Aylık arşivler: Mart 2023

ABD Hava Kuvvetleri'nin E-7 Havadan Erken Uyarı ve Kontrol Uçağı İhalesini Boeing Kazandı

  • E-7, ABD Hava Kuvvetleri’ne 360 derece kritik alan farkındalığı ve Gelişmiş Savaş Yönetim Sistemi kabiliyetleri sağlayacak.
  • Açık sistem mimarisi ve çevik yazılım tasarımı, gelecekteki tehditleri karşılayacak şekilde E-7’nin kabiliyetlerini evrimleştirecek.

Boeing, 1,2 milyar dolar değerindeki sözleşme kapsamında, iki yeni ABD varyantı E-7 Havadan Erken Uyarı ve Kontrol (AEW&C) uçağının geliştirilmesine başlayacak.  

Gerçek muharebe şartlarında kendini kanıtlamış, tam entegre ve esnek bir komuta kontrol merkezi olan E-7, en zorlu harekât koşullarında çoklu alan farkındalığı sağlıyor. E-7’nin açık sistem mimarisi ve çevik yazılım tasarımı, uçağın kabiliyetlerinin evrimleşmesine imkân sağlamakla birlikte onu gelecekteki tehditleri engelleme yolunda avantajlı hale getiriyor. 

E-7 Programı Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Stu Voboril, “Kendini kanıtlamış bir platform olan E-7, hem ABD Hava Kuvvetleri’nin kısa vadeli Havadan Erken Uyarı ve Kontrol ihtiyaçlarını karşılama kapasitesine sahip hem müşterek kuvvetler arasında entegrasyonu sağlayabilecek tek uçak.” dedi. 

E-7, Çok Rollü Elektronik Faz Dizinli (MESA) sensörü aracılığıyla, havadan de denizden birden fazla tehdidin eş zamanlı ve 360 derece takibini yapar. Ordu, MESA sensörünün sağladığı kritik alan farkındalığı sayesinde, uzun menzilde düşman hedeflerini tespit ve teşhis etmenin yanı sıra değişen taktik durumlara dinamik bir şekilde uyum gösterir.  

E-7’nin diğer operatörleri arasında Avustralya Kraliyet Hava Kuvvetleri, Kore Cumhuriyeti Hava Kuvvetleri, Türk Hava Kuvvetleri ve İngiltere Kraliyet Hava Kuvvetleri bulunuyor. 

E-7, bakım ve lojistik masrafları ciddi oranda düşüren ve göreve hazırlığı birinci günden artıran iyi yapılandırılmış bir tedarik zincirini kullanıyor. Yeni Nesil 737-700 uçağından dönüştürülen E-7 platformu; mevcut ticari türev uçak tasarımı, sertifikasyon ve modifikasyon süreçlerinden faydalanarak Hava Kuvvetleri ihtiyaçlarına cevap veriyor.   

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kadınlarda En Sık Görülen 5 Hastalık ve Çözümleri

Kadınlarda görülen rahatsızlıklar önemsenmediğinde veya tedavi edilmediğinde geri dönülemez sonuçlar doğabiliyor. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayan İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi’nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Eray Çalışkan kadınlarda en sık görülen hastalıklar ve çözümlerine dikkat çekiyor.

Kadınlar hayatları boyunca sık sık jinekolojik hastalıklarla karşılaşıyor. Kadınlarda görülen hastalıklarda erken dönemde yapılan teşhis, rutin kontroller, yaşam kalitesini ve süresini artırdığı için büyük önem taşır. Kadınlarda meydana gelecek büyük hastalıkları önlemenin önemine vurgu yapan Çalışkan “ Kadınların her zaman yaşadığı günlük problemler ciddi kadın hastalıklarının habercisi olabilir. Bu nedenle kadınlara düzenli jinekolojik muayene öneriyoruz.” diyor. Uzmanlar kadınların yaşamları boyunca sıkça karşılaşacakları jinekolojik hastalıkları en aza indirmek ve yaşam kalitesini artırmak için tavsiyelerde bulunuyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Eray Çalışkan konu hakkında kadınlarda en sık görülen hastalıkları ve kadınların yaşamını kolaylaştıracak bilgiler verdi.

Vajinal Akıntı

“Vajinal akıntı oldukça doğal olan her kadında görülen akıntılardır. Bu akıntılar şeffaf ve kokusuzdur. Kadınlarda en sık karşılaşılan jinekolojik problemlerden biri anormal vajinal akıntılardır. Vajinanın normal bakteri dengesindeki değişiklik vajinanın akıntının koku, renk veya kıvamını değiştirebilir” diye söyleyen Çalışkan bu problemleri önlemek için tavsiyelerde bulundu:

•Vajina için kokulu ürünler kullanılmamalı,

•Pamuklu iç çamaşırı tercih edilmeli ve aşırı sıkı kıyafetler tercih edilmemeli,

•Cinsel partner sayısı azaltılmalı,

•Tuvalet temizliği önden arkaya doğru yapılmalı,

• Gereksiz antibiyotik kullanılmamalı.

Adet Düzensizliği

Prof. Dr. Çalışkan adet düzensizliği ile ilgili, “Normal adet döngüsündeki bozulmalara adet düzensizliği denir. Adet döngüsünün 21 günden kısa veya 35 günden uzun olması, kanamanın 6 günden uzun sürmesi normal kabul edilemez. Bu durum adet düzensizliği olarak nitelendirilir. Adet düzensizliklerinin büyük bir kısmı hormonal olsa da kistler, miyomlar gibi faktörlere bağlı olarak karşımıza çıkabilir. Depresyon, stres, mevsimsel ve çevresel değişiklikler, aşırı kilo alımı, ani kilo kaybı gibi faktörlerde adet düzensizliğine neden olabilir. Çalışkan Adet düzensizliğine iyi gelen şeyler ile ilgili, “Spor ve egzersiz yapmak, uygun vücut ağırlığında olmak, yeterli gün ışığı almak ve adet düzensizliğine iyi gelebilecek Mg, D vitamini almak gelebilir” dedi.

Polikistik Over Sendromu

Polikistik Over Sendromunun genetik kökenli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Çalışkan “Doğurganlığı olumsuz yönde etkileyerek hastalıkların oluşumuna yer hazırlayan, üreme çağındaki kadınlarda çokça görülen hormonal bozukluklardan biridir. Polikistik Over Sendromu olan kadınlarda yumurtanın olgunlaşması için gerekli hormon üretilmez ve yumurtaların hiçbiri olgunlaşıp çatlayamadığı için yumurtlama gerçekleşemez. Bu durumda adet düzensizliğine ya da hiç adet olmamaya sebep olur” dedi. Tedavi olarak önerilerde bulunan Çalışkan “Sağlıklı beslenme ve egzersiz ile ideal kiloda kalınmalıdır. Myoinositol, D vitamini desteği alınabilir. Şekerli ve işlenmiş gıdalardan uzak durulmalıdır. Tahıllı ürünler, meyve, sebze, yağsız et tüketilmesi, kan şekerinin düşük seviyelerde tutulması için gerekli desteğin alınması gerekir “ diye ekledi.

İdrar Kaçırma

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Eray Çalışkan “30 yaş sonrasında görülmeye başlanan ve artan idrar kaçırma; koku, hijyen gibi sebepler nedeniyle kadınların kendini sosyal yaşamdan kısıtlamasına yol açan önemli bir sorundur. İdrar kaçırma sorunu kalıtsal kolajen doku bozukluğuna bağlı olarak yaşanabilmektedir. Çok doğum yapma, sigara kullanımı, obezite, iri bebek doğurma, zor doğum hikayesi, kalça kaslarını egzersiz ile geliştirme me gibi risk faktörleri bulunmaktadır ve bu risk faktörlerinin varlığında daha erken yaşlarda görülmektedir” dedi.   Ayrıca Çalışkan, idrar kaçırmanın tedavisi olarak hastanın profilinin incelenmesi gerektiğini ve duruma göre tedavi yönteminin belirleneceğini belirtti.

Kasık ve Bel Bölgesi Ağrıları

Kasık ve bel ağrısı kadınlarda en önemli yakınmalardan biri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Çalışkan “Kasık ağrıları bazen kadınların günlük yaşantılarını etkileyecek derecede ağır olabilir. Kasık ve bel ağrısı üreme organlarından kaynaklanabilir, idrar yolları, sindirim veya iskelet sisteminden kaynaklanabilir. Tedavi, ağrıya göre değişebilir. Ultrason ve laparoskopi yöntemi ile ağrının sebebi teşhis edilmeye çalışılır. Nedeni saptanamayan ağrılarda ağrı kesicilere başvurulabilir. Hastalara psikolojik destek de yararlı olur” diye söyledi.

Bu gibi kadın hastalıkları önemsiz gibi görünse de tedavi edilmediğinde çok ciddi sonuçlara neden olabilir. Bu nedenle kadınlara jinekolog kontrolünde düzenli olarak muayene olması önerilir.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Deprem gölgesinde sınava girecek adaylara uyarı!

Ülkemizi yasa boğan Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından geçirdiğimiz zor günlerin ardından uzmanlar, her şeye rağmen hayata karışmamız, bazen yeniden başlamamız, yaralarımızı sarmaya devam etmemiz için psikolojik iyi oluşumuzu güçlendirmemiz gerektiğine dikkat çekiyor.

Özellikle üniversite sınavlarına hazırlanan adaylara seslenen Uzm. Psk. Dan. Ece Tözeniş, “Yeterliliklerinizi, yeteneklerinizi ilerleyen zamanlarda geliştirmenin, güçlendirmenin yollarını arayın. Konu başlıklarını tekrar gözden geçirip, eksik olan konularınızı tamamlayın, günlük çalışma programınızı belirleyin” tavsiyesinde bulunuyor.  Planlı program dahilinde çalışmanın verimli olduğunu hatırlatan Tözeniş, sınavla ilgili kısa ve uzun süreli hedefler koymanın motivasyon sağlamada yararlı olacağını kaydediyor.

Üsküdar Üniversitesi Eğitim Danışmanı Uzm. Psk. Dan. Ece Tözeniş, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından üniversite sınavlarına hazırlanan adayların yeniden rutin gündemlerine dönmelerine ilişkin çağrıda bulundu.

Zihnimizi dinlendirmemiz gerekiyor

Özellikle depremzede öğrencilerin ve üniversite adaylarının rutin gündemlerine dönmesinin önemine işaret eden Uzm. Psk. Dan. Ece Tözeniş, “6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız deprem felaketinin ardından hepimiz biliyoruz ki artık eski normale dönmek hepimiz için daha zor. Keşke bir düğme olsa da şu zihnimin sesini susturabilsem dediğimiz zamanlardan geçiyoruz. Kendimize ve başkalarına yardım edebilmek için zihnimizi dinlendirmemiz gerekiyor.” dedi.

Psikolojik iyi oluş güçlendirilmeli

Eskisi gibi olmasa da hayata karışmamız, bazen yeniden başlamamız, yaralarımızı sarmaya devam etmemiz için psikolojik iyi oluşumuzu güçlendirmemiz gerektiğini ifade eden Uzm. Psk. Dan. Ece Tözeniş, “Psikolojik iyi oluş, yaşamda karşı karşıya kalınan anlamlı amaçları sürdürme, kişisel gelişim ve diğerleri ile nitelikli ilişkiler kurma gibi varoluşsal meydan okumaları yönetme olarak açıklanmıştır. Kişinin yaşamındaki pozitif işlevselliği ifade etmektedir. Hayatlarımız kendi seyrinde akıp giderken yaşadığımız birçok güzel olayın yanında kontrol edemediğimiz pek çok kötü olayla da karşılaşabiliyoruz. İyi olanla baş edebilmek her zaman daha kolay ama kötü olanla baş edebilmek için bazı yönlerimizi geliştirmemiz gerekir.” dedi.

Acele etmeyin ve asla vazgeçmeyin!

Gençlerin de bu iyi oluş hali için öncelikle anlamlı amaçlar oluşturmaya ve bu amacı sürdürmeye ihtiyaçları olduğunu kaydeden Uzm. Psk. Dan. Ece Tözeniş, “Anlamlı amaç dediğimizde herkes için genel bir tanım yapabilmek zor. Hayattan beklentilerimiz, hayallerimiz, olmasını istediklerimiz ve keyif aldığımız alanlar aynı değil. Bunları bulup doğru hedefleri seçebilmek kendini tanımaktan geçiyor. Ben kimim, ne yaptığım zaman mutlu olurum ya da mutsuz olurum? Bunların cevabı uzun bir yol alıyor, her gün kendimizle ilgili yeni bir şey öğreniyoruz ve yaşadığımız her yeni deneyim bize bir şeyler öğretiyor. Gençlere önerim: Acele etmeyin ve asla vazgeçmeyin! 

Bir başarısızlıkla ya da bir yenilgiyle karşılaştığımızda yaptığımız en büyük hata vazgeçmek oluyor. Asıl büyük başarılar her yenilgiden ders çıkarıp tekrar tekrar ayağa kalktığımızda, daha büyük bir motivasyonla o istediğimize ulaşmak için var gücümüzle çalıştığımızda geliyor. Başarı sadece gururlandırır, ama yenilgi, kaybetmek olgunlaştırır, geliştirir hatta iyileştirir… Hayatı kaçırmamak önemli ve hayatın tadı da bizi besleyen, geliştiren sosyal ilişkiler yaşamaktan anlamlı arkadaşlıklar kurmaktan geçiyor.” diye konuştu.

Bundan sonra ne yapmalıyım?

Uzm. Psk. Dan. Ece Tözeniş, “Liyakatı daha fazla konuştuğumuz bugünlerde yeterliliklerinizi, yeteneklerinizi ilerleyen zamanlarda geliştirmenin, güçlendirmenin yollarını arayın. Bilimin her türlüsü her zaman ışığınız olsun. Hangi meslekte olursa olsun o mesleği icra eden doğru kişilerle yeniden ayağa kalkacağız. Bundan sonra ne yapmalıyım? Bu soruyu kendimize sormak yeniden başlayabilmek için bir adım olacaktır.” dedi.

Bu önerilere kulak verin!

Gerek deprem bölgesi gerek ise ülkenin farklı bölgelerinde sınava hazırlanan üniversite adaylarına bu süreçten sonra yapmaları gerekenler konusunda tavsiyelerde bulunan Uzm. Psk. Dan. Ece Tözeniş, önerilerini şöyle sıraladı:

– Konu başlıklarını tekrar gözden geçirip, eksik olduğunuz konuları tamamlamakla başlayabilirsiniz. 

– Kendinize günlük çalışma programı belirleyebilirsiniz. Bir program yaparak çalışırsanız daha verimli bir şekilde ilerleyebilirsiniz. 

– Sınavla ilgili kısa ve uzun süreli hedefler koymak motivasyonunuzu sağlamak için yararlı olacaktır. Kısa süreli olarak günlük, haftalık çalışmalarınızla ilgili hedefler belirleyebilirsiniz. Uzun süreli olarak üniversite, bölüm seçimlerinizle ilgili hedeflerinizi gözden geçirebilirsiniz. 

– Motivasyonumuzu yeniden sağlamaya çalışarak, daha çok çalışarak hep birlikte yaralarımızı saracağız. Unutmayın gelecek sizsiniz. 

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Depremzede kadınlar, yaralarını nasıl sarmalı?

Depremzede kadınların sahip oldukları sorumlulukların da etkisiyle felaketten çok daha fazla etkilendiğini belirten uzmanlar, kadınların bu dönemden en az hasarla çıkması için yapılması gerekenlere işaret ediyor. Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Demirsoy, yaşamının bir amacı olmasının, başkaları için çare olmanın, üstelik bunu yokluk ve kısıtlı imkânlara rağmen yapmaya çalışmanın bir yandan çok zorlayıcı olmakla birlikte diğer yandan depresyondan koruyucu bir rol de oynayabildiğini söyledi. Demirsoy’a göre kadınların geçici bile olsa depremden sonra barındıkları yerde bir yaşam düzeni oluşturması, kendi ailesinin yemeğini ve yaşadığı yerin temizliğini yapabilir duruma gelmesi psikolojik olarak iyileşme sürecini başlatacak.

 

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Demirsoy, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada özellikle depremzede kadınların yaşadığı travma ve baş etme yollarına ilişkin değerlendirmede bulundu.

 

Kadınların yükü daha da ağırlaştı

 

Bu dönemde depremzede kadınların yükünün daha da ağırlaştığını söyleyen Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Demirsoy, “Deprem kadın, erkek, çocuk her yaştaki insanı derinden etkilemekle birlikte kadınlar için zorluk çok daha fazla. Kadınlar ailedeki diğer üyelerin, varsa engellilerin, yaşlıların bakımından birincil derecede sorumlular. Bakım verme sorumlulukları onların yaşadığı güçlükleri daha da ağırlaştırıyor. Evini, eşyalarını, düzenini kaybetmekten ötürü kendi temel fiziksel ihtiyaçlarını bile güçlükle karşılarken bir yandan da bakımından sorumlu olduğu kişileri korumak, kollamak durumundalar. Bakımından sorumlu olduğu engelli veya yaşlı bir birey, ya da küçük bebeği varsa bunun getirdiği hareket kısıtlılığı koşullarını daha da ağırlaştırıyor. Yemeğe, suya erişmek, yardım malzemeleri için sıraya girmek gibi işleri yapmaları gerektiğinde onları bırakıp bunu yapabilmeleri ayrı bir zorluk.” diye konuştu.

 

Yaşamın bir amacı olması, depresyondan koruyabilir

 

Depremzede kadınların bir yandan kayıplarının acısını yaşamaktayken bir yandan da diğerlerine bakım vermek ve yeniden bir yaşam düzeni kurmak durumunda olduklarını ifade eden Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Demirsoy, “Yaşamının bir amacı olması, başkaları için çare olmak, üstelik bunu yokluk ve kısıtlı imkânlara rağmen yapmaya çalışmak bir yandan çok zorlayıcı olmakla birlikte diğer yandan depresyondan koruyucu bir rol de oynayabiliyor. Büyük bir felaket yaşandı ve insanlar sadece evini, eşyalarını, yaşam düzenini değil ailesini, akrabalarından, arkadaşlarından sevdikleri kişileri kaybetti, kendi kaybı olmasa bile kaybedenlerin acısını yakından yaşadı.” dedi.

 

Şok ve kaygı yaşamak doğal tepkilerdir   

 

“Kayıp duygusu ezici bir yaşantıdır ancak her zaman hastalık boyutunda travmaya yol açmaz” diyen Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Demirsoy, “Kayıpların ardından birtakım bedensel, duygusal, davranışsal sıkıntıların hissedildiği, depresif duygulanımların görüldüğü bir yas süreci yaşanır. Yaşadığımız bu büyük felaketin ardından ilk bir iki ayda yaşanan şok, kaygı ve panik duyguları, uyku bozuklukları, üzüntü, keder, öfke gibi duygular, düşünme ve karar verme güçlükleri, hastalık olarak görülmemelidir. Bunlar yaşamın doğal akışını bozan, kesintiye uğratan olağanüstü duruma gösterilen doğal tepkilerdir, hastalık sayılmaz. Ancak deprem gibi doğal afetlerle yaşanan ani ve dehşet verici kayıpların ardından travmatik bir yas süreci yaşanması ve birtakım psikiyatrik rahatsızlıkların gelişmesi riski de fazladır.” uyarısında bulundu.

 

Üzüntü ve depresyonda düşünce şekli farklılık gösteriyor

 

Doğal afetler sonrasında en sık görülen hastalık tablosunun TSSB (Travma Sonrası Stres Bozukluğu), ikincisinin de majör depresyon olduğunu ifade eden Çiğdem Demirsoy, “Kayıplara bağlı olarak derin bir üzüntü, keder duygusu bu süreçte doğaldır ve her üzüntü depresyon değildir. Üzüntü gibi, acı duygusu da yas sürecinin normal bir parçasıdır. Bu duygulardan kaçmaya çalışmak uyum sağlamayı güçleştirir ve sağlıksız sonuçlar doğurur. Üzüntü duygusuna eşlik eden düşünce ‘Yaşamım değişti ve bir daha aynı olmayacak’  şeklinde iken depresyondaki düşünce şekli  ‘Yaşamımın bundan sonra bir anlamı, değeri yok’ şeklindedir.” dedi.

 

Bir yaşam düzeni oluşturulması iyileşme sürecini başlatacak

 

Depremzede kadınlara bu dönem için tavsiyelerde de bulunan Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Demirsoy, “Depresyondan korunmak için imkânlar çerçevesinde yaşam rutinlerini oluşturmaya çalışmak, felaketten önceki yaşam amaçlarını kendine hatırlatmak ve bunlarla ilgili davranışlara yavaş yavaş geri dönmek yardımcı olacaktır. Kadınların geçici bile olsa depremden sonra barındıkları yerde bir yaşam düzeni oluşturmaları, kendi ailesinin yemeğini, yaşadığı yerin temizliğini yapabilir duruma gelmeleri psikolojik olarak iyileşme sürecini başlatacaktır. Kurumlar tarafından yapılan yardımlarda da bunu sağlayabilecekleri imkânları sunabilmek önemlidir.” diye konuştu. 

 

İki ay geçmesine rağmen şikayetler azalmıyorsa dikkat!

 

Şikayetlerin azalmaması halinde uzmana danışılması tavsiyesinde bulunan Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Demirsoy, “İki ay geçtiği halde kaygı korku ve öfke gibi duygular azalmadan devam ediyorsa, uyku bozuklukları, kâbuslar sık yaşanıyorsa, travmatik anıların tekrar tekrar gözünün önünde canlanması gibi durumlar yaşanıyor ve çaresizlik, umutsuzluk, boşluk hissi gibi duygularla felaketten önceki işlevselliğine yavaş yavaş geri dönmeye başlanamadıysa mutlaka bir uzman ile görüşülmelidir.” tavsiyesinde bulundu.

 

Travmayı aşabilmek için bu tavsiyelere kulak verilmeli

 

Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Demirsoy, yaşanan bu ağır travmayı aşabilmek için dikkat edilmesi gerekenleri de şöyle sıraladı:

  • Kayıpların yokluğu ile yaşamaya uyum sağlayabilmek ve iyileşmek için kendine zaman tanımak.
  • Üzüntü ve acı gibi duyguları hissetmek ve yas tutmak için kendine izin vermek.
  • Yaşadıklarını konuşmak, paylaşmak.
  • Duygusal olarak hassas dönemdeyken yemek, uyku gibi ihtiyaçlarını ve fiziksel sağlığını ihmal etmemek.
  • Belirsizlikleri ortadan kaldırmak için bazı yaşam rutinleri oluşturmak.
  • İyileşme ve başa çıkma sürecini geciktirebilecek, olumsuz etkileyecek alkol, madde, sigara gibi uyuşturucu mekanizmalardan kaçınmak.
  • Yıkım ve kayıplarla ilgili haberler maalesef televizyonlarda sürekli yayınlanıyor, travmatik olayı tekrar tekrar yaşamaya yol açtığı için bunları izlemeyi sınırlamak.
  • Ailesine bakım verirken tükenme noktasına gelmeden yardım isteyebilmek.
  • Bu süreçte taşınmak iş değiştirmek gibi önemli yaşam kararları vermekten kaçınmak.
  • Günlük sorumlulukları ve rutinleri sürdüremediğini, süreğen sıkıntı ve umutsuzluk duyguları içinde olduğunu fark ettiğinde bir ruh sağlığı uzmanı ile görüşmek.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

MÜSİAD Destekleri İle Hatay'da İnşa Edilen Sahra Hastanesi, Hasta Kabulüne Başladı

Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda Kocaeli Büyükşehir Belediyesi iş birliği, MÜSİAD Karlsruhe ve MÜSİAD Paris üyelerinin destekleri ile Hatay Defne’de inşa edilen sahra hastanesi tamamlanarak hasta kabulüne başladı.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) yurt içi ve yurt dışı üyelerinin destekleri ile afet bölgesinde yaraları sarmak için faaliyetlerini aralıksız sürdürüyor.

Kahramanmaraş Elbistan’da konteyner kent çalışmalarına devam eden MÜSİAD, bölgede birçok noktada kurduğu aşevi, mobil mutfak ve lojistik merkezler ile depremden etkilenen vatandaşların ihtiyaçlarını karşılıyor.

Son olarak Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda Kocaeli Büyükşehir Belediyesi iş birliği ile Hatay Defne’de hayata geçirilen sahra hastanesi projesi, tamamlanarak bölgedeki vatandaşların hizmetine sunuldu.

MÜSİAD Karlsruhe ve MÜSİAD Paris üyelerinin destekleri ile inşa edilen 54 yataklı ve yıllık 250 bin hasta kapasitesine sahip hastanede 12’si doktor olmak üzere 57 sağlık personeli hizmet veriyor. 

Hastanede ayrıca 4 ana dal branşı ve diş hekimliği hizmeti aralıksız sürdürülecek. Genel cerrahi, dahiliye, çocuk, kadın doğum ve diş poliklinik hizmetlerinin verileceği hastanede haftanın belli günlerinde nöroloji, psikiyatri, fizik tedavi, göz, ortopedi poliklinik hizmetleri de olacak. 

Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca tarafından da incelenen hastanenin tıbbı teçhizat kurulumu ve sağlık personelinin atanmasıyla poliklinik hizmeti vermeye başlandı.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Eski bina enkazlarındaki asbest lifleri akciğer kanserine neden olabilir

Depremden sonra akciğer hastalıkları riskinin artabileceğini belirten VM Medical Park Bursa Hastanesi’nden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Serap Ket Alkan, “Enkazlardaki astbest tehlikesi, göz ardı edilmemesi gereken önemli bir risktir.

Asbest lifleri, akciğer zarı hastalıkları ile 15-20 yıl sonra akciğer zarı kanserine neden olabilir. Ülkemizde 2010 yılı ve sonrası yapılan binalarda asbest kullanımı yasaklanmıştır. Ancak daha eski binalarda asbest içeriği olabileceği düşünülerek önlem alınmalıdır” dedi.

Depremin yaşandığı mevsim, hava koşulları, depremzedenin bakımı ile barınma koşullarının yeterliliğinin deprem sonrası akciğer sağlığını etkileyen faktörler olduğunu vurgulayan VM Medical Park Bursa Hastanesi’nden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Serap Ket Alkan uyarılarda bulundu. 

DEPREMZEDELERDE AKCİĞER HASTALIKLARINDA ARTIŞ İHTİMALİ YÜKSEK

Depremde gelişen farklı akciğer sorunları ile karşılaşılabildiğini işaret eden Uzm. Dr. Serap Ket Alkan, “Depremden kurtulan kişilerde enkaz altında kalmaya bağlı gelişen direkt göğüs travmaları, binaların yıkılması sonrası oluşan toz ve partiküllerin solunması ile gelişen bronş ve akciğer hasarı, yangın ve doğalgaz sızıntısı sonucu duman ve zehirli gaz solunumu ile buna bağlı gelişen havayolu hasarı meydana gelebilir. Akciğer doku hasarı ile alveol keseciklerinde kapanma, oksijenlenmede bozulma sonucu pnömoni (zatürre) riskinde artış olur. Ayrıca enkaz altında kalma ve hareketsizliğe bağlı olarak derin ven trombozu ve pulmoner emboli riski artar” şeklinde konuştu. 

Uzm. Dr. Alkan, deprem sonrası akciğer sorunlarının klinik olarak öksürük, solunum güçlüğü, göğüs ağrısı, hırıltılı solunum, morarma ve şuur kaybı ile kendini gösterebileceğinin altını çizdi.          

ENFEKSİYON HASTALIKLARI İÇİN ÖNLEM ŞART!

Deprem sonrası enfeksiyon hastalıklarının da önemli bir tehlike oluşturduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Ket Alkan, şunları söyledi:

“Sağlık hizmetlerinin yeterli ve ulaşılabilir olması, su ve el dezenfektanlarına kolay erişim, barınma yerlerinin aşırı kalabalık olmayacak şekilde düzenlenmesi ve havalandırmanın sağlanması,  aşıların riskli bireyler de öncelikli olmak üzere hızla diğer bireylere de uygulanması, semptomatik hasta olan bireylerin izolasyonu önemlidir. Ayrıca deprem sonrası oluşan tsunamiler nedeniyle boğulma-  boğulayazma ile ‘Tsunami akciğeri’ gelişebilir. Bu durumda çoklu mikrop etkenli zatürrelerin sıklığında artış beklenir.”

KOAH VE ASTIM HASTALARININ ATAK SIKLIĞI ARTAR

Depremzede KOAH ve astım hastalarında atak sıklığında artış meydana gelebileceğini de sözlerine ekleyen Uzm. Dr. Ket Alkan, dikkat edilmesi gerekenler hakkında şu önerilerde bulundu:

“Deprem sonrası astım hastaları stres,  yoğun toz maruziyeti, soğuk hava, düzenli ilaç kullanımına erişim güçlüğü, kalabalık barınaklarda artan enfeksiyon riski, ağrı kesici kullanım artışı nedeniyle daha sık atak yaşayabilirler. Atak riski özellikle ilk bir ay fazladır. KOAH’a bağlı akut atak başvuruları da artar. Depremzede KOAH’lılarda ciddi psikolojik travma gelişme riski yüksektir. Bu nedenle KOAH’lı hastalara iyi bir yaşam düzeni ile psikoterapi desteği sağlanmalıdır. Bakımevlerinde takip edilen KOAH hastalarında influenza gibi viral etken epidemileri artabilir. Aşılama ve hijyen bu nedenle önemlidir.”   

ESKİ BİNA YIKINTILARINDAKİ ASBEST AKCİĞER KANSERİNİ TETİKLEYEBİLİR

Enkazlardaki astbest tehlikesinin de göz ardı edilmemesi gereken önemli bir risk olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Ket Alkan, “Asbest lifleri akciğer zarı hastalıkları ile 15-20 yıl sonra akciğer kanserine neden olabilir. Ülkemizde 2010 yılı ve sonrası yapılan binalarda asbest kullanımı yasaklanmıştır. Ancak eski binalarda asbest içeriği olabileceği düşünülerek önlem alınmalıdır. Enkazlarda asbest tespit uzmanları görev alarak enkazdan numune almalı ve asbestin türü belirlenmelidir. Asbestli atıklar, ‘tehlikeli atık’ sınıfında olup uygun koşullarda taşınmalı ve bertaraf edilmelidir” ifadelerini kullandı. 

BARINMA ALANLARI ENKAZ ALANLARINDAN UZAKTA OLMALI!

Depremlerden sonra hem depremzedelerin hem de kurtarma ekiplerinin risk altında olduğunun unutulmaması gerektiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Ket Alkan, “Kurtarma ve enkaz kaldırma faaliyetleri dikkatli sürdürülmeli, toz ve asbest maruziyet riski maske, gözlük, özel kıyafet giyilerek azaltılmalıdır. Mümkün olduğunca iyi havalandırma sağlanmalı, barınma alanları enkaz alanlarından uzak yerde olmalıdır. Sağlık sorunları için kısa ve uzun dönem takipler yapılmalıdır” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.  

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

ABD Kadınlar Futbol Ligi FIFA 23'te!

Yapılan ortaklıkla birlikte ABD Ulusal Kadınlar Futbol Ligi’nde mücadele eden tüm kulüpler ve oyuncular, FIFA 23’te yer alacak.

Electronic Arts (NASDAQ: EA), ABD’deki en iyi kadın profesyonel ligi olan Kadınlar Futbol Ligi (National Women’s Soccer League – NWSL) ve Ulusal Kadınlar Futbol Ligi Oyuncuları Derneği (National Women’s Soccer League Players Association – NWSLPA) ile ortaklığını duyurdu. Bu ortaklıklar ile EA SPORTS, kadın futbolunu öne çıkarma konusundaki kararlılığını bir kez daha göstermiş oldu.
 

ABD Ulusal Kadınlar Futbol Ligi’nden (UKFL) sorumlu komisyon üyesi Jessica Berman, ¨UKFL’nin EA SPORTS FIFA 23’e entegre edilmesi kadın futbolunun sınırlarını zorlamaya devam ediyor. Bu; lig, oyuncular ve dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca futbol taraftarı için bir kırılma noktası.¨ açıklamasını yaptı ve ekledi: ¨UKFL’yi evi olarak gören ve dünyada isim yapmış sporcuların, FIFA 23 sayesinde yeteneklerini daha fazla sergileme fırsatı bulmalarından ötürü oldukça heyecanlıyız. FIFA 23 fanatiklerinin UKFL’deki kulüpler ve oyuncular ile oynamaya başlamaları için sabırsızlanıyor; 25 Mart’ta, 11. sezonun ¨start¨ı verildiğinde oyuncuların ve ligin kutlamaya katılmalarını dört gözle bekliyoruz.¨

15 Mart’tan itibaren, FIFA 23’ün yer aldığı tüm platformlarda 12 UKFL takımının Santra, Turnuvalar, Sezonlar / Ortak Sezon ve Online Dostluk Maçları modlarının tamamında yer alması planlanıyor. FIFA 23’te ayrıca dört UKFL stadyumunun yanı sıra; orijinal formalar, oyuncu yüzleri, kupalar ve kutlamalar da bulunacak.

EA SPORTS’un markadan sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Andrea Hopelain, ¨EA SPORTS‘un kadın futbolu için fark yaratmaya devam etmesi konusunda son derece mutluyuz. Hem UKFL, hem de UKFLOD ile hayata geçirdiğimiz ortaklıklar, bir organizasyon olarak bu branşı ilerletmek adına attığımız önemli adımlardan biri.¨ dedi ve ekledi: ¨Futbolun geleceğinin şampiyonları olmaya, dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca futbol fanatiğini heyecanlandırmaya ve onlara eşsiz bir otantiklik sunmaya devam edeceğiz.¨

Bunlara ek olarak, EA SPORTS ve UKFLOD, oyuncuların saha içinde ve dışında yanında olmaya odaklanacak. UKFLOD Yönetici Müdürü Meghann Burke, ¨Oyuncular; tutkuları, bağlılıkları ve azimleri ile kolektif heyecanı besleyen, hayran odaklı deneyimlerin baş aktörleridir. Şu anda kadın futbolu için en heyecan verici dönemlerden birini yaşıyoruz. Bu branşı daha fazla tanıtmak ve dünyanın dört bir yanındaki futbol fanatiklerinin, ligde yer alan yetenekli oyuncularla etkileşim kurmaları için EA SPORTS ile iş birliği yapmayı dört gözle bekliyoruz.¨

2023 UKFL sezonunun 25 Mart Cumartesi günü başlaması planlanıyor. Hem normal sezon, hem de 2023 UKG UKFL Challenge Cup; CBS Televizyon Ağı, CBS Spor Ağı ve Paramount+ da dahil olmak üzere tüm CBS Sports platformlarında yayınlanacak.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Türkiye Sigorta'da Üst Düzey Atama

Türkiye Sigorta Finansal Yönetim ve Türkiye Hayat Emeklilik Finans, Aktüerya ve Teknik Operasyon Genel Müdür Yardımcılığı görevi Mart 2023 itibarıyla sektörün deneyimli ismi Mehmet Ertan Özay’a emanet.  

Türkiye Sigorta ve Türkiye Hayat Emeklilik, üst yönetim kadrosunu güçlendirmeye devam ediyor. Türkiye Sigorta tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamaya göre; sigorta sektörünün deneyimli ismi Mehmet Ertan Özay’ın, SEDDK onayı sonrasında, Türkiye Sigorta Finansal Yönetim ve Türkiye Hayat Emeklilik Finans, Aktüerya ve Teknik Operasyon Genel Müdür Yardımcısı olarak göreve başlayacağı kaydedildi.

İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği’nden 1994 yılında mezun olan Mehmet Ertan Özay, aynı üniversitede 1997 yılında İşletme Yüksek Lisansını tamamladı. SMMM belgesine sahip olan Özay, iş hayatına 1997 yılında Bosch Siemens (B/S/H) Türkiye’de Mali Kontrolör olarak başladı. 2001-2003 yılları arasında Sasa-Dupontsa’da Bütçe-Kontrol ve Yönetim Muhasebesi bölümünde çalıştıktan sonra, 2003-2006 yılları arasında Aksigorta’da İç Denetim Müdür Yardımcısı ve Mali İşler Müdürlüğü görevlerinde bulundu. 2006-2007 yıllarında ise Garanti Sigorta’da Mali İşler Güçlendirilmiş Yönetmeni olarak görev yaptı ve Şirket Satış Projesi Koordinasyonunda yer aldı.  

Özay, 2007-2013 yılları arasında Groupama’da Türkiye Mali İşler ve Tahsilat Grup Müdürü ve İcra Kurulu Üyesi, 2013-2014 yıllarında BNP Paribas Cardif’te Türkiye Finans Direktörü ve İcra Kurulu Üyesi, 2014-2015 yıllarında Zurich Sigorta’da CFO, Yönetim ve İcra Kurulu Üyeliği görevlerini yürüttü. Willis Towers Watson’da 2016-2018 yılları arasında Türkiye CFO ve Yönetim Kurulu Üyesi olan Özay, 2018-2020 yılları arasında Orta&Doğu Avrupa Bölgesi ve Türkiye CFO’su, 2020-2023 yılları arasında Orta&Doğu Avrupa Bölgesi CFO’su, Türkiye Ülke Lideri, Türkiye dışında Orta&Doğu Avrupa Bölgelerinde Yönetim Kurulu Üyelikleri görevlerinde bulundu.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

İzmir üç fuara ev sahipliği yapıyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde yapılan 4. Uluslararası Otel Ekipmanları ve Ağırlama Konaklama Teknolojileri Fuarı-HORECA Fair, Ambalajlama Paketleme Teknolojileri Fuarı-Pack İzmir, Gıda Ürünleri Fuarı-Food Fair, Fuar İzmir’de ziyaretçilerini ağırlamaya başladı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde GL Platform tarafından düzenlenen HORECA Fair, Pack Fair Türkiye ve Food Fair Türkiye, Fuar İzmir’de kapılarını açtı. 9 Mart’a kadar devam edecek fuarların açılışına İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Özuslu, Köy-Koop İzmir Birlik Başkanı Neptün Soyer, İzmir Ticaret Odası Meclis Başkanı Selami Özpoyraz, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu, İZFAŞ Genel Müdürü Canan Karaosmanoğlu Alıcı, GL Fuarcılık Genel Müdürü Gül Ceylan, oda, birlik ve derneklerin temsilcileri, kooperatif ortakları, sektör profesyonelleri katıldı. 9 Mart’a kadar Fuar İzmir’de ziyaretçileri ağırlayacak fuarlar, kent ekonomisine önemli katkı sağlayacak.

Özuslu: “İzmir’den büyük bir dayanışma mesajı gönderme sırasıdır”
Kahramanmaraş merkezli depremlerden söz ederek konuşmasına başlayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Özuslu,  “Umarım bu, ülkenin geleceği için değişik karar mekanizmalarında görev alan tüm yöneticilere ders olur. İzmir’de başkanımız önderliğinde bu idrakla çok önemli işler yapılmaya daha önce başlandı. Ancak hayat devam etmeli ki biz dirençli şehirleri oluşturacak gücü, kuvveti, imkanı bulabilelim. Kim İzmir’de herhangi bir hizmete katkı sunuyorsa, turizme, tarıma, sanayiye, ticarete katkı sunuyorsa hepsi başımızın üzerindedir. İzmir’in daha dirençli, müreffeh ve yaşanılabilir bir kent olması için kim ne yapıyorsa biz onları başımızın üzerinde taşımaya devam edeceğiz. Bu fuarları büyük bir başarıyla yapmalıyız ki, deprem bölgesinden katılmak isteyen ama deprem nedeniyle işletmeleri zarar gören firmalara da dayanışma, selam g öndermiş olalım. Onlara İzmir’den büyük bir dayanışma mesajı gönderme sırasıdır” dedi.  

Dört günde 400 firma 18 bini aşkın ziyaretçi
Fuar İzmir’de yaklaşık 400 firma ile 18 bini aşkın ziyaretçi buluşacak. Yurt dışından 250 profesyonel satın almacı da fuarda ikili iş görüşmeleri gerçekleştirecek. GL Platform Fuarcılık, İzmir Aşçılar Derneği, Yaşar Üniversitesi, İzmir Ekonomi Kulübü Gastronomi Derneği ve İzmir Lokantacılar Odası’nın işbirliğinde fuar alanına 200 metrekarelik “Deprem Dayanışma Mutfağı” kuruldu. Burada şefler her gün kazanları İzmir’de misafir edilen depremzedeler için kaynatacak.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Depremzede aile bebeklerine İzmirli doktorun adını verdi

Genel afet koordinasyonunu İzmir’in üstlendiği Osmaniye’de Büyükşehir ekipleri özel hikâyelerin de parçası oluyor. Halaç ailesi, anne Takdire Halaç’ın riskli geçen hamilelik sürecinin son günlerinde sürekli yanlarında olan İZENERJİ A.Ş. işyeri hekimi Bahar Tek’in ismini dünyaya gelen bebeklerine verdi. Anne Halaç ilk doğumunda da İzmirli bir annenin çocuğunu emzirdiğini söyleyerek “İki bebeğimi de İzmirliler kurtardı” dedi.

Genel afet koordinasyonunu İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin üstlendiği Osmaniye’de bir yandan kayıpların acısı yaşanırken, bir yandan da yeni başlangıçlarla hayat devam ediyor. Afet Koordinasyon Merkezi’nde görev yapan İZENERJİ A.Ş. işyeri hekimi Bahar Tek, tehlikeli bir hamilelik süreci yaşayan depremzede Takdire Halaç’ın her anında yanında oldu. Doğumhaneye girerek elini hiç bırakmayan doktor Bahar Tek, anneye moral verdi. Çadır kentte yaşayan ve kucağına aldığı üçüncü çocuğuna Bahar ismini veren Takdire Halaç, “Allah razı olsun her gün benim tansiyonumu ölçtü. Çok iyiydi. Doğumuma girdi, bebeğimi kucağıma aldı, üstümü giydirdi. Ben de çocuğuma onun ismini vermek istedim. Beni kurtardı. Adana’ya göndereceklerdi. Sorunlu doğum dediler. Bahar Hanım teselli verdi” dedi.

“Allah razı olsun”
Aynur ve Aysel adında iki kız çocuğu olduğunu da belirten Takdire Halaç, ilk doğumunda yaşadıklarını da anlatarak “Aynur’u 7 aylık doğurmuştum. O zaman İzmir’den gelen bir aileyle denk geldik. Onun da çocuğu rahatsızdı. Sütünü verdi, çocuğumu emzirdi. Benim sütüm yasaktı. O emzirdi. İkisinden de Allah razı olsun. İki bebeğimi de İzmirliler kurtardı” dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin sunduğu hizmetlerden memnun olduğunu da aktaran Halaç, “Her dediğimi getirdiler. Her şeyimi karşıladılar. Allah binlerce kez razı olsun” diye konuştu.

“Bebeği ilk ben kucağıma aldım”
Doktor Bahar Tek ise “Takdire Hanım’la buraya geldiğim ilk gün tanıştık. Bizim genel müdürümüze ulaşan bilgiye göre problemli bir gebelik yaşama ihtimali olan bir hastaydı. Çadırda kalıyorlar. Gidip muayene edebilir misin gibi bir ricada bulunuldu. Takdire ile tanıştıktan sonra zaten her gün sabah akşam mesajlaşmaya başladık” dedi.
Doğumun Osmaniye Devlet Hastanesi’nde yapıldığını söyleyen Bahar Tek, “Beni aradı, hastaneye gidiyorum dedi. Hastane kapısından neredeyse aynı anda girdik. Doğuma beraber girdik, beraber çıktık. Osmaniye Devlet Hastanesi’nde doktor Pınar Hanım doğumu yaptırdı. Önlüğünü ben giydirdim, ameliyathaneye beraber girdik. Elini tuttum, ameliyat boyunca konuştuk. Bebeği ilk ben kucağıma aldım. Sağlıklı bir bebek olarak dünyaya geldi, takibi devam ediyor” diye konuştu.  

“İkimizin kızı gibi hissediyorum”
Kendi isminin bebeğe verilmesini değerlendiren Tek, “Çok fazla sancısı vardı. Doğum başlamış, hala sevk olacak mı, Osmaniye’ye mi gidecek, Adana’da mı kalacak, bunları konuşurken kafası dağılsın diye ‘bebeğine ne isim koymayı düşünüyorsun?’ diye sordum. Senin ismini dedi. Ondan sonra gerçekten Bahar bebek koydular ismini. Çocuğu kucağıma aldım, ağlıyordu, sustu, parmağıma sarıldı, ağlamayı kesti, uyudu, onu kuvözde izledim. Bahar bebek artık benim manevi kızım oldu. Tıp fakültesinde, acilde çalışırken bir sürü doğum gördüm ama bu benim için başka bir şeydi. Gerçekten ikimizin kızı gibi hissediyorum. Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’e, sonra iş yeri hekimliğini yaptığım İZENERJİ’de Yönetim Kurulu Başkanımız Ali Ercan Türkoğlu ve Genel Müdürümüz Celal Ergin’e teşekkür etmek isterim. Kendi adım a unutulmaz bir deneyim oldu” dedi.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı