Aylık arşivler: Temmuz 2022

Film festivalinde dopdolu bir gün

Nilüfer Belediyesi’nin, sinemaseverlere açık havada film izleme keyfi sunduğu Çalı Köy Filmleri Festivali’nde film gösterimlerinin yanı sıra düzenlenen yönetmen söyleşileri de büyük ilgi gördü. Sinema tutkunlarıyla buluşan isimlerden biri olan ünlü yönetmen Ezel Akay, film yapmak için arzunun olması gerektiğine dikkat çekti.

 

Çalı Köy Filmleri Festivali, ikinci gününde sinema tutkunlarına keyifli bir hafta sonu yaşattı. Nilüfer Belediyesi’nin Çalı Çevre ve Kültür Derneği (ÇEKÜDER) iş birliğiyle bu yıl 6’ncısını gerçekleştirdiği festival, katılımcılarına açık havada film izleme keyfi yaşatırken, düzenlenen etkinliklerle de farklı deneyimler sunuyor. Festivalin ikinci gününe Canan Emir ile yoga yaparak başlayan festival katılımcıları, İsmail İfşa eğitmenliğinde gerçekleştirilen “Kamera Obscura Yapımı” atölyesine de katıldı. “Düdük”, “Gaz”, “Abella’nın Yolculuğu”, “Jeotermal Yetti Gari”, “Okul Traşı”, “Yola Devam” filmlerinin gösteriminin yapıldığı festivalde, yönetmen, senarist ve oyuncuların katıldığı üç ayrı söyleşi gerçekleştirildi.

 

Aydınlılar’ın, jeotermal santrallere karşı yürüttüğü çevre mücadelesini konu alan “Jeotermal Yetti Gari” filminin yönetmeni Murat Yüksel, “Abella’nın Yolculuğu” filminin yapımcısı Evrim İnci ve yardımcı yönetmeni Yasin Erdağ’ın katıldığı ve moderatörlüğünü Turan Kubulay’ın yaptığı söyleşide, filmlerin yapım süreçleri, hikaye anlatımları, kurgu biçimleri ve senaryoları üzerine konuşuldu.

 

Günün ikinci söyleşisine de oyuncu, yönetmen ve yapımcı Ezel Akay konuk oldu. Hamit Ön’ün moderatörlüğünü üstlendiği “Bir Film Yapmak” isimli söyleşide Ezel Akay, festival katılımcılarıyla içten ve keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi. Film yapmak için arzunun olması gerektiğine dikkat çeken Ezel Akay, “Bu da çok basit bir şey değil. Bir takım insanlar, bir takım işleri derin bir arzu sayesinde yapıyorlar. Hikaye anlatmayı istemek lazım. Bazı insanlar hikaye dinlemeyi sever, bazıları da anlatmadan duramaz. Fıkra anlatırlar, şaka yaparlar, yaşadıklarını öykülendirirler. Biraz yetenek ve arzu gerekiyor. Sonrasında bir cep telefonu yeter” diye konuştu.

 

Günümüzde sinema filmi yapmak isteyenlerin elinde çok zengin bir arşiv olduğunu söyleyen Akay, “Kısa filmler, deneysel çalışmalar, fotoğraf teknikleri o kadar zengin bir arşiv var ki artık sinema yapmak isteyenlerin elinde, çekemeyenleri biz kabul etmiyoruz” dedi.

 

Köy filmlerini detaylardan oluşan, hikayesi olmayan ancak atmosferi olan film tipleri olarak nitelendiren Ezel Akay, köy filmlerinin de artık bir klişesinin oluştuğunu söyledi. Akay konuşmasına şöyle devam etti: “Köy filmlerini sevmiyorum. Ben çizgi roman okuyarak büyüdüm. Oyuncaklı, canlı, trajik, insanı yerinden oynatacak, izlendikten sonra dünyayı değiştirme arzusu veren filmlerden hoşlanıyorum. Eğlencelilik meselesini de bir tür artistik strateji olarak görüyorum. İnsanlara haz vermezseniz hiçbir şey alamazsınız. Bunun yollarından biri de eğlendirmektir. Eğlenmeyi sadece gülmek olarak düşünmeyin. Hep birlikte bir salon dolusu insanın ağlaması da bir eğlence. Merak, bulmaca çözme, sürpriz, gizemi ortaya çıkarma bunlar haz verici şeyler. Ben bu haz verici olmayı, bir artistik strateji olarak benimsedim. Bana uydu. İnsanın karakterine, dünya görüşüne uymalı. Bir acı ilacı, şekerlemeye sararak seyirciye sunmak gibi. Söylenen, anlatılmak istenen her şey de anlaşılır oluyor bu eğlence ve haz sayesinde. Bu, politik bir tavır.”

 

Filmlerinde kullandığı renk seçimleri üzerine gelen bir soru üzerine Ezel Akay, renklerin kurma eyleminin önemli bir unsuru olduğunu, renkleri de atmosfere göre seçtiğini söyledi. Akay, “Dünyada bir yönetmenin renklerden anlamaması, filmine uygun renk seçmemesi düşünülemez bir şey. Film kültürü böyle gelişti. Ancak Yeşilçam’ın kusurudur bu. Bu tür görsel dünyaya çok az önem verilmiş. Yeni nesil bu yönde ciddi bir kültüre sahip oldu. Filmlerin atmosferiyle ilgileniyoruz farkında olmadan. Hikayesinden önce nasıl anlatılıyor bize seyirci olarak bu ilgi çekici geliyor. Renk, müzik, ses, oyuncuların yüzü, kadraj, kameranın nasıl gösterdiği bütün bunlar atmosferi yapan şeyler ama gözümüzle gördüğümüz için ilk dikkatimizi çeken renkler oluyor. Özellikle renklerde tutarlılık varsa bunu hissediyoruz. Ben de konu nasıl bir atmosfer gerektiriyor diye düşünüyorum.

 

Renk, kurma eyleminin önemli bir unsuru. Tezatlar, örneği tarih anlatılırken benim aklıma kızıl renk geliyor. Nedeni önemli değil” dedi.

 

Türkiye’de beğendiği yönetmenler olduğunu ancak bir idolünün olmadığını söyleyen Akay,  “Uluslararası alanda var. Birbirine benzemeyen yönetmenleri çok beğeniyorum” dedi.

 

Seçilen konunun, seçilen teknikle organik bir ilişkisi olması gerektiğini vurgulayan Ezel Akay, estetik tercihlerin hikayeye uygun olduğunda, teknolojinin çok önemi kalmadığını ifade etti. Akay, “Zevkinizin, görüşünüzün, arzunuzun, beğendiğiniz şeylerin olması lazım. Taklit etmek hiç kötü bir fikir değil. Beğendiğiniz bir sanatçıyı taklit ederek, onun gibi düşünerek kendi hikayenizi kendi kimliğinize uygun hikayelere yaklaşabilirsiniz” diye konuştu. Ezel Akay, festival katılımcılarının sorularını da yanıtladı. Söyleşinin ardından Nilüfer Belediye Meclisi Üyesi Osman Uçar, Ezel Akay’a plaket vererek teşekkür etti.

 

Festivalde ilgiyle izlenen filmlerden biri olan Okul Tıraşı filminin ardından da bir söyleşi düzenlendi. Festival katılımcılarıyla bir araya gelen Okul Tıraşı filminin yönetmeni Ferit Karahan, senaristi Gülistan Acet ve oyuncularından Mahir İpek’in yer aldığı söyleşide, filmin senaryosunun hazırlık, karakter seçimi ve çekim süreci paylaşıldı. Ferit Karahan, politik filmler yaptığını, politik filmlerin insana dair olması gerektiğini ve insan ruhuyla ilgilendiğini belirtirken, Gülistan Acet de, Okul Tıraşı filminin herkesin kendi hikayesine dair bir şeyler anlattığını söyledi. Oynamaya karar verdiği filmin senaryosunu okurken, aynı zamanda canlandırdığını söyleyen Mahir İpek de, Okul Tıraşı filminin aktörlük adına kendisine çok şey kattığını söyledi. Mahir İpek, “Kafamda canlandıramadığım filmde çalışmak istemiyorum. Bu da öyle bir hikayeydi. Senaryo dili, sinema için yazılmış değildi. Hayatın içindeydi. Bu benim oyunculuk yolculuğumda yeni bir eğitim oldu. Aktörlük adına bavuluma çok şey koydum” diye konuştu. Söyleşinin ardından Nilüfer Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Nejla Aslan, konuşmacılara teşekkür etti. Çalı Köy Filmleri Festivali’nde ikinci gün gösterimleri Yola Devam filmiyle sona ererken, gecenin sonunda Kosmonotosman da, dj performansıyla festivale katılan yüzlerce kişiyi coşturdu.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İstanbul Festivali’nin Görkemli Sahnesinde Bu Kez Mehmet Erdem Vardı

Focus İstanbul Etkinlik Yönetimi tarafından düzenlenen İstanbul Festivali’nde müzik ziyafeti 30 Temmuz’da Mehmet Erdem konseriyle devam etti. 23 günde 47 konserin yer aldığı İstanbul Festivali’nin görkemli sahnesinde müzikseverle buluşan Erdem, sevilen şarkılarıyla izleyenlere unutulmaz bir yaz akşamı yaşattı. Mehmet Erdem’den önce sahneye, Türk pop müziğinin son dönemlerdeki başarılı isimlerinden İlyas Yalçıntaş çıktı.

 

14 Ağustos’a kadar devam edecek olan Türkiye’nin en uzun ve kapsamlı festivalinde müzik şöleni 31 Temmuz’da Haluk Levent konseriyle devam edecek.

 

Festival’de 1 Ağustos’tan itibaren Berkcan Güven, Motive, Fatma Turgut, Pinhani, Bedük, Hedonutopia, Mode XL, Melek Mosso, Volkan Konak, Linet, Rubato, Simge Sağın, Yaşar, Sefo, Yıldız Tilbe, Sertab Erener, Güneş, Murda, Gülşen gibi isimler sahne alacak. Ayrıca, Şimdi 90’lar Gecesinde “Burak Kut, Eda Özülkü, Erdal Çelik, Ferda Anıl Yarkın, Jale, Metin Özülkü, Reyhan Karaca, Sibel Alaş, Ümit Sayın, Yonca Evcimik”, Nükhet Duru ve Sena Şener konserleri müzik severlerle buluşacak. İstanbul Festivali aynı zamanda, İstanbul Şarkı Yarışması’na da ev sahipliği yapacak.

 

Festival Park Yenikapı’da düzenlenen İstanbul Festivali, her gün kapılarını 16.00’dan itibaren açıyor; konserlerden tiyatroya, çocuk atölyelerinden espor etkinliklerine, gastronomiden sanata birçok aktiviteyi bir arada sunuyor. 

8.gününü geride bırakan ve İstanbullular tarafınfan çok sevilen festival, 1 milyondan fazla ziyaretçiyi ağırlayacak. İstanbul Festivali’nin biletleri 30 TL’den başlayan erişilebilir fiyatlarla satışa sunuluyor.

 

Tamamı led ekranlı dev sahne!

İstanbul Festivali, etkileyici sahnesiyle de ziyaretçilerini büyülüyor. Ön cephesi 354 m2 büyüklüğünde tamamen led ekranlardan oluşan dev sahne, ses ve ışık sistemiyle de müzik severleri etkiliyor.

 

HERKES İÇİN FESTİVAL

Herkes için birçok aktivite seçeneği sunan festivalin gösteri sahnesinde ilüzyon gösterileri, interaktif şovlar, oyun parkurları, çocuk tiyatroları, kukla gösterileri, dans şovlar, kaykay ve graffiti şovlar, canlı heykel ve pandomim gösterileri, söyleşiler ve tiyatro oyunları gibi pek çok etkinlik sahneleniyor. Festivade aynı zamanda Benim İstanbul’um Fotoğraf yarışması kapsamında öne çıkan eserler sergilenirken, çağdaş sanatın önemli temsilcilerinin eserleri de Heykelpark ve Yeni Medya: NFT sergilerinde sanat severlerle buluşuyor.

 

İstanbul Festivali’nin ana sponsorluğunu Alternatif App üstlenirken, festivalin tematik sponsorları Algida, Koel Elektronik, Medical Park, Nescafe, Omo, Pepsi, Şenpiliç ve TatilBudur şeklinde sıralanıyor. İstanbul Festivali’nin biletleri 30 TL’den başlayan erişilebilir fiyatlarla satışa sunuluyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yeşilçam Vokal Grubu Gültepelilere unutulmaz bir eğlence yaşattı

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte Gültepe’de düzenlendiği şenlikte çocuklar Yeşilcam Vokal Grubuyla gönüllerince eğlendi.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından Gültepe’de düzenlenen yaz şenliğinde Rıfat Ilgaz’ın unutulmaz eseri Hababam Sınıfı Serisinin usta oyuncularından “Hayta İsmail” lakaplı Ahmet Arıman, Teoman Ayık ve ''Bacaksız'' lakaplı Tuncay Akça'nın kurduğu Yeşilçam Vokal Grubu, Yeşilçam'ın birbirinden güzel şarkılarını seslendirerek dinleyenlere unutulmaz dakikalar yaşattı. Usta oyuncular, ilk olarak Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Bando Takımı’nın çaldığı müzikler eşliğinde Cumhuriyet Bulvarı’nda yürüyüş yaptı.  Sevenleriyle buluşan Yeşilçam’ın emektarları vatandaşın yoğun ilgisiyle karşılaştı. Daha sonra şenlik alanında kendilerini bekleyen katılımcılarla buluşan Yeşilçam Vokal Grubu çocuklar başka olmak üzere herkese doyumsuz bir eğlence yaşattı. Şenliğe katılan Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Tahir Büyükakın, usta oyunculara Kocaeli’de oldukları için teşekkür ederek, vatandaşlara iyi eğlenceler diledi.

 

ÇOCUKLAR İÇİN HER ŞEY VARDI

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Gültepe Spor kulübü, Turgut Spor Kulübü ve Gültepeliler Plartformu ile gerçekleştirdiği yaz şenliklerine bir yenisini daha ekledi. Çocukların hoşça vakit geçirebilmesi için şişme oyun grupları kuruldu. Çocuklar birbirinden farklı etkinlikler ve oyun alanlarında keyifle vakit geçirirken, etkinlik boyunca patlamış mısır, macun, dondurma ve pamuk şekeri ikram edildi. Vatandaşlara şenlik boyunca çay ve pide ikramı yapıldı. Alana gelen her çocuğa çekiliş bileti verildi.

 

PALYAÇO VE SİHİR OYUNLARI

Çocuklara etkinlik boyunca animatörler ve palyaçolar eşlik etti. Çocuklar palyaçolar ile dans ederek, oyunlar oynadı. Programın devamında sihirbaz Sabu sahne aldı. Sihirbaz Sabu, ateş oyunları, çeşitli gösteriler ve sihir numaraları ile çocukları şaşırtmayı başardı. Program sonunda ise çekiliş yapıldı. Bisiklet başta olmak üzere hazırlanan hediyeler kurayla sahiplerini buldu.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

13. Uluslararası İstanbul Opera Festivali, “Saraydan Kız Kaçırma Operası” İle Sona Erdi

Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından 13’üncüsü düzenlenen Uluslararası İstanbul Opera Festivali, AKM’de sahnelenen “Saraydan Kız Kaçırma” temsili ile sanatseverlere veda etti.

 

Bir festival geleneği olarak düzenlendiği ilk yıldan bu yana her yıl festivalde sahnelenen Wolfgang Amadeus Mozart'ın “Saraydan Kız Kaçırma” operası, 13. Uluslararası İstanbul Opera Festivali’nin de kapanış eseri oldu. 

 

Bestesi Wolfgang Amadeus Mozart’a ait eser, Caner Akın’ın rejisiyle İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından sahnelendi.Klasik haline sadık kalınarak küresel salgına göndermelerin yapıldığı farklı bir reji ile sunulan  eser, sanatseverlerin  beğenisini kazandı.  

 

Orkestra Şefi Zdravko Lazarov yönetimindeki İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nın sanatçılara eşlik ettiği temsilde, ünlü balet Tan Sağtürk eserin koreografisine, Olcay Engin Kaymaz dekor ve kostüm tasarımına, Taner Aydın ise ışık tasarımına imza attı.

 

“Saraydan Kız Kaçırma” operasında “Belmonte” rolünde Ufuk Toker”, “Osmin” rolünde Umut Tingür, “Konstanze”, rolünde Ceren Aydın, “Blondchen” rolünde Işılay Meriç Karataş, “Pedrillo” rolünde Serkan Bodur, İstanbul Devlet Opera Balesi Korosu eşliğinde sahnede yer aldıılar.

 

13. Uluslararası İstanbul Opera Festivali kapsamında sahnelenen “ 7 Tenor Konseri, Tosca, IV. Murat, Carmen ve Saraydan Kız Kaçırma operaları sanatseverlerin zihinlerinde unutulmaz anlar bıraktı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Başkan Böcek Günnercik Yayla Şenliği’ne katıldı

Başkan Muhittin Böcek, Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Gazipaşa Belediyesi tarafından düzenlenen 3. Gazipaşa Toroslar Günnercik Yayla Şenliği’ne katıldı. Antalya’da düzenlenen kültürel etkinliklere destek vermekten mutluluk duyduğunu söyleyen Başkan Böcek, “Ben sen yok biz varız. Biz birlikte yaparız diyerek çıktığımız bu yolda 19 ilçemizde tüm belediye başkanı arkadaşlarımla birlikte çalışıyoruz. Çalışmalarımıza aynı azim ve kararlılıkla devam edeceğiz” dedi. 

 

Antalya Büyükşehir Belediyesi, kentin dört bir yanında düzenlenen kültür etkinliklerini desteklemeye devam ediyor. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Gazipaşa Belediyesi ile birlikte düzenlediği 3. Gazipaşa Toroslar Günnercik Yayla Şenliği yoğun bir katılımla gerçekleşti. Şenliğin ilk gününde Sümer Ezgü, ikinci gününde ise Kubat türküleriyle şenliğe katılanları coşturdu. 

 

ÇADIRLARI GEZDİ, HALKLA KUCAKLAŞTI

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek de Antalya’dan ve şehir dışından gelen binlerce vatandaşın katılımıyla gerçekleşen 3. Gazipaşa Toroslar Günnercik Yayla Şenliği’ne katılarak coşkuya ortak oldu. Gün boyu şenlik alanında çadırları gezen, halkla kucaklaşan ve sohbet eden Başkan Böcek, Kubat konseri öncesinde şenlik alanını dolduran binlerce kişiye seslenerek, “3 yıl önce 31 Mart seçimlerinde Gazipaşa’dan Kaş’a kadar hizmet etmek için bir yolculuğa çıkmıştık. Ben sen yok, biz varız. Biz birlikte yaparız diyerek yola çıktık ve halkımızın tercihine, teveccühüne saygı duyacağımızı, 19 ilçemizde tüm belediye başkanlarımızı Millet İttifakı’nın belediye başkanı olarak göreceğimizi söyledik.  Biz halka hizmeti hakka hizmet olarak yapmaya devam edeceğiz. Bu süreçte çalışmalarımızı aynı azim ve kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz” dedi. 

 

SU SÖZÜ VERDİ

Gazipaşa’dan Kaş’a kadar hiç kimseyi ötekileştirmeden hizmet ettiklerini söyleyen Başkan Böcek, Günnercik Yayla Şenliği’ne de destek vermekten mutluluk duyduğunu ifade etti. Günnercik şenliği öncesinde yaylaya çıkan yolların Büyükşehir Belediyesi tarafından asfaltlanmasından memnuniyet duyan vatandaşların pankart hazırlatarak kendisine teşekkür ettiğini söyleyen Başkan Böcek, “Gazipaşalı muhtarlarımıza da Gazipaşalı hemşehrilerimize hem suyunda hem yolunda yardım etmek boynumun borcu. İnşallah 2023 yılında yolların asfaltı da bitmiş olacak o su da orada akıyor olacak. Sözümüz Muhittin Böcek sözüdür” diye konuştu. 

 

KUBAT TÜRKÜLERLE COŞTURDU

Gecenin devamında sahneye Kubat çıktı. Kubat, birbirinden neşeli türküleri şenliğe katılan vatandaşlarla birlikte seslendirdi. Başkan Muhittin Böcek, Gazipaşa Belediye Başkanı Mehmet Ali Yılmaz ile birlikte Kubat’a Atatürk portresi hediye etti. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Hayvanları kurtarmayı öğrendiler

Antalya’da STK’lara Türkiye’de ilk kez Hayvan Arama Kurtarma Eğitimi verildi. Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Jandarma Arama Kurtarma (JAK) Tim Komutanlığı işbirliğiyle, düzenlenen eğitimde AKUT, İHH ve koruma derneklerinden katılımcılar, doğal afetlerde ve doğada zor durumda kalan hayvanların nasıl kurtarılması gerektiği anlatıldı.

 

Antalya Büyükşehir Belediyesi, Jandarma Arama Kurtarma (JAK) Antalya Tim Komutanlığı işbirliğiyle Türkiye’de ilk kez Hayvan Arama Kurtarma Eğitimi düzenlendi. Eğitime AKUT, İHH ve Hayvan Koruma Derneklerinden gönüllüler katıldı. 2 gün süren Hayvan Arama Kurtarma Eğitimi’ni Antalya İl Jandarma Komutanlığı Jandarma Arama Kurtarma Tim Komutanı Astsubay Kıdemli Üstçavuş Mahir Akdemir verdi.

 

HAYVANLARIN ÜZERİNDE ANLATILDI

Doğada mahsur kalan ya da yangın, deprem, sel gibi doğal afetlerde yaralanan evcil ve yaban hayvanlarının nasıl kurtarılması gerektiğinin anlatıldığı eğitimlerin ikinci gününde, kurtarma çalışmaları Antalya Hayvanat Bahçesi’ndeki hayvanların üzerinde uygulamalı olarak gösterildi. Vahşi hayvanların bulunduğu bölümlerde ise hayvanların tehlikeli olmasından dolayı müdahale şeklinin nasıl olması gerektiği anlatıldı. Sadece insan değil tüm canlıları kurtarmayı amaçlayan dernek üyeleri, hayvanların kurtarılması konusunda bilinçlendirildi.

 

ÇOK FAYDALI BİR EĞİTİM OLDU

Hayvanat Bahçesi Sorumlu Veteriner Hekimi Zeki Cihangir, Hayvan Arama Kurtarma Eğitimi’ne Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak ev sahipliği yaptıklarını belirterek, “Jandarma Arama Kurtarma timine ve eğitime katılan derneklere bu farkındalığı yarattığı için teşekkür ediyoruz. Yapılan eğitim için Antalya Hayvanat Bahçesi’nin kapılarını açtık. Doğada yaşayan hayvanlar yaralandığı ve güçten düştüğü zaman bu hayvanların rehabilitasyonundan sorumluyuz.  Jandarma Arama Kurtarma Tim Komutanlığı, sivil toplum kuruluşları ve Antalya Büyükşehir Belediyesiyle ortaklaşa düzenlenen eğitimin çok faydalı olacağına inanıyorum” dedi.

 

AMACIMIZ BÜTÜN CANLILARI KURTARMAK

Akut Antalya Timi’nden Mustafa Eskitaş ise “Doğal afetlerde zor durumda olan yapan ve evcil hayvanların doğru şekilde kurtarılmasıyla ilgili eğitim almak. Bizim amacımız canlıları kurtarmak. Sadece insanı kurtarmak değil bütün canlıları kurtarmak. Akut’un kurulduğu günden beri amacı ve görevi bu. Güzel bir eğitim aldık” diye konuştu. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Başkan Soyer’den Kadifekale’de hizmet turu

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Konak Belediye Başkanı Abdül Batur ile Kadifekale bölgesindeki 5 mahalleyi ziyaret etti. Acil Çözüm Ekipleri tarafından iletilen talepler için yerinde inceleme yapan Soyer, “Bölgenin ihtiyaçlarını belirledik” dedi.

 
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Konak’ın yoğun göç alan Kadifekale bölgesindeki 19 Mayıs, Hasan Özdemir, Aziziye, Altay ve 1. Kadriye mahallelerini Konak Belediye Başkanı Abdül Batur ile ziyaret etti. Başkan Tunç Soyer’in mahallelerin sorunlarına hızla çare üretmek için kurduğu Acil Çözüm Ekipleri tarafından aktarılan talepler yerinde incelendi. Başkan Soyer Kadifekale ziyareti kapsamında Büyükşehir Belediyesi tarafından bölgeye kurulan portatif havuzu ve Mahalle Bostanını da ziyaret etti.

“Burada yaşayanlara daha çok sahip çıkma kararlığındayız”
Kadifekale’nin yıllardır ihmal edildiğini belirten Başkan Tunç Soyer, “Özellikle bu bölgelere daha çok el atmak, burada yaşayanlara daha çok sahip çıkmak, buradaki çocuklarımıza daha çok destek verme kararlılığındayız. Bunu Acil Çözüm Ekiplerimiz aracılığıyla yapmaya çabalıyoruz. Parkların aydınlatılması, ekmek büfesi açılması, halı saha yapılması gibi birçok fikir netleşti. Bölgenin ihtiyaçlarını belirledik. O ihtiyaçların her birini gidermek için de bugün yerinde tespitler yaptık” dedi.

 
“Çalışmalar hızlı bir şekilde tamamlanacak”
Konak Belediye Başkanı Abdül Batur da hizmet anlamında geri kalmış mahallelere Acil Çözüm Ekipleri sayesinde müdahale şansı bulduklarına değinerek, şunları söyledi: “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımızın öncülüğünde, acil yapılması gereken hizmetlerin hayata geçirilmesi için çalışıyoruz. Yapılacak çalışmaları muhtarlarımızla belirledik. Acil Çözüm projesi vatandaşların sorunlarının çözülmesi için çok önemli bir çalışma. Projede emeği geçenlere, başta başkanımız olmak üzere teşekkür ediyoruz.”
Mahalle muhtarları da Başkan Soyer ile ekibine ve Başkan Batur’a hizmetlerinden dolayı teşekkür etti.

 
Mahalle Bostanından elde edilen ürünler ikram edildi
Başkan Soyer’in doğayla uyumlu kent anlayışı doğrultusunda ilki Kadifekale’de kurulan Mahalle Bostanı da ziyaret programındaydı. Domates, biber, patlıcan, bamya, salatalık ve kabak olmak üzere 2 bin 196 fidenin dikildiği ve 54 parselde 51 kadın üreticinin olduğu bostandan elde edilen ilk ürünler Başkan Soyer’e ikram edildi. Soyer, Ayşen Tuncay’ın bostandan elde ettiği biber ve patlıcandan yaptığı dolmayı da tattı.

Kadifekale’deki portatif havuzu da ziyaret etti
Başkan Tunç Soyer, Kadifekale’deki portatif havuza da giderek çocuklar ve eğitmenlerle sohbet etti. Portatif havuzlar Başkan Tunç Soyer’in sporu kentin tamamına yayma hedefi doğrultusunda dezavantajlı mahallelerde geçen yıl kurulmuş ve bu yıl sayısı 3’ten 7’ye çıkartılmıştı.  Konak’ta Pazaryeri ve Kadifekale, Bornova’da Meriç, Çiğli’de Yakakent, Beydağ’da Leylak, Menemen’de İsmet İnönü ve Kiraz’da Yeni mahallelerindeki havuzlarda eğitimler sürüyor. 7 portatif havuzda 9 bin çocuğa yüzme eğitimi verilecek.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

CHP Sakarya Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka’nın İstanbul Sözleşmesi Açıklaması

Tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan İstanbul Sözleşmesi, 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul'da imzaya açıldı. Bilindiği gibi; Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi, 1 Ağustos 2014 yılında yürürlüğe girdi. Bugün sözleşmenin 8. yıl dönümünü kutlamamız gerekirken, yeniden uygulanması için hukuki ve siyasi mücadele veriyoruz.

 

Cumhuriyet tarihine geçecek olan bu hak mücadelesini gelin hep beraber hatırlayalım:

Erdoğan 19 Mart’ı 20 Mart’a bağlayan gece yarısı kararname ile kadınların can simidi olan İstanbul Sözleşmesi’ni hukuksuzca feshetti. Milyonlarca kadının eşitlik ve yaşam hakkının güvencesi gasp edildi.

 

Bu kararın yayımlandığı gün olan 20 Mart 2021’de, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Merkez Yönetim Kurulu’nu ve Parti Meclisi’ni olağanüstü toplantıya çağırdı. Toplantıda bu kararın yok hükmünde olduğu kararı alındı. Derhal partimizin kadın yöneticileriyle birlikte Genel Merkez’de basın açıklaması yaptık. Açıklamamızda "Meclis'te oy birliğiyle kabul edilmiş olan İstanbul Sözleşmesi, milletin iradesi yok sayılarak feshedilemez. Meclis yok sayılmış, Anayasa'mız ayaklar altına alınmıştır” dedik.

 

Ardından Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları olarak kadın örgütleri ile birlikte yurdun dört bir yanında alanlara çıkıp basın açıklamaları yaptık. “Kadınlar 1’den büyüktür” diye haykırdık.

 

29 Mart’ta Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde MYK ve PM üyelerimiz, Milletvekillerimiz, Kadın Kolları MYK Üyeleri ve 81 ilden gelen Kadın Kolları İl Başkanımızla birlikte Genel Merkez’de bir basın açıklaması yaptık. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Danıştay’a başvuruda bulunduğumuzu kamuoyuna açıkladık. İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararını durdurma talebiyle açtığımız bu dava ile Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunun ispatlanmasını istedik. Partimizin yanı sıra 200’ü aşkın sivil toplum kuruluşu iptal davası açtı.

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde, haftalık grup toplantılarımızda ve ilgili komisyonlarda İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmediğimizi defalarca dile getirdik. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi bünyesinde İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkan çalışmalar yürüttük.

 

Danıştay’dan yanıt beklerken 30 Nisan 2021’de Resmi Gazete’de yine bir gece yarısı kararı yayımlandı. Şahsım hükümetinin imzası bulunan kararda, İstanbul Sözleşmesi’nin fesih tarihinin 1 Temmuz olduğu ilan edildi. Bu kararın yargıya talimat niteliği taşıdığı çok netti.

 

Yaşanan tüm hukuksuzluklara isyan ettik ve 19 Haziran 2021 tarihinde binlerce kadınla “İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz” diyerek İstanbul Maltepe Mitingi’ni gerçekleştirdik.

 

28 Haziran 2021’de, Cumhurbaşkanlığı savunma yaptı ve “devletin yüksek menfaatini ilgilendiren işlemlerine karşı yargı yolunun kapalı olduğu” bildirildi. Hangi yüksek menfaat, kadınların yaşam hakkından daha değerli olabilir? Cumhurbaşkanı nasıl olur da Anayasa’yı yok sayabilir? Yürütme makamı, hangi hakla kendisini yasamanın yerine koyabilir?

 

Cumhurbaşkanlığı’ndan gelen savunmayı “emir” kabul eden Danıştay, 29 Haziran 2021 tarihinde “yürütmeyi durdurma” talebimizi reddetti. Bunun üzerine Danıştay’a fesih kararının iptali için başvurduk ve bu hukuksuzluğa bir an önce son vermesi için çağrılar yaptık. Nihayetinde Danıştay 10. Dairesi 28 Nisan 2022’de iptal davalarını esastan görüşmeye başladı.

 

Sizlerin de çok iyi bildiği üzere ilk duruşmada 73 barodan 1000’i aşkın avukat, kadın dernekleri, siyasi partilerin temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen kadınlarla duruşma salonunu hınca hınç doldurduk.  Sözleşmeden çekilmenin, Anayasa’daki eşitlik ilkesinden vazgeçildiği ve kadınların canıyla oynamak anlamına geleceğini dile getirdik. Örgütlü gücümüzle 7, 14 ve 23 Haziran’daki Danıştay davalarına katılarak, “Bu yanlıştan dönün!” çağrımızı yineledik.

 

Tüm duruşmalarda, Danıştay Savcıları, fesih işlemin iptaline karar verilmesini istedi.

Gelgelelim Danıştay 10. Dairesi, 19 Temmuz 2022’de İstanbul Sözleşmesi'nin feshine ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının iptal istemini 2'ye karşı 3 oyla reddetti. Danıştay, bu kararıyla “Padişahım çok yaşa!” demiş oldu ve hukukun üstünlüğünden değil, üstünlerin hukukundan yana tavır aldı. Danıştay savcılarının gerekçeli kararda belirttikleri hukuki argümanlar yok sayıldı. AKP döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 1. Hukuk Müşaviri iken Danıştay’a atanan Lütfiye Akbulut ise bu atamanın hakkını verdi ve fesihten yana oy kullandı.

 

Saray’ın talimatıyla alınan kararda yer alan ifadelerin aksine, “Türk yasaları kadınları korumak için yeterli” değildir!

Karşı oy kullanan üyelerin de altını çizdiği gibi, “Anayasa’nın 7’inci maddesinde yasama yetkisinin Meclis’e ait olduğu ve devredilmesinin mümkün olmadığı” hükümleri çok nettir. Sözün kısası bu karar Anayasa’ya aykırıdır!

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunu yok sayanlara tekrar hatırlatıyoruz: Hiç kimse Anayasa’dan üstün değildir. Hiç kimse Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden üstün değildir!

 

Biz kadınlar, yaşam hakkımızın sizin eşitlik karşıtı karanlık zihniyetiniz tarafından elimizden alınmasına asla izin vermeyeceğiz. Tek adamın hukuksuz uygulamalarını savunanlara inat, hukukun üstünlüğünden yana tavır almaya devam edeceğiz.

 

Yol haritamız belli: öncelikle Danıştay’ın İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’na başvurarak, karara itiraz edeceğiz. İç hukuk yolları ile İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlüğe girmesi sağlanmadığı takdirde, Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağız.

 

Tek adama karşı, “Adam Tek! Biz Çoğuz!” şiarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz.

 

Biz kadınlar, direniş destanı yazmaya devam edeceğiz!

Kimse umutsuzluğa kapılmasın. Az kaldı… İktidara geldiğimizde ilk 24 saat içerisinde İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlüğe sokacağız. Tüm hükümlerini uygulayarak kadına ve çocuğa yönelik şiddet ile kadın cinayetlerinin nasıl durdurulacağını göstereceğiz. Eşitlikçi bakış açımızı hayata geçirerek, kız kardeşlerimizin canice katledilmesine, kadın katillerinin cezasızlıkla ödüllendirilmesine geçit vermeyeceğiz.

 

İstanbul Sözleşmesi’nden de 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunu’ndan da kazanılmış haklarımızdan da asla vazgeçmiyoruz. Bu haklar bizim can simidimizdir. Haklarımızı tek tek budamaya heves edenlere, Cumhuriyetimizin kararlı savunucuları ve eşitlik mücadelesinin neferleri olarak sesleniyoruz: Haddinizi Bilin!

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Doğal Yaşam Parkı’nda iştah açan buzlu menü

İzmir’de hava sıcaklıkları 40 derecenin üzerine çıkmınca Doğal Yaşam Parkı’nda sıcak alarmı verildi. Sıcaktan iştahı kaçan hayvanlar, özel hazırlanan buzlu menüyü afiyetle tüketiyor, suya girerek serinleme fırsatı buluyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kente kazandırdığı Avrupa’nın sayılı hayvanat bahçeleri arasında gösterilen İzmir Doğal Yaşam Parkı’nda sıcak alarmı verildi. Sıcak hava nedeniyle iştahları kapanan hayvanların beslenmesine yardımcı olmak için beslenme alışkanlıklarına göre hazırlanan yiyecekler, buz kalıplarının içerisinde donduruldu. Bu “serin menüyü” iştahla yiyen park sakinleri, hem serinledi hem de karınlarını doyurdu. Zaman zaman 40 dereceyi bulan sıcaklardan korunabilmek için barınaklarındaki gölge alanları tercih eden park sakinleri, her fırsatta suya girerek serinlemeye çalışıyor.

Hem sağlıklı hem serin
Buzlu yiyecek kalıplarında hayvanın türüne göre et veya çeşitli meyvelerle yiyeceklerin servis edildiğini belirten İzmir Doğal Yaşam Parkı Müdürü Şahin Afşin, “Hayvanlar bu sayede hem sağlıklı bir şekilde besleniyor, hem de serinliyor. Lemurlar, ayılar ve sırtlanlar bu soğuk ziyafetin tadını doyasıya çıkarırken, Bengal kaplanı daha çok yüzerek serinlemeyi tercih ediyor. Fil ailesi ise buzlu meyvelerini afiyetle yedikten sonra soğuk suyun altında keyif yapıyor. Mutfağımızda biyologlar tarafından özel menüler oluşturuluyor. Yazın ziyaretçiler Tropik Merkez’i gezmeyi tercih ediyor.  Çünkü yaz ve kış burada sıcaklık sabit ve  26 derece” dedi.

Hava sıcak ama Doğal Yaşam Parkı çok güzel
Kocaeli’nden İzmir’e aile ziyaretine gelen Canan Gökdağ, “Doğal Yaşam Parkı’na ilk kez geldik. Hava çok sıcak ama bunalmadık. Türkiye’deki diğer doğal yaşam parklarıyla İzmir’i kıyaslayamam bile… Özellikle fiyatları çok ekonomik. Hayvanların buzla beslendiğini gördük.  Çocukların çok ilgisini çekti” şeklinde konuştu.
Hollanda’dan İzmir’e gelen ve ikinci kez Doğal Yaşam Parkı’nı ziyaret eden Çınar ve Whitney Yılmaz çifti ise “Çocuklar burayı çok beğeniyor. Burada hayvan çeşitliliği çok fazla. Aşırı kalabalık yok. Alan çok geniş. Hava çok sıcak ama biz buradan mutlu bir şekilde ayrılıyoruz” diye konuştu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı