Aylık arşivler: Nisan 2023

Rusya'ya domates ihracatında kota 350 bin tondan 500 bin tona çıkarıldı

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yaptıkları son görüşmede çıkan karar sonucunda Türk domatesi Rus sofralarındaki yerini daha güçlü bir şekilde alacak. Rusya’ya domates ihracatında kota 350 bin tondan 500 bin tona çıkarıldı.

Rusya ile yaşanan uçak krizi sonrasında önce Rusya’ya ihracatı yasaklanan sonrasında kotaya tabi olan domatesin ihracatında son anlaşmayla kota 150 bin ton birden artırıldı. Bu kota artışı sektörde yüzleri güldürdü.

Taze domatesin 2022 yılında 377 milyon dolarlık dövizi Türkiye’ye kazandırdığı bilgisini veren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, 150 bin tonluk kota artışının Rusya’ya domates ihracatının yolunu güçlü bir şekilde açtığını dile getirdi.

Türkiye’nin domates ihracatında Rusya’nın uzun yıllar lider ülke olduğunu son yıllarda kota sorunları nedeniyle Rusya pazarında güç kaybı yaşadıklarını aktaran Uçak, “Rusya’ya 2021 yılında 68 milyon dolar olan taze domates ihracatımız 2022 yılında 33 milyon dolara geriledi. Bu karar sonrasında Rusya’ya domates ihracatımızın tekrar toparlanmasını ve Rusya’nın lider ülke konumuna yükselmesini bekliyoruz. Sektörün önünü açan karar nedeniyle Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu kararın üreticilerimize ve ihracatçılarımıza hayırlı uğurlu olmasını diliyoruz” şeklinde konuştu.

Domates ihracatı 2023 yılının ilk çeyreğinde yüzde 22’lik artışla 145 milyon dolardan 203 milyon dolara ulaştığı bilgisini veren Başkan Uçak, domates ihracatının bu olumlu karar sonrasında 2023 yılı sonunda 500 milyon dolara ulaşabileceğini sözlerine ekledi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

45. Yapı Fuarı –Turkeybuild İstanbul'da Yapılarda Enerji Verimliliğine Dikkat Çekildi

Yapı Fuarı 45. yılı kapsamında “daha iyi mimarlık, daha iyi mühendislik ve depreme dayanıklı sıfır enerji bina mümkün” mottosuyla, 4 gün boyunca 100’e yakın konuşmacıyı ağırlamaya devam ediyor. İnşaat sektöründeki trendlerin masaya yatırıldığı, en son yapı teknolojileriyle yapı ürünlerinin sergilendiği Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul, üçüncü gününde Türkiye’de yapı sektörünün nabzını tutuyor.

Balkanlar, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri, Orta Doğu ve Kuzey Afrikayı kapsayan bölgedeki en büyük, dünyada ise ilk 5’te yer alan Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul, “Sıfır Enerji Binalar, Isı Yalıtımı ve İnsan Sağlığına Etkileri” konulu oturum ile güne başladı.

Oturumda konuşmacı olarak, NP Betek Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Arzu Uludağ ElazığMarmara Üniversitesi Tıp Fakultesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bülent Karadağ ve İTÜ Meteoroloji ve Afet Yönetim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu yer aldı.

Evlerdeki Isı Yalıtımı İnsan Sağlığını Etkiliyor!

Konuşmasına dış cephe ısı yalıtım sisteminin öneminden bahsederek başlayan NP Betek Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Arzu Uludağ Elazığ, “Bir yılı aşkın süredir bir proje yürütüyoruz. Bu projemizde ısı yalıtımının insan sağlığına etkisini inceliyoruz. İlkim krizi, iklim değişikliği, küresel ısınma gibi konularda önlem alacaksak bunun en hızlı ve en kesin çözümünün dış cephe yalıtım sisteminden geçtiğini düşünüyorum. Bu hem çok kolay hem de çok kesin bir yöntem. Yaptığımız proje yaklaşık iki yıla varmak üzere ve biz iki net sonuca ulaştık. Bunlardan bir tanesi ısı yalıtımlı evde en temel fark termal konforun daha yüksek olduğu ve enerji tasarrufunun kışın %60’lara kadar vardığını gördük. Bir diğeri ise ısı yalıtımlı evde bulunan dört duvar arasındaki ısı farkın çok daha düşük olduğunu gözlemledik. 

İklim değişikliklerinin çok hızlı ve ani geliştiğine dikkat çeken İTÜ Meteoroloji ve Afet Yönetim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Dünya var olduğundan beri iklim hep değişiyor. Fakat son iklim değişikliği diğerlerine göre çok daha farklı. Aktivistler bunu kriz olarak adlandırıyor. İklim değişiklikleri öyle hızlı değişiyor ki ekosistem buna uyum sağlayamıyor. İklim değişikliği işaretleri olarak; kuşlarda yok oluş, deniz su seviyesinde yükselme, orman yangınlarındaki artış gibi tüm ekosistemdeki değişiklikleri sıralayabiliriz. Tüm ekosistemde değişiklik yaşanıyor, bunun temelinde fosil yakıtlar var. Şu zamanda iklim değişikliği enerji yoğun insan davranışlarından kaynaklanmaya başladı. Karbon yoğunluğuna bağlı enerji kullanımını azaltmaya gitmemiz gerekiyor. Bizim en büyük derdimiz hızlı ve ani giden iklim değişikliği ile mücadele etmek. İlk olarak fosil yakıtları nasıl azaltabiliriz? Buradan yola çıkarak enerji tasarrufunun en kolay ve tek yolu binalardaki enerji kullanımının azaltılması” dedi.

Marmara Üniversitesi Tıp Fakultesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bülent Karadağ, “Bir çocuk göğüs hastalıkları hekimi olarak çok heyecan duyduğum bir proje bu. Proje kapsamında ısı yalıtımının sağlık üzerine etkilerini inceleme fırsatı bulduk. İki tane model ev projesi yapıldı. Benim buradaki görevim; yalıtımlı ev ve yalıtımsız ev arasındaki farklara bakmanın yanı sıra insan sağlığını etkileyebilecek durumları incelemek oldu. Bunlardan en önemlisi küf oluşumunun olup olmadığını kontrol etmekti. Bu konuda 10 ilden 2 bin kişiye anket uygulandı. Ankette ulaşılan sonuçlara göre; evde yalıtım var ise solunum ve alerjik yönden daha fazla sağlık avantajı elde ediyorsunuz. Bir diğer bulgu ise evde yalıtım olmadığında %50 oranında daha fazla Covid’e yakalanıldığı yönünde. Bu noktada küfün çok önemli bir risk faktörü olduğunu gördük. İnsanlar, ‘evinizde yalıtım var mı’ sorusuna çok net cevap veremiyorlar burada ilk hedefim insanların bu konuda bilinçlenmesini sağlamak. 

Günün bir diğer oturumu ise, NP Betek Yalıtım Ürün Yöneticisi Dr. Sanem Şenler ÖzbilYapılarda Enerji Verimliliği Derneği- VERİMDER Dernek Başkanı Çağdaş Korkmaz ve 2014-2018 Arası Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün katılımı ile ‘Sıfır Enerji Binalar ve Mantolama’ konusunda gerçekleştirildi. 

Yapılarda Enerji Verimliği Dünyanın Geleceği için Kritik Önem Taşıyor 

Moderatörlüğünü NP Betek Yalıtım Ürün Yöneticisi Dr. Sanem Şenler Özbil’in yaptığı oturumda Özbil, küresel ısınmanın etkilerinin sadece araştırarak ve okuyarak değil fiziksel olarak da hissedildiğine dikkat çekerek oturumu başlattı. 

İnsanoğlunun yeryüzünün ciddi şekilde ısınmasına neden olduğuna değinen 2014-2018 Arası Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, “Dünyamızda sera gazı salınımı anormal derecede artmaya devam ediyor, yeryüzünün ciddi derecede ısınmasına ve iklim değişikliğine sebep oluyor. Bugün Türkiye’de hava soğuk fakat Portekiz, İspanya, İtalya gibi ülkelerde hava anormal derecede sıcak. Bunun nedeni sera gazı salınımının artması. Yeryüzünün ciddi şekilde ısınmasına neden oluyoruz. Yeryüzü ısınıyor. Biz de binamızı soğutmak için klima kullanıyoruz ve bu kullanım da günden güne artacak. Sanayileşme öncesine göre yeryüzü sıcaklığı 1°C’nin üzerine çıkmış durumda. Binamızı yalıtmazsak, enerji verimli hale getirmezsek sera gazı salınımı artmaya devam edecek” ifadelerine yer verdi.

Yapılarda Enerji Verimliliği Derneği- VERİMDER Dernek Başkanı Çağdaş Korkmaz, “Dernek olarak enerji tasarrufu, iklim değişikliği gibi konularda bilincin artması için çalışmalar yapıyoruz. 2022 yılında ülkemizin toplam enerji faturası 100 milyar doların üzerine çıktı. Hem çevrenin korunması hem de enerji tasarrufu açsısından binaların önemi yadsınamayacak boyutta. Yapılan araştırmalarda yapılarda kullanılan enerjinin sanayiyi geçtiğini gördük. Yapılarda ısı yalıtımı ve mantolama ile %60’a yakın tasarruf elde etme şansımız var” dedi.

Üçüncü günün son oturumu konuşmacıları arasında; ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Kaan Alioğlu, Türkiye Şişecam, İZODER Isı Yalıtım Komisyonu Üyesi Dilara Ayazİnşaat Mühendisi, Pasif Ev Tasarımcısı, Kadıköy Belediyesi İmar Müdür Yardımcısı Serhat Şahin ve İZODER Başkan Vekili Erdem Ateş yer alırken sıfır enerji binalar ve ısı yalıtımı konularına değinildi. 

ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Kaan Alioğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleşen oturumda panel açılışını yapan Alioğlu sıfır bina tanımını yaparak “İlk önceliğimiz binanın enerji tüketimini minimuma indirmek, bu noktadan baktığımızda da bir binada en çok enerji ihtiyacı olan yer ısıtma ve soğutmadır” dedi. 

İnşaat Mühendisi, Pasif Ev Tasarımcısı, Kadıköy Belediyesi İmar Müdür Yardımcısı Serhat Şahin, ‘Sıfır enerji binalar şehirler açısından neden önemli?’ konusuna değinerek konuşmasına başladı. Şahin, “Ben bu yüzyılı şehirlerin yüzyılı olarak tanımlıyorum. Dünya nüfusunun çok büyük bir kısmı şehirlere taşındı. 2050 yılında dünya nüfusunun yaklaşık %66’sının şehirlerde yaşayacağı tahmin ediliyor. Bu noktada şehirlerin iklim krizi konusunda sorumluluğu büyük.”

Konuşmasının devamında ise çalışmakta olduğu Kadıköy Belediyesi’nin bu anlamda vermiş olduğu kararlara değinen Şahin, pasif ev standartlarının önemini anlattı.

Neredeyse sıfır enerjili binalarda camın rolüne değinen Türkiye Şişecam, İZODER Isı Yalıtım Komisyonu Üyesi Dilara Ayaz, konuşmasında binayı oluşturan tüm yapı elemanlarını, cepheyi, çatıyı ve tabanı bir arada değerlendirmek gerektiğine vurgu yaptı. Türkiye’de konut stoğundaki cam yalıtımın performansını değerlendirdi. 

İZODER Başkan Vekili Erdem Ateş, “Enerji verimi ve ısı yalıtımı oldukça gündemimizde yer alıyor. İklim değişikliği sebebiyle yaşamakta olduğumuz kuraklık, enerji krizleri, sel, orman yangınları gibi felaketlerin dünyamızın alarm verdiğinin göstergeleri. Bizlerin sera gazı salınımlarını azaltıp, iklim değişikliği ile savaşmamız gerekiyor. Bunun da aslında maliyet açısından en etkin ve uygun yöntemi; doğru malzemeyle doğru kalınlıkta ısı yalıtımı yapmak. Özellikle binalarımıza doğru detayda ısı yalıtımı yaparsak binalarda kullanılan enerjiden tasarruf edilebilir. Bütün binalarımızı doğru yalıtabilirsek senede 12 -15 milyar dolar arası tasarruf etmemiz mümkün” dedi.

Yapı Fuarı –Turkeybuild İstanbul birbirinden önemli konuları masaya yatırdığı etkinlik programı ile yarın son gününde ziyaretçilerine veda edecek.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Fahiş kira artışlarına karşı yeni formül!

Hükümet düğmeye bastı bölgesel kira artışı geliyor

Fahiş kira artışları Türkiye’nin gündemdekini yerini korumaya devam ediyor. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, kira artışları ile ilgili yaptığı açıklamasında kira artışlarıyla ilgili 3 alternatiflerinin olduğunu açıklamıştı. Fahiş kiralara çözümle ilgili yeni bir gelişme yaşandı. Adalet Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı sorunun çözümü için düğmeye bastı. Fahiş kiralara karşı bölgesel artış çözümü üzerinde duruluyor. Türk Ceza Kanunu’ndaki (TCK) değişiklikle piyasa ortalamasının üzerinde fahiş kira artışıyla haksız kazanç sağlayanlara bir ila üç yıl arasında hapis cezası verilmesi planlanıyor. Çalışmaya göre ayrıca alım, satım, tüketim mallarının fiyatlarında fahiş artış yapanlar da aynı şekilde ceza alacak. Söz konusu kararla iki yılın üzerinde hapis cezası getirilmesi planlandığı için fahiş kira artışı zanlıları da tutuklu yargılanabilecek.

 

Fahiş kira artışlarına karşı yeni formül!

Bir süredir fahiş kira artışına hapis cezası verilmesi gündemde. İki bakanlık sorunun çözümü için düğmeye bastı. Kira tartışmasına kalıcı çözüm için bölgesel kira artışı üzerinde duruluyor. Kirada yüzde 25’lik zam sınırının uzatılması gündemdeyken kalıcı çözümler için de çalışmalar yapılıyor. Adalet Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı, geçmişten bugüne Türkiye’de bölge bölgeortalama kira artışlarını mercek altına aldı. Geçen seneye kadar kira artışı TÜFE’ye göre hesaplanıyordu ama fahiş kira artışları kiraya yüzde 25 zam sınırı getirmişti. Uygulama 1 Temmuz’da sona eriyor. Bölgesel artışta ise hedeflenen her bölgenin her şehrin tavan artışının belirlenmesi.

7 bölgenin enflasyonu kendi içinde değerlendirilecek

Çalışmaya göre bölgesel kira artışı formülüne göre Türkiye’nin 7 bölgesinin enflasyonu kendi içinde değerlendirilecek ve buna göre kira artışına bir sınır çizilecek. İki bakanlığın yaptığı araştırma yakında tamamlanacak. Yüksek kiraya bölgesel artış çözüm olacak mı bunu da zaman gösterecek.

Enflasyon ve konut arzı sorunu çözülmeden problemler sürer

Bölgesel olarak her bölgenin kendi içindeki tavan artışlarına göre düzenleme getirileceğini tahmin ettiklerini söyleyen  TÜGİAD üyesi Tügiad üyesi Gayrimenkul Danışmanı Gülcan Altınay, “Hangi illerde konutların daha çok fiyatları artmış ya da hangi bölgelerde daha az artış oranları olmuş bunların incelemesi yapılarak yeni bir dengeleme getirilebilir. Fakat enflasyonla mücadele çözülmediği sürece ve konut arzındaki sorun çözülmediği sürece yeni formüllerin çok etkili olacağını düşünmüyorum” diye konuştu.

Fiyatlar düşmez ama artışların önüne geçilebilir

Konut arzının artması içinde sosyal konut projelerininönemli rol taşıdığına dikkat çeken Gülcan Altınay, “Yeni formüllerin gelmesiyle fiyatlar düşmez fakat artış oranlarının önüne geçilir. Bu ayki enflasyon ortalamasına göre işyeri kira artış oranının %70 olması gerekiyor. Konutlarda ise getirilen sınırdan dolayı %25. Konutlar için süre temmuzdan sonra uzatılacak fakat işyerlerindeki artış oranı hala enflasyona göre devam ediyor iş yeri kiracıları da bu durumdan şikayetçi onlarla ilgili de bir düzenleme getirilmesini tavsiye ediyoruz” ifadelerini kullandı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Pivony Ekibi, Women in Tech Küresel Konferansı 2023'te 100.000 Kadınla Bir Arada!

Türkiye’nin önde gelen şirketleriyle işbirliği içerisinde olan Pivony Tüketici Zekası Analitiği Platformu’nun Kurucu Ortağı Rihab Rahali ve değerli ekip üyeleri Afra Yıldırım, Ece Sanan ve Begüm Küçük ile  9-12 Mayıs tarihleri arasında Women in Tech Küresel Konferansı 2023’e katılmaya hazırlanıyor.

WomenTech Network’ün ev sahipliğinde düzenlenen bu yılki konferans, teknoloji liderliği ve inovasyonu, kariyer gelişimi ve geleceğin birlikte nasıl şekillendirilebileceği konularını tartışmak üzere dünyanın her yerinden 100.000 kadını bir araya getirecek.

Pivony ekibi bu konferasta ilham verici konuşmalara ve ilgi çekici panellere katılacak, teknik atölye çalışmaları ve sanal yüz yüze ağ oturumları ile sektörün önemli isimlerine erişebilecek.

Pivony’nin kurucu ortağı ve WomenTech Network Elçisi Rihab Rahali konferansa katılmaktan duyduğu mutluluğu şu sözlerle ifade etti: “Bu konferansa katılan ekibimizdeki harika kadınlarla gurur duyuyorum! Pozitif değişimi yönlendirmeyi ve çeşitlilik, kapsayıcılık ve aidiyet kültürlerini geliştirmeyi misyon edinen benzer düşüncelere sahip kadınlarla bağlantı kurmayı dört gözle bekliyoruz. Böyle harika bir etkinliğin parçası olduğumuz için ekibimi tebrik ederim!” 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası, Biotrend'in sukuk ihracını gerçekleştirdi

Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası, yürüttüğü yatırım bankacılığı faaliyetleri çerçevesinde sürdürülebilir enerji üretimi, entegre atık yönetimi ve karbon kredisi ticareti faaliyetleri yürüten Biotrend’in 60 milyon TL tutarlı, 91 gün vadeli sürdürülebilir sukuk (kira sertifikası) ihracını gerçekleştirdi.

 

Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedefleri kapsamında çalışmalarına hız kesmeden devam eden Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası, yürüttüğü yatırım bankacılığı faaliyetleri çerçevesinde  sürdürülebilir enerji üretimi, entegre atık yönetimi ve karbon kredisi ticareti alanlarında faaliyet gösteren Biotrend’in  60 milyon TL tutarlı, 91 gün vadeli ihracını Ziraat Yatırım Menkul Değerler’in satış aracılığıyla, SPK’nın Yeşil Borçlanma Aracı, Sürdürülebilir Borçlanma Aracı, Yeşil Kira Sertifikası, Sürdürülebilir Kira Sertifikası Rehberi’ne uygun olarak sürdürülebilir sukuk ihracı şeklinde gerçekleştirdi.

 

Gerçekleştirilen sukuk ihracı ile ülkemizde yeşil dönüşüm odaklı yatırımların hızlanması adına önemli bir iş birliğine imza attıklarını vurgulayan Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdürü İbrahim Öztop, “Bu ihraçtan sağlanan fon, biyokütle kaynaklı yenilenebilir enerji üretimi, enerji verimliliği, döngüsel ekonomiye uyarlanmış ürünler ve üretim teknolojileri, kirliliğin önlenmesi ve kontrolü için çalışan, iklim değişikliğiyle mücadele eden, doğa dostu projeler için kullanılacaktır. Biz de Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası olarak ülkemizin yeşil dönüşümünü destekleyerek düşük karbon ekonomisine geçişinde katkı sağladığımız için mutluyuz, bu tür çalışmalarımıza tüm gayretimizle devam edeceğiz.” dedi. 

 

Sukuk ihracıyla finansman kaynaklarını çeşitlendirdiklerini söyleyen Biotrend CEO’su Özgür Umut Eroğlu, “Biotrend olarak biyodöngüsel ekonomi odaklı faaliyetlerimize ve yapmakta olduğumuz yatırımlarımıza hız kesmeden devam etmekteyiz. Söz konusu ihraç işleminin, şirketimizin Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile hizalanmış sürdürülebilirlik stratejisi ışığında belirlediğimiz yatırımlarımızın hayata geçirilmesinde kaynak çeşitliliği yaratarak önemli bir katkı sağladığını düşünüyoruz. BİST Katılım Endeksi’nde yer alan Biotrend, sukuk ihracı ile birlikte sürdürülebilirlik odaklı yatırımcılar için cazibe merkezi olmaya devam etmekte, yurt içi ve yurt dışı finansman kaynaklarını çeşitlendirmektedir.” şeklinde konuştu.

 

Söz konusu sürdürülebilir sukuk ihracı, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan Erişilebilir ve Temiz Enerji, Sanayi – Yenilikçilik ve Altyapı, Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar, Sorumlu Üretim ve Tüketim, İklim Eylemi amaçlarına hizmet etmektedir. Sürdürülebilir sukuk ihracı için hazırlanan Çerçeve Belgesi ve fonun kullanım alanları bağımsız bir sürdürülebilirlik danışmanlığı şirketi tarafından değerlendirilmiş olup İkinci Taraf Görüş Raporu kapsamında ICMA Yeşil ve Sosyal Tahvil prensiplerine uygun, etkili, amaç odaklı ve faydalı bulunmuştur.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

UEZ 2023'te deprem ve sonrası yaşam konuşuldu

Doğan Trend sponsorluğunda gerçekleştirilen “Afet, Afet Sonrası İhtiyaçlar ve Teknolojinin Getirdiği Çözümler” oturumunda, afet sonrasında iyileştirme ve normal yaşam düzenine geçmek için nelerin yapılması gerektiği, afet sonrası barınma, gıda, enerji, iletişim gibi ihtiyaçların en iyi nasıl karşılanabileceği ve afetzede vatandaşların bundan sonraki yaşam kalitesinin nasıl iyileştirilebileceği ele alındı.

 

Moderatörlüğünü Doğan Holding Otomotiv Grubu Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Kağan Dağtekin’in yaptığı oturuma Keten Grup Yönetim Kurulu Başkanı ve Yüksek Mimar Ferhat Keten, İhtiyaç Haritası Kurucusu Mert Fırat, Enerjisa Enerji CEO’su Murat Pınar ve Şef, Seyyah ve Yazar Ömür Akkor katıldı.

 

Kağan Dağtekin: “Elektrikli araçlarımızı deprem bölgesinde jeneratör olarak hizmete sunduk”

Doğan Holding Otomotiv Grubu Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Kağan Dağtekin, “Depremin ardından hepimiz ne yapabiliriz diye düşünüyorduk. Enerji olmayınca operasyonların durduğunu ve kamera ışığı ile arama kurtarma çalışmalarının devam ettiğini görünce, Japonya’daki ziyaretimizden akılımıza bir fikir geldi. Elektrikli araçların bataryalarının acil durum senaryolarında kullanılabileceği fikrinden aksiyon aldık. Hemen Avrupa ile temasa geçerek Türkiye’ye araç yönlendirme gerçekleştirdik. Hızlı bir testin ardından jeneratör, ısınma ve aydınlanma ihtiyaçları için araçları hemen bölgeye yönlendirdik. 3-5 çadıra ısı, ışık sağlayabilsek bile yeter diyorduk ama hiç tahmin etmediğimiz faaliyetlere katkısı oldu. Farklı bir pencereden bakmak gerekiyor; bu durum bazen sorun olan mevzuları kolay aşmamız konusunda yardımcı oluyor” dedi.

 

Ferhat Keten: “Ev standartlarında, yerinde birleştirilebilir konteynerleri üretip 2 haftada sahaya ulaştırdık”

Keten Grup Yönetim Kurulu Başkanı ve Yüksek Mimar Ferhat Keten, “Deprem sonrasında hızlıca organize olup satın alım gerçekleştirmek yerine kendi mimar ekibimizle detaylı ev standardında, yerinde birleştirilebilir halde konteyner tasarladık ve depremin ikinci haftasında bölgeye teslim edilebilir duruma getirdik. Tabii ki orada oldukça enteresan durumlarla da karşılaştık. Bölgede hava sıcaklığı -20 derecelerde iken saha maalesef henüz hazır değildi. Devlet bürokrasisinde sıkıntı vardı ve bizi asıl zorlayan şey üretim, yardım toplama ve organizasyon değil, oradaki bürokratik standartların yeterli çalışmamasıydı. Siyaset finansman ve gayrimenkulden olduğu sürece; kamu yararı ile kurum yararı arasındaki fark algılanmadığı müddetçe bu hataları yapmaya devam edeceğiz” dedi.

 

Mert Fırat: “Dünyaya zarar veriyor ve bunu yönetemiyoruz”

İhtiyaç Haritası Kurucusu Mert Fırat, “Depremin ilk gününde oradaydık. Gaziantep ve Adana’da çalışan bir yapımız vardı. Sürdürülebilir kalkınma kapsamında bölgede iç içe çalışıyoruz. Sağlam şehirler için sağlam KOBİ’ler projeleri ile deprem önlemlerine destek olmaya çalışıyoruz. Deprem bilincinin geliştirilmesi, sivil toplumu ve kamuyu nasıl daha iyiye götürebiliriz sorusu üzerinden hareket etmeliyiz. İhtiyaç Haritası olarak kapalı devre sistemi ile koordinasyon hedefi olması için çalışıyoruz. Afetlerde kullanabileceğimiz ürünleri, öngörüler ve geçmiş bilgiler ışığında, geçmişten gelen bilgileri de dijitale ve geleceğe aktararak yeninin bize getirdiğini kullanmaya çalıştık. Bu sayede depremin birinci saatinde bile kaç binanın zarar gördüğü bilgisini alabiliyorduk. Doğal afetler 2000 yılından 2020 yılına kadar yüzde 800 arttı. İklim krizi ve küresel ısınma insan kaynaklı. Dünyaya zarar verdiğimiz ve yönetemediğimiz bir çağda benzeri afetlerle karşılaşmaya devam edeceğiz. Bu nedenle hazırlıklı olmalıyız. Afete dayanıklı şehir olmadıkça, biz sabahtan akşama kadar çalışsak bile koordinasyon eksikliği, operasyon eksikliği ve dolayısı ile şehircilik ile ilgili problemler yaşamaya devam edeceğiz” dedi.

 

Murat Pınar: “Depremin meydana geldiği andaki şartların her biri ayrı kriz yönetimi gerektiriyor”

Enerjisa Enerji CEO’su Murat Pınar, “Yaşadığımız coğrafyada depremden kaçamayacağımız aşikâr ve bu nedenle deprem öncesi, anı ve sonrası için hikâyeyi doğru kurgulamamız gerekiyor. Depremden etkilenen arkadaşlar ile orayı tekrar ayağa kaldırmak mümkün değil. Özellikle Antakya’ya ilk anda insanlara ulaşmamız bile 24 saat aldı. Elektrikten ve iletişimden yoksunluk bir şehircilik altyapı hikayesidir. İkinci felakete sebep olmamak için elektriği zorunlu olarak kestiğimiz durumlar da oldu. Altyapı kuruluşları ile koordine olarak çalışıyoruz. Dağıtım şirketinin doğası gereği krizlerle boğuşan bir yapı mevcut ve kriz planlarımız var. Tabi o hikâyeyi yaşayana kadar her krizi kendi başına başka bir yönetim tarzı gerektiriyor. Depremin hangi saatte olduğundan hangi mevsim ve hangi hava durumunda olduğuna kadar her birinin ayrı planı olması lazım. Ana öncelikler ilk 48 saatte hayat kurtarmak olmalı. O yüzden öncelikler her krizde anlık olarak farklılıklar gerektiriyor. Toplumsal dayanışmayı burada takdir etmek lazım ama diğer taraftan vicdani sorumluluk sırasında doğru planlama yapılmadığında, oraya giden ve yardım etmek isteyen arkadaşların depremzedeye dönüştüğünü gördük” dedi.

 

Ömür Akkor: “Bölgedeki insanlar için her şeyden önce bizim orada olmamız önemliydi”

Şef, Seyyah ve Yazar Ömür Akkor, “Bizle beraber olmak isteyen kim varsa deprem bölgesine gittik.  Biz bölgeye ulaştığımızda Elbistan’da hava -30 dereceydi. Durumun vahametini daha trajik hale getiren de komple çökmüş şehrin üzerinde kırk santim kar olmasıydı ve hem insan yoktu hem de ateş bile yanmıyordu. Etraftaki bütün köylerden iletişim sağlayarak yardım yetiştirmeye çalıştık. O anda elbette bu işi can havliyle yaptığımız için planlı değildik ve bizden kim ne istediyse yerine getirmeye çalıştık. Depremzede insanlarda fark ettiğimiz başlıca şey, insanların uzatan yardımdan ziyade orada olunarak yardım edilmesine ihtiyaç duymasıydı. Onları düşündüğümüz ve bize muhtaç hissettirmediğimizde ciddi bir fark yaratmayı başardık. Başta İstanbul’dan sağladığımız malzeme lojistiğimizi yirminci gün dışarıdan sağlamayı kestik ve ihtiyaçlarımızı bölgede açılan marketlerden sağlamaya başladık. Benim için hayatımda yeni bir dönemin başlangıcı oldu ve inanılmaz bir tecrübeydi” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bahar, Alerji Olarak Gelmesin

Alerji, insan vücudunun alerjen bir maddeye karşı gösterdiği aşırı reaksiyondur. Normalde insan vücuduna zararlı olmayan organik kökenli birçok alerjen, bazı bireylerde tepkimelere sebep olarak “alerjik hastalıkları” ortaya çıkarır.

Bahar aylarının gelmesiyle alerjik hastalıkların görülme sıklığında bir artış yaşanmakta ve bitkilerden çıkan polenler, alerjik bünyeli vücutlarda bazı maddelerin salgılanmasına neden olmaktadır. Bahar alerjisi olarak tanımladığımız bu hastalık, gözler ve burun zarlarındaki kılcal damarları genişleterek bölgedeki dokuları şişirir. Gözlerde yaşarma, hapşırık, burun akıntısı ve burunda tıkanıklık gibi belirtiler gösterir.

Alerji Yapan Polen Türü Bilinmeli!

Hemen her yaşta görülebilen bahar alerjisi, genelde çocuk yaşlar itibarıyla kendini gösterse de çevresel faktörler sebebiyle ileriki yaşlarda da görülebilir. Bahar alerjisinden korunmak için alerji yapan polen türünün bilinmesi gerektiğini söyleyen Infinity Regenerative Clinic Medikal Direktörü Uzm. Dr. Yıldıray Tanrıver “Alerji testleri 2 yaşından sonra tüm bireylerde yapılabilir. Günümüzde en çok deri prick test dediğimiz, ciltten yapılan testler tercih edilse de kandan yapılan testler de mevcuttur.” diyerek bahar alerjilerinin tedavi yöntemleriyle ilgili de bilgi verdi.

Bahar alerjisinden korunma yöntemlerini de paylaşan Uzm. Dr. Tanrıver “Bahar alerjisi tedavisi her ne kadar dönemsel olarak planlansa da hastalık belirtisi ortaya çıkmadan yaşamı iyileştirerek sosyal hayata olan etkisi azaltılabilir. Alerjen bünyeye sahip bireyler bağışıklık sistemini güçlü tutmak için sağlıklı ve dengeli beslenmeli, bol su içmeli ve kaliteli uyku uyumaya özen göstermelidir. A, B, C ve E vitaminli besinler tüketmeli, alkolden ve tütün ürünlerinden uzak durmalıdır. Bağışıklık sistemini güçlü tutmak için glutatyon, NAD+, IV Terapi, ozon tedavisi vb. yöntemler büyük önem arz etmektedir. Ayrıca her hastalıkta olduğu gibi alerjik hastalıklardan korunmak için de stresten uzak durulmalıdır. Bahar alerjisi belirtilerinden aşırı rahatsız olan hastalarda, yılda en az iki mevsim alerji bulguları varsa immünoterapi (aşı) uygulamaları yapılabilir.” dedi.

Hayat Kalitesini Düşürür

Bahar alerjilerinin tedavi edilmesinin büyük önem taşıdığına dikkat çeken Uzm. Dr. Tanrıver “Bahar alerjisi tedavi edilmezse havadan solunan polenler burna girerek göze yapışır ve gözlerde sulanma, kızarıklık, kaşıntı ve akıntı gibi belirtilerin artmasına sebep olur. Gece uyku düzenini bozar ve gündüz de baş ağrısı, konsantrasyon eksikliği gibi belirtilerle hayat kalitesini düşürür. Bahar alerjisi sadece dönemsel hapşırma ve göz kaşıntısı gibi düşünülüp hafife alınmamalıdır çünkü tedavi edilmediği takdirde sürekli tekrarlar; astım ve sinüzit gibi vücuda hasar veren hastalıklara sebep olabilir.” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ruh sağlığı sorunlarına sosyal işlevsellik programı ile destek

Uzmanlar bireyin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik çevresi içerisinde, kaynak ve fırsatları oluşturarak onu toplumla bütünleştirme, kişilerarası ilişkilerini sürdürebilmesini elverişli hale getirmeye odaklanan ‘Sosyal İşlevsellik Programı’nın tedavinin önemli bir parçası olduğuna dikkat çekiyor.  Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikoterapi Hizmetleri Birimi Koordinatörü Uzman Psikolog Çiğdem Demirsoy sosyal işlevsellik programlarının çeşitli ruh sağlığı sorunları nedeniyle dış çevre ile teması azalmış olan kişiler için destekleyici bir ortam sağladığını belirtiyor. Programda yer alan mutfak atölyesi, yaratıcı sanat etkinlikleri, spor gibi faaliyetlerin bir bütün içinde hastaların günlük yaşantısına olumlu yansıdığını gözlemlediklerini söylüyor. 

Çok genel anlamıyla kişilerarası ilişkileri sürdürebilme, çalışabilme ve kendine bakabilme yetisinin güçlendirilmesine yönelik uygulanan ‘Sosyal İşlevsellik Programı’ ile ilgili Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikoterapi Hizmetleri Birimi Koordinatörü Uzm. Psk. Çiğdem Demirsoy programla ilgili hastaların ve yakınlarının farkındalığını artırmak amacıyla önerilerde bulundu. 

İnsanların ihtiyacı olan sosyal etkileşim ortamını sunmayı amaçlıyoruz

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesinde uygulanan Sosyal İşlevsellik programının ana hedeflerinden bahseden Demirsoy, “Çeşitli ruh sağlığı sorunları nedeniyle işlevselliği ve dış çevre ile teması azalmış olan kişiler için destekleyici bir ortam sağlıyoruz. Amacımız; her insanın ihtiyacı olan sosyal etkileşim ortamını sunmak ve bir yandan tıbbî tedavileri sürerken diğer yandan multidisipliner yaklaşım ile tedavi kazanımlarını desteklemek. Bu nedenle yapılandırılmış bir program ile sosyal işlevselliği pekiştirerek hastalarımızın psikolojik iyilik haline katkı sağlamayı hedefliyoruz.” dedi. 

Hayattaki amaçlar sıkıntı, bunaltı gibi duygulardan uzaklaştırıyor 

Sosyal bağlantıları sürdürmek için fiziksel ve ruhsal iyiliği destekleyici etkinliklerin önemine dikkat çeken Uzm. Psk. Çiğdem Demirsoy, “Sosyal yaşam ile bağların sürmesi insanın ruh sağlığı için önemlidir. Hayatta bir amacının olması ve günlük yaşamını bu amaca yönelik davranışlarla doldurması insanı sıkıntı, bunaltı gibi olumsuz duygulardan uzaklaştırıp ruhsal hastalıklardan koruyor. Bu altı çizilmesi gereken bilimsel bir gerçek.” tespitleriyle programı oluşturduklarını söyledi.   

Aileler günlük hayatta olduğu gibi programın parçası olmalı  

Programa katılım sağlamanın öneminden bahseden Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikoterapi Hizmetleri Birimi Koordinatörü Uzm. Psk. Çiğdem Demirsoy, “Hastalardan bir yandan hastalığın getirdiği zorlanmaları yaşarken haftanın her gününü kapsayan bir programa katılmalarını beklemiyoruz.  Bu nedenle özellikle de yaşadığımız kentin koşullarında zorlayıcı olabileceği düşünülerek haftanın 2 ve 3 gününü kapsayan iki ayrı program sunuyoruz. Programda ailelere yönelik iletişime çok önem veriyoruz. Hastaya ve hastalığa doğru yaklaşım, sağlıklı yaşam becerilerini destekleme ve beslenme eğitimi gibi konularda psikoeğitim grup etkinliklerimiz bulunuyor. Beslenme ve Diyet, Aile Psikoeğitim programları periyodik olarak en az ayda 1 olacak şekilde düzenleniyor.” dedi. 

Sosyal İşlevsellik programının sunduğu faydalar:

Güne sportif etkinlikle başlama alışkanlığının desteklenmesi

-Yaratıcı sanat etkinlikleri ile yeteneklerini keşfetmek ve becerilerini geliştirmek

-Mutfak atölyesi ile kendine yeterlik ve yaşamsal becerileri destekleme

-Etkileşimli grup terapileri ile farkındalık, iletişim ve problem çözme becerilerini arttırmak

-Beslenme ve diyet eğitimi ile sağlıklı yaşam becerilerini destekleme

-Hastalıkla baş etme becerilerinin desteklenmesi

-Ailelere yönelik psikoeğitim etkinlikleri

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kadir Kaykaç, Bodrum'da Bahar Şahin'i ağırladı

Bahar Şahin, arkadaş grubuyla Bodrum’daki Alezzi’de kahvaltı yaptı. Bodrum’un yeni mekanlarından Alezzi’yi çok beğenen Bahar Şahin aşk hayatıyla ilgili açıklama yaptı. 

Mekan çıkışı oyuncuyu uğurlayan işletme sahibi Kadir Kaykaç’la objektiflere poz veren oyuncu, ayaküstü soruları yanıtladı. Şahin, “Arkadaşlarımla kahvaltı yaptık. Kadir bey sağ olsun bizi yolcu ediyor. Çok güzel bir mekan yapmışlar, hayırlı olsun diyelim istedik” şeklinde konuştu. Bodrum’da olmaktan çok mutluyum diyen oyuncu, “Burayı hiç bırakasım gelmiyor, İstanbul’a gitmek istemiyorum” dedi.

“Tiyatro yapmayı çok istiyorum” diyen oyuncu, “Ben daha önce hiç tiyatro yapmadım ama bence çok zor bir şey. Dizi gibi değil, daha gerçek bir yer. O yüzden tiyatro yapmak için kendime güvenim yok. Biraz daha zaman lazım diye düşünüyorum” diye konuştu.

Aşk hayatıyla alakalı iddialı açıklamalar yapan Bahar Şahin, “Doğru insanı seçemiyorum. O konuda çok şansızım” dedi. Erkek arkadaşlarıyla alakalı, “Çok seçici değilim” diyen oyuncu, “Yalnızda mutluyum” diyerek hayatında kimse olmadığını sözlerine ekledi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Merve Demir'den genç şarkıcılara gönderme

Merve Demir’in, yeni single Kolay Değil, Sez Müzik etiketiyle tüm dijital platformlarda… Şarkıcı, genç şarkıcılara göndermede bulundu.

Merve Demir’in, yeni single Kolay Değil, Sez Müzik etiketiyle tüm dijital platformlarda… Söz ve müziğin Sezgi Erciyas’a ait olan şarkının aranjesini Osman Çetin yaparken klibin yönetmenlik koltuğuna ise Emrah Özbilen oturdu.

 

“YENİ NESİL BİRBİRİNİ TAKLİT EDİYOR”

Üçüncü singlenin çekimlerini Maslak stüdyolarında yapan Merve Demir, “Klibi yeni nesil ve yeni jenerasyona uyarlayarak çektik. Alışılmışın dışında bir klip oldu ama ne olursa olsun Arabesk Merve’nin ruhundan asla vazgeçmem” dedi. Muhabirlerin “Yeni dönem sanatçıları ve şarkıları nasıl buluyorsunuz?” sorusuna ise Demir, “İnsanların birbirini taklit etmesini anlamıyorum. Yeni nesil birbirini taklit ediyor. Bence herkes kendisi olarak, özgür şekilde şarkı çıkarmalı. Kimseyi taklit etmemeli” diyerek, genç şarkıcılara göndermede bulundu. Demir Kolay Değil şarkısından sonra hemen stüdyoya gireceğini müjdeledi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı