Aylık arşivler: Temmuz 2021

Gölbaşı Belediye Spor Kulübü Yaz Spor Okulları Başlıyor…

Gölbaşı Belediyesi’nin her yıl geleneksel olarak düzenlediği yaz spor okullarının yeni sezon kayıtları başladı. Şehit ve gazi çocuklarının ücretsiz olarak kayıt olabileceği kurslarda 6 branşta eğitim verilecek. 

Futbol, kick boks, judo, jimnastik, güreş, tekvando branşlarında eğitim verecek yaz spor okullarının kayıtları Gölbaşı Belediyesi Spor yerleşkesindeki Muhsin Yazıcıoğlu Gençlik Merkezi’nde yapılacak. Gölbaşı Belediyesi’nin düzenlediği yaz spor okullarına öğrenciler kayıt yaptırabilecek. Futbola 2007-2013 doğumlu öğrenciler katılabilirken; güreşe 2010-2013 doğumlu öğrenciler katılabilecek. Diğer branşlara alım ise eğitmenlerin yönlendirmesi ile yapılacak. Yaz ayı boyunca devam edecek olan kursların ücreti bir sefere mahsus 200 TL olacak ve haftada 2 gün eğitim verilecek. Sadece Güreş branşında haftada 5 gün eğitim imkânı sunulacak. Jimnastik ve futbol branşlarında yaz spor okullarına katılan öğrencilere şort, forma verilecek. Kurslar hakkında 485 54 65 numaralı telefonlardan bilgi alınabilecek. 

O Zaman Spor Vakti

Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek, öğrencileri yaz okullarına davet etti. Yaz okullarının çocukların tatillerini verimli şekilde geçirmeleri için fırsat olduğunu söyleyen Başkan Şimşek, “Yaz okullarında öğrencilerimiz dilediği branş da eğitim alma hakkına sahip olacak. 6 branşta spor eğitimi vereceğiz. Dersler, alanlarında uzman ve tecrübeli hocalar eşliğinde verilecek. Hedefimiz çocuklarımızın sportif yeteneklerini geliştirmek. Şehit ve gazi çocuklarımıza ücretsiz vereceğimiz kurslarımıza bütün öğrencilerimizi bekliyoruz” dedi.

Gölbaşı Belediye Spor Kulübü Başkanı Musa Şahin ise her zaman Gölbaşı halkının ve çocuklarının yanında olduğunu belirterek “Yeni yetenekler kazanmak için çocuklarımızı yaz okullarına davet ediyoruz” diye konuştu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

AXA Sigorta, Türkiye Espor Federasyonu’nun Hareketli Yaşam Sponsoru Oldu

Sağlıklı bireyler yetiştirme noktasında sporun önemine dikkat çeken ve sponsorlukları ile Türk sporunun önemli destekçilerinden olan AXA Sigorta, şimdi de Türkiye Espor Federasyonu’nun Hareketli Yaşam Sponsorluğu’nu üstlenerek fiziksel hareketliliğin önemi vurguluyor.

 

Türkiye’nin en köklü sigorta şirketlerinden AXA Sigorta, insanlığın gelişimi adına insanlar için önemli olanı koruma amacı doğrultusunda sağlıklı bireylerin yetiştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla yeni bir iş birliğine daha imza atarak Türkiye Espor Federasyonu’nun “Hareketli Yaşam Sponsoru” oldu.  Sponsorluk kapsamında AXA Sigorta doğası gereği izleyenlerin de oynayanların da daha az hareket ettiği bir spor dalı olan espora fiziksel hareketlilik getirmek için çalışacak. Fiziksel hareketlilik AXA Sigorta’nın kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarında önemli bir yere sahip. Kurumun Türkiye Voleybol Federasyonu ve Altınordu Futbol Kulübü ile 2018 yılından bu yana devam eden güçlü sponsorlukları bulunuyor.

 

AXA Sigorta CEO’su Yavuz Ölken bir sağlık markası olma hedefiyle çalışan AXA’nın bu alandaki çalışmalarını Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne dayandırdığının altını çizdi: “Dünyanın lider sigorta şirketi olarak küresel bir gücümüz ve büyük sorumluluklarımız var. BM Kalkınma Hedefleri’nin ‘Sağlıklı Bireyler’ maddesi kapsamında insanlara daha sağlıklı ve hareketli bir yaşam sürmeleri konusunda ilham verecek projelere destek veriyoruz. Bu yüzden 2021 yılı boyunca Türkiye Espor Federasyonu’nun “Hareketli Yaşam Sponsorluğu”nu üstleniyoruz. Profesyonel oyuncular günde ortalama sekiz saatlerini bilgisayar başında geçiriyor; fiziksel hareketliliklerinden ödün vermemeleri onlar için özel önem taşıyor. Esporcuların hayatına hareket katmak için AXAFit mobil uygulamamıza takım antrenörleri tarafından hazırlanan ve ekran başında zaman geçirirken yaşanabilecek fiziksel sıkıntıları önlemeye yardımcı özel içerikler eklemek, yayınlarda entegrasyon çalışmaları yapmak ve esporun sevilen isimleriyle iş birlikleri gerçekleştirmek gibi girişimlerimiz var. Önümüzdeki dönemde esporcuların ve espor severlerin hayatlarına daha fazla hareket katmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi.

 

Türkiye Espor Federasyonu (TESFED) Başkanı Alper Afşin Özdemir de iş birliğine yönelik yaptığı değerlendirmede esporun henüz oldukça yeni bir spor dalı olmasına rağmen genç nüfusuyla öne çıkan ülkemizde hızlı gelişim gösterdiğinin altını çizdi. Özdemir, “Hızlı düşünme, stratejik karar verme gibi önemli yetkinlikler kazandıran esporla ilgilenen gençlerimize, sağlıklarını bütünsel olarak korumaları konusunda bilinç kazandırmak, bu sporun ülkemizde sağlam temellerle ilerlemesinde önemli bir basamaktır. Federasyon olarak espora tutkun tüm gençlerimizin bilinçli esporcular olarak yetişmeleri temel önceliğimizdir ve bu nedenle Axa Sigorta ile hayata geçirdiğimiz  iş birliğini önemsiyoruz. Sporun sağlıklı nesiller yetiştirmekteki rolünü, günümüzde  değişen spor anlayışına uygun olarak yeni bir vizyonla çağa uydurmanın yeni yollarını oluşturuyoruz. Bu alanda atılan adımları da federasyon olarak destekliyoruz ‘’ diye konuştu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Castrol Ford Team Türkiye, Hitit Rallisi’ne genç ve gelecek vadeden pilotları ile hazır!

Türkiye’ye Avrupa şampiyonluğunu kazandırarak adını tarihe yazdıran Castrol Ford Team Türkiye, Ankara Otomobil Sporları Kulübü ve Kahramankazan Belediyesi iş birliğiyle, 5 yıllık aranın ardından 3-4 Temmuz tarihlerinde 47.’si gerçekleştirilecek Hitit Rallisi için hazırlıklarını tamamladı. Türkiye Ralli Şampiyonası’nın 2. ayağı olacak olan 47. Hitit Rallisi, Güvenç ve Başkent etaplarıyla Ankara Kahramankazan’da koşulacak.

 

Shell Helix Türkiye Ralli Şampiyonası’nın 2. ayağı olan Hitit Rallisi, 5 yıllık aranın ardından bu yıl 3-4 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Castrol Ford Team Türkiye, toplam uzunluğu 334,6 kilometre olan rallide, aynı zamanda Türkiye Historic Ralli Şampiyonası ve Şevki Gökerman Ralli Kupası için de puanlar peşinde koşacak.

 

3 Temmuz Cumartesi günü saat 12.00’de Bilkent Otel önünde start alacak ekipler, rallinin ilk gününde, Güvenç, Uçarı ve İnceğiz etaplarını geçerek saat 17.30’da ilk günü tamamlayacaklar. 4 Temmuz Pazar günü ise sabah 09.00’dan itibaren yeniden araçların başına geçecek olan ekipler, aynı 3 özel etabı bir kez daha geçerek, Bilkent Otel’deki finiş seremonisi ve ödül töreni ile ralliyi tamamlanmış olacaklar.

 

Castrol Ford Team Türkiye her yarışta daha da gençleşiyor

 

Ford’un yeni 4 çeker ralli otomobili ‘Fiesta Rally3’ Türkiye’de ilk defa Hitit Rallisi’nde yarışmak üzere start alacak. Otomobilin direksiyonunda ise ralli kariyerinin henüz başlarında olan genç ve gelecek vadeden Bursalı pilot Erol Akbaş oturacak. Akbaş'ın co-pilotu ise Castrol Ford Team Türkiye'nin genç yeteneklerinden Egemen Dural olacak. Hitit Rallisi'nde Castrol Ford Team Türkiye'de start alacak diğer bir yeni genç pilot ise 1999 doğumlu Efehan Yazıcı olurken, bu yarışa ‘Ford Fiesta R2’ ile katılacak Yazıcı’nın co-pilotu Harun Arslan olacak.

 

Hitit Rallisi'nde Emre Hasbay’ın co-pilotluğunu yapacak olan 1997 doğumlu Ali Emre Yılmaz da Castrol Ford Team Türkiye co-pilot kadrosuna yeni katılan isimlerin arasında yer alıyor. Castrol Ford Team Türkiye'nin genç ve yıldız pilotlarından Ali Türkkan ise bu yarışta sağ koltukta oturacak olan deneyimli co-pilot Aras Dinçer’in tecrübelerinden faydalanacak. Co-pilotluk kariyerine Ali Türkkan’ın doğduğu yıl olan 1999 yılında Ford takımında başlayan Aras Dinçer, tecrübelerini Ali Türkkan ile paylaşacak.

 

Castrol Ford Team Türkiye takımının 2 kez ‘gençler’ şampiyonluğuna sahip diğer bir genç pilotu olan And Sunman da kullandığı Fiesta R2 ralli otomobili ile hem gençler hem de iki çeker şampiyonalarında yarışacak isimler arasında yer alıyor.

 

Türkiye Historic Ralli Şampiyonası’nda 1974 model Ford Escort MK2 ile yarışacak

 

Yeni otomobiller ve genç pilotların yanı sıra 32 yaş üzeri otomobillerin yarıştığı Türkiye Historic Ralli Şampiyonası’nda Castrol Ford Team Türkiye adına 1974 model ’Ford Escort MK2’ ile yarışan motorsporlarının duayen ismi Kemal Gamgam da Türkiye Historic Ralli Şampiyonası’nda zirve mücadelesi verecek. Gamgam, Ford’a 1979 yılında ilk Dünya Ralli Şampiyonluğu’nu kazandıran otomobil olan Ford Escort MK2 ile puan peşinde koşacak.

 

Castrol Ford Team Türkiye, markalar, gençler ve iki çekerde şampiyonluk hedefliyor   

 

Desteklediği genç pilotları Avrupa ve Dünya Şampiyonalarında rekabetçi seviyeye taşımak ve Türk ralli sporunda yine daha önce kazanılmamış uluslarası şampiyonlukları Türkiye’ye kazandırmak amacı ile hareket eden Castrol Ford Team Türkiye, yeni yapılanması ile bu yıl, 2021 Türkiye Ralli Markalar Şampiyonluğu, 2021 Türkiye Ralli Genç Pilotlar Şampiyonluğu, 2021 Türkiye Ralli İki Çeker Şampiyonluğunu hedefliyor. 

 

Hitit Rallisi'ni kazanan tek baba oğul pilotlar: Serdar – Murat Bostancı

 

Hitit Rallisi'ni kazanan tek baba oğul pilotlar olan Serdar ve Murat Bostancı bu unvanlarını hala sürdürürken, efsane rallici Serdar Bostancı, son olarak Hitit Rallisi’ni 1996 yılında Ford Escort RS Cosworth aracı ile kazanmıştı. Oğlu Murat Bostancı ise 2016 yılında, babasından tam 20 yıl sonra Çorum’da gerçekleşen Hitit Rallisi'ni Ford Fiesta R5 aracı ile kazandı. O günden bu yana Hitit Rallisi bir daha yapılmadığı için Murat Bostancı, Hitit Rallisi'nin son kazananı unvanını koruyor.

 

2021 Türkiye Ralli Şampiyonası Takvimi:

  1. 3-4 Temmuz Hitit Rallisi Ankara (Asfalt)
  2. 7-8 Ağustos Yeşil Bursa Rallisi (Asfalt)
  3. 4-5 Eylül Ege Rallisi Denizli (Toprak)
  4. 25-26 Eylül Kocaeli Rallisi (Tolprak)
  5. 23-24 Ekim İstanbul Rallisi (Toprak)

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Selülit Tipi ve Dereceniz Tedavi Yöntemini Belirliyor

Halk arasında vücudun bacak, kalça gibi bölgelerinde ‘portakal kabuğu’ görünümü olarak bilinen selülit, kadınların 80-90’ında görülüyor.  Kadınların en önemli estetik sorunları arasında yer alan selülit, birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkarken, beslenme alışkanlığı ile yaşam tarzında değişiklik yapılmadan kalıcı şekilde yok olmuyor. Medikal ve cerrahi tedavi ile birlikte birçok tedavi yöntemi tek başına ya da kombine olarak uygulanabiliyor. Memorial Kayseri Dermatoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Ayşe Gökçe Tümtürk, selülit ile ilgili bilinmesi gerekenleri anlattı.

 

Çok oturmak ve dar kıyafetler selülite neden olabilir

Selülit, cilt yüzeyindeki portakal kabuğuna benzeyen düzensiz iniş ve çıkışlarla kendini belli eden estetik bir cilt sorunudur. En çok uyluk, kalça ve karın bölgesindeki deri ve deri altı yağ dokusunda oluşmaktadır. Homojen yani düz olmayan engebeli görünüm derinin altında biriken ve genişleyen yağ hücreleri ile cilt yüzeyine dik uzanan ve ‘septa’ adı verilen lifli bantların bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Selülitin en sık görülen nedenleri; hormonal değişiklikler, genetik faktörler, kilo alımı, kilo kaybı, sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam tarzı, sigara, alkol, kafeinli içecekler, karbonhidratlı beslenme ve yoğun tuz kullanımıdır. Bunların dışında dar kıyafetler ve çok fazla oturmak da selülite neden olabilir. 

 

Selülitin 3 derecesi

  • Birinci derece selülitlerde portakal kabuğuna benzetilen inişli çıkışlı görüntü, cildin sıkışmasıyla belirgin hale gelir. Ayaktayken ve yatar vaziyette selülit görüntüsü fark edilmez.
  • İkinci derece selülitler ise uzun süre ayakta durulduğunda ve bacak bacak üstüne atıldığında ciltte belirginleşir. Sıkışan ciltte, portakal yüzeyi tümsekleri ortaya çıkar.
  • Üçüncü derece selülitler, otururken ve sıkıştığında değil de yatay pozisyonda belirgindir. Bu selülitler ağrı yapabilir. Menopoz dönemindeki kadınlarda ağrılı bu durum görülebilir. Genelde bacakların uyluk bölümünde, karın, kol basen ve kalça bölgesinde ortaya çıkar.

Üçüncü derece selülitler ağrı yapabilir

Üçüncü derece selülitler, ağrı yapabilir. Özellikle menopoz dönemindeki kadınlarda ağrı oluşabilmektedir. Ağrı, selülitin bulunduğu bacaklar, karın, kol basen ve kalça bölgesinde ortaya çıkabilir. Selülitin; kadınlarda bacak, basen, kalça ve karın bölgesinde oluşması normaldir. Başka bir ciddi hastalığın belirtisi olmayan selülitler zamanla varislere, duruş bozukluklarına ve ciltte sarkmalara neden olabilir. Tedavi seçenekleri oldukça fazladır. Ancak vücutta biriken yağ dokusunun neden olduğu selülitten kurtulmak için yaşam tarzının değiştirilmesi gerekir. Spor ve diyet öncelikli seçenekler olmalıdır. Vücut sıkılaşması için kilo verme sürecinde ve sonrasında önerilen uygun spor, selülit tedavisinde önemlidir. Eğer spor ve diyet etkili olmuyorsa deforme olmuş yağ dokusuna odaklanan cihazlar ve işlemler ile cerrahi (liposakşın) seçenekleri düşünülebilir. Özellikle masaj mantığıyla çalışan cihazlar, uzun dönemde kan dolaşımını hızlandırıp birikmiş yağ dokusunu azaltmaktadır. 

Medikal tedavide selülit giderici kremler, radyofrekans, ultrason, karboksiterapi, vakum terapi, elektroterapi, pressoterapi, yağ dokusu arasındaki fibröz bantları yıkan lazer tedavileri ve artan yağ dokusunu eriten, dolaşımı düzenleyen mezoterapi gibi tedaviler tek başlarına ya da kombine olarak kullanılabilmektedir. 

 

Selülit tipi ve derecesine göre tedavi seçenekleri 

  • Lenfatik drenaj uygulaması: Özellikle bacaklarda yüzeyel dolaşımın bozulması sonucu lenfatik drenajın sağlanması amacıyla tüm bacak veya karına eşit miktarlarda değişik aralık ve değerlerle basınç uygulanması işlemidir.
  • Mezoterapi: 4 milimetrelik özel iğneler ve bir enjektör yardımıyla cildin orta tabakasına özel solüsyonların enjekte edilmesidir. Bu maddeler selülitli bölgeye doğrudan etki yapar ve vücut tarafından kullanılmayan yağ hücrelerini parçalayarak organizma tarafından tekrar kullanılabilir yağ durumuna getirir. Tedavinin amacı yağ hücrelerinin zarlarını parçalamak,  lenf ve kan dolaşımını rahatlatmak, lipoliz mekanizmasını tekrar harekete geçirmek, cilt yüzeyini iyileştirmektir. Haftada 1 veya 15 günde 1 uygulanacak 8-12 seans yeterlidir.
  • LPG: Cilde vakum uygulayarak “septa” adı verilen anatomik yapıları gevşetmeyi, uzatmayı ve hatta koparmayı amaçlayarak çalışan cihazlar selülit tedavisinde yer bulmuşlardır. LPG aspirasyon (emme) ve dönme aksiyonlarının birlikte kullanılarak deri ve deri altı dokulara negatif basınç uygulanması prensibine dayanan bir masaj metodudur.
  • Akupunktur: Vücudun çeşitli kilit noktalarına iğneler yardımıyla ulaşıp su ve yağ hücrelerini harekete geçirerek yok etme yöntemidir.
  • Ozon terapi: Yağ hücrelerini oksijen ile temizleyerek, yağların yakılmasını amaçlayan bir yöntemdir. Selülitli bölgeye uygulanan buhar banyosu sayesinde oksijen alt tabakaya kadar ulaşır ve kan dolaşımını hızlandırır.
  • Lazer tedavisi: Selülitli bölgeler üzerine uygulanan lazer ile kan dolaşımı hızlandırılır ve hareketsiz bölgeler harekete geçirilir. Geçirgenleşen yağ hücrelerindeki fazla yağ dinamik lazer ile akışkan, sıvı hale getirilir ve yağ hücrelerinin sağlıklı formuna dönmesi sağlanır.
  • Ultrason: Derinin altına doğru inilerek yağ hücrelerini parçalamayı sağlayan bir yöntemdir. Sadece selülitli bölgelerde değil küçük yağların tedavisinde de etkilidir. Bu yöntemle ses dalgalarının kavitasyon etkisiyle selüliti parçalaması veya depolarını azaltması sağlanır.
  • Basınç tedavisi: Hava basıncı ile kan ve lenf dolaşımını harekete geçiren bu yöntem, selülit tedavisinde çok etkilidir.
  • Lipoelektro: Çok ince ve uzun iğneler yardımıyla yapılan bu tedavide, elektro ile selülitli bölgelerdeki yağlar parçalanarak boşaltılmaya çalışılır.
  • Radyofrekans: Radyofrekans, cilt kollajen sentezini tetiklerken cilt altı yağ dokusunun incelmesini sağlar. Derin katmanlardaki selülit sebebi olan bantların gevşetilmesine neden olur.
  • Karboksiterapi: Karbondioksit gazı enjekte edildiği bölgede yağ hücrelerini parçalar, mikro dolaşımı ve dokuların oksijen kullanma potansiyelini artırır.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Tatil yolculuğunda araç kullanacaklar dikkat!

Uykuda onlarca hatta yüzlerce kez nefesin durması veya azalması ile hayatı tehdit eden bir hastalık olan uyku apnesi, tüm yaş gruplarında görülmekle birlikte erkeklerde 40 yaş sonrası, kadınlarda ise menopoz sonrası sık görülüyor. Uyku apnesinin yorgunluktan konsantrasyon bozukluğuna, inmeden kalp krizine hatta kansere dek bir çok ciddi hastalığa yol açabildiğini belirten  Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Göğüs Hastalıkları ve Uyku Uzmanı Prof. Dr. Ceyda Erel Kırışoğlu trafik kazalarını da 2- 6 kat artırdığını, bu nedenle tatil yolculuğunda araç kullanacakların dikkatli olmaları gerektiğini vurguluyor. Prof. Dr. Ceyda Erel Kırışoğlu, bu sinsi hastalığın yol açtığı sorunlara ve tedavisine dek önemli açıklamalarda bulundu; bir de uyku apnesi olup olmadığınıza ışık tutacak 7 sorudan oluşan test paylaştı…

Genellikle horlamanın eşlik ettiği, solunumun 10 saniyeden başlayıp bir dakikadan fazla durabildiği uyku apnesi dünyada ve ülkemizde son yıllarda giderek yaygınlaşan bir hastalık. Özellikle fazla kiloya sahip, sigara ve alkol tüketen, kalın boyun ve bel çevresine sahip olan kişilerde uyku apnesi riski çok daha yüksek oluyor.  Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Göğüs Hastalıkları ve Uyku Uzmanı Prof. Dr. Ceyda Erel Kırışoğlu “Kilodaki yüzde 10’luk artış orta- ağır uyku apnesi gelişme riskini 6 kat arttırırken, erkeklerde bel çevresinin 102, kadınlarda 89 cm’den fazla olması riski arttırır” diyor. Uyku apnesi yorgunluk, sinirlilik ve konsantrasyon bozukluğu başta olmak üzere bir çok soruna neden olarak günlük yaşantıyı olumsuz etkilerken, uykuda ani ölüme yol açabiliyor. Özellikle tatil yolculuğunda araç kullanacakların çok dikkatli olmaları, böyle bir sorunları varsa en kısa zamanda hekime başvurmaları gerektiğini belirten Prof. Dr. Ceyda Erel Kırışoğlu “Yapılan çalışmalar; uyku apnesinin gün boyu aşırı uyku hali, dikkat eksikliği ve konsantrasyon bozukluğuna neden olarak trafik kazalarında 2- 6 kat artışa neden olduğunu gösteriyor” diyerek tedavinin ertelenmemesi gerektiğini vurguluyor. 

İnmeden kalp krizine hatta kansere! 

Uyku apnesinin vücudun tüm sistemlerini etkilerken, tedavi edilmediğinde hayatı tehdit ettiğini belirten Prof. Dr. Ceyda Erel Kırışoğlu şöyle konuşuyor: “Uykuda sık tekrarlayan oksijen düşüş ve yükselişleri kalp ritminin bozulmasına, hipertansiyon, kalp krizi, inme, insülin direnci, tip 2 diyabet gibi hastalıklara yol açabilir. Düşük göz kapağı, göz içi basıncında artış, göz dibinde ödem, işitme azlığı, diş eti iltihabı, reflü, alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması, dirençli hipertansiyon, atar ve toplardamarlarda pıhtılaşmaya eğilim, cinsel istekte azalma, sperm kalitesinde bozulmaya neden olur. Dirençli hipertansiyon hastalarının yüzde 80’inde uyku apnesi eşlik ettiği gösterilmiştir. Bu hastalarda uyku apnesi tedavi edildiğinde kan basıncı düşer, kullanılan tansiyon ilacı sayısı azalır. Gebelerde erken doğum ve düşük doğuma yol açabilirken, fibromiyalji hastaları sıklıkla kötü uyku kalitesinden yakınırlar. Son yıllarda uyku apnesinin kanser gelişiminde de rol oynadığı gösterilmiştir. Akciğer ve kolon kanseri ile ilişkili bulunmuştur.”

 

xxxxxxxxxxxx Kutu Bilgisi xxxxxxxxxxxxxx

7 soruda uyku apnenizi test edin: 

1. Haftada 3 geceden fazla horluyor musunuz? Evet 2 puan, Hayır 0 puan

2. Horlamanız çok gürültülü mü? (Yan odadan duyulma) Evet 2 puan, Hayır 0 puan

3. Uykuda nefesiniz durduğu söylendi mi? Hayır 0 puan, Arasıra 3 puan, Sıklıkla 5 puan

4. Boyun çevreniz kaç cm? 

– Erkek 43 cm’den ince 0 puan, 43 cm’den kalın 5 puan, 

– Kadında 40 cm’den ince 0 puan, 40 cm’den kalın 5 puan

5. Yüksek tansiyon tedavisi aldınız mı? Evet 2 puan, Hayır 0 puan

6. Meşgul olmadığınızda sıklıkla uyuyakalır mısınız? Evet 2 puan, Hayır 0 puan

7. Araba kullanırken veya trafik ışığında beklerken ara sıra uyukladığınız oldu mu? Evet 2 puan, Hayır 0 puan

Sonuç: 

9 puan ve üzeri: Yüksek olasılıkla apneniz olabilir. Uyku çalışmasının gerekliliği açısından bir doktora başvurun.

6-8 puan: Belirsiz. Hekim tarafından klinik olarak değerlendirilmeli.

5 puan ve altı: Düşük olasılık

 

xxxxxxxxxxx Kutu Bilgisi xxxxxxxxxxxxx

Uyku apnesine karşı etkili 7 öneri! 

Uyku apnesinin günlük yaşam alışkanlıklarında bazı değişiklikler yaparak, sağlıklı bir yaşam tarzı benimseyerek önlenebileceğini belirten Prof. Dr. Ceyda Erel Kırışoğlu, o önlemleri şöyle sıralıyor;

  • Mutlaka kilo verin.
  • Bel çevrenizin kadınsanız 89 cm, erkekseniz 102 cm’den fazla olmamasına dikkat edin.
  • Her gün aynı saatte yatağa yatın ve sabah aynı saatte uyanın.
  • Karanlık ve sessiz odada uyuyun. Koltukta değil yatakta uyuyun.
  • Alkol ve sigara tüketmeyin.
  • Uyku ilacı, sakinleştirici ve kas gevşetici ilaçlardan uzak durun.
  • Yatmadan 3-4 saat önce yemek yemeyin.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Covid-19 tedavisi için ilaç çalışmaları devam ediyor

TÜBİTAK COVID-19 Türkiye Platformu bünyesinde ilaç yeniden konumlandırma çalışmaları ile belirlenen ve Prof. Dr. Serdar Durdağı’nın ana yürütücülüğünü yaptığı COVID-19’a karşı ilaç çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Geçtiğimiz ay başlatılan ve 380 gönüllü hasta üzerinde yapılması planlanan Faz-2 klinik çalışmaları; İstanbul, Ankara ve Samsun'daki 5 farklı merkezden yürütülüyor. 

TÜBİTAK COVID-19 Türkiye Platformu kapsamında yürütücülüğünü Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Bölümü ve Biyofizik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serdar Durdağı’nın yaptığı projede ilaç yeniden konumlandırma çalışmaları ile belirlenen Montelukast’ın COVID-19 Faz-2 klinik çalışmaları devam ediyor. BAU ve İstanbul Medipol Üniversitesi’nin ortaklaşa yürüttüğü projede astım ve alerji tedavisinde kullanılan Montelukast isimli ilacın COVID-19’a karşı etkinliği 5 farklı merkezde gönüllü hastalar üzerinde araştırılıyor.

“VİRÜSÜN HÜCRE İÇERİSİNE GİRİŞİNİ VE ÇOĞALMASINI ENGELLİYOR”

Projede astım ve alerji tedavisinde kullanılan “Montelukast”  isimli ilacın, preklinik testlerinde COVID-19 tedavisinde de güçlü bir etkiye sahip olduğu ve ilacın virüsün sağlıklı hücre üzerindeki etkisini 20 saate kadar ötelediği vurgulanmıştı. Virüsün hücreye girmesini ve hücre içerisinde çoğalmasını engelleyen molekül, aşı çalışmalarından sonra ilaç çalışmaları için de büyük umut oldu. Geçtiğimiz ay başlayan ve 380 gönüllü hasta üzerinde yapılması planlanan Faz-2 klinik çalışmaları halen İstanbul, Ankara ve Samsun’da 5 farklı merkezde devam ediyor. Önümüzdeki günlerde klinik çalışmanın yapılacağı merkez sayısının 9’a çıkarılması bekleniyor. 

Farklı hastalıkların tedavisinde kullanılan onaylı ilaçlardan ve klinik faz aşamalarında kullanılan ilaçlardan oluşturulan 15 bin molekül kütüphanesi arasından BAU Hesaplamalı Biyoloji ve Moleküler Simülasyonlar Laboratuvarında geliştirilen sanal tarama algoritmaları ile seçilen 25 moleküle biyokimyasal testlerin gerçekleştirildiğini açıklayan Prof. Dr. Serdar Durdağı, TÜBİTAK MAM’da gerçekleştirilen virüs nötralizasyon testlerinde, Montelukast’ın preklinik test sonuçlarına göre etkin olduğunu söylemişti. Durdağı, daha önce gerçekleştirdikleri simülasyonlarda ilacın İngiltere ve Güney Afrika varyantlarına karşı etkili olduğunu gösterdiklerini, yeni yapılan simülasyonlarda ise Montelukastın delta varyantına karşı da etkin olma potansiyeli taşıdığını vurguladı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Uzmanından ‘menisküs yırtığı’ uyarısı Spor yapılan zemine dikkat edilmeli

Sıklıkla yaşlılarda ve sporcularda görülen menisküs yırtığının erken teşhis edilmesinin önemine vurgu yapan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Onur Kocadal, tedavinin ardından özellikle sporcularda menisküs yırtığının tekrarlayabildiğini ve bu yüzden spor yapılan zeminin düzgün olması gerektiğini söyledi.

 

Menisküsün vücuttaki en önemli dokulardan biri olduğunu kaydeden Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Onur Kocadal, menisküs yırtığında erken teşhisin ve tedavinin önemine vurgu yaptı. Doç. Dr. Kocadal, menisküsün hasar görmesi durumunda dizin de büyük ölçüde hasar görebileceğinin altına çizerek, bu problemlerin önüne geçilmesi için yapılması gerekenleri de anlattı.

YAŞLILARDA VE GENÇLERDE DE GÖRÜLÜYOR

Menisküs yırtığının sıklıkla sporcularda ve dejenerasyona bağlı olarak yaşlılarda görüldüğünü aktaran Doç. Dr. Kocadal, “Menisküs yırtıkları hem yaşlılarda hem de gençlerde görülebilen yırtıklar. Yaşlılarda sıklıkla dejenerasyonuna, diz ekleminin yıpranmasına bağlı yırtıklar olurken; daha erken yaşlarda bir travma, hastanın belli bir anı işaret ettiği akut yırtıklar şeklinde ortaya çıkıyor. Daha çok sporcularda gözükmekle birlikte, herhangi birinin de yürürken yaşayabileceği bir yaralanma olduğu hatırlanmalı” diye konuştu.

Doç. Dr. Kocadal, menisküs yırtılması durumunda yaşanabilecek şikayetler ve belirtilerle ilgili şunları anlattı: “Sıklıkla menisküs yırtıkları oluşan kişilerde dizde kilitlenme, ağrı, yürüyememe, dizi tam açamama veya kapatamama gibi problemlerle karşılaşıyoruz. Menisküsler, dizin şok emici amortisörleridir. Eğer bu yapı olmazsa, kıkırdağımız da erken hasar göreceği için dolayısıyla dizlerimizin de erken hasar görmesine neden olur. Dolayısıyla erken teşhis edilip yırtık daha fazla ilerlemeden ve dizde kireçlenme gelişmeden müdahale etmek önem taşıyor.”

 

TEKRARLAMA RİSKİ VAR!

Menisküs yırtıklarında öncelikle yırtığın durumunun değerlendirildi tedavi yöntemleri hakkında bilgi veren Doç. Dr. Kocadal, “Yaptığımız değerlendirme sonucunda, yırtık eğer ciddi ve eklem içerisinde açılmışsa o zaman onu alma eğiliminde oluyoruz. Ancak menisküs, çok önemli bir doku olduğu için öncelikli niyetimiz onu dikip tamir etmek oluyor. Dolayısıyla korunabilecek bütün menisküs dokusunu korumaya çalışıyoruz.”

Menisküs yırtıklarının tedaviden sonra da tekrarlama olasılığı bulunduğunu hatırlatan Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Onur Kocadal, “Yırtık, aynı yerden oluşabileceği gibi farklı bir yerde de gelişebiliyor. Tamir ettikten sonra yaptığımız dikişlerin iflas etmesi gibi problemlerle de karşılaşabiliyoruz. Ancak yapılan tamirlerin yüzde 70’i başarılı oluyor” diye konuştu.

SPOR YAPILAN ZEMİNE DİKKAT

Doç. Dr. Onur Kocadal, menisküsün hasar görmemesi için alınabilecek önlemleri şöyle anlattı:

“Eğer dizde ağrı, takılma, kilitlenme, açamama gibi rahatsızlıklar söz konusuysa, öncelikle hekime başvurulması ve gerekli tedavinin uygulanması çok öneli. Ancak bir diğer önemli nokta ise yırtıkların önlenmesidir. Bunun için de günlük yaşam içinde alınabilecek bazı önlemler var. Bu önlemlerden biri de sporu doğru zeminde yapmak ve egzersize başlamadan önce mutlaka ısınmaktır. Menisküs yırtığı tedavisi yapıldıktan sonra da spora dönmek için çok aceleci davranılmamalı ve vücudu ve diz dinlendirilmeli.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Medyanın aşı karnesi: Türkiye en çok hangi aşıları konuşuyor?

Dünyada ve Türkiye’de aşılama tüm hızıyla devam ediyor. Üçüncü doz aşı uygulaması ve iki doz aşı arasındaki sürenin dört haftaya çekilmesi ile beraber aşılama hızının ivme kazanacağı öngörülüyor. 

Toplum bağışıklığı açısından hayati öneme sahip aşılar, medyada da oldukça sık konuşuluyor. 18 yaş üstü her bireyin aşılandığı Türkiye’de, uzmanlara göre toplum bağışıklığının oluşması için nüfusun yüzde 75’inin aşılanması gerekiyor. Ajans Press’in gerçekleştirmiş olduğu medya araştırmasına göre ise 1 Ocak-1 Temmuz 2021 tarihleri arasında Türkiye’nin en fazla konuştuğu aşılar sıralandı. Ajans Press’in 15 bine yakın yazılı basın ve web kaynağını taradığı araştırmada, Türk medyasında en fazla konuşulan aşı markasının Pfizer/Biontech olduğu tespit edildi. Uğur Şahin ve Özlem Türeci tarafından geliştirilen aşı 154 bin 224 haberle Türkiye’de en fazla konuşulan aşı markası oldu. Astrazeneca aşısı 101 bin 705 haberle ikinci sırada yer alırken, Covid sürecinde Türkiye’ye gelen ilk aşı olan Sinovac 92 bin 940 haberle üçüncü sırada yer aldı. Moderna aşısı 67 bin 471 haberde yer alırken, Rus aşısı Sputnik V ise 44 bin 320 haberle beşinci sırada yer buldu. 22 Haziran’da ismi duyurulan yerli aşımız Turkovac, o tarihten bugüne dek 6 bin 34 haberle gündemdeki yerini aldı.

DÜNYA NÜFUSUNUN YÜZDE 11’İ AŞILANDI

182.5 milyondan fazla vaka ve 3.9 milyonun üzerinde ölüme sebep olan Covid-19’u önlemek için tarihin en büyük aşılama süreci devam ediyor. Dünya genelindeki aşılama süreçleri incelendiğinde, şu ana kadar 3 milyar dozun üzerinde aşı yapıldığı belirtildi. Tüm aşıları tamamlanan nüfus 854 milyona ulaşırken bu rakamın dünya nüfusunun sadece yüzde 11’ine tekabül ettiği tespit edildi.

 

MARKA

YAZILI BASIN

WEB

TOPLAM

PFIZER/BIONTECH

12.069

142.155

154.224

ASTRAZENECA

7.422

94.283

101.705

SINOVAC

8.440

84.500

92.940

MODERNA

4.624

62.847

67.471

SPUTNIK V

3.194

41.126

44.320

TURKOVAC

465

5.569

6.034

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Imagine Dragons, Jax Jones ve Lil Yachty’den sevenlerine müjde!

Imagine Dragons – Wrecked 

 

Grammy ödüllü Amerikan pop rock grubu Imagine Dragons yeni single’ı “Wrecked”i müzikseverlerle buluştururken hayranlarına 3 Eylül’de yayımlanacak albümleri “Mercury – Act 1”ın müjdesini de verdi. Albümden paylaşılan ilk single “Wrecked”’in sözleri grup üyeleri Dan Reynolds, Wayne Sermon, Ben McKee ve Daniel Platzman’e ait. Uzun zamandır yeni albüm haberiyle gelmeyen Imagine Dragons “Mercury – Act 1” için usta yapımcı Rick Rubin ile bir araya geldi. “Mercury – Act 1” aşırı duygu yüklü kelimelerden uzak durarak samimi ve gerçek şarkı sözleriyle dinleyiciyi etkileyecek muhteşem bir albüm!

 

Jax Jones – Deep Joy

 

Daha önce BRIT ve Grammy ödüllerine aday gösterilen başarılı DJ, prodüktör ve multi enstrümantalist Jax Jones 4 parçadan oluşan yepyeni EP’si “Deep Joy”u Universal Music etiketiyle yayımladı. Dan Stacey ve Polydor Records ile ortak oldukları yeni plak şirketi WUGD ile piyasaya girmelerinin ardından yeni EP’si “Deep Joy Jax Jones için yepyeni ve umut dolu bir dönemin başlangıcını işaret ediyor.

 

Jax Jones Hakkında

 

Single’ları 3 milyon satarak 4 milyar dinlenen başarılı sanatçı Jax Jones’un Spotify aylık dinleyici sayısı ise 11 milyon. Mabel, Years and Years, Martin Solveig, RAYE, Stefflon Don, MNEK ve Madison Beer gibi isimlerle çalışan Jax Jones’un son kaydı “Snacks” 2019'un en çok satan dans albümü seçildi. Yetenekli şarkıcı modern İngiliz müziğinde yer etmekle beraber sıradanlığa meydan okuyan eserler ortaya çıkarmaya devam ediyor.

 

Lil Yachty – Love Music

 

Lil Yachty yeni parçası “Love Music”i müzikseverlerle buluşturdu! Amerikalı rapçi, şarkıcı ve söz yazarı genç müzisyen Lil Yachty’nin yeni parçası “Love Music” adından da anlaşılacağı üzere enerjisine bayılacağınız muhteşem bir aşk şarkısı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ferhan Şensoy hastaneye kaldırıldı

Oluşturulma Tarihi: Temmuz 02, 2021 00:24

Türk tiyatrosunun efsane ismi Ferhan Şensoy’un geçen ay yaptırdığı anjiyo sonrası bugün yara bölgesinde oluşan bir komplikasyon nedeniyle hastaneye kaldırıldığı öğrenildi. Şensoy’un sağlık durumuyla ilgili son bilgiyi kızı Derya Şensoy, sosyal medya hesabından paylaştığı bir mesajla verdi.

Haberin Devamı

Duayen tiyatro sanatçısı Ferhan Şensoy’e sağlık sorunları nedeniyle bir süre önce anjiyo yapılmıştı.

Ünlü tiyatrocunun anjiyoya bağlı olarak gelişen komplikasyon nedeniyle Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Şensoy’un buradaki tedavisinin ardından önlem amaçlı olarak özel bir hastaneye sevk edildiği öğrenildi.

Derya Şensoy, Twitter hesabından yaptığı açıklamada babasının sağlık durumuna ilişkin şu bilgiyi verdi:

“Babam Ferhan Şensoy, geçen ay damarlarıyla ilgili geçirdiği bir operasyon sonrası bugün yara yerinde oluşan bir komplikasyon yaşadı. Şu anda sağlık durumu iyi. Geçmiş olsun dilekleriniz için teşekkür ederiz.”

Gözden Kaçmasın

FERHAN ŞENSOY KİMDİR? 

Ferhan Şensoy 26 Şubat 1951’de Çarşamba, Samsun’da dünyaya geldi. Türk tiyatro, sinema ve televizyon oyuncusu; roman, deneme, günlük, televizyon dizisi ve film senaryoları yazarı, şair ve Ortaoyuncular tiyatro topluluğunun kurucusu olan usta isim Türk Tiyatrosu’nda kendine özgü bir yer edindi. Tek kişilik oyunu Ferhangi Şeyler, 1987 yılından beri aralıksız devam eden en tanınmış oyunu olan Şensoy, Kel Hasan Efendi’den günümüze gelen Ortaoyuncuları Kavuğu’nu Münir Özkul’dan devralmış ve Rasim Öztekin’e devretmişti.

Haberin Devamı

Galatasaray Lisesi’nde de bir süre okuyan Şensoy, 1970 yılında Çarşamba Lisesi’nden mezun oldu.

1971 yılında Grup Oyuncuları çatısında ilk profesyonel oyunculuk deneyimini yaşayan Şensoy, 1972-1975 yılları arasında Fransa ve Kanada’da tiyatro eğitimine ve çalışmalarına Jerome Savary, Andre-Louis Perinetti gibi isimlerle devam ederken Montreal’de Ce Fou De Gogol adlı oyunuyla 1975’te En İyi Yabancı Yazar ödülünü aldı. Yine Montreal’de Theatre De Quatre – Sous’da da, yönetmenliğini yaptığı, Harem Qui Rit isimli müzikalde oynadı. Aynı yıl Türkiye’ye döndü.

Nisa Serezli – Tolga Aşkıner Tiyatrosu’nda oyunculuk yapan Şensoy, yine 1976 senesi içinde, TRT’ye ve Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nda çeşitli skeçler yazdı. Stardust Gece Kulübü’nde, yazdığı Dedikodu Şov isimli bir kabare gösterisini, Adile Naşit, Perran Kutman, Pakize Suda, Sevda Karaca ve İstanbul Gelişim Orkestrası’yla sahneleyen Şensoy, aynı kulüpte, Arda Uskan’ın yazıp, Fuat Güner’in müziklerini yaptığı Kukla ve Kuklacı Kabare gösterilerinde rol aldı.

Haberin Devamı

1978’de, ilk kitabı Kazancı Yokuşu’nun yayınlanmasının ardından, yönetmenliğini Temel Gürsu’nun yaptığı Kızını Dövmeyen Dizini Döver ile ilk kez bir film çalışması yapan Şensoy, aynı yıl Mete İnselel ile Anyamanya Kumpanya Tiyatrosu’nu kurdu ve kendi eseri olan, İdi Amin Avantadan Lavanta oyununda rol aldı ve yönetmenlik yaptı.

Onlarca ödül alan sanatçı aynı zamanda çok sayıda kitap kaleme aldı. Televizyon dizileri ve sinema filmlerinde de yer aldı. 1988’de Derya Baykal ile evlenen Şensoy 2004 yılında boşandı. Müjgan Ferhan Şensoy ve Derya Şensoy adlı iki kızı oldu.

Kaynak : Hürriyet