Aylık arşivler: Kasım 2021

Boğaziçili akademisyene Avrupa Komisyonu’ndan prestijli Maria Sklodowska-Curie Bursu

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Başak Taraktaş, Avrupa Komisyonu’nun prestijli Maria Sklodowska-Curie Bursu’na layık görüldü. Hesaplamalı sosyal bilimleri alanında çalışmalarını sürdüren Dr. Öğr. Üyesi Taraktaş, burs almaya hak kazanan proje kapsamında ABD’de ortaya çıkan “Black Lives Matter” (Siyahi Hayatlar Önemlidir) ve “Me Too” (Ben de) hareketlerinin kesişim noktalarını sosyal medya verileri kullanarak analiz edecek. 

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Başak Taraktaş, Avrupa Komisyonu’nun en rekabetçi burs programları arasında yer alan Marie Sklodowska-Curie Bursu’nu almaya hak kazandı. Burs kapsamında sağlanan maddi destek sayesinde Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğr. Gör. Suzan Üsküdarlı’nın danışmanlığında iki yıl sürecek hesaplamalı sosyal bilimler projesi ile “Black Lives Matter” (Siyahi Hayatlar Önemlidir) ve “Me Too” (Ben de) hareketleri sosyal medya verileri kullanılarak derinlemesine analiz edilecek. İki hareketin kesişim noktalarının araştırılacağı çalışmayla Twitter'daki tartışmaların diyalog mu, yoksa kutuplaşma mı oluşturduğu belirlenecek. 

“BU BİR TOPLUMSAL HAREKETLER PROJESİ

Dr. Öğr. Üyesi Başak Taraktaş disiplinlerarası hesaplamalı sosyal bilimler projesinin ABD’de yakın zamanda yaşanan önemli toplumsal hareketlerin etkilerinin daha iyi anlaşılmasında önemli rol oynayacağını belirterek şunları söylüyor: 

“Bu proje aslında bir toplumsal hareketler ve kutuplaşma projesi. Sosyal medyayı sadece veri olarak kullanıyoruz. Asıl amacımız, dünya çapında birçok toplumu derinden etkilemiş ‘Black Lives Matter’, yani siyahlara karşı polis şiddetini eleştiren hareketler ile ‘Me Too’, yani cinsel tacizi eleştiren hareketlerin kesişim noktasına bakmak. Bu iki hareketin kesişiminde de cinsel tacize ve ırkçılığa birlikte maruz kalan gruplar var. Ancak ‘Black Lives Matter’ akımının içinde erkek dominant bir anlayış baskın. Dolayısıyla hareketin içinde bir tansiyon var. Bu iki hareket etrafında tartışmalar dönerken bir yandan 'Blue Lives Matter' (Polislerin Hayatları Önemlidir) gibi karşı hareketler de ortaya çıkıyor. Projede sorumuz; bu iki hareketin kesiştiği noktada, karşı hareketlerle etkileşimin de sonucunda doğan tartışmalar diyalog mu oluşturuyor, yoksa kutuplaşmayı mı neden oluyor? Program kapsamında Twitter’dan elde edeceğimiz verilerden faydalanarak kutuplaşma ve diyaloğun çıktığı alanları ve bunların nasıl oluştuğunu tespit etmek için çalışacağız.”

“YAPAY ZEKA VE BÜYÜK VERİDEN DE FAYDALANACAĞIZ”

Bilim insanı, analiz çalışmasında hesaplamalı sosyal bilimlerde öne çıkan yöntemler arasında yer alan “konu modellemesi” ile “duygu analizi”nin kullanacağı bilgisini de paylaşıyor. Büyük veri, makine öğrenmesi ve yapay zekâdan gibi daha çok bilgisayar mühendisliği alanında yer alan teknolojilerden de faydalanılacağını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Taraktaş, “Büyük veri, makine öğrenmesi ve yapay zekâ gibi alanlardan faydalanılan hesaplamalı sosyal bilimlerin belli başlı yöntemleri arasında ‘konu modellemesi’ ile ‘duygu analizi’ yer alıyor. Konu modellemesi bize Twitter tartışmalarının hangi konular etrafında döndüğünü gösterecek. Duygu analiziyse konu modellemesinde ulaşılan ‘polis şiddeti’ gibi temalar etrafında dönen tartışmaların pozitif mi, negatif mi ya da nötr mu olduğunu belirtecek. Paylaşımların pozitif olması bize tartışmaların ‘uzlaşmaya’ evirildiğini düşündürürken; negatif hatta küfürlere varan tartışmalar bize etkileşimlerin ‘kutuplaşma’ya yöneldiğini gösterecek. Projeyi 24 ayda tamamlamamız bekleniyor” diye konuşuyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İstanbul Bilgi Üniversitesi Türkiye’nin en iyi vakıf üniversitesi seçildi

Yükseköğretim kurumlarını derecelendiren ABD merkezli U.S. News & World Report, 2022 yılı En İyi Küresel Üniversiteler Sıralaması’nı yayınladı. Sıralamaya göre İstanbul Bilgi Üniversitesi Türkiye’nin en iyi üçüncü üniversitesi oldu. Vakıf üniversiteleri arasında ise en iyi üniversite olarak derecelendirildi

 

“Okul için değil yaşam için öğrenmeli” anlayışıyla Türkiye’nin ilk vakıf üniversitelerinden biri olarak kurulan ve bu sene eğitim hayatında 25’inci yılını dolduran İstanbul Bilgi Üniversitesi, U.S. News & World Report’un 2022 yılı En İyi Küresel Üniversiteler Sıralaması’nda Boğaziçi ve ODTÜ’nün ardından Türkiye’nin en iyi üçüncü üniversitesi seçildi. Vakıf üniversiteleri arasında ise en iyi üniversite olarak derecelendirildi. 

 

En İyi Küresel Üniversiteler Sıralaması’nda 90’ı aşkın ülkeden 1750 yükseköğretim kurumu değerlendirildi. BİLGİ, Asya’dan sıralamaya katılan üniversiteler arasında 92’nci; dünya genelinde ise ilk 500’e girerek 495’inci sırada yer aldı. BİLGİ, alan sıralamasında fizik disiplininde öne çıkarak bu alanda dünyanın en iyi 362’nci üniversitesi oldu. 

 

Uluslararası işbirliği alanında en iyi üniversite 

 

U.S. News & World Report’un En İyi Küresel Üniversiteler Sıralaması tüm dünyadan üniversitelerin akademik performansı ile saygınlığını ölçüyor. Sıralamada üniversite bünyesinde yapılan araştırmaların küresel ve bölgesel saygınlığı, atıf yapılma oranı, yayınlar, konferanslar ve uluslararası işbirlikleri gibi 13 kriter dikkate alınarak değerlendirme yapılıyor. BİLGİ, yapılan değerlendirmeler sonucunda uluslararası işbirliği alanında Türkiye’nin en iyi üniversitesi seçilirken dünyada ise 37’nci oldu.

 

İstanbul Bilgi Üniversitesi Vekil Rektörü Prof. Dr. M. N. Alpaslan Parlakçı, “Üniversite olarak eğitim ve araştırma kalitemizi sürekli artırmak ve akademik faaliyetlerimizi uluslararası kalite standartlarında sürdürmek en önem verdiğimiz konular arasında. Bu çabalarımızın sonucu olarak En İyi Küresel Üniversiteler Sıralaması’nda Türkiye’nin en iyi vakıf üniversitesi olarak yer almak mutluluk verici. Sıralamada dünya genelinde de önemli bir başarı gösterdik. En iyi 500 üniversite arasına girmeyi başardık. Özellikle uluslararası işbirliği alanında Türkiye’nin en iyi üniversitesi olarak derecelendirilerek dünya genelinde en iyi 40 üniversite arasında yer aldık. Bu başarıyı elde etmemizde kuruluşundan bu yana uluslararasılığa büyük önem veren Üniversitemizin özellikle son yıllarda attığı adımların etkili olduğunu düşünüyorum. Yakın zamanda dünyanın en saygın akreditasyon kuruluşlarından WASC Senior College and University Commission (WSCUC) tarafından akredite edildik. Ülkemizde kurumsal olarak uluslararası düzeyde akreditasyon alan tek üniversiteyiz. Yine uluslararasılaşma alanında önemli bir adım atarak Arizona State Üniversitesi (ASU) ile Türkiye’deki ve bölgedeki en kapsamlı uluslararası akademik işbirliğini hayata geçirdik. ASU ile kurduğumuz bu işbirliğiyle araştırma, inovasyon ve teknolojinin yanı sıra eğitim ve öğrenci deneyimi alanlarında bir atılım yapacağız. BİLGİ olarak uluslararasılaşma ve akademik kalitemizi artırma yönünde çalışmalarımızı sürdürerek ülkemizi uluslararası alanda gururla temsil etmeye devam edeceğiz” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde Doğal Beslenme Söyleşisi

Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde 4 Kasım Perşembe günü  “Mevsiminde Doğal Beslenme ve Bağışıklık Sistemini Güçlendirmenin Yolları"  konulu bir söyleşi düzenlenecek.  Diyetisyen Dicle Dilan Salman’ın konuşmacı olarak katılacağı söyleşi 15.00 ve 18.00 saatlerinde olmak üzere iki oturum halinde düzenlenecek.

Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde yetişkinler için yeni dönem etkinlikleri kapsamında düzenlenecek söyleşide Diyetisyen Dicle Dilan Salman koronavirüs salgını ile daha fazla önem kazanan sağlıklı beslenme, mevsiminde doğal beslenme ve bağışıklık sistemini güçlendirme konularında katılımcılarla önemli bilgiler paylaşacak.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçisi Liu Shaobin Başkan Soyer’i ziyaret etti

Çin Halk Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisi Liu Shaobin, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i ziyaret etti. Görüşmede iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi gerektiği vurgulandı.  

Çin Halk Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisi Liu Shaobin, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i ziyaret etti. İzmir’e ilk kez geldiğini söyleyen Büyükelçi Liu Shaobin, Başkan Soyer’in iki ülkenin yerel yönetimleri arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi için girişimlerinin bulunduğunu ve bundan mutluluk duyduğunu ifade etti.  Liu Shaobin, “Çin ve Türkiye önemli bir kültürel mirasa sahip. Çin ve İzmir arasında somut işbirlikleri yapılabilir. Biz, Çinli turistlerin İzmir’e gelmesi için çalışacağız. Ayrıca Çinli şirketleri İzmir’de iş yapmaları için teşvik edeceğiz” dedi.

“Kültür, sanat ve sporla güçlenir”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin güçlü olması için halklar arasındaki ilişkilerin kuvvetli olması gerektiğini belirterek “Halklar arasındaki ilişkiler de kültür, sanat ve sporla güçlenir. Bu ilişkilerde sağlanacak güven, ticari ilişkilerin yanı sıra devletler arasındaki bağı da güçlendirecek” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

“Milas Yollarının Çehresi Değişiyor”

Milas Belediyesi ilçenin tüm mahallelerine eşit ve etkin hizmet götürme kapsamında çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor. Yapılması gereken çalışmaları yerinde tespit ederek çalışmaları gerçekleştiren Milas Belediyesi ekipleri ilçenin mahallelerinde parke kaplama çalışması yapıyor.

 

“Milas Yollarının Çehresi Değişiyor”

Ekizköy Mahallesi’nde çalışmalarını tamamlayan Milas Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü’ne bağlı ekipler 400 metrelik 2. kat sathi asfalt kaplama çalışmasını tamamlayarak vatandaşların hizmetine sundu. Ekipler yine aynı şekilde toprak kayması sonucu Ören ve Türkevleri Mahallelerinde kapanan yolları açma işlemini ve onarım çalışmalarını tamamladı.

“Çalışmalarımız Tüm Hızıyla Devam Edecek”

Çalışmalar hakkında açıklamalarda bulunan Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, “Mahallelerimizdeki yapılması gereken çalışmaları tespit ederek, planlanan programlar çerçevesinde çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Ekiplerimiz mahallelerimizin cadde ve sokaklarında çalışmalarını tamamlayarak, vatandaşlarımızın hizmetine sunuyor. Bu kapsamda Ekizköy Mahallemizde asfalt kaplama ve Ören-Türkevleri bölgesinde bakım onarım ve tamirat çalışmalarımızı tamamladık. Hemşehrilerimize hayırlı olsun. Daha güzel bir Milas için çalışmalarımız tüm hızıyla devam edecek.” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Çevrimiçi ortamda görülen en yaygın 5 siber dolandırıcılık yöntemi

Dijital mecraların kullanımı artarken, siber tehditlerin alanı da ciddi ölçüde genişliyor. Yapılan son araştırmalarda, online dolandırıcılığın 2021 yılında 25 arttığı görülüyor. Siber dolandırıcıların teknoloji ile iç içe büyüyen Z kuşağında bile önemli ölçüde başarıya ulaştığına dikkat çeken Komtera Teknoloji Kanal Satış Direktörü Gürsel Tursun, siber saldırganların çevrim içi ortamda kullandığı en yaygın 5 yönteme dikkat çekiyor.

 

Pandemiyle birlikte hızlanan dijital dönüşümün ardından artışa geçen siber saldırılar, her alanda etkisini sürdürüyor. Dijital platformların yeni dünya düzeninde önemli bir yere sahip olması kurumlara birçok fırsat sunarken, ciddi siber güvenlik risklerini de beraberinde getiriyor. Öyle ki yapılan son araştırmalar, dijital dolandırıcılık tehditlerinin 2021 yılında 25 arttığını raporluyor. Küçük yaşlardan itibaren yenilikçi teknolojilere ve internete aşina olan Z kuşağının bile yüksek oranda dijital dolandırıcılık mağduru olduğunu aktaran Komtera Teknoloji Kanal Satış Direktörü Gürsel Tursun, en yaygın 5 siber dolandırıcılık yöntemleri hakkında şirketleri uyarıyor.

 

Z Kuşağını Hedefleyen Kurumlar Tedbirli Olmalı!

 

Dijitalleşmeyle birlikte gün geçtikçe yeni fırsatlar ve trendler ortaya çıkıyor. Ancak farklı stratejiler geliştirerek yeni saldırılar düzenleyen siber suçlular, ciddi bir tehdit haline geliyor. Dijital dünyaya hakimiyeti olmayan kişilerin online dolandırıcılık kurbanı olma riskinin daha fazla olması beklenirken, siber farkındalık hakkında oldukça bilgisi olduğu düşünülen Z kuşağının daha fazla çevrim içi dolandırıcılık mağduriyeti yaşaması oldukça şaşırtıyor. Araştırmalara göre, 40-49 yaş aralığındaki dolandırıcılık kurbanlarının hacmi 104 artarken, 60 yaş üstü yaş grubunda ise bu oran 112. Ancak teknolojinin sunduğu fırsatlar ile doğan 20 yaş ve altı grubunun hacminin 156 oranında arttığını belirten Gürsel Tursun’a göre, bu kitleyi hedefleyen kurumların siber güvenliklerini güçlendirmeleri gerekiyor.

 

Siber Suçluların Kullandığı En Yaygın 5 Dolandırıcılık Yöntemi

 

Siber saldırganların gün geçtikçe yeni teknikler ve yöntemler geliştirmesi, kurumların güvenliklerini koruması açısından ciddi bir tehdit haline geliyor.  Savunmasız kurumların birçok problemlerle karşı karşıya kalabileceğini belirten Komtera Teknoloji Kanal Satış Direktörü Gürsel Tursun, en yaygın 5 siber saldırı yöntemini sıralayarak kurumları uyarıyor.

 

1. Saldırganlar en çok oltalama tekniğini tercih ediyor. En yaygın siber saldırı yöntemlerinin başında gelen oltalama tekniğinin sayısı gün geçtikçe artıyor. E-postalar veya sahte internet siteleri aracılığıyla kullanıcıların önemli bilgilerini kötü amaçlar için çalan saldırganlar, kurumların siber güvenliğe duyduğu ihtiyacı artırıyor.

 

2. Sosyal medya büyük tehdit saçıyor. Dijitalleşen dünya nedeniyle internetin yoğun bir şekilde kullanılması, sosyal medya platformlarındaki dolandırıcılık faaliyetlerini artırıyor. Bu platformlardaki bir bağlantıya tıklamanızı sağlayarak bilgilerinize kolaylıkla erişebilen siber suçlular, kurumların sosyal medyada yer alan takipçilerini kötü amaçlar için kullanabiliyor veya e-posta gibi önemli bilgileri ele geçirerek ciddi sorunlara neden olabiliyor.

 

3. Saldırganlar sahte telefon uygulamaları ile kimlik avına çıkıyor. Akıllı telefonların hayatımızda önemli bir hale gelmesi, siber suçlular için birçok fırsat alanı oluşturdu. Kullanıcıların gizli ve önemli kişisel bilgilerine ulaşmayı sağlayan sahte uygulamalar, kullanıcıları kolaylıkla tuzağa düşürebiliyor. Kurumların siber güvenliklerini tehdit eden uygulamalar, hassas verileri kötü amaçlı kullanabiliyor.

 

4. Sosyal mühendislik dolandırıcılığı gün geçtikçe artıyor. Siber dolandırıcılar, kurumlardan özel ve hassas bilgileri almak amacıyla insanların duygusal yanlarını kullanabiliyor. Taklit ve ikna kabiliyetlerini kullanan suçlular, polis ya da kamu görevlisi gibi görünerek insanları kolaylıkla dolandırabiliyor. Günümüzde mesaj ve arama yoluyla sosyal mühendislik yöntemleri kullanan dolandırıcılara çok fazla rastlanılıyor.

 

5. Siber saldırganlar kurumları vergi dolandırıcılığıyla avlıyor. Vergi kurumu yetkilisi gibi davranan dolandırıcılar, e-posta yöntemlerini kullanarak kimlik avına çıkıyor. Kişisel ve kredi kartı gibi bilgileri elde etmeye çalışan saldırganlar, ceza ve yasal yaptırımları öne sürerek çalışanları kandırmaya çalışıyor. Çalışanların bilinmedik e-postalara ve mesajlara itibar etmesinin, kurumun veri güvenliği açısından birçok riskle karşılaşmasına neden olabileceğini aktaran Komtera Teknoloji Kanal Satış Direktörü Gürsel Tursun, dikkatli olunduğu takdirde online dolandırıcılık mağduriyetinin azaltılabileceğini belirtiyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Türk Finans Kuruluşlarında BT Liderleri Güvenlik Düzeyini Artırmaları İçin Baskı Altındalar, Ama Diğer Yandan Rahatlar

Citrix tarafından gerçekleştirilen yeni bir araştırmaya göre, Türkiye'deki bankalarda ve finansal hizmetler kuruluşlarında çalışan BT karar alıcılarının 98'i güvenlik protokollerinin düzeyini artırmaları için baskı altında. Bu durum, katılımcıların 89'unun COVID-19 pandemisinin başlamasından bu yana endüstrideki BT güvenliği risklerinin arttığını görmesine paralel olarak ortaya çıkıyor. BT profesyonellerine göre, güvenliği artırması için kuruluşlarına baskı yapma olasılığı en yüksek grup 51'le hissedarlar olurken bu grubu çalışanlar (50), devlet (44) ve müşteriler (28) takip ediyor.

Yanıt verenlerin 33'ü, muhtemelen bu taleplere karşılık olarak güvenliğin son 18 ayda kuruluşları için en önemli öncelik haline geldiğini belirtiyor. Buna "yıllardır" en önemli öncelik olduğunu belirten 57'lik grup ekleniyor.

Zero Trust teknolojisi ve dijital çalışma alanı güveni artırıyor 

Ancak, siber saldırılardaki artışa ve üzerlerindeki değişen taleplere ve baskılara rağmen BT karar alıcılarının 97'si BT güvenliğiyle ilgili hazırlıkları konusunda rahat olduklarını iddia ediyor ve bunların 30'u "çok rahat" olduklarını belirtiyor. Ayrıca katılımcıların 86'sı, kuruluşlarındaki BT güvenliği ekiplerinin günümüzün zorluklarıyla başa çıkmak için "tüm gerekli becerilere" sahip olduğuna inanıyor.

Bu güven, en azından bir yönden çoğu kuruluşun geleneksel VPN çözümlerini Zero Trust ve bulut tabanlı hizmetlerle değiştirmesinden kaynaklanıyor. Katılımcıların 49'u, bunu şimdiden uygulamış ve 40'ı da gelecek 12 ay içinde uygulamayı planlıyor. 4'ü ise bunu daha uzun vadede yapmayı planlıyor. Bu kararın ardındaki en büyük etkenler, çalışanların kendi cihazlarını kullanarak erişim sağlaması için güvenliğin artırılması (43), son kullanıcı deneyiminin iyileştirilmesi (49), birden fazla nokta ürününün birleştirilmesi (33) ve çevik ve güvenli bir uzaktan çalışma stratejisine sahip olma (28).

BT karar alıcıları dijital çalışma alanı çözümlerinden memnunlar

Ayrıca, BT karar alıcılarının 93'ü kuruluşlarının son 18 ayda uzaktan çalışmayı desteklemek için kullandığı dijital çalışma alanı çözümlerinden memnun olduklarını bildiriyor. Yanıt verenlerin 30'u, bu dijital çalışma alanı çözümlerini geçen martta evden çalışma zorunluluğu nedeniyle uygularken 66'sı, pandemiden önce bu çözümlere zaten sahipti. Katılımcıların 4'ü ise ekiplerine gelecekte dijital çalışma alanı çözümleri sağlamayı planlıyor.

Kuruluşların uzaktan çalışmayı desteklemek için kullandığı diğer teknolojiler arasında en popüler olanlar, görüntülü konferans / video akışı (47), sanal masaüstleri ve uygulamalar (43) ile Slack ya da Microsoft Teams gibi iş birliği araçları (40).

Beceri ve eğitim açıkları, potansiyel güvenlik açıkları oluşturuyor

BT karar alıcılarının çoğu kuruluşlarının mevcut güvenlik yapısını desteklemek için doğru ekiplere sahip olduklarını düşünse de ufukta bazı zorluklar olabilir. Yanıt verenlerin 65'i, gelecekte doğru becerileri elde etmek için dışarıdan eleman almaya ihtiyaç duyacaklarını itiraf ediyor, 59'u ise kuruluşlarındaki BT güvenliği ekiplerinin bir noktada "tamamen yeni becerilerle donatılması gerekeceğini" düşünüyor.

Araştırma ayrıca, banka ve finansal hizmet kuruluşu çalışanları için geniş kapsamlı güvenlik eğitiminde bazı açıklar bulunduğunu ortaya koyuyor. Yanıt verenlerin 43'ü, kuruluşlarındaki tüm çalışanlar için güvenlik eğitiminin yılda bir defadan az verildiğini, 1'i ise "hiç" verilmediğini belirtiyor.

Citrix'in Gelişmekte Olan Pazarlardan Sorumlu Bölge Başkan Yardımcısı Amir Sohrabi, araştırmaya dair şunları söyledi: "Pandemi başladığından bu yana güvenliğin daha da önemli bir öncelik haline gelmesi şaşırtıcı değil. Uzaktan çalışmanın bir gecede her yerde geçerli hale gelmesi ve kişisel ve profesyonel stres etkenlerinin çalışanların dikkatini dağıtma olasılığının artması, siber saldırıların dünya çapında artmasına neden oldu. Bu araştırma, özellikle finans gibi sektörlerle bağlantılı olan zorlukların hem dahili hem de harici paydaşlar tarafından kabul edildiğini ortaya koyuyor."    

Sohrabi'ye göre, pandeminin yarattığı zorluklar ve önemli paydaş gruplarının BT karar alıcıları üzerinde oluşturduğu baskılar, güvenliğin çoğu finans kuruluşu için hızla öncelik listesinin ilk sıralarına yükselmesine neden oldu. Son 18 ay, yeni teknolojilerin uygulanmasıyla belirgin bir biçimde önemli değişimlere sahne oldu, bu nedenle bu sektördeki çoğu BT yöneticisinin doğru güvenlik yapısına sahip olduklarından emin olmak için uyum sağladığını ve hızlandığını görmek fazlasıyla cesaret verici.

Sohrabi ayrıca, "Rehavete kapılma zamanı değil. İşletmeler, BT ekiplerinin becerilerini geliştirerek ve tüm çalışanlarına düzenli eğitim vererek güvenliklerini geleceğe hazırlamak için açık bir fırsata sahip” dedi ve ekledi: "Pandeminin başlamasından bu yana siber saldırılarda korkutucu bir artış söz konusu ve bunların çoğu insan hatasından kaynaklanıyor. Bu nedenle, özel olarak gerçekleştirilen yıllık eğitimin önemi hafife alınamaz."

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ülkemizde her yıl 40 bin kişiye tanı konuyor

Akciğer kanseri dünyada her iki cinsiyet göz önüne alındığında en sık görülen kanser türü olarak ilk sırada yer alıyor. Bilim dünyasında en son yayınlanan verilere göre; tüm yeni tanı alan kanserlerin yüzde 12.3’ünü akciğer kanseri oluşturuyor. Ülkemizde her yıl 40 bin kişiye akciğer kanseri tanısı konuyor. Erkeklerde en sık görülen akciğer kanserini sırasıyla prostat ve bağırsak kanseri takip ediyor. Kadınlarda ise meme kanseri açık arayla ilk sırada yer alırken, bağırsak ikinci ve akciğer kanseri üçüncü sıklıkta görülüyor. Akciğer kanseri genellikle erken evrede belirti vermemesi ve tipik belirtilerinden biri olan öksürük yakınmasında sigara tüketen hastaların ‘Sigara öksürtüyor’ düşüncesiyle zamanında hekime başvurmamaları nedeniyle sıklıkla ileri evrede tanı alıyor. Oysa erken tanı konulduğunda tümörün ameliyatla çıkartılma şansı oluyor ve tedaviden daha başarılı sonuçlar alınıyor.  

Acıbadem Altunizade Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu, akciğer kanserinde en önemli risk faktörünün sigara tüketimi olduğunu hatırlatarak, “Sigara içen kişinin bir de aile öyküsü varsa, hava kirliliği olan yerde yaşıyor ya da çalışıyorsa, risk katlanıyor. Akciğer kanserinin erken evrede teşhis edilebilmesi için belirtilerde zaman kaybetmeden doktora başvurulması ve yakınması olmasa dahi sigara içen 40 yaş üstü kişilerin yıllık akciğer tomografilerini yaptırmaları çok önemli. Ancak radyolojik incelemelerde her ne kadar düşük dozlu cihazlar kullanılsa da, en iyisi sigara ve kirli havadan uzak durmaktır” diyor. Peki, hangi belirtilerde zaman kaybetmeden bir hekime başvurmak gerekiyor? Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu, “Dünya Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı” kapsamında akciğer kanserinin 8 belirtisini anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu! 

Uzamış öksürük

Özellikle sonbahar ile kış mevsiminde en sık görülen yakınmalardan biri oluyor öksürük. Genellikle üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları, alerjiler, astım ile KOAH hastalıklarından kaynaklanıyor. “Ancak kuru ya da balgamlı öksürük, özellikle de kanlı balgam varsa akciğer kanseri için önemli bir belirti olabiliyor” uyarısında bulunan Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu, şöyle devam ediyor: “Sigara içen kişilerin çoğu KOAH hastası oldukları için öksürüğün bu hastalıktan veya sigaradan kaynaklandığını düşünüp, hekime başvurmuyorlar. Bunun sonucunda da tanıda gecikme yaşanıyor. Erken tanı için özelikle sigara içen kişilerin öksürükleri 2-3 haftayı geçtiyse, mutlaka muayene olmaları gerekiyor. Eğer balgamda kan varsa, bu sürecin beklenmemesi büyük önem taşıyor” 

Kanlı balgam

Balgamda kan KOAH, zatürre ve tüberkülozun yanı sıra akciğer kanserinin de önemli belirtileri arasında yer alıyor. Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu, “Kırmızı taze kan akciğer dışındaki bir sorundan, örneğin burun ve diş etinden kaynaklanabiliyor. Kahverengi kan genellikle mide sorunlarına işaret ediyor. Kan balgamla karışık ise akciğer kanserinin belirtisi olabileceği için zaman kaybetmemek gerekiyor” diyor. 

İştahsızlık ve kilo kaybı

İştahsızlık ve kilo kaybı akciğer kanserinde sık görülen belirtilerden. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu, istemsiz kilo kaybının kanserde çoğu zaman ileri evre belirtilerinden olduğunu belirterek, “Ancak burada genelleme yapılamaz, istemsiz kilo kaybı akciğer kanserinin tüm evrelerinde olabiliyor. Hatta erken evre belirtisi olarak gelişirse, erken tanı imkanı da sağlıyor” diyor. 

Halsizlik

Tüm kanser türlerinde olduğu gibi, halsizlik akciğer kanserinde de oluşan önemli bir belirti. Halsizlik her evrede görülebiliyor, dolayısıyla akciğer kanserinin erken dönem habercisi olabiliyor. Kanser hücrelerinin metabolizması çok fazla çalıştığı için normal hücrelere göre kat kat fazla enerji tüketiyorlar. Akciğer fonksiyonlarını da bozarak nefes darlığı da yapmaları nedeniyle ciddi halsizliğe yol açabiliyorlar. 

Sık zatürre geçirmek

“Sık sık zatürre oluyorsanız, hele birde akciğerin hep aynı bölgesinde ise sorun, altta yatan neden akciğer kanseri olabiliyor” bilgisini veren Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu, bu tabloda bronkoskopik incelemeyle hava yollarına gönderilen bir bronkoskop ile hava yolunun içinin görüntülendiğini, şüpheli durumda parça alınarak biyopsiye gönderildiğini söylüyor. 

Nefes darlığı

Nefes darlığı akciğer kanserinin tipik belirtilerinden. Tümörün hava yolunu tıkaması sonucu oluştuğu için ileri evre belirtileri arasında yer alıyor. Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu akciğer kanserinde nefes darlığının şiddetinin kısa sürede, örneğin günler haftalar içinde daha da arttığı uyarısında bulunarak, “Akciğer kanseri hastalarının önemli bir çoğunluğunda aynı zamanda KOAH hastalığı da oluyor. Bu nedenle hastalar nefes darlığının KOAH’tan kaynaklandığını düşünerek maalesef hekime başvurmakta gecikebiliyorlar” diyor. 

Göğüs ağrısı

Göğüs ağrısı akciğer zarının ya da kemiklerin tutulumundan kaynaklanabiliyor ve akciğer kanserinin ileri evresinde gelişiyor. Ancak öksürük sırasında göğüste yeri tanımlanamayan bir ağrı olabiliyor ki bu belirti her evrede görülebiliyor. Bunun nedeni ise akciğer kanserinde hava yollarının kitleyi yabancı bir cisim sayarak atmaya çalışması. Kitleyi atamaması sonucu da inatçı ve ağrıya yol açabilen şiddetli öksürük oluşabiliyor.  

Ses kısıklığı ve yutma güçlüğü

Ses kısıklığı ve yutma güçlüğü; soğuk algınlığı ile reflü gibi daha masum nedenlerin yanı sıra genellikle larenks kanserinden kaynaklanıyor. Ancak akciğer kanserinde de görülebiliyor. Bu kanser türünde ses kısıklığı ve yutma güçlüğü sinir ya da doğrudan ana hava yolu tutulumuna işaret ediyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Aydın’ın Sultanları Norveç’te ilk maçı kazandı

Türkiye'yi CEV Challenge Cup'ta temsil eden "Aydın'ın Sultanları" 32’li Finaller ilk maçında Norveç’in Tromso takımını farklı yendi:0-3.
Rakibiyle Tromsohallen Salonu'nda karşılaşan Aydın’ın Sultanları maçı baştan sona önde götürdü. İlk seti 13-25 kazanan Aydın temsilcisi sonraki iki seti 15-25’lik sayılarla aldı. Maç sonrası büyük sevinç yaşayan takın, yarın Tromso ile 32’li Finaller’in ikinci maçına çıkacak.
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu Aydın’a büyük mutluluk yaşatan takımı tebrik etti. Başkan Çerçioğlu takımın yarınki maçı da kazanarak bir üst tura çıkacağından emin olduklarını söyledi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Caner Öğretmenin İsmi Parkta Yaşatılacak

Nevşehir Belediyesi tarafından Hacı Lütfi Pamukçu Ortaokulu yanında bulunan yeşil alan yeniden düzenlenerek parka dönüştürüldü. Geçtiğimiz aylarda Covid 19 nedeni ile vefat eden okul öğretmenlerinden Caner Erdoğan’ın isminin verildiği park düzenlenen törenle açıldı.

Nevşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Savran’ın talimatıyla Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri, Hacı Lütfi Pamukçu Ortaokulu yanında bulunan yeşil alanın düzenlenerek parka dönüştürülmesi için çalışma başlatıldı.

Belediye ekipleri, alana çocuk oyun grubu ve kent mobilyaları yerleştirerek peyzaj çalışması yaptı.

Yapımı tamamlanan parka geçtiğimiz Nisan ayında Covid 19 nedeni ile hayatını kaybeden Hacı Lütfi Pamukçu Ortaokulu Türkçe Öğretmeni Caner Erdoğan'ın ismi verildi.

Parkın açılışı dolayısıyla düzenlenen törene Nevşehir Vali Vekili Osman Güven, Belediye Başkanı Dr. Mehmet Savran, İl Milli Eğitim Müdürü Murat Demir, okul idarecileri, öğretmenler ve öğrenciler ile birlikte Caner Erdoğan’ın ailesi katıldı.

Açılış öncesinde vefat eden öğretmen Caner Demir için Kur’an-ı Kerim okunarak dua edildi.

Burada konuşan Belediye Başkanı Dr. Mehmet Savran, Hacı Lütfi Pamukçu Ortaokulu idarecileri ve öğretmenlerinden gelen talep üzerine okul girişinde bir park alanı oluşturduklarını ve bu parka Caner Erdoğan’ın ismini verdiklerini belirterek, “Covid 19 salgını maalesef birçok meslek grubundan olduğu gibi eğitim camiamızdan da çok sevdiğimiz birçok değeri bizlerden ayırdı. Gerek sağlıkçılarımızın gerekse de öğretmenlerimizin bu süreçteki fedakârlıklarını hiçbir zaman unutmayacak onları her zaman rahmet ve minnetle anacağız. Caner öğretmenimizin tıpkı diğer öğretmenlerimiz gibi çocuklarımıza yaptıkları fedakârlıkların yanında bizim yaptığımız küçük bir şey. İstedik ki kendi görev yaptığı okulunun hemen yanı başında olan bu parkta o çok sevdiği öğrencileri neşe içerisinde oynasın, öğretmen arkadaşları burada vakit geçirsin. Ben bir kez daha Caner öğretmenimize Allah’tan rahmet ailesine, öğrencilerine ve öğretmen arkadaşlarına sabır diliyorum” dedi.

Açılış törenine katılan Caner Erdoğan’ın kendi gibi öğretmen olan eşi Nazife Erdoğan’da parkın yapımından duyduğu mutluluğu ifade ederek Belediye Başkanı Dr. Mehmet Savran’a teşekkür etti.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı