Aylık arşivler: Ağustos 2021

Bilişim sektörünün heyecanla beklediği hafta yaklaşıyor!

Türkiye bilişim sektörünün referans noktası “Türkiye’nin İlk 500 Bilişim Şirketi Araştırması Bilişim 500”e sayılı günler kaldı. Bir hafta boyunca sürecek etkinlik programı içinde sektör rakamlarının açıklanacağı ve sektör liderlerinin ödüllendirileceği tören, 4 Ağustos Çarşamba akşamı fijital (fiziksel ve dijital) olarak gerçekleştirilecek. 

 

“Yarının Unicornları Bugün Bilişim 500’de!” mottosu ile bu yıl 22. kez gerçekleştirilecek olan Bilişim 500 Araştırması’nın sonuçları bir haftaya yayılan özel bir programla açıklanacak. 2-6 Ağustos günleri arasında gerçekleştirilecek programda, sektörün fikir önderlerinin bilgi paylaşımında bulunacağı paneller düzenlenecek. Türkiye’nin ve iş dünyasının her alandaki ilerlemesinde önemli katkıları olan, bilişim teknolojilerini geliştiren ve çözüm sunan şirketlerin yer aldığı İlk 500 Bilişim Şirketi Türkiye 2020 Araştırması’nın sonuçları da 4 Ağustos günü yapılacak törende açıklanacak. 

 

Pandemi bilişim sektörünü olumlu etkiledi

 

Bilişim 500 araştırmasını gerçekleştiren M2S Araştırma Pazarlama Şirketi’nin Genel Müdürü Özlem Unan, pandemi döneminin bilişim sektörünü olumlu olarak etkilediğini belirterek, “2020 yılı son 10 yıldaki en yüksek TL gelirinin ve en yüksek büyümenin gerçekleştiği yıl oldu. 2020 yılında sıralamaya giren 93 yeni şirket var. Bilişim 500 sıralamasına giren şirketlerin yüzde 10’u yüzde 100 üzeri büyüme göstermiş” dedi. 4 Ağustos’ta gerçekleştirilecek ödül töreninde sektöre ilişkin sayısal veriler detaylı olarak katılımcılarla paylaşılacak.

 

Bilişim dünyası için bir referans noktası olmayı başaran Bilişim 500’ün ödül töreni KoçSistem ana sponsorluğunda bu yıl ilk kez ‘fijital’ (fiziksel ve dijital) olarak gerçekleşecek. Ödülü kazanan firmalar isterlerse dijital isterlerse fiziksel olarak ödüllerini alabilecekler. Tören açılışı ve açılış konuşmaları 17.00- 19.00 saatleri arasında, ödül töreni de 19.00-20.30 arasında gerçekleşecek. Bilişim 500 ödül töreninde açılış konuşmalarını; KoçSistem Genel Müdürü  Mehmet Ali Akarca, T.C. Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurul Üyesi Dr. Hakan YurdakulT.C Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih KacırT.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan ve T.C. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Taha Koç yapacak.  

 

Fikir önderleri Bilişim 500’de buluşuyor

 

Zengin içeriğiyle bir haftaya yayılan panel programında sektörün önemli konu başlıkları masaya yatırılacak. Programa göre; 2 Ağustos Pazartesi Teknoparkların Bilişimde Gücü; 3 Ağustos Salı Bilişim 500 Ekonomisi; 4 Ağustos Çarşamba Yatırımcılar için #Pazaryeri: Bilişim 500 ve Bilişim 500 Ödül Töreni; 5 Ağustos Perşembe Bilişim Ekonomisinde STK'ların Rolü ve 6 Ağustos Cuma BThaber Angels – Yatırımcı Girişimci Buluşması başlıklı etkinlikler 13.00- 14.30 saatleri arasında izlenebilecek. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İzmir’in kaza kara noktaları

İzmir’de her geçen gün artan araç sayısıyla birlikte trafik kazalarında da gözle görülür bir artış var. Radyo Trafik İzmir, Temmuz ayında haber merkezine ulaşan 927 trafik kazasının en çok hangi noktalarda meydana geldiğini raporladı.

Radyo Trafik İzmir, yaklaşık 3 yıldır İzmir trafiğinin nabzını tutuyor. Haber merkezimize ulaşan bilgilere göre, İzmir’de ana yollarda Temmuz ayı içerisinde 927 trafik kazası meydana geldi. Bu kazalardan 810’u hasarlı, 105’i yaralanmalıydı. 12 kaza ise ölümlü olarak kayıtlara geçti. 

ESBAŞ KAVŞAĞI’NDA 43, PINARBAŞI KAVŞAĞI’NDA 40 TRAFİK KAZASI

Geçen yıla oranla yüzde 110’un üzerinde artan araç sayısıyla birlikte trafik yoğunluğunun yanı sıra trafik kazalarında da artış gözleniyor. Temmuz ayında meydana gelen 927 trafik kazasının ardından 2 bölge “kaza kara noktası” olarak dikkati çekti. Gaziemir Akçay Caddesi üzerinde bulunan ESBAŞ Alt Geçidi ve çevresinde 43 trafik kazası oldu. 88 kazanın meydana geldiği Akçay Caddesi’nde ESBAŞ yüzde 50’lik yükü çekti. Çevre yolları da kazaların sıkça yaşandığı bölgelerdi. Pınarbaşı Kavşağı 40 kaza ile çevre yolları üzerinde en fazla kazanın yaşandığı bölge olarak ön plana çıktı. Bir ay içinde 162 olumsuzluğun yaşandığı çevre yollarındaki kazaların yüzde 25’i bu bölgede görüldü. Bayraklı Tünelleri’nde 16, İstihkam Viyadüğü üzerinde 15, Otoyol Kavşağı civarında 11, Otogar Kavşağı’nda ise 9 trafik kazası rapor edildi. 

ARTERLERDEKİ KAZA KARA NOKTALARI

Çevre yolları ve Akçay Caddesi’nin ardından Anadolu Caddesi (53), Yeşildere Caddesi (47), Ankara Caddesi (32) ve Mustafa Kemal Sahil Bulvarı (29) sıklıkla kaza yaşanan bölgelerdi. 21 kaza ile Yeşildere Caddesi üzerindeki Tepecik Köprüsü, 18’er kaza ile DGM Köprüsü ve Gaziemir Alt Geçidi, 15 kaza ile Su Kemerleri bölgesi, 11 kaza ile Meles, 10 kaza ile EGEMAK Köprüsü İzmir’in kaza kara noktaları oldu. 

 

12 ÖLÜMLÜ KAZADAN 4’ÜNDE MOTOSİKLETLİLER HAYATINI KAYBETTİ

Temmuz ayı içerisinde İzmir’de meydana gelen 927 kazadan 810’u hasarlıydı. 105 kazada yaralananlar olurken, 12 kaza ise ölümlü olarak raporlara geçti. 12 ölümlü kazadan 4’ünde motosiklet sürücüleri hayatını kaybetti. 105 yaralanmalı kazanın 32’sinde yine motosikletliler vardı. Motosikletlilerin karıştığı 13 kazada şans eseri yaralanan olmadı. 12 ölümlü trafik kazasının 3’ünde yayalar yaşamını yitirdi. Araçların çarptığı 9 yayadan 6’sı ise yaralandı. 

 

57 ZİNCİRLEME, 33 KÖR NOKTA KAZASI

Öte yandan Radyo Trafik haber merkezine Temmuz ayı içinde ulaşan kaza bilgilerinden 57’si zincirleme kazalardı, 7’sinde yaralananlar oldu. Çevre yollarındaki kavşak noktaları başta olmak üzere 33 kazanın kör nokta kazası olarak rapor edilmesi de dikkat çekiciydi.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Grafik Tasarım Gelecekte de Popüler Bir Meslek Olacak

Grafik tasarımcı ve akademisyen Doç. Dr. Özlem Mutaf Büyükarman, dijital iletişim ağlarından yaratıcı endüstrilere kadar çok sayıda alanda grafik tasarıma olan ihtiyacın gün geçtikçe arttığına işaret ederek “Grafik tasarım günümüzde olduğu gibi gelecekte de popüler olmayı sürdürecek” dedi

 

Görsel kültürün öncelik kazandığı günümüzde, grafik tasarım alanı da değişime uğruyor ve grafik tasarıma olan ihtiyaç her geçen gün daha da artıyor. 

Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım Bölümü Başkanı Doç. Dr. Özlem Mutaf Büyükarman, günümüzün önemli iletişim araçlarından biri olan grafik tasarım ile ilgili bilgi verdi. 

 

“Tasarım Çözümler Geliştirir”

Çevremizde gördüğümüz, kullandığımız, etkileşime geçtiğimiz her şeyin farklı tasarım disiplinleri sorumluluğunda geliştiğini ifade eden Doç. Dr. Büyükarman, “Doğanın sonucu olmayan her şey bir tasarım çözümüdür. Tasarım düşüncesi çözümler geliştirir, gereksinim karşılar, içinde yaşadığımız kültüre, toplumsal eğilimlere yön verme potansiyeline sahiptir, yaratıcı öneriler sunar, yeni yollar açar” dedi.

Günümüzde çeşitlenen iletişim mecralarının büyük bir çoğunluğunun grafik tasarım çözümleri sayesinde etkileşim sağladığına işaret eden Büyükarman, grafik tasarım alanının da günümüz ihtiyaçları doğrultusunda ve teknolojinin sunduğu yeni iletişim kanallarının gereksinimlerine göre şekillendiğini ve kendini sürekli yenilediğini anlattı. 

 

Tasarım Alanını Yakın Gelecekte Neler Bekliyor?

103 ülkeden, 5 bin 437 tasarımcının katılımı ile gerçekleştirilen The American Institue of Graphic Arts (The AIGA) Design Point of View (Design POV), 2021 An In-Depth Look at the Design Industry Now Executive Summary raporunun sonuçlarını paylaşan Büyükarman, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Katılımcıların yüzde 42’si, yakın gelecekte, tasarımın daha dijital-mobil etkileşimli; yüzde 41’i daha çok yönlü, daha çeşitli becerilere ihtiyaç duyan; yüzde 25’i daha fazla topluluk/toplum/insan odaklı; yüzde 25’i daha fazla veri odaklı; yüzde 18’i daha deneyimsel ve dijital uygulamalara yönelik; yüzde 17’si daha çok makinalar tarafından tasarlanan bir alan olacağını ve yüzde 17’si iş stratejilerine entegre hale geleceğini düşünüyor. Yine araştırmaya katılanların yüzde 49’u yapay zekânın, yüzde 38 AR/VR’nin, yüzde 33’u işbirlikçi tasarım yazılımlarının, yüzde 28’i çevrimiçi davranış izleme/modellemelerinin ve yüzde 25’i telepresence/sanal iş yerlerinin tasarımda daha çok yer tutacağı görüşünde.”

 

“Tasarımcı Kendini Sürekli Yenilemeli”

Doç. Dr. Özlem Mutaf Büyükarman, bu önemli araştırmanın tasarımın gideceği yönü ve yaşayacağı gelişmeleri gösterdiğini kaydederek şöyle devam etti:

“Bu nedenle tasarımcıların yaşam boyu öğrenme konusunda proaktif davranmaları ve bunu bir alışkanlık olarak benimsemeleri çok önemli. Kendi öğrenme planını geliştiren bir tasarımcı için internet, online eğitimler, videolar, podcast’ler,  tutorial’lar gibi çok çeşitli öğrenme olanakları sunuyor. Bu noktada, yabancı dil bilgisi de hem literatür takibi hem de online kaynakları kullanabilmek için çok gerekli. Güncel tipografi eğilimleri, bilgi grafikleri ve veri görselleştirme, hareketli afişler, dinamik logo tasarımları, tüketicinin tasarıma katılımını sağlayan ya da kişiselleştirilebilir kimlikler, ürünler, ambalajlar gibi konularda da tasarımcının güncel literatürü her kanaldan takip etmesi ve tasarıma bakışını zenginleştirmesi gerekiyor. Raporda, gelecek proaktif, yıkıcı (disruptive), sabırlı ve adapte olmayı gerektiriyor şeklinde tanımlanmış ki bu becerilere ek olarak kapsayıcı (inclusive) ve sosyal olarak duyarlı olmak da tasarım etiği bağlamında yine tasarımcının öncelikli sorumlulukları arasında yer almalı.”

 

“Tasarım Düşüncesi Büyük Firmaların Başarısında Etkili”

“Büyük firmalar tasarımcıları strateji ve ürün/konsept geliştirme ekiplerine baştan dahil ederek başarıyı yakaladılar” diyen Doç. Dr. Büyükarman, şunları kaydetti: 

“Günümüz koşullarında, dijital iletişim ağlarında, tüketime sunulan sonsuz seçenekteki ürün ve markada, interdisipliner projelerde, sosyal sorunlarda, yaratıcı endüstrilerde kendisine duyulan ihtiyaç giderek artarken, grafik tasarım gelecekte de popüler olmayı sürdürecek. Çünkü grafik tasarım her yerde ve hayatın hep içinde! Üstelik alanın gereksinimlerine yönelik güncel bir grafik tasarım eğitimi bu alanda en sağlam temeli oluştururken, bu eğitimi grafik tasarım, animasyon, etkileşim tasarımı gibi yüksek lisans programlarıyla zenginleştirmek de gelecek için iyi bir eğitim ve kariyer yatırımı.” 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

VFŞL 8. hafta maçları tamamlandı

Vodafone FreeZone Şampiyonluk Ligi’nde lig aşamasının sekizinci haftası  31 Temmuz – 1 Ağustos tarihlerinde oynanan on karşılaşmayla birlikte tamamlandı.

Galatasaray Espor ve Nasr Esports haftadan namağlup ayrılırken 1907 Fenerbahçe Espor, 5 Ronin, Beşiktaş, Dark Passage, fastPay Wildcats ve Papara SuperMassive birer galibiyetle yetindi. GALAKTICOS ve Team Aurora ise haftayı galibiyet alamadan kapattı.

İLK İKİ SIRA BELLİ OLDU

VFŞL’de dokuz hafta süren lig aşamasında puan tablosunu ilk altı sırada tamamlayan ekipler mevsim finallerine katılmaya hak kazanıyor. İlk iki sırayı alan takımlar ise direkt olarak yarı final aşamasına yükseliyor.

Galatasaray Espor ve Nasr Esports son hafta öncesinde ilk iki sırada yer almayı ve yarı finale yükselmeyi garantiledi. Son hafta maçlarında ise bu iki ekip liderlik için yarışacak.

Üçüncü sıradaki GALAKTICOS, ikili averajda Nasr Esports’un gerisinde olduğu için ikincilik yarışından koptu. Yine de son hafta öncesinde mevsim finallerine katılmayı garantilemiş konumda.

MEVSİM FİNALLERİ YARIŞI

Mevsim finallerine katılacak son üç takımı belirlemek için altı ekibin kıyasıya rekabeti devam ediyor. Son haftaki maçlarını kazanmaları halinde mevsim finallerine adım atacak olan Papara SuperMassive ve Beşiktaş avantajlı durumda.

Dark Passage, fastPay Wildcats, 1907 Fenerbahçe Espor ve 5 Ronin hem son haftada maçlarını kazanmak zorunda hem de rakiplerinin puan kaybetmesine ihtiyaçları var. Son sıradaki Team Aurora’nın ise ligde bir iddiası kalmadı.

LİG AŞAMASINDA SON HAFTA

2021 Yaz Mevsimi’nin lig aşamasında son hafta maçları 7 ve 8 Ağustos tarihlerinde oynanacak. İlk altı sıra için puan eşitliği söz konusu olursa önce taraflar arasındaki averaja bakılacak. Averajlar da eşitliği bozmazsa takımlar tiebreak (eşitlik bozma) mücadeleleri için bir kez daha Vadi’ye inecek.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Western Digital, Son Kullanıcılar için Yeni, Cep Boyutunda Taşınabilir SSD Sunuyor

Yeni WD Elements SE SSD, kullanıcıların verimliliklerini hızlı bir şekilde artırmalarını sağlıyor

Western Digital (NASDAQ: WDC) bugün, cep boyutundaki tasarımı performansla birleştiren yeni taşınabilir depolama çözümü WD Elements™ SE SSD'yi duyurdu. Bu kompakt cihaz, dosyaları hızlı bir şekilde taşımak için taşınabilir bir sürücüye ihtiyaç duyan tüm kullanıcıların tam aradığı çözüm. WD Elements SE SSD ile kullanıcılar, hem dizüstü bilgisayarları hem masaüstü bilgisayarları hem de diğer cihazlarda ister iş ister eğlence amaçlı olsun tüm içerikler üzerinde tam kontrole sahip. 

“Uzun bir süredir katı hal sürücüleri (SSD), tüm kullanıcıların finansal olarak rahatça karşılayamayacağı bir şeydi” diyor Western Digital Bölge Satış Müdürü Yosi Rafael ve ekliyor: “Western Digital olarak SSD teknolojisini kullanıcılar için daha erişilebilir hale getirmeyi amaçlıyoruz. Hiç kimse güvenebilecekleri bir markanın finansal karşılığı, performansı ve güvenilirliği arasında bir seçim yapmak zorunda kalmamalı, bu yüzden WD Elements SE SSD'yi Türkiye pazara sunmaktan heyecan duyuyoruz.”

400 MB/sn'ye** varan okuma hızları ve 2 TB'a* varan kapasitelerle bu yeni taşınabilir SSD, kullanıcıların her gün daha fazlasını yapabilmeleri için büyük dosyaları hızla taşımalarına olanak tanıyor. Sürücünün tak-ve-çalıştır özelliği, kutudan çıkar çıkmaz kullanıma hazır olduğu ve herhangi bir iş akışına sorunsuz bir şekilde entegre olabileceği anlamına geliyor.

WD Elements SE SSD, 2 metreye kadar düşmeye dayanıklı kompakt, taşınabilir bir tasarıma sahip ve tüm bu özellikleri de bu yeni sürücüyü sürekli hareket halinde olanlar için mükemmel bir çözüm haline getiriyor. Western Digital’in depolamada herkesçe bilinen dayanıklılık mirasını sürdüren bu yeni sürücü, dünya çapında üç yıllık sınırlı bir garanti süresi ile destekleniyor. 

Fiyat ve Erişim Bilgisi 

WD Elements SE SSD, Western Digital Store ve diğer seçkin satış kanallarında Ağustos ayından itibaren kullanıcıların erişimine hazır olacak. 480 GB* kapasiteli sürücü için son kullanıcı önerilen fiyatı 89,99 €’dan başlıyor.

* 1 GB = 1 milyar bayt ve 1 TB = bir trilyon bayt. Çalışma ortamına bağlı olarak gerçek kullanıcı kapasitesi daha az olabilir.

** 1 MB/sn = saniyede 1 milyon bayt. Dahili testlere dayalı olarak; performans, ana cihaza, kullanım koşullarına, sürücü kapasitesine ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türk romanında şair ve şiir

VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY) akademisyen Bahanur Garan Gökşen’in “Geç Osmanlı Dönemi Romanlarında Şair ve Şiir” isimli eserini yayımlıyor. Kitapta, Tanzimat romanı Cezmi’den Cumhuriyet’in ilk yılında yayımlanan Karanfil ve Yasemin’e, Ahmet Midhat Efendi’nin romanlarından Zâniyeler’e kadar çeşitli romanlardaki şairlerin izi sürülüyor.  

VakıfBank Kültür Yayınları’nın yayımladığı “Geç Osmanlı Dönemi Romanlarında Şair ve Şiir”; “Şair kimdir?”, “Şairleri diğer sanatçılardan ayıran özellikler var mıdır?”, “Şiir nedir ve nasıl yazılır?” sorularını sorarak Türk romanında şairin ve şiirin edindiği yeri inceliyor. Akademisyen Bahanur Garan Gökşen’in araştırma eseri, şairlerin şiiri nasıl tanımladığını, Divan, Halk ve Batı şiirine yaklaşımlarını, dönemlerinin poetik meselelerini, şiirlerini paylaşma sancılarını ve narsisizmle mücadelelerini geniş çaplı bir incelemeyle okura sunuyor. 

Romantizm, melankoli ve yaratıcılık

Şair kimliğinin ve şiir sanatının Türk romanında edindiği yeri romantizm, melankoli, yaratıcılık gibi kavramlar çerçevesinde ele alan yazar, eserinde şiir türü üzerine dönemin ünlü tartışmalarına da yer vererek şiirin tanımı üzerine yapılan yorumlara da yer veriyor. “Şair figürünün yaradılışından gelen duygusal kişiliği romantizmin de etkisiyle melankoliye yaklaşmış, “devrin hastalığı” olarak nitelenen melankoli, Batı edebiyatı gibi Türk edebiyatını da etkisi altına almıştır” diyen Gökşen, şunları söylüyor: 

“İncelenen romanlarda tabiat bağlamında genellikle sonbahar mevsiminin seçilmesi de melankoli açısından önemlidir, zira melankolik şairin kendi ruh durumuyla özdeşleştirdiği mevsim sonbahardır. Buna karşılık genellikle olayların başladığı bahar mevsimi aşkın ve hayallerin mevsimi olarak nitelendirilmekte, bütün güzellikler bu mevsimde yaşanmaktadır. Melankoli çerçevesinde yer verilen bir diğer başlık da “Kaybedilen Cennet: Çocukluk”tur, çünkü çocukluğa özlem duyulması ve geçmiş güzel günlerin hasretle yâd edilmesi romantizm etkisindeki melankolik şairin kendini teselli etmek için başvurduğu bir yöntemdir.”

Şair figürleri hakkında kapsamlı bir çalışma 

Milli Kütüphane ve İstanbul Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde şaire ve şiire odaklanan roman araştırmalarından da faydalanarak oluşturulan kitap, “Romanın Şairi”, “Şairin Şiiri” ve “Şairin Yaratıcılığı” şeklinde üç ana bölümden oluşuyor. Çalışmanın birinci bölümünde romanlarda yer alan şair kahramanlar değerlendirilirken, ikinci bölümde şairin kimliğine ve şiirin tanımına odaklanılıyor. Üçüncü bölümde ise şairlerin şiirlerini yaratma aşamaları ele alınarak, özellikle bir eserin meyvelerinin tomurcuklandığı dönem olan “karşılaşma evresi” inceleniyor. 

Tanzimat dönemi romanlarından Cumhuriyet dönemi romanlarına kadar romantizm akımı çerçevesinde romandan romana değişiklik gösteren şair imajının ele alındığı “Geç Osmanlı Dönemi Romanlarında Şair ve Şiir” felsefe, psikoloji ve sosyoloji ekseninde dönemin sanatçılar üzerinde oluşturduğu ruh halini anlatan kapsamlı bir çalışma olarak dikkat çekiyor. 

Bahanur Garan Gökşen kimdir? 

 

2010 yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu. Hacettepe Üniversitesi Yeni Türk Edebiyatı Ana Bilim Dalında başladığı yüksek lisans programını 2013 yılında tamamladı. Aynı yıl Mimar Sinan Güzel Sanatlar 

Üniversitesi Yeni Türk Edebiyatı Ana Bilim Dalında başladığı doktora programını 2018 yılında bitirdi. Muallim Tevfik Fikret Özel Sayısı’nı tıpkıbasım ve çeviri yazı olarak hazırladı. Yine İlhan Tarus’un Kasabanın Ruhu adlı romanını ve Selçuk Baran’ın Türkân Hanım’ın Ölümü adlı tiyatro eseri ve hikâyesini yayına hazırladı. Erol Gökşen ile Nâbizade Nâzım’ın Mini Mini Mektepli ve Hanım Kızlara adlı eserini çeviri yazı ve tıpkıbasım olarak yayınladı. Cemal Süreya’nın 1968-1875 yıllarında Türk Dili dergisinde kalmış yazılarını Yabancı Yayınlar adıyla kitap olarak yayınladı. Murat Yalçın ile Bir Yalnız 100. Doğum Yılında İlhan Berk adlı sempozyum kitabının editörlüğünü yaptı. Varlık, Kitap-lık, Hürriyet Gösteri, Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, Turkish Studies, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi gibi dergilerde yazıları yayınlandı. 2018 yılından beri İstanbul Arel Üniversitesi’nde Doktor Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

E-ticarette başarılı olmanın püf noktaları

Pandemi sürecinin parlayan yıldızı e-ticaret, tüketim ve iş yapış tarzlarını şekillendirmeye devam ediyor. T.C. Ticaret Bakanlığı verilerine göre 2020’de bir önceki yıla göre 60’lık bir büyüme gerçekleştiren sektör, girişimci ekosistemine de etki ediyor. Online pazaryerlerinde başarılı olmanın yolları herkes tarafından merak edilirken, geliştirdiği analitik yazılım araçlarıyla e-perakende alanında faaliyet gösteren satıcılara hizmet veren NeSatilir.com’un Kurucusu Yiğit Tuna, sektöre adım atacaklara yol gösterecek püf noktalarını aktarıyor.

Ürün ve hizmetleri müşteriye hızlı ve sorunsuz bir şekilde ulaştıran, satıcıların pazar potansiyellerini artıran, tüketicilere geniş ürün seçeneği, net ürün bilgileri, uygun fiyatlar vaat eden e-ticaret sektörü, dünya genelinde devasa bir büyüklüğe ulaşmış durumda. Gelişmiş lojistik ve tedarik zincirinin avantajıyla sınırları neredeyse tamamen ortadan kaldıran e-ticaret, yükselişiyle girişimci ekosistemine de etki ediyor. E-ticarete adım atmak isteyen girişimciler kendilerine yol gösterecek ipuçları ararken, pazaryeri satıcılarına analitik araçlar ve entegrasyonlar sunarak satış performanslarını geliştiren NeSatilir.com’un kurucusu Yiğit Tuna, e-ticarette başarılı olmanın başlıca esaslarını aktarıyor. 

E- ticaret sitesi nasıl açılır? 

Her ne kadar kendinize özel bir e-ticaret sitesini sıfırdan inşa edebilseniz de günümüzde sıklıkla tercih edilen yöntem, hazır e-ticaret site sağlayıcılarından temin edilen siteler oluyor. Bu tarz hazır sitelerin en büyük avantajı hali hazırda birçok pazaryeri ve muhasebe entegrasyonunu bünyelerinde barındırmaları ve ileride kullanılması olası olan ERP sistemlerine nispeten kolay entegre olabilmeleri. Hazır siteler için yurt dışı ya da yurt içinde çok sayıda örnek var.  Yurt dışı servis sağlayıcılar arasında Shopify, Wix, Woocommerce, Magento, Bigcommerce gibi firmalar örnek gösterilebilecekken yurt içi sağlayıcılar arasında Ideasoft, Ticimax, Kobimaster ve Akinon telaffuz edilebilir. Tabii ki servis sağlayıcılar bu kadar ile sınırlı değil, araştırma derinleştikçe birçok farklı özelliğe sahip farklı firma ile karşılaşmak mümkün. Seçim yapılırken özellikler ve entegrasyonların iyi değerlendirilmesi, mümkünse referans kullanıcılar ile konuşularak karar verilmesi başlıca öncelikler arasında.

Nelere dikkat etmeliyiz?

Satıcıların en çok dikkat etmesi gereken ve özellikle yeni başlayan satıcıların en sık mustarip olduğu konu muhasebe işlemleri. Satışların karlılığını doğru takip etmeyen birçok satıcı kar ettiğini düşünürken zarar ettiğini ancak öz sermaye tükenmeye başladığında fark ediyor.  Özellikle birden fazla ürün ve kanaldan satış yapan satıcılar, farklı komisyon oranları ve vadeler ile karşılaşıyor. Bunun üstüne iadeler, diğer kesintiler, kargo ve KDV gibi konular eklendiğinde, eğer takip en baştan doğru yapılmadıysa, bir süre sonra içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Her ne kadar entegrasyon programları takibi kolaylaştırsa da önerimiz, ticaret ile uğraşan herkesin en azından giriş seviyesinde ve kendi işlemlerini takip edebilecek kadar muhasebe bilgisine sahip olması olacaktır. Kısacası e-ticarete ya da genel olarak ticarete başlayacak tüm satıcı adaylarının ilk olarak ticareti değil, muhasebeyi öğrenerek sektöre adım atmaları son derece önemli.

Güvenlik hissi nasıl sağlanır?

Türkiye’de e-ticaret hacminin büyüdüğünü buna rağmen e-ticaret web sitesi sayısının azaldığını görüyoruz. Bunun en büyük sebebinin e-ticaret müşterilerinin gün geçtikçe tekil web siteleri yerine  pazaryerlerine yönelmesi olduğunu söyleyebiliriz. Pazaryerlerinin tercih edilmesindeki en büyük sebep ise tüketiciye verilen güven hissi.  Tüketici bir üründe sorun yaşadığında ya da sadece iade hakkını kullanmak istediğinde, satıcı ile iletişime dahi geçmek zorunda olmadan, kolay bir şekilde iade sürecini başlatabileceğini ve ödemesini geri alabileceğini biliyor. Satıcı ise satışını yaptığı ürünlerin ödemesinin vadesi geldiğinde ödeneceğinden emin oluyor.  Bununla birlikte satıcı tarafındaki sürecin, tüketici tarafındaki kadar basit olmadığının ve ödemelerin/kesintilerin düzenli kontrolünün zaruri bir ihtiyaç olduğunun altını çizmek gerekir.

Temel zorluklar neler?

Satışların karlılık analizinin ve takibinin zorluğunun dışında, işin operasyon tarafındaki en büyük zorluk ürün tedariki. Ticarete yeni başlayan satıcı adayları genellikle marka ürünleri al-sat yaparak sektörü deneme eğilimindeler. Sektörde uzun süredir bulunan ve sermaye olarak güçlü satıcılar ise çoklu alımlar sayesinde alım fiyatı ve dolayısıyla satış fiyatı olarak yeni başlayan satıcıların rekabet edemeyeceği fiyatlar sunabiliyorlar. Buradaki kritik nokta, marka ürünlerde al-sat yapmak yerine satıcıların kendi markalarını oluşturmaya odaklanmaları. Bu sayede marka tescilleri ile birlikte Buybox rekabetinin önüne geçebilir ve uzun vadede kar oranı yüksek ürünler satabilirler. Ancak elbette kendi markanızı oluşturmanın zorlu ve al-sat yapmaya göre çok daha maliyetli bir konu olduğunu da hatırlatmakta yarar var. 

Avantajlar ve dezavantajlar neler?

Pazaryerlerindeki satış yapmanın en büyük avantajı hali hazırda trafiği ve dönüşüm oranı yüksek olan bir web sitesi üzerinde hızlı bir şekilde tüketici ile buluşulabilmesi. Pazaryerleri yaptıkları yoğun reklam sayesinde bireysel girişimcilerin ulaşamayacakları boyutta trafiğe sahipler. Sağladıkları güven, indirim kuponları ya da promosyon programları sayesinde de yüksek dönüşüm ile satış imkanı sunarlar. Ancak tabi ki dezavantajlar da söz konusu. Pazaryeri müşterisi pazaryerinin kendi müşterisi olarak kalıyor, listelenen ürünler pazaryerinin listesi, satıcılar ise iş ortağı olsalar da  aslında bir misafir konumunda bulunuyorlar. Dolayısıyla komisyon oranları, kargo ücretleri ve farklı kesintiler pazaryerleri tarafından belirlendiği için ipler her zaman pazaryerinin elinde oluyor.

Maliyetler nasıl hesaplanır?

Maliyetler ve giderler satış yöntemine ve hangi platform ya da pazaryerinden satış yapıldığına göre farklılık gösterir. Kimi web sitelerini kurmak ücretsiz iken, kimi web siteleri platformlu aylık ya da yıllık olarak ücretlendirilir. Sitedeki elektronik pos cihazı kullanımından komisyon ödenir. Eklediğiniz, kullandığınız modüllere göre ek ücretlendirmeler yapılabilir. Pazaryeri tarafında da kesintiler pazaryeri bazlı olarak değişiklik gösterir. Kimi pazaryerlerinde sadece komisyon kesintisi bulurken, kimi pazaryerlerinde reklam katılım giderleri ve birçok farklı kesinti bulunur. Örnek vermek gerekirse; ülkemizin en büyük e-ticaret sitelerinden birinde bebek arabası kategorisi ele aldığımızda 18 KDV ve 15 TL kargo ücreti ile yapılan ve ürün maliyeti 100 TL olan 200 TL’lik bir satışta: 30 TL komisyon, 8,15 TL KDV ödemesi, 1,60 TL standart pazarlama gideri oluşacaktır.  

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Pierre Fabre Türkiye “Yılın Sağlık Sektörüne Katkı” Ödülünün Sahibi Oldu

İş ve sanat dünyasının fark yaratan başarılı isimlerini ve markalarını buluşturan “Türkiye Lider Marka Ödülleri” töreninin 2.si Hilton Bomonti’de gerçekleştirildi. Sunuculuğunu Özge Ulusoy ve Emre Kınay’ın yaptığı törende, sağlıktan güzelliğe misyonuyla çalışmalarını sürdüren ve özellikle pandemi döneminde üstün çabalar sergileyerek gerçekleştirdiği lansmanlar ve sosyal sorumluluk projeleriyle Pierre Fabre Türkiye ‘Yılın Sağlık Sektörüne Katkı’ ödülüne layık görüldü.

 

Bu yıl 2.si düzenlenen “Türkiye Lider Marka Ödülleri” töreni, Hilton Bomonti’de iş, cemiyet ve sanat dünyasının yoğun katılımıyla gerçekleşti. Özge Ulusoy ve Emre Kınay’ın sunduğu törende Türkiye’nin sektöründe lider markaları ödüllerini aldı. 

 

Her türlü güzelliğin öncelikle sağlıktan geçmesi gerektiğinin bilinciyle hareket eden, ürünlerini en doğal ve medikal içerikli yöntemlerle geliştiren Pierre Fabre Türkiye bu güzel gecede “Yılın Sağlık Sektörüne Katkı” ödülünün sahibi oldu. Tüketici sağlığı, onkoloji ve dermokozmetik olmak üzere birçok alanda faaliyet gösteren firma, her yıl gelirinin önemli bir kısmını sosyal sorumluluk projelerine ayırıyor ve ihtiyaç sahiplerinin sağlığa erişimini sağlıyor.

 

Pierre Fabre Türkiye Genel Müdürü Dr. Hande Demirdere ödül konuşmasını; “Bu ödülü sağlıktan güzelliğe misyonuyla ilaç ve dermokozmetik alanında, insanlığa ve doğaya katkı için elinden geleni yapan tüm Pierre Fabre çalışanları adına alıyorum. Pierre Fabre firmasını bu ödüle layık gördüğünüz için çok teşekkür ederiz.” sözleriyle bitirdi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İç ve dış pazardaki talep artışı üretimde etkili olmaya devam etti

 Türkiye İMSAD, yapı sektörü ve ekonomi çevreleri tarafından dikkatle izlenen aylık sektör raporunu açıkladı. ‘Türkiye İMSAD Temmuz 2021 Sektör Raporu’na göre, 2021 yılının ilk 5 ayında geçen yılın aynı dönemine göre inşaat malzemeleri sanayi üretim artışı yüzde 33,2 olarak gerçekleşti. İnşaat malzemeleri sanayi üretiminin mayıs ayında geçen yılın mayıs ayına göre yüzde 47,3 artış gösterdiği belirtilen raporda, iç talebin canlı kalması ve dış pazarlardaki önemli talep artışının üretimde etkili olmaya devam ettiği vurgulandı. 

İnşaat malzemesi sektörünün çatı kuruluşu Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) tarafından hazırlanan ‘Temmuz 2021 Sektör Raporu’nda şu tespitler yer aldı: İnşaat malzemeleri sanayi üretimi mayıs ayında geçen yılın mayıs ayına göre yüzde 47,3 artış gösterdi. Geçen yılın mayıs ayında salgının sert etkileri yaşanmış ve tam kapatma önlemleri ile sanayi üretimi büyük ölçüde durmuştu. 2021 yılı mayıs ayında da kısmen kapatmalar olmasına karşın sanayi üretimi devam etti. Tüm bu koşullar içinde inşaat malzemeleri sanayi üretiminde yüksek bir artış yaşandı. 

2021 yılının ilk 5 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre üretim artışı yüzde 33,2 olarak gerçekleşti. İç talebin canlı kalması ve dış pazarlardaki önemli talep artışının etkili olmaya devam ettiği görüldü.   2021 yılının ilk ayında 22 alt sektörün tamamında üretim, 2020 yılı ocak-mayıs dönemine göre artış sergiledi. 2021 yılı ocak-mayıs döneminde yine tüm alt sektörlerin üretimi aynı zamanda çift haneli ve yüksek oranlar ile arttı. 

En yüksek üretim artışı yüzde 68,6 ile tuğla ve kiremit sektöründe gerçekleşti. Seramik sağlık gereçleri üretimi yüzde 62,5, kilit ve donamım eşyası üretimi yüzde 61,5, demir çelik radyatör üretimi yüzde 54,5, yalıtımlı kablolar üretimi yüzde 51 arttı. Isıtma ve soğutma donanımları üretimi yüzde 45,1, çimento ve betondan eşyalar üretimi yüzde 42,4, plastik inşat malzemeleri üretimi ise yüzde 41,9 büyüdü. Yılın ilk ayında diğer alt sektörlere göre daha yavaş üretim artışı gösteren ürünler metalden kapı ve pencereler, çimento ile metal yapı ve yapı parçaları oldu.     

Mevcut inşaat işleri seviyesi temmuzda 8,2 puan yükseldi      

İnşaat sektöründe mevcut işler seviyesi temmuz ayında bir önceki aya göre 8,2 puan birden yükseldi. Temmuz ayı başından itibaren tam açılmaya geçilmesiyle birlikte inşaat sektöründeki işlerde de sıçrama gerçekleşti. Ayrıca temmuz ayı, inşaat sektöründe mevsimsellik ile mevcut işler seviyesinin önemli ölçüde artış gösterdiği bir ay oldu. Böylece mevcut işler seviyesinde uzun süredir yaşanan durağanlaşma da şimdilik ortadan kalktı. Ancak inşaat maliyetlerindeki artışlar, talep tarafında yaşanan durgunluk ve salgında olası dördüncü dalga nedeniyle yeni işlerdeki canlanmanın ne kadar sürebileceğinin belirsiz olduğu görüldü. 

Yeni alınan inşaat işleri seviyesi 2,5 puan arttı                                      

Alınan yeni iş siparişleri temmuz ayında bir önceki aya göre 2,5 puan artış gösterdi. Mevsimsellik ile yeni iş siparişlerinde geleneksel olarak artış yaşanan bir döneme girildi ve temmuz ayı başından itibaren tam açılmaya geçilmesinin de etkisiyle yeni başlangıçlar da artış gerçekleşti. Normalleşme yeni iş siparişleri üzerinde etkisini göstermeye başladı.         

İnşaat sektörünün yurt içi kredi kullanımı yavaşladı 

2020 yılında sektörlere verilen destek kredilerinden inşaat sektörü de önemli ölçüde yararlanmıştı. İnşaat sektörünün yurt içi kredileri 2020 yılında yüzde 39,6 artarak 321 milyar TL büyüklüğüne ulaşmıştı. 2021 yılında ise kredi kullanımının giderek yavaşladığı görüldü. 2021 yılının ilk 5 ayında inşaat sektörünün yurt içinden kullandığı krediler sadece yüzde 6,2 artarak 340,6 milyar TL oldu. Yüksek kredi faizleri yeni kredi kullanımını sınırlıyor. İnşaat sektörünün yurt dışından kullandığı kredilerde ise 2021 yılının ilk 5 ayında yüzde 21,1 artış oldu ve kredi tutarı 23,93 milyar dolara yükseldi.  

Kiracıların oranı artıyor

Türkiye’nin demografisi konut ve konut dışı yapı ihtiyacında en önemli belirleyici olmaya devam ediyor. Genç nüfus ağırlıklı yapı, kentleşme, iç ve dış göç hareketleri, her yıl yüksek konut ihtiyacı doğuruyor. Konut ihtiyacı ve konut talebi de inşaat sektörü ve inşaat malzemeleri sanayisi için önem arz ediyor. Bu itibarla konut sahipliği göstergesi de konut ihtiyacı için temel bir gösterge olarak değerlendiriliyor. Türkiye genelinde ikamet edilen konutlarda mülkiyet durumu istatistikleri kirada oturanların payında artış olduğunu gösteriyor. 2012 yılında yüzde 20,9’a inen bu oranın 2020 yılında yüzde 26,2’ye çıkması, yüksek konut ihtiyacının sürdüğüne işaret ediyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Türkiye’deki Suriyeliler ve Ev Sahibi Topluluk Üyelerine Yenilenebilir Enerji Eğitimi

UNDP Türkiye tarafından Kore Cumhuriyeti finansal desteğiyle kurulan beş tesis, mülteciler ve Türk vatandaşları için istihdam olanaklarını artırmak amacıyla güneş ve rüzgar enerjisi alanlarında sertifikalı eğitim sağlıyor.

Yüzlerce Suriyeli mülteci ve Türk vatandaşı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve T.C. Milli Eğitim Bakanlığı ortaklığıyla kurulan yenilenebilir enerji laboratuvarları ağı sayesinde Türkiye'nin hızla büyüyen güneş ve rüzgar enerjisi sektörlerinde iş bulmak için ihtiyaç duydukları becerileri kazanacak. Laboratuvarlar için seçilen Bursa, Hatay, Mersin, Kocaeli ve Konya illeri, yenilenebilir enerji potansiyeli yüksek ve Suriyeli nüfusun yoğun olarak yaşadığı yerler olma özelliğini taşıyor.

Kore Cumhuriyeti, projeyi 2,2 milyon dolar ile finanse ediyor. 2019 ve 2020 yılları için ayrılan 1,7 milyon dolar tutarındaki kaynağa ek olarak, 2022 yılında faaliyetlerin daha fazla il ve yararlanıcıya ulaştırılması için 500 bin dolar tutarında ek kaynak sağlandı.

Hatay’ın İskenderun ilçesinde kurulan laboratuvarın (30 Temmuz Cuma günü düzenlenen) açılışında konuşan UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton, “Bireyleri, Türkiye'nin yenilenebilir enerji sektöründe çalışması için eğitmek yeşil bir geleceğe yatırımdır,” şeklinde konuştu. Vinton, “Bu girişim, Suriyeliler ve Türk ev sahiplerine iş bulmak ve ailelerini desteklemek için ihtiyaç duydukları becerileri kazanmalarına yardımcı olurken, vasıflı işgücüne olan ihtiyacın arttığı gelişmekte olan bir sektöre de destek verecek.” dedi.

Laboratuvarlar, güneş ve rüzgar enerjisi sistemlerinin üretimi, kurulumu ve bakımı konusunda program için özel olarak tasarlanmış eğitimi içeren 247 saatlik yeni bir müfredat sunacak. Dörtte biri kadın olmak üzere en az 500 Suriyeli ve Türk ev sahibinin, eğitimleri Mart 2022’ye kadar tamamlaması bekleniyor. Eğitimlerini tamamlayan kursiyerlere, Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü tarafından kurs bitirme sertifikası verilecek. 

Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürü Yusuf Büyük açılış konuşmasında şunları söyledi:  “Türkiye'nin rekabetçi bir ekonomi olarak kalabilmesi için yeni becerilerde ustalaşmak amacıyla sürekli bir çabaya ihtiyacımız var. Bu girişim, iş gücümüzün geleceğin işlerini yapmaya hazır olduğuna dair daha geniş bir taahhüdü yansıtıyor." 

Kore Cumhuriyeti Büyükelçiliği Elçi Müsteşarı Kang Jung ise şöyle konuştu: "Kore Cumhuriyeti, Suriyelilerin kendi kendine yetebilirliğini teşvik ederken aynı zamanda ev sahibi Türk toplumunun istihdam edilmemiş üyelerinin ihtiyaçlarını da ele alacak bu yenilikçi girişime katkıda bulunmaktan gurur duyuyor." 

Beş yenilenebilir enerji laboratuvarı, teorik eğitimi uygulamalı eğitim ile birleştiriyor. Laboratuvarların hepsi kursiyerlerin kullanması amacıyla güneş panelleri, rüzgar türbinleri, otomasyon sistemleri, elektrik ve elektronik altyapısı, iş sağlığı ve güvenliği ekipmanları gibi son teknoloji ekipmanlarla donatıldı. Laboratuvarlar aynı zamanda yerel üniversiteler, özel sektör ve sivil toplum için araştırma ve geliştirme kaynakları olarak hizmet verecek.

Yeni açılan yenilenebilir enerji laboratuvarı, Milli Eğitim Bakanlığı'nın hayat boyu öğrenme yaklaşımı kapsamında, ilçede ikamet eden Suriyeliler de dahil olmak üzere, yetişkinlere yönelik çok çeşitli teknik ve mesleki eğitim veren ve İskenderun Organize Sanayi Bölgesi'nde bulunan İskenderun Halk Eğitimi Merkezi'nin tesislerinde yer alıyor. 

Yenilenebilir enerji sektöründeki mesleki ve teknik eğitimler, Suriyeliler ve ev sahibi toplulukların geçim kaynaklarını iyileştirmeye, kamu hizmetlerinin ulaştırılmasını desteklemeye ve sosyal uyumu teşvik etmeye odaklanan 75 milyon dolar bütçeli UNDP programının bir bileşeni.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı