Aylık arşivler: Eylül 2022

EÜ İletişim Fakültesinde “Hızlı Tanış Toplantı Etkinliği”

Ege Üniversitesi (EÜ) İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler Tanıtım Bölümü öğrencileri, düzenlenen “Hızlı Tanış (Speed Networking) Toplantı Etkinliği”nde bir araya gelerek kaynaştılar.

 

Halkla İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Aylin Göztaş koordinatörlüğünde düzenlenen etkinlik, İletişim Fakültesi Fuaye Alanı’nda gerçekleşti. Etkinlik hakkında bilgi veren Prof. Dr. Göztaş, “Halkla İlişkiler Kavram ve Kuramları dersi kapsamında gerçekleştirdiğimiz etkinlikte Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü birinci sınıf öğrencilerimizin birbirleriyle tanışmalarını sağladık. Bunun yanı sıra; halkla ilişkiler mesleğinin önemli alanlarında biri kabul edilen tanıdık ağı ve ilişki geliştirme stratejisinin ilk basamağı olan hızlı tanış yöntemini uygulayarak öğrencilerimize bu alanda pratik kazandırmış olduk” diye konuştu.

 

Etkinlik sonunda Prof. Dr. Aylin Göztaş ve öğrenciler birlikte hatıra fotoğrafı çektirdiler.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Gemlik Belediyesi’nden 72 öğrenciye ücretsiz barınma

Gemlik Belediyesi, geçen yıl gerçekleştirdiği üniversite öğrencilerinin barınma ihtiyacına yönelik çalışmaya bu yıl da devam ediyor. İlçeye gelen öğrenciler, ücretsiz olarak belediyenin evlerinde kalacaklar.

 

Sosyal dayanışma ve yardımlaşmayı güçlendiren çalışmalarıyla tüm Türkiye’de adından söz ettiren Gemlik Belediyesi, geçtiğimiz yıl barınma sorunu yaşayan üniversite öğrencilerine yönelik önemli bir çalışmaya imza atmıştı. Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan, belediyeye ait evlerin sembolik kira bedeli ile öğrencilere kiralanacağını açıklamıştı. Bir daire dört öğrenciye kiralanırken kişi başı düşen kira bedeli sadece 25 lira olmuştu.

 

Bu yıl gerekli düzenlemeleri tamamlayan Gemlik Belediyesi, öğrencilerinin barınma ihtiyacına yönelik önemli bir adım attı. Evler öğrencilere eğitim öğretim yılı boyunca bedelsiz olarak tahsis edildi. Öğrencilere ayrılan belediyeye ait 18 dairede 72 öğrenci ücretsiz olarak kalacak.

 

Son bir yılda kira fiyatlarının tüm Türkiye’de kabul edilemez derecede yükseldiğini söyleyen Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan, öğrencilerin geçim ve barınma ile değil, dersleri ile ilgilenmesi gerektiğini söyleyerek “Gemlik Belediyesi olarak her zaman öğrencilerimizin yanındayız” dedi.

 

Başkan Sertaslan konuyla ilgili şöyle konuştu; “Geçtiğimiz yıl, pandeminin sona ermesiyle okullarına dönen öğrenci sayısı iki katına çıkmıştı. Bu nedenle öğrenciler kiralık ev bulmakta zorlanmışlardı. Biz de belediyemize ait evlerde yaklaşık yüz öğrencimizi sembolik bedelle misafir etmiştik. Bu yıl gerekli düzenlemeleri yaparak evlerin öğrencilere bedelsiz tahsisini sağladık. Bu yıl 18 dairede 72 üniversite öğrencisi çalışmamızdan faydalanacak. Çalışma arkadaşlarımız, başvuruları titizlikle değerlendirdiler. Geçen yıl olduğu gibi kız öğrenciler ile ilk kez üniversiteye başlayanlar, şehit ve gazi yakınları öncelikle çalışmamızdan faydalandılar. Gemlik Belediyesi olarak ilçemize gelen tüm öğrencilerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.”

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

8. Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı 11 Ekim’de İstanbul’dan Dünyaya Eylem Çağrısı: Eşit bir dünya için kız çocukları ile el ele

UNICEF, UNFPA, UN Women ve Aydın Doğan Vakfı’nın iş birliğinde 11 Ekim’de gerçekleştirilecek olan 8. Dünya Kız Çocukları Günü Konferansının teması, ‘Kız Çocukları Dünyayı Değiştiriyor’. Konferansta kız çocuklarının sağlığı, hakları ve esenliğine yapılacak yatırımların sadece onların değil, toplumun ilerlemesine yaptığı etkiye de odaklanılacak.  

 

Dünyada ve Türkiye’de kız çocukları ve kadınlar, güçlükler karşısında beceri, yaratıcılık, azim ve dayanıklılıklarını yıllardır sergiliyor. Bilim, çevre, insan hakları, tıp, kültür sanat, barışın inşası ve ekonomi gibi pek çok farklı alanda değişimin güçlü unsurları haline geliyorlar. Tüm zorluklara rağmen farklı sektörler, kentler, ülkeler ve bölgelerde harekete geçerek, statükoya meydan okuyorlar.

 

Dünya genelinde hükümetler, politika yapıcılar ve genel kamuoyu tarafından kız çocuklarının karşılaştığı sorunlara yönelik ilginin artmasına rağmen yatırımlar sınırlı kalmaya devam ediyor. Kız çocukları potansiyellerini gerçekleştirme yolunda hala sayısız güçlükle baş etmeyi sürdürüyor. Son yıllarda iklim değişikliği, COVID-19, insani çatışmalar ve diğer krizlerin bir araya gelişi, bu durumu daha da kötü bir hale getirdi. 

 

UNICEF, UNFPA, UN Women ve Aydın Doğan Vakfı’nın iş birliğiyle 2015 yılından bu yana düzenlenen ve kız çocuklarının potansiyellerini gerçekleştirmesinin önündeki engellere dikkat çekmeyi amaçlayan 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı, bu yıl bir kez daha kız çocukları ile kadınların yaratıcılık, azim, dayanıklılık ve beceri deneyimlerini ve hikayelerini paylaşacakları bir platform olmaya hazırlanıyor. Konferans bugünün kız çocuklarının gerekli beceriler ve imkanlar sağlandığında içinde bulundukları toplumda gelişimin ve değişimin öncüsü olabileceklerine, toplumsal cinsiyet eşitliği alanında büyük atılımlar gerçekleştirilebileceğine ve herkes için eşit fırsatlar sağlanan, daha güçlü bir toplum kurulabileceğine de odaklanacak.

 

‘Kız Çocukları Dünyayı Değiştiriyor’ temasıyla İstanbul’da düzenlenecek olan konferansta, aralarında ulusal ve uluslararası ölçekte üstün başarılara imza atmış kadınlar, sosyal etki sahibi kişiler ve aktivistlerin de bulunduğu konuşmacılar, toplumsal cinsiyet engellerini aşma ve değişimi yönlendirme yolunda kız çocuklarının ve kadınların kabiliyet ve başarılarından örnekler sunacak. Türkiye’nin ilk ArktikBilim Seferinin liderliğini üstlenen ve Antarktika Bilim Seferlerine koordinatör olarak katılan, TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsü Müdürü ve İTÜ Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burcu Özsoy, insan hakları avukatı, cinsiyet eşitliği, sürdürülebilir kalkınma, üreme hakları ve çocuk işçiliği alanında çalışmalar gerçekleştiren İlayda Eskitaşçıoğlu ve Zambiya’nın yoksullukla boğuşan Mapapa köyünde ücretsiz bir okul kuran ve 15 çocuğu evlat edinerek deneyimlerini TikTok’ta paylaşan Dora Moono Nyambe konferansa konuşmacı olarak katılan isimler arasında. Ayrıca toplumda etki sahibi kişiler ve karar alıcıların etkileşim içinde olacağı konferans, kız çocuklarının rolüne yönelik daha fazla ilgi, yatırım ve eylem için yapılan kolektif çağrıya katkıda bulunacak.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Egeli akademisyenin özel bireylere yönelik projesi TÜBİTAK’tan destek gördü

Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özlem Demirel Bozkurt’un yürütücülüğünü yaptığı proje, TÜBİTAK’ın “Özel Gereksinimli Bireylere Yönelik Kapsayıcı Toplum Uygulamaları Destekleme Programı” kapsamında desteklemeye hak kazandı. Rektör Prof. Dr. Budak, “Ege Üniversitesi olarak özel gereksinimli bireylerimizi başta eğitim ve araştırma olmak üzere her alanda destekliyoruz. Bu alanda hazırladığımız çalışmalarla hem bilimsel projeler hem de sosyal sorumluk projeleri ile farkındalık oluşturuyoruz” diye konuştu.

 

TÜBİTAK, toplumda bilim ve teknoloji kültürü oluşturmada önemli bir yeri olan bilim toplum destek programları bünyesine bu yıl eklenen “Özel Gereksinimli Bireylere Yönelik Kapsayıcı Toplum Uygulamaları Destekleme Programı” başvurularını açıkladı. Doç. Dr. Özlem Demirel Bozkurt’un yürütücülüğünü yaptığı “Görme Yetersizliği Olan Kadınlara, Yakınlarına ve Onlara Hizmet Sunanlara Yönelik Kadın Kanserleri Farkındalık Eğitimi” başlıklı proje, çağrı kapsamında desteklenen projelerden birisi oldu.

 

Proje ekibini makamında ağırlayan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Ege Üniversitesi olarak, oluşturduğumuz bilimsel iklim ve araştırma ekosistemi ile birlikte hocalarımızın hazırladığı nitelikli projeler TÜBİTAK tarafından desteklenmeye devam ediyor. Tam kurumsal akredite bir araştırma üniversitesi olarak, topluma katkı misyonumuz doğrultusunda bilimsel araştırmalarımızı çeşitlendirerek her alana dokunmaya çalışıyoruz. Bir kültüre dönüşen araştırma yapımız her geçen gün güncel çalışmalarla adını duyuruyor. Özel gereksinimli bireylerimizin topluma entegre olması, hayatın her alanına eşit bir biçimde katılabilmeleri noktasında üniversite olarak önemli çalışmalar yürütüyoruz” diye konuştu.

 

Rektör Prof. Dr. Budak, “TÜBİTAK’ın Toplum Destek Programları kapsamında her yaştan, her eğitim seviyesinden, ülkemizin her köşesinden toplumun tüm kesimlerine ulaşılmasına, toplumun farklılıklarına sahip çıkılarak halkın ihtiyaçlarının gözetilmesine büyük önem veriliyor. TÜBİTAK 4008 çağrısı kapsamında hazırlanan projeleri destekliyor.  Bu projelerle özel bireylere yönelik farkındalık oluşturulurken, onların toplumla bütünleşmesi konusunda çözümler üretiliyor. Özel gereksinimli bireylere hizmet sunan kişiler de projeler kapsamında eğitiliyor. Ülkemizde program kapsamında destek alan toplam 42 projeden birisi de öğretim üyemiz Doç. Dr. Özlem Demirel Bozkurt’un projesi oldu. Ekibimizi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” dedi.

 

“Kadın kanserlerindeki farkındalığı artırmak istiyoruz”

Doç. Dr. Özlem Demirel Bozkurt ise “Amacımız, görme yetersizliği olan kadınlar, yakınları ve onlara hizmet sunanlara bütünleştirme kapsamında planlı bir eğitim vererek, meme ve jinekolojik kanserler konularında farkındalıklarını artırmaktır. Ayrıca kadınların kendi kendine meme muayenesi, kendi kendine vulva muayenesi, pelvik taban kas egzersizi, sosyal el yıkama ve genital temizlik becerilerini geliştirmek ve olumlu sağlık davranış değişikliği kazanmalarını sağlamayı hedefliyoruz” dedi.

 

Kanser farkındalık çalışmalarına, ücretsiz tarama programlarına katılamayan, KETEM’lere ulaşamayan görme yetersizliği olan kadınlar, yakınları ve onlara hizmet sunan kadınlara destek vermeyi hedeflediklerini vurgulayan Doç. Dr. Özlem Demirel Bozkurt, “Kanser insidansında yıllara göre değerlendirme yapıldığında tüm global istatistiklerde bir artış̧ olduğu görülmektedir. Kadınlarda en sık görülen meme kanseri olup bunu jinekolojik kanserler izlemektedir. Meme ve rahim ağzı kanserlerinin ortak özelliği kanser tarama ve farkındalık çalışmalarıyla erken yakalanabilir kanserler olmasıdır. Kanser görülme ve ölüm oranları arasında dört kata ulaşan farkın en önemli nedeni gelişmiş ülkelerde etkin tarama programları ve farkındalık çalışmaları, yüksek teknoloji ve sağlık hizmetine ulaşmadaki kolaylığın kanser erken tanı ve tedavi başarısını artırmasıdır. Projemiz ile kanser taramasına katılmış kadın sayısının artmasına katkıda bulunulacaktır” dedi.

 

Doç. Dr. Özlem Demirel Bozkurt, “2030 sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin temelinde yer alan kimsenin geride bırakılmadığı bir dünya hedefi, özellikle engelli bireyler gibi kırılgan gruplar için daha fazla önem taşıyor. Tüm bireylere biricik ve özel olduğu unutulmadan, saygıyla muamele gösterilmelidir. Sağlık bir haktır. Engelli bireylerin akranları ile aynı ortamda eğitim alma hakkı vardır. Yetersizlikten ziyade gereksinimlerine odaklanmak önemlidir. Görme yetersizliği olan kadınların, kadın kanserlerinden korunmalarına yönelik çalışmalar oldukça sınırlı kalmakta. Projemizle, ilk kez Sürekli Kalkınma Hedefleri kapsamında nitelikli eğitim ortamı ve yöntemleri kullanarak görme yetersizliği olan kadınlara, yakınlarına ve hizmet sunanlara bir arada etkinlikler ve maket uygulamaları ile meme ve jinekolojik kanserlere yönelik farkındalık ve beceri geliştirme eğitimleri verilerek olumlu davranış geliştirmeye etkisi değerlendirilecektir” dedi.

 

Yürütücülüğünü Doç. Dr. Özlem Demirel Bozkurt’un yaptığı projenin ekibinde Prof. Dr. Oya Kavlak, Prof. Dr. Şenay Ünsal Atan, Prof. Dr. Ayfer Haydaroğlu, Doç. Dr. Şenay Kaymakçı, Ar. Gör. Aylin Taner, Ar. Gör. Ruken Yağız Altıntaş, Ar. Gör. Sümeyye Bakır, Öğr. Gör. Dr. Beril Ceylan yer alıyor.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Konak’ta tehlike saçan binanın yıkımı gerçekleşti

Konak Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğüne bağlı yıkım ekipleri, Halilrıfatpaşa Caddesi üzerinde bulunan, vatandaşın can ve mal güvenliği ile sağlığını tehdit eden metruk binanın yıkımını gerçekleştirdi.

 

Konak Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri, Halilrıfatpaşa Caddesi üzerinde yer alan, çevresi için can ve mal güvenliği açısından tehlike oluşturan metruk bir binanın yıkımını güvenlik önlemleri alarak gerçekleştirdi. Mahalle sakinlerinin, 249 Sokak girişindeki harabe halindeki binanın tehlike oluşturduğuna yönelik bildirimleri de dikkate alınarak işlem başlatıldı. Yapı Kontrol ve Fen İşleri Müdürlüklerinin koordineli çalışması ve belediye encümeni kararıyla yıkımı gerçekleştirilen binanın, çevresi için oluşturduğu tehlike tamamen ortadan kalktı.

 

Vatandaşlar çalışmayı ilgiyle takip etti

Kapı ve pencereleri kişilerce çalındığı için binaya kimliği belirsiz kişilerin girip çıkması sonucu güvenlik tehdidi oluşturan, içerisine atılan çöplerden dolayı koku yayan ve insan sağlığı için tehlike yaratan iki katlı bina, Fen İşleri Müdürlüğüne bağlı yıkım ekiplerinin özenli çalışmasıyla saatler içerisinde yıkıldı. Önce bina çevresinde güvenlik önlemleri alan ekipler, kepçe yardımıyla binanın yıkımını gerçekleştirirken çevreye toz yayılmasını engellemek için yıkım süresince arazözle sulama yaptı. Yıkım sebebiyle çıkan moloz ise hızla belediyenin moloz döküm alanına taşındı. Vatandaşların da ilgiyle takip ettiği çalışmanın sonunda ortaya temiz bir görüntü çıkarken mahalle sakinleri de rahat bir nefes aldı. 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Darıca FSM Caddesinde yol onarımı

Darıca Fatih Sultan Mehmet Caddesi’nin bozuk kısımları, Büyükşehir ekipleri tarafından onarılıyor

Son dönemde Darıca ilçesine yaptığı birçok yatırım ile ilçeye değer katan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, ulaşımda da yol konforunu arttırmaya devam ediyor. Bu kapsamda Darıca Fatih Sultan Mehmet Caddesi’nin doğal nedenlerden dolayı bozulan kısımları onarılıyor.

 

4 BİN 300 METRE UZUNLUĞUNDAKİ CADDE

Darıca ilçesinde ulaşım anlamında birçok çalışmayı hayata geçirerek vatandaşların yol konforunu arttıran Büyükşehir Belediyesi, bu alandaki çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda Darıca ilçesinde vatandaşların yoğun olarak kullandığı Fatih Sultan Mehmet Caddesi’nde bozuk olan kısımlar vatandaşların seyahat konforunu düşürüyordu. Bu durumu dikkate alan Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Daire Başkanlığı ekipleri, caddede bozuk kısımları asfalt serimiyle onarıyor.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yenikent Trafo Sokak asfaltlandı

Büyükşehir, Derince Yenikent Mahallesi Trafo Sokakta toprakarme duvar, kapalı menfez ve açık u kesit yapımının ardından asfalt serimini tamamladı

Derince Yenikent Mahallesi Trafo Sokakta asfalt serimi tamamlandı. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından 20 metre genişliğe çıkarılan 440 metre uzunluğundaki yolda 300 metre uzunlukta toprakarme duvar, 60 metre uzunlukta da kapalı menfez yapıldı.

 

KAPALI MENFEZ VE AÇIK U KESİT

Derince Yenikent Mahallesi Trafo Sokakta 3 bin 100 ton plent miks temel 1.460 ton da binder asfalt serimi yapıldı. 2100 ton alt temel tabakası serilen Trafo Sokakta 3 bin 200 metreküp dolgu tabakası serilirken 4 bin metreküp terasman kazısı gerçekleştirildi. 60 metre uzunlukta 4 metre yükseklikte kapalı menfez yapılan Trafo Sokakta, 220 metre uzunlukta 3,5 metre yükseklikte açık u kesit ve 440 metre de u kesitin korkuluğu yapıldı. Yenikent Arapçeşme Mevkiinde yapılan üstyapı çalışmalarıyla da bölgeye konforlu ulaşım imkânı sağlandı.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Gazlı İçecek ve Maden Suyu Markalarından Sürdürülebilirlik Uygulamaları

ÇEVKO Vakfı ve Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) iş birliğinde iklim krizi konusunu tüm yönleriyle masaya yatırıldığı ÇEVKO Vakfı Söyleşileri’nin beşincisinin konukları Coca-Cola İçecek, PepsiCo Türkiye ve Uludağ İçecek oldu. EGD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğünde, ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’in de katılımıyla gerçekleştirilen ÇEVKO Vakfı Söyleşileri, farklı sektörlerde sürdürülebilirlik uygulamalarını konu alıyor.

 

ÇEVKO Vakfı, ülkemizde “İklim krizi ile savaşım” ve “döngüsel ekonomiye geçiş” konularında fikirsel önderlik üstelenen kurumların başında geliyor. ÇEVKO Vakfı İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’nun, Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Küresel Isınma Kurultayı Komitesi iş birliğinde 2021 yılından bu yana düzenlediği ÇEVKO Vakfı Söyleşileri’nde, iklim krizi konusu tüm yönleriyle ele anıyor ve sürdürülebilirlik konusunda örnek uygulamalar konu ediliyor.

 

Türkiye’de Öncü Sanayi Kuruluşlarının İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışmaları başlığıyla gerçekleştirilen söyleşilerin beşincisinde, gazlı içecek ve maden suyu markalarının sürdürülebilirlik çalışmaları konu edildi. EGD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Celal Toprak moderatörlüğünde, ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’in de katılımıyla gerçekleşen online söyleşinin konuk konuşmacıları, Coca-Cola İçecek Grup Sürdürülebilirlik Müdürü Seda Çınlar, PepsiCo Türkiye Dış İlişkiler ve Sürdürülebilirlik Müdürü Hatice Örs Bingöl ve Uludağ İçecek Ar-Ge Uzmanı Dr. Hande Hayrabolulu oldu. 

 

Online toplantının açılışında söyleşilerin önemine vurgu yapan EGD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Celal Toprak, ilk sözü ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’e verdi. 

 

ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer: “Sürdürülebilir Bir Dünya İçin İnovasyonun Önemi Çok Büyük”

Konuşmasında dünya genelinde şirketlerin sürdürülebilirlik yöneticisi atamalarındaki artışa ve sürdürülebilirlik için inovasyonun önemine değinen Mete İmer, “Dünya genelinde şirketler, CSO (Chief Sustainability Officer) olarak tanımlanan Sürdürülebilirlik Üst Yöneticileri atamalarına yönelmiş durumda. 1640 şirketin katıldığı uluslararası bir araştırmaya göre, son bir yıl içerisinde gerçekleşen CSO atamalarının sayısı ise son beş yılın toplamından daha fazla. Kuzey Amerika kıtasındaki şirketlerin yüzde 48’i aktif sürdürülebilirlik yöneticisi istihdam etmiş durumda; Avrupa’da bu oran yüzde 35, Güney Amerika’da yüzde 30, Afrika’da yüzde 20, Asya, Pasifik ve Ortadoğu’da yüzde ise 14. Sektörlere baktığımızda ise en çok ‘tüketici ürünleri’, ‘kimya’, ‘petrol ve doğalgaz’ sektörlerindeki şirketlerde sürdürülebilirlik yöneticilerinin görevlendirilmiş olduğunu görüyoruz. İklim krizi ve döngüsel ekonomiye geçişle ilgili yasal düzenlemelerin, bu konuda artış gösteren toplumsal farkındalığın, tüketicilerin ve medyanın etkisi burada kendini gösteriyor. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre 2050 yılına kadar hedeflenen sera gazı salım azaltımlarının yüzde 75’ini gerçekleştirmek için gerekli teknolojiler bugün için ticari açıdan ulaşılabilir düzeyde değil. Bu örnek, bütünsel sürdürülebilirlik yaklaşımlarının ve bu alanda inovasyonların önemini gözler önüne seriyor. Yalnız üretim değil, tüm değer zincirini düşünmek gerekiyor. Sürdürülebilirliğin esasını oluşturan ESG dediğimiz Çevresel, Toplumsal ve Yönetişim standartlarına uymak için erken davranan şirketler, avantaj yakalayacaklar. ESG konusunun bütünsel yaklaşımla ele alınması, şirketlerde inovasyonları teşvik edecek ve inovasyon, sürdürülebilir bir dünya için çok önemli. Bugün, bütünsel ESG yaklaşımlarıyla örnek oluşturan ÇEVKO Vakfı üyesi üç şirketin sunumunu dinleyeceğiz” şeklinde konuştu.

 

Aralarında T.C. Ticaret Bakanlığı yetkilisi Didem Artunç Ünaltekin’in de yer aldığı katılımcılara teşekkür eden ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, çalışmaları paylaşmanın önemine vurgu yaparak şunları dile getirdi: “Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında Türkiye’de Ticaret Bakanlığı, devlet kurumları, özel sektör ve diğer paydaşlar arasında koordinasyon görevini üstlenmiş durumda. Kendilerine bu zorlu görevde başarılar diliyor, etkinliğimize katıldıkları için teşekkür ediyorum. Buradan bir duyuru yapacağım: 1 Kasım’da ‘Döngüsel Ekonomiye Geçişte Avrupa Birliği’nde Son Durum ve Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu’ başlığı altında bir uluslararası konferans düzenliyoruz. Ülkemizde ve dünyada çevreyi, değer zincirini de dikkate alacak şekilde önceliklendiren şirketler, tedarikçiden bayiye kadar tüm çalışmalarda, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konularında BM hedeflerine uyum sağlamak için çaba harcıyorlar. Bu konuda zor olan kısım ise tüketim sonrası ortaya çıkan atıkların toplanıp geri dönüştürülmesi ve döngüsel ekonomiye kazandırılmasıdır. İşte bu alanda ülkemizde ciddi bir deneyim ve bilgi birikimi var ama daha çok yol almamız gerekiyor. Konferansımızda özellikle bu konuları ele alacağız.”

 

Coca-Cola İçecek Grup Sürdürülebilirlik Müdürü Seda Çınlar: “Sürdürülebilirliği Hem Çevresel Hem Sosyal açıdan Ele Alıyoruz”  

Coca-Cola İçecek (CCI) Grup Sürdürülebilirlik Müdürü Seda Çınlar, 20 yıllık sürdürülebilirlik yolculuklarını şöyle özetledi: “Coca-Cola sisteminin önemli şişeleyicileri arasında yer alıyoruz. Türkiye, Pakistan, Ortadoğu ve Orta Asya’da; 11 ülkede, 30 fabrikada, 10 bin çalışanımızla faaliyet gösteriyoruz. Sürdürülebilirlik yolculuğumuz, 2002 yılında Coca-Cola İçecek Çevre Politikasıyla başladı ve 2009 yılında ilk Sürdürülebilirlik Raporumuzu yayımladık. 2019’da ‘İş Dünyası Plastik Girişimi’ne imzacı olduk. İlk Entegre Faaliyet Raporumuzu 2020 yılında çıkardık. 2013 yılından bu yana UN Global Compact 100 Endeksi’nde yer alan ilk ve tek Türk şirketiyiz. Sürdürülebilirliği hem çevresel hem sosyal açıdan ele alıyoruz ve değer zincirimiz boyunca iş stratejimize entegre ediyoruz. Bunun da en büyük göstergesi olarak, bu yıl başında sürdürülebilirlik odaklı faaliyet çerçevemizi fonlama stratejisiyle birleştirerek sürdürülebilirlik endeksli tahvil ihraç ettik. Bu tahvil ile finansal strateji ve sürdürülebilirlik odak alanlarının arasındaki güçlü bağı da ortaya koymuş olduk. Geçen yıl 2030 yılı taahhütlerimizi paylaştık. 2030 Sürdürülebilirlik Taahhütlerimiz; çevresel ve sosyal altı başlık altında, 9 taahhütten oluşuyor.”

 

Konuşmasının devamında CCI’ın ambalaj, su, iklim ve toplum taahhütlerini aktaran Çınlar, “Çevresel açıdan daha az kaynak ve daha az atık ile daha kaliteli üretim için çalışıyoruz. Hedefimiz; 2030 yılına kadar ambalajlarımızda en az yüzde 50 oranında geri dönüştürülmüş plastik kullanmak. Ambalajlarımız hali hazırda yüzde 100 geri dönüştürülebilir ve bunu devam ettireceğiz. Bunun yanında toplama konusunda da hedeflerimiz var. Ambalajları toplamak ve geri dönüştürmek, diğer ülkelerde ambalaj toplama programlarına öncülük etmek ve farkındalık yaratmayı hedefliyoruz. 2030’a kadar iş hacmimizi büyütürken değer zincirimiz boyunca mutlak karbon emisyonlarımızı 2015’e kıyasla yüzde 13, litre ürün başına emisyonlarımızı yüzde 50 azaltmayı taahhüt ettik. CCI bayilerinin ve öncelikli tedarikçilerinin CCI İnsan Hakları Politikası’na yüzde 100 uyumlu olmaları için gerekli mekanizmaları oluşturmayı da hedefliyoruz. CCI coğrafyası genelinde 2030’a kadar su verimliliğimizi 2020’ye kıyasla yüzde 20 artırmayı taahhüt ettik. Toplum projeleri aracılığıyla su nötrlüğünü ve su sıkıntısı olan bölgelerde su güvenliğini sağlamak, tesislerimizi yüzde 100 yenilenebilir elektrikle çalıştırmak ve karbon nötr üretime geçmek, hedeflerimiz arasında yer alıyor. Tarımdan satış noktalarına kadar tüm değer zincirimiz boyunca çalışmalarımız devam edecek. Ayrıca 2030 yılına kadar yeni işe alınan kişilerin yüzde 35'inin, yönetici pozisyonlarının yüzde 40’ının ve icra komitesi üyelerinin yüzde 50’sinin kadınlardan oluşmasını sağlamak; 2030 itibarıyla kadınların, gençlerin güçlendirilmesi ve çevrenin korunmasına odaklanan sürdürülebilir kalkınma programları ile toplam 3,5 milyon faydalanıcıya ulaşmak, diğer hedeflerimizden. Sosyal girişimcilerin de önünü açmaya devam edeceğiz.” dedi.

 

PepsiCo Türkiye Dış İlişkiler ve Sürdürülebilirlik Müdürü Hatice Örs Bingöl: “Üretim ve Dağıtımın Yanında Tarımsal Üretimden de Sorumluyuz” 

PepsiCo Türkiye Dış İlişkiler ve Sürdürülebilirlik Müdürü Hatice Örs Bingöl, PepsiCo Türkiye’nin sürdürülebilirlik çalışmaları hakkında şu bilgileri paylaştı: “PepsiCo, dünyanın 2. büyük yiyecek içecek şirketi. 2021 yılı faaliyet raporumuzda 80 milyar dolar net gelirimiz olduğunu beyan ettik. 23 adet milyar dolar değerindeki markamızla, 200’den fazla ülke ve bölgede, 290 binden fazla çalışanımızla global anlamda lider bir şirketiz. 60 yıldan bu yana da 12 markamızla Türkiye’de faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Türkiye’de üç yiyecek, üç de içecek fabrikamız bulunuyor. Üretim ve dağıtım sorumluluğumuz yanında tarımsal üretimden de sorumluyuz. Binden fazla çiftçiyle sözleşmeli tarım faaliyeti yürütüyoruz. Özellikle cipslik patates üretiminde 20’den fazla şehirde patates üretimi gerçekleştiriyoruz. Bu toplantıyı yapmamızdaki amaçlarımızdan biri de iklim değişikliğinin hayatlarımıza olan etkisini konuşmak, bunu önleme yönünde de neler yaptığımızı aktarmak. Gıdaya ve suya ulaşımdaki sorunlar, bizi ve diğer global şirketleri ciddi aksiyonlar almaya yönlendiriyor. Pozitif tarım, pozitif değer zinciri ve pozitif seçenekler başlıkları altında gezegenimizin sınırlarını dikkate alarak, dünyamız ve insanlar için olumlu değişimi teşvik ederek değer yaratma şeklimizi dönüştürüyoruz. Tüm sonuçlarımızı raporluyoruz. Pozitif tarım ile yenileyici tarımı hızlandırmayı, tarım topluluklarını güçlendirmeyi hedefliyoruz.”

 

“Pozitif değer zinciri hedefimiz; döngüsel, dahil edici bir ekonomi inşa etmek” diyen Hatice Örs Bingöl, sözlerine şöyle devam etti: “Net sıfır emisyon hedefimiz, sürdürülebilir ambalajlar ve su pozitif, anlamlı büyüme fırsatları, çeşitlilik, eşitlik ve dahil etme de bu başlık altında yer almakta… Pozitif değer zinciri uygulamalarımız ise tarlada başlıyor. Verimliliği takip ediyoruz, organomineral gübre olan ‘naturalis’ adını verdiğimiz gübreyi kullanıyoruz. Üretim noktalarımızda organik atıklar çöpe gitmiyor, çökelti haline getiriliyor ve bio-metanizasyon tesislerimizde elektrik elde ediyoruz. Tüm fabrikalarımız 2021 yılında yüzde 100 yenilenebilir elektrik kullanımına geçti. Enerji ve su tasarrufu olmazsa olmazlarımızdan. Son başlık olarak pozitif seçeneklerden söz etmek istiyorum. Topluma, kendileri ve gezegen için daha iyi seçimler yapmaları için ilham vermek amacımız. Genişletilmiş seçenekler, inovatif ambalaj çözümleri, gezegen ve insan pozitif markalar da bu başlık altında yer almakta… Türkiye’deki sürdürülebilirlik çalışmalarımızda da bu üç önemli başlık altında devam etmekte. Yüzde 100 yerli ve sürdürülebilir patates, damla sulama, Agro Akademi, yüzde 100 yenilebilir elektrik, sıfır atık belgesi ile üretim, içecek ambalajlarımızda kullandığımız plastiğin yüzde 33’ünü geri dönüştürülmüş PET kullanımı, Türkiye’de geçtiğimiz yıl Gazlı İçecek kategorisinde bir ilk olma özelliği taşıyan Pepsi markamıza ait 1lt’lik PET şişelerde 100 geri dönüştürülmüş PET kullanımı, Lay’s Yenileyici Tarım Projesi, TİDER ile gıda bağışı gibi hedefler ve projelerimiz ise ülkemizdeki sürdürülebilirlik çalışmalarımızdan birkaçı.Geçen yıl Yılın Sürdürebilirlik Şampiyonu (Green Champ Of The Year) ödülünü de aldık ki bu, birçok ödülümüzden biridir.”

 

Uludağ İçecek Ar-Ge Uzmanı Dr. Hande Hayrabolulu: “Sürdürülebilirlik Çalışmalarımızdaki Vizyonumuz, 110 Yıllık Geçmişimizle Gelecek Arasında Dengeli Bir Bağ Kurmak”

Uludağ İçecek Ar-Ge Uzmanı Dr. Hande Hayrabolulu ise şirketin iklim değişikliği ile mücadele ve sürdürülebilirlik çalışmaları hakkında şu bilgileri aktardı: “Tarihi, doğal maden suyu ile 1912’ye uzanan ve meşrubat üretimiyle temelleri 1930 yılında atılan şirketimiz, 100 yılı aşkın köklü bir geçmişe sahip. Başta Uludağ Gazozu ve Uludağ Limonata olmak üzere tüm içecek çeşitlerimizi, Bursa’nın Yenice Sanayi Bölgesi’nde, 98 bin metrekarelik bir alan üzerinde kurulu olan meşrubat fabrikamızda üretiyoruz. 1912 yılından beri Uludağ Çaybaşı Köyü’nde şişelenen Uludağ Doğal Maden Suyu ve doğal maden suyundan üretilen Uludağ Frutti çeşitlerimizi ise toplan 50 bin metrekarelik alana yayılmış olan tesisimizde üretiyoruz. Toplam 9 dolum hattımızla, saatte 210 bin cam şişe, 153 bin PET şişe ve 36 bin metal kutu içecek üretim kapasitesine sahibiz. Mevcut durumda 7 kategori, 12 alt marka ve 49 farklı ürün çeşidimizle hem yurt içi hem de yurt dışı pazarda faaliyet gösteriyoruz. Vizyoner bakış açımızla sektörümüzde pek çok ilklere imza atmış bir markayız. 2017’de, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından verilen Uludağ İçecek Ar-Ge Merkezi unvanını almaya hak kazandık; Türkiye’nin içecek sektöründeki ilk devlet destekli Ar-Ge Merkezi’ni kurduk. Sürdürülebilirlik Çalışmalarımızdaki temel vizyonumuz ise Uludağ’ın 110 yıllık geçmişi ve geleceği arasında dengeli bir bağ kurmak, 2030 ve 2050’ye de hazır olmak.”

 

Sözlerine “Sorumlu üretim ve tüketim çalışmalarımızı, sağlıklı ve sorumlu üretim/ tüketim, gıda güvenliği, çalışan memnuniyeti ile toplamsal cinsiyet eşitliğini içeriyor” şeklinde devam eden Dr. Hande Hayrabolulu, “Koruyucusuz içecek üretimi, bizim için çok önemli. 2017 yılından itibaren dünyada ilk kez gazlı içecek üretiminde aseptik dolum teknolojisini kullanmaya başladık ve tüm ürün gruplarımızı raf ömründen taviz vermeden koruyucusuz olarak üretmeyi başardık. Türkiye’de doğal kaynak suyu, doğal maden suyu ve içecek sektöründe TSE COVİD-19 Güvenli Üretim Belgesi’ni almaya hak kazanan ilk firmayız. Hem üretim öncesi hem de ürünün tüketiciye ulaşıncaya kadarki tüm süreçlerin kontrolünü sağladığımız Uçtan Uca İzlenebilirlik Sistemini uygulamaktayız. Toplumsal cinsiyet eşitliği ise vizyonumuzun ayrılmaz bir parçası. İklim değişikliği ile mücadele kapsamında gerçekleştirdiğimiz çalışmalarımız ise şu başlıklar altında toplanıyor: Atık yönetimi ve atıklarımızın azaltılması, doğal kaynak tüketimimizin azaltılması, karbon emisyonlarımızın azaltılması ve enerji verimliliği. Her üretim tesisimizde Sıfır Atık Sertifikası’na sahibiz. Çevre dostu, alternatif ambalajlara geçiş konusunda da Ar-Ge çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Su ayak izimizin azaltılması ve su geri kazanımı çalışmalarımız da devam etmekte. Yılda ortalama 96 bin metreküp atık suyun arıtımını başardık. Hammadde işlemeden, ambalaja; lojistikten üretim faaliyetlerine ve depolamaya, karbon ayak izimizi azaltma çalışmalarımız devam ediyor. Enerji verimliliği çalışmalarımız sonucunda yıllık 4 milyon kWh tasarruf sağladık. Yenilenebilir güneş enerjisi geçişimizle birlikte Bir yılda tükettiğimiz elektrik enerjisinin yüzde 30’unu güneş enerjisi ile elde ediyoruz. Bu sayede Yıllık 5 milyon kWh daha tasarruf sağlıyoruz. GES kurulumumuz, 30 bin metrekarelik alana yayılmakta. Karbon salımını; 2030 yılına kadar yüzde 50 azaltmayı, 2050 yılına kadar da net sıfıra ulaşmayı hedefliyoruz. Şirketimiz aynı zamanda ÇEVKO Vakfı kurucuları arasında. Sürdürülebilirlik odaklı bu çalışmalarımızla da birçok ödül kazandık” dedi.

 

178 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen online söyleşinin kaydı, ÇEVKO Vakfı’nın YouTube kanalından da izlenebilir: 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Başiskele Atatürk, Pınar ve Ali İslam caddelerinde üstyapı yenileniyor

Büyükşehir, Başiskele Atatürk, Pınar ve Ali İslam caddelerinde üstyapı çalışmaları yapıyor

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Başiskele’nin Atatürk, Pınar ve Ali İslam caddelerinde üstyapı çalışmaları yapılıyor. Pınar ve Atatürk caddelerinde elektrik altyapısı yer altına alınarak dekoratif aydınlatma direkleriyle aydınlatılacak. Pınar Caddesinde dekoratif aydınlatma direklerinin montajına başlandı. Atatürk Caddesinde baskı beton kaldırım yapım çalışmaları tamamlanma aşamasına geldi. Sebze hali bölgesinde bulunan Ali İslam Caddesinde ise yağmursuyu yapımı sürüyor.

 

AYDINLATMA, KALDIRIM VE ASFALTLAMA

Büyükşehir Belediyesi, Başiskele ilçesinde yer altına alınan elektrik altyapısı, asfaltlaması yapılmış, yağmursuyu hattı yapılmış, kaldırımları yenilenmiş prestij caddelerine bir yenisini daha ekliyor. 750 metre uzunluktaki Pınar, 600 metre uzunluktaki Atatürk caddeleri asfaltlanacak, kaldırımları yenilenecek ve dekoratif aydınlatma direkleri ile ışıl ışıl olacak.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

CHP’li Sertel gitti, yerinde inceledi

Ödemiş Cezaevi’nin lağım suları tarım arazilerine boşaltılıyor

Türkiye’nin en verimli ovalarından biri olan Ödemiş Kaymakçı’da bulunan Ödemiş T Tipi Kapalı Cezaevi’nin kanalizasyon atıkları, yedi yıldır tarım arazilerine boşaltılıyor. Bin 200’ü mahkum olmak üzere toplam bin 500 kişinin bulunduğu cezaevinin lağım suları ve diğer atıkları arıtma tesisi yapılmadığı için tarım arazilerini zehirlemeye devam ediyor. Yapıldığı günden bu yana bölge halkından çok sayıda şikayet olmasına rağmen Adalet Bakanlığı bölge halkının haklı taleplerine kulak tıkayarak kanalizasyon atıklarını tarım arazilerine bırakmaya devam ediyor.

 

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili bölge halkından gelen yoğun şikayetler üzerine beraberinde CHP Ödemiş İlçe Başkanı Hamdi Halis’le birlikte bölgeye giderek incelemelerde bulundu.

 

Bölgenin yoğun bir pis koku ve tarım arazilerinin ciddi bir tehdit altında olduğunu dile getiren CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a çağrıda bulunarak, “Bu çevre katliamına bir an önce dur deyin” dedi. Sertel, şöyle devam etti:

 

“SÖZ VERİLDİ 7 YILDIR YAPILMADI”

“Ödemiş T Tipi Kapalı Cezaevi. Bu cezaevi yaklaşık 7 yıl önce kuruldu ve bu cezaevinin kanalizasyonu kurulduğu günden bu yana tarım arazilerine akıtılıyor. Aslında cezaevi yapıldığında mahkumların atık suyunu ve kanalizasyonu arıtacak bir tesis kurulacağı vurgulanmıştı. Ancak bugüne kadar yapılmadı ne  yazıkki. Bu konuda Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ’a sesleniyorum. Cezaevine arıtma tesisi yapmadığını takdirde bunun bedelini Ödemiş Kaymakçı’da üretim yapan çiftçiler ödüyor. Koku bir yana ama tarlaları kirleten orada yetişen ürünleri adeta zehirleyen pis kanalizasyon suyunu bütün Kaymakçı halkı çekiyor. Ve bu durum gerçekten bir eziyet halini almış durumda. Benim önemle ricam şudur: Buraya bir an önce arıtma tesisini yapın. Doğayı kirletmeyin. Kaymakçı halkını bu kokudan kurtarın. İçme suyuna karıştığı söylenen ve gerçekten çok pis olan bu suyu arıtın. Yaklaşık 7 yıldır buraya bir arıtma tesisi yapılmaması bölge halkının cezalandırılması anlamına geliyor.”

 

CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, konuyu Meclis gündemine de taşıyacağını vurgulayarak konunun takipçisi olacağını sözlerine ekledi.

 

SAYILI OVALARDAN BİRİ

Ödemiş’in dünyanın sayılı ovalarından birine sahip olduğunu vurgulayan CHP Ödemiş İlçe Başkanı Hamdi Halis de şunları söyledi:

 

“İlçemizde 7 yıldan beri yaşanan bir çevre sorunu var. Bugün Kaymakçı’ya gelerek bizim bu sorunumuza sahip çıkan İzmir Milletvekilimiz Sayın Atila Sertel’e teşekkür ediyorum. Yetkililerden bu bölgenin kirlenmesine sebep olan bu çevre kirliliğine bir çare bulunmasını istiyoruz. Bu bölge dünyanın sayılı ovalarından birisidir. Bu ova çok zengin ve verimlidir. Bu ovanın içerisinde böyle bir kanalizasyonun akması kesinlikle kabul edilebilir değil. 7 yıldır bu sorunun çözümü bekleniyor. Ama bu iş bugüne kadar sürekli ertelendi. Yaşadığımız bu çevre sorununa bir an önce çare bulunmasını istiyoruz.”

 

Bölgede yaşayan vatandaşlardan Muammer Palaz da Cezaevinin kanalizasyonun karışması nedeniyle Esenlik Köyü deresinin pislikten geçilmediğini, kokunun tüm çevreyi sardığını belirterek, çözüm bulunmasını istedi.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı