Aylık arşivler: Nisan 2023

Egeli hububat bakliyat yağlı tohum ihracatçıları ihracatlarını son 4 yılda 4 kat artırdılar

Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (EHBYİB) son 4 yılda ihracatını 4 kat artırarak 1 milyar dolar barajını aşmayı başardı. Egeli hububat bakliyat yağlı tohumlar ihracatçıları 2023 yılında 1,1 milyar dolar ihracat hedefi koydu.

Ege İhracatçı Birlikleri’nde yapılan Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Mali Genel Kurul Toplantısında konuşan, EHBYİB Yönetim Kurulu Başkanı Muhammet Öztürk, görev sürelerinin ilk yılında sektörlerinin ihracatının sürdürülebilir şekilde arttırılması, yaşanan sorunlara çözüm bulunması için ihracatçılar ve tüm paydaşlarla iş birliğinin arttırılması için yoğun çalışmalar yaptıklarını dile getirdi.

2023 yılı ihracat hedefi 1,1 milyar dolar

Hububat bakliyat yağlı tohumlar sektörünün 2022 yılında Türkiye genelinde 11,4 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdiğini paylaşan Öztürk, “Ege hububat bakliyat yağlı tohumlar sektörü olarak 2022 yılında ihracatımızı yüzde 47’lik artışla 682 milyon dolardan 1 milyar doların üzerine taşıdık. Ege İhracatçı Birlikleri çatısı altında 1 milyar dolar barajını aşan 6. ihracatçı birliği olmayı başardık. Sektörümüzün 1 milyar dolarlık ihracat hacmini önümüzdeki dönemlerde de artırmak için var gücümüzle çalışmaya, üretmeye ve ihracat yapmaya devam edeceğiz. 2023 yılı için hedefimiz 1,1 milyar dolar dövizi ülkemize kazandırmak” şeklinde konuştu.

Her 100 dolarlık ihracatın 61 dolarını bitkisel yağ sektörü yaptı

Geniş ürün gamına sahip olduklarını, her sektörün ihracata katkısının büyük olduğunu ifade eden Öztürk, sektörün ihracatının kırılımını şöyle özetledi; “Birliğimizin geçen yıl yaptığı her 100 dolarlık ihracatın 61 dolarını bitkisel yağ ihracatçılarımız gerçekleştirdi. Küspeler ve hayvansal yem ihracatımızda artış ivmesi yüksek, yüzde 67 artışla 123 milyon dolar, yağlı tohumlar ihracatımız yüzde 140 artışla 98 milyon dolar, çikolata şekerleme ihracatımız yüzde 3 artışla 48 milyon dolar ve gıda müstahzarları ise yüzde 25 artışla 41milyon dolar ihracata tekabül etti.”

Hindistan’a beyaz haşhaş ihracatı yıllar sonra açıldı

Beyaz haşhaş ihracatında en büyük ihraç pazarı Hindistan’a ihracatta son yıllarda sorunlar yaşandığını bu sorunların çözümü için yoğun mesai harcadıklarının altını çizen Öztürk, “İhracatın her aşaması ayrı bir özen istiyor, bazı sorunlar yaşıyoruz. Geleneksel ihraç pazarımız olan Hindistan’a beyaz haşhaş tohumunun ihracatı konusunda 2016 yılından bu yana çalışmalar yapıyoruz. Türkiye’nin üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu beyaz haşhaşın en büyük alıcısı Hindistan 2022 yılında 86 milyon dolarlık beyaz haşhaş talebiyle Birliğimiz üyelerinin en çok ihracat yaptığı dördüncü ülke oldu. Bundan sonraki dönemde haşhaş tohumu ihracatımızın kesintisiz devam etmesi için çaba göstermeye devam edeceğiz” dedi.

URGE Projesi geliyor

Ticaret Bakanlığı’nın desteklediği, ihracatçı firmaların uluslararası arenada kümelenerek kurumsallaşmalarına ve rekabet güçlerini artırmalarına destek sağlayan, firmaların ihracat yetkinliklerini artıran Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi (URGE) Projesi için çalışmalarını başlattıklarını anlatan Başkan Öztürk, hububat bakliyat yağlı tohum ihracatçılarını URGE Projesinde yer almaya davet etti.

TURQUALİTY Projesi ABD’ye gıda ihracatını ikiye katladı

Ege İhracatçı Birlikleri çatısı altındaki 6 gıda ihracatçı birliğiyle birlikte gıda ihracatını artırmak için fuarlar, sektörel ticaret heyetleri, alım heyetleri, URGE ve TURQUALITY projeleri sürdürdükleri bilgisini paylaşan Öztürk sözlerini şöyle sürdürdü; “ABD pazarında Ticaret Bakanlığı desteğiyle yürüttüğümüz ve ikinci dört yıllık dönemine başladığımız Turkish Tastes Turquality projemiz ile çok başarılı işlere imza attık. Projemizde tanıttığımız gıda ürünlerinde 4 yıllık dönemde ABD’ye yaptığımız ihracatta 700 milyon dolardan 1 milyar 450 milyon doların üzerine çıktık. 2022 yılında hububat bakliyat yağlı tohumlar ve mamulleri sektörü olarak ABD’ye 708 milyon dolarlık ihracatla Türkiye’nin ABD’ye yaptığı gıda ürünleri ihracatının yaklaşık yarısını gerçekleştirdik. Hububat bakliyat yağlı tohumlar sektörümüzün ABD’ye ihracatını 1 milyar doların üzerine çıkarmayı hedefliyoruz.”

Üye ilişkilerini geliştirme projesi hayata geçti

Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği üyesi firmaları ziyaret ederek firmaların yaşadıkları sorunları dinlediklerini ve sonrasında özellikle TİM ve Ticaret Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunup sorunların çözümü için takipçi olduklarını aktaran Öztürk, ihracatçı firmalardan sorun ve çözüm önerilerini yönetim kuruluyla paylaşmaları çağrısında bulundu.

İhracatın yıldızları için 2 bin fidanlık orman oluşturuldu

2022 yılında Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin gerçekleştirdiği 1 milyar dolarlık ihracata 610 milyon dolarlık katkı sağlayan ihracatın yıldızı olan 6 sektördeki 18 firma için 2 bin fidanlık orman oluşturdu. İhracatın yıldızı firma temsilcilerine fidan sertifikaları genel kurulda takdim edildi.

Yağlı tohumlar ve baharatlar sektöründe; YUMURTACILAR ZAHİRECİLİK TARIM ÜRÜNLERİ İNŞAAT VE MÜTEAHHİTLİK SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ, ALTERNATİF TARIM VE ORMAN ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ ve ARI SUSAM SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ ihracatta ilk üç şeklinde sıralandı.

Hububat ve hububattan mamul ürünler ihracatında; POLEN TOHUMCULUK SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ, GLOBAL BRANDS UNION GIDA İNŞAAT TURİZM SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ ve EGE HAZIR YİYECEK DIŞ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ ödül mutluluğu yaşadı.

Değirmencilik sektörünün zirvesinde; YÜKSEL TEZCAN GIDA SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ, TEKNİK TARIM ÜRÜNLERİ İTH.İHR. SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ ve BAHA TARIMSAL FAALİYETLER SANAYİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ yer aldı

Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin 2022 yılında yaptığı ihracatın yüzde 61’ini yaparak 1 milyar dolarlık ihracata en büyük katkıyı sağlayan bitkisel yağ sektöründe zirvedeki firmalar, ABALIOĞLU YAĞ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ, YONCA GIDA SANAYİ İŞLETMELERİ İÇ VE DIŞ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ ve KÜÇÜKBAY YAĞ VE DETERJAN SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ oldu.

Geniş ürün gamına sahip olan Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nde; Şekerleme sektöründe, FERRERO TÜRKİYE ÇİKOLATA VE TARIM ÜRÜNLERİ SAN. VE DIŞ TİC. A.Ş., GLOBAL BRANDS UNION GIDA İNŞAAT TURİZM SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ ve BOZTOPRAK GIDA SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ ihracatın yıldızları olarak EHBYİB ormanında yerlerini aldılar.

Can dostlarımızın gıdalarını üreten; LİDER PETFOOD YEM SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ, ÇAĞATAY EVCİL HAYVAN MAMALARI VE YEM ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ ve DFC PET İÇ VE DIŞ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ hayvan yemleri kategorisinde zirve mutluluğu yaşadılar.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Temiz Kömür Teknolojileri Zirvesi 1200'den Fazla Ziyaretçiyi Ağırladı

Kömür endüstrisinin Türkiye’deki en geniş kapsamlı buluşması 4. Temiz Kömür Teknolojileri Zirvesi, yaklaşık bin 200 ziyaretçiyi ağırladı. Yerli ve yabancı uzmanların kömür endüstrisinin gelecek yaklaşımlarını tartıştığı Zirve’de, 63 firma yeni ürün, proje ve teknolojilerini tanıttı

Türkiye Kömür Üreticileri Derneği (KÖMÜRDER) tarafından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın desteğiyle ve Dünya Kömür Birliği (World Coal Association – WCA)’nin uluslararası partnerliğinde düzenlenen 4. Temiz Kömür Teknolojileri Zirvesi (4. Clean Coal Technologies Summit – CCTS), 24-25 Nisan 2023 tarihlerinde Ankara’da Divan Otel’de gerçekleşti. Enerjide dışa bağımlılığın olası risklerinden korunmak için yerli ve milli kaynakların önemine dikkat çekilen Zirve’de, 21 milyar tonluk yerli kömür rezervlerimizin hem verimli hem de temiz teknolojilerle ekonomiye kazandırılması konusunda atılması gereken adımları uzmanlar tartıştı. Zirve’de, kömür endüstrisinin uluslararası projeksiyonuna dair değerlendirmeler de yapıldı.

129 firmadan ziyaretçiler Ankarada kömür için buluştu

Türkiye’de kömür endüstrisini buluşturan en kapsamlı Zirve’ye kamu, özel sektör, üniversite, AR-GE ve İSG kuruluşlarından yerli ve yabancı yaklaşık bin 200 ziyaretçi katıldı. 63 firmanın yeni proje ve teknolojilerini tanıttığı Zirve’yi 129 firmadan temsilciler ziyaret etti. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), Dünya Kömür Birliği, Avrupa Kömür ve Linyit Birliği (EURACOAL)’nden uzmanlar Zirve’de  dünyada kömürün yeniden yükselişinin enerji sektöründeki yansımalara mercek tuttu. Zirve’de kömürle ilgili kısa ve orta vadeli öngörüler ile temiz kömür teknolojilerindeki son gelişmeler de önemli bir gündemi oluşturdu.

Sektörün gündemindeki konular oturumlarda tartışıldı

Zirve’de düzenlenen oturumların konuları şunlar oldu: Uluslararası Kömür Endüstrisi Yaklaşımları, Türkiye’de Kömür Endüstrisine Makro Bakış, Ülkemiz Kömür Teknolojilerine ve Kömür Yakıtlı Termik Santrallerin Kurulum ve İşletilmesine Yönelik İyi Uygulamalar, Türkiye’de Madencilik ve Örnek Uygulamaları, Kömür Madenciliğinde İş Sağlığı ve Güvenliği ile İklim Değişikliği Ortamında Kömür Endüstrisi ve Temiz Kömür.

Zirve’de ortak akıl ile sektörün gündemindeki konulara çözüm arandı

Sektör olarak ‘Türkiye Yüzyılı, Enerjinin Yüzyılı’ anlayışıyla hareket ettiklerini aktaran Türkiye Kömür Üreticileri Derneği (KÖMÜRDER) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hasan Hüseyin Erdoğan şunları söyledi: “Türkiye Yüzyılı’nda enerji alanında en büyük değişim ve dönüşümün temiz kömür teknolojileriyle yaşanacağını öngörüyoruz. Yerli kömürümüzü; bilim, teknoloji, Ar-Ge ve inovasyon ile buluşturarak verimli bir şekilde ekonomiye kazandırmak için var gücümüzle uğraşıyoruz. Özellikle karbon yakalama teknolojileri kullanarak üretim yapan yerli kömür santrallerini 2030 yılına kadar sisteme dahil etmeyi planlıyoruz. Temiz Kömür Teknolojileri Zirvesi’nde iki gün boyunca uzmanlardan bu alandaki en güncel teknolojileri ve gelişmeleri dinledik. Zirve’ye katılan yerli ve yabancı uzmanlar kömürün bugün olduğu gibi gelecekte de öncelikli  bir enerji kaynağı olacağını ifade etti. Zirve’yi her yıl hayata geçirerek sektörümüzün gündemindeki konulara ortak akıl ile çözüm üretmesi için önemli bir platform olmasını sağlamayı hedefliyoruz.”

Yerli kaynağımız kömürü milli çıkarlarımızı gözeterek ekonomiye kazandırmalıyız

4. Temiz Kömür Teknolojileri Zirvesi’nin ikinci gününün açılışını gerçekleştiren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Şeref Kalaycı şu konulara dikkat çekti: “Yerli kaynağımız kömürden milli çıkarlarımız doğrultusunda temiz kömür teknolojileriyle sonuna kadar faydalanmalıyız. Dünyada 2023 yılında kömür talebi tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşacak. Kömür, dün, bugün ve gelecekte de enerji karmalarındaki payını koruyacak. Karbon çağı devam ettiği sürece kömür kullanılmaya devam edecek.”

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Havacılık Kriz Dönemlerinde Kritik Bir Rahatlama Sağlıyor

Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA), paydaşlara havacılığın doğal afetler ve insani kriz zamanlarında oynadığı kritik rolü hatırlattı.

Havayolu sektörü, IATA Dünya Kargo Sempozyumu için İstanbul’da bir araya gelirken, IATA Genel Direktörü Willie Walsh, önemli açıklamalar yaptı. Walsh, “Kriz vurduğunda, havacılık hep oradadır. Bağlantı, yardım ve ilk müdahale ekiplerini ihtiyaç duydukları yere ulaştırmak için çok önemlidir. Türkiye ve Suriye’de meydana gelen depremde de yine havacılığın önemi görüldü. Havayolları, depremin hemen ardından hayatların kurtarılmasına yardımcı oldu. Ve havayolları, hayati önem taşıyan kargo gönderileriyle toparlanmayı hızlandırmaya yardımcı olmaya devam ediyor” dedi.

Havacılığın sağladığı destekle;

• 90’dan fazla ülkeden 3.500 tonun üzerinde yardım ulaştırıldı

• Etkilenen bölgelere 350’den fazla yardım ve ülkesine geri dönüş uçuşu gerçekleştirdi

• Dünyanın dört bir yanından 130.000’den fazla müdahale ekibine ulaşım sağlandı

Teslim edilen kritik malzemeler arasında kışlık ceketler, battaniyeler, tuvaletler, hijyen malzemeleri, gıda, itfaiye ekipmanları, jeneratörler, çadırlar, su dağıtım rampaları, el fenerleri, uyku tulumları ve tıbbi malzemeler yer aldı.

Diğer yandan, Airlink, havacılık sektörünün krizlere nasıl tepki verdiğine dair güzel bir örnek sunuyor. Airlink, İnsani felaket zamanlarında bağışlanan havayolu kaynaklarını ve STK ihtiyaçlarını koordine eden kar amacı gütmeyen bir kuruluş. STK ve havayolu ortaklarıyla birlikte çalışan Airlink, 300 tonluk ek bir boru hattı ile 1.000 tonluk yardım malzemesinin etkilenen bölgeye taşınmasını koordine etti.

Şehirlerin ve altyapının dayanıklılığı, BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin (sırasıyla SDG 9 ve 11) temel bileşenleri. Bu, hava taşımacılığının rolünün hem kendi başına önemli bir altyapı bileşeni hem de topluluklar için hayati bir yaşam çizgisi olduğu kriz zamanlarında test edilir.

Walsh, bu konuda ise şunları söyledi: “Havayolları her gün insanları, kültürleri, işletmeleri ve ekonomileri birbirine bağlayarak insanlığa muazzam bir pozitif katkı sağlıyor. Bu, ekonomik büyümeyi ve sosyal gelişmeyi teşvik ediyor. Afet meydana geldiğinde, bu bağlantılar daha da kritik hale geliyor. Bunu akılda tutarak, havacılığın her zamankinden daha güvenli, emniyetli, güvenilir ve sürdürülebilir hale gelerek bu rolü yerine getirebilmesini sağlamak için tüm paydaşlarımızı bize katılmaya davet ediyoruz. Havayolları olağanüstü bir dayanışma göstererek dünyanın dört bir yanındaki etkilenen topluluklara hayati malzeme ve yardım sağladı. Krizler sırasında, hayatları birlikte yeniden inşa etmeye çabalayarak umut, rahatlama ve yardım getiriyoruz. Böyle bir fark yaratan bir sektörün parçası olmaktan gurur duyuyorum” 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

“Buluşum" platformu sosyal girişimcileri bekliyor

Boyner Grup, fayda yaratma misyonu ile 2015 yılında kurduğu “Buluşum” platformuyla sosyal girişimcileri desteklemeye devam ediyor. Bugüne kadar 16 projeye destek sağlayan Buluşum platformu, sosyal girişimcilerin başvurularını bekliyor.

Sürdürülebilirlik, fırsat eşitliği ve sosyal fayda yaratma odağıyla farklı projeler geliştirmeye odaklanan Boyner Grup, Buluşum platformu ile girişimcileri destekliyor. Girişimcilere sunulan finansal kaynağın yanında, mentorluk desteği ve Boyner Grup şirketlerinin iletişim ağından faydalanmalarına da imkân tanınıyor.

“Buluşum” sosyal girişimlere katkıda bulunuyor

Buluşum CEO’su Cihan Alpay, “Amacımız; ‘benim bir buluşum var’ diyen ya da girişimlerini geliştirmek isteyen sosyal girişimcilere cesaret vererek maddi destek sağlamak. Bugüne kadar 16 farklı sosyal girişime katkıda bulunduk. Daha fazla sosyal girişime can suyu olmak için sosyal girişimleri platformumuza davet ediyoruz” açıklamasında bulundu.

Genç sosyal girişimcileri Buluşum’a davet ediyoruz

Buluşum’un destek verdiği projelerin topluma fayda sağlama hedefi olması, hayata geçirilebilir, sürdürülebilir bir iş planı ve gelişim alanına sahip olması gibi kriterlere göre seçildiğini hatırlatan Buluşum CEO’su Cihan Alpay, “Girişimcilik yolculuğunda yeni sosyal projelere destek vermek bize heyecan veriyor. Topluma fayda sağlayan, yaratıcı ve sürdürülebilir projeleri olan proje sahipleri yaptıkları iş planı, projelerinin detaylarını anlatan sunum ve görsel malzemeleriyle ‘bulusum.biz’ adresi üzerinden başvuruda bulunabilir. Buluşum ekibi, proje başvurularını inceleyip Buluşum Danışma Kurulu’na iletiyor. Danışma Kurulu projeleri inceliyor ve kriterlere uygun projeler maddi olarak destekleniyor, ayrıca mentorluk ve Boyner Grup şirketlerinin iletişim ağından faydalanmalarına da imkân tanınıyor. Toplumsal sorunların çözümü için yaratıcı fikir veya girişimini geliştirmek isteyen genç sosyal girişimcileri aramıza davet ediyoruz” diye konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Garanti BBVA'dan 2023'e güçlü başlangıç

Türkiye Garanti Bankası A.Ş., 31 Mart 2023 tarihli finansal tablolarını açıkladı. Banka’nın konsolide finansal tablolarına göre, yılın ilk 3 ayında, net kârı, 15.5 milyar TL oldu. Aktif büyüklüğü 1.5 trilyon TL seviyesinde gerçekleşirken, ekonomiye nakdi ve gayri nakdi krediler aracılığıyla sağladığı destek ise 1.1 trilyon TL oldu. Fonlama bazını dinamik bir şekilde yöneten Garanti BBVA’nın fonlama kaynakları içindeki en büyük ağırlığı müşteri mevduatları oluşturmaya devam etti; aktiflerin %70’i mevduatlar ile fonlanıyor. Müşteri mevduatı tabanı yılın ilk 3 ayında %14 büyüme ile 1.0 trilyon TL oldu. Güçlü sermaye odağını koruyan Bankanın sermaye yeterlilik oranı %15.9*özkaynak kârlılığı %38.2** , aktif kârlılığı ise %4.5** seviyelerinde gerçekleşti. 

* BDDK’nın geçici önlemleri hariç 

**Ortalama aktif kârlılığı ve ortalama sermaye kârlılığı hesaplamalarında net kâr yıllıklandırılırken tek seferlik kalemler dahil edilmemiştir

Konuyla ilgili bilgi veren Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ; “Ülke olarak en sıkıntılı dönemi yaşadığımız bir çeyreği bitirdik. Çok büyük bir felaketle karşılaştık. Kurum olarak ilk önceliğimiz yöre insanı ve çalışanlarımıza devlet ve bütün paydaşlarımızla maddi manevi destek olmak. Şu an en büyük ev ödevimiz sıkıntının halen devam ettiğini unutmadan insanlarımızın yanında olmak, her türlü desteğe devam etmektir. 

Bankacılık faaliyetlerimizi değerlendirecek olursak,  2023 yılı global arenada hareketli başladı; resesyon, yüksek enflasyonla birlikte dünya çapındaki bankalarda yaşanan krizler, sağlam bankacılık sektörünün önemini bir kez daha gösterdi. Türkiye’de bankacılık sektörü sağlıklı bilanço yapısı ile ülke ihtiyaçlarını destekleyecek güce sahiptir. Bununla birlikte, sektörün de ihtiyacı bir an evvel enflasyonun düşmesi, daha öngörülebilir ve istikrarlı bir makro yatırım ortamının tesis edilmesidir. Sermaye kârlılıklarının enflasyonun altında olduğunu düşünürsek, sektörün güçlü sermayesini koruması ve ekonomik büyümeyi desteklemesi için sürdürülebilir kârlılığın öneminin altını bir kez daha çizmek isterim.

Yoğun regülasyonlar kredi büyümesinin yönünü ve boyutunu belirlemeye devam ediyor. Yılın ilk çeyreğinde ticari kredi büyümemizde belirgin bir hız kaybı yaşanırken, tüketici kredileri ve kredi kartları normal büyüme trendine devam etti. Aktif kalitemiz oldukça yüksek, önümüzdeki dönemde de bunu negatif etkileyecek bir gelişme beklemiyorum. Bununla birlikte her zaman olduğu gibi aşırı tedbirli karşılık politikamızı bu dönemde de sürdürdük. Sektörün mutlak değer olarak en yüksek karşılığını ayırdık.”

Recep Baştuğ sözlerini şöyle sürdürdü: “Müşteri kazanımı stratejik önceliğimiz olmakla beraber mevcut müşteride derinleşmenin çok daha fazla önem kazandığı bir dönemdeyiz. Bu konuda şüphesiz ki en büyük yardımcımız dijitalleşme, veri ve yapay zekâ. 2022 sonunda sektörde öncü olarak başlattığımız açık bankacılık servisiyle, müşterilerimize kanal, zaman ve mekân bağımsız şekilde hareket edebilme imkânı sağlıyoruz. Dijitalleşmeyi tüzel müşterileri de içine dahil edecek şekilde en üst düzeye taşıdık, önümüzdeki dönem sektörden ayrışan bu özelliğimizle, müşterilerimize daha fazla katkıda bulunmayı bekliyoruz.

Banka olarak, ana stratejilerimizin başında gelen sürdürülebilirlik, finansmanın ötesinde boyutlara taşındı. Müşterileri bilgilendirmek, gelecekle alakalı aksiyonlar almak ve çok ciddi taahhütlere imza atmak gibi önemli ana önceliklerimiz oldu. PACTA (Paris Anlaşması Sermaye Geçişi Değerlendirmesi) metodolojisiyle uyumlu ara dönem karbonsuzlaşma hedeflerini açıklayan Türkiye’den ilk banka olduk. Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde 8.yıldır üst üste yer alarak, dünya sıralamasında 5. en yüksek skoru aldık. 2022 yılında başladığımız İhracatta Sürdürülebilir Gelecek buluşmalarına ise devam edeceğiz. 

Garanti BBVA olarak, güçlü bilançomuz ve yetkin insan kaynağımızla müşterilerimizin yanında olmaya, paydaşlarımız için değer yaratmaya devam edeceğiz. Bankamızın yılın ilk çeyreğinde ulaştığı sonuçlarda büyük emek ve katkısı olan çalışma arkadaşlarıma, bizi destekleyen, güvenen tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum.”

Hesap Dönemine Ait Faaliyet Sonuçlarına İlişkin Özet Finansal Bilgiler

* Ortalama aktif kârlılığı %4.5 oldu.

* Ortalama özkaynak kârlılığı %38.2 seviyesinde gerçekleşti.

* Ekonomiye nakdi ve gayri nakdi krediler aracılığıyla sağladığı destek 1 trilyon 083 milyar 060 milyon 345 bin TL oldu.   

* Toplam canlı krediler, TL krediler ve YP krediler pazar payları sırasıyla %9.8, %9.9 ve %9.4 seviyesinde gerçekleşti.

* Yılbaşından bu yana toplam müşteri mevduatları %14.3 büyüdü ve pazar payı %10.1 seviyesine geldi.

* Vadesiz mevduatların, toplam mevduatlar içindeki payı %43 olarak gerçekleşti. 

* Sermaye yeterlilik oranı %12.2 olan yasal limitlerin üzerinde %15.9* seviyesinde gerçekleşti.

* Donuk alacak oranı %2.4 seviyesinde gerçekleşti.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Konut Satışlarında Bir Önceki Yıla Oranla Artış, %144,85

Lider gayrimenkul veri analitiği şirketi REIDIN’in Türkiye genelinde yaptığı satılık ve kiralık konut fiyatları raporu yayınlandı. Rapora göre 2023 Mart ayında bir önceki aya göre konut satışlarında %5,49, geçen yılın aynı dönemine göre %120,40 artış olduğu belirtiliyor.  Kiralık konut fiyatları bazında ise 2023 Mart ayında bir önceki aya göre % 8,99, geçen yılın aynı dönemine göre ise %144,85 artış olduğu gözleniyor.

2007 yılından buyana gelişmekte olan piyasalara odaklı, lider bir gayrimenkul veri analitiği şirketi olarak hizmet veren, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri için elde edilmesi zor verilere dayalı gayrimenkul fiyat endeksleri üreten REIDIN, Türkiye genelinde satılık ve kiralık konut fiyatları raporunu yayınladı. Raporda, 2023 Mart ayı ile bir önceki yılın Mart ayına ait satılık ve kiralık konut fiyatları karşılaştırıldı. 

Raporda sermaye kazancı ve brüt kira getirisinden oluşan toplam getiriye bakıldığında 2023 Mart ayında ülke genelinde aylık bazda %5,89, yıllık bazda ise %130,15 şeklinde gerçekleştiği görülüyor.   Amortisman süresi ülke düzeyinde 20,9 yıl olarak ölçüldüğünde konut yatırımının yıllık brüt getiri oranının ise % 4,9 olduğu kaydediliyor. 

Konut Satış fiyatlarının en çok yükseldiği şehir: Bitlis, En düşük olduğu şehir: Çankırı

Fiyatların en yüksek ve en düşük olduğu illere  de yer verilen araştırmada; 2023 Mart ayında Bitlis’te metrekare başına konut satış fiyatlarının %12,91 artış gösterdiği ve Bitlis’in satış fiyatlarının en çok yükseldiği şehir olduğu gözleniyor.  Çankırı’nın da metrekare başına konut satış fiyatlarının % 2,86  azalış ile satış fiyatlarının en çok düşük olduğu şehir olduğu belirtiliyor.  

Kira artış oranlarına bakılığında; 2023 Mart ayında Karaman’da metrekare başına konut kira değerleri %24,58 artış göstererek kiraların en çok yükseldiği şehir olduğu belirtiliyor. Hakkari de metrekare başına konut kira değerleri %3,42 azalış ile  kiraların en çok düştüğü şehir olarak gösteriliyor.  

Deprem bölgesinde konut fiyatları 

Raporda depremden etkilenen 11 şehirdeki konut fiyatları ile ilgili de değerlendirme yer alıyor. 11 il nezdinde 2023 Mart ayında Şubat ayına göre satılık konut fiyatları incelendiğinde ortalama %4,66, kiralık konut fiyatlarında ortalama %8,91 oranında artış gözleniyor. 2023 Şubat ayında Ocak ayına göre satılık konut fiyatlarında gözlenen ortalama değişim %4,46, kiralık konut fiyatlarında ise ortalama %4,81 artış olduğu da belirtiliyor. 

Üç Büyük İlde Konut Satış ve Kira Oranları 

Ankara, İstanbul ve İzmir illerine yönelik yapılan incelemeler doğrultusunda  satılık konut fiyatları 2023 Mart ayında Şubat ayına göre sırasıyla Ankara’da ortalama %7,73, İstanbul’da %5.00 ve İzmir’de % 5,51 düzeyinde artış gösterirken, kiralık konut fiyatlarında bu ortalamada  Ankara’da %17,81, İstanbul’da %5,33 ve  İzmir’de %8,87 artış gözleniyor.  

Ankara, İstanbul ve İzmir için 2023 Şubat ayında Ocak ayına göre satılık konut fiyatlarına bakıldığında gözlenen ortalama değişim ise sırasıyla %5,07, %4,82ve %6,04 iken, kiralık konut fiyatlarında bu sıralamada ortalama %8,99, %5,14 ve % 6,39artış olduğu belirtiliyor.  2023 Mart ayında konut satış değeri en fazla artış gösteren ilk 5 İstanbul ilçesi Çatalca, Adalar, Bağcılar, Çekmeköy ve Silivri olurken, konut kira değerinde en çok yükseliş görünen ilk beş ilçenin; Çatalca, Ümraniye, Başakşehir, Sancaktepe ve Gaziosmanpaşa olduğu belirtiliyor.

REIDIN CEO’su Mustafa Vardar konut satışlarının önemine ve bu konudaki resmi rakamlara değindi: “TÜİK Konut Satış Sayısı İstatistikleri’ne göre Türkiye genelinde Mart ayında toplam 105,476 adet konut satıldığını görüyoruz. Toplam konut satış sayısında 2023 Mart ayında bir önceki aya göre %31,79, geçen yılın aynı dönemine göre de %21,4azalış söz konusu. Depremden etkilenen 11 ilde Mart ayında satılan konut sayısı toplamı 9443 iken, ortalaması 858 adet. Şubat ayında toplam sayı 5132, ortalama ise 467 adet konut idi. Ülke genelinde farklı varlık sınıflarının yatırım getirileri incelendiğinde 2023 Mart ayında en yüksek aylık nominal getiriye sahip kalem 5.89% ile konut olurken, sıralamayı %3,77ile külçe altın ve %3,72 ile BIST-100 izliyor. Yıllık nominal getirilerde ise BIST-100 %144,45 ile en yüksek getiriye sahip yatırım aracı olarak ilk sırada yer alırken konut %130,15 ile ikinci, Devlet İç Borçlanma Senetleri(DIBS) ise %53,36 ile üçüncü sırada bulunuyor. 2023 yılı 2. çeyrekte, geçen çeyrek dönemine göre REIDIN Gayrimenkul Sektörü Güven Endeksi ‘ne göre %24,0 azalış göstererek %85,1). REIDIN Gayrimenkul Sektörü Fiyat Beklenti Endeksi ise aynı dönem için %11,7 azalış göstererek  %141,4 olarak ölçülmüştür.  ” 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

PWN İstanbul'dan yine fark yaratan bir proje: 'İşimin Patronuyum' Başladı

Kadınların iş hayatında sürdürebilir bir şekilde var olmaları ve liderler olarak yükselmelerini desteklemek misyonu ile çalışmalar yapan PWN İstanbul’un yeni projesi ‘İşimin Patronuyum’ yoğun katılımcı ilgisiyle ilk dersini yaptı. 25 Nisan 2023 tarihinde online olarak başlayan ve yedi hafta sürecek programda; fikirden pazara girişimcilik süreçleri, bu süreçlerde karşılaşılan sorunlara pratik öneriler ve iş yaşamından deneyimli eğitmenlerin paylaşımları yer alacak. 

‘İşimin Patronuyum’ programında depremden etkilenen bölgelerdeki kadın girişimciler önceliklendiriliyor. 

Girişimcilik yolculuğuna çıkmış, kendi işini yöneten kadınların karşılaştıkları zorlukların bilinciyle PWN İstanbul yeni bir projeye imza atıyor.

PWN İstanbul Yönetim Kurulu Üyesi Arzu Demirel’in liderliğindeki PWN Akademi gönüllüleri tarafından geliştirilen ve hayata geçirilen proje, 25 Nisan 2023 tarihinde online olarak başladı. Programda, konusunda uzman eğitimciler, kadınlara işlerini yönetme ve büyütme konusunda bilgilerini aktarıyorlar. Özellikle depremden etkilenen bölgelerdeki kadın girişimcileri etkileyen program tamamen online olacak. Aylin Satun Olsun’un Girişimcilik 101 dersi ile başlangıcını yaptığı ve yedi hafta sürecek olan programda; Beril Koparal Ergün, Arzu Uludağ, Duygu Gündüz Özşen, Seçil Özekin Erdoğan ve Selma Çelik ile insan kaynakları, satış, pazarlama, sosyal medya ve marka oluşturma gibi başlıklarda eğitimler verilecek. Girişimciliğe sağlam adımlar atmak isteyen kadınlar, konusunda uzman eğitimci kadrosu ile her salı ve perşembe akşam saat 20.00’de çevrim içi eğitimlerde buluşacak.

PWN İstanbul üyesi ve program koordinatörü Duygu Gündüz Özsen “Bu programı mart ayı içerisinde başlatmayı planlamıştık. Ancak deprem ile birlikte, özellikle bölgedeki kadın girişimcilere destek olmayı planladık ve 25 Nisan itibariyle daha geniş bir kapsama alanı ile başladık” diye belirtti.  

PWN İstanbul Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri Beril Koparal Ergün ise programın özellikle kadın girişimciliğini destekleme anlamında çok önemli olduğunu ifade ederek, depremzede girişimci kadınlara bu eğitimlerle başlayacak olan desteklerinin farklı projelerle devam edeceğini söyledi. Koparal Ergün, “Depremden etkilenen bölgelerin hızla ayağa kalkmasında kadın iş gücü ve istihdamı çok değerli. Biz PWN İstanbul olarak ‘İşimin Patronuyum’ projemiz ile başlayarak farklı projelerle bu konuda destek olmaya ve değer yaratmaya devam edeceğiz” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Sağlıkta Şiddete Hayır! Şiddetin Olmadığı Bir İletişim Mümkün

Uzm. Kln. Psk. Tuğçe Dabağer Dilek, “Dünya Sağlık Örgütü’ne göre her yıl dünyada yarım milyona yakın insan öldürülmekte ve milyonlarca kişi şiddete maruz kalmaktadır. Sağlık alanında yaşanan şiddeti toplumda var olan şiddetten ayrı düşünmek olanaksızdır. Yapılan çalışmalar, her 3 sağlık çalışanından birinin şiddete maruz kaldığını göstermekte olup, sağlık kurumlarında çalışmanın; şiddete uğrama açısından, diğer işyerlerine göre 16 kat daha riskli olduğu saptanmıştır. Türkiye’de sağlık alanındaki şiddetin %49-91 arasında değiştiği görülmektedir. Sağlık kurumlarındaki şiddetin olduğundan daha az oranda bildirilme sebebi ise sağlık çalışanlarının çalışırken saldırıya uğramayı mesleğin doğası gibi algıladığı, yalnızca yaralanma gibi ciddi olayları şiddet olarak değerlendirdiği tespit edilmiştir” dedi.

 

“Eğitimsizlik, düşük sosyo-ekonomik durum, psikolojik ve toplumsal sorunlar ve yasal düzenlemeler sağlıkta şiddet artışının nedenlerindendir”

 

Uzm. Kln. Psk. Dilek,” Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin nedenlerinin; sağlık çalışanları ve hastalar arasında iletişim eksikliği, yüksek stres seviyesi, güvenlik önlemlerinin eksikliği gibi eksiklikler olduğu görülürken bir diğer yandan eğitimsizlik, düşük sosyo-ekonomik durum, psikolojik ve toplumsal sorunlar, güvenlik önlemlerinin yetersizliği de şiddeti arttırmaktadır” diye konuştu.

 

“Sağlık çalışanları psikolojik açıdan olumsuz yönde etkilenmektedir”

 

Uzm. Kln. Psk. Dilek, “Yaşanılan bu çeşit kötü tecrübelerin sağlık çalışanını psikolojik açıdan travmatize ettiği açıktır ve çalışanın düşük motivasyon ile işini yapmasına ve çevresine karşı tahammülünün azalmasına yol açmaktadır. Yapılan çalışmalar, sağlık çalışanların şiddet sonrasındaki duygu, düşünce, davranış ve tutumlarına yönelik sorgulamalarının olumsuz yönde değiştiği yönündedir” diye söyledi.

 

“Şiddetin nedeni ve çözümüne yönelik atılacak adımlar, farklı açılardan ele alınması gerekir”

 

Uzm. Kln. Psk. Dilek, “Sağlık çalışanlarının hasta ve yakınlarına sağlık hizmetini en iyi şekilde verebilmeleri için çalıştıkları ortamın sağlıklı ve güvenli olması önemlidir. Ayrıca sağlık çalışanı fiziksel ve ruhsal anlamda sağlıklı olabilirse, işini daha verimli yapabilecektir. Bu noktada, gelen hastalarla kurulan iletişimin daha özenli olması için çaba gösterilebilir, çalışan personel sayısı artırılabilir. 

 

Şiddetin bir sonucu olarak, sağlık çalışanlarının fiziksel ve ruhsal olarak olumsuz etkilenmesine, işgücünde azalmaya ve ekonomik kayıplara, sağlık kuruluşlarına yönelik güvensizliğin artmasına yol açmaktadır. Bu olumsuz durumun düzelebilmesi için işbirliği içinde hareket edebilmek ve bilinçlendirme çalışmalarında bulunmak oldukça önemlidir.

 

Şiddetin hiçbir alanda olmadığı, sağlık çalışanlarımızın kutsallığını her zaman hissettiğimiz, sağlık dolu günler diliyorum” diye sözlerini noktaladı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Prostat Kanserinde Yeni Nesil Tedavi!

Ülkemizde her 100 erkekten 12’sinin hayatının bir döneminde karşısına çıkabilen prostat kanseri son yıllarda giderek yaygınlaşıyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Enis Özyar, erkeklerde en sık görülen ikinci kanser olan prostat kanserinde en önemli risk faktörünün yaş olduğunu belirterek “Prostat kanseri sinsice ilerlediğinden özellikle 45 yaşından itibaren PSA denilen kan testi ve rektal tuşe (parmakla muayene) yaptırmak hayati önem taşımaktadır. Ailesinde özellikle baba tarafında prostat kanseri olanların bu muayeneleri 40 yaşından itibaren yaptırması gerekir” diyor. Tedavide son yıllarda teknolojideki hızlı ilerlemeler sayesinde başarı şansının arttığını söyleyen Prof. Dr. Enis Özyar, kişiye özel tedavi planı ile tümörün 12’den vurulup, çevre organlara zararının önlenebildiğini vurguluyor. Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Enis Özyar, prostat kanserinde yeni nesil tedavi yöntemini anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.  

Ülkemizde son yıllarda görülme sıklığı artan prostat kanserinde, genetik faktörler ve ilerleyen yaşın yanı sıra kolestrolden zengin batı tipi beslenme, fazla kilo, hareketsizlik, sigara ve alkol gibi sağlıksız yaşam alışkanlıkları önemli risk faktörleri olarak karşımıza çıkıyor. Erkeklerde akciğer kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser olan prostat kanserinde erken tanı büyük önem taşırken, buna karşın toplumumuzda gerek muayene şekli gerekse yapılacak tedavilerin cinselliğe zarar verebileceği kaygısı erken tanıyı önlüyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Enis Özyar, istatistiklere göre yılda yaklaşık 30 bin erkeğe prostat kanseri tanısı konulduğunu, günümüzde her 100 erkekten 3’ünün bu kanserden dolayı hayatını kaybettiğini belirterek şöyle konuşuyor: “Prostat kanseri için tüm erkekler risk altında olup, yaş arttıkça görülme sıklığı artmaktadır. Tümör sinsice ilerlediğinden dolayı; özellikle 45 yaşından itibaren, kanda bakılan ve prostat kanserini işaret eden PSA testinin yaptırılması erken evrede teşhis konulması açısından son derece önemlidir. Ailesinde özellikle baba tarafında prostat kanseri olanların da bu muayeneleri 40 yaşından itibaren yaptırması gerekir.”

 

Bu şikayetlerle ortaya çıkabiliyor!

Erken dönemde herhangi bir yakınmaya yol açmayan prostat kanseri ileri evrelerde ise tümör kitlesinin idrar yollarına bası yapması nedeniyle idrar yapmada zorlanma, idrar akışında zayıflama, sık sık idrara çıkma, idrar torbasını tam olarak boşaltamama, ağrılı idrar ve idrar/menide kan gelerek kendini belli ediyor. Ancak bu bulguların ve her yükselen PSA’nın da tümör anlamına gelmediğini buna karşın PSA’yı çok üretmeyen saldırgan kanserler de olduğunu belirten Prof. Dr. Enis Özyar bu nedenle PSA değeri ne olursa olsun prostat dokusunda sertlik bulunması halinde gerekli görüntülemelerden sonra mutlaka biyopsi yapılması gerektiğini söylüyor.

 

Her tedavi seansında yer değiştiren prostata tam isabet!

Prostat kanserinin erken evrelerde cerrahi ve radyoterapi ile başarıyla tedavi edilebildiğini, ileri evrelerde ise hormonal tedaviler ve yeni sistemik tedaviler uygulandığını kaydeden Prof. Dr. Enis Özyar, günümüzde teknolojideki hızlı ilerlemeler sayesinde yeni nesil tedavi yöntemleri ile çok başarılı sonuçlar alınabildiğini vurguluyor. Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Enis Özyar, tedavide bağırsak hareketleri ve idrar torbasındaki idrar miktarı ile yer değiştiren prostata tam isabet eden ve çevre organlara vereceği hasarı büyük ölçüde önleyen yöntemi şöyle anlatıyor: “MRIdian ya da bilinen adıyla MR Linak son yıllarda yaygın olarak kullanılmaya başlanan bir radyoterapi yöntemidir. Radyoterapi cihazı içine entegre edilmiş Manyetik Rezonans (MR), tümörü anlık ve net olarak görüntülerken, prostatın daha iyi görülmesini ve çevre organların daha iyi korunmasını sağlar. Her tedavi seansı öncesi alınan MR görüntüleri ile tedavi planlaması yapılıp, kişiye özel tedavi planı ile hedefin ışınlanma başarısı artarken, çevre organlara daha az zarar verilir.”

 

Erken evrede tek başına tedavi yöntemi!

MRIdian yönteminin prostat kanserinin yanı sıra birçok kanserin tedavisinde etkili olduğunu belirten Prof. Dr. Enis Özyar “Bu yöntem prostat kanserinde farklı durumlarda kullanılır. Erken sınırlı evrede 5 fraksiyonluk, gün aşırı uygulanan tedavi ile 1.5 haftada tedavi tamamlanır. Geçmişte uygulanan 1.5-2 ayı bulan tedaviler yerine hastanın daha az hastaneye gelmesini sağlar. Ameliyatlı hastalarda 25-33 seans süren tedavilerde kullanılır. Ayrıca eğer vücutta kemik, böbreküstü bezi, lenf nodu gibi sınırlı bölgelerde hastalık varsa kısa süreli (1-5 seans)  tedavi ile başarı sağlanabilirr” diyor. Prof. Dr. Enis Özyar, Radyasyon Onkoloğuna bir cerrah titizliğiyle ışınlama yapma imkanı sunan MRIdian’ın erken evrelerde tek başına tedavi yöntemi olduğunu söylüyor. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Embriyoda Genetik Test Hakkında Merak Ettiğiniz 7 Soru ve Yanıtı

Tüp bebek tedavisinde sağlıklı embriyo seçmek için uygulanan genetik testler; 35 yaş üstü kadınlar,  tekrarlayan gebelik kayıpları olan veya genetik bozukluk taşıyıcısı olan kişilerde ön plana çıkıyor. Embriyoya herhangi bir zarar vermeyen genetik testler sağlıklı gebeliğe ulaşma süresini de kısaltabiliyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Tüp Bebek Merkezi’nden Prof. Dr. Ilgın Türkçüoğlu, embriyoda genetik test hakkında merak edilen sorular hakkında bilgi verdi. 

 

1-Embriyoda genetik test nedir? 

 

Embriyoda genetik test yapmak sadece tüp bebek yaptıran hastalarda mümkündür. Bu testler genetik olarak normal, sağlıklı embriyoyu seçmek amacıyla yapılmaktadır. Bölünme aşamasındaki embriyodan az sayıda hücre, biyopsi yöntemi ile alınarak genetik laboratuvarına gönderilir.

 

2-Embriyoda kaç çeşit genetik test yapılabilir? 

 

Bu hücrelerde iki tip genetik test yapılabilir. Preimplantasyon genetik tarama (PGT-A) ve Preimplantasyon genetik tanı (PGT-M).

 

3-Preimplantasyon genetik tarama (PGT-A) testinin amacı nedir?

 

Preimplantasyon genetik taramanın (PGT-A) amacı kromozomal olarak normal olan çiftte, embriyoda kendiliğinden ortaya çıkan sayısal kromozomal anormallikleri saptamaktır. Teorik olarak, genetik olarak normal embriyonun transferinin gebelik kaybı ve buna bağlı gelişen komplikasyonların riskini azaltması, sağlıklı devam eden gebelik şansını artırması beklenmektedir. Genetik olarak sağlıklı euploid embriyo 23 çift kromozom içerir. Bu kromozom çiftlerinin bir tanesi anneden diğeri babadan gelir. Düşük kaliteli yumurta ya da sperm hücreleri kromozomlar içerisinde bulunan DNA molekülünde genetik hataları bulunan hücrelerdir. Ayrıca hücre bölünmesi ya da döllenmede oluşan sorunlar da embriyoda sayısal kromozomal bozukluklara (aneuploidi) neden olabilir. Aneuploid embriyoların gebelikle sonuçlanma şansı oldukça düşüktür. Gebelik oluşsa bile gebelik kaybı riski yüksektir. 

 

4-Preimplantasyon genetik tarama (PGT-A) kimlere yapılır?

 

Kadın yaşı arttıkça yaşlı yumurta hücreleri yıllar içerisinde DNA’larında genetik hata biriktirirler. Bu da genetik olarak anormal embriyo gelişimine neden olur. Yirmili yaşlarındaki kadınların embriyolarının %70’i euploid iken, 40 yaşında euploid embriyo oranı %25’e düşmektedir. 35 yaşından sonra doğal yollardan gebe kalma şansının azalması, kısırlık oranlarının artması, gebelik kaybı oranlarının artması ve aneuploidi oranlarının artmasının nedeni artan kadın yaşı ile yumurta kalitesinin azalmasıdır. Dolayısı ile 35 yaş üstü kadınlar Preimplantasyon Genetik Tarama (PGT-A) adayıdırlar.

 

Tekrarlayan gebelik kaybı 20 haftanın altında 3 ya da daha fazla gebelik kaybını ifade eder. Sıklıkla 12. Gebelik haftasına kadarki dönemde görülür ve çoğunun nedeni embriyoda aneuploididir. Bu hasta grubunun kısırlık sorunu olmasa da art arda yaşanan kayıplar hastada psikolojik baskı ve artmış gebelik komplikasyonları ile yüz yüze getirmektedir. PGT-A bu olgularda sağlıklı gebeliğe ve canlı doğuma kavuşma süresini kısaltabilir. 

 

5-Preimplantasyon genetik tanı (PGT-M) testinin amacı nedir?

 

Preimplantasyon genetik tanının amacı, ebeveynlerden bir ya da ikisinde kalıtımsal genetik bozukluk bulunan çiftlerde genetik olarak bu bozukluğu taşımayan sağlıklı embriyoyu belirlemektir. PGD-M genel bir tarama testi olmayıp embriyoda sadece ailede bulunan hastalıkla ilgili genin varlığını araştırmaktadır.  Ayrıca ailede kök hücre transplantasyonu gereği olan hasta çocuk varlığında Human Lökosit Antijen (HLA) uyumlu embriyoyu seçmek ya da ileride bazı hastalıkların riskini artıran genetik bozuklukları tespit etmek (meme kanseri riskini artıran BRCA-1 geni gibi) için de kullanılmaktadır. 

 

6-Preimplantasyon genetik tarama ve tanı testi embriyoya zarar verir mi?

 

Embriyo hücre biyopsisi blastokist denilen 5. Gün embriyosuna uygulanmaktadır. Bu aşamada embriyoda 100’den fazla hücre bulunmaktadır ve plasentayı oluşturacak hücrelerle fetüsü oluşturacak hücreler farklılaşmıştır. Hücre biyopsisi plasentayı oluşturacak trophoektoderm’den alınmaktadır. Deneyimli merkezlerde biyopsi işlemine ait embriyoda bir zarar oluşmamaktadır. 

 

7-Preimplantasyon Genetik Tarama ve Tanı Testi Kimlere Önerilmektedir? 

 

Preimplantasyon genetik tarama (PGT-A) 

  • İnfertilite nedeniyle tüp bebek tedavisi uygulanan 35 yaş üstü kadınlar
  • Tekrarlayan gebelik kaybı olan olgular

 

Preimplantasyon genetik tanı (PGT-M)

  • Tek gen hastalıkları için
  • Ebeveynlerden her ikisinin de genetik bozukluk için taşıyıcı olması (bazı nadir hastalıklar için tek ebeveynin taşıyıcı olması)
  • Genetik bozukluktan etkilenmiş biyolojik çocuk varlığı

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı