Aylık arşivler: Şubat 2023

Deprem Sonrası Oluşan Korkular Baş Dönmesini Tetikleyebilir

Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi KBB Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yıldırım Ahmet Bayazıt, deprem sonrası yaşanan travmalarda ortaya çıkan pek  çok sağlık probleminin yanında denge problemleri ile baş dönmesi ve sallanma duygusunun da ortaya çıkabileceğini söyledi. 

 

Deprem tarzı doğal afetler nedeniyle pek çok kişide farklı sağlık problemlerinin ortaya çıktığı bilinmektedir. İlk akla gelen sağlık problemlerinde ise;  fiziksel travmalar, yaralanmalar ve enfeksiyon hastalıkları akla gelir. Ancak erken, orta ve uzun vadede farklı somatik ve psikosomatik problemlerin de ortaya çıktığı bilinmektedir. Bu problemler arasında vücut ve baş ağrıları, uykusuzluk, travma sonrası stres sendromu,  kaygı bozuklukları ve denge problemleri en çok bilinenlerdir.  

Vertigo ve dizziness, deprem sonrası karşılaşılan denge problemleri arasındadır. Dizziness daha sık karşılaşılan bir problem olmakla birlikte, deprem sonrası vertigo daha az karşılaşılan bir sorudur. Şiddetli depremlerden sonra takip eden bir kaç ay içerisinde denge problemleri nedeniyle sağlık kuruluşlarına olan müracaat sayılarında artış gözlenir. Bu artışın nedeni deprem sonrası dizziness sendromu (DSDS) olarak tanımlanan problemdir.  

DSDS, daha önceden herhangi bir denge problemi olmayan kişilerde ortaya çıkar. Kişi genellikle sanki vücudu yana doğru eğiliyormuş gibi bir illüzyon algılar. Bu his genellikle bir dakikadan az sürer ve tekrarlayıcıdır.  

DSDS’u sadece psikosomatik nedenlere bağlı değildir. Depremzedede gelişen otonomik sinir sistem bozukluğu süreçte rol oynar ve hareket hastalığına benzer bir durumu tetikler.

Psikosomatik mekanizmada, depremzedede ortaya çıkan kaygı bozukluğu iç kulakla bağlantılı vestibuler fonksiyonları etkileyerek yana doğru kayma illüzyonuna neden olur. Otonomik sinir sitemi ile ilgili mekanizmada dengesizliğin nedeni, hareket algısının denge ile ilgili organlar tarafından yanlış yorumlanması ve koordinasyon uyumsuzluğudur. 

Depremzede postürünü korumakta, yani ayakta hareketsiz durmakta problem yaşar. İrkilme hisleri olabilir. Fobik postural vertigo veya persistent postural perceptual dizziness (PPPD) tarzı denge problemleri olur. Özetle kişi ayakta dururken, hareket ederken veya hareketli objeleri takip ederken dizziness ortaya çıkar. Bazı depremzedelerde, halk arasında kulak kristallerinde kayma şeklinde bilinen pozisyonel vertigo atakları da olabilir. 

Depremzedenin daha önceden Meniere ve migren gibi vertigo ile seyreden bir hastalığı varsa, bu hastalığın şiddeti artabilir. Hatta bu kişilerin %5’ inde depresyon ortaya çıkabilir.

DSDS’nun şiddeti depremin şiddeti ve süresiyle doğru orantılıdır. Depremin ana sarsıntısı her iki kişiden birinde DSDS’na neden olur. Bu oran ikinci sarsıntıda %25, artçılarda %10-15 daha artar. Kadınlar, otuzlu ve kırklı yaş grupları, yüksek katlarda depreme maruz kalanlar daha fazla etkilenir. 

DSDS için özel bir tedavi şekli uygulanmaz. Genellikle aylar veya yıllar içerisinde azalarak kendi kendine iyileşir. Gerekirse kişiye özel tedavi seçenekleri sunulur. Sosyal destek iyileşme sürecini kısaltan önemli bir faktördür. 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

BinBin Hollandalı Go Sharing'i satın aldı

Türkiye’nin öncü mikromobilite şirketi BinBin, Bulgaristan, Hırvatistan ve Bosna Hersek ile Doğu Avrupa ile başlattığı yurtdışında büyüme yolculuğunu bir adım ileriye taşıyor.

Hollanda merkezli Go Sharing’in hisselerini devralarak, faaliyet gösterdiği ülkelere Hollanda, Belçika, Almanya ve Avusturya’yı da dahil eden BinBin, bu satın almanın ardından Türkiye’nin en büyük mikromobilite şirketi oldu. 

Teknolojiden aldığı güçle, sürdürülebilir ve pratik ulaşım çözümlerini geniş kitlelerin hizmetine sunan BinBin, Hollanda merkezli İtalya, Belçika, Avusturya, Almanya ve Türkiye’de e-moped ve e-bisiklet hizmeti sunan mobilite girişimi Go Sharing’in hisselerini satın aldığını duyurdu. 

“Avrupa’nın ilk 5 mikromobilite şirketinden biri olma hedefine emin adımlarla ilerliyoruz”

BinBin CEO’su Kadir Abdik, satın almaya ilişkin değerlendirmesinde, “Ulaşımda geleceğin mikromobilite çözümlerinde olduğu inancıyla 2019 yılında başladığımız yolculukta çok kısa sürede büyük mesafe katettik. Halihazırda BinBin markası altında 5 ülkede 21 şehirde 3 milyonu aşkın kullanıcıya hizmet veriyoruz. Organik büyümemize, yeni ülkeleri ve yeni şehirleri ağımıza katarak devam etmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bunun yanında mikromobilite alanında Avrupa genelinde yaygın bir ağ oluşturmuş olan GO Sharing’in hisselerini devralarak Batı Avrupa’ya hızlı bir giriş yaptık. GO Sharing daha önce hizmet verdiği şehirlerde, mevcut marka kimliği ve rengi ile yoluna devam edecek. BinBin ve GO Sharing ekiplerinin sahip olduğu uzmanlık, bilgi birikimi ve deneyimin bir araya gelmesiyle her iki markamızla birlikte büyüme yolculuğumuzu çok daha güçlü ve sağlam şekilde sürdüreceğiz. Bu satın almanın ardından Türkiye’nin en büyük mikromobilite şirketi haline geliyoruz. Önümüzdeki dönemde de sürdürülebilir ve akıllı şehirlere katkıda bulunmak için çalışırken, operasyonel olarak Avrupa’da sahada olan ilk 5 mikromobilite şirketinden biri olma hedefimize emin adımlarla ilerliyoruz” diye konuştu. 

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Asya Şampiyonlar Ligi Çeyrek Final Karşılaşmalarında Türkiye ve Suriye'ye Destek Mesajı

Asya Şampiyonlar Ligi’nde, ülkemizde yaşanan ve 11 ili etkileyen depremlerde hayatlarını kaybedenlerin anısına, dün akşam oynanan çeyrek final karşılaşmalarının scorboardlarında,

Türkiye ve Suriye’ye destek vermek adına #SupportTürkiye ve #SupportSyria yazısı ekrana verildi.

D-Smart ekranlarında yayınlanan Asya Şampiyonlar Ligi’nde oynanan,

Al Duhail – Al Shabab ve Foolad Khouzestan – Al Hilal çeyrek final karşılaşmalarının scorboardlarına, her 5 dakikada bir #SupportTürkiye ve #SupportSyria yazısı verilerek, Türkiye ve Suriye’ye destek olundu.

Asya Şampiyonlar Ligi’nde geçtiğimiz hafta oynanan son 16 turundaki maçlar öncesinde de 1 dakikalık saygı duruşunda bulunulmuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

ŞOK Marketler'den Depremzedelere İstihdam Desteği

Kahramanmaraş merkezli meydana gelen deprem felaketinin ardından ŞOK Marketler, yıl boyunca tüm Türkiye’de yapacağı işe alımlarda önceliği depremzede vatandaşlara verecek. 

ŞOK Marketler, Kahramanmaraş ve çevre illerde meydana gelen deprem felaketi için dayanışma seferberliği kapsamında istihdamda önceliği depremzede vatandaşlara verecek. 2023 yılı boyunca 81 ilde yapacağı tüm işe alımlarda işin gereksinimlerini sağlayan uygun adaylar arasından afetten etkilenenlere öncelik tanıyacak olan ŞOK Marketler, depremzedelerin iş gücüne katılıp tekrar ihtiyaçlarını karşılayabilir hale gelmesi ve gündelik hayatlarına dönebilmesine destek olacak. 

Uğur Demirel: “Dayanışmayla aşacağız”

Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan ŞOK Marketler CEO’su Uğur Demirel şunları söyledi: “Ülkemizde yaşanan ve hepimizi büyük üzüntüye sevk eden deprem felaketi sonrasında yaralarımızı hep birlikte sarmak için bölgeye desteklerimizi sürdürüyoruz. Deprem sonrasında istihdama da olumlu katkı sağlayabilmek amacıyla yıl boyunca ülke çapında gerçekleştireceğimiz işe alımlarda önceliği depremzede adaylara vereceğiz. Zor günlerde birlik olmayı en iyi bilen milletlerden biri olarak, bugünleri de dayanışmayla aşacağımıza inanıyorum. Bu vesileyle depremde kaybettiğimiz vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, tüm yakınlarına ve milletimize baş sağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum.”

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Depremden sonra kadınlar enfeksiyon riskiyle karşı karşıya

CİSÜ Platformu, deprem bölgesindeki ‘hijyen’ sorununa dikkat çekerek, kadın ve çocukları etkileyecek enfeksiyon risklerine dikkat çekti.  

Deprem sonrasında çadırlarda ya da dışarıda hayatta kalmaya çalışan kadınlar için en önemli sorunların başında ‘hijyen’ geliyor. Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları Platformu (CİSÜ) bölgeden gelen veriler ışığında yetersiz hijyene bağlı olarak kadın ve çocukları etkisi altına alabilecek enfeksiyon risklerinin her geçen gün arttığını bildirdi.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’na göre depremden etkilenen 226 bin gebe kadın var ve bunların 25 bininin önümüzdeki ay doğum yapması bekleniyor. Enfeksiyon riski doğum yapacak kadınlar için çok daha büyük. 

Temiz suya erişim lükse dönüştü

Adıyaman’ın merkezinde bir depoda gönüllü çalışan aynı zamanda CİSÜ Platformu üyesi Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği’nden Tuğçe Canbolat, deprem bölgesinde en önemli problemin susuzluk olduğuna dikkat çekti. Hijyenik ped ihtiyacının büyük ölçüde karşılandığını aktaran Canpolat, “Pedden ziyade şu anda kadınların hijyen ve temizlik malzemelerine, tuvaletlere ve temiz suya erişimleri çok kısıtlı. Kadınlar en çok çamaşır suyu, şampuan, diş fırçası, diş macunu, tuvalet kâğıdı gibi malzemeleri talep ediyorlar. Örneğin, benim çalıştığım depoda tuvalet kâğıdı bitmek üzere. İç çamaşırı gelse de hemen tükeniyor. Çocukların ve yaşam alanlarının bakımı ve temizliği de kadınların üzerinde olduğu için temizlik malzemelerine çok ihtiyaç duyuyorlar. Bunlar dışında yakın ve orta vadede görülebilecek enfeksiyonların önlenmesi için mantar kremi gibi basit ilaçlara da çok ihtiyaç var” dedi.

TAPV Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Eğitmeni Nurşen Kanbur da tuvaletlerin temizliğinde çamaşır suyu kullanımının da önemli olduğuna değinerek, “Tuvalet temizliğinde çamaşır suyu sulandırılarak kullanılmalıdır. 1 ölçek çamaşır suyuna 9 ölçek su karıştırılarak tuvalet, yüzey, kapı kolları temizliğinde kullanılabilir. Mutfaklarda kullanılmaz” dedi.

Düşük yapan kadınlar çok fazla

Gaziantep’te arama kurtarma çalışmalarında gönüllü olarak çalışan, CİSÜ Platformu üyelerinden Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV) çalışanı Çağla Akdere de kadınların tuvalete erişimlerinin çok zor olduğunu söyledi.  Kadınların bölgede bulunan nispeten az hasarlı, yıkılmamış tek katlı evlere gidip tuvalet ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştıklarını belirten Akdere, şöyle devam etti: “Mobil tuvalet sayısı çok sınırlı. Çok büyük bir hijyen sorunu var. İç çamaşırı yok ama olsa da değiştirme yerleri çok az. Tuvaletler çok kirli olduğu için orada da değiştirmek mümkün değil. Sadece deprem bölgesinde yaşayanlarda değil gönüllü çalışan kadınlarda da sistit gibi enfeksiyonlar yaşayanlar çok oluyor. Ped ihtiyacı benim bulunduğum bölgede hala sürüyordu çünkü kadınlar AFAD’ın belirlediği noktalara gidip ihtiyaçlarını karşılamaya çalışsalar da düzenli bir ihtiyaç karşılama sistemi kurulmuş değil. Kaldırımların üzerine kıyafetler yığılmış durumda ve insanlar buradan gidip ihtiyaçlarını bulmaya çalışıyor. Kadınlar açısından çok büyük bir özel alan sorunu da var, bir evdeki nüfus sayısı 45’e kadar çıkıyor. Hatay’da çalışan diğer arkadaşlarımdan öğrendiğime göre, düşük yapan ve gebe kadın sayısı çok fazla. Bu kadınlar için sağlık hizmetlerine erişim sağlayabilecekleri revirler kurmaya çalışıyoruz. Kadınlar psikolojik olarak da çok zorluk yaşıyorlar.”

Jinekolog Doktor Irmak Saraç da deprem bölgesindeki kadınların tuvalet bulamama ve temiz su bulamama gibi sorunlar nedeniyle olumsuz sağlık koşullarında yaşamak zorunda kaldıklarına işaret etti. Saraç, bölgedeki kadınlar için şu önerilerde bulundu: “Her tuvalet sonrası genital bölgenin yıkanması şart değil. Ulaşılabiliyorsa tuvalet kâğıdı ile silmek, kurulamak yeterlidir. Islak mendil kullanılması uygun değil. Bu ürünler genital bölgede alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Pedler ve tamponlar ulaşılabiliyorsa daha sık değiştirilmeye çalışılmalı. Pedlere bağlı vulvanın sürekli ıslak kalması ve stres ve beslenme sorunlarına bağlı bağışıklık sisteminde düşkünleşme bazen fırsatçı enfeksiyonlara yol açabilir. İdrarı uzun süre tutmak da idrar yolu enfeksiyonuna yol açabilir. Her seferinde sonrasında ellerin su ve sabunla yıkanması gerekir. Ulaşılamıyorsa eller için dezenfektan kullanılabilir.”

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Çocuklara ölüm nasıl anlatılmalı?

Kahramanmaraş merkezli, 11 ili etkileyen deprem birçok çocuk ve ergenin de yakınını kaybetmesine neden oldu. 0 – 2 yaş grubu çocukların ölümü anlamlandıramadıklarını belirten uzmanlar, 2 ve 5 yaş grubundaki çocukların da ölümü dönülmez bir kavram olarak anlayamadıklarını ifade ediyor. Okul dönemindeki çocukların ölümün ne anlama geldiğini bildiklerini söyleyen Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, ergenlik dönemindeki gençlerin ise ölüm karşısında daha depresif, içe kapanık, umutsuz ve kendini suçlayıcı olabildiklerine dikkat çekiyor.

Aydoğdu, 0-2 yaş grubundaki çocukların temel bakımları sağlanarak rutinlerinin devam ettirilmesini, ergenlere karşı ise ‘Sen artık büyüdün, metanetli ol’ gibi sözler söylemekten kaçınılmasını tavsiye ediyor.

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, yakınlarını kaybeden çocuk ve ergenlerin ölüme yüklediği anlam ve onlara ölümün nasıl ifade edilmesi gerektiği ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Çocuklar yetişkinlerden daha çok zorlanıyor

Bu zor günlerde ölüm ile baş etmekte zorlanırken çocukların yetişkinlerden daha fazla zorlandığını ifade eden Uzman Klinik Seda Aydoğdu, “Özellikle okul öncesi 0 ve 2 yaş dönemlerinde çocuklarımız ölümü adlandıramadıkları için bu yaş grubunda olan çocuklarımızın rutinlerinin devam ettirilmesi, temel bakımlarının sağlanması, sakinleştirici ninni ve oyuncaklarının olması oldukça önemli” dedi.

Ölümü farklı anlamlandırıyorlar

2 ve 5 yaş grubundaki çocukların ölümün geri dönülmez bir kavram olduğunu anlayamadığını belirten Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, “Bu yüzden bu çocuklarımız ‘uyudu uyanacak, gitti gelecek’ gibi düşünceler ile ölümü adlandırmaya çalışıyorlar. Bu bağlamda çocuklarımıza kayıplarımızı bir daha göremeyeceğimizi ama onları daima seveceğimizi ve neşeli anılarımızı hatırlamaları için yöntemleri anlatmamız gerekiyor” diye konuştu.

Ergenler depresif tavır sergileyebiliyor

Okul dönemindeki çocukların ölümün geri dönülmez bir kavram olduğunu bildiklerini kaydeden Aydoğdu, “Bu bağlamda onların duygu ve düşüncelerini ifade etmeleri için zemin açmak oldukça önemli. Ergenlik dönemindeki gençlerimiz ise ölümün kesinlikle geri dönülmez bir kavram olduğunu bilmekle beraber daha karamsar, daha umutsuz, daha içe kapanık, daha depresif ve kendini suçlayıcı olabiliyorlar. Bu bağlamda özellikle onlar ile konuşurken ‘metanetli ol, sen artık büyüdün’ gibi sözlerden kaçınmaya çok dikkat edilmeli” ifadelerini kullandı.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

D-Smart Spor Kanalları Hafta Sonu Dopdolu İçeriğiyle Sporseverleri Bekliyor

Sporun birçok branşını izleyicilerle buluşturan D-Smart, hafta sonu hem spor kanalları hem de D-Smart GO uygulamasıyla çok önemli organizasyonları evlerinize getirecek.

Futbolseverler için Portekiz ve Arjantin Liglerinden canlı maçların yanısıra, tenisseverler için ATP 500 Rio turnuvasının yarı final ve final maçları ile önümüzdeki hafta oynanacak Dubai ve Meksika turnuvalarının tüm maçları D-Smart Spor Kanallarında ekrana gelecek.

24-28 Şubat tarihleri arasında Spor Kanallarında öne çıkan maçları ve kanalları aşağıda bulabilirsiniz.

CUMA

22.00-04.30 ATP 500 RIO TENİS TURNUVASI (CANLI) SPOR SMART  

CUMARTESİ

23.00-05.00 ATP 500 RIO TENİS TURNUVASI (CANLI) SPOR SMART 2

23.00 ARJANTİN LİGİ: SAN LORENZO – UNION SANTA FE (CANLI) D-SMART G0 90. KANAL

23.30 PORTEKİZ LİGİ: VIZELA-BENFICA (CANLI) SPOR SMART  

CUMARTESİYİ PAZARA BAĞLAYAN GECE

03.30 ARJANTİN LİGİ: VELEZ SARSFIELD-BOCA JUNIORS (CANLI) SPOR SMART  

PAZAR

18.00 ASYA ŞAMPİYONLAR LİGİ BATI FİNAL MAÇI (CANLI) SPOR SMART  

23.30 PORTEKİZ LİGİ: PORTO-GIL VICENTE (CANLI) SPOR SMART  

23.30 ATP 500 RIO TENİS TURNUVASI FİNAL MAÇI (CANLI) SPOR SMART 2  

PAZARI PAZARTESİYE BAĞLAYAN GECE

01.15 ARJANTİN LİGİ: RIVER PLATE-ARSENAL SARANDI (CANLI) SPOR SMART  

PAZARTESİ

13.00-17.00 ATP 500 DUBAİ TENİS TURNUVASI -1 (2 MAÇ) (CANLI) SPOR SMART  

18.00-22.00 ATP 500 DUBAİ TENİS TURNUVASI -2 (2 MAÇ) (CANLI) SPOR SMART 2 

20.00 BOL’CA FUTBOL SPOR SMART  

22.00 PORTEKİZ LİGİ: SPORTING – ESTORIL (CANLI) SPOR SMART  

PAZARTESİYİ SALIYA BAĞLAYAN GECE

01.15 ARJANTİN LİGİ: RACING – LANUS (CANLI) SPOR SMART  

03.00-09.00 ATP 500 ACAPULCO TENİS TURNUVASI (3 MAÇ) (CANLI) SPOR SMART 2 

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Boeing, ticari operasyonları için sürdürülebilir uçak yakıtı alımını iki katına çıkarıyor

  • Bu alım, Boeing’in üretim, ecoDemonstrator, Dreamlifter ve teslimat uçuşlarını destekleyecek.
  • EPIC Fuels, Signature Aviation ve Avfuel şirketleri Neste tarafından üretilen sürdürülebilir uçak yakıtı karışımı tedarik edecek.

Boeing, bu yıl boyunca ABD’de yürüteceği ticari operasyonlarını desteklemek üzere, dünyanın önde gelen sürdürülebilir uçak yakıtı üreticisi Neste tarafından üretilen 5,6 milyon galon (21,2 milyon litre) harmanlanmış sürdürülebilir uçak yakıtı satın alma anlaşmaları imzaladı. Bu anlaşma ile şirketin sürdürülebilir uçak yakıtı alımı bir önceki yıla göre iki katın üzerinde artış gösterecek. 

Boeing Çevresel Sürdürülebilirlik Başkan Yardımcısı Sheila Remes, “Karbon ayak izimizi azaltma ve sürdürülebilir uçak yakıtı endüstrisini harekete geçirme konusundaki kararlılığımızı gösteriyoruz. Bu yılki sürdürülebilir uçak yakıtı alımı, Boeing’in geçen yılın üretim, teslimat, ecoDemonstrator ve Dreamlifter uçuşlarındaki jet yakıtı ihtiyacının yüzde 25’ine denk geliyor. Bu miktarı önümüzdeki yıllarda artırmayı hedefliyoruz.” dedi. 

Bu anlaşmalar, yemeklik yağ ve hayvansal yağ atıkları gibi yüzde 100 yenilenebilir atık ve hammadde kalıntılarından üretilen Neste MY Sustainable Aviation FuelTM tedarikini kapsıyor. Katı sürdürülebilirlik kriterlerini karşılayan bu ürünün geleneksek uçak yakıtıyla 30/70 oranında karıştırılmasıyla harmanlanmış sürdürülebilir uçak yakıtı elde ediliyor. 

Boeing ecoDemonstrator uçuş test programı ile şirketin Washington ve Güney Carolina eyaletlerindeki ticari tesislerde kullanılmak üzere, EPIC Fuels ve Signature Aviation şirketleri 2,3 milyon galon, Avfuel şirketi ise 300 bin galon harmanlanmış sürdürülebilir uçak yakıtı tedarik edecek.  Boeing, ayrıca, ticari uçak teslimatlarında, Dreamlifter ve idari uçuşlarda emisyon azaltma kredisi elde etmek amacıyla, yine EPIC Fuels and Signature Aviaion şirketlerinden 3 milyon galon harmanlanmış sürdürülebilir uçak yakıtı alıyor. Bu kapsamda, “book and claim” adı verilen sürdürülebilirlik sertifikalarıyla dengeleme süreciyle, şirketin yakıt tedarikinin dışında kalan yakıt doldurma sistemlerinde petrol yakıtı yerine sürdürülebilir uçak yakıtlarının kullanımı sağlanıyor. 

Boeing, iki yıl önce, ticari uçaklarını 2030 yılına kadar yüzde 100 sürdürülebilir uçak yakıtlarıyla sertifikalı uçuşlar yapabilecek şekilde teslim edeceğini taahhüt etti. Yaşam döngüsü karbon emisyonunu yüzde 80’e kadar azaltan ve bu oranı gelecekte yüzde 100’e çıkarma potansiyeline sahip sürdürülebilir uçak yakıtlarının, havacılığın önümüzdeki 20-30 yıl içinde karbonsuzlaşmasına yönelik en önemli çözümü sunduğu yaygın kabul görüyor. Çeşitli hammaddelerden üretilebilen ve ticari kullanım onayına sahip sürdürülebilir uçak yakıtları; uçak, motor ve yakıt doldurma altyapısında değişikliğe gerek duyulmaksızın geleneksel uçak yakıtıyla yüzde 50 orana kadar karıştırılabiliyor. 

Boeing’in sürdürülebilir uçak yakıtları etkin hale getirmeye yönelik faaliyetlerindeki önemli aşamalar aşağıdaki gibidir: 

  • Boeing, 2023 yılının Şubat ayında, sürdürülebilir uçak yakıtlarının uyumluluk testlerini yapmaya imkan tanıyan uçak referans akışkanlarını geliştirdiğini duyurarak, yüzde 100 bu yakıtlarla çalışabilen uçaklar üretme taahhüdünü yerine getirme yolunda önemli bir test aşamasını geride bıraktı.
  • Boeing, karbon emisyonunu azaltmaya yönelik kararlılığının göstergesi olarak ve daha temiz yakıtların kullanımını teşvik etmek amacıyla, 2019 yılında, müşterilerine ticari teslimat uçuşlarının sürdürülebilir uçak yakıtlarıyla yapılması seçeneğini sunmaya başladı.
  • Boeing ecoDemonstrator programı, FedE işbirliği ile sektörün ticari uçakla ilk test uçuşunu iki motoru da yüzde 100 sürdürülebilir uçak yakıtı ile çalışan 777 kargo uçağı ile 2018 yılında gerçekleştirdi.
  • Sürdürülebilir uçak yakıtlarıyla test uçuşlarına 2008 yılında başlayan Boeing, 2011 yılında bu yakıtların ticari kullanım onayı almasına ve 2012 yılında uçak teslimat uçuşlarını bu yakıtlarla yapılmasına olanak sağladı.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Migros Deprem Bölgesi'ndeki Yerel Çiftçilere Destek Eli Uzatıyor

Migros, deprem bölgesindeki yaraları sarmak üzere çalışmalarına devam ediyor. Türkiye’nin toplam tarım arazilerinin yüzde 16’sına denk gelen birinci sınıf tarım sahalarının bulunduğu bölgede depremden etkilenen yerel çiftçilere destek eli uzattı. Bin bir emekle üretilen ve hızla bozulma özelliğine sahip ürünleri toplayarak satın alımını yapmak üzere koordine olan Migros, Hatay Arsuz’daki üreticilerin yetiştirdiği limonları dalından toplayıp satın alarak onlara ivedilikle bir gelir imkânı yaratırken, üreticinin emeğini ve toprağımızın değerlerini korumaya aldı.

Çiftçilere ve tarımsal üretime her dönemde kesintisiz olarak destek sağlayan Migros, deprem bölgesindeki yerel çiftçilerin ivedilikle desteklenmesi ve tarım arazilerinin üretime devamının sağlanması amacıyla çalışmalarını sürdürüyor. Migros, deprem sebebiyle tarlada, ağaçta bekleyen ve hızla bozulabilecek tarım ürünlerini dalından toplayıp, satın alarak üreticilere gelir yaratmaya başladı. 

En son Hatay Arsuz’daki limon üreticilerinin ürünlerini dalından toplayıp satın alan Migros, ayrıca çok çabuk bozulabilen ve şu anda tarlalarda bekleyen yeşilliklerin toplanması ve alımı için koordine çalışıyor. 

Migros Ticaret A.Ş. Meyve Sebze Pazarlama Direktörü Yener Arslan, “Deprem bölgesi, medeniyetlerin beşiği olan ve bereketli topraklarıyla Anadolu’yu besleyen Mezopotamya’nın kadim şehirlerini barındırıyor. Tarımın doğduğu bu değerli topraklarda, Türkiye’nin toplam tarım arazilerinin yüzde 16’sına denk gelen tarım arazilerimiz, pek çok çiftçimiz ve üreticimiz bulunuyor. 81 ilimizin oluşturduğu büyük üretim zincirinin değerli bir parçası olan bu 10 ilimizin halkadan kopmaması ve üretime yeniden döndürülmesi kritik öneme sahip. Şu anda afet bölgesindeki yerel üreticilerimizin aciliyetle desteğe ihtiyaç duyduğunu bilerek, büyük emeklerle yetiştirilmiş, ancak deprem sebebiyle tarlada, ağaçta bekleyen ve hızla toplanması gereken tarım ürünleri için koordine olduğumuz tam da bu günlerde sosyal medyada Hatay’lı bir kadın üreticimizin destek çağrısını gördük. Bunun üzerine ilk etapta Hatay Arsuz’daki limon üreticilerinin ürünlerini dalından toplayıp satın aldık. Ayrıca çok çabuk bozulabilen ve şu anda tarlalarda bekleyen yeşilliklerin toplanmasını ve alımını da ivedilikle planladık ve ekiplerimizi yönlendirdik.  Tarıma ve üreticilerimize desteğimiz aralıksız şekilde sürecek” dedi. 

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Brandefense'te üst düzey atama!

Dünya genelindeki kurumsal yapılara dijital risk koruma hizmetleri, harici saldırı yüzeyi yönetimi ve tehdit istihbaratı çözümleri sunan siber güvenlik şirketi Brandefense’in yeni CEO’su Hakan Uzun oldu. Brandefense’in uzman ekibine liderlik edecek Uzun, Brandefense 2.0 mottosuyla girilen yeni döneme siber güvenlik alanındaki birikimi ve tecrübesiyle öncülük edecek.

Siber güvenlik alanında geliştirdiği ürünler ve sunduğu çözümlerle markaların dijital dünyadaki itibarını koruma hedefiyle faaliyet gösteren Brandefense’te üst düzey bir atama gerçekleşti. Sektörde 30 yılı aşkın süreyle çeşitli pozisyonlarda görev alan başarılı isim Hakan Uzun, Brandefense’in yeni CEO’su olarak atandı.

Kariyeri boyunca iletişim ve bilişim teknolojileri alanında önemli görevler üstlenen Uzun, tüm dünyada tanınan Siemens, Motorola, Forcepoint ve McAfee şirketlerinde üst düzey yöneticilik ve ülke müdürlüğü pozisyonlarında bulundu. Lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamlayan deneyimli isim, yüksek lisans eğitimini de aynı üniversitede bulunan yönetim bilişim sistemleri alanında tamamladı. Öte yandan, iş hayatı boyunca; sistem, ağ, güvenlik ve telekomünikasyon gibi farklı birimlerde ve pozisyonlarda çalışmalar yürüttü.

2023 yol haritası kapsamında geliştirilen stratejilerin ve planlamaların uygulanmasına öncülük edecek Uzun, şirketin küresel pazarlarda daha etkin rol oynaması amacıyla Brandefense ekibine liderlik edecek. 

“Siber güvenlik ekosisteminin gelişiminde öncü rol üstlenmeyi hedefliyoruz”

Kick Off toplantısının ardından Brandefense’teki yeni görevine dair değerlendirmelerde bulunan Brandefense CEO’su Hakan Uzun, Brandefense gibi proaktif, dinamik ve yenilikçi bir yapının parçası olmaktan heyecan duyduğunu vurguladı.

Ayrıca şirketin 2023 stratejilerine ve planlamalarına ilişkin görüşlerini paylaşan Hakan Uzun şu ifadeleri kullandı: 

“Brandefense’in yenilikçi vizyonuyla çizdiği yol haritası hepimizi heyecanlandırıyor. Kolektif bir akılla, Brandefense 2.0 mottosunu vurguladığımız bu yeni dönemde, küresel pazarlardaki iş kapasitemizi artırmak adına faaliyetlerimize hız kazandıracağız. Misyonumuz doğrultusunda, yeni stratejilerimizi ve planlamalarımızı hayata geçirmek hedefiyle de nitelikli ve dinamik ekibimizle ciddi adımlar atacağız. Bu sürece liderlik edeceğim için oldukça mutluyum. Sahip olduğumuz yapay zekâ güdümlü yeni nesil çözümlerimiz sayesinde müşterilerimizin dijital verilerinin güvenlik seviyesini artırarak, ihlallerinin tespit edilmesine ve yanıt sürelerinin büyük ölçüde azalmasına destek olacağız. Yapacağımız stratejik hamlelerle Türkiye’deki siber güvenlik ekosisteminin gelişiminde öncü rol üstlenmeyi hedefliyoruz.”

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı