Aylık arşivler: Ekim 2021

“Suriye meselesinin tek çözümü Esad ile görüşmektir”

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş: “Bu mesele oradaki hükümet ile görüşmenin haricinde hiçbir şekilde çözülemez. ‘Taliban ile görüşebiliriz’ diyen hükümetin Esad ile görüşmemesinin Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir karşılığı yoktur.

 

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, katıldığı televizyon programında Suriye meselesini değerlendirdi. 

Gelinen noktada sorunun tek çözüm yolunun hükümetin Suriye lideri Esad ile görüşmesi olduğunu ifade eden Hüseyin Baş, “Biz Suriye'de niye varız?” sorusunu sorduktan sonra şu ifadeleri kullandı; “Çözüm çok basit, hiç uzatmaya gerek yok. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti hangi kanallarla oradaki örgütlerle ilişkide ise bu örgütlere 'Silahları bırakın, Suriye hükümetine gidin ve anlaşın’ diyerek bu konuyu kapatmalı.”

 

“Türkiye’nin menfaatine göre hareket edilmeli”

 

“Askerimizi geri çekip kendi sınır güvenliğimizi oluşturacağız ve bu konuyu kapatacağız.” diyen BTP lideri şöyle devam etti; “Bu hükümetin böyle bir şey yapma ihtimali yok. Niye yok? Çünkü her anlamda borçlanılmış. Orada sahiplendikleri örgütlerin muhtemelen içeride uzantıları var. Bu içerideki uzantıları nasıl durduruyorsun; ‘Ben sana orada sahip çıkıyorum’ diyerek. Dolayısıyla hem İçişleri Bakanlığı'nın, hem Dışişleri Bakanlığı'nın, hem Milli Savunma Bakanlığı'nın özverili ve milli bir şekilde davranması lazım. Siyasal rantları, gelecek hesaplarını, kendi menfaatlerini bir kenara bırakıp, Türkiye'nin ve bu vatandaşın menfaatine göre hareket etmesi lazım.”

 

“Bana yetki versinler Esadla görüşüp bu meseleyi çözeyim”

 

Bugün Türkiye'nin dış politikasının gazla yürüdüğünü ifade eden Hüseyin Baş, “Şimdi biz New York'ta bir BM toplantısı gördük. Toplantıda Suriye'ye temsilen kim konuştu? Beşar Esad'ın dışişleri bakanı veya sözcüsü konuştu. Dolayısıyla bütün devletler tarafından tanınan bir hükümetten bahsediyoruz. Biz ise Esad ile görüşemiyoruz. Niye? Zamanında gaza geldik, ağza alınmayacak laflar söyledik hükümet olarak ve dolayısıyla bugün görüşemiyoruz. Elbette Esad ile görüşeceğiz. Bu mesele başka türlü çözülmez. Görüşemiyorlar mı? Bana yetki versinler ben gidip görüşeyim. Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nden her hangi biri gitsin Esad’la görüşür. Şimdi şöyle de bir problem var. Bugün Esad hükümetimize güvenmiyor, çünkü diyor ki , 'Yahu biz sizinle oturduk, kalktık, yedik, içtik… Bunların hiç mi hatırı yoktu da bu kadar düşmanlık oldu.'

 

  

 

“Taliban ile görüşüp Esad ile görüşmemenin bir karşılığı yok”

 

“Bu meselenin çözümü oradaki hükümet ile görüşmenin haricinde hiçbir şekilde sağlanamaz.” diyen Hüseyin Baş, “Suriye konusunu Rusya ile görüşüyoruz. Rusya'yı aracı yapıyoruz. Benim Suriye ile bir savaşım mı var ki aracıya ihtiyacım olsun. ‘Taliban ile görüşebiliriz’ diyen hükümetin Esad ile görüşmemesinin Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir karşılığı yoktur. Bunu milletimiz bilsin. Bir parti genel başkanı olarak şunu söyleyeyim; örgütlere ‘silahını bırak, git hükümetinle anlaş’ derim.” İfadelerini kullandı.

 

“Suriyeliler giderse bunların ekonomisi batar”

 

İktidar kanadından gelen, ‘Suriyeliler giderse ekonomimiz batar’ sözlerine de cevap veren BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş şu dikkat çekici ifadeleri kullandı; “Ekonomimiz batar metaforundan şöyle yürüyelim; Elbette ekonomileri batar. Bunu söyleyen insanların ekonomileri esasında bir inşaat ekonomisine dayanıyor. Burada ne lazım? Kâr edebilmeniz için ucuz işçi lazım. Bunların ucuz işçi kaynakları bu insanlar. O yüzden Suriyeliler giderse bunların ekonomisi batar ama bizim ekonomimize bir şey olmaz. Zaten bizim ekonomimiz batık vaziyette. Türk milleti genel olarak batık bir ekonomiye sahibiz. Hani 'Ben kaybedecek hiçbir şeyi olmayan bir adamım' derler ya. Biz millet olarak bu noktadayız.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Prof. Dr. Mehmet Savsar: “Optimizasyon, en iyi olanı arama hedefleniyor”

Gün geçtikçe azalan kısıtlı kaynaklar optimum kullanımının önemini ortaya koyuyor. Uzmanlar, gelecekte optimum kullanım tekniklerin daha fazla uygulanmasının zaruriyetine dikkat çekiyor.   Bir tasarım veya işlemde “en iyi olanı aramak” anlamına gelen optimizasyon, günlük yaşamda kararları verirken kısıtlı kaynaklarla amaca ulaşmanın en iyi yolunu bulmayı hedefliyor.  

 

Üsküdar Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Savsar, optimizasyon kavramına ilişkin değerlendirmede bulundu.

 

Optimizasyon: En iyi olanı aramak

 

Optimizasyonun genel olarak bir tasarım veya işlemde en iyi olanı aramak anlamına geldiğini ifade eden Prof. Dr. Mehmet Savsar, “Bulunan en iyiye optimum deniyor. Bir tasarım veya işlemde bir veya birkaç amaç vardır. Bu amaçlara varmak için bazı kısıtlamalar doğrultusunda karar verilirken birçok değişkenin değerini belirlemek gerekiyor. En iyi amaçla sonuçlanan değişken değerleri optimum değerlerdir. Burada “en iyi” terimi, probleme göre maksimizasyon veya minimizasyon olarak karşımıza çıkıyor. Bir işletmenin geliri veya bir sistemin performansı gibi amaçlar için maksimizasyon yapılırken, bir işin maliyeti veya bir işlemin zamanı gibi amaçlar için minimizasyon yapma ihtiyacı ortaya çıkıyor.” dedi. 

 

Sınırlı kaynaklar nedeniyle optimum çözümlere ihtiyaç var

 

Prof. Dr. Mehmet Savsar, gerçek hayatta sürekli karar vermek zorunda olunduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: 

 

“Bu kararları verirken kısıtlı kaynaklarla amacımıza ulaşmanın en iyi yolunu yani optimumu bulmamız gerekir. Bir ürün alırken ürünün fiyatını düşünürüz çünkü elimizdeki paramız kısıtlıdır. İşimizden eve giderken en kısa zamanda gitmeye çalışırız çünkü zamanımız kısıtlıdır. Kaynaklarımız sınırsız olsa, belki optimum çözüme ihtiyaç kalmayacaktır. Aslında bizim beynimiz, bilinçli veya şuur altından, günlük işlerimizde sürekli optimizasyon yaparak her durum için en iyiyi bulmaya çalışıyor. Fakat gerçek hayat problemlerinde optimizasyon çok da kolay olmamakta ve problemin durumuna göre değişik matematiksel modeller kurup çözmek gerekiyor. Özellikle günümüz karmaşık problemlerinde optimum çözüme varmak için binlerce değişkenin her birinin optimum değerini bulmak bilgisayarlar olmadan mümkün olmuyor. Hatta, saniyede milyonlarca işlem yapan hızlı bilgisayarlar dahi yetersiz kalıyor. Optimizasyon modellerinin problemleri çözmeyi kolaylaştırıp oldukça önemli bir bilim dalı haline geldiğini söyleyebiliriz.”

 

En iyiyi tasarlarken optimizasyon teknikleri kullanılıyor

 

Optimizasyon kavramının ürün ve süreç tasarımında sürekli kullanılmakta olduğunu ifade eden Savsar, “En iyi arabayı, en iyi uçağı, en iyi telefonu ve diğer bütün ürünlerin en iyisi tasarlanırken optimizasyon teknikleri kullanmak zorundayız. Ayrıca, en iyi üretim süreci, en ideal hasta tedavi yöntemi, en iyi lojistik sistemi, en iyi dağıtım sistemi tasarlamak için yine optimizasyon yöntemlerine başvurmak zorundayız. Mühendislik tasarımında ve işletme ortamında, bütün problemlerde genellikle bir optimizasyon yapmak zorunluluğu vardır. Çünkü, her tasarım ve işlemde bazı değişkenler belirlenirken, tasarlanan ürün veya yapılacak işlem için kullanılacak kaynaklar kısıtlıdır. Bir şirketin hangi alternatif ürünü hangi ham maddeyi kullanıp hangi miktarda üretmesi bir optimizasyon problemi olduğu gibi, bir makina tasarımı, bir inşaat tasarımı, bir elektrik devre tasarımı, bir enerji üretim ve dağıtım sistemi tasarımı, bir hastanede personel çizelgelemesi hepsi birer optimizasyon problemidir.” diye konuştu.   

 

Opitimizasyon eğitimi mühendislik alanında veriliyor

 

Optimizasyon eğitiminin birçok mühendislik dalında genel bir optimizasyon dersi olarak verildiğini ifade eden Savsar, “Optimizasyon, endüstri mühendisliğinde yöneylem araştırması, matematiksel programlama ve karar verme teknikleri adı altında birçok derste kapsamlı bir şekilde verilmektedir. Bu alanda eğitim alan mühendisler, optimum ürün tasarımı, optimum süreç tasarımı ve yönetimde optimum karar vermede etkin görevler alıyorlar. 19’ncu yüzyılda sanayi devrimi ile birlikte Endüstri Mühendisliğ’inin ülke ekonomilerine en büyük katkısı her türlü işletmede optimum uygulamalarla verimliliği ve randımanı maksimum düzeye çıkarmakla oldu.” dedi. 

 

Optimum kullanım gelecekte zorunluluk haline gelecek

 

Prof. Dr. Mehmet Savsar, ‘Gerek mühendislik tasarımında ve gerekse iş ortamında gün geçtikçe azalan kısıtlı kaynakların optimum bir şekilde kullanımı, gelecekte bu tekniklerin daha fazla uygulanmasını zorunlu kılacaktır’ dedi ve sözlerini şöyle tamamladı: 

 

“Ayrıca yeni teknolojilerle birlikte yeni problemler ortaya çıkmakta olup, gelecekte optimizasyon tekniklerinin kullanımına daha fazla ihtiyaç duyulacaktır. Bilim ve teknoloji geliştikçe problemler daha karmaşık hale gelmekte ve daha etkili optimizasyon yöntemlerinin geliştirilip kullanılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Gelecekte kullanacağımız bütün araç ve gereçler, içlerine konulan birer programla bütün işlemleri, bizim müdahalemize gerek kalmadan, optimum bir şekilde yapabilecektir. Bileğimizden tansiyon ölçen bir cihaz, fuzzy optimizasyon modeli kullanarak en doğru tansiyonu bulabiliyor. Bir mahallede dağıtım yapan posta memuru veya diğer dağıtıcılar, dağıtım yapacakları adresleri optimizasyon programına girip en az zaman alacak rotayı rahatlıkla bulabiliyorlar. Bugün, bütün mühendislik dallarında ve işletme alanlarında bu konuda çok yoğun araştırmalar yapılmakta ve her gün optimizasyonla ilgili binlerce yayın yapılmaktadır.”  

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Narlıdere Belediyesi, Tarım Fuarı’nın ilgi odağı oldu

Cumhuriyet Halk Partisi tarafından İstanbul Avrasya Gösteri Merkezi’nde düzenlenen “CHP’li Belediyeler Tarımsal Kalkınma Zirvesi”ne Narlıdere Belediyesi de katıldı. Başta Üretici Kadın Kooperatifi ve Slow Food olmak üzere, yapılan proje ve yatırımlar ziyaretçilerle paylaşıldı. Başkan Ali Engin “Narlıdere’nin zenginliklerini ve güzelliklerini anlatma imkanı bulduk” dedi.

 

KADIN KOOPERATİFİ VE SLOW FOOD’A İLGİ

Cumhuriyet Halk Partisi tarafından organize edilen “CHP’li Belediyeler Tarımsal Kalkınma Zirvesi” İstanbul’da, Avrasya Gösteri Merkezi’nde başladı. 3 gün sürecek olan fuarın açılış etkinliklerine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı. Stantlar gezildi, belediyelerin tarımsal üretimleri tanıtıldı. Narlıdere Belediyesi’nin standı da ilgi odağı oldu. Başta Üretici Kadın Kooperatifi ve Slow Food olmak üzere, yapılan çalışmalar ziyaretçilere sunuldu.

 

“YERELİ, GENELE TAŞIYORUZ”

Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin “Narlıdere’nin yerel zenginliklerini anlatmak, tarım ve gıda konusunda örnek projeleri görücüye çıkarmak için önemli bir fırsat yakaladık. Fuarın, bu anlamda başarılı olduğunu düşünüyorum. Yerelde yapılan çalışmaların, ulusal bazda sergileneceği nice fuarlarda da birlikte olmayı umuyor, başta Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, bize bu imkanı veren herkese teşekkür ediyoruz” dedi. 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

8. Eker I Run’a 2.000’e yakın koşucu katılacak

Türkiye’de koşu ailesini büyüten ve organizasyon kalitesi sayesinde katılımcılara sorunsuz yarış deneyimi sunan spor etkinliklerinden biri olan Eker I Run, yarın Bursa’da başlıyor. Hafta sonu boyunca Bursa’da atletizmi, eğlenceyi, sağlıklı yaşamı ve yardımseverliği aynı platformda buluşturacak olan Eker I Run 2021’de yaklaşık 2.000 koşucu yarışacak. Türkiye’nin ilk dağdan aşağı yol maratonu olan 42K Maratonu’nun yanı sıra 15K, 5K ve Paten Yarışı ile birlikte Minik Adımlar Koşusu’nun da yer alacağı organizasyonun bu yılki mottosu ise “Bir Adım At, Fark Yarat” olacak. 

 

Organizasyon kapsamındaki eğlencenin, etkinliklerin, yarış start ve finişlerinin ana merkezi ise Bursa’nın Nilüfer ilçesindeki Eker Meydan olacak. Bu sayede bölge sakinleri de kendilerini 8. Eker I Run’ın bir parçası gibi hissedecek.

 

42K Maratonu’nun startı 1.800 metre rakımda verilecek

 

İlk kez 2019 yılında düzenlenen ve Türkiye’nin ilk dağdan aşağı yol maratonu olma özelliğine sahip olan Eker I Run 42K Maratonu’nun startı ise 1.800 metre rakımdaki Uludağ Oteller Bölgesi’nde verilecek. Yüzlerce koşucu, parkur boyunca Uludağ’dan Eker Meydan’a kadar dört mevsimi yaşayacak ve doğal güzellikler kendilerine eşlik edecek. Organizasyonun en çok ilgi gören etkinliklerinden 15K ve 5K yarışlarının start ve finiş noktası ise eğlencenin de merkezi olan Eker Meydan olacak. 

 

Parkur birincileri, çok özel hediyelerin sahibi olacak

 

Eker I Run, parkur birincilerine benzersiz hediyeler de sunacak. Kadınlar ve erkeklerde 42K Maratonu’nu ve 15K Yarışı’nı birinci sırada bitiren isimler gelecek sene İsviçre’de Zürih Maratonu’na katılım ve seyahat paketi kazanacak. Diğer yarışlarda dereceye giren sporcular ise 2022 yılında gerçekleşecek Riva koşularına katılım hakkı kazanmanın yanında sponsor markalardan hediye çekleri, konaklama hediyeleri ve çeşitli ödüller kazanacak.

 

Her yaştan patenci 10 km’lik parkura katılabilecek

 

Eker Meydan, 2 Ekim Cumartesi günü Paten Yarışı ve Minik Adımlar Koşusu’na da ev sahipliği yapacak. Her yaştan patencinin katılabileceği Eker I Run Paten Yarışı’nda parkur uzunluğu 10 km olacak ve sporcular 4 sıra tekerlekli patenlerle (inline skate) yarışacak. 2019 yılında başlayan Eker I Run Paten Yarışı, Türkiye’nin ilk paten yarışı olma özelliğine de sahip durumda. 

 

6-12 yaş aralığındaki çocukların katılabileceği Minik Adımlar Koşusu ise miniklerin doğru koşu teknikleri ve sporla tanışmasını sağlayabilecek. 500 metrelik parkura katılacak minik koşuculara çeşitli hediyeler de verilecek.

 

Organizasyon boyunca koşucuların, sporcu yakınlarının, görevli ve gönüllerin sağlığını korumak adına Türkiye Atletizm Federasyonu’nun ilgili kararında belirtilen Covid-19 önlemlerine de titizlikle riayet edilecek. 

 

Ayrıca Bursa’ya gelip koşamayan sporcular için 2-10 Ekim tarihleri arasında sanal koşu 2K, 5K, 15K, 42K, ve Paten yarışı parkurlarında sanal yarışlar düzenlenecek.

 

Yardımseverlik Koşusu, Eker I Run’ın parçası olmaya devam ediyor

 

Eker I Run’ın fark yaratacağı bir diğer alan ise Yardımseverlik Koşusu olacak. Tüm dünyada sivil toplum kuruluşlarını desteklemek için kullanılan kaynak geliştirme yöntemlerinden biri olan Yardımseverlik Koşusu için bir kez daha Adım Adım ile iş birliği yapılacak. Bu yıl Yardımseverlik Koşusu’nda 700'e yakın gönüllü koşucunun çabasıyla, çocuk, genç, kadın, engelli, doğa, hayvan gibi kategorilerde yer alan 13 binden fazla faydalanıcıya dokunacak pek çok faaliyet alanındaki projenin hayata geçirilebilmesi için bağış toplanarak önemli bir kaynak yaratılması planlanıyor.

 

Yardımseverlik Koşusu kapsamında toplanacak bağışlar ise 18 STK’nın toplumsal değer yaratan projelerine aktarılacak. 2019 yılında Yardımseverlik Koşusu kapsamında 441.197 TL bağış toplanmış ve Eker I Run tarihinde bir rekora da imza atılmıştı. 

 

Ayrıca dileyen katılımcılar, 2021 yılının koşusunu daha sonra da hatırlamak üzere tüm geliri STKlara aktarılacak olan 8. Eker I Run’ın tişört ve madalyasını satın alarak hem güzel bir anıya sahip olup hem de STK’lara fayda sağlayabilecek. 

 

2.000 sporcuya ev sahipliği yapacak Eker I Run 2021’in detaylı programı ise şu şekilde:

 

2 Ekim 2021 Cumartesi

 

10.00: Paten Yarışı Startı (Eker Meydan)

 

11.20: Minik Adımlar Koşusu Startı (Eker Meydan)

 

3 Ekim 2021 Pazar

 

07.30: 42K Maratonu Startı (Uludağ Oteller Bölgesi)

 

11.00: 15K Yarışı Startı (Eker Meydan)

 

11.15: 5K Yarışı Startı (Eker Meydan)

 

12.30 – 13.30: Eker I Run 2021 Ödül Töreni (Eker Meydan)

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Basketbol Şampiyonlar Ligi, Tivibu Spor’da

Türk basketbolunun nabzını tutan Tivibu Spor, ING Basketbol Süper Ligi ve Herbalife Nutrition Kadınlar Basketbol Süper Ligi’nin ardından FIBA’nın kulüpler düzeyinde en büyük organizasyonu olan Basketbol Şampiyonlar Ligi’ni de sporseverlerle buluşturuyor.

 

Türk Telekom’un dijital TV platformu Tivibu Spor, FIBA’nın Avrupa kulüpler bazındaki en büyük organizasyonu olan Basketbol Şampiyonlar Ligi’nin yeni sezonda da ev sahibi olacak. Türkiye’den Beşiktaş Icrypex, Galatasaray NEF, Pınar Karşıyaka, Tofaş ve Darüşşafaka Tekfen’in Türkiye’yi temsil edeceği organizasyonda heyecan 4 Ekim’de başlıyor.

 

Yeni sezonun açılışını Beşiktaş Icrypex yapıyor

 

Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde yeni sezonun perdesi SP Burgos – Beşiktaş Icrypex karşılaşması ile açılıyor. FIBA tarafından haftanın maçı olarak belirlenen mücadele 4 Ekim Pazartesi, 21.30’da Tivibu Spor 2 ekranlarında olacak.

 

5 Ekim Salı ise üç temsilcimiz daha sezonu açıyor. 19.00’da Tofaş’ın Ooestende’yi ağırladığı maç Tivibu Spor ekranlarından basketbol severlerle buluşuyor. Aynı gün 19.30’da Tivibu Spor 2’de; Darüşşafaka Tekfen, Cluj Napoca’ya konuk oluyor. Günün kapanışı ise Pınar Karşıyaka, Hapoel Jerusalem deplasmanında yapılıyor. Bu karşılaşma 21.00’de Tivibu Spor’dan yayınlanacak.

 

Temsilcilerimizden ilk haftayı kapatacak ekip olan Galatasaray NEF, 6 Ekim Çarşamba 21.00’de Nymburg ile karşı karşıya gelecek. Bu mücadele de yine Tivibu Spor ekranlarında olacak.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Meme Kanserinde Bakımlı Olmak ve Moral İyileşme Sürecine Yansıyor

“Bir akşam kirpiklerim elimde kaldı, “Kirpiksiz göz çok kötü görünüyor”, “Kirpiklerim dökülünce çok ağladım”, “Benimle beraber artık sokağa çıkmak istemezsin değil mi?”… Pek çok meme kanseri hastasının kurduğu bu cümleler kadınların tedavi sürecinde yaşadıklarını önemli oranda yansıtıyor. Kanser hastaları bedensel sorunların yanı sıra hastalık ya da tedavinin yan etkilerine bağlı olarak ruhsal ve sosyal sorunlarla da yüzleşiyor. Kanser tedavisinin tam anlamıyla başarıya ulaşabilmesi için hastalığın değil, hastanın tedavisine yönelik bütüncül bir yaklaşım önem taşıyor. Kanser tedavisinde tamamlayıcı yaklaşımlarla ilgili çalışmalar yapan Memorial Bahçelievler Hastanesi Meme Sağlığı Merkezi’nden Prof. Dr. Fatih Aydoğan, konuyla ilgili önemli bilgiler verdi. 

 

Amaç, hastaların bedensel, ruhsal ve sosyal olarak tam iyilik halinin sağlanması 

Kanser tedavisi birçok branşın bir araya gelerek oluşturduğu multidisipliner bir yaklaşımdan oluşur. Ana tedavi branşları olan; Cerrahi Onkoloji, Medikal Onkoloji, Radyasyon Onkolojisi ve Plastik Cerrahi daha çok hastalığın bedensel boyutunu tedavi etmektedir. Oysa kanser hastaları bedensel sorunların yanı sıra hastalık ya da tedavi yan etkilerine bağlı olarak ruhsal ve sosyal sorunlarla da yüzleşmektedir. Daha çok ruhsal ve sosyal sorunların çözümüne odaklı destek tedaviler “tamamlayıcı yaklaşım” olarak adlandırılır. Tamamlayıcı yaklaşımların amacı hastaların bedensel, ruhsal ve sosyal tam iyilik halinin sağlanmasıdır.

 

Saç ve kaş dökülmesi, hastaları memenin alınması kadar etkileyebiliyor 

Kemoterapi alan hastaların önemli bir bölümünde kullanılan ilaçlara bağlı saç dökülmesi görülür. Saç dışında vücutta kaş, kirpik gibi diğer tüyler de dökülebilmektedir. Saç dökülmesi genellikle 2-3 hafta sonra başlar ve tedavi bitiminin ardından 3-4 hafta sonra tekrar çıkmaya başlar. Saç ve kaş dökülmesi tedavi sürecinde hastaları en çok etkileyen yan etkilerden biridir. Bir araştırmada bazı hastalar kaşlardaki dökülmenin kendilerini memenin ameliyatla alınmasından daha çok etkilediğini belirtmiştir. Kaşlar daha görünür olduğu için etkisi bazı kadınlarda daha fazla olabilmektedir. 

 

Hastayı tedaviye yönelik bütüncül bir yaklaşım gerekiyor

Kanser tedavisinin tam anlamıyla başarıya ulaşabilmesi için hastalığı değil hastayı tedaviye yönelik bütüncül bir yaklaşım gerekmektedir. Bizler hastalarımıza ana branşlar dışında Dermatoloji & Kozmetik Dermatoloji, Klinik Psikoloji, Diyet ve Beslenme ile Kadın Hastalıkları ve Doğum tarafından da destek sağlamaktayız. 

 

Meme kanserinde güzel ve bakımlı kalmak motivasyon sağlıyor

Dermatoloji ve Kozmetik Dermatoloji Bölümü hastalarda cilt, saç ve kaşta tedaviye bağlı olan değişikliklere destek olmaktadır. Bu amaçla kaş dökülmesine yönelik mikroblading uygulaması, cilt değişiklikleri ile ilgili tedavi öncesinde önerilerde bulunulması, tedavi süresince kullanılabilecek kozmetik ürünler hakkında bilgilendirme, saç dökülmesine yönelik öneri ve tedavi desteği, tedavi sonrası dermokozmetik uygulamalar hakkında bilgi verme yapılmaktadır.

 

Klinik Psikoloji Bölümü’nde; hastaların yaşadığı ruhsal ve sosyal sorunlara yönelik destek amaçlı görüşme ve seanslar yapılmaktadır.

 

Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nde; genç yaşta tanı konulan kadın kanserlerinde doğurganlığın korunması için planlama yapılmasının yanı sıra cinsel fonksiyon bozuklukları konusunda danışmanlık ve bilgilendirme anlamında destek sağlanmaktadır. 

  

Diyet ve Beslenme Bölümü’nde; tedavi sırasında ve sonrasında diyet ve beslenme desteğinin yanı sıra egzersiz uygulama önerileri sunulmaktadır. 

 

Türkiye’de her 6 meme kanseri hastasından biri 20’li ve 30’lu yaşlarda

Türkiye’de meme kanseri görülme yaşı Avrupa ve Amerika ortalamasına göre ortalama 10 yaş daha öncedir. Meme kanseri tanısı alan hastaların 16-17’si 40 yaşın altındadır. Diğer bir deyişle her 6 hastamızın birinin 20’li ve 30’lu yaşlarda olduğu görülmektedir. Genç yaş hasta grubu tedaviye bağlı saç değişikliklerinden daha fazla etkilenmektedir. Biz de daha önce tedavi gören bu yaş hasta grubuna saç, kaş ve kirpik dökülmesi gibi sorunlarda neler yaptıklarını sorduk. Aldığımız cevaplarda hastaların bu sorunlardan saç dökülmesi için daha çok bone, şapka, başörtüsü gibi geçici çözümler bulduklarını gördük. Kaş dökülmesi için kalem ve bitkisel ilaç kullanan birkaç hasta dışında profesyonel yardım almadıklarını saptadık.

 

Çalışma, MASCC’nin İspanya’da düzenlenen toplantısında sunuldu

Konuya ilişkin çalışmamız MASCC’nin her yıl düzenlediği ve bu yıl İspanya’da yapılan toplantısında Uz. Dr. Emine Erkan tarafından bildiri olarak sunuldu. Doç. Dr. Kezban Nur Pilancı ve Dr. Sevim Şuekinci’nin de araştırmacılar arasında yer aldığı araştırmamızın özeti “Supportive Care in Cancer” dergisinde yayınlandı. 

 

MASCC, açık adı “The Multinational Association of Supportive Care in Cancer” olan ve 70 ülkeden katılımcıların bir araya gelerek kurduğu bir birlik. Kanser hastalarına destekleyici tedaviler konusunda çalışıyor ve mottosu: “Destekleyici tedaviler mükemmel kanser bakımını sağlayabilir.”

 

Çalışma sonuçlarında hastaların tedaviye bağlı görülen dermatolojik sorunlarda profesyonel bir destek almadıkları sonucuna ulaşmamız, kanser hastaları için başlattığımız “Tamamlayıcı Yaklaşımlar Programı”nın önemini gösterdi. Bu programda sağlanan desteklerle hastalar tedavi sürecini daha kolay bir şekilde geçirebilmektedir.

 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

G0KAY’dan Yeni Şarkı: “FARK NAKE”

 G0KAY, yeni şarkısı “FARK NAKE”yi Universal Music Türkiye etiketiyle bugün yayımladı. Sözleri G0KAY tarafından yazılan “FARK NAKE”, başından sonuna kadar enerjisini kaybetmeyen dinamik müziğiyle dinleyicide heyecan uyandıracak!
Geçtiğimiz aylarda yayımladığı çıkışları “PELESENK DİLLERDE” ve “MUAH” sonrası dinleyiciyle buluşacak olan “FARK NAKE”, video klibiyle eş zamanlı olarak müzikseverlere sunuluyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

AXA Sigorta, Dünya için Hareket Et’in İkinci Yılında TURMEPA ile Güçlerini Birleştiriyor

AXA Sigorta, geçtiğimiz yıl hayata geçirdiği ‘Dünya için Hareket Et’ projesinin ikinci yılında DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile iş birliği yapıyor.  

 

‘Dünya Dostu Sigortacılık’ yaklaşımıyla iklim değişikliğiyle mücadeleye destek veren AXA Sigorta, ilk yılını geride bırakan kurumsal sosyal sorumluluk projesi ‘Dünya İçin Hareket Et’in ikinci senesinde yeni STK partneri olarak DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile güçlerini birleştiriyor. Fiziksel hareketliliğin insan sağlığına olduğu kadar gezegen sağlığına da faydalarına dikkat çeken proje, bu sene odağını TURMEPA desteği ile karbon yutağı olarak ormanlardan 4 kat daha güçlü olan denizlere ve Dünya’nın üçte ikisini kaplayan su ekosistemlerine çeviriyor. 

 

AXA Sigorta aynı zamanda ‘Dünya İçin Hareket Et’in yeni döneminde insanları günlük hayatlarında daha çok hareket etmeye teşvik ederek çevresel fayda yaratmalarını sağlama hedefini de koruyor. Sigorta devi bu doğrultuda insanlarıDkarbon salımını azaltmaya, ekosistemleri korumaya, denizlerin sağlığı için TURMEPA ile harekete geçmeye ve gönüllü sahil temizliği eylemleri gibi sivil toplum aktiviteleriyle fiziksel hareketliliği artırmaya teşvik edecek.

 

Sigortacılık alanında yenilikçi çözümlerle sektöre öncülük etmenin yanı sıra toplumsal hayat ve çevre için değer yaratmanın da AXA için stratejik önem taşıdığını ifade eden AXA Sigorta CEO’su Yavuz Ölken, “Küresel ısınma ve iklim değişikliği dünyamızın geleceğini tehdit ediyor. Yalnızca bu yaz boyunca tüm dünyada görülen ve Türkiye’de bizim de maalesef deneyimlediğimiz orman yangınları ve seller gibi doğal afetler ve aşırı hava olaylarının sıklığının ve şiddetinin artması bile iklim krizinin ne kadar ciddi boyuta ulaştığını gözler önüne seriyor. AXA Sigorta olarak insanlığın gelişimi adına insanlık için önemli olanı korumak için çalışıyoruz; bu noktada gezegen sağlığı ve iklim değişikliği çalışmalarımızda önemli bir yere sahip. Bu bakış açısıyla gerçekleştirdiğimiz ‘Dünya İçin Hareket Et’ ile insanlara iklim değişikliğine karşı harekete geçmenin aslında tahmin ettiklerinden de basit ve önemli olduğunu göstermek istiyoruz. Projenin ilk yılında Dünya’nın iklimini tehdit eden aşırı karbon salınımıyla mücadelede insanları fosil yakıt tüketen ve karbon salımına sebep olan motorlu taşıtlar yerine yürümek veya bisiklete binmeye, yani kendi enerjilerini harcamaya teşvik ettik. Bir yandan da karbon yutaklarının ne denli önemli olduğuna dikkat çektik. Küresel stratejimizle paralel olarak ormanlara odaklandık; 50.000’in üzerinde fidan bağışı gerçekleştirdik. Çünkü ormanlar meşhur karbon yakalayıcılar fakat bir de karbon yakalama konusunda küresel stratejimizin de bir parçası olan gizli kahramanlar var: Denizler. Denizler, deniz çayırları ve fitoplanktonlar gibi fotosentez yapan bir biyoçeşitlilik barındırıyor. Yaptıkları fotosentez ile Dünya’daki karbonu tüketerek oksijen salımı gerçekleştiren bu biyoçeşitlilik, iklim değişikliği nedeniyle tehdit altında. Birkaç ay önce Marmara Denizi’nde gördüğümüz müsilaj deniz ekosistemlerinde karşı karşıya olduğumuz tehdidi somutlaştırdı. Dünyamızın iklimini korumak, çevremizi temizlemek ve yaşamı Dünya üzerindeki her canlı için güzelleştirmek için denizdeki kirlilik, biyoçeşitlilik kaybı ve değişime karşı harekete geçmemiz gerekiyor. Bu yüzden ‘Dünya İçin Hareket Et’in ikinci yılında projenin merkezine denizler ve su ekosistemlerini aldık. Denizlere odaklandığımız bu senede 27 yıldır ülkemizin kıyı ve denizlerinin korunması üzerine çalışan değer ortağımız TURMEPA ile çalışmaktan mutluluk duyuyoruz. Eminim onların uzman katkılarıyla birlikte çok güzel işler başaracağız. Kendilerinden her zaman ilham aldık, almaya da devam edeceğiz” dedi.

 

 

TURMEPA Yönetim Kurulu Başkanı Şadan Kaptanoğlu ise şunları söyledi: “Doğa, bize uzun yıllardır sesini duyurmaya çalışıyor. Son zamanlarda yaşadığımız, hepimizi derinden üzen orman yangınları ve sel felaketleri bu çağrının en acı örnekleri. Tıpkı karadaki ormanlar gibi denizlerimizdeki deniz çayırları ve planktonlar da oksijen üreterek aldığımız iki nefesten birini bizlere sağlıyor. Ancak denizlerimiz de kirlilik sebebiyle adeta yangın yeri. Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj problemi, denizin altında yıllardır var olan ancak görünmeyen yangını su yüzüne çıkardı. Tüm dünyada iklim krizi ile birlikte daha sık yaşadığımız bu olaylar, maalesef insan davranışlarının kaçınılmaz sonucu. İklim krizinin küresel bir felakete dönüşmemesi ise yine insanların doğayla ilişkisinde yeni bir başlangıç yapmasına bağlı. TURMEPA olarak bu farkındalıkla 27 yıldır doğanın bizim düşmanımız değil, dostumuz olduğunu vurguluyor, sürdürülebilir bir gezegenin ancak doğaya dost bir yaşam tarzı ile mümkün olabileceğini anlatıyoruz. Bunu yaparken de nefes kaynağı denizlerimiz için karşılıksız bir şekilde emek veren, 10 bine yakın gönüllümüz bizimle. Gönüllülüğün ne kadar kıymetli olduğunun bilinciyle TURMEPA olarak ülkemizde kurumsal gönüllülük konusunda örnek olacağına inandığımız bu projede yer almaktan çok mutluyuz. Dilerim ki, dünyamızın kıymetini en çok bilmemiz gereken bu dönemde, AXA Sigorta gibi gönüllülük ruhunu gerek çalışan gerekse yönetim kadrosunda hayata geçiren, doğa için ben de varım diyen kurumların sayısı çoğalır. Bu anlamlı iş birliğimizin daha uzun yıllar devam etmesini diliyorum.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Dünya mobilya pazarında Türkiye’nin rolü artıyor

Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) Başkanı Mustafa Balcı, dünyada Türk mobilyasına talebin her geçen yıl daha çok arttığını ifade ederken, geçtiğimiz ayın sonunda 2,68 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiğini belirtti.

2021 yılı genelinde ağırlıklı olarak Almanya, ABD, İsrail, Irak ve Fransa’ya mobilya ihracatının yoğun şekilde yapıldığını ifade eden Başkan Balcı, “200 ülkeye doğrudan ihracat gerçekleştiren ve Avrupa Birliği’ne bağlı ülkeler başta olmak üzere, Orta Doğu pazarında da güçlü olan Türkiye, Libya, Hollanda, Romanya, Katar, B.A.E., Macaristan, İtalya ve Çekya ile ticari ilişkilerini oldukça geliştirmiş durumda” dedi.

Mobilya modasına Türkiye imzası!

Türkiye’nin 2020 yılında dünya mobilya pazarından yüzde 2’lik oranda pay aldığını belirten MOSDER Başkanı Mustafa Balcı “Üretim potansiyeli sürekli artan ülkemizin 2023 yılında bu pastadan yüzde 5’lik bir dilim alması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bugün dünyanın yedi kıtasına da ürün gönderen ülkemiz “Büyüme, sinerji, dünya, buluşma, doğulu ve batılı, inovatif, birliktelik ve uyum kavramlarından oluşan “Turkey Discover the Potential” etiketinin hakkını tam anlamıyla doldurarak veriyor” dedi.

Mustafa Balcı “Katma değeri yüksek ve dış ticaret fazlası veren Türk mobilya sanayisi, küçük atölyelerden büyük modern şirketlere kadar son teknolojilerle donatılmış üretim tesisleriyle, globalleşen dünyada değişen müşteri eğilimlerini karşılayacak şekilde üretim yapıyor” dedi. 

“İç piyasada hareketlilik devam ediyor, düğün sezonu uzadı”

Pandemi nedeniyle ilkbaharda ertelenen düğünlerin bu sene yaz sezonuna kaydığını ve sonbaharda da yoğun şekilde devam edeceğini gözlemlediklerini belirten Mustafa Balcı, düğünlerin iç piyasada mobilya sektörüne oldukça katkı sağladığını ifade etti. 2021 yılı sonuna kadar yurt içinde perakende satışta 70 milyar TL’lik hedefe ulaşmak istediklerini belirten Balcı, okulların açılmasıyla birlikte üretimde mesailerin uzadığına dikkat çekti.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği Genel Sekreterliğine Serdar Sürer atandı

Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) genel sekreterliğine Serdar Sürer getirildi. TSPB’den yapılan açıklamada, “Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği Yönetim Kurulu’nun 30 Eylül 2021 tarihinde gerçekleştirdiği toplantıda, İlkay Arıkan’ın emeklilik dolayısıyla görevinden ayrılması nedeniyle boşalan TSPB genel sekreterliğine, 1 Ekim 2021 tarihi itibariyle Serdar Sürer’in atanmasına karar verildi” denildi.

 

TSPB Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Öztop, Serdar Sürer’i TSPB genel sekreterlik görevi için tebrik ederek, sermaye piyasaları alanında sahip olduğu bilgi ve deneyimle TSPB’nin hedeflerini gerçekleştirmesine önemli katkılar sağlayacağını ve sektörü ileriye taşıyacağını belirtti. İbrahim Öztop, “Sermaye piyasalarımızın yatırımcılara, şirketlere ve ülkemiz ekonomisine olan katma değerini artırmak için derinleşmesi ve sürdürülebilir büyümesini devam ettirmesi gerekiyor. İstanbul Finans merkezi hedefi paralelinde sektörümüzün arzuladığımız büyüklüklere ulaşması için Birlik olarak, gelecek dönemde de yol gösterici rolümüzü artırarak sürdüreceğiz. Bu vesile ile Serdar Sürer’e TSPB genel sekreterlik görevinde başarılar dileriz” dedi. 

 

Serdar Sürer Kimdir?

Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü’nden mezun olan Serdar Sürer, meslek hayatına 1996 yılında Ekinciler Yatırım Menkul Değerler’de başladı. Aynı kurumda menkul kıymetler müdürü ve yatırım fonları müdürü olarak görev yapan Sürer, 2000 yılında başladığı Global Menkul Değerler şube müdürlüğü görevini 2002 yılına kadar sürdürdü. 2002 yılında ise Türkiye Halk Bankası A.Ş. hazine yönetiminde göreve başlayan Sürer, sırasıyla tahvil ve bono bölüm müdürlüğü ve ardından para ve sermaye piyasaları daire başkanlığı görevlerinde bulundu. Sürer, Ekim 2017 – Haziran 2019 tarihleri arasında Halk Yatırım Menkul Değerler A.Ş. genel müdürü olarak görev yaptı. Son olarak Temmuz 2019 – Ağustos 2021 tarihleri arasında Türkiye Halk Bankası A.Ş.’de hazine yönetimi ve uluslararası bankacılıktan sorumlu genel müdür yardımcılığı ve Halk Yatırım Menkul Değerler A.Ş. yönetim kurulu başkanlığı görevini üstlendi. Sürer, çeşitli dönemlerde TSPB, Sermaye Piyasası Lisanslama Sicil ve Eğitim Kuruluşu (SPL) ve Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulundu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı