Aylık arşivler: Kasım 2021

Üçüncü parti olaylar, 2021’de en maliyetli kurumsal veri ihlalleri arasında yer aldı

Kaspersky'nin yıllık BT Güvenliği Ekonomisi raporu, verilerin paylaşıldığı tedarikçiler aracılığıyla işletmeleri etkileyen siber güvenlik olaylarının ciddiyetinin giderek arttığını ortaya koyuyor. Bu tarz olayların kuruluş için ortalama finansal etkisi 2021'de 1,4 milyon dolara ulaştı. Bu da söz konusu olayları dünya çapındaki en maliyetli olay türü haline getirirken, aynı tür saldırı Orta Doğu, Türkiye ve Afrika’daki (META bölgesi) işletmelere yaklaşık 915 bin dolara mal oldu.

Küresel işletmelerin kontratlı iş ortakları aracılığıyla uğradığı saldırılar net bir trend haline geldi. İş verileri genellikle hizmet sağlayıcılar, iş ortakları, tedarikçiler ve yan kuruluşlar dahil olmak üzere çok sayıda üçüncü taraflara dağıtılır. Bu nedenle kuruluşların yalnızca kendi BT altyapılarını etkileyen siber güvenlik risklerini değil, iş ortakları aracılığıyla gelebilecek tehditleri de göz önünde bulundurması gerekir.

Ankete göre, META bölgesindeki büyük kuruluşların üçte birinden fazlası (40) tedarikçilerle paylaşılan verileri içeren saldırılara maruz kaldı. Bu oran 2020 raporunda 44 idi.

 

META bölgesindeki işletmeler için en büyük mali zarara sahip saldırılar şöyle: Çalışanların uygunsuz BT kaynağı kullanımı (1,09 milyon dolar), dosyasız saldırılar (1,08 milyon dolar), mobil cihazlar aracılığıyla uygunsuz veri paylaşımı (976 bin dolar).

Bu yıl olarak herhangi bir saldırının ortalama finansal etkisi de azalarak geçen yılın sonuçlarına göre 38'lik kayda değer bir düşüş gösterdi (2020'de 1,1 milyon dolara kıyasla 2021'de 686 bin dolar). Bu düşüşün olası nedeni, önleme ve azaltma faaliyetlerine yapılan yatırımların işletmeler açısından iyi sonuç vermesi. Alternatif olarak ortalama maliyetteki düşüş, META bölgesindeki işletmelerin bu yıl veri ihlallerini bildirme olasılığının daha düşük olmasından da etkilenmiş olabilir (2020'de 17 iken bu yıl 25). Zira mali açıdan savunmasız şirketler taahhütte bulunma konusunda isteksiz davranabilir, bir ceza soruşturması için zaman ve masrafı kaldıracak gücü olmayabilir veya bir ihlalin kamuya açık hale gelmesi durumunda itibarın zarar görme riskini üstlenmek istemeyebilir.

Kaspersky Orta Doğu, Türkiye ve Afrika Genel Müdürü Amir Kanaan, şunları söylüyor: "Araştırma sonuçları, siber tehditlerin artan karmaşıklığıyla mücadele için farklı bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Zorluklar saldırıların karmaşıklığından değil, çeşitli koruma yöntemleri gerektiren ve büyüyen saldırı yüzeyinden kaynaklanıyor. Bu, daha fazla güvenlik açığıyla başa çıkması gereken BT Güvenlik departmanları için işleri daha da karmaşık hale getiriyor. Çalışanlar tarafından uygunsuz BT kaynağı kullanımı ve tedarikçilerle paylaşılan verileri içeren saldırılar gibi bazı tehditleri, algoritmalar yardımıyla azaltmak daha zor. Bu, işletmelerin kötü amaçlı yazılımları engellemek yerine organize suç çabalarını geri püskürtmek zorunda olduğu, modern tehdit ortamının korkunç gerçeğine katkıda bulunuyor. Bu nedenle gerçekten verimli bir strateji kurgulamak, güvenlik teknolojisi, dış ve iç siber tehdit istihbaratının analizi, sürekli izleme ve olay müdahalesi için en iyi uygulamaların kombinasyonunu gerektiriyor.”

İşletmeler açısından herhangi bir saldırı ve veri ihlali riskini en aza indirmek için tehdit algılama ve yanıt verme özelliklerine sahip etkili bir uç nokta koruması kullanılmalı. Ek olarak yönetilen koruma hizmetleri, kuruluşlara saldırı soruşturması ve uzman müdahalesi konusunda yardımcı olacaktır. Bu temel uç nokta koruma düzeyi, Kaspersky Optimum Security çerçevesine dahildir. Olgun bir BT güvenlik işlevine sahip kuruluşlar için Kaspersky Expert Security çerçevesi ayrıca APT'ye karşı koruma, en son tehdit istihbaratı ve özel profesyonel eğitim sağlar.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Profesyonel Fotoğrafçılıkta A’dan Z’ye İhtiyacınız Olan Her Şey!

Tüm işlerde olduğu gibi fotoğrafçılıkta da uzman olmak, profesyonelleşmek uzun yıllar boyu emek, özveri ve tutku gerektirir. Yıllar içinde yetkinliğimiz artarken, bu konuda uzmanlaşırken bize eşlik eden cihazlar da bizimle birlikte evrilir, profesyonelleşir. İşte profesyoneller için ‘olmazsa olmaz’; yaptıkları işin, çektikleri her bir karenin mükemmel görünmesini sağlayacak ekipmanlar şunlar:

 

Kamera body

 

Fotoğraf deyince akla kamera body, kamera deyince de akla uzmanlığını yıllar boyu getirdiği deneyiminden alan Canon geliyor. Canon EOS R6, profesyonel fotoğrafçılığın deneyimini baştan uca yeniden tanımlıyor. Fotoğrafçılığa adım atarken dahi uzun yıllar kullanılabilecek yatırım değerindeki Canon EOS R6 kamera; 4K 60p video, Full HD 120p çekim yapabilip 20 kare/sn’de1 20,1 megapiksel fotoğraf çekebiliyor. Aynı zamanda EOS R6, aynasız makineye ilk kez geçiş yapan ve bu cihazlar üzerinde yeteneklerini geliştirmek isteyen amatör fotoğrafçılar için de ideal özellikler sunuyor. Akıllı bağlantı özelliğiyle EOS R6 (2,4 Ghz Wi-Fi8) dahili Bluetooth ve Wi-Fi ile akıllı telefonlara veya ağlara kolayca bağlanabiliyor, yüksek hızda dosya paylaşımı ve FTP/FTPS transferi gerçekleştirebiliyor. EOS R6, devrim niteliğindeki teknolojisi sayesinde gücü ve çok yönlülüğü ile herhangi bir türde fotoğraf çeken tüm amatör ve yarı profesyonel kullanıcıların her türlü taleplerini karşılıyor. 

 

  • 20,1 megapiksel tam kare sensör
  • 20 kare/sn- 12 kare/sn’ye kadar
  • 8 durağa kadar gövde içinde IS
  • Dual Pixel CMOS AF II
  • ISO 100-102.400 aralığı
  • 4K video 60p 10 bit, Full HD, 120 kare/sn
  • 3,69 milyon noktalı EVF
  • 3 inç, 1,62 milyon noktalı değişken açılı LCD
  • Çift kart yuvası (2x SD UHS II)
  • AF çoklu kontrolör
  • Dahili 2,4 Ghz Wi-Fi ve FTP
  • Bluetooth
  • USB ile şarj ve PD-E1 ile besleme
  • Yalnızca gövde 598 g (Pil ve hafıza kartıyla 690 g)

 

Lens

 

Canon kameralarla muhteşem bir harmoni sağlayan özellikle de Canon 24-105mm f4-7.1 IS STM Lensler de mükemmel fotoğrafa giden yolda önemli bir yapıtaşı. Yüksek performanslı bu lenslerle birleştirilen yeni nesil sensör teknolojisi sayesinde, profesyonel fotoğrafçılar yüksek hızda çekim yapıp tüm detayları net ve yüksek kaliteli olarak yakalayabiliyor. Aynı zamanda hafif olmasıyla da öne çıkan Canon lensler, video çekimlerinde de kullanıcılarına ciddi kolaylık sağlıyor. 

 

Filtre

 

Her ne kadar renk filtreleri gelişen teknolojinin bir sonucu olarak kullanımdan neredeyse tamamen kalkmış olsa da bazı mükemmel fotoğraf hala filtresiz olmaz! UV, polarize ve ND filtrelerin bugün bile özellikle doğal ışıkta ve doğal ortamlarda çekim yaparken işlevi yadsınamaz. Işığın etkisini kontrol altına alarak mükemmel görüntü ve renk kalitesi elde etmek, fotoğraflarda ışık yansımalarından kaçınmak ve çıplak gözle keyfini sürdüğünüz manzaranın aynını karelerinize yansıtabilmek için filtreler fotoğrafçıların kurtarıcısı. 

 

Hafıza kartı (128 GB), pil, adaptör

 

En iyi kamera ve lense yatırım yaptıktan sonra teknolojisi her geçen gün biraz daha yüksek seviyelere çıkan ve her çıkardığı üründe önceki kameralarıyla son derece sert bir şekilde rekabet eden markaların hemen her modeli için farklı veri ve uyumluluk gereksinimleri doğuyor. O zaman bu doğrultuda en iyi hafıza kartını seçmek de yoğun bir araştırma ve mesai gerektiriyor. O noktada da fotoğraf ve video çekimi özelliklerinin en yüksek taleplerini karşılayacak yüksek teknolojili yeni nesil bir hafıza kartına ihtiyacınız olacak demektir. 

 

Kamera çantası

 

İdeal kamera çantası, fotoğraf ekipmanlarınızın sayısı ve kamera türü doğrultusunda değişebilir bu yüzden profesyonel fotoğrafçılığa yeni adım atanlar için evladiyelik bir çanta temin etmek satın aldığınız makinenin modeli ve markasından bağımsız olarak çantanın uyacağını bilmek önemli. Ardından kapasitesi ve stili doğrultusunda ihtiyacınıza uygun bir çanta seçebilirsiniz.  

 

Fotoğrafçının sağ kolu “tripod/gimbal”

 

Kalabalık ve hareketli ortamlarda kullanımı zor olsa da profesyonel fotoğrafçıların baş yardımcısı, adeta asistanı tripod’lar. Tamamen ihtiyaca ve çekimin yapıldığı çevreye uygun olarak ayarlanabilen tripod’larla yorulmadan, ışık ve hava koşullarından minimum etkilenerek açıyı, kadrajı en iyi şekilde ayarlayarak yüksek kaliteli ve özellikle makro fotoğraflar ve videolar çekmek mümkün olabilir. 

 

Işık seti

 

Stüdyo çekimlerinin olmazsa olmazı ışık setleri, zaman zaman dış çekimlerde de fotoğrafçıların kurtarıcısı olabiliyor. Yaşamı sanata dönüştürme yolunda tüm kareyi en gerçekçi ya da fotoğrafçının hayalindeki tasvire en yakın hale getirmek için ışık seti ve kapasitesi önemli başlıklardan biri haline geliyor. Ürün çekimlerinden, online ya da offline mecralara yapılan modelli moda çekimlerine uzanan geniş bir alanda ışığı yumuşatmak, yönünü, açısını ayarlamak için karşımıza onlarca alternatif çıkıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

MediaMarkt’tan “Elektronik Alışverişlerinde Uzmanına Güvenin’ Kampanyası

MediaMarkt, yeni iletişim kampanyasında elektronik alışverişinde ‘uzmanlık’ konusuna vurgu yapıyor ve “Teknoloji alışverişinde satış öncesi ve satış sonrasında güvenli alışveriş için işin uzmanına gelin” diyor.

Türkiye’nin tüketici tarafından en çok tercih edilen teknoloji perakendecisi MediaMarkt, yeni kampanyasında ‘uzmanlık’ odağında tüketicilerine sesleniyor. MediaMarkt’ın tüketicilerinin güvenli alışveriş keyfini temin ettiği çeşitli hizmetlerini öne çıkaran kampanyada, uzmanlık vurgusuyla tüketicinin harcadığı paranın karşılığını sadece satış öncesinde değil, sırası ve sonrasında da verdiği kaliteli hizmetle en yüksek müşteri memnuniyetine vurgu yapılıyor. 

Elektroniği uzmanından alın!

Pandemi sonrası tüketici beklentilerini anlamak üzere yapılan “Pandemi Etkisiyle Değişen Tüketici Beklentileri” araştırmasından elde edilen müşteri içgörülerine dayalı olarak dizayn edilen MediaMarkt’ın yeni kampanyası tüketicilerine ürün deneyiminden, uzman desteğine, teknik destek hizmetlerinden, satış sonrası servislerine kadar bekledikleri tam kapsamlı hizmeti, üstelik arzu ettikleri kanaldan MediaMarkt’ta bulabileceğinin altını çiziyor. 

Çok kanallı ve kanalların ucdan uca birbirine bağlandığı bir deneyim ile müşterilerine hizmet veren MediaMarkt, kampanyasında ister geniş metrekareli mağazalarından, ister tek tıkla mediamarkt.com.tr’den ürün ve hizmetlere ulaşabildiklerini vurgularken, internetten sipariş edip 29 dakikada mağazadan teslim alma, mağazadan veya internetten verilen siparişlerin eve teslimatı gibi çok çeşitli teslimat alternatiflerine sahip olduğunu da hatırlatıyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yolcu360 Kalıcı Uzaktan Çalışmaya Geçti

Araç kiralamaya getirdiği kolaylık ve yalınlıkla, Türkiye’nin en hızlı büyüyen teknoloji şirketi olan Yolcu360, pandeminin ilk günlerinden itibaren uyguladığı uzaktan çalışma sistemini kalıcı hale getirme kararı aldı. Yolcu360 CPO’su (Chief People Officer) Ayşe Kirman, uzaktan çalışmanın ekip verimliliğine olan etkisini değerlendirdiklerini ve ekibin ortak kararı ile kalıcı uzaktan çalışma sistemine geçtiklerini ifade etti. Kirman “Türkiye’nin dört bir yanında çalışanlarımız varken, nerede olduğumuzun hiçbir önemi yok, zaten günümüz dünyasında uzak diye bir yer de yok” dedi.

Araç kiralama dendiğinde akla ilk gelen marka olma oranını yüzde 350 artıran Yolcu360, globalleşme yolculuğunu sürdürürken tüm çalışanlarının da kalıcı uzaktan çalışma sistemine geçmesi kararını uygulamaya koydu. Pandeminin başından beri uzaktan çalışma sisteminin uygulandığı Yolcu360 CPO’su (Chief People Officer) Ayşe Kirman, kalıcı uzaktan çalışmayla birlikte sınırları aşmayı hedeflediklerini ifade etti.

Yolcu360 kalıcı uzaktan çalışmaya geçiş ile mobilite ve paylaşım üzerine kurulu yepyeni bir çalışma modelinin avantajlarından her aşamada faydalanacak. Yeni çalışma modeli ile Yolcu360, ekibinin iş-hayat dengesini kurarak özel hayatlarını zenginleştirmelerini sağlarken, ayrıca keşfe ve yeni deneyimlere de yelken açabilmelerine imkan verecek. 

"Hem fiziksel sınırları hem de iş yapış biçimlerindeki sınırları kaldırıyoruz"

Ayşe Kirman, Yolcu360 için çalışan mutluluğunun, misafir mutluluğu saplantısı kadar önem taşıdığına vurgu yaparak, “Pandeminin ülkemizde başladığı Mart 2020'den itibaren uzaktan çalışan ekibimizin verimlilik oranları her geçen gün daha da arttı. Esnek ve özerk iş politikalarının özellikle yeni nesil çalışanlar için ne kadar önemli olduğunu kendi içimizde kanıtlamış olduk. Şu an Rize’den San Francisco’ya kadar yaşadıkları şehirden Yolcu360 için çalışan bir ekibimiz var. Hatta en son bir ekip arkadaşımız Polonya’ya gitti. Global bir ekip olma yolunda artık nerede çalıştığımızın bir önemi yok. Hem fiziksel sınırları hem de iş yapış biçimlerindeki sınırları kaldırıyoruz” dedi.

İletişim ve geri bildirim kanalları genişleyecek

Zorunlu uzaktan çalışma sürecinde ekibin iki katı oranında büyüdüğünü ifade eden Kirman “Yolcu360 ekibinin verimliliğini artırırken işe alımlarımızda da hız kesmiyoruz. Şu anda kullandığımız iletişim kanalları bizi kurumsal atmosferimizin çatısı altında birleştirecek olanaklara sahip. Devamında, ekibimizin mutluluk indeksinin sürekli olarak ölçülebileceği, anketler ve modüller ile ekibin mevcut durumunun sürekli olarak değerlendirilebileceği ve ekibin birbirine rahatlıkla geri bildirimde bulunacağı dijital bir platform kullanımına başlayacağız” dedi.

Fiziksel buluşmalar olacak

Ayşe Kirman, dileyen herkesin istediği kadar ofiste çalışabileceğini bu konuda hiçbir kısıtlama olmadığını, periyodik online buluşmaların dışında 3 ayda bir yapılacak outdoor etkinliklerle ekip bağlantısını destekleyeceklerini söyledi. Şirket içinde ayda bir online olarak yapılan The Unicorn Squad Buluşması’nın, şirketin tüm yönleriyle tartışıldığı ve gelişmelerin paylaşıldığı bir etkinlik olarak önem taşıdığını vurgulayan Kirman, ilgili ekiplerin günlük iletişimlerinin son derece verimli bir biçimde sürdüğünü ifade etti.

İş ve özel hayat dengesine yatırım

Ekip kararı ile hayata geçirilen kalıcı uzaktan çalışma modelinin, iş ve özel hayat dengesi açısından önem taşıdığını söyleyen Ayşe Kirman, konunun paylaşım ekonomisine dokunan yönlerini de değerlendirdi. Kirman, “Uzaktan çalışma ile birlikte artık her anlamda daha mobil, daha esnek ve daha özgür bir iş hayatına adım attık. Bu durum aynı zamanda bir araç sahibi olmanın önemini azaltırken, araç kiralamayı öne çıkardı. Bugün baktığımızda pandemi dönemi ile birlikte araç sahipliği oranının düştüğünü görüyoruz. Bu konunun da yeni nesil arasındaki düşük araç sahipliği oranı ile birleştiğinde paylaşım ekonomisi ve mobiliteyi artırdığını görüyoruz. Bu yöntem aynı zamanda çalışanların hayat kalitesini de artırıyor. Çünkü uzaktan çalışma ile artık işlerimizi dünyanın her yerinden devam ettirebiliyoruz. Sınırlar yok. Çalışanlarımız onlara sağladığımız bu esneklik ile iş-hayat dengelerini daha rahat kurabilecek ve hayat ile ilgili yeni keşifler yapmaya, yeni deneyimler edinmeye ve kendilerini her anlamda zenginleştirmeye vakit ayırabilecek” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sohbet Robotlarından Sanal Gerçekliğe Yapay Zekâ ile Eğitim

Prof. Dr. Emin Erkan Korkmaz, eğitimde sohbet robotları ve arttırılmış gerçeklikle öğrenmenin bir hayal olmadığını belirterek “Artık her öğrenci için özelleşmiş, o öğrencinin eğilimlerini, başarılı ve başarısız olduğu konuları takip edebilen ve öğrencinin en verimli şekilde öğrenmesini sağlayabilmek için süreci optimize edebilen sistemlerin eğitimde kullanılması gelecek için önemli bir olasılık olarak karşımızda durmakta” dedi.

 Yeditepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Emin Erkan Korkmaz, yapay zekânın eğitime yansımasını değerlendirdi. Yapay zekâ araştırmalarında son yıllarda hızlı bir ilerleme kaydedildiğini anımsatan Prof. Dr. Korkmaz, yapay zekâ yöntem ve teknolojileri kullanılarak mühendisliğin yanı sıra tıp, eczacılık, finans gibi farklı alanlarda oldukça başarılı uygulamaların geliştirildiğini anımsattı. Bu teknoloji ve uygulamaların günlük yaşamımızın önemli bir parçası haline dönüştüğünü belirten Prof. Dr. Korkmaz, yapay zekâ teknolojilerinin eğitim alanında öneminin daha da artacağını vurguladı. 

 “İki Şekilde Kullanılabilir”

Yapay zekâ teknolojilerinin eğitim alanında iki farklı şekilde kullanılabileceğini ifade eden Korkmaz, “Öncelikle yapay zekânın eğitimin kalitesinin arttırılması için yardımcı bir unsur olarak kullanılması olası. Şu anda bile kopya, intihal gibi durumların belirlenmesi, sınavların notlandırılması gibi işlevleri yerine getiren yazılımlar mevcut ve hatta öğrencilere öğrenme süreçlerinde geri bildirim ve öneri sunan sistemler de bulunmakta” dedi.

 Doğal Dil İşleme Kapasiteleri Arttı

Prof. Dr. Emin Erkan Korkmaz, yapay zekâ alanında en önemli problemlerden birinin doğal dil işleme olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Son yıllarda yaşanan gelişmeler doğrultusunda bilgisayarların doğal dili anlama ve kullanma konusunda kapasiteleri oldukça arttı. Bu nedenle eğitimi doğrudan gerçekleştirebilecek sohbet robotlarının/yazılımların ortaya çıkması artık bir hayal değil. Bu teknolojinin gelişmesi ile birlikte artık her öğrenci için özelleşmiş, o öğrencinin eğilimlerini, başarılı ve başarısız olduğu konuları takip edebilen ve öğrencinin en verimli şekilde öğrenmesini sağlayabilmek için süreci optimize edebilen sistemlerin eğitimde kullanılması gelecek için önemli bir olasılık olarak karşımızda durmakta. Bu sistemlerin yaygınlaşması durumunda yine insan eğitimcilere gereksinim olacaktır. Ama belki de artık bu eğitimcilerin rolü daha çok danışmanlık ve koordinatörlük çerçevesinde gerçekleşecektir.”

 Yabancı Dil Öğreniminde Arttırılmış Gerçeklik

Sadece yapay zekâ teknolojilerinin değil, sanal gerçeklik veya arttırılmış gerçeklik gibi teknolojilerinin de eğitim sürecine önemli katkılarının olacağını öne süren Korkmaz, “Örneğin yabancı dil öğrenen bir öğrencinin bu teknolojiler sayesinde sanal bir ortamda farklı kişilerle farklı diyaloglara girmesi, sanal bir restoranda yemek siparişi vermesi ya da sanal bir alışveriş sahnesinde yer alması mümkün olacaktır” diye konuştu. 

Makineleri Kullanabilen Makine 

Prof. Dr. Emin Erkan Korkmaz, yapay zekânın işsizliğe neden olup olmayacağının da çok merak edilen konular arasında olduğunu anımsatarak, bu konuda kesin bir yargıya varmanın çok güç olduğunu ifade etti. 

İnsanlığın bu güne kadar çok farklı makine, cihaz ve teknoloji ürettiğine işaret eden Korkmaz, makineleşme ve fabrikalaşma gibi süreçlerin tarihte her zaman insanlarda işlerinden olma korkusu yarattığını da vurguladı. “Ancak tarihsel süreçte makineleşme ile yeni iş alanları, yeni sektörler ortaya çıkmış ve insanların farklı alanlarda istihdam edilmesi mümkün olmuştur” diyen Prof. Dr. Korkmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Benzer bir şekilde yapay zekâ teknolojilerinin de farklı iş alanları yaratacağı yaygın bir görüş. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir husus bulunmakta. Geçmişte üretilen her makine için, en azından o makineyi kullanacak ya da tamir edecek insanlara gereksinim ortaya çıkmıştı. Örneğin telefon üretilince, telefon operatörlüğü gibi bir meslek ortaya çıkmış ya da üretilen arabaları kullanacak şoförlere gereksinim duyulmuştu. Yapay zekâyı ‘makineleri kullanabilen makine’ olarak da tanımlamak mümkün. Bu tarihte ilk defa karşımıza çıkan bir olgu. Bu nedenle yapay zekâ sistemlerinin diğer makineleri kullanarak yani şoförlük, operatörlük, güvenlik görevlisi ve benzeri işleri tam bir otomasyon içinde gerçekleştirebilmesi, daha önce karşılaşmadığımız ve kitlesel bir işsizlik yaratma potansiyeline sahip bir durum olacak. Bu konuda daha fazla düşünmeye ve tartışmaya gereksinim bulunmakta.”   

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İnşaat Sektöründe İnsan Kaynakları Dijitalleşiyor

Son yıllarda tüm sektörleri etkisi altına alan dijitalleşme rüzgarı, geleneksel olarak işleyen inşaat sektöründe de etkisini göstermeye başladı. Pandeminin etkisiyle daha da hızlanan bu değişim, sektörün insan kaynakları alanında da değişimlere yol açtı.

Koronavirüs pandemisinin her alanda en çok etkilediği sektörlerden olan inşaat sektöründe firmalar ve çalışanlar zor bir dönem geçirdi. Geleneksel olarak işleyen sektörde firmalar personel bulma, personel de iş bulma konusunda sıkıntılar yaşadı.

İnşaat sektörüne özel online pazar yeri ve kariyer platformu Workindo, sunduğu istihdam çözümleriyle sektöre büyük kolaylık sağlıyor. Workindo ile inşaat sektöründe yüz yüze iş görüşmesi ve “hamili kart yakınımdır” dönemi sona eriyor.

İhtiyaca göre en doğru personel ile en doğru işi online olarak buluşturduklarına değinen Workindo CEO’su Erhan Kocabaş, “Teknolojik değişimin hızlı yaşandığı bu dönemde, inşaat sektörünün de bundan etkilenmemesi kaçınılmaz olurdu. Pandemi etkisiyle durma noktasına gelen sektör, atılan adımlarla hafif de olsa canlanma yaşadı. Birçok alanda artık klasik yöntemlerin işe yaramadığını ve teknoloji ile yeni yöntemlerin kullanılmaya başlandığını görüyoruz. Workindo ile bu değişimi inşaat sektörüne yansıtarak çözümler üretiyoruz.

İstihdam konusunda tamamen geleneksel işleyen inşaat sektörüne, son 2 yılda yepyeni bir vizyon kazandırdığımızı söyleyebilirim. Workindo sayesinde firmaların ve personelin artık yüz yüze iş görüşmesi yapmasına gerek kalmıyor. Sitemize üye olan taşeronlar ve personel kendileri için en uygun işe kolayca teklif verebiliyorlar. Üstelik dünyanın birçok noktasındaki projeler de buna dahil” dedi.

Nokta Atışı Personel-İş Eşleşmesi

Erhan Kocabaş, güven ve şeffaflığın kendileri için her şeyden önce geldiğini belirterek şunları söyledi: “Workindo.com’a üye olan inşaat personeli kendi yetkinliklerini ve deneyimlerini sisteme kaydederek, kendilerine en uygun işi bulabiliyor. Yine firma sahipleri de aynı şekilde istedikleri özelliklere sahip çalışan bulma imkanına sahip oluyor. Belge teslim süreci de yine site üzerinden online olarak gerçekleşiyor.  

Workindo.com’a üye olan tüm şirketlerin ve şahısların bilgileri birinci elden düzenli aralıklarla kontrol edilerek bilgilerin doğruluğu güvence altına alınıyor. Tarafların her işten sonra birbirlerini puanlama ve yorumlama özelliği ile de hem işveren hem de iş alan iki taraf için şeffaflık ilkesi devreye giriyor. Herkes memnuniyetini ya da memnuniyetsizliğini özgürce dile getirerek ihtiyacı olan işi ve personeli nokta atışı yaparak buluyor.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Dünya Şampiyonası 2021’e Palandöken’de hazırlandı

2020 Olimpiyatları’nda valter siklette büyük başarılar kazanan milli sporcumuz Busenaz Sürmeneli, 2021 Dünya Şampiyonası için hazırlık kampını 18-31 Ekim 2021 tarihleri arasında Polat Palandöken’de gerçekleştirdi. Türkiye'nin önemli kış turizmi merkezlerinden biri olan Palandöken Dağı aynı zamanda yüksek irtifa sporları denilince akla ilk gelen merkezlerden biri konumunda bulunuyor.

 

Kristalize kar dokusuyla Türkiye’nin gözde kayak destinasyonlarından Palandöken aynı zamanda Türkiye’nin en önemli kamp merkezlerinden biri konumunda yer alıyor. Palandöken Dağı’nın eteklerinde 2 bin rakım üzerinde bulunan kamp alanı; deniz seviyesinden yüksekliği yanı sıra havasıyla sporcuların güç ve enerjilerine dinamizm katan özellikleriyle ön plana çıkıyor. 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda 69 kilo kadınlar boks karşılaşmasında Türkiye’ye altın madalya kazandıran Busenaz Sürmeneli’nin 2021 Dünya Şampiyonası için hazırlık kampının adresi Polat Palandöken oldu.

 

Türkiye’yi ekranlara bağlayan 2020 Olimpiyatları’nda valter siklette büyük başarı kazanan Busenaz Sürmeneli, 18-31 Ekim 2021 tarihleri arasında Teknik Direktörü Cahit Süme ile birlikte kampa girdi. Doğası ve sahip olduğu bütün bu özellikleriyle kamp ve hazırlık çalışmalarında Türkiye’de spor merkezi özelliğine de sahip Polat Palandöken’de kampa giren Busenaz Sürmeneli; “Hazırlık kampları sporcuların gelişimini ve performansını oldukça etkileyen bir süreç. Palandöken hem Türkiye’de hem dünyada sporcuların gelişimleri için önemli spor merkezleri arasında yer alıyor. Polat Palakdöken’in antrenmanlarda sağladığı eşsiz fiziki konumu ve koşullarının yanı sıra diyetisyenlerinin belirlediği beslenme programı ve antrenörüm Cahit Süme’nin yoğun spor çizelgesi sayesinde çok güzel bir kamp süreci geçirdik. Olimpiyat şehri Erzurum’da hazırlanmak bizim için ayrı bir motivasyon kaynağı oldu. Dünya Şampiyonası’na en iyi şekilde hazırlanıyorum” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Darüşşafaka öğrencisi Ufuk Can, N Kolay 43. İstanbul Maratonu kampanyasında desteğinizi bekliyor!

Ülkemizin en önemli yardımseverlik koşusu olan N Kolay 43. İstanbul Maratonu’nda Darüşşafaka Lisesi 11. sınıf öğrencisi Ufuk Can, bu yıl kardeşleri için koşuyor. Ufuk Can’ın kampanyasına destek olarak siz de Darüşşafakalı 300 öğrencinin tablet ihtiyacına destek olabilirsiniz.

Bu yıl 7 Kasım Pazar günü fiziksel olarak gerçekleşecek N Kolay 43. İstanbul Maratonu'nu için geri sayım başladı. Darüşşafaka Cemiyeti de 2015 yılından itibaren yardımseverlik koşularına katılarak annesi veya babası hayatta olmayan, maddi olanakları yetersiz, yetenekli öğrencilerin eğitimine kaynak sağlıyor. 

2015 yılından itibaren aşamalı olarak tabletli eğitime geçen Darüşşafaka Eğitim Kurumları’nda eğitim gören tüm öğrencilere Darüşşafaka Cemiyeti tarafından tablet desteği veriliyor.  Darüşşafaka’daki eğitim-öğretim faaliyetleri açısından olmazsa olmaz unsur haline dönüşen tablet, aynı zamanda önemli bir gider kalemi oluşturuyor. Darüşşafaka’nın bu yıl N Kolay 43. İstanbul Maratonu destekli kampanyasında ise Darüşşafaka’da eğitim gören 300 öğrencinin tablet ihtiyacı karşılanacak. 

Eğitim sevdalıları Darüşşafakalı Ufuk Can’ın kampanyasına destek olarak, babası ya da annesi hayatta olmayan, maddi olanakları yetersiz, yetenekli öğrencilerin eğitimlerine destek olabilecek. Maraton kapsamında kendi kampanyasını açmayanlar da Darüşşafaka öğrencisi Ufuk Can’ın kampanyasına destek verebilecek.

Darüşşafaka Lisesi 11. sınıf öğrencisi Ufuk Can, bu yıl N Kolay 43. İstanbul Maratonu’nda kardeşleri için koşuyor. 2015 yılında Ankara’dan Darüşşafaka’ya gelen Ufuk Can, gelecekte hukuk eğitimi almayı hedefliyor. Bir yandan üniversite sınavına hazırlanan diğer yandan tiyatro yetenek atölyesinde görev alan Ufuk Can, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Töreni’nde “Cumhuriyet’tir Bizi Aydınlatan” isimli tiyatro oyununda rol aldı. 

N Kolay 43. İstanbul Maratonu’nda Darüşşafaka için koşarak eğitimde fırsat eşitliğine katkı sunmaktan büyük gurur ve mutluluk duyduğunu belirten Ufuk Can, “Hedefim, 50.000 TL bağış toplayarak, kardeşlerimin tablet ihtiyaçlarına kaynak yaratmak. Eğitimde fırsat eşitliğinin önemine inanan herkesin kampanyama destek olacağına inanıyorum.” diye duygularını ifade ediyor.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

En Yaygın 6 İş Yeri Tehlikesi Ve Korunma Tavsiyeleri

Hem çalışanlar hem de işverenler için çalışma ortamlarında birçok tehlike bulunuyor. Bu tehlikelerden bazılarının sonuçları çok ciddi olabiliyor, sakatlıklara veya can kaybına yol açabiliyor. İş yerinde oluşabilecek tehlikelere dikkat çeken Ülke Endüstriyel Kurumsal Çözümler Direktörü Murat Şengül, en yaygın 6 iş yeri tehlikesini ve bunlara karşı alınabilecek önlemleri paylaşıyor.

 

İş yerlerindeki fiziki çalışma koşullarından kaynaklı, yönetilmesi gereken birçok risk noktası bulunuyor. Bu alanların her biri için gereken yönetim süreçlerinin göz ardı edilmesi halinde ise en başta çalışan sağlığı olmak üzere iş kaybı ve verimsiz iş çıktılarına varabilen farklı sorunlar ortaya çıkabiliyor. Çalışma ortamlarında ortaya çıkabilecek tehlikeleri 6 grupta ele alarak bunların önemine dikkat çeken Ülke Endüstriyel Kurumsal Çözümler Direktörü Murat Şengül, söz konusu risklere karşın alınabilecek önlemler konusunda önemli ayrıntılar paylaşıyor.

 

1. Düşme tehlikelerine karşı önlem alınmalı. İş yerinde gerçekleşen kazaların birçoğu gerekli iş güvenliği prosedürlerinin göz ardı edilmesi ve kişisel koruyucu donanımlarının eksik kullanımından kaynaklanıyor. Bu kazaların başında da iş ortamında gerçekleşen düşme kazaları geliyor. Bu gibi durumlar yüksekte çalışma projeleri sırasında ortaya çıkabilirken, zemin çalışmalarında yüzeydeki kayganlık durumu da kazalara davetiye çıkarıyor. Olası kazalar baş ve sırt yaralanmalarına, kesiklere, zedelenmelere veya kas rahatsızlıklarına neden olabiliyor. Bu nedenle işverenlerin, çalışanların güvenliği için önlemler almaları gerektiğine dikkat çeken Murat Şengül düşüş korumasına karşın emniyet kemeri, halat ve baret gibi ürünlerde doğru donanım seçiminden başlayarak bu ekipmanların kontrollerinin eksiksiz yapılmasını, ıslak zeminler başta olmak üzere çeşitli alanlara uyarı işaretlerinin koyulmasını ve çalışma güvenliğini zedeleyecek gereksiz kablo, cihaz vb. eşyaların ortamda bulundurulmamasını öneriyor.

 

2. Elektrik tehlikeleri konusunda dikkat edilmeli. Elektrik kaçağı yaşanma riskleri çalışanlar için büyük tehlike arz ediyor. Bu gibi durumlarda ağır kayıplar yaşanabildiği gibi çalışma alanında büyük zararlar yaşatabilecek yangınlar da baş gösterebiliyor. Bu türden kazalar yaşamamak adına çalışma alanındaki elektrik tesisatının denetimi, elektrik kaçaklarından korunma ve önlemlerinin önden tasarlanması konusunda uzman iş sağlığı ve güvenliği ekipleri tarafından düzenli sıklıkta yapılmalı, bakımı yine konusunda yetkin ve sertifikasyona sahip teknik ekipler tarafından karşılanmalı.

 

3. Yangın tehlikelerine karşı farkındalık oluşturulmalı. Olası bir yangın durumuna karşı çalışma ortamında mutlaka yangın dedektörü, yangın alarmı ve yangın söndürücü olmalı ve bu unsurların muayene ve bakımları düzenli aralıklarla uzman ekipler tarafından yapılmalı. Aynı zamanda, çalışanlara alarm sisteminin ve yangın söndürücünün nasıl çalıştığı hakkında eğitim verilmeli. Çalışanlar, mesai saatleri içerisinde oluşabilecek her türlü yangın durumuna karşı önceden hazırlıklı olmalı. Bunu sağlamanın öncelikli yolu da çalışanlar ile önceden hazırlanmış kaçış planı eğitimi ve tatbikat uygulamaktan geçiyor.

 

4. Ergonomik tehlikeler konusuna önem verilmeli. Çalışanlar gün içerisinde uzun saatler boyunca aynı pozisyonda kalabiliyor. Oturarak çalışanlar ve ayakta çalışanlar uzun süre aynı pozisyonda kaldığında vücutlarında çeşitli fizyolojik rahatsızlıklar baş gösterebiliyor. Bu gibi tehlikeleri önlemek adına çalışanların belli aralıklarla mola vermeleri konusunda tavizsiz olması ve çalışma ortamlarının (tezgâh, sandalye, vb.) üretim süreci de gözetilerek ergonomik şekilde tasarlanması gerekiyor.

 

5. Biyolojik tehlikeler en aza indirilmeli. Çalışanlar ortak çalışma ortamlarında birçok biyolojik tehlikeyle karşı karşıya kalabiliyor. Örneğin, iş yerine hasta gelen bir çalışan diğer çalışanlara hastalık bulaştırabiliyor ya da günümüzün en büyük sağlık problemi olan koronavirüs ile temas halinde olabiliyor. Bu gibi durumlarda diğer çalışanların güvenliği için hasta olan kişi bu durumu bildirmeli ve çalışma ortamında bulunmamalı. Kişisel hijyenin ve mesafe kurallarının temiz bir çalışma ortamı sağlamak adına büyük önem taşıdığı unutulmamalı. Tüm çalışanlar kişisel hijyenine önem vermeli ve ortak çalışma ortamlarını temiz tutmalı. Hastalıkların yanı sıra, çalışan sağlığını solunum yoluyla olumsuz etkileyebilecek kimyasal ve parçacık riskleri de analiz edilmeli, tek kullanımlık maskelerden motorlu veya tüplü solunum sistemlerine kadar geniş çözüm seçenekleri bir uzman eşliğinde değerlendirilmeli.

 

6. Gürültü tehlikeleri göz ardı edilmemeli. Yüksek sesler işitme duyusuna ciddi zararlar verebiliyor. Özellikle patlayıcı sesler işitme kaybına yol açabiliyor. Bazı çalışma ortamlarında yüksek sesten kaçınmak mümkün olmayabilir fakat bu konuda önlem alınmalı. Örneğin, işverenler çalışanlara ihtiyaç duyulan alanlarda işitme koruması sağlamalı ve bunların kullanımını teşvik etmeli. Öte yandan, işitme koruması ile ilgili donanım seçiminde de iş sağlığı ve güvenliği uzmanlarının görüşleri oldukça önemlidir. Çalışanları yüksek sesten koruma amacıyla malzeme seçilirken ortam ses analizi doğru yapılmalı, çalışanların iş ve güvenlik gereği almaları gereken komutlar yalıtılmamalıdır.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Zehirsiz Sofralar Platformu Kuruldu

Sağlık, çevre, ekolojik yaşam, tüketici hakları, doğa koruma, tarım, gıda ve benzeri alanlarda çalışan 38 sivil toplum örgütü ve sivil inisiyatif tarafından Zehirsiz Sofralar Platformu kuruldu. 23 sivil toplum örgütü ve sivil inisiyatif de platformu desteklediğini açıkladı.

 

Soframıza gelen gıda ile gıda dışı tarımsal ürünlerin bulunabilir, erişilebilir, sağlıklı ve güvenilir olmasını sağlamak için yapılacak bütün faaliyetlerde kamusal refahı, gelecek kuşakların ve tüm canlıların yaşam hakkını gözetecek, ekosistemi koruyacak; iklim krizini de dikkate alarak uzun vadeli, ihtiyaçlara odaklı, yerelliği ve kendine yeterliliği öncelikleyen, kadim bilgi ve pratikleri de dikkate alan, adil bir bakış açısını egemen kılmak amacını benimseyen Zehirsiz Sofralar Platformu altında Türkiye Organik Ağı (TORA), Zehirsiz Sofralar Pestisit Eylem Ağı (ZSPEA) gibi çeşitli ağlar da yer alıyor.

2019 yılında “Zehirsiz Sofralar Mümkün” diyerek bir araya gelen 100’ün üstünde sivil toplum örgütü ve sivil inisiyatifin kurduğu Zehirsiz Sofralar Pestisit Eylem Ağı, Tarım ve Orman Bakanlığı’nı muhatap aldıkları ve 160 binin üstünde imza topladıkları Zehirsiz Kampanya ile önemli bir başarıya imza attı. 2020 yılında insan sağlığı, doğal varlıklar ve biyolojik çeşitliliğe son derece zararlı olan tarım zehirleri (pestisitler) konusu TBMM gündemine 4 kez taşınırken, Ağ’ın lobi faaliyetlerinin de etkisi ile Bakanlık, 41 pestisit etken maddesini görüşe açtı ve 25 etken maddeyi yasakladı, 7 tanesine de sınırlama getirdi. Bunların dışında çok sayıda pestisitin kullanımı konusunda farklı ülkeler tarafından halen çevre, insan ve hayvan sağlığına etkileri açısından değerlendirmeler yapılıyor.

İşbirliğinin sürekliliğini arzu eden sivil toplum örgütleri ve sivil inisiyatifler, Şubat 2020’de bir araya gelerek gıda güvenliğini merkeze alan daha geniş kapsamlı bir amaç için Zehirsiz Sofralar Platformu’nu kurmaya karar verdi. Bünyesindeki ağlar ve çalışma grupları üstünden çalışmalarına devam edecek olan Platform, önümüzdeki dönemde pestisitlerin zararları ve alternatifleri konusunda kamuoyu ile ilgili tarafları bilgilendirme, lobi ve savunuculuk faaliyetlerini sürdürmeye devam edecek. Bunların yanında, sağlıklı gıdaya ulaşım için organik tarım, gıda toplulukları, doğa dostu arıcılığın yaygınlaştırılması, atalık/yerel tohumların teşviki ve yaygınlaştırılması, onarıcı tarım, agroekoloji gibi pek çok konuda çalışmalar yapılması planlanıyor. 

Platform’un desteklediği önemli projelerden biri de “Zehirsiz Kentlere Doğru” Projesi. Pestisitler yani tarım zehirleri ve aynı etken/aktif maddelere sahip biyosidal ürünler ne yazık ki kentlerde de okullardan park ve bahçelere, sitelerden yol kenarları ve boş arazilere kadar pek çok yerde kullanılıyor ve sağlığımızı tehdit ediyor.

Koronavirüs salgını ve iklim krizi gibi artan küresel felaketler gezegende yaşamın bir bütün olduğunu ve ancak bir bütün olarak sürdürülebileceğini bizlere anlatmaya çalışıyor. İklimdeki hızlı değişimler, afetler, açlık, salgınlar, göçler, gıdanın bulunabilirliği ve erişilebilirliğine dair her geçen gün artan sorunlar, hızla yok olan biyolojik çeşitlilik ve kirlettiğimiz doğa bizlere gelecekte varlığımızı sürdürebilmemiz için doğa ile uyumlu bir yaşamın kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Zehirsiz Sofralar Platformu, insanı merkez alan ve büyüme odaklı değil gezegendeki yaşamın bir bütün olarak sürdürülebilirliğini hedef alan ilkeler ile önümüzdeki dönemde çalışmalarına devam edecek.

Zehirsiz Sofralar Platformu Üyeleri:

Afşar Balam Kadın Kooperatifi

Agrida Tarım ve Turizm Derneği

Atölye Deneme Sanat ve Ekolojik Çalışmalar Derneği

Birleşik Tüketiciler Federasyonu

Biyosidal İş ve Çevre Sağlığı Derneği

Bodrum Tohum Derneği

Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği

Çevre ve Arı Koruma Derneği 

Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı 

Çevre ve Tüketici Federasyonu 

Doğa Derneği

Doğa Koruma Merkezi

Doğal Yaşam Derneği

Doğu Anadolu Tarımsal Üreticiler ve Besiciler Derneği

Dört Mevsim Ekolojik Yaşam Derneği

Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği

Fethiye Ekolojik Yaşam Derneği

Gastronomi Turizmi Derneği

İzmir Başka Bir Okul Mümkün Eğitim Kooperatifi 

İzmit Tüketiciler Birliği Derneği

Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Birliği Derneği

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği

Kocaeli Ekolojik Yaşam Derneği

Koruyucu Tarım Derneği

Koza Dağcılık Kültür Sanat ve Spor Kulübü Derneği

Organik Üreticiler ve Sanayiciler Derneği

Sürdürülebilir Yaşam Derneği

Tarım Ekonomisi Derneği

Tohum Eğitim, Kültür ve Doğa Derneği

Türetim Ekonomisi Derneği

Tüketici Bilincini Geliştirme Derneği

Tüketici Birliği Federasyonu 

Tüketici Örgütleri Federasyonu 

Tüketicinin Sesi Derneği

Türkiye Biyologlar Derneği

Yeryüzü Derneği

Yeşil Düşünce Derneği

Zeytince Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği

 

Zehirsiz Sofralar Platformu Destekçileri:

Anadolu Meraları

Ata Tohum Takası Grubu

BİTOT Gıda Topluluğu

Büyükdere Gıda Topluluğu

Çekirdek Türetici

Çitta Gıda Topluluğu

Çölyak ve Organik Tarım Derneği

Eko Harita

Eskişehir Gıda Topluluğu

Fethiye Gıda Topluluğu

Gediz Ekoloji Topluluğu

Good4Trust

İstanbul Permakültür Kolektifi

Kadıköy Gıda Topluluğu

Kanserli Çocuklara Umut Vakfı

Kollektif Fırın

Originn Gıda Topluluğu

Taksim Gıda Topluluğu

Tarım ve Gıda Etiği Derneği

Tüketici Dernekleri Federasyonu 

Tüketiciyi Koruma Derneği 

Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği

Yavaş Gıda Türkiye Derneği

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı