Aylık arşivler: Ağustos 2021

Kaspersky, Instagram kullanıcıları için güvenlik ipuçları paylaştı

Instagram, dünyanın en popüler ikinci sosyal ağı olduğundan buradaki hesaplar sıklıkla siber suçluların uğrak noktası oluyor. İyi bir şekilde korunmayan hesapların hacklenmesi ise siber suçlular için oldukça kolay bir iş. Kaspersky uzmanları, Instagram ayarlarının izin verdiği ölçüde hesap güvenliğinizi artırmanız için önerilerde bulunuyor. 

Akıllı telefonunuza “Hesabınıza Rio de Janeiro, Brezilya adresinden şüpheli bir oturum açma denemesi gerçekleştirildiğini tespit ettik” şeklinde bir bildirim almış olabilirsiniz. Oturum açma denemesi ister yaşadığınız yerden ister dünyanın öbür ucundan ister kullandığınız türden bir telefondan veya hiç duymadığınız bir cihazdan gerçekleşmiş olsun, siber suçlular bu tür yöntemlerle sizi panikletmeye çalışıyor. Yapmanız gereken ilk şey paniğe kapılmamak.

Veri sızıntısı ve kimlik bilgisi alanlarının doldurulması

Veri sızıntıları ve ihlalleriyle ilgili haberler sık sık gündeme geliyor. Bu tür durumlarda Facebook ve Instagram doğrudan saldırıya uğrayan taraf olmasa bile, başka bir internet sitesinin güvenliği ihlal edilmişse ve ele geçirilen veriler sizin hesap bilgilerinizi de içeriyorsa, siber suçlular kimlik bilgilerinize de ulaşıyor. Siber suçlular e-posta kullanıcı adlarından ve parolalardan oluşan bir listeyi kullanarak, çalıntı hesap bilgileriyle kimlik bilgisi alanlarının doldurulmasına yönelik bir saldırı gerçekleştirebilirler ve çalınan kimlik bilgilerini diğer sitelere de girmek için kullanabilirler. Bu oldukça işe yarayan bir yöntemdir çünkü insanlar sahip oldukları birçok hesap için aynı parolayı kullanıyor.  Yani aslında bu durum son derece yaygın olarak yapılan bir hata olarak karşımıza çıkıyor.

 

Kimlik avı

Kullanıcı adı ve parolanızın dolandırıcıların eline düştüğü bir kimlik avı dolandırıcılığının ne gibi sonuçları olabileceğini araştırıyorsanız, bunlar günlük hayatta sıklıkla olan şeyler. Belki de bir bağlantıya tıklamış ve oldukça gerçekçi duran sahte bir Facebook veya Instagram giriş ekranına kimlik bilgilerini girmiş olabilirsiniz. Örneğin, yakın bir zamanda Kaspresky uzmanları, telif hakkı ihlalini neden göstererek kurbanlarını Facebook hesaplarını bloke etmekle tehdit edip onları sahte giriş sayfalarına çeken bir kimlik avı saldırısını ortaya çıkardı.

 

Parola hırsızlığı

Kötü amaçlı yazılımlar kişilerin kimlik bilgilerini de çalabilir. Örneğin, birçok Truva atı, adından da anlaşılacağı gibi klavye üzerindeki tuş girişlerini kaydeden bir program olan yerleşik bir tuş kaydediciyi de beraberinde getiriyor. Cihazınıza klavye üzerindeki tuş girişlerini kaydeden kötü amaçlı bir yazılım bulaştırdıysanız, bu durum siber suçluların girdiğiniz her kullanıcı adına ve parolaya sahip olduğu anlamına gelebilir. 

 

Başka bir cihazdan giriş yapma

Bir partide, internet kafede veya bir otel lobisinde, başka birinin cihazını kullanarak Facebook veya Instagram’da oturum açmış ve ardından oturumu kapatmamış olma ihtimaliniz oldukça yüksek. Veya örneğin, bir hesabı satmadan veya başkasına vermeden önce bir cihaz üzerinden bu hesaptan çıkış yapmayarak başka birine hesabınıza erişmesi için izni veriyor olabilirsiniz.

 

Yanlış alarm (Kimlik avı)

Belki de hesabınız hiç hacklenmedi. Siber suçluların şüpheli oturum açma denemesi hakkında gönderilen bildirimlerin sahtesini kullanma olasılığı da oldukça yüksek. Aslında bu da bir kimlik avı türünün farklı bir varyasyonudur. Siber suçlular, hesabınızı bloke etmekle sizi tehdit etmek yerine, gerçek oturum açma sayfasına benzeyen bir kimlik avı sitesine sizi yönlendirecek olan bir bağlantının içerisinde yer aldığı sahte bir oturum açma girişimi hakkında size bir bildirim gönderebilir. Suçluların burada umdukları şey; paniğe kapılan kurbanların sahte siteye tıklamaları ve kimlik bilgilerini buraya girmeleridir.

Kaspersky uzmanları, Instagram hesabınızı saldırganlardan korumanız için şunları öneriyor:

• Güçlü, uzun ve benzersiz bir parola seçin. Kaspersky Password Manager, tüm parolalarınızı güvende tutmanıza yardımcı olabilir.

• Şüpheli bağlantılara tıklamayın.

• Web sayfasının URL'si için her zaman adres çubuğunu kontrol edin. Instagram.com yerine 1stogram.com veya instagram.security-settings.com gibi bir şey yazıyorsa hemen oradan çıkın ve herhangi bir kişisel bilgi girmeyin.

• Android için Google Play ve iOS için App Store gibi resmi mağazalardan Instagram uygulamasını yükleyin.

• Üçüncü şahıslar tarafından sunulan hizmetler ve uygulamalar aracılığıyla doğrulama için asla hesap giriş bilgilerinizi vermeyin.

• Hem Instagram hem de e-posta hesabınızda iki adımlı doğrulamayı etkinleştirin.

• Şüpheli mesajları ortaya çıkaran ve kimlik avı sayfalarını engelleyen güvenilir bir güvenlik çözümü kullanın. Kaspersky Internet Security bu işlevi sizin için gerçekleştirebilir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Katma Değeri Yüksek Projeler Geliştiren Rise X, 1 Milyon Euro Değerleme İle TTAF Elektronik’ten Yatırım Aldı!

Teknopark İstanbul’un kuluçka merkezi Cube Incubation’da faaliyet gösteren Rise X Teknoloji A.Ş. 1 milyon euro değerlemeyle ise TTAF Elektronik A.Ş.’den yatırım aldı. Yatırım kapsamında; 10 kişilik ekip için bilgisayarlar, bilgisayar aksesuarları, gerekli lisanslar, girişimin elektronik Ar-Ge süreçleri için gerekli olan Osiloskoplar, Güç Kaynakları, 3D Yazıcılar, Hassas ölçüm cihazları, Kalite ve Test Ekipmanları gibi tüm ekipmanlar sağlanırken 300 m2’lik alan Rise X’e tahsis ediliyor. Ayrıca Rise X teknolojinin geliştirmelerini yapabilmesi için 6 bin m2’lik bir üretim parkuru da girişimin hizmetine sunuldu. Bunların yanı sıra teknik personel desteği, proje desteği, finansman desteği de TTAF Elektronik tarafından sağlanacak. Devam eden süreçte TTAF Elektronik’in tüm Ar-Ge süreçleri Rise X Teknoloji A.Ş. tarafından yürütülecek.

Cube Incubation’da katma değeri yüksek projeler geliştirmeyi hedefleyen Rise X; sistem mühendisliği, elektronik donanım tasarımı, gömülü yazılım geliştirme, mekanik üretim, yüksek teknoloji yazılım geliştirme yetenekleri ile entegrasyon ve üretim yeteneklerine sahip bir Ar-Ge şirketi olarak dikkat çekiyor. Özellikle savunma sistemleri, otomotiv, sağlık ve endüstriyel teknoloji çözümlerinde yabancı kaynak alımlarını minimuma indirerek yerli üretimi ve yerli sanayiyi desteklemeyi amaç edinen girişim yeni dönemde TTAF Elektronik’le birlikte bu Ar-Ge süreçlerinin üretime dönmesini sağlayarak ihracata yönelik projeler geliştirmeye odaklanıyor.

Rise X Teknoloji Genel Müdürü Reha Atabey Açıkgöz: “Rise X olarak bilgi birikimimiz ve tecrübemizle ulusal ve uluslararası pazarlara yenilikçi ürünler geliştirme ve çözümler üretme misyonuyla hareket ediyoruz. Giderek dijital hale gelen dünyada başarılı bir çözüm oluşturmak için doğru teknolojiyi kullanmanın doğru stratejiyi kurgulamada kilit rol oynadığına inanıyoruz. Bu kapsamda TAFF Elektronik’ten aldığımız yatırım, Ar-Ge geliştirmelerimiz için kullanacağımız teknoloji parkuru ve ekipman desteğiyle ülkemiz için küresel arenada kritik öneme sahip alanlarda akıllı çözümler geliştirmeye odaklanacağız. Bu yatırımla Ar-Ge aşamasını gerçekleştirip ve prototip doğrulamalarını yaptığımız projeler TTAF Elektronik tarafında hızla seri üretime geçecek ve devamında iç ve dış piyasaya satışları gerçekleştireceğiz. Seri üretim her startupta olduğu gibi bizim için de çok kritik. Ancak bir girişimin imkanlarıyla bunu yapmamız pek mümkün olmuyordu. Artık ise TTAF Elektronik aracılığyla seri üretim, kalite, sertifikalandırma ve pazarlama aşamalarını daha verimli yöneteceğiz.” diyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Mete Gazoz ve Busenaz Sürmeneli; en çok konuşulan olimpiyat madalyalı sporcular oldu!

Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda 13 madalya ile Türkiye’nin göğsünü kabartan sporcularımızın medya yansımalarını mercek altına alan MTM Medya Takip Merkezi’nin araştırmasına göre; kadın sporcular erkek sporculardan daha fazla konuşuldu.

Türkiye’nin; 2’si altın, 2’si gümüş, 9’u bronz olmak üzere toplamda 13 madalya kazandığı Tokyo 2020 Olimpiyat Oyunları sonrası medyada en çok konuşulan sporcular da belli oldu. MTM Medya Takip Merkezi’nin, 10 bini aşkın basın, TV ve internet mecrasında, 23 Temmuz-13 Ağustos 2021 tarihleri arasındaki yayınlarda yaptığı taramalara göre; 33 bin 772 habere konu olan 5 kadın sporcumuz; toplam 41 bin 202 habere konu olan 8 erkek sporcumuza göre, oransal olarak, çok daha fazla konuşuldu.

 

En çok dikkat çeken spor dalları: Okçuluk ve Boks!

Erkeklerde Mete Gazoz, kadınlarda ise Busenaz Sürmeneli’nin en çok konuşulduğu Tokyo 2020 Olimpiyat Oyunları’nda; Türkiye, tarihinin en yüksek madalya sayısına ulaştı. Okçuluk alanında altın madalya kazanarak Türkiye’ye büyük gurur yaşatan Mete Gazoz, 13 bin 530 haber ile en çok konuşulan sporcumuz olurken, boks alanında altın madalya kazanan bir diğer sporcumuz Busenaz Sürmeneli 11 bin 339 haber ile zirvenin ortağı oldu. Boks alanında gümüş madalya kazanarak Türkiye’yi sevince boğan sporcularımızdan Buse Naz Çakıroğlu ise; 9 bin 148 haber ile en çok konuşulan sporcular arasında, listenin 3. sırasında yer aldı. Boks dalında bronz madalya kazanan bir diğer sporcumuz Yasemin Adar da 5 bin 566 habere konu olarak listeye 4. sıradan giriş yaptı. Güreşteki başarılarımızdan biri de Rıza Kayaalp’dan gelirken, bronz madalya kazanan sporcumuzun, 5 bin 310 haber ile en çok haberi yapılan 5. kişi olduğu görüldü. Bronz madalya kazanarak basının ilgi odağı olan sporcularımızdan Hatice Kübra İlgün ise tekvando dalında aldığı bu başarı ile listenin 6. sırasında yer aldı.

 

Ferhat Arıcan, bronz madalya kazanarak Türkiye'ye cimnastik tarihindeki ilk olimpiyat madalyasını getirdi ve 4 bin 925 haber ile listede 7. sırada yer aldı. Eray Şamdan ise olimpiyat tarihinde ilk kez yer alan karatede, Türkiye'nin de ilk madalyası olan gümüş madalyayı kazanarak listeye 8. sıradan giriş yaptı.

Tekvando dalındaki bir diğer başarıya imza atarak bronz madalya kazanan sporcumuz Hakan Reçber, 4 bin 312 haber ile listenin 9. sırasındaki yerini aldı. Güreşteki 3. başarımızın sahibi Taha Akgül, kazandığı bronz madalya ile 3 bin 897 haber ile listenin 10. sırasında yer aldı. Karatede kadınlar kumite 61 kiloda bronz madalya kazanan Merve Çoban ise, 2 bin 646 haber ile basının en çok konuştuğu 11. sporcumuz oldu. Türkiye'nin olimpiyat tarihindeki 100. madalyasını alarak karate dalında bronz madalya kazanan Ali Sofuoğlu, 2 bin 440 haber ile medyada adından söz ettirdi. Erkekler kumite +75 kiloda Uğur Aktaş ise bronz madalya kazanarak 2 bin 293 habere konu oldu ve listenin 13. sırasına yerleşti.

 

Büyük başarılara imza atan A Milli Kadın Voleybol Takımımız da basının ilgi odağı oldu. Hem maçlardaki performanslarıyla hem takım oyuncularıyla, A Milli Kadın Voleybol Takımı, madalya alamamış olsa da basında en fazla ilgi gören sporcularımız arasında yer aldı. Olimpiyat ile alakalı 11 bin 888 habere konu olan filenin sultanları, ilk kez olimpiyatlarda son sekiz takım arasına kalarak Türkiye’ye büyük gurur yaşatmıştı.

 

Yabancı medya Busenaz Sürmeneli’yi, Sosyal medya Mete Gazoz’u konuştu!

MTM Medya Takip Merkezi’nin profesyonel sosyal medya dinleme servisi DigiLup verilerine göre; 500 binden fazla paylaşım ile sosyal medyada adından en fazla söz ettiren sporcumuz Mete Gazoz olurken, zirveyi 350 bine yakın paylaşım ile Busenaz Sürmeneli takip etti. Buse Naz Çakıroğlu ise 170 bine yakın paylaşım ile listede 3. sırada yer aldı.

 

Global internet sitelerinin en fazla ilgi gösterdiği sporcumuz ise Busenaz Sürmeneli oldu. Sürmeneli’nin başarısı, yurtdışındaki internet sitelerinde, 5 binden fazla habere yansıdı. 2 bin 600 uluslararası internet haberine konu olan Mete Gazoz ise listede 2. sırada yer alırken, yine boks alanında başarı sağlayan Buse Naz Çakıroğlu, 2 bine yakın haber ile en çok haberi yapılan 3. sporcumuz olmayı başardı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Adı kadar sevimli olmayan çikolata kistini daha önce duydunuz mu?

Adet döneminde yaşadığınız şiddetli ağrıların ve normalden çok daha fazla olan kanamaların sebebi çikolata kisti olabilir! Dünyada yüzbinlerce kadını etkileyen çikolata kisti, giderek artış gösteriyor. Özellikle de 35 yaş üzeri için kritik bir sağlık problemine dönüşen çikolata kisti, müdahale edilmediğinde kısırlığa bile yol açabiliyor. Avrasya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Nurcan Dalan, çikolata kisti hakkında önemli bilgiler veriyor. 

Orta yaşlarda daha sık görülmeye başlıyor…

Endometriozis olarak adlandırılan ve halk arasında çikolata kisti olarak bilinen bu hastalık; rahim içini döşeyen endometrium tabakasının rahim dışındaki herhangi bir bölgede büyümesi sonucu gelişir. En sık görüldüğü bölgeler; yumurtalıklar, pelvisi örten doku ve fallop tüpleridir. Kadınlarda çok sık görülen çikolata kisti en çok 30- 40 yaşları arasında ortaya çıkar.

Endometrium dokusu normal şartlarda sadece rahim içinde bulunur ve adetten sonra kalınlaşarak bebeğin yerleşmesini sağlar. Bu doku her adet döneminde atılarak yenilenir. Endometrium dokusunun aynı zamanda yumurtalıklarda bulunması ise adet benzeri kanamalara yol açarak yumurtalık içinde koyu renkli kan birikintilerine sebep olur ve ortaya çikolata kisti çıkar. Bu kistlerin içerisinde biriken oluşumun koyu kahverengi ve koyu kıvamlı olması sebebiyle hastalığa çikolata kisti denir.

Genetik faktörler hastalığın oluşumunda etkili!

Çikolata kistinin neden ortaya çıktığı tam olarak bilinmemektedir. Ancak bazı faktörler çikolata kistinin oluşmasında etkili olabilmektedir. Bunların başında ise genetik faktörler gelmektedir. Çünkü çikolata kisti aile içinde aktarılma eğilimine sahiptir. Dolayısıyla aile öyküsünde çikolata kisti olan kişilerde hastalığın görülme riski diğer kişilere oranla daha fazladır.

Bir diğer önemli sebep ise bağışıklık sisteminin zayıf olması sebebiyle hastalıklara karşı vücudun savunmasız kalarak çikolata kisti riskinin artmasıdır. Bunun yanı sıra ters yöne menstrüasyon olması da çikolata kisti riskini arttıran önemli bir faktördür. Şöyle ki, adet kanamasıyla birlikte endometrium dokusu vajina yoluyla vücuttan atılır. Eğer geriye doğru kanama olursa bu doku karın boşluğuna akarak çikolata kistinin meydana gelmesine neden olur. 

 

 

Eğer bu belirtileri gösteriyorsanız…

Hastaların en çok şikayet ettikleri bulguların başında şiddetli adet sancıları gelir. Bu ağrıların en önemli özelliği giderek azalmak yerine git gide çoğalmasıdır. Şiddetli ağrıların oluşma sebebi ise hastalık odaklarında salgılanan prostaglandin maddesi sebebiyle rahimde yaşanan kasılmalardır. Kasılmalar sebebiyle yaşanan ağrı adet öncesinde başlar ve adet kanaması sürecinde de devam eder. Şiddetli ağrıların yanı sıra görülen diğer belirtiler ise şu şekildedir;

  • Adet döneminde bel ve karın ağrıları,
  • Cinsel ilişki sırasında ve sonrasında ağrı ve acı,
  • Dışkılama ve idrar sırasında ağrı hissetme,
  • Adet dışında kanamalar görülmesi,
  • Adet döneminde normalden daha fazla kanama,
  • Adet döneminde artan kabızlık veya ishal,
  • Kanlı dışkı,
  • Makata vuran ağı,
  • Yan ağrısı,
  • Sık sık idrara çıkma,
  • Dış gebelik,
  • Kısırlık.

Teşhis

Çikolata kistinin teşhis edilebilmesi için öncelikle doktorun hastanın şikayetlerini dinlemesi gereklidir. Eğer hastada görülen semptomlar çikolata kistine işaret ediyorsa hastaya bazı testler uygulanır. Bunun için öncelikle pelvik muayene yapılır. Jinekolojik muayene ile üreme organlarında bulunan anomalilikler tespit edilir. Pelvik muayenenin yanı sıra ultrason ile vajinaya bakılması gerekir. Standart bir ultrason incelemesi yeterli gelmeyebilir ve tam teşhis için USG gerekebilir.

Organ ve dokulardaki oluşumları detaylı görüntülemek içinse MR gerekebilir. MR hem tanı koymak hem de cerrahi planlama için çok önemlidir aynı zamanda rahim dışına yerleşmiş endometrial dokuların yerleri ve büyüklükleri tespit edilebilir. Ayrıca rahim dışına yerleşmiş kistleri belirlemek için de göbek deliği yanından küçük bir kesik atılarak bakılan laparoskopi yapılabilir.

Tedavisi mümkün mü?

Çikolata kistini tamamen ortadan kaldıracak bir tedavi yöntemi yoktur. Yapılan tedavi daha çok kiste bağlı oluşan ağrıları gidermek ve kısırlığı önlemek üzerinedir. Bunun için ilaç tedavisi veya cerrahi yöntemler tercih edilir.

Adet döneminde meydana gelen ağrı ve kramplar için nonsteroidalantiinflamatuar ilaçlar verilir. Eğer kişinin hamilelik planı yoksa hormon tedavisine başlanır. Çünkü hormon tedavisi endometrial dokunun kalınlaşmasını ve yeni bir dokunun oluşmasını engelleyebilir. Çocuk isteyen kadınlara ise hormon tedavisi uygulanmaz. Bu noktada cerrahi tedavi tercih edilir. Bunun için laparoksopik yöntem ile göbek deliğinin yanında açılan küçük bir kesi ile kiste ulaşılır ve çıkarılır. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sigara dumanı göz sağlığını olumsuz etkiliyor!

Gözlerde meydana gelen birçok problem günlük hayatı olumsuz etkileyerek büyük endişeye neden olur. Özellikle de batma, sulanma, kızarıklık veya bulanık görme gibi şikayetler kişide görmeme korkusuna yol açabilir. Tüm bu şikayetlerin sebebi ise kronik blefarit olabilir. Avrasya Hastanesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Kemal Yıldırım, dünyada ve ülkemizde birçok kişinin mustarip olduğu kronik blefarit hastalığı hakkında bilinmesi gerekenleri anlatıyor.

İki grupta değerlendiriliyor…

Göz kapaklarının iltihaplanmasına blefarit denir. Genellikle kirpik köklerinin olduğu bölgede yoğunlaşır. Kirpik yakınlarındaki küçük yağ bezleri fonksiyonlarını kaybettiğinde görülür. Bu hastalık yapısal ve klinik görünümü nedeni ile iki grupta değerlendirilir. Ön blefarit ve arka blefarit şeklinde ikiye ayrılan hastalık akut ya da kronik olarak görülebilir.

Ön blefaritte göz kapağının özellikle dış kenar, kirpik dipleri etkilenir. Bu türün oluşmasında bakterilerin artması ya da derinin yağlı olması etkili olabilir. Arka belaferitte ise göz kapağının göze değen arka kısmını etkiler ve burada bulunan yağ bezlerinin anormal çalışması ile bağlantılıdır.

Tetikleyici durumlar var!

Her ne kadar neden oluştuğu konusunda net veriler ortaya koyulamasa da, bu hastalığın ortaya çıkması ile ilişkili etmenler aşağıdaki gibidir;

·       Bakteriyel bir enfeksiyon,

·       Seboreik dermatit, (Saç derisinde kaşınma ve kepeklenme)

·       Rosacea, (Yüz bölgesinde kızarıklık ile belirti veren bir cilt hastalığı)

·       Göz kapağındaki yağ bezi fonksiyonlarında değişiklik,

·       Kirpik kenesi veya bitleri,

·       Bazı alerjik nedenler,

·       Kimyasal maddeler,

·       Sigara dumanı,

·       Ölü deri hücreleri,

Bu belirtilere dikkat!

·       Gözlerde sulanma, kızarma ve yanma hissi,

·       Göz kapaklarında kaşıntı,

·       Yağlı görünen göz kapakları,

·       Daha sık göz kırpma,

·       Kirpik aralarında kabuklaşma,

·       Işığa olan hassasiyetin artması,

·       Daha fazla göz kırpma,

·       Kirpiklerde azalma,

·       Lens kullanımında zorlanma,

Blefarit hangi hastalıkları tetikler?

Arpacık ve göz kuruluğu olmak üzere birçok göz hastalığını tetikleyen blefarit, aynı zamanda kirpik batması gibi problemlere de yol açar. Kirpiklerde ciddi bir azalmaya sebep olduğu gibi anormal seviyede büyümesine de sebep olan blefarit hastalığının gösterdiği komplikasyonlar hastadan hastaya değişiklik gösterebilir. Bu hastalıkların dışında;

·       Akne rosasea,

·       Seboreik dermatit,

·       Ciltte yağlanma, 

·       Aşırı kepek problemi, 

·       Aşırı gözyaşı üretme,  

·       Konjonktivit gibi sorunlar da gözlemlenebilir.

Tedavisi mümkün…

Bu göz hastalığının tedavisindeki temel prensip, göz kapağının iyice temizlenmesi ve bakımdır. Zira blefarit hastalığı olan hastalar uzun süre boyunca göz bakımlarına dikkat etmelidir. Bu bakımda önce gözkapağı kenarına, yakmayacak şekilde sıcak pansuman uygulanır. Bu sayede göz kapağında ve çevresinde birikmiş ve sertleşmiş olan kabuk ve yağlı maddeler yumuşayabilir. Sonrasında ise ıslak bir gazlı bezle ya da kulak temizleme pamuğuyla göz kapağının kenarına sürülür ve kalıntılar temizlenir. Son aşamada ise gözkapağı kenarına antibiyotikli-steroitli ilaçlar uygulanır. Bunların dışında antibiyotikler, steroid göz damlaları veya merhemler, suni gözyaşları da tedavinin bir parçasıdır.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İstenmeyen tüylerinizden kalıcı şekilde kurtulmak istemez misiniz?

İstenmeyen tüyler, kadın veya erkek fark etmeksizin herkesin estetik ve hijyen açısından en büyük sorunların başında geliyor. İstenmeyen tüylerden kalıcı olarak kurtulmaksa çok büyük bir kolaylık sağlıyor. Bu yöntemlerin başında gelen lazer epilasyon, kalıcı ve etkili sonuçlar sunması açısından oldukça sık kullanılan yöntemler arasında yer alıyor. Klinik ve hastane dahil birçok merkezde lazer epilasyon uygulaması yapılmasına karşın en sağlıklı ve doğru olanın steril bir ortamda yapılması olduğunu söyleyen Avrasya Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Deniz Yardımcı, lazer epilasyon hakkında merak edilenleri anlatıyor.

Koyu renk kıllar işlemi kolaylaştırıyor

Lazer epilasyon; tek dalga boyundaki ışınlar yardımıyla vücuttan istenmeyen kılların uzaklaştırılmasıdır. Milisaniyelik atışlarla uygulanan lazer ışını, kıla rengini veren melanin pigmenti tarafından emilerek çevre dokuya zarar vermeden kıl köküne ulaşır. Hedef, kıl kökünde bulunan renk veren hücrelerdir. Bu yüzden kıllar ne kadar kalın ve koyu renk ise başarı o kadar artar. Lazerler beyaz ve sarı tüylere etki etmezler. Bu nedenle kadınlarda yüz ve kol bölgesinde diğer bölgelere göre daha geç cevap verir.

Farklı yöntemleri var…

Yüz, bacaklar, koltuk altı ve bikini bölgesindeki istenmeyen tüylere çözüm isteniyorsa lazer epilasyon düşünülmelidir. Lazer kıl kökündeki renk veren hücreleri etkileyerek kılları yakar ve yok eder. Bu uygulama 1990’larda başlamış, giderek daha acısız ve daha hızlı hale gelmiştir. Lazer epilasyonda kullanılan farklı lazer cihazları vardır.

En bilinen ve en çok kullanılanlar Alexandirite ve Diode lazerdir. Bunların dışında Ruby ve ND yağ lazerler kullanılır. Alexandirite cildin altındaki kıl köklerine yoğun bir şekilde etki eder. Oldukça hızlıdır, geniş alanlara kısa sürede uygulama sağlar(erkeklerde sırt gibi). Diode ise daha uzun bir dalga boyuna sahiptir. Bu yüzden koyu ve bronz ciltlerde uygulanabilir. İncelmiş kıllarda daha çok etkilidir. Lazerle birlikte darbe ışık teknolojisi de (IPL) epilasyonda kullanılır. Aynı lazer gibidir fakat lazer enerjisi yerine ışık enerjisi kullanılır.

Başarı oranı oldukça yüksek!

Lazer epilasyonda ortalama seans süresi 6-8 arasıdır. Bunda da başarı 80-90 oranındadır. Lazer epilasyon 16 yaştan itibaren uygulanabilir. Tüylenme erkek tipi ise, adet düzensizliği varsa öncesinde mutlaka hormonal tetkikler yapılmalıdır.

Ayrıca lazer herkes için uygun olmayabilir. Çok koyu ciltler için uygun değildir. Çünkü lazer enerjisi cilt tarafından daha çok emilir yan etki riski artar. Çok açık renk tüyleri olanlarda aynı şekilde tam etki görülmeyebilir. En uygun kişiler açık renkli, koyu renkte tüylü kişilerdir.

Profesyonel kişilerden destek alın

Lazer epilasyon orta derecede acı veren bir işlemdir. Hassas kişiler uygulamadan 60 dakika önce lokal anestezili bir krem kullanabilirler. Uygulamadan sonra 2-3 gün güneşten uzak durulmalıdır. Lazer epilasyon hijyenik bir ortamda, hekim kontrolünde, ehil kişiler tarafından uygulanmalıdır. Bu durumda herhangi bir yan etki görülmesi riski azalır. 

Uygulama sonrası bazı komplikasyonların oluşması normaldir. Bunlar;

·       Ağrı, 

·       Şişlik, 

·       Kızarıklık,

·       Kabuk bağlama,

·       Yanma hissi,

·       Cilt lekeleri gibi yan etkiler oluşabilir. 

Nadiren ciltte solma veya yanıklar olabilir. Hormonal düzensizlikler, güneşe duyarlılığa sebep olan ağrı kesici ve antibiyotik kullanımı, cilde uygulanan krem, parfüm gibi ürünler yan etki riskini arttırır. Bu yüzden işlemden önce bu bilgiler verilmelidir. Yukarıdaki şartlara uyulduğu sürece lazer epilasyon hasta için memnun edici bir uygulamadır.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Egzersiz Yapanların Mutlaka Tüketmesi Gereken Besinler!

Formda kalmanın anahtarının; düzenli, dengeli beslenme ve egzersiz yapmaktan geçtiğini hepimiz biliyoruz. Sağlıklı bir bedene sahip olmak için tüketilmesi gereken besinleri İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Derya Fidan, açıkladı.
 

Vücudunuzu doğru şekilde besleyerek, vücudunuzun ihtiyaçlarını daha iyi şekilde karşılayabilir ve yaptığınız egzersizden daha etkili şekilde yararlanabilirsiniz. İşte egzersiz yaparken tüketmeniz gereken harika besinler!

 

  • Yulaf

 

Konu kaslarınızı spora hazırlamak olduğunda, en iyi tercih kompleks karbonhidrattır. Karbonhidratlar spor boyunca kaslarınızın çalışması için ihtiyacı olan glikozu sağlar. Kompleks karbonhidrat yapısında olan tam tahıllı kaynaklar, yavaş sindirildiği için egzersiz sırasında kan şekerinizi dengede tutar ve enerjinizi yüksek tutar. Yulaf en sağlıklı tahıl çeşitlerinden biridir. Glüten içermeyen yulaf vücut için elzem vitamin, mineral, lif ve antioksidanları barındırır. Beta-glukandan ve liften zengin bu harika besin, performansını arttırmak isteyenler için oldukça sağlıklı bir seçimdir.

 

  • Kahve

 

Eğer gün içerisinde kahve tüketmekten vazgeçemeyenlerdenseniz, size harika bir haberim var. Egzersiz yapmadan 1 saat önce 350 ml kadar kahve tüketmek daha uzun süre egzersiz yapmanızı destekleyebilir ve dayanıklılığınızı arttırabilir. Kafein ayrıca yaşla birlikte azalan kas kütlesini onarmaya ve yeni kas yapımına da yardım eden etken maddeler içeriyor. Spor öncesi tüketilen bir fincan kahve doku ve kas yaralanması riskini azaltarak kas dokusunun daha genç ve esnek kalmasını sağlıyor. Kahvede bulunan kafein ayrıca yağ ayrıştırıcı özelliklere sahiptir. Bu nedenle spor öncesi kahve tüketerek daha fazla yağ yakmak mümkün. Tabii tükettiğiniz kahvenin yağsız ve kremasız olması şartı ile.

 

  • Zencefil

 

Tüm egzersiz çalışmalarınız kas ağrısıyla mı sonuçlanıyor? Bu durumda ilaçlara başvurmak yerine zencefili kullanmayı deneyin. Günde 240 ml zencefil çayı içmek en fazla 10 kalori alınmasını sağlıyor. Bunun yanında tok tutucu bir etkisinin olması onun açlığınızı kontrol etmenize yardımcı olmasını sağlıyor. Bu bitki çayını taze, dövülmüş zencefil kökleri ile hazırlayabilir veya zencefil tozunu kullanabilirsiniz.

 

  • Yağlı Tohumlar;

 

Çiğ fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar çok iyi bir antioksidan kaynağı olmakla birlikte flavonoidler, fenolik asit ve immün sistemi destekleyen E vitamini bakımından zengindirler. Bu öğelerin hepsi vücudu serbest radikallere karşı korur. Kuru yaban mersini ile karıştırın, salataya ekleyin ya da ilave kas tamir edici etki için protein shake’inize bir kaşık yağlı tohum alternatiflerinden birini veya badem ezmesi katın. Badem protein katkısı sağlayarak yaptığınız smoothie’yi iyi bir sporcu içeceğine dönüştürecektir.

 

  • Lor peyniri

 

Egzersiz sonrası kaslarınız, onarım ve yeniden yapım için proteine ihtiyaç duyar. Süt kesiği olarak da adlandırılan lor peyniri, oldukça zengin protein içeriğiyle size çok uygun. İçerisine 1 çay kaşığı kadar ekleyeceğiniz çörek otu ile yağ asidinden dengeli bir alternatif olarak alabilir. 2 dilim wasa üzerine ¼ adet avakado ile renklendirip tüketebilirsiniz.

 

  • Su

 

Bir saat ya da daha uzun süre egzersiz yapacaksanız veya fazla terliyorsanız, su vücudunuz için muhteşem bir içecektir. Vücudunuz için yeterli sıvı alınıp alınmadığını bilmenin en kolay yolu; egzersiz öncesi ve sonrası tartılmak. Kaybettiğiniz her yarım kilo için 2-3 bardak su içmeniz gerekir.

 

  • Hurma

 

Lif oranın yüksek olması, midede uzun süre kalarak sindiriminin yavaş olmasını sağlıyor. Böylece kendimizi daha uzun süre tok hissederek, besin tüketimini azaltmış oluyoruz. İçerdiği yüksek orandaki potasyum ve demir mineralleri de metabolizmayı hızlandırıcı etkileriyle kilo verme sürecinde yardımcı oluyor. Ancak unutmamak gerekir ki 4 adet hurma bir porsiyon meyveyle eşdeğer olup, ortalama 60 kalori içeriyor. Spor sırasında enerjiyi yükseltici karbonhidrat, potasyum ve demir içerir. Potasyum, doğal olarak sıvı dengesini sağlayıp, dehidratasyonu (su kaybını) engeller ve böylece kas kramplarını da ortadan kaldırır.

 

Sporunuzu yaparken yukarıda bahsettiğimiz besinleri birlikte ve kararında tükettiğiniz takdirde, yapılan egzersizden yüksek oranda fayda sağlayabilirsiniz. Ancak tüm bunların yanında, egzersiz saatlerinizi öğle sıcaklarına denk getirmeyecek şekilde yapmanız ve su alımınızı asla ihmal etmemeniz, beden sağlığımız için oldukça önemlidir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Makat çatlağı saatlerce süren ağrılara neden olabilir

Makatın çıkışında, çatlak şeklinde oluşan bir yara sonucu dışkılama sırasında ve sonrasında şiddetli ağrıya ve bazen kanamaya neden olan bir hastalık olan makat çatlağı, kişiyi günlük yaşamından alıkoyacak kadar şiddetli olabilir. Hastaların dışkılarken yırtılma hissi gibi bir ağrı hissettiklerini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Abdulcabbar Kartal, “Ancak asıl ağrı dışkılamanın bitiminde ortaya çıkar ve saatlerce sürebilir. Özellikle herhangi bir nedenden dolayı yapılan zorlu dışkılamalar veya makatın çok tahriş olduğu ishal gibi durumlarda makatta yırtıklar oluşabilir. Bu yırtıklar kaslarda spazma yol açarak daha fazla basınca maruz kalırlar ve kan dolaşımları yetersiz kaldığı için yırtığın kendiliğinden iyileşme ihtimali azalır” açıklamasında bulundu.

Makat çatlağı tanısının, hastadan iyi bir anamnez (hasta öyküsü) alındıktan sonra yapılan dikkatli bir fizik muayene ile kolaylıkla konulabildiğinin altını çizen Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Abdulcabbar Kartal, “Tanı için genellikle herhangi bir tetkik yaptırmaya gerek yoktur. Fakat sıklıkla yanlış tanı konulur ve hastalar ‘hemoroid’ tedavisi gibi birtakım gereksiz ve faydasız ilaçlarla tedavi edilmeye çalışılır, bazen de hastalara hemoroid ameliyatı yapılabilir. Bunun nedenlerinden birisi fissürlerde birkaç hafta içinde dışarıda küçük bir meme oluşması ve bu memenin hemoroid memesi ile karıştırılmasıdır” dedi.

Hastaya doğru dışkılama önerileri yapılmalı

Anal fissür tedavisinde ilk adımın hastanın eşlik eden bir kalın bağırsak sorunu olup olmadığının ortaya konulması olduğunu dile getiren Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Abdulcabbar Kartal, “Ancak akut fissürlü bir hasta kısmen de olsa rahatlatılmadan parmak muayenesi ve endoskopik inceleme yapılmamalı. Hastanın dışkılama alışkanlığı ayrıntılı olarak sorgulanmalı ve doğru dışkılama önerileri mutlaka yapılmalı” şeklinde konuştu. 

Bol lifli beslenme önemli

İlk aşamada hastalara, biri dışkılamadan sonra olmak üzere günde 4-5 kez ılık su banyosu yapması, suyu dayanabileceği ama yanmayacağı kadar sıcaklıkta ayarlaması ve 10-15 dakika su içinde oturmasının önerildiğini söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Abdulcabbar Kartal, “İkinci aşamada hastalara dışkılarının yumuşak olmasını sağlamak için beslenme alışkanlığının değiştirilmesi gerektiği anlatılmalıdır. Hastalar günde en az 3 litre su tüketmeli, bol lifli ve posadan zengin bir diyet ile beslenmelidirler” dedi. Ayrıca hastaların dışkıyı yumuşatmak ve kabızlığı önlemek için kuru kayısı ve incir gibi sebze kuruları ve çeşitli bitki çayları tüketmelerinin de yararlı olacağının altını çizen Doç. Dr. Abdulcabbar Kartal, “Eğer buna rağmen dışkı yumuşamaz ve kabızlık devam ederse birtakım ilaçlar ile bu sorunun çözülmesi gereklidir. Çünkü katı dışkılama, çatlağın olduğu yerde ciddi ağrılara neden olacaktır ve hastalar ağrı olmasın diye tuvaletlerini geciktireceklerdir. Bu da bir kısır döngüye neden olacaktır” açıklamasında bulundu.

Ameliyat son çare

Anal fissür tedavisinde bir sonraki aşamanın makata halk arasında “botoks” olarak bilinen botilinum toksin’in enjekte edilmesi olduğunu dile getiren Doç. Dr. Abdulcabbar Kartal, “Yaklaşık yüzde 70 oranında başarılı olan bu yöntem geçici olarak makat kaslarının kısmi felci ile etki etmektedir. Eğer kabızlık ve ıkınma gibi sorunlar giderilmez ise bu yöntemde nüks ihtimali çok yüksektir” şeklinde konuştu. Anal fissürde son çarenin ameliyat olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Abdulcabbar Kartal, “Ameliyatta makatı kasan kaslardan içteki kesilerek yaranın kan dolaşımının artması ve kendiliğinden iyileşmesi sağlanır. Doğru yapıldığında başarı oranı yüzde 98-99 civarında olmasına rağmen yüzde 3-5 hastada gaz tutamama, ishal olunca dışkı kaçırma gibi sorunlara yol açabilmesi ve bu sorunların tedavisinin hemen hemen imkânsız olması nedeniyle, özellikle kadın hastalarda en son seçenek olarak düşünülmeli” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Her 8 Erkekten Birinde Prostat Kanseri Görülüyor

Genetik faktörler, ileri yaş, yanlış beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşam nedeniyle görülme sıklığı artan prostat kanseri günümüzde pek çok erkeğin korkulu rüyası olmaya devam ediyor. Erkeklerde kansere bağlı ölümlerde ikinci sırada yer alan prostat kanserinin tedavisinde erken tanı büyük önem taşıyor. Bu nedenle 50 yaşını dolduran her erkeğin belirtilerle karşılaşmayı beklemeden yılda bir kez mutlaka doktor kontrolüne gitmesi gerekiyor. Erken tanı ile prostat dışına yayılmadan belirlenebilen kanserin tedavisinde robotik cerrahi son yıllarda ön plana çıkıyor. Memorial Şişli Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Murat Binbay, “Prostat Kanseri Farkındalık Ayı” öncesinde prostat kanseri ve modern tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. 

 

Ailenizde prostat ve meme kanseri hikayesi varsa dikkat!

Prostat, sadece erkeklerde bulunan üreme ile idrar tutma fonksiyonları olan çok önemli anatomik yapısı olan bir organdır. Sağlıklı genç bir erkekte yaklaşık bir ceviz büyüklüğünde olan prostat, dokulardaki anormalliklerle oluşan kanserli tümörler nedeniyle işlevlerini yerine getirmekte zorlanmaya başlar. Başlarda hiçbir belirti vermeden ilerleyen prostat kanseri riskini genetik faktörler, ileri yaş, beslenme düzeni ve hareketsiz yaşam şekli artırmaktadır. Bu nedenle erkeklerin üroloji muayenelerini aksatmaması önemlidir. Birinci derece erkek akrabalarında prostat, kadın akrabalarında ise meme kanseri görülen kişilerin bu kontrollerini 45 yaşından itibaren yaptırması gerekmektedir. 

 

Füzyon prostat biyopsi ile doğru tanı konulabiliyor

Günümüzde gelişen tıbbi yenilikler sayesinde artık ailesinde kanser hikayesi olan kişiler için genetik tarama ile prostat kanseri açısından risk durumu belirlenerek daha genç yaşlarda prostat kanseri taraması önerilmektedir. Doktora başvuran hastaların hikayesi alındıktan sonra muayene ve kanda total PSA testi yapılmaktadır. Prostat kanseri şüphesi olan hastalara prostat biyopsisi yapılarak tanı konulabilmektedir. Çünkü sadece total PSA ve prostat muayenesi ile 4 prostat kanserli hastadan birinde var olan prostat kanseri görülemeyebilir. Günümüzde prostat biyopsileri sedasyon altında (acısız) ve MR füzyon sistemleri kullanılarak yapılmaktadır. MR füzyon prostat biyopsileri ile 95 oranında doğru değerlendirme yapılarak hastaya kesin tanı konulabilmektedir.

 

Robotik cerrahi hastanın tedavi konforunu artırıyor

Prostat kanseri tanısı konulan hasta için; yaş, genel sağlık durumu, kanserin evresi ve derecesine göre tedavi yöntemi belirlenmektedir. Prostat kanserinin tedavisinde günümüzde en çok hastaya önemli avantajlar sağlayan şu modern tedavi yöntemleri kullanılmaktadır; 

 

Robotik cerrahi: Robotik cerrahi hastaya tedavi konforu sağlamaktadır. Robotik cerrahi ile kanserli olan prostat güvenli bir şekilde çıkarılarak komplikasyon ihtimali en aza indirmektedir. Robotik cerrahi ile ameliyat sırasında kanama minimum düzeydedir. Hastada ameliyat sonrası idrar kaçırma ihtimali yok denecek kadar az yaşanmaktadır. Ayrıca hastanın cinsel performansı da korunmaktadır. 

 

Fokal Tedaviler: Son yıllarda organ koruyucu cerrahiler giderek artmaya başlamıştır. Bu yöntemler erken evrede yakalanmış ve agresif olmayan kanserler için kullanılmaktadır. Tüm prostatın çıkarılması yerine, sadece prostattaki kanserli dokuların yok edilmesi amaçlanmaktadır. Mantık olarak doğru olsa da hala gelişmesi gereken bazı yönler vardır. Çünkü günümüz görüntüleme yöntemleriyle kanserli alanların sadece 70’i tespit edilebilmektedir. Ayrıca prostat kanseri çok odaklı bir kanserdir, yani kanserli alanları yok ederken, bunların içinde kaçırılan alanlar olabilir. Yine de tüm prostat alınmadığı için prostatın uygun yerinde olan kanserler için idrar kaçırma ve kanama ihtimali yok denebilir. Bu nedenle daha çok özellikle HIFU ve nanoknife tercih edilmektedir.

 

HIFU (Yüksek Yoğunluklu Odaklanmış Ultrason Tedavisi): Bu uygulama anestezi altında yapılmaktadır. Makattan sokulan özel bir ultrason cihazı ile prostat içindeki kanserli alanlar yoğunlaştırılmış ultrason dalgaları ile yakılmaktadır. 

 

Nanoknife: Anestezi altında yapılan yöntemin halk arasındaki adı elektrik ile prostat kanseri tedavisidir. Yumurtalık ve makat arası bölgeden prostata kanserli dokuların etrafına 2- 4 arası iğne sokularak, kanserli dokuların yok edilmesi amaçlanmaktadır. Bu yöntem kanserli dokuları yok ederken, sağlıklı dokulara minimal düzeyde zarar vermektedir. HIFU ve Nanoknife ile tedavi olan hastaların sıkı takip altında ve belirli aralıklarla prostat biyopsisi olması gerekebilmektedir. 

Nükleer Tıp Tedavileri: Bu atom tedavileri metastatik prostat kanserleri için kullanılmaktadır. Özellikle kemoterapi sonrası nüks eden prostat kanseri hastaları için bu yöntemler bir umut olmuştur. Lutesyum ve aktinyum adı verilen radyoaktif atomlar özel bir yöntemle vücutta prostat kanseri olan noktalara yollanır ve prostat kanseri hücrelerini yok eder. Lutesyum atomu oldukça yaygın olarak bulunmaktadır. Aktinyum atomu ise lutesyuma göre etkinliği oldukça fazladır, yan etki profili düşüktür ama sınırlı sayıda merkezde bulunmaktadır. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Erken Menopozda Doğurganlığı Korumak Mümkün: Yumurta Dondurma Yöntemi

Gelişen tıp dünyası, erken menopoz riski taşıyan kadınlara yumurta dondurma yöntemi sayesinde anne olma şansını sunuyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Yücel Karaman, erken menopoz riski taşıyan kadınların gelecekte anne olma şanslarını korumaya yardımcı olan yumurta dondurma işlemi hakkında önemli bilgiler paylaştı.
 

Kadınların 40 yaşından önce adetinin sonlanmasına erken menopoz deniliyor. Bu dönemde yumurta sayısının ve kalitesinin azalması bu tanıyı alan kadınların gebe kalma şansını da önemli ölçüde azaltıyor. Ancak gelişen tıp dünyası, erken menopoz riski taşıyan kadınlara yumurta dondurma yöntemi sayesinde anne olma şansını sunuyor.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Yücel Karamanerken menopoz riski taşıyan kadınların gelecekte anne olma şanslarını korumaya yardımcı olan yumurta dondurma işlemi hakkında önemli bilgiler paylaştı.

Yumurta dondurma kriterlerinde yeni uygulama
“Daha öncesinde sadece ciddi bir cerrahi operasyon geçirecek, kemoterapi veya radyoterapi görecek olan hastalarda yumurtalık dokusu ve yumurta hücresinin dondurulabilmesi söz konusuyken 2014’te Sağlık Bakanlığı tarafından bu izin kapsamı genişletilerek, artık erken menopoz riski olan, henüz doğum yapmamış tüm kadınlar bu uygulamadan yararlanabiliyor.” diyen Prof. Dr. Yücel Karaman, özellikle ailelerinde erken menopozu olan kadınlara mutlaka over rezerv testlerine (AMH, FSH…) baktırmalarını ve bu değer 1’in altında ise hemen yumurta dondurma, 1’in üzerinde ise yıllık AMH kontrollerini yaptırmalarını önerdi.

Yumurta dondurma nedir? 

Yumurtalıktan toplanan yumurtalar ileride kullanılmak üzere dondurularak saklanır ve istendiği zaman çözülerek kullanılabilir. Bu şekilde kişiye daha sonra tüp bebek yöntemi ile gebelik şansı verilir. 

Kadınlarda yumurtalık rezervi ne zaman azalmaya başlar?

Kadınlar yumurtalıklarındaki maksimum yumurta sayısına daha anne karnında 20 haftalık fetüs halindeyken sahiptirler.  Yenidoğan bir kız çocuğunun yumurtalıklarında yaklaşık iki milyon olgunlaşmamış yumurta bulunmaktadır. Ergenlik aşamasına gelindiğinde yaklaşık 400 bin olgunlaşmamış yumurta yumurtalıklarda bulunur. 

Menopoza kadar olan süreçte bu yumurtalardan yaklaşık 400 tanesi olgunlaşarak yumurtlama ile atılır ve gebelik şansı verir. Sağlıklı bir kadında bu azalma 35 yaşından sonra artar, bu yaştan sonra gebelik şansında azalma; yumurtalık rezervi ve yumurta kalitesindeki azalmadan dolayı belirginleşir. 35 yaşından sonra dondurulan yumurtalar ile oluşacak gebelik şansı azalmaya başlarken 37-38 yaşlardan sonra kırılma çok daha belirginleşir. Yine her 100 kadından birinde sebebi bilinmeyen nedenlerden dolayı çok daha erken yaşlarda yumurtalık rezervi azalabilir ve erken menopoz görülebilir. 

Dondurulan yumurtanın saklanma süresi artık sınırsız 

Dondurulan yumurtaların saklanma süresi başlangıçta yasal olarak beş yıl ile sınırlandırılmıştır. Günümüzde ek onam belgeleri alınması ile bu süre sınırsızdır. 

Yumurta dondurma işlemi sonrası kişi neler yaşayabilir?

İşlem sonrası kişi günlük hayatına dönebilir. Bir kanser hastasının gebelik şansını kaybetmemesi hayata tutunması açısından ciddi moral ve motivasyon katarken, yumurtalık rezervi azaldığı için kariyer planlarından vazgeçmek istemeyenler için yumurta dondurma işlemi kariyer planlarını tamamlama şansını verir. 

İşlem sonrası çözülen yumurtaların canlılık oranları yüzde 80-85

Yumurta dondurma işlemi öncesi cilt altına uygulanan günlük iğne tedavisi ile büyümeye aday çok sayıda follikül (yani içerisinde yumurta bulunduran küçük kesecikler büyütülmeye çalışılır. Başlangıçta 5-9 mm olan bu folliküllerin 17-18 mm olana kadar büyümesi 3-4 günde bir yapılan ultrasonografik muayene ve kan tahlilleri ile takip edilir. Yumurta takibi olarak bilinen bu süreç ortalama 10-12 gün sürer. Folliküller yeterli büyüklüğe geldiğinde yumurtaların olgunlaşması için gereken yeni cilt altı iğneleri yapılır. Bu iğnelerden yaklaşık 36 saat sonra genel anestezi altında yumurta toplama işlemi uygulanır. Toplanan yumurtaların çevresindeki hücrelerin ayıklanmasını takiben izlenen olgun yumurtalar uygun yöntemle dondurularak saklanır. Toplanan yumurtaların yaklaşık yüzde 70-80’i olgun yumurta olarak izlenir ve dondurulur. Vitrifikasyon yöntemi ile tecrübeli ellerde yapılan dondurma işlemi sonrasında çözülen yumurtaların canlılık oranları yüzde 80-85’tir. 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı