Aylık arşivler: Ekim 2021

Buca Kızılay’dan Mardin’e ‘İyilik Köprüsü’

Türk Kızılay Buca Şubesi, yeni projesi ‘İyilik Köprüsü Projesi’ kapsamında ilk ziyaret ve yardımları Mardin’in Midyat ve Nusaybin ilçelerinde gerçekleştirdi.

Buca Kızılay heyeti, Nusaybin Kaymakamı Ercan Kayabaşı’nı ziyaret etti. Buca Kızılay yönetimi ve gönüllülerinden oluşan heyet, yardıma ihtiyacı olan vatandaşlara gıda kartı ve çocuklara oyuncak dağıtımı yaptı.

Türk Kızılay Buca Şube Başkanı Kamuran Temel, “Yeni kurulan bir şube olarak bu iyilik hareketinde üzerimize düşeni fazlasıyla yapma gayreti içerisindeyiz. “İyilik Köprüsü Projesi” kapsamında Türk Kızılayı Buca Şube Başkanlığı olarak çıkmış olduğumuz ilk durak olan Mardin şehrimizde bizleri misafir eden Nusaybin Kaymakamımız Ercan Kayabaşı’na, Türk Kızılay Nusaybin Şube Başkanımız İlameddin Ay ve değerli yönetimine, Türk Kızılay Midyat Şube Başkanı Murat Aykat’a, değerli Mardinli esnaf ve vatandaşlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi.

 

Türk Kızılay Nusaybin Şube Başkanı İlamettin Ay, “İyilik köprüsü projesiyle yola çıkan Buca Kızılay Şube Başkanımız Kamuran Temel Bey, Buca Kızılay yönetimi ve gönüllü arkadaşlarla ilçemizde yardıma ihtiyacı olan ailelere gıda kartı ve geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza oyuncak dağıtımını gerçekleştirdik” şeklinde konuştu. Ay, Buca Şube Başkanı Temel’e, yönetimine ve yardıma katılan tüm gönüllülere teşekkür etti.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

HARIBO’dan Manavgat’taki Orman Yangınından Zarar Gören Arıcılara Destek

Türkiye’nin lider yumuşak şeker markası HARIBO; ülkemizde geçtiğimiz aylarda art arda meydana gelen, bölge halkını derinden etkileyen ve doğal yaşamı tehdit eden orman yangınlarının yaralarını sarmak üzere Ahbap Derneği öncülüğünde başlatılan yardım kampanyasına dahil oldu. HARIBO, Manavgat bölgesindeki arıcılık faaliyetlerinin yeniden başlamasına ve bu faaliyetlerin sürdürülebilir olmasına katkı sağlamak amacıyla bağışta bulundu.

 

Türkiye’nin lider yumuşak şeker markası olan HARIBO, temmuz ayında Antalya'nın Manavgat ilçesinde meydana gelen orman yangınlarında zarar gören arıcılara destek oldu. Toplumda dayanışma bilincinin güçlendirilmesi adına çalışan, ihtiyaç sahibi kişilere ayni ve nakdi olmak üzere her türlü yardımda bulunmayı kendine görev edinen Ahbap Derneği öncülüğünde başlatılan yardım kampanyasına nakdi bağışta bulundu.

Ahbap Derneği çatısı altında gerçekleştirilen yardım kampanyasına yapılan bağışla ilgili açıklamada bulunan HARIBO Türkiye: ‘’Orman yangınlarının başladığı ilk günden beri konunun takipçisiyiz. Ülkemizi kısa sürede etkisi altına alan ve büyük bir tahribat bırakan yangın felaketlerinin ardından bölgedeki yaraların sarılmasında bir rolümüz olsun istedik. Ahbap Derneği’ne bağışta bulunarak bölgedeki arıcılık faaliyetlerinin devam etmesi için destek olduk. Böyle bir felaketin bir daha yaşanmamasını umut ediyor, çalışmaları için Ahbap Derneği’ne teşekkür ediyoruz” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Selçuk Bayraktar, Aziz Sancar’la yasadığı o anı anlattı: ‘Sana sarılmak istiyorum’ dedi.

Selçuk Bayraktar, Aziz Sancar'la yasadığı o anı anlattı: 'Sana sarılmak istiyorum' dedi.

 

Baykar CTO'su Selçuk Bayraktar, 24 TV'de yayımlanan Arafta Sorular'da, Star yazarı Esra Elönü'nün sorularını cevapladı. TEKNOFEST'te Nobel ödüllü Türk bilim insanı Aziz Sancar ile sahnede yaşadığı anları anlatan Bayraktar, 'Bir anda döndü dedi ki 'Sana sarılmak istiyorum.' Ben de şaşırdım. Ben de hemen sarıldım hemen elini öptüm hocamız çünkü. Hatta sonra hocamızı uğurladık dedik ki hatta önemli bir iş yapıyorsunuz ki ne kadar önemli olduğunu göstermek için de sana sarılmak istedim dedi. Allah razı olsun seni öz kardeşim gibi sevdim dedi.' ifadelerini kullandı.

 

24 TV'de yayımlanan Arafta Sorular'ın bu haftaki konuğu, Türkiye'nin gururu olan İHA'ların üreticisi Baykar CTO'su Selçuk Bayraktar oldu. Bayraktar, Star yazarı Esra Elönü moderatörlüğünde, Arafta Soruları cevapladı.

 

Geçtiğimiz günlerde Nobel ödüllü Türk bilim insanı Aziz Sancar'ında katıldığı TEKNOFEST gününe dair notları paylaşan Bayraktar, "Aziz hocamızın TEKNOFEST'e gelmesi, gençlere örnek olması, böylesine yaşayan bir gururumuzun biz hayattayken aynı organizasyonda aynı çatı altında buluşabilmesi bizler için bir lütuf olarak gördük. Öncelikle davet ettik ben seve seve gelirim dedi. Ben daha önce tanışmıyordum. TÜBİTAK Başkanımız çağırdı. Orada bulunan bilim insanlarımıza bir konferans verdi. Fatih'in de dediği gibi İstanbul ya sen beni alırsın ya ben seni anlayışıyla Türk-İslam alemiyle bağlarınızı kuvvetli tutun gibi nasihatleri oldu." şeklinde konuştu.

 

Aziz Sancar'ın katıldığı konferansta gençlere çok güzel nasihatler verdiğini dile getiren Bayraktar şu ifadeleri kullandı:

 

Sonra biz beraber alanı gezdik. Dünyada ilk kez hem insanlı hem insansız hava araçları gösteri yaptı. Orada gezerken büyük ilgi vardı hocamıza da sonra yarışma çadırlarına gittik. Hocamız adeta bir futbol şampiyonasında insanlar sevinirler ya TEKNOFEST'in böyle bir ortamı var. Gezdik sahneye çıktık, orada bir basın mülakatı oldu. Sonra herkes çok heyecanlı coşkulu hocamızdan dolayı. Biraz pandemiden dolayı hocamızın da yaşı var dikkat ediyoruz. Bir anda döndü dedi ki 'Sana sarılmak istiyorum.' Ben de şaşırdım. Ben de hemen sarıldım hemen elini öptüm hocamız çünkü. Hatta sonra hocamızı uğurladık dedik ki hatta önemli bir iş yapıyorsunuz ki ne kadar önemli olduğunu göstermek için de sana sarılmak istedim dedi. Allah razı olsun seni öz kardeşim gibi sevdim dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Şirketlerin Dikkatli Olması Gereken 10 Siber Güvenlik Boşluğu

Yapılan son araştırmalar, yaşanan veri ihlallerinin şirketlere ortalama maliyetinin 4,24 milyon dolara çıkarak son 17 yıldaki en yüksek seviyeyi gördüğünü raporluyor. Farklı sektörlere yönelik düzenlenen siber saldırılar nedeniyle maliyetlerin de arttığına dikkat çeken Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, para ve veri kaybetmek istemeyen şirketler için en sık karşılaşılan 10 siber güvenlik boşluğunu sıralıyor.

 

IBM tarafından yayımlanan Veri İhlali Raporu 2021 Maliyeti araştırma sonuçları, kurumların veri ihlalleri nedeniyle ciddi zararlar gördüğünü ortaya çıkardı. Veri ihlallerinin kurumlara ortalama maliyetinin 4,24 milyon dolar olduğunu vurgulayan araştırmada en yüksek ortalama maliyete sahip sektörlerin başında sağlık, finans ve teknoloji geldi. Meydana gelen ihlaller ve siber saldırılar karşısında kurumların yeterli siber güvenlik önlemlerine sahip olmadığını aktaran Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, veri ve para kaybı yaşamak istemeyen kurumlar için dikkat edilmesi gereken 10 güvenlik boşluğunu paylaşıyor.

 

En Yüksek Maliyete Sahip Sektörlerin Başında Sağlık ve Finans Geliyor!

 

Kişisel verileri korumanın son derece önemli olduğu iş dünyasını hedefleyen veri ihlalleri korku yaratmaya devam ediyor. Öyle ki birçok şirket saldırılar karşısında bir hayli kayıp yaşıyor. En yüksek ortalama maliyete sahip ilk beş sektörün arasında 9,23 milyon dolar maliyetle sağlık, 5,72 milyon dolar maliyetle finans, 4,88 milyon dolar maliyetle teknoloji ve 4,65 milyon dolar maliyetle enerjinin bulunduğunu aktaran Serap Günal, kurumların gerekli siber önlemlerini almadığı takdirde para kaybının yanında itibar kaybı yaşayabileceğinin altını çiziyor.

 

Şirketlerin Dikkat Etmesi Gereken 10 Siber Güvenlik Boşluğu

 

Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, şirketlerin veri kaybı ve para kaybı yaşamamaları için dikkat etmeleri gereken 10 siber güvenlik boşluğunu paylaşıyor.

 

1. Hazırlıksızlık yakalanmak. Bölgedeki ve dünyadaki siber olayların sıklığındaki ve karmaşıklığındaki artışla birlikte, şirketlerin artık siber saldırılara karşı hazırlıksız olmamaları gerekiyor.

 

2. Bilinmeyen tehditlerin varlığı. Şirketlerin, tehditlerin varlıklarını bilmeleri gelecekte yaşanabilecek krizlere karşı güçlü savunmaya sahip olmalarına yardımcı olabiliyor.

 

3. Aktif tehdit avcılığının bulunmaması. Şirketlerin, siber girişimleri ve saldırıları gerçekleşmeden durdurmaları için aktif tehdit avcılığı yapmaları önem arz ediyor.

 

4. İzleme eksikliğinin olması. Olası tehditlerin erken tespit edilmesini sağlamak için şirketlerin doğru izleme çözümlerine sahip olduklarından emin olmaları, güçlü bir savunma yapmalarını kolaylaştırıyor.

 

5. Kötüye kullanım. Savunma süreçlerinin çalışanlarla ilişkiyi içermesinden dolayı, sahtekarlığa ve kötüye kullanıma karşı savunmasız olacağını şirketlerin hatırlatması gerekiyor.

 

6. Geniş kapsamlı savunma eksikliği. Uzaktan çalışma sisteminde şirkette uygulanan herhangi bir siber güvenlik önleminin ofisin ötesine genişletilmesi önemli bir savunma adımını oluşturuyor.

 

7. Üçüncü taraf tedarikçi risklerinin dikkate alınmaması. Şirketlerin, saldırganların şirket ağına erişmek için boşluklardan yararlanamamasını sağlamak adına iş ortaklarının da güvenlik düzeylerini gözden geçirmesi ve değerlendirmesi son derece önemlidir.

 

8. Kriz yönetiminin bulunmaması. Olaylar ya da saldırılar meydana geldiğinde, şirketlerin krizi doğru yönetmesi gerekiyor. Çalışanların rollerinden ve sorumluluklarından haberdar olmasını sağlamak için ayrıntılı bir kriz müdahale planı hazırlanmalıdır.

 

9. IoT cihazlarının güvenliğine dikkat edilmemesi. IoT cihazlar da o güvenliksiz kapılardan bir tanesidir. Şirketlerin siber güvenlikleri için IoT cihazlarının savunmalarını da güçlendirmesi gerekiyor.

 

10. Çalışanların eğitimine yeterli önemin verilmemesi. Çalışanlar, kurumların hem en zayıf halkası hem de en güçlü savunması olabiliyor. Bu nedenle şirketlerin, çalışanlara siber güvenlik eğitimleri vermesi önem arz ediyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

CLPA Küresel Üyelik Ağıyla Otomasyonun Geleceğine Rehberlik Ediyor

Endüstriyel haberleşme alanında faaliyet gösteren Japonya merkezli CLPA (CC-Link Partner Association), başta Asya kıtası olmak üzere dünya çapında 11 farklı bölgede bulunan faaliyet merkezleriyle otomasyon sistemlerindeki siber değişime öncülük ediyor. 133 üyeyle başladığı yolculuğuna 3 bin 900’ü aşkın şirketle devam eden CLPA, yüzde 80’ini yurt dışındaki şirketlerin oluşturduğu güçlü ortaklık sistemiyle endüstriyel haberleşme sistemlerinin gelişmesinde global bir oyuncu olarak konumlanıyor. İmza attığı teknolojilerle fabrikaları ve üretim hatlarını 21. yüzyılın dijital dinamiklerine entegre eden CLPA, küresel üyelik ağıyla da şirketlere danışmanlık sağlayarak otomasyon yolculuklarına rehberlik ediyor. 

 

Endüstrinin gelişimine paralel olarak cihazlar ve makineler arası iletişimin hızı ve niteliği giderek artarken değişen ve kişiselleşen beklentilere cevap verebilmek de aynı oranda önem kazanıyor. Bu noktada fabrikaların tüm katmanlarında kullanılabilmesi, mesafeden bağımsız veri iletişiminin belirli protokoller dahilinde yapılması ve seri üretimin standardize edilmesi için uygulanan endüstriyel haberleşme sistemleri küresel rekabet için gerekli argümanları sağlıyor. Uyumlu ürünler geliştirmenin yanı sıra verdiği teknik ve pazarlama desteğiyle de üye şirketler için birçok avantaj sunan Japonya merkezli CLPA (CC-Link Partner Association), endüstriyel CC-Link ağ teknolojisini dünyanın her noktasına ulaştırmayı hedefliyor.

 

Dünya çapında 11 merkezle yerel üyelerin potansiyelini açığa çıkartıyor

CLPA, tüm üye şirketlerin kapasitelerini birleştirmek ve CC-Link teknolojisinin gelişimini sağlamak amacıyla çalışmalarını Japonya merkezli olmak üzere 11 yerel ofis üzerinden sürdürüyor. CLPA'nın 11 ofisi Japonya, Kore, Tayvan, Kuzey Amerika, Avrupa, Çin, ASEAN, Hindistan, Türkiye, Meksika ve Tayland'da bulunuyor. Her ofis, bu bölgelerde faaliyet gösteren cihaz, makine üreticileri ve son kullanıcılar tarafından CLPA ağlarının benimsenmesini artırmak için çalışıyor.

 

Sektörle ilgili tüm gelişmeler, fuar ve yazılı materyallerle üyelere ulaştırılıyor

Üye şirketlerin gelişimini desteklemek için birçok yatırımı hayata geçiren kuruluş, sektörle ilgili tüm gelişmeleri aktarabilmek için konvansiyonel ve interaktif çözümler sunuyor. Çeşitli fuarlara katılma ve seminerler planlayıp organize etme yoluyla CC-Link kullanımını daha geniş bir boyuta taşımak üzere çalışmalar yapan CLPA, ilgili ürünler özelinde internet üzerinden bilgi akışı da sağlıyor. Üyeler, güncel CC-Link teknik verilerini ve özellik sayfalarını da ücretsiz olarak indirebiliyor. CC-Link uyumlu ürünleri seçmeye yönelik katalogların ve referans materyallerin dağıtılması sürecini üstlenerek en yeni bilgi ve belgeleri üyelerine ulaştıran CLPA, dünya genelinde yayınladığı faaliyet raporuyla da hem şirketin faaliyetlerini hem de endüstriyel otomasyon trendlerini kamuoyuyla paylaşıyor.

 

Üyelere ürün seçiminden ürün geliştirmeye kadar bütünleşik destek sağlıyor

CCLink’in basit entegrasyon protokolünü kullanarak ürünlerin hızlı bir şekilde geliştirilmesini sağlayan CLPA, bu süreci daha da pratik hale getirmek için ücretsiz geliştirme numuneleri ve teknik destek sunuyor. Dünyanın dört bir yanındaki üretim tesislerinden yararlanabilen üyeler, CLPA’nın uzman kadrosu ve entegre hizmet anlayışı ile her süreci kolayca yürütebiliyor. CC-Link Partner Association'a katılan satıcı firma sayısının artmasıyla birlikte CC-Link ailesi uyumlu ürünlerin toplam sayısı artık 2 bin 311 modeli aşarken, sevk edilen toplam cihaz sayısı ise yaklaşık 31 milyona ulaştı.

 

Pazarlama ve tanıtım faaliyetlerinden yararlanmak mümkün 

Rekabetin küresel bir boyuta ulaştığı yeni endüstri çağında üretimi desteklemenin en önemli yolunun etkili şekilde yürütülen pazarlama faaliyetlerinden geçtiğine inanan CLPA, fizibiliteden ürün geliştirmeye kadar her süreçte üye firmaların yanında yer alıyor ve şirketlerin tanıtım faaliyetlerine destek sağlıyor. Ortak şirketler, Elektronik Ortak Ürün Kataloğu da dahil olmak üzere çeşitli CC-Link Ortakları Derneği etkinliklerinde ürünlerinin tanıtılması avantajından ücretsiz olarak yararlanabiliyor.  

 

Asya’ya açılan kapının anahtarı CLPA’da

CLPA; CCLink ürünü geliştirmeye ve daha sonra Asya'ya pazarlanmasına yardımcı olmak için bir dizi faydalı çıktı sağlıyor. Dil ve farklı ticari kültür sorunlarını aşmak için üye firmaların yanında yer alan CLPA, geliştirilen ürünlerin Asya pazarında doğru konumlanması için etkili pazarlama faaliyetleri yürütülmesine katkı sunuyor. Asya’daki yaygın varlığını kullanarak üyelerin pazarlama faaliyetlerine de destek olan CLPA; Asya medyasındaki önemli mecralardaki online ve yazılı reklamlar, web seminerleri, tanıtım gezileri, fuarlar ve diğer etkinliklerle bu faaliyetleri güçlendiriyor. Asya otomasyon pazarı için kilit teknoloji olan CCLink’in konumundan yararlanarak Asya'da işini güçlendirmek isteyen firmalar için tasarlanan CCLink Partner Association’s Gateway to Asia (G2A) programı ise çok büyük Avrupalı CC-Link üyeleri tarafından destekleniyor. Asya’ya açılmak ya da bu pazardaki işlerini büyütmek isteyenler ve Sanayi 4.0’a uyumlu dünya standartlarında akıllı üretime adım atmayı hedefleyen şirketler, detaylı bilgi almak için CLPA Türkiye temsilciliğiyle iletişime geçebilirler.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kaspersky’den İnsan Kaynakları profesyonellerine güvenlik tavsiyeleri

Bazı meslekler, işin türü ne olursa olsun, siber saldırılara diğerlerinden daha duyarlıdır. İnsan kaynakları da bu alanlardan biri. Kaspersky uzmanları, İnsan Kaynakları uzmanları için güvenlik ipuçları paylaştı.

İnsan kaynakları çalışanları oldukça farklı bir konuma sahiptir. Şirket dışından çok sayıda e-posta alırlar ancak aynı zamanda, şirketin sızdırmayı göze alamayacağı kişisel verilere de erişimleri vardır.

Büyük şirketlerin, iş arayanlarla iletişimden ve mevcut çalışanların çalışmalarından sorumlu çeşitli uzmanları olabilir. Ancak küçük işletmelerde tüm durumlar için, yalnızca bir İK temsilcisinin olma olasılığı daha yüksektir. Bu bir kişinin, şirketten bulunan tüm personel verilerine yüksek ihtimalle erişimi vardır. Özgeçmiş gönderen başvuru sahipleri, bir şirkete kişisel verilerini işlemesi ve saklaması için açıkça veya üstü kapalı olarak izin verebilir. Ancak tabii ki bu bilgilerin kimliği belirsiz yabancılarla paylaşılması gerekiyor. Siber suçlular, bu tür bilgilere erişip şantaj amaçlı kullanabilir.

Ve para sızdırma söz konusu olduğunda, fidye yazılımı da dikkate alınmalıdır. Hesap sahibinin verilere erişimini engellemeden önce bu virüsler genellikle verileri çalar. Bu tür bir kötü amaçlı yazılım bir İK bilgisayarına kurulursa, hırsızlar büyük bir kişisel veri piyangosunu da kazanmış olur.

Davetsiz misafirlerin, İK biriminin bilgisayarlarına sızma ihtimalini en aza indirmek için Kaspersky uzmanları aşağıdaki ipuçlarına dikkat edilmesini öneriyor:

  • Mümkünse İK bilgisayarlarını ayrı bir alt ağda diğerlerinden ayrı tutun. Bir bilgisayar tehlikeye girdiğinde bile tehditlerin kurumsal ağa yayılma olasılığını en aza indirin.
  • Kişisel olarak tanımlanabilir bilgileri, iş bilgisayarında saklamayın. Bunun yerine, onu ayrı bir sunucuda veya daha da iyisi bu tür bilgiler için geliştirilmiş ve çok faktörlü kimlik doğrulayıcıyla korunan bir sistemde saklayın.
  • İK uzmanlarının şirket için siber güvenlik farkındalık eğitimiyle ilgili tavsiyelerine uyun ve onları bu eğitimde ilk sıraya koyun.
  • İK temsilcilerini, başvuru sahipleri tarafından gönderilen dosyaların formatlarına dikkat etmeleri konusunda uyarın. İşe alım uzmanları, yürütülebilir bir dosyayı tespit edebilmeli ve onu açmaması gerektiğinin bilincinde olmalı. Tercihen, öz geçmişler ve çalışma örnekleri için kabul edilebilir dosya formatlarının bir listesini birlikte hazırlayın. Bu bilgileri de gerçek başvuru sahipleri için listelerinize ekleyin.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Vivo “Yerel Üretim” Y53s İle Çeçimler Daha Net, Oyunlar Daha Akıcı!

Dünyanın lider akıllı telefon üreticisi vivo, Türkiye’de üretilen modellerine yenilerine eklemeye devam ediyor. Y11s ve Y20 modellerinin ardından “Yerli Üretim” logosuyla üretilen modeli Y53s’i de satışa sundu. Y53s, şık bir tasarım, iyi bir pil ve harika kamera özellikleriyle birlikte geliyor.

 

–     vivo, Türkiye fabrikasında üretilen yerel üretim Y53s modelini satışa sundu.

–     vivo’nun yeni Y53s modeli, üstün performanslı gece kamerası, 8 GB + 4 GB lık genişletilmiş ram kapasitesi, uzun pil ömrü ve 33W hızlı şarjı ile dikkat çekiyor. 

Dünyanın lider akıllı telefon üreticisi vivo, Türkiye’de üretilen modellerine yenilerine eklemeye devam ediyor. Y11s ve Y20 modellerinin ardından “Yerli Üretim” logosuyla üretilen modeli Y53s’i de satışa sundu. Y53s, şık bir tasarım, iyi bir pil ve harika kamera özellikleriyle birlikte geliyor. 

Y53s’in ilk dikkat çeken iki özelliği mevcut. Akıllı telefon, gelişmiş resim yetenekleri sağlayan ve Süper Gece Kamerası, Otomatik Göz Odaklama, Ultra Stabil video ve daha fazlasını içeren çeşitli özelliklerle desteklenen Üçlü Arka Kamera kurulumuna sahip. Ana kameranın GW3 görüntü sensörü, 64 milyon fiziksel piksel noktasına sahip ve varsayılan olarak 64 MP çıkış seçeneği ile dördü bir arada 16 MP çıkış veriyor. Bu, tek bir saçtan kirpiklere kadar detayları görmenizi sağlıyor. 64 MP süper yüksek çözünürlük ana arka kamerası, kusursuz netlik sağlarken, arka kamerada yer alan Süper Gece Modu ile karanlıkta bile muhteşem gece çekim imkanı sunuyor. Yıldızların aydınlattığı gecenin güzelliğini yakalamak için tek bir dokunuş yeterli. Ayrıca Y53s’deki Süper Gece Selfie özelliği, ortam aydınlatmasını otomatik olarak ayarlayarak karanlıkta bile muhteşem gece çekimleri sağlıyor. Aura Ekran Işığı özelliği, olumsuz ışık koşullarında bile stüdyo tarzı aydınlatmanın keyfini çıkarmanızı imkan sunuyor. Bu mod, parlaklığı, kontrastı ve renk sıcaklığını akıllıca tanımlıyor ve dengeli ışıklar üretiyor.

 

Dikkatleri üzerine çeken diğer özelliği ise; 8 GB RAM + 4 GB Genişletilmiş RAM. 8 GB'lık Y53s'in gizli bir bellek avantajı bulunuyor. Boşta kalan ROM alanının 4 GB'a kadar olan kısmını, uygulamalar arası geçişi daha da akıcı hale getirmek için genişletilmiş RAM olarak kullanabiliyor. Genişletilmiş RAM özelliği, uygulamalar arasında geçişi daha da sorunsuz hale getirmeyi ve favori uygulamaları indirmeyi kolaylaştırıyor. Aynı zamanda MediaTek Helio G80 ve en yeni Funtouch OS 11.1 tarafından desteklenen Y53s, yüksek hız ve mükemmel performans sunuyor. Multi Turbo 5.0, sistem performansını optimize ederek sistemin uzun süreli kullanımdan sonra bile sorunsuz çalışmasını sağlıyor. Oyun meraklıları, sizi uzak dünyalara ve gerçekçi savaş alanlarına taşımanıza yardımcı olan özelleştirilmiş ses efektleri sunan Ultra Oyun Modu'nu kullanmaya da istekli olacaklar. 

Olağanüstü tasarımı ve şık gövdesiyle Y53s, göz kamaştırıcı 16,71cm (6,58”) FHD+ ekrana FHD+ çözünürlük sunan bir ekrana sahip. 5000 mAh süper büyük pil ve yapay zeka tabanlı güç tasarrufu teknolojisi ile Y53s, tam şarj kapasitesiyle 14,3 saate kadar online Hd video izleme veya 7,05 saat oyun oynama imkanı sağlıyor. Ayrıca her zaman hareket halinde olan kişiler için 33W Hızlı Şarj özelliği sunan akıllı telefon, MediaTek Helio G80 işlemci tarafından destekleniyor ve diğer yenilikçi özelliklerle birlikte en yeni FunTouch OS 11.1 ile birlikte geliyor.

Telefon iki göz kamaştırıcı renk seçeneğiyle sunuluyor; Derin Deniz Mavisi ve Fantastik Gökkuşağı.

vivo Y53s tavsiye edilen satış fiyatı ise 4.299 TL olarak belirlendi. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Dijital cüzdanı güvende tutmanın yolları

Son dönemde Bitcoin cüzdanlarını, dijital bankacılık hesaplarını çaldıran birçok mağdur var. Dijital cüzdana erişim sağlandığında geri dönüş ihtimali çok zor olacağı için, pişman olmamak adına en başından güvenlik adımları titizlikle uygulanmalı. 

‘Kağıt cüzdan kullanın’

Bitcoin hesaplarını güvene almak isteyenler için önlemler hakkında bilgi veren Sosyal Medya İtibar Yönetimi Uzmanı Aras Abdullahoğlu, “Kullanıcıların telefonlarına ya da bilgisayarlarına kurularak kripto para işlemi yapmaya yarayan yazılım ürünlerine kısaca cüzdan deniyor. Çoğu internete bağlı olduğu için yazılım cüzdanları tamamen güvenli sayılmaz. Bunun için potansiyel ihlal riskini düşürmek için bu uygulamalar güncel tutulmalı. Kâğıt cüzdanlar ise üzerinde QR kod biçiminde özel anahtar bulunduran kağıtlardır. Bu cüzdanlar siber saldırılara karşı çok daha dirençlidir” dedi.

‘İki faktörlü doğrulama açılmalı’

İki faktörlü doğrulamanın açık bırakılması gerektiğine dikkat çeken Abdullahoğlu, “Bu doğrulamanın açık bırakılmasıyla siber saldırganların cüzdana doğrudan erişim kurmaları engellenir. Bunun yanında özel anahtarınızı da kimseyle paylaşmamalısınız. Bunu yaptığınızda kasanızın anahtarını vermiş olursunuz. Alıcı cüzdan bilgisinin doğruluğunu da iyice kontrol etmeden işlem yapmamalısınız” diye konuştu.

‘Küçük işlemler yapın’

Ayrıca güvenlik için küçük işlemler yapılması ve farklı borsa kanallarını kullanılmasını da öneren Abdullahoğlu, “Bir kripto para borsası üzerinden alım satım yapılacaksa tek seferde büyük işlemler yapmak yerine birkaç küçük işlem yapmanın daha doğru olacaktır” ifadelerini kullandı.

Eğer telefon çalınırsa…

Peki, tüm bu önlemleri almasına rağmen telefonun çalınması durumunda ne yapılmalı? Telefonun çalınması, gerekli güvenlik önlemleri alınmış olsa bile risk oluşturduğunu aktaran Abdullahoğlu, “Telefonunuz çalınırsa ilk iş olarak polisi arayın. Polise telefonunuzun kayıt numarasını (IMEI) iletmeniz gerekiyor, onu da operatörünüzden öğrenebilirsiniz. Bunun ardından operatörünüzle de iletişime geçebilirsiniz. Çalıntıyı şikâyet etmezseniz ve hırsız telefonunuzu arama yapmak için kullanıyorsa sorumlusu siz olursunuz.

Diğer yapılabilecek şey de tüm parolaları değiştirmek. Telefonunuzda tüm güvenlik önlemleri olsa bile, çalınma durumundan emin olduktan sonra sosyal medya, banka hesapları ve e-posta hesaplarınızın şifrelerini değiştirmezseniz, hırsız bu hesaplarınıza erişebilir” diye konuştu.

Erişim verirken dikkat

Banka hesaplarında yaşanabilecek dolandırıcılıklara karşı da uyaran Abdullahoğlu, şunları söyledi: “Sizi bankadan aradığını söyleyerek onay kodu ya da şifre isteyenlere karşı dikkatli olunmalı. Sosyal medyada gördüğünüz kampanyalara karşı da tetikte olmakta fayda var. Telefonunuza yüklediğiniz yeni uygulamaların erişmek istediği izinlere dikkat edin. Kaynağı belli olmayan uygulamaların telefonunuza erişimine izin vermeyin. Bunun yanında cihazınıza yüklediğiniz yazılım, resim ve video gibi dosyaları virüs taramasından geçirdikten sonra açın.”

Abdullahoğlu son olarak, “İster Bitcoin işlemi ister diğer banka işlemleri olsun, güvenlik konusu çok önemli. Hesaplarınıza erişim sağlandığında geri dönüş ihtimali çok zor olacağı için, pişman olmamak adına başından itibaren güvenlik adımlarını titizlikle uygulamakta fayda var” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Türkiye’deki Mobil Oyuncular Kimler ve Zamanlarını Nasıl Geçiriyorlar?

Mobil oyunların günlük hayatımızın en büyük vazgeçilmezlerinden biri haline geldiği inkar edilemez bir gerçek. Mobil oyuncular denildiğinde aklımıza gelen koltuğun başına oturmuş erkekler klişe kalıbı yıkılırken, artık mobil oyunların 7’den 70’e herkese hitap ettiğini söyleyebiliriz. Seyahat ederken, iş aralarında dinlenirken, televizyon izlerken veya müzik dinlerken mobil oyunlar en hızlı erişilebilir eğlence araçlarımızdan bir tanesi.

Dijitalleşmenin giderek hız kazandığı ve akıllı telefonların günlük yaşantımızdaki önemini arttırdığı günümüz dünyasında, mobil oyun uygulamaları da gücüne güç katarak gelişimine hız kesmeden devam ediyor.

Dünya’nın en büyük mobil reklam platformlarından AdColony’nin, Türkiyedeki mobil oyuncuların kimler olduğunu, nasıl zaman geçirdiklerini, mobil oyunlara yaklaşımlarını, ruh hallerini ve tercihlerini analiz etmek adına bağımsız araştırma şirketi Nielsen ile 500 kullanıcı üzerinde yaptığı araştırma tüm detayları gözler önüne seriyor.

Türkiye’deki yetişkinlerin 78’i mobil oyun oynadığını belirtirken, mobil oyuncuların 52 sini erkekler oluşturuyor. Mobil oyunları yalnızca gençler oynar klişesi ise ankete katılanların 42’sinin 30-49 yaş arasında olmasıyla yıkılıyor. Oyun oynarken cihaz tercihleri kişiden kişiye değişse de mobil cihazlarımızın her zaman yanımızda, cebimizde, çantamızda olması onları vazgeçilmez kılıyor. Ankete katılanların 70’i oyun oynamak için akıllı telefonlarını her gün kullandığını belirtirken, 47’si ise gün içerisinde 2-3 kere mobil oyun oynadığını belirtiyor.

Her konuda olduğu gibi kişisel zevkler ve tercihler de mobil oyunlar özelinde gün yüzüne çıkıyor. Türkiye’de kullanıcıların oynamayı en çok tercih ettiği oyun türü 48 ile Puzzle/Trivia/Kelime oyunları olurken, 37 ile Kart ve Aksiyon/Macera oyunları, 33 ile Strateji oyunları ve yine 33 ile Spor/Yarış oyunları takip ediyor. Kullanıcıların 29’u cihazlarında 2 oyun yüklü olduğunu belirtirken, 15’i ise 5 oyun yüklü olduğunu bildiriyor.

İçine bulunduğumuz bu ​​stresli günlerde hepimiz eğlenceli bir kaçış arıyoruz. İşte tam da bu noktada devreye mobil oyunlar giriyor ve sorunlarımızı unutturuyor. Türkiye’deki mobil oyuncuların 60’ı mobil oyunları eğlenceli bulduğu için oynadığını belirtirken, 57’si ise mobil oyunların kendilerini rahatlatıp, streslerini azalttığı için oynadığını bildiriyor. Katılımcıların 49’u ise mobil oyun oynarken kendilerini çok iyi hissettiğini belirtiyor.

Günlük yaşamımızda mobil oyun oynarken eş zamanlı başka aktiviteler de yapıyoruz. Türkiye’deki katılımcıların 67’si mobil oyun oynarken müzik dinlediğini, 51’i ise televizyon izlediğini belirtiyor. Yalnızca reklam aralarında değil, izledikleri program esnasında mobil oyun oynadığını söyleyenlerin oranı ise 80.

Mobil oyunlar aynı zamanda hedef kitlelerini yakalamak isteyen markalar ve reklamverenler için ana platformdan bir tanesi. Birçok farklı mobil reklam modeliyle, oyuncuların oyun içi ek can, hediye veya herhangi bir ücretsiz oyun içi materyal kazanmak için reklamı izlediği ödüllü reklamlar önemini her geçen gün arttırıyor. Katılımcıların 57’si mobil oyun içinde para harcamayacağını söylerken, 75’i oyun içinde ilerlemek veya ödül kazanmak için para ödemek yerine ödüllü video reklamları izlemeyi tercih ettiğini belirtiyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Diş İmplantları ile Eksik Dişleri Geri Kazanın

Eksik dişler gülüşünüz üzerinde en belirgin etkiye sahiptir. Diş eksiklerini tamamlamak, gülüşünüzü daha çekici hale getirerek ve zamanla yüz görünümünüzü değiştirebilecek kemik kaybını önleyerek, gülümsemenize güç katar. Ayrıca bitişik dişlerin hizadan çıkmasını önler ve tam ısırma işlevini geri kazandırır.

Diş Hekimi Pertev Kökdemir, implant tedavisi ile ilgili şunları söyledi.

Diş implantları, dişlerin köklerinden taç kısmına kadar tüm dişin yerini aldığı için eksik dişler için en iyi tedavi yöntemidir. Çene kemiğinize cerrahi olarak yerleştirildikleri için implantlar üstün stabilite sunar. Ayrıca, kemik sağlığını destekleyen ve genç bir görünümü korumanıza yardımcı olan çene kemiğini uyarır.

Gözler ruhun penceresi olarak kabul edilse de, gülümsemeniz kendinize ne kadar değer verdiğinizi yansıtır. İyi yemek yemek, yeterince uyumak ve egzersiz yapmak vücudunuzun yaşlanma sürecine karşı koymak için harikalar yaratabilir, ancak gülümsemenizi de ihmal etmemeli ve tedavi ihtiyacınızı ertelememelisiniz.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı