Aylık arşivler: Aralık 2021

Ericsson Mobilite Raporu: Mobil veri trafiği son 10 yılda 300 kat arttı

  • Ericsson Mobilite Raporu'nun onuncu yıl özel sayısı 2011'den bu yana 5.5 milyar akıllı telefon kullanıcısının aramıza katıldığını ortaya çıkardı.
  • Yalnızca 2021 yılının üçüncü çeyreğinde oluşan mobil veri trafiği, 2011-2016 yılları arasında oluşan tüm mobil trafiğinden daha fazla oldu.
  • 5G abone sayısının 2027 yılı sonunda 4,4 milyara ulaşacağı ve o dönemdeki tüm mobil aboneliklerin yarısına eşit olacağı tahmin ediliyor.

Ericsson’ın yeni Mobilite Raporu, 2011 yılından bu yana mobil veri trafiğinde neredeyse 300 kat artış olduğunu söylüyor. Mevcut ve geçmişe yönelik ağ verilerine dayanan bulguların yer aldığı raporda son on yılı şekillendiren önemli eğilimlerin ve olayların yanı sıra 2027'ye yönelik tahminler paylaşılıyor. 

 

Ericsson Mobilite Raporu’na göre, 5G abone sayısının 2021 yılının sonunda 660 milyona ulaşmış olması öngörülüyor. Bu öngörü, 5G'nin bugüne kadarki en hızlı kullanıma alınan mobil nesil olacağı varsayımını önemli ölçüde güçlendiriyor. Bu artışın, 5G cihazlarının fiyatlarındaki kısmi düşüşün Çin ve Kuzey Amerika'da beklenenden daha fazla talep yaratmasından kaynaklandığı belirtiliyor. Ayrıca, 2021 yılının üçüncü çeyreğinde 4G abone sayısında 48 milyon artış görülürken 5G kullanıcı sayısı ise 98 milyon arttı. Yıl sonunda 5G ağlarının 2 milyardan fazla insanı kapsayacağı tahmin ediliyor.

 

Son tahminlere göre, 2027 yılına kadar dünya genelinde abone sayısındaki artışla birlikte 5G’nin baskın mobil erişim teknolojisi olması, dünya nüfusunun yüzde 75'ini kapsaması ve akıllı telefon trafiğinin yüzde 62'sini taşıyarak dünya genelindeki aboneliklerin yaklaşık yarısını oluşturması bekleniyor.

 

Ericsson Şebekelerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Fredrik Jejdling konuyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Mobil iletişimin son on yılda toplum ve iş dünyası üzerinde inanılmaz bir etkisi oldu. 2027 yılına baktığımızda mobil şebekeler, etkileşimde bulunma şeklimizden günlük yaşamımıza ve iş hayatımıza kadar, her zamankinden daha fazla etkiye sahip olacak. Ericsson Mobilite Raporumuzun son sayısı, teknolojinin öncülüğünde değişimin gitgide hızlandığını gözler önüne seriyor.” 

 

2011 yılından bu yana, 4G LTE şebekelerinin kurulması, dünya genelinde 5,5 milyar yeni akıllı telefonun bağlantısını oluşturmada çok önemli bir rol oynayarak 20 binden fazla farklı 4G cihaz modelinin piyasaya sunulmasına katkıda bulundu. Rapor, 5G destekli cihazların çok daha erken bir teknoloji döngüsüne girdiğini işaret ediyor. 5G destekli cihazlar, bugün küresel hacmin yüzde 23'ünü oluşturuyor. 4G destekli telefonlar ise bu teknoloji döngüsünün ilgili noktasında yüzde 8’lik bir paya sahip.  Bu süreç, mobil veri trafiğinin olabilecek en hızlı şekilde katlanarak büyümesine yardımcı oluyor.

 

2021 yılının üçüncü çeyreğinde mobil şebeke veri trafiği, Sabit Kablosuz Erişim (FWA) hizmetleri tarafından oluşturulan trafik dahil olmak üzere, yüzde 42 artarak yaklaşık 78 Exabyte'a (EB) ulaştı. Yalnızca üçüncü çeyrekte, 2011 ile 2017’nin başı arasında oluşan tüm mobil trafikten daha fazla mobil veri trafiği oluştu. Yeni tahminler, toplam mobil şebeke veri trafiğinin 2027'nin sonunda 370 Exabyte'a ulaşmasının muhtemel olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca rapor, mobil bağlantıların doğasının hızla değiştiğini ve mobil veri trafiğindeki sürekli artışa katkıda bulunduğunu ortaya koyuyor. 

 

Genişbant Nesnelerin İnterneti (IoT), 2G/3G'yi aşarak, IoT uygulamalarını birbirine bağlamada en büyük paya sahip segment haline geldi. 2G için yüzde 37 ve Massive IoT (NB-IoT ve Cat-M) teknolojileri için yüzde 16 oranına kıyasla, Genişbant IoT teknolojisinin 2021 yılının sonunda tüm hücresel IoT bağlantılarının yüzde 47'sini oluşturması bekleniyor.

 

Yeni tahminler, e-sağlık uygulamaları, giyilebilir cihazlar, lojistik varlık takibi, çevresel izleme, akıllı sayaçlar, akıllı üretim izleme ve takip cihazları gibi kullanım örneklerini kapsayan büyük IoT kurulumlarının  önümüzdeki yıllarda daha da hızlanacağını ortaya koyuyor. Massive IoT kurulumlarının 2027 yılına kadar tüm hücresel IoT bağlantılarının yüzde 51'ini oluşturacağı tahmin ediliyor. Ayrıca 2021 yılında 88 milyon olan Sabit Kablosuz Erişim bağlantı sayısının 2027 yılında neredeyse 3 kat artarak 230 milyona çıkması bekleniyor. Bu bağlantıların neredeyse yarısının 5G şebekeleri üzerinden taşınması bekleniyor.

 

Ericsson Mobilite Raporu, aşağıdaki dört önemli konuyu masaya yatırıyor:

  • Far EasTone ile dijital gelecek için 5G altyapısının kurulması
  • STC ile dijitalleşmeyi artırmak için şebeke kurulumu
  • Zamandan içeriğe doğru şebeke performansının ölçümü
  • Sürdürülebilir şebekeler oluşturma

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Dünyaca ünlü şirketler geleceği tahmin etmek için yapay zekaya güveniyor

İleri analitik programı DataRobot, şirketlerin verilerini işleyerek, öğreniyor. Öğrendiği verilerden yola çıkarak geleceğe yönelik başarılı tahminlerde bulunuyor. Dünya çapında çeşitli sektörlerden 1000’den fazla şirket tarafından kullanılan DataRobot, finanstan, üretime pek çok alandaki firmaya destek oluyor. 

 

Dünya büyük bir hızla dijitalleşiyor ve şirketler hızla değişen bu dünyaya ayak uydurabilmek için teknolojinin tüm imkanlarından faydalanıyor. Makine öğrenmesi ve yapay zekâ teknolojilerini veri analizi için kullanılan firmalar, yönetim, finans ve geleceğe yönelik tahminlerde kesinlik içeren tahminlerle ön görüsünü güçlendiriyor, verimliliği ve riskleri hesaplayarak kar oranını artırabiliyor. 

Makine öğrenmesi ve yapay zekâ uygulamaları arasında en iyilerinden biri olarak gösterilen DataRobot uygulaması makine öğrenme süreçlerini hızlandırarak şirketlerin hız ihtiyacını karşılarken aynı zamanda geleceğe yönelik doğruluk performansı yüksek tahminler yapıyor. Bir ileri analitik programı olan DataRobot, çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren 1000’den fazla şirket tarafından kullanılıyor. 

 “MİLYONLARCA DOLARLIK TASARRUF SAĞLADILAR”

DataRobot uygulamasının Türkiye’deki tek temsilcisi olan yazılım hizmeti danışmanlığı ve veri analizi firması Ereteam CEO’su Kutlay Şimşek, “Yapay zekâ teknolojileri özellikle finans alanındaki şirketlere önemli kazanımlar sağlıyor. DataRobot, dünya sıralamasında ilk 5’in içerisinde yer alan bir Amerikan bankasının döviz dönüşümlerini optimize ederek 300 milyon dolarlık bir maliyet tasarrufu sağladı. Bir başka banka ise yüksek riskli ATM ve mevduat işlemlerini DataRobot sayesinde doğru tahmin ederek 24 milyon dolarlık bir tasarruf elde etti. 

 “DATAROBOT VERİNİN OLDUĞU HER YERDE KULLANILABİLİR”

DataRobot uygulamasının yalnızca finans sektöründe kullanılmadığının altını çizen Kutlay Şimşek, “Dünya çapında 1000’den fazla kullanıcının bir bölümü finans sektöründe yer alsa da ülkemizde de olduğu gibi büyük üreticiler de veri analizi için DataRobot’a güveniyor. Fabrikaların üretim verilerini, kapasitelerini, üretim anındaki tüm değişkenleri arşivleyip, öğrenen DataRobot yazılımı gelecek dönemlerdeki üretim kapasitesine yönelik başarılı tahminler verebiliyor. Üreticilerin kapasite, hız ve üretim şartları gibi önemli konulardaki sorularına veriye dayanan, rasyonel cevaplar sunuyor” diye konuştu.

 “ÇİMENTO ÜRETİMİ DATAROBOT İLE ANALİZ EDİLİYOR”

Türkiye’de DataRobot’u tercih eden firmaların üretim tarafında da bulunduğunu belirten Şimşek, “Türkiye’nin önde gelen çimento üreticilerinden olan bir müşterimiz, üretim verilerinin tahminlenmesi için DataRobot’a güveniyor. Kalite tahminleme, öngörücü bakım, anomali tespiti gibi farklı alanlarda DataRobot’un yeteneklerinden faydalanıyorlar” ifadelerini kullandı. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

ESET Kampüs Avrupa’nın inovasyon ve teknoloji üssü olacak

Siber güvenlikte dünya lideri olan ESET, genel merkezinin bulunduğu Bratislava, Slovakya’da kurulan inovasyon ve teknoloji üssü ESET Kampüs ile ilgili planlarını paylaştı. 

 

Dünyaca ünlü mimarlık stüdyosu BIG-Bjarke Ingels Group tarafından tasarlanan ve 55 bin m2’lik alana sahip kampüs, şirketin yeni genel merkezine ev sahipliği yapacak. Avrupa için güçlü bir siber güvenlik, yapay zeka ve inovasyon ekosistemi oluşturacak. Aynı zamanda bir mükemmeliyet merkezi olacak. 

 

Pandemi sonrası çalışma modellerindeki değişiklikleri ve çalışanlarının isteklerini yansıtan ESET Kampüs çalışanlara, müşterilere, iş ortaklarına ve bu paydaşların işle ilgili gereksinimlerine cevap vermek üzere inşa ediliyor. Verimli bir çalışma ortamı oluşturmayı amaçlayan Kampüs’ün temel işlevi, ESET ve toplum için geniş yelpazede tesisler ve olanaklar sunmasıyla desteklenecek. 

 

Bilimi, eğitimi ve inovasyonu destekleyecek

ESET CEO’su Richard Marko bu konuda şunları söyledi: “ESET Kampüs’ün, gelişmiş teknolojilerin potansiyelinden geniş çaplı olarak yararlanabileceğimiz, cesur siber güvenlik çözümlerinin hayata geçirildiği, yaratıcı bir merkez olacağını düşünüyorum.  Geleceğe uygun, kapsayıcı, farklılıkları barındıran, yeşil ve işbirliğine olanak sağlayan bir çalışma ortamı oluşturarak çalışanlarımızın, müşterilerimizin, iş ortaklarımızın ve topluluklarımızın gereksinimlerine cevap veriyoruz. Bilimi, eğitimi ve inovasyonu desteklemek üzere toplumsal ihtiyaçlara cevap vermeye yönelik çalışmalarımıza devam edeceğiz.” 

 

Kampüs sıfır karbon salınımı ile çalışacak

ESET Kampüs sürdürülebilir şekilde inşa edilecek, sürdürülebilir şekilde işletilecek ve sorumlu raporlama, işlevsellik, ekoloji ilkeleri üzerine kurulacak. Şirket, 2020 yılında karbon emisyonunda yüzde 40 oranında düşüş gösteren karbon ayak izini raporlamayla ilgili ilk adımları attı. ESET’in COO’su Palo Luka bu konuda şunları söyledi: “ESET’in inovasyon ve teknoloji alanında örnek teşkil etmesinin önemli olduğuna inanıyoruz. ESET Kampüs binalarının en son teknolojiye ve en yüksek seviyede sürdürebilirlik sunmak üzere verimli ve akıllı çözümlere sahip olmasını sağlamak istiyoruz. Kampüs’ün sıfır karbon salınımı ile çalışmasını hedefliyoruz ve karbona dönüşümün en az olacağı şekilde inşa etmeyi arzuluyoruz. Mimarlık şirketi BIG ile ortaklığımızın bunu başarmada bize yardımcı olacağını umuyoruz.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Viewsonic Elite 32” serisiyle oyunda bir adım öne geçin

ViewSonic, en yüksek teknolojilerle donatılmış oyuncu odaklı yeni ELITE 32” monitör serisi ile ultra akıcı oyun ve inanılmaz renk doğruluğunun yanı sıra sürükleyici bir izleme deneyimi de sunuyor.

 

Dünya çapında lider görsel çözüm sağlayıcısı ViewSonic, oyuncu eksenli tasarım özellikleriyle donatılmış ELITE 32” profesyonel oyun monitörleri serisini duyurdu. Üç model olarak hazırlanan seride; ELITE XG320Q monitör Quantum Dot teknolojisiyle bir sonraki seviye oyun deneyimini yaşamayı, HDMI 2.1 özellikli ELITE XG230U monitör oyun konsolu aracılığıyla arenayı genişletmeyi ve Mini- LED arkadan aydınlatmalı ELITE XG321UG monitör ise gerçek bir sinematik algıyı deneyimlemeyi sağlıyor. 

 

Her seviye oyuncuya göre mükemmel oyun atmosferi

Yıl sonunda Türkiye’de satışa sunulacak olan ViewSonic ELITE 32” serisinin meraklısından profesyoneline her tür oyuncuya hitap ettiğini vurgulayan ViewSonic Türkiye, Balkanlar, Orta Avrupa ve Orta Doğu Satış ve Pazarlama Başkan Yardımcısı Hasan Koçyiğit, yeni monitörleri şöyle tanımlıyor: “27” monitörler ana akım oyunlar için tipik olsa da oyuncular tarafında geniş ekranlara olan talebi fark ettik ve 32” ürün yelpazemizi genişlettik. ELITE 32”, oyuncuların oyunları görme, oynama ve deneyimleme biçiminde devrim yaratan en son teknolojilerle donatılmış bir seri.”

 

Koçyiğit,  ViewSonic’in yeni serisinin ELITE Tasarım Geliştirmeleri (EDE) tarafından mükemmel bir oyun atmosferi yaratmak için ihtiyaç duyulan tüm ayrınıtlarla desteklendiğinin altını çizerek, “ELITE 32”, ortamdaki RGB LED ışığı, kablo sürüklemesiz fare bağlantısı ve dağınıklığa karşı güçlendirilmiş kulaklık kancası gibi özelliklerle savaş istasyonlarını bir üst seviyeye taşıyor. TÜV sertifikalı göz rahatlığıyla desteklenen maraton oyun seansları da  gözleri yormayan bir oyun deneyimi vaat ediyor. Eğme, döndürme ve yükseklik ayarlarıyla tasarlanan ekranlar, ideal izleme konumu için geniş hareket olanağı da sunuyor” diyor.

 

 ELITE XG320Q: Quantum Dot teknolojisiyle gerçekçi renkler

Mükemmel görüntünün bileşeneri olan renk, netlik ve hızın başarıyla bir araya getirildiği ELITE XG320Q; 2K Vesa DisplayHDR™ 600 Fast IPS ekranı sayesinde, Quantum Dot teknolojisinin sunduğu aşırı hassas renkleri, Gerçek 10Bit, 99 Adobe RGB, renk kalibrasyonunu ve yüksek kontrastlı ayrıntıları rahatlıkla seçmeyi sağlıyor. 

 

NVIDIA G-Sync uyumlu teknolojiyle donatılmış olan ELITE XG320Q ekran, akıcı resim karesi hızı, 175Hz’e kadar hız aşırtılabilir 165Hz yenileme hızı ve 0,5ms (MPRT) tepki süresi ile kesintisiz bir görüntü şöleni yaşatıyor. Keyifli bir oyun deneyimi için PureXP Hareket Bulanıklığı Azaltma özellikleriyle donatılan model, giriş gecikmesine, gölgelenmeye ve görüntü takılmalarına da son veriyor.

 

 ELITE XG320U: HDMI 2.1 bağlantıyla yüksek kaliteli konsol oyunu

Xbox Series X/S ve PlayStation 5 gibi yeni nesil konsol oyunları için tasarlanan 4K UHD Vesa DisplayHDR™ 600 IPS ekran ELITE XG320U, yüksek kaliteli oyun deneyimi sağlayan tek kablolu HDMI 2.1 bağlantısı içeriyor. Ekran, genişletilmiş 99 Adobe renk gamı ve yüksek hızda aşırtılabilir 150Hz yenileme hızı ile daha yüksek video çözünürlüklerini desteklerken, uzak manzara ve savaş sahnelerinin piksel mükemmelliğinde görünmesini olanaklı kılıyor. 

 

Oyun meraklıları; AMD FreeSync Premium Pro, PureXP Hareket Bulanıklığı Azaltma, 1ms (MPRT) tepki süresi ve Vesa DisplayHDR™ 600 ile donatılan ELITE XG320U ile en yüksek görsel ayarlarda hızlı FPS ve aksiyon-macera oyunlarının keyfini çıkarıyor.

 

ELITE XG321UG: Mini LED arka ışık teknolojisi ve yüksek dinamik aralığı

ELITE serisinin yüksek çözünürlüklü kahramanı 4K UHD Vesa DisplayHDR™ 1400 IPS XG321UG monitör, Mini-LED arka ışık teknolojisi ile en parlak beyazları ve en koyu siyahları kusursuzca ayırt etmeyi sağlıyor. 1400 nit'lik en yüksek parlaklık ve 1400'lük gerçekçi HDR sayesinde oyun içi en küçük ayrıntıların dahi seçilebildiği olağanüstü netliği yakalayan monitör, NVIDIA G-Sync Ultimate teknolojisi, Reflex Latency Analyzer özellikleri ve 144 Hz yenileme hızıyla kesintisiz bir oyun deneyimi sunuyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Türkiye’de ailelerin neredeyse yarısı uzaktan eğitim için ekstra cihaz satın aldı veya kiraladı

Kaspersky, yakın zamanda gerçekleştirdiği ankette ailelerin geçen yılki zorunlu uzaktan eğitim dönemi sırasında karşılaştığı teknik zorlukları belirledi.

Tüm çocuklarına çevrimiçi derslerde ihtiyaç duydukları cihazları sağlamak için, iki veya daha fazla çocuğu olan neredeyse yarısı (yüzde 49) ek cihaz satın almak veya kiralamak zorunda kaldı. Türkiye’de çocukların yarısından fazlası (yüzde 59) uzaktan eğitim için akıllı telefon kullandı.

Raporun Türkiye verilerine göre çocukların yüzde 84’ü düzenli veya periyodik olarak çevrimiçi derslere bağlanmada teknik zorluklar yaşadı. yüzde 78’i cihazlarının çalışması için ebeveynlerinden yardım aldı. Ancak, öğrencilerin yüzde 27'si teknik sorunları kendi başlarına çözdü

Kaspersky Çevrimiçi Çocuk Güvenliği Departmanı Başkanı Andrey Sidenk, şunları söyledi: "Uzaktan öğrenmeye kitlesel zorunlu geçiş yalnızca müfredata hakim olma açısından değil, aynı zamanda teknik açıdan da sorunları beraberinde getirdi. Birçok aile, bu amaçla ek cihazlar satın almak, arkadaşlarından veya okuldan ödünç almak, program kurmak ve internet bağlantısı gibi sorunları çözmek zorunda kaldı. Bu hem ebeveynler hem de çocuklar için zor bir dönemdi. Ancak çevrimiçi dünyaya derinlemesine dalmakla kazanılan deneyimin, geleneksel çevrimdışı öğrenme biçimini yeniden ele almamıza ve daha fazlasını kullanmamıza yardımcı olacağını umuyorum."

Birçok öğrenci derslere ayak uydurmak için cihazlarına ek programlar yüklemek zorunda kaldı. Örneğin Türkiye’de öğrencilerin yüzde 67’si yeni video konferans hizmetlerini kullanmaya başladı ve 36’sı etkileşimli simülatörleri ve diğer eğitim programlarını indirdi. Bazı ebeveynler (yüzde 16) bir güvenlik çözümü kullanmaya başlamayı gerekli buldu.

Dijital araçlara olan talep kaçınılmaz olarak artarken, eğitim sektörü siber suçluların dikkatini çekmeye devam ediyor. Kaspersky araştırmasına göre saldırılarda en popüler cazibe merkezi Zoom oldu. Zoom'un günlük 300 milyondan fazla toplantı katılımcısıyla sanal toplantılar için en popüler platform olduğu göz önüne alındığında bu şaşırtıcı değil. İkinci sırayı Moodle, onu Google Meet izledi. Popüler çevrimiçi öğrenme/video konferans platformları gibi görünen tehditlerle karşılaşan kullanıcıların sayısı, Google Classroom hariç tüm platformlarda arttı.

Oyun oynarken, ders çalışırken veya arkadaşlarıyla sohbet ederken çocuğunuzu çevrimiçi ortamda güvende tutmak için Kaspersky, Kaspersky Safe Kids çözümünü öneriyor. Bu çözüm ebeveynlerin, çocuklarının internette ne kadar zaman geçirdiğini tam olarak bilmesini sağlıyor ve onları uygunsuz içeriklerden koruyor. Buna ek olarak ebeveynler çocuklarının mevcut konumunu görebiliyor, bu da çocuğun okuldan eve yalnız geldiği durumlarda çok kullanışlı olabiliyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Endüstriyel Haberleşmede Geleceğin Başrolü Olacak Teknoloji

Yenilikçi teknolojiler, endüstriyel haberleşmeyi yeniden şekillendirmeye devam ederken mevcut yetenekleri üst düzeye taşıyor ve yeni araçların ortaya çıkmasını sağlıyor. Bu teknolojilerden biri olan Zamana Duyarlı Ağ (TSN-Time Sensitive Network) endüstriyel haberleşmede oynadığı temel rol sayesinde her geçen gün daha çok önem kazanıyor. Bu sebeple işletmelerin fabrikalarında TSN'yi devreye almak için hemen harekete geçmeleri gerektiğini vurgulayan CLPA (CC-Link Partner Association) Türkiye Müdürü Tolga Bizel, TSN'nin endüstriyel haberleşmenin geliştirilerek geleceğe hazır hale getirilmesindeki etkilerini değerlendirdi. 

 

Sanayi 4.0 uygulamalarının ihtiyaç duyduğu yüksek hızlı ve güvenilir bir endüstriyel haberleşmenin faydalarından yararlanmayı sağlayan Zamana Duyarlı Ağ (TSN-Time Sensitive Network), değişikliklere kolay uyum sağlayabilen esnek üretim hatlarının oluşmasını sağlıyor. TSN’nin Sanayi 4.0 ihtiyaçlarının desteklenmesi konusunda büyük önem taşıdığının altını çizen CLPA (CC-Link Partner Association) Türkiye Müdürü Tolga Bizel, şu açıklamalarda bulundu:

 

“TSN; Sanayi 4.0 uygulamalarını destekleyen, geleceğe hazır ve rekabetçi bağlantılı endüstrilerin hayata geçirilmesine katkı sağlıyor. Bu teknoloji, 5G gibi büyük avantajlar sunacak yeni inovasyonlara uyumluluk için gerekli özelliklere sahip. Bu yüzden şirketlere, bugünün ihtiyaçlarını karşılarken endüstriyel haberleşmenin geleceğine hazırlanmak adına TSN'yi fabrikalarında nasıl uygulayabileceklerini bugünden keşfetmeye başlamalarını tavsiye ediyoruz. İşletmeler için TSN teknolojisini fabrikalarında uygulamaya başlarken önerdiğimiz kilit çözümlerden birisi ise gigabit bant genişliğiyle birlikte TSN fonksiyonlarına sahip sektörün ilk endüstriyel Ethernet'i olan CLPA’nın en yeni teknolojisi CC-Link IE TSN. Bu teknolojiyle birlikte işletmeler bir dizi uyumlu cihazın yanı sıra farklı endüstri standardı geliştirme seçeneklerini destekleyen kapsamlı bir geliştirme imkânı da yakalıyor.”

 

Endüstriyel haberleşmenin geleceğine hazırlanmanın ilk adımı TSN

CC-Link IE TSN’yi tercih eden işletmelerin Sanayi 4.0 çerçevelerini destekleyen son teknoloji ürünler ve uygulamalar ile TSN ve yenilikçi yeteneklere sahip kendini kanıtlamış bir teknolojinin sağladığı tüm olanaklardan faydalanabildiğini vurgulayan Bizel, TSN’nin şirketlere bilgi teknolojileri ve operasyon teknolojileri dünyalarını birleştirmede kullanabilecekleri yetenekler sunduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu teknoloji sayesinde şirketler, proses şeffaflığı ve üretkenliklerini daha üst düzeylere taşıma fırsatına sahip oluyor. Dolayısıyla dijital dönüşüm stratejileri, kilit operasyonların optimizasyonunda kullanılabilecek veriye dayalı öngörüler üretebiliyor. Bu noktada TSN'nin sağladığı veri şeffaflığı ile IT ve OT sistemlerini birleştirme olanaklarına sahip olan işletmeler, endüstriyel proseslerden daha fazla veri elde edebilecek. Toplanan veriyi her geçen gün daha doğru sonuçlar üreten akıllı tahmin modelleriyle analiz ederek üretim operasyonları için daha faydalı bilgilere ulaşabilecek. Bu derinlemesine bilgi; performans, üretkenlik ve verimliliğin yanı sıra son ürün kalitesinin artırılmasında da kullanılabilecek.”

 

Fabrikalarda üretkenlik ve verimlilik sağlayan teknoloji

TSN standartlarının aşırı ağ yüklenmesini ortadan kaldırarak olası veri kayıplarının önüne geçtiğini söyleyen Tolga Bizel; “Trafik planlama ve determinizm, şirketlere farklı trafik türlerini tek bir ağda birleştirebilme imkânı sunuyor. Bu teknolojiyle şirketler kamera, barkod okuyucuları ve yazıcılardan gelen diğer Ethernet trafiklerinin yanı sıra diğer Ethernet protokollerini tek bir ağda birleştirebiliyor. Basitleştirilmiş ve net bir şekilde yapılandırılmış ağ mimarileri, hata tespit ve düzeltme sistemini hızlandırarak üretim kaybını düşürüyor. Ek olarak daha esnek bir altyapının kullanılmasını da mümkün kılıyor. Bu sayede, ağda cihaz ekleme/çıkarma süreci kolaylaşırken çoklu konfigürasyon felsefesi desteğiyle de yapılandırma süreçleri hız kazanıyor. TSN teknolojisinin sunduğu veri şeffaflığı ve birleşimi, bir fabrikanın farklı bölümlerine farklı düzeylerde verilere ulaşabilme imkânı sunuyor. Geniş bir perspektiften baktığımızda ise bir bütün olarak fabrikalara üretkenlik ve verimliliklerini arttırma fırsatı sağlıyor” diyerek sözlerini tamamladı. 

 

CLPA (CC-Link Partner Association) Hakkında 

CLPA (CC-Link Partner Association), CC-Link’in kapsamlı kullanımının desteklenmesi amacıyla 2000 yılında kurulmuş bir açık ağ destekleme kuruluşudur. CLPA’nın temel teknolojisi olan CC-Link IE, otomasyon alanında dünyanın ilk ve tek açık gigabit etherneti olarak, rakipsiz bant genişliği sayesinde Sanayi 4.0 uygulamaları için ideal bir çözüm sunuyor. CLPA’nın temel faaliyet alanları arasında; CC-Link IE ve CC-Link teknik spesifikasyonlarının oluşturulması ve uyum testlerinin gerçekleştirilmesi, CC-Link kullanılan cihaz ve ekipmanlar için geliştirme desteği, cihaz seçimi için kullanıcı desteği ve CC-Link’in daha geniş kapsamlı bir şekilde benimsenmesine yönelik tanıtım çalışmaları yer alıyor. Kurulduğunda 163 kurumsal üyesi olan CLPA, 3 bin 900'ü aşkın üye şirkete ve 300'ü aşkın üreticiden 1.900'ü aşkın uyumlu ürüne sahip. Tüm dünyada ise hâlihazırda 30 milyonu aşkın cihaz CLPA teknolojisini kullanıyor. Asya’nın önde gelen açık endüstriyel otomasyon ağı teknolojisi CC-Link, Avrupa ile Kuzey ve Güney Amerika’da da giderek popülerlik kazanıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

OPPO’nun Yeni Amiral Gemisi Akıllı Telefonu Premium Snapdragon 8 Gen 1 Mobil Platforma Sahip Olacak

OPPO'nun 2022 yılının ilk çeyreğinde piyasaya çıkaracağı yeni amiral gemisi akıllı telefonu premium Snapdragon mobil platformundan güç alacak.

 

Dünyanın önde gelen lider akıllı ürün markası OPPO, bugün gerçekleşen Snapdragon Tech Summit 2021'de, 2022'nin ilk çeyreğinde piyasaya sunacağı yeni amiral gemisi akıllı telefon modelinin yeni premium Snapdragon 8 Gen 1 Mobil Platformu tarafından destekleneceğini duyurdu. Bu duyuruyla en yeni Snapdragon platformu kullanacak ilk markalardan biri haline gelen OPPO, aynı zamanda 5G'nin gelişimini hızlandırmak ve akıllı telefon yeniliklerinin geleceğini keşfetmek için Qualcomm Technologies ile iş birliğine devam edecek.

 

OPPO Yurtdışı Satışlar Başkan Yardımcısı Scott Zhang, konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: "OPPO olarak Qualcomm Technologies ile olan güçlü iletişimimizi sürdürüyoruz. Bu yıl içerisinde Find X3 ve Reno6 serileri dahil olmak üzere, gücünü Snapdragon'dan alan birkaç 5G özellikli akıllı telefon modelini tüketicilerin beğenisine sunduk. Yeni nesil Snapdragon 8 Mobil Platformu'nun yeni nesil amiral gemisi akıllı telefonlarda mükemmel bir gelişme ve güçlü bir performans getireceğine inanıyoruz."

 

Dünyanın dördüncü en büyük akıllı telefon markası olan OPPO, 5G teknolojisinin gelişimini desteklemek ve dünya genelinde 5G'nin ticarileştirilmesini hızlandırmak için Qualcomm Technologies ve diğer sektör ortaklarıyla iş birliği yapmaya devam ediyor. Nisan ayında Avrupa'da 5G bağımsız (SA) ağını ticarileştirmek için Snapdragon mobil platformunu kullanan ilk marka olan OPPO, bugün itibariyle dünya çapında 80'den fazla büyük mobil ağ operatörüyle ortaklık kurdu ve 40'tan fazla mobil operatör 5G hizmetlerini vermek için OPPO'ya katıldı. Bu ortak girişimler, Avrupa, Latin Amerika ve Güney Afrika gibi bölgesel pazarlarda önemli ticari gelişmelere öncülük etti. Qualcomm Technologies gibi önde gelen teknoloji ortaklarıyla olan iş birliği, bölgesel 5G dağıtımlarının başarısında önemli bir rol oynadı. 

 

Gelecekte OPPO, Qualcomm Technologies dahil olmak üzere daha fazla sektör lideriyle iş birliği yapacak ve kullanıcılara daha iyi ürünler ve deneyimler sağlamak için en son teknolojileri ve uygulamaları aktif olarak keşfetmeye devam edecek.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Castrol Ford Team Türkiye’den kırılması zor bir rekor daha…

2021 Türkiye ralli sezonu 27-28 Kasım tarihlerinde düzenlenen Shell Helix 2021 Türkiye Ralli Şampiyonası’nın 6. ve son ayağı İstanbul Rallisi ile sona erdi. Avrupa’dan Şampiyonluklarla dönen Castrol Ford Team Türkiye, 2021 Türkiye Ralli Şampiyonası’nda da zirveyi kimselere bırakmadı. Avrupa Ralli Kupası Finali’nden “Gençler” ve “İki Çeker” Şampiyonluğu ile dönen Castrol Ford Team Türkiye, 2021 Türkiye Ralli Sezonunu ‘Markalar’, ‘Gençler’ ve ‘İki Çeker’ Şampiyonu olarak büyük başarılarla geride bıraktı.

 

Castrol Ford Team Türkiye, Shell Helix Türkiye Ralli Şampiyonası’nın 6. ve son ayağı olan İstanbul Rallisi’ni başarıyla tamamladı. Kasım ayının başında ülkemize ilk kez Avrupa Ralli Kupası Gençler Şampiyonluğu ve İki Çeker Şampiyonluğunu Ali Türkkan ve co-pilotu Onur Vatansever ile kazandıran Castrol Ford Team Türkiye, Shell Helix 2021 Türkiye Ralli Şampiyonası’nda ‘Markalar’, ‘Gençler’ ve ‘İki Çeker’ Şampiyonu olarak Türkiye’de hedeflediği bütün unvanları kazandı.

 

Castrol Ford Team Türkiye, böylece Shell Helix 2021 Türkiye Ralli ‘Markalar’ Şampiyonluğunu kazanarak toplamda 15. ‘Markalar’ ve ‘Takımlar’ Şampiyonluğunu elde ederek kırılması zor bir rekoru daha da geliştirmiş oldu.

 

Emre Hasbay – Burak Erdener ikilisinden iki şampiyonluk birden

 

Türk ralli sporunda genç pilotları desteklemeyi amaç edinmiş Castrol Ford Team Türkiye’nin genç pilotlarından Emre Hasbay İstanbul Rallisi sonunda otomobili Ford Fiesta R2T ile Shell Helix 2021 Türkiye Ralli ‘Genç Pilotlar’ Şampiyonu olurken aynı zamanda co-pilotu Burak Erdener ile Shell Helix 2021 Türkiye Ralli ‘İki Çeker’ Şampiyonluğunu da kazandılar. 

 

Ali Türkkan her yarışta daha da hızlanıyor

 

Castrol Ford Team Türkiye’nin, ülkemize bu yıl Avrupa Ralli Kupası ‘Gençler’ ve ‘İki Çeker’ Şampiyonluklarını kazandıran genç pilotu Ali Türkkan, Türkiye Ralli Şampiyonası’nda iki rallide yarış dışı kalmasına rağmen finişe ulaştığı rallilerde güçlü iki çeker otomobili Ford Fiesta Rally4 ile gösterdiği yüksek performansıyla takım arkadaşı Emre Hasbay’ın hemen arkasında hem Shell Helix 2021 Türkiye Ralli Şampiyonası’nda hem de ‘Gençler’ ve ‘Pilotlar’ Şampiyonalarını 2. sırada bitirdi.

 

Batuhan Memişyazıcı’nın ‘Co-pilotlar’ şampiyonluğunu kazanma ihtimali devam ediyor

 

Bu yıl 4 çeker Ford Fiesta R5 ile ilk sezonunu geçiren Ümit Can Özdemir yeni otomobiline alışmak için başladığı ralli sezonunda aracına fazlasıyla alıştığını gösterdi ve sezonun son iki yarışını kazanarak Shell Helix 2021 Türkiye Ralli Şampiyonası’nı kıl payı farkla 2. sırada bitirdi. Tecrübeli co-pilotu Batuhan Memişyazıcı’nın ise Shell Helix 2021 Türkiye Ralli Co-Pilot Şampiyonası’nı kazanma ihtimali hala söz konusu. Rakibinin bir yarışa farklı bir co-pilot ile katılması nedeniyle sezonu eşit puanla bitiren Batuhan Memişyazıcı temyiz kararından sonra Shell Helix 2021 Türkiye Ralli Co-Pilot Şampiyonluğu’nu kazanabilir.

 

Mahalli Kupalarda da birincilikler Castrol Ford Team Türkiye pilotlarının 

 

Türkiye Ralli Şampiyonası yarışlarının içerisinde Mahalli Kupa olarak koşulan Şevki Gökerman Ralli Kupası’nda yarışan ekibimiz Okan Tanrıverdi – Sevilay Genç ikilisi Ford Fiesta R2 ile 2021 yılında kupanın galibi oldular. Şevki Gökerman Ralli Kupası ikinciliği ve ‘Kategori 3’ birinciliklerini ise Ford Fiesta ST aracı ile Fiesta Rally Cup pilotu Emrah Ali Başo kazandı.  

 

Castrol Ford Team Türkiye, bu yıl 15. Şampiyonluğuna ulaştı

 

Türkiye Ralli Şampiyonası’nda aynı anda 20’nin üzerinde otomobil yarıştıran Castrol Ford Team Türkiye’de ralli sporunun altyapısına destek sağlamaya devam ediyor. Şampiyonada en çok tercih edilen otomobil markası olan Ford, hem performansı hem de sağlamlığıyla öne çıktı. Sezon başından beri Türkiye Rallisi ‘Markalar’ Şampiyonası’nda liderliğini sürdüren Castrol Ford Team Türkiye, bu yıl 15’inci kez şampiyonluğa ulaşarak, 2021 Türkiye Ralli ‘Markalar’ ve ‘Gençler’ Şampiyonluğu ve 2021 Türkiye Rallisi ‘İki Çeker’ Şampiyonluğunu da müzesine taşımayı başardı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

41’inci İstanbul Rallisi’nde Erkan Güral, araç ve kıyafet renk uyumuyla yarışın yıldızı oldu

Ralli tutkusuyla tanınan NG Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral, iki gün süren 41’inci İstanbul Rallisi yarışına katıldı. Erkan Güral – Burak Koçoğlu ikilisi, 41’inci İstanbul Rallisi’nde hem performansları hem de araç ve kıyafet uyumuyla dikkat çekti. 

 

İş hayatındaki başarıları kadar otomobil tutkusu ve katıldığı ralli yarışlarıyla da adından söz ettiren ve 10 yılı aşkın süredir ralli pilotu olan Erkan Güral, Türkiye Ralli Şampiyonası’nın son yarışı olan 41’inci İstanbul Rallisi’nde geçtiğimiz yıl Dünya Markalar Şampiyonu olan Hyundai markasına ait Hyundai i 20 R5 otomobil ile yarıştı. 

İstanbul Otomobil Spor Kulübü tarafından düzenlenen 41’inci İstanbul Rallisi, NG Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral’a çok sayıda heyecanı bir arada yaşattı. Yeğeni Fevzi Eren Sürmeli ile Türk bayrakları altında start alan Güral, 26 Kasım Cuma saat 19.15’de Tuzla’daki Via Port Marina’da başlayan ve iki gün süren 353 km kilometrelik parkuru başarıyla tamamlayarak RC2 kategorisinde 5. oldu.   Görkemli bir seremoni ile finişe ulaşan Güral, performansıyla göz doldurdu. Erkan Güral ve Burak Koçoğlu ikilisi RC2 sınıfında 5. olarak tamamladı. 

Tasarım vizyonu 

Araba merakından dolayı ralli pilotu olduğunu belirten Erkan Güral; bu sporun stresli iş yaşamına olumlu etkileri olduğunu belirtti.  Güral, “Tasarımda sınırları zorlayan NG Kütahya Seramik’ten aldığım tasarım vizyonunu aracımıza yansıttık’’ dedi. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bu önlemler rüzgar ve fırtınadan koruyabilir!

Yurdun farklı illerinde etkili olan rüzgar ve fırtına günlük hayatı olumsuz etkilemeye devam ediyor. Rüzgarlı havalarda en önemli tehlike kaynaklarından birisinin de iç içe yaşam alanlarındaki yapılar olduğunu vurgulayan uzmanlar, düşen nesnelere karşı riskli yerlerin altında yürünmemesi gerektiğini söylüyor. Özellikle rüzgarlı havalarda karbonmonoksit zehirlenmesine karşı uyumadan önce mutlaka sobaların söndürülmesini tavsiye ediyor. Uzmanlara göre rüzgarlı havalarda meydana gelebilecek kazaları önlemek için motosiklet ve scooter gibi araçların kullanılmasına ara verilmesi gerekiyor.

 

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Rüştü Uçan, etkisini artıran rüzgarlı ve fırtınalı hava muhalefetinin neden olabileceği kazalardan korunmaya yönelik son derece önemli tavsiyeler paylaştı.

 

Açık alan ve yüksekteki çalışmalara ara verilmeli

 

Tüm iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarında olduğu gibi çalışma ortamı ve koşullarının rüzgarlı havanın maddi etkisini azaltmada belirleyici faktör olduğunu vurgulayan Dr. Öğretim Üyesi Rüştü Uçan sözlerine şöyle devam etti:

 

“Açık alanda ve yüksekte yapılan çalışmalarda insan sağlığı ve maddi hasar etkisini ortadan kaldırmak için çalışmalara ara verilmeli. Özellikle yaygın bir sektör olan inşaatlarda çalışanların öngörülemeyecek şekilde düşen veya devrilen cisimlere karşı korunması amacıyla çalışmalar kesinlikle durdurulmalı. Çevresel etkiler sınırlandırılabiliyorsa çalışanların rüzgar yönünü tespit ederek doğru hareket etme, gerektiğinde güvenli bölgeye sığınma veya fırtına etkisi azalana kadar güvenli postürde kalma gibi konularda güvenlik eğitimleri de İSG temel eğitimleri içerisinde verilmeli. Rüzgara karşı güvenlik bilinci oluşturulan çalışanlara baret ve kişisel koruyucu donanımlar kullandırılmasıyla kontrollü saha çalışmasına müsaade edilmeli.”

 

Motosiklet ve scooter tehlike yaratabiliyor

 

Pandemi sonrası artan kurye/kargo talebini karşılama amacı ve trafikten etkilenme düzeyi düşük olması nedeniyle artan motosikletlerin yanı sıra yakın ulaşım tercihinde kullanılan elektrikli scooterların kullanımına kesinlikle ara verilmesi gerektiğini belirten Uçan, “Motosikletler ve elektrikli scooterların özellikle kullanıcılar tarafından taşınabilmesi için ağırlıkları düşük tasarlanmış olması, olası rüzgar veya fırtına etkisine karşı kuvvetini etkiliyor. Bu nedenle sürücülerin veya kullanıcılarının hayatını tehlikeye atacağı gibi istenmeyen sonuçlara neden olabiliyorlar.” dedi.

 

Elektrikli scooter kullanımı denetlenmeli

 

Motosiklet kullanıcılarının özellikle olumsuz hava koşullarında güvenli sürüş teknikleri konusunda eğitilmeleri gerektiğini ifade eden Uçan, “Özellikle iş nedeniyle motosiklet kullanan sürücülerin, işverenleri tarafından çok yönlü güvenli sürüş eğitimleri tamamlandıktan sonra işbaşı yapmaları sağlanmalı. Son günlerde kullanıcı yaşı sınırlamasına dikkat edilmeksizin herkes tarafından erişilebilir olan elektrikli scooterların kullanımı denetlenmeli.  Scooter’lar anlık ihtiyacı karşılamaya yönelik olduğu için kiralayıcılar tarafından ‘güvenli sürüş eğitim’ demosu izlenilmeden kullanımı aktifleştirilmeyecek şekilde programlanarak bir nebze olsa güvenlik bilinci için temel oluşturulabilir.” şeklinde tavsiyelerde bulundu.

 

Binalardaki tabela ve levhalara dikkat!

 

Dr. Öğretim Üyesi Rüştü Uçan, rüzgarlı havalarda en önemli tehlike kaynaklarından birisinin de iç içe yaşam alanlarında bulunan yapılar olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: 

 

“İnsan trafiğinin yoğun olduğu yerleşim alanlarındaki yapıların dış cephelerinde konumlandırılan levha, tabela ve dekor ürünleri gibi materyallerin kullanımına genel olarak sınırlandırma getirilmeli. Değişen iklim koşulları neticesinde kestirilemeyen rüzgarlı hava koşullarının oluşumları nedeniyle her an olacak gibi hazırlıklı güvenli yaşam alanları oluşturulmalı. Tüm yapılarda olması gereken asgari güvenlik önlemlerinde, basma yükünün az olması nedeniyle uçma ve yıkılma gibi tehlikelerin önüne geçebilmek adına çatıların dayanıklılığı periyodik olarak yetkili kişiler tarafından hesaplanmalı ve gerekli denetimlerle bu yaygınlaştırılmalı.”

 

İşte hayat kurtaracak tavsiyeler…

 

İş Sağlığı Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Rüştü Uçan, rüzgarlı havalarda hayat kurtaracak tavsiyelerini şöyle sıraladı:

 

– Açık alanda ve yüksekte çalışma durdurulmalı,

– Bazı ekipmanlara özel önlem alınmalı. Örneğin mobil vinçlerin rüzgar yönüne dönmesi ve devrilmemesi için freni boşta bırakılmamalı.

– Kapıları operatörün elinden kuvvetli bir şekilde çeken rüzgar nedeniyle oluşan gerilmeleri, burkulmaları ve arada kalıp sıkışmaları engellemek için araç rüzgarı hep arkadan alacak şekilde park edilmeli.

– Etrafa savrulan nesneler nedeniyle çarpma olaylarına karşı baret kullanılmalı.

– Rüzgarın eşyaları savurması nedeniyle düşen bir baret veya nesneye tepki veren işçiler nedeniyle kaymalar, düşmeler ve tökezlemelerin olmaması için rüzgara doğru yürünmeli.

– Küçük uçan enkaz ve toz parçacıkları nedeniyle göz yaralanmalarını engellemek için iş gözlüğü kullanılmalı.

– Rüzgar varken itme, çekme ve kaldırma işleri yüklerin düşmemesi için durdurulmalı.

– Yükseltilmiş yüzeylerden düşen nesnelere karşı önlem almak üzere riskli yerlerin altında yürümemeye dikkat edilmeli.

– Rüzgarlı havalarda damperli kamyonların devrilme riskine karşı dikkatli olunmalı.

– İskele ve çatılardan uzak durulmalı.

– Kargo depolama kapı mandalları ve tırnakları kontrol edilmeli.

 

Sobalar uyumadan önce mutlaka söndürülmeli

 

Bu tür havalarda ileri yaştaki bireylerin, kalp, yüksek tansiyon ve benzeri kronik hastalığı olanların dışarı çıkmamalarını öneren Dr. Rüştü Uçan, “Özellikle evlerde karbon monoksit zehirlenmelerine karşı sobaların gece yatmadan bir süre önce söndürülmesi yani yanma faaliyetinin tamamen sonlandırılması gerekiyor. Karbonmonoksit havadan hafif olması ve odaların tavanına doğru birikim yapması nedeniyle menfez boşlukları kapatılmamalı. Ayrıca hermetik kombilerin baca ağızları kapalı balkonda içeri değil dışarı verilmeli. Sobaların, gazlı şofbenlerin ve katı yakıtlı termosifonların bacalarının ve borularının kış aylarına girmeden önce temizletilmesi, bacalarda ters rüzgarlara karşı engelleyici ekipmanların kullanılması son derece önemli. Böylece, alınacak minimal önlemler ile doğa olayları felaket olmaktan çıkacak ve insan sağlığı için güvenli yaşam alanları oluşturulmuş olacaktır.” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı