Aylık arşivler: Şubat 2022

Runatolia Maratonu’nda 15 yıldır İyilik Peşinde Koşuyorlar

Türkiye’nin en önemli maratonlarından Runatolia Maratonu 6 Mart 2022 Pazar günü Antalya’da koşulacak. Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği de bu yıl 15. kez Runatolia Maratonu’nda omurilik felçlisi bireyler için koşacak.

 

Bu yıl 16. kez düzenlenecek olan Runatolia Maratonu, X ülkeden binlerce koşucuyu Antalya’da ağırlayacak. İlk kez 2006 yılında turizmde farklılık yaratmak için 850 kişinin katılımı ile gerçekleşen Runatolia Maratonu, yıllar içinde iyilik koşusuna dönüşerek, dezavantajlı kişi ve gruplara fayda sağlamak için her yıl artan katılımcı sayısı ile devam ediyor.

 

15 yılda 790 kişiye akülü tekerlekli sandalye desteği

‘Türkiye’nin ilk kolektif yardımseverlik koşusu’ unvanına sahip olan Runatolia Maratonu’nun 16. yılında Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği (TOFD) de 15. Kez omurilik felçlisi bireyler için koşacak. 15 yılda Runatolia Maratonu’nda 1290 koşusu ile 790 kişiye akülü tekerlekli sandalye desteğinde bulunduk.  

 

“Koşamayanlar için koşuyoruz”

Bu yıl da Adım Adım oluşumu ile omurilik felçlilerinin sosyal hayata katılımı, sağlık bakımı, eğitim ve istihdamları için Runatolia Maratonu’nda koşacaklarını söyleyen TOFD Genel Başkanı Semra Çetinkaya, “Runatolia Maratonu’nda her yıl destekçilerimiz koşamayanlar için koşuyor. Bu yıl Runatolia Maratonu’nda 15. yılımız olmasının yanı sıra rahmetli genel başkanımız Ramazan Baş’sız ilk Runatolia Maratonu olacak. Ramazan Baş’la çıktığımız bu yolculukta ondan devraldığımız bayrakla, bu yıl da koşamayanlar için koşmak isteyenlerin https://runtalya.com/ adresleri üzerinden kayıt olarak yanımızda olmalarından mutluluk duyacağız.” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kadifekaleli çocuklara karne hediyesi

İzmir Büyükşehir Belediyesi 150 öğrenciyi buz pateniyle tanıştırdı
 

İzmir Büyükşehir Belediyesi ara tatilde Kadifekaleli çocuklara karne hediyesi verdi. Kadifekale Mercek Projesi kapsamında 150 çocuk buz pateni ile tanıştırıldı. Öğrenci velisi Hekime Dimen “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’e teşekkür ediyorum. Çocuklarımızı bu tür yerlere götüremiyoruz. Buraya geleceğini öğrendiğinden beri çocuğum heyecandan uyuyamadı” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in kent yaşamında fırsat eşitliği ilkesi doğrultusunda Kadifekaleli çocuklar ara tatilde buz pateniyle tanıştırıldı. 9 ile 12 yaşları arasındaki 150 çocuk, Sosyal Projeler Dairesi Başkanlığı Gençlik Çalışmaları ve Sosyal Projeler Şube Müdürlüğü tarafından yürütülen Kadifekale Mercek Projesi kapsamında Aşık Veysel Rekreasyon Alanı’ndaki buz pistinde ilk kayma deneyimlerini yaşadı. Keyifli saatlerin ardından buz pistinden çocuklar mutlu, veliler ise memnun ayrıldı.

Kadifekale pilot bölge seçildi
Proje koordinasyon ekibindeki Sosyolog Dilan Demir, yaklaşık bir yıldır bu bölgede farklı çalışmalar yürüttüklerini belirterek, “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’in vizyonu doğrultusunda dezavantajlı bölgelere öncelik verdiğimiz için Kadifekale’yi pilot bölge olarak seçtik. Kadınlara ve çocuklara öncelik veriyoruz. Ara tatilde çocuklarımızı kent merkezindeki kültürel ve sosyal etkinliklere dahil etmek için bu tür organizasyonlar yapıyoruz. Çocuklarımız buz pistini de çok merak ediyorlardı. O nedenle buraya getirdik” diye konuştu.

“Çok eğlendik”
Öğrencilerden Ecrin Emel Yalçın, “Bugün çok eğlendik. Çok eğlenceli bir etkinlik. Daha önce hiç buz pistine gelmedim. Çok eğlenceli dakikalar geçiriyorum” dedi. Azra Balın da daha önce hiç kaymadığını, bu nedenle biraz zorlandığını ama buz pistinde olmaktan mutluluk duyduğunu belirtti.

“Heyecandan uyuyamadı”
Öğrenci velisi Dilan Yalçın, “Çocuklar en azından buz patenini görmüş oldu. Belediyenin bu tür projeler geliştirmesi çok güzel” dedi. Hekime Dimen ise kızının heyecandan uyuyamadığını ifade ederek, “Bu tür etkinliklerden dolayı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’e teşekkür ediyorum. Çocuklarımızı maddi imkansızlıklardan dolayı bu tür yerlere götüremiyoruz. Buraya geleceğini öğrendiğinden beri çocuğum heyecandan uyuyamadı. Çok mutlu olduk. Kızım ilk kez böyle bir etkinlikle tanıştı. Biz de onun heyecanını hep birlikte yaşıyoruz” dedi.

Hem kadınlara hem çocuklara yönelik eğitimler
Kadifekale Mercek Projesi kapsamında okula destek programı eğitici ve öğretici oyunlar tiyatro ve film gösterimleri, kadın destek ve gelişim atölyeleri, seminerler, farkındalık çalışmaları, meslek edindirme ve beceri kursları düzenleniyor. Koruyucu, geliştirici, önleyici, destekleyici sağlık hizmetleri veriliyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ön çapraz bağ yırtığı hayatınızı kısıtlamasın

Ön çapraz bağ yırtığının; spor yaralanmalarının dışında direkt travma, iş kazaları, trafik kazaları, yüksekten düşme gibi durumlarda da görülebileceğini belirten VM Medical Park Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Mahmut Özdemir, ön çapraz bağ yaralanmalarında neler yapılması gerektiği konusunda uyarılarda bulundu.

 

Op. Dr. Mahmut Özdemir, “Ön çapraz bağ; uyluk ve kaval kemiği olarak da bilinen femur ve tibia kemikleri arasında bulunan, daha çok dizin öne kaymasını engelleyen, döngüsel anlamda da destek sağlayan bir yapıdır” dedi.

 

Genelde bir spor yaralanması olarak değerlendirelen ön çapraz bağ yaralanmalarının, profesyonel sporcular başta olmak üzere aktif spor yapan bireylerde daha sık görüldüğünü dile getiren VM Medical Park Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Mahmut Özdemir, ileri yaş grubunda da bağ mekaniğinin değişmesine bağlı olarak yıpranmaya bağlı yırtıkların görülebildiğini söyledi. 

 

Op. Dr. Mahmut Özdemir, “Ön çapraz bağ yırtığı spor yaralanmalarının dışında direkt travma, iş kazaları, trafik kazaları, yüksekten düşme gibi durumlarda da görülebilmektedir. Bunların yanı sıra çocuklarda ise, bağın yapıştığı kemik dokuyu koparması şeklinde de görülebilmektedir” açıklamasında bulundu. 

 

AĞRI VE ŞİŞLİK DİZ HAREKETLERİNİ KISITLAR

 

Ani gelişen yırtıkların genelde bir kopma sesi ve derin bir ağrı ile kendini gösterdiğini ifade eden Op. Dr. Özdemir, daha sonra ise hastaların büyük çoğunluğunda diz içi kanamaya bağlı şişlik oluştuğunu ifade etti. Op. Dr. Özdemir, “Yırtık sonrası ağrı ve şişlik, dizde hareket kısıtlılığına neden olur. Takip eden günlerde şişlik ve ağrı azalır. Hastalar normal hayatlarına geri dönebilirler fakat boşluğa basma hissi, ani dönüşlerde ve merdiven inerken güvensizlik hissi, kaval kemiğinin uyluk kemiğinin altından kayıyormuş hissi görülebilmektedir” diye konuştu.

 

MR GÖRÜNTÜLERİ TANI KOYMAYA YARDIMCI

 

Travma sonucu kopma sesinin ve sonrasındaki ağrı ve şişlik gelişmesinin tipik bir bulgu olduğunu belirten Op. Dr. Özdemir, ön çapraz bağ yaralanmasının nasıl teşhis edilebileceği hakkında şu bilgileri paylaştı:

 

“Hastanın dikkatlice muayene edilmesi gerekir. Öykü ve muayene ile hastaların tamamına yakınına rahatlıkla tanı koyulabilir. Klinik şüpheli durumlarda manyetik rezonans görüntüleme (MRG) yöntemine başvurulmaktadır. Bir ön çapraz bağ yaralanmasında, bağ işlev görmeyecek derecede yaralanmış olduğu halde MRG’de bağın devamlılığı korunmuş gibi görülebilir. Diğer yandan yaygın ödeme bağlı olarak kopmamış bir bağ, kopmuş gibi sinyal verebilmektedir. Bu nedenle ön çapraz bağ yaralanmalarında yaralanmanın hikayesi, fizik muayene bulguları ve MR görüntüleri mutlaka birlikte değerlendirilmeldir.”

 

HASTANIN YAŞINA GÖRE TEDAVİ YAPILIR

 

Tedavinin hastanın yaşına, beklentisine, aktivite düzeyine göre değişkenlik gösterebileceğini söyleyen Op. Dr. Özdemir “Ön çapraz bağ yaralanması sonrası özellikle futbol, voleybol, basketbol gibi ani dönüş, sıçrama ve hızlanma gibi hareketlerin sıklıkla olduğu sporlarda üst düzey performans sergilemek mümkün olmaz. Bu nedenle özellikle genç ve aktif hastalarda ön çapraz bağ yaralanmalarında cerrahi tedavi önermekteyiz. Günümüzde ortalama yaşam süresinin uzaması, implant teknolojisindeki ilerlemeler ve cerrahi tekniklerdeki gelişmeler, aktivite beklentisinin artış göstermesi gibi faktörler nedeniyle cerrahi uygulamalar 40 yaş üzerindeki hastalara da uygulanabilmektedir” dedi.

 

BİR DAHA SPORA DÖNEMEZ KANISI YANLIŞ

Erişkin ön çapraz bağ tamirlerinde genellikle hastanın kendisinden alınan tendonların kullanıldığını belirten Op. Dr. Özdemir, uyluk ve kaval kemiğinin diz eklemini oluşturan bölgelerinde açılan tünellerden geçirilen tendonlar ile yeni ön çapraz bağ oluşturulduğunu ifade etti. Op. Dr. Özdemir, bu işlemin tümüyle artroskopi yardımıyla kapalı olarak gerçekleştirildiğinin altını çizdi.  

Son dönemlerde gerek tıp gerekse teknolojideki gelişmeler ön çapraz bağ tamiri sonrası başarı oranını yüzde 90’lara kadar çıktığını vurgulayan Op. Dr. Özdemir, şunları söyledi:

“Klasik bilinen, ön çapraz bağ ameliyatı olmuş profesyonel bir sporcunun eski performansına bir daha ulaşamadığıdır. Ancak biz bu görüşü kesinlikle kabul etmiyoruz. Kliniğimizde uyguladığımız özel bir teknikle, kemik stoğunu koruyarak geleneksel yönteme kıyasla daha kalın ve güçlü bir tendonu hastalarımıza daha kısa bir sürede uygulayabilmekteyiz. Yine eski yönteme kıyasla rehabilitasyon sürecine de daha çabuk başlayabiliyoruz. Bu teknikte özel dizayn edilmiş tünel açıcılarla tüm işlemler eklem içinde gerçekleştiriyoruz. Tendon greftini tespit etmek için vida veya U çivisi gibi ek implantlara ihtiyaç duymuyoruz. Hastadan aldığımız grefti (doku yaması) daha fazla katlayabildiğimiz için aynı tendondan daha kalın bir tendon grefti elde edebiliyoruz. Diğer yandan özel mekanizması sayesinde yerleştirdiğimiz yeni bağa çift taraflı dengeli bir germe işlemi uygulayabiliyoruz.” 

 

AMELİYAT SONRASI FİZYOTERAPİ ÖNEMLİ

 

Sadece ön çapraz bağ ameliyatı yapılmışsa hastaların desteksiz yürüyebildiğini ifade eden Op. Dr. Mahmut Özdemir, ameliyat sonrası hastalara çeşitli dizlikler verilebildiğini ancak kliniklerinde herhangi bir dizlik ya da ek aparat kullanmadıklarını vurguladı.

Op. Dr. Mahmut Özdemir, “Hastalar ameliyat sonrası birinci gün ek problemleri olmaması halinde taburcu edilirler. Taburculukta hedefimiz yara yeri problemi olmayan, ağrısı kontrol edilebilir seviyeye inmiş, dizini 90 derece bükebilen ve ek problemi olmayan bir hastamızın olmasıdır. Ameliyat sonrası üçüncü hafta ise fizik tedavi programına başlıyoruz” dedi.

Op. Dr. Özdemir, “Eğer ameliyat doğru teknikle ve kusursuz bir şekilde yapıldıysa, ameliyat sonrası dönemde fizyoterapi sürecine harfiyen uyulduysa, bir yıllık bir sürecin sonunda kopma ihtimali sağlam taraf kadardır. Ayrıca özellikle belirtmek isterim ki, bir sporcuda bu cerrahi tedavinin sonrasında herhangi bir performans düşüklüğü de beklemiyoruz” diye konuştu.

 

6 AY SONRA SPORA DÖNÜLEBİLİR

 

Kıkırdağa veya menisküslere bir işlem yapılmamışsa hastaların yürümesinde sakınca olmayacağını vurgulayan Op. Dr. Özdemir, “Yine de düşme riskini azaltmak ve aşırı yüklenmeyi engellemek için ameliyat sonrasında birkaç hafta boyunca koltuk değneği kullanmalarını öneriyoruz. Rehabilitasyon süreci sonrası ameliyat tarihinden itibaren 6 ay sonunda hastalarımızın spora dönüşlerine izin veriyoruz” diyerek sözlerini noktaladı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yeşilçam’ın “Erkek Fatma”sı, Anadolu kadınına hayat vermişti

Geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz usta oyuncu Fatma Girik’in Yeşilçam’ın ve Türk sinema sektörünün en önemli değerlerinden biri olduğunu belirten uzmanlar, Girik’in, sert ve gururlu bakışları, haksızlıkların karşısında dik duruşu ve sözünü esirgemeyen tavrıyla karakteristik rollerin oyuncusu olduğunu vurguluyor. Yaşamı boyunca 180’den fazla filmde oynayan ve her karaktere farklı bir yorum katan usta oyuncu Fatma Girik, öne çıkan özellikleriyle izleyici tarafından “Erkek Fatma” olarak anılıyor ve Anadolu kadınını canlandırdığı önemli performanslarıyla da dikkat çekiyor.

 

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema bölümü Dr. Öğr. Üyesi Hale Yaylalı, geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz usta oyuncu sanatçı Fatma Girik, filmleri ve Türk sinemasındaki yeri ve önemine ilişkin değerlendirmede bulundu.

 

Türk sinemasının “Dört Yapraklı Yoncası”

 

Usta oyuncu Fatma Girik’in Türk sinemasında çok özel bir yeri olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Hale Yaylalı, şunları söyledi:

 

“Yeşilçam sinemasının en önemli yıldız oyuncularından biri olan Fatma Girik, diğer üç yıldız oyuncu olan Türkan Şoray, Filiz Akın ve Hülya Koçyiğit’le birlikte Türk sinemasındaki “kadın” rollerini beyaz perdede betimleyen isimlerden biri olmuştur. Özellikle Yeşilçam melodramlarındaki ana kadın karakterlerin özellikleri onlarla özdeşleşmiştir. Yer yer kendi kişilik özelliklerini de katarak yorumladıkları bu fedakar, gururlu, ahlaklı, cefakar Türk kadını karakterleri halk tarafından o denli sevilmiş ve benimsenmiştir ki izleyici onları Türk sinemasının “Dört yapraklı yonca”sı olarak kabul etmiştir. 

 

Fatma Girik, Yeşilçam’ın en önemli değerlerinden biridir

 

Yeşilçam’ın yükselişte olduğu, özellikle 1960’lardaki en popüler dönemleriyle özdeşleşen bu yıldızların popülaritesi, zaman içinde çeşitli nedenlerle sinemadaki üretimleri azalsa da, günümüzde bile sürmektedir. Sinema eleştirmeni Atilla Dorsay “Yeşilçam Serüveni” belgeselinde bu dört yıldızın toplumun aktüalitesi içinde çok sevilen insanlar olduklarını söylüyor ve üzerinden elli yıl geçse bile bu büyünün bozulmadığını ifade ediyor. Dolayısıyla Fatma Girik, Yeşilçam’ın ve Türk sinema sektörünün en önemli değerlerinden biridir.” 

 

Sinemaya başladığında 15 yaşında bile değildi

 

Fatma Girik’in, Türk sinemasının en önemli yıldız oyuncuları arasında yer aldığını kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Hale Yaylalı, “Girik, sinemaya başladığında henüz 15 yaşında bile değildir. Annesi ile birlikte eve de katkı sağlamak için figüranlık yaparak sinemayla tanışan sanatçı, ilk olarak 1954 yılında Muharrem Gürses’in “Hürriyet Uğruna Bir Mukaddes Yalan” filminde oynasa da ismi filmin jeneriğinde bile yer almaz. Ardından ilk ciddi filmi Seyfi Havaeri’nin 1957 yapımı “Leke” olur ve bu filmde başrol oynar. Aynı yıl başrolünü Ahmet Tarık Tekçe ile paylaştığı “Memiş İşbaşında” filminde rol alır.” dedi.

 

“Ölüm Peşimizde” filmiyle dikkat çekti

 

Başta düşük bütçeli filmlerde görülen Fatma Girik’in önceleri yılda bir iki filmle yetinirken, bu sayının 1959’da 6’ya, 1960’da ise 11’e yükseldiğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Hale Yaylalı, “Memduh Ün’ün yönettiği ve başrolünü Ayhan Işık’la paylaştığı 1960 yapımı “Ölüm Peşimizde” filmiyle dikkat çeken Girik’in, bu filminde yönetmeni olan Memduh Ün’le tanışması hem sinema hem de özel yaşamı için bir dönüm noktası olur. Daha sonra yaşamını da paylaştığı Memduh Ün’ün favori oyuncusu olan Fatma Girik, ardından diğer önemli yönetmenlerin de dikkatini çeker. Melodramlar, duygusal güldürüler, macera filmlerinde rol alan Fatma Girik yaşamı boyunca 180’den fazla filmde oynar ve her karaktere farklı bir yorum katar.” diye konuştu.

 

Fatma Girik, “Erkek Fatma” olarak anılmaya başlandı

 

“Oyuncu Fatma Girik, Türk Sinema Tarihçisi Giovanni Scognamillo’ya göre; ne Türkan Şoray gibi bir sultan, ne Hülya Koçyiğit gibi ince ve kırılgan, ne de Filiz Akın gibi fazla kent soyluydu, o “erkek Fato”ydu” diyen Dr. Öğr. Üyesi Hale Yaylalı, “Ayhan Işık’la birlikte rol aldığı 1962 yapımı “Belalı Torun” filminde farklı bir tipolojiyle diğer yıldızlardan ayrışan Girik, sert ve gururlu bakışları, haksızlıkların karşısında dik duruşu ve sözünü esirgemeyen tavrıyla karakteristik rollerin oyuncusu olur ve bu özellikleriyle de izleyici tarafından da “Erkek Fatma” olarak anılmaya başlar.” dedi.

 

1965’te En İyi Kadın Oyuncu Ödülü aldı

 

Dr. Öğr. Üyesi Hale Yaylalı, Fatma Girik’in, 1964 yılında Fikret Hakan’la birlikte rol aldığı “Haldun Taner”in ünlü müzikali “Keşanlı Ali Destanı”nda kenar mahalleden sosyeteye geçen “Zilha” karakterini canlandırdığını ve 1965 yılında Antalya Altın Portakal Film Festivali’de “en iyi kadın oyuncu” ödülünü aldığını söyledi.

 

Filmlerinde Anadolu kadınlarını canlandırdı

 

Yılların geçmesiyle “Erkek Fato” olmanın ötesinde oyunculuğunu da ileriye taşıyan Fatma Girik’in, özellikle Anadolu kadını canlandırdığı önemli performanslarıyla da hafızalarda yer ettiğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Hale Yaylalı, Fatma Girik’in 1960’ların sonlarına doğru bol ödüllü bir oyuncu konumuna geldiğini ifade etti. 

 

Birçok farklı kadın rolüyle sinemada yer aldı

 

Dr. Öğr. Üyesi Hale Yaylalı, Fatma Girik’in çok önemli sinema filmleriyle birçok ödülün sahibi olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:

 

“Memduh Ün’ün 1967 yapımı “Yaprak Dökümü” ile Antalya, Orhan Elmas’ın 1968 yapımı “Ezo Gelin”, yine Memduh Ün’ün yönettiği “Büyük Yemin” ve 1971 yılında Yılmaz Güney’in yönettiği “Acı” ile Adana Film Festivallerinde en iyi kadın oyuncu ödülünü alan Fatma Girik’e bir diğer ödül ise 1973 yapımı, Feyzi Tuna’nın “Kızgın Toprak” filmiyle Taşkent Film Festivali’nden gelir. 

 

Metin Erksan’ın 1976 yılında yönettiği “İntikam Meleği Kadın Hamlet” filmindeki  “kadın” Hamlet performansıyla, tragedyaya farklı bir yorum kazandıran sanatçı, videonun da etkisiyle filmlerin azaldığı 1980’lerde ise daha önceden yarattığı tiplemeleri yeniden yorumlar. Bu dönemdeki filmlerinde farklı anne karakterleri çizer, kapıcı, çamaşırcı, iş kadını, hatta robot olur.”

 

Oyuncu Fatma Girik’in bu yıllarda televizyon için de projeler yaptığını kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Hale Yaylalı, “Girik, TRT’nin 1987 yapımı “Gönül Dostları”ndaki performansı ile Kültür Bakanlığı ödülüne layık görülür. Karakterinin atılgan, sabırsız, kendine güvenli ve inatçı yapısını oyunculuğu kadar yaşamına da yansıtan Fatma Girik, 1988’de politikaya atılarak Şişli Belediye Başkanı olur. Siyaseti bıraktıktan sonra, “Söz Fato”da adlı reality show programıyla uzun yıllar toplumsal sorunları irdeler ve çözümler arar. 2005 yılında Tunç Başaran ve Memduh Ün’ün ortaklaşa yaptıkları “Sinema Bir Mucizedir / Büyülü Fener” filminde rol alan Fatma Girik, halkla kurduğu içtenlikli ilişkiyi, güçlü oyunculuğuna taşımaya başarmış, Türk Sineması’nın en önemli değerlerinden biridir.” diye konuştu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İzmirli su altı fotoğrafçısı dünya birincisi oldu

İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü Su Altı Görüntüleme Takımı kaptanı Murat Kaptan Side’de çektiği fotoğrafla dünyanın en prestijli yarışmalarından World ShootOut’ta birinci oldu. Kaptan “Bu fotoğrafla ülkemizin tanıtımı adına katkı sağlayabildiysem ne mutlu bana” dedi.

    
İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü Su Altı Görüntüleme Takımı kaptanı Murat Kaptan büyük bir başarıya imza attı. Kaptan Side’de çektiği fotoğrafla dünyanın en prestijli yarışmalarından World ShootOut’ta dört kategoride yarı finale kalarak “Best Humoristic” dalında birinciliği kazandı. "Best Humoristic image" ödülü en nüktedan, esprili ve düşündürücü fotoğrafa veriliyor.

Kaptan, “54 ülkeden üst düzey yarışmacıların tüm dünya denizlerinde çektiği binlerce eserinin yarıştığı bu yarışmada ülkemizin adını duyurmaktan gurur duydum. Bu fotoğrafı yapay resif projeleri kapsamında Antalya Side’deki Arkeopark’ta çekmiştim. Bu fotoğrafla ülkemizin tanıtımı adına katkı sağlayabildiysem ne mutlu bana. Ülkemizde nesli tükenmekte olan orfozların yaşam savaşını bu şekilde ironik bir dille anlatıp biraz olsun farkındalık yaratacağıma inanıyorum” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

BÖRÜ 2039 “1/1 NFT Koleksiyonu” Lansmanı, Dizi Oyuncularının Katılımıyla Gerçekleşti

BLU TV’de yayınlanan BÖRÜ 2039 dizisinin açık artırmaya sunulan “1/1 NFT Koleksiyonu” lansmanı, İstanbul Sapphire’de gerçekleştirildi.

 

2015 yılında kurulan, “Dağ” ve “BÖRÜ” gibi büyük yapımlara imza atan CaglarArts Insignia İş Ortaklığı, Capital Block ile imzalanan 3 yıllık iş birliği anlaşmasının ilk meyvesi olan, yalnızca tek adet üretilen ve NFTPrime.com üzerinden açık artırma usulüyle arz edilen üç boyutlu kurt kafası NFT’si de fiziksel olarak lansmanda sergilendi.

 

Lansman etkinliğine katılan Capital Block CEO'su Tim Mangnall, NFTPrime Kurucu Ortağı Tugay Ese ve Insignia Yapım Kurucu Ortağı Dorukhan Acar, yaptıkları sunumda BÖRÜ markasını ve Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen NFT projesini anlattılar.

 

Galaya ayrıca BÖRÜ 2039 oyuncu ekibinden Cansel Elçin, Fatih Çetintaş, Tuğba Sunguroğlu, Ozan Ağaç, Gökay Türkmen Merih, Muhammed Önel, Selin Deveci ve Ahmet Atalay da katıldı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Disney sihirli tasarımlarıyla Türkiye’de Ankara Şehir Hastanesi’ni renklendiriyor

The Walt Disney Company, faaliyetlerini sürdürdüğü Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgesindeki hastane ve bakım evlerinde tedavisi süren çocuklar için yepyeni ve anlamlı bir sosyal sorumluluk projesine imza atıyor. Mural adlı bu proje kapsamında marka bünyesinde yer alan Disney, Pixar, Marvel ve Star Wars’un efsane hikâyeleri ve karakterlerinden ilhamla, hastanelere hediye edilmek üzere özel olarak tasarladığı duvar resimleriyle Disney, EMEA bölgesinde toplam 18 hastanede çocukların korku ve endişelerini azaltıp onlara duygusal dayanıklılık kazandırmayı hedefliyor. Türkiye’de ilki Ankara Şehir Hastanesi Çocuk Hastanesi’nde gerçekleştirilen “Şehir” temalı Mural uygulaması, ziyaretçi çocuklar ve ailelerinin yanı sıra hastane personelinin de beğenisini topladı.

 

 

The Walt Disney Company; Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) bölgesinde anlamlı bir sosyal sorumluluk projesi hayata geçiriyor. Projeye özel hazırladığı Mural tasarımlarıyla Disney, 2022 yılı boyunca 15 ülkede 18 farklı hastanenin duvarlarını renklendirerek tedavisi süren çocukların duygusal dayanıklılıklarını arttırmayı hedefliyor. Türkiye’deki ilk Mural uygulamasını Ankara Şehir Hastanesi’ne hediye eden Disney, portföyünde yer alan efsane hikâyelerinden aldığı ilhamla ve onlara konu olan kahramanlarının görselleriyle süslediği “Şehir” temalı tasarımını Çocuk Hastanesi’ni ziyaret eden çocuklar ve aileleriyle buluşturuyor.

 

Nisan 2019'da Amerika’daki Texas Çocuk Hastanesi’nde uygulanan pilot programın başarıyla hayata geçirilmesinin ardından Disney'in Kurumsal Sosyal Sorumluluk ekibi, markanın 2018 yılında çocuk hastaneleri yararına duyurduğu 100 milyon dolarlık küresel sosyal sorumluluk projesi kapsamında, tıbbi uzmanların rehberliğinde Disney, Pixar, Marvel ve Star Wars'un sevilen karakterlerinden ilhamla beş farklı Mural tasarımı hazırladı. 

 

Mural projesi, hastanelerde tedavisi süren çocukların içinde bulundukları duruma dair korkularını ve endişelerini azaltma, onları rahatlatıp güven tesis edebilme, duygusal dayanıklılıklarını güçlendirme ve onlara en ihtiyaç duydukları zamanlarda “Değer Katan Anlar” yaratabilme hedefiyle Disney’in sürdürdüğü sosyal sorumluluk stratejisinin önemli örneklerinden biri olma özelliği de taşıyor. 

 

Disney, sosyal fayda sağlama alanında çocukların ve gençlerin duygusal dayanıklılığını arttırmaya odaklı bu stratejisini, markanın bu alanda özel olarak gerçekleştirdiği Değişim Teorisi Araştırması sonuçlarına dayanarak geliştirdi. Araştırma sonuçları, Disney’in sevilen hikâyelerinin ve kahramanlarının, çocuklara konfor ve güven hissi aşılamalarının yanı sıra endişe verici durumlar karşısında korkularını hafifleterek onları cesur olmaya teşvik edebildiğini gösterdi.

 

Hastanelerde yer verilmek üzere projeye özel olarak hazırlanmış; büyük, jumbo, kademeli ve mini olmak üzere 4 farklı ebatta ve Şehir, Orman, Deniz Altı, Göl ve Galaksi temalı 5 farklı Mural tasarımı bulunuyor. 1960’ların efsane konsept sanatçısı Mary Blair ve çağdaş sanat tasarımcısı Joey Chou’nun tarzları baz alınarak oluşturulan bu modern çalışmalarda öne çıkan canlı renkler, iki-tonlu gradyanlar, dairesel çizgiler; tasarımların daha samimi ve hayal gücünü besleyen nitelikte olmalarına olanak sunarken Disney’in hikâye anlatıcılığı alanındaki benzersiz yeteneğinin de altını çiziyor.

 

Disney EMEA Bölgesi Sosyal Sorumluluk Direktörü Sara Hanson konuyla ilgili olarak: “Disney’in sevilen hikâyeleri ve kahramanlarının ilham verici gücüyle sosyal sorumluluk alanında fark yaratan projelere imza atmanın gururunu yaşıyoruz. Hayata geçirdiğimiz Mural projesiyle Disney’in hikâye anlatımındaki uzmanlığını kullanarak çocuk hastalıkları alanında hizmet veren sağlık personelinin, tedavi süreçlerindeki çocuklarda oluşabilecek korku ve endişeleri giderebilmelerine katkı sağlayabilecek çözümler üretip her iki taraf açısından da verimli bir hastane deneyimi oluşturabilmeyi hedefledik. Bu ve benzeri projeler, Disney’in kâr amacı gütmeyen kurumlar, hastaneler ve sağlık uzmanlarıyla iş birliğinde çocuklara neşe, konfor ve dayanıklılık kazandırma yolunda yapabileceklerine de güzel bir örnek teşkil etmektedir. Mural projemizin etkili bir şekilde hedefine ulaşması ve çocuklarımıza en ihtiyaç duydukları anlarda değer katabilme yolunda süreç boyunca bize destek veren tüm iş ortaklarımıza yürekten teşekkürlerimizi iletiyorum.” dedi. 

 

Böylesine anlamlı bir projeyi Türkiye’de ilk kez Ankara Şehir Hastanesi Çocuk Hastanesi iş birliğinde hayata geçirmekten dolayı duyduğu memnuniyeti dile getiren The Walt Disney Company Türkiye Genel Müdürü Cenk Soner“Disney’in ilham veren karakter ve hikâyelerinin gücünü yanımıza alarak hayata geçirdiğimiz Mural projesiyle, çocuklarımız ve aileleri için “Değer Katan Anlar” yaratabilmeyi ve onların duygusal dayanıklılıklarını pekiştirerek iyileşme süreçlerine katkı sağlayabilmeyi hedefledik. Disney olarak aralarında uzman hikâye anlatıcıları, pedagoglar ve yaratıcı ekiplerin de yer aldığı çok geniş bir kadronun katkılarıyla projeye özel tasarlanan duvar resimleri sayesinde çocuklarımıza en ihtiyaç duydukları anlarda konforlu ve ilham verici bir görsel dünya sunabilirsek ne mutlu bize. Farklı noktalarda benzer uygulamaların tekrarını yapabilmek ve bu sayede daha fazla çocuğumuza ilham olabilmek üzere çalışmalarımıza devam edeceğiz.” şeklinde konuştu. 

 

Ankara Şehir Hastanesi Koordinatör Başhekimi Op. Dr. Aziz Ahmet Surel ise bu önemli iş birliğiyle ilgili düşüncelerini “Disney her yaştan hayranına yönelik efsane içerikleri ve yarattığı kahramanlarıyla hayata renk katan bir marka. Bu anlamlı sosyal sorumluluk projesi kapsamında bizlere hediye ettiği Mural sayesinde Disney, duvarlarımıza renk katmakla kalmayıp hastanemizi ziyaret eden çocuklara ve onların ailelerine iyileşme sürecinin en önemli unsurlarından saydığımız moral ve motivasyon kaynağı da sağlamış olacak. Böylelikle küçük misafirlerimiz hastanemizde kendilerini daha rahat hissedecekler. Emeği geçen herkese teşekkürlerimizi sunuyorum. şeklinde ifade etti.

 

Disney Türkiye, Ankara Şehir Hastanesi Çocuk Hastanesi’nde 7.40m x 2.62m ölçülerindeki “Şehir” temalı tasarımıyla hayata geçirdiği Mural projesi kapsamında, alternatif boyutlar ve farklı temalı duvar resimlerini tedavi sürecindeki çocuklara ve onlarla birlikte bu süreci yaşayan ailelerine ilham verebilmek amacıyla ilerleyen dönemde ülke genelinde farklı hastanelere ve/veya bakım evlerine hediye etmeye devam edecek.  

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Binance’den yatırımcı güvenliği için 1 milyar dolarlık sigorta fonu

Binance, yatırımcı güvenliği için Güvenli Varlık Fonu (SAFU) değerinin 1 milyar dolara ulaştığını açıkladı. Binance TR’yi de kapsayan 1 milyar dolarlık Güvenli Varlık Fonu, kullanıcı fonları ve kripto endüstrisinin daha güvenli kılınmasını sağlayacak. 

 

Dünyanın önde gelen blok zinciri ekosistemi ve kripto para altyapı sağlayıcısı Binance, yatırımcı güvenliğini sağlayan “Güvenli Varlık Fonu’ ile ilgili çalışmalarını sürdürüyor. Binance TR’yi de kapsayan ve kullanıcı fonları ile kripto endüstrisinin güvenliğini sağlayan ‘Güvenli Varlık Fonu’ 1 milyar dolar değere ulaştı. 

 

“Tüm merkezi borsalar sigorta fonu ve cüzdan adresini yayınlamalı”

 

Binance’den yapılan açıklamada, tüm merkezi borsaların sigorta fonu ve cüzdan adreslerini yayınlaması gerektiğinin altı çizilerek, “kripto para ekosistemi için faydalı olacak bu uygulama ile yasal düzenleyiciler ve önemli paydaşlar için güven, dürüstlük ve şeffaflığın korunması sağlanacak” denildi. 

 

Binance, 2018 yılında Güvenli Varlık Fonu’nu kurarak kullanıcı güvenliğini bir üst seviyeye çıkarmıştı. Binance TR’yi de kapsayan 1 milyar dolarlık sigorta fonu, Türkiye’deki kullanıcıların da güvenliğini sağlayarak, kripto para ekosisteminin gelişimini destekleyecek. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Türkiye Almanya Arasında Yeni Demir Yolu Yatırımı

Türkiye’nin köklü lojistik şirketi Çobantur Boltas, Türkiye-Almanya hattındaki gücünü Halkalı-Münih arasında başlattığı blok tren taşımaları ile taçlandırıyor. 

 

21 Ocak’ta Almanya-Münih’ten yola çıkan ilk tren 26 Ocak’ta Halkalı’ya ulaştı. Şirketin Türkiye Operasyon Başkanı ve İcra Kurulu Üyesi Cumhur Erzurumluoğlu, 6-7 günlük sürelerle kara yolu taşımalarına alternatif bir hat yarattıklarını, ithalat ve ihracatçılara daha uygun maliyetli alternatif bir taşıma seçeneği sunacaklarını belirtti.

 

Türk-Alman lojistik ağı Çobantur Boltas, İstanbul Halkalı’dan Almanya’nın Münih şehrine blok tren ile haftalık seferler düzenlemeye başladı. Yeni devreye alınan hattın ilk seferi 21 Ocak’ta Münih’ten yola çıkarak, yüklerini 26 Ocak’ta Halkalı’ya ulaştırdı. 29 Ocak’ta ise hattın karşı yönlü ilk seferi için yükleme hazırlıkları tamamlanarak Halkalı’dan Münih’e ulaşmak üzere yola çıktı.

 

Çobantur Boltas Türkiye Operasyon Başkanı ve İcra Kurulu Üyesi Cumhur Erzurumluoğlu, bu hatla birlikte ithalat ve ihracatçılara kara yolu taşımalarına alternatif ve daha uygun maliyetli bir seçenek sunduklarını vurguladı. İlk aşamada haftada gidiş-dönüş olmak üzere 1 sefer gerçekleşeceğini aktaran Erzurumluoğlu, sefer sayısını kademeli olarak artıracaklarını dile getirdi.

 

“Kara yoluna göre Yüzde 15 Navlun Avantajı sağlayacak”

Erzurumluoğlu, bu hattın mevcut hatlarına alternatif olarak kurulduğuna işaret ederek, şu bilgileri paylaştı:

“Kapıkule sınır kapısındaki bekleme süreleri 3-4 günü buluyor. Bu nedenle kara yolunda termin süreleri 6-7 güne çıktı. Hatta geçtiğimiz hafta olumsuz hava koşulları nedeniyle İstanbul’a tırların girişi mümkün olamadı. Oysa lojistiğin yavaşlaması uluslararası ticaretin yavaşlaması anlamına geliyor. Biz bu hat ile hava koşullarından, geçiş sorunlarından etkilenmeden kara yolu taşımacılığı ile hemen hemen aynı sürelerde ve yüzde 15 daha düşük maliyetle Avrupa’ya ulaşıyoruz. Kara yolundaki taşımalarımızın bir kısmını bu hattımıza yönlendirmeyi planlıyoruz. Bu sayede ithalat ve ihracatçı firmalara uygun maliyetli alternatif sunabileceğiz. 2022 mottomuzda belirttiğimiz gibi #ileriye gitmek için seçeneklerimizi artırmaya devam edeceğiz.” 

 

Seferlerde Almanya’nın önemli demir yolu şirketlerinden Deutsche Bahn’a ait vagonları kullandıklarını söyleyen Erzurumluoğlu, bu şirketin alt kuruluşu olan Kombiverkehr’den de acentelik hizmeti aldıklarını anlattı. Erzurumluoğlu, bu sayede Avrupa’da oldukça kolay hareket edebildiklerine dikkati çekti. 

 

“Yeni hat Avrupa Yeşil Mutabakat hedefleriyle de uyumlu”

Halkalı-Münih treninin Almanya, Avusturya, Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan, Bulgaristan, Türkiye güzergahını kullanacağını belirten Erzurumluoğlu, bu güzergâhtaki ülkelerden kara yoluyla geçildiğinde farklı belge süreçleri ve ekstra maliyetlerin ortaya çıktığının altını çizerek, “Bu hat ile kapılarda bekleme ve geçiş belgesi problemlerini de ortadan kaldırıyoruz.” dedi. 

 

Erzurumluoğlu, Halkalı-Münih hattının aynı zamanda Avrupa Yeşil Mutabakat hedeflerine uyum kapsamında atılmış bir adım olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Uzun yıllardır Ro-Ro ve demir yolu çıkışlarımız ile minimum karbon salımı hedefiyle ilerliyoruz. Şimdi de blok tren hattımız sayesinde ekonomik ve çevresel açıdan daha sürdürülebilir bir çözüm sunuyoruz. Kara yolu kullanmadan 2000 kilometrelik yolu aşıyoruz. Karşılıklı bir sefer tamamlandığında 80 ton karbon salımını azaltıyoruz. Yeşil lojistik kavramını tüm yönleriyle yansıttığımızı söyleyebilirim.” açıklamasında bulundu. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ödeme kuruluşları, Hybrid KYC ile yeni mevzuatlara sadece 14 gün içinde uyum sağlayabilecek

Türkiye’de de uzaktan kimlik doğrulama pazarı regülasyonların da desteğiyle her geçen gün büyüyor. Son olarak T.C Merkez Bankası’nın “Ödeme ve elektronik para kuruluşlarının bilgi sistemleri ile ödeme hizmeti sağlayıcılarının ödeme hizmetleri alanındaki veri paylaşım servislerine ilişkin tebliğ”i veri paylaşımında gizlilik ilkesine vurgu yaparken uzaktan kimlik doğrulama süreçlerine ilişkin de önemli değişiklikler barındırıyor. Ödeme kuruluşları bu tebliğ kapsamında müşterilerin yapacağı işlemlere göre kimlik doğrulama süreçlerini farklılaştırabilecek. Daha basit ya da daha güçlü kimlik doğrulama hizmetleri sunabilecek. Bu sayede müşteri deneyimini iyileştirerek dönüşüm oranlarını artırabilecek.

 

Hybrid KYC ile müşteri ve müşteri talebine göre güçlü veya basit kimlik doğrulama modülleri kurgulamak mümkün

Identify Türkiye’nin Hybrid KYC çözümüyle ödeme kuruluşları yeni mevzuatlara sadece 14 gün içinde uyum sağlayabiliyor. Hybrid KYC farklı tipte müşterileri bulunan ve taleplerinin önemi değişiklik gösteren müşterilere sahip ödeme kuruluşları için esnek bir çözüm olarak öne çıkıyor. Hybrid KYC şirketlerin; sadece biyometrik doğrulama gerektiren ya da daha riskli işlemlerde müşteri temsilcisiyle görüşme gerektiren durumlarda kullanıcılarına tek bir platformdan çözüm sunmalarını sağlıyor. Şirketler yapılacak işlemin niteliğine, riskine göre kullanıcının tabi tutulacağı kimlik doğrulama işlemini Identify Türkiye’nin sunduğu IMPaaS (Identity Management Platform As a Service)  platformundan ayrılmadan belirleyebiliyor ve müşteriyi hızlıca sürece dahil ediyor. Hybrid KYC’nin esnek yapısı ödeme kuruluşlarının müşterilerine ve onların taleplerine özel kimlik doğrulama modüllerini hızlıca kurgulamalarını sağlıyor. Merkez Bankası tebliğini ve sektörde yayınlanması gereken yeni regülasyonları tam olarak karşılayan Hybrid KYC Identify’ın Almanya’daki uzmanlığı, geniş know-how’ı ve yüksek güvenlik özellikleriyle kurumlara müthiş bir esneklik ve verimlilik sunan bir çözüm.

 

Hybrid KYC ile müşteri dönüşüm oranları yükseliyor

Identify Türkiye’nin Hybrid KYC çözümünde odaklandığı bir diğer konu da müşteri dönüşüm oranları. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Identify Türkiye Genel Müdürü Ali Haydar Ünsal: “Kullanıcıların işlemlerinin niteliği değişiklik gösterirken her işlem için güçlü bir kimlik doğrulama zorunluluğu sunmak müşteriye kötü bir deneyim olarak gelebiliyor. Çünkü müşteri çok hızlı, çok dijital, zamanı çok önemsiyor, zaman kaybı yaşamak istemiyor. Hybrid KYC’nin bir diğer avantajı ise müşteri sürece Selfie Ident’i kullanarak başladıktan sonra yapacağı işlemin niteliğine göre Video Ident yapmak zorunda kalırsa ya da bir problem yaşarsa süreci sonlandırmak zorunda kalmadan hatta platformdan dahi ayrılmadan doğrudan bir müşteri müfettişiyle sürece devam edebiliyor. Bu da kuruluşlar için mutlu bir müşteri yolculuğu ve gün sonunda yüksek dönüşüm oranı anlamına geliyor. Aslında Identify Türkiye olarak Hybrid KYC ile Türkiye’de uzaktan kimlik doğrulama süreçlerine yeni bir soluk getiriyoruz. Çözümümüz basit arayüzü ve kompakt yapısıyla başarılı bir müşteri deneyimi sunuyor.”

 

Yeni mevzuata uyum Hybrid KYC ile sadece 14 gün!

Merkez Bankası tebliğiyle ödeme kuruluşlarının yeni eKYC süreçleri geliştirmek için çalışmaları yoğunlaştıracağı düşünülüyor ancak Identify Türkiye’ye göre bir eKYC çözümünün şirket içinde sıfırdan geliştirme süresi yaklaşık 15 ay, şirketler çözümü dışardan almaya kalktıklarındaysa elinde bu mevzuata tam uyumlu çözüm bulunan hiçbir teknoloji şirketi yok ya da olsa bile iç sistemlere entegrasyonu en az 2 ay sürüyor. Identify Türkiye aylar önce kullanıma sunduğu Hybrid KYC ile mevzuata tam uyum sağlarken 5 yılı aşkın tecrübesi sayesinde bu çözümü bir ödeme kuruluşunun iç sistemine kurması sadece 14 gün sürüyor.

 

Türkiye Genel Müdürü Ali Haydar Ünsal, Identify’ın Hybrid KYC çözümüyle yeni regülasyonun getirdiği yasal mevzuata tam olarak uyum sağladığının altını çiziyor. Ünsal: “Identify Türkiye olarak Almanya’da 12 yılı aşkın süredir ödeme kuruluşlarının en önemli iş ortakları arasında yer alıyoruz. Son 5 yıldır da müşterilerimize daha iyi hizmet sunabilmek için KYC çözümleri geliştirmeye ve bunları dünya ülkelerine yaymaya odaklandık. 2021 yılının başında Türkiye pazarına girerken birincil amacımız çözümlerimizi satmaktan öte henüz oluşmamış bir pazarı şekillendirmekti. Gerek ödeme kuruluşları, gerek regülasyon şirketleri gerekse pazarda kritik öneme sahip aktörlerle çeşitli çalışmalar yaparak öncelikle eKYC’nin Türkiye için önemi, özellikle müşteri verilerinin güvenliğini sağlamak için neler yapılması gerektiği üzerinde çalışmalarımızı yoğunlaştırarak pazar liderliğini üstlendik. Merkez Bankası’nın yayınladığı tebliğe benzer regülasyonların çok yakında diğer kurumlardan da geleceğini düşünüyoruz. Identify Türkiye olarak regülasyonlara ve yeni mevzuata tam uyumlu, esnek ve dönüşüm oranlarını önemli ölçüde yükselten KYC Hybrid ürünümüzle iş ortaklarımızı destekleyeceğiz.” diyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı