Aylık arşivler: Eylül 2021

Coca-Cola, Yeni Global Marka Platformu “Gerçek Mucize’yi” tanıttı.

Coca-Cola Yeni Global Marka Platformu Gerçek Mucize ile birlikte, ikonik Coca-Cola logosunu yeni bakış açısıyla yorumlayan “Sarılma” logosunun da tanıtımını gerçekleştirdi. Yeni global marka platformu, “Birbirimize Bir Coca-Cola Kadar Yakınız” adlı kampanyayla başlayacak. Yeni kampanya, insanları birleştiren mucizevi anların, ayıranlardan daha büyük olduğu inancını vurguluyor.

ATLANTA, 29 Eylül 2021 –Coca-Cola tüm dünyaya kutlamaya değer “Gerçek Mucize”nin kendi içimizde olduğunu hatırlattığı, yeni global marka felsefesi ve platformunu tanıttı.

Platform, Coca-Cola’nın dünyanın her yerinde insanları günlük yaşamlarında bir araya getirme ve mutluluğa kucak açma vaadini, bugün yaşadığımız dünya ile uyumlu şekilde yeniliyor. Gerçek Mucize, son 18 aydan bu yana hayattan çıkarttığımız dersler üzerine inşa edildi. Günlük hayatımızı sıradışı bir hale çeviren beklenmedik durumlar karşısında, bir araya geldiğimizde mucizelerin gerçekleşebileceğinin altını çiziyor. 

Coca-Cola’yı mütevazı ama ikonik, orijinal ama gizli, gerçek ama mucizevi olarak yorumlayan Coca-Cola Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Manolo Arroyo, “Gerçek Mucize felsefesinin temelinde, ikilemlerin dünyayı daha ilginç bir yer haline getirebileceği inancı yatıyor; bu, olağanüstü insanların, beklenmeyen fırsatların ve muhteşem anların bulunduğu bir dünya. Gerçek Mucize salt bir reklam sloganı veya tek seferlik bir kampanyadan ibaret değil. Coca-Cola genelindeki pazarlama ve iletişim çalışmalarına yön verecek bir marka felsefesi ve inanç,” şeklinde konuştu. 

Coca-Cola’nın 2016 yılından beri hayata geçirdiği ilk global marka platformu olan Gerçek Mucize, Coca-Cola’nın yenilenen görsel kimliğinin yanı sıra markanın tüm pazarlama çalışmalarında yer alacak Coca-Cola logosunu yeni bir bakış açısıyla birlikte hayata geçiriyor. Coca-Cola’nın ikonik logosunu “Sarılma” olarak yorumlayan yeni yaklaşım, tüm ürünlerin üzerinde kullanılıyor. Coca-Cola’nın tüm iletişimlerinde mucizevi anları kucaklayıp çerçeveleyecek bir görsel imza sağlıyor. 

Coca-Cola, Gerçek Mucize konseptini “Sarılma” logosu ile hayata geçirmek üzere fotoğrafçılar ve çizerlerle iş birliğine gitti. Tasarım ortakları arasında, Wieden+Kennedy London, KnownUnknown ve Kenyon Weston’un da bulunduğu bu ekip kendi özel ve filtresiz gözlükleriyle yaşamın günlük mucizevi anlarına etkileyici şekillerde hayat veriyorlar. 

 “Birbirimize Bir Coca-Cola Kadar Yakınız”

Gerçek Mucize platformu, Coca Cola’nın yeni kampanyası “Birbirimize Bir Coca-Cola Kadar Yakınız” ile birlikte hayata geçiyor. Gerçek ve sanal dünyaları harmanlayan “Birbirimize Bir Coca-Cola Kadar Yakınız”, bizi birleştiren anların, ayıranlardan daha büyük olduğu inancına değiniyor. Kampanyada Coca-Cola içmek için bir araya gelmek gibi basit bir buluşmanın, insanlığımızı kutlayan bir metafor olduğu fikrinden yola çıkılıyor. 

Tüm dünyada dijital ortamda 27 Eylül’de yayınlanan film, “Birlikteliğin sembolü olan Coca-Cola birbirinden farklı evrenler arasında bir köprü kurarak Gerçek Mucize yaratsa nasıl olurdu?” sorusunu soruyor. Filmde, aynı zamanda ünlü üç gamer; DJ Alan Walker, Team Liquid’den Aerial Powers ve Average Jonas da rol alıyor. 

Coca-Cola, “Birbirimize Bir Coca-Cola Kadar Yakınız” kampanyasını yaratmak üzere, BETC London reklam ajansının yanı sıra, önde gelen film yönetmeni Daniel Wolfe, oyun ve CGI uzman prodüksiyon ortağı Mathematic ile de iş birliği yaptı.

Coca-Cola sosyal ve dijital uygulamalara da yer verdiği platformda, 11 Ekim’den itibaren başlatacağı kod avı ile ünlü oyuncularla oyun oynama oturumlarını da içeren ödüller kazanmaya imkan tanıyan deneyimler sunacak. Bu deneyim interaktif canlı yayın servisi Twitch’deki Brand Partnership Studio ile yapılan ortaklıkla hayata geçecek.

Gerçek Mucize platformu sayesinde, insanlarla benzersiz deneyimlerden oluşan bir ekosistem üzerinden temas kurmak istiyoruz” şeklinde konuşan Arroyo, “Birbirimize Bir Coca-Cola Kadar Yakınız” kampanyası, Coca-Cola’dan beklenenden daha fazlasını talep eden bir topluluk için yine bu topluluk ile birlikte oluşturuldu. Bu kampanyayı geliştirirken, bugüne kadar bildiklerimize hiç benzemeyen bir gerçeklikteki yerimizi bulmak için en iyi oyuncular, Twitch ve fikir liderleri ile iş birliğine gittik.” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Multinet Up ve Sizlikİş iş birliği ile KOBİ’lere uygun maliyetli freelancer çözümleri

Yeni nesil finansal teknoloji grubu Multinet Up ve “KOBİ’lere destek, gençlere gelecek” sloganıyla faaliyet gösteren hizmet çözüm entegratörü Sizlikİş, iş birliği yaptı. İş birliği kapsamında; KOBİ’ler Sizlikİş’in dijital, kreatif, araştırma, analiz, yazılım, mühendislik ve back ofis gibi alanlardaki hizmetlerinden Multinet Up’a özel indirimli fiyatlarla yararlanıyor.

Yeni nesil finansal teknoloji grubu Multinet Up, “KOBİ’lere destek, gençlere gelecek” sloganıyla faaliyet gösteren hizmet çözüm entegratörü Sizlikİş ile gerçekleştirdiği iş birliği kapsamında ekosistemindeki KOBİ ve mikro işletmeleri freelancer uzmanlarla buluşturuyor. 

Sizlikİş’in dijital, kreatif, araştırma, analiz, yazılım, mühendislik ve back ofis gibi yaklaşık 40 alanda hizmet veren deneyimli freelancer ekiplerini KOBİ’lerle buluşturan kampanyadan yararlanan işletmeler, şirketlerinin ihtiyaçlarını ayrıcalıklı fiyatlarla karşılıyor. 

Geleneksel aracı ya da direkt hizmet sunan şirket kalıplarından çıkmış, yeni nesil bir hizmet çözüm entegratörü olan Sizlikİş, gıda, tekstil, mimarlık, mühendislik, bilişim, turizm ve organizasyon gibi birçok sektöre hizmet sunuyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Boeing, Kuljit Ghata-Aura’yı Orta Doğu, Türkiye ve Afrika Bölgesinin yeni Başkanı olarak atadı

Boeing, Kuljit Ghata-Aura’yı, Suudi Arabistan hariç, Ortadoğu, Türkiye ve Afrika (META) yeni Başkanı olarak atadığını duyurdu. Ghata-Aura, yeni görevine 30 Eylül 2021 tarihi itibariyle başlayacak. 

Orta Doğu, Türkiye ve Afrika bölgesinde daha önce çalışmış olan ve yeni pozisyonundaki faaliyetlerini Dubai’den sürdürecek olan Ghata-Aura, şirketin tüm bölge faaliyetlerine liderlik edecek.  Ghata-Aura ayrıca Boeing’in en büyük ticari, savunma ve satış sonrası hizmetler müşterilerinin de bulunduğu bu bölgeye yönelik stratejiler geliştirmek ve uygulamaktan da sorumlu olacak. Öncesinde, yaklaşık altı yıl boyunca Boeing’in Hindistan, Orta Doğu, Türkiye ve Afrika bölgesinden sorumlu hukuk müşaviri olarak görev alan Ghata-Aura, yeni görevinde şirketin iş ve sektörel ortaklık fırsatları ile güvenlik ve sürdürülebilirlik girişimlerinin yanı sıra devletle ilişkiler ve sosyal sorumluluk projelerini de yürütecek. Ghata-Aura, Boeing’in bölgedeki varlığını genişletip, müşteriler ve diğer ortaklarla ilişkilerini güçlendirerek. 

Ghata-Aura, dokuz yılı aşkın süredir bölgede görev aldıktan sonra Boeing’ten ayrılan Bernie Dunn’ın yerine bu pozisyona getirildi. 

Boeing International Başkanı Sir Michael Arthur, “Kuljit Ghata-Aura’nın Boeing Orta Doğu, Türkiye ve Afrika (META) yeni Bölge Başkanı olarak atanmasını duyurmaktan son derece memnuniyet duyuyorum. Kuljit, uzun süre çalıştığı Orta Doğu, Türkiye ve Afrika bölgesi dâhil olmak üzere, Boeing’in en önemli pazar ve faaliyetlerinden kazandığı büyük tecrübeyi bu role taşıyacak. Boeing’in bu bölgede büyümesini sürdürmek için Kuljit ile birlikte çalışmaktan büyük mutluluk duyacağım. Boeing’in META bölgesindeki varlığının genişlemesine son yedi yılda yaptığı katkılarından ötürü Bernie’ye teşekkürlerimizi sunuyor ve kendisine başarılar diliyoruz,” dedi. 

Boeing’in Orta Doğu, Türkiye ve Afrika’daki varlığı uzun yıllara dayanıyor. Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye, Güney Afrika, Mısır, Kuveyt ve Suudi Arabistan’da ofisleri bulunan Boeing’in aynı zamanda bölgede birçok sektörel ve akademik ortaklığı bulunuyor. Günümüzde dünyanın en hızlı büyüyen ticari uçak pazarlarından biri olan bölgenin savunma ihtiyaçları da hızla artıyor.  

Ghata-Aura, “Böylesine önemli bir rolle Orta Doğu, Türkiye ve Afrika bölgesine geri dönmekten ve çalışma arkadaşlarımla yeniden bir araya gelmekten dolayı son derece heyecanlıyım. Boeing için büyük önem taşıyan ve en hızlı büyüyen pazarlardan biri olan bu bölgede, paydaşlarımızla ortaklıklar kurmaya devam edeceğiz. Benzersiz fırsatlar sunan bu bölgede Boeing’in güçlü bir varlığı mevcut. Bölgenin havacılıkta daha da yükselmesine destek olmak için bölge devletleriyle ve müşterilerimizle yakın çalışma içinde olacağız,” dedi. 

Boeing’e 2010 yılında katılan Ghata-Aura, Avrupa, Rusya, İsrail, Hindistan ve META bölgesinde olmak üzere, şirket bünyesinde çeşitli liderlik rolleri üstlendi. Boeing Hindistan, Orta Doğu, Türkiye ve Afrika’nın yaklaşık altı yıl boyunca bölge hukuk müşavirliğini yürüten Ghata-Aura, ayrıca, 2015-2016 yıllarında Boeing Birleşik Arap Emirlikleri pazar geliştirme direktörü olarak görev aldı. Oxford Üniversitesi’nden mezun olan Ghata-Aura, Boeing’e katılmadan önce, uluslararası birleşme ve satın almalar alanında faaliyet gösteren büyük bir uluslararası şirketin ortağıydı. 

Boeing Hakkında

Dünyanın önde gelen havacılık ve uzay şirketi Boeing, 150’den fazla ülkedeki müşterilerine havacılık ürünleri ve destek hizmetleri sağlamaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) en büyük ihracatçısı olan şirket, küresel bir tedarikçi üssünün kabiliyetlerini küresel ölçekte ekonomik fayda yaratmak, sürdürülebilirlik ve toplumsal etki için kullanmaktadır. Boeing ekipleri, geleceğe yönelik yenilikler geliştirmeyi ve şirketin temel değerleri olan güvenlik, kalite ve dürüstlüğü yaşatmayı hedeflemektedir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

“Masalların dili; yarı rüya dilidir”

 Judith Malika Liberman: “Masallarda, ancak rüyalarda görebileceğimiz kurgular var ve aynı rüyalar gibi bilinç ötemize seslenirler. Masallar çocuklara da genellikle uyumaları için anlatılır, yani orada da bir nevi trans hali söz konusu. Masalları gerçekten algılamak, onların verdiği tadı daha da artırmak, anonim insanlık kültürünün alt metin olarak vermek istediklerini tam olarak hissetmek için trans haline geçmeye çalışmak gerekiyor. O kanala girebildiğinizde, var olan zaman ve mekan algısı kayboluyor. Ve günümüzün zaman, mekan ve entelektüel algısıyla masallara nüfuz etmek ve masalların size nüfuz etmesi pek olası değil.”

 

Uluslararası Koçluk Federasyonu ICF Global’in ülkemizdeki tek yetkili temsilcisi ICF Türkiye, bir yıldan fazla bir süredir gerçekleştirdiği “Çarşamba Buluşmaları” webinar serisinin Güz dönemine; Fransız anlatma uzmanı, masalcı, eğitmen ve sanat terapisti “Judith Malika Liberman”ı konuk ederek devam etti. Etkinlikte, "Dünyanın duyduğu hikayeler değişirse, dünya değişir" başlığı altında, farklı bir dünyanın mümkün olduğunu hatırlatan ve o dünyaya giden yolu ortaklaşa hayal ettiren bir sohbet gerçekleştirildi. 

 

Liberman: “Hayatımızı, onu yaşarken değil, anlatırken yaratıyoruz. Ve anlattığımız hikaye ne kadar sihir doluysa; hayatımız da o kadar sihir ve hayret dolu olur.”

 

10 yıldır ülkemizde yaşayan ve yetiştirdiği yeni nesil Anadolu masalcılarıyla masal anlatıcılığının yeniden canlanmasına katkıda bulunan Liberman, dünyanın duyduğu hikayeler değişirse, dünyanın değişeceğine yürekten inandığını vurgulayarak; “Binlerce senedir gönülden ağıza, ağızdan kulağa, kulaktan tekrar gönüle süzüle süzüle bize gelen şifalı simgesel yolculuktur masal. Masallarda kahraman plansız yola adım atan, risk alan kişidir. Masallarda aşk kazanır. Masallarda son ekmek lokması paylaşılır. Masallarda en küçük olan kazanır. Ve kuyunun dibine düştüğümüzde yeni sihirli dünyalar keşfederiz. Masallar atalarımızın sesidir. Kulaklarımıza fısıldıyor ve bizi hayatımızı yeniden yorumlamaya çağırıyorlar. Bizler çoğu zaman hep aynı hikayeleri anlattığımızda başka bir dünyanın mümkün olduğunu unutuyoruz. Halbuki hayatımızı onu yaşarken değil, onu anlatırken yaratıyoruz. Ve anlattığımız hikaye ne kadar sihir doluysa, hayatın da o kadar sihir ve hayret dolu olur.” dedi.

 

Hayaller yerine planlara fazla bağlanıldığında, insanlar arasında enerji bağlantısı zayıflıyor

Her masal seansında planladığı bir masal olsa da, o anda en çok hangi masalı anlatmayı hissediyorsa, onu anlattığını vurgulayan Liberman, bu hissedişinde, masal anlattığı sırada orada bulunan insanlarla kurduğu yoğun bağlantının etkisi olduğuna inandığını söyledi. Liberman sözlerine şöyle devam etti: “20 yıldır sahnelerde masal anlatıyorum. Bu durumu çoğu kez yaşadım. İzleyicilerden gelen geri bildirimlerden biliyorum bu kurduğumuz ruhsal-fiziki bağlantıyı. İnsanlar arasında belki her zaman bir bağlantı var ama çoğu kez bu bağlantı arasında farklı engeller oluyor. Bunların en önemlilerinden birisi bizim rasyonel beyinlerimiz; planlarımızdır. Doğaçlama denen olgunun çok ama çok değerli olduğunu düşünüyorum. Planlarımıza fazla bağladığımızda, insanlar arasındaki enerji bağlantısının zayıfladığını düşünüyorum. Kast ettiğim bu bağlantı, fiziksel olarak hissettiğim bir bağlantı. Bunun, dinleyici kitlesine seslenen, öğretmenlik, müzisyenlik, şarkıcılık gibi her alanda yaşandığını düşünüyorum. Bu bağlantı gerçekleştiğinde, bir enerji döngüsü oluşuyor ve 2-3 saatlik bir seminerden mesela hemen herkes zinde çıkıyor. Bu bağlantı gerçekleşmediğinde ise çok yorgun çıkıyorlar etkinlikten insanlar.”

 

İçtiğimiz “çay” gibi bir zaman algısı

Ayrıca, bu farklı fiziksel bağlantı için, insanların fiziksel olarak bir araya gelinmesinin de çok önemli olduğunu vurgulayan Liberman; şunları söyledi: “1,5 yıldır pandemiden dolayı insanlar fiziki olarak bir araya gelemiyor maalesef. Teknoloji sayesinde harika online etkinlikler yaptık ve bazıları gerçekten çok verimli oldu ama fiziki olarak bir araya gelmeyi özlediğini gözlemliyorum insanların. Özetle, dinleyici kitlesine seslenilen performanslarda, fiziki olarak bir araya gelmek ve bahsettiğim enerji döngüsünü oluşturabilmek çok ama çok önemli. Yeri gelmişken, zaman algımıza da biraz değinmem istiyorum: ‘Geçmek bilmeyen zaman’ şeklinde yaygın bir zaman algımız var. Bu nedenle, etkinlikler için ‘Su gibi geçsin” ifadesini çok duymaya başladım. Ama bu iyi bir şey mi acaba? Yani su gibi geçmesi? Yaşamlarımızın su gibi geçmesini istemeyiz sanırım? Doğal olarak, asıl yaşamın tadına varıp, varmadığımızı önemseriz. Ama o kadar korkuyoruz ki, bizi pelte gibi bırakan uzun toplantılardan, etkinliklerden, su gibi geçip gitsin istiyoruz. İşte masal formatı bize, ‘Ne yavaş ne de hızlı; doyurucu geçsin’ şeklinde üçüncü bir yol öneriyor.  Ben buna, ‘İçtiğimiz çay gibi geçsin’ diyorum.  Seçilen bardak ve çay türünden; açıklık, koyuluk, sıcaklık oranına kadar özen gösterdiğimiz bir içecektir ve yudum yudum içilir. İşte yaşadığımız her ana böyle yaklaşmak kıymetli.  Zaman algımıza tekrar dönersem: En sıkıcı yaşam anlarından birisi trafikte geçen süredir değil mi? Ama o sıkıcı anlarda bile zamanın akışı değişmiyor aslında; değişen şey o anda kendimize anlattığımız hikayedir.”

 

Masalların dili, yarı rüya dilidir

Hem bir olgu hem de yöntem olarak “masal”a verdiği önemi de anlatan Liberman, anlattığı masal öncesi sözlerini şöyle tamamladı: “Masallar bu çağ için sıra dışı ve şaşırtıcıdır. Ve biz bu çağda onları anlamakta zorlandığımız için tehlike altındalar. Ve az önce çay ile örneklendirmeye çalıştığım zaman algısı burada da devreye giriyor.  Masallar kitaplara ait değildir; yani genelde kitaplaşsın ve okunsun diye üretilmezler. Doğaları anlatılmaya uygundur ve sözlü edebiyata ait anonim metinlerdir. Masalların doğum şekli ve yeri gerçekten çok önemlidir. Hayal edelim isterseniz? Birazdan söyleyeceklerimi, Elazığ’ın bir köyünde, 75 yaşında bir teyze anlattı bana. Anadolu’nun hemen her yerinde, tek bir soba yanan bir odada, eski geleneksel aile üyeleri toplanmışlar. Çoğu yerde kar en az diz boyu, kapı açılmıyor. Televizyon, kitap yok -Elazığlı teyzem, ‘Kitap olsa da okuyan ya da okuyabilen de pek yoktu’ demişti-, okuyana günlük gazete kaç gün sonra ulaşır kim bilir. Teyzemden aktarmaya devam ediyorum: ‘Özellikle kışın köye masalcılar gelirdi. Nasıl heyecanlanırdık. Havalara zıplardım. Tek gözlü evimiz vardı, aşağıda hayvanlar yaşardı ve yukarıyı ısıtırlardı. Kış o kadar uzun sürerdi ki, bitmeyecek diye düşünürdü insan. Sırtlarında genelde saz ile gelirlerdi ve tüm köylüler onlara erzak vermek için yarışırdı. Kimin misafiri olacağı önemliydi masalcının. Ama hangi ev olursa olsun, herkes o evde toplanacaktı.’ Düşünün, alacakaranlık bir akşam ve yatak odanız kadar bir odada 60 kişi, 70 kişi büyük bir heyecanla masal dinliyor. Böyle bir ortamda az da olsa trans haline girilmesi çok mümkün. Zaman farklılaşır, çay örneğinde olduğu gibi algılanmaya başlar. Ayrıca, eskinin ulaşım araçlarının azlığı, insanların toprağına, hayvanlarına bağlı olma zorunlulukları, insanların çok azının dış dünyaya fiziksel yolculuklar yapabilmesi sonucunu doğururdu. İnsanların çoğunun, köyleri dışındaki dünya ile bağlantıları masallar üzerinden ya da gelen masalcının anlattıkları üzerinden kurulurdu. Ve masal dinlenen ortamında etkisiyle, insanlar o anda uyanıklık ile uyku arasında olurlardı ve biraz da bu nedenle, masalların dili, yarı rüya dilidir sanırım. Masallarda, ancak rüyalarda görebileceğimiz kurgular var ve aynı rüyalar gibi bilinç ötemize seslenirler. Masallar çocuklara da genellikle uyumaları için anlatılır, yani orada da bir nevi trans hali söz konusu. Masalları gerçekten algılamak, onların verdiği tadı daha da artırmak, anonim insanlık kültürünün alt metin olarak vermek istediklerini tam olarak hissetmek için trans haline geçmeye çalışmak gerekiyor. O kanala girebildiğinizde, var olan zaman ve mekan algısı kayboluyor. Ve günümüzün zaman, mekan ve entelektüel algısıyla masallara nüfuz etmek ve masalların size nüfuz etmesi pek olası değil.”

 

Masalcı, eğitmen ve sanat terapisti “Judith Malika Liberman”, masallarda kullanılan önemli sembolleri ve genel olarak masal dilini değerlendirerek webinarı tamamladı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Metin Akpınar’dan Üniversite Açılış Dersi

İstanbul Okan Üniversitesi Tiyatro Bölümü Öğretim Görevlisi usta tiyatro ve sinema sanatçısı Metin Akpınar üniversite öğrencileriyle buluşuyor. 

İstanbul Okan Üniversitesi’nin 4 Ekim 2021’deki Akademik Yıl Açılış Töreni’nde Açılış Dersi’ni Akpınar verecek. Akpınar Okan Konservatuvarı’nda kuruluşundan bu yana, 7 yıldır Kabare Oyunculuğu dersi veriyor. 

 

Son dönemde, hayat hikayesini, kariyerini, kabare tiyatrosu tarihini anlatan "İyi ki Yapmışım" adlı belgeseli çok ses getiren Akpınar öğrencilerle “Bir Duayenden Gençlere Tavsiyeler” başlığı altında 80 yıllık yaşamındaki hayat tecrübelerini paylaşacak. 

Öğrenciler Akpınar’ın Açılış Dersi’ni Tuzla Kampüsü’ndeki Bekir Okan Kültür, Sanat ve Kongre Merkezi’nde dinleyecek. 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Aşk 101 yeni sezonunu dizinin hayranlarıyla kutladı

Netflix, Meriç Acemi’nin kaleme aldığı ve yapımcılığını Ay Yapım’ın üstlendiği Aşk 101’in ikinci ve final sezonunu bugün dizinin hayranlarıyla gerçekleştirdikleri bir canlı yayın buluşması ile kutladı. Başrol oyuncuları Pınar Deniz, Kubilay Aka, Mert Yazıcıoğlu, Alina Boz, Selahattin Paşalı, İpek Yazıcı, Ece Yüksel ve Kaan Urgancıoğlu’nun katıldığı dijital canlı yayına Geveze ve DJ Funky C ev sahipliği yaptı. 24 Eylül’de geri sayıma başlayan ask101veda.com mikrositesi üzerinden gerçekleşen büyük buluşmada hayranlar, canlı sohbet bölümünden oyunculara sorularını iletirken, bir yandan da anketlere interaktif olarak katıldılar. 

 

Aşk 101’in  2. ve final sezonu 30 Eylül’de tüm dünya ile aynı anda sadece Netflix’te!

Aşk 101 2. Sezon Hakkında: 

Meriç Acemi’nin kaleme aldığı ve yapımcılığını Ay Yapım’ın üstlendiği Aşk 101’in 2. sezon başrollerinde Kubilay Aka, Mert Yazıcıoğlu, Alina Boz, Selahattin Paşalı, İpek Yazıcı, Ece Yüksel, Pınar Deniz ve Kaan Urgancıoğlu yer alıyor. 

 

1998 yılında geçen ve günümüze uzanan Aşk 101,  sisteme direnirken bir yandan da yetişkin dünyasına adım atmaya hazırlanan bir grup asi gencin hikayesini konu alıyor. İkinci sezonda, Osman ilk kez aşık olur. Işık Sinan'ı hayata döndürmeye çalışırken, Eda ve Kerem ise kendi seçimleri ve ilişkileri arasında sıkışıp kalmıştır. Bazen tüm dünyayı değiştirmen gerekir. Büyüyüp, tekrar bir araya geldiklerinde, geçmişleri ile hesaplaşmak zorunda kalacaklardır. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ayakkabı Sektörünün Gövde Gösterisi Başladı

Türkiye’nin en kapsamlı ayakkabı moda fuarı AYMOD, Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD)’nin ev sahipliğinde 65. kez kapılarını ziyaretçilerine açtı.  İstanbul Fuar Merkezi’nde 2 Ekim Cumartesi gününe kadar devam edecek Uluslararası Ayakkabı Moda Fuarı’da 1.000’in üzerinde markanın 2022 İlkbahar – Yaz sezonu koleksiyonları da görücüye çıktı.

Kadın – erkek ayakkabısından çocuk ayakkabılarına kadar klasik, spor ve el yapımı binlerce yeni modelin tanıtıldığı fuarda, 2022 yılının yazına damga vuracak koleksiyonlar AYMOD vitrinindeki yerlerini aldı.

Ayakkabı Sanayicileri Derneği Başkanı Berke İçten, “İhracatçıları, mağaza sahiplerini, satınalmacılar ile zincir mağazaları, toptancıları, sektörel dernekleri ve sektör temsilcilerini bir arada buluşturan bu büyük organizasyona ev sahipliği yaptığımız için oldukça gururluyuz. Ayakkabı sektörünün Türkiye’den dünyaya açılan küresel vitrini olan AYMOD, bu yıl 65. kez misafirlerini ağırlıyor” diye ifade etti.

“2022 yazına hazırız”

Başkan Berke İçten, “Önümüzdeki yaz, ayakkabı modasına daha soft renkler hakim olacak; krem rengi, açık kahverengi ve mango gibi renklerin yanında canlı renkler arasında mavinin daha turkuaz tonlarını da göreceğiz. Ayrıca kullanıcıların tüketim alışkanlıkları doğrultusunda siyah ve nude tonlar her dönem olduğu gibi tasarımlarda yine tercih ediliyor” dedi.  İçten ayrıca,  “Smart casual olarak adlandırılan rahat ve şık modeller de 2022 yazında ön planda olacak. Doku olarak kapitoneli yüzeyler ve soft deriler modellerde kullanılırken, ayakkabı tabanlarında ise mantar ve mantar dokulu çalışmalar yeniden yükselişe geçecek. Zincir aksesuarları ve mat deri materyallerinden oluşan garniler ise ayakkabı ve çanta detaylarında göze çarpacak” diye belirtti.

Geri dönüşüm tabanlarda

TASD Başkanı Berke İçten, “Her adımda teknolojinin ayak izlerinin göründüğü ve yoğun ar-ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkan yeni tasarımlarda, hem görsel şıklığın ve hem de fonksiyonelliğin ayakkabı modellerine entegre edildiği görüyoruz dedi. Sürdürülebilirlik kapsamında ise geri dönüşüm malzemelerinden oluşturulan tabanlarla hazırlanan ayakkabı modelleri de fuarda sergilenen özel ürünler arasında yerini alıyor” diye ifade etti.  

“İhracat yıldızı ayakkabı da yılsonu hedefi 1,5 milyar dolar”

Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği Başkanı Berke İçten, katılımcı markaların üretim hacmiyle, başta Türkiye olmak üzere; Rusya, Ukrayna, Pakistan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Gürcistan, İran, Irak ve Ürdün gibi yakın coğrafyada yaşayan 600 milyona yakın insanın ayakkabı ihtiyacını karşılar nitelikteki 65. Uluslararası Ayakkabı Moda Fuarı’na tüm sektör profesyonellerini beklediklerini ifade etti. Başkan son olarak, İstanbul Fuar Merkezi’nde toplam 6 Hall’de ve 30 bin metrekare alanda düzenlenecek organizasyonun yılsonuna kadar 1,5 milyar dolar ihracat rakamına ulaşmayı hedefleyen Türkiye ayakkabı sektörüne hayırlı olmasını dileyerek sözlerini noktaladı.

 

Not: Görselleri yüksek çözünürlüklü olarak indirmek için üstüne tıklayın.
Ayakkabı Sektörünün Gövde Gösterisi Başladı!
Ayakkabı modasında 2022 yılının yaz trendleri AYMOD’da görücüye çıktı
Sektörün beklentisi bu yılın sonunda 1,5 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşmak
Türkiye’nin en kapsamlı ayakkabı moda fuarı AYMOD, Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD)’nin ev sahipliğinde 65. kez kapılarını ziyaretçilerine açtı.  İstanbul Fuar Merkezi’nde 2 Ekim Cumartesi gününe kadar devam edecek Uluslararası Ayakkabı Moda Fuarı’da 1.000’in üzerinde markanın 2022 İlkbahar – Yaz sezonu koleksiyonları da görücüye çıktı.
Kadın – erkek ayakkabısından çocuk ayakkabılarına kadar klasik, spor ve el yapımı binlerce yeni modelin tanıtıldığı fuarda, 2022 yılının yazına damga vuracak koleksiyonlar AYMOD vitrinindeki yerlerini aldı.
Ayakkabı Sanayicileri Derneği Başkanı Berke İçten, “İhracatçıları, mağaza sahiplerini, satınalmacılar ile zincir mağazaları, toptancıları, sektörel dernekleri ve sektör temsilcilerini bir arada buluşturan bu büyük organizasyona ev sahipliği yaptığımız için oldukça gururluyuz. Ayakkabı sektörünün Türkiye’den dünyaya açılan küresel vitrini olan AYMOD, bu yıl 65. kez misafirlerini ağırlıyor” diye ifade etti.
“2022 yazına hazırız”
Başkan Berke İçten, “Önümüzdeki yaz, ayakkabı modasına daha soft renkler hakim olacak; krem rengi, açık kahverengi ve mango gibi renklerin yanında canlı renkler arasında mavinin daha turkuaz tonlarını da göreceğiz. Ayrıca kullanıcıların tüketim alışkanlıkları doğrultusunda siyah ve nude tonlar her dönem olduğu gibi tasarımlarda yine tercih ediliyor” dedi.  İçten ayrıca,  “Smart casual olarak adlandırılan rahat ve şık modeller de 2022 yazında ön planda olacak. Doku olarak kapitoneli yüzeyler ve soft deriler modellerde kullanılırken, ayakkabı tabanlarında ise mantar ve mantar dokulu çalışmalar yeniden yükselişe geçecek. Zincir aksesuarları ve mat deri materyallerinden oluşan garniler ise ayakkabı ve çanta detaylarında göze çarpacak” diye belirtti.
Geri dönüşüm tabanlarda
TASD Başkanı Berke İçten, “Her adımda teknolojinin ayak izlerinin göründüğü ve yoğun ar-ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkan yeni tasarımlarda, hem görsel şıklığın ve hem de fonksiyonelliğin ayakkabı modellerine entegre edildiği görüyoruz dedi. Sürdürülebilirlik kapsamında ise geri dönüşüm malzemelerinden oluşturulan tabanlarla hazırlanan ayakkabı modelleri de fuarda sergilenen özel ürünler arasında yerini alıyor” diye ifade etti.
“İhracat yıldızı ayakkabı da yılsonu hedefi 1,5 milyar dolar”
Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği Başkanı Berke İçten, katılımcı markaların üretim hacmiyle, başta Türkiye olmak üzere; Rusya, Ukrayna, Pakistan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Gürcistan, İran, Irak ve Ürdün gibi yakın coğrafyada yaşayan 600 milyona yakın insanın ayakkabı ihtiyacını karşılar nitelikteki 65. Uluslararası Ayakkabı Moda Fuarı’na tüm sektör profesyonellerini beklediklerini ifade etti. Başkan son olarak, İstanbul Fuar Merkezi’nde toplam 6 Hall’de ve 30 bin metrekare alanda düzenlenecek organizasyonun yılsonuna kadar 1,5 milyar dolar ihracat rakamına ulaşmayı hedefleyen Türkiye ayakkabı sektörüne hayırlı olmasını dileyerek sözlerini noktaladı.
Editöre not:
TÜRKİYE AYAKKABI SEKTÖRÜ 2021 YILI VERİLERİ
Sektörde 15 bin üretici buluyor.
Ayakkabı sanayinde ve perakende tarafında 320 bin çalışan sayısı.
2023 hedefi ihracatta 2.5 milyar dolar
Türkiye ayakkabı sektörü yıllık 550 milyon çift üretim kapasitesine sahip.
Dünyanın 6. büyük üretim merkezi
Dünyanın 5. büyük ihracat merkezi
2021 Ocak-Ağustos döneminde yüzde 24'lük ihracat büyümesi gerçekleşti.
2021'in ilk 8 ayında 674 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi.
Ağustos 2021 deri ve deri mamulleri ihracatında 90 milyon dolarla yılın rekoruna ulaşıldı.
Kaynak: Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği , Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Cargill Türkiye, yeşil enerjiyi destekleyen doğa dostu çözümüyle Düşük Karbon Kahramanı ödülü kazandı

Cargill Türkiye, ilk ve tek yerli bitkisel trafo yağıyla 7. İstanbul Karbon E-Zirvesi’nde ‘Düşük Karbon Kahramanı’ ödülünü aldı. FR3® trafo yağı, petrol bazlı alternatiflere kıyasla yüzde 98 daha az karbon ayak izine sahip olmasıyla öne çıkıyor.

 

Cargill Türkiye, bitkisel trafo yağıyla 7. İstanbul Karbon E-Zirvesi’nde ‘Düşük Karbon Kahramanı’ ödülüne layık görüldü. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) tarafından düzenlenen E-Zirve, ‘İklim Dirençli Türkiye için Yeşil Toparlanma: Atık ve Enerji Yönetiminin Rolü’ temasıyla gerçekleşti.

Üst düzey devlet görevlileri, akademisyenler ve özel sektörden katılımcıları buluşturan E-Zirve kapsamında, karbon ayak izine duyarlı ekonomiyi destekleyen ürün ve programlara Düşük Karbon Kahramanı Ödülleri verildi.   

Cargill Türkiye’nin ürettiği, ilk ve tek yerli bitkisel trafo yağı FR3® Sürdürülebilir Ürün Kategorisi’nde büyük ödülün sahibi oldu. Yüzde 98 yenilenebilir bitkisel yağlardan üretilen FR3® trafo üretiminde yaygın olarak kullanılan petrol bazlı mineral yağlara kıyasla çevre dostu bir alternatif olarak öne çıkıyor.

Ödülü değerlendiren Cargill Gıda Orta Doğu, Türkiye ve Afrika Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Murat Tarakçıoğlu, “Global ölçekteki mutlak operasyonel emisyonlarımızı 2025 yılına kadar yüzde 10 azaltmayı taahhüt ediyoruz. Aldığımız bu ödül bizim için iklim taahhüdümüzü gerçekleştirmek üzere attığımız adımların takdir edilmesi anlamını taşıyor. Türkiye’deki yatırımlarımıza devam ederek poliüretan köpük, boya, inşaat ve asfalt gibi pek çok alanda kullanılan petrol türevi ara ürünlere, bitkisel bazlı alternatifler geliştirip portföyümüzü genişleteceğiz” diye konuştu. 

Cargill’in enerji sektöründe kullanılan eski teknolojiye karşılık bitkisel bazlı çözümler geliştirme stratejisinin bir ürünü olan FR3® trafo yağı, trafolarda izolasyon ve soğutma amacıyla kullanılıyor. Uzun yıllardır trafolarda yaygın olarak kullanılan yenilenemeyen petrol bazlı yağ ise kolayca yanabilir ve çevreye zarar verebilir olarak biliniyor.

Petrol bazlı yağlara kıyasla 98 daha az karbon ayak izine sahip olan FR3® trafo yağı, sürdürülebilir bir gelecek için önemli bir örnek teşkil ediyor. Aynı zamanda 360ºC‘lik tutuşma sıcaklığı, mineral yağların iki katından daha fazla olduğu için yangın riskini ortadan kaldırıyor.

FR3® trafo yağının performansı ve güvenilirliği, 30 yılı aşkın bir süredir dünya çapında 2,5 milyondan fazla trafoda kullanılarak test edildi ve onaylandı. Ayrıca yenilenebilir bitkilerden elde edildiği için doğada kolayca çözünebiliyor. Mineral yağa kıyasla daha yüksek performans sunarak, trafoların kullanım ömrünü ve kapasitesini artırıyor. Kalabalık şehirlerde kullanılan trafoların yağı bitkisel yağ ile değiştirildiğinde, trafo daha yüksek elektrik tüketimini karşılayabiliyor.

Tarakçıoğlu, “Türkiye, dünyanın en büyük trafo üreticilerinden biri konumunda. Bu nedenle trafolar için kritik bir bileşenin burada yerli kaynaklarla üretilmesi, trafo üreticilerinin yurt dışında daha güçlü rekabet edebilmesine destek oluyor. Öte yandan, iklim krizi yeşil çözümlere olan ilgiyi artırıyor. Bitkisel bazlı trafo yağımız, yenilenebilir kaynaklarla elde edilen, sürdürülebilir ve düşük karbonlu ürünlerin kullanıldığı yeni bir döneme öncülük edebileceğimizi kanıtlıyor” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Biotrend Enerji’ye Düşük Karbon Kahramanı Ödülü!

Biotrend Enerji, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve İTÜ'nün ana desteğinde, Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği tarafından gerçekleştirilen 7. İstanbul Karbon E-Zirvesi'nde, 2021 SÜT-D Karbon Kahramanı Ödülü’nü aldı. 

 

Biotrend Enerji karbon yönetiminde göstermiş olduğu başarılı yönetimden dolayı, Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) tarafından gerçekleştirilen 7.İstanbul Karbon Zirvesi’nde “Düşük Karbon Kahramanı” ödülüne layık görüldü.

 

Kurulduğu günden beri çevreye, ekonomiye ve dünyaya katma değeri yüksek projeleri hayata geçirmek adına var gücüyle çalışan Biotrend Enerji, bugün 6 bölgede, 11 ilde, 18 tesiste evsel, tarımsal ve ormansal atıkları yüz milyonlarca kilovatsaat elektriğe dönüştürerek, yüz binlerce hanenin enerji ihtiyacını karşılıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarını sürdürülebilir bir dünya için en önemli adımlardan biri olarak gören Biotrend Enerji her yıl yaklaşık 520.000 adete yakın binek aracın trafikten çekilmesinin atmosferde biriken sera gazları üzerinde yaratacağı pozitif etkisi oranına eşdeğer yıllık 2.2 milyon ton CO2 emisyon engelleme oranına sahip.

 

Biotrend Enerji Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Doğan konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Biotrend Enerji’nin Düşük Karbon Kahramanı Ödülü’ne layık görülmesinin bu alanda uzun süredir yaptıkları yatırımların takdiri olarak çok anlamlı olduğunu ifade ederek, daha da motive olarak sürdürülebilir bir dünya için insana ve çevreye yatırım yapmaya devam edeceklerini belirtti. Sözlerini, “Entegre Katı Atık Tesislerinde Türkiye’nin evsel katı atık karakterine uygun modern mekanik ayırma tesislerini faaliyete geçirdik ve geçirmeye devam ederek katı atık yönetiminde en son teknolojileri kullanıyoruz” şeklinde sürdüren Doğan biyokütle tesislerinde de yüksek verimlilikte çalışabilecek ve yakıt çeşitliliğine uygun dizayn edilmiş kazanlarla sektördeki en modern tesislerin arasında yer almakla kalmayıp çevre duyarlılıklarına paralel olarak bu santralleri de son teknoloji ile donatarak hem cyclone hem de torba filtreli olarak inşa ettiklerinin altını çizdi. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yangından Zarar Gören Vatandaşların Faturalarını Muğla Büyükşehir Belediyesi Ödedi

Muğla’da yaşanan yangın sonrasında Muğla Büyükşehir Belediyesi, yangında zarar gören vatandaşlara çeşitli konularda yardımlar yaptı. Bu yardımlara bir yenisi daha eklenerek, yangında zarar gören konut abonelerinin faturaları Büyükşehir Belediyesi tarafından ödendi.

Muğla Büyükşehir Belediyesi, Muğla’da yaşanan yangınlar ve yangın sonrasında vatandaşlara yardımlarını sürdürüyor. Bugüne kadar vatandaşlara gıda ve hijyen paketi, sağlık desteği, üreticilere yem, saman ve kovan desteği ile maddi yardım gibi çeşitli konularda yardımda bulunan büyükşehir belediyesi, yardım alanlarına bir yenisini daha ekledi.

Yangın bölgelerinde yapılan incelemeler sonrasında yangında zarar gören konut abonelerinin su faturaları büyükşehir belediyesi tarafından ödendi.

MUSKİ Genel Müdürlüğü ise yangının hemen ardından bölgede inceleme başlatarak su tesisatları zarar gören vatandaşların, tesisat yenileme ve onarım işlemlerini ücretsiz olarak yaptı.

Marmaris’te yangın sonrasında vatandaşlar için çeşitli noktalara kurulan konteynerlerin hat bağlantılarını yaparak, vatandaşların kısa sürede kullanımına açtı.

Birçok konuda vatandaşlara destek veren Muğla Büyükşehir Belediyesi, her geçen gün yeni alanlarda desteğini sürdürmeye devam ediyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı