Aylık arşivler: Ekim 2021

Ekvator Enerji Grubu’ndan 3.Santral Yatırımı

Ekvator Enerji Grubu, ülkemizin yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimi yatırımlarına devam ediyor. Ekvator Enerji Grubu yeni yatırımı 6,88 MW kurulu güce sahip Yılmaz GES ile yılda 6.509 ton karbon salınımını engellemeyi hedefliyor!

Ekvator Enerji Grubu, Şanlıurfa ilinde 100.272 m2 üzerinde kurulu, 25.944 adet güneş paneli kullanılan ve 6,88 MW kurulu güce sahip olan Yılmaz Güneş Santrali’ni satın alarak elektrik üretim gücünü artırdı. Bu sayede, ortalama 2.436 adet meskenin yıllık elektrik ihtiyacının karşılanması ve 309.981 adet ağacın çevreye sağlayacağı katkıya denk karbon salınımının azaltılması hedeflenmektedir.

Ekvator Enerji Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Hakkı Kubilay Şakar yeni yatırım ile ilgili “Konya’da 235.000 m2 üzerinde kurulu ve Şanlıurfa’da da 60.000 m2 üzerinde kurulu santral portföyümüze 100.000 m2 üzerinde kurulu Yılmaz Güneş Santrali’ni dahil etmenin mutluluk ve heyecanını yaşıyoruz. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından güneş, rüzgâr ve suya dayalı yatırımlara devam edeceğiz. Bu yatırımımızla birlikte toplamda 21,14 MW kurulu güce ulaştık ve santrallerimizden elde edilen elektrik üretimi ile yılda toplam 962.495 adet ağacın çevreye sağladığı faydaya denk karbon salınımının azaltılmasına katkıda bulunuyoruz.” şeklinde düşüncelerini ifade etti.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sürdürülebilirlik ve Elektrikli Mobilitede Türkiye’nin Öncü Şirketlerinden Borusan Otomotiv İlk Yeşil Finansman Kredisini Aldı

Türkiye'nin elektrifikasyon dönüşümüne öncülük eden Borusan Otomotiv, sürdürülebilirlik ve elektrikli mobilite vizyonu doğrultusunda otomotiv distribütörlüğü alanında ilk Yeşil Finansman (Green Loan) kredisine imza attı. HSBC Türkiye aracılığıyla temin edilen 3 yıl vadeli 45 milyon Euro tutarındaki kredi elektrikli ve hibrit otomobil ithalatı için kullanılacak. Borusan Grup’un sürdürülebilirlik stratejileri kapsamındaki iklim kriziyle mücadele çalışmalarına paralel olarak karbon emisyonlarının azaltılmasına yönelik temin edilen kredi, Borusan Otomotiv’in sürdürülebilirlik performansını da arttıracak. 

 

Borusan Otomotiv İcra Kurulu Başkanı Hakan Tiftik, sürdürülebilirlik alanında çok sayıda önemli proje yürüttüklerini belirterek, temin edilen 45 milyon Euro tutarındaki Yeşil Finansman’ın elektrikli ve hibrit otomobillerin ithalat finansmanında kullanılacağını söyledi. Borusan Otomotiv’in AB Yeşil Mutabakatı ve Karbonsuzlaşma Komitesi çalışmaları kapsamında faaliyet alanına uygun olarak ekosistemin onarımına yönelik olarak çalışmalar yaptığını söyleyen Tiftik, “Bu çerçevede kendimize Türkiye Otomotiv Sektörünün Elektrifikasyon Dönüşümünde Öncü Olmak hedefini koyduk. Türkiye otomotiv pazarında daha fazla elektrikli ve çevreci araç satılmasıyla karbon ayak izinin azaltılması yönünde kendimize kriterler belirledik. Borusan Otomotiv Grubu olarak 2030 yılında Türkiye otomobil satışları içerisindeki elektrikli araç oranımızı 15 seviyesine getirmeyi amaçlıyoruz. Temsil ettiğimiz BMW ve MINI markalarının toplam satışları içerisindeki elektrikli oranını 75, Jaguar ve Land Rover markalarının ise 70 oranına çıkarmak üzere stratejiler belirliyoruz. Toplumda iklim değişikliği ve çevresel farkındalık arttıkça elektrikli ve hibrit otomobillere yönelik talebin de hızla yükseldiğini görüyoruz. Temin ettiğimiz yeşil finansmanla müşterilerimizin bu otomobillere erişimini kolaylaştırmayı hedefliyoruz. Otomotiv distribütörlüğü alanında bir ilk olan Yeşil Finansman kredisinin sağlanmasında iş birliği yaptığımız başta HSBC Türkiye olmak üzere tüm paydaşlara teşekkürlerimi sunuyorum.” dedi.

 

Karbonsuz ekonomiye geçişe yönelik projelere finansman ve yatırım sağlamanın iş öncelikleri arasında yer aldığını belirten HSBC Türkiye Kurumsal Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Caner Işlak, “İklim değişikliği ile mücadeleye sağlayabileceğimiz en büyük katkının müşterilerimizi “Sıfır karbon” hedefleri doğrultusunda desteklerken, direnç ve gelişimlerini korumalarını sağlamak olduğuna inanıyoruz. Bu kapsamda, müşterimiz Borusan Otomotiv’e elektrikli ve hibrit otomobil ithalatı için kullanılmak üzere 45 milyon Euro tutarında kredi kullandırdık. Otomotiv sektörünün sürdürülebilirlik odaklı dönüşümünü destekleyecek bu finansmanın, ülke ekonomisine de katkı sağlayacağına inanıyoruz. Türkiye’de bankacılık sektöründe sürdürülebilir finansman uygulamalarının artırılması yönündeki çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz. Bu kapsamda; müşterilerimize 2020 yılından bu yana 2 milyar doların üzerinde sürdürülebilir finansman kaynağı sağlanmasına aracılık ettik. Bu işlemler, Yeşil/Sürdürülebilir yatırımın finansmanı alanında Türkiye’de ilk olma özelliği taşımaları dolayısıyla, HSBC olarak ülkemizde bu finansman çözümüne verdiğimiz önemin bir göstergesidir” dedi.  

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bodrum’da kiralık ev bulmak imkânsız hale geldi

Türkiye’nin çoğu şehrinde yaşanan kiralık ev bulma sorunu, Muğla’nın Bodrum ilçesinde büyük bir krize dönüştü. Bodrum’da 12 ay boyunca yaşayan yerlilerin kiralık ev bulmaları imkânsız hale geldi. Şanslı olup bulabilenler ise aynı daireye önceki yıllara göre iki katı ücret ödemeyi kabul etmek zorunda. Öte yandan bazı ev sahipleri ilçede yaz sezonunda artan kiralar nedeniyle kira kontratlarını mayıs ayında sona erecek şekilde yapmak istiyor. Böylelikle kışın 2 bin TL olan daireyi yaz sezonunda 10 bin TL’ye kiralamak istiyorlar. Bazısı kışın boş kalmasını da göze alıyor.

Nüfus arttı, evler aynı kaldı

Bodrum’da yaşanan gayrimenkul krizi hakkında bilgi veren Gayrimenkul Danışmanı Şule Alp, “Birçok büyükşehirde son 2-3 aydır kiralık daire sıkıntısı yaşanıyor. Ev bulmak çok zor. Kiralar önceki yıllara göre yüzde 50 oranında arttı. Öyle ki İstanbul’un bazı şehirlerde bu oran yüzde 100’lere çıktı.  Bodrum’da da durum farklı değil. Geçen yıl 2 bin TL olan bir daire şu an 4 bin TL civarında” dedi.

Yaşanan artışın birçok nedeni olduğunu aktaran Alp, “Pandemide inşaat sektörünün durmasıyla yeni yapılar yapılamadı. Eldeki stoklar eridi. Bodrum özelinde ise ilçenin nüfusu pandemide iki katına çıktı. Yazın üç katına çıkıp 1 milyonu aştığı oldu. 12 ay yaşayanların sayısı arttı ama daire sayısı aynı oranda artmadı. Bu nedenle de artık evler yerlilere bile yetmez oldu” diye konuştu.

Yaz geliri yetiyor

Ayrıca ilçede gayrimenkul sorunu yaşanmasının bir diğer nedeni ise evlerin günlük, haftalık kiralama yapılması. Bu durumun büyük bir sıkıntı yarattığına dikkat çeken Alp, “Bir ay kiraya verilse en fazla 2 bin TL alınacak daireden, günlük kiralama yapılarak 200-300 TL gelir elde ediliyor. Bu da ayda ortalama en az 6-7 bin TL’yi buluyor. Bunu gören ev sahipleri de evi bir kişiye vermek yerine günlük kiralama yapmayı tercih ediyor. Ancak bu durum ciddi tehlikeleri de beraberinde getiriyor. Öte yandan bu kiralamaları yapanlar yasadışı şekilde turizm faaliyeti gerçekleştirerek haksız rekabette bulunuyor” ifadeleri kullandı.

Mayısta çıkma şartı

Bazı ev sahipleri şartlı kiralama yaptığını aktaran Alp, şunları söyledi: “Ev bulmak çok zor, şanslı olup bulabilenleri ise ev sahiplerinin şartları bekliyor. Bazı ev sahipleri, kira şartı olarak kiracının mayısta çıkmasını istiyor. Böylelikle evi kışın aylık kiralayıp yaz sezonunun açıldığı mayısta ise sezonluk kiralama yaparak yüksek gelir elde etmek istiyorlar. Örneğin 2 bin TL’lik bir ev sezonda aylık 5-6 bin TL’ye, hatta bazı bölgelerde 10 bin TL’ye kadar kiralanabiliyor. Böyle olunca da kışın boş kalmasını bile göze alıyorlar.” 

Başkan Aras: ‘Saatli bomba’

Konuya Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras da tepki gösterdi. Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Aras “Bodrum’da günlük, haftalık, hatta saatlik bile kiralanmaya başlayan konutlar, kimlik bildirimi yönünden oluşturdukları asayiş riski, yasal konaklama tesisleri ile haksız rekabete girerek turizm sektörüne darbe vurmaları ve neden oldukları büyük vergi kaybı nedeniyle sadece Bodrum için değil, bulundukları her yer için sakıncalıdır.  Bodrum’u sırtında taşıyanlar, sokakta kalmak üzere. Ve biz, bu durumun seyircisi değil, engelleyicisi olmaya kararlıyız çünkü, içlerinde kimin yaşadığı bile belli olmayan konut görünümlü saatli bombalar, bence Bodrum’da kesinlikle olmamalılar” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

N Kolay 43. İstanbul Maratonu’nda Darüşşafaka için koşar mısın?

N Kolay 43. İstanbul Maratonu'nda 158 yıldır eğitimle yaşamları değiştiren Darüşşafaka için koşacak eğitim sevdalıları aranıyor! Eğitimde Fırsat Eşitliği için koşacak olan gönüllülerin desteğiyle Darüşşafaka’da okuyan 1.000’e yakın öğrencinin 300’ünün tablet ihtiyacı karşılanacak.

 

Bu yıl 7 Kasım Pazar günü fiziksel olarak gerçekleşecek N Kolay 43. İstanbul Maratonu'nu için geri sayım başladı. Son başvuru tarihi 20 Ekim olan, dünyada kıtalararası koşulan tek maraton olma özelliğine sahip N Kolay 43. İstanbul Maratonu; 42K, 15K ve 42K paten kategorilerinde yine sınırlı sayıda katılımcıyla koşulacak.

30-31 Ekim tarihlerinde, yarışmacıların kendi parkurunu seçerek istediği lokasyondan katılabileceği sanal koşu bu yıl da katılımcılarını bekliyor.

Ülkemizin en önemli yardımseverlik koşusu olma özelliğini taşıyan İstanbul Maratonu’yla eğitime destek sağlayın!

Darüşşafaka Cemiyeti de 2015 yılından itibaren yardımseverlik koşularına katılarak annesi veya babası hayatta olmayan, maddi olanakları yetersiz, yetenekli öğrencilerin eğitimine kaynak sağlıyor. Darüşşafaka’nın bu yıl N Kolay 43. İstanbul Maratonu destekli kampanyasında Darüşşafaka’da eğitim gören öğrencilerin tablet ihtiyacı karşılanacak. Eğitim sevdalıları bu yıl da Darüşşafaka yararına koşarak, babası ya da annesi hayatta olmayan, maddi olanakları yetersiz, yetenekli öğrencilerin eğitimlerine destek olabilecek.

Eğitim için Adım Adım: “Söz Konusu Eğitimse Yardıma Koşarız”

25 Ekim tarihinde bağışların toplanacağıN Kolay 43. İstanbul Maratonu’na kaydolduktan sonra bağış kampanyası başlatmak ve çevresini de harekete geçirerek bağış toplamak isteyen koşucuların Adım Adım platformuna üye olması gerekiyor. Adım Adım ailesine katılmak içinse İyilik Peşinde Koş Platformu’nda profil açmak, sonrasında Darüşşafaka Cemiyeti’nin “Söz Konusu Eğitimse Yardıma Koşarız” projesini seçmek ve 25 Ekim’den itibaren de bağış kampanyasına destek sağlamak mümkün.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Dünyada üretilen gıdanın üçte biri israf ediliyor

Türkiye’de Sabri Ülker Vakfı’nın üyesi olduğu Avrupa Gıda Konseyi EUFIC, 29 Eylül Dünya Gıda İsrafı Günü’ne dikkat çekmek amacıyla gıda israfının tek başına, küresel sera gazı salınımının yaklaşık yüzde 8-10'unu oluşturduğuna dikkat çekiyor.

Dünyada yaklaşık 931 milyon ton gıda atığı üretiliyor. Bu atıkların yüzde 61’i evlerden, yüzde 26’sı restoranlardan ve yüzde 13’ü de perakende sektöründeki kullanımlardan oluşuyor.  Avrupa Gıda Konseyi EUFIC’in 29 Eylül Dünya Gıda İsrafı Günü’ne dikkat çekmek amacıyla paylaştığı verilere göre; dünyada insanların tüketimi için üretilen gıdaların yaklaşık üçte biri israf ediliyor. Türkiye’de de Sabri Ülker Vakfı’nın üyesi olduğu kuruluş; gıda israfının tek başına, küresel sera gazı salınımının yaklaşık yüzde 8-10'unu oluşturduğuna dikkat çekiyor.

 

Gıda alışverişi yaptığınızda üç poşet dolusu yiyecek alıp bir tanesini hemen çöpe atıyor musunuz?

İstatistiksel olarak, günümüzde gıdalara olan şey tam olarak budur. İnsan tüketimi için üretilen tüm gıdaların üçte biri atık haline gelmektedir. Yiyecekleri israf ettiğimizde, insan beslenmesine harcanan toprak, su ve yakıt kullanımı gibi gıdanın üretilmesine ve taşınmasına harcanan tüm kaynakları da amacını gerçekleştiremediği için boşa harcıyoruz. Yiyecekler çöpe gittiğinde, aynı zamanda sera gazı salınımına da yol açıyor. 

En fazla sera gazı üreten dünyadaki üçüncü ülke

Dünyada insan tüketimi için üretilen gıdanın yaklaşık üçte biri kaybolmakta veya israf edilmektedir. Gıda israfı tek başına, küresel sera gazı salınımının yaklaşık yüzde 8-10'unu oluşturuyor. Gıda israfı bir ülke olarak kabul edilirse, sera gazı salınımında Çin ve ABD’den sonra dünyanın en büyük üçüncü ülkesi konumunda olurdu. Son verilere göre, dünyada yaklaşık 931 milyon ton gıda atığı üretiliyor. Bunun yüzde 61’i hanelerden, yüzde 26’sı yemek servisi yapan yerlerden ve yüzde 13’ü de perakende sektöründeki kullanımlarla meydana geliyor.    

Avrupa’daki gıda atığının değeri 143 Milyar Euro 

Avrupa’da ise yılda yaklaşık 88 milyon ton gıda atığı üretiliyor. Bu kişi başı 174 kilogram atık veya 143 Milyar Euro’ya ya da 170 milyon ton CO2’ye eşit anlamına geliyor. Tahminler, Avrupa ülkelerinde her yıl üretilen 88 milyon ton gıda atığının yüzde 10'unun bir şekilde tarih etiketlemesiyle bağlantılı olduğunu gösteriyor. Tüketicilerin yüzde 53’ü ‘tavsiye edilen tüketim tarihi’, yüzde 60’ı ‘son kullanma tarihi’ etiketinin anlamını bilmiyor. 

‘Gıdanı Koru, Sofrana Sahip Çık’

Gıda kaybı ve israfını azaltmaya yönelik Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından başlatılan kampanya, gıda kaybı ve israfının azaltılmasındaki yararları ile ilgili tüketicinin bilgisinin arttırılması ve israfı önleyici davranışların benimsenerek, tüketicinin gıdayı tüketme alışkanlıklarında uzun soluklu değişim hedefliyor.  

Benzer şekilde, AB'nin Tarladan Çatala Stratejisi’nin önemli bir parçası gıda kaybı ve israfının azaltılmasını hedefliyor ve 2023 yılına kadar AB genelinde gıda israfını azaltmak için yasal olarak bağlayıcı hedefler belirleniyor. Buna göre; tedarik zinciri ne kadar uzunsa gıda kaybı da daha fazla oluyor ve bu da daha fazla karbon yoğunluğu anlamına geliyor. Örneğin; marketten satın alabileceğimiz domates sosu üretimine doğrudan tarladan toplanan bir domatese harcanan kaynaktan daha fazla kaynak harcanıyor. Domates sosunu boşa harcarsak, tedarik zinciri boyunca kullanılan ek kaynakları da boşa harcamış oluruz. Bunun yanı sıra farklı gıdaların farklı çevresel etkileri bulunuyor. Örneğin, israf edilen ve kaybedilen et hacmi, tahıl ve sebze gibi gıdalara göre çok yüksek değildir. Bununla birlikte, etin üretilmesi için çok daha fazla kaynak gerekir, bu nedenle etin israf edilmesinin iklim değişikliği üzerinde yine de önemli bir etkisi vardır. Toplam gıda atığı ve kaybının karbon ayak izinin 20'sine katkıda bulunduğu tahmin edilmektedir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Fundación MAPFRE Sosyal Sorumluluk Ödülleri Sahiplerini Buldu

Fundación MAPFRE Sosyal Sorumluluk Ödülleri sahiplerini buldu. Ünlü İspanyol sanatçı Rafael Martos, “José Manuel Martínez ‘Martínez Yaşam Boyu Başarı Ödülü”nün sahibi oldu. 120 bin euro değerindeki ödüller, 6 Ekim Çarşamba günü, Casino de Madrid'de, İspanya Kraliçesi Sofia'nın da katılacağı ödül töreninde sahiplerine takdim edilecek.

Fundación MAPFRE’nin; toplum yararına önemli bilimsel, kültürel ve sosyal faaliyetlerde bulunmuş kişi ve kurumları onurlandırarak bağlılık, cömertlik ve dayanışmayı teşvik etme amacıyla düzenlediği Sosyal Sorumluluk Ödülleri’nin kazananları açıklandı. Bu yıl ödüle Avrupa, ABD, Latin Amerika, Afrika ve Asya'dan toplam 1219 başvuru yapıldı. Ünlü İspanyol sanatçı Rafael Martos, José Manuel Martínez ‘Martínez Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nün sahibi oldu. Grupo Social ONCE “En İyi Sosyal Sorumluluk Organizasyonu”, Fundación Juanfe “En İyi Sosyal Etki Projesi”, hukuk ve sigorta uzmanı Abel Veiga da “Julio Castelo Matrán Uluslararası Sigorta Ödülü”ne layık görüldü.

 

78 yaşındaki ünlü İspanyol sanatçıya yaşam boyu başarı ödülü

Jüri, 326 altın plak, 49 platin plak sahibi 78 yaşındaki İspanyol Şarkıcı Rafael Martos’u, José Manuel Martínez “Martínez Yaşam Boyu Başarı Ödülü” ile ödüllendirdi. Sanatçı bu ödüle uzun ve dinamik müzik yolculuğunun yanı sıra hayırseverliği ile de layık görüldü. Father Ángel ve Messengers of Peace Vakfı ile iş birliği yaparak evsizlere yardım eden programlara desteğini sunan Rafael Martos, üçüncü dünya ülkelerindeki çocukların yeterli gıdaya ulaşabilmesi için de UNICEF ve İspanyol Gıda Bankaları Federasyonu (FESBAL) ile çalışmalara katıldı. 

 

Genç annelere yoksulluktan çıkış yolu sağlayan projeye ödül

Sosyal Sorumluluk Ödülleri’nde En İyi Sosyal Etki Projesi ödülü "360° Toplumsal Kalkınma Modeli" projesiyle Fundación Juanfe’ye verildi. Ödüllü proje, temel sosyal haklardan yoksun genç annelerin kendilerine yetebilen kadınlara dönüşmesine yardımcı olan çeşitli projelerden oluşuyor. Projeler, genç kadınlara yalnızca kendileri için değil, aileleri için de yoksulluktan çıkış yolu sağlayarak, yeni fırsatlarla onları toplumla bütünleştirmeyi hedefliyor. 

 

Genç annelere ve çocuklarına yardımcı olmak için 20 yıl önce Fundación Juanfe'yi kuran Catalina Escobar, çalışmalarına her beş anneden birinin 15 – 19 yaş arasında olduğu Kolombiya'da başladı. Bugüne dek İspanya, Panama ve Şili gibi farklı ülkelerde çalışmalarını başarıyla yürüten sosyal kuruluş, henüz reşit olmayan 2.000 kişiye yardımcı oldu ve 2.500 genç annenin iş bulabilmesini sağladı.

  

Dayanışma temelli yeni iş modeli ile engelli bireylere iş imkânı sunuyor

En İyi Sosyal Sorumluluk Organizasyonu ödülünü alan Grupo Social ONCE, faaliyete başladığı 1938 senesinden beri hem İspanya'da hem de diğer Avrupa ve Latin Amerika ülkelerinde engelli bireylerin yaşamını daha kolay ve bağımsız olarak sürdürebilmesi için önemli çalışmalar yapıyor. İspanya'daki en saygın şirketlerden biri olan organizasyon, milyonlarca engelli bireye iş ve ekonomik bağımsızlık imkânı sunarak başarılı ve dayanışma temelli bir iş modeli geliştirdi. Şu anda 58'i engelli bireylerden oluşan 71.000'den fazla çalışanı istihdam eden Grupo Social ONCE; son on yılda, ana gelir kaynağı olan piyango ürünlerinin rağbet görmesiyle ayda 600’den fazla kişiye istihdam yaratıyor.

 

Abel Veiga’ya Julio Castelo Matrán Uluslararası Sigorta Ödülü

Fundación MAPFRE, Julio Castelo Matrán Uluslararası Sigorta Ödülü’nü "Sigorta ve teknoloji: Dijitalleşmenin sigorta sözleşmeleri üzerindeki etkisi" adlı çalışmasıyla Abel Veiga'ya verdi. Comillas Pontifical Üniversitesi'nde Sigorta Hukuku ve Ticaret Hukuku Profesörü Dr. Abel Veiga, yeni teknolojilerin, yüksek rekabet ortamının da etkisiyle sigorta sözleşmelerinde nasıl bir değişim yarattığına dikkat çekiyor. Veiga aynı zamanda başta finans şirketleri olmak üzere şirketlerin yenilikçi yöntemler kullanarak ve daha fazla tüketici ihtiyaçlarına odaklanarak yarattıkları yeni düzene, sigorta sektörünün de yeni düzenlemeler ile birlikte uyum sağlaması gerektiğine işaret ediyor.

 

120 bin euro değerindeki ödüller, 6 Ekim Çarşamba günü, Casino de Madrid'de, İspanya Kraliçesi Sofia'nın da katılacağı ödül töreninde sahiplerine takdim edilecek.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Muğla’nın sigortacılık haritası açıklandı

150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, Muğla’nın sigortacılık haritasını açıkladı. Generali Sigorta verilerine göre Muğla’da sigorta hizmeti alanların 63’ü 35-60 yaş aralığındaki bireylerden oluşurken, genel yaş ortalaması 51 olarak istatistiklere yansıdı. Muğlalıların en çok tercih ettiği sigortacılık ürün ve hizmetleri ise sırasıyla zorunlu deprem sigortası (DASK), kasko sigortası ve konut sigortası oldu.

42 ile DASK ilk sırada

Generali verilerine göre, Muğlalıların en çok tercih ettiği sigortacılık ürün ve hizmeti, 42’lik oranla zorunlu deprem sigortası (DASK), ikinci sırada 28 ile kasko sigortası, üçüncü sırada ise 8’lik oranla konut sigortası yer aldı.

Kadınların oranı 35

Muğlalıların çağrı merkezi, web sitesi ve acente kanalı üzerinden sigortacılık ürünlerini alma yüzdelerine göz atıldığında, 35 kadın ve 65 erkek dağılımı istatistiklere yansıdı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

1915Çanakkale Köprüsü ENR Dünya İnşaat Sektörü Dergisinin Kapağında

Tamamlandığında dünyanın en uzun orta açıklıklı asma köprüsü unvanının sahibi olacak 1915Çanakkale Köprüsü, inşasında kullanılan ileri teknolojiler ve üstün teknik özellikleriyle dünya basınının da gündeminde yer alıyor. Dünya çapında bir mega proje olan 1915Çanakkale Köprüsü ve Otoyolu, inşaat sektörünün lider yayını Engineering News-Record (ENR) dergisinin 27 Eylül-4 Ekim 2021 tarihli yeni sayısında 10 sayfalık özel bir bölüm ile yer aldı. 

T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) tarafından Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle ihale edilen, inşaat çalışmaları DL E&C, Limak, SK ecoplant ve Yapı Merkezi ortaklığı tarafından yürütülen 1915Çanakkale Köprüsü ve Otoyolu Projesi, uluslararası alanda da takdir görüyor. 

Otoyol sathını oluşturacak 87 tabliyeden 81’inin montajı geçtiğimiz günlerde tamamlanan 1915Çanakkale Köprüsü, inşaatı sırasında kullanılan ileri teknolojiler ve üstün teknik özellikleriyle, uluslararası inşaat sektörünün referans yayınlarından Engineering News-Record’da özel bir bölüm ile yer aldı. 

Türk şirketlerinin de ön sıralarda yer aldığı ve her sene yayınlanan Dünyanın En Büyük Uluslararası Müteahhitleri listesi ile tanınan Engineering News-Record’un (ENR) son sayısına damga vuran 1915Çanakkale Köprüsü için 10 sayfalık özel bir bölüm hazırlandı. Köprü hakkındaki kapsamlı haberi hazırlamak için derginin kıdemli editörü Aileen Cho, Los Angeles’tan Çanakkale’ye gelerek yetkililerden bilgi aldı ve Proje sahalarını yerinde ziyaret etti. 

Türkiye’nin batısında otoyol entegrasyonunu tamamlayacak ve İstanbul Boğazı geçişine yeni bir alternatif oluşturacak Proje, dünyada inşaat sektörüne örnek olmaya devam ediyor. Sektörün saygın yayınlarından ENR’da geniş yer bulan Projede her geçen gün sona yaklaşılıyor. 18 Mart 2022’de açılması planlanan 1915Çanakkale Köprüsü ve Otoyolu Projesi’nde, otoyol tabliyelerinin montajı da büyük ölçüde tamamlandı. 

Geçtiğimiz günlerde, ENR’ın 2021 yılı Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi sıralamasında 1915Çanakkale Köprüsü ve Otoyolu Projesi’nin ortak yüklenicileri Limak 56. sırada ve Yapı Merkezi 68. sırada, Projenin Güney Koreli ortakları DL E&C 83. sırada ve SK ecoplant ise 62. sırada yer almıştı. 

1915Çanakkale Köprüsü Hakkında

  • Tamamlandığında 2023 metre orta açıklığı ile dünyanın en uzun orta açıklıklı asma köprüsü olacak olan 1915Çanakkale Köprüsü, 334 metrelik tepe noktası yüksekliği ile de dünyanın en yüksek kuleli asma köprüsü unvanına sahip olacak.
  • Köprünün ayakları arasındaki 2023 metrelik orta açıklık, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Kuruluş Yılı’nı sembolize edecek.
  • Deniz seviyesinden itibaren 318 metre kule yüksekliği ise Türk milletinin bağımsızlığını kazanmasındaki en önemli tarihlerden biri olan 18 Mart Çanakkale Zaferi’ni sembolize edecek.
  • 1915Çanakkale Köprüsü’nün toplam uzunluğu 2023 metre orta açıklık, 770’er metre yan açıklıklar ile 365 ve 680 metrelik yaklaşım viyadükleriyle beraber 4608 metre olacak.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

7. Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı, ‘Dijital Çağda Kız Çocuklarının Liderliği’ konusunu ele alıyor

UNICEF, UNFPA, UN Women ve Aydın Doğan Vakfı iş birliğinde 11 Ekim’de çevrimiçi olarak gerçekleştirilecek olan 7. Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı’nda,  

‘Artık Zamanı Geldi! Dijital Çağda Kız Çocuklarının Liderliği' teması kapsamında kalıp yargılarla mücadele etme, dijital çağda kız ve oğlan çocukları ile kadınlar ve erkekler için daha eşitlikçi bir dünya oluşturulması için hak taleplerinde bulunma gibi, kız çocuklarının ve genç kadınların küresel ve bölgesel ihtiyaçları ele alınacak.

 

UNICEF, UNFPA, UN Women ve Aydın Doğan Vakfı iş birliğiyle 2015 yılından bu yana düzenlenen ve kız çocuklarının tüm potansiyellerine ulaşmalarının önündeki engellere dikkat çekmeyi amaçlayan 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı, bu yıl pandemi koşulları nedeniyle yüz yüze ve çevrimiçi karma şekilde gerçekleşecek ve Youtube'dan canlı olarak yayınlanacak. 2021 yılına özel kapsamı genişletilerek kız çocuklarının ve genç kadınların küresel ve bölgesel ihtiyaçlarının ele alınacağı konferansta, aynı zamanda Avrupa ve Orta Asya (AOA) Bölgesi’nde bu alanda yapılan çalışmaların güçlendirilmesi de amaçlanıyor. Aralarında bölgesel, ulusal ve uluslararası uzmanlar, alanlarında tanınmış isimler ve gençlerin de bulunduğu katılımcılar, günümüz kız çocuklarının dijital çağa öncülük etmesine yönelik potansiyele, motivasyon düzeyine ve becerilere dikkat çekecekler. Konferans bugünün genç kadınlarının ve kız çocuklarının güçlenmesini ve liderlik etmesini sağlamak için dijital etkileşim ve eğitim çağında sürece nasıl katıldıkları, kalıp yargılara karşı nasıl mücadele ettikleri ve haklarını nasıl savundukları konularına odaklanacak. Konferansın ana konuşmacısı UNICEF Avrupa ve Orta Asya Bölge Direktörü Afshan Khan olacak.

 

Vuslat Doğan Sabancı: “Kız çocuklarının dijital dünyada liderlik etmesi sürecini desteklemeliyiz”

 

Aydın Doğan Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Vekili Vuslat Doğan Sabancı, genç kızların eğitiminin Vakfın ana misyonu olduğunu, kız çocuklarının güçlendiği, her konuda liderlik ettiği geldiği bir dünyayı hedeflediklerini belirterek, "Sarf edilen çabalar sayesinde kadınların ve kız çocuklarının haklarını koruma ve destekleme konusunda birçok ilerleme kaydediliyor. Ancak tüm olumlu gelişmelere rağmen dünyanın pek çok yerinde kız çocuklarına yönelik eşitsizlikler varlığını sürdürüyor. Kız çocuklarının hâlâ bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında yeteri kadar temsil edilemediğine tanık oluyoruz. Dünya genelinde internet kullanımında yüzde 17'lik bir cinsiyet farkı olduğunu biliyoruz. Çoğu iş yakında ileri teknoloji becerileri gerektirecek ve Türkiye de dahil olmak üzere dünya çapındaki ülkeler daha fazla dijital yeteneğe ihtiyaç duyacak. Ancak bugün yaşanan dijital eşitsizlik, genç kızlar ve kadınlar açısından giderek daha fazla dijital beceri ve bilgi talep eden işgücü piyasasına erişimin önünde ciddi bir sorun oluşturuyor. Bu boşluğu gidermenin anahtarı, bilim ve Bilgi Teknolojileri ile ilgili konuları takip eden genç kızlara karşı yaygın önyargıları ortadan kaldırmaktır. Kimsenin geride kalmamasını sağlamak için kızlarımızı daha fazla fırsata sahip olabilecekleri becerilerle donatmalıyız. Ayrıca bu çok önemli konuyu gündemde tutmak için de tüm gücümüzü kullanmalıyız. Kız çocuklarının dijital dünyada liderlik etmesi sürecini desteklemeliyiz. Tüm bu olumsuzluklara karşın umutsuzluğa kapılmıyoruz ve bunun bir maraton olduğunu hep aklımızda tutuyoruz. Kız çocuklarının gücünün farkındayız ve pandemi gibi olağanüstü dönemde bile güçlenerek, dijital çağda lider olabilmeleri için onları desteklemeyi sürdürüyoruz" şeklinde konuştu.

 

UNICEF Türkiye Temsilcisi Regina De Dominicis ise şunları söyledi: “Pek çok küresel zorluğa rağmen, kız çocukları ayakları üzerinde duruyor ve değişimi talep ediyorlar. Dünyanın her yerinden kız çocukları, eğitim haklarını savunmak, şiddete karşı seslerinin yükseltmek, küresel ve sosyal adalet için mücadele etmek gibi birçok alanın güçlü savunucuları ve toplumları için değişimin öncüleri oluyorlar. Katılım fırsatları, ortamları ve becerileri sunulduğunda, günümüz dünyasının 600 milyon ergen yaştaki kız çocuğu, bugüne kadar dünyanın gördüğü en büyük kadın lider grubu, girişimci ve yenilikçi kuşak haline gelebilir. Şimdi, kız çocuklarının gelişimlerine yönelik yatırımları sürdürmenin ve onların dijital çağın getirdiği fırsatlardan yararlanabilmelerini sağlamanın tam zamanı. Bilimsel ve teknolojik çözümlerin hızla ilerlediği, toplumları ve ekonomileri dönüştürdüğü bir dönemde, dünyada var olan yeteneğin yarısını dışlamayı göze almamız mümkün değil. Şimdi, mümkün olan her durumda, kamu ve özel sektör, sivil toplum ve gençlerle birlikte, ortaklık içinde çalışmanın zamanı. UNICEF olarak girişimci ve yenilikçi liderlere dönüşürken kız çocukları için ve onlarla birlikte çalışmaktan gurur duyuyoruz.” 

 

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye Temsilcisi Hassan Mohtashami, “UNFPA olarak, gençlerin tam potansiyellerini gerçekleştirebilmeleri ve özellikle cinsel sağlık ve üreme sağlığı ve hakları konusunda daha iyi bir dünya inşa edebilmeleri için, kızların güçlendirilmesini ve dijital dünyadaki liderliklerini desteklemeyi savunuyoruz. Bunun yanında, siber zorbalık ve dijital şiddete karşı kendi becerilerinin farkında olan ve kendi bedeni üzerinde karar verme hakkına sahip çıkmayı öğrenen bir kız çocuğunun, sadece kendi hayatının lideri olmakla kalmayıp, daha özgür, eşit ve güvenli bir dünyaya katkı sunacağını da biliyoruz. Dijital çağda da kimseyi geride bırakmadan, toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.

 

Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) Ülke Direktörü Asya Varbanova, “Bilişim ve iletişim teknolojileri (BİT), eğitim ve öğretimden bilgi ve hizmetlere erişime, insana yakışır işten sosyal bağların korunmasına 21. yüzyılda yaşamlarımızın çok önemli bir parçası. Kız çocuklarının bu teknolojilere erişimi, bu teknolojilerden tam anlamıyla faydalanabilmeleri ve bu teknolojiler üzerindeki tam kontrolü, geride bırakılmamalarında önemli rol oynuyor. Kadınlar ve kız çocuklarının dijital teknoloji ve fırsatlara eşit erişimini sağlamak için gençlerin, sivil toplumun, hükümetlerin ve özel sektörün de dahil olduğu çok paydaşlı ve kapsayıcı çözümlere ihtiyacımız var. Böylece yenilikçi teknolojilerin tasarlanmasında kadınlar ve kız çocuklarının liderliğinin önünü açabiliriz” ifadelerini kullandı.

 

Gençler ve paydaşlar hem yüz yüze hem çevrimiçi buluşacak

Pandemi koşulları nedeniyle yüz yüze ve çevrimiçi olarak karma şekilde gerçekleşecek Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı kapsamında, gençler ve paydaşlar 16.00'da başlayacak ve 18.30'a kadar sürecek bir dizi etkinlikte bir araya gelecek. Konferansta genç temsilcilerin, ünlü isimlerin ve uzmanların yer alacağı paneller, gençler tarafından hazırlanan gençlik bildirisi, bölgeden tanınmış isimlerin ve uzmanların ve mesajlarını içeren videolar yer alacak. İlk panelde “Dijital Çağda Kız Çocuklarının Güçlenmesi: Fırsatlar ve Zorluklar” ele alınacak, ikinci panelde ise “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Geliştirmeye yönelik Dijital Alan ve Beceriler” konusu derinlemesine irdelenecek.   

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kia’da sonbahar kampanyalarla devam ediyor

Kia, ekim ayına özel fırsatlarla Sportage dizel otomatik ve Black Edition versiyolarında 150 bin TL’ye 12 ay yüzde 0,99 faiz avantajı sağlarken; Stonic, Picanto, Rio modellerini 50 bin TL’ye 12 ay yüzde 0,99 faiz ile satışa sunuyor.

 

Anadolu Grubu şirketlerinden Çelik Motor’un markası Kia, otomobilseverleri sonbahar kampanyalarıyla desteklemeye devam ediyor. Kampanya kapsamında Sportage, Stonic, Rio ve Picanto modelleri uygun faiz fırsatları ile yeni bir Kia sahibi olmak isteyenleri bekliyor. 

 

Sportage, Black Edition modeliyle ekim ayının gözdesi

 

Kia’nın performans, konfor ve yakıt tasarrufunu bir arada sunan C sınıfının iddialı SUV modeli Sportage, dizel otomatik ve sınırlı sayıda üretilen Black Edition versiyonuyla birlikte iddiasını artırıyor. Dizel otomatik Sportage ve baştan sona siyah detayların hakim olduğu Black Edition versiyonları ekim ayı sonuna kadar 150 bin TL’ye 12 ay boyunca yüzde 0,99 faiz fırsatıyla Kia yetkili satıcılarında SUV severleri bekliyor.

 

Şehrin güçlü üçlüsü: Stonic, Picanto ve Rio

 

Kia’nın B SUV segmentinde ikonik tasarımıyla dikkat çeken, Reddot ve iF gibi pek çok tasarım ödülünün sahibi olan modeli Stonic ile sportif ve ikonik dış tasarımı, benzersiz karakteriyle A segmentinin iddialı oyuncusu Picanto 50 bin TL’ye 12 ay yüzde 0,99 faiz fırsatı ile satışa sunuluyor.

 

Şehrin renkli yüzü, sınıfının en ferah kabini ve yüksek bagaj kapasitesine sahip modeli Rio da 50 bin TL’ye 12 ay yüzde 0,99 faiz fırsatı ile yeni sahiplerini bekliyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı