Aylık arşivler: Eylül 2021

Allianz Motto Müzik’in keşfi müzikseverlerle buluştu

Allianz Motto Müzik, Gökhan Türkmen ile yeni yetenekleri keşfetmek ve onlara fırsatlar sunmak amacıyla düzenlediği ‘Son ‘Ki Üç Kayıt’ yarışması ile genç bir yeteneği müzik dünyasına kazandırdı. Allianz Motto Müzik’in yıldızı Aykut Turan’ın ilk single çalışması “Kaçmalı Bu Kafadan” müzikseverlerle buluştu.

Türkiye’nin dört bir yanından yüzlerce müzik tutkununun katıldığı yarışmada yeteneğiyle birinciliği göğüsleyen Aykut Turan, yarışma boyunca Gökhan Türkmen’den koçluk alma fırsatı elde etti. GTR müzik iş birliğiyle hazırladığı “Kaçmalı Bu Kafadan” isimli single çalışmasıyla müzik dünyasına adım atan Aykut Turan’ın ‘Son ‘Ki Üç Kayıt’ serüveni “Perdenin Ardındakiler” belgeseli ile Allianz Motto Müzik YouTube kanalında da yerini aldı.

Allianz Motto Müzik ile Gökhan Türkmen’in birlikte keşfedip müzik dünyasına kazandırdığı Aykut Turan’ın; evinde çektiği bir videodan birinciliğe uzanan hikayesi ve geçen sürede yaşanan keyifli anları izlemek için tıklayın.

Türkiye’nin ilk kurumsal YouTube kanalı Allianz Motto Müzik’te yayınlanan yarışmada her hafta, adaylardan gelen performans kayıtları dinlenerek ayın sonunda bir kişi Gökhan Türkmen ile düet yapma imkânı elde ediyor. Yarışmanın birincisi ise bir yılın sonunda Gökhan Türkmen ve tüm konuklarının değerlendirmesiyle belirleniyor. Birincilik koltuğuna oturmayı hak eden genç yetenekler bir single yapma şansına da sahip oluyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Teşvikler Türkiye’deki veri merkezlerini güçlendirecek

Yeni yatırımlar açısından büyük bir potansiyel oluşturan Avrasya bölgesinde sadece İstanbul’da düzenlenen DCF Veri Merkezi Fuarı, veri merkezleri alanında ilgili tüm tarafları bir araya getirmeyi hedefliyor. 28 – 30 Ekim 2021 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilecek fuar, Cloud, Cyber Security, IoT,  Big Data, DevOps, Blockchain ve Software gibi tüm yenilikçi sektörler için stratejik ve hayati bir önem taşıyor. Ayrıca, yapılan teşviklerin artması ile de Türkiye’deki veri merkezleri sektörü güçlenecek. 

DATA MERKEZİ SAYISI 10 MİLYONA YAKLAŞTI

Türkiye son yıllarda veri merkezi sektöründe dünyada en hızlı büyüyen ülkelerden biri haline geldi. Avrasya Bölgesi ile birlikte Türkiye, mevcut veri trafiğinin yüzde 95’ini dışarıdan sağlıyor. 

Bilgi, eğlence, iletişim, finansal hizmetler, kamu yönetimi, enerji transferi, güvenlik gibi güncel hayatı tamamlayan her şey bugün dijital ortamda toplanıyor. Milyarlarca bilgi ve verinin saklanması, transferi ve işlenmesi tüm sektörler için büyük önem taşıyor. Bilgi ve verilerin toplanması, depolanması, işlenmesi ve dağıtılması çok sayıda bilgisayar ve ağ donanımlarının bir araya geldiği fiziksel veri merkezleri ile mümkün oluyor. Dünyada veri trafiğini saklayan, yönlendiren irili ufaklı merkez sayısının 10 milyona yaklaştığı ve bu merkezlerin 2 milyar metrekareye yakın fiziki bir alanı kapladığı tahmin ediliyor. 

TEŞVİKLER SEKTÖR İÇİN BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR

DCF Data Center Expo Proje Müdürü Savaş Kemal Burkay, “Türkiye'de mevcut veri merkezi beyaz alanının 100.000 metrekare civarında olduğunu, kamu ve özel yatırımlarla birlikte 5 yıl içerinde 400.000 metrekareye ulaşılmasının hedeflendiğini söyledi. 

Pandemi öncesinde veri merkezlerinde Ankara’da doluluk oranının yüzde 85, İstanbul’da yüzde 80 olduğunu belirten Burkay, “Pandemiden sonra veri merkezlerinin stratejik öneminin daha da anlaşılması ile bu oranlar arttı. Bu anlamda, kullanım miktarları açısından şirket sistem odaları ve kamu kuruluşları ilk sıralarda yer alırken ardından veri işletmecileri ve bankalar geliyor. 5 Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı’nın Dijital Dönüşüm Ofisi’nde yayınladığı rapor ile Türkiye’nin bölgede veri merkezi üssü olması ve veri merkezi sektörünün güçlendirilmesi adına atılması gereken adımları belirlemesi sektör için büyük önem taşıyor. Bu anlamda, açıklanacak teşvik de bizim için çok kıymetli. Kamu ve özel sektör işbirliği ve dayanışması sayesinde Avrasya bölgesindeki sektörel yapılanmada aktif rol oynayabilir, deneyimlerimizi hizmet ve ürün ihracatına çevirebiliriz. Düzenlediğimiz fuar ile veri merkezleri konusunda bölgemizde ilgili tüm tarafları bir araya getirmeyi ve yeni yatırımların oluşmasına aracılık etmeyi ümit ediyoruz.” dedi. 

 

 

 

DCF DATA CENTER EXPO HAKKINDA:

28-30 Ekim 2021 tarihleri arasında üç gün sürecek DCF Data Center Expo; tüm Ortadoğu, Doğu Avrupa, Balkanlar, Körfez Ülkeleri ve Kuzey Afrika’dan 30 ülkenin bilişim teknolojileri profesyonellerini, girişimci firmaları ve uzman konuşmacıları bir araya getirecek. DCF Data Center Expo; Kamu Kuruluşları, Endüstriyel Üreticiler (Otomotiv, Beyaz Eşya, Ambalaj gibi), Banka ve Finans, Call Center, Telekomünikasyon Kurumları, Sigorta, Data Center İşletmecileri, Sağlık Kurumları, Tekstil, İnşaat, Ulaştırma (Hava Yolları, Deniz Yolları gibi), Enerji, Turizm, Kimya, Gıda, Basın Yayın sektörlerinin bilişim yöneticilerine hitap ediyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Erdem Tecer, EY Türkiye Enerji Sektör Lideri olarak atandı

EY (Ernst & Young) Türkiye Denetim Bölümü Şirket Ortağı Erdem Tecer, 1 Ekim 2021 tarihi itibarıyla EY Türkiye Enerji Sektör Lideri olarak atandı 

EY (Ernst & Young) Türkiye Denetim Bölümü Şirket Ortağı Erdem Tecer, 1 Ekim 2021 tarihi itibarıyla EY Türkiye Enerji Sektör Lideri olarak atandı.

 

Kariyerine 1996 yılında Arthur Andersen Denetim Bölümü’nde başlayan Tecer, 2002 yılından bu yana EY Türkiye Denetim Bölümü’nde çalışmalarına devam etmektedir. 2007 yılında şirket ortağı olan Tecer, 25 yılı aşkın iş hayatında diğer sektörlerdeki müşterilerinin yanı sıra ağırlıklı olarak enerji ve otomotiv sektörlerindeki müşterilere hizmet vermiştir. Tecer, Denetim Bölümü’ndeki görevlerine ek olarak; Usulsüzlük İncelemesi ve Uyuşmazlık Danışmanlığı Hizmetleri’nde de tecrübe sahibidir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

ING Türkiye “Turuncu Damla” finansal okuryazarlık programı ile 46 bin çocuğa ulaştı

Türkiye’nin lider tasarruf bankası olma vizyonuyla faaliyetlerini sürdüren ING Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği (FODER) iş birliğinde gerçekleştirdiği tasarruf odaklı finansal okuryazarlık programı Turuncu Damla ile 8. yılında yaklaşık 46 bin çocuk ve 1460 öğretmene ulaştı. Ulusal ve uluslararası platformlarda pek çok ödül alan Turuncu Damla projesi ile ING Türkiye, çocuklarda erken yaşta tasarruf bilinci oluşturmayı ve davranış değişikliği yaratmayı amaçlıyor.  Program, sadece gerçekçi finansal kararlar alabilme yetkinliğini kazandırmak üzerine değil, aynı zamanda bu yetkinliği hayatın diğer alanlarında da başarı getiren karakter özelliklerine bağlayan bir eğitim modeline sahip.

İş modelini “Sürdürülebilir ve Sorumlu Bankacılık” temelleri üzerine kurarak toplumsal değişime öncülük eden ING Türkiye, Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği (FODER) ile birlikte gerçekleştirdiği tasarruf odaklı bir finansal okuryazarlık eğitim programı Turuncu Damla ile 9 ilde yaklaşık 46 bin çocuğa ulaştı. ING Türkiye, Turuncu Damla sosyal sorumluluk projesi ile çocuklarda erken yaşta tasarruf bilinci oluşturmayı ve davranış değişikliği yaratmayı amaçlıyor. Türkiye’nin ilkokul öğrencilerine yönelik ilk finansal okuryazarlık eğitimi olan ve İl Milli Eğitim iş birliği ile devlet okullarının 3. ve 4. sınıf öğrencilerine yönelik olarak yürütülen Turuncu Damla programı kapsamında 2013 yılından bugüne kadar 9 şehirde 399 okulda 1460 öğretmene ve 45.929 çocuğa eğitim verildi. 

Özel sektör, üniversite, kamu ve sivil toplumu içine alarak çok paydaşlı bir iş birliği modeline dayanan Turuncu Damla ile öğrencilere, sınıf öğretmenleri üzerinden doğal eğitim ortamları bozulmadan eğitim veriliyor. Program, birçok alanda başarıyı getiren sabır, azim, sebat, özgüven ve liderlik gibi temel özelliklere odaklanırken, toplam 8 hafta boyunca ‘gelecek odaklı davranış’, ‘limitli kaynaklar’, ‘cazip ürüne karşı durabilme’, ‘istek ve ihtiyaç arasındaki farkı görebilme’, ‘bütçeleme’, ‘sabırlı davranma’, ‘zor kararlar verebilme’ ve ‘grup kararları alabilme’ konularındaki eğitimlerle çocukların bakış açılarını geliştirmeye katkı sağlıyor. Turuncu Damla projesi, okullarda gerçekleştirilen eğitimlerin yanı sıra, turuncudamla.com sitesi üzerinden de çocuklara Küçük Aslan adlı çizgi karakterin yer aldığı videolara ve öğrenci eğitim kitlerine yer veriyor.

Eğitim, rekabete eğilimdeki cinsiyet farklılığını ortadan kaldırıyor

Turuncu Damla projesi kapsamında verilen eğitimlerin etkisi ise Koç Üniversitesi’yle birlikte gerçekleştirilen araştırma ile ölçümlendi. Turuncu Damla eğitimi etki ölçüm sonuçları, eğitimin Türkiye dahil dünyanın birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkesinde gözlemlenen ‘rekabete eğilimdeki cinsiyet farklılığını’ tamamen ortadan kaldırdığını, eğitim alan kız çocuklarının rekabete yatkınlığının, eğitim alan erkek öğrenciler ile aynı seviyeye çıktığını ortaya koyuyor.

Eğitim alanlar, almayanlara göre yüzde 32 daha az tüketim yapıyor

Araştırmaya gören eğitim alan öğrenciler, eğitim almayan öğrencilere göre 1 yıl sonra yüzde 28-32 oranında daha az tüketim yaparken, otokontrolü nispeten daha az olan öğrenciler arasında eğitim alanlar, almayanlara göre yüzde 50 daha sabırlı hale geliyorlar. Araştırmada eğitim alan öğrencilerin zoru başarmaya eğilimlerinin daha yüksek olduğu ortaya çıkarken, zoru seçen çocukların sayısı eğitim almayanlara kıyasla yüzde 23 daha fazla. Araştırmada ayrıca Turuncu Damla programı ile eğitim alan öğrencilerin matematik notlarının 80’in üzerinde olma sıklığının, almayanlara göre yüzde 11 daha fazla olduğu da ortaya koyuldu.

Ekonomik Kalkınma ve İş birliği Örgütü (OECD), Çocuk ve Gençlik Finans Kurumu (CYFI) gibi uluslararası platformlarda temsil edilen Turuncu Damla, ING Grubu’nun faaliyet gösterdiği 40 ülkede düzenlenen “Tercih Edilen Banka Ödülleri’ne layık görülürken ayrıca, ulusal ve uluslararası platformlarda da çeşitli ödüller kazandı.  

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

TransferGo Büyük Bir Yatırım Daha Aldı: TransferGo’ya C Serisi Turda 50 Milyon Dolarlık Finansman

Elbrus Capital ve Black River Ventures liderliğindeki yatırım turu sonuçlandı. TransferGo’nun elde ettiği finansman, TransferGo'nun müşteri tabanını genişletmeye ve önümüzdeki 3-4 yıl içinde 5 kat büyümeye yönelik iddialı hedefini desteklemek amacıyla kullanılacak.

Dünyanın en hızlı büyüyen para transferi şirketlerinden biri olan TransferGo, önemli bir yatırım daha aldığını duyurdu. TransferGo C Serisi finansman turunda 50 milyon ABD doları fon topladığını duyurdu.

Elbrus Capital Fund III ve Black River Ventures liderliğindeki bu son fon toplama işlemi, TransferGo’nun kurulduğu tarihten bu yana yıllık bazda 80 oranındaki istikrarlı büyümesine paralel önemli bir kilometre taşı daha olurken, TransferGo için bugüne kadar toplanan toplam tutarı da 77 milyon ABD dolarına çıkardı.

Tur, aynı zamanda yeni yatırımcı Unlimint'in finansmanını ve aralarında Hard Yaka, VEF, SmartHub ve Milano Investments şirketlerinin de yer aldığı, mevcut yatırımcıların devam eden desteğini de içeriyor.  Royal Park Partners, işlem boyunca TransferGo ve hissedarları için özel finansal ve stratejik danışman olarak rol oynadı.

Önümüzdeki 3 ila 4 yılda, 5 kat büyüme hedefi

TransferGo, 150 pazarda 3,5 milyon müşteriye hizmet sunuyor. Şirket, şimdiye kadar 6 milyar ABD dolarını aşan tutarda, 13,5 milyon uluslararası ve yerel işlem gerçekleştirdi. Finansman, TransferGo'nun müşteri tabanını genişletmek, daha fazla göçmenin Avrupa genelinde para gönderip almasına yardımcı olmak ve önümüzdeki 3-4 yıl içinde 5 kat büyümeye yönelik iddialı hedefini desteklemek üzere ürün teklifini geliştirmek amacıyla kullanılacak.

“Ürün tekliflerimizi yenilemeye ve geliştirmeye devam edeceğiz”

Fon toplamayla ilgili düşüncelerini açıklayan TransferGo Kurucusu ve CEO’su Daumantas Dvilinskas, şunları söyledi: “TransferGo olarak herkesin parasını hızlı, güvenli ve ucuz bir şekilde transfer etme hakkına sahip olduğuna inanıyoruz. Göçmenler için zorlu bir dönem yaşandı. Bu ortama rağmen, TransferGo, pandemi sırasında da dijital para transferlerinde verimli ve sürekli bir büyüme olduğunu gördü. 2012 yılında kuruluşundan bu yana, şirketimizi, dünyanın geneline yayılan 200'den fazla kişiden oluşan bir iş gücüne büyütmüş durumdayız. Ek finansmanla birlikte, büyümemizin bir sonraki aşamasında, tüm Avrupa genelindeki göçmenlere yönelik ürün teklifimizi yenilemeye ve geliştirmeye devam etmek için daha da güçlü bir konumda olacağız”.

Elbrus Capital Funds'ın Kıdemli Ortağı Alexander Savin şu açıklamalarda bulundu: “TransferGo'nun son birkaç yıldaki büyümesi; müşterilerini ve müşteri deneyimini her zaman için öncelikli tuttuğunun en büyük kanıtıdır. Para transferlerinin fiziksel olarak yapıldığı merkezlerin, sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle etkilendiği pandemi döneminde, TransferGo'nun teknolojisinin son derece önemli olduğu bir kez daha kanıtlandı. TransferGo bu süreçte dünyanın dört bir yanındaki göçmenlerin para göndermeye devam etmesine yardımcı oldu. Online para transferlerine olan talep oldukça yüksek seviyede devam ediyor ve biz de TransferGo'nun müşterilerini destekleme yolculuğunun bir parçası olmaktan memnuniyet duyuyoruz."

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan: Sorunsuz bir kent için çalışıyoruz

Edremit Belediyesi ekipleri, Hamidiye Mahallesi Kanlıdere bölgesinde yağmur suyu hattı döşeme çalışmalarına hızla devam ediyor.

 

Altyapı çalışmalarının devam ederek bölgedeki büyük bir sorunun ortadan kalkacağını belirten Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan,”Edremit’te altyapıya büyük önem veriyoruz. Bölgemizdeki yağmur suyu hatlarını büyük ölçüde yenileyerek önemli adımlar atıyoruz. Sorunsuz bir kent için altyapı çalışmaları aralıksız devam edecek bundan kimsenin şüphesi olmasın.” dedi.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Darüşşafaka bağışçılarından “Eğitimde Fırsat Eşitliği”ne anlamlı katkı: Hobileri iyiliğe dönüştü yüzlerce öğrenciye destek oldu

Darüşşafaka Rezidansları’nda yaşayan bağışçıların bir yıl boyunca ürettiği el emeği göz nuru eserler Yakacık Rezidans’ta düzenlenen "Geleneksel Kermes" etkinliğinde satışa sunuldu. Elde edilen gelir, Darüşşafaka’da okuyan 1.000’e yakın öğrencinin eğitimi için Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışlandı.

Darüşşafaka’nın rezidans bağışçıları tarafından düzenlenen "Geleneksel Kermes" etkinliği geçtiğimiz günlerde Darüşşafaka Yakacık Rezidansı’nda düzenlendi. Bağışçıların yoğun ilgi gösterdiği etkinlikte, rezidans üyeleri bir yıl boyunca hobi odalarında ürettikleri ürünleri hazırlayıp satışa sundu. Örgüden dikişe, keçeden ahşap boyamaya, takı tasarımından resme, seramikten rölyefe, nakıştan dantele kadar çeşitli el işlerinin yer aldığı kermes organizasyonuna 50’nin üzerinde Darüşşafaka bağışçısı katılırken, satışlardan toplam 50 bin TL’nin üzerinde bir gelir sağlandı. Söz konusu gelir, Darüşşafaka’da okuyan 1.000’e yakın öğrencinin eğitimine destek olmak için Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışlandı. Etkinliğe katılan bağışçılar, eğitimde fırsat eşitliği misyonuna katkı vermekten büyük mutluluk duyduklarını ifade etti.

ÖMÜR BOYU SAĞLIK GÜVENCESİ

Türkiye’de ileri yaş bakımında uzmanlaşmış kurumlar arasında başı çeken Darüşşafaka, 1997 yılından bu yana rezidans hizmetlerini sürdürürken, bugün itibarıyla kurumun Türkiye genelindeki toplam 4 rezidansında 500’e yakın kişi ikamet ediyor. Darüşşafaka Cemiyeti, 1997 yılında hizmete açtığı Yakacık Rezidans’ın ardından Maltepe, Şenesenevler ve Urla Rezidansları’nı hayata geçirirken; sistem tek seferlik toplu bağış şeklinde işliyor. Rezidanslarda verilen hizmetlerden ve ömür boyu sağlık güvencesinden yararlanabilmek için Darüşşafaka Cemiyeti’ne bir kereye mahsus toplu bağış yapmak ve 65 yaşının üzerinde olmak gerekiyor. 

65 yaş ve üstü kişilere sağlıklı, güvenli, konforlu “ikinci bahar” olanağı tanıyan Darüşşafaka Rezidansları ömür boyu sağlık güvencesinin yanı sıra, kişiye özel tasarlanmış odalar, sağlık ve güvenlik birimleri, spor salonları, fizik tedavi üniteleri gibi hizmetler sunuyor. Darüşşafaka Rezidansları’nda, 24 saat sağlık hizmeti veriliyor. 

ÖĞRETMENLER EŞLİĞİNDE ÖZEL KURSLAR

Psikososyal servis tarafından hazırlanan program çerçevesinde bağışçılar gezilere, konserlere, tiyatroya, sinemaya, alışveriş merkezlerine, bale ve opera gösterilerine gitme fırsatı buluyor. Bağışçılar aynı zamanda, profesyonel hobi öğretmeni eşliğinde resim, örgü, nakış, takı tasarımı, maket, rölyef, yemek yapımı gibi farklı uğraşlarda bulunabiliyor. 

Bağışçılar standart ve süit daire alternatifleri arasından istediklerini seçebiliyor. İsterlerse dairelerinin dekorasyonunu değiştirebiliyor ya da evindeki eşyaları rezidanstaki dairesine getirebiliyorlar. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

GoDaddy, bir WordPress web sitesine sahip olmanın dört avantajını paylaşıyor

WordPress’in web sitesi kurmak için en sağlam ve işlevsel platformlardan biri olduğuna değinen GoDaddy, işlerini internete taşımak isteyen küçük işletme sahipleri ve girişimciler için bir WordPress web sitesini tercih etmenin dört avantajını paylaştı. 

 

Dünyanın dört bir yanındaki girişimcilerin online dünyada başarılı olması için gerekli araç ve yardımı sunan GoDaddy (NYSE: GDDY), odak noktasında estetik, web standartları ve kullanılabilirlik yatan WordPress’in, kullanıcıların küçük bir blogdan yüzlerce sayfa içeren büyük bir e-ticaret sitesine kadar her türlü siteyi yönetmesine olanak tanıyan açık kaynaklı bir platform olduğunu belirtti ve her sektörden küçük işletme sahipleri ve girişimciler için bir WordPress web sitesine sahip olmanın dört avantajını paylaştı.   

 

GoDaddy Türkiye ve MENA Kıdemli Bölge Direktörü Selina Bieber konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “WordPress’in verilerine göre dünyadaki tüm sitelerin yüzde 42’si WordPress kullanıyor[1]. İnsanlar kişisel bloglardan, profesyonel işletme web sitelerine ve tam donanımlı e-ticaret sitelerine kadar çok çeşitli web siteleri oluşturmak için WordPress’i tercih ediyor. WordPress, kapsamlı tema ve eklenti seçenekleriyle, internette işletmeleri için benzersiz bir online varlık oluşturmak isteyen küçük işletme sahipleri ve girişimciler için de mükemmel bir seçim. GoDaddy’nin WordPress Hosting planları kurulum ve tasarım sürecini basitleştiriyor ve sürekli güncelleme ve güvenlik taraması gibi hizmetler sunuyor. Gittikçe artan WordPress kullanımıyla birlikte, GoDaddy olarak küçük işletme sahiplerine ve girişimcilere online yolculuklarında yardımcı olmak için ihtiyaç duydukları araçları ve teknik desteği sağlamak için buradayız.”   

 

GoDaddy’ye göre küçük işletme sahipleri ve girişimciler için bir WordPress web sitesine sahip olmanın dört avantajı şöyle: 

 

1. Başlangıç yapmak kolaydır 

Hosting tercihinize ve teknik bilginize bağlı olarak WordPress ile profesyonel bir web sitesi kurmaya başlamanın iki yolu bulunuyor. Hosting’i kendiniz yapmayı seçerseniz, bir alan adı ve web hosting planı satın almanız, WordPress dosyalarını WordPress.org adresinden ücretsiz indirmeniz ve sonrasında hosting hesabınıza yüklemeniz gerekiyor. Bunlar kulağa çok karmaşık geliyorsa, sağlayıcının sizin için ilk kurulumun yanı sıra hosting ile de ilgileneceği yönetilebilir bir hosting hizmeti seçmeyi tercih edebilirsiniz. GoDaddy WordPress Hosting planları bu süreci basitleştiriyor ve hızlı ve kolay bir şekilde WordPress kullanmaya başlamanız için tek tıkla kurulum sağlıyor. Ondan sonra web sitenizi oluşturmaya başlamak için GoDaddy’nin önceden hazırlanmış ve kolayca özelleştirilebilir temaları arasından seçim yapabilirsiniz. 

 

2. Eklentiler esneklik ve işlevsellik sağlar

WordPress, temel bir web sitesi kurmak için gereken tüm ögelere sahip ve kullanıcıların web sitelerini eklentiler aracılığı ile ihtiyaçlarına göre özelleştirmelerine olanak tanıyor. Kullanıcılar kapsamlı bir eklenti dizini sayesinde galeriler, iletişim formları, takvimler, sosyal medya akışları, üyelik seçenekleri ve daha fazlası gibi hemen hemen her özelliği web sitelerine ekleyebiliyor. Ayrıca güvenlik, spam koruması ve SEO (arama motoru optimizasyonu) gibi konularda yardımcı olacak eklentiler de bulunuyor. Web sitelerine e-ticaret özelliği eklemek isteyenler de bunu WooCommerce eklentisi ile gerçekleştirebilirler. GoDaddy WordPress E-ticaret Hosting planı bu süreci daha da kolaylaştırmak için halihazırda WooCommerce kurulu şekilde geliyor ve 6.000 doların üzerinde değere sahip 75’ten fazla premium WooCommerce uzantısına ücretsiz erişim imkanı sunuyor. 

 

3. Kolay içerik yönetimi  

Pek çok insan, web sayfaları oluşturmanın çok fazla kodlama ve tasarım becerisi gerektirdiğini düşündüğünden web sitesi kurmaya çekiniyor. Ancak bu, sıfırdan web sitesi oluşturan web geliştiriciler ve tasarımcılar için geçerli. WordPress, aralarından seçim yapabileceğiniz birçok farklı hazır tema sunarak tasarımın çoğunu sizin yerinize yapıyor. Sizin tek yapmanız gereken beğendiğiniz bir tanesini seçmek ve içeriğinizi eklemeye başlamak. WordPress’in kullanım paneli ve kullanıcı dostu arayüzü, tek bir tıklamayla yeni sayfalar veya gönderiler eklemeyi ve web sitesi içeriğini zenginleştirmek için metin, resim, video ve diğer medya ögelerini eklemeyi kolaylaştırıyor.    

 

4. Yardım alabileceğiniz sayısız kaynak bulunur

WordPress’in en iyi yönlerinden biri ise topluluğu. WordPress açık kaynaklı bir platform olduğundan dünyanın her yerinden insanlar onu daha iyi hale getirmek için katkıda bulunabiliyor. Ayrıca sorunları çözmenize yardımcı olabilecek ve sorularınızı yanıtlayabilecek sayısız kullanıcı bulunuyor. Belirli bir soru sormak veya genel bir sorunun çözümünü aramak için WordPress forumlarına katılabilirsiniz. Ayrıca WordPress’in nasıl kullanılacağını adım adım rehber ve video formatlarında açıklayan ve karşılaşabileceğiniz sorunların çözümlerini sunan birçok yardım içeriği de bulunuyor. Bunlara ek olarak, WordPress ile ilgili herhangi bir sorunuz veya sorununuz ile ilgili yardım için GoDaddy’nin ödüllü müşteri hizmetleri GoDaddy Destek Ekibine de ulaşabilirsiniz. 

 

GoDaddy, Türkiye’deki küçük işletmeler için online varlıklarını oluşturmalarını sağlayacak, kolay kullanılabilir ve uygun maliyetli dijital araçlar sunuyor. Ürün ve hizmetleri arasında alan adı kaydı ve Hazır Web Sitesi’nin yanı sıra hosting, Yönetilebilir WordPress, online güvenlik, online pazarlama ile e-posta ve Office üretkenlik araçları yer alıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Meme kanseri riskini azaltmanın 8 yolu

Her 8 kadından birinde görülen meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanserler arasında yer alıyor. Ancak erken tanı ve geliştirilmiş yeni tedavi yöntemleri sayesinde sağkalım oranlarının giderek arttığına dikkat çeken Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı ve Meme Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Metin Çakmakçı, “40 yaşından sonra yılda bir kez muayene ve radyolojik tetkikler yapılmalı. Meme kanserinde erken tanı, tedavide başarı şansını çok arttırıyor” dedi. Prof. Dr. Metin Çakmakçı, Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı vesilesiyle meme kanseri riskini azaltmanın yollarını anlattı…

 

Dünyada her yıl yaklaşık 2 milyon 300 bin kadına meme kanseri tanısı konuyor. Pandemi nedeniyle düzenli sağlık kontrollerinin ihmal edilmesinin ve COVID-19 korkusuyla doktora, sağlık kuruluşlarına başvurulmamasının erken tanıyı azaltarak özellikle ileri evre kanser vakalarında artışa neden olduğunu vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı ve Meme Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Metin Çakmakçı, “Erken tanı kanser tedavisindeki başarıyı arttırıyor. Yakınmaları olan hastalar, hele bu yakınmalar artarak seyrediyorsa, bunların altta yatan nedeninin ne olduğu konusunda gerekli araştırmaların yapılması için sağlık kurumlarından kaçmamalı. Bir tarafta pandemi de olsa, sağlığımızı korumazsak, sağlığı ciddiye almaz isek gerekli tetkik ve tedavileri zamanında yaptırmazsak bu ihmallerden doğacak ek sorun ve kayıplar COVID-19’un yarattığı hasar ile yarışır hale gelebilir” dedi.

 

Ailesinde kanser öyküsü olanlar erken yaşlarda kontrollerini yapmalı

Meme kanserlerinin yaklaşık yüzde 10’unun artmış genetik bir riskten dolayı meydana geldiğini ve aile öyküsünün önemli olduğunu hatırlatan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Metin Çakmakçı, “Halk arasında kalıtsal riskin sadece anne tarafından geçtiğine dair yanlış bir inanış var. Kadınlar ‘Benim annemde, teyzemde yok’ diyerek taramalarını önemsemiyor. Ancak büyüklerimizden gelen genler anne ve babadan eşit olasılıkta geliyor. Ailesinde meme kanseri öyküsü olan, genç yaşta ya da agresif türde meme kanseri tanısı alan kişiler en geç 40 yaşından sonra izlenmeli” şeklinde konuştu.  

Ailesinde kanser öyküsü olan hastalarda erken yaşta yapılacak farklı tetkiklerle meme kanseri riskinin ölçülebildiğini söyleyen Prof. Dr. Metin Çakmakçı, “Risk varsa meme dokusunun cerrahi ile tamamen çıkartılması ve yerine protez yerleştirerek ya da yerleştirmeden memenin rekonstrüksiyonu mümkün. Bu sayede dışarıdan görüntüyü bozmayacak şekilde meme kanseri olma riskini yüzde 99 oranında azaltma şansımız oluyor” dedi.

 

En önemli belirti memede kitle

Memedeki her kitlenin kanser olmadığının altını çizen Prof. Dr. Metin Çakmakçı, “Meme kanserinin en önemli belirtisi memede bir kitlenin olması. Meme derisinde kızarıklık, şişme, meme başından gelen kanlı akıntı gibi belirtiler de görülebilse de esas olarak kitleye bakmak lazım. Meme kanserinin ağrı ile bir ilişkisi yok. Ağrılı bir meme, meme kanserine işaret etmez. Ağrının olup olmaması bizim açımızdan da pek bir şey ifade etmiyor. Meme kanseri, lenf yolları ile öncelikle koltuk altındaki lenf bezlerine gidiyor. Koltuk altındaki sertlik ve şişlikler de meme kanseri belirtisi olabilir” dedi. 

 

Prof. Dr. Metin Çakmakçı, meme kanseri riskini azaltmak için 8 öneride bulundu.

 

40 yaşından sonra düzenli kontrollerinizi yaptırın

Yaş, meme kanserinde önemli bir risk unsuru. Özel bir risk faktörü yoksa 40 yaşından itibaren her yıl meme muayenesi ve tetkikleri ihmal edilmemeli. 

 

Vücudunuzdaki değişikliklerin farkında olun

Vücuttaki bir değişikliği erken fark etmek, erken tanı ve tedavi başarısı açısından önemli. Vücudunuzu tanıyıp, yapabiliyorsanız memelerinizi ayda bir, adetinizin bitiminden 3 ila 5 gün sonra muayene edebilirsiniz. Bunu yapamayan ya da yapmak istemeyen kadınlarda ısrar etmiyoruz. Kendi kendine meme muayenesi artık eskisi kadar önemsenmiyor; kendi kendine muayenede pek çok kitle gözden kaçabiliyor çünkü. Önemli olan düzenli taramalar.

 

Ailesinde kanser öyküsü olanlar daha erken yaşlarda kontrollere başlamalı

Meme kanserlerinin bir kısmında aile öyküsü ve genetik yapı önemli bir faktör. Anne ya da baba tarafında meme kanseri ya da bazen yumurtalık kanseri hastalarının olması meme kanserine yakalanma riskini yükseltebiliyor. Risk grubunda olanlar hekimlerine danışarak 40 yaşından önce düzenli kontrollerini yaptırmaya başlamalı.

 

Sağlıklı beslenin

Sağlıklı beslenmek kanser riskini düşürebiliyor. Özellikle de düşük yağlı ve sebze, meyve, tahıl ağırlıklı beslenmeye özen gösterilmeli, işlenmiş gıdalardan ve fazla şeker tüketiminden kaçınmalı.

 

Kilonuzu kontrol edin, sağlıklı kiloda kalmaya özen gösterin

Obezite, kanser riskini artıran bir faktör. Bu nedenle fazla kilolardan kurtulun, sağlıklı kiloda kalmaya özen gösterin.

 

Sigaradan uzak durun

Sigara meme kanseri riskini arttırıyor. Meme kanserinden korunmak için tütün ürünlerinden ve sigara içilen ortamlardan uzak durulmalı.

 

Hareket edin, egzersiz yapın

Araştırmalar, düzenli egzersizin meme kanseri riskini anlamlı oranda azalttığını gösteriyor. Hareketli bir yaşam tarzı benimsenmeli. Mümkünse haftada 5-6 saat egzersiz yapılmalı.

 

Stresi yönetin

Yaşam şekli, çalışma koşulları ve yüksek stres meme kanserini tetikleyebiliyor. Stresli ortamlardan uzak durmak zor, ancak stresi yönetmek mümkün. Stres düzeyinizi azaltmak için kendinize uygun yöntemler bulmaya gayret gösterin.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Mevsim Geçişlerinde Yaşanan Duygusal Dalgalanmalara Dikkat!

Mevsimler geçişler; kişilerde kendilerini iyi hissetmeme, çaresizlik, çökkünlük, umutsuzluk, halsizlik ve sinirlilik gibi mevsimsel duygu durum değişikliklerine yol açabilmektedir. Bu duygu durum değişimleri de kişilerin yeme tutumları üzerinde olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Bu durum kişilerde bir takım fizyolojik sıkıntılara yol açabilmekle birlikte, bedenlerinden duydukları memnuniyetsizliği arttırabilmekte, depresif ve anksiyete belirtilerinde de artışa neden olabilmektedir. 

 

Eve kapanma davranışı depresif belirtileri tetikleyebiliyor

Mevsimsel duygu durum bozukluğu major depresyonun bir alt türüdür. Ancak depresyondan farkı ümitsizlik, üzüntü, çökkünlük, yorgunluk ve halsizlik, karamsarlık, sinirlilik, ilgisizlik ve isteksizlik, iştahta artma ya da azalma, cinsel istekte azalma, konsantrasyonda güçlük, uyku problemleri ve sosyal içe çekilme gibi depresif belirtilerin, son iki yıl içinde ve genellikle sonbahar ya da kış ayları olmak üzere yılın belirli dönemlerinde görülmesidir. Belirtilerin özellikle sonbahar ve kış aylarında daha sık görülmesinde birçok etken rol oynamaktadır. Günlerin kısaldığı ve gün ışığının daha az yoğunlukta olduğu sonbahar ve kış aylarında hava durumundan dolayı kişilerde daha fazla eve kapanma davranışı, daha az sosyal ve fiziksel aktivite ve daha az duygusal paylaşımlar görülebilmektedir. Bu durum kişileri yalnızlaştırarak stresli durumlarla baş edebilmelerini güçleştirebilmekte ve böylece depresif belirtilerin tetiklenmesinde etken olabilmektedir.

 

Duygularla baş edebilmek için aşırı yemek tüketilmemeli

Bununla birlikte sonbahar ve kış aylarında artan depresif duygulanımla birlikte kişiler olumsuz duygu durumla baş edebilmek için aşırı yeme davranışı gösterebilmektedirler. Bu durum kişilerde kilo alımını arttırarak,   bedenlerinden duydukları memnuniyetsizliğin artmasına, yoğun suçluluk hissetmelerine, mutsuzluk ve çökkünlük gibi depresif belirtilerde artışın görülmesine neden olabilmektedir. Bu durumun tam tersi ilkbahar ve yaz aylarında ise iyi havaların etkisiyle, dışarıda daha çok zaman geçirmek, daha fazla sosyal ortamlarda bulunmak ve daha fazla aktif olmak kişilerde olumlu duyguları arttırabilmektedir.

 

Gün ışığının az olması depresif belirtileri tetikleyebilir

Mevsimsel geçişlerde kişilerin olumsuz duygu durumuna katkı yaptığı düşünülen bir diğer faktör de bu döngünün hormonal denge üzerindeki olumsuz etkisidir. Gün ışığının azalmasıyla birlikte serotonin ve endorfin salınımlarının azalmaya yönelik eğilim gösterdiği ve bu durumunda depresif belirtileri tetikleyebildiği söylenebilir. Bununla birlikte sonbahar ve kış aylarında daha uzun süreli melatonin salınımının organizmada enerji depolanması sürecini başlatarak daha fazla besin alınımına ve daha fazla uykuya sebep olduğu düşünülmektedir.

Bu durumda neler yapılmalı?

Spor ya da açık havada yürüyüş gibi davranışsal aktifliği artırıcı davranışlar, karanlık ve sessiz bir ortamda vücudun yeterince dinlendiği bir uyku düzeni ve de sağlıklı bir yeme tutumuna sahip olmak özellikle mevsimsel geçişlerin ruh sağlığımız üzerindeki olumsuz etkilerinden korunmak için oldukça önemli bir rol oynamaktadır. Kişiler olumsuz duygularını ifade etmek yerine bastırmayı ya da aşırı yeme davranışı gibi işlevsel olmayan baş etme yöntemlerinden birisini tercih ettiklerinde semptomları artabilmektedir. İşlevsel olmayan baş etme yöntemlerinin aksine sosyal aktivitelerde bulunmak, hobilere hayatta yer açmak, aile ve yakın arkadaşlarla paylaşımlarda bulunmak, kapalı alanlar yerine gün ışığından da faydalanılan açık alanları tercih etmek kişilerin duygu durumları üzerinde olumlu etkiler oluşturabilmektedir. Ayrıca, yoga, meditasyon ve gevşeme egzersizi gibi bireyi rahatlatacak aktivitelerin kişilerin iyi olma halinin artmasında oldukça önemli rol oynadıkları söylenebilir.

Ancak baş etmekte zorlandığınız yoğun bir duygu durum içerisindeyseniz, bu durum işlevselliğinizi olumsuz yönde etkiliyorsa, depresif belirtiler aynı yoğunlukta ya da artarak devam ediyorsa psikoterapi desteği alınması kişinin psikolojik iyi olma hali açısından oldukça önemlidir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı