Aylık arşivler: Haziran 2021

Pandemide süt, peynir ve yoğurt tüketimi arttı

Türkiye’de koronavirüs ile mücadele kapsamında alınan tedbirler sebebiyle evlerde kalmaya devam ederken salgın yüzünden iş ve çalışma hayatımız dışında ev hayatımız ile yeme içme alışkanlıklarımızda da köklü değişiklikler yaşandığı gözleniyor.

 

Evde çalışma koşulları gereği kısmen geç saatlerde yataktan kalktığımız ve sabah kahvaltısını bir fincan kahve ya da çay ile geçiştirdikten sonra öğle saatlerine doğru kurduğumuz kahvaltı masası öğle yemeklerinin sona ermesini sağladı. Uzun süren kahvaltı masalarının en çok tüketilen ürünleri başta peynir olmak üzere, süt, yoğurt ve kaymak oldu.

 

Türkiye’de 65 yıldır kaliteli ve lezzetli süt ve süt ürünleri sunan Teksüt, pandemi döneminde bağışıklık sisteminin hepimizin sağlığı için önemli olduğu pandemi günlerinde yemek yeme alışkanlıklarımızın değiştiği yönündeki gözlemlerini aktardı. Koronavirüs tedbirleri kapsamında evlerde çalışanlar yataktan daha geç kalkarken, sabah kahvaltıları ise öğle yemeklerinin yerini aldı. Daha uzun süren kahvaltı masalarının en sevilen ürünleri ise, peynir, süt, yoğurt ve kaymak oldu. 

 

Teksüt Yönetim Kurulu Üyesi Arda Aksaray, pandemi döneminde iş ve çalışma hayatımız kadar ev hayatımızın aynı zamanda yeme içme alışkanlıklarımızda da köklü bir değişiklik yaşandığını gözlemlediklerini aktardı. Müşterilerinden gelen talepleri dinleyerek daha kaliteli ürünler geliştirmek için 65 yıldır aralıksız çalıştıklarını söyleyen Aksaray, pandemi döneminde bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinin önemli olduğunun anlaşılmasıyla birlikte vitamin ve mineral deposu süt ve süt ürünlerine talebin arttığını belirtti.

 

Öğlen kurulan kahvaltı masaları

Arda Aksaray, edindikleri izlenimlere ve müşterilerden aldıkları geri dönüşler göre sabah kahvaltısının bir kahve ya da çay ile geçiştirildiğini söyleyerek şöyle devam etti: “Kahvaltı masaları artık öğle saatlerinde kuruluyor. Hem daha uzun masada kalınıyor hem de çalışmaya devam ediliyor. Bu sebeple kahvaltı masalarının en çok aranan ürünleri başta peynir, süt, yoğurt ve kaymak satışlarında artış yaşanıyor. Daha az hareket ettiğimiz ve kilo dengemizi bozacak yiyeceklerle kaçamak yaptığımız bugünlerde süt ve süt ürünleri bağışıklık sistemimizi destekleyen en önemli unsur. Sofralarımızdan süt ve süt ürünlerini hem kendimiz hem de çocuklarımızın sağlıklı gelişimleri için eksik etmeyelim ki pandemi sonrasında da sağlıklı bir hayat sürmeye devam edelim. 

 

Peynirde kalsiyum, magnezyum, fosfor var

Sağlıklı beslenerek, bağışıklık sistemini korumanın bu dönemde her zamankinden daha önemli olduğunu dile getiren Arda Aksaray, bunun için günlük öğünlerde süt ve süt ürünlerine mutlaka yer verilmesini tavsiye etti. 

 

Aksaray, “Süt ürünleri protein, kalsiyum, magnezyum, fosfor, B1, B2, B6, B12 gibi zengin vitamin ve mineralleriyle günlük beslenme ihtiyacına en güzel cevabı veriyor. Üstelik süt, yoğurt, ayran ve pek çok peynir çeşidiyle zengin bir seçenek yelpazesi sunuyor. Büyük veya küçük, herkesin sevebileceği bir süt ürünü mutlaka vardır” dedi. 

 

Sağlıklı yetişkin bireylerin her gün 3 porsiyon, çocuk ve gençlerin ise en az 2 – 4 porsiyon süt veya ürünlerini tüketmeleri uygun olur. Beslenme referans değerlerine göre bir orta boy kupa süt (250 ml), bir kase yoğurt (200 ml) ya da iki kibrit kutusu büyüklüğünde (ortalama 40-60 gram) peynir, bir porsiyon olarak değerlendirilebilir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yeni Porsche 911 GT3, Goodyear Eagle F1 SuperSport R ile satışa çıkacak

Goodyear’ın Eagle F1 SuperSport R model lastikleri, Alman lüks otomobil markası Porsche’nin 911 GT3 modelinin orijinal ekipmanlarından olacak. Goodyear'ın ultra-ultra yüksek performanslı (UUHP) lastik portföyü içerisinde yer alan Eagle F1 SuperSport ürün grubu, SuperSport, SuperSport R ve SuperSport RS olmak üzere üç farklı versiyon halinde satışa sunuluyor.

Eagle F1 SuperSport R, pistte ve yolda üstün yol tutuş ve direksiyon hassasiyeti sağlıyor. Kuru zeminde olağanüstü performans sağlayan yüksek sürtünme özelliğine sahip malzeme yol tutuşunu artırırken, lastiğin diş deseninin iç oluklarında bulunan ve diş bloklarının ekstrem dönüş kuvveti altında deforme olmasını önleyen köprücükler, dönüşlerde mükemmel bir denge sunuyor. Lastik ayak izinin daha kararlı bir basınç dağılımı için optimize edilmesi de direksiyon hassasiyeti ve geri bildirimine olumlu etki sağlıyor.

Goodyear Orijinal Ekipman Yönetici Direktörü Hans Vrijsen: "Goodyear'ın motor sporlarındaki deneyimi, UUHP lastik geliştirme çalışmalarımızda önemli bir rol oynadı. Goodyear Eagle F1 SuperSport ürün grubu, günümüzde yollarda olan en yüksek performanslı araçların yol tutuş karakteristiğini yukarı çekmek için tasarlandı ve araç üreticisinin geliştirme sürecinde olan gelecekteki heyecan verici projeleri için geliştirildi.” şeklinde konuştu.

Hans Vrijsen ayrıca konuya dair şunları da ekledi: "SuperSport R, en zorlu fren mesafesi gereksinimlerini ve tur sürelerini karşılarken, aynı zamanda sürüş deneyiminin en büyüleyici unsurlarını kullanıcıya sunan yenilikçi malzeme ve teknolojileri bünyesinde barındırıyor. Bu özellikler, SuperSport R lastiklerini Porsche 911 GT3 için mükemmel seçim haline getiriyor." 

Yeni Porsche 911 GT3'ün ön lastikleri için 255/35ZR20, arka lastikleri için ise 315/30ZR21 boyutunda Goodyear Eagle F1 SuperSport R kullanılacak.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Magnum Caramel Gold’un haz dolu dünyası La Casa de Papel ile buluştu.

Magnum Türkiye ve Netflix iş birliğinde
Magnum Caramel Gold’un haz dolu dünyası
La Casa de Papel ile buluştu.

Magnum Türkiye bu yıl bir ilke imza atarak yeni reklam kampanyası için, dünya üzerinde büyük bir hayran kitlesine sahip olan Netflix orijinal yapımı La Casa de Papel ile iş birliği yaptı. La Casa de Papel ruhu ve ikonik elementlerinin Magnum Caramel Gold’un haz dolu dünyası ile buluştuğu reklam filminde, başarılı oyuncu Dilan Çiçek Deniz bambaşka bir Magnum kadını olarak karşımıza çıkıyor. 

Kreatif süreçlerden prodüksiyona kadar tüm aşamaların Netflix ekipleriyle birlikte yürütüldüğü reklam filmi; La Casa de Papel’in ana temalarından biri olan soygun kurgusunda Magnum Caramel Gold peşinde haz dolu bir macerayı konu alıyor ve ‘Bu haz peşinden koşmaya değer’ diyor. Yeni Magnum Caramel Gold’un peşinde gizemli bir yolculuğu konu alan reklam filminde, Dilan Çiçek Deniz, Magnum Caramel Gold dolu bir kasaya ulaşmaya çalışıyor.

Dilan Çiçek Deniz bambaşka bir Magnum kadını…

Deniz iş birliğiyle ilgili, ‘Magnum kendime yakın bulduğum, haz dolu dünyasıyla, yaptığı lokal ve global projelerle heyecanla takip ettiğim bir marka. Magnum Caramel Gold’un yeni reklam filminde yer almam için teklif geldiğinde çok heyecanlandım. Sonrasında projenin detayları, hikayesi, Netflix ve La Casa de Papel iş birliğini öğrendikçe mutlaka içinde yer almak istedim. Böylesine önemli bir iş birliğinin bir parçası olmaktan, son derece keyifli bir çekim süreci sonunda çıkan, bu haz ve macera dolu reklam kampanyasında yer almaktan çok mutluyum.’ dedi. 

İki seriden oluşan reklam kampanyasının ilk filmi Magnum’un yepyeni ürünü Caramel Gold’u odağına alırken, ikinci film Magnum’un her yıl heyecanla beklenen araba promosyonuna odaklanıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Mutfağın yeni starı Yayla Yemek Hazır Gümüş Effie ödülü kazandı

Yayla; katkısız, koruyucusuz, ev yemeği tadında Yemek Hazır ürünlerini Murat Boz’un yer aldığı eğlenceli reklam filmleriyle tanıtıyor. Yayla Yemek Hazır serisinin ilk filmi, yaratıcı iletişim stratejisi ve sahadaki başarısıyla, reklam ve pazarlama dünyasının en prestijli yarışma etkinliği olan Effie’nin “Gıda” kategorisinde Gümüş Effie ödülünü kazandı.

 

 

Reklamcılar Derneği ve Reklamverenler Derneği’nin Effie Worldwide Inc. İşbirliği ile düzenlediği ve bu yıl 13.’sü yapılan Effie Türkiye ödüllerinde kazananlar belli oldu. Reklam ve pazarlama dünyasının en prestijli yarışma etkinliği olan Effie’de, Yayla Yemek Hazır’ın Murat Boz’un oynadığı ilk reklam filmi “Gıda” kategorisinde Gümüş Effie ödülüne layık görüldü. Yayla Yemek Hazır’a ödülü, yaratıcı iletişim stratejisi ve sahadaki başarısı getirdi.  

 

Lezzeti ve 2 dakikada kolayca hazırlanması ile “Mutfağın Yeni Starı” olan Yayla Yemek Hazır, Murat Boz’un yer aldığı eğlenceli reklam filmi ile dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Being Çözüm imzası taşıyan esprili reklam filminin yapımcılığını Organic Films, yönetmenliğini Kıvanç Baruönü üstlendi. 

 

Ev yemeklerinden oluşan ve iki dakikada hazırlanabilen Yayla Yemek Hazır ürünleri, yoğun hayat temposunda sağlıklı çözümlere pratik bir şekilde ulaşmak isteyenlere çorbadan pilava, makarnadan hoşafa kadar ev yapımı tadında pek çok lezzetli alternatif sunuyor. Katkısız ve koruyucusuz Yemek Hazır ürünleri, BPA’sız özel ambalajları sayesinde raf ömrü boyunca tazeliğini ve lezzetini kaybetmiyor. 

 

Yayla, insanların hayatını kolaylaştıran ürünleri ile zamansızlıktan yakınan çalışan kadın ve erkekler, tek başına yaşayanlar, öğrenciler, okuldan eve geldiğinde karnı acıkanlar ya da yemek yaparken pratik ürünlerle hem zamandan kazanmak hem de sofralarını zenginleştirmek isteyen herkese hitap ediyor. 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

LASİD'den güvenli trafik meselesine bilimsel yaklaşım

Lastik Sanayicileri ve İthalatçıları Derneği, trafik güvenliğine yeni bir bakış açısı getiren                                      Güvenli Trafik Akademik Eser Projesi’ni, LASİD Yönetim Kurulu üyeleri ve akademisyenlerle tanıttı

Akademisyenlerin tespit ve çözüm yaklaşımlarını içeren 11 eserden oluşan ve konuya bilimsel pencere açan proje; trafik düzenleyicileri, uygulayıcıları başta olmak üzere kamu ve ilgili kurumlarla paylaşılacak. Kitaplaştırılan proje, bilimsel yazılı bir referans kaynak olması açısından önem taşıyor

LASİD Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Kürkçü ‘’Projemizin trafik güvenliğiyle ilgili atılacak adımlara ilham olacağına inanıyoruz’’ derken, Proje Danışmanı Doç Dr. Ilgın Gökaşar ‘’Trafik güvenliği çok hızla değişen dinamik bir konu. Toplumun alışkanlıklarından, nüfus artışı ve yerel özelliklere, teknolojik gelişmelere kadar çok fazla değişkeni var. Çözümler üretiliyor ancak bu hızlı değişimden dolayı yetersiz kalabiliyor. Bu durumda sığınılan bir kavram var; ‘Trafik canavarı’. Oysa konuya bütüncül bakan, sistemli bir ulusal yol emniyeti programına ihtiyaç var. Hatayı sürücüye yüklemek yerine sorunun temelde çözümü için yol kusurlarının giderilmesi, mühendislik tedbirlerine öncelik verilmesi, teknoloji gelişmelerden faydalanılması, kanunların günün sorun ve şartlarına göre güncellenmesi, suç ve ceza ekseninden çıkarılıp doğru bilinçlendirmenin sağlanması gerekiyor. Bilimsel yaklaşımlarıyla bu kitap, bu meselede bir rehber olacaktır’’ diye konuştu

 

Dünyada her yıl 1.350.000 insan yollarda araba kullanırken, bisiklete binerken veya yürürken hayatını kaybediyor. Yaklaşık 50 milyon insan da ciddi yaralanmalarla sakat olarak yaşamak zorunda kalıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün raporlarına göre 2030’da ölüm nedenleri sıralamasında beşinci sıraya yükselmesi beklenen trafik kazaları, bir başka deyişle günde ortalama 3.700 civarında ölüme ve 137.000 yaralanmaya sebep oluyor.

Yapılan araştırmalara göre; güvenli trafik sağlanmazsa, acil önlemler alınmazsa bundan sonraki on yıl içinde gelişmekte olan ülkelerde 6 milyon kişi kazalarda ölecek ve en az 60 milyon kişi de sakat kalacak veya yaralanacak.

İlham verecek yazılı bir kaynak

Kurulduğu günden bu yana "güvenli trafik" ve "doğru lastik" bilincinin kamuoyunda yaygınlaşması için çalışmalar yürüten Lastik Sanayicileri ve İthalatçıları Derneği LASİD, bu hayati konuya yeni bir bakış açısı kazandırmak hedefiyle adım attı. Türkiye lastik sektörünün önde gelen üretici ve ithalatçı markalarını temsil eden sektör derneği, 1 yılı aşkın süredir üzerinde çalışılan Güvenli Trafik Akademik Eser Projesi’ni hayata geçirdi. LASİD Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Kürkçü, projeyi online düzenlenen lansman toplantısında duyurdu: ‘’Trafik güvenliği konusunda ilk kez bu kadar kapsamlı ve geniş katılımlı akademik bakış açısı bir araya geldi, yazılı ve kalıcı bir referans kaynak yaratılmış oldu. Projemiz sorunları teşhisle birlikte akademisyenlerimizin çözüm yaklaşımlarını da içeriyor’’ dedi.

LASİD Genel Sekreteri Erdal Kurt proje kapsamında Bilim Seçici Kurulu tarafından seçilen 11 akademik eserin kitaplaştırıldığını, bu kitapların referans kaynak olarak ilgili tüm kurumlarla paylaşılacağını kaydederken; derneğin önceki dönem yönetimini üstlenen Cevdet Alemdar ise ‘’Bu hayati konuda elimizi nasıl taşın altına koyarız, diye araştırırken yazılı çok fazla kaynak olmadığını gördük, proje bu fikirle doğdu. İstedik ki yayadan sürücüye, trafik düzenleyicilerden uygulayıcılara, yasa koyuculardan denetleyicilere kadar her kesimin başvurup yararlanacağı güvenli bir kaynak olsun’’ diye konuştu. Toplantıda konuk konuşmacı olarak yer alan Cevdet Alemdar, ‘’Proje için duyduğumuz heyecanın, ortak trafik kültürümüze ve konunun tüm paydaşlarına aynı heyecanla katkı sağlamasını ve trafik güvenliğiyle ilgili atılacak adımlarda ilham olmasını diliyorum’’ dedi.. 

Projenin akademik danışmanlığını yapan, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ilgın Gökaşar ise şunları söyledi: ‘’Trafik güvenliği sadece ulaştırma alanında çalışanları değil toplumun her kesimini etkileyen ve önem verilmesi gereken bir konu. İlgili kurumlar ve toplum bu projeye sahip çıktıkça, LASİD’in attığı bu adım çoğalarak büyüdükçe güvenli trafik bilinci ve kültürü de gelişecek; trafik kazalarının önüne geçilmesinde hızlı sonuçlar almak mümkün olacaktır. Trafik güvenliği çok hızla değişen dinamik bir konu. Toplumun alışkanlıklarından, nüfus artışından coğrafi ve yerel özelliklere, teknolojik gelişmelere kadar çok fazla değişkeni var. Çözümler üretiliyor, yollar yapılıyor ancak sorunun dinamik oluşu sebebiyle yetersiz kalıyor. Bu yüzden “trafik canavarı” kavramına sığınılmış. Oysa ki hatayı sürücüye yüklemek yerine sorunun temelde çözümü için yol kusurlarının giderilmesi, mühendislik tedbirlerine öncelik verilmesi, teknoloji gelişmelerden faydalanılması, kanunların günün sorun ve şartlarına göre güncellenmesi, suç ve ceza ekseninden çıkarılıp doğru bilinçlendirmenin sağlanması gerekiyor. Bilimsel yaklaşımlarıyla bu kitap, bu meselede bir rehber olacaktır.’’

LASİD Güvenli Trafik Kitabı’nda neler var?

LASİD Güvenli Trafik kitabı; kamuoyunda genellikle ‘sürücü hatasıyla’ eşleştirilen ‘trafik güvenliği’ kavramına bilimsel bir bakış açısı kazandırıyor, kapsamlı yazılı bir kaynak oluşturması açısından da önem taşıyor. İlgili görsel ve grafiklerle tasarlanan kitap güvenli bir trafik için Türkiye ve dünyadaki teknolojik gelişmeler, yollarımızın iyileştirilmesinin önemi ve yol problemleri için çözüm önerileri, 1950’den günümüze ülkemizde uygulanan yasal düzenlemeler, yol
kullanıcılarının güvenliğini sağlamak için çeşitli yöntemler ve bilinçlendirme faaliyetlerinin önemi gibi konuları içeren 11 akademik eserden oluşuyor. LASİD Güvenli Trafik kitabına lasid.org.tr web sitesinden erişim mümkün olacak.  

 

Resimaltı: LASİD Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Kürkçü’nün açılışını yaptığı Güvenli Trafik Proje tanıtım toplantısında LASİD Yönetim Kurulu üyelerinden Continental Türkiye Genel Müdürü Ali Okan Tamer, Hankook Genel Müdürü Junjong Cho, Pirelli Türkiye Genel Müdürü Gian Paolo Gatti Comini, Prometeon Türkiye, Orta Doğu, Afrika, Rusya Genel Müdürü Antonio Dolgetta da yer aldı.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Lenovo’dan rekor seviyede yıllık kâr ile güçlü performans

Teknoloji devi Lenovo, 2021 yılının ilk çeyrek sonuçlarıyla grup cirosunu önceki yıla göre 48 artırarak 15,6 milyar dolar ciro elde etti. Lenovo aynı zamanda yıllık 60 milyar dolar ciroyu aşarak tüm seneyi rekorla kapadı. Lenovo, Türkiye’de de dünyadaki büyük başarısını sürdürerek 2020-2021 finansal yılında cirosunu 51 artırdı. Lenovo, 2021 yılının ilk çeyreğini de 27, 9 pazar payı ile birinci sırada kapadı.

Lenovo Türkiye’nin güçlü performansı 

2020-2021 finansal yılında cirosunu 51 artıran Lenovo Türkiye, 2021 yılının ilk çeyreğinde  güçlü bir performans ortaya koyarak IDC sonuçlarına göre ilk çeyreği  27,9 pazar payı ile birinci sırada kapadı. Toplam kurumsal PC pazarında 42,3, toplam tüketici PC pazarında 18,3, toplam dizüstü bilgisayar pazarında 28,7 ve toplam masaüstü bilgisayar pazarında 26,1 paya sahip olarak tüm segmentlerde birinci sırada yer aldı.  

Global düzeyde rekor üstüne rekor 

Dünyanın ve Türkiye’nin lider teknoloji şirketlerinden Lenovo, hem 2021 yılının ilk çeyrek sonuçları, hem de tüm mali yıl sonuçlarıyla şirketin tamamında olağanüstü büyüme ile rekor seviyede sonuçlar elde etti.  Rekor sonuçlar, 3A (Akıllı IoT, Akıllı Altyapı ve Akıllı Çözümler) kurumsal stratejisine uygun olarak faaliyetlerini çeşitlendirmeye ve dönüştürmeye devam eden grubun esnekliğini ve dengeli, tutarlı ve sürdürülebilir bir büyüme ortaya koyma kabiliyetini ortaya koydu. 

Son iki yıldaki en yüksek artış hızları 

2021 yılı ilk çeyrek grup cirosunu önceki yıla kıyasla 48 artırarak 15,6 milyar dolara ulaştı. 380 milyon dolar vergi öncesi gelir ve 260 milyon dolar net gelirle sırasıyla 392 ve 512 artış gösteren kârlılık, son iki yıldaki en yüksek artış hızını kaydetti. 2021 yılı ilk çeyrek sonuçlarına göre şirket mali yılını da rekorla kapatırken, yıllık grup cirosu 60 milyar doları geride bıraktı. Lenovo, yıllık grup cirosuyla da bir önceki mali yıla kıyasla 10 milyar dolardan fazla artış sağladı. Yaklaşık 1,8 milyar dolar vergi öncesi gelir ve 1,2 milyar dolar net gelirle kârlılık, hem vergi öncesi, hem de net olarak 70 artışla çok daha güçlü bir performans sergiledi. 

Lenovo CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı Yang Yuanqing, sonuçlar hakkında şöyle konuştu:

"Geçtiğimiz çeyrekte yaklaşık son on yıldaki en hızlı büyümemizi kaydettik ve mali yılı 60 milyar dolar ciroyu geride bırakarak ve kayda değer bir kârlılık artışıyla rekor kırarak kapattık. Bu tarihi rakamlara ulaşmamızda en büyük etken, net bir strateji, yenilikçi ürünler, operasyonel mükemmellik ve yeni normalde yeni ihtiyaçları karşılamaya yönelik küresel-yerel bir modelden oluşan temel yetkinliklerimizden faydalanmamız oldu. Geleceğe baktığımızda, uzun vadeli sürdürülebilir büyüme sağlamak için bilgi tüketimi artışı, altyapı yenileme ve uygulama yenileme trendlerinin oluşturduğu büyüme fırsatlarını yakalayarak önümüzdeki yıllarda daha da akıllı bir gelecek inşa edeceğiz."

Çift haneli ciro artışı 

Lenovo, 2021 ilk çeyrek sonuçlarıyla tüm temel iş gruplarında eş zamanlı çift haneli ciro artışıyla rekor kırdı. Bu doğrultuda; Bilgisayar ve Akıllı Cihazlar Grubu (PCSD) önceki yıla göre 46 artışla 12,4 milyar dolar ciro elde etti ve tüm zamanların en yüksek oranı olan 6,7 ile en iyi mali yıl son çeyrek performansına ulaştı. Tüm bölgelerde PCSD cirosunda çift haneli büyüme oranları elde edilirken, bilgisayar satış hacmi piyasa ortalamasının ötesine geçerek şirketin bilgisayar kategorisinde dünya birinciliğini pekiştirdi.

Tablet satışları da piyasanın yaklaşık üç katı büyüme hızıyla geçtiğimiz yıla göre 157 artış gerçekleştirdi. Yüksek büyüme hızına sahip üst sınıf segmentler (Oyun, İnce ve Hafif Cihazlar, Chromebook, Görüntü Cihazları) piyasa ortalamasının üzerinde büyüme gösterirken, iki-üç haneli büyüme oranlarıyla güçlü bir büyüme ortaya koydu. 

Mobil İş Grubu (MBG) cirosu önceki yıla göre 86 ile rekor bir artışla 1,54 milyar dolara ulaşırken, Motorola'nın satın alınmasından bu yana rekor bir değer olan 21 milyon dolar vergi öncesi gelir elde etti. Veri Merkezi Grubu (DCG) cirosu bir önceki yıla göre 32 artışla 1,6 milyon dolara ulaşırken beş yıl üst üste piyasa ortalamasının üstünde büyüme sergiledi. Kârlılık bir önceki yıla göre 4,4 puan arttı.

“Bulut Hizmet Sağlayıcı” faaliyetleri geçtiğimiz yıla kıyasla 73 artış ile piyasa ortalamasının 61 puan üstünde bir performans sergiledi. “Sunucu, Depolama, Yazılım Tanımlı Altyapı, Yazılım ve Hiper Bütünleşik Alt Yapı Çözümleri/Yapay Zeka” kategorilerinde rekor düzeyde mali yıl son çeyrek cirosu elde edildi. Geleneksel depolama çözümleri geçtiğimiz yıla göre 73 artış ile özellikle öne çıkan bir kategori oldu. Gelişmekte olan “Uç Nokta faaliyetleri” gelecekte büyüme yönünde güçlü sinyaller vermeye başladı. 

Rekor büyüme 

Dönüşüm faaliyetleri de hizmetler ve yazılım cirosunda* devam eden, geçtiğimiz yıla kıyasla 44 artışın etkisiyle rekor büyüme kaydett
i. Yönetilen Hizmetler cirosu* (DaaS, TruScale) yaklaşık iki katına çıkarken, Çözümler cirosu* geçtiğimiz yıla kıyasla 65 artış gösterdi.

Mali yılda elde edilen önemli başarıda en büyük etken, net bir strateji, ürün inovasyonu, operasyonel mükemmellik ve Küresel/Yerel faaliyet modeli temel yetkinliklerinden faydalanılması oldu. Sadece bir yıl gibi bir sürede 10 milyar dolar veya 20 artış gösteren grup cirosu, ilk kez 60 milyar doların ötesine geçti. Akıllı Cihazlar Grubu (PCSD ve MBG) 20, Veri Merkezi Grubu 15 ciro artışı elde etti. Grubun Hizmet odaklı dönüşümü hızla devam ediyor. Yazılım ve Hizmetler cirosu, grubun toplam cirosunun iki katı hızla, önceki yıla göre yaklaşık 40 artış göstererek 4,9 milyar dolar ile rekor kırarken, grup cirosunun da 8'ini* oluşturuyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Dijital Dönüşümün 2021 Karnesi

Vergi uyumluluğu ve vergi yazılımları konusunda dünya ölçeğinde lider konumundaki Sovos’un Türkiye Satış Direktörü Ali Bulut, dijital dönüşüm sürecini değerlendirdi.

 

2020 yılı Türkiye özelinde dijital dönüşümün artacağı bir yıl olması öngörülürken, Covid-19 salgını ile içerisinden geçilen süreçte, dijitalleşmede 10 yılda görülmesi beklenen gelişmelerin son bir yıl içinde gerçekleştiği görüldü.

Bu kapsamda Sovos Türkiye Satış Direktörü Ali Bulut, “2020 yılı, dijital dönüşüm açısından önemli gelişmelere sahne oldu. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), 19 Ekim 2019 tarihinde yayımladığı Genel Tebliğ ile 2020’nin e-dönüşüm yılı olacağının sinyallerini erkenden vermişti. Covid-19 salgını ile dijitalleşmenin artan ivmesi sonucu şirketler zorunlu e-belge kullanımına geçişin yanında, dijital dönüşüm kapsamında e-belge uygulamalarını kullanmaya başladı. Salgın sebebiyle e-ticaretin artması da e-belge kullanımını artırdı. Şirketlerin, e-dönüşüm uygulamalarının özellikle zaman, maliyet ve iş gücü açısından verimliliği artırdığını keşfetmesiyle e-belge türlerine olan talep de yükseldi” dedi.

Dijital Dönüşüm 2021’de de Hız Kesmeyecek

2021 yılı içerisinde yakın zamanda GİB tarafından açıklanması beklenen yeni bir regülasyon bulunmadığının altını çizen Bulut, mevcut uygulamalarda güncelleme yoluna gidilerek kapsamların genişletilebileceğini dile getirdi. 

Bu kapsamda son olarak sağlık hizmetleri sağlayıcılarına e-fatura ve e-arşiv fatura zorunluluğu getirilirken, e-döviz alım satım belgesinin (E-Dasb) kapsamı genişletildi. E-adisyon ile ilgili eşik sınırı ve zaman çizelgeleri ise GİB tarafından ilan edilecek. Zorunlu belgeler kapsamında olmasa da e-gider pusulası önümüzdeki yıllarda kullanım alanı artabilecek e-belge türleri arasında yer alıyor.

Şirketler zorunluluk kapsamında ya da gönüllü olarak iş süreçlerinde dönüşüme gidecek

Verginin giderek dijitalleşmesinin de şirketleri dönüşüme uyum sağlamaya yönlendirdiğini dile getiren Ali Bulut, “Şirketler vergilendirme, işlem uyumu için sürekli kontrol, vergi raporlama ve vergiye ilişkin daha pek çok konuda eksiksiz ve bağlantılı çözümlere erişmek için servis sağlayıcıları ile iş birliğini tercih ediyor. Dijital dönüşüm şirketlere zaman, maliyet ve iş gücü açısından verimlilikte artış getirirken, global servis sağlayıcılarını çözüm ortağı olarak seçen şirketler gerek yurt dışı gerekse de yurt içi pazarlarda daha da avantajlı konuma geliyor” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yeşil bir gezegen için sürdürülebilir teknolojiler geliştiriyor

Evden uzaya kadar birçok farklı alanda faaliyet gösteren Mitsubishi Electric, sürdürülebilirlik çalışmalarıyla gelecek nesillere yeşil bir dünya bırakmayı hedefliyor.
 

100 yıldır evden uzaya kadar birçok farklı faaliyet alanında öncü teknolojiler geliştiren Mitsubishi Electric; enerji verimli, çevreci, yenilikçi ürün ve hizmetleriyle sürdürülebilir bir dünya için çalışıyor. Yeşil bir şirket olma felsefesinin ışığında gerçekleştirdiği global ölçekli yeniliklerle dikkat çeken şirket, Üç Çevresel Eylem İlkesi’ne dayanan “Çevresel Sürdürülebilirlik Vizyonu 2050” kapsamında doğa ile uyum içinde yaşayan, düşük karbonlu ve geri dönüşüm odaklı bir toplum oluşturmak için kritik önem taşıyan uygulamaları hayata geçiriyor. Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda da çalışan ve kurumsal ilkesi “Daha İyisi İçin Değişim” ruhuyla yol alarak dünya genelinde toplumların yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen Mitsubishi Electric, sürdürülebilirlik çalışmalarını her geçen yıl artırıyor. 5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında sürdürülebilir teknolojinin önemini vurgulayan Mitsubishi Electric Türkiye Başkanı Şevket Saraçoğlu, gezegenimiz ve yeni nesillere iyi bir dünya bırakmak için yaptıkları çalışmaları paylaştı.

Bir asırdır Changes for the Better (Daha İyisi İçin Değişim) ruhuyla dünya genelinde toplumların yaşam kalitesini artırmak için çalışan Mitsubishi Electric; fabrika otomasyonu sistemlerinden endüstriyel ve kolaboratif ileri robot teknolojilerine, CNC mekatronik sistemlerden asansör ve yürüyen merdivenlere, klimadan taze hava cihazlarına, veri merkezi soğutma sistemlerinden izleme ve yönetim sistemlerine kadar pek çok alanda öncü teknolojiler geliştiriyor.

 

İlklere imza atan ve bugünden geleceği gören inovatif çalışmalarında çevrenin her zaman öncelikli olduğunu söyleyen Mitsubishi Electric Türkiye Başkanı Şevket Saraçoğlu, 5 Haziran Dünya Çevre günü kapsamında şunları paylaştı: “Geçmiş 100 yılda gelecek nesillere olan sorumluluğumuzla çalıştık. Şirketimiz, 1960’ların başında çevre bilinci ciddi bir sorun olmadan yıllar önce, dikkatini çevreye duyarlı üretim tekniklerine çevirdi. Bugün de yeşil bir şirket olarak karbon salımını düşürmeye, geri dönüşüme dayalı bir toplum yaratmaya, biyolojik çeşitliliğe saygı duyarak doğaya uyum sağlamaya ve çevre bilincini artırmaya katkıda bulunmayı amaçlayan çalışmalar yürütüyoruz. 2021 yılında Japonya’da faaliyete başlamasının 100. yıl dönümünü kutlayan Mitsubishi Electric, dünya genelinde toplumların yaşam kalitesini artırmak için çalışırken çevreyi her zaman ajandasının ilk sırasında tutuyor.”

 

“Hava, kara ve su kaynaklarını kalbimiz ve teknolojilerimizle koruyoruz”

Gelecekte bir asır daha bir dünya devi olarak kalmanın yolunun sürdürülebilirlikten geçtiğine dikkat çeken Saraçoğlu; “Akıllı çözümlerle enerjiyi koruyan ve enerji üreten bir toplumun oluşmasına katkı sunan teknolojiler geliştirmek için çalışan şirketimiz, Nisan 2021 ve sonrasındaki uzun bir döneme odaklanan Çevresel Sürdürülebilirlik Vizyonu 2050 ile çevrenin korunmasına yönelik çalışmalar yapıyor. Vizyonumuzu ‘Herkes için daha iyi bir gelecek sunmak amacıyla hava, kara ve su kaynaklarını kalbimiz ve teknolojilerimizle korumak’ şeklinde ifade ediyoruz. Bu doğrultuda doğa ile uyum içinde yaşayan, düşük karbonlu ve geri dönüşüm odaklı bir toplum oluşturmak için kritik önem taşıyan uygulamalar hayata geçiriyoruz. Bu vizyonumuz; ‘çevre sorunlarını çözmek için çeşitli iş alanlarında farklı teknolojiler uygulamak’, ‘gelecek nesiller için iş inovasyonları geliştirmek ve uygulamak’ ve ‘yeni değerleri ve yaşam tarzlarını toplumla paylaşmak’ şeklinde sıralanan Üç Çevresel Eylem İlkesi’ne dayanıyor. Eylem planı kapsamında iklim değişikliği, kaynak geri dönüşümü ve tüm değer zincirinde çevre sorunlarını çözmek amacıyla çeşitli iş alanlarında farklı teknolojik kaynakları kullanıyoruz. Aynı zamanda, global çapta Birleşmiş Milletler tarafından 2016 ila 2030 yılları arasında ulaşılmak üzere belirlenen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda da çalışıyoruz. Bu hedeflerden ‘Ucuz ve Temiz Enerji’, yani ‘Herkes için karşılanabilir, güvenilir, sürdürülebilir ve modern enerjiye erişimi sağlamak’ en çok yoğunlaştığımız alanlardan biri… Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda şirket içinde eğitimler de düzenlemeye başladık. Çalışma arkadaşlarımızı sürdürülebilir gelecek konusunda bilgilendirmeyi ve bu anlayışı kurum kültürü haline getirmeyi hedefliyoruz” şeklinde açıklamalarda bulundu. 

 

“Yüksek enerji tasarrufuna sahip çözümlerimizle iddialı bir çözüm ortağıyız” 

Mitsubishi Electric olarak her zaman ‘Daha İyisi İçin Değişim’ felsefesiyle yol aldıklarını ifade eden Saraçoğlu  
sadece ürünlerinin teknolojisi, güvenilirliği ve kalitesiyle değil çevre duyarlılığı konusunda da fark yarattıklarını belirterek sözlerine şöyle devam etti; “Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ‘evden uzaya’ kadar faaliyet gösterdiğimiz tüm sektörlerde yüksek enerji tasarrufuna sahip çözümlerimizle öne çıkıyoruz. Türkiye’de çevre dostu binalar, fabrikalar ve altyapı projeleri için iklimlendirme, otomasyon, asansör ve yürüyen merdiven sistemleri alanlarında iddialı bir çözüm ortağıyız. 
Dünyanın en derin batırma tüp tüneline sahip Marmaray gibi hayatın içindeki projelerde de yer alıyoruz ve enerji verimliliği alanında yüksek katma değer sunuyoruz. AVM’ler, gökdelenler ve hastaneler gibi çok yüksek oranda enerjiye ihtiyaç duyan yapılarda ise kontrollü enerji yönetim sistemi uyguluyoruz.”

 

“Hızlı, verimli ve çevreci üretim imkânı sunuyoruz” 

Yeni endüstri evresinde hammaddenin daha verimli kullanılmasını, enerji yönetiminin çok daha planlı yapılmasını ve çevreyle dost üretim gerçekleştirilmesini en öncelikli konular olarak gördüklerini ifade eden Saraçoğlu; “Mitsubishi Electric olarak, enerji verimli ve çevreci fabrika otomasyon ürünlerimizle işletmelerde ve projelerde ciddi oranda enerji tasarrufu sağlıyoruz. Mitsubishi Electric'in Sanayi 4.0'a yanıtı olan dijital fabrika konseptimiz e-F@ctory ile fabrikalara çok daha hızlı, verimli ve çevreci üretim imkanı tanıyoruz. Üretimde çok ciddi maliyet tasarrufu sağlayan ve yönetimden üretim katına kadar tüm fabrika katmanlarını optimize etmek için ileri teknolojileri kullanan e-F@ctory, işletmelerin hem küresel rekabette hem de çevreci üretimde bir adım önde olmalarına katkı sağlıyor” dedi.  

 

“Yüksek teknoloji ve düşük enerji prensibiyle karbon salımını azaltıyoruz”  

Konut, ofis ve endüstriyel klima sistemleri alanında, sistem ömrünü tamamlayana kadar çevreye dost bir yaklaşımla maksimum enerji tasarrufu sağlayacak sorunsuz bir ürün yelpazesi sunduklarını belirten Saraçoğlu; “Yüksek teknoloji ve düşük enerji prensibiyle hareket ediyoruz. Bu doğrultuda, Avrupa Birliği’nin yeni Florlu Sera Gazları (F-Gaz) Yönetmeliği hedefleriyle uyumlu olan yüksek enerji verimliliğine sahip R-32 gazını ilk kullanan markalardan biriyiz. Hatta saf haliyle çevrede var olan doğal bir akışkan olması sebebiyle çevreye herhangi bir olumsuz etkileşimi bulunmayan karbondioksit akışkanlı sistemleri tasarlayarak daha yaygın kullanılması için çalışıyoruz. Bu sayede daha az soğutucu akışkan kullanarak verimi artırmayı, karbon salımını kısıtlamayı ve karbon ayak izini küçültmeyi amaçlıyoruz. Klima alanında yüzde 94’e varan geri dönüşüm oranıyla da dikkat çekiyoruz” diye konuştu.  

 

“Çevreyi korumak için değişen şartlara hızla uyum sağlıyoruz”

Milyonlarca insanın pandemiyle birlikte uzaktan çalışmaya ve eğitim görmeye başladığını ve tüm dünyada büyük miktarlarda verinin açığa çıktığını söyleyen Saraçoğlu; “Verilerin işlendiği ve saklandığı merkezlerdeki soğutma işlemi, sistemlerin güvenliği için büyük önem taşırken bu işletmelerde kullanılan enerji miktarının düşük olması çevrenin korunması açısından olmazsa olmaz. Enerji verimliliğinin ve kesintisizliğin büyük önem taşıdığı veri merkezi soğutma alanında güvenilirlikten ödün vermeden esnek ve hızlı modüler MULTIDENSITY ürünümüzle kolay işletim imkânı tanıyan soğutma sistemleri geliştirdik. s-MEXT hassas kontrollü klima ürünlerinde kullandığımız çevreye duyarlı, düşük küresel ısınma faktörü (GWP) değerine sahip soğutucu akışkanla sektörde bir ilk olmanın heyecanını yaşıyoruz” dedi. 

 

“CO2 salımını 2050 itibariyle yüzde 80'den fazla azaltmak hedefiyle çalışıyoruz”

Şirketin global olarak odaklandığı en önemli konulardan biri olan “İklim Değişikliği Tedbirleri” kapsamında; paydaşlarıyla iş birliği içinde yüksek düzeyde enerji tasarruflu ürünler, sistemler ve hizmetlerin yanı sıra yenilenebilir enerji faaliyetlerini yaygınlaştıracaklarını belirten Şevket Saraçoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Uluslararası sözleşmelere dayanan uzun vadeli hedeflere bağlı kalarak, ham madde satın alımından üretime, satıştan dağıtıma, kullanımdan geri dönüşüme kadar tüm değer zincirinde sera gazı salımının azaltılmasını destekliyoruz. Şu anda, CO2 salımını 2030 itibariyle yüzde 30 ve 2050 itibariyle yüzde 80'den fazla azaltmak hedefiyle çalışıyoruz. Tüm dünyada ürünlerin geri kullanımı ve onarımının yanı sıra atıkların azaltılması gibi kaynak geri dönüşüm sürecini destekliyoruz ve üretim sırasında oluşan plastik gibi atıkların yüzde 100 etkili kullanımını sağlamayı hedefliyoruz.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

AMD Computex 2021’de yeni mobil grafik işlemcilerini duyurdu

AMD, Computex 2021’de, yüksek performanslı oyunları daha üst seviyelere taşıyacak birçok güçlü yeni çözümünü tanıttı. Oyuncu dizüstü bilgisayarlarına birinci sınıf performans, büyüleyici görsellik ve sizi içine çeken deneyimler sunacak yeni AMD Radeon™ RX 6000M Serisi mobil grafik işlemciler duyuruldu. Seride, ultra yüksek hızlı 1440p oyunları mümkün kılan, dizüstü bilgisayarlar için en hızlı AMD Radeon GPU’su olan Radeon RX 6800M öne çıkıyor.

AMD, birkaç yıldır PC üreticileriyle çalışmasının bir sonucu olarak, yeni nesil üst seviye ve yüksek performanslı oyuncu dizüstü bilgisayarlar için AMD Advantage Tasarım Altyapısı’nı da duyurdu. Özel AMD akıllı teknolojileri ve gelişmiş sistem tasarımı özellikleriyle, AMD Radeon RX 6000M Serisi mobil grafik işlemciler, AMD Radeon Software ve AMD Ryzen 5000 Serisi mobil işlemcileri birleştiren bu yeni AMD Advantage sistemler, sınıfının en iyisi oyun deneyimleri için tasarlandı. AMD Advantage dizüstü bilgisayarların ilk örneklerinin bu ay satışa sunulması bekleniyor.

Bununla birlikte AMD, bir çözünürlük yükseltme teknolojisi olan AMD FidelityFX Super Resolution (FSR) teknolojisini de duyurdu. Yeni teknolojiyle birlikte seçili oyunlarda, 4K çözünürlükte 2.5 kata kadar saniyedeki kare sayısı yükseltilebiliyor. 

2021’de10’dan fazla oyun geliştiricinin FSR’yi önemli oyun ve oyun motorlarına eklemesi beklenirken, FSR’yi destekleyen ilk oyunların da bu ayın sonuna doğru piyasaya çıkacağı ifade ediliyor. 

AMD Radeon RX 6000M Series Mobile Graphics 

AMD Radeon RX 6000M Series mobil grafik işlemciler, en yeni AMD RDNA oyun mimarisi üzerine inşa edildi. AMD RDNA mimarisiyle karşılaştırıldığında aynı performans seviyesinde 1.5 kata kadar yüksek performans ve yüzde 43’e kadar daha düşük güç tüketimi sunuyor. Aynı zamanda yeni nesil dizüstü bilgisayarlara AMD Infinity Cache ve DirectX Raytracing (DXR) gibi gelişmiş teknolojiler de getiriyor. 

AMD Radeon RX 6800M, birinci sınıf 1440p/120 FPS performansı, gerçekçi görsellik sunan raytracing ve geleneksel efektlerle birlikte birinci sınıf 1440p/120FPS performans sunan bir grafik gücüne sahip. AMD Radeon RX 6700M ise yeni nesil gelişmiş oyuncu ve içerik üretimine yönelik dizüstü bilgisayarlarda 1440p/100 FPS oyun performansı, yeni seviyede görsellik ve verimlilik imkânı sağlıyor. AMD Radeon RX 6600M ise yüksek tazeleme oranına sahip 1080p/100 FPS oyun performansını hafif dizüstü bilgisayarlara getiriyor. Radeon RX 6000M serisi mobil grafik işlemciler, oyunculara birden fazla teknolojiyi de sağlıyor: 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Başarılı Bir Dijital Dönüşüm İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler

CLPA Türkiye Müdürü Tolga Bizel, dönüşüme ayak uyduramayan şirketlerin yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalabileceğini söyledi
 

Hayatın her alanında dijital dönüşüm artık bir tercih değil zorunluluk haline geldi. Sanayi 4.0, yapay zekâ, dijital ikiz, akıllı fabrika ve nesnelerin interneti gibi kavramların iş süreçlerine entegre olduğu bu yeni çağda dönüşüme uyum sağlayamayan işletme ve üreticilerin ayakta kalamama risklerinin tahmin edilenden daha büyük olduğunu belirten CLPA (CC-Link Partner Association) Türkiye Müdürü Tolga Bizel, başarılı bir dijital dönüşüm için dikkat edilmesi gereken noktaları paylaştı. Herkesin dijital dönüşümün bir parçası olduğunun farkında varması ve hazırlıklı olması gerektiğini söyleyen Bizel, bu yönde yapılacak yatırımların ülke ekonomisine de katkı sağlayacağını ifade etti.

 

Üretim başta olmak üzere hayatın her alanında dijital dönüşüm artık zorunlu hale geldi. Sanayi 4.0, yapay zekâ, dijital ikiz, akıllı fabrika, nesnelerin interneti, 5G teknolojisi ve siber güvenlik gibi kavramlar Türk sanayisini ve KOBİ’leri çok yakından ilgilendiriyor. Dijital dönüşüme başlayan ve bu konuda başarılı bir yol izleyen şirketlere bakıldığında onları başarıya götüren öncelikli faktörün doğru stratejiyi uygulamak ve yeterli bir bütçe ayırmak olduğunu söyleyen CLPA (CC-Link Partner Association) Türkiye Müdürü Tolga Bizel, dönüşümün sürekli hale geldiği bu yeni çağda dönüşüme uyum sağlayamayan işletmelerin ayakta kalmasının zor olduğunu belirtti. Bizel, başarılı bir dijital dönüşüm için dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında açıklamalarda bulundu.

 

Dijital dönüşüm yatırımları ülkemizin teknoloji hamlesindeki yerini güçlendirecek

Öncelikle dijital dönüşümde başarısızlığa yol açacak konularda çok dikkatli olunması gerektiğini ifade eden Bizel, “Bu sayede dijital dönüşümde izlenecek stratejiyi belirlemek ve emin adımlarla ilerlemek kolaylaşıyor. Dijital dönüşümde başarının engelleri arasında ilk öne çıkanlar, eski iş süreçlerini bırakmamak ve değişime direnme diyebiliriz. Dijital dönüşümü yanlış anlamak, hızlı ve esnek olamamak, üst yönetimden destek alamamak ve yetenek açığı da başarıyı engelleyen önemli faktörler arasında yer alıyor. Dönüşümde başarının anahtarını ise köklü değişikliklere açık olma, teknolojiyi doğru şekilde kullanma, yeni iş modellerini benimseme, yeniliklere ayak uydurabilecek nitelikli iş gücüne sahip olma ve değişen müşteri taleplerine hızlıca cevap verebilme şeklinde sıralayabiliriz. Kısacası; dijital dönüşümü hayata geçirirken panik yapmadan ve sağlam adımlar atarak geleceğe hazırlanmalıyız. Bu nedenle işletmelerde herkesin dijital dönüşümün bir parçası olduğunun farkında varması ve doğru bir yol haritasıyla ilerlemek gerekiyor. Dijital dönüşüme yapılacak yatırımlar sadece üreticiyi değil aynı zamanda ekonomimizi ve ülkemizin teknoloji hamlesindeki yerini de olumlu yönde etkileyecek’’ diye konuştu. 

 

 

Endüstriyel haberleşme süresini milisaniye seviyesine indiriyor

Günümüz tüketicilerinin kişiselleşmiş ürün taleplerine cevap verebilmek için fabrikaların en kısa sürede dijital dönüşüm süreçlerini başlatmalarının büyük önem arz ettiğini söyleyen Bizel, “CLPA’nın en yeni teknolojisi olarak bu noktada devreye giren ve Zaman Duyarlı Ağ (TSN-Time Sensitive Network) teknolojisinden yararlanan dünyanın ilk endüstriyel açık ağı CC-Link IE TSN, dijital dönüşümün gerekli kıldığı ihtiyaçların desteklenmesi konusunda büyük önem taşıyan endüstriyel haberleşmeyi sağlıyor. Sanayi 4.0 sürecinde robotlar dâhil üretim hattındaki tüm makine ve sistemlerin birbiriyle çok hızlı bir şekilde haberleşmesi gerekiyor. Endüstriyel iletişim ve kontrol teknolojisi CC-Link IE TSN, bu haberleşme süresini milisaniyeler seviyesine indiriyor. Saniyede 100 megabit ile haberleşebilen endüstriyel haberleşme sistemlerinden 10 kata kadar daha hızlı olan bu yeni nesil teknoloji sayesinde Sanayi 4.0’ın gereklerini yerine getirmek çok büyük ölçüde kolaylaşıyor. CC-Link IE TSN bu sayede üretimde rekabet gücünü arttırmaya katkıda bulunuyor’’ diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı