Aylık arşivler: Ağustos 2021

BTP Bireysel menfaat için değil vatan ve millet menfaati için var

Bağımsız Türkiye Partisi’nde (BTP) kongre süreci devam ediyor.
2022’de büyük kongre hazırlığı yapılan partide ilçe kongreleri büyük bir hızla sürüyor.
Karabük Eskipazar ilçe kongresi BTP Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Lütfullah Önder ve MYK üyelerinin katılımıyla gerçekleşti.
Günay Dönmez’in Eskipazar ilçe başkanlığına seçildiği kongrede konuşan BTP Genel Başkan Yardımcısı Önder, “Türkiye’nin BTP'den başka dertlere derman olacak, sorunları çözecek başka bir ne bir kadrosu var, ne de bir partisi var. Bunu Haydar hocamızdan çok duyduk, 'Benim kadromun dünyada eşi benzeri yok' derdi.” İfadelerini kullandı.

BTP kadrolarının siyaset anlayışı

BTP’nin aynı anlayış ve inançla Hüseyin Baş liderliğinde yoluna devam ettiğini ifade eden Önder konuşmasına şöyle devam etti, “BTP bireysel menfaatinin önüne vatan millet menfaatini koymuş bir kadro ile çalışan bir partidir. Bu anlamda hakikaten dünyada örneği yok çünkü insanlar siyasete ikbal için girerler ve fırsatını bulduğu andan itibaren de gönlü, kafası ne için çalıştıysa orada da bunu gerçekleştirmek için uğraşır. Maalesef böyle, siyaset çok kirlendi ama bize Haydar hoca öyle bir kadro bıraktı ki… Bu kadro siyaset yapıyor kendi bireysel menfaati için değil tam aksine herkes kendi cebinden koyuyor. O,  ülke, vatan, millet menfaati için siyaset yapan bir nesil bıraktı.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

AKUT, Akdeniz yangınında 251 cana destek oldu

Ülkemizin Güney Ege ve Akdeniz kıyı şeridini etkisi altına alan büyük yangın felaketi ile mücadele devam ediyor. Ülkemizin ilk arama kurtarma sivil toplum örgütü AKUT Arama Kurtarma Derneği, MarmarisBodrum, Fethiye, Antalya, Alanya ve Denizli ekipleriyle çalışmalarını aralıksız olarak sürdürüyor. 

AKUT yangın bölgelerinde görev alan ekiplerinin çalışmalarına dair, gönüllünün katıldığı AKUT Marmaris çalışmalarında, insan ve 87 hayvanın tahliye edildiği; Alanya ekibinden 7 gönüllü ve Antalya ekibinden 4 gönüllü ile sürdürülen Manavgat operasyonunda ise, 6’sı çocuk, 79 insan, 2 cenaze ve 78 hayvanın tahliyesinin yapıldığı vurgulandı. 

Ayrıca, 11 gönüllüsüyle AKUT Bodrum ekibinin, Mazı bölgesindeki operasyon ardından, Yeniköy Karaova bölgesinde devam eden yangına müdahale çalışmalarına destek olmak için bölgeye geçtiği; Denizli ekibinin, Buldan ilçesinde çıkan orman yangınına müdahale çalışmalarına destek olmak için operasyona çıktığı; 12 gönüllüsü ile Fethiye ekibin, Kabaağaç köyünden Mendos dağı eteklerine; Marmaris ekibinin Hisarönü'ne ve Denizli ekibinin de, gönüllüsüyle Buldan’daki yangın ve tahliye çalışmasına hızlı müdahale için operasyona çıktığı belirtildi. 

Ayrıca, yangınlar başladığından bu yana AKUT Mersin ve Kaş-Kalkan ekiplerinin de görev aldığı vurgulandı.

Recep Şalcı: “İmkanlarımızı Seferber Ediyoruz”

Operasyonlara katılan ve büyük bir işbirliğiyle çalışan tüm sivil toplum kuruluşlarına teşekkür eden ve yangın felaketi ile boğuşan tüm il ve ilçe sakinlerine geçmiş olsun dileklerinden bulunan AKUT Başkanı Recep Şalcı, “Maalesef son günlerde yaşanan, insan, hayvan ve ağaç, birçok canı kaybettiğimiz yangın felaketlerinde, acımızın daha da büyük boyutlara gelmesini önlemek adına, var gücümüzle çalışıyoruz. Şu ana kadar 86 insan, 165 hayvanın tahliyesini gerçekleştirdik. AKUT olarak, yangın kontrol altına alınana kadar çalışmalarımıza devam edeceğiz. ” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kızılay Ekipleri Muğla’nın Dört Noktasında Görev Başında

Orman yangınlarıyla mücadele eden ekipler ile afetzedelere yardım ulaştıran Kızılay, Muğla’nın farklı ilçelerinde süren ve yerleşim yerlerini tehdit eden yangınlarda da görev başında. Acil ihtiyaçları karşılamaya devam eden Kızılay ekipleri, bir yandan da ihtiyaç tespitleri yapıyor.

 

Muğla’nın Bodrum, Marmaris, Milas ve Seydikemer ilçelerindeki orman yangınlarından etkilenenlere de yetişen Kızılay’ın şubeleri, afet uzmanları ve gönüllüleriyle hem saha da çalışma yürüten görevlilerin hem de yangından etkilenenlerin acil ihtiyaçlarına cevap veriyor. 13 mobil beslenme aracı ve 1 sahra mutfağıyla günlük 51 farklı dağıtım noktasında vatandaşlara beslenme desteğinde bulunan Kızılay, afetin ilk gününden bu yana alanda bulunan toplam 100 insani yardım aracı ile 2.342 afet uzmanı ve gönüllüsüyle birlikte sahada faaliyetlerine devam ediyor. Gıda kolisi, hijyen malzemesi, kumanya, içecek ve su gibi yardım malzemelerinin gün boyunca ihtiyaç bölgelerine ulaştırılmasını sağlayan Kızılay, günlük 10.185 kişilik sıcak yemek hizmeti sunuyor.

 

Yangın bölgelerinin durumlarını yakından takip eden Kızılay ekipleri, ihtiyaca göre de ekiplerini yönlendiriyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bekir Karacabey; “Alevlerle mücadelemiz devam ediyor”

Orman Genel Müdürlüğü, başta Antalya Manavgat, Adana, Mersin, Marmaris olmak üzere son 6 günde çıkan 144 orman yangını ve 86 kırsal alan yangınına ilişkin yazılı bir açıklama yayınladı. Açıklamada, tüm ekiplerin yangınlarla canları pahasına mücadele ettiğine dikkat çeken Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, “Zorlu şartlara rağmen havadan ve karadan mücadeleyi var gücümüzle sürdürüyoruz. Özellikle rüzgâr mücadelemizi zorlaştırıyor. 134 yangını kontrol altına aldık. 10 yangını kontrol altına alma çalışmalarımız sürüyor. Ayrıca 6 gün içerisinde 86 kırsal alan yangınına da müdahale ettik” dedi. 

OGM’den yapılan açıklamaya göre, 28 Temmuz – 2 Ağustos tarihlerinde Türkiye’nin birçok ilinde çıkan toplam 144 orman yangınının 134’ü kontrol altına alındı. 5 ilde devam eden 10 yangını ise kontrol altına alma çalışmaları da hızla sürüyor. 

Tüm yangın ekipleri ile son ateş sönene kadar mücadeleye devam edeceklerini vurgulayan Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, “Pek çok noktada aynı anda başlayan ve henüz kontrol altına alınmayan Antalya Manavgat ve Marmaris yangınlarında maalesef can ve mal kayıpları yaşadık. Diğer yangınlarda da benzer durumların yaşanmaması için canla başla mücadelemiz sürüyor. Antalya’da 2, Muğla’da 5, Adana, Isparta’da ve Denizli’de 1’er adet olmak üzere, devam eden 10 orman yangını için toplam 16 su atan, 9 İHA, 45 helikopter, 6 yönetim helikopteri olmak üzere toplam 51 helikopter, 1 insansız helikopter, 805 arazöz ve su tankeri, 150 iş makinası ve 5 bin 200 personelimiz görev yapıyor” diye belirtti. 

Açıklamasında can kayıplarından duydukları üzüntüyü belirten Karacabey sözlerini şöyle sürdürdü “Yangınlara karşı verdiğimiz mücadelede Orman Teşkilatı olarak iki kahramanımızı şehit vermenin büyük üzüntüsünü yaşıyoruz. Yine yangınlardan etkilenerek yaşamlarını yitiren 5 vatandaşımızı da kaybetmenin hüznü içerisindeyiz. Hayatını kaybeden şehitlerimize ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet ve yakınlarına sabır diliyorum. Yangından etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, desteklerini esirgemeyen tüm kamu kurum ve kuruluşlarımıza teşekkür ediyorum.”

Karacabey ayrıca, “Biz, her can için mücadele ederken, özellikle sosyal medyada çok fazla spekülatif bilgi dolaşıyor. Herkesi resmi kaynaklardan bilgi almaya ve mücadeleye destek olmaya davet ediyoruz” dedi. 

Yangından etkilenen vatandaşların yaralarını sarmak için devletin tüm imkanlarının seferber edileceğine dikkat çeken Bekir Karacabey şunları söyledi; “Biz, her zaman olduğu gibi yangın sonrası alanın temizlenmesi, rehabilitasyonu ve yeniden ağaçlandırılması için çalışmaya devam edeceğiz. Ancak burada vatandaşlarımıza da büyük bir sorumluluk düşüyor. İstatistiklerle bilindiği gibi yangınların yüzde 90’i insan kaynaklı sebeplerden çıkıyor. Ormanları korumak vatanı korumaktır. Yeşil vatana sahip çıkmak için herkes hassasiyet göstermelidir.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kadıköy’den afet yardım kampanyası

Kadıköy Belediyesi’nin yurdun birçok noktasında çıkan orman yangınlarıyla mücadeleye destek vermek için afet noktalarına giden uzman ekibi gece gündüz, aralıksız çalışmalarını sürdürüyor. İkinci ekibi, ekipmanlarla birlikte afet noktalarına göndermeye hazırlanan belediye, bölgeden gelen talepler doğrultusunda afet yardım kampanyası başlattı. 

Kadıköy Belediyesi’nin olası afetlere karşı ön hazırlık, zarar azaltma, afet sırasında ve sonrasında müdahale ve iyileştirme konularında eğitimli ekibi BAK Kadıköy (Kadıköy Belediyesi Arama Kurtarma Takımı), ülkenin birçok noktasında çıkan orman yangınlarına müdahale etmek için yangın noktalarına gitti.  BAK Kadıköy ekibiyle birlikte belediyenin Veterinerlik, Sağlık, Sosyal Destek ve Destek Hizmetleri müdürlüğünden de ekipler gittikleri afet noktalarında çalışmalarını canla başla sürdürüyor. Belediye, sahada olan ekiplerden gelen ihtiyaç listesi doğrultusunda “Kadıköy Yanınızda” sloganıyla afet yardım kampanyası başlattı. Listede yer alan malzemeler, Kadıköy Belediyesi’nin Hasanpaşa’daki başkanlık binasına teslim edilebilir.

“Yok olan ağaçlar için de mücadele edeceğiz”

Alanda olan ekiplerden an be an bilgi alan Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı da belediyenin tüm imkânlarını seferber ediyor ve ekiple sürekli iletişim halinde kalarak moral desteğinde bulunuyor. Odabaşı “Afet noktalarından anlık bilgiler alıyorum ve acil ihtiyaç ve talepler doğrultusunda Kadıköy’den o noktalara ulaşarak, yaraları sarıyoruz. Bugün de afet yardım kampanyamızı başlattık. Kampanyamızı Kadıköylülerin de desteğiyle, hızlıca tamamlayıp, acil afet noktalarına ulaştıracağız. Mücadelemizi, bütün canlılar için zararı yok etmek üzerine sürdürüyoruz. Yok olan ağaçların tekrar yerini alması için de aynı mücadeleyi sürdüreceğiz.” dedi.

İhtiyaç listesinde yer alan malzemeler

İhtiyaç listesinde: Maske (N95, FFP3, FFP2), kafa feneri, el feneri, tansiyon aleti, nefes açıcı sprey (etken maddesi salbutamol), lokal anestezik, yara ve yanık kremi, suni göz yaşı, göz damlası, gazlı bez, boğaz pastili, batikon, ağrı kesici, baret, şapka, yanmaz eldiven, yanmaz tulum, yanmaz ayakkabı, yanmaz bot, uzun kollu ince tisört, sırt çantası, termal uzun çorap, taşınabilir şarj aleti yer alıyor. Listede yer alan ilaçlar, sahada görevli doktorlara teslim edilecek.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Dijital dünyada siber güvenlik uzmanlarına ihtiyaç artıyor

Sabancı Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nün profesyonellere yönelik düzenlediği Yüksek Lisans Programları Ekim ayında başlayacak. Siber Güvenlik Programı’nın da aralarında bulunduğu Enerji Teknolojileri ve Yönetimi, Bilgi Teknolojileri, Veri Analitiği, Executive MBA, Profesyoneller için MBA, Finans, Profesyoneller için İş Analitiği programlarına başvurular 6 Ağustos’ta sona erecek

 

Dünyanın birçok ülkesinde son yıllarda siber suçların artması, bu alandaki saldırılara karşı herkesi hazırlıklı olmaya yöneltiyor. Bu durum özellikle siber güvenlik açığına karşı donanımlı profesyonellere olan ihtiyacı her geçen gün daha da artırıyor. Siber güvenlik açığına karşı mücadele için sadece Avrupa ülkelerinde 2022 yılı itibarıyla 350 bin kişilik siber güvenlik uzmanına ihtiyaç duyulacağı hesaplanıyor. 

Siber güvenlik alanındaki istihdam ihtiyacını göz önüne alan Sabancı Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nün düzenlediği profesyonellere yönelik Siber Güvenlik Tezsiz Yüksek Lisans Programı Ekim ayında başlayacak. 

Siber Güvenlik Program’ının da aralarında bulunduğu Enerji Teknolojileri ve Yönetimi, Bilgi Teknolojileri, Veri Analitiği, Executive MBA, Profesyoneller için MBA, Finans, Profesyoneller için İş Analitiği programlarına başvurular 6 Ağustos 2021 tarihinde sona erecek. 

Uluslararası yayınlarda yer alan haberlere göre, siber suçların küresel maliyetinin saniyede 190 bin dolar, saatte 684.9 milyon dolar, günde 16.4 milyar dolar, ayda 500 milyar dolar, yılda 6 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Siber suçların küresel maliyetinin 2025 yılında ise 10.5 trilyon doları bulması bekleniyor. Böyle bir ortamda, 2021 yılı itibarıyla siber güvenlik alanında küresel ölçekte 3.5 milyonluk istihdam açığı olması hesaplanıyor. 

YENİ DÜNYA DÜZENİ PROFESYONEL DONANIMI ZORUNLU KILIYOR

Siber Güvenlik Programı Akademi Direktörü Erdinç Öztürk, dünyada yükselen uzmanlık alanı olarak değerlendirilen siber güvenlik alanında profesyonellere yönelik düzenlenen eğitim programlarına ilişkin şunları söyledi: 

“Pandemi sonrası ve gelecekte hayatın her alanı gibi iş hayatı ve süreçlerinin dijitalleştiği dünyanın yeni düzeninde kritik önemi son derece netleşen siber güvenlik alanında hızlı değişen bilgi ve teknolojiler çerçevesinde uzmanlaşmak, yeni dünya düzeninin gerektirdiği profesyonel donanımı kazanmak zorunluluğu ortaya çıkıyor. Siber saldırı ve suçların ciddiyetini giderek arttırdığı günümüzde siber güvenlik, bilgisayar bilimleri, elektronik mühendisliği ve matematiğin kesişimindeki konumuyla önemli bir disiplin olarak ortaya çıkıyor. Diğer yandan bu konudaki gereksinimleri karşılayabilecek nitelikte araştırmacı, akademisyen ve uygulayıcı personelin eksikliği göze çarpıyor.”

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Z kuşağına çok yakışıyor…

İletişim alanı günümüzde artık tümüyle dijital teknolojiler üzerinden biçimleniyor. Dijitalin içerisine doğan Z kuşağının dijital dünyaya tüm yönleriyle hâkim olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nazife Güngör, bu nedenle Z kuşağı için iletişim alanında öğrenim görmenin, bu alan içerisinde ya da bu alanla ilişkili bir iş ve meslekle uğraşmanın büyük bir keyif olduğunu gözlemlediğini söyledi. Prof. Dr. Nazife Güngör, “Z kuşağı iletişimciler, iletişim alanına ve bu alandaki tüm mesleki dallara, kendi yaratıcılıkları ve teknoloji kullanım yetileriyle birlikte çok farklı ve ilginç açılımlar kazandırabilirler. İletişim Z kuşağına çok yakışıyor.” dedi. 

 

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazife Güngör, üniversite adaylarının bu günlerde önemli bir heyecan yaşadıklarını söyledi.

 

Doğru tercih, mutlu bir hayat demektir

 

Puanların belli olmasının ardından şimdi sıranın bölüm ve meslek seçimine geldiğini kaydeden Prof. Dr. Nazife Güngör, “Üniversite adayı gençlerin bu birkaç gün içerisinde verecekleri karar bütün hayatlarını etkileyecektir. Tercihleri doğrultusunda yerleşecekleri bölüm, hayatlarının bundan sonraki kısmını da biçimlendirecektir. Bölüm seçmek, bir bakıma meslek seçimi yapmak demektir. Bu nedenle de gençler bu seçimi yaparken çok iyi düşünmeli, konuyu tüm ayrıntılarıyla masaya yatırıp, kendileri için olabilecek en iyi seçimi yapmalıdırlar. Sahip olunan olanaklar, içerisinde bulunulan koşullar elbette çok önemlidir ama yine de insan büyük ölçüde kendi tercihini yaşar. Doğru tercih, mutlu ve keyifli hayat demektir. Birey, tercihlerini yaparken kendi hayallerini, yeteneklerini, beklentilerini, içerisinde bulunduğu koşulları, sahip olduğu olanakları çok iyi analiz eder ve tercihini bütün bu dinamiklere göre yaparsa, doğru tercih yapmış olur.” dedi.

 

Başarı, kendisini gerçekleştirmek demektir

 

Doğru tercih yapmanın önemli koşullarından birinin, bireyin kendisini çok iyi tanıması olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nazife Güngör, “Unutmasınlar ki bu hayat onların. Çevrelerindeki kişilerin, ailelerin, yakınların görüş ve önerileri elbette önemlidir. Dinlesinler, değerlendirsinler ama son aşamada bu hayat kendilerinin ve kendi istedikleri gibi yaşama hakları olduğunu unutmasınlar. Başkalarının tercihleri belki onları başarıya götürür, önemli maddi kazanç elde ederler, statü olarak önemli konumlara gelebilirler, ancak kendi hayallerini gerçekleştirebilecek, kendi duygularını katabilecek bir iş ve uğraş alanı oluşturamazlarsa, keyif ve hazdan yoksun kalırlar. Bu da onları mutsuz edebilir. Bu nedenle de önerilere kulak versinler, ancak son aşamada kendi hayallerinin, duygularının, yüreklerinin ve elbette ki beyinlerinin sesine kulak versinler. Başarı, hazla yoğrulursa ancak gerçek başarı olur. Kişi okuyacağı bölümden keyif alırsa, yapacağı işten haz alırsa ancak kendisini gerçekleştirebilir.” diye konuştu.

 

Doğru tercih vizyon ve gelecek demektir

 

Bölüm ve meslek tercihi yapılırken yalnızca bugünün değil, geleceğin de dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nazife Güngör, “Dünyanın gidişatını çok iyi izlemek ve doğru kestirimlerde bulunmak gerekir. Seçecekleri bölüm ve öğrenim görecekleri alanın onları geleceğe taşıması başarı açısından önemli bir ölçüttür. Gelişmeye ve ilerlemeye açık alanlar bu nedenle gençlerin tercih sıralarının başında gelmelidir. Belli bölüm ve meslekler toplumda gelenekselleşmiş bir saygınlığa sahiptirler. Ancak gençlerin bunlarla sınırlı kalmayıp, tercih alanlarını söz konusu geleneksel sınırların ve algı alanının dışına doğru kaydırmaları, çok daha geniş ve yenilikçi bir perspektiften durumu değerlendirmeleri, onları ve de toplumu başarıya götürür. Unutulmamalıdır ki yapacağımız tercih, yalnızca bizi değil, içerisinde yaşadığımız toplumu ve dünyayı da ilgilendirmektedir. Yöneleceğimiz alanın gelecekteki konumlanışı ne kadar parlaksa, bizim dünyaya, topluma ve insanlığa katkımız da o kadar güçlü olur.” diye konuştu.

 

Dijitalleşen dünyanın parlayan yıldızı iletişim

 

Dijital teknolojilerin hayatın her kesitinde etkili biçimde kullanılmaya başlandığını kaydeden Prof. Dr. Güngör, “Özellikle de salgınla birlikte dünyanın dijital bir devrim yaşadığı söylenebilir. Geleceğin dünyasının da bu teknolojiler üzerinden kurulacağını söylemek yanlış olmaz. Gidişata bakılırsa geleceğin parlayan yıldızı iletişim alanı. Medya ve iletişim çalışmaları da bu gelişmeler doğrultusunda kendi içerisinde önemli açılımlar yapıyor, yeni iş alanları ortaya çıkıyor. Geleneksel medyanın sınırları çoktan aşıldı. Makro ve mikro düzeyde iletişim alanında çok çeşitli iş kolları ortaya çıktı ve çıkmaya da devam ediyor. Dijital teknolojilerle birlikte bugün geleneksel medyanın (radyo, televizyon, sinema, gazete vb) yeni medya ortamında biçimlenen çeşitli iş ve uğraş alanları gelişti. Sosyal medya, dijital gazetecilik, dijital televizyon yayıncılığı, dijital reklamcılık, dijital halkla ilişkiler, sosyal medya, dijital sinema vb. akıl almaz bir hızla çeşitleniyor. Bu da iletişim alanının istihdam olanaklarının hızla zenginleşip çeşitlenmesi demektir.” dedi.

 

İletişimde istihdam olanakları artıyor

 

İletişim alanının medya çalışmalarından yazılım ve yapay zeka çalışmalarına, sanatsal ve tasarımsal alanlara doğru genişlemesinin bu alanın işleyiş ve işlevsellik alanını genişlettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Nazife Güngör, “Aynı şekilde iletişim alanının sosyoloji, psikoloji, felsefe, antropoloji, tarih, ekonomi, siyaset bilimi vb. bilimsel alanlarla artan iş birliği ve birlikteliği de onun ilgi ve uğraş alanının çok önemli oranda genişlemesini mümkün kılıyor. Bütün bunlar da iletişim alanını hem bilimsel hem de sanatsal ve tasarımsal anlamda, özellikle de gençler için çekim merkezi haline getiriyor.” dedi.

 

İletişim, Z kuşağına çok yakışıyor

 

İletişim alanının günümüzde artık tümüyle dijital teknolojiler üzerinden biçimlenmesinin, dijitalin içerisine doğan Z kuşağıyla ilişkisi açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nazife Güngör, “Dijitale tüm yönleriyle hâkim olan Z kuşağı için iletişim alanında öğrenim görmek, bu alan içerisinde ya da bu alanla ilişkili bir iş ve meslekle uğraşmanın büyük bir keyif olduğunu gözlemliyorum. Teknoloji kullanım becerisi ve yetisiyle Z kuşağı iletişimle ilgili bir alanda öğrenim gördüğünde, bu alan içerisinde, hayat boyu keyif alabileceği bir meslek edinebilir. Çünkü bir yanıyla bilimsel, diğer yanıyla da sanatsal ve tasarımsal bir karaktere sahip olan iletişim alanı, dijital teknolojik temel üzerine genç bireylerin, özellikle de Z kuşağının yaratıcı potansiyelini harekete geçirmesine olanak veren bir alandır. Z kuşağı iletişimciler, iletişim alanına ve bu alandaki tüm mesleki dallara, kendi yaratıcılıkları ve teknoloji kullanım yetileriyle birlikte çok farklı ve ilginç açılımlar kazandırabilirler. İletişim Z kuşağına çok yakışıyor… ” dedi.

 

Dijitalleşme, sanat ve iletişimin iş birliği

 

Dijital teknolojilerle birlikte iletişim alanı ve çeşitli sanat alanlarının birleşmeye ve etkileşmeye başladıklarına dikkat çeken Prof. Dr. Nazife Güngör, “İletişim bilimleri kendi alanını, iletişimin sanatsal ve tasarımsal alanlarına doğru genişletiyor. Görsel iletişim, animasyon, çizgi film, dijital oyun tasarımı gibi alanlar iletişim bilimlerinin salt bilimsel ve kuramsal yapısından uygulamalı ve tasarımsal yapıya doğru genişleyip güçlenmesini sağlıyor. İletişimin sanatsal ve tasarımsal alanlara doğru başlayan yolculuğu bir yanıyla da yazılım ve yapay zekâ gibi bilgisayar temelli akademik ve mesleki alanlarla da kesişerek çok ilginç ve farklı açılımlar söz konusu oluyor. Dijitalleşmeyle birlikte iletişim alanının zenginleşmesi ve çeşitlenmesi, bu alanın hemen hemen pek çok alan ve iş koluyla da işbirliği anlamına gelmektedir. Bu da iletişimi bugünün, ama özellikle de geleceğin parlayan yıldızı haline getiriyor.” dedi.

 

Sosyolojik ve psikolojik sorunlar artıkça iletişimin önemi de artıyor

 

İletişim alanının bir yandan dijital teknolojilerin etkisiyle sanat, tasarım, yapay zeka, yazılım gibi alanlara doğru etkinlik ve yetkinlik alanını genişletirken, diğer yandan da çağımızın giderek bir bunalım çağı olmasına koşut olarak sosyolojik ve psikolojik düzeyde de önemi daha çok anlaşıldığını kaydeden Prof. Dr. Güngör, “Sosyologlar toplumun giderek artan sorunlarına çözüm arayışında, iletişim bilimcilerle bir arada çalışmayı tercih ediyorlar. Aynı şekilde psikologlar bireyin ve toplumun psikolojik anlamdaki tıkanmalarını gidermek, sorunlara çözüm bulmak için yine iletişim bilimcilerle birlikte çalışmayı tercih ediyorlar. Bu da iletişimin hem akademik, hem de mesleki anlamda diğer tüm bilim ve meslek alanlarıyla iş birliği içerisinde olması sürecinin hızlanması anlamına gelmektedir.” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Oral-B Ana Sponsorluğundaki Balıkesir Triatlon Türkiye Kupası Yapıldı

Avrupa Triatlon Kupası ve Avrupa Gençler Triatlon Kupası Avrupa’nın ve Türkiye’nin önde gelen triatletlerinin katılımıyla koşuldu. 2024 Paris Olimpiyatları için çalışmalarını İspanya’da sürdüren iki triatletimizden Gültiğin Er 22’nci, Esra Gökcek ise 20’nci oldu.

 

ETU Triatlon Avrupa Kupası ve ETU Gençler Triatlon Avrupa Kupası yarışları Balıkesir’de koşuldu.  Avrupa Triatlon Birliği’nin organizasyonuyla ve Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlenen uluslararası yarışlara son derece heyecanlı geçti.

 

Türkiye gençler ve elitler kategorisinde katıldığı yarışlara toplam 15 sporcu ile katıldı. Türk triatletlerin aldıkları sonuçlar şöyle: Elit erkeklerde; Gültiken Er (22), Enes Kızılcık (44). Elit kadınlarda; Esra Nur Gökçek (20). Genç erkeklerde; Emir Aracı (7), Burak Çağdaş (9), Emirhan Çakır (13), Taha Eren Çoşgun (16), Bartu Oren (17), Mert Çolak (18), Burak Pak (19), Kıvanç Şahinkaya (20). Genç kadınlarda ise; Özlenen İpek Günad (4), Beril Selin Ergin (6), Sıla Gür (8), İlay Alsan (10).

 

2021 Avrupa Triatlon Kupası Elit Erkekler kategorisinde ülkemizi temsil eden sporcumuz Gültiğen Er verdiği röportajda şöyle konuştu:

 

‘’İlk önce herkesin desteklerinden dolayı çok teşekkür ederim. Ülkemizde Avrupa Kupası yapılması bizim için çok gurur vericiydi. Biz İspanya’da çalışmalarımızı devam ediyoruz. 3 aydan beri orada kamptaydım. Burada gerçekten çok geliştiğimizi fark ettik. Hedefimiz olimpiyatlara gitmek.  Bu yarışma da Olimpiyatlara puan veren bir yarışmaydı. Ve 5’lik dilimde yer aldım. İlk puanımı aldım. Çok gururluyum puan kazandırdığım için. Çalışmalarımızın emeğini ve karşılığını aldığım için de ayrıca çok mutluyum. Federasyonumuza da çok teşekkür ederim. Bizi geliştirdi ve böyle imkanlar verdi.’’ dedi.

 

Hafta sonu ayrıca Oral B ana sponsorluğunda, Balıkesir Triatlon Türkiye Kupası koşuldu. M3, Yıldız, Genç, Elit, Paratriaton ve Yaş Grubu kategorilerine yapılan yarışlara Türkiye genelinden yüzlerce sporcu katıldı. M1 ve M2 kategorisi sporcular da Triaton Festivali’nde yarıştı.

 

Sporcularımızın ulusal ve uluslararası düzeyde aldığı sonuçları değerlendiren Türkiye Triatlon Federasyonu Başkanı Bayram Yalçınkaya şöyle konuştu:

 

“Sporcularımız, haziran ayından bu yana öne Erzurum’da yükselti kampında sonra bu yarış öncesi Balıkesir kampında verimli bir hazırlık dönemi geçirdiler. Hafta sonu gerçekleşen hem ulusal hem de uluslararası yarışlarda elde ettikleri bireysel dereceler onların gelişme kaydettiğini, yakın gelecekte kendilerini daha da yukarı çekeceklerini teyit ediyor. Hepsini kutluyorum.”

 

Oral B Ana sponsorluğunda gerçekleşen Balıkesir Triatlon’unda tarihi bir önem taşıyan Avlu Balıkesir Yaşam Merkezi'nin güneyinde yer alan Çay Deresi’nde yüzme parkurunun yarışları yapıldı.

 

“Ülkemizde Triatlon sporunun gelişmesini desteklemeye devam edeceğiz”

 

Oral-B’nin de bünyesinde yer aldığı P&G Grubunun Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu yarışlardan sonra şu açıklamayı yaptı:

 

“Çok güzel, sporun ve sporculuğun ruhunu en iyi şekilde yansıtan ve yaşatan bir etkinliği izledik. Balıkesir’de ilk kez uluslararası bir yarışma gerçekleştirmenin keyfini yaşadık. Bu zorlu mücadelede yer alan ve dereceye giren bütün sporcuları kutluyorum. Sporu desteklemek, gençleri spora yönlendirmek ve onlara ilham veren başarı öykülerine katkı vermek bizim için temel sosyal sorumluluk ilkelerinden biridir. Oral-B markamızın Türkiye Triatlon Federasyonu’nun ana sponsoru olarak ülkemizde bu sporun gelişimine verdiği destekten büyük mutluluk duyuyoruz. Oral-B faaliyetlerini “Gücüne Güç Kat” sloganıyla sürdürüyor. Tüketicilerin güçlü dişlere ve sağlıklı diş etlerine sahip olmasını sağlayarak onlara güç, dayanıklılık ve özgüven duygusu kazandırıyor. Triatlon da güç ve dayanıklılık gerektiriyor. Bir triatlon yarışmasını tamamlamak, özellikle de dereceye girerek tamamlamak sporcunun özgüvenini artırıyor. Bu nedenle biz triatlonun felsefesini, kendi felsefemize çok yakın buluyoruz. Ülkemizde Triatlon sporunun gelişmesini desteklemeye devam edeceğiz. En büyük temennimiz triatletlerimizi olimpiyatlarda madalya alırken alkışlamaktır.”

 

Oral-B’nin açtığı yoldan başka markalar da gelmeli!

 

2024 Paris olimpiyatlarına hazırlık çalışmalarını İspanya’da sürdüren iki milli triatletten biri olan ve Balıkesir’deki yarışmalara katılmak için Türkiye’ye gelen Gültigin Er de şunları söyledi:

 

“Zorlu bir yarış ve bizim için çok iyi bir deneyim oldu. Aldığım sonuçtan memnunum. Bunu daha da geliştirmek için çalışacağım. İspanya’da antrenörümüzle birlikte güzel bir çalışma ortamı bulduk ve 2024 olimpiyatlarına odaklandık. Ülkemizde yeni olan triatlon sporunun gelişmesi ve desteklenmesi gerekiyor. Bu nedenle, Oral-B’nin ana sponsorluğu çok önemli. Bu markanın verdiği örneğin yaygınlaşması ve açtığı yoldan başka markaların da gelerek triatlon sporunu desteklemesi federasyonun ve biz milli sporcuların çalışmalarına güçlü bir ivme katacak.” 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Vestel voleybol coşkusunu Caddebostan’a taşıyor

Türkiye’nin önde gelen teknoloji şirketlerinden Vestel, Türkiye’de voleybolun gelişmesi ve ilginin artırılması için desteklerini sürdürüyor. Filenin Sultanları uluslararası platformlarda ülkemizi gururlandırırken Caddebostan Parkı Vestel Voleybol sahası da voleybol severlerin kullanımına sunuldu. Saha, fotoğraf çekim alanları ile Voleybol Milli Takımı’na destek olmak ve Türk voleybolunun geniş kitlelere ulaşmasını sağlamak için bestelenen “Biz Voleybol Ülkesiyiz” marşıyla voleybol tutkunlarını karşılıyor.

 

Türkiye son yıllarda üst üste elde edilen başarılarla voleybol ülkesi olduğunu bir kez daha gösterdi. Filenin Sultanları başarılarıyla ülkemizi gururlandırmaya devam ederken Türkiye’nin önde gelen teknoloji şirketlerinden Vestel de ülkemizde voleybolun gelişmesi ve geniş kitlelere ulaşması için çalışmalarını sürdürüyor. Vestel, Caddebostan Parkı Vestel Voleybol sahası ile dünyadaki voleybol heyecanını spor severlerle buluşturuyor. Ağustos sonuna kadar açık olacak saha her yaştan voleybol tutkunlarının maçlarına ev sahipliği yaparken fotoğraf çekim alanları ve Voleybol Milli Takımımız için bestelenen “Biz Voleybol Ülkesiyiz” marşıyla voleybol tutkunlarına voleybol heyecanı yaşatacak.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Anne adaylarına sağlıklı beslenme önerileri

Gebelik döneminde beslenme alışkanlıkları oldukça önemlidir. Hem annenin sağlığı, hem de bebeğin sağlığı için annenin ilk aylardan itibaren sağlıklı ve düzenli beslenmeyi alışkanlık haline getirmeli ve gebeliğini bu şekilde yönlendirmelidir. 

 

Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümünden, Dr. Öğr. Üyesi Emine Dilşad Herkiloğlu ‘Anne adayı, bebeğin bedensel ve zihinsel gelişimini tamamlayabilmesi için tüm besin gruplarından almalıdır’ diyerek hamilelik döneminde beslenme hakkında bilgiler verdi.

Dengeli beslenme, stresten uzak bir yaşam ve uygun  vitaminler alınmasının doğurganlık dönemindeki anne ve anne adayları için önemi her zaman vurgulanmaktadır. Sağlıklı bir gebelik için başlangıçtan itibaren sağlıklı bir döllenme ve tutunma gereklidir. Bu dönemde hem ruhen hem de fiziken tam bir iyilik halinde olunması, stresten uzak kalınması, yeterli sıvı alımı ve gerekli takviyelerin alınması çok önem taşır. Özellikle tiroid ve diğer hormonların normal sınırlarda olması, d vitamini düzeyinin mevsime göre normal sınırlarda bulunması ve sadece gerekli vitaminlerin alınması, bu süreci ciddi anlamda olumlu olarak destekler.

Hamilelik döneminde kullanılması gereken en önemli vitamin folik asittir. Diğer vitaminlerin besin yoluyla alınması önerilirken, folik asit takviye ilaç olarak da kullanılmalıdır. Bu aşamada en doğrusu, gebe kalmadan 3 ay önce folik asit desteğine başlamak ve gebelik bitene kadar buna devam etmektir.

Bundan dolayı hamileliği planlayan anne adaylarının folik asit alımına başlaması önerilir. Ancak gebelik sonradan öğrenilmiş ise bu aşamada da folik asit kullanımına başlanabilir. Folik asit, bebekte nöral tüp defekti adı verilen anomalilerin önlenmesine yardımcı olur.

Folik asit dışında kalan vitaminler ise hamilelik döneminde rutin olarak kullanılması gereken vitaminler değildir. Bu vitaminlerin beslenme düzeni ile düzenli olarak kullanılması önerilmektedir. Şayet annede ciddi beslenme bozuklukları ya da ciddi vitamin eksiklikleri mevcut değilse, vitaminler takviye olarak alınmamalı, besinlerden karşılanmalıdır. Kullanılacak olan vitamin takviyeleri doktora sorulmadan alınamamalıdır. Bazı vitaminlerin yoğun olarak kullanılması, bebeğe zarar verebilmektedir. Örneğin yüksek A vitaminini kullanımı, hem anne için hem de bebek için zararlı olabilir. Gebelerin alması gereken A vitamini takviyeleri, düşük dozlardadır. A vitamini, yağda eriyen bir vitamin olmakla birlikte bebeğin embriyonik gelişimi, hücre büyümesi, göz, kalp ve kulak gelişimi için önemlidir. Gebe olmayan kişiler için üretilmiş A vitaminin de dozaj oldukça yüksektir. Bu sebeple doktor önerisi olmadan herhangi bir vitamin almak sakıncalıdır.

Hamilelik sırasında sağlıklı beslenmek, anne ve bebeğin ihtiyacı olan kalori ve besin miktarını sağlayan bir beslenme planıyla mümkündür. Bu noktada, hamilelik sırasında annenin ne kadar kilo aldığı önem kazanır. Sağlıklı kilo aralığında doğan bebeklerin doğum ve daha sonrasında belirli rahatsızlıklara yakalanma riskinin daha düşük olduğu söylenebilir. Aynı zamanda, sağlıklı beslenen anne adayları hamilelik sırasında çok fazla kilo almaz. Aksi takdirde, anne adayının sağlığını tehdit eden hastalıklara yakalanma riski artabilir.

Hamilelik sırasında yeterince sıvı alımı ile birlikte kilonun dengeli ve yavaş alınması, vücudun cilde göre daha hızlı büyümesi ve cildin bu büyümeye ayak uyduramaması sonucunda oluşan çatlaklara engel olabilir. Cildin hemen altındaki elastik liflerde kırılma ile çatlaklar ortaya çıkmaktadır. Hızlı kilo alınması ile en sık olarak memelerde, karında ve üst bacaklarda bu problem ile karşı karşıya kalınmaktadır. Gebelerin çoğunda 6-7’nci aydan sonra çatlaklar ortaya çıkmakta ve genetik geçişin de rol oynayabileceği düşünülmektedir. Bu nedenle çatlakların tamamını engelleyebilecek bir krem veya ilaç yoktur. Sıvı alımı, özel yağlar, krem ve losyonlarla cildin nemli tutulması, çatlakları önlemek için bir nebze de olsa fayda vermektedir. Çatlakları tedavi etmenin en ideal zamanı çatlakların en aktif kırmızı oldukları dönemdir. İçinde hyaluronik asit olan jellerin 12 haftalık kullanımdan sonra faydalı olabileceği belirtilmektedir. Daha zor ve inatçı hastalarda dermatoloji uzmanları tarafından yine kollajen ve kan damarları üzerine faydalı etkisi olabilecek lazer ve diğer tedaviler de uygulanabilir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı