Aylık arşivler: Kasım 2022

Kartepe’de Kasım Ayı Meclis Toplantısı

Kartepe Belediyesi Kasım ayı olağan meclis toplantısı Kartepe Belediye Başkanı Av.M.Mustafa Kocaman başkanlığında yapıldı. Meclis toplantısında 14 gündem maddesi görüşülerek karara bağlandı.

 

 

Kartepe Belediyesi Kasım ayı olağan meclis toplantısı Kartepe Belediye Başkanı Av.M.Mustafa Kocaman başkanlığında meclis salonunda yapıldı. Meclis toplantısında 14 gündem maddesi görüşülerek karara bağlandı.  

 

14 GÜNDEM MADDESİ GÖRÜŞÜLDÜ

Meclis gündeminde yer alan Ataevler, Balaban ve Derbent Mahalleleri uygulama imar planı değişikliği oy birliği ile kabul edilirken, İbrikdere ve Uzuntarla Mahallesinde eski K9 planlama bölgesi ile ilgili hazırlanan uygulama imar planı değişikliği, Kırsal mahalle değişikliği, Maşukiye Mahallesi uygulama imar planı değişikliği maddeleri oy çokluğu ile kabul edildi.  

 

HAVALE EDİLDİ

Meclis gündeminde yer alan 2023 mali yılı ücret tarifesi Plan ve Bütçe Komisyonu’na, Doğalgaz, elektrik hattı ve aboneliği, Ataşehir Mahallesine çok amaçlı tesis projesi, Avluburun Mahalle Konağı maddeleri oy birliği ile kabul edilirken, Karatepe, Hikmetiye, Uzuntarla ve Maşukiye Mahallelerinde yer alan 154 Kv Sapanca TM irtibatları enerji iletim hattına ilişkin hazırlanan uygulama imar planı değişikliği maddeleri İmar Komisyonu’na havale edildi. Meclis gündeminde yer alan “İptal-ihdas boş kadro değişikliği” maddesi oy birliği ile kabul edildi.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Mahmure Hanım’ın Adı Bu Atölyede Yaşayacak

Karşıyaka’nın kültür sanat kenti kimliğini güçlendirmek amacıyla çeşitli faaliyetler üreten Karşıyaka Belediyesi, kente bir merkez daha kazandırdı. İsmini ‘Karşıyakalı’ şarkısındaki nağmeleriyle hafızalara kazınan sinema ve ses sanatçısından alan Mahmure Handan Hanım Müzik Aletleri Yapım Atölyesi Girne Kültürpark’ta açıldı.

 

Çocuklar ve yetişkinler için atölyelerin gerçekleştirileceği, geri dönüşümlü malzemeler ile müzik aletlerinin yapılacağı atölyenin açılışı Karşıyaka Spor Kulübü’nün kuruluş yıl dönümü olan 1 Kasım’da gerçekleştirildi. Türkiye’nin tek kadın kanun yapımcısı Burçin Bayar Babaoğlu, geri dönüşüm müzik aleti ile katılımcılara mini bir konser verdi; İzmir Marşı’nı seslendirdi. Aynı zamanda merkezde eğitimler de verecek olan Babaoğlu, açılışta yaptığı konuşmasında Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay ve eşi Öznur Tugay’a desteklerinden ötürü teşekkür etti.

 

“HAYALLERİMİN PEŞİNDEN KOŞTUM”

Kadınların vazgeçmeden hayallerinin peşinden koşması gerektiğini vurgulayan Babaoğlu, “Bu atölye tüketen bir nesille üretmeyi amaçlamak için yapılmış bir atölye ve biz burada tüketmek yerine üreteceğiz. Müzik aletleri yapımında tamamen atık malzemeler kullanıyorum ve bunların hepsi sahnede, konserde kullanılabilecek profesyonel enstrümanlar. Bana önce marangoz mu olacaksın, kadınsın erkek işine karışma dediler, herkesin bakış açısı çok farklıydı. Konservatuarda okumak benim tek hayalimdi, sağ olsun ailem de beni sonuna kadar destekledi. Girdiğim 5. sınavda kazandım, 5 yıl da okulum sürdü ve 10 yıllık bir emeğin sonucu Türkiye’nin ve dünyanın tek kadın kanun yapım ustası oldum. Bu benim için çok büyük bir şeref, hiçbir kadın hayallerinden vazgeçmemeli; hayallerinin peşinden koşmalı” dedi.

 

“GURUR DUYUYORUZ”

Konuşmanın ardından merkeze ismi verilen sanatçı Mahmure Handan Hanım’ın özgeçmişi okundu. Mahmure Handan Hanım’ın aile fertleri adına konuşma yapan Özgür Yiyici de teyzesinin kişisel yaşamı ve kariyeri hakkında bilgi verdi. Konuşmasında Mahmure Handan Hanım’ın hem seslendirdiği hem de bizzat bestelediği ‘Karşıyakalı’ şarkısının Süreyya İplikçi’nin biricik kızı Masume Muşkara’ya yazıldığının bilgisini verdi. Yiyiyci bu bilgiye aile büyükleri sayesinde ulaştığını da ekledi. 

 

Aile olarak çok gururlu ve mutlu hissettiklerini dile getiren Yiyici, “Teyzemizin isminin kendi meslek yaşamı ile bu kadar örtüşen bir merkezde ölümsüzleştirilmiş olması ailemiz adına büyük bir gurur kaynağı. Başta Karşıyaka Belediye Başkanı’mız Cemil Tugay olmak üzere bunda emeği geçen herkese ailemiz adına teşekkürü borç bilirim. Bu açılışın Karşıyaka Spor Kulübü’nün kuruluşunun 110. yılına denk gelmesi bu hikayenin hala devam ettiğini, bir satır daha eklendiğini gösterir. Bu satırı eklediğiniz çok teşekkür ederim” diye konuştu.

 

“BİZ CUMHURİYET’İN EVLATLARIYIZ”

Karşıyaka Spor Kulübü’nün Cumhuriyet değerleri ile bütünleşmiş bir kulüp olduğunu dile getiren Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, açılışta yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi: “Bugün 1 Kasım, Karşıyaka için çok özel bir gün çünkü Karşıyaka Spor Kulübü’müzün kuruluş günü. Biz bu açılışı bilerek ve isteyerek bugün gerçekleştirdik çünkü Karşıyaka, Karşıyakalı şarkısı ve Karşıyaka Spor Kulübü ile hiçbir zaman ayrılmayacak, bütünleşmiş bir kenttir. Bugün aynı zamanda saltanatın kaldırılışının ve harf devriminin de yıl dönümü, böylesine özel bir gün. Bizim için bugün içinde yaşadığımız şehrin gerçek kimliğini bulması, Türk milletinin gerçek kimliğini bulması, bu toprakların hak ettiği gerçek sahiplerine teslim edilmesi, Kurtuluş Savaşı ve ardından Cumhuriyet’in ilanı ile başlayan bir hikayedir. Biz bu Cumhuriyet’in evlatları olmaktan gurur duyuyoruz. Bu hikaye Mustafa Kemal Atatürk ile başlayan bir hikaye; tabii ki arkasında onun gibi düşünen, onun gibi hisseden koca bir millet de var. Doğduğumuzdan itibaren bize özgüvenimizi kaybettirmek, milletimizin asaletini hissetmemize adeta engel olmak isteyenlere karşı biz bugün Atatürk’ü, onun kurduğu Cumhuriyet’i, saltanatı kaldırmasını, harf devrimini yapışını ve aynı zamanda bu ülkenin sanatına ve sanatçısına sahip çıkışını hatırlıyoruz; bununla gurur duyuyoruz. Bu gurur duygusunda birleşmemiz gerektiğine inanıyorum.”

 

“BU ŞARKI İÇİMİZDE ÇİÇEKLER AÇTIRIR”

‘Karşıyakalı’ şarkısının her Karşıyakalı için çok özel olduğunu vurgulayan Başkan Tugay konuşmasına şöyle devam etti: “Karşıyaka Spor Kulübü kurulduğu günden itibaren Cumhuriyet’in, kurtuluş mücadelesinin, Türkiye idealinin her zaman bir parçası olmuştur. Sadece bir spor kulübü değil bir kültürdür, kültür kurumudur; bu kentteki her insanda izler bırakmıştır. Bu ne takımının hangi ligde oynadığı ile ilgilidir ne de sportif başarıyla, bu bambaşkadır. Karşıyaka da her sokağıyla, caddesiyle böyledir. İşte Handan Hanım bu nedenle bizim için çok değerlidir. Onun sesi, Karşıyakalı şarkısındaki sesi bizim için duyduğumuz en güzel seslerden biridir. O şarkıyı duyduğumuzda içimizde bir çiçek açar, başka dünyalara gideriz ve orada biz hayata her zaman umutla bakarız. Sevgili Burçin Bayar Babaoğlu genç bir sanatçı arkadaşımız, bir kültür insanı; Karşıyaka ve Karşıyaka Belediyesi’ni çok güzel temsil etti. Umarım burada çok güzel işler yapılacak.”

 

Açılışa Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay ve eşi Öznur Tugay, Cumhuriyet Halk Partisi Karşıyaka ilçe yöneticileri, meclis üyeleri, Mahmure Handan Hanım’ın aile fertleri, muhtarlar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

C-Level Yönetici Verileri Hackerlar İçin Altın Değerinde

C-LEVEL YÖNETİCİ VERİLERİ HACKERLARIN HEDEFİNDE

Önemli bilgiler içeren hesaplara doğrudan erişim imkanı veren c-level yönetici verileri hackerlar için altın niteliğinde bir değer taşıyor. Farklı sektörlerdeki şirketlerin yöneticilerini hedef alan hackerlar, şirket web sitesi ya da kariyer siteleri aracılığıyla kendileri için en uygun yöneticileri seçiyor. C-level yöneticilere yönelik saldırıların genellikle ev ağları üzerinden gerçekleştiğini belirten Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, üst düzey yöneticilerin alması gereken önlemleri 4 maddede sıralıyor.

 

En yüksek erişim düzeyine sahip olan ve teknolojik cihazlarında hassas veriler bulunan üst düzey yöneticiler, şirketin tüm finansal hesaplarına ve e-postalarına erişebiliyor. Bu nedenle c-level yönetici verileri hackerlar tarafından cazip bir hedef olarak görülüyor. c-level yöneticilere yönelik saldırılar ise genellikle şirket ağları üzerinden değil yöneticilerin ev ağları üzerinden gerçekleşiyor. Son yıllarda bu tür saldırıların arttığının altını çizen Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, hackerların 40’ının yöneticilerin ev IP adreslerine sahip olduğunu aktarırken c-level yöneticilerin siber saldırılarla mücadele ederken ev ağlarına yönelik alınması gereken önlemleri 4 maddede sıralıyor.

 

Korunmayan Ev Ağlarını Hedef Alıyorlar!

 

Hackerların c-level yöneticilerin ev IP adreslerine sahip olması pek çok kişiyi endişeye sürüklüyor ancak bunun nedeni büyük oranda hackerların bir ev ağına girerken karşılaştıkları tek zorluğun adresi bilmek olmasına bağlanıyor. Bu ağlar üzerinden yöneticilerin e-posta ve sosyal medya hesaplarına kolaylıkla erişebilen hackerlar, elde ettikleri bilgiler sayesinde şirketleri özellikle veri ihlali gibi büyük bir kriz yaşama riskiyle karşı karşıya bırakıyor. Şirketlerin şirket içi etkili siber güvenlik önlemleri almasının yanısıra c-level yöneticilerin kişisel hesapları için de etkili güvenlik stratejileri geliştirmesinin kaçınılmaz olduğunu ifade eden Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, üst düzey yöneticiler için hayat kurtarıcı 4 önlemi sıralıyor.

 

1. Ev ağlarınızı güçlendirin. Yöneticilerin evlerinde kullandıkları teknolojik cihazlar, yönlendiriciler, modemler ve güvenlik duvarları gibi önemli cihazlara öncelik vererek evdeki tüm cihazların bağlı olduğu Wi-Fi ağının güvenliğini sağlamaları hacker saldırıları karşısında önem taşıyor.

 

2. Yazılım güncellemelerinizi rutin hale getirin. Bir sonraki adımda yöneticilerin kullandıkları tüm cihazlarda yazılım ve güvenlik sürümlerini güncellemeleri gerekiyor. Bu sayede güvenlik açıklarının önüne geçebilen yöneticiler, siber saldırılar karşısında daha etkin bir pozisyona yerleşebiliyor.

 

3. Benzersiz şifreler ve çok faktörlü koruma kullanın. Yöneticilerin, kullandıkları tüm online hesaplarda güçlü, benzersiz şifreler uygulamaları gerekiyor. Buna ek olarak çok faktörlü kimlik doğrulamanın kullanılması da tüm önemli belgeleri, dosyaları ve şifreleri daha güvenli hale getirebiliyor.

 

4. Kamera bulunan cihazlara dikkat edin. Hackerlar, yöneticilerin kullandığı teknolojik cihazlarda bulunan kameralardan elde edilen görüntülerle c-level yöneticilerine, şirket çalışanlarına ve yönetici yakınlarına şantaj yapabiliyor. Bu nedenle yöneticilerin tüm teknolojik cihazlarında kullanabileceği, kameraları izinsiz kullanımını engelleyecek uygulamalar kullanması gerekiyor.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kimlik Avı Saldırılarına Karşı Güçlü Parola Çözümleri Kullanılmalı

Son zamanlarda siber saldırganlar tarafından sıkça başvurulan kimlik avı saldırıları, kuruluşlar ve bireysel kullanıcılar için önemli bir tehdit haline gelmeye başladı. Kimlik avı saldırıları yeni bir saldırı türü olmasa da her geçen gün gelişerek kullanıcıları gafil avlayabiliyor. Bütünleşik siber güvenlik alanında dünya lideri WatchGuard’ın Türkiye ve Yunanistan Ülke Müdürü Yusuf Evmez, kimlik avı saldırılarına karşı kimlik doğrulama protokollerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğunu belirterek, şirketlerin ve MSP’lerin MFA (Çok Faktörlü Kimlik Doğrulama) çözümleri kullanması gerektiğini dile getiriyor.

 

Kimlik avı saldırıları yeni bir saldırı türü olmasa da bunları başlatmak için kullanılan yöntemler sürekli gelişiyor. Günümüzde siber saldırganlar, kimlik avı kampanyalarının ölçeğini artırmak ve zayıf yazılımları daha iyi hedef almak için otomasyondan ve diğer gelişmiş tekniklerden yararlanıyor. Yöntemden bağımsız olarak, kimlik avı saldırılarının temel amaçlarından biri, büyük ölçüde kimlik bilgilerini ve diğer kişisel bilgilerini toplayan, para aktaran ve kötü amaçlı yazılım dağıtan sahte web sitelerini ziyaret etmeleri için kandırmak olarak göze çarpıyor. Kimlik avı yoluyla çalınan bilgiler genellikle karanlık ağda (Dark Web) satılıyor ya da saldırganlar tarafından ağ kaynaklarına erişim sağlamak ve kimlik hırsızlığı için kullanılıyor. Güvenli ve güçlü parola oluşturmanın kuruluşlardaki veri ihlallerini ve kimlik avı saldırılarını önlemek adına büyük önem taşıdığına değinen bütünleşik siber güvenlik alanında dünya lideri WatchGuard’ın Türkiye ve Yunanistan Ülke Müdürü Yusuf Evmez, “Kimlik avı saldırılarından korunmak ve kişisel verilerin güvenliğini sağlamak için kullanılan güçlü parola çözümleri, siber saldırılara karşı güçlü koruma sağlayabiliyor.” ifadelerinde bulunuyor.

 

“Kimlik Doğrulama Protokollerine Duyulan İhtiyaç Artıyor”

Güvenli parola oluşturmak, çoğu zaman siber saldırılardan korunmak için yeterli olmayabiliyor. Bu sebeple MFA (Çok Faktörlü Kimlik Doğrulama), güvenli bir hesaba giriş için başka bir engel daha ekleyerek hassas verilere daha güçlü koruma sağlıyor. MFA’ların birçok yöntemi bulunuyor. Bunlar arasında en yaygın olarak kullanılanı ise e-posta ve SMS gönderimi olarak karşımıza çıkıyor. Kimlik doğrulama protokollerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğunun altını çizen WatchGuard’ın Türkiye ve Yunanistan Ülke Müdürü Yusuf Evmez, “Uygun kimlik doğrulama kontrollerine ve protokollerine durulan ihtiyaç hiç bu kadar önemli olmamıştı. Her geçen gün daha fazla veri ihlali meydana geldikçe, şirketlerin hala şifrelerini güvenli bir şekilde uygulamadığını ve MFA çözümlerini kullanmadığını görüyoruz. Ancak MFA ve 2FA kullanan şirketlerde ise durum tam tersi çünkü bazı şirketler bu protokolleri kullanarak siber saldırganların işini zorlaştırıyor ve verilerine daha fazla güvenlik sağlayabiliyor.” ifadelerini kullanıyor. 

 

MSP’ler İçin Kimlik Avı Korumasının Önemi

Son dönemlerde kayıtlara geçen kimlik avı saldırılarının son derece kişiselleştirilmiş halde uygulandığı gözlemleniyor. Sıradan kimlik avı saldırıları, meşru bir kuruluş veya kişi gibi görünerek toplu saldırılarda hileli e-postalar göndermeyi gerektiriyor. Ancak hedef odaklı kimlik avı saldırıları ise belirli bir şirketi ya da MSP’yi hedef almasıyla daha ayrıntılı hale gelerek saldırıların kaynağının bulunmasını zorlaştırıyor. Sosyal medya ağlarını ve web üzerinden paylaşılan diğer verileri toplayan otomatik kimlik avı araçları ve programları, saldırganların hedef odaklı kimlik avını kişiselleştirmek ve hedeflemek için yürüttüğü istihbarat toplama sürecini iyileştirerek hızlandırıyor. Bu tür saldırıların daha fazla çaba gerektirse de daha yüksek bir başarı oranına sahip olma eğiliminde olduğu da dikkat çekiyor. Her bir MSP’nin bir kimlik avı girişiminin açık belirtilerinin farkında olarak kimlik avını durdurmak için üzerine düşeni yapması gerektiğinin altını çizen Yusuf Evmez, “MSP’ler, kimlik avı korumasını otomatikleştiren ve son kullanıcılara gerçek zamanlı eğitim sağlayan donanım ve yazılım çözümlerini uygulamak için WatchGuard’ın MFA ve 2FA koruma çözümlerini kullanarak verilerini koruyabilir.” diyerek MFA ve 2FA koruma çözümlerinin önemini vurguluyor.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Türkler platformlara reklamsız dizi izlemek için üye oluyor

Deloitte’un hazırladığı ‘Abonelik Modellerinin Perde Arkası’ araştırmasına göre Türk tüketiciler Avrupa ortalamasından ayrışarak bilinçli şekilde abonelik modellerine yöneliyor. Avrupa’daki tüketicilerin yüzde 42’si herhangi bir hizmete abone olduğunun farkında değilken Türk tüketicisinin yüzde 51’i dijital hizmetlere reklam seyretmek istemediği için abone olduğunu ifade ediyor. 

 

Abonelik, 17’nci yüzyılda ortaya çıkan bir kavram olmasına rağmen özellikle son yıllarda dijital platformların yükselişiyle günlük hayatın ayrılmaz parçası haline geldi. Pandemi dönemindeki kısıtlamalarla abone sayılarını artıran dijital platformları izleyenlerin sayısı 2020 yılında 3 milyarı aştı, 2023’te ise 3,5 milyara ulaşması bekleniyor. 

 

Deloitte da her gün büyüyen aboneliğin gerçek potansiyelini ortaya çıkarmak için Türkiye ve 8 Avrupa ülkesinde (Almanya, Bulgaristan, Çekya, Fransa, Macaristan, Polonya, Romanya ve Slovakya) 9 bin müşteriyle ‘Abonelik Modellerinin Perde Arkası’ araştırmasını gerçekleştirdi. 

 

Araştırma, hizmet, ürün ve platform olmak üzere üç farklı abonelik türüne üye olan kullanıcılar ile gerçekleştirildi. Şirketler kullanıcılara en ideal hizmeti sunabilmek amacıyla bu modelleri birleştirebiliyor. Müşterilerin bakış açısından bu durum, birkaç hizmet için tek ödeme ve tek sağlayıcı kullanarak daha iyi faydalar sağlayabileceği anlamına geliyor.

 

Hizmet sağlayıcılar bu karma modeli bir yandan müşteri etkileşimlerinin sıklığını artıracak bir faktör olarak görürken diğer yandan müşterilerin diğer abonelik sağlayıcılarına maruz kalma riskini azaltmak için kendi hizmet ekosistemlerini geliştirmenin de ilk adımı olarak görüyor.

 

Türkiye’de abonelik farkındalığı yüksek 

Araştırmadan öne çıkan başlıklar şöyle:

  • Müşterilerin bakış açısına göre her düzenli ödeme bir abonelik olarak değerlendirilmiyor. Müşterilerin ortalama yüzde 42’si, örnekleri gösterilene kadar bir aboneliğe sahip olduğunun farkında değil. Türkiye’de ise farkındalık düzeyi Avrupa ortalamasına kıyasla yüksek. Türkiye’deki tüketicilerin sadece yüzde 27’si kendilerine bir örnek verilene kadar aboneliği olmadığını ifade ediyor. Araştırma yapılan ülkeler arasında en yüksek farkındalık oranı Türkiye’de. Türkiye’yi Almanya ve Polonya takip ediyor. Abonelik modeli ile bağdaştırılmayan en yaygın abonelikler altyapı hizmetleri (yüzde 77), telekomünikasyon/internet (yüzde 75), sigorta (yüzde 65) ve televizyon (yüzde 54) hizmetlerini içeriyor.
  • Türk tüketiciler arasında en çok tercih edilen abonelik türleri telekom/ internet aboneliği ve e-ticaret abonelikleri (hazır giyim, gıda ürünleri, kozmetik, kişisel ve ev bakım).
  • Türkiye’de aboneliğe karar verilmesinde en önemli faktör finansal teşvikler (yüzde 49). Hizmetlere erişimde kolaylık (yüzde 45) ve premium hizmetlere erişim (yüzde 39) bunu takip ediyor.

Dijital hizmetlere abone olma nedeni reklam seyretmek istememek

  • Türkiye’den araştırmaya katılan müşteriler, geleneksel hizmetler, hızlı tüketim ürünleri ve dayanıklı ürünlerde abonelik nedenini para tasarrufu olarak açıklıyor. Dijital hizmetlere abone olmanın en büyük nedenini araya reklam girmemesi (yüzde 51) olarak açıklayan tüketiciler, ikinci sırada ise para tasarrufu (yüzde 40) olduğunu belirtiyor. Platformlarda ise katılımcıların yüzde 77’si özel tekliflere erişim için abone olduğunu belirtiyor, ikinci sırada ise yüzde 55 ile premium müşteri olarak görülmek yer alıyor.
  • Abonelikten vazgeçmede Türk tüketicilerin ilk nedeni, ihtiyaç duyduklarında satın almayı tercih etmeleri (yüzde 55). Satın alma işlemini gerçekleştirdikten sonra abone olmaktan vazgeçiyorlar. Bu oran da Avrupa ortalamasının üzerinde. Abonelikten vazgeçme nedenleri arasında faydalı olacağına inanmamak (yüzde 37) ve taahhüt vermekten hoşlanmamak (yüzde 33) da üst sıralarda yer alıyor.
  • Türkiye’den araştırmaya katılanların yalnızca yüzde 6’sı hiçbir şeyin kendilerini abonelik satın almaya ikna edemeyeceğini belirtirken, Avrupa ülkelerinde bu oran üç katından fazla (yüzde 21). Y Kuşağı’ndan itibaren artan yaşla birlikte abonelik almayı kesinlikle düşünmeyenlerin oranı artıyor. Özellikle Baby Boomer Kuşağı’nda bu oran yüzde 15’e yükseliyor. Avrupa’da ise aynı kuşak çok daha çarpıcı şekilde yüzde 39 oranında abonelik almayı kesinlikle düşünmüyor.
  • Yapılan araştırma, Türk müşterilerin yalnızca yüzde 28’inin abone olduktan sonra benzer hizmet, ürün ve platformlara harcadıkları zamanı veya kullanımı azalttığını ortaya çıkarıyor. Ayrıca, Türkiye’deki abonelerin yaklaşık yarısı, daha fazla zaman geçirmeye veya diğer sağlayıcıların alternatiflerini daha sık kullanmaya başlıyor. Bu da aboneliğin diğer sağlayıcılar hakkında merak uyandırdığını veya bu tür hizmetlere yönelik alışkanlıklar oluşturduğunu gösteriyor.

Hakan Göl: Birçok hizmeti bir arada sunan şirketler öne çıkacak

Güçlü rekabet ortamında aboneliği iş modeli olarak tanıtmanın başarıyı garanti etmeyeceğini söyleyen Deloitte Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Lideri Hakan Göl, işletmelerin geleceğe hazırlıkta rekabette bir adım önde olmalarını sağlayacak değeri marjinal olarak nasıl sunabileceklerini düşünmeleri gerektiğinin altını çizdi. Y ve Z kuşaklarının aboneliklere en açık olanlar olduğunu belirten Göl, “Bu kuşakların en öncelikli müşteri segmentleri olacağı açık. Kullanıcılar her geçen gün artan sayıda hizmete abone oluyor. Gelecek dönemde bu hizmetleri birleştiren şirketler, rekabette çok avantajlı duruma geçecekler” dedi. Göl başarılı abonelik modeli sunabilmek için değerlendirilmesi gereken kritik konuları şöyle sıraladı:

–        Şirketler tekliflerinin abonelik potansiyeli olup olmadığını iyi analiz etmeli.

–        Sundukları ürünün sağladığı kolaylık (veya önlediği rahatsızlık) net bir şekilde ortaya konmalı. 

–        Rekabetten ayrışan, oyunu kazandıracak değer önerisi ve buna uygun bir fiyatlandırma stratejisi belirlenmeli.

–        Kişiselleştirilmiş deneyimler sunulmalı.

–        Kullanıcılara erişim kolaylığı sağlayacak hizmet ekosistemi oluşturulmalı.  

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

KOBİ’lerin sadece yarısı eski çalışanlarının şirketin dijital varlıklarına erişemeyeceğinden emin

KOBİ’lerin kriz sırasındaki davranışları üzerine yakın zaman önce yapılan Kaspersky araştırması, şirketlerde personel eksiltmenin ek siber güvenlik risklerine neden olabileceğini gösteriyor. Araştırmaya göre Türkiye’deki KOBİ yöneticilerinin yalnızca 52'i eski çalışanlarının bulut hizmetlerinde depolanan verilere erişemeyeceğinden eminken, çalışanların eski kurumsal hesaplarına erişemeyeceğinden emin olanların oranı 58’de kaldı.

 

Araştırmalara göre mevcut çalışanları elde tutma çabası pandemi boyunca kuruluşların neredeyse yarısının en büyük önceliği olsa da, birçok işletme zor zamanlarda maliyetleri azaltmak için işten çıkarmalara başvurmak zorunda kalabiliyor. Kaspersky, işletmelerin işlerini ayakta tutmak için hangi taktiklere başvurduklarını ve krize karşı alınan önlemlerin beraberinde getirebileceği siber güvenlik risklerini öğrenmek için küçük ve orta ölçekli kuruluşların yönetiminde yer alan 1.300'den fazla liderle anket yaptı.

 

Ankete katılanların neredeyse yarısı, eski çalışanlarının hiçbir şekilde şirket dijital varlıklarına erişemeyeceğini iddia edemiyor. Bu da işten çıkarmaların veri güvenliği ve şirketin konumu adına ek riskler oluşturabileceği anlamına geliyor. Eski çalışanların yeni işlerinde bu verileri kendileri için toplamaları veya kötüye kullanmaları riski, patronların en büyük endişeleri arasında yer alıyor. Anket sonuçları, çoğu yöneticinin eski çalışanların şirket verilerini yeni işverenleriyle paylaşacağından (63) veya kendi işlerini kurmak için kullanacaklarından (60) endişe ettiğini gösteriyor. Ankete katılanların 31'inin olası bir kriz durumunda maliyetleri azaltmak için istihdamdaki azalmayı olası bir önlem olarak görmesi, bu riski daha da belirgin hale getiriyor.

 

Diğer popüler maliyet düşürme adımları arasında reklam, promosyon (36) ve vasıtalar (34) için yapılan harcamaların kısılması yer alıyor. Siber güvenlik ise liderlerin bütçeden tasarruf etmeyi tercih edeceği bir alanı olarak görünmüyor.

 

Kaspersky Bilgi Güvenliği Başkanı Alexey Vovk, şunları söylüyor: "Yetkisiz erişim her işletme için büyük bir sorun haline gelebilir. Kurumsal veriler rakibe aktarıldığında, satıldığında veya silindiğinde şirketin rekabet gücünü etkileyebilir. Çalışanlar, kurumsal BT departmanları tarafından dağıtılmayan veya kontrol edilmeyen ‘gölge BT’ hizmetlerini aktif olarak kullandıklarında bu sorun daha karmaşık hale geliyor. Çalışan işten çıkarıldıktan sonra bu hizmetlerin kullanımı iyi yönetilmediği sürece, eski çalışanın söz konusu uygulamalar aracılığıyla bilgi paylaşmasını engelleme şansınız oldukça az.”

 

Kontrolsüz erişimin ve gölge BT'nin şirketinizin verimliliğini ve güvenliğini etkilememesi için Kaspersky şunları öneriyor:

  • Tüm çalışanların kullanımına açık olan veri miktarını azaltın ve önemli kurumsal verilere erişebilen kişilerin sayısını kontrol altında tutun. Satılabilecek veya bir şekilde kullanılabilecek değerli bilgilere çok sayıda çalışanın erişebildiği kuruluşlarda veri ihlallerinin meydana gelme olasılığı daha yüksektir.
  • E-posta kutuları, paylaşılan klasörler ve çevrimiçi belgeler dahil olmak üzere kurumsal varlıklara erişim politikaları oluşturun, bu  politikaları güncel tutun ve çalışanın şirketten ayrılması durumunda erişimlerini kaldırın. Bulut hizmetleri içindeki çalışan etkinliğinin yönetilmesine ve izlenmesine yardımcı olan, bunun için güvenlik ilkeleri uygulayan bulut erişim güvenliği yazılımı kullanın.
  • Acil durumlarda kurumsal bilgilerin güvende kalmasını sağlamak için temel verilerinizi düzenli olarak yedekleyin.
  • Harici hizmetlerin ve kaynakların kullanımına ilişkin açık yönergeler sağlayın. Çalışanlar hangi araçları kullanmaları veya kullanmamaları gerektiğini ve bunların nedenlerini bilmelidir. İş için herhangi bir yeni yazılıma geçiş yaparken, BT ve diğer sorumlu rollere dair açık bir onay prosedürü olmalıdır.
  • Çalışanlarınızı kullandıkları tüm dijital hizmetler için güçlü parolalar oluşturmaya ve parolalarını düzenli olarak değiştirmeye teşvik edin.
  • Güvenli hesap ve parola yönetimi, e-posta güvenliği ve webde gezinmeyle ilgili temel siber güvenlik kurallarına uymanın önemini personelinize düzenli olarak hatırlatın. Bu konuda uygulanacak kapsamlı bir eğitim programı çalışanlarınızın gerekli bilgileri edinmelerini sağlarken, bunu pratik olarak uygulamalarına da olanak tanır.
  • Kaspersky Endpoint Security Cloud gibi bulut hizmetleri üzerinde görünürlük sağlayan özel siber güvenlik hizmetleri kullanın.

Ek masraflar olmadan işletmenizi nasıl koruyacağınız konusunda uygulanabilir öneriler için Budget Hub üzerinde Kaspersky Cybersecurity adresini ziyaret edin.

Küçük ve orta ölçekli işletmelerin krize karşı tutumları ve taktikleri hakkında daha fazla bilgiyi ve kapsamlı raporu bu bağlantıda bulabilirsiniz.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kripto Paralar Hırsızlığa Karşı Nasıl Korunur

KRİPTO PARALARINIZI KORUMAK İÇİN 4 ÖNERİ

Son 10 yılda büyük bir hızla büyüyen kripto para piyasaları, kullanıcıların kendi ekosistemlerini yaratmalarına olanak sunsa da siber saldırganların ve kripto para hırsızlarının hedefi haline gelebiliyor. Kripto varlıkları çevrim dışı saklayan ve yüksek bir güvenlik katmanı sunan Ledger, kullanıcıların kripto varlıklarını çalınmalara ve siber saldırılara karşı nasıl koruması gerektiğine dair 4 öneride bulunuyor. 

 

Son 10 yılda değeri hızla artan ve yatırımcı toplayan kripto varlıklar birçok kullanıcı gibi kripto para hırsızlarının da gündeminde yer alıyor. Özellikle siber saldırganların kripto varlıkları ve özel anahtarları ele geçirmesinin birkaç farklı yolu bulunuyor. Bu noktada, tehdit faktörlerini anlamak ve saldırılara karşı alınması gereken önlemleri bilmek, bir kullanıcının güvenliğini sağlaması ve piyasalarda profesyonelce işlem yapması açısından kritik önem taşıyor. Kripto varlıkları çevrim dışı saklayan ve yüksek bir güvenlik katmanı sunan soğuk cüzdanlar arasında önde gelen bir güvenli erişim noktası olan Ledger, kullanıcıların varlıklarını ve özel anahtarlarını kripto para hırsızlığından koruması için 4 önemli öneride bulunuyor.

 

1. Siber Tehditler: İnternet bağlantısı, özel anahtarlar açısından önde gelen tehditler arasında yer alıyor. Bağlantı açıklarından oluşabilecek saldırılardan korunmak için çeşitli yöntemler bulunsa da bu, kullanıcıların hiçbir zaman saldırıya uğramayacağı anlamına gelmiyor. Kötü amaçlı bir bağlantıya tıklatmak bilgisayar korsanlarının en fazla başvurduğu yöntemlerin başında geliyor. Bu yolla saldırganlar, kullanıcıların tıkladığı bağlantı aracılığıyla cihaza uzaktan erişim sağlayarak varlıkları ve özel anahtarları ele geçirebiliyor. Bu nedenle, varlıkları ve özel anahtarları güvende tutabilmenin tek yolu internete bağlı olmayan bir donanım cüzdanı ya da soğuk cüzdan kullanmak. Ledger Nano gibi donanım cüzdanları ve soğuk cüzdanlar, çevrim dışı bağlantıyla işlem yaptıkları için siber saldırganların varlıklara ve özel anahtarlara erişimlerini oldukça zorlaştırıyor. 

 

2. Kurtarma Cümlesinin Çevrim Dışı Oluşturulması: Kripto varlıkları güvence altına almak, sadece mevcut özel anahtarları çevrim dışı taşımakla ilgili değil, aynı zamanda hiçbir zaman çevrim içi kullanılmadığına emin olmakla da ilgilidir. Bir soğuk cüzdan ya da donanım cüzdanı, 24 kelimelik kurtarma ifadesini en baştan çevrim dışı oluşturarak cihazın ekranı aracılığıyla şifreyi çevrim dışı ortamda kullanıcılara iletiyor. Bu durum da cüzdanın üzerinde tam koruma sağlayarak hassas verilerin saldırganlara sızdırılmasını engelliyor.

 

3. Donanım Cüzdanının Çalınması veya Saldırıya Uğraması: Özel anahtarları çevrim dışı şekilde kullanmak, dışarıdan gelebilecek fiziksel saldırılar için en doğru yöntemler arasında yer alıyor. Ancak yine de yeni tehdit vektörlerine karşı dikkatli olmak gerekiyor. Bir donanım cüzdanına koyulan PIN, ilk saldırılara karşı ön güvenlik duvarı işlevi görüyor. Kullanıcıların kendi PIN’lerini belirlemesine izin veren donanım cüzdanları sekiz haneli şifreyle güven altına alınarak sadece kullanıcıların erişimine olanak sağlıyor ve şifrenin üç kere yanlış girilmesi halinde otomatik bir güvenlik duvarı oluşturuyor. Örneğin, Ledger donanım cüzdanlarında üç defa hatalı giriş denemesi yapılırsa cihaz kendi kendini sıfırlıyor. Bu da saldırganların çalınan cüzdanlara yanlış şifre girmesi halinde varlıkların erişime kapatılması anlamına geliyor.

 

4. Donanım Cüzdanına Fiziksel Saldırı: Kullanıcıların varlıklarını muhafaza ettiği donanım cüzdanı ve soğuk cüzdanlar, yanlış ellere geçerse ciddi tehditlerle karşı karşıya kalabiliyor. Güç arızası, yan kanal saldırıları ve bir donanım güvenlik modülüne saldırılması, donanım cüzdanı doğru korumaya sahip değilse savunmasız kalabiliyor. Ancak donanım cüzdanları, hassas verileri çevrim içi ve fiziksel saldırılara karşı korumak için tasarlandığından üst düzey güvenliğin gerekli olduğu kredi kartı ve pasaportlar gibi Güvenli Öge Çipi’ne sahip. Secure Element çipini kullanan Ledger donanım cüzdanları, özel anahtarları ve varlıkları koruma altına alarak elektromanyetik saldırı ve güç arızaları gibi çeşitli saldırılara karşı da koruma sağlayabiliyor.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bosna Hersek’te Kağıtspor fırtınası

Avrupa Şampiyonasında milli takım kürsünün zirvesinde yer aldı

Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da düzenlenen 23 Yaş Altı Avrupa Judo Şampiyonası'nda Kocaeli Büyükşehir Belediye Kağıtspor’un başarılı judocuları milli takım adına çıktıkları müsabakalardan altın madalyalarla döndü.

 

SILA AVRUPA ŞAMPİYONU

Bosna Hersek’te devam eden 23 Yaş altı Avrupa Judo Şampiyonasında 48 kilogramda mücadele eden Büyükşehir Kağıtspor’lu Sıla Ersin,

rakiplerini tek tek yenerek finale kadar çıktı. Final müsabakasında Azerbaycanlı rakibini de yenerek altın madalyanın sahibi oldu.

 

MÜNİR AVRUPA İKİNCİSİ

23 Yaş altı Avrupa Judo Şampiyonasında ay yıldızlı forma adına mindere çıkan bir diğer Kağıtspor’lu Münir Ertuğ, rakiplerini arka arkaya yenerek finale kadar çıktı. +100 kilogramda mücadele eden milli sporcu Münir Ertuğ, final müsabakasında Macar rakibine kaybedince, gümüş madalyanın sahibi oldu ve kürsünün ikinci basamağında yer aldı.

 

KARMA TAKIMLARDA AVRUPA ŞAMPİYONU

U23 Avrupa Şampiyonasında ferdi müsabakaların hemen sonrasında yapılan Karma Takımlar Müsabakasında 57 kilogram Çağla Serdar, 90 kilogram Ömer Kemal Aydın ve +100 kilogram Münir Ertuğ karma takım adına mücadele etti. Başarılı performansları ile rakiplerini tek tek eleyen Türkiye Karma Takımı, Avrupa Şampiyonu oldu.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Cumhurbaşkanlığı 3. Uluslararası Yat Yarışları Ana Sponsoru DHL’den Trofe Birincisi Arçelik Yelken Takımına Özel Ödül

DHL Express Türkiye’nin ana sponsorluğunu üstlendiği Cumhurbaşkanlığı 3. Uluslararası Yat Yarışları’nın ikinci etabı 30 Ekim’de düzenlenen törenle sona erdi. Trofenin birincisi olan Arçelik Yelken Takımı, ödülünü DHL Express Türkiye CEO’su Mustafa Tonguç’un elinden aldı. 

DHL Express Türkiye’nin ana sponsorluğunu üstlendiği Cumhurbaşkanlığı 3. Uluslararası Yat Yarışları Trofesinin ikinci etabı 28-30 Ekim tarihlerinde İstanbul Boğazı’nda heyecan dolu anlara sahne oldu. Cumhuriyetin 99. yılının kutlandığı 29 Ekim’de boğaza renk katan yarışlar, 30 Ekim gecesi düzenlenen ödül töreniyle sona erdi. DHL Express Türkiye CEO’su Mustafa Tonguç, IRC Maxi ve Cumhurbaşkanlığı Trofesi Kupası’nın kazananı Arçelik Yelken Takımı’na, dünyaca tanınmış heykeltıraş Seçkin Pirim tarafından, Şahika Ercümen’in Marmara Denizi’nden topladığı atıklarla tasarlanan ödül heykelciğini takdim etti. Törene katılanlar, Şahika Ercümen’in Marmara Denizi’nde yaptığı dalışı ve Seçkin Pirim’in toplanan atıkları heykele dönüştürme sürecini gösteren görüntüleri içeren filmi de ilgiyle izledi. 

 

Konuyla ilgili açıklama yapan DHL Express Türkiye CEO’su Mustafa Tonguç şunları dile getirdi: “Dünya çapında bilinen bu itibarlı organizasyonun ana sponsoru olarak ülkemizin tanıtımına katkı sağlamaktan gurur duyuyoruz. Bu yıl ayrıca yarışlarda sadece sponsor olarak yer almayıp, Türkiye ekibimizle birlikte Avrupa’daki DHL ofislerinden de 70 kişinin katılımıyla toplam 10 takımla yarışta yer aldık.  DHL’de “As One” diye tanımladığımız birlik olma kültürümüz doğrultusunda, birlikteliğin ve takım olmanın gücüne olan inancımız ve hıza olan tutkumuzla yarıştık. Çok heyecanlı geçen yarışlarda trofe birincisi olan Arçelik ekibini tebrik ediyorum. Törende hikayesini izlediğimiz ve DHL’in sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda çok önem verdiğimiz özel ödülümüzün Arçelik yelken takımına gitmesinden mutluluk duydum. Şahika Ercümen ve Seçkin Pirim’e bu ödülün tasarlanmasındaki emeklerinin yanı sıra sporcuların ve sanatçıların farkındalık yaratma, duyarlılık artırma konusundaki rolünü ortaya koyan projemizde yer aldıkları ve destekleri için ayrıca teşekkür ediyorum. “

 

Yarışlara 28 farklı ülkeden 600’ü aşkın sporcu katıldı

Yarışlara bu yıl, Türkiye dahil 28 ülkeden 600’ü aşkın sporcu katıldı. Yarış ekipleri 28 Ekim tarihinde Caddebostan-Adalar Parkuru’nda Barbaros Hayreddin Paşa Kupası, 29 Ekim’de İstanbul Boğazı Parkuru’nda Cumhuriyet Kupası ve 30 Ekim’de Moda-Adalar Parkuru’nda Mavi Vatan Kupası için mücadele etti. Yarışların ana sponsoru olan DHL Express ise Türkiye ve Avrupa ofislerinden gelen çalışanlarından oluşan toplam 10 takımla yarışa katıldı.

 

DHL Express Türkiye, deniz temizliğinin önemine dikkat çeken çalışmaları desteklemek için aynı zamanda DenizTemiz Derneği/TURMEPA’ya tüm yarışçılar adına bağışta bulundu.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

D Vitamini Seviyenizi Kontrol Altında Tutun

D vitaminin önemi ve eksikliği ile ilgili farkındalık oluşturmak amacıyla 2 Kasım, “Dünya D Vitamini Günü” olarak kutlanıyor. Sağlık için en önemli vitaminlerden biri olan D vitamininin kanser, depresyon, kalp, obezite gibi kronik hastalıklardan korunmada yardımcı olduğunu ve eksikliğinin sağlık problemlerine yol açtığını vurguladı.  Dr. Elif Pahsa D vitamini değerleri düşük olan kişilerin takviye almalarını, D vitamini yükselse bile 2-3 haftada yarılandığını, bu nedenle günlük idame dozlarla takviye edilmesi gerektiği uyarısında bulundu.  

 

Kemik sağlığı ve sağlıklı kalsiyum metabolizması için çok büyük önem taşıyan D Vitamini eksikliği birçok kronik hastalığa yol açıyor. Gencinden yaşlısına herkesi etkileyen D vitamini yetersizliğinin yaşam kalitesini de düşürdüğünü belirten Dr. Elif Pahsa şu bilgileri verdi: 

 

Vitamin D3’ün eksikliğini tamamlamak için güneş ışığı almak yeterli değil 

 “Normal koşullar altında insan vücudunda bulunan D vitamininin 90-95’i güneş ışınların etkisi ile deride yapılır. Besinlerden ise çok kısıtlı alınabilmektedir. Güneşe maruziyet ile UVB ışınları, ciltte provitamin D’nin previtamin D3’e sonrasında da vitamin D3’e dönüşümünü sağlar. UVB ışınlarının insan derisine ulaşmasını engelleyen herhangi bir durumda D vitamini üretilememesi ve eksikliği ile sonuçlanır. 

 

Güneş ışınlarının dünyaya ulaştığı açı olan Zenith açısı da D vitamini sentezinde önemlidir. Ülkemiz Zenith açısına göre Güneş ışınlarının daha dik geldiği Mayıs– Eylül ayları arasında D vitamin sentezi için uygundur. Bu aylarda 11:00-15:00 saatleri arasında özellikle 12.30- 13.30 arası güneşlenmek D vitamini sentezi için faydalı. Çünkü sentezlenme için bu saatlerde gelen 50-90 derece aralığındaki ışınlara ihtiyaç var. Ancak güneş ışınları tepedeki ufuk çizgisinin 50 derece altına inmeye başladığı saatlerde tehlikeli olan UVA ışınlarına da maruz kalırız. Yapılan çalışmalarda “37. kuzey ve güney enlemlerinin” daha kuzey ve güneyinde yaşayanlarda; “sadece güneş ışığı ile” yeterli D vitamini sentezlenemediği görülmüştür. Ülkemiz de 36-42. Kuzey enlemleri arasında yer aldığı için güney sahillerimiz dışında sadece güneş ışığı ile yeterli Vitamin D3 sentezi yapamamaktayız. Bu sebeplerden ötürü yılın büyük bölümünde güneş gören ülkemizde bile D vitamini eksikliği çok yüksek oranlarda gözükmekte ve takviye kullanmadan bu eksikliği kapatmak çok da kolay değil. Öte yandan yüksek oranda güneş ışınına maruz kalmak deri kanseri gibi tehlikeleri de beraberinde getiriyor” dedi. 

 

 D vitamini eksikliği olan kişilerin takviye gıda almaları önemli 

D vitamini değerleri düşük olan kişilerin takviye almalarını önemle vurgulayan Dr. Elif Pahsa sözlerine şöyle devam etti “Öncelikle D vitamininde normal değer yaklaşık olarak 50 ng/mL’dir.  Kronik hastalık nedeniyle bağışıklığını daha güçlü tutmak zorunda olanlar 60-80 ng/mL’de değerlerine sahip olmalılar. Eğer seviyeniz bu değerlerden düşükse hekiminizin de yönlendirmesi ile D vitaminini takviye etmeniz uygun olacaktır. D vitaminini bir kere yükselttikten sonra maalesef işimiz bitmiyor. Çünkü vücuttaki D vitamini seviyesi 2-3 haftada bir yarılanıyor. İşte bu nedenle, düzenli olarak günlük idame dozda D vitamini kullanılması, kullanırken de iki önemli yardımcı olan K2 vitamini ve magnezyumun atlanmaması gerekiyor. D vitamini sayesinde emilen kalsiyumun kemiğe yerleşmesini sağlayan K2 Vitamini ile D3’ün kombine edildiği D3K2 damla formları, bunun yanında D vitamininin aktifleşmesi için günlük 100-200 mg magnezyum kullanılabilir.” 

 

 

DR. ELİF PAHSA KİMDİR?

1970 yılında İstanbul’da doğdu. 1994 yılında Hacettepe Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Mezuniyetinin ardından Ağrı, Eskişehir, İzmir ve İstanbul’da Aile Hekimi olarak çeşitli devlet kurumlarında görev aldı. 2005 yılında aldığı Medikal Estetik Uygulamaları eğitimi ile sağlıklı yaşam ve beslenme konularına ilgi duymaya başladı. 2008 yılından itibaren ilaç sektörüne geçiş yaparak sektörü tanıma ve değerlendirme şansı buldu. 2015 yılından itibaren odağını hastalıklardan korunma, sağlıklı yaşam ve doğru beslenme konularına çevirdi. Tıpta bütüncül yaklaşım ilkesiyle hareket ederek hastalıklardan korunma, doğru beslenmenin sağlığa katkısı, kronik hastalıklarda kök nedenlerin tedavisi, besin desteklerinin önemi, fitoterapi uygulamaları konularında çalışmalar yapan Dr. Elif Pahsa, evli ve bir çocuk annesidir.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı