Aylık arşivler: Eylül 2022

Gölge”leri Aralayıp Yeniden Bakıyoruz

GÖLGE/SHADE video art projesi Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nde

 

Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM) tarafından düzenlenen “Gölge/Shade” video art projesi, Beyoğlu Kültür Yolu Festivali kapsamında Grand Pera Cercle D’Orient’te sanatseverler ile buluşuyor.

 

Sanatçı Hilal Büşra Cebeci, “Gölge” projesiyle eşitlik, adalet ve sorumluluk kavramlarını toplumsal normlar üzerinden değil, doğrudan insan yüzleri üzerinden sorguluyor. KADEM Sanat çatısı altında sanatseverlerle buluşan video artla ilgili olarak Cebeci, “Gölge/Shade; izleyicinin gözlerini dışa kapayıp içlerindeki “ben”e dönüş çağrısı yapıyor. Aynı zamanda izleyicileri, hasar almış olan hak ve adalet kavramlarını kalıplaşmış tüm patolojilerden arındırıp temiz bir zihin ile yeniden okumaya çağırıyor” dedi. 

 

Eserde, fotoğraf sanatçısının kadrajından çıkmış insan portreleri dijital ortama aktarılarak bölünüyor ve aynı yüzün tamamlayan yarısı olmadığı takdirde farklı bir yüz olarak algılanabileceği vurgulanıyor. Birbirinden bağımsız görünseler bile iç içe geçmiş olan duyguların sağlıklı ve samimi çıktısını alabilmek için üretilen özgün bir ses fotoğraflama sürecine eşlik ediyor. Alın ve dudak hizalarından bölünen yüzler, beraberken bir bütünlük oluştururken, iki cepheye bölündüğünde farklı duygu ve duruşları yansıttığına işaret ediliyor. Yarım yüzlerle izleyicinin bütünlük hissinin parçalanmasını hedefleyen fotoğraflar, klasik algısal sergilerin ötesinde zihinsel bir pratiğe dönüşüyor. 

 

Sanatçı HBC’nin E2E/P2F/F2U/ kodlamasıyla da ifade ettiği, eye to eye, fair to pair, familiar to unfamiliar halinin, beraberken bir bütünlük oluşturan insan portrelerinin, iki cepheye bölündüğünde farklı duygu durumlarıyla bağımsız bir anlam kazandığına işaret ediyor. Gölge/Shade, izleyicilerine kendi zihin kapılarını açıp benlikleriyle yeniden iletişim kurarak özgün hikâyelerini çoğaltmaya davet ediyor.  

 

İzleyicilere eşitlik ve aynılık gibi kavramları sorgularken farklı bir deneyim yaşatacak olan eser, 1-23 Ekim tarihleri arasında Grand Pera Cercle D’Orient’te görülebilecek.

 

HİLAL BÜŞRA CEBECİ: 

1983 doğumlu sanatçı, lisans eğitimini siyaset bilimi alanında tamamladı. Amerika’nın en önemli iki tasarım okulundan birisi olan Nyfit’de eğitim aldı. Başta Kültür Bakanlığı olmak üzere pek çok sergi ve müzayede için eserler üretti ve sanat danışmanlığı yaptı.  Cebeci, 13 seneyi aşkın süredir multidisipliner bir yelpazede, kreatif alanda tasarım ve sanat aracılığı ile üretmeye devam ediyor.

 

KADEM SANAT: Kadın ve Demokrasi Vakfı KADEM, kurulduğu 2013 yılından bu yana “varoluşta eşitlik, sorumlulukta adalet” ilkesiyle hareket eden ve kadının onuru ile yaşayabileceği güvenli bir toplum ve adil bir gelecek inşa etmek için çalışan bir sivil toplum kuruluşu. Toplumsal hayatın her alanında kadının temsilini güçlendirmeyi amaçlayan vakıf, ulusal ve uluslararası pek çok projeye imza attı. KADEM alt markası olan KADEM Sanat çatısı altında ise kadına dair söylemini, sanatın evrensel diliyle de desteklemek üzere harekete geçti. Bu manada, sanatla temas eden farklı alanlarda çalışmalarını sürdürüyor. Fotoğraf, resim, kısa film, öykü ve senaryo yarışmaları bunların başlıcaları. KADEM Sanat imzasıyla gerçekleştirilen tematik sergi "Böyle Daha Güzelsin" ise halen dijital ortamda gezilebiliyor.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Dualarda buluşalım programı dualarla sona erdi

Kandıra Namazgah mesire alanında Romanlar Konfederasyonu tarafından düzenlenen ‘’ Dualarda Buluşalım ‘’ programı dualarla sona erdi.

 

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kandıra Belediyesi, Romanlar Konfederasyonu Gençlik Kolları Başkanlığı ve Kandıra Romanlar Derneği İşbirliği ile Kocaeli Müftülüğü ve Kandıra İlçe Müftülüğü Koordinesinde dzüenlenen #DualardaBuluşalım programı Kandıra Kaymakamı Ömer Lütfi Yaran , Kocaeli İl Müftüsü Sinan Cihan, Kandıra Müftüsü Rahmi Sancar, Türkiye Romanlar Konfederasyonu Genel Başkanı Ahmet Çokyaşar, Türkiye Romanlar Konfederasyonu Gençlik Kolları Başkanı Volkan Ersoy, Kandıra Romanlar Derneği Başkanı İhsan Okatan ve Roman vatandaşların yoğun katılımı ile gerçekleştirildi.

 

BAŞKAN TURAN: ÇOCUKLARINIZI OKULA GÖNDERİN

Konuşmacılar tarafından birlik beraberlik vurgusunun yapıldığı programda, kısa bir konuşma yapan Kandıra Belediye Başkanı Adnan Turan, kardeşlik vurgusu yaptığı konuşmasında Romanlar’dan çocuklarını okula göndermelerini istedi. Kandıra Belediyesi ve Kandıra Kaymakamlığı olarak çocukların okula gitmesi için elden gelen her türlü desteğin verildiğini ifade eden Başkan Turan, ‘’ Buna rağmen çocuklarımızı okula gönderme oranımız yüzde beşlerde gözüküyor ve bu da bizleri üzüyor ‘’ dedi.

 

KASIMPAŞALI RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN YANINDA DURMAYA DEVAM EDECEĞİZ

Türkiye Romanlar Konfederasyonu Gençlik Kolları Başkanı Volkan Ersoy  yaptığı konuşmada “ Bende sizlerin arasından Akçakayran’dan çıkmış yüksek lisans yapmış bir kardeşinizim. Bizleri farklı grup ve entrikaların içine çekmek isteyenler çok oldu. Fakat bizler çocuklarımızı milli bir şuurla yetiştirmek için böyle programlar yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.  Bizim tarihimiz bu topraklarda dün başlamadı. Bizler 1071 yılında Malazgirt’te Sultan Alparslan’ın yanında, 1453’te İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet’in yanında, Kurtuluş Savaşı sırasında Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında ve 2001 itibarıyla bu devlet için Kasımpaşalı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında durmaya devam edeceğiz. ” dedi.

 

ROMANLAR ASLA BU OYUNLARA GELMEYECEK

Türkiye Romanlar Konfederasyonu Başkanı Ahmet Çokyaşar ise yaptığı konuşmada “ Cumhurreisimiz Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın Roman açılımının ardından Türkiye genelinde yapmış oldukları tüm çalışmalarda gerçekten çok büyük destekler aldık. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanımız Dç. Dok.Tahir Büyükakın başkanım başta olmak üzere, Kandıra Belediye Başkanımız Adnan Turan ve  bir çok kurumdan ciddi yardılar aldık. Romanları bir takım oyunların içine çekmek isteyenler var. Avrupa Komisyonu grupları gelip Türkiye’de bir takım gruplarla konuşmalar yaparak diyorlar ki Roman gruplarıyla görüştük. Bizim onlarla işimiz olmaz. Romanlar asla bu oyunlara gelmeyecek” dedi.

 

DUA İL MÜFTÜSÜ CİHAN’DAN

Kur’an-ı Kerim tilaveti, ilahi dinletileri ve semazen gösterisinin yapıldığı mevlid programında Tasavvuf Müziği Sanatçısı Murat Taylan ve Genç İlahi Grubu sahne aldı. Program Kocaeli İl Müftüsü Sinan Cihan’ın yaptığı duanın ardından sona erdi.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Gripin Konseri Cumartesi Akşamı Saat 21.00’da

Nevşehir Belediyesi tarafından 1 Ekim Cumartesi akşamı düzenlenecek olan halk konserinde sevilen müzik grubu ‘Gripin’ sahne alacak.

 

Nevşehir Belediyesi’nin, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi’ni tercih ederek eğitim hayatlarını bundan böyle Nevşehir’de sürdürecek olan gençler için düzenleyeceği konserde ünlü müzik grubu ‘Gripin’ sahne alacak. Konsere tüm vatandaşlar ücretsiz olarak katılabilecek.

 

Nevşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından 1 Ekim Cumartesi akşamı yine muhteşem bir konser düzenleyecek. Türkiye’nin son dönemde en çok dinlenen müzik gruplarından biri olan Gripin’in sahne alacağı konser saat TÜİK Meydanı’nda gerçekleştirilecek.

 

Saat 21.00’da başlayacak olan konser öncesinde Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi bankamatikler önünden saat 19.30’dan itibaren vatandaşlar ve öğrenciler için ücretsiz servis kaldırılacak.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Usta Oyuncular Yeni Gain Dizisi Cezailer İçin Gerçekleştirilen Özel Davette Buluştu

Dijital içerik platformu GAİN ezber bozacak yeni dizisi “Cezailer” için, usta isimlerden oluşan oyuncu kadrosuyla ünlü isimleri buluşturan bir özel davet düzenledi. Etkinlikte Yiğit Özşener, Rıza Kocaoğlu, Esra Bezen Bilgin, Hayal Köseoğlu, Ushan Çakır, Şerif Erol, Onur Ünsal, Hakan Karsak ve Görkem Kasal, dizinin ilk iki bölümünü davetlilerle bir arada izledi. Yönetmen Murat Can Oğuz ile dizinin senaryosunu Oğuz’la birlikte kaleme alan Ayberk Çınar da lansmana katılanlar arasındaydı.

 

GAİN, yeni dizisi “Cezailer” için Kuzguncuk’taki ofisinde düzenlediği davette sektörün önde gelen isimlerini bir araya getirdi. GAİN’in kurucusu Gözde Akpınar’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen davette Yiğit Özşener, Rıza Kocaoğlu, Esra Bezen Bilgin, Hayal Köseoğlu, Ushan Çakır, Şerif Erol, Onur Ünsal, Hakan Karsak ve Görkem Kasal gibi oyuncuların yanı sıra dizinin yönetmenliğini yapan ve aynı zamanda Ayberk Çınar’la birlikte senaryosunu yazan Murat Can Oğuz da lansmanda yerini alanlar arasındaydı.

 

Most Production’ın kurucuları Mustafa ve Gül Oğuz ile senarist Ece Yörenç’in de katıldığı lansmanda dizinin oyuncu kadrosunda yer alan ve uzun zamandır yurt dışında olan Esra Bezen Bilgin’in sürpriz yaparak gelmesi geceye renk kattı. 

 

Dizi, izleyenlerden tam not aldı

Bir psikiyatri kliniğinde cezai ehliyeti olmayanların yer aldığı koğuşta geçen ve izleyiciyi “normal” kavramının sınırlarını sorgulamaya davet eden dizi, ilk iki bölümünü izleyen davetlilerden tam not aldı. “Cezailer”, özgün öyküsü ve başarılı oyunculuklarının yanı sıra, yenilikçi reji diliyle de dikkat çekti.

 

Trajikomik olaylar, akıl kurcalayan sorular ve “normallik” üzerine

Psikiyatr Mert Güngel, bilim tarihinin en sarsıcı deneylerinden biri olan Rosenhan Deneyi’ni tekrarlamak üzere kendi isteğiyle bir psikiyatri kliniğine yatar. Ancak çevresindekilerin sadece hasta değil, aynı zamanda cezai ehliyeti olmayan birer suçlu olduğunu anladığı an buradaki varlığının gerçek sebebini de sorgulamaya başlar. Gerçekten deneyin uygulayıcısı mıdır yoksa diğerleri gibi akıl hastası bir suçlu mu? Çıktığı bu yolda “normal”in sınırlarını sorgulayıp kendi içinde sürekli mücadele verirken, olaylar trajikomik bir şekilde hiç beklenmedik noktalara varır. 

 

Dizinin oyuncu kadrosunda; Yiğit Özşener, Rıza Kocaoğlu, Esra Bezen Bilgin, Hayal Köseoğlu, Ushan Çakır, Şerif Erol, Onur Ünsal, Hakan Karsak, Cem Zeynel Kılıç ve Görkem Kasal yer alıyor. 

 

Senaryosunu Ayberk Çınar ve Murat Can Oğuz’un yazdığı, yönetmenliğini Murat Can Oğuz’un üstlendiği Most Yapım imzalı “Cezailer” şimdi GAİN’de yayında.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

LC Waikiki’den işitme engelli bireylere özel hizmet

 “İyi giyinmek herkesin hakkı” misyonuyla faaliyetlerini sürdüren Türkiye’nin global giyim markası LC Waikiki, “Engelsiz İletişim” yaklaşımı kapsamında işitme engelli bireylere “Görüntülü Görüşme ile İşaret Dili Hizmeti” sunuyor. Lcwaikiki.com’da yer alan bu hizmet ile, işitme engelli bireyler, online alışveriş esnasında karşılaştıkları problemleri daha rahat ve hızlı bir şekilde giderebiliyor.

 

LC Waikiki’nin dijital dönüşüm vizyonu ve sosyal sorumluluk anlayışı çerçevesinde sunduğu “İşaret Dili Hizmeti” sayesinde, işitme engelli bireyler online alışverişleri esnasında karşılaştıkları problemleri yazıya ihtiyaç kalmaksızın görüntü görüşme ile giderebiliyor, sipariş durumu, ödeme ve iade gibi konularda bu hizmetten yararlanabiliyor. 

 

LC Waikiki, ‘İşaret Dili Hizmeti’ni e-ticaret sitesi ve mobil uygulaması üzerinden müşterilere sunuyor. Lcwaikiki.com’da, Ana Sayfa üzerinden, mobil uygulamada ise Profil sekmesinde yer alan İşaret Dili Hizmeti’ne tıklayan kullanıcılar çalışma saatleri içerisinde bu hizmetten yararlanabiliyor. Müşteriler, işaret dili bilen müşteri temsilcilerinden çevrimiçi hizmet alarak, tüm sorularını hızlı ve kolay şekilde iletebiliyor, anında cevap alabiliyor. 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bybit’in CEO’su, Wall Street’e kriptoyu benimseme çağrısında bulundu

Web trafiğine göre dünyanın en büyük 3 kripto borsası arasında yer alan Bybit'in kurucu ortağı ve CEO'su Ben Zhou, geleneksel piyasalara kripto kaynaklı değişimi benimseme çağrısında bulundu.

 

Bu hafta Pantera Blockchain Summit Asia'da konuşan Zhou, geleneksel finans kurumları ile kripto arasındaki yakınlaşmaya değindi. “Altyapı zaten mevcut. Büyük kurumlar da hâlihazırda kripto liderlerini araştırıyor ve çeşitli düzeylerde onlarla etkileşim kuruyor," yorumunda bulundu. 

 

Bununla birlikte Zhou, "Wall Street, piyasadaki yenilikleri gerçekten benimseyip bu değişime müdahil olmak için çok daha fazla çaba gösterebilir" diyerek geleneksel finans hizmeti şirketlerinin, Nokia ile aynı akıbeti paylaşma riskiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekti.

 

Ayrıca “Kriptoyu benimsemesi hâlinde çok daha fazla şey kazanacak olan Wall Street, aksi değil," diye ekledi.

 

Zhou, Wall Street'in modası geçmekte olan iş modeli içinde inovasyonu asimile etme yönündeki geleneksel yaklaşımıyla inovasyonun, iç süreçler ve kısıtlamalar altında bastırılıp engellendiğini kastediyordu.  

 

Kripto CEO'su, “Bugün dünyada hızla gelişen yeni bir finansal hizmet modeli var” dedi. “Enerji, inovasyon ve ivme… Bunların hepsi kripto alanında mevcut.” 

 

Zhou, ne kastettiğini ve 'Street’in, üstün performans gösterenleri kaybetmemek adına neden bu kripto yarışına girmesi gerektiğini, yetenek göçü örneğini vererek açıkladı. “Yetenekler, kripto alanında mevcut olan yeniliğe duyulan açlık, sınırsız inovasyon kabiliyeti ve hızlı tempolu ortam nedeniyle kriptoya doğru çekiliyor," dedi.

 

Moderatör Franklin Bi da Wall Street'te çalıştığı dönemde yeni bir ürünü pazara sunmanın 2 ila 3 yıl sürdüğünü, Bybit için ise bu sürenin 2 ila 3 haftayı bulmadığını söyleyerek bunu doğruladı.

 

Zhou, Bybit'i 2018 yılında sadece bir avuç işlem çiftine sahip bir kripto vadeli işlemler borsası olarak kurdu. O zamandan bu yana kullanıcı tabanı 10 milyona ulaşırken Bybit, kullanıcıların kripto ile ilgili her şeyi bulabildiği bir platform hâline geldi. Zhou, bunu kısmen kriptoya hâkim olan "elbette mümkün" tavrı sayesinde başardığını söyledi.

 

 

Bybit Hakkında

Dünya çapında bir kripto para platformu olan Bybit; Mart 2018’de kripto yatırımcılarının, ultra hızlı eşleştirme motoru, mükemmel müşteri hizmeti ve çok dilli topluluk desteğinden faydalanabileceği profesyonel bir platform olarak kuruldu. Bybit; Formula 1 yarış takımı, Oracle Red Bull Racing, e-spor takımları NAVI, Astralis, Alliance, Virtus.pro, Made in Brazil (MIBR) ve Oracle Red Bull Racing Esports ve ortak futbol takımları Borussia Dortmund ve Avispa Fukuoka ile iş ortağı olduğunu bildirmekten gurur duyar.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Lojistik sektörünün geleceği konuşuldu

İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde İZFAŞ tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen Logistech–Lojistik, Depolama ve Teknolojileri Fuarı; sektördeki tüm paydaşları fuarizmir’de bir araya getirirken paneller ve seminerlerle de sektörün durumu ve geleceği tartışılıyor. Fuarın ilk gününde düzenlenen “Başkanlar Paneli” oturumunda, lojistik ve geleceği masaya yatırıldı.

 

Bu yıl ilk kez fuarizmir’de düzenlenen Logistech–Lojistik, Depolama ve Teknolojileri Fuarı kapsamında moderatörlüğünü İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk’ün yaptığı Başkanlar Paneli gerçekleştirildi. Panelde, Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ayşem Ulusoy, Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM) Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Erdemir, İzmir Deniz Nakliyecileri Derneği (DND) Yönetim Kurulu Başkanı Şükriye Vardar, Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fatih Şener ve Denizcilik Fakültesi Mezunları Derneği (DEFMED) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent İbik konuşmacı olarak yer aldı. Kurum temsilcileri, pandemi süreci ve Rusya – Ukrayna savaşının etkileri ve sektörün geleceği konusunda görüşlerini paylaştı.

 

“Zaman Türkiye’nin vakti”

UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Ayşem Ulusoy, pandemi döneminde Türkiye’nin coğrafik pozisyonu nedeniyle avantajlı konuma geldiğini belirterek, “Kapatılan yollar, değişen güzergahlar bizi cazibe merkezi haline getirdi. Pandemiyle birlikte artan payımızın kalıcı olması için sektör, dernekler, üniversiteler, tedarikçiler, lojistikle ilgili hizmet üreten her paydaşın birlikte çalışmasın gerektiğini öğrendik. Çin’in geç üretimi, bizim üreticilerimizin daha esnek olması, ülkemizin lojistik ve ticaretin en önemli faktörlerinden olan zaman ve maliyet açısından avantajlı konumunu sürdürmemiz gerekiyor. Şu anda kazandıklarımızı sürdürüp daha da artıya geçebiliriz. Hep beraber hareket etmeliyiz. Sektörün tüm paydaşları birlikte kararlar alıp ortak söylemlerle yol alıyoruz. Pandeminin bize öğrettiği bir diğer şey de intermodel bir taşımacılığın önemi, hava ve deniz yolu taşımacılığında sıkıntı olunca, demiryolu taşımacılığının ön plana çıkması gerektiği oldu. Doğunun batıya, organize sanayi bölgelerinin limanlara demiryolları ile bağlanması, ulaşım çeşitlerinin entegrasyonunun sağlanması gerekiyor.  Arkamıza aldığımız rüzgârı devam ettirerek daha başarılı işler yapacağız. Zaman bizim, Türkiye’nin vakti” dedi.

 

Türkiye tedarikte öne çıkıyor

DND Yönetim Kurulu Başkanı Şükriye Vardar, pandemi süresince lojistik ne kadar parladıysa denizciliğin de o kadar parladığını ve tedarik süreci için ne kadar önemli olduğunun bir kez daha anlaşıldığını belirterek, “Yüksek enflasyonun yarattığı resesyon ihtimali, tüketim ürünlerine talebin yavaşlaması, malları erken teslim alma talepleriyle birlikte yükselen navlunlar, düşmeye başladı. Eylül ayında baktığımızda, küresel olarak taşınan malların yüzde 11’i dünya limanlarında beklemede. Grevlerin de de etkisi var, bu beklemeyi artırıyor. Navlun oranlarının düşmesine rağmen maliyetler hala çok yüksek. Denizcilikte aslında durum bu. Türkiye açısından baktığımızda ise küresel piyasalardaki resesyon beklentilerine rağmen bu süreçte Türkiye’nin pozitif ayrışacağını düşünüyorum. Türkiye’nin tedarikte öne çıktığını çok rahat söyleyebilirim. Küresel piyasalarda beklenen resesyondan, Türkiye’nin diğer ülkeler kadar etkilenmeyeceği görüşündeyim” diye konuştu.

 

Sektördeki büyüme sürüyor

TÜRKLİM Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Erdemir, tarihten günümüze Anadolu’da her dönemde limanların olduğunu belirterek, “Pandemi bize limanların önemini biraz daha gösterdi. Dünyada da taşımaların yüzde 90’ı deniz yoluyla. Türkiye’de de bu oran ithalatta yüzde 95 seviyelerindeydi, ihracatta biraz daha düşüktü. Değer olarak da yüzde 60 – 65, tonaj olarak ise yüzde 80’lere 90’lara ulaştı. Hem deniz yolarının hem kara yollarının, hem demir yollarının başlangıç noktası olan limanların çevresel faktörler ve diğer faktörlerle daha da büyüdüğünü göreceğiz. Türkiye bir yandan gelişti bir yandan limanlarına özel sektör eliyle yatırım yaptı. 1986 – 1987’de yılda 80 milyon ton yük yapardı. 1990 ile 2001 yılları arasında yüzde 253 bir büyüme gerçekleşti. 2000 ile 2021 arasında yüzde 183, son 10 yılda da yüzde 152 yük açısından büyüdü. Konteynerde de bu durum böyle son 10 yılda yüzde 155 büyüme var” dedi.

 

2050 vizyonu ile hareket etmek gerekiyor

Erdemir, “Bizim için asıl mesele 2050’lerin vizyonunu hazırlamak. Lojistik bir bütün, sanayiye, ihracata hizmet ediyor. Kurumlar olarak görevimiz 2050’ye sektörü hazırlamak. Her şeyin değişeceğini biliyoruz, bu politikaların üretimi, planlaması ve yeni bir yönetim modelinin seçilmesinde bizim gibi kurumların büyük rolü olacak. Dünyadaki gelişmiş örneklere baktığımızda; bütün demir yolu, deniz yolu altyapılarına büyük kamusal destekler, büyük planlamalar gerekiyor. TÜRKLİM’in en önemli işlevlerinden biri, tecrübesiyle geleceğin vizyonunu hazırlamak. 2050 için raporumuzu da hazırladık. 525 milyon ton olan liman kapasitesinin 1,3 milyar tona çıkarak 2,5 kat artması lazım. Bu da lojistik köyler ile organize sanayi bölgeleri ile limanlar arası bağlantılar vs. tamamı planlanarak yapılmalı. Konteyner olarak bakıldığında da 3,5 – 4 kat artış bekleniyor. Limanlarımızın hazır olması gerekiyor. Bunlarla ilgili çalışmalar var” diye konuştu.

 

58 ülkeye karayolu taşımacılığı

UND Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fatih Şener, “Uluslararası nakliye sektörü, Türkiye açısından stratejik bir sektör. 58 ülkeye karayolu taşımacılığı yapıyoruz, bu ülkelerden 40’tan fazlasıyla deniz sınırımız yok. Pandemi nedeniyle karayolunun dünyada önlenemez bir yükselişi var. Çünkü üretim, stoksuz çalışma, e-ticaret, hızlı ticaret deyince uluslararası nakliye sektöründe Avrupa’nın en büyüğü deniliyor Türkiye. Avrupa genelinde karayolu taşımacılığı oranı yüksek. Pandemi döneminde sınırlar kapatılınca yok yaşadık. Biz UND olarak temassız taşıma başlattık, sınırda şoför ve araç değişimi vs. yaparak ihracatın önünü açmaya çalıştık. Şokun atlatılmasından sonra batı ülkeleri tedarik noktasında Çin dışında alternatiflere yöneldi. Konteyner, elleçleme krizi vb. diğer gelişmeler, navlunların yükselmesi, Çin ürünlerinin fiyatını artırdı, Türk ürünlerinin piyasadaki oranı arttı. Çin ile rekabet imkanı artınca karayolu taşımacılığı ve lojistikçiler, pandemide altın çağını yaşadı ve yaşıyor da. E-ticaretle tek tek paket taşıma oranı artıp kişiye özel ticaret olunca taşınan paket sayısı da arttı. Otobanlar stok alanına dönüştü, ciddi bir araç yoğunluğu oluştu” dedi.

 

Fatih Şener, karayolu taşımacılığının gelecekte de sürdürülebilir olması için doğru planlama ile hareket edilerek elektrikli vb. çevreci teknolojilerle üretilen araçlara, yeni teknolojilere geçmesi, optimizasyon ve verimlilik çalışmalarıyla da boş hareketliliği azaltıcı planlar yapması gerektiğini belirterek sektörün buna hazırlanmasının önemine dikkat çekti.

 

DEFMED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent İbik de pandemi öncesi açıklanan Dünya Bankası’nın Lojistik Performans Endeksi’nde 47. sıraya kadar düştüğümüzü hatırlatarak, “Pandemi nedeniyle yeni sıra açıklanmadı henüz. Yurt dışından yatırımı çekebileceğimiz durumlarda en önemli göstergelerinden biri. Daha üst sıraya çıkmak için neleri değiştirirsek üst sıralara çıkabiliriz buna bakmamız gerekiyor. Gümrük, altyapı, lojistik performansı, navlun ve uluslararası sevkiyat, kargo izleme ve takip etme, zamanında teslimat gibi faktörlere bakılıyor. İdarenin ve sektörün bir arada hareket ederek, bu süreçleri nerede takıldıysak ele alarak ilerlememiz lazım” dedi.

 

İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, pandemi ve sonrasında Rusya-Ukrayna çatışmasının, şimdide küresel durgunluk tehlikesinin lojistik sektöründe önemli değişime sebep olduğunu söyledi. Pandemi sürecinin lojistik sektöründe getirdiği avantajlara değinen Öztürk, Türkiye’nin lojistik performansını artırarak küresel tedarik zincirinde bölgesel bir merkez olma imkanına sahip olduğunu söyledi. 2030 ve 2050 yıllarına yönelik ulaştırma sektöründe karbonsuzlaştırma hedeflerinin çok kritik olduğuna dikkat çeken Öztürk, Türkiye’nin lojistikte yeşil dönüşüme hazırlanması gerektiğini vurguladı. 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Elektrikte 1 Ekim zammı pas geçildi gözler Kasım ayında

Elektriğe gelen zamlar, uzun süredir tartışma konusu olsa da gerek global koşullar gerekse de döviz kurlarındaki yükseliş elektrik maliyetlerindeki artış hızının rekor seviyede olmasına neden oluyor. Kış aylarındaki küresel enerji politik beklentileri ve yapılan yerel ekonomik tahminler, yüksek elektrik fiyatlarının ve elektrik zamlarının ülke gündemindeki yerini koruması ihtimalini kuvvetlendiriyor. Yapılan enerji zamlarına tepkiler sürerken enerji maliyetlerindeki artış göz önüne alındığında zamların aslında yetersiz kaldığının ve elektrik fiyatlarının belirlenme politikasının son derece yanlış olduğunun altını çizen encazip kurucusu ve enerji ekonomisti Çağada Kırım, “Kış kapıda ve bu kış diğerlerinden çok daha farklı olarak enerji konusu bir numaralı gündem maddesi olacak. Bu nedenle elektrikteki fiyatlandırma politikasının ekonominin genel durumu göze alınarak yapılması gerektiğini vurgulamak istiyoruz” diyor.

Ülkemizde enerji maliyetlerini belirleyen üç ana unsur var, bunlar küresel piyasalardaki enerji fiyatları, enerji talebi ve enerjiye ulaşılabilirlik ve de döviz kurları. İçinde bulunduğumuz dönem ve yaklaşan kış dönemi, bu üç değişkenin tamamının tarihsel olarak ülkemiz aleyhinde olduğu dönemlerden biri. Ülkemizdeki elektrik üretiminin önemli bir çoğunluğu doğal gaz kaynaklı santrallerden üretiliyor geçtiğimiz haftalarda uluslararası piyasalarda doğalgaz fiyatlarında tarihi rekor seviyeler test edildi. Her ne kadar son haftalarda fiyatlarda bir gevşeme olsa da mevcut fiyatlar Rusya-Ukrayna krizinin başladığı dönemin dahi üzerinde seyrediyor. Aynı dönemde 14 TL seviyelerinde olan Amerikan doları kuru ise yaklaşık yüzde 32’lik bir artışla 18,55TL seviyelerine yükseldi. Tüm bunların etkisiyle ülkemizdeki elektrik maliyetleri tarihi rekor seviyelerine ulaştı.

 

Yıllık elektrik maliyet artışı yüzde 538 seviyesine ulaştı

Geçtiğimiz yılın eylül ayında kWh başına 0,6TL olan birim elektrik maliyeti bu yılın eylül ortalamasına göre yüzde 538 artışla 3,85TL seviyesine yükseldi. 2017 yılından günümüze olan maliyet artışı ise yaklaşık 18 kat oldu. Kış aylarında gerek yenilenebilir enerji santrallerinden yapılan üretimin düşmesi gerekse de ısınma amaçlı doğalgaz talebinin devreye girmesiyle elektrik maliyetlerindeki artışa kesin gözüyle bakılıyor. Elektrik borsası olan Enerji Piyasaları İşletme A.Ş.’de (EPİAŞ) tavan fiyat uygulaması olmasına rağmen fiyatlarda düşüş sağlanamazken tavan fiyat da piyasa koşullarına göre Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından ihtiyaca göre dinamik olarak değiştiriliyor. Elektrik birim maliyetinin Aralık ayında 6 TL seviyelerini test etmesi ihtimali oldukça yüksek görülürken Avrupa genelinde beklenen enerji kesintileri ülkemiz için oldukça düşük bir ihtimal. Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz kış İran kaynaklı sorunlar yüzünden ülkemizde doğal gaz arzında sorunlar yaşanmış ve bunun sonucunda elektrik ve doğal gaz kesintilerine gidilmişti. Ülkemizde kış ayları için enerji arzında önemli bir kesinti beklenmezken ihtimalin sıfır olduğunu söylemek güç. Ancak her koşulda Avrupa ülkelerinden çok daha düşük bir riske sahip olduğumuz söylenebilir.

 

Artan maliyete göre 1 Kasım’da elektrik zammı sürpriz olmaz

Ülkemizde regüle elektrik fiyatları, çeyrek dönemler için Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarında açıklanır. Uzun yıllardır süren bu teamül 2022 yılında değişti ve ara zamlar yapılmaya başlandı. Örneğin geçtiğimiz Eylül ayında evler için yüzde 20, sanayi kuruluşları için ise yüzde 50’lik bir elektrik zammı yapılmıştı. Yapılan bu ara zamlar piyasadaki öngörülebilirliği azaltırken özellikle sanayicinin son ürün fiyatlarını belirlemesinde oldukça zorlanmasına sebep oluyor. Sanayi elektrik zamlarının çok yüksek seviyede olduğu da göz önünde bulundurulduğunda tüm üretimin en önemli girdi maliyeti olan enerji maliyetleri sebebiyle makro ekonomik koşullar önemli derecede olumsuz etkileniyor. Şu anda maliyetlere bakıldığında mesken düşük tüketim fiyatı maliyetlerin yüzde 218, mesken yüksek tüketim fiyatı ise yüzde 95 altında. İş yeri tarafında ise maliyet ile regüle tarife farkı yüzde 18 seviyesinde. Geçmiş verilere bakıldığında ise sanayi elektrik fiyatları genellikle maliyetlerin ortalama yüzde 10’u üzerinde belirleniyor ve böylece kısmi olarak uygulanan çapraz sübvansiyon ile evlerdeki elektrik fiyatları sanayi kuruluşları tarafından fonlanmış oluyor. Şu anda ise sanayi tarifesi ile maliyet arasındaki fark yüzde 5 seviyelerine kadar düşmüş durumda. Ancak EPDK tarafından açıklanan tarifelere göre Ekim ayı için hiçbir abone grubunda elektrik zammı yapılmadı. Bu da Kasım ayında yüklü bir zammın gelmesi ihtimalini güçlendirmiş oldu.

 

Kaynak bazlı destekleme altı ay uzatıldı

EPDK’nin son toplantısında aldığı karar doğrultusunda maliyeti yüksek olan elektrik santrallerini desteklemek amacıyla devreye alınan kaynak bazlı destekleme mekanizmasının geçerlilik süresi 6 ay daha uzatıldı. Buna göre tüm dünyada geçerli olan yenilenebilir enerji kaynaklarının desteklenmesi ve teşvik edilmesi trendinin tam aksine alınan bir kararla fosil kaynaklardan yapılan üretimin fiyatı daha yüksek tutularak bu kaynaklar teşvik edilmeye devam edilmiş oldu. Bu karar ve çeşitli mevzuat değişiklikleri, yatırımcıların yenilenebilir enerji kaynaklarına yapacakları yatırımdan kaçınmaları ile sonuçlanacak. Bu karar kısa vade için elektrik piyasasında fiyatlara müdahale olarak olumlu etki yapacak olsa da orta ve uzun vadede ülkemiz enerji politikalarını etkileyecek ve özellikle enerjide yerli ve yenilenebilir kaynaklara olan yatırımın azalmasına sebep olacak.

 

Elektrikte “tam serbest piyasa” denenmiş ve işlevi kanıtlanmış bir modeldir

Diğer ülke örneklerine bakıldığında daha önce de enerji krizlerinin yaşandığını ancak doğru kararlarla bunun üstesinden gelindiğini ifade eden encazip kurucusu ve enerji ekonomisti Çağada Kırım’a göre çözüm, tam serbest piyasaya geçişte. İngiltere’de 1980’li yıllarda yaşanan enerji krizini örnek gösteren Kırım şunları söyledi:

 

“1980’li yıllarda özellikle kömür kaynaklı sorunlar nedeniyle ciddi anlamda elektrik kesintileri yaşanmış ve bunun sonucunda ülke ekonomisinde önemli sorunlar oluşmuştu ancak dönemin yöneticileri elektrik piyasasında tam serbest piyasa koşullarına geçişi sağlayarak hem elektrik kesintilerinin önüne geçti hem de fiyatların düşmesini sağladı. Başta İngiltere olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri model alınarak ülkemizde de benzer yapıya geçiş kararı alındı ancak serbestleşmenin sonu getirilemedi. Serbestleşmenin başlaması ile hedeflenen liberal market koşullarının oluşması sürecinin yarıda kalması, tekelin oligopol modelini almasına neden oldu. Bunun tüketiciler için anlamı ise tekel yerine sadece birkaç tedarik şirketinin devrede olması ve rekabetin tam anlamıyla oluşamaması demek oluyor.”

 

Yapılan üç kilit hatadan derhal vazgeçilmeli

Ülkemizde enerji politikalarındaki olumsuzluklara da değinen Çağada Kırım sözlerine şu şekilde devam etti: 

“Elektrik piyasasında üç temel hata yapıyoruz. Birincisi evlerin elektrik faturasını düşürmek için tüm maliyeti sanayiciye yıkıyoruz, evimizde ucuz elektrik faturasını ödediğimizi zannederken girdi maliyetlerimizin artması sebebiyle A’dan Z’ye tüm ürünleri olması gerektiğinden çok daha pahalıya alıyoruz. İkincisi ise öngörülebilirliğin ortadan kalkması olarak değerlendirilebilir. Zira alınan pek çok karar yatırımcıya ters köşe yapıldığı şeklinde yorumlanabilecek nitelikte, bu da özellikle yenilenebilir kaynaklara yatırım yapılmasını engellediği gibi orta vadede enerji fiyatlarının düşmesini imkânsız hale getiriyor. Ayrıca alışkanlıkların tersine bir gecede hızlıca alınan kararlar özellikle sanayiciyi çok zor durumda bırakıyor ve son tüketici maliyetlerinin daha da artmasına neden oluyor. Üçüncüsü ve en önemlisi ise elektrikte tam serbest piyasanın sağlanamamış olması. Günümüz dünyasında artık tüm gelişmiş ülkelerde tam serbest piyasa koşulları oluşuyor, otoriteler sadece gerekli durumlarda müdahale ediyor. Bu da tüketicinin daha ucuz ve daha kaliteli elektrik kullanmasını sağlıyor. Ne yazık ki ülkemizde halen tam serbest piyasa koşullarından söz etmek mümkün değil. Bu üç hatanın giderilmesi ile enerji piyasasının hızlıca toparlanacağını ve ekonomi için stratejik öneme sahip enerji piyasasındaki bu düzelmenin çok hızlı bir şekilde makro ekonomik verilere yansıyacağını rahatlıkla söyleyebilirim.”

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Buzağına Sahip Çık Projesiyle Ekonomiye 21 Milyon Kazanç

Buzağına Sahip Çık Projesiyle Ölümler Yüzde 5’e Düştü

Muğla İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından ilk olarak Menteşe ilçesinde hayata geçirilen “Buzağına Sahip Çık” projesi kapsamında 315 işletme 512 buzağı ziyaret edildi. Kasım ayına kadar 12 ilçede daha hayata geçirilmesi amaçlanan proje ile buzağı ölüm oranlarını yüzde 12’den yüzde 5’e düşürdüklerini söyleyen İl Tarım ve Orman Müdürü Yardımcısı Enver Aydın, “204 bin TL bütçeli “Buzağına Sahip Çık” projemiz ile yıllık ekonomiye 21 milyon 156 bin lira katkı sağladık” diye konuştu.

 

Muğla İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Menteşe İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen “Buzağına Sahip Çık” Projesinin tanıtım programı ve bilgi yarışması yapıldı. 

 

Programa İl Tarım ve Orman Müdürü vekili olarak İl Müdür Yardımcısı Enver Aydın, İl Müdür Yardımcısı Erizan Yılmaz, İlçe ve Şube Müdürleri ile AK Parti Menteşe İlçe Başkanı aynı zamanda Köy-Koop Merkez Birlik Başkanı Eray Çiçek, Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Süleyman Gül, Muğla Veteriner Hekimler Odası Başkanı Serkan Alpözen ve üreticiler katıldı. Yoğun katılımın olduğu programda ilk konuşmayı üreticiler adına Gazeller Mahallesinden Musa Çaybak yaptı. Projenin faydalarına değinen Çaybak, emeği geçen il ve ilçe müdürlüğüne teşekkür etti.

 

İl Tarım ve Orman Müdürü Yardımcısı Enver Aydın hayvancılık sektörünün gelişmesi adına yaptıkları çalışmalara değinerek, “2021 TÜİK verilerine göre büyükbaş hayvan varlığımız 280 bin 991. İl Müdürlüğümüzce uygulanmaya başlayan, buzağıları Rota-Korona-E.Coli etkenlerine karşı korumayı amaçlayan ‘’Buzağı Kalkanı Projesi’’ne ek olarak ‘’Buzağına Sahip Çık Projesi’’ hayata geçirilmiştir. Yine 2020 yılında başlattığımız ‘’Hastalıktan Ari İşletme Projemizle’’ ilimizde tübeküloz ve bruselloz hastalıktan ari işletme sayısının bugün itibariyle 134’e çıkararak ülke sıralamasında birinci sıraya yükseldiğimizi belirtmek isterim” dedi. 204 bin TL bütçeli “Buzağına Sahip Çık” projesinin Mayıs-Haziran aylarında Menteşe ilçesinde uygulandığını söyleyen Enver Aydın, “Proje kapsamında bir ayda 315 işletmede 512 buzağı ziyaret edilmiştir. Menteşe ilçemizde pilot olarak hayata geçirilen projenin Kasım ayı içinde 12 ilçemizde daha hayata geçirilmesi planlanıyor” ifadelerini kullandı.  

 

Menteşe İlçe Tarım ve Orman Müdürü ve aynı zamanda proje koordinatörü Mehmet Kuray da etkinliğe ilişkin açıklamalarda bulundu. Proje ile kurulan Buzağım Doğdu İhbar Hattı’na verilen cevapların ve eğitimlerin önemine değinen Kuray, “Projede buzağı ölüm oranı yüzde 12’den yüzde 5’e düşürüldü. Hedefimiz ise yüzde 2’nin altı. Bu çalışmamız ile yıllık ekonomiye kazanç ise 21 milyon 156 bin lira” şeklinde konuştu.  

 

Öte yandan, kısa film gösteriminden sonra 9 üreticinin yakınları ile çift olarak katılım sağladığı yarışmada kıyasıya rekabet yaşandı. İlk soruları cevaplayan 3 kez yedek sorulara kalan yarışma sonucunda dereceler ve beraberlikler açıklandı. Taşlı Mahallesinden Özcan Çulhaoğlu ile Gülay Sarıkavak isimli yarışmacılar (Hala-Yeğen) birinci oldu. Hediye olarak süt sağım makinesi ile 5 çuval yem verildi. İkinciliği paylaşan Musa-Hikmet Çaybak çifti ile Serdar-Nazmiye Döğerli’ye (anne-oğul) buzağı kulübesi hediye edildi. Sultan-Hasan Ali Karakoza ile Semra-Süleyman Yılmaz çiftçi üçüncülüğü paylaştı. Üçüncülere ise 50 kilogramlık 5’ er çuval yem hediye edildi. Ayrıca katılan üreticiler arasında yapılan çekilişle 44 çuval yem, 4 adet süt sağım makinesi, 4 buzağı kulübesi hediye edildi.  

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye’den “Geleceğe Kadın Eli” Projesi

Yarınlara yaşanılabilir bir dünya bırakma hedefiyle, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’nin yanı sıra Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarından İklim Eylemi, Eşitsizliklerin Azaltılması ve Nitelikli Eğitimi destekleyen Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, “Geleceğe Kadın Eli” sosyal sorumluluk projesini hayata geçiriyor. Proje kapsamında kadınların güçlendirilerek evden de olsa işgücüne katılımıyla birlikte, çocuklarının da eğitimine ve geleceğine katkı sağlanması amaçlanıyor.

 

Sürdürülebilir bir gelecek için Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini destekleyen ve kadınların iş yaşamındaki rolünü geliştirmeyi hedefleyen Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, yeni bir sosyal sorumluluk projesi başlatıyor. Kadının güçlendirilmesine destek olmakla birlikte, temiz tarımın öneminin altını çizen ‘’Geleceğe Kadın Eli’’ projesi ile kadınların evden de olsa işgücüne katılarak hem kendilerinin hem de çocuklarının yarınlarını şekillendirmesi amaçlanıyor. 

 

Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan olan, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Nitelikli Eğitim, İklim Değişikliği ve Eşitsizliklerin Azaltılması’nı destekleyen ve bu kapsamda çalışmalarını sürdüren Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, ‘’Geleceğe Kadın Eli’’ projesi ile çiftçi kadınların güçlendirilmesi ve aynı zamanda gıda güvenliği konusunda da yarının dünyasının yaşanılabilir olmasına katkıda bulunmayı hedefliyor. 

 

‘’Geleceğe Kadın Eli’’ projesi kapsamında İlçe Tarım Müdürlüğü, Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Ziraat Fakültesi ve Sodexo ile iş birliği protokolü imzalandı. Protokol doğrultusunda belirli kriterlere uygun 10 kadın çiftçi, sınıf ortamında SUBÜ’den eğitim aldı. Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye tarafından kurulup, okula hibe edilen serada kadın çiftçilere temiz ve sürdürülebilir tarıma ilişkin eğitimler verildi. Projede yer alan çiftçi kadınlara kendilerine ait alanlarda kurulan seralar Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye tarafından hibe edilerek, tohum, fide, gübre, ilaç gibi zirai malzeme destekleri verildi. Önümüzdeki aylarda ilk hasat ile ürünler toplanacak ve projenin diğer partneri Sodexo, ürünleri satın alıp işleyerek, Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye fabrikasının yemekhanesinde çalışanlara sunacak.

 

Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye Genel Müdür ve CEO’su Şahin: “Geleceğe Kadın Eli, çok yönlü bir proje. Diğer firmalara örnek olmayı ve projenin tüm ülkeye yayılmasını arzu ediyoruz.’’

Kadınların güçlendirilmesi ve işgücüne katılmasının önemini vurgulayan Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye AŞ Genel Müdür ve CEO’su Erdoğan Şahin, “Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye olarak Sakarya’da büyük bir istihdam yaratmaya devam ediyoruz. Bunun yanı sıra kadın istihdamını da geliştirmek için çalışmalarda bulunuyoruz. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ne duyarlı bu anlayışımız doğrultusunda geliştirdiğimiz “Geleceğe Kadın Eli” çok yönlü, her anlamda bir sürdürülebilirlik projesi. Proje ile kadınlar evden de olsa işgücüne ve sosyal hayata katılabilecekler. Bu da aile hayatına yansıyacak ve çocuklarının geleceğine etki edecek. Kadınların aynı zamanda yine çocuklarının geleceği için temiz ve sürdürülebilir tarımı sahiplenerek, öncüsü olmalarını hedefliyoruz. Projenin, diğer firmalara da örnek olmasını ve tüm ülkeye yayılmasını arzu ediyoruz” dedi.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı