Aylık arşivler: Kasım 2021

Atatürk İstanbul’un ikinci Fatihi’dir

-Atatürk İstanbul’un ikinci Fatihi’dir.

-Atatürk ile sorun yaşayanlar İngiliz ve Yunan sermayesinin uşaklarıdır

-Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı olmasaydı biz bugün önceki hiçbir fethimizi kutlayamayacaktık

-‘Dünya seni kıskanıyor' diye diye Türk milletini dünyaya rezil ettiler

 

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş Hatay’da partisinin il kongresine katıldı.

Fehmi Uçar’ın yeniden il başkanı seçildiği kongrede konuşan Hüseyin Baş, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durumla ilgili değerlendirmeler yaptı.

“Bize bir mahkumiyet psikolojisi yaşatıyorlar.” diyen Baş, “Biz mahkumiyet sınıfındaki insanlarız. Yokluğa, parasızlığa mahkum edildik, sosyal statümüz düşürüldü. Bizi bir çemberin içine aldılar ve 'dünya seni kıskanıyor' diye diye dünyaya rezil ettiler, Türk milletini dünyaya rezil ettiler. Böyle bir şey olabilir mi! İşte o zaman biz millet olarak bunun karşısında duracağız.” ifadelerini kullandı.

 

“Marketlere kesilen cezalar vatandaşa ödensin”

 

Vatandaşın ağır vergi, ceza ve zamlar altında ezildiğini belirten BTP lideri şöyle konuştu; “Çok basit bir matematik koyuyorum ortaya. Yüzde 18 KDV var, kimi arabada yüzde 220 ÖTV var. Bu milletin cebinden bunu alarak bu ülke güçleniyorsa biz KDV'yi yüzde 58 yapalım, ÖTV'yi yüzde 500 yapalım, milleti 300 lira asgari ücrete mahkum edelim ve ekonomi kalkınsın. Adam kalkmış marketlere 2,5 milyar lira ceza kesmiş, mantığa bak! Bu parayı kimden aldı bu marketler?  Sizden aldı, benden aldı: Parayı niye bize vermiyorsun? Şimdi o marketler 2,5 milyar liranın zararını kimden çıkaracak? Yine bizden çıkaracak. İşte bu ülkedeki enflasyonun, pahalılığın temelinde vergiler, cezalar ve hukuksuz işlemler yatıyor.”

 

“Ayasofya’da mevlid için başvurduk, müftülük karıştı”

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün vefat yıl dönümü olan 10 Kasım’da Ayasofya’da Atatürk adına mevlid okutmak için yaptıkları girişime de değinen Hüseyin Baş, “Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde Cumhuriyetimizin kurucusu merhum Mustafa Kemal Atatürk için 10 Kasım'da Mevlid-i Şerif okutmak üzere İstanbul Valiliği'ne başvuru yaptık. Niye valiliğe başvurduk? Önce biz müftülüğe gittik, müftülük karıştı, müftülük almadı dilekçemizi. Aklınızda olsun Ayasofya müftülüğe değil, hala valiliğe bağlı!” dedi.

 

“Bugün bütün Fetihleri Atatürk sayesinde kutluyoruz”

 

Neden böyle bir başvuru yaptıklarını da anlatan BTP lideri şu dikkat çekici ifadeleri kullandı; “Bakın Atatürk 4,5 yıl İngiliz işgali altında kalmış bir İstanbul'u işgalden kurtardı. İstanbul'un iki tane fatihi vardır. Birisi 1453 yılında İstanbul'un kapılarını Türklere açan Fatih Sultan Mehmet Han'dır, ikincisi de, diğer bütün fetihlerimizi anlamlı kılan, bugün bu fetihleri kutlamamızın arkasındaki teminat olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür.  Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı olmasaydı biz bugün hiçbir fethimizi kutlayamayacaktık. İsimlerimiz bile Türkçe olmayacaktı. Biz bunların tamamını Atatürk'e borçluyuz. Biz kurucumuz için Ayasofya'da mevlid okutmak için başvuru yaptık ve tabi kuduranlar oldu, izin vermeyiz diyenler oldu. Ben bu insanların Atatürk ile ne alıp veremediği var anlamıyorum diyeceğim de anlıyorum biliyorum. Atatürk ile sorun yaşayanları gördüğünüzde hiç kuşkunuz olmasın; O, emin olun ki İngilizin sermayesinin uşağıdır, Yunanın sermayesinin uşağıdır. Başka hiçbir şey olamaz.”

 

“50 yılımızı daha çaldırmayın”

 

Bağımsız Türkiye Partisi olarak Türkiye’nin gelecek 50 yıllarını kurtarmaya talip olduklarını da ifade eden Hüseyin Baş, “Benim ne iktidar partisi ile ne muhalefet partileri ile çekiştiğim bir durum yok. Sadece bir soru soruyorum; yıl 2050- Türkiye Cumhuriyeti, ne hayal ediyorsun? Bırak 2022'yi,2023'ü. Bırak bana 1071'de Malazgirt'ten girdim bin sene sonra 2071'de şunu yapacağım demeyi, benim çocuğumun yaşayacağı dijital dünyaya sen ne anlatıyorsun? Size bunun cevabını verene gidin oyunuzu verin ama bunun cevabını size veremiyorlarsa emin olun bugün yaptıkları siyaset sizin gelecek 50 yılınızı daha çalmak içindir. Bakın gelecek 50 yıllarımızı çaldırmayalım, gelin bu 50 yılları birlikte inşa edelim. Atatürk'ün 'En hakiki mürşit ilimdir' sözü ile birlikte ilimi kullanalım, bilimi kullanalım, teknolojiyi kullanalım ve hakikaten geleceğin dünyasında babam Prof. Dr. Haydar Baş'ın her zaman söylediği kainat devleti olacak Türkiye Cumhuriyeti'ni hem birlikte inşa edelim.”dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Gürespor, Uludağ Basket’i Mağlup Etti

Ferhatoğlu Edremit Belediyesi Gürespor, Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi’nin 5. haftasında sahasında konuk ettiği Uludağ Basket’i 81-71 mağlup etti.

 

Ferhatoğlu Edremit Belediyesi Gürespor, Uludağ Basket’i mağlup ederek iki haftalık kötü gidişe son verdi.

 

Maça hızlı başlayan ev sahibi etkili oyunu ile ilk periyodu 28-12 önde tamamladı. İkinci periyotta 22 sayı üreten Gürespor, rakibin 16 sayısına karşı soyunma odasına 50-28 önde gitti. 

 

İkinci yarı karşılıklı basketlerle başlarken konuk ekibin 23 sayında en sahibi Gürespor 20 sayılı ile karşılık verdi. Periyodu Gürespor 70-51 önde tamamladı.

 

Final periyodunda konuk Uludağ Basket farkı kapatıp maça ortak olabilmek için mücadele etse de ev sahibi ekip karşılamayı 81-71 kazanmasını bildi.

 

Ferhatoğlu Edremit Belediyesi Gürespor’da Zilan Gülsüm 21 sayı, 4 asist, Mikayla Cowling 18 sayı, 12 ribaund, 4 asist ve Yağmur Öztürk 17 sayı, 4 asist ile galibiyetle önemli rol oynadı.

 

Uludağ Basket’te ise Tearra Banks 27 sayı, 12 ribaund, 5 top kaybı ile maçı tamamladı.

 

Gürespor’da sakatlığı devam eden kaptan Halime Uykan, Uludağ Basket’te ise son antrenmanda sakatlanan Aysu Keskin forma giyemedi. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Anadolu Yakası’na İlk Kent Ormanı Geliyor

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘Yeşil kent vizyonu’ ile İstanbullulara yeni bir yeşil alan daha kazandırıyor. Anadolu Yakası’nın ilk kent ormanı olan Çekmeköy Rahmi Demir Kent Ormanını Kasım ayında hizmete açılıyor. Toplam 350 bin m2 büyüklüğe sahip Çekmeköy kent ormanında bisiklet ve yürüyüş yolu, çocuk oyun alanları, yaban hayvanlarının gözlemleri için seyir kulesi ve gözlem terası gibi alanlar mevcut.

 

Ekrem İmamoğlu’nun yeşil kent vizyonu çerçevesinde İstanbullulara vaat ettiği kent ormanları projeleri adım adım hayata geçiyor. İstanbul Avrupa Yakası’nda vatandaşın hizmetine açılan Yakuplu Kent Ormanı ve Kemerburgaz Kent Ormanı ardından üçüncü kent ormanı da Anadolu Yakası’nda Çekmeköy’de açılıyor. Toplam büyüklüğü 350 bin metrekare olan Çekmeköy Rahmi Demir Kent Ormanı Kasım ayı içinde açılması planlanıyor.

İBB Park Bahçe ve Yeşil Alanlar Daire Başkanı Prof. Dr. Yasin Çağatay Seçkin, Çekmeköy Rahmi Demir Kent Ormanı ile ilgili şu bilgileri verdi: “ Burası 350 bin metrekarelik bir alan, bizim için çok önemli bir yeşil alan, İstanbul’a kazandırmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Biz burada özellikle yürüyüş ve bisiklet yolları konusunda aktif bir çalışma yürüttük. 2.5 kilometrelik bir bisiklet yolumuz ve 5.5 kilometrelik aktif spor yapmak için yürüyüş yolumuz var. Onun dışında eğimli bir alan olduğu için çok sayıda bağlantı yolu var. Çok sayıda çocuk oyun alanlarımız var, seyir kulemiz var. Biz son dönemde yunus ve kuş gözlemleri ve yaban hayatıyla ilgili çalışmalarımıza hız verdik, bununla ilgili güzel bir gözlem ve seyir terası alanımız oluştu burada. Biz buradaki çalışmalarımızın yüzde 95’ini tamamladık. Kasım ayı gibi burası hizmete açılmış olacak.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

“Aşk Bu Mu?” Adlı Tiyatro Oyunu Büyük İlgi Gördü

Nevşehir Belediyesi kültür ve sanat etkinlikleri çerçevesinde “Aşk Bu Mu?” adlı tiyatro oyunu sahnelendi. Ünlü sanatçılar Yasemin Öztürk ve Paşhan Yılmazel’in oynadığı oyuna sanatseverler büyük ilgi gösterdi.

Nevşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından düzenlenen Tiyatro Geceleri yeniden başladı.

Etkinlikler kapsamında ilk olarak Onur Sermik’in yazıp, Yasemin Öztürk ve Paşhan Yılmazel’in oynadığı “Aşk Bu Mu?” adlı tiyatro oyunu, Kapadokya Kültür ve Sanat Merkezi’nde sahnelendi.

Oyunu Belediye Başkanı Dr. Mehmet Savran ve eşi Nejla Savran ile birlikte ünlü şair ve yazar Mehmet Ercan ve belediye başkan yardımcıları da izledi.

Tiyatro severlerin büyük ilgi gösterdikleri oyunda kadın erkek ilişkilerinde evlilik öncesi ve evlilik sonrasında yaşanan değişimler ve son zamanlarda sosyal medyanın da etkisiyle ortaya çıkan olaylar farklı bir bakış açısı ile ele alındı.

Belediye Başkanı Dr. Mehmet Savran oyun sonunda sanatçılar Yasemin Öztürk ve Paşhan Yılmazel’e çini bir tabak hediye etti.

Tiyatro Geceleri kapsamında Kasım ve Aralık oyunda yeni oyunların sahneleneceği ve sürpriz konserler düzenleyeceklerinin müjdeledi.

Savran, “Pandemi döneminde kültü ve sanat etkinliklerine ara vermek zorunda vermek zorunda kalmıştık. Gerekli tedbirleri alarak yeniden etkinliklerimize başladık ve Nevşehirliler büyük ilgi gösterdi. Bu tür etkinliklerin devam edebilmesi için tüm hemşerilerime aşılarını olmaya ve kurallara uymayı tavsiye ediyorum.” dedi.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Üst-Dünya Habercileri için Geri Sayım Başladı.

Ressam Nilgün Sipahioğlu Dalay’ın "Üst-Dünya Habercileri" isimli kişisel resim sergisi, 15 Kasım 2021 tarihinde Galeri SanatYAPIM'da sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor.

Dalay, 41 eserinin yer alacağı sergi ile ilgili görüşlerini şöyle anlatıyor.

" Güvencesiz hayatın zorluklarına karşı mücadele edebilmek için kendi içimdeki savaşçının gücünü sorgularken, otonom ve saklı olan arketipler bilinç düzeyine çıktıkça içinde yaşadığım kültüre özgü olarak eserlerimde kişisel ifadeye dönüştüler. Resimlerim aracılığıyla, izleyicinin de bilinçdışında potansiyel olarak bulunan psişik niteliklerinin (irade, cesaret,üretkenlik…) aktive olmasını ümit ediyorum. "

"Üst-Dünya Habercileri" isimli sergiyi, 05 Aralık 2021 tarihine kadar Galeri SanatYAPIM'da ziyaret etmek mümkün.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Dünya zenginlerinin evlerini tasarlıyorlar

İç Mimar Merve Aycan’ın kurucusu olduğu  Billionaire Furniture ve Luxury Stone markaları, Katar’dan Kazakistan’a, Suudi Arabistan’dan Amerika’ya dünyanın dört bir yanında lüks evlerin tasarımını yapıyor. 50 kişilik salona sahip, kuaför ve masaj odalarının da olduğu devasa büyüklükteki evlerde dekorasyonun yanı sıra banyodaki havluya, diş fırçasına kadar her şeyi hazırlayan uzman ekibin tasarladığı evler, dünya zenginleri tarafından büyük ilgi görüyor.
Çalışmaları hakkında bilgi veren Billionaire Furniture’un Sahibi İç Mimar Merve Aycan, “Firmamız 2015 yılında bir araya gelen tasarımcılar, teknisyenler ve ustalardan oluşan ortak bir grup. A’dan Z’ye bir eve ait her tasarımı üstleniyoruz. Bazen toplu bir inşaat projesi için bazen de bireysel müşterilerimiz için hizmet veriyoruz” dedi.
En çok ilgi Araplardan
Özellikle yurt dışından büyük ilgi gördüklerini belirten Aycan, “Dünyanın dört bir yanından müşterilerimiz var. Kazakistan, Katar başta olmak üzere Avrupa’dan, Arap Yarımadası’ndan ve ABD’den çok sayıda talep alıyoruz. En çok ilgiyi ise Araplardan görüyoruz.  Son olarak da Kazakistan’da 2 projemiz devam ediyor. 8 odalı, 5 banyolu evin mobilya ve dekorasyon tasarımını yapacağız.  Anahtar teslim bir ev olacak. Yine Katar’da 3 farklı projemiz var. Ünlü ailelerin evlerini tasarlıyoruz. Şeyhler, işadamları, sanatçılar gibi farklı alanlardan ünlü müşterimiz var” diye konuştu.
Diş fırçasına kadar düşünülüyor
Müşterilerinden gelen birçok farklı talebe karşılık verdiklerini aktaran Aycan, “Örneğin eski bir evi alıp tamamen boşaltıp, duvarlarını, yerlerini, elektrik tesisatlarını, tasarımını her şeyini baştan yaptırmak istiyorlar. Biz de projelendirip mobilyalarını, dolaplarını takıp, elektrik tesisatlarını yapıyoruz. En sonunda evin mobilyalarının, dekorasyonunun yanı sıra bornozundan diş fırçalarına kadar her şeyi tamamlayıp teslim ediyoruz. Tamamen doğal ürünler kullanıyoruz” ifadelerini kullandı.
50 kişilik yemek odası
Arap Yarımadası’ndaki siparişlerin büyük ölçekli olduğunu dile getiren Aycan şunları söyledi: “Yaşam alanları çok büyük olduğundan ve çok sayıda kişiyle birlikte yaşadıkları için siparişler büyük ölçekli oluyor.  Örneğin salonları için 10 kanepe, 10 tekli berjer, 10 sehpa siparişi alıyoruz.  40- 50 kişilik yemek masaları istiyorlar. Bazı evlerde kuaför salonu, masaj odası gibi özel istekler oluyor. Bir ev yaklaşık 5 milyon liraya çıkabiliyor. Eğer üst segment isteniyorsa 20- 30 milyon liraya kadar ulaşabiliyor.”
Pandemide online danışmanlık
Pandemi nedeniyle online danışmanlık da verdiklerini kaydeden Aycan, “Pandemi döneminde yüz yüze gelmeden birçok üretim yaptık, proje hazırladık ve üretime geçtik. Her şeyi karşı taraftan onaylı bir şekilde yürüttük. Kırlentten, mobilya iskeletine her şeyi numaralandırıp ihracatını yaptık” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

YAYFED 6. Olağan Genel Kurulu Yapıldı

Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu YAYFED, 6. Olağan Genel Kurulu’nu Grand Cevahir Otel’de yaptı.

Federasyon delegelerinin ve çok sayıda misafirin yer aldığı Genel Kurul’un açılış konuşması, YAYFED Başkanı Münir Üstün tarafından yapıldı.

YAYFED’in, hayatı kitap olanların kurduğu bir federasyon olduğunu ifade eden Başkan Münir Üstün “11. yaşımızdan, henüz gün alıyoruz. Yazıyla başlayan insanlık tarihi kadar eski. Tarihin, medeniyetin, bilimin, ilmin, irfanın tam olarak, merkezindeyiz. Hepimiz biliyoruz ki, dünya kendi etrafında döndüğünden daha çok, kitabın etrafında dönüyor” dedi.

Konuşmasında bandrol verileri hakkında da bilgi veren Başkan Münir Üstün şunları söyledi: “Geçtiğimiz Eylül ayında tüm zamanların üretim rekorunu kırdık. Bir ayda 63 milyon 65 bin 542 kitap ürettik. 2011 yılında, kurulduğumuz yıl, Türkiye’de 289 milyon olan kitap üretiliyordu. 2020 yılında bu sayıyı, 434 milyona yükseltmeyi birlikte başardık. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 240 milyon ders kitabı ve 48 sayfaya kadar olan 300 milyon kitap, bahsettiğim verilere dahil değil” diye belirtti.

Konuşmasını, “Ortak Lisanslama, Kamuya Ödünç Verme, Özel Kopyalama Harcı, Ortak Veri Tabanı, Elektronik Kütüphane gibi projelerin tümünü Yayımcı Meslek Birlikleri ile birlikte YAYFED çatısı altında yürütme kararlığındayız. Bu sayede Yayımcılık sektörünün önünü açacak, yayımcılarımıza ve yazarlarımıza, çevirmenlerimize de yeni gelir imkanları sağlamış olacağız ve yeni dönemde enerjimizin büyük bir kısmını bu yöndeki planlarımızı hayata geçirmeye harcayacağız” şeklinde sürdüren Başkan Münir Üstün, sözlerinin sonunda ise şunları söyledi: “YAYFED’in 6. Genel Kurulunun, hedeflerimize ulaşmak için yeni bir milat olmasını diliyorum. Şahsıma federasyon başkanlığı yapma fırsatı veren bütün yayıncı arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.”  

Tek Yönetim Kurulu teklif listesi ile gidilen oylamada geçerli oyların tamamını alan, Münir Üstün, Mustafa Aksoy, Mehmet Burhan Genç, Mustafa Altundal, Ali Can, Hakan Tanıttıran, Mustafa Doğru, Erdal Karakaya, Emrah Kısakürek ve Sinan Çam, 2021-2023 dönemi YAYFED yönetim kurulu olarak seçilmiştir.   

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Murat Dalkılıç’tan Canlı Yayında Dayı’ya Özel Şarkı

Dayı Şov bu hafta ünlü şarkıcı Murat Dalkılıç ve içerik üreticisi Berfu Yenenler’i ağırladı. Dayı ve konuklarının su gibi akan sohbetine eğlenceli şakalar ve bolca müzik eşlik etti. Murat Dalkılıç, Dayı’ya özel bestelediği “Gibisine” isimli şarkısıyla adeta yeni yılın hit şarkısını canlı yayında seyircilerin önünde bestelemiş oldu. Dalkılıç, Dayı’ya müzik kariyerinde menajerlik sözü verdi. Her zamanki samimi tavırlarıyla stüdyoya renk getiren Berfu Yenenler ise, sık sık eşi Eser Yenenler’e takılarak izleyicileri güldürdü. Dayı’nın, ıssız adaya düştüğünde Hindistan cevizi yemeyi mi yoksa eşini yemeyi mi tercih edeceğine dair sorusuna, “Eser beni yer” diyerek yanıt verdi. İnternet dünyasında herkesin ponçiklik peşinde olduğunu söyleyen genç influencer, “Ben sinirleniyorum. Sinirlenince de söylerim. Ne olmuş yani!” dedi.

 

Dayı Şov’un dün gece yayınlanan bölümü müzikle, güzellikle ve sohbetle doldu taştı. Geçen hafta Hülya Avşar’ı ağırlayan Dayı, Dalkılıç’a programın yeni seviyesine uygun derecede ünlü olup olmadığını sorgulayarak takıldı. “Zeynep Bastık, Bensu Soral, Pınar Deniz gibi isimlerin hepsi bugün senden ünlü” diyen Dayı’ya Dalkılıç, “Dünyanın en güzel hissi, boynuz kulağı geçince çok mutlu oluyorsun” yanıtını verdi.  Berfu Yenenler’in de Eser Yenenler’i geçtiğinin ve genç komedyenin geceleri yatağının altına girip ağladığının konuşulması üzerine ise Berfu Yenenler, “Şişko şakası yapmak istemem ama kocam yatağın altına nasıl sığsın?” diyerek izleyicileri güldürdü. 

 

Daha önce Türkiye 4’üncü güzeli seçilen Berfu Yenenler, güzellik yarışmalarındaki gibi eline değnek alarak, Dayı’nın “Dünyada neyi değiştirmek isterdin” şeklindeki sorusunu, “Çocukların uyumasını isterdim. 12 saat aralıksız uyusunlar, uyansınlar, dinç olsunlar. Çocuklar anasının babasının tadını kaçırmasın” şeklinde cevapladı. 

 

“Murat olsa olsa O Ses’e jüri olur”

Murat Dalkılıç, ünlülük seviyesini sorgulamayı sürdüren ve Survivor zamanının gelip gelmediğini soran Dayı’ya, gülerek “Henüz öyle bir şey yok” yanıtını verdi. Yenenler ise, “Murat olsa olsa O Ses’e jüri olur” diyerek Dalkılıç’a sahip çıktı. 

 

“Negatif yorumlar çok fazla koymuyor

Berfu Yenenler, linçlerle nasıl başa çıktığının sorulması üzerine, “Göz önünde olan herkes linç yiyor. Ben bir tık daha fazla linç yiyorum. Herhalde insanlar kendilerinden çok fazla şey görüyorlar. O yakınlık bir yerden sonra negatife dönüyor diye düşünüyorum. Ama ben çok rahat bir insanım. Yakınlarımdan yorum gelmediği sürece bana çok fazla koymuyor açıkçası” yanıtını verdi.

 

“Sinirlenince söylerim. Ne olmuş yani!”

Bunun üzerine Dayı’nın yaptığı, “Buyurun Benim videolarında dövecek gibiydin” yorumu üzerine, “Ben sinirli biriyim. Sinir güzel bir duygu. Kimse sinirini göstermiyor artık. Herkes ponçiklik peşinde. Ben sinirleniyorum gayet, sinirlenince de söylerim. Ne olmuş yani” dedi

 

“Gibisine” şarkısıyla Dayı müzik piyasasına giriyor

Dayı, bu programda Murat Dalkılıç’ı masasına davet etti. Müzik kariyerine giriş yapmak istediğini söyleyen Dayı için Dalkılıç bir şarkı yapmayı kabul etti. “Ah O Gözlerin” ismiyle yola çıkan ikili, canlı yayında Pandami Music’in verdiği ritim üzerine doğaçlama şekilde bir şarkı besteledi. Şarkının ismi, parçanın nakaratında sık sık kullanılması üzerine, Dayı’nın imza sözlerinden “Gibisine” olarak değiştirildi. Murat Dalkılıç Dayı’ya menajerlik sözü verdi. 

 

“Eser beni yer”

Hızlı Sorular bölümünde ise bu hafta Berfu Yenenler soruları cevapladı. Yenenler, “Eser’le birlikte ıssız bir adaya düşseniz tatsız tuzsuz Hindistan cevizi mi yersin, Eser’i mi yersin” sorusuna, “Eser beni yer” diye yanıt vererek herkesi güldürdü.

 

Canlı yayında ücretsiz izlenebiliyor

Dayı Şov, her Cuma akşamı saat 23.00’te GAİN’de yayınlanıyor. Canlı yayında ücretsiz olarak izlenebilen programı, kaçıranlar daha sonrasında Premium üyelikle yine GAİN ekranında diledikleri zaman izleyebiliyor. Okan Bayülgen’den Hülya Avşar’a, Gupse Özay’dan Ecem Erkek’e, bugüne kadar ağırladığı birbirinden “ünlü” ve renkli konuklarıyla Dayı, kendine has mizahı ve delikanlı talk şov tarzıyla giderek daha büyük bir izleyici kitlesine erişiyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

24. Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı başladı

Bu yıl yirmi dördüncüsü düzenlenen Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı, 6-7 ve 9 Kasım tarihlerinde Zoom platformu üzerinden çevrimiçi olarak gerçekleştiriliyor. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Cinsiyet Eşitliği Karşıtı Politikalar ve Feminist Stratejilerimiz başlığıyla düzenlenen Kurultayın ilk gününe farklı illerden, kadın ve LGBTİ+ örgütlerinden ve kamu kuruluşundan yaklaşık 232 kadın katıldı.

Kadınlarla Dayanışma Vakfı’ndan kadınların yaptığı açılış konuşmasında İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması başta olmak üzere son bir yılda Türkiye’de şiddetle mücadeledeki geriye gidiş ve buna karşı kadınların mücadelesi vurgulandı.

Kurultay’ın birinci günü, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararı ve kadına yönelik şiddet politikaları oturumu ile başladı. İlk oturumda Esra Aşan Toplumsal cinsiyet karşıtı hareketler/rejimler başlıklı konuşmasında dünyadan ve Türkiye’den örneklerle toplumsal cinsiyet karşıtı hareketlerin örgütlenişi ve ana argümanlarını ele aldı. Ceren Akçabay Kadına yönelik ile mücadelede eylem ve stratejik planlar ne anlama geliyor? isimli konuşmasında eylem ve stratejik planların yıllar içerisinde nasıl değiştiğini tartıştı. Önceki yıllarda ulusal eylem planlarında uzun uzun İstanbul Sözleşmesi’ne referanslar verilirken 4. Ulusal Eylem Planı'nda herhangi bir şekilde İstanbul Sözleşmesi’nin yer bulmadığının altını çizdi. Bertil ÖOder İstanbul Sözleşmesi sürecinde hukuki rota başlıklı konuşmasında İstanbul Sözleşmesi'nden biçimsel çekilme olsa bile sözleşmenin barındırdığı özsel değerlere ve kadın hareketinin deneyiminin, birikiminin, gücünün önemine vurgu yaptı. 

Kurultayın ilk günü öğleden sonra yapılan İstanbul Sözleşmesi bağlamında mücadele stratejilerimiz ve izleme raporları oturumunda Kadın Koalisyonu’ndan Nurcihan Temur, pandemi sürecinde belediyelerin çalışmaları üstüne yaptıkları izlemeyi paylaştı. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın hazırladığı Türkiye’de Erkek Şiddetiyle Mücadelede Koordinasyona İlişkin İzleme Raporu’nu Ebrar Nefes sundu. Rapor, kadınların şiddetten uzaklaşma mücadelelerinde koordinasyon sorunlarının oluşturduğu engellere ve ŞÖNİM’lerin kötü uygulamalarına odaklandı. Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı Bileşenleri tarafından başvuru alan bileşen örgütlerin deneyimleri ve belediyelere yapılan bilgi edinme başvurularının sonuçları ile hazırlanan izleme raporunu Zeynep Ekin Aklar sundu. Raporda, belediyelerin veri paylaşmasındaki sorunların yanı sıra aile odaklı çalışmalarının üstünde duruldu. Rosa Kadın Derneği’nden Elif Tirenç İpek, Diyarbakır’da yürüttükleri şiddetle mücadeleyi anlattı. Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı olarak veri topladıklarını fakat kurumlardan veri almakta zorlandıklarını aktardı. Kurum çalışanlarının cinsiyetçi ve bilgisiz yaklaşımlarını, 6284 sayılı Kanun kapsamında uzaklaştırma kararları dışında neredeyse başka hiçbir tedbirin alınmadığına dair tanıklıklarını aktardı. Star Kadın Derneği’nden Dilan Kurt Ayan  ve Rosa Kadın Derneği’nden Ruken Ergüneş Kürt Kadınların Gözünden Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Deneyimleri başlıklı sunumunda maruz kaldıkları baskılara rağmen yürüttükleri mücadeleyi aktardı. 

Kurultayın ikinci günü atölye çalışmaları ile devam edecek, 9 Kasım Salı günü ise atölye sonuçları katılımcılarla birlikte tartışılarak 24. Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı sonuç bildirgesi yazılacak. Sonuç bildirgesi 25 Kasım 2021’de kamuoyu ile paylaşılacak.

 

 

Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı

Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı, kadına yönelik şiddetle mücadele alanındaki deneyimleri paylaşmak, ortak politikalar saptamak, örgütler ve kurumlar arasında kalıcı bir iletişim ağı kurmak amacıyla oluşturulmuş bir platformdur. Birincisi, 1998 yılında Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın Türkiye’nin dört bir yanından kadına yönelik şiddetle mücadele eden kadınlara yaptığı çağrıyla 25 Kasım “Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Son” günü bağlamında İstanbul’da “Kadın Sığınakları I.   Kurultayı” adı altında düzenlendi. 2002’de düzenlenen 5. Kurultay’da ise ‘Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı” ismini aldı. Yıllar içerisinde değişen ihtiyaçlara göre içeriğini ve tartışma yöntemlerini değiştiren Kurultay, 1998 yılından itibaren her yıl farklı bir ilde düzenlenmeye devam etmektedir.   

 

Kurultay bileşenleri:

Adana Kadın Dayanışma Merkezi ve Sığınma Evi Derneği (AKDAM)

            Antalya Kadın Danışma Merkezi ve Dayanışma Derneği

            Aydın Söke Kadın Sığınma Danışma ve Dayanışma Derneği

            Bodrum Kadın Dayanışma Derneği (BKD)

            Buca Evka-1 Kadın Kültür ve Dayanışma (BEKEV)

            Çanakkale Kadın El Emeğini Değerlendirme Derneği ve Kadın Danışma Merkezi (ELDER)

            Deniz Yıldızı Kadın Dayanışma Derneği

            Edirne Kadın Merkezi Danışma Derneği (EKAMEDER)

            Engelli Kadın Derneği (ENG-KAD)

            Fethiye Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği

            GÜNEBAKAN KADIN DERNEĞİ

            İzmir Çiğli Evka 2 Kadın Kültür Evi Derneği / ÇEKEV

            İzmir Kadın Dayanışma Derneği

            Kadın Dayanışma Vakfı

            Kadın Zamanı Derneği

            Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV)

            Katre Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği

            Koza Kadın Derneği

            Lotus Kadın Dayanışma ve Yaşam Derneği

            Mersin Bağımsız Kadın Derneği (BKD)

            Mimoza Kadın Derneği

            Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı

            Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği

            Muğla Emek Benim Kadın Derneği

            Rosa Kadın Derneği

            Star Kadın Derneği

            Uluslararası Göçmen Kadınlar Dayanışma Derneği (UGKDD)

            URLA KADIN DAYANIŞMA DERNEĞİ (URKAD)

            Yaşam Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi (YAKA-KOOP)

            Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Başkan Soyer Glasgow Belediyesi Meclisi’nde “Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonunu anlattı

Dünya Belediyeler Birliği Encümen Üyesi, Sürdürülebilir Kentler Ağı Küresel Yönetim Kurulu Üyesi ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 26. BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı (COP26) kapsamında Glasgow Belediyesi Meclisi’nde konuştu. Başkan Soyer İzmir’de “Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonuyla yaptıkları çalışmaları anlattı. Soyer, bugün Edinburgh’ta İskoçya GLOBE COP26 Yasama Zirvesi’ne de katılacak.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, çeşitli temaslarda bulunmak, Glasgow’daki 26. BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı'na (COP26) katılmak ve İzmir’i temsilen dört oturumda konuşma yapmak üzere gittiği Birleşik Krallık’ta “Glasgow Gıda ve İklim Deklarasyonu: COP26’da Gıda ve İklim Üzerine Yerel Liderliğin Kutlanması” etkinliğinde konuşma yaptı. Başkan Soyer, Glasgow Belediyesi Meclisi’nde İzmir’de “Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonuyla yaptıkları çalışmalardan söz etti. Glasgow Belediye Başkanı Susan Aitken’in de katıldığı törende Başkan Soyer’e İskoçya Kentleşme Bakanı Shona Robison katılım sertifikası verdi.

Kuraklık ve yoksullukla mücadele
İskoçya’yı Beslemek (Nourish Scotland), Sürdürülebilir Gıda Sistemleri Uzmanları Uluslararası Paneli (IPES-Food), Sürdürülebilir Kentler Ağı (ICLEI) ve C40 tarafından, İskoçya Hükümeti ve Glasgow Deklarasyonu partnerleri ile işbirliği içinde düzenlenen etkinlikte konuşan Başkan Soyer konuşmasına “Biz Başka Bir Tarım Mümkün vizyonumuz doğrultusunda hem yoksullukla mücadele etmeyi, hem de iklim dirençli gıda sistemlerini ve eşit yurttaşlığı desteklemeyi amaçlıyoruz” diyerek başladı. Soyer, “Bu politika ile iki temel soruna odaklanıyoruz; yoksulluk ve iklim krizinin İzmir’deki doğrudan yansıması olan kuraklık. Kuraklıkla mücadele kapsamında, yağmur suyuyla beslenen, ya sulama gerektirmeyen ya da düşük sulama ile büyüyebilen tarımsal ürünlere öncelik veriyoruz. İzmir’in iklim koşulları altında sürdürülebilir olan stratejik ürünleri teşvik ediyoruz. Bu şekilde havza planlamasıyla yani doğru ürünü doğru yere ekerek tarımsal sulamada kullanılan su miktarını en az yüzde 50 azaltmayı hedefliyoruz. Bunu aynı zamanda vahşi sulama yerine modern teknikleri teşvik ederek destekliyoruz. Yoksullukla mücadelede, tarımı, tohum aşamasından başlayarak son tüketiciye uzanan ve tarım sektörünün tüm halkalarını içeren bir süreç olarak destekliyoruz. Bu yeni politika, planlamadan tarımda ürün desenine, lojistik, markalaşma, satış, ihracat ve eğitim faaliyetlerine çok boyutlu bir süreci kapsıyor” dedi.

İklime dayanıklı gıda vizyonu
Başkan Soyer, İzmir’de iklime dayanıklı gıda vizyonu kapsamında uyguladıkları iki önemli projeden de söz etti. Halkın Bakkalı adıyla tarımsal kalkınma ve üretim kooperatiflerinin ürünlerini pazarlayabildiği, vatandaşların sağlıklı, uygun fiyatlı adil gıdalara ulaşabileceği ortak bir satış alanı oluşturduklarını vurgulayan Soyer, yerel üretici pazarlarıyla da İzmir’in dört bir yanından gelen köylü ve çiftçiyi her hafta düzenli olarak İzmirliler ile aracısız buluşturduklarını anlattı. Soyer, “Bu sayede hem yerel üreticiyi destekliyor hem de tüketicilerin sağlıklı ve ekonomik ürünlere kavuşabilmesine olanak sağlıyoruz. Bu projelerin her ikisinin de bu kadar hayati olmasının nedeni, vatandaşlarımızın her adımda iklim değişikliğine karşı dirençli olmayı seçmelerine yardımcı olabilmemiz. İklime dayanıklı yiyecekler üretebilir ve tüketebilirler” diye konuştu.

Başkan Soyer’den İzmir’de 2022’de Terra Madre Anatolia’ya davet
"Başka Bir Tarım Mümkün" vizyonu ile küçük ölçekli işletmeleri fırsat eşitliği ile güçlendirdiklerini belirten Soyer, “Politikalarımız çiftçilerimiz için refahın istikrarını sağlamayı da amaçlıyor. Bu, elbette tüketicinin sağlıklı ve sürdürülebilir, uygun fiyatlı gıdalara ulaşmasını sağlıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi çiftçiye sadece pazar fırsatları yaratmakla kalmıyor, satış garantisini de gündemine alıyor. Satış garantisinde en önemli hedefimiz ihracatı sağlamak. İZFAŞ'ın düzenlediği fuarlar, üretici ve çiftçilerin dünyanın dört bir yanından alıcılara ulaşmasını sağlıyor” dedi. Başkan Soyer İzmir’de 2022’de düzenlenecek Terra Madre Anatolia’ya katılım çağrısı yaparak, “Türkiye'nin tek zeytin ve zeytinyağı fuarı Olivtech, Türkiye'nin tek organik ürünler fuarı Ekoloji İzmir ve Türkiye'de ilk kez 2022 yılında düzenlenecek olan Terra Madre Anatolia gibi uluslararası fuarlarımızla küçük üreticilerin doğrudan ihracatçı olmalarını mümkün kılacağız. Küçük ölçekli işletmeleri iklime dayanıklı ve adil gıdalar üretebilmeleri için desteklemeye devam edeceğimizi vurgulayarak bitirmek istiyorum. Üreticilerimizin emeklerin karşılıksız kalmaması desteklemeyi ve sektörü güçlendirmeyi hedefliyoruz. Böylece yoksullukla her adımda dayanışma içinde mücadele edeceğiz” şeklinde konuştu.

“Anadolu tarımını yeniden büyütüyoruz”
Başkan Soyer, toplantıda 2050 gıda sistemi vizyonu ve 2030 hedefleri kapsamında ise İzmir’de üretilen hem doğaya saygılı hem de insan sağlığını koruyan stratejik ürünlere olan talepten söz etti. Soyer, “Bu talep, İzmir'de olduğu gibi dünya tarım ve gıda pazarında da artıyor. Hepimizin bildiği gibi ‘Yeşil Mutabakat’ tam olarak bu amaç için tasarlandı. Dolayısıyla bundan elde ettiğimiz avantajla İzmir tarım ürünlerini sadece iç piyasaya değil ihracata da özellikle yaklaşan ‘Yeşil Mutabakat’ mevzuatına uygun olarak üretiyoruz. Bunun için İzmir Ticaret Borsası, İzmir Ticaret Odası ve Ege İhracatçı Birlikleri ve İzmir'de bu konuda çalışmalar yapan fuar şirketimiz İZFAŞ gibi önemli kuruluşlarla çalışıyoruz. Bu diyaloğun ortak düzenleyicisi ICLEI ve Slow Food International, stratejimizi uygulamak için diğer kilit ortaklarımızdır. İzmir Tarımı ile buğday, koyun, keçi, sığır, armut, kiraz, üzüm, incir, zeytin ve daha birçok verimli ürünün anavatanında Anadolu tarımını yeniden büyütüyoruz” diye konuştu.

Deklarasyon, ortak eylem mekanizmalarını teşvik ediyor
İzmir’in de onayladığı Gıda ve İklim Deklarasyonu, büyük şehirlerden bölgelere kadar her tür ve büyüklükteki yerel yönetimi, sürdürülebilir gıda politikaları geliştirme taahhütlerini yenileme konusunda ortak eylem mekanizmalarını teşvik etmek ve ulusal hükümetleri iklim acil durumu politikalarına gıda ve tarımı da dahil etmeye çağırmak için bir araya getiriyor.
Deklarasyon Londra (İngiltere), Paris (Fransa), Washington DC (ABD), São Paulo (Brezilya), Solo (Endonezya) ve Antananarivo (Madagaskar) gibi altı kıtadan 100 yerel yönetimi bir araya getiriyor.

Kimler konuştu?
Birleşmiş Milletler Gıda Hakkı Özel     Raportörü Hilal Elver (2014-2020) moderatörlüğünde yapılan etkinliğe Katalonya’dan İklim Eylemi, Gıda ve Kırsal Gündem Bakanı Teresa Jorda I Roura, Zimbabve’den YOUNGO Gıda ve Tarım Çalışma Grubu ve İklim Değişikliği Afrika Gençlik Girişimi Eşbaşkanı Elizabeth Gulugulu Machache, Rythu Sxadhikara Samstha'nın Başkan Yardımcısı T. Vijay Kumar konuşmacı olarak katıldı. Endonezya’dan Gıda ve Tarım Diröktörü Ir. R.Anang Noegroho Setyo Moeljono, Sao Poula’dan Uluslararası İlişkiler Sekreteri Marta Suplicy ise çevrim içi olarak yer aldı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı