Aylık arşivler: Eylül 2021

“Servis modeli bankacılığı” ile finansal kapsayıcılık çağ atlayacak!

BDDK’nın dijital bankalar ve servis modeli bankacılığı hakkındaki yönetmelik taslağıyla şubesiz dijital bankaların önü açılırken, FinTech’ler de artık bankacılık hizmetleri vermeye başlayacak. Insha Ventures Genel Müdürü Yakup Sezer “Söz konusu yönetmeliğin uygulamaya geçmesiyle finansal hizmetlerin tabana yayılmasında büyük bir adım atılacak. Böylece finansal kapsayıcılık adeta çağ atlayacak” dedi.

Dijital bankalar ve servis modeli bankacılığı konusunda çalışmalar hızlandı. Beklenen yasal düzenlemenin taslağının Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından hazırlanıp sektörün görüşüne açılmasının ardından Türkiye’de finansal hizmetlerin rotası yeniden oluşturuluyor.  Taslağın finansal sistemler için büyük önem taşıdığını ve Türk finansal piyasalarının önünü açacağını vurgulayan Insha Ventures Genel Müdürü Yakup Sezer, “Bilindiği gibi ülke ekonomilerinin önemli sorunlarından biri de finansal hizmetlerin toplumun tüm kesimine yeterli ölçüde ulaşamaması. BDDK’nin görüşe açtığı dijital bankalar ve servis modeli bankacılığı taslağının yürürlüğe girmesiyle birlikte bu alana girecek olan girişimlerin odaklanacağı müşteri kitlesiyle finansal hizmetlerin tabana yayılmasında çok büyük bir adım atılmış olacak. Bu adımla finansal kapsayıcılık önemli bir ölçüde artacak. Öte yandan bu adımın dünya genelinde pek çok yatırımcının gözünü Türkiye’ye çevireceğine ve cazip bir dijital platform ekosisteminin ilk adımlarını oluşturacağına inanıyoruz” dedi. 

“Dijital Bankacılık ve Servis Modeli Bankacılığının önü açılıyor”

Taslakla birlikte dijital bankacılığın ve servis modeli bankacılığının önünün açıldığına vurgu yapan Sezer, servis modeli bankacılığının özellikle FinTech’ler için yepyeni bir dünyanın kapısını açacağını söyledi. Söz konusu model sayesinde arayüz geliştiricilerinin, servis bankalarının sistemleriyle doğrudan API’ler ve açık bankacılık platformları aracılığıyla bağlantı kurabileceğini ve bu servisler sayesinde müşterileri adına bankacılık işlemlerini gerçekleştirebileceğini ifade eden Sezer sözlerine şöyle devam etti: “Bu, finansal kapsayıcılık açısından yeni bir dönüm noktası olacak. Biraz daha açmam gerekirse FinTech girişimleri ile finansal kuruluşlar farklı lisanslar ve API’lerle kendi ekosistemlerini oluşturacak. Böylece FinTech’ler de artık bankacılık hizmetleri vermeye başlayacak.”

Türkiye’den bir Revolut çıkması hayal değil”

Dijital bankacılık ve servis modeli bankacılığı konusunda Avrupa’da çok büyük örneklerin bulunduğunu söyleyen Sezer “Almanya’da N26, İngiltere’de Monzo, Revolut, Atom ve Starling gibi şirketler bu alanda inanılmaz işler çıkarıyor. İngiltere’de dijital bankacılık hizmetleri sunan bir FinTech şirketi olarak kurulan Revolut bugün, 30‘un üzerinde ülkede hizmet veriyor ve kuruluşunun 6. yılında 33 milyar dolarlık bir değerlemeye ulaşmış durumda. Aynı şekilde; Almanya’daki dijital bankamız insha tarafındaki iş ortağımız Solarisbank da bugün çoğunlukla dijital şirketler ve finansal teknoloji girişimlerinden oluşan kullanıcılarının çeşitli bankacılık hizmetlerine erişmesine izin veren bir bankacılık platformu sunuyor. Finansal olarak baktığımızda Solarisbank’ın Avrupa’da, Mart 2017’den itibaren 70 'den fazla şirketi bankacılık platformuna kazandırdığını ve 2021 yılında 1 milyar dolar değerlemeyle büyümeye devam ettiğini görüyoruz. Bu şirketlerin başarılarının altında yatan ortak nokta ise API ve lisans kullanımı sağlayarak finansal hizmetleri geleneksel bankaların herhangi bir nedenle erişemediği ya da erişmek istemediği daha geniş kitlelere ulaştırmaları. Uyguladıkları iş modelleriyle finansal kapsayıcılığın önünü açmayı çok iyi başarıyorlar ki, birçoğunun ülke sınırlarını aştığını ve işlerini global boyuta taşıdıklarını görüyoruz. BDDK’nın görüşe açtığı taslağın yürürlüğe girmesiyle birlikte, yurtdışından verdiğimiz bu örnek şirketlerin benzerlerinin hatta daha da iyilerinin ülkemizden de çıkacağına inanıyoruz” diye konuştu.

“Finansal hizmetlerin tabana yayılmasında devrim niteliğinde bir adım”

Taslağın kayıt dışı ekonomiyle mücadele, finansal hizmetlerin tabana yayılması ve finansal inovasyonu teşvikte devrim niteliğinde olduğunu vurgulayan Yakup Sezer, sözlerine şöyle devam etti: “Taslak yönetmeliğe göre, dijital bankaların kuruluşu için gerekli olan asgari sermaye tutarı 1 milyar TL olarak belirlenmekle birlikte BDDK’ya bu tutarı artırma yetkisi de veriliyor. Dijital bankaların, sermaye tutarlarını 2,5 milyar TL’ye çıkarmaları halinde ise taslakta yer alan kısıtların Kurul kararıyla kaldırılabileceği belirtiliyor. Buna ek olarak taslakla beraber net bir dijital bankacılık ve ara yüz geliştiricisi ayrımı getirilirken BDDK, sermaye ve sistem temelli riskleri öncelikle bu gruplandırma sayesinde yönetmeyi planlıyor. Taslak yönetmelik kapsamında dijital bankalar fiziksel şube açamazken, dijital bankaların müşterisine kullandırabileceği teminatsız nakdi kredi kişinin aylık ortalama net gelirinin 4 katını aşamayacak. Bu değişkenin tespit edilememesi durumunda ise kullandırılabilecek teminatsız nakdi kredilerin toplamı 10.000 TL olacak. Böylece düşük gelir grubuna yönelik ürünlerin hacminin sürdürülebilir şekilde artmasının amaçlandığını söyleyebiliriz.”

“FLYP ile servis modeli bankacılığındaki tüm hizmetleri tek bir çatı altında sunmayı hedefliyoruz”

Sezer, bu modelin bir diğer artısının ise FinTech’lerin sunacağı ürün ve hizmet yelpazesinin genişlemesi olacağını belirterek, “Herhangi bir FinTech girişimi bu düzenlemeyle servis bankalarının sahip olduğu altyapıyı kullanarak piyasaya yeni ürün ve hizmetler sunabilecek. Tam da bu noktada Insha Ventures olarak FinTech’lere servis modeli bankacılığı hizmetleri vermeye hazır olduğumuzu gururla söylemek isterim. Kısa süre önce yeni finansal dünyaya hazır olmak ve kendi FinTech ekosistemimizi kurmak için FLYP’i kurduk. FLYP ile FinTech girişimlerine, servis modeli bankacılığı alanında ihtiyaç duyacakları tüm hizmetleri tek bir çatı altında sunmayı hedefliyoruz. FLYP’in en önemli başarı metriği, girişimcilerin ‘ölüm vadisi’ dediğimiz ürün geliştirme ve ticarileşme aşamasında kaybettiği süreyi minimuma indirmek. Böylece girişimlere bir yandan servis modeli bankacılığı hizmetleri verirken bir yandan da ihtiyaç duydukları teknoloji, altyapı, lisans ve yatırım süreçlerine de destek olacağız ve ihtiyaç duyacakları tüm danışmanlık hizmetlerini vereceğiz” diye konuştu. 

“Türkiye’de dijital banka çalışmalarımızı hızlandıracağız”

Öte yandan taslakta dijital bankacılık alanındaki düzenlemelerin de yer aldığını hatırlatan Sezer “Hali hazırda Insha Ventures olarak Almanya’da insha markamız ile dijital bankacılık hizmeti veriyoruz. Bu bizim için çok büyük bir deneyim oldu. Uygulama geliştirme, takım kurma gibi yeni kabiliyetler kazandık. Dijital bankacılık lisansının gelmesiyle birlikte bu alandaki çalışmalarımızı hızlandırmayı ve ülkemizi yeni nesil bir bankacılık hizmetiyle tanıştırmayı hedefliyoruz” dedi. Yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle kısa sürede çok sayıda dijital bankanın açılmasını öngördüklerini ifade eden Yakup Sezer, “Bu adım pazarda oldukça ses getirecek. Dengeler yeniden şekillenecek. Taslağın Türk finansal piyasalarında kendine birçok uygulama alanı bulacağına inanıyorum ve şimdiden dünya genelinde piyasalardan çok sayıda yatırımcının yer almak isteyeceği cazip bir dijital platform ekosisteminin ilk adımlarını oluşturduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İş Bankası’ndan Doğa Dostu Uygulama “Geleceğe Orman”

Türkiye İş Bankası, sürdürülebilir bir gelecek hedefi doğrultusunda geliştirdiği “Geleceğe Orman” uygulamasını hayata geçirdi. Banka müşterileri İşCep uygulaması üzerinden Geleceğe Orman’a katılarak, çevreye duyarlı bankacılık işlemlerinin yanı sıra gündelik hayatlarındaki aktiviteleri karşılığında da karbon puanı kazanabilecekler. Kazanılan puanlar belli bir limite ulaştığında müşteriler adına TEMA Vakfı aracılığıyla fidan dikimi yapılacak. Geleceğe Orman uygulaması kapsamında ilk üç yılda toplam 1 milyon adet fidan dikimi yapılması öngörülüyor.

“Çevre duyarlılığını fidan dikimi ile ödüllendiriyoruz”

İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Yalçın Sezen, uygulamaya ilişkin yaptığı açıklamada, şunları söyledi: “Kapsayıcı ve katılımcı bir yaklaşımla sürdürülebilir değer yaratan geleceğin bankası olma vizyonuyla hareket ediyoruz. Tüketiciler, fon yöneticileri, siyasi otoriteler ve sosyal kuruluşlar dünyanın her yerinde ürününü ya da hizmetini tükettiği, finansman olanağı sunduğu ya da bir şekilde paydaşı haline geldiği işletmelerin varoluş amaçlarını sorgular hale gelmiştir. Bankacılık da bundan ari değildir. Bankamız, geçmişten bu yana Çevresel, Sosyal ve Kurumsal Yönetişim başlıkları altında doğan ihtiyaçlara yanıt oluşturmak gayretindedir. Bu çabaların bir örneği olan, çevre konusunda TEMA Vakfı ile iş birliğimiz çok eskilere dayanıyor. “81 İlde 81 Orman” projesi çerçevesinde 81 ilimizde yaklaşık 1.500 hektar alana 2.205.000 adet fidan dikildi. TEMA Vakfı’nın çocukların doğada daha fazla zaman geçirerek doğayı gözlemlemeleri, keşfetmeleri ve ekolojik okuryazarlık becerilerini güçlendirmeyi amaçlayan Minik TEMA ve Yavru TEMA Doğa Eğitim Programları’nı destekleyerek 2019’dan bu yana 342 bini aşkın çocuğa ulaştık. Maximum TEMA, Doğasever Maxipara gibi kartlarla çevreye desteğimiz devam etti. 

Yeni uygulamamız Geleceğe Orman ile müşterilerimizle el ele vererek karbon ayak izimizi azaltıyoruz. Müşterilerimizin çevreye duyarlı yaklaşımlarını destekliyor; yazılı ekstre almamak, bisiklet kullanmak, yürüyüş yapmak gibi bilinçli adımlarında karbon puanı kazanmalarını sağlıyor, müşterilerimizin bu çabalarını fidan dikimi ile ödüllendiriyoruz. Herkesi Geleceğe Orman uygulamasına katılarak, farkındalığımızı artırmaya davet ediyoruz”.

İlk aşama için uygulama kapsamında 13 işlem bulunuyor. Uçtan uca dijital bir süreçle müşteri olma deneyimini sunan “Müşteri Olmak İstiyorum”, kredi kartı ekstresinin dijital olarak tercih edilmesi, Bankamatik işlemlerinde makbuz alınmaması ve sözleşme ile formların dijital ortamda onaylanması işlemleri ayrı ayrı 80 karbon puan ile ödüllendiriliyor. Bahsedilen düşük frekanslı işlemlerin yanı sıra temassız, mobil ya da QR kod ile ödeme yapılması, toplu taşıma kartı ödemelerinin gerçekleştirilmesi ve günde asgari 2.000 adım atılması gibi günlük hayat akışında sıklıkla tekrarlanan işlemler ve aktiviteler de her defasında 2 karbon puana kadar ödüllendiriliyor. Biriktirilen karbon puanların toplamı 1.000’e ulaştığında ise kullanıcılar bu puanları TEMA Vakfı’na fidan bağışı yapmak için kullanabiliyor ve TEMA Vakfı tarafından adlarına düzenlenmiş bağış sertifikalarına İşCep’ten ulaşabiliyorlar. Uygulamanın sürdürülebilir bir gelecek için ekosistem oluşturma yönündeki geliştirmeleri de bir yandan devam ediyor. 

Çevre için eyleme geçme ihtiyacına, gündelik hayat akışında yenilikçi bir yanıt oluşturan Geleceğe Orman, İş Bankası müşterilerinin günlük yaşantılarıyla etkileşimli bir şekilde daha çevre dostu bir yaşam sürmelerine aracılık ediyor ve bunu yaparken müşterilerinden herhangi bir maddi karşılık beklemiyor.  

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Jet2.com, 36 adetlik A321neo siparişiyle Airbus’ın yeni müşterisi oldu

Airbus ve A320neo Ailesi’nin yeni müşterisi İngiltere Leeds merkezli havayolu Jet2.com, 36 adetlik ilk A321neo siparişini verdi. Motor seçiminin daha sonra yapılacağı büyük miktardaki sipariş, Jet2.com havayolunun iddialı filo genişletme ve yenileme planlarını yansıtıyor.

Jet2.com İcra Kurulu Başkanı Philip Meeson, “Jet2.com, önümüzdeki yıllarda Airbus A321neo'yu kullanmaktan gurur duyacak. Bu uçak, şu an bize göre sınıfının en verimli ve çevre dostu modelidir. A321neo’ların Jet2holiday ile seyahat eden müşterilerimize, hak ettikleri konforu yaşatacağına ve keyifli bir deneyim sunacağına eminiz.” dedi. 

Uçak, yenilikçi aydınlatma, koltuk ve ilave kişisel depolama için yüzde 60 daha büyük baş üstü bagaj dolapları ile donatılmış 232 koltuk kapasiteli Airspace kabin konfigürasyonuna sahip olacak.

Airbus International'ın Ticari Direktörü ve Başkanı Christian Scherer "Jet2.com'un bu kararından ötürü büyük memnuniyet duyuyoruz. Gelişmiş uçuş kumanda sistemi Fly-by-wire’ye sahip olmayan uçakları işleten Jet2.com'un, kiraladıkları birkaç A321 uçağını test ettikten ve kapsamlı bir değerlendirme yaptıktan sonra ileriye ve modern geleceğe yönelik Airbus Fly-by-wire teknolojisine sahip A321neo uçaklarına yatırım yapma kararlarını büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz. Bu, Jet2.com'un verimlilik, kalite, performans ve çevre dostu uçuş vizyonunun bir kanıtıdır." dedi. 

A320neo Ailesi, yeni nesil motorlar ve Sharklet'ler de dahil olmak üzere en son teknolojileri bir araya getirerek koltuk başına yakıt tüketiminde yüzde 20'lik bir azalma sağlıyor. 500 deniz mili/900 km'ye varan ek menzil veya iki ton ekstra yük ile A321neo, Jet2.com'a ek gelir potansiyeli sunacak.

A320neo Ailesi, Temmuz 2021'in sonunda, dünya çapında 120'den fazla müşteriden 7.400'ün üzerinde kesin sipariş aldı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Divan Grubu’nun Oteller ve Rezidanslar Direktörü Emre Altunal Oldu

Otel, restoran ve pastane zinciriyle hizmet veren Divan Grubu’nun yeni Oteller ve Rezidanslar Direktörü Emre Altunal oldu.  

American Hotel & Lodging Educational Institute ve Kansas State Üniversitesi’nde Otel Yönetimi eğitimi alan Emre Altunal, meslek hayatına 2000 yılında Swissotel The Bosphorus’ta başladı. 2001- 2003 yılları arasına Fairmont Hotels & Resorts Kansas’ta Ön Büro Müdür Yardımcılığını yürüttü. 2003- 2004 yıllarında Çırağan Palace Kempsinki’de Özel Davetlerden Sorumlu Proje Yöneticiliği yapan Altunal, 2005 – 2008 yılları arasında Frankfurt Messe’de Proje Müdürü olarak görev aldı. 2008- 2011 yılları arasında Four Seasons Hotels & Resorts’ın Istanbul, Paris ve Lübnan otellerinde farklı operasyonel departmanlarda yöneticilik görevlerinde bulunan Altunal, 2011  – 2017 yılları arasında Divan Grubu bünyesinde çeşitli görevlerde yer aldı. 2011- 2015 yıllarında Divan Bodrum ve Divan İstanbul’da eş zamanlı olarak Otel Müdürlüğü görevlerini yürüten Emre Altunal, 2015-2017 yıllarında Divan Grubu’nun Irak’taki oteli Divan Erbil’de Genel Müdür olarak görev aldı. 2017- 2021 yılları arasında ise New York’ta Simit & Smith şirketinde Genel Müdürlük görevini üstlenen başarılı yönetici, Temmuz 2021 itibariyle Divan Grubu’nda Oteller ve Rezidanslar Direktörü olarak göreve başladı. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Çin’e E-İhracatta Yeni Kurallar Geldi. Bu Maddelere Dikkat!

Çin’e e-ihracat yapacaksanız ilgili Kanun’daki bu 5 maddeye dikkat ediniz!

 

– E-ticaret platformlarında mal satacaklar, Çin’de ilgili makamlar önünde kendisini veya ticari işletmesini tescil ettirecek

– Satıcı veya hizmet sağlayıcı tüm belgelerini platform üzerinde kamuya beyan edecek

– E-ticaret platformundan çıkmak isteyenler bunu en az 30 gün önceden bildirecek

– Tüm süreci anlatan satış sözleşmesi hazırlanıp e-ticaret platformunda yayınlanacak

– Ürün veya hizmetle ilgili olumsuz yorumlar silinmeyecek, platformlarda görüntülenecek

 

Türk Çin Kültür Derneği bünyesindeki Çin İş Kulübü’ne konuk olan Şanghay’daki Jiaotong Üniversitesi Koguan Hukuk Fakültesi  Öğretim Üyesi Avukat Dr. O. Sabri Durak, 1 Ocak 2019’da yürürlüğe giren E-ticaret Kanunu ve bahsi geçen Kanunu tamamlayıcı nitelikte, 1 Eylül 2021 tarihinde yürürlüğe girecek olan Veri Güvenliği Kanunu ile 1 Kasım 2021’de yürürlüğe girecek olan Kişisel Verilerin Korunması Kanunu hakkında önemli bilgiler verdi.

Kerem Köfteoğlu’nun sorularını yanıtlayan Avukat Dr. Durak, “Çin’in e-ticaret platformları üzerinde mal veya hizmetlerini satan Türk girişimcilerimiz yeni döneme hazır olmalı” dedikten sonra değişikler hakkında şu bilgileri verdi: “Güncel mevzuata  göre Çin’e mal satan girişimciler, artık ülkede, kendilerini veya ticari işletmelerini tescil ettirmeli ve onları hukuken temsil eden bir muhatap görevlendirmelidir. Satıcı veya hizmet sağlayıcıya lisans, ruhsat  gibi kanunlarda öngörülen tüm belgeleri e-ticaret platformu üzerinde kamuya açık şekilde bulundurma  zorunluluğu getirildi. Satıcı e-ticaret platformundan çıkmak istiyorsa bunu en az 30 gün önceden bildirip, tüketiciyi mağdur etmeyecek şekilde üyeliğini sona erdirebilecek. Güncel mevzuat ile kişisel verilerin korunması, mal veya hizmetin hazırlanışından kargodan teslim alınmasına kadarki süreci içeren satış sözleşmesi hazırlanıp e-ticaret platformuna konulması gibi zorunluluklar getirildi.”

Olumsuz yorumlar silinemeyecek!

Çin’in güncellenen mevzuattaki değişikliklerin, tüketicinin korunmasını esas aldığına dikkat çeken Avukat Dr. Durak, bu konuda şunları söyledi: “Herkese açık olup e-ticaret platformuna konan satış sözleşmesindeki bilgilerin mevcut duruma göre değiştirilmesi/güncellenmesi gerekiyor. Ayrıca platformlarda mal veya hizmetle ilgili olumsuz bir yorum varsa artık kimse bunu silemeyecek. Tam tersine platformda kalacak, tüketici de bunu istediği zaman okuyabilecek.”

Dünyanın en büyük e-ticaret pazarının Çin’de olduğunu, e-ticaret hacminin 10 yıl içinde 6 trilyon RMB’den 35 trilyon RMB’ye, tüketici sayısının da 108 milyondan 782 milyon kişiye ulaştığını hatırlatan Avukat Dr. Durak, Türk girişimcilere önerilerini şöyle özetledi: “E-ticaret platformlarında iş yapacak girişimcilerimiz, öncelikle kanunun öngördüğü tescil kayıt yükümlüklerini yerine getirsinler. Markalarının değerini korumak adına markalarını mutlaka tescil ettirsinler. Yeni düzenlemeleri dikkate alarak altyapılarını hazırlayıp, yeni duruma hukuki anlamda uyum sürecini tamamlasınlar. Ayrıca Çin’in sürekli gelişmekte olup büyük potansiyel barındıran üçüncü kademe şehirlere yönelsinler. Bu şehirler gümrük vergisi, tüketim vergisi, ithalat izni, ürün kaydı gibi birçok gümrük uygulamasından muaf tutulduğu gibi önemli maliyet avantajları da sunuyor.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İş Portföy Genel Müdürü Burak Sezercan Oldu

Türkiye’nin öncü portföy yönetim şirketi İş Portföy’ün yeni Genel Müdürü Burak Sezercan oldu.

 

 

Değişen yatırımcı ihtiyaçlarını ve sürdürülebilirlik gibi yapısal dönüşüm alanlarını odağına alarak, konjönktürle uyumlu bir şekilde kurguladığı özgün ve tematik yatırım fonlarıyla dikkat çeken Türkiye’nin en büyük özel portföy yönetim şirketi İş Portföy’ün Genel Müdürlük görevine finans sektöründe 25 yılı aşkın bir tecrübeye sahip olan Burak Sezercan getirildi.

 

İş Portföy Yönetimi A.Ş.’ye Genel Müdür olarak atanmadan önce Türkiye İş Bankası A.Ş.’de Bireysel Bankacılık Pazarlama Bölümü Bölüm Müdürü görevini yürüten Sezercan, Türkiye İş Bankası A.Ş.’de ayrıca 1996 yılında Teftiş Kurulu Başkanlığı’nda Müfettiş Yardımcısı, 2005 yılında Risk Yönetimi Bölümü Müdür Yardımcısı, 2008 yılında Risk Yönetimi Bölümü Birim Müdürü, 2011 yılında Strateji ve Kurumsal Performans Yönetimi Bölüm Müdürü olarak çalıştı.

 

1996 yılında Boğaziçi Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olan Sezercan, 2002 yılında City University Cass Business School (İngiltere) Bankacılık ve Uluslararası Finans alanında yüksek lisans programını tamamladı. Profesyonel iş hayatı boyunca İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.’de (2009-2011), İş Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı A.Ş.’de (2011-2013), Camiş Madencilik A.Ş.’de (2013-2014), Milli Reasürans A.Ş.’de (2014-2016), Anadolu Hayat Emeklilik A.Ş.’de (2016-2018) ve Türkiye İş Bankası A.Ş. iştiraklerinden Erişim Müşteri Hizmetleri A.Ş.’de (2016-2021) Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev aldı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ytong’dan fabrika yangınlarına koruyucu kalkan

Fabrika yapılarındaki yangınlar her yıl milyonlarca liralık zarara neden oluyor. Türkiye genelinde yapılan bir araştırmaya göre 2020 yılında 493 adet endüstriyel yangın ve patlama meydana geldiği, bu yangınlar sırasında 29 kişi hayatını kaybederken, 239 kişinin de yaralandığı belirlendi. Fabrika yapılarının inşaatında kullanılan yanmaz Ytong Paneller yangınlara karşı koruyucu bir kalkan oluyor. 

Türk Ytong Genel Müdür Yardımcısı Tolga Öztoprak, “Yangınlar tamamen önlenemez ancak doğru yapısal önlemlerle yangının vereceği hasar önemli ölçüde azaltılabilir ve işletmelerin kısa sürede işlerine devam etmesi sağlanabilir.” dedi.

Yapı malzemesi sektörünün öncü ve yenilikçi şirketi Türk Ytong’un fabrika inşaatlarının hızlı tamamlanmasını sağlayan, ısı yalıtımı ve yanmazlık özellikleriyle öne çıkan panel ürünleri sanayi yatırımlarında öne çıkıyor. Yeni OSB yatırımlarında ve fabrikalarda sıklıkla tercih ediliyor.

 

Türk Ytong Genel Müdür Yardımcısı Tolga Öztoprak, fabrika yangınlarının ülke ekonomisine büyük zarar verdiğini, bu yangınlarda hem can kaybı hem de büyük maddi kayıplar meydana geldiğini belirterek, tasarımcıların ve yatırımcıların bu konuya her zamankinden daha fazla önem verdiğini söyledi. “Yatırımcılar büyük emek ve sermayelerle kurdukları işletmelerin bir yangınla yok olmasını istemiyor. Elbette yangınlar tamamen önlenemez ancak alınacak doğru yapısal önlemlerle yangının vereceği hasar önemli ölçüde azaltılabilir. Proje aşamasında alınacak doğru kararlar ve önlemler işletmelerin gelecekteki devamlılığı için garanti oluşturuyor. Son dönemlerde bu konuda daha çok yatırımcıya danışmanlık veriyoruz.” diyen Tolga Öztoprak şöyle devam etti:

 

Ytong 6 saat yangına dayanıklı 

“Sprinkler gibi aktif yangın önleyici sistemlerin yanmaz malzemelerle birlikte kullanımı önemli bir koruma sağlıyor. Sanayi yapılarında kullanılan yapısal elemanların yanmaya katkı sağlamaması gerekir. Ytong Paneller bu nedenle tercih ediliyor, 360 dakikaya ulaşan sürelerde yangına dayanıyor. Doğru tasarlanmış bir üretim tesisinde ekipmanları ve depolanan malzemeleri 6 saate kadar yangından korumaya yardımcı oluyor, yangını söndürmek ve tahliye işlemleri için zaman yaratıyor. Binaların Yangından Korunması Yönetmeliği’nde yangın duvarları için 90 dakikalık yangına dayanıklılık süresi öngörülmektedir, bu süre öncelikle yapıdaki insanları kurtarmaya ve korumaya yöneliktir. Ytong Panel bundan 4 kat daha uzun koruma sağlar. Birçok yangının saatler hatta günler boyunca sürebildiği unutmamak gerekir.”

 

Ytong yangına koruyucu kalkan

Tolga Öztoprak yangının çıktığı yerde söndürülmesinin, farklı bölümlere ulaşmasının önlenmesinin en basit ve ekonomik önlem olduğuna dikkat çekerek, Ytong Panellerin yapıda koruyucu bir kalkan görevi gördüğünü söyledi. “Birçok yapı malzemesi yüksek sıcaklıklarda yapısını değiştirir. Kırılgan hale gelir hatta eriyebilir ve statik işlevini kaybedebilir ya da damlayarak ikincil yangınlara neden olabilir. Alev, duman ve zararlı gazların bina içine sızabileceği çatlaklar ve yırtılmalar oluşur. Ytong Paneller 360 dakikaya ulaşan sürelerde yapısal bütünlüğünü korur. Örneğin yanıcı malzemelerin depolandığı alanlar veya mobilya, tekstil, kimya endüstrisi gibi yüksek yanıcılığa sahip sektörlerin üretim tesislerinde bu çok büyük avantajdır. Ytong Paneller sanayi yapılarının duvar, çatı ve döşemelerinde, yangın duvarı veya yangından kaçış noktalarında güvenle kullanılır. Çünkü bu paneller A1 sınıfı hiç yanmaz yapı malzemeleri sınıfındadır. Yangın esnasında yanmaz, tutuşmaz, duman veya zararlı gazlar ortaya çıkarmaz. Yangınların yayılmasını engeller ve böylece hasar miktarını önemli ölçüde sınırlar.” 

 

Fabrika yangınları yüzde 36 arttı

Tolga Öztoprak ayrıca fabrika yangınlarında her yıl düzenli olarak artış yaşandığına dikkat çekerek şöyle konuştu: “Fabrika yangınlarının 2020 yılında yüzde 36 oranında arttığı ifade ediliyor. Bu oranı hızla düşürecek tedbirleri almamız gerekiyor. Sağladığı yüksek yangın performansından dolayı, Ytong Panellerin özellikle endüstriyel yapılarda kullanılması zararın azaltılmasında belirlenecek çözümlerden biri.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Novartis Grup Türkiye fabrikalarında elektrik üreterek karbon ayak izini azaltıyor

Novartis Grup Türkiye Kurtköy ve Gebze'deki üretim tesislerinde enerji verimliliği ve yenilebilir enerji çalışmalarıyla 2025’e kadar her iki fabrikada karbon ayak izini yaklaşık 24 azaltmayı hedefliyor. Novartis Grup Türkiye “Solar Panel Elektrik Üretim Projesi” kapsamında her iki fabrikaya kurduğu güneş panelleriyle Kurtköy üretim tesisinde yıllık minimum 2 milyon 222 bin 540 kWh, Gebze üretim tesisindeyse yıllık minimum 901 bin 190 kWh elektrik üretimi yapacak.

 

 

İstanbul, 01 Eylül 2021- Çevreye duyarlı ve sürdürülebilirliği odağına alan üretim modeli benimseyen Novartis Grup Türkiye, kesintisiz üretim için tüketilen enerjiyi azaltmak üzere yeni yatırımlar ve projeler gerçekleştiriyor. Çevresel sürdürülebilirlik alanında lider olma hedefiyle çalışan Novartis Grup Türkiye, global hedeflerle paralel yürüttüğü yenilenebilir enerji projeleriyle enerji verimliliğini artırırken karbon ayak izini azaltıyor.  

 

Enerji verimliliği ve yönetiminin uzun soluklu bir süreç olduğunu ifade eden Novartis Teknik Operasyonlar Kurtköy Fabrika Direktörü Filiz Gündoğmuş, “Novartis olarak fabrikalarımızda yenilenebilir enerji üretimi sağlamak önceliklerimiz arasında yer alıyor. Bu alanda hayata geçirdiğimiz projelerle çevreye duyarlı ve enerjisini üreten bir kurum olmanın gururunu yaşıyoruz. 2025’e kadar enerji tüketimimizi 17, su tüketimimizi 38 ve karbon ayak izimizi 24 azaltmayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda önemli projelere imza atıyoruz. Elektrik tüketimini azaltma yönünde geliştirdiğimiz ‘Led Aydınlatma Projesi’ ile karbon ayak izimizi 120 ton azaltmayı hedefliyoruz. Aynı zamanda Kurtköy fabrikamıza kuracağımız kojenerasyon tesisi sayesinde karbon ayak izimizi 2080 ton azaltmayı amaçlıyoruz. Önümüzdeki dönemde bu projelere yenilerini ekleyerek enerji tasarrufu konusunda sektörümüze örnek olmak istiyoruz” dedi.

 

Yenilenebilir enerji çalışmalarının önemine değinen Novartis Teknik Operasyonlar Gebze Fabrika Direktörü Nurettin Ekizoğlu, “Fabrikalarımızda üretim aralıksız devam ediyor. Yenilenebilir enerji çalışmalarımız da üretim hızımızla yarışır nitelikte. 2025 yılına kadar hedefimiz elektrikte 19, doğalgazda 27, suda 33 daha az tüketimle karbon ayak izimizi 21 düzeyinde azaltmak. ‘Baca Gazı Geri Kazanım Projesi’ kapsamında çalışmalarımızı sürdürerek flaş buhar ve baca gazındaki artık ısıyı geri kazanacağız. ‘Isı Pompası Projesi’ ile fabrikamızın doğalgaz tüketimini 505.000 m3 ve karbon ayak izimizi 950 ton azaltacağız. Şirket olarak çevreye duyarlılık konusunu benimsiyor ve çalışmalarımızı bu doğrultuda planlıyoruz” dedi.

 

Novartis Grup Türkiye, “Solar Panel Elektrik Üretim Projesi” kapsamında geçen mayısta her iki fabrikasında çatılara yerleştirilen solar paneller sayesinde elektrik enerjisini güneş enerjisinden elde ediyor. Kurulan bu sistemle Kurtköy üretim tesisinde yıllık minimum 2 milyon 222 bin 540 kWh, Gebze üretim tesisindeyse yıllık minimum 901 bin 190 kWh elektrik üretimi yapılacak. Aynı zamanda fabrikalardaki yeni nesil soğutma kuleleriyle enerji ve su tasarrufu yapılması hedefleniyor. Novartis Grup global vizyon ve sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda üretimde yenilenebilir enerji kullanımını artırarak önemli bir amaca hizmet ediyor ve önümüzdeki dönemlerde de bu projeleri geliştirmeyi planlıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yeni balık sezonunda tabaklarda güven, Metro Türkiye’de indirim var

Balık sezonunun 1 Eylül itibarıyla başlamasıyla birlikte, Metro Türkiye ağdan sofraya gerçekleştirdiği kontroller ve sunduğu izlenebilirlik çözümleri ile balıkları güvenle tüketicilerle buluşturuyor. Tüm deniz ürünlerini av ve boy yasaklarına uygun şekilde satışa sunan Metro Türkiye’de müşteriler yeni balık sezonunda da deniz balıklarının hikayelerini avlandığı denizden, avlanma tarihine ve tedarikçi bilgisine kadar tüm balıklarda 100’e yakın bir izlenebilirlik ile öğrenebiliyor. Üstelik Metro Türkiye hem yeni balık sezonunu kutlamak hem de tüketicileri daha fazla balık tüketmeye teşvik etmek için 1 – 15 Eylül tarihleri arasında tüm deniz balıklarını reyon fiyatı üzerinden yüzde 15 indirimle müşterilerine sunacak.

1 Eylül 2021- Balık sezonunun başlamasına kısa bir süre kala balıkçılar av sezonu için hazırlıklarını tamamladı. 1 Eylül’de bitecek avlanma yasağıyla beraber sofraların vazgeçilmez lezzeti olan deniz balıklarına hasret de sona erecek. Metro Türkiye, yeni sezonda tüketicileri daha fazla balık tüketmeye teşvik etmek için 1 – 15 Eylül tarihleri arasında tüm deniz balıklarını reyon fiyatı üzerinden yüzde 15 indirimle müşterileriyle buluşturacak.

Güvenilir alışverişin adresi olarak 30 yıldır müşterilerine hizmet veren Metro Türkiye’nin uyguladığı analiz çalışmaları ve 100’e yakın izlenebilirlik çözümleri sayesinde tüketiciler taze et, bal, meyve ve sebzenin yanı sıra hem deniz hem kültür balıklarını da geçmişte olduğu gibi güvenle tüketmeye devam edecek. Raflarındaki tüm deniz ürünlerini av ve boy yasaklarına uygun bir şekilde tüketicilere sunan Metro Türkiye’nin reyonlarına gelen tüm deniz balıklarında periyodik olarak kurşun, kadmiyum ve cıva olmak üzere toplam üç parametrede ağır metal analizleri de uygulanıyor. Ayrıca Metro Türkiye son dönemde yaşanan müsilaj sorunu nedeniyle Marmara Denizi’nden gelen deniz ürünlerini de mevcut analizlere ek 6 mikrobiyolojik test parametresi ile birlikte, toplam 9 parametrede analiz ederek, müşterilerine güvenle ulaştırıyor.

 

Tüketiciler bilgiyle de besleniyor

“Tabağında ne var?” hareketi kapsamında yürüttüğü çalışmalarla taze et, balık, bal ve meyve sebze ürünlerinde izlenebilirlik çözümleri sunmanın çok ötesine geçen Metro Türkiye, balıkların tüm üretim süreçleri hakkında şeffaflıkla bilgilendirme yaparak, tüketicileri bilgiyle de besliyor. Bugün itibarıyla deniz balıklarında 100’e yakın bir izlenebilirlik sunan Metro Türkiye’nin bu çözümü sayesinde tüketiciler deniz balıklarının hangi denizden geldiğini, hangi tarihte avlandığını, hangi tedarikçiden tedarik edildiğini ürünlerin üzerindeki QR kodu akıllı telefonlarının kamerasına okutarak kolaylıkla öğrenebiliyor.

 

Balıklar uygun fiyatlarla sofralarda yerini alacak 

Metro Türkiye hem yeni sezonu kutlamak hem de müşterilerini balık tüketimikonusunda teşvik etmek için 1 – 15 Eylül tarihleri arasında tüm deniz balıklarını reyon fiyatı üzerinden yüzde 15 indirimle müşterilerine sunacak. Böylelikle tüm süreçleri takip edilen, sürdürülebilir politikalarla tezgâhtaki yerini alan taze ve güvenilir balıklaryeni av sezonunda da uygun fiyatlarla sofralarda yerini alacak.

 

“Balık ürünlerini güvenle tüketmek isteyen herkesi Metro Türkiye’ye bekliyoruz”

Metro Türkiye Satın Almadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Deniz Alkaç, tüketicilerin balık ürünlerinde ağdan tabağa tüm süreçler hakkında bilgiye ulaşmasının önemine dikkat çekerek, “Tüm gıda ürünlerinde olduğu gibi balıkta da müşterilerimizi tabaklarında ne olduğunu takip etmelerinin ve tükettikleri ürünlerin bilgiyle izini sürmelerinin ne denli önemli olduğu konusunda bilgilendiriyoruz.  Bu kapsamda kırmızı et, bal, meyve & sebze ürünlerinin yanı sıra balık ürünlerini de izlenebilirlik çözümleri ile müşterilerimizle buluşturuyor, ağdan tabağa uzanan yolculuklarını tam bir şeffaflıkla paylaşıyoruz. Deniz balıklarında da bir ilk olarak 2017 yılından bu yana izlenebilirlik sunuyoruz. Ülkemizde müsilaj sorunun ortaya çıkması ile bu ürünlerimizde izlenebilirlik kapsamını genişletme adına çalışmalarımızı daha da hızlandırdık ve bugün itibarıyla deniz balıklarında 100’e yakın bir izlenebilirlik sunuyoruz. Müşterilerimize balıkların ağdan sofraya uzanan hikâyesini  avlandığı denizden, avlanma tarihine ve tedarikçi bilgisine kadar sunarken analiz çalışmalarımızı da aralıksız sürdürüyoruz. Balığın kaynağını bilerek ve güvenerek tüketmek isteyen herkesi Metro Türkiye’ye davet ediyoruz.” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Üniversiteli gençlerin fikirleri Red Bull Basement ile hayata geçiyor

Red Bull Basement, üniversiteli girişimcileri destekleyerek kampüs hayatını değiştirecek projelerini geliştirmeleri için fırsat tanıyor. Öğrenciler, kampüs deneyimini ileri götürmeyi amaçlayan, teknoloji odaklı çözümü olan fikir ve projelerini anlattıkları bir dakikalık video ile redbullbasement.com adresinden 1 Eylül itibarıyle başvuru yapabiliyor. 24 Ekim’e kadar devam edecek başvurular sonrasında jüri üyelerinin değerlendirmelerinin ardından Türkiye Finali’nin kazananı proje, bu yıl Türkiye’de gerçekleşecek Red Bull Basement Dünya Finali’ne davet edilecek.

Brezilya’nın Sao Paulo şehrinde doğan Red Bull Basement, bugün pek çok ülkede daha iyi bir gelecek inşa etmek amacıyla teknolojinin gücünden yararlanan üniversite öğrencisi girişimcileri, kod yazarlarını ve inovasyon alanındaki fikir önderlerini desteklemeyi sürdürüyor.

Üniversiteli girişimciler “Erişilebilirlik, Temiz Su, Güçlendirme, Beden & Zihin, İklim Faaliyetleri, Enerji, Kariyer, Eğitim ve Akıllı Şehirler” olmak üzere 9 farklı kategoride teknoloji odaklı çözümü olan projelerle 24 Ekim 2021 tarihine kadar redbullbasement.com adresi üzerinden başvuru yapabiliyor. İngilizce bilen, lisans ve yüksek lisans öğrencileri başvurularını bireysel veya iki kişilik takımlar halinde yapabiliyor. Jürinin değerlendirmesinden geçen bir finalist takım veya bireysel katılımcıya ödül olarak projelerini geliştirmeleri için uygun bir zemin sunuluyorFinale kalan proje sahibi, global sosyal inovasyon çevresi ile buluşma imkânı da yakalıyor. 

Her ülkenin finalisti Kasım 2021 tarihinde açıklanacak. Aralık ayında İstanbul’da gerçekleştecek Red Bull Basement Dünya Finali’ne katılmaya hak kazanan katılımcılar, ayrıca final öncesinde mentörler eşliğinde projelerini geliştirme fırsatı bulacak   

FİKRİNİ OLGUNLAŞTIRMAK İÇİN ETKİNLİKLERE KATIL 

Red Bull Basement bu yıl da eylül ve ekim ayları boyunca çeşitli etkinlikler serisiyle üniversitelerde girişimci öğrencilerle bir araya gelecek. Buluşmalar, ilgili tüm öğrencilere açık olacak. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı