risk taşıyan da hastada benzer belirtiler gösterebiliyor. Her iki durumda da sadece çarpıntı hissi yaşanıyor. Bu nedenle altta yatan nedenin zamanında tespit edilmesi son derece önem taşıyor. Dolayısıyla biz hastalara, çarpıntı hissiniz hayatını etkiliyorsa mutlaka bir kardiyoloğa başvurması gerektiğini anlatıyoruz” diye konuştu. 

 “HER ÇARPINTI RİTİM BOZUKLUĞU DEĞİLDİR”

Bu noktada ritim bozukluğu ile çarpıntının ayırt edilmesinin önemli olduğunu belirten Doç. Dr. Tolga Aksu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çarpıntı hissinin hepsi ritim bozukluğundan kaynaklanmaz. Günlük yaşamda karşılaşılan birçok durum kalp hızının artmasına neden olabilir. Örneğin âşık olmak bile kalp hızının yükselmesine neden olabilen bir çarpıntı örneğidir. Sonuçta bunlar vücudun vermesi gereken fizyolojik bir yanıttır. Ritim bozukluğu değildir” diye konuştu. Doç. Dr. Aksu,  ancak ortada hiçbir sebep yokken ortaya çıkan çarpıntının ritim bozukluğu belirtisi olabileceğine dikkat çekti. 

“YAŞLILARDAKİ RİTİM BOZUKLUĞUNA DİKKAT” 

Ritim bozukluğunun her yaşta görülebildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Tolga Aksu, bu bozukluğun tipinin hastaların yaşına göre değiştiğini belirterek şunları söyledi: “Genelde gençlerde görülen ritim bozukluğu çoğunlukla kalp kulakçıklarından kaynaklanmaktadır. Bu durumda çarpıntılar iyi seyirlidir ve hastanın yaşam kalitesi bozulmakla birlikte hayati risk taşımaz. Ancak, ileri yaşlarda ortala çıkan ritim bozuklukları ise kalp karıncıklarından kaynaklanır ve bunlar çok önemlidir. Tehlikeli olarak tanımlanabilecek bu durum hasta açısından hayati risk oluşturabilir.”

 

ATRİYAL FİBRİLASYON FELCİN EN SIK NEDENİ

Dünya ve Türkiye’de atriyal fibrilasyonun en sık görülen kalıcı ritim bozukluğu olduğunu ifade eden Doç. Dr. Tolga Aksu, şu bilgileri verdi: “Atriyal fibrilasyon, 80 yaşın üzerindekilerde yüzde 20’nin üstünde, gençlerde ise yüzde 5 ile 10 arasında ortaya çıkıyor. Atriyal fibrilasyon felcin en sık görülen sebebidir. Atriyal fibrilasyona bağlı olan felçler boyundaki plaklardan atan pıhtılara bağlı olan felçlerden daha kalıcı problemlere yol açabilir. Dolayısıyla hastada atriyal fibrilasyon görüldüğünde çarpıntıya değil felç olasılığının ortadan kaldırılmasına odaklanılır. Hastanın risk profiline ve eşlik eden hastalıklarına göre kan sulandırıcı tedaviye başlanır. Felç riski ortadan kaldırıldıktan sonra nefes darlığı, göğüs ağrısı gibi ek şikâyetleri de dikkate alarak çarpıntısı tedavi edilir.”

 “YÜZDE 99 KALICI TEDAVİ SAĞLANABİLİYOR”

Ritim bozukluğunda yüzde 99 oranında kalıcı tedavi sağlanabildiğini vurgulayan Doç. Dr. Tolga Aksu, gençlerde görülen ve hayati risk taşımayan ritim bozukluklarının Kateter Ablasyon yöntemiyle tedavi edilebildiğini anlattı. Doç. Dr. Aksu sözlerine şöyle devam etti:  “İleri yaşlarda görülüp kalp karıncığından kaynaklanan bozukluklar ise kalp yetmezliği gibi farklı kalp hastalıklarıyla birlikte görülebildiği için tedavi yaklaşımı değişebiliyor. Bu durumda ablasyon ya da ilaç ya da ikisinin kombinasyonundan oluşan bir tedavi uyguluyoruz.” 

Radyo dalgaları verilerek yapılan ritim bozukluğu tedavisi olan Kateter Ablasyonla ilgili Doç. Dr. Tolga Aksu şu bilgileri verdi: “Bu yöntem ilaçlarla denetim altına alınamayan ritim bozukluklarında ya da hastaların yaşam boyu ilaç almayı istememeleri halinde uygulanır. İşlem temelde lokal anestezi ile iğne giriş yerleri uyuşturularak, bazı durumlarda da genel anestezi altında yapılır. Her hangi bir kesi yapılmadığı için günlük yaşama en fazla 2 gün gibi kısa bir süre içinde dönebilirler.”

KALICI RİTİM BOZUKLUĞUNU TETİKLEYEN DURUMLAR

Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Tolga Aksu, obezite, spor yapmamak, kolesterole dikkat etmemek, sigara içmek, alkol tüketmek gibi durumların kalıcı ritim bozukluğunu tetiklediğini belirterek özellikle alkol kullanmanın tedavide başarıyı büyük oranda azalttığını söyledi. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Tatilde alınabilecek COVID-19 önlemleri

2021 yaz mevsimini de 2020 yılında olduğu gibi COVID-19 pandemisi ile geçecek. Yaz döneminde insanların tatile çıktığını ancak COVID-19’un tatile çıkmadığını hatırlatan Anadolu Sağlık Merkezi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Elif Hakko, “Yaz tatilimiz boyunca kalabalık ortamlardan uzak durmaya, kendimizi ve sevdiklerimizi COVID-19’dan korumaya devam etmeliyiz. COVID-19’dan korunma planımız yoksa, tatil planımız da eksik demektir” açıklamasında bulundu.

Kısıtlamalarla geçen bir kış mevsiminin ardından tatil dönemi başladı. Tatilde önlem alınmış, güvenilebilecek yerlerde konaklamanın kuşkusuz hayati önem taşıdığının altını çizen Anadolu Sağlık Merkezi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Elif Hakko, “Bu yaz da geçtiğimiz yıl olduğu gibi konaklama için yazlık ev, karavan, çadır, yayla ve tekne gibi alternatifleri tercih edilebilir. Mümkün olduğunca kalabalık ortamlardan kaçınmaya devam edilmeli” hatırlatmasında bulundu.

Virüs deniz ve havuzdan bulaşmaz

Yaz aylarının gelmesiyle deniz ya da havuza girmenin riskli olup olmadığı konusunun merak edildiğini söyleyen Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Elif Hakko, “Unutulmamalı ki virüs, doğru oranda klorlanmış havuz suyuna ya da denize girmekle bulaşmaz. Ancak sudan çıktıktan sonra güneşlenirken sosyal mesafeye dikkat etmeli, kişiye özel havlular kullanılmalıdır. Ayrıca kullanacağınız şezlongların da temizlendiğinden emin olunmalı. Ortak kullanılan alanlara temas ettikten sonra eller maskeye, yüze, ağız ve burna değdirilmemeli, mutlaka yıkanmalı” dedi. 

Uçak veya otobüste maskeyi çıkarmayın

Uçak veya otobüs yolculuklarında maskelerin kesinlikle çıkarılmaması ve kurallara uygun olarak maskenin takılması gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Elif Hakko, “Kalabalık alanlarda kapı kollarına dokunduktan sonra ellerinizi mutlaka dezenfekte edin. Bekleme alanlarında sosyal mesafeye dikkat edin. Koltuğa oturduğunuzda oturduğunuz koltuğun kol kısımları ve masayı dezenfekte edin. Eli temizlemeden maskeye veya yüze temastan kaçının. Yanınızda yedek maske bulundurun. Çocuklarınızı virüs konusunda bilgilendirin; onlara hijyen kurallarını ve doğru maske kullanımını anlatın. En önemlisi örnek olun” açıklamasında bulundu.

COVID-19’a karşı kendinize yapacağınız 9 iyilik 

Yaz tatilinde de bağışıklık sisteminin önemsenmesi gerektiğini vurgulayan Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Elif Hakko, COVID-19’a karşı daha güçlü bir bağışıklık için 9 öneride bulundu: 

  • Vücut direnciniz için sağlıklı beslenin.

Şeker ve karbonhidrat tüketiminize dikkat edin. Unutmayın ki, sofra şekeri ve şekerle yapılan yiyecekler, ihtiyacımız olmadığı gibi bağışıklık sistemimizi de baskılıyor. 

  • Uykunuza dikkat edin.

Uyku kalitesi ve süresi, iyi çalışan bir bağışıklık sistemi için çok önemli. Bunun için de erişkinlerin günde en az 7 saat, çocukların ise 12 saat uyumaları uygundur. 

  • Egzersiz yapın.

Yapılan bilimsel çalışmalara göre düzenli yapılan orta şiddetteki egzersizler vücuttaki antikor oranını artırıyor. Bu nedenle yürüyüş ve evde yapılacak basit egzersizlerle bağışıklık sisteminizi destekleyin. 

  • Bol su tüketin.

Bu, vücuttaki toksinlerden arınmak ve metabolizmayı canlandırmak için önemli.

  • Mevsimlere dikkat edin.

Mevsim değişikliklerinde görülen üşütme, soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklardan korunun. Geceleri cam açık yatmamaya özen gösterin.

  • Maskenizi sık sık değiştirin.

Maskeniz kirlendiğinde ve nemlendiğinde yenisiyle değiştirmeye özen gösterin. 

  • Durumu kabullenin ve kendinize zaman ayırın.

Durumun düzelmesini beklemek kaygı seviyenizi artırabilir; onun yerine mevcut durumu kabullenip şu an yapmanız gerekenlere odaklanmanız daha sağlıklıdır. Evde olduğunuz sürelerde kendinize zaman ayırın.

  • Nefes egzersizleri yapın.

COVID-19’a karşı en önemli mücadele bölgesi solunum yolları ve akciğerler. Nefes eğersizleri, hastalık sebebiyle oluşan nefes darlığı semptomunun azaltılmasına ve kaygıyı azaltmaya destek olur.

  • Sigara içmeyin.

Sigara, akciğerleri hedef alan COVID-19’un akciğerlerde tutunmasını kolaylaştırdığı için özellikle pandemi döneminde tütün kullanımından uzak durun. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Effie Türkiye 2021’den Bepanthol ve Supradyn’e 3 Ödül

Dünyanın en prestijli pazarlama ve reklam etkinliği yarışması Effie’nin Türkiye ayağı sonuçlandı. “Reklamın Oscarları” olarak da bilinen Effie Türkiye 2021’de Bayer; Bepanthol “Her Gün Yeniden Her Gün Yenilen”, Bepanthol “Eller Eller” ve Supradyn “E-SPOR Efsanesi Olmaya Hazır Ol” kampanyalarıyla ödül almaya hak kazandı.

Ulusal ölçekte güçlü pazarlama sonuçlarına ve etkinliğine sahip reklam kampanyalarını ödüllendiren Effie Türkiye’nin bu yılki kazananları açıklandı. Bayer Tüketici Sağlığı, Bepanthol ve Supradyn markaları ile üç ödül birden kazandı. 

Bepanthol, Güzellik Ürünleri ve Kişisel Bakım Ürünleri Kategorisinde Zirvede

Reklamcılar Derneği ve Reklamverenler Derneği tarafından ortak olarak düzenlenen Effie Türkiye 2021’de Bepanthol, “Güzellik Ürünleri ve Kişisel Bakım Ürünleri” kategorisine damga vurarak iki ödüle birden uzandı. Her Gün Yeniden Her Gün Yenilen kampanyası Altın Effie alırken, Eller Eller kampanyası Gümüş Effie’ye layık görüldü. 

Supradyn, Effie’nin En Etkili İşlerinden Birine İmza Attı 

Supradyn ise “Spor Kulüpleri, Spor Sponsorlukları ve Markalı Spor Etkinlikleri” kategorisindeki Supradyn’le Espor Efsanesi Olmaya Hazır Ol kampanyası ile Bronz Effie kazanarak yarışmaya adını yazdırdı. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yaşından büyük gibi davranmak çocukta ters kimlik etkisi yaratıyor

Erken  ergenlik dönemi ile ilgili birçok ebeveyn çocuğu için çeşitli kaygılar taşıyor. Ebeveynlerin özellikle çocuklarının cinsel olarak daha erken bir dönemde uyaranlara maruz kalacakları ya da cinsel olarak zorlanabilecekleri ile ilgili kaygılar taşıdıklarını belirten uzmanlar, olası istismar risklerine karşı çocukların bilgilendirilmesi ve kendilerini nasıl ifade edebileceklerinin öğretilmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Uzmanlar, yaşından büyük davranmanın çocukta ters kimlik etkisi oluşturabildiği için ebeveynlerle öğretmenler arasındaki iş birliğinin önemine dikkat çekiyor.

 

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Çiğdem Yektaş, erken ergenlik döneminde görülen sorunlardan bahsetti ve ebeveynlere önemli tavsiyelerde bulundu.

Ergenlik dönemindeki psikolojik sorunlara müdahalelerin oldukça önem taşıdığını söyleyen Doç. Dr. Çiğdem Yektaş, erken dönemde başlayan fiziksel değişiklikler ebeveynler ya da çevre tarafından fark edildiği anda çocuğun bu konuyla ilgili endokrinoloji uzmanına ya da bu konuda çalışan bir kliniğe yönlendirilmesi gerektiğini kaydetti.

Süreç içerisinde çocukla ilgili yapılacak ayrıntılı değerlendirmelerin, multidisipliner bir yaklaşım gerektirdiğini belirten Doç. Dr. Çiğdem Yektaş, “Çocuğun sadece hormon profilinin çıkarılması ya da bedensel değişimlerinin takibi değil buna eşlik eden güçlükler ya da zorlukların da değerlendirilmesi, çocuğun bu değişimleri nasıl kavramsallaştırdığı, nasıl anlamlandırdığının da mutlaka gözden geçirilmesi çok önemli. Ayrıca ebeveynin de konuyla ilgili açık bir şekilde bilgilendirilmesi ve kaygılarının giderilmesi aynı şekilde büyük önem taşıyor” dedi.

Ebeveynlerin kaygıları var

 

Ebeveynlerin özellikle çocuklarının cinsel olarak daha erken bir dönemde uyaranlara maruz kalacakları ya da cinsel olarak zorlanabilecekleri ile ilgili bazı kaygılar taşıdıklarını vurgulayan Yektaş, “Bu kaygıları taşımakta da oldukça haklılar. Dolayısıyla olası istismar riskinin hem ebeveyn hem de çocukla paylaşılması, bedenin korunması, kendini nasıl ifade edebileceğini çocuğa öğretilmesi, aynı zamanda ailenin de bu konuda bilgilendirilmesi ve gerekli görülüyorsa mutlaka ruhsal destek alınması çok önemli. Ebeveynin kaygılarının dinlenmesi ve sağlıklı bilgilendirme yapılmasının önemli olduğunu düşünüyoruz” dedi.

Bu davranış ters kimlik etkisini pekiştiriyor

 

Toplumda çok yapıldığı için bu durumun ters kimlik etkisini pekiştirdiğine dikkat çeken Doç. Dr. Çiğdem Yektaş, “Bu konu çok önemli çünkü fiziksel değişimin çok erken başlaması ile birlikte çevre tarafından da çocuğun sanki daha büyük yaşta bir çocukmuş gibi davranmasına zorlanması söz konusu olabiliyor. Bunu fark etmeden hem ebeveynlerin yaptığını hem de okul ortamında yapılabildiğini görüyoruz. Dolayısıyla ebeveynler ve okul ortamı ile iş birliğinin bu noktada çok önemli olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

Çocuğa şeffaf ve anlışılır dille anlatılmalı

Doç. Dr. Çiğdem Yektaş, çocuk ile şeffaf ve anlaşılır bir dille konuşulması gerektiğini vurguladı ve sözlerini şöyle tamamladı:

“Çocuğa var olduğu kronolojik yaşıyla uygun davranışların sergilenmesi, yaşına uygun kurallar ve sınırların konulması, eğer sosyal medya kullanıyorsa sosyal medya hesaplarının bu noktada yine yaş dönemi ile uygun olarak kullanılmasının sağlanması ya da takibinin uygun şekilde yapılması gerekir. Hangi arkadaş ortamlarına katıldığı, kimlerle görüştüğü, yapmak istediği denemeler noktasında eğer risk görülüyorsa bu konuda çocukla bilgi paylaşımı, çocuk açısından olası riskleri ve bunların sonucunda ruhsal problemleri önleme noktasında büyük önem taşıyor. Eğer riskli davranışlar varsa, uygunsuz denemeler söz konusuysa, cinsel gelişimi ile ilgili sorunlar yoğunlukla baş etme güçlüklerine sebep oluyorsa bu noktada sadece bir endokrinoloji uzmanı ya da bir çocuk hekimi takibi yetersiz kalabilir. Mutlaka ebeveynin çocukla birlikte bir çocuk – ergen ruh sağlığı biriminde takip edilmesini ve gerekli müdahalelerin yapılmasının uygun olacağını söyleyebiliriz.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı