Aylık arşivler: Kasım 2022

Siparişini ver, “İzmirli” ürünleri kapına gelsin

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin küçük üreticiyi ihracatçıya dönüştürmek için oluşturduğu “İzmirli” markası altındaki bitkisel ürünler, süt ve et ürünlerine ulaşmak çok kolay. Tüketiciler bu ürünlere ulaşmak için izmirliden.com sitesinden sipariş verebiliyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Başkan Tunç Soyer’in “Başka bir tarım mümkün” vizyonuyla üreticinin alın terini, katma değerli ürünlere dönüştürüyor. “İzmirli” markası altında hem tüketiciler sağlıklı ve ekonomik gıdayla buluşuyor hem de küçük üretici ihracatçı haline getiriliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin şirketlerinden İzTarım A.Ş. tarafından üretilen “İzmirli” markalı ürünler izmirliden.com sitesi üzerinden satın alınabiliyor.

Neler var?
izmirliden.com sitesi üzerinden dana ve kuzu kavurma, feta peyniri, keçi-koyun tulum peyniri, keçi-koyun beyaz peyniri, karakılçık buğday unu, karakılçık arpa şehriyesi, karakılçık makarna çeşitleri, sucuk, pastırma, buratta peyniri, mozerella peyniri satışa sunuldu. Sitede İzmirli markalı ürünlerin yanı sıra kooperatif ürünleri de satılıyor.

İlçe ilçe teslimat günleri
izmirliden.com üzerinden siparişi verilen ürünler kargoyla kapıya teslim ediliyor. Aliağa, Menemen, Foça, Çiğli ve Karşıyaka’ya pazartesi, çarşamba ve cuma, Bayraklı, Bornova, Buca ve Kemalpaşa’ya salı ve perşembe, Urla, Çeşme, Güzelbahçe’ye pazartesi, Gaziemir, Torbalı, Menderes ve Seferihisar’a çarşamba, Konak, Balçova, Narlıdere ve Karabağlar ilçelerine salı ve perşembe günleri hizmet veriliyor. Teslimatlar saat 08.00 -16.00 saatleri arasında yapılıyor.

Mera İzmir büyüyor
Büyükşehir Belediyesi “Mera İzmir” projesi kapsamında 4 bin 658 çobanın kapısını tek tek çalarak Türkiye’nin ilk çoban haritasını çıkarmış ve bu haritaya göre koyun ve keçi sütünü üreticilerden piyasanın iki katına satın alarak üretim için kolları sıvamıştı. Topladığı sütleri işleyerek “İzmirli” markasıyla katma değeri yüksek ürüne dönüştüren İzmir Büyükşehir Belediyesi, üreticiden aldığı et ve bitkisel ürünleri de aynı markayla işleyerek üretime başlamıştı.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

iyzico Cep POS, cep telefonu ve tabletleri POS’a dönüştürüyor

Türkiye’nin finans teknoloji lideri iyzico, üye iş yerleri için yeni bir hizmeti daha devreye aldı: “iyzico Cep POS”. iyzico Cep POS sayesinde, üye iş yerleri POS cihazına ihtiyaç duymadan, Android işletim sistemli akıllı cihazlardan  NFC ile ödeme alarak, cep telefonu ve tabletleri POS’a dönüştürüyor.

 

iyzico Cep POS, mağazada kasa harici herhangi bir yerden tablet ve cep telefonu ile temassız özellikli banka ve kredi kartlarından ödeme almayı mümkün hale getiriyor.

 

“Ödemeyi demokratikleştirmek ve herkes için ulaşılabilir kılmak” amacıyla internetten alışveriş deneyimini hem alıcılar hem de satıcılar için kolaylaştıran iyzico, yeni hizmeti iyzico Cep POS ile, üye iş yerleri için fiziki POS kullanımını ortadan kaldırarak, cep telefonu ve tabletleri POS’a dönüştürüyor. 

 

iyzico üyesi olan tüm iş yerleri, “iyzico İşim İçin” mobil uygulamasını  Android işletim sistemli ve NFC uyumlu cep telefonu ve tabletlerine indirerek iyzico Cep POS  kullanımına başlayabiliyor. 

 

Kolay kurulum ve hızlı ödeme alma imkanı sağlayan iyzico Cep POS üye iş yerlerine, tek entegrasyonla akıllı cihazlarını POS’a çevirerek, bankaya başvurma gerektirmeden, anında temassız ödeme alma imkanı sağlıyor.  Ayrıca iyzico Cep POS, fiziki mağaza alışverişlerinin yanı sıra, satış noktalarında, kapıda ödemelerde ve stant satışlarında da kullanılabilecek.  

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Zyxel’den küçük işletmeler için yeni WiFi güvenlik çözümü: “Bağlan ve Koru”

Zyxel’in NWA110AX ve NWA1123ACv3 access point’leri için Kasım ayından itibaren kullanıma sunacağı yeni güvenlik çözümü “Bağlan ve Koru”, küçük işletmelere kullanımı kolay ve gelişmiş bir güvenlik katmanı desteği getiriyor.

Güvenlik, yapay zekâ ve bulut destekli ev ve iş çözümleri lideri Zyxel Networks, belirli kablosuz access point’leri kapsayan 'Bağlan ve Koru' isimli yeni çözümünü duyurdu. Bu gelişmiş güvenlik çözümü, Zyxel'in en çok satan kablosuz access point’lerinden ikisi olan NWA110AX ve NWA1123ACv3 için Kasım ayında sunulacak ve küçük işletmeler başta olmak üzere Zyxel müşterilerine daha fazla koruma ve bağlantı sağlayacak.

 

"Bağlan ve Koru" çözümü, güvenli olmayan web içeriklerini filtreleyerek ve kullanıcıların tehlikeli web sitelerine erişmesini engelleyerek küçük işletmeler için ek bir güvenlik katmanı sağlıyor. Hem işletmelere hem de müşterilere daha fazla güvenlik sağlayacak bu çözüm, oturum açmış kullanıcıların başkalarının veri akışlarına erişebilmesinin önüne geçerek, kötü niyetli kişilerin casusluk yapmasını veya diğer kullanıcıların bilgilerini çalmasını engelliyor.

 

Küçük işletmelerin ihtiyaçları için ideal çözüm olarak geliştirilen "Bağlan ve Koru", karmaşık güvenlik ayarları oluşturma zahmetine girmeden siber tehditlere karşı yüksek düzeyde koruma sağlıyor. Tüm güvenlik işlevleri tanımlanmış olarak gelen bu çözüm için cihazların yapılandırılması ve çalıştırılması, Zyxel'in bulut tabanlı ağ yönetim platformu Nebula veya basit bir mobil uygulama aracılığıyla uzaktan yönetilebiliyor.

 

"Bağlan ve Koru" çözümü öncelikli olarak Zyxel'in küçük işletmeler için en çok satan iki kablosuz access point’i olan NWA110AX ve NWA1123ACv3 ile sunulacak.

 

Zyxel’in WiFi destekli access point’lerinden NWA110AX, kullanıcılarına yüksek hızlı bağlantı, daha fazla kapsama alanı ve cihaz bağlama yeteneği sağlıyor. Cihaz, küçük kafe, bar, restoran gibi müşterilerinin gün boyunca kablosuz ağlarında oturum açtığı mekanlar ideal bir seçim olarak öne çıkıyor. Ayrıca ağ yöneticilerinin, NWA110AX üzerinde bant genişliği yönetilebildiği için ödeme sistemleri gibi önemli uygulamalara ve hizmetlere öncelik verilebilmesi de mümkün hale geliyor. 

 

Zyxel Pazarlama ve GTM Stratejisi EMEA Direktörü Kevin Drinkall yeni güvenlik çözümleri ile ilgili şunları söyledi: Oda ve kahvaltı sunan konaklama tesisleri veya butik kahve dükkanları gibi küçük işletmeler de kablosuz ağları için iyi bir koruma istiyor. Ayrıca istedikleri çözümün mümkün olduğunca basit ve uygun fiyatlı olması da onlar için önemli. Zyxel olarak küçük işletmelerin bu ihtiyaçlarına cevap vermek üzere tasarladığımız ve belirli kablosuz access point’lerimiz için sunduğumuz “Bağlan ve Koru" çözümümüz, ağ güvenliğini ayarlamakla ilişkilendirilen karmaşıklıklar ortadan kaldırarak kullanıcıları istedikleri ağ korumasını sağlıyor. Bu çözüm ayrıca, basit kurulumu, hızlı ve sorunsuz bağlantı yetenekleri ile tehditlere karşı sağlam, güvenilir koruma özellikleri sayesinde WiFi'ya bağlı tüm kullanıcılar için çok başarılı kullanıcı deneyimi sunuyor.”

 

'Bağlan ve Koru', Kasım 2022'den itibaren NWA1123ACv3 ve NWA110AX access point’lerinde paket bir sürüm olarak mevcut olacak. Diğer access point’ler için ise isteğe bağlı olarak sunulacak.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

TurkNet Speed Mentoring ile girişimcilerle üçüncü kez bir araya geldi

26 Ekim’de Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampüsü’nde “Ürün Geliştirme” teması altında gerçekleştirilen Speed Mentoring etkinliğinin üçüncüsünün de sponsorluğunu üstlenen TurkNet, etkinlik kapsamında ürün yönetimi ve ürün geliştirme yolculuğundaki deneyimlerini, karşılaştıkları ve karşılaşılması olası sorunlar için geliştirdikleri çözümlere yönelik tecrübelerini aktardı.

 

Teknoparklara altyapı yatırımlarını sürekli artıran Türkiye’nin yeni nesil telekom operatörü TurkNet, teknolojinin kalbi olan bu kurumların yanında olmaya devam ediyor. Bu kapsamda TurkNet’in ana destekçisi olduğu, teknoloji geliştiren ve üreten firmaların yanında olma vizyonuyla düzenlenen Speed Mentoring etkinliğinin üçüncüsü 26 Ekim’de Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampüsünde “Ürün Geliştirme” teması altında gerçekleştirildi.

 

Etkinlik, ürün yönetimi ve geliştirme süreçleri, iş analizi, proje yönetimi, Ar-Ge stratejileri, pazar testi ve ticarileştirme gibi konular üzerinde tecrübeli girişim sahipleri, girişimciler, yatırımcılar, kurumsal şirketlerdeki üst düzey yöneticiler ile bu alanlarda mentorluk ihtiyacı olan YTÜ Teknopark girişimlerini bir araya getirdi. TurkNet’ten Platform Servisleri Direktörü Ece İnceer, Digital Deneyimler Direktörü Ayhan Akpınar ve Sistem Destek Direktörü Alper İnce, etkinlikte ürün yönetimi ve ürün geliştirme yolculuğundaki deneyimlerini katılımcılarla paylaştılar.

 

“YTÜ Yıldız Teknopark olarak sektör için çok kıymetli olan aktarımına aracılık etmekten mutluluk duyuyoruz”

YTU Yıldız Teknopark Girişimcilik ve Kuluçka Merkezi Müdürü DR. Ebru Çetinkaya şunları aktardı: “YTU Yıldız Teknopark olarak öncelikle girişimci firmalarımızı ve ihtiyaçlarını analiz ederek, girişim yolculuklarında destek olabileceğimiz her konuda faaliyetlerimizi planlıyoruz. Satış ve pazarlama ve finansmana erişim konularını ele aldığımız ilk iki Speed Mentoring etkinliğinin ardından üçüncü buluşmamızda ürün yönetimi ve geliştirme süreçlerini konuştuk. Girişimci firmalarımızın üretim sürdürebilirliğinin sağlanması için en önemli konularının başında gelen ürün yönetimi konusunda, alanında uzman çok değerli mentorlerimiz ile girişimcilerimizi bir araya getirerek deneyim aktarımına aracılık etmekten mutluluk duyuyoruz. Bu süreçte; TurkNet’e, girişimcilik ekosistemine olan desteği ve motivasyonu için ayrıca teşekkür ediyoruz.”

 

“Bizlere umut veren girişimcilerle bir araya gelmekten, deneyimlerimizi paylaşmaktan dolayı mutluyuz”

TurkNet Platform Servisleri Direktörü Ece İnceer şunları aktardı: TurkNet olarak; yenilikçiliğe inanan, geliştiren, oyunu değiştiren ve girişimci ruhlu bir teknoloji firmasıyız. Değişimin öncüsü teknoparklar ve girişimciler ile GigaFiber gücüyle yüksek hızlarda, özgür ve yeni nesil bir dünyada geleceğin internetini kuralım istiyoruz. Tüm internet kullanıcılarına dünya standartlarında, 1.000 Mbps eşit indirme ve yükleme hızında, kaliteli bir internet deneyimi sunabilmek, sektörde olmazları olduran, odağı her zaman kullanıcısı olan marka misyonumuzla üniversite ve teknoparklardan başlayarak GigaFiber altyapımızı her gün genişletiyoruz. Aktif fiber altyapımızla 2023 sonunda 21 ilde toplam 46 teknoparkta hizmet vermeyi hedefliyoruz.    Teknoparklara iyi kullanıcı deneyimi ile, kaliteli bir internet hizmeti götürürken bir yandan da girişimci firmaları dinliyor ve bu uzun teknoloji yolculuğunda onların yanında olmaya çalışıyoruz.  Sektör için çok kıymetli olduğunu düşündüğümüz ve üçüncü kez ana destekçiliğini üstlendiğimiz Speed Mentoring etkinliğinde TurkNet ürün ekibi olarak, ürün yönetimi ve ürün geliştirme yolculuğundaki deneyimlerimizi, girişimcilerin de karşılaşabileceklerini ön gördüğümüz sorunlara ve geliştirdiğimiz çözümlere yönelik tecrübelerimizi paylaştık. Amacımız teknoloji üretimine ve Türkiye’nin geleceği olan girişimcilere elimizden geldiği kadar destek olabilmek. Destek verebildiğimiz girişimcilerin ürün ve hizmetlerinin her platformda sergilediği günü görmek bizler için büyük bir gurur olacaktır. Bu başarı hikayesinde küçük de olsa bir payımızın olması bizim için çok değerli. Bu bağlamda böylesi kıymetli bir etkinliğe ev sahipliği yapan, bizlere bu ortamı sağlayan Yıldız Teknopark ekibine ayrıca teşekkür ediyor, teknolojinin öncüsü Teknopark firmaları ile teknolojinin kalbinde yer almaktan TurkNet olarak mutluluk duyuyoruz.”

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Xsolla, NFT ile ödeme çözümlerini güncelledi

Kullanıcılar dört farklı işlemi aynı anda yapabilecek 

Lider küresel video oyun ticareti şirketi Xsolla, NFT ile ödeme çözüm hizmetine yeni özellikler ekledi. Güncellemelerle Web 3.0'ın önündeki engelleri kaldıran marka,   kullanıcıların NFT satmalarına, saklamalarına, basmalarına ve kullanıcıların cüzdanlarına göndermelerine olanak tanıyor.

 

Oyun geliştiricilerinin kendi oyun ekonomilerine NFT’leri hızlı ve güvenli şekilde eklemelerine imkan veren Xsolla, ödeme çözüm hizmetini güncelleyerek yeni özellikler ekledi. Yenilenen NFT ile ödeme çözümü,  video oyunları ve diğer dijital içerik üreten işletmelere, işlerini artırma fırsatı yakalıyor. İş ortakları artık NFT'leri satabiliyor, kullanıcıların dijital öğeler satın almalarına ve Fiat tercihli ödeme yöntemini kullanarak bunları NFT'lere basmalarına izin veriyor. Öte yandan NFT'leri iş ortağının veya Xsolla'nın envanterinde saklayabilirken, basılmış öğeleri kullanıcıların cüzdanlarına gönderebiliyor.  Ayrıca bu çözüm, iş ortaklarının Ethereum, Solana ve Polygon dahil olmak üzere büyük blok zincirlerine ve desteklenen 100'den fazla e-cüzdana bağlanmalarını sağlıyor.

 

“Eşsiz özelliklerle bir adım ileride olmaya devam ediyoruz”

Dünya genelindeki mobil oyun geliştiricilerinin daha fazla coğrafyada daha fazla oyuncuya ulaşmalarına yardımcı olmak için geliştiricilere sınıfının en iyisi hizmeti ve desteği sunmayı taahhüt ettiklerini söyleyen Xsolla Başkanı Chris Hewish, “Mobil oyun sektörü geliştikçe, ortaklarımızın oyuncularıyla doğrudan iletişime geçmelerine yardımcı olan mobil çözümümüze eşsiz özellikler sunarak bir adım ileride olmaya devam ediyoruz” diye konuştu. 

 

“Fragmanlar 250 bin dolara kadar finanse edilebilecek”

Xsolla’nın yeni Oyun Yatırım Platformu + Fragman Programı’na yönelik de bilgi veren Chris Hewish, “Oyun fragmanları, video oyunu pazarlamasının önemli bir bileşeni haline geldi. Güçlü bir fragman heyecan yaratabilir, ön siparişleri artırabilir, oyun satışlarını yükseltebilir ve hatta piyasaya sürüldükten sonra bir oyunu pazarlayabilir. Bu yeni programda geliştiriciler, gelecekte oyunlarından elde edilecek geliri paylaşma karşılığında fragmanlarının 250 bin dolara kadar finanse edilmesi için başvuru yapabilirler. Fragmanın temel fondan daha pahalı olması durumunda, Oyun Yatırım Platformu aracılığıyla artırılır. Oyun Yatırım Platformu, yatırıma hazır oyunlardan oluşan bir portföydür. Yüksek net değerli şahıslar ve aile ofisleri dahil olmak üzere akredite yatırımcılar portföye göz atabilir ya da doğrudan kriterlerine uyan oyunları araştırabilir. İstedikleri oyunu bulduktan sonra, yatırımcılar Xsolla ile görüşerek geliştirici tarafından önceden belirlenen şartlarla projeye ortak yatırım yapmayı taahhüt eder” şeklinde konuştu 

 

“Web Shop ile her tüketici için benzersiz bir deneyim sunuyoruz”

Oyun geliştiricilerinin, güncellenmiş Web Shop aracılığıyla oyuncu promosyonlarını yönetebileceğini ve pazarlama çalışmalarını özelleştirebileceğini vurgulayan Chris Hewish, konuşmasını şöyle sürdürdü: “ Güncellenen Xsolla Web Shop özellikleri, pazar talepleriyle uyumlu ve iş ortaklarının çevrimiçi mağazalarından tüketicilerle doğrudan etkileşim kurarak fayda sağlamalarına olanak tanıyor. Bu yeni özellikler, oyun geliştiricilerinin oyuncu promosyonlarını yönetmelerine ve her tüketici için benzersiz ve değerli bir deneyim sunmak üzere pazarlama çalışmalarını kişiselleştirmelerine yardımcı olmayı amaçlıyor.”

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kemer’de milli heyecan

Korfbol Dünya Şampiyonası Avrupa Elemeleri Kemer’e bağlı Göynük mahallesinde bulunan Kemer Belediyesi Göynük Atatürk Spor Salonu’nda başladı. 7 ülkeden 150 sporcunun katıldığı organizasyon 5 Kasım tarihinde sona erecek

 

Kemer Belediyesi’nin destekleriyle Göynük Mahallesi’ndeki Kemer Belediyesi Göynük Atatürk Spor Salonunda yapılan şampiyonaya, Türkiye’nin yanı sıra Hollanda, Katalonya, İsviçre, Galler, Fransa ve Macaristan’dan yaklaşık 150 sporcu katılıyor.

 

Şampiyonanın açılış seremonisine, Kemer Kaymakamı Hüseyin Çam, Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu, Kemer Jandarma Komutanı Binbaşı Ramazan Ergel, Türkiye Korfbol milli takım antrenörü ve organizasyon başkanı Kocaeli Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Yüksel Abdikoğlu ve sporcular katıldı.

 

Bu tip organizasyonların Kemerimize katkısı çok büyük

Türkiye’de yeni gelişmekte olan spor dalları kategorisinde bulunan Korfbol hakkında bilgi alan Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu, 7 ülkeden 150 sporcunun Kemer’de konakladıklarını ve ilçe ekonomisine de katkıda bulunduklarını ifade ederek, Kemer’in spor turizminin başkenti olması yönünde çabalarının sürdüğünün altını çizdi.

 

Korfbol dünya şampiyonası ve avrupa eleme müsabakalarının açılış seremonisinin ardından Kemer Kaymakamı Hüseyin Çam ve Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu sahaya inerek, Türkiye Korfbol milli takım sporcuları ile sohbet edip başarı dileklerinde bulunarak hatıra fotoğrafı çektirdi. Kaymakam Çam ve Başkan Topaloğlu, Türkiye’nin karşılaştığı İsviçre milli takım sporcularına da başarılar diledi.

 

Şampiyonanın açılış müsabakasında Türkiye milli takımı İsviçre karşısında çıktığı ilk maçta sahadan 30-15 gibi farklı bir skorla ayrıldı. Şampiyona 5 Kasım Cumartesi gününe kadar devam edecek.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Okul Çağı Çocuklarındaki Enfeksiyonlara Dikkat

Okul döneminin başlaması ve beraberinde havaların soğumasıyla birlikte çocuklarda kulak, burun boğaz hastalıklarında da artış gözleniyor. Çocukların hem fiziksel gelişimlerinin hızlı olduğu hem de akademik başarılarının temellerinin atıldığı bir dönemin enfeksiyonlar açısından da önem taşıdığını söyleyen Kulak, Burun, Boğaz Hastalıkları uzmanı Op. Op. Dr. Ziya Bozkurt, çocuklarda yaşanabilecek gelişimsel gecikmelerin ve bozuklukların ileriki hayatında kalıcı izler bırakabileceğine işaret etti. 

 

Mikroplarla ilk karşılaşma zamanı genellikle nispeten daha steril ev ortamımızdan çıkıp daha kalabalık ve mikroplarla haşır neşir olunan kreşler ve okul ortamı oluyor. Kulak, Burun, Boğaz Hastalıkları uzmanı Op. Op. Dr. Ziya Bozkurt, bu nedenle okul döneminde çocukların sıklıkla boğaz, kulak ve sindirim sistemi enfeksiyonları geçirdiğini söyledi. Okul çağında çocuklarda en sık; geniz eti ve bademcik problemleri, kulak problemleri, burun ve sinüslere bağlı sorunlar ve ses problemleriyle karşılaşıldığı bilgisini verdi. 

 

Bu dönemin çocukların fiziksel ve akademik gelişimleri açısından önem taşıdığına dikkat çeken Op. Dr. Ziya Bozkurt, tedavide yaşanabilecek gecikmelerin yaşanabilecek gelişimsel gecikmeler ve bozuklukların çocuğun ileriki hayatında kalıcı izler bırakabileceğine işaret etti. 

 

KRONİK HASTALIĞI OLAN ÇOCUKLAR DAHA SIK HASTALANIYOR!

Her çocukta bu enfeksiyonların aynı oranda görülmediğini, bunun için hem yapısal hem çevresel etkenlerin önem taşıdığını söyleyen Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Kulak, Burun, Boğaz Hastalıkları uzmanı Op. Dr. Ziya Bozkurt, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: Örneğin gebelikte, doğum sırasında veya sonrasında sıkıntı yaşayan çocuklar, anne sütünün yeterince almayan bebekler, alerjik yapıda olanlar, kronik hastalığı olan çocuklar yaşıtlarına göre daha sık hastalanır. Diğer taraftan çevresel faktörlerin de burada rol oynadığı biliniyor. Örneğin beslenme alışkanlıkları, kalabalık yerlerde yaşama ve kreş, okul ortamı; egzersiz yapma, yeterince güneş ışığına maruz kalma gibi faktörlerde bağışıklık sistemini etkileyerek çocuklar arasında farklılık yaratmaktadır.” 

 

GENİZ ETİ VE BADEMCİKLERİN BÜYÜMESİ FARKLI SORUNLARA DA NEDEN OLABİLİR!

Vücudun savunma sisteminin bir parçası olan bademcik ve geniz eti dokularının enfeksiyonlarla her karşılaştıklarında büyüyerek kimi zaman bulundukları yerde tıkayıcı etkiye sebep olabildiklerini anlatan Op. Dr. Ziya Bozkurt, “Diğer taraftan bakteri ve virüsler gibi zararlı etkenler bu dokuların kendi kendilerini iltihaplandırmasına neden olabilir. Böylece bu iki doku koruma işlevlerini yerine getiremeyip kendileri enfeksiyon üretir hale gelerek vücut için birer enfeksiyon kaynağı olabilirler” diye konuştu. 

 

Geniz etinde büyüme olmasının çocuğun solunumuna da engel olabildiğini ve bunun yanında farklı sağlık sorunları için de zemin oluşturabildiğini hatırlatarak Op. Dr. Ziya Bozkurt, sözlerine şöyle devam etti: 

 

“Bu durum ayrıca kulak ve sinüslerin içinde oluşan sıvıların boşalımını bozarak problemlere yol açar. Bu çocuklarda işitme kayıpları, horlama, ağızdan soluma, gece öksürükleri, burun akıntıları oluşur. Ağızdan solunum ortodontik bozukluklar, yüz gelişiminde bozukluklar ve konuşma bozukluğuna yol açabilir.”

 

HER GENİZ ETİ PROBLEMİ YAŞAYAN ÇOCUĞA CERRAHİ GEREKİR mi?

Her çocukta geniz eti bulunmakla birlikte özellikle 4-5 yaşlarda kreş ve okula başlangıç aşamasında karşılaşılan enfeksiyonlara bağlı olarak bu dokuların büyüyüp belirginleştiklerini hatırlatan Op. Dr. Ziya Bozkurt, ileri yaşlarda küçülme eğilimi gösterdiklerini söyledi. Hangi durumlarda çocuklara cerrahi girişim gerektiği konusunda ise Op. Dr. Ziya Bozkurt şunları anlattı: 

 

“Eğer geniz eti koruma işlevlerini yerine getiremeyip kendileri enfeksiyon üretir hale gelerek devamlı sinüzit veya orta kulak enfeksiyonlarına ve buna bağlı işitme kayıplarına sebep oluyorsa,  geniz etinin büyüklüğü burundan solunuma engel oluşturarak devamlı ağızdan solumana ve buna bağlı horlama, veya apne dediğimiz uykuda nefessiz kalma gibi ciddi sorunlar yaratıyorsa; veya yine devamlı ağız solunumuna bağlı çene ve diş yapısında bozulma izleniyorsa bu durumda cerrahi tedavi yani geniz etinin alınması planlanmalıdır.”

 

TEDAVİ EDİLMEZSE YAPISAL PROBLEMLERE NEDEN OLABİLİR!

Bu sorunun tedavi edilmemesi durumunda çocuğun akademik başarısının etkilenebileceği gibi bazı yapısal problemlere de neden olabileceğini anlatan Op. Dr. Ziya Bozkurt, “Geniz eti büyüklüğüne bağlı horlama ve apne şikayeti olan çocuklar gece uykularını tam olarak alamadıkları için gelişim gerilikleri, dikkat dağınıklıkları izlenebilir; eğer işitme kaybı gelişmişse bu çocuklarda derslerde ve sosyal hayatlarında gerilemeler ve buna bağlı olarak da okul başarısında düşmeler gözlenebilir. Diğer taraftan geniz eti büyüklüğüne bağlı devamlı ağız solunumu alt çenenin küçük kalması ve buna bağlı ortodontik bozukluklar, yüz gelişiminde bozukluklar ve konuşma bozukluğuna yol açabilir” diye konuştu. 

 

BADEMCİKLER İÇİN İLAÇ TEDAVİSİDEN YANIT ALINAMIYORSA CERRAHİ DÜŞÜNÜLMELİ”

Okul çağı çocuklarında en sık karşılaşılan bir diğer sorun olan bademcik enfeksiyonlarında ise öncelikle antibiyotik tedavisiyle başlandığını söyleyen Op. Dr. Ziya Bozkurt, ilaç tedavisinden fayda görülmemesi durumunda cerrahiye başvurulduğunu söyledi. Ameliyata karar verme aşamasında bazı kriterlerin önem taşıdığını anlatan Op. Dr. Ziya Bozkurt, sözlerine şöyle devam etti: 

 

“Bahsettiğimiz kriterlerin bazıları daha kesin kriterler olarak kabul edilir iken örneğin apne dediğimiz uykuda nefessiz kalma veya çene ve diş yapısında kalıcı bozulmaları gibi;  sık tekrar eden bademcik enfeksiyonları, Difteri (Kuşpalazı) mikrobu taşıyıcılığı ve bademcik iltihaplanmasına bağlı olarak sık orta kulak iltihabı veya sinüzit atağı geçirilmesi gibi durumlarda göreceli kriterler kabul edilir. Her bir çocuk dikkatlice değerlendirilerek bu kararın kişisel olarak verilmesi gerekir.”

 

ÇOCUKTAKİ İŞİTME PROBLEMİ ORTA KULAK ENFEKSİYONU İÇİN UYARICI OLABİLİYOR!

Sorunlu bir gebelik veya doğum, geniz eti büyüklüğü, çocukta alerjik bir yapı olması, kalabalık ortamlar (okul kreş gibi) ve buna bağlı sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçirmeleri, beslenme alışkanlıkları, yaşanılan evde sigara içilmesi gibi birçok etken çocuklarda orta kulak enfeksiyonlarına neden olabiliyor.  Özellikle küçük çocuklarda oldukça sık görülen bu durumun tedavi edilmediği taktirde kulak zarında kalıcı hasar bırakabildiğine işaret eden Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Kulak, Burun, Boğaz Hastalıkları uzmanı Op. Dr. Ziya Bozkurt, sözlerine şöyle devam etti: 

 

Hastalık kendisini ağrı ateş veya kulak akıntısı ile gösteren akut formda olabileceği gibi, özellikle işitme problemleri ile kendini gösteren ateş veya ağrının olmadığı daha sinsi ilerleyen seröz otitler olarak da izlenebilir. Bu hasta grubunda özellikle işitsel şikayetler ön plandadır. Anne babanın söylediklerini tekrarlatma, televizyon sesini fazla açma, çağrıldığında cevap vermeme gibi şikayetler görülebilir. Eğer tedavi edilmezlerse hem çocuklarda sosyal ve akademik gelişmede geriliğe sebep olurlar hem de orta kulak ve kulak zarında kalıcı hasarlar bırakabilirler. Bu yüzden bazen bu tablo uzadığında ve kalıcı problem yaratma endişesi oluştuğunda veya akut enfeksiyonlar sık tekrarlamaya başladığında kulaklara parasentez ve ventilasyon tüpü uygulaması gibi cerrahi seçenekler yapılmaktadır. Özellikle orta kulak iltihabı için risklerin varlığı durumunda Aileler bu sebepler varlığında çocuklarını daha yakında izlemeliler işitmeyle ilgili en ufak bir şüphede televizyonun sesini çok açma veya televizyonu yakından izleme, derslerde öğretmenin söylediklerini duyamama gibi durumlarda zaman geçirmeden bir KBB muayenesini yaptırmaları gerekir.”

 

SES KISIKLIĞININ EN ÖNEMLİ NEDENİ NODÜLLER!

Okul çağı çocuklarında görülen kronik ses kısıklığının nedenleri arasında ses teli nodüllerinin (vokal nodül) geldiğine işaret eden Op. Dr. Ziya Bozkurt, “Ses teli nodüllerinin en sık sebebi çocuğun yüksek sesle konuşma ve çoğu zaman bağırma alışkanlığının olmasıdır.  Ses tellerinin endoskop ile muayenesinde nodüllerin görülmesi ile tanı koyulur. Genellikle konuşurken bile yüksek sesi tercih eden bu çocukların tedavisinde en önemli nokta çocuğa ses hijyenini öğretmekten geçer. Gerekli durumlarda ses terapisi verilerek tedavi edilir” diye konuştu. 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Organ Bağışıyla İlgili Doğru Sanılan 8 Yanlış Bilgi

Vücudumuzda yer alan organların işlevlerini geri döndürülemeyecek şekilde kaybetmesi durumunda bazen tek tedavi şansı organ nakli oluyor. Ülkemizde organ nakli için Sağlık Bakanlığı bekleme listesine kayıtlı olan ve bağışlanacak bir organla hayata tutunmayı bekleyen çok fazla hasta olduğu gibi, bu sayı her geçen yıl daha da artıyor. Öyle ki çoğunluğu böbrek nakli olmak üzere listede 31 binin üzerinde hasta bekliyor. Listede yer alan yaklaşık 24 bin kronik böbrek, 2 bin 500 karaciğer ve bin 350 kalp hastası bağışlanacak bir organla hayata tutunmayı bekliyor. Ancak organ bağışı bekleyen bu kadar çok hasta olmasına karşılık, 2021 yılında beyin ölümü tanısı konulan bin 420 hastadan sadece 305’inde organ bağışı yapılmış. Uzun yıllardır kadavradan organ bağışının önemi vurgulansa da günümüzde gerçekleşen beyin ölümlerinde organ bağışı yapılma oranı yüzde 25’lerin üzerine çıkamıyor. Diğer bir deyişle saptanan her 4 beyin ölümü vakasının sadece 1’inde organ bağışı yapılıyor. 

Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, ülkemizde kadavradan organ bağışlarının çok yetersiz olması nedeniyle, ilk yıllardan itibaren canlı vericili ameliyatlara ağırlık verilmek zorunda kalındığına dikkat çekerek, “Türkiye, canlı vericili organ nakli ameliyatlarında dünyanın en başarılı ülkeleri listesinde en başlarda yer alıyor. Bu her ne kadar ülkemiz adına bir gurur tablosu oluştursa da, önemli olan kadavradan yapılan bağış oranlarının batı ülkelerindeki rakamlara ulaşmasının sağlanmasıdır. Ülkemizde kadavradan bağışın yetersiz olmasının birçok nedeni var. Başlıca sebep ise toplumun bu konuda halen yeterince bilgilendirilememiş olması veya eş-dost ya da internet gibi çeşitli kaynaklardan yanlış bilgilere maruz kalmalarıdır.” diyor. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, “3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası” kapsamında, organ bağışı hakkında toplumda doğru sanılan 8 hatalı bilgiyi anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu! 

 

Bitkisel hayattayken organlarım alınabilir. YANLIŞ! 

DOĞRUSU: Bitkisel hayat ya da koma geri dönüşü olabilen bir durumdur, hasta yoğun bakım şartlarında kendisi için tıbbın mevcut olan tüm olanakları kullanılarak tedavi edilmeye çalışılır. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı “Organların alınması sadece beyin ölümü gerçekleştiğinde mümkündür. Beyin ölümü tıbben ölüm halidir ve asla geri dönüşü olan bir durum değildir.” diyor. 

 

Hastanın sosyal statüsü göz önüne alınıyor. YANLIŞ

DOĞRUSU: Bağışlanan bir organın bekleme listesindeki hangi hastaya nakledileceği ile ilgili kararda hastanın sosyal statüsünün mutlaka göz önüne alındığı da yine kulaktan kulağa yayılan yanlış bir bilgi. Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, bekleme listesinin ve bağışlanan organların dağıtımının tamamen Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışan bir birim olan Ulusal ve Bölgesel Koordinasyon Merkezleri tarafından yürütüldüğünü belirterek, “Bağışlanan organ ile bekleyen hasta listesi, hastaların sadece tıbbi verileri ve aciliyetlerinin değerlendirildiği bir bilgisayar programıyla eşleştiriliyor. Bu seçime, hastanın dili, dini, mesleği, cinsiyeti ve sosyal statüsü gibi konuların etki etmesi mümkün değildir.” diye konuşuyor. 

 

Organ bağışı kartını taşımak yeterli. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Sanılanın aksine organ bağışı kartı olması yeterli olmuyor. Hayatını kaybeden kişinin organ bağışı yapmış olduğu bilinse de, mutlaka 1. derece yakınlarının da onamı alınıyor. Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, “Böyle bir durumda kişinin vasiyeti olarak kabul edildiği için hemen her zaman yakınları da bu isteğe saygı gösterirler, ancak yine de karşı çıkmaları durumunda organlar alınmaz.” diyor. 

 

Organlar alınırken vücut bütünlüğü bozulur. YANLIŞ! 

DOĞRUSU: Kişi organlarını bağışlarken hangi organ ya da dokularını bağışlayacağına kendisi karar veriyor. Örneğin kalp, karaciğer ve böbreklerini bağışlamış bir kişi, aynı sağlıklı bir bireyin bu organlar ile ilgili bir hastalık nedeniyle ameliyat edilmesi gibi ameliyata alınıyor. Bağışlanan organlar çıkarıldıktan sonra ameliyat kesileri yine özenle kapatılıyor. Cenaze aileye vücut bütünlüğü bozulmamış, sadece vücudunda ameliyata bağlı kesi izleriyle teslim ediliyor. Sadece kol, bacak ve yüz gibi organlarını da bağışlamış ise vücut bütünlüğü, bağışı yapan kişinin rızasıyla bozulmuş oluyor.

 

Organ bağışı ancak belli yaşlar arasında ve sağlıklı kişiler tarafından yapılabilir. YANLIŞ! 

DOĞRUSU: Yeni doğandan 90 yaşına kadar her yaş grubunun organları nakil edilebiliyor. Bağışlanan organların nakil amaçlı kullanılıp kullanılamayacağına her bir organ için ayrı ayrı tıbbi kriterlere göre karar veriliyor. Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, canlı vericiden yapılan organ nakillerinde ise donör için yaş kriteri olduğunu belirterek, şöyle devam ediyor: “18 yaşını doldurmadan önce kimse yasal olarak canlı organ vericisi olamaz. Örneğin karaciğerinin bir kısmını yakınına bağışlayacak olan kişilerde de üst yaş sınırı genellikle 55, bazı özel durumlarda 60 olarak kabul ediliyor.” 

 

Para karşılığında organ bağışı yapılabilir. YANLIŞ! 

DOĞRUSU: Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, canlı vericili organ bağışının tamamen yasalar çerçevesinde yapılabilen bir ameliyat olduğunu vurgulayarak, “Organ bağışının maddi bir çıkar karşılığında yapılmasının çok ağır yasal cezai yaptırımları vardır. Bu cezalar alıcı, verici, bu bağışa aracılık eden kişi, ameliyatı gerçekleştiren doktor ve ameliyatın yapıldığı kurum için de geçerlidir. Bağış tamamen gönüllülük esasına uygun olarak, hiçbir baskı altında olmadan ve hiçbir çıkar beklemeden yapılmış olmalıdır.” bilgisini veriyor. 

 

Organ nakli olanlar normal yaşamlarına geri dönemezler. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Hastalar nakil sonrası dönemde mutlaka bazı şeylere dikkat etmek, kendilerine nakledilen organı kendi vücut savunma mekanizmalarının reddetmemesi için belli ilaçları kullanmak, düzenli ve aksatmadan kontrollerine gitmek zorundalar. Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, “Ancak normal hayatlarına geri dönebiliyor, evlenebiliyor, çocuk sahibi olabiliyor, hatta ağır sporları dahi yapabiliyorlar. Nakil ameliyatından sonra profesyonel spor yaşantılarına geri dönen birçok sporcu var.” diye konuşuyor. 

 

Organ bağışı ve nakli İslam dini açısından uygun değildir. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Başka insanların hayatını kurtarabilecek bir bağışta bulunmak dinen sakıncalı olabilir mi? Türkiye’de en yetkili dini otorite olan Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, organ bağışına her fırsatta olumlu görüşlerini açıklayarak destek veriyor, hatta yapılan organ bağışının birden fazla hayatın kurtarılmasına neden  olmasıyla gerçekleştirilebilecek en büyük bağış ve sevap olduğunu belirtiyor. 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Uzun ömür diyeti nedir

Uzun ömür diyeti, besinlerin genleriniz üzerindeki etkileri ve bunların yaşlanmayı ve hastalık riskini nasıl etkileyebileceği konusundaki araştırmalarıyla tanınan Güney Kaliforniya Üniversitesi Uzun Ömür Enstitüsü Müdürü Valter Longo adlı bir biyokimyacı tarafından derlenen bir dizi yeme tavsiyesidir. Valter Longo, bu diyeti uygulayarak 120 yaşına kadar yaşamayı planlıyor.

 

Peki bu diyetin diğerlerinden farkı ne? 

 

Diyetisyen Funda Özkan, yetişkinleri ve yaşlıları hedefleyen ama gençlere de önerilen uzun ömür diyeti hakkında şu bilgileri verdi:

 

BU DİYET NEYE BENZİYOR?

Bu diyetteki yiyecekler, yapraklı yeşillikler, meyveler, kuruyemişler, fasulye, zeytinyağı ve cıva oranı düşük deniz ürünleri de dahil olmak üzere sebzelerdir.

 

Bu nedenle, uzun ömür diyetindeki çoğu gıda bitki bazlıdır. Bitki bazlı diyetler genellikle vitaminler ve mineraller, diyet lifi, antioksidanlar açısından daha yüksektir ve doymuş yağ ve tuz açısından daha düşüktür. Bu da sağlık yararlarına yol açar. Diyette uzak durulması gereken yiyecekler çok miktarda et ve süt ürünleri ile işlenmiş şeker ve doymuş yağ oranı yüksek yiyeceklerdir.

 

Uzun ömür diyeti; sütten vazgeçmek istemeyen insanlar için, inek sütünden biraz farklı besin profiline sahip keçi veya koyun sütüne geçmeyi önerir. Ancak koyun ve keçi sütünün sağlığa daha fazla fayda sağladığına dair çok az kanıt vardır.

 

Uzun ömür diyetinde önerildiği gibi diyetinize fermente süt ürünleri (peynir ve yoğurt gibi) dahil etmek, herhangi bir sütten daha kapsamlı bir mikrobiyom (iyi bakteri) sağladığı için faydalıdır.

 

AKDENİZ DİYETİ’NE BENZİYOR

Birçoğunuz bu diyeti tanıdık bir beslenme düzeni olarak tanıyabilir. Diyet; Akdeniz diyetine benzer, özellikle her ikisi de tercih edilen yağ olarak zeytinyağına sahiptir. Akdeniz diyeti, sağlığın teşviki, hastalık riskinin azaltılması ve uzun ömürlülüğün teşvik edildiğine dair çok sayıda kanıt tarafından desteklenmekte ve önerilmektedir. 

 

ARALIKLI ORUÇ

Uzun ömür diyetinin bir başka yönü, aralıklı oruç olarak bilinen belirli oruç dönemleridir. Diyet, 12 saatlik bir zaman diliminde yemek yemeyi ve yatmadan üç ila dört saat önce yemek yememeyi savunuyor.

 

Tipik olarak aralıklı oruç tutan insanlar, dört ila sekiz saatlik bir yemek yeme penceresi ile 16-20 saat oruç tutarlar. Diğer bir aralıklı oruç seçeneği, yemek yemenin haftanın iki günü yaklaşık 2-3 bin kilojul ile ve diğer beş gün normal yemek yeme ile sınırlandırıldığı 5:2 diyetidir.

 

Kanıtlar, aralıklı açlığın insülin direncinde iyileşmelere yol açabileceğini ve bu da daha iyi kan şekeri kontrolüne yol açabileceğini gösteriyor. Bu, tip 2 diyabet ve kalp hastalığı ve obezite gibi diğer kronik hastalık riskinizi azaltabilir.

 

SAĞLIKLI KİLOYU KORUYUN

Uzun ömür diyeti, aşırı kilolu kişilerin günde sadece iki öğün (kahvaltı ve öğlen veya akşam yemeği) ve sadece iki düşük şekerli atıştırmalık yemesini önerir. Bu, kilo kaybı için kilojoule alımını azaltmaya çalışmaktır.

 

Bu tavsiyenin bir diğer önemli yönü, özellikle doymuş yağ, tuz veya şeker oranı yüksek gıdaların atıştırılmasını azaltmaktır. Bunlar genellikle 'isteğe bağlı / bazen alınabilecek gıdalar' veya 'aşırı işlenmiş gıdalar' olarak adlandırdığımız gıdalardır. Bu gıdalar çok az besin değeri sunar ve bazı durumlarda daha kötü sağlık sonuçlarıyla bağlantılıdır. 

 

RENGARENK YİYECEKLER YİYİN

Uzun ömür diyeti, çoğu ulusal diyet kılavuzunun da savunduğu, besinler açısından zengin yiyecekler yemeyi önerir. Bu, bitkisel besinlerden zengin bir diyet ve her besin grubundan çeşitli besinler tüketmek anlamına gelir.

 

Bu diyet, her renk meyve ve sebze farklı besinler içerir, bu nedenle çeşitli renkli meyve ve sebzelerin tüketilmesi önerilir. Rafine edilmiş tahıllar, ekmekler, makarnalar ve pirinç yerine bir dizi kepekli tahılın seçilmesi önerisi de en iyi beslenme kanıtını yansıtıyor.

 

PROTEİN ALIMINI KISITLAYIN

Bu diyet, günlük vücut ağırlığının kilogramı başına 0.68-0.80 gr protein alımını kısıtlamayı öneriyor. Bu 70 kg'lık bir kişi için günde 47-56 gr protein demektir. Referans için bu yiyeceklerin her biri yaklaşık 10 gr protein içermektedir: İki küçük yumurta, 30 gr peynir, 40 gr yağsız tavuk, 250 ml süt, 3/4 su bardağı mercimek, 120 gr tofu, 60 gr fındık veya 300 ml soya sütü. 

 

DOKTORUNUZ ÖNERMEDİYSE GIDA TAKVİYESİ ALMAYIN

Bu diyet, her üç ila dört günde bir multi vitamin ve mineral takviyesi almanızı önerir. Longo, bunun yetersiz beslenmeyi önlediğini ve herhangi bir beslenme sorununa neden olmayacağını söylüyor.

 

Bununla birlikte, Dünya Kanser Araştırma Fonu, İngiliz Kalp Vakfı ve Amerikan Kalp Derneği dahil olmak üzere birçok sağlık kuruluşu, kanser veya kalp hastalığını önlemek için takviye almayı önermemektedir.

 

Takviyeler, belirli bir besinde eksiklik olduğunu gösteren bir kan testinin ardından sadece doktorunuzun tavsiyesi üzerine alınmalıdır. Bunun nedeni, bazı vitamin ve minerallerin yüksek miktarlarda olduğunda zararlı hale gelebilecek olmasıdır.

 

Tüm besin gruplarında çeşitli yiyecekler yiyorsanız, zaten tüm besin gereksinimlerinizi karşılıyorsunuz ve takviyeye ihtiyacınız yok demektir.

 

EGZERSİZİ UNUTMAYIN

Uzun ömür diyetinde bahsedilmeyen şey ise sağlıklı ve uzun bir yaşam için egzersizin önemidir.”

 

Kilojoule Nedir?

Kalori, enerji ölçüm birimi şeklinde ifade edilir. Bahsedilen enerji yiyeceklerde ve içeceklerde veya egzersiz sonrası olan süreçte vücutta yakılabilen enerji biçiminde ifade edilir. Kalori enerji birimi kilokalori veya kilojoule şeklinde gösterilebilir. KJ kısaltması, kilojoule olarak ifade edilir. 1 kilogram joule ise 1000 joule biçiminde ifade edilir.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Obezite Ameliyatlarının Kalıcılığı İçin Uyulması Gereken 4 Kriter

Gerek dünyada gerekse ülkemizde obezite vaka sayılarının yükselmesiyle birlikte obezite ameliyatları da hızla yaygınlaşıyor. Ancak pek çok hastada belirli kriterlere uyulmadığında yeniden kilo alımı gerçekleşebiliyor. Hastaların en az 3 senelik obezite sorununu yaşaması, yandaş hastalıklarda kullanılan ilaçların sıklığı ve türleri, ameliyatın yapılacağı merkezin tam donanımlı olması hem ameliyat sonucunun kalıcı olması açısından hem de hastanın sağlığı için büyük önem taşıyor. Memorial Şişli Hastanesi Obezite Cerrahisi Merkezi’nden Prof. Dr. Halil Coşkun, obezite ameliyatlarındaki önemli kriterler hakkında bilgi verdi. 

 

Günümüzün en büyük sağlık sorunlarının başlarında gelen obezite, her geçen gün artış sayısıyla da dikkatleri çekmektedir. 2000’li yılların başında ABD’de obezite görülme sıklığı yüzde 30.5’ten yüzde 41.9’a yükselmiştir.  2019’da yine ABD’de obeziteye ait ekonomik giderler 173 milyar dolar olmuştur. Türkiye’de ise 2019 yılı verilerine göre kadınların yüzde 24.8’i obez ve yüzde 30.4’ünün obez öncesi dönemde olduğu; erkeklerin ise yüzde 17.3’ünün obez, yüzde 39.7’sinin de obez öncesi dönemde olduğu tespit edilmiştir. Dünya çapında ise obezite rakamları 1975 yılından beri yaklaşık 3 katına çıkmıştır; 5-18 yaş arasında da 340 milyondan fazla çocuk obezite hastası ya da fazla kiloludur. Tüm dünya oranlarında yetişkinlerinse yüzde 39’u aşırı kiloludur. Bu nedenle obezitenin sayısı arttıkça, yapılan obezite ameliyatlarının sayısı da yükselmektedir. Tıbbi olarak bakıldığında ameliyat sayılarının artmasının nedeni obezite ve morbid obezite görülen hastalarda diyet, egzersiz ve ilaç tedavileri tam olarak etki gösterememesidir. Bunun yanında obeziteyle birlikte yandaş hastalıklarda da artış olması tehlikenin ne kadar büyük olduğunun bir göstergesidir. 

 

Uygun hasta grubunda oldukça etkili bir yöntem

Hastaların obezite ameliyatlarının sihirli bir değnek olmadığını fakat kilo vermede çok etkili bir araç olduğunu bilmeleri gerekir. Obezite ameliyatları, iyi kilo kaybettirmekle birlikte, kaybedilen kilonun daha iyi korunmasını sağlamakta ve obeziteye bağlı yandaş hastalıklarda gerileme sağlamakta ve bazen bu hastalıkların tedavisinde de kullanılmaktadır. Bu nedenle ameliyatlar uygun hasta gruplarında oldukça efektif bir tedavi yöntemi olmaktadır. 

 

18 yaş altına ya da 65 yaş üzerine uygulanabiliyor

Bu konuda en çok sorulan sorulardan biri de hangi yaşlar aralığında obezite ameliyatlarının yapılıp yapılmayacağıdır. 18 ile 65 yaş arasındaki her hasta ameliyat edilebilmektedir. 18 yaş altında ise hastalar seçilerek çocuk endokrinoloji ve çocuk psikiyatristi uzmanlarından görüş alınarak obezite ameliyatı yapılabilmektedir. Obezite ameliyatlarında bir diğer özel grup da 65 yaş üstündeki hastalardır. Bu grupta da anestezi açısından uygunluk varsa ameliyat gerçekleştirilebilmektedir. 

 

Obezite ameliyatlarının başarılı ve yüz güldürücü olması için bazı kriterler bulunmaktadır. VKİ değerinin yanında farklı kriterler de gündemdedir. Bunlar şöyle sıralanabilir:

 

1. Hastanın en az 3 yıllık obezite sorunu varsa obezite ameliyatı düşünülmeli

Ancak her hastanın ameliyat edilmemesi gerektiği de bilinmelidir. Ameliyat için seçim kriterleri bulunmaktadır ve bu kriterler tüm dünya tarafından uygulanmaktadır. Vücut Kitle İndeksi 35’in üzerinde olan hastalar artık obezite ameliyatlarına yönlendirilmektedir. Ancak bunda da bir kriter vardır. Hastaların en az 3 yıllık obezite sorununun bulunması da ameliyat için bir kriterdir. Bunun yanında son yıllarda metabolik cerrahi kavramı gündeme gelmiştir. Burada da Vücut Kitle İndeksi 30 ile 35 arasında olan, ağır diyabet veya hipertansiyon hastaları önemli bir gruptur. Ağır diyabeti, hipertansiyonu olan hastalar eğer ilaçlardan fayda göremiyorsa ve kilo veremiyorsa bu grup metabolik cerrahi açısından değerlendirilmektedir. Bu ameliyatların sonuçlarının da son derece başarılı bilinmektedir. 

 

2. Hastaların yandaş hastalıklarının olması ameliyat türünü belirleyebiliyor

Tüm bunların dışında da hemen hemen herkes obezite ameliyatı denildiğinde tüp mide yani sleeve gastrektomi yöntemini bilmektedir. Ancak çok farklı ameliyat yöntemleri de bulunmaktadır. Hangi hastaya hangi yöntemin uygun olduğu cerrah ve hasta tarafından belirlenmektedir. Her yöntemin farklı handikapları olabilir. Örneğin hasta ameliyat sonrasında vitamin ve mineral kullanımını yapmak istemezse, bu hastaya gastrik bypass ve duedonal switch uygulaması uygulanması riskli olabilir. Çünkü ameliyat sonrasında vitamin ve mineral kullanımına ihtiyaç olur. Bunun yanında hastanın diyabeti varsa kaç yıldır diyabeti olduğu, hangi ilaçları ne sıklıkta kullandığı, hipertansiyon söz konusuysa ne kadar zamandır hipertansiyonu olduğuna göre ameliyat yöntemi belirlenmektedir. 

 

3. Minimum 2 sene yakın takip gerektiriyor

Obezite ameliyatları sonrasında hastaların yeni beslenme düzenlerine uyması çok önemlidir. Obezite ameliyatlarından sonraki süreçte hastaların mutlaka bariatrik diyetisyen eşliğinde hayatlarına devam etmesi gerekir. Ameliyat öncesinde beslenme eğitimine başlamak ameliyat sonrası dönem için büyük önem taşır. Ve bu hastalar ameliyat bitiminden sonra minimum 2 sene boyunca hem bariatrik diyetisyen hem de cerrahi ekip tarafından yakından takip edilmelidir. Belirli aralıklarla hastaların kan ve idrar tetkiklerinin yapılması sağlık açısından hayati rol oynar. 2. seneden sonra hastalardan yıllık takiplere gelmeleri istenmektedir. 

 

4. Tam donanımlı merkezler ameliyat güvenliği için çok önemli

Ameliyattan sonraki iki seneyi tamamlayan hastalarda dikkat edilmediği takdirde kilo alımları olabilmektedir. Bu nedenle hastaların cerrahi ekip ile sıkı iletişimde olması önemlidir. Obezite ameliyatlarının tam teşekküllü bir hastanede yapılması gerekir. Bu hastanenin endoskopi, kardiyoloji, girişimsel radyoloji, radyoloji, göğüs hastalıkları, yoğun bakım açısından güçlü olması tüm riskleri en aza indirir. Olası bir problemde hastanelerde bulunan yan dallar büyük önem taşır. Belirli bir seviyenin üstü kurumlarda, tecrübeli ekipler tarafından gerek laparoskopik gerekse de robotik şekilde yapılan obezite ameliyatlarının sonuçları hastaların da uyumuyla hem olumlu hem de uzun vadeli kalıcı olmaktadır. 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı