Aylık arşivler: Nisan 2023

İmmünoterapi Vücudun Kanseri Kendi Gücü İle Yenmesini Sağlıyor

Son yıllarda tüm dünya ile birlikte ülkemizde de kanser vakalarında önemli artış yaşanıyor. Bu artış oranları arasında erkeklerde akciğer, kadınlarda ise meme kanseri başı çekiyor.

Çağımızın tıbbi ve teknolojik gelişmeleri doğrultusunda geliştirilen yeni nesil tedavi yöntemleri ise hayati risklere neden olabilen tüm kanser türlerinin tanı ve tedavisinde önemli avantajlar sağlıyor. Bu yeni nesil tedavilerin başında gelen immünoterapi, kanser hücreleri tarafından çeşitli yollarla baskılanmış olan bağışıklık sistemimizi yeniden harekete geçirerek kanser ile savaşma kapasitesini artırıyor. İmmünoterapi, başta akciğer, cilt (malign melanom) ve böbrek kanserleri olmak üzere; baş-boyun, üçlü negatif meme, mesane, karaciğer ve özefagus-mide kanser hastalarının tedavisinde kullanılarak hastanın yaşam kalitesi ve süresini önemli ölçüde artırabiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Tuğba Akın Telli, 1-7 Nisan Kanser Haftası nedeniyle inmünoterapi tedavi yönteminin avantajları hakkında bilgi verdi. 

Kanserli hücreler asker hücreleri atlatarak bağışıklık sistemine saldırıyor 

Sağlıklı bir insanın vücudunda bulunan ve kansere karşı savaşan T lenfositler asker hücre olarak adlandırılmaktadır. Bağışıklık sisteminde bulunan bu hücreler kanserli hücreleri çoğunlukla vücuttan temizlemektedir. Ancak bazen bir grup kanser hücresi T lenfositlerden kaçarak çoğalmaya devam eder. Aynı zamanda kanser hücreleri T lenfositlere vücuda yabancı olmadığı mesajını vererek bu hücrelerin savunmasından kurtulur ve insan bağışıklık sistemini baskılamaya başlar.

Yeni nesil tedavi yöntemi immünoterapi, kanser tedavisinde çığır açtı 

Yeni nesil tedavi yaklaşımlarının başında gelen ve 2011 yılından beri kanser tedavisinde kullanılmaya başlanan immünoterapi, kişinin kendi bağışıklık sistemini aktive ederek kanser hücreleriyle daha etkili savaşmasını sağlamaktadır. Bağışıklık sistemi bir takım hücre ve proteinlerin etkileşimi ve ortak çalışması sonucu kişiyi enfeksiyonlardan koruyan bir savunma sistemidir. Esasında bazı açılardan kanserden de korumaya yardımcı olur. Bağışıklık sisteminin temelini “kendinden olmayan” her şeyin ayırt edilmesi oluşturmaktadır. Bu sistem, vücutta normalde bulunan tüm maddelerin kaydını tutar. Bağışıklık sisteminin tanımadığı herhangi bir yeni protein alarm vererek bağışıklık sisteminin ona saldırmasına neden olur. Örneğin mikroplar, normalde insan vücudunda bulunmayan belirli proteinleri içerir. Bağışıklık sistemi bunları “yabancı” olarak görür ve saldırır. İmmün yanıt, mikrop veya kanser hücreleri gibi yabancı madde içeren her şeyi yok edebilir. Bununla birlikte, kanserde bu yanıt her zaman istediğimiz düzeyde olmayabilir. Bazen bağışıklık sistemi kanser hücrelerini yabancı olarak görmez çünkü hücreler normal hücrelerden yeterince farklı değildir veya çeşitli değişimler göstererek bağışıklık sisteminden kaçabilirler. Bazen de bağışıklık sistemi kanser hücrelerini tanır. Ancak immün yanıt kanseri yok edecek kadar güçlü olmayabilir. Yine kanser hücrelerinin kendileri de bağışıklık sisteminin onları bulup saldırmasını engelleyen bazı proteinler salgılayabilir. İmmünoterapiler tam olarak da bu durumların üstesinden gelebilmek amacıyla son yıllarda artan sayıda preklinik ve klinik çalışmayla kullanılmaya başlandı. 

Vücudun kanseri kendi kendine yenmesini sağlayabiliyor

İmmünoterapi tedavisinde bağışıklık sistemi üzerindeki kanserli hücrelerin oluşturduğu baskıyı ortadan kaldırmak ve kanser savaşçısı T hücrelerini kanser dokusuna yönlendirmek amaçlanmaktadır. İmmünoterapi ile kemoterapi ve hedefe yönelik akıllı tedavilere göre daha uzun süreli yanıtlar alınabilmektedir. İmmünoterapi vücutta bulunan T hücrelerinde bir hafıza oluşturarak bağışıklık sisteminin kanserli hücrelere karşı daha aktif rol oynamasını sağlamaktadır. Böylece hedef bağışıklık sistemini yeniden organize ederek vücudun kanseri kendi kendine yenmesini sağlamaktır. 

Hastaya özel immünoterapi ameliyat öncesi ya da ameliyat sonrası kullanılabiliyor

Her geçen gün yeni bir kanser türünde farklı evrelerde kullanılan ve hastaya özel uygulanan immünoterapilerin klinik çalışmaları yapılmakta ve kılavuzlar buna uygun değişmektedir. İlk çalışmalar daha çok ileri evre kanserlerde tek başına immünoterapi verilmesi şeklinde yapılmışken, etkinlik verileri sonrasında daha erken evrelerde de hem ameliyat sonrası hem de ameliyat öncesi tedavi döneminde ve bazen de kemoterapi ile kombinasyon şeklinde kullanımı öne çıkmaktadır.

İleri evre akciğer kanserinde sonuç alınabiliyor

İmmünoterapi ile; akciğer, cilt (malign melanom) ve böbrek kanserleri başta olmak üzere baş-boyun, üçlü negatif meme, mesane, özefagus-mide, karaciğer, serviks (rahim ağzı), endometriyum (rahim) ve bazı kolon kanserlerinin tedavisinde başarılı sonuçlar alınmaktadır. İmmünoterapi ile akciğer kanseri tedavisinde de çok önemli başarılar sağlanabilmektedir. Öyle ki immünoterapi tedavisinden önce ileri evre akciğer kanserinde uzun süreli kontrol neredeyse mümkün değildi. Oysaki artık ileri evre akciğer kanserinde bile immünoterapi ile hastalığın tamamen kontrol altına alınması sağlanabilmekte hatta bu yanıtın uzun süreli olması mümkün görünmektedir. 

İmmünoterapi tedavisinde saçlar nadiren dökülür

Kemoterapilerden farklı olan etki mekanizmaları sonucunda immünoterapilerin farklı bir yan etki profili bulunmaktadır.  Kemoterapide sık görülen bulantı, kusma, halsizlik, saç dökülmesi, kan değerlerinin düşmesi gibi yan etkiler, immünoterapide nadiren görülmektedir. Ancak inmünoterapinin, bağışıklık sisteminin aşırı aktive olmasına bağlı başka yan etkileri olabilir. Bu yan etkilere erken ve zamanında müdahale etmek hayati önem taşımaktadır ve mutlaka multidisipliner bir ekiple süreci yönetmek gerekmektedir.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Başkan Koştu, belediyenin kapılarını sanata açtı

Bergama Belediye Başkanı Hakan Koştu, sanata sahip çıkmaya devam ediyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün annesini anlatan “Zübeyde Analar ve Oğullar” filminin çekimi için Bergama Belediyesi’nin tarihi hizmet binası “Taş Bina” film setine dönüştürüldü.

“Kuzey Yıldızı” dizisiyle gönüllere taht kuran sanatçı Aslıhan Güner’in Zübeyde Hanım’ı, Beyaz perdede “Yılbaşı Gecesi” filmindeki başarısı ile gönüllere taht kuran sanatçı Alican Yücesoy’un Atatürk’ü canlandıracağı “Zübeyde Analar ve Oğullar” filminin çekimleri UNESCO Dünya Mirası tarihi şehir Bergama’da geçtiğimiz hafta başladı ve devam ediyor. Filmin çekimleri için Bergama Belediyesi’nin hizmet binası olan ve halen başkanlık makamı, toplantı salonu, nikah salonu ve sekreterlik gibi birimlerinin hizmet verdiği Tarihi Taş Bina, film setine dönüştürüldü. Nuri Yıldırım, Zeynep Güngör ve Alper Tosun’un yapımcılığını üstlendiği, Senaryoda İlber Tekinsoy imzası taşıyan ve Cenk Yaz’ın yönettiği Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ı anlatan “Zübeyde Analar ve Oğullar” sinema filmi için Bergama Belediye Başkanı Hakan Koştu’nun kullandığı makam odası başta olmak üzere toplantı odası, sekreterlik, nikah salonu gibi birimlerin hizmet verdiği Belediyenin Tarihi Taş Binası film seti olarak çalışmaya başladı.

BAŞKAN KOŞTU; “SİNEMAMIZIN BAŞYAPITLARINDAN BİRİSİ OLACAK FİLME EV SAHİPLİĞİ YAPMANIN GURURUNU YAŞIYORUZ”

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ı anlatan “Zübeyde Analar ve Oğullar” filminin çekimlerine Bergama’nın ev sahipliği yapmasından dolayı duyduğu memnuniyeti belirten Belediye Başkanı Hakan Koştu, “UNESCO Dünya Mirası kadim şehrimiz Bergama, geçmişten günümüze her zaman kültür ve sanat ile dolu dolu yaşamıştır, yaşamaya devam etmektedir. Sanatı, sanatçıyı el üstünde tutmaya, elimizden geldiğince belediyemiz imkanları ölçüsünde destek olmaya sonuna kadar devam edeceğiz” dedi.

Yoğun bir mesai ile gece gündüz demeden çekimlerin Bergama’da devam ettiği film, 29 Ekim’de vizyona girecek.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Aydın Doğan Vakfı'nın 'Yüzüncü Yılda Yüz Yüze' Sergisi Eskişehir'de

Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması arşivi Cumhuriyet’in 100. yılında yeni nesillerle buluşmaya devam ediyor

Aydın Doğan Vakfı’nın Cumhuriyet’in 100. yılına özel olarak kurguladığı ‘Yüzüncü Yılda Yüz Yüze’ sergisi İstanbul’da sergilenmesinin ardından Eskişehir’de sanatseverlerin ziyaretine açılıyor. Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması Arşivini yeni nesillerle buluşturan sergi, 10 – 28 Nisan 2023 tarihleri arasında Eskişehir Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi’nde gezilebilecek.

Gençlerden eserlere yeni bir bakış açısı

Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması Arşivi’nde yer alan 90.000’i aşkın eser arasından, evrensel ilkeler üzerinden seçim yapıldı. Seçilen eserler, günümüz çizerleriyle paylaşıldı ve Cumhuriyetimizin oluşturduğu temel ilkeler üzerinden, eserlerdeki temel kavramı yeniden görselleştirmeleri istendi. Arşivden seçilen eser ile yeni üretilen eser ilişkilendirilerek ‘yüz yüze’ kavramı üzerinden sergi tasarlandı.

Proje sürecinde Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması Arşivi’nden seçilen eserlerdeki temaları yeniden görselleştiren günümüz çizerleri, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi iş birliği kapsamında üniversitenin öğrencileri arasından seçildi. Bu kapsamda arşivin günümüz illüstrasyon dünyasının dili ile tekrar yorumlanması, Cumhuriyetimizin oluşturduğu temel ilkeler üzerinden görünür kılınması amaçlandı. Üniversite öğrencilerinin belirlenmesinde ana kriter, yaptıkları çalışmalarda yeni bir bakış açısı üretmeleri oldu.

Cumhuriyet’in 100. yılına özel olarak kurgulanan ‘Yüzüncü Yılda Yüz Yüze’ sergisi, 10 – 28 Nisan 2023 tarihleri arasında Eskişehir Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi’nde ziyarete açık olacak.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Dassault Systèmes, karmaşık süreçleri üretime dönüştüren Türk üretici ROBOPLAS'a destek sağlıyor

Yüksek hızlı robot ve otomasyon sistemleri tasarımcısı ve üreticisi Türk şirketi ROBOPLAS, karmaşık süreçleri üretime dönüştürürken Dassault Systèmes’den destek alıyor. ROBOPLAS Kalıp İçi Etiketleme (IML) sistemleri ve otomasyon çözümleri, dünya çapında 35’ten fazla ülkede, müşterileri tarafından başarıyla kullanılıyor ve şirket her zaman inovasyon ve verimliliği artırmanın yeni yollarını arıyor.

Kurulduğu 2006 yılından bu yana Dassault Systèmes’in SOLIDWORKS uygulamalarını memnuniyetle kullanan ROBOPLAS, Türkiye’deki genel merkezi ile Kanada’daki denizaşırı ofisi arasında veri paylaşma ihtiyacı nedeniyle kısa bir süre önce Dassault Systèmes’in 3DEXPERIENCE platformuna geçti. 3DEXPERIENCE Works portföyü, SOLIDWORKS’ün kolay kullanımını, inovasyonu desteklemek ve ürün geliştirme sürecinin her yönünü hızlandırmak için sorunsuz bir şekilde entegre edilen 3DEXPERIENCE platformuna bağlı birinci sınıf uygulamalarla birleştiriyor.

3DEXPERIENCE platformu, ROBOPLAS’ın her yerden, her zaman ve her cihazdan güvenli bir şekilde veri paylaşmasını ve iş birliği yapmasını sağlayarak her kullanıcının ürün geliştirme yeteneklerini artırmasına ve yeni sorunları çözmesine olanak tanıyarak oyunun kurallarını değiştirdi. Farklı birimler arasındaki iletişim daha kolay ve akıcı hale geldi; mekanik ve elektrik montaj ekipleri, tasarım ekibinin üretim katındaki kiosklarda oluşturduğu dosyaları görebildi. Bu bilgilere erişimin kolaylaşması aynı zamanda montaj kolaylığı da sağlayarak daha hızlı aksiyon almayı ve hızlı müdahale etmeyi mümkün kıldı.

İhtiyaca dayalı erişim izni verme ve kısıtlama

3DEXPERIENCE platformu aracılığıyla ofisleri arasında güvenli bir şekilde veri paylaşabilmek, ROBOPLAS’a bu teknolojiyi paydaşları ve taşeronlarıyla da kullanma konusunda ilham verdi. Şu anda şirket her türlü veriyi yalnızca tam olarak görmesi gereken kişilerle paylaşabiliyor. Örneğin, bir taşeron indirmeden veriye ulaşabiliyor ve ROBOPLAS bu erişimi istediği zaman kısıtlayabiliyor.

ROBOPLAS için bir diğer önemli avantaj da SOLIDWORKS kullanıcı deneyimlerini doğrudan 3DEXPERIENCE platformuna aktarılabilmesi. Bu sayede ROBOPLAS’ın tasarım, üretim ve kurulum ekipleri ile fason üreticileri tüm sürece erişebiliyor. Sonuç olarak 3DEXPERIENCE platformu, potansiyel müşterilerine uzmanlıkları hakkında ayrıntılı bilgi sağlayarak ROBOPLAS’ın çalışmalarını pazarlanabilir hale getiriyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

FaturaLab'den yine bir ilk: Dikey Ticaret Finansmanı

İşletme Sermayesi çözümleri alanında farklı yaklaşımları ile öne çıkan, tedarikçi finansmanının lider fintech platformu FaturaLab, Dikey Ticaret Finansmanı ürünü ile yenilikçi bir ürünü daha üyelerine sundu. 

Dikey Ticaret Finansmanı ürünü ile FaturaLab Platformunda herhangi bir tedarik zinciri finansmanı programından yararlanan üyeler kendi tedarikçilerine de düşük maliyetli ve ek teminat ve belge olmaksızın finansman aktarımını sağlayabilecek. Erken tahsilatlarının maliyet ve vade hesaplamalarını FaturaLab platformu üzerinden yapabilecek. Kendi (alt) tedarikçilerinin likiditeye erişimlerini sağlayabilecek.

Dikey finansman, bugün uygulanan klasik alıcı – tedarikçi bazlı iki paydaşlı modele bir anlamda yeni zincir halkalarının eklenmesini sağlıyor. Bu yöntem ile yeni alt tedarikçi grupları da faydaya ortak olduğundan mal tedarikinin daha da sağlıklı olmasını ve ticaretin büyümesini kolaylaştırıyor.

FaturaLab CEO’su Emre Aydın, “Hedefimiz ticaretin tek tarafına odaklı değil, tüm paydaşlarının dahil olabildiği bir işletme sermayesi eko-sistemi yaratmak. 2022 yılında Gömülü Finansmanı ilk olarak uygulamaya almıştık. 2023 yılına da bir başka ilk ile devam ediyoruz. Dikey Finansman ürün grubumuz ile tedarik zincirinin diğer halkalarında da yaşanabilecek nakit sıkışıklığı sorunlarını FaturaLab platformu içinde çözebileceğiz, ticaretin finansmanını yaygınlaştırabileceğiz, alt tedarikçilere ulaşabileceğiz. Ticaretin şeffaf, sağlıklı ve sürdürülebilir olması için çalışmaya devam ediyoruz.” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İnci Akü, Japon Teknolojili Start-Stop Ürünlerinin Garanti Süresini 3 Yıla Uzattı

Dünyanın Enerji Uzmanı İnci Akü, Japon teknolojisine sahip İnci Akü AGM Leo ve İnci Akü EFB Max Tigris start-stop ürünlerinin mevcut 2 yıllık garanti süresini 3 yıla uzattı. Tüketici odaklı yaklaşımını bütün süreçlerine yansıtan İnci Akü, uzayan garanti süreleriyle sürücülere daha uzun süre güvenli yolculuk vadediyor.  

 

Akü sektörünün öncü şirketi İnci GS Yuasa’nın lokomotif markası İnci Akü, tüketici odaklı yaklaşımı ile sektöre ve tüketicilere katkı sunmaya devam ediyor. İnci Akü, Japon teknolojisi ile geliştirilmiş yenilikçi start-stop ürünleri İnci Akü AGM Leo ve İnci Akü EFB Max Tigris’in mevcut 2 yıllık garanti süresini; serilerin üstün performansı, uzun çevrim ömrü ve dayanıklılığını göz önüne alarak 3 yıla uzattı.

İnci GS Yuasa Kurumsal İletişim ve Pazarlama Müdürü Gökçe Yılancıoğlu Tellici, şirketin teknoloji ve inovasyon konusunda büyük bir potansiyeli ve tutkusu olduğundan bahsederek yenilikçi ürünlerine çok güvendiklerini aktardı. Tellici; “Sektörün önemli oyuncularından biri olarak hem iç hem de dış süreçlerimizde teknolojiyi kendimize pusula olarak belirledik. Tüketicilerimizin yolculuklarını yüksek performanslı akülerimizle güvenli kılabilmek ve bu güvenin daha uzun bir sürece yayılmasını sağlamak adına yenilikçi ürünlerimizden İnci Akü AGM Leo ve İnci Akü EFB Max Tigris’in 2 yıllık garanti sürelerini 3 yıla uzatma kararı aldık. Ürünlerimizin bulunduğu start-stop pazarı büyüme trendinde ve İnci GS Yuasa olarak bu pazarda da hem tüketici memnuniyetini desteklemeyi hem de yüksek performanslı ürünlerimizle rekabetçiliğimizi artırmayı hedefliyoruz.” diyerek sözlerine devam etti.

İnci GS Yuasa’nın kendi tesislerinde geliştirdiği üstün teknolojili ürünlerinden İnci Akü Start-Stop AGM Leo serisi, 3,5 kata kadar daha uzun çevrim ömrü* ile benzersiz performansı, dayanıklılığı ve yüksek şarj kabulü ile rejeneratif frenlemeye sahip üst segment start-stop araçlar için tasarlandı. Türkiye’de segmentinde bir ilk olan ve yüksek elektriksel tüketim ihtiyacı duyan yeni nesil start-stop araçlar için tasarlanan İnci Akü Start-Stop EFB Max Tigris ise yoğun şehir içi trafiği ve araç dur-kalk koşullarında 3 kata kadar* daha uzun ömür sağlarken, yüzde 10’a kadar** daha fazla marş basma gücüyle de araca gerçek performansını yaşatıyor. Labirent yapıya sahip MAX-CAP® özel tasarım sızdırmaz kapağıyla su kaybını minimize eden ürünün geliştirilmiş pasta formülü ile güçlendirilen yüksek kaliteli plakaları da yoğun trafikte ekstra performans sunuyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ramazan Ayında Ağız Kokusu Nasıl Önlenir?

Ramazan ayında değişen beslenme rutini, uzun süreli açlık, ağız ve diş sağlığını korumak için hem ağız hijyeni alışkanlıklarında hem de beslenme biçiminde bazı değişikliklerin yapılmasını zorunlu kılar. İstanbul Okan Üniversitesi Diş Hastanesi Ağız ve Çene Radyolojisi Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Fatma Yüce bilgilendirmelerde bulundu.
 

Ağız ve diş sağlığını korumak her zaman dikkat edilmesi, önem verilmesi gereken bir konudur. Günlük yaşantımızda ağız ve diş sağlığını korumak için sabah ve akşam olmak üzere en az iki kere diş fırçalamak; diş ipi, ara yüz fırçası ve ağız gargaraları gibi ek materyaller kullanmak yeterli olmaktadır. Fakat Ramazan ayında değişen beslenme rutini ile birlikte daha dikkatli olmalıyız.

Özellikle Ramazan ayında kişilerin en rahatsız olduğu durumların başında ağız kokusunun (halitozis) artması gelmektedir. Yapılan araştırmalarda ağız kokusunu oluşturan en büyük etmen dil üzerinde biriken bakterilerdir. Oruç tutanlarda ağız kokusunun görülmesinin diğer sebepleri ağız kuruluğu, iyi temizlenmeyen diş yüzeyleri, uyumsuz restorasyonlar ve bunların aralarında biriken yemek artıklarının oluşturduğu plaktır.

“Sahur ve iftar sonrası dişler titizlikle temizlenmeli”

Sahur ve iftar sonrası titizlikle yapılan diş fırçalama ve diş ipi kullanımı, dil üzerinin dil kazıyıcılar ile temizlenmesi hem diş çürükleri ve diş eti iltihaplarını hem de ağız kokusunu önleyecektir. Yine ağız kokusunu engellemek için ağız gargaraları kullanılması önerilmektedir. Ramazan ayında gün içinde ise macun kullanılmadan kuru fırçalama yapılması oluşan dental plağı ortadan kaldırılmasına yardımcı olacaktır.

Peki ramazanda başka nelere dikkat edilmeli?

  • Öncelikle oruç tutarken yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterilmeli,
  • Hem ağız kuruluğunu hem de vücut dehidratasyonunu önlemek için iftar ve sahur arası bol bol su içilmeli,
  • Hızlı yemek yememek ve lokmaları yavaş ve iyi çiğnemek sindirime yardımcı olduğu kadar ağız ve diş sağlığı açısında da oldukça önemli,
  • Dişlerinize ve diş etlerinize zarar vermemesi için çok sıcak veya soğuk yemek-içecek tüketmemelisiniz,
  • Ramazan ayında peynir ve süt ürünleri tüketmeye özen gösterebilirsiniz. Bu şekilde en doğal yoldan dişlerinizin çürümesinin önüne geçmiş olursunuz,
  • Sarımsak ve soğan gibi gıdalardan uzak durulmalı,
  • Süt ve balık sindirim sırasında kötü koku açığa çıkaran proteinler içerdiğinden tüketiminden hemen sonra dişler fırçalanmalı.

Bilinenin aksine oruçlu bireylerde su yutulmayacak şekilde birçok dental işlem (diş taşı temizliği, basit dolgular, ölçü alımı vs.) uygulanabilmektedir. Ancak yine de en güzeli ramazan öncesinde diş hekimi kontrolüne gitmek olacaktır. Acil bir durum varlığında ise sağlığınız her zaman önemlidir. Gerekli işlemler mutlaka yapılmalı ve hekimin yönlendirmelerine uyulmalıdır.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kanserin 10 Önemli Erken Sinyali!

Kanser dünya genelinde en sık ölüme yol açan hastalıklar arasında ikinci sırada yer alıyor. Yaklaşık her 6 ölümden biri, ülkemizde de her 5 ölümden biri kanser nedeniyle gerçekleşiyor. Dünya Sağlık Örgütü 2020 yılı verilerine göre; dünya genelinde her yıl yaklaşık 19.3 milyon kişi kanser teşhisi alıyor ve yaklaşık 10 milyon kişi de bu hastalıktan hayatını kaybediyor. Yüreklere su serpen gelişme ise erken teşhis ve tedavide yaşanan önemli gelişmeler sayesinde günümüzde birçok kanser türünün ölümcül olmaktan çıkması. Neredeyse her ay yenilenen çok farklı tedavi yöntemleri sayesinde ileri evre olsa dahi, bazı kanser tipleri diyabet ve hipertansiyon gibi kronik hastalıklar sınıfına girmek üzere. Öyle ki, toplumda kanserin son dönemi olarak bilinen 4. evre kanser tanısı almanın kaderi de değişiyor. 

Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. Mustafa Bozkurt, erken teşhis edilmesi için kanserin erken dönem belirtilerini bilmenin ve zaman kaybetmeden hekime başvurmanın son derece önemli olduğuna dikkat çekerek, “Ancak insanlar yakınmaları olduğunda ‘kötü bir şey çıkacak’ kaygısıyla sağlık kuruluşuna başvurmayı hep öteliyorlar. Oysa erken teşhis sayesinde artık pek çok kanser türü tedavi edilebiliyor, hatta tam şifa sağlanabiliyor. Dolayısıyla korkuları bir kenara bırakmak ve hiçbir yakınma olmasa dahi kanser taramaları dahil düzenli sağlık kontrolleri yaptırmak yaşam kurtarıyor” diyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. Mustafa Bozkurt, kanserin bazı erken belirtilerini anlattı; önemli uyarılarda bulundu! 

İstem dışı kilo kaybı

Kanser hücreleri, kontrolsüz çoğalan ve orantısız büyüyen bir yapı olarak, etkiledikleri dokunun damar yapısını kendi lehine dönüştüren maddeler salgılayarak besin ve oksijeni orantısız olarak yüksek seviyede alıyor. Ayrıca, metabolizmayı kendi lehine yöneten ve iştah kaybı kaybına yol açan maddeler salgılıyor. Dolayısıyla istem dışı kilo kaybı, iştahsızlık ve eşlik eden halsizlik ile yorgunluk kanserin erken sinyali olabiliyor. 

Geçmeyen ağrı 

Tüm dünyada insanların en sık yakındıkları sorun ağrı oluyor, dolayısıyla her ağrı kansere işaret etmiyor. Ancak istirahat halinde geçmeyen ağrı, ağrılı bir meme kitlesi ya da dışkıda kan ve karın ağrısı birlikteliği, erken teşhis için sağlık kuruluşuna başvuruyu gerektiriyor.

Anormal kanamalar

İdrarda kanama, menopoz sonrası kanama, pek çok kişi tarafından basur kanaması olarak geçiştirilen dışkıda kanama veya kadınlarda cinsel ilişki sonrası kanama, karın alt bölgesi organlarına yönelik kanserin erken sinyalleri arasında yer alıyor. 

Tuvalet alışkanlığında değişiklik 

Büyük tuvalet alışkanlığında kabızlık ve ishal yönünde beklenmedik değişiklik bağırsak kanserinden kaynaklanabiliyor. Zira bağırsakta gelişen kötü huylu tümör, dışkının bağırsaktan geçişini zorlaştıran kabızlığa yol açıyor. Bazı durumlarda ise darlık noktasının arkasında yığılan dışkı bağırsak bakterilerinin etkisiyle yumuşuyor ve bu kez ishal tablosu gelişiyor. Dr. Mustafa Bozkurt, “Düzenli bağırsak alışkanlığında beklenmedik kabızlık veya ishal gelişirse sağlık kuruluşuna başvurmak çok önemlidir” diyor. 

Sırta vuran öksürük 

Öksürüğün özellikle kış ve bahar aylarında en yaygın görülen nedenleri viral enfeksiyonlar ile mevsimsel alerjiler oluyor. Ayrıca sigara içen kişilerde kronik öksürük de yaygın görülüyor. Ancak öksürük aynı zamanda bazı ciddi hastalıkların da erken belirtisi olabiliyor, örneğin akciğer kanseri gibi! Sırta vuran öksürük, daha da önemlisi kanlı öksürük, zaman kaybetmeden hekime başvuruyu gerektiriyor. 

Benlerdeki değişimler 

Özellikle açık tenli kişilerin, benlerini ara ara fotoğraflayarak, şekil değişikliği açısından izlemeleri, en saldırgan cilt kanseri türü olan melanomun erken teşhisi için çok önemli. Bu nedenle vücutta yeni bir ben oluştuysa ya da var olan bir ben renk ve şekil değiştiriyorsa, kaşıntılı ve/veya kanamalı bir durum geliştirmişse, hekime başvurmakta acele etmek gerekiyor. 

Yutma güçlüğü ve ağrı

Yiyecekleri ve özellikle çayı normalden daha sıcak yeme-içme alışkanlığına sahip kişilerde yemeğin takılması ile yutma güçlüğü şeklindeki yakınmalar, yemek borusu kanserine işaret edebiliyor. Dr. Mustafa Bozkurt, “Zira, kötü huylu tümör varlığında yutulmaya başlanan yiyeceklerin veya içeceklerin boğaza, ardından yemek borusuna taşınmaları zorlaşabiliyor. Bunun sonucunda yutma güçlüğü ile ağrı yakınmaları gelişebiliyor” uyarısında bulunuyor.  

İştah kaybı 

Pek çok hastalığın belirtisi olan iştah kaybı da kanser için erken uyarı sinyali olarak karşımıza çıkabiliyor. Uzamış iştah kaybı tüm kanserler için bir uyarı olabilirken, özellikle baharatlı yemek kültürünün yaygın olduğu Güneydoğu Anadolu bölgesi gibi yörelerde, alışılmadık şekilde çabuk doyma veya yemek yiyememe mide kanserinin erken habercisi olabiliyor.

Sık sık hasta olmak

Kanser hastalığı bağışıklık sistemini zayıflatarak kolay hasta olmanın önünü açabiliyor. Ayrıca yine aynı nedenle iyileşmeyi de güçleştiriyor. Bu durum lösemi ve lenfoma gibi kan ve lenf sistemi kanserlerinde öne çıkıyor. Dolayısıyla genel olarak sık ve uzun süren ateşli hastalık ileri incelemeyi gerektiriyor.

Ciltte iyileşmeyen yaralar

Mesleği gereği veya bronzlaşmak uğruna güneş altında uzun saatler kalan kişilerin dudaklarında, saçlı derileri ile yüz cildinde çıkan ve iyileşmeyen yarayı cilt kanseri açısından önemsemeleri büyük önem taşıyor. 

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Konak'taki can dostlar için aşı mesaisi

Konak Belediyesi veteriner hekimleri, şehrin sevimli sakinleri sokak hayvanlarının sağlıklı bir hayat sürdürmeleri için saha çalışmalarını hızlandırdı. Mevsime bağlı olarak paraziter hastalıklarda yoğunlaşma riski nedeniyle iç ve dış parazit aşılamasına ağırlık verilirken, ilçedeki sokak hayvanları kuduza karşı da aşılanıyor.

Konak Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü, havaların ısınmasıyla beraber saha çalışmalarına hız verdi. Hem sevimli sokak hayvanlarının sağlığını hem de toplum sağlığını korumak için harekete geçen belediye ekipleri iç ve dış parazit ile kuduz aşıları öncelikli olmak üzere ilçe genelinde aşılama çalışmalarını yoğunlaştırdı. İlkbaharla beraber özellikle pire, kene gibi parazitler ve uyuz hastalığına sebep olan parazitlerin artması nedeniyle iç ve dış parazit aşılaması ile yaz aylarında daha sık görülen kuduza karşı kuduz aşılamasına ağırlık verildi.

Aşı ve sağlık kontrolü tamam

Konak Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğünün saha çalışmaları kapsamında Alsancak Nevvar – Salih İşgören Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi bahçesinde öğretmen ve öğrencilerin sahiplendiği dört köpek ve on kedinin de iç dış parazit ve kuduz aşıları yapıldı. Belediyenin uzman veteriner hekimleri, aşılamanın yanı sıra, okulun bahçesinde yaşayan sevimli dostların sağlık kontrollerini de gerçekleştirdi.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Hatay'dan yerel ürünler ile ''Bu Ramazan, bereketi paylaşmanın tam zamanı'', Hatay Beyaz Balkabağı ile Zencefilli Balkabağı Çorbası tarifi

Yerel üretimi ve tarımda sürdürülebilirliği destekleyen öncü projelere hayata veren Metro Türkiye, deprem bölgesinde de ilk günden beri üreticinin yanında olarak destek alımlarıyla bölgeye hayat veriyor. Sezon sonuna kadar alım miktarını yeni ürün çeşitleriyle 1.000 tona ulaştıracak olan Metro Türkiye; Hatay’dan aldığı Arsuz limonu, beyaz balkabağı, Kırıkhan havucu, Arsuz tatlı patatesi, lahana ve marul gibi bölgede yetişen yeşillikleri tüm Türkiye’deki mağazalarında tüketicilerle buluşturuyor. 

Siz de dayanışmanın her zamankinden daha da önemli olacağı bu Ramazan’da yerel ürünleri tercih ederek deprem bölgesindeki üreticilere destek olabilir, paylaşmanın gücüne ortak olabilirsiniz. 

Ramazan’ın birleştirici gücü ve dayanışma bu yıl her zamankinden daha özel. Tam 33 yıldır Türk mutfağını ve değerlerini koruma ilkesi ile sürdüren Metro Türkiye, Türk mutfağını ileriye taşımanın yolunun yerelleşmeden geçtiğine inanıyor. Bu vizyonu doğrultusunda tarımsal kalkınmayı desteklemek amacıyla yerel üreticilerle uzun yıllardır iş birliği içinde bulunan Metro Türkiye, deprem nedeniyle büyük yara alan afet bölgesine de ilk günden bu yana yardım eli uzatıyor, zorlu bir süreçten geçen çiftçilere bölgeden sürekli olarak yaptığı ürün alımlarıyla güç vermeye devam ediyor.

4.000 ton ürün alımı hedefleniyor! 

Bugüne kadar toprakta ya da dalında kalan yaklaşık 600 ton ürünün alımını gerçekleştiren Metro Türkiye, sezon sonuna kadar deprem bölgesindeki çiftçilere destek amacıyla bölgeden temin ettiği ürün miktarını 1.000 tona çıkaracak. Eylül ayı itibarıyla başlayacak yeni sezon içinse Metro Türkiye, bu rakamı 4 katına çıkararak 4.000 tonluk ürün almayı hedefliyor. Bugüne kadar Hatay’dan aldığı Arsuz limonu, beyaz balkabağı, Kırıkhan havucu, Arsuz tatlı patatesi, lahana ve marul gibi bölgede yetişen yeşillikleri tüm Türkiye’deki mağazalarında tüketicilerle ile buluşturan Metro Türkiye, ürün alımlarını kadın kooperatifleri aracılığı ile gerçekleştiriyor. Metro Türkiye, hem desteğin tek seferlik olmaması hem de daha fazla çiftçiye ulaşılabilmek adına ürünleri Mersinden Kadın Kooperatifi ve Zahide Ana Kadın Kooperatifi üzerinden alıyor.

Hatay Beyaz Balkabağı için Coğrafi İşaret Tescil başvurusunda bulunuldu!

Sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla potansiyeli olan yerli ürünlerin Coğrafi İşaret Tescili almasına yönelik desteğini ulusal ve uluslararası alanda 2012 yılından beri sürdüren Metro Türkiye, deprem bölgesinden alımını gerçekleştirdiği ürünler için de harekete geçti. Metro Türkiye bu doğrultuda afetten kısa bir süre başlattığı Hatay beyaz balkabağının tescil başvurusunu tamamlayarak ürünün tescil başvurusunu Türk Patent Enstitüsü’ne yaptı. Tüm tescil süreci boyunca kurum ve sivil toplum kuruluşlarını destekleyen Metro Türkiye, diğer yerel ürünler için de görüşmelerini sürdürüyor. Metro Türkiye bu sayede desteklerini bir kerelik alım yapmak üzerine kurgulamıyor, bölgeye kalıcı bir etki bırakmayı hedefliyor.

‘‘Bu Ramazan, bereketi paylaşmanın tam zamanı’’

Bu Razaman, bereketi paylaşmanın tam zamanı diyen Metro Türkiye, deprem bölgesi ürünlerinin mutfaklarda daha çok kullanılması için de çalışıyor. Metro Türkiye, müşterilenin bu yerel ürünleri daha çok tercih etmelerini böylelikle bölgeden daha çok ürün alımı yapabilmeyi hedefliyor. Metro Türkiye, kendi bünyesi altında bulunan Türkiye’nin ilk gastronomi keşif platformu Gastronometro’nun şefleri ile deprem bölgelerinden toplanan yerel ürünlerin kullanıldığı tarifler geliştirerek, ürünlerin tanıtımına ve kullanımına katkı sağlıyor.

Siz de bu Ramazan’da tüm Türkiye’deki Metro mağazalarında satılan bu ürünleri alarak deprem bölgesindeki üreticilere destek olabilirsiniz. İşte size Gastronometro şeflerinin Coğrafi İşaret Tescil adayı Hatay Beyaz Balkabağı ile özel olarak hazırladığı leziz bir tarif; 

 

Zencefilli Balkabağı Çorbası

Malzemeler:

Hatay Beyaz Balkabağı                  400 gr

Mor Soğan                                       100 gr

Metro Chef Patates                       100 gr

Hatay Kırıkhan Havucu                 50 gr

Kereviz Sapı                                     50 gr

Zencefil                                             10 gr

Metro Chef Krema                         200 ml

ARO Zeytinyağı                               50 ml

Metro Chef Tereyağı                     50 ml

ARO tuz                                            3 gr

Beyaz Biber                                      1 gr

Çubuk Tarçın                                   1 adet

Metro Chef Siyah Sarımsak          10 gr

Tavuk Suyu                                       500 ml

 

Tavuk Suyu

Tavuk Kanat ve Sırt Kemikleri                     300 gr

Havuç                                                               10 gr

Pırasa                                                               10 gr

Metro Chef soğan                                        10 gr

Metro Chef sarımsak                                   5 gr

Kereviz Sapı                                                    10 gr

Karanfil                                                            1 adet

Metro Chef Beyaz Biber                              1 gr

Su                                                                     1200 ml

Bouquet Garni                                               1 adet

               

Bouquet garni

 

Maydanoz Sapı                                              50 gr

Kereviz Sapı                                                    30 gr

Metro Chef taze kekik                                 10 gr

Defne Yaprağı                                                2 adet

Pırasa                                                               50 gr

Mutfak İpi                                                       1 adet

Hazırlanışı

Bouquet Garni: Pırasa, maydanoz sapı, kereviz sapı ve taze kekik eşit boyda kesilir. Pırasa, tek tarafından uzunlamasına kesilir. Maydanoz sapı, kereviz sapı, taze kekik ve defne yaprağı pırasanın içine koyularak sarılır. Pırasa içindeki sebzelerin dağılmasını önlemek için mutfak ipi yardımıyla bağlanır.

Tavuk Suyu: Suyun 500 ml’si kaynatılır ve tavuklar 5 dakika blanch edilerek suyun içinden alınır. Suyun diğer 700 ml’si tencereye alınır.  Havuç, pırasa, soğan, sarımsak ve kereviz sapı küçük küçük doğranır. Doğranan sebzeler, karanfil, beyaz biber ve bouquet garni suya ilave edilir. Tavuklar da ilave edilir. Tencerenin altı kısık ateşte bırakılıp, yaklaşık 1 saat kaynamaya bırakılır. Kaynama süresi içerisinde üzerinde biriken köpükler ara ara kevgir yardımı ile alınır. Kaynama işlemi tamamlandıktan sonra süzgeç yardımıyla ayrı bir tencereye süzülür. Soğutularak stoklanır.

Zencefilli Balkabağı Çorbası: Balkabağı, soğan, patates, havuç ve kereviz sapı küçük küçük doğranır.  Zencefil küp küp doğranır. Doğranan sebzeler ve çubuk tarçın fırın tepsine alınır. Üzerine zeytinyağı gezdirilerek, fırında 180 derecede 15 dakika pişirilir. Fırınlanan sebzeler, içinden tarçın çıkarılarak

tencereye alınır. Tavuk suyu ilave ederek kaynatılır. Tuz, beyaz biber ve siyah sarımsak ilave edilir.  El blenderi yardımıyla pürüzsüz kıvam alana kadar çekilir ve süzdürülür. Süzdürme işleminden sonra 

tekrar ocağa alınan çorbaya krema ilave edilir. Ayrı bir tavada tereyağı orta ateşte kaynatılarak süzülür ve tortusundan ayrıştırılır. Tortusundan ayrıştırılan tereyağı tekrar tavaya alınır ve yanık fındıksı aroması çıkana dek kısık ateşte bekletilir. Yanık fındıksı aromalı tereyağı çorbaya ilave edilerek karıştırılır ve servise hazır hale getirilir.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı