Aylık arşivler: Eylül 2021

Asya Kaplanı sivrisineği eylem planı hazır

İBB, ‘Asya Kaplanı Sivrisineği’ ile mücadele eylem planını hazırladı. İBB ve Üniversiteler iş birliğinde 2-3 Eylül tarihlerinde Haliç Kongre Merkezinde, ‘AEDES istilacı sivrisinekler’ kongresi gerçekleşecek. Saksı diplerine yerleşebilen, kurak havada bile üreyebilen Asya Kaplanı önlem alınmazsa çok hızlı yayılıp, halk sağlığını tehdit ediyor.

 

Dünyaya hızla yayılan, Türkiye’de de görülmeye başlayan Asya Kaplanı sivrisineği, ciddi hastalıklara yol açabiliyor. İthal edilen ürünler ve seyahatlerle yayılan bu tehlikeli türle mücadele için izlenecek yöntemlerin belirleneceği kongreye yerli ve yabancı çok sayıda bilim insanı katılacak.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Asya’dan İstanbul’a kadar gelen gündüz ısırmasıyla diğer türlerinden ayrılan Asya Kaplanı’nın yayılmasını önlemek için uluslararası kongre düzenliyor. 

Halk sağlığını tehdit eden vektörlerle savaşmak için Dünyada ilk defa bir yerel yönetimde kurulan Bilim Kurulu eylem planını oluşturacak. 

BEBEKLER İÇİN TEHLİKE

Kaplana benzer çizgili hatlara sahip olduğu için ‘Asya Kaplanı Sivrisineği’ olarak isimlendirilen tür hakkında bilgi veren  İBB Vektörle Mücadele Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Salih Bülten Alten, sivrisineklerin küresel iklim değişikliklerinin etkisiyle Asya’dan Avrupa’ya geldiğini söyledi. Alten, Asya Kaplanı sivrisineğinin sıklıkla alerjik reaksiyona yol açtığını, bazı ülkelerde daha da tehlikeli ‘Dang Humması’ virüsünün yayılmasına yol açtığını da sözlerine ekledi. Hatta önlem alınmazsa bu sinek türünün, ‘Mikrosefali’ denilen küçük kafalı bebeklerin doğmasına da neden olabileceğini belirtti. 

 

 

İBB MÜCADELE İÇİN BİLİM KURULU KURDU

SAKSI DİPLERİNDE, SU BİRİKİNTİLERİNDE ÜREYEBİLİYOR

Güney Asya’da ortaya çıkan Asya Kaplanı sivrisineği, Avrupa’ya hızla yayılmaya devam ediyor.  Küresel iklim değişikliği nedeniyle kuzeye doğru ilerleyen sivrisinek türü, olağanüstü bir yayılım gücüne sahip. Son yıllarda ülkemizde de Karadeniz kıyılarında, Marmara ve Ege’nin belirli bölgelerinde rastlanıyor. Kuraklığa dayanıklı olan bu sivrisinek türü, saksı gibi küçük su birikintilerinde bile kolaylıkla yaşayabiliyor. Diğer sivrisineklerden farklı olarak saklı alanlara, ağaç kovuklarına, saksı diplerine yumurta bırakarak hızla üreyebiliyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Çağ ötesi ödüllü robot tasarımları

Robotlar birçok insan için büyük bir hayranlık uyandırmaya devam ediyor. 

Tasarımcılar komutları yerine getiren, hareket eden ve hatta kendi başına düşünen bir şey yaratarak teknolojinin sınırlarını her yıl daha üst seviyede geliştirerek zorluyorlar.

Özellikle Terminator, Star Wars ve Matrix gibi Hollywood filmlerinde tanıtılan robotlar, tasarım meraklılarına ilham oluyor. Endüstriyel tasarımcılar, mühendisler ve bilim insanları ile birlikte bu teknolojik tasarımlar, robotik kodları ile canlanmasını günümüzde gerçekleştiriyorlar.

2021 yılında iF DESIGN AWARD'da başvuru yapan katılımcıların ürün ve konsept projeleri, fantezi ve gerçeklik arasında ilham verici bir köprü oluşturdu. Özellikle kişisel kullanıma yönelik robotlar, geçmiş yılların istatistiklerine göre dikkat çekici yükselişte başvuru yaptığı raporlandı. 

2021 yılında iF DESIGN AWARD ile başarıları onaylanan tasarımlarda elektrikli süpürgeden güvenlik köpeğine ve fiziksel egzersiz için giyilebilir teknolojilere kadar birçok farklı ülkeden inovatif robotik tasarımlar bulunuyor.

İF DESIGN AWARD 2021 ödülünü kazanan tasarımlardan bazıları:

Koda | Üretici: Delu Dynamics Technology Co., Ltd., Chengdu, Çin

KODA, yapay zekâ makine öğrenimine dayalı bir robot köpek. Dört adet üç boyutlu kameraya ve köpek hareket özellikleri veren on dört motora sahiptir. KODA, gelişmiş AI makine öğrenimi yeteneği sayesinde koşabilir, merdiven çıkabilir ve her çevresel koşula yanıt verebilir ve bunlar ile eğitelebilir. KODA, bir blok zinciri ağı aracılığıyla verileri paylaşarak ve optimize ederek zamanla daha akıllı hale gelecek şekilde tasarlanmış. KODA'nın AI beyni, ister üzgün, ister mutlu veya heyecanlı olsun, sesli komutlara ve duygusal duruma yanıt veriyor. Tasarım açısından, dost canlısı bir Labrador ve Doberman cinslerinden ilham alarak iyi bir denge kuruyor.

 

AI Çamaşır Robotu | Üretici: Shenzen Yimu Technology Co., Ltd., Shenzen, Çin

Al kontrolüne dayalı akıllı bir çamaşır makinesidir. Bu tasarımda sensörler, uygun yıkama programını hesaplamak ve deterjanı kumaşa ve kirlilik derecesine göre dağıtmak için verileri kontrol merkezine senkronize ediyor. Akıllı çamaşır rabotu; kumaş tanıma, leke tanıma ve sıvı analizi sensörleriyle donatılmış.

 

 

BOCCO emo | Üretici: Yukai Engineering Inc., Shinjuku, Tokyo, Japonya

BOCCO emo, aileler içinde daha etkin iletişim kurulmasını sağlayan bir robottur. Kullanıcı belirlenen uygulama aracılığıyla bir mesaj gönderdiğinde, BOCCO emo mesajı evdeki aile üyelerine yüksek sesle okuyarak, bilgilendirir. Kullanıcılar ayrıca sadece robotu kullanarak mesaj kaydedebilir ve gönderebilir. BOCCO emo ses tanıma işlevine sahip ve eller serbest olarak çalıştırılabilir. Yerleşik sensörleri, çevre koşullarını doğru bir şekilde kavramasına ve buna göre yanıt vermesine olanak tanır. BOCCO emo, çok çeşitli duyguları gösterme ve hava durumu, zamanlama ve afet önleme bildirimleri gönderme yeteneği ile güvenilir bir aile üyesi olarak hareket eder.  

 

DEEBOT N9+ | Üretici: ECOVACS ROBOTICS Co., Ltd., Suzhou, Çin

N9+, aynı zamanda süpüren ve paspaslayan ıslak ve kuru bir elektrikli süpürge olan akıllı, kendi kendini temizleyen bir robottur. Daha derin bir temizlik için iki ters dönen fırçasına ve paspasın her zaman ıslak olmasını sağlamak için otomatik olarak su dolduran ve temizleme verimliliğini artıran yerleşik bir tanka sahiptir. N9+ baz istasyonu, yüksek hızlı dönen paspas tepsisiyle paspası kendi kendine temizleyerek, el değmeden bir deneyim yaratır. Ekli hava kurutucu, paspası otomatik olarak kurutur, bu da bakteri ve kokuların yayılmasını engellemeye yardımcı olur. Kullanıcılar, temizlenecek alan, temizleme sıklığı, emiş gücü ve su hacmi gibi uygulamadaki ayarları kişiselleştirebilir. 

Fit Bot | Üretici: Samsung Electronics Co., Ltd., Kurumsal Tasarım Merkezi, Seul, Güney Kore

Fit Bot aktif yaşlılar için giyilebilir bir robottur. Fit Bot'un üstün tasarımı direnç ve destek yoluyla kullanıcılar için hafif kas eğitimine yardımcı olurken yaralanma riskini azaltır. Bu giyilebilir robot, yorucu egzersiz ekipmanı ve makineleri yaşlılar için uygun olmadığından, genel nüfus için geleneksel egzersiz yöntemlerinin dezavantajını gidermek üzere tasarlanmıştır. Ürün, hem iç hem de dış mekânlarda günlük yaşamlarında yaşlıların sağlığını iyileştirmeyi ve günlük aktivitelerinde harekete yardımcı olmayı amaçlamaktadır.

BOBOT WIN3030 | Üretici: Bobot Robotics Inc., Shenzhen, Çin

BOBOT WIN 3030 robotik pencere temizleyicisi, ağır ve büyük olabilen geleneksel pencere temizleyicilerinin eksikliklerini giderir. Mobil uygulama ve uzaktan kumanda sezgiseldir ve kullanıcıların deneyimini geliştirir. Üç temizleme modu, bir kenar algılama modu ve ekstra uzun bir güç kablosu, çeşitli pencere boyutlarını ve şekillerini temizleyecektir. Güçlü emiş ve ip, güvenlik için pencereye bağlı kalmasını sağlar. 

  

BDR El Tipi Yıkayıcı XDJ X100 | Üretici: Bright Dream Robotics, Foshan, Çin

XDJ X100, mikro su sirkülasyon sistemi ile donatılmış, elde taşınabilir bir zemin yıkayıcıdır. Atık suyun 60'ı arıtıldıktan sonra temiz su tankına geri dönüşüm sağlar. Su tüketimi, benzer ürünlerin sadece dörtte biri kadardır ve temizleme verimliliği iki kattan fazladır. XDJ X100, fırça için kendi kendini temizleme moduna sahiptir ve ovma fırçasına takılı saç/yapışkan gibi yabancı nesneleri etkin bir şekilde çıkarabilen bir temizleme aracıyla donatılmıştır.

 

MIND KIT | Üretici: Vincross Inc., Pekin, Çin

MIND KIT, son derece entegre, kullanımı kolay programlanabilir bir robotik kitidir. Robotlarınızı oluşturmak için size tüm donanım ve yazılımları sağlar: çoklu sensörler, esnek hareket kontrolleri, güçlü işlemciler, yerleşik piller ve yeni yükseltilmiş robotik işletim sistemi MIND OS 2.0 ile tak-çalıştır modüler tasarıma sahiptir. İster yapımcılar, geliştiriciler, robotik meraklıları, ister robotik geliştirme konusunda öğrenci olun, MIND KIT, robotlarınızı öğrenmenize ve oluşturmanıza yardımcı olacak harika bir araçtır. 

  

Springa'dan Goliath | Üretici: Springa SRL, Milano, İtalya

Goliath CNC, büyük projeleri her yerde yürütmek için ilk taşınabilir ve otonom robotik araçtır. Bir masaüstü aletinden daha küçük olmasını sağlayan, çerçevesiz bir CNC makinesidir ve küçükten çok büyüğe konstrüksiyonları gerçekleştirmek için tasarlanmıştır. Goliath CNC, sahada veya saha dışında doğrudan iş parçasının üzerine yerleştirilmiştir. Makinenin konumunu iş parçası üzerinde üçgenleyen bir sensör sistemi ile donatılmıştır. Kullanıcı çizimi Goliath CNC'ye yükler ve bir bilgisayarda işin ilerlemesini denetler. Makine, ahşap, plastik levhalar ve ince alüminyum katmanları dâhil olmak üzere çok çeşitli malzemeleri kesebilir. 

iF DESIGN AWARD 2022 BAŞVURU TARİHİ 15 EKİM GÜNÜ SONA ERİYOR.

iF DESIGN AWARD, Almanya’nın Hannover şehrindeki dünyanın en eski bağımsız tasarım kurumu iF International Forum Design GmbH tarafından her yıl düzenleniyor. 15 Ekim 2021 tarihinde iF DESIGN AWARD 2022 yeni başvuru dönemi sone eriyor. Tasarım başarılarını ödüllendirmek isteyenler ürün tasarımı, ambalaj tasarımı, iletişim ve hizmet tasarımı, mimari ve iç mimari tasarım ile UI / UX ve profesyonel konsept kategorilerde başvurularını online yapmak için hazırlanıyorlar. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

5G’nin yerli oyuncusu Gtent, Mobilefest Dijital Teknolojiler Fuarı’nda

Dijital teknoloji ekosistemini İstanbul Kongre Merkezi’nde bir araya getirmeye hazırlanan teknolojinin buluşma noktası Mobilefest Dijital Teknolojiler Fuarı ve Konferansı’nda, 5G’nin yerli oyuncusu GTENT de yerini alacak. Bütün dünyanın kısa bir sürede geçmeye hazırlandığı 5G teknolojisinin altyapısını Türkiye’de üretmek için Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi (HTK) çatısı altında başlatılan proje kapsamında 10 firmanın bir araya gelerek kurduğu GTENT’e (Global Telekom ve Entegre Teknolojiler) ev sahipliği yapacak olan Mobilefest, 11-13 Kasım 2021 tarihlerinde kapılarını açacak. Türkiye’deki 5G yatırımlarının da konuşulacağı Mobilefest’in, Avrasya bölgesinin en büyük teknoloji fuarı olması hedefleniyor.

 

11-13 Kasım 2021’de ikinci kez dijital teknoloji ekosistemini bir araya getirmeye hazırlanan teknolojinin buluşma noktası Mobilefest, Türkiye’deki yerli girişimlere de ev sahipliği yapacak. Fuarda, 5G teknolojisinin altyapısını Türkiye’de üretmek için yola çıkan, Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G Şebekesi projesinde geliştirilen ürünlerin ticarileştirilmesi kapsamında 10 firmanın bir araya gelerek kurduğu GTENT de yerini alacak. 5G teknolojilerinin yanı sıra hizmet ve altyapı sağlayıcılarını ve teknoloji üreticilerini yeni iş birliği imkanları ve gelir kaynakları oluşturmak amacıyla yerli ve yabancı iş insanları ve sektör profesyonelleriyle bir araya getirecek olan Mobilefest, bu yıl İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek.

 

İlyas Kayaduman: Mobilefest Bizim İçin Önemli Bir Mecra

 

5G altyapısında yer alan Yeni Radyo, Radyo Erişim Ağı, Çekirdek Şebeke ve Radyolink ürünlerinin tamamını geliştirmek ve üretmek noktasında faal olarak hizmet veren , şirketlerin fuarlar sayesinde kendilerini hem kendi sektörlerine hem de diğer sektörlere hiçbir aracı olmadan anlatabildiklerini, endüstrideki diğer oyuncuları ve trendleri de görme fırsatı bulabildiklerini belirtti. “Bir taraftan rakipler takip edilebiliyorken, diğer taraftan da olası iş ortaklarını keşfetme ve iş geliştirme fırsatı yakalanıyor.” diyen İlyas Kayaduman, “Böyle bir ortamın kendi coğrafyamızda yaratılabilmesi, sektör ve ülke ekonomisi için çok önemli bir kazanım. Mobilefest, Türkiye’de böyle bir ortam yaratılabilmesi, bölgesel bir çekim merkezi oluşturması için heyecanla karşıladığımız ve yer almak istediğimiz bir fuar.” ifadelerinde bulundu.

 

“Teknoloji gibi her gün değişen ve gelişen bir sektörde faaliyet gösteriyorsanız hem yenilikleri takip etmek hem de yaptığınız yenilikleri sektör oyuncularına tanıtmak zorundasınız.” açıklamasında bulunan İlyas Kayaduman, “Bu tanıtımlar çeşitli yollardan gerçekleştirilse de bir teknoloji firması olarak bütün mecralarda var olmak gerekiyor ve fuarlar da bu mecralardan bir tanesi. Ayrıca, satış ve pazarlamada çok önemli yeri olan kişisel dokunuş için tek fırsat. O nedenle bütün teknoloji firmaları nitelikli olarak gördüğü fuarlarda, kendilerini göstermeli ve ürünlerini tanıtmalı. Tabii, gelişen diğer teknolojileri yakından gözlemleme fırsatını da kaçırmamalı.” açıklamasında bulundu. Kayaduman: “Biz Mobilefest’i hem firmamızı tanıtmak hem de ülke çapında ve bölgesel aktörlerle bir araya gelebilmek için sektörün önemli organizasyonlarından biri olarak görüyoruz. Bu nedenle Mobilefest’in dışında kalmamız düşünülemez. Çünkü hem sektörün önemli oyuncuları bu fuara katılıyor hem de karar vericiler bu fuarda aktif olarak bulunarak görüşlerini bizlerle paylaşıyor. Sektörün bugünü ve yarını açısından Mobilefest bizim için önemli bir mecra.” diyerek Mobilefest’in kendileri için önemine değindi.

 

Bölgenin En Büyük Teknoloji Fuarı Olması Hedefleniyor

 

Her geçen gün büyüyen ve gelişen bilişim sektörünün hacmine ve potansiyeline inandıklarını söyleyen Mobilefest Fuar Koordinatörü Soner Şeker, Türkiye’nin ihracatının, özellikle kilo başı ihracatın bilişim sektörü ile önemli ölçüde artacağına, cari açığın kapanmasına olumlu etkileri olacağına, bu alandaki istihdamın artacağına ve ülkemizin geleceğinin burada olduğuna inandıklarını belirtti. Şeker, “Türkiye’de uzun yıllardır uluslararası ticari bir bilişim fuarının gerçekleşmemesinin çok büyük bir eksiklik olduğunu düşünüyoruz. Amacımız 5 yıl içerisinde bölgenin en önemli teknoloji fuarı olmak. Yaptığımız işe inanarak ve doğru hamlelerle Mobilefest’i büyütmeyi ve buna bağlı olarak sektörün büyümesine, bilişim ihracatının artmasına, Türkiye’ye yeni yatırımların gelmesine ve ileride ülkemizin bir teknoloji merkezi olmasına katkı sağlamayı hedefliyoruz.” ifadeleriyle Mobilefest Dijital Teknolojiler Fuarı ve Konferansı’nın önemine değindi.

 

Türkiye’nin merkezinde olacağı Doğu Avrupa, Balkanlar, Kuzey Afrika ve Türki Cumhuriyetleri kapsayan bölgenin en önemli teknoloji fuarı olmayı hedefleyen Mobilefest, aynı zamanda teknoloji ve hizmet üreten yerli firmaların yurt dışına açılmasına, ihracat ve yeni iş birlikleri fırsatları yaratılmasına ve Türkiye’ye yapılan teknoloji yatırımlarının artırılmasına öncülük etmeyi amaçlıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Karantinada oyun tuzağı: Geçen yıl Türkiye’de 46.000 saldırı tespit edildi

Kaspersky güvenlik çözümleri, Türkiye'de 2020'nin üçüncü çeyreğiyle 2021'in ikinci çeyreği arasında popüler PC oyunları kılığında kötü amaçlı yazılım ve istenmeyen yazılım kılığına girmiş 46.616 kötü amaçlı saldırı tespit etti ve önledi. Saldırıların neredeyse beşte biri Truva Atları ve arka kapılar gibi kötü amaçlı yazılım türlerinden geldi. Böylece saldırganlar virüslü makineyi ele geçirip hemen her dosya veya veriyi çalabildiler. Veriler, araştırmacıların pandemi sırasında oyunla ilgili tehditlerdeki değişiklikleri değerlendirdiği Kaspersky'nin oyunla ilgili en son siber tehditler raporunda paylaşıldı.

 

Oyun endüstrisi, kullanıcıların evde kaldıkları süre boyunca alternatif eğlence araçları bulmaya yönelmesi sayesinde son 18 ayda benzeri görülmemiş bir büyümeye tanık oldu. Dünya bu yıl biraz daha güvenli hale gelse de, oyunlara olan talep devam ediyor ve sektörün daha da büyüyerek 2021 sonunda 175,5 milyar USD'lik yeni bir zirveye ulaşacağı tahmin ediliyor. Kaspersky güvenlik uzmanları PC ve mobil cihazlara yönelik olası saldırılardan kimlik avı planlarına kadar, kullanıcılarının pandemi boyunca karşılaştığı oyunla ilgili çeşitli tehditlerin gözden geçirilmesi için bir araştırma düzenledi.

 

Bu trendin net bir resmini ortaya koyabilmek için Kaspersky, 2021'in en popüler 24 PC oyunu ve en iyi 10 mobil oyunu kılığında gizlenmiş kötü amaçlı yazılım ve istenmeyen yazılımlarla yapılan saldırıları analiz etti.

 

Küresel araştırmanın sonuçları, PC oyunlarıyla ilgili siber tehditlerin 2020'nin ikinci çeyreğinde sokağa çıkma kısıtlamalarının getirilmesiyle hızla yükseldiğini ve dünya çapında 3.089.675 tespite ulaştığını gösterdi. Bu, 1,48 milyon saldırının tespit edildiği 2020'nin ilk çeyreğine kıyasla 66'lık artışa karşılık geliyor. İlginç bir şekilde Türkiye’de farklı bir eğilim görüyor: Q1-Q2 2020 arasında 38.756 saldırı görürken, 2021 yılının ilk yarısında bu sayı neredeyse yarıya düştü ve 20.217 oldu.

 

Minecraft, hem globalde hem Türkiye'de istenmeyen ve kötü amaçlı yazılımların dağıtımını gizlemek için en sık kullanılan oyun olarak, hem PC hem mobil kategorilerinin zirvesinde yer aldı. Minecraft'ın bu ezici popülaritesi, birden fazla sürümünün ve sayısız modunun olması gerçeğiyle açıklanabilir. Modlar genellikle kullanıcılar tarafından oluşturulur ve resmi değildir. Bu da kötü amaçlı yükler veya istenmeyen yazılımlar için uygun bir kamuflaj sağlar.

 

Oyun kisvesi altında dağıtılan dosyaların çoğu cihaza diğer virüsleri ve reklam yazılımlarını yükleyebilen türden indiriciler olsa da, hem PC’de hem mobilde bazı kullanıcılar kripto paralara ve diğer finansal kaynaklara dair verileri çalmak için tasarlanmış Truva Atı Hırsızları dahil olmak üzere çok daha ciddi tehditlerle de karşı karşıya kaldı. 

Kaspersky Güvenlik Araştırmacısı Anton V. Ivanov, şunları söylüyor: “Oyunla ilgili tehditlerin sayısı üzerinde pandeminin net bir etkisine tanık olduk. Daha fazla insan oyun oynamaya başladıkça, daha fazla kullanıcı oyun kılığına girmiş tehditlerle karşı karşıya kaldı. Tehdit dağıtımının ilk popüler yolu kimlik avı sayfaları. Farklı oyun platformlarının kullanıcılarını hedefleyen sayısız sayfa mevcut ve bunların birçoğunu normal kullanıcılar için gerçek sitelerden ayırt etmek çok zor. Bir başka saldırı türü de kırılmış oyun dağıtım siteleri. Özellikle bu tür siteler aracılığıyla 45 ülkedeki kullanıcıları etkileyen iyi koordine edilmiş bir saldırı kampanyasıyla karşılaştık. Oyun içi hediyelerin ve para birimlerinin geliştirilmesiyle, oyun endüstrisi siber suçlular için daha da kazançlı ve çekici hale geliyor. Oyunla ilgili tehditlere dair belki de en kötü risk, oyun hesabına giriş bilgilerinin veya daha da kötüsü bankacılık veya kripto para uygulamalarına ait hesap kimlik bilgilerinin kaybıdır.”

Anton, "Sonuç olarak, resmi mağazalara bağlı kalmak ve oyunla ilgili içeriğe bakarken dikkatli olmak güvenli bir deneyim için çok önemli" diye de ekliyor.

Oyunla ilgili siber tehditlerin bulguları hakkında daha fazla bilgiyi Securelist'te bulabilirsiniz. 

Oyun oynarken güvende kalmanız için Kaspersky uzmanları şunları öneriyor:

Güçlü parolalar kullanın ve her hesap için benzersiz bir parola oluşturun. Güvenli parolaları Kaspersky Password Manager'ın yardımıyla oluşturabilir ve yönetebilirsiniz. Bu şekilde hesaplarınızdan biri çalınsa bile geri kalanını tehlikeye atmamış olursunuz. Diğer hizmetler gibi kullandığınız çevrimiçi oyunlar için aynı parolayı kullanmaktan kaçınmak daha güvenlidir.
Uygulamalarınızı yalnızca Apple App Store, Google Play veya Amazon Appstore gibi resmi mağazalardan indirin. Bu pazarlardaki uygulamalar 100 güvenli değildir, ancak en azından mağaza temsilcileri tarafından kontrol edilirler ve bir filtreleme sistemi vardır. Her uygulama bu mağazalara giremez
Karşınıza çıkan ilk şeyi satın almaktan kaçının. Steam'in yaz indirimi sırasında bile, az bilinen bir oyuna el uzatmadan önce en azından bazı yorumları okumaya çalışın. Bir şeylerden şüphelenirseniz, insanlar muhtemelen bunu anlayacaktır ve bu kullanıcı yorumlarında ortaya çıkacaktır.
Oyun sohbetinden gelen harici sitelere bağlantılarına tıklamayın. Kullanıcı adınızı ve şifrenizi girmenizi isteyen herhangi bir kaynağın adresini dikkatlice kontrol edin. Sayfa sahte olabilir.
Korsan yazılımları ve diğer yasa dışı içerikleri indirmekten kaçının. Yasal bir web sitesinden yönlendirilmiş olsanız bile bunu yapmayın.
Özellikle oyun oynarken bilgisayarınızı yavaşlatmayacak, size çok yardımcı olacak güçlü, güvenilir bir güvenlik çözümü kullanın. Kaspersky Total Security sizi olası tüm siber tehditlerden korumanın yanı sıra, Steam ve diğer oyun hizmetleriyle sorunsuz çalışır
Mobil cihazınızı kötü amaçlı yazılımlardan ve mobil cihazlardaki eylemlerden korumak için Kaspersky Internet Security for Android gibi sağlam bir güvenlik çözümü kullanın.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Pandemide Okula Başlayan Çocuk ve Aileler için 12 Öneri!

Yetişkinlerin bile süreç içerisinde uyum göstermekte güçlük yaşadığı pandemi sürecinde psikososyal açıdan en çok etkilenen grubun okul çağındaki çocuklar olduğu söylenebilir. Dolayısıyla pandemide okula başlayan çocukların, okula uyumunun yanısıra pandemi ve onun getirdiği kurallara uyum konusunda da bir takım sorunlar yaşayabileceği düşünülebilir. Pandemi sürecinin hem yetişkinler hem de çocuklar için başlı başına bir uyum süreci olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu durum özellikle ebeveynlerde ‘pandemi döneminde okula başlayan çocukların okula uyum sürecinin nasıl daha rahat atlatabileceği ve neler yapılabileceği’ sorularını akıllara getirmektedir.

 

“Çocukların okula uyum süreci zor olacak”

Okula başlayan hemen hemen her çocuğun bir uyum sürecinden geçtiği söylenebilir. Bu durum bir de pandemi süreciyle eşleştiği zaman çocukların okula uyum sürecini zorlaştırabilmektedir. Bu uyum sürecine bağlı olarak da çocuklarda birtakım psikolojik belirtiler görülebilir. Bu süreçte ebeveynler çocuğun okula uyum sürecine destek olmalıdırlar. Ancak sadece ebeveynlerin okula başlamaya bir hafta kala gösterdikleri tutumlarının yanı sıra pandemi sürecinde çocuğun nasıl bir ebeveyn tutumuna maruz kaldığı da, okula uyum sürecini nasıl atlatacağı konusunda belirleyici bir rol oynamaktadır. 

Ebeveynlere Notlar:

Çocuklarınızı virüsün bulaşmasından koruduğunuz kadar ‘kaygı, endişe’ gibi olumsuz duygularınızın bulaşmasından da koruyor musunuz?

  • Ebeveyn duyguları çocuğa doğrudan bulaşır. Dolayısı ile pandemide sağlık, sağlıklı olma, virüsü kapmamaya yönelik yoğun kaygı ve endişe gibi olumsuz duygular yaşayan ebeveynler, ‘sokağa çıkarmama, çocuğu yalnızlaştırma, hastalık ve hastalanmaya karşı aşırı hassasiyet’ gibi aşırı koruyucu tutumlar göstererek çocuklarını korumaya çalışırken aslında uzun vadede çocukların psikososyal gelişiminde yol açabilecek olumsuz sonuçlarını gözden kaçırabilmektedirler. Dolayısıyla aşırı korucuyu, bağımlı ve hassas ortamda büyüyen çocukların okula başladıklarında yabancı bir çevrede hiç tanımadıkları insanlarla günlerini geçirmeleri, çocuklarda huzurluk oluşturarak okula uyum sürecinde güçlük yaşamalarına ve hatta okul fobisinin oluşmasına neden olabilmektedir.
  • Ebeveynlerin pandemi ve uyulması gereken kurallar hakkında önce kendileri doğru bilgi edinmeleri gerekir. Ayrıca maske kullanımı, sosyal mesafe ve hijyen konusunda çocuğu uygulamalı olarak bilgilendirmeleri ve örnek olmaları oldukça önemlidir.
  • Belirsizlik çocukta kaygıya yol açar. Çocuğunuza okula kaçta gideceği, okulda neler yapıldığı, orada yemek yiyecekleri saatlerin olduğu, zaman zaman oyunlar oynayacakları ve ders çalışacakları gibi konularda kendisini okulda nelerin beklediğine dair önceden sade anlaşılır bir dille bilgilendirin.
  • Çocuğunuz okula başlamadan önce kendisine okulu gezdirin. Öğretmenleriyle tanıştırın, tuvalet, kantin gibi okuldaki bölümlerin nerelerde olduğunu çocuğunuza gösterin. Bu tutum soyut düşüncesi yetişkinler kadar gelişmemiş olan çocuğu, okulun nasıl bir şey olduğu ve kendisini nelerin beklediğini somutlaştırarak rahatlatacak ve güvende hissettirecektir.
  • Okula başlayan çocuğun kaygı ve korku gibi hissettiği duygu mesajları ebeveynler tarafından doğru okunmadığında çocukta baş ağrısı, karın ağrısı ve mide bulantısı gibi psikosomatik belirtilere yol açabilmektedir. Dolayısıyla çocuğunuzun ne hissettiğini ve neye ihtiyaç duyduğunu anlayıp cevap vermek çocuğun iyi olma hali için oldukça önemli bir rol oynamaktadır.
  • Özellikle ebeveynler bu süreçte çocuğun duygu ifadesini teşvik etmelidir. Bunu oyun, resim ya da kitap yoluyla yapabilirler. Bu süreçte ebeveynin kendi okula başlama sürecindeki duygularını çocuğuyla paylaşması, çocuğun zihninde güç sembolü olan anne ve babanın bile benzer duyguları yaşayabildiğini duyması çocuğu rahatlatarak güvende hissettirebilir.
  • Çocukla kurulan iletişimde ve duygu paylaşımlarında ebeveynler olumlu ya da olumsuz abartılı anlatımlardan kaçınmalıdırlar. Örneğin; ebeveynin ‘okulda her şey çok güzel olacak çok eğleneceksin, herkes seni çok sevecek’ gibi abartılı olumlu anlatımları çocuğun gerçekte yaşadığıyla eşleşmeyebilir ve ebeveyne karşı duyulan güven duygusunu sarsabilir. Ya da ‘maskeni sakın çıkarma yoksa hasta olursun hepimiz hasta oluruz sonra tek başına kalırsın ‘ gibi anlatımlar çocukta var olan kaygının daha çok artmasına neden olabilir.
  • Özellikle pandemi sürecinde bir yakınının kaybına maruz kalmış çocuklar okul sürecinde yoğun ayrılık anksiyetesi yaşayabilirler. Dolayısıyla okul çıkışı onu tam zamanında alacağınızı, kendisini nerede bekleyeceğinizi, nereden servise bineceğini ve hatta eve gittiğinde onu evde kimin karşılayacağına dair bilgiler çocuğu rahatlatarak ve güvende hissettirerek kaygıyla daha rahat baş etmesine yardımcı olacaktır.
  • Vedalaşmayı ajitasyon oluşturacak hale getirmeyin ve kısa tutun. Çocuk kaygılandığında ya da olumsuz bir duygu yaşadığında ebeveyni gözlemler eğer aynı duygu ebeveynde de eşlik ediyorsa kendi korkularının yerinde olduğunu zihninde doğrulayacaktır. Bu durum çocukta okula uyumu güçleştirebilir.
  • Özellikle online sisteme alışmış olan çocuğunuzun yemek, uyku, oyun saatlerinin yeni düzene göre tekrar düzenlenmesi oldukça önemlidir.
  • Okula gitme çocuğun sorumluluğudur. Dolayısıyla bu algınının çocukta oluşması için ebeveynler çocuğun okula uyum sürecinde ‘okula gidersen dondurma alacağım.’ gibi söylemlerden uzak durarak, ödül ceza sistemini kullanmaktan kaçınmalıdırlar. Aksi taktirde çocuk okula gitmeyi ya da gitmemeyi ebeveyne ödül ya da ceza olarak kullanabilir.
  • Son olarak, okula başlama bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal açıdan bir hazır oluşu gerektirmektedir. Bu hazır olmuşluk her çocuk için farklılık gösterebilir. Örneğin bazı çocuklar 5 yaşında okul olgunluğuna sahipken bu olgunluğa 7 yaşında ulaşabilen çocuklara da rastlanabilir. Okula olgunluğuna ulaşmamış çocuklar okula başladıklarında uyum sorunları yaşayabilmektedirler. Dolayısıyla okula başlamadan önce alanında uzman bir psikolog tarafından çocuğun psikososyal gelişiminin değerlendirilmesi ve ebeveynle birlikte işbirliği içeresinde çalışarak becerilerinin geliştirilmesi oldukça önemlidir. Okula başladıktan sonra da benzer şekilde çocuğun biyo-psiko-sosyal gelişimi ebeveynler ve öğretmenler tarafından gözlenmeli herhangi bir gelişimsel bozukluk belirtileri görülüyorsa çocuk ve ergen alanında çalışan uzman bir psikologdan destek alınması çocuk ruh sağlığı açısından oldukça önemlidir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Dikkat! Kaygınızı çocuğunuza yansıtmayın!

İlkokul öğrencileri için pazartesi günü ilk ders zili çalacak! Daha önce hiç tecrübe etmedikleri yeni bir düzen ve tanışacakları yeni arkadaşlar için minikleri tatlı bir heyecan sardı şimdiden. Ancak çocuklar yeniliklere çok kolay adapte olsalar da, okul hayatına dair pek çok bilinmezlik nedeniyle heyecanın yerini  ‘kaygı’ alabiliyor! Acıbadem Maslak Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Neil Serem Yılmaz, özellikle ebeveynleriyle çok zaman geçiren, çok fazla korunan ve okul öncesi dönemde yeterince sosyalleşme deneyimi olmamış çocukların ebeveynlerinden uzak kaldıklarında dünyayı tehlikeli bir yer olarak algıladıklarına dikkat çekerek, “Ebeveynleri tarafından çok fazla korunan ve sürekli uyarılarda bulunulan çocuklarda kaygı sorunu daha fazla görülüyor. Çocukların okula kolay uyum sağlayabilmeleri için ebeveynlerin öncelikle kendi kaygılarını kontrol altına almaları gerekiyor. Gerek okul gerekse Covid-19 ile ilgili sürekli korkutan uyarılarda bulunmaktan kaçınılmalı, çocuk kendisi için yepyeni bir deneyim olan okul süreciyle ilgili motive edilmelidir” diyor. Uzman Klinik Psikolog Neil Serem Yılmaz, okulun ilk gününde çocukların heyecanının kaygıya dönüşmemesi için ebeveynlere önemli öneriler ve uyarılarda bulundu. 

Okula hazırlanırken ‘sakin’ olun

Okulun ilk günü olağandan biraz daha erken kalkıp çocuğunuzla birlikte sakin bir hazırlık süreci geçirin. Günlük rutinin dışında çok farklı hazırlıklar yapmak çocuğunuzun kaygısını pekiştireceği için sabah normal bir gün gibi birlikte kahvaltı edin.  ‘Okuldan sonra parka gideriz’ şeklinde birlikte etkinlik yapacağınızı söylemeniz, çocuğunuzu motive edecektir. Ancak dikkat! “Okula gidersen şunu vereceğim, şunu alacağım” gibi ödül dilinden uzak kalmaya özen gösterin.  

Kendini ‘güvende’ hissettirin

Covid-19 pandemisi nedeniyle iki yıldır sürekli evde olan, hep aile içinde kalan, çok sınırlı zamanlarda sosyalleşen çocuklar belki de ilk kez kalabalık ortamda ve tanımadıkları başka çocuklarla beraber olacaklar. “Bu yenilik ve kalabalık ortamda hastalığın bulaşabileceği endişesi çocuklarda kaygıya neden olabilir” uyarısında bulunan Uzman Klinik Psikolog Neil Serem Yılmaz, şöyle devam ediyor: “Okulun ilk günü çocuğa kendini güvende hissettirmek son derece önemlidir ‘Evet biz çok uzun zamandır evdeydik, hiç kalabalığa girmedik ama artık bak aşılarımızı olduk. Bir sürü tedbir aldı öğretmen abiler ablalar ve artık okula gidebiliriz, okul güvenli bir yer’ şeklindeki bir açıklama yapmak çocuk için sakinleştirici olacaktır”

Korkutan uyarılarda bulunmayın 

Yeni bir mekan, hiç tecrübe etmediği bir düzen, tanımadığı çocuklar ve öğretmenler…  Okul, eğitime yeni başlayan çocuklar için bir bilinmezliktir. Zaten yeni bir dönemin başlangıcı çocuk için kaygı uyandırıcı iken sorunun daha da şiddetlenmemesi için Covid-19 ile ilgili ürkütücü uyarılardan uzak kalmaya özen gösterin. Uzman Klinik  Psikolog Neil Serem Yılmaz, “Covid-19 ile ilgili gerekli uyarıların yapılması öğretmenlere bırakılmalı. Ona, ‘evet dikkat etmeni gerektirecek bazı şeyler olacaktır, öğretmenin okula gidince sana anlatacak’ şeklinde bir cümle sarf etmeniz yerinde olacaktır.

Kendi kaygınızı kontrol altına alın 

Ya benden ayrılamazsa, okula alışamazsa?, Tek başına okulda nasıl kalacak? Çok çekingen nasıl arkadaş bulacak? Bakalım ödevlerini alıp dersi dinleyebilecek mi? Çok sinirli, diğer çocuklarla anlaşabilecek mi? Ya hastalık kaparsa, ellerini bir yere sürmez umarım!  “Bazen yetişkinlerin kaygıları çocuklara da geçebiliyor. Eğer ebeveynler bu tür kaygıları çok yoğun yaşıyor ve bu tür uyarıları sürekli yapıyorlarsa, çocuk daha okula başlamadan bir sürü stresör ile karşılaşmış demektir” bilgisini veren Uzman Klinik Psikolog Neil Serem Yılmaz, “Bu nedenle öncelikle anne ve babaların bu tip negatif ve korkutucu uyarılardan uzak kalabilmeleri için öncelikle kendi kaygılarını kontrol altında almaları şart” diyor.

Motive eden cümleler sarf edin 

Okulun ilk günü çocuğunuza ‘olumlu’ ve ‘yapılandırıcı’ cümleler kurmanız son derece önemli. ‘Hani sen harfleri öğrenmeye başlamıştın ya bak artık hepsini öğrenebileceksin’, ‘ Sen parkta yeni arkadaşlarım olsun istiyordun ya okulda yeni arkadaşların olacak’ şeklinde motive eden cümleler kurarsanız, çocuğunuz okul kaygınızı daha kolay atlatacaktır.  

Gerçekçi olun ama cesaretlendirin

Çocuğunuza okulda karşılayabileceği sorunlarla ilgili gerçekçi olmanız da dikkat etmeniz gereken bir başka önemli noktayı oluşturuyor. Ona bazen çeşitli zorluklarla karşılaşabileceğini söyleyin ama bunların üstesinden gelebileceği konusunda da mutlaka cesaretlendirin. Eğer mümkünse okula başlamadan önce okulu gezdirmeniz ve öğretmeniyle tanıştırmanız çocuğunuz için rahatlatıcı olabilir.

Vedalaşmadan ayrılmayın

Okulun ilk günü sıklıkla yapılan en temel hata, ağladığında ve ebeveynlerinden ayrılmak istemediğinde ‘içerde alışır’ düşüncesiyle onu yalnız bırakmak oluyor.  Okulun ilk günü kendini rahat hissedinceye dek çocuğunuza eşlik edin.  Eğer hazır olmazsa tek başına bırakmayın veya ona haber vermeden, vedalaşmadan okuldan ayrılmayın. 

 

Hemen alışamadıysa, panik yapmayın! 

Her çocuğun yeniliklere adaptasyon hızı farklılık gösterebiliyor. Dolayısıyla bazı çocuklar ebeveynlerinden ayrılabilmek, okula alışabilmek ya da akademik becerilerini kazanabilmek için daha uzun bir zamana ihtiyaç duyabiliyorlar. Uzman Klinik Psikolog Neil Serem Yılmaz, “Eğer okula hemen alışamamışsa, okulun özellikle ilk birkaç haftasının adaptasyon süresi olduğunu unutmamak, dolayısıyla ona zaman vermek gerekir. Paniklememek, suçlayıcı, yargılayıcı ifadeler kullanarak çocuğun motivasyonunu düşürmemek ve onu desteklemek çok önemlidir” diyerek şöyle devam ediyor:  

“Yaşı küçük veya istemiyor diye çocuk okuldan alınmamalı, aksi halde her okula başlama girişiminde yaşından bağımsız olarak belli sorunlar yaşayacaktır Çocuğa ‘evet alışmak kolay olmayabiliyor ama sen daha önce neler yapabildin. Zorlanıyorsun ama yapabilirsin, biz de yanındayız, sana yardım edeceğiz’ şeklinde güçlendirici cümleler çocuğa iyi gelebilir” 

Uzman Klinik Psikolog Neil Serem Yılmaz ancak uykuların bozulması, iştahla ilgili değişiklikler, duygu durum değişkenliği, öfke atakları, çeşitli hastalıklar, ağlama atakları, tahammülsüzlük gibi durumlarla karşılaşıldığında bir uzman desteği alınmasının faydalı olacağını belirtiyor. 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İşitme kaybı kader değil

Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi KBB Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özgür Yörük, 2020 yılı itibariyle yapılan yenidoğan işitme taraması programına göre, işitme kayıplı yenidoğan oranının yüzde 3 olduğunu belirtti. Yörük, işitme kaybı tedavisinde bilinç ve farkındalığın önemine vurgu yaptı.

Uzmanlar işitme kaybı tedavisinde bilinç ve farkındalığın önemine vurgu yapıyor. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi KBB Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özgür Yörük’ün aktardığına göre 2020 yılı itibariyle yapılan yenidoğan işitme taraması programına göre, işitme kayıplı yenidoğan oranı yüzde 3 ve bu grubun yüzde 80’inde total işitme kaybı tespit edildi. Türkiye’deki işitme kaybı istatistiklerinde ve hasta hikayelerinde bölgesel farklılıklara dikkat çeken Yörük, soğuk hava koşullarına sahip bölgelerde özellikle erişkin yaşta kronik otitis mediaya bağlı total işitme kayıplarına daha sık rastlandığını belirtti. 

“Tedavi imkanlarından en az faydalanan Doğu Anadolu”

Kırsal bölgelerde doğuştan işitme kayıplı çocukların ailelerinde kadercilik anlayışı olduğunu ifade eden Yörük, “Kırsal bölgelerde çocuklarının hastalığını kabullenme ve bununla yaşama gibi bir davranış hakim. Bu davranışlar nedeniyle tedavi imkanlarından en az faydalanan hasta grubuna Doğu Anadolu’da rastlıyoruz. Örneğin, ülkemizde her yıl ortalama koklear implant ameliyatı ile duyabilecek 3.500 civarında total işitme kayıplı çocuk doğuyor ancak bu çocukların maalesef 2.500’ü bu ameliyattan faydalanabiliyor. Yaklaşık 7 yıldır koklear implant ameliyatlarını yapıyoruz ancak, total işitme kaybı olup biyonik kulak ameliyatı ile işitmesini geri kazanmış, konuşma ve konuşmayı anlama performansı yüksek çocukları gördükten sonra aileler bunun bir kader olmadığını, çözülebildiğini görüyorlar” diye belirtti.

“İşitme kaybına karşı koklear implant tedavisi SGK kapsamında”

İşitme kaybına karşı koklear implant tedavisinin SGK kapsamında olduğuna dikkat çeken Yörük, “Total işitme kayıplı doğan çocukların cihazlandırılması veya koklear implant ile işitmenin yeniden kazandırılması SGK geri ödeme kapsamında olmasına rağmen ailelerin haberdar olmadıklarını görüyoruz. 2014 yılından beri üniversitemiz bünyesinde herhangi bir ücret alınmaksızın koklear implant ameliyatı yapıyoruz. Bölgemizdeki 3. basamak merkezlerin kapasite ve yeterlilikleri oldukça iyi hatta batı illerimizden buradaki imkanları duyup tedavi olmak için gelen hastalarımız da oluyor. Ayrıca günümüzde ilaç tedavilerinden, cihaz ve cerrahi çözümlere kadar (koklear implant) tüm imkanlar merkezlerimizde sunuluyor. Tanı aşamasında da odyolojik tanılama ve ölçüm yöntemlerinin tamamı yapılabiliyor. İşitme kaybı yaşayan bireylerin bilgilendirilmesi için yazılı ve görsel medya araçlarının yoğun bir şekilde kullanılması toplumsal bilinç düzeyini arttıracaktır” dedi.

İşitme kaybı sorununu çözmekte problemin nereden kaynaklandığını ayırt etmenin önemine vurgu yapan Yörük, “Medikal tedavi yani ilaç tedavisi ile düzelmeyen, hafif ve orta derecedeki işitme kayıplarında kulak zarları delik değilse işitme cihazları verilmeli. Kulak zarı delikse mutlaka ameliyat ile önce kulak zarının kapatılması, zar kapatıldıktan sonra işitme kaybı devam ediyorsa işitme cihazıyla ilerlenmesi önem taşıyor” diye ifade etti.

“En çok total işitme kayıpları yenidoğanlarda görülüyor”

Yörük, “Özellikle yenidoğanlarda total işitme kayıpları, okul öncesi ve okul döneminde sekretuar otitis ve kronik otitis mediaya bağlı hafif ve orta şiddette işitme kayıpları, erişkinlerde ise presbiakuzi ve kronik otitis mediaya bağlı orta ve ileri derece işitme kayıpları daha fazla görülüyor. Bireyde orta ve ileri derece iletim veya mikst tip işitme kaybı varsa ve işitme cihazından fayda görmüyorsa, kemiğe veya orta kulağa implante edilen işitme çözümleri ameliyat ile takılabilir. Bireyde ileri ve çok ileri derece işitme kaybı var ve işitme cihazından fayda görmüyorsa, koklear implant ameliyatı ile işitme yeniden kazandırılabilir” diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ünlü müzisyen motosiklet kazası geçirdi ve yoğun bakımda!

Ses sanatçısı ve yazar Onur Akay, keman virtüözü TRT sanatçısı Turay Dinleyen'in motosiklet kazası geçirdiğini duyurdu ve dua istedi.

53 yaşındaki TRT keman sanatçısı Turay Dinleyen'in motosiklet kazası geçirdiği ve yoğun bakımda olduğu öğrenildi. Acı haberi ses sanatçısı ve yazar Onur Akay duyurdu. Usta müzisyen için dua isteyen Akay, "Keman virtüözü TRT'nin çok değerli keman sanatçısı Turay Dinleyen, maalesef motosiklet kazası geçirdi. Dinleyen, motosikleti ile seyir halindeyken arkadan bor araba çarpmış ve kaçmış. Hastaneye kaldırılan ve acilen ameliyata alınan usta müzisyen yoğun bakımda uyutuluyor ve dularınıza ihtiyacı var. Parmağında da sorun olduğunu öğrendiğim değerli sanatçımız, inşallah sağlığına kavuşur ve bir problem olmadan sazını icra eder. TRT camiasına acil şifalar dilerim." ifadelerini kullandı.
 

Turay Dinleyen Kimdir?

28 Şubat 1968 tarihinde dünyaya gelen keman sanatçısı Turay Dinleyen, TRT'ye girmeden önce Hacettepe Klasik Türk Müziği Korosu'nda Metin Everes yönetiminde çalışmalarda bulunmuş ve bazı cemiyetlerde çalışmaları olmuştur. İlk Keman derslerini babası Mehmet Dinleyen’den almıştır. TRT Müzik ekranlarında programda yapan usta müzisyen, çok sayıda sanatçıya sahnelerde ve albümlerde eşlik etmiştir. Dinleyen, Asya Minör CD’si , Engin Gürkey ve Mısırlı Ahmet “Search” albümünde de yer almıştır.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Mustafa Ceceli, Türkiye MotoFest Konserleri’nde sahnede

Motokrosun formulası MXGP’nin ilk kez aynı haftada yapılacak iki etabının düzenleneceği Afyonkarahisar’da Türkiye’nin entegre gençlik ve spor festivali Türkiye MotoFest konserleri serisi Necati ve Saykolar'ın ardından Mustafa Ceceli ile devam ediyor. 

 

Yarın Cem Adrian ve Ufuk Beydemir konserleriyle devam edecek.

 

8 gün sürecek etkinlik Türkiye ve dünyadan 100 binin üzerinde ziyaretçiyi ağırlayacak.

 

Türk müziğinin önemli isimlerinden Mustafa Ceceli, Türkiye MotoFest konserlerinin ilk gününde büyük coşkuyla sahneye çıktı.  Binlerce seveniyle buluşan Ceceli, gecenin ilerleyen saatlerine kadar en çok beğenilen şarkılarını seslendirdi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Başkan Yıldızlar: Yangına Müdahale Sürüyor

İYİ Parti Çanakkale İl Başkanı Selahattin Yıldızlar, Bayramiç ilçesi Bekirler Köyünde devam eden orman yangınını söndürmek için çalışmaların devam ettiğini söyledi.

İYİ Parti Çanakkale İl Başkanı Selahattin Yıldızlar, Çanakkale'nin Bayramiç ilçesi Bekirler köyünde öğleden sonra başlayan yangına ekiplerin, havadan ve karadan alevlere müdahale ettiğini dile getirdi.

İYİ Parti Çanakkale İl Başkanı Selahattin Yıldızlar, yangının bir inşaatta bulunan ateşten çıkan kıvılcımların ormanlık alana sıçradığı yönünde iddialar olduğuna değinerek, “Bayramiç ilçemize bağlı Bekirler köyünde saat 15.00 sıralarında ormanlık alanda yangın başladı.
Yangına müdahale için Orman Bölge Müdürlüğü'ne bağlı ekipler havadan ve karadan müdahalesini sürdürüyor. Umuyoruz kısa sürede kontrol altına alınır ve söndürülür. Yangının nasıl çıktığı konusunda yetkililerin detaylı inceleme yapması gerekiyor. Bölge halkımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı