Aylık arşivler: Nisan 2023

Başarılı yönetmen Fatih Doğukan Yılmaz, çektiği kliplerle müzik dünyasına yön veriyor!

Başarılı klip yönetmeni Fatih Doğukan Yılmaz, yeni bir proje ile müzikseverlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. 

Yıllardır müzik dünyasına yön veren sanatçılar ve yapımcılar ile çalışan Fatih Doğukan Yılmaz, son zamanlarda genç sanatçıların klip yönetmenliği alanında da yükselen bir ismi olarak dikkat çekiyor. Gazi Kıtoğlu – İstanbul, Dila Elif Ömür – Gönül Defteri, Dj Mahmut Görgen & Hakan Ergün – Eledim Eledim, Dj Mahmut Görgen & Ulaş Gürdal – Bahçede Mış Mış gibi isimlerin kliplerinde imzası bulunan Fatih Doğukan Yılmaz, yeni projelere hazırlandığını açıkladı.

Yeni projeleri hakkında konuşan Fatih Doğukan Yılmaz, müzik dünyasının zorlu bir dönemden geçtiğini ve bu dönemde genç sanatçılara destek vermenin önemli olduğunu belirtti. Yeni şarkılarının da kısa bir süre içerisinde dinleyicilerle buluşacağını ifade eden Yılmaz, her zaman yeni yeteneklere kapılarının açık olduğunu vurguladı.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ayağa Birlikte Kalkacağız

Depremzede sanatçılarla dayanışma, sanatı yeniden ayağa kaldırdı. Hatay’ın dünyaca ünlü Antakya Medeniyetler Korosu İstanbul’da sahne aldı. ‘Dayanışmanın Müziği’ projesi kapsamında İBB Orkestraları ve depremde 7 üyesini kaybeden Antakya Medeniyetler Korosu’nun CRR’deki konseri büyük ilgi gördü.

Kahramanmaraş merkezli deprem felaketlerinden en çok etkilenen illerin başında gelen Hatay’da, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) yardım ve destek çalışmaları devam ediyor. İBB Kültür Dairesi Başkanlığı da Hatay’ın kadim kültüründen aldığı güçle ve sanatla yaralarını sarması için ‘Dayanışmanın Müziği’ projesini hayata geçirdi. Projenin ilk konseri, 31 Mart’ta Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda (CRR) gerçekleşti. İBB Orkestraları Türkiye’yi sarsan depremlerde 7 üyesini kaybeden Antakya Medeniyetler Korosu unutulmaz bir konser verdi. 

İKİNCİ KONSER BU AKŞAM

İstanbullular, yıl boyunca devam edecek dayanışma sürecinin ilk konseri için CRR’deki tüm koltukları doldurdu. Davetiyeleri ücretsiz olarak Radar İstanbul uygulaması üzerinden temin edilen konserde İBB Orkestraları’nın seçkin repertuvarı, dinleyenlere duygu dolu anlar yaşattı. 

2012 yılında Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilen, Hatay’ın kültürel zenginliğini ve hoşgörüsünü tüm dünyaya tanıtan Antakya Medeniyetler Korosu’nun performansı da dinleyenleri mest etti. Bölgenin kültür mozaiğini sanatına yansıtan koro, Hatay’ın zengin müziğini sanatseverlerle buluşturdu.

Proje kapsamında ikinci konser, 1 Nisan Cumartesi akşamı saat 21.00’de yine CRR’de gerçekleştirecek. İBB Orkestraları’na bu kez Hatay Akademi Orkestrası ile birlikte sahne alacak. 

DAYANIŞMANIN MÜZİĞİ

İBB Kültür Dairesi Başkanlığı tarafından başlatılan ‘Dayanışmanın Müziği’ projesiyle, yaşanan felaketin ardından depremde sanatçıları anmak ve Hataylı sanatçılara destek olmak için konserler gerçekleşecek. Bu dayanışma ve güç birliği; hem Hatay’ın kadim kültürlerden beslenen müzikal mirasını İstanbullularla buluşturmanın aracı hem de Hatay’ı kültür sanattan aldığı güçle yeniden ayağa kaldırmanın bir vesilesi olacak. Konserin ücretsiz davetiyeleri, İBB Kültür Sanat sosyal medya hesaplarında duyurulmasının ardından, Radar İstanbul uygulaması üzerinden temin edilebilecek.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sanmar Denizcilik Büyükler Türkiye Şampiyonası Tamamlandı

Türkiye Kürek Federasyonu tarafından Köyceğiz Gölü’nde düzenlenen Sanmar Denizcilik Büyükler Türkiye Şampiyonası tamamlandı. 29 Mart -1 Nisan tarihlerinde gerçekleştirilen yarışlarda kupanın sahibi, yarışları Galatasaray’ın 2 puan önünde bitiren Fenerbahçe oldu.

Muğla’nın Köyceğiz ilçesinde gerçekleştirilen ve hava şartları yüzünden bir gün ertelenen yarışlarda elemeler 30 Mart, final yarışları ise 31 Mart ve 1 Nisan tarihlerinde gerçekleştirildi. 9 Kulüpten 150’yi aşkın sporcunun katıldığı yarışlar Galatasaray ve Fenerbahçe’nin kıyasıya mücadelesine sahne oldu.

Kadınlar ve Erkekler kategorilerinde suya inen Büyükler ve 23 Yaş Altı ekiplerin katıldığı yarışlar başa baş bir mücadele ile geçildi.

Fenerbahçe’nin kazandığı şampiyonanın son yarışı olan Sekiz Tek Dümencili yarışı ise Erkekler kategorisi şampiyonu belirleyen yarış oldu. Büyük Erkekler kategorisinde Fenerbahçe, 800 puanla kupayı kaldırırken 798 puan ile Galatasaray ikinci sırada, Hereke Nuh Çimento Kürek Kulübü ise 8 puanla üçüncü sırada yer aldı.

Kadınlar kategorisinde ise Fenerbahçe 560 puanla şampiyon olurken Galatasaray 218 puanla ikinci, Şişecam Spor Kulübü ise 8 puanla üçüncü oldu.

Ekiplerin kupalarına ulaştığı ödül töreninde depremde yaşamını yitiren kürek sporcuları da unutulmadı. Deprem felaketinde kaybedilen Adıyaman Gençlik ve Spor Kulübü kürek sporcularından Mir Berke Mutlu, Mehmet Kadir Özbilgin, Halil İbrahim Elvermez ve Alper Efe Taştaş, düzenlenen ödül töreninde anıldı.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ramazan Çorbahan'da yaşanır

İzmir’in en çok tercih edilen restoranlarından Çorbahan’da Ramazan coşkusu yaşanıyor. Ramazan’a özel lezzetler ve etkinlikleriyle İzmirlilerin gözde mekanlarından biri haline gelen Çorbahan’da Gaziantep lezzetleri misafirlere sunuluyor. 

Gökhan Plana, Can Akçap ve Hasan Kılınç ortaklığıyla ekim 2022’de hizmete giren Çorbahan, lezzetleriyle kısa sürede dikkat çekerek şehrin uğrak restoranlarından biri haline geldi. 

Çorbahan işletmecisi Gökhan Plana, “Herkese hayırlı Ramazanlar diliyoruz. Ramazan’ın tüm güzellikleri Çorbahan’da sizleri bekliyor. Çorbahan denince akla Ramazan gelir. Gaziantep’e ait tüm yemeklerimizi gelen misafirlerimize sunuyoruz.” 
Açıklamalarına devam eden Plana, “Gaziantep yöresine ait tüm alakart lezzetler gün içinde misafirlerimize sunuluyor. Akşam 18.00 ile 20.00 arası iftar menülerimiz yer alıyor. İftar menümüzde kuzu tandır, hünkar beğendi, ızgara köfte, tavuk şiş ve etli iç pilavlı patates püreli et kavurmamız var. Güllaç, ayva tatlısı, baklava çeşitlerimiz var. Yemek esnasında Ramazan ruhunu yansıtan canlı müziklerimiz ve semazenemiz yer alıyor. Ayrıca meyan kökü şerbeti ve dut suyumuzu misafirlerimize ikram ediyoruz.”

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi (SGM) Kapılarını Yeniden Sanata Açıyor

Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi (SGM), uzun bir aradan sonra kapılarını, dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say konseriyle 6 Nisan’da sanatseverlere yeniden açıyor.

Sanatseverler, Nisan ayı boyunca aralarında Küheylan, Nora 2 gibi tiyatro oyunlarının da bulunduğu birbirinden özel gösteri ve konserle buluşacak.

İstanbul, Anadolu Yakası’nın en büyük konferans ve sanat merkezlerinden biri olan Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi (SGM), pandeminin ardından kültür sanat etkinliklerine yeniden ev sahipliği yapmaya başlıyor.

Yaklaşık 1000 kişilik seyirci kapasitesine sahip Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi’ndeki sanat buluşmalarının ilk ismi, dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say olacak. 6 Nisan Perşembe akşamı gerçekleşecek konserde Say, çağdaş bestecilerinin eserlerinin yanı sıra kendi bestelerinden oluşan eserleri izleyicilere sunacak.

Nisan ayı boyunca birbirinden özel sanatçı ve performansların yer alacağı SGM’de Fazıl Say konserinin ardından, 11 Nisan’da tiyatro tarihinin en ünlü ve Shakespeare’in en önemli eserlerinden olan Macbeth’ten uyarlanan Şatonun Altında isimli tiyatro oyunu sergilenecek. Eleştirmenlerden oldukça iyi yorumlar alan oyunun aldığı ödüller arasında; Direklerarası Tiyatro Ödülleri 2017 “Yenilikçi Tiyatro” ile “Vasıf Öngören Ödülü”, Sadri Alışık Tiyatro Ödülleri 2017 “Anadolu Efes Özel Ödülü” bulunuyor.

SGM’nin 13 Nisan’daki konuğu ise genç yaşına rağmen büyük başarılar elde eden, alternatif müziğin son dönemdeki popüler isimlerinden biri olan müzisyen Sena Şener olacak. Sena Şener’in vereceği konserin geliri, Sabancı Üniversitesi tarafından oluşturulan Deprem Burs Fonu’na destek amaçlı olacak.

SGM’de Tiyatro Şöleni’nde Ünlü İsimler Sahne Alacak

Sanatseverlere kapılarını yeniden açan SGM’nin Nisan ayındaki programlarından bir diğeri ise Norveçli ünlü tiyatro yazarı Henrik İbsen’in kaleminden uyarlanan ödüllü Nora 2 adlı tiyatro oyunu olacak. 24. Afife Tiyatro Ödülleri’nden “Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu” ödülü alan ve 25 Nisan’da sahnelenecek oyunun oyuncuları arasında Tülin ÖzerTansu Biçer gibi ünlü isimler de yer alacak. 

SGM’de Nisan ayının son programında ise 27 Nisan’da, ünlü oyun yazarı Peter Shaffer’ın Broadway’de 1200 kez sahnelenen Tony ödüllü başyapıtı, Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu ve Piu Entertainment ortak yapımı Küheylan adlı tiyatro oyunu yer alacak. Dev bir oyuncu kadrosunun yer aldığı oyunda Kerem Alışık, Emir Özden, Hatice Aslan, Devrim Nas, Açelya Devrim Yılhan ve Gizem Katmer gibi önemli isimler sahne alacak.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Meksikalı Roberto Depremdeki İzlenimlerini Karşıyaka'da Resmetti

Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, gönüllü çalıştığı deprem bölgesindeki izlenimlerini Bostanlı’da bir mural çalışması ile anlatarak kente armağan eden Meksikalı Roberto Marquez’i ziyaret etti. 

Bir aktivist olarak şahit olduğu toplumsal olaylarda, felaketlerde insanlara dayanışma ve yardım eli uzatmak için gönüllü olduğunu belirten Marquez, Karşıyaka’ya da böyle kalıcı bir anı bıraktığı için memnun olduğunu dile getirdi. 

Kahramanmaraş merkezli depremlerin neden olduğu acılardan ama bunun yanı sıra gösterilen dayanışma ve yardımlaşma örneklerinden de çok etkilediğini belirten Marquez, bölgede gönüllü çalışmanın kendisi için çok ayrı bir tecrübe olduğunu söyledi. Marquez, “Gördüğüm en acı olaylardan biriydi, bu acıyı tarif edecek kelime bulamıyorum. Türkiye’de şahit olduklarımı daima hatırlayacağım, güzel yürekli insanları kalbimde taşıyacağım” dedi. 

Marquez, çalışmasını yapabilmek için kendisine yer gösteren ve destek olan Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’a, aracı olan ekip arkadaşlarına teşekkürlerini sundu ve hazırladığı başka bir çalışmayı hediye olarak takdim etti. Bir diğer tabloyu ise hem Maraş’ta hem İzmir’de kendisine tercümanlık yapan Fırat Doğan’a hediye etti. 

TUGAY’DAN TEŞEKKÜR 

Hem tablo için hem de Karşıyaka’ya afetlerin anısını yaşatacak bir duvar resmi çalışması armağan ettiği için Marquez’e teşekkür eden Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, büyük felakette hayatını kaybeden vatandaşları bir kez daha rahmetle andığını söyledi. Tugay, “Yaşadığımız, içimizi acıtan bu büyük felaketin yaralarının en kısa sürede sarılmasını diliyor, bir daha böyle büyük acılar yaşamamayı temenni ediyorum. Bu duvar resmini Karşıyaka’mıza armağan ederek kent belleğine aktarılmasına aracı olan Roberto’ya teşekkür ederim” diye konuştu.

Başkan Tugay da Marquez’e teşekkür belgesi ile birbirinden güzel Karşıyaka fotoğraflarının yer aldığı Karşıyaka 2022 kitabını hediye etti.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

“Yeni Hayat" ve “Güldestan", Nisan Ayında AKM'de sahnelenecek…

İstanbul Devlet Opera ve Balesi – Modern Dans Topluluğu MDTistanbul’un sahneleyeceği  modern dans gösterileri “Yeni Hayat” ve “Güldestan”, Nisan ayında bir kez daha sanatseverler ile buluşuyor…

“Yeni Hayat” 11 Nisan’da, “Güldestan” ise 18 Nisan’da, Atatürk Kültür Merkezi – Tiyatro Sahnesi’nde sahnelenecek.

“Yeni Hayat”  

Geçtiğimiz sezon dünya prömiyeri gerçekleşen ve seyirciden yoğun ilgi gören  “Yeni Hayat” dans gösterisi; yeni bir hayatı, iletişimi, umut ve coşkuyu yalın bir sahne tasarımı ile sahneye taşıyor. 

“YENİ HAYAT”ın, modern dansın, özellikle beden dili üzerine kurulu dinamizmini yansıtan performansı, 5 özgün koreografiden oluşuyor. Gösteride; Canberk Yıldız’ın “Parti”, Alper Marangoz’un “Koz”, Huri Murphy’nin “Neva”, Ferhat Güneş’in “Hep” ve Chiara Giorda’nın “Söz” adlı koreografileri  izlenebilecek.

Dans gösterisinin müziği Onur Seçki’ye, sahne tasarımı Mdtist ve Serdar Kalmaz’a, kostüm uyarlama Mdtist’e ve ışık tasarımı Taner Aydın’a ait.

“Güldestan”

 Türkiye’nin çağdaş ve geleneksel kültürünü yurt dışına tanıtma amacıyla yapılmış “Güldestan”, 2004 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın girişimleri ile Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nün Ankara, İzmir, Antalya ve İstanbul Devlet Opera Balelerinden oluşan bir kumpanya ile sahnelediği bir “müzik ve dans prodüksiyonu” olarak tanımlanarak hayata geçirildi. Koreograf ve Sanat Yönetmeni Beyhan Murphy ve müzik insanı Mercan Dede’nin beraber ürettikleri  bu dinamik ve renkli prodüksiyon,  18 Yıldır yurtiçi ve yurtdışında çok sayıda temsil yaptı.

Güldestan, modern ve klasik olanı birleştirmesinin yanı sıra, iç içe geçen elektronik müzik ve geleneksel müzik yaklaşımıyla,  sahne sanatları alanında  farklılığını ortaya koyuyor. Dans gösterisi, kayıttan icra edilen dans bölümlerinin aralarına yerleştirilmiş canlı orkestra ile icra edilen müzik parçaları eşliğinde sahneleniyor.

Güldestan’da;   bir göç yolundan şehirdeki kafeye; çağdaş yazar Orhan Pamuk’un eserlerinden 18. yy’da Evliya Çelebi’ye; modern insanın içsel yolculuklarından sema’ya; Osmanlı zamanlarından modern İstanbul’a varan bir yolculuk anlatılıyor. Güldestan’ın mistik aurasına, Ara Güler’in İstanbul fotoğrafları eşlik ediyor.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Muratbey'den Ramazanda Doğru Beslenmenin Püf Noktaları

Ramazan ayı doğru beslenmenin karşılığını rahat ve sağlıklı bir Ramazan geçirerek görebileceğimiz bir aydır. Doğru beslenme tavsiyeleri veren Muratbey Beslenme Danışmanı Prof. Dr. Muazzez Garipağaoğlu; Ramazanda sahur ve iftar olarak ya da sadece iftar yapılarak tek veya 2 öğün şeklinde tüketilen besinlerin, iftardan sahura kadar 3 veya 4 seferde tüketilecek şekilde bölünerek yenilmesinin gerekliliğine dikkat çekti. Garipağaoğlu, bol peynir tüketerek vücudun vitamin ve mineral ihtiyacının karşılanmasına yardımcı olacağımızı belirtiyor.

Ramazan ayı, oruç tutanlar için beslenme ve yaşam şeklinin değiştiği bir aydır. Oruç özünde, açlığı hissetme ve bu hissin getirisi olarak da paylaşma, yardımlaşma, şükretme, israftan kaçınma gibi dini ve evrensel esasların yaşanması manasını barındırmaktadır. Ramazan’ın faydasından yararlanabilmek için yeterli ve dengeli beslenme ay boyunca ayrı bir önem taşımaktadır. Muratbey Beslenme Danışmanı Prof. Dr. Muazzez Garipağaoğlu, Ramazan ayı boyunca doğru beslenmek için gereken önemli bilgileri paylaştı. 

Ramazanda öğünler iftardan sahura kadar bölünerek yenilmeli 

Ramazan ayında doğru beslenmenin önemine işaret eden Prof. Garipağaoğlu tavsiyelerini şöyle sıraladı: “Ramazanda sahur ve iftar olarak ya da sadece iftar yapılarak tek veya 2 öğün şeklinde tüketilen besinlerin, iftardan sahura kadar 3 veya 4 seferde tüketilecek şekilde bölünerek yenilmelidir. Ayrıca sağlıklı bir sindirim için, yemeklerin küçük lokmalar halinde ve iyice çiğnenerek yenilmesi gerekiyor. İftarda orucu su, hurma, peynir, zeytin, çorba ile açmak ve 15-20 dakika sonra ana yemeğe geçmek, hem yeme kontrolünün sağlanmasına hem de sindirim sorunlarının önlenmesine yardımcı olur”. Ana yemeğin yardımcı yemekler dahil en fazla 4 çeşitten oluşması gerektiğinin altını çizen Garipağaoğlu, süt veya meyve gibi sağlıklı besinlerle hazırlanan tatlıların ana yemekten 1-2 saat sonra tüketilmesini öneriyor. Ramazanda gün boyu oluşabilecek sıvı ve mineral kaybını önleyebilmek için iftar sonrası bol sıvı tüketiminin önemine dikkat çekiyor.

Daha sağlıklı ve daha verimli bir gün için mutlaka sahur yapılmalı

Ramazanda daha sağlıklı ve daha verimli bir gün geçirebilmek için mutlaka sahur yapılmasını hatırlatan Prof. Garipağaoğlu; “Ramazanın önemli öğünlerinden biri olan sahur en çok atlanan öğündür. Oysa sahur, hem günlük enerji ve besin ögeleri gereksinimlerinin karşılanmasına destek verir; hem de metabolizmayı hızlandırarak kilo kontrolü sağlanmasına yardımcı olur. Sahurun atlanması, vücut direncinin düşmesine ve kilo artışına neden olabilir. Sahurda çay, süt, Burgu, Sürmeli, Kaymaklı gibi az tuzlu peynirler, yumurta, az tuzlu zeytinler, mercimek ve sebze gibi liften zengin çorbalar, az yağlı börekler, tam tahıl ekmeği (buğday, çavdar, yulaf),  yoğurt, cacık, domates, salatalık, meyve, fındık, ceviz, az şekerli bol meyveli komposto gibi besinler arasından menü oluşturulmalı. Ayrıca, bol sıvı tüketilmeli. Sahurdan sonra hemen yatmak; kilo alımı, mide yanması, reflü gibi sorunlara neden olabilir. Bu nedenle sahurdan yarım saat kadar sonra yatılması sağlık açısından yararlıdır” dedi.  

Ramazanda Sağlıklı Beslenmenin Sırrı: Peynir

Ramazan ayında alınması gereken besin ögelerinin çoğunun peynirde gizli olduğunu söyleyen Garipağaoğlu bu dönemde bol peynir tüketmenin vücudun vitamin ve mineral ihtiyacının karşılanmasına yardımcı olacağını söyledi.  Garipağaoğlu, “Sindirim problemi yaşayan kişiler için de peynir mutlaka iftariyelikler arasında bulunmalı ve gıdalarla birlikte tüketilmeli” dedi. Garipağaoğlu, özellikle bu dönemde vücudun D vitamini düzeyinin yeterli olmasının, Ramazan süresince bağışıklık sistemini destekleyeceğini söyleyerek, “Ramazanda, D vitaminini vücuda alabilmek çok önemli. Yeterli D vitamini bağışıklığın güçlendirilmesinde önemli rol oynuyor. Güneşten yeteri kadar faydalanılmadığı takdirde iftar ve sahur öğünlerinde D vitamini ile zenginleştirilmiş peynir tüketmek önemlidir. Sonuç olarak, yeterli ve dengeli beslenmeye özen göstermek Ramazan ayını sağlıklı ve huzurlu geçirebilmenin anahtarı. Her gününüzün Ramazan bereketi ve güzellikleriyle dolu olması dileğiyle. Hayırlı Ramazanlar” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Karşılıklı gülümseme ve parmak takibi olmaması Otizme işaret ediyor

Otizm teşhisinin 3 yaşından önce konulması gereken bir bozukluk olduğunu kaydeden Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, otizmin iki temel belirtisinin sosyal ve iletişimsel bozukluk olduğuna dikkat çekti. Otizm spektrum bozukluğunda ilk olarak karşılıklı gülümseme ve parmak takibi olmaması ile başlayabilen belirtilere dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, en erken teşhis koyulabilen dönemlerin 18 ay- 2 yaş civarında olduğunu söyledi. Kilit, otizm bozukluğunun kabul edilen en önde gelen tedavisinin özel eğitim olduğunu vurgulayarak ergoterapi ve dil konuşma terapisinin de otizm tedavisinde oldukça önemli yeri olduğunu kaydetti.

 

Her sene Nisan ayı, tüm dünyada Otizm Farkındalık Ayı olarak kutlanıyor. Birleşmiş Milletler’in 2007 yılında Dünya Otizm Farkındalık ayı ilan ettiği Nisan ayında 2 Nisan’dan başlayarak bir ay boyunca tüm dünyada otizmle ilgili bilinçlendirme çalışmaları yapılarak ve sorunlara çözüm bulma yolları araştırılıyor.

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi’nde bulunan Çocuk ve Ergen Gelişimi ve Otizm Merkezi (ÇEGOMER) Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, Otizm Farkındalık ayı kapsamında Otizm Spektrum Bozukluğu’na ilişkin değerlendirmede bulundu.

 

Otizm spektrum bozukluğunun nörogelişimsel bir rahatsızlık olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, “Otizm spektrum bozuklukları, anne karnında beyin gelişim sürecinde yapısal ve fonksiyonel farklılıklardan kaynaklanan sebepleri poligonik olarak yani birden fazla genin etki ettiği, onun dışında çevresel faktörlerin ortaya çıkış süresinde ve şiddetinde az veya çok etki de bulunduğu diğer nörogelişimsel rahatsızlıklardan bir tanesidir.” dedi.

 

Otizmin iki temel belirtisi: Sosyal ve iletişimsel bozukluk

 

Spektrumun yelpaze veya şemsiye manasına geldiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, “Bu bakımdan değerlendirdiğimizde, otizm spektrum bozukluğu, otizmin iki temel belirtisi olan; sosyal ve iletişimsel bozukluk ve sınırlı ilgi alanlarının farklı bireylerde, farklı şiddetlerde, farklı şekilde kendini ortaya koyduğu bir bozukluktur. Otizm spektrum bozukluğu, farklı poliklinik tabloların ortaya çıktığı, birden fazla ve çok sayıda hastanın bir araya geldiği bir rahatsızlık manasında kullanılmaktadır.” dedi.

Otizm, bipolar ve şizofreniye göre genetik geçişe sahip

Günümüzde otizmin, işlevsellik düzeyine göre düşük işlevselden yüksek işlevselliğe kadar ya da şiddetine göre yüksek şiddetliden düşük şiddetliye kadar olmak üzere sınıflandırıldığını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, “Otizm spektrum bozuklukluları, yüzde 90’a varan genetik geçişiyle psikiyatrik rahatsızlıklar arasında bipolar bozukluk ve şizofreninden bile daha fazla genetik geçişe sahip olan bir rahatsızlıktır.” dedi.

40 yaş üzerinde anne olmak riski artırıyor

Otizmin çevresel faktörlerine işaret eden Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, “Çevresel faktörler olarak doğum öncesinde, hamilelik sırasında, doğum sırasında ve doğum sonrasında olan birçok etmen gözden geçirilmiş ama günümüzde çevresel faktörler olarak en etkilisi annenin 40 yaşını aşmış olması olarak görülmektedir.” dedi.

En erken teşhis 18 ay-2 yaş civarında oluyor

Otizm spektrum bozukluklarında ilk olarak karşılıklı gülümseme ve parmak takibi olmaması ile başlayabilen semptomların olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, en erken teşhis koyulabilen dönemlerin 18 ay- 2 yaş civarında olduğunu söyledi.

Sosyal iletişim ve konuşmayla ilgili sorunlar ortaya çıkıyor

Otizm spektrum bozukluğu semptomlarının iki ana başlık altında incelenebileceğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, “Özellikle sosyal iletişim ve konuşmayla ilgili sıkıntılar sayılabilir. Konuşmanın hiç olmaması, hiç göz teması kurmama, ismine seslenildiğinde bakmama, diğer kişilerin farkında olmama, diğer kişilerle sözlü veya sözel olmayan iletişim başlatmama, ortak dikkatin olmaması ve işaret parmağını kullanmama gibi semptomlar yer almaktadır. Unutulmamalıdır ki yukarda bahsedilen spektrum teriminden ötürü bu semptomlar çok düşük şiddetliden çok yüksek şiddetliye kadar kendini ortaya koyabilmektedir.” dedi.

Bir alanda takıntılı ve aynılık konusunda ısrarcı olurlar

Otizm bozukluğunda sınırlı ilgi alanlarının dikkat çekici olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, “Otizmli bireylerin özellikle bir alanda takıntılarının olduğu, aynılık konusunda ısrarları olduğu, günlük ve anlık değişiklikleri mekânsal zamansal olarak kabul etmedikleri dikkat çeken özellikleridir. Otizmli bireylerde stereotipik hareketler denilen kanat çırpma ya da kendi etrafında dönme tarzında davranışlar da ortaya çıkabilmektedir. Otizmli bireylerde, sebepsiz ağlama ve gülme atakları görülebilmektedir.” dedi.

En önde gelen tedavi, özel eğitim

Otizm bozukluğunun kabul edilen en önde gelen tedavisinin özel eğitim olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, “Otizm teşhisi koyduğumuz andan itibaren özel eğitime direkt göndeririz. Onun dışında ergoterapi ve dil konuşma terapisi de otizm tedavisinde oldukça önemli yer almaktadır. Son dönemlerde uğraş terapileri ve davranışçı teknikler de otizm terapileri arasında kendini göstermektedir.” dedi.

Teşhis 3 yaşından önce konulmalıdır

Otizm teşhisinin, 3 yaşından önce konulması gereken bir bozukluk olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, “Bazı çocuklarda 18 ay- 2 yaşa kadar normal bir gelişimin olduğundan bahsedilirken, bazı çocuklarda baştan itibaren dil gelişiminin normal olmadığı da görülebilmektedir. Otizmin genel manada baktığımızda bedensel bir duruş farklılığından bahsedilmemekle birlikte parmak ucunda yürümek, otizmde spesifik olarak görülen semptomlardan bir tanesidir. Otizm teşhisini en sıklıkla 18 ay civarında koyabilmekteyiz. Otizm teşhisi bundan daha önceki zamanlarda da konulabilmektedir. Teşhis konulduktan sonra vakit kaybetmeden tedaviye başlanması son derece önemlidir.” diye konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Doç. Dr. Sezen Köse “Otizmde erken tanı ve tedavi oldukça önemli"

Otizme dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak amacıyla, Birleşmiş Milletler tarafından 2008 yılından itibaren 2 Nisan, “Dünya Otizm Farkındalık Günü”  kapsamında çeşitli etkinlikler ve farkındalık çalışmaları düzenleniyor. 

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Gelişimsel Yetersizlikler ve Otizm İzlem Birimi Sorumlusu Doç. Dr. Sezen Köse, Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) hakkında bilgiler verdi.

Otizm spektrum bozukluğunun tanımı belirtileri ve sıklığı ile ilgili açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Köse,Otizm Spektrum Bozukluğu kişilerin başkalarıyla ve dünyayla nasıl etkileşime girdiğini etkileyen ve belirtileri yaşamın ilk yıllarında başlayan nörogelişimsel bir tablodur. Özellikle sosyal ilişkiler ve iletişim becerileri olmak üzere hayatın pek çok alanındaki işlevselliğe yansıyan beyin gelişimi, bağlantıları ve işleyişinin etkilendiği bir bozukluktur. Yani beyin gelişiminde yaşamın erken döneminde ortaya çıkan farklılıklardan kaynaklanır.

Ayrıca tekrarlayıcı ve takıntılı davranışlar, ilgi alanları, duyusal hassasiyetler yani ses duyarlılığı, koku, tat, dokunma duyarlılığı gibi farklılıklar da tanı kriterleri arasında yer alır. Günümüzde 4 yaşındaki çocukların yüzde 2,1’inde, 8 yaşındaki çocukların ise yüzde 2,7’sinde yani 36 çocuktan 1’inde OSB saptandığı bildiriliyor. Yani çocukların yaklaşık olarak yüzde 2’sini etkiliyor” dedi.

“OSB’nin belirtileri her çocukta farklı olabilir”

Otizm belirtilerinin genel olarak bir yaş civarı anlaşılabildiğini ifade eden Doç. Dr. Köse, “Hatta ileriki dönemde otizm tanısı almış olan bebeklerin 6-10 aylık iken karşısındaki yüzlere bakış süresi ve beyin yanıtlarının yetersiz olduğu, 6 aylık bebekken bile yüzlere bakma sürelerinin daha kısa olduğu saptanmıştır. Geç başlangıçlı bazı olguların belirtilerinin ise 18-24 ay arasında görülmeye başlayabileceği belirtilmektedir. Otizm belirtilerinin hafiften ağıra doğru bir yelpazede yer aldığını ve zaman içinde bazı değişimler görülebileceğini, belirtilerin yaş dönemine ve çocuğun gelişimsel düzeyine göre görünümlerinin farklılaşabildiğini bilmekteyiz, bu nedenle tablo otizm spektrumu olarak ifade edilmektedir” diye konuştu.

OSB’nin belirtilerinin her çocukta farklılık gösterdiğini söyleyen Doç. Dr. Köse, “Bazı çocuklarda zihinsel yetersizlik, dil-konuşma becerileri ve öz bakım becerilerinde belirgin gerilikler, sosyal iletişim ve etkileşime hiç girmeme, kaçınma, göz teması kurmama, adına yanıt vermeme, başına buyruk davranışlar görülebilirken; bazı çocukların ise zihinsel işlevselliği, dil ve konuşma becerileri ve akademik başarısı normal olabilir. Olguların yaklaşık yüzde 60’inda zihinsel yetersizlik yoktur.

OSB’li bazı olgular sosyal ilişkiye istekli ve aktif olabilirler ancak davranışlarını ortama uygun şekilde ayarlama, empati ve duygu düzenleme sorunları nedeniyle akranları tarafından tuhaf karşılanıp dışlanmaya, zorbalığa maruz kalabilirler. Bazı OSB’li çocuklar ise özel bir alanda çok yetenekli olabilmektedirler. Yani, OSB belirtileri, çocuğun gelişimsel düzeyine ve gelişimsel dönemlere göre, her çocukta farklı seyredebilir. Eğer çocuğunuzun sosyal, iletişimsel yetersizlikleri olduğunu düşünüyor ve takıntılı, tekrarlayıcı davranışlar ya da ilgi ve merakları konusunda endişeliyseniz mutlaka OSB konusunda deneyimli bir Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi uzmanına başvurulmalıdır” dedi.

“Anne ve babanın davranışları ve ilgi yetersizliği otizme neden olmaz”

Otizmin oluşumunda etkili olan faktörlerden de bahseden Doç. Dr. Köse,Otizm Spektrum Bozukluğunun, çoğul genetik faktörler ve gen ile çevre etkileşimi sonucu beyin gelişimi, bağlantıları ve işlevselliğinin etkilenmesi ile ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Yani beyin gelişiminde yaşamın erken döneminde ortaya çıkan farklılıklardan kaynaklanır. Özellikle belirtmeliyiz ki anne babanın davranışları ve ilgi yetersizliği otizme neden olmaz. Aşılar kızamık, kızamıkçık, kabakulak aşısı dahil besinler ve ağır metaller ile otizm arasında hiçbir bağlantı bulunamamıştır” dedi.

Otizmin tedavi edilebilen bir bozukluk olduğunu da ifade eden Doç. Dr. Köse, “Otizmin bilinen, bilimsel dayanaklı en yaygın müdahale yöntemi iyi yapılandırılmış bireysel ve grup özel eğitim uygulamalarıdır. Erken tanı ve uygun müdahale, tedavi yanıtında çok önemlidir. 2,5 yaşından önce tanı almış ve tedaviye başlayan grupta sosyal belirtilerde iyileşme oranlarının yüzde 65’e vardığı bildirilmiştir. Yani erken tanı ve erken başlayan uygun, bireyselleştirilmiş özel eğitim uygulamaları seyirde çok önemlidir. OSB’li her çocuk aynı olmadığı için eğitim ihtiyaçları ve eğitime cevap süreleri de değişmektedir. Ancak her çocuk farklı hız ve düzeylerde de olsa özel eğitimden faydalanır” dedi.

Otizm tedavisinde aile eğitimi çok önemli

Otizmin tedavisinde aile eğitiminin çok önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Köse, “Bireysel ve grup özel eğitimin yanı sıra ailelere yönelik eğitim programları, duyuların düzenlenmesi ve bedensel aktivitelere yönelik eğitsel yaklaşımlar da tedavi programlarının içinde yer almaktadır.  Tipik gelişim sürecinde de çocuğun prososyal davranışlarının gelişimi kademeli ve komplekstir, hem kalıtımdan hem çevreden etkilenir. Tipik çevresel faktörlerin başında aile atmosferi, öğretmen-çocuk ilişkisi ve yaşıt ilişkileri gelmektedir. Ebeveynlerin kabullenici, sıcak, olumlu, cesaretlendirici, zorlayıcı olmayan disiplin ve rehberlik sağlayabilmelerinin de önemli olduğunu görmekteyiz. Bu noktada ebeveynlerin kendi fiziksel ve ruhsal sağlıklarını da ihmal etmemeleri önemli olmaktadır. Otizmde ilaç tedavileri, çocuğun gelişimsel ilerlemesini, günlük işlevselliğini ve eğitim almasını engelleyen eşlik eden şiddetli ve uyum bozucu olan davranış sorunlarının yönetiminde ve eşlik eden mevcut psikiyatrik tabloları tedavi etmek ve işlevselliği arttırmak için kullanılmaktadır” dedi.

Doç. Dr. Köse, “Sonuç olarak, otizm belirtileri her bireyde farklı düzeyde görünebilmektedir. Erken dönemdeki en önemli belirtiler göz temasında yetersizlik, adına tepki vermeme, ortaklaşa dikkat oluşturmama, parmakla işaret etmeme, sevinçlerini paylaşmama, uyku, beslenme sorunları ve dil gelişiminde gerilikler olarak kendini gösterebilmektedir. Otizmli bireylerin farklı işlevsellik düzeyi ve eşlik eden farklı durumları nedeniyle farklı ihtiyaçları bulunmaktadır. Bu nedenle bireysel ve bütüncül çok yönlü tedavi programları hazırlanmalıdır. Erken tanı ve uygun özel eğitim müdahalelerinin tedavi başarısı yüksektir. Tedavinin çocuğun dönemsel ve gelişimsel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde dinamik, kademeli ve bireyselleştirilmiş olarak sunulması önemlidir.  Tedaviye ailenin katılımı ve iş birliğinin çok önemli olduğu unutulmamalıdır” diye konuştu.

Otizme Çok Yönlü Bakış” başlıklı sempozyum düzenlenecek

Doç. Dr. Köse, “Bu yıl EÜTF Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı olarak 14 Nisan’da ‘Otizme Çok Yönlü Bakış’ başlıklı bir sempozyum düzenleyeceğiz. Çok değerli hocalarımızdan otizmin klinik, nörolojik, genetik yönünü, bilimsel kanıtlanmış özel eğitim uygulamalarını, öğretim katılım hakkı ve kapsayıcı eğitim uygulamalarını ve bu alanlardaki son verileri dinleyeceğiz. İlgilenen herkesi sempozyumumuza bekleriz, halkımıza açıktır ve katılım ücretsizdir. Programın ayrıntılarına farkindayim.org sitesinden ulaşabilirsiniz” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı