Aylık arşivler: Temmuz 2023

Burhaniye Belediyespor, gol kralı ile yola devam ediyor

İç transferde önemli isimleri kadrosunda tutan Burhaniye Belediyespor, gelecek sezona iddialı hamlelerle yoluna devam ediyor. Geçtiğimiz sezon 2022-2023 Bölgesel Amatör Lig 12. Grup’ta, 19 gole imza atan gol kralı Kadir Kaya, Burhaniye Belediyespor ile sözleşme yeniledi.

27 yaşındaki santrafor, 1.88 m boyuyla hava toplarındaki üstünlüğü ve iki ayağını da etkili kullanabilmesiyle dikkat çekiyor. Gelecek sezon siyah-beyazlı formayı terletecek olmaktan büyük mutluluk duyduğunu açıklayan golcü Kadir Kaya, “Burhaniye’de olmaktan çok mutluyum. Takım arkadaşlarımla birlikte yeniden taraftarlarımızın önüne çıkmak için sabırsızlanıyorum ” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Orta Ölçekli İşletmeler için Siber Güvenlik

Orta ölçekli işletmeler, gerek sundukları yeni iş fırsatları ve inovasyonlarla gerekse de pazara getirdikleri rekabet gücüyle gelişen ekonomilerin can damarı olarak nitelendiriliyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun bir raporuna göre, “Avrupa Komisyonu, küçük ve orta ölçekli işletmelerin AB ekonomisinin bel kemiğini oluşturduğunu, AB’deki tüm işletmelerin yüzde 99’unu temsil ettiğini ve yaklaşık 100 milyon kişiye istihdam sağladığını kabul ediyor. Bu işletmeler aynı zamanda Avrupa’nın GSYİH’sinin yarısından fazlasını oluşturuyor ve AB ekonomisinin tüm sektörlerine değer katmada hayati bir rol oynuyor.”

Orta ölçekli işletmeler, EMEA bölgesindeki büyüme ve ilerlemenin temel taşı olmalarına rağmen, siber güvenlik ve veri koruma söz konusu olduğunda genellikle en savunmasız işletmeler olarak karşımıza çıkıyor. Konun uzmanları, iş verilerini korumak her büyüklükteki işletme için kritik bir öncelik olsa da bu sorunun giderek daha karmaşık ve maliyetli hâle geldiğine dikkat çekiyor.

Dell Technologies Veri Koruma Çözümleri Ülke Müdürü Şevket Ağaoğlu, “Sophos’un “State of Ransomware 2022” raporuna göre Türkiye’den ankete katılan şirketlerin yüzde 60’ı fidye yazılımı saldırılarına maruz kalırken, saldırı sonucunda verileri şifrelenen şirketlerin yüzde 47’si yedekleme ve diğer veri kurtarma araçlarına sahip olsalar dahi verilerini hızla geri alabilme umuduyla fidye ödemeyi tercih etmiş. Manşetlerde sıklıkla büyük şirketlere yönelik saldırılar yer alsa da aslında her ölçekteki işletme savunmasız. Özellikle de büyük şirketlerin sahip olduğu geniş kaynaklardan ve uzmanlık becerilerinden yoksun olan orta ölçekli işletmeler risk altında. Orta ölçekli işletmelerde BT personeli sınırlı olduğundan, sayıca az bir ekip için zaman çok değerli oluyor. Veri korumanın zorlukları artmaya devam ettikçe BT ekipleri üzerindeki maliyeti düşürme ve daha az kaynakla daha fazlasını yapma baskısı da artmaya devam ediyor” diyor. 

 

5 pratik adımla siber dayanıklılığı güçlendirmek mümkün 

Orta ölçekli işletmelerin kendilerini daha dayanıklı hâle getirmek için atabilecekleri oldukça pratik adımlar olduğunun da altını çizen Şevket Ağaoğlu, söz konusu adımları şöyle sıralıyor:

  1. Kullanıcıları eğitmek ve motive etmek: Gartner tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 2025 yılına kadar siber olayların yarısından fazlası insan hatasından kaynaklanacak. Bu nedenle çalışanlarınızın verilere nasıl eriştiğini ve işletmenizin hangi bölümlerinin en değerli verileri içerdiğini değerlendirmek önemli. Güvenlik zincirinin en zayıf halkası oldukları için çalışanlarınızı siber güvenlik ve en iyi uygulamalar konusunda sürekli olarak eğitmek de kritik önem taşıyor. Dolayısıyla tüm verilerinizin güvende olmasını sağlamak için sık aralıklara eğitimler düzenleyebilir, çalışanlarınızın bu konudaki sorumluluğunu artırabilirsiniz.
  2. Verilere odaklanmak: Veri odaklı bir dünyada yaşıyoruz. Veriler, işin gerektirdiği her yerde oluşturuluyor ve kullanılıyor. Günümüzde “altyapı”, fiziksel olarak dağıtılabilen veya hizmet olarak (as a service) sunulabilen veri depolama ve hiper birleşik sistemler, sunucular, ağlar ve veri koruma anlamına geliyor. Ancak nasıl kullanıldığına bakılmaksızın BT altyapısının güvenilir ve korunmuş olması gerekiyor. Çoğunlukla cihazları korumaya odaklanıyoruz ancak cihazlar sadece birer konteynerden ibaret. Saldırganlar konteynerin kendisiyle değil, içinde ne olduğuyla ilgileniyor. Dolayısıyla cihazların değil, verilerin nasıl korunacağına odaklanmamız gerekiyor. Verileri düzenli olarak yedeklemek ve cihazlar ile ağ arasında hareket hâlindeki verileri şifrelemek için tercih edilen yöntem olan veri merkezli şifrelemeyi kullanmak oldukça önemli.
  3. Siber dayanıklılığı artırmak ve güvenlik konusundaki karmaşıklığı azaltmaya yardımcı olmak: 2022 Dell Küresel Veri Koruma Endeksi (GDPI – Dell Global Data Protection Index) araştırması, işletmelerin yüzde 91’inin Sıfır Güven mimarisinden haberdar olduğunu veya bu mimariyi kullanmayı planladıklarını ortaya koyuyor. Sıfır Güven, işletmelerin yalnızca ağ çevresinin savunulmasına dayalı güvenlik yaklaşımlarını, sistem sınırları ve veri hatları boyunca yalnızca bilinen, yetkilendirilmiş trafiğe izin veren proaktif bir stratejiye dönüştüren siber güvenlik modeli olarak tanımlanıyor. Donanım, aygıt yazılımı ve güvenlik kontrol noktalarında tasarlanan gömülü güvenlik özellikleriyle bu bütünsel yaklaşım, verilerin ve uygulamaların, bulundukları yerlerden bağımsız olarak korunmasına yardımcı olan entegre veri koruma yazılımı, sistemleri ve hizmetleri sunarak işletmelerin siber dayanıklılığını artırmaları için Sıfır Güven mimarileri elde etmelerine yardımcı oluyor.
  4. Basit, verimli ve ölçeklenebilir “kullanım başına ödeme modellerini araştırmak ve bunlara yatırım yapmak: Esnek ödemeler ve hizmet olarak (as a service) çözümler sayesinde orta ölçekli işletmeler, fiziksel altyapının kurulması ve yönetilmesi gibi geleneksel veri koruma zorlukları karşısında deneyimli tedarikçilerle iş birliği yapabiliyor. BT’yi nasıl kullanacaklarını ve BT için nasıl ödeme yapacaklarını seçebiliyor ve değişen ihtiyaçlarını karşılamak için gerektiğinde ölçeklendirebiliyorlar.
  5. Yönetilen Tespit ve Yanıt (MDR – Managed Detection and Response) Hizmetleri ile güvenlik duruşunu güçlendirmek: Orta ölçekli işletmeler, sürekli değişen ve sayıları giderek artan güvenlik tehditlerini takip etmekte zorlanıyor. Bilgi sahibi ve deneyimli güvenlik uzmanlarını bulmak ve onları bünyelerinde tutmaktan, farklı güvenlik ürünlerinden gelen parçalı verileri yorumlamaya kadar birçok zorluk mevcut. Yönetilen Tespit ve Yanıt Hizmetleri (MDR), bir işletmenin tüm BT ortamındaki tehditleri uçtan uca, 7×24 izleyen, tespit eden, araştıran ve bunlara yanıt veren bir çözüm. Bir işletmenin ister 50 isterse de binlerce uç noktası olsun MDR, ilgili işletmenin güvenlik duruşunu hızlı ve önemli ölçüde iyileştirirken BT personeli üzerindeki yükü azaltıyor.

 Son olarak, orta ölçekli işletmeler kendilerini genellikle orta ölçekli ve büyük kurumsal işletmelere yönelik sunulan teknoloji çözümleri arasında sıkışmış buluyor. Ancak güzel olan, her iki tip çözümü de kullanabilmeleri.Finansman sağlanmasından siparişlerin teslim edilmesine, çalışanların yönetilmesinden düzenlemelere uyulmasına kadar orta ölçekli işletmelerin karşılaştıkları zorluklar düşünüldüğünde, teknoloji çözümlerinde esnekliğe ve başarılı bir siber kurtarma stratejisine sahip olmak oldukça önemli.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Groupe SEB Türkiye Satış ve Perakende Direktörü Şükrü Çetinkaya oldu

Groupe SEB Türkiye Satış Departmanı’nda “Satış ve Perakende Direktörü” pozisyonuna Şükrü Çetinkaya getirildi. Son 4,5 yıldır Satış Direktörü unvanıyla Sony Türkiye’de görev alan Çetinkaya artık, Tefal, Rowenta, Krups ve Moulinex markalarının tümünün ülkedeki satış faaliyetlerinden sorumlu olacak.

2 Mayıs 2023 itibarıyla yeni görevini devralan Çetinkaya’nın gündeminde, Groupe SEB Türkiye’nin mevcut bayi ve satış noktalarının güçlendirilmesi, ayrıca yeni kanal ve ürün stratejisiyle özellikle e-ticaretteki marka pazar payının artırılması öncelikli konular olarak yer alacak.

Marmara Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler mezunu olan Çetinkaya, profesyonel kariyerine 2005’te Volkswagen Doğuş Oto’da Satış Temsilcisi olarak başladı ve 2007 yılında Saha Satış Yöneticisi unvanıyla Volkswagen Doğuş Finans’a geçiş yaptı. Mayıs 2011’den itibaren 12 yıl boyunca kariyerini sürdürdüğü Sony Türkiye’de sırasıyla Ürün Müdürü, Kıdemli Ürün Müdürü, Kıdemli Satış & Pazarlama Müdürü, Tüketici Ürünleri Pazarlama Müdürü ve Satış Direktörü pozisyonlarında görev yaptı.

Groupe SEB Hakkında: 

Küçük ev aletleri alanında dünyada referans kabul edilen Groupe SEB, farklı perakende kanalları üzerinden tüketicilerle buluşturduğu Tefal, Seb, Rowenta, Moulinex, Krups, Lagostina, All-Clad, WMF, Emsa ve Supor gibi 33 lider markayı içeren benzersiz portföyüyle, 150’den fazla ülkede faaliyet göstermektedir. Yılda 350 milyona yakın ürün satan şirket, inovasyon, uluslararası büyüme, rekabetçilik ve müşteri hizmetine odaklanan uzun vadeli stratejisiyle öne çıkmaktadır. Groupe SEB, 2022’de 8 milyar Euro’ya yakın satış gerçekleştirmiştir ve dünya çapında 30 binden fazla çalışana sahiptir.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türkiye ve Çin İş Dünyası Dijital Dönüşümün Geleceği için İstanbul'da buluştu

DEİK, TÜSİAD ve Çin Uluslararası Ticareti Destekleme Konseyi (CCPIT) tarafından düzenlenen, ATA Holding ve TFI TAB Gıda Yatırımlarının Ana Sponsorluğu ve Alternatif Bank’ın Gümüş Sponsorluğunda gerçekleştirilen Türkiye-Çin İş Konferansı’nda iki ülke iş dünyasının önde gelen isimlerinin katılımlarıyla “Dijital Dönüşüm ve Geleceği Tasarlamak” teması konuşuldu.

 

T.C. Çin Büyükelçisi Dr. İsmail Hakkı Musa, Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Liu Shaobin, DEİK Başkanı Nail Olpak, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Dijital Türkiye Yuvarlak Masası Eş Başkanı Çağatay Özdoğru, Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol, Çin Uluslararası Ticareti Destekleme Konseyi (CCPIT) Başkan Yardımcısı Zhang Shaogang, DEİK/Türkiye-Çin İş Konseyi ve TÜSİAD Çin Çalışma Grubu Başkanı, TFI TAB Gıda Yatırımları Yönetim Kurulu Başkan Vekili & CEO’su ve ATA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Korhan Kurdoğlu ile 160’ın üzerinde iş insanının katılımıyla düzenlenen konferansta, Türkiye ve Çin’de dijitalleşme alanındaki iş yapma tecrübelerinin yanı sıra iki ülke arasındaki iş birliği fırsatları, başarı öyküleri ve dijital dönüşümün geleceği ele alındı.

 

İki ülke iş dünyasının zirvesini bir araya getiren Türkiye – Çin İş Konferans’ında, CCPIT ile DEİK ve TÜSİAD arasında, Pekin’de gerçekleştirilecek 1. Çin Uluslararası Tedarik Zinciri Fuarı’na (CISCE) desteği ve iş birliklerinin artırılmasını vurgulayan Mutabakat Zaptı (MoU) imzalandı. 

 

Musa: “Tarihi İpek Yolu dijital dönüşüm ile birlikte dijital İpek Yolu’na evriliyor”

Türkiye Cumhuriyeti Pekin Büyükelçisi Dr. İsmail Hakkı Musa ise, bu sene üç etkinliği birlikte kutladıklarını ifade ederek, “Bu sene hariciye teşkilatımızın kuruluşunun 500. yıl dönümü. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı. Diplomatik ilişkilerimizin tesis edilişinin de 52. yıl dönümü. Türkiye-Çin ilişkilerinin geçmişi, cari durumu ve geleceğine dair tarihe baktığımızda ülkelerimiz arasındaki diyalog asırlar öncesine dayanıyor. Türkiye ile Çin arasındaki ilişkiler son yıllarda önemli bir ivme kazandı. Covid-19 salgınına rağmen bu ivme diplomatik temas ve ziyaretlerle korundu. Bizim arzumuz ilişkilerimizin çok daha geniş bir perspektifte ilerleyerek gelişmesi. Bölgesel ve küresel meselelere bakışımızın büyük ölçüde Çin ile örtüşmesi doğrultusunda ilişkilerimiz de güçleniyor. Devlet liderlerimiz arasında yakın bir diyalog ve iş birliği var. Bu irade, somut projelerle birlikte adım adım hayata geçti. Tarihi İpek Yolu üzerindeki ortaklığımız dijital dönüşüm ile birlikte dijital İpek Yolu’na evriliyor” dedi.

 

Shaobin: ”Türkiye’deki kaliteli ürünleri Çin’e taşımamız büyük önem taşıyor”

Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Liu Shaobin, Türkiye ile Çin’in geleceği birlikte tasarlamak için pek çok fırsata sahip olduğuna dikkat çekerek“Günümüz dünyası küresel ekonomi açısından büyük değişimler yaşıyor. Korumacılık, tek taraflılık, soğuk savaş, resesyon ve enflasyon gibi pek çok gelişme aynı anda yaşanıyor. Ülkeler yeni döneme dair kritik bir tercih sürecindeler. Biz de ülkelerimiz arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerimizi geliştirmek için bir aradayız. Bugüne kadar tarihi İpek Yolu üzerinde bağlarımızı koruduk ve artık ikili ilişkilerimizi daha da canlandırabiliriz. Yarım asırlık diplomatik ilişkilerimiz, devlet başkanlarımızın önderliğinde atılan somut adımlarla yeni başarıları beraberinde getiriyor. Çin’in 20. Ulusal Kongre’sinde ülkemizin geleceği için bir vizyon ortaya koyduk. Türkiye Cumhuriyeti’nin Yeni Yüzyıl vizyonu ortada. Dolayısıyla ikili ilişkilerimizi ve ticaret hacmimizi her alanda geliştirmek için büyük bir fırsat söz konusu. Geleceğe dönük bir bakış açısıyla dijital ekonomi ve dijital dönüşüm alanlarında geleceği birlikte tasarlayabiliriz. İkili ticaretimizde Türkiye ile daha dengeli rakamlara ulaşmak istiyoruz. Büyükelçilik olarak biz de üzerimize düşen her görevi üstlenmeye hazırız. Çin ekonomisi dünyanın ekonomik istikrarında en büyük oyunculardan biri. Dünya ekonomisine katkımız yüzde 30’un üzerinde bir seviyede. Geçmiş beş yılda Ar-Ge ve teknolojinin katkı payı yüzde 60’ın üzerine çıktı ve GSMH ise 4,2 trilyon dolara yükseldi. Türkiye’deki kaliteli ürünleri Çin’e taşımamız da son derece önem taşıyor” dedi.

 

Olpak: “Çin ile ticareti dengeleyerek yeni fırsat alanlarına odaklanmalıyız”

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, ikili ilişkilerin gelişmesinin ve son dönemde ivme kazanan dijitalleşme kavramının konferansın odak noktaları olduğuna dikkat çekerek, “DEİK ailesi olarak Çin ile olan ilişkilere büyük önem veriyor ve Çin’in dünyanın en önemli ekonomilerinden biri olduğu bilinciyle daha fazla ticaret için çalışıyoruz. RCEP’in sürükleyicisi, ‘Kuşak ve Yol Girişiminin,’ planlayıcısı ve baş aktörü Çin ile ilişkiler önemli. Dengeli ticari ilişkilerin önemli olduğunu da vurgulamak istiyorum. Türkiye tarafından baktığımızda Çin ile karşılıklı ticari ilişkiler dediğimizde bizim aklımıza hemen cari açık geliyor. Türkiye aleyhinde bir asimetri söz konusu.  Bu noktada da sadece karar alıcılardan ya da siyasilerimizden bir aksiyon beklemek de yeterli değil. İş dünyası olarak bizim de üzerimize düşen çok fazla görev olduğunu düşünüyorum. Elbette kısa vadede hemen çözüm bulmak kolay değil. İkili ticaretimizi dengeleme çalışmalarına devam edeceğiz. Her sektörde üretimi, lojistiği, ticareti, tüketimi, dev şirketleri ve KOBİ’leri ve nihayetinde devletleri derinden etkileyen bir zincirden, yani dijital ekonomiden bahsediyoruz. DEİK olarak bu çerçevede 9 alt komitesiyle Dijital Teknolojiler İş Konseyimizi kurduk. Çin’in dijitalleşme, yapay zeka, 5G’den e-ticarete kadar ne tür çalışmalar yaptığını hepimiz biliyorsak, bugünkü konferans ve bundan sonraki faaliyetler içerisinde sadece ikili ticaretin dışındaki alanlardan da kendimize katma değer nasıl oluşturabiliriz sorusuna odaklanmamız gerektiğini düşünüyorum” dedi.

 

Özdoğru: “Çin, önemli bilimsel ve teknolojik başarılara imza attı”

TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Dijital Türkiye Yuvarlak Masası Eş Başkanı Çağatay Özdoğru ise, “Çin, TÜSİAD’ın uluslararası gündeminde uzun yıllardan beri yer alan öncelikli bir ülkedir. 1980’lerden bu yana Çin, bilim ve teknoloji alanında hızlı bir gelişme yaşamış ve önemli bilimsel ve teknolojik başarılara imza atmıştır. Eğitim, altyapı, yüksek teknolojili üretim, akademik yayıncılık, patentler ve ticari uygulamalar gibi alanlarda önemli ilerlemeler kaydetmiştir ve şu anda bazı alanlarda dünya lideri konumundadır. Geçtiğimiz aylarda TÜBİSAD ile birlikte Türkiye’nin 2. Yüzyılında Yüksek Teknoloji için Eylem Çağrısı raporunu hazırladık ve kamuoyuyla paylaştık. Raporumuz, yüksek teknoloji ve dijital dönüşümle kalkınma hedefini gerçekleştirmek için gerekli adımları geniş bir perspektifte ele alıyor.  Bu yolda büyük aşama kaydetmiş olan Çin’den tecrübe, best practice uygulamaları ve belli alanlarda ortak çalışmalarla ülkemizin bu yolculuğunda beraber çalışabilecek çok alan vardır. Biz de TÜSİAD olarak DEİK ile birlikte bu arayışları yürütebiliriz. Çin ile iş birliğimizin, bu toplantıyla daha da güçleneceğine, dijitalleşme çalışmalarımızda, bu konuda dünya lideri olan Çin’den destek almamızın önemli faydalar sağlayacağına yürekten inanıyoruz” dedi. 

Kurdoğlu: ”Dijitalleşme ve teknolojide Türkiye ile Çin arasındaki know-how transferi önemli”

DEİK/Türkiye-Çin İş Konseyi, TÜSİAD Çin Çalışma Grubu Başkanı, TFI TAB Gıda Yatırımları Yönetim Kurulu Başkan Vekili & CEO’su ve ATA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Korhan Kurdoğlu ise, dijitalleşmenin, artık işletmelerin sürdürülebilirliği ve rekabet gücü için hayati bir faktör olduğunu vurgulayarak, “Kurucu Ortağı ve CEO’su olduğum ve bugün dünyanın en büyük 4 restoran işletmecisinden biri olan TFI TAB Gıda Yatırımları, 10 yılı aşkın süredir Çin’de faaliyet gösteriyor. Burger King’in Çin operasyonunu devralmamızla başlayan süreç bugün bizi 200’ü aşkın şehirde yaklaşık 1.500 restoran ve 30 bin çalışan seviyesine taşıdı. Türkiye’deki patates fabrikamızdan Çin’e her ay ciddi miktarda işlenmiş patates ihracatı gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda ATA Holding bünyesinde Çin’de bir teknoloji şirketinin sahibiyiz. Türkiye, Çin’den gelecek know-how ile özellikle smart manufacturing, healthTech, big data, IoT dahil dijitalleşme konusunda pek çok ortak proje hayata geçirilebilir. Kazan-kazan olarak görülecek projeler, Türkiye’nin Avrupa ile iç içe girmiş bağları ile Çin’i Avrupa’ya daha da yaklaştıracaktır. Çin de Türkiye için Ticaret Bakanlığımızın “Uzak Ülkeler” stratejisi kapsamındaki odak ülkelerden biri olarak, Asya ülkelerine açılan bir kapı niteliğinde. Çin’in küresel ticaretteki ağırlığının, tedarik zincirinde teknoloji ve Ar-Ge alt yapısına dayanan politikaları ve 100’ün üzerinde ülke ekonomisini etkileyen “Kuşak ve Yol Girişimi” ile artarak süreceği tahmin ediliyor. Çin, 800 milyon dijital kullanıcısı ve 400 milyon orta sınıfı ile ürettiği kadar tüketen bir ülke olarak, Türkiye için önemli bir pazar ve aynı zamanda büyük bir potansiyel barındıran bir ticaret ortağı. Gelecekte büyük ölçekli ileri teknoloji ve dijitalleşme temelli yatırımların karşılıklı olarak her iki ülkede de yapılması ve Türkiye’nin kendine özgü ürünlerinin Çin’e ihraç edilmesi gibi gelişmelerle Türkiye ve Çin arasındaki karşılıklı ticaret ve yatırımların artacağına inanıyorum” dedi.

 

Shaogang: “Orta Koridor ile Kuşak Yol Girişimi’nin uyumlulaştırılması alanında birlikte çalışabiliriz”

Çin Uluslararası Ticareti Destekleme Konseyi (CCPIT) Başkan Yardımcısı Zhang Shaogang ise, Türk iş dünyasının dijital dönüşüm sürecinde Çin ile yeni iş ortaklıklarına istekli olduğunu görmekten mutluluk duyduğunu belirterek, “Ülkelerimizin arasındaki siyasi güvene dayalı sıcak ilişkiler sayesinde ekonomik iş birliklerimizin artacağına inanıyoruz. Dijital ekonomi alanında yatırımlar iki ülke için de büyük önem taşıyor. Kuşak ve Yol Girişimi’nin de 10. yılını yaşarken Çin, Türkiye ile ekonomik ilişkilerini geliştirmeye hazır konumda. Üretim kapasitesi, finansal erişim, Türkiye’nin coğrafi konumu, dijital dönüşüm ile birlikte akıllı ve yeşil ürünler odağında çalışabiliriz. İki ülke alanında akıllı şehirler, yenilenebilir teknoloji, dijital hizmetler, yapay zeka ve 5G gibi alanlarda iki taraf için de büyük fırsatlar bulunuyor. Türk firmalarının Çin Uluslararası Tedarik Zinciri Fuarı için ülkemize bekliyoruz“ dedi.

 

Konferansta, Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol video konferans ile sunum gerçekleştirirken, Çin Uluslararası Fuar Merkezi Grubu Başkanı Lin Shunjie ise Çin Uluslararası Tedarik Zinciri Fuarı’nın (CISCE) tanıtım sunumunu yaptı. ÇİNSİAD Başkanı Zhou Yanquan, CGCC Sekreter Yardımcısı Li Xiangbo ve CCFA Başkanı Pei Liang’ın söz aldığı “Türkiye-Çin İş Birliği Fırsatları” başlığı altındaki gerçekleştirilen sunumlarda ise, Çin Halk Cumhuriyeti’nde Türk iş dünyası açısından yatırım anlamında öne çıkan sektörler ve fırsatlar ele alındı.

 

Türk markalarının Çin’deki başarı hikayeleri mercek altına alındı

TÜSİAD Çin Çalışma Grubu Üyesi, DEİK/Türkiye-Çin İş Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi ve ATA Holding Koordinatörü  Tuncer Köklü’nün moderatörlüğünde düzenlenen “Türkiye-Çin İş Birliği Başarı Hikayeleri” paneli ise, iş dünyasının önemli isimlerini buluşturdu. Netaş CEO’su Sinan Dumlu, Burger King China CEO’su Atakan Bozkurt, Trendyol İcra Kurulu Üyesi Ozan Acar, Bank of China Türkiye Başkanı Gao Xiaoming, Alternatif Bank Genel Müdür Yardımcısı Didem Şahin Çakmak ile TÜSİAD Şanghay Ağı Koordinatörü ve BEKO Çin Pazarlama ve Ürün Yönetim Müdürü Onur Türkmen’in katıldığı panelde, Türk markalarının Çin’deki başarı hikayeleri üst düzey yöneticiler tarafından paylaşıldı.

 

Türkiye ve Çin iş dünyasının zirvesindeki yöneticiler dijitalleşmenin geleceğini masaya yatırdı

Türkiye-Çin İş Konferansı’nın iş insanları tarafından büyük ilgiyle takip edilen oturumlarından biri de “Dijitalleşmenin Geleceği” paneli oldu. Cerembrum Tech Kurucu CEO’su ve DEİK Dijital Teknolojiler İş Konseyi Başkanı Recep Erdem Erkul’un moderatörlüğünde düzenlenen Dijitalleşmenin Geleceği Paneli’nde TÜSİAD Yeni Nesil Sanayi Çalışma Grubu Başkanı ve MEXT Teknoloji Merkezi Başkanı Efe Erdem, ATP China CEO’su Onur Yavuz, Tencent Perakende Başkanı David Su, Alibaba Uluslararası Dijital Ticaret Grubu Politika Araştırma Direktörü Xiong Tao, Alipay CEO’su Ying Rui (videokonferans ile) ve Medianova, Kurucu ve CEO’su; DEİK Dijital Teknolojiler İş Konseyi Başkan Yardımcısı Serkan Sevim söz alırken, hayatın her alanında dijitalleşen dünyada ekonomi ve ticaretin geleceği konuşuldu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bu eğitimi almayanlar bin pişman

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Meslek ve Sanat Eğitimi Kursları (KO-MEK), Kocaeli’nde geçmişten günümüze kadar devam eden önemli mesleklerden olan pişmaniye yapımını kursiyerlerine öğretmek için eğitimlerine devam ediyor. Geçtiğimiz dönemlerde ilk olarak kendi bünyesindeki Yiyecek İçecek Hizmetleri alanında görev yapan usta öğreticilere, işin ustalarından eğitim almalarını sağlayan KO-MEK daha sonra online olarak başvuruları toplayarak birçok kurs merkezinde pişmaniye yapım kursu açıp eğitimlere başladı. Pişmaniye yapım sektörüne yetişmiş eleman hazırlamak için kolları sıvayan KO-MEK istihdama katkı vermeye devam ediyor.

 

ÖNCE TEORİK SONRA PRATİK EĞİTİM

Kursiyerlerin eğitim ihtiyaçlarını en iyi ve en kaliteli şekilde karşılamaya çalışan KO-MEK, Köseköy kurs merkezinde açtığı Pişmaniye Yapımı eğitiminde önce 90 saatlik teorik eğitimlerini tamamladı. Teorik eğitimlerden sonra tesislerde pratik eğitim alan kursiyerler burada pişmaniye yapım aşamalarını ve paketleme inceliklerini öğrendi. Un kavurma, şeker karıştırma ve pişmaniye çekim tekniklerini öğrenen kursiyerler paketleme ve saklama inceliklerini de işin ustalarından öğrenerek sertifikalarını aldı.

 

İSTİHDAMA DESTEK

Pişmaniye yapım tesisinde alanında uzman ustalarla birlikte gün boyunca çalışarak pratik yapan KO-MEK kursiyerleri, aldığı eğitimlerle bu alanda daha rahat iş bulma imkânı bulabilecek. Mesleğin tüm inceliklerini öğrenmek için çaba harcayan kursiyerler eğitim boyunca pişmaniye yapımının püf noktalarını öğrenmek için ter döktü. Oldukça kısa sürede ilgi gören ve pişmaniye yapım sektöründe çalışmak isteyen vatandaşlar tarafından benimsenen pişmaniye yapım kursuna şimdiye kadar toplamda 61 kursiyer katılarak eğitim gördü. Online olarak kayıtların devam ettiği eğitimlerde aktif olarak 2022-23 döneminde 20 kişi eğitim görüyor. Siz de 12 ilçede 44 kurs merkezinde verilen eğitimlere katılmak için www.komek.org adresinden online kayıt yaptırarak istediğiniz branşta eğitim alabilirsiniz.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türkiye dünyada en fazla uluslararası doğrudan yatırımı çeken ilk 10 ülkeden biri olmalı

Türkiye’deki uluslararası doğrudan yatırımcıların etkin ve tek temsilcisi olan Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) yeni başkanı Engin Aksoy, YASED’in önümüzdeki döneme ilişkin gündemi ve çalışma programını açıkladığı toplantıda Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) ortamı açısından Türkiye’yi değerlendirdi. Engin Aksoy, “Türkiye, bölgesel bir üretim, hizmet, yönetim ve ticaret merkezi olma yolunda sahip olduğu potansiyel ile dünyada en fazla uluslararası doğrudan yatırımı çeken ilk 10 ülke içinde olmalı. YASED olarak odağımız, her zaman olduğu gibi, daha güçlü bir Türkiye için, yeni dönemde de ülkemizin rekabetçiliğinin artırılması hedefiyle yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik oluşturulacak politikalara katkı sağlamak” dedi.

 

31 ülkeden 274 üyesi ile Türkiye’de doğrudan uluslararası yatırımların yüzde seksen beşini temsil eden YASED’in yeni başkanı Başkanı Engin Aksoy, YASED’in gelecek dönem yol haritasını açıklamak için gazetecilerle bir araya geldi. 

YASED’in yeni başkanı Engin Aksoy toplantıda yaptığı açıklamada “Türkiye, bölgesel bir üretim, hizmet, yönetim ve ticaret merkezi olma yolunda sahip olduğu potansiyel ile dünyada en fazla uluslararası doğrudan yatırımı çeken ilk 10 ülke içinde olmalı. YASED olarak odağımız, her zaman olduğu gibi, daha güçlü bir Türkiye için, yeni dönemde de ülkemizin rekabetçiliğinin artırılması hedefiyle yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik oluşturulacak politikalara katkı sağlamak. Ekonomimizin sürdürülebilir bir şekilde büyümesi, katma değerli uluslararası doğrudan yatırımların ülkemize çekilmesine yönelik olarak gerçekleştirilecek çalışmalarda kamu-özel sektör iş birliğinin gücüne inanıyoruz. Öncelikli alanlarımız, dijital dönüşüm, yeşil dönüşüm, küresel tedarik zincirlerine entegrasyon ve insan sermayesinin geliştirilmesidir. YASED üyeleri bu trendlerin hepsinde dünya lideridir. Üye şirketlerimizin potansiyellerini gerçekleştirmelerine imkân verecek öngörülebilir ve istikrarlı bir yatırım ortamının sağlanmasının ülkemize katkı sağlayacağı aşikardır. 

 

“Ülkemizin UDY cazibesi ancak makroekonomik istikrar ve düzenleyici çerçevedeki öngörülebilirliğin tesisi ile mümkün”

Geçen hafta açıklanan ve Türkiye’deki lansmanını YASED’in gerçekleştirdiği Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) Dünya Yatırım Raporu’nu değerlendiren Aksoy, “2022 yılı küresel UDYrakamının, küresel olumsuzlukları yansıtan ve beklediğimiz bir şekilde %12 düzeyindeki bir düşüşle 1,3 trilyon dolara gerilediğini gördük. Ülkemizin küresel UDY akışlarından almayı hedeflediği pay 1,5 civarındadır. Bu hedef bizce de realist ve ülkemizin potansiyelini yansıtan bir hedef. Ancak ülkemizin performansına baktığımızda ise % 0,7- 1,0 bandında bir gerçekleşme sağlayabildiğimizi görüyoruz. Geçtiğimiz sene ve bu sene 13,3 milyar dolar düzeyinde bir yatırım çektik. Kompozisyona baktığımızda gayrimenkul satışlarının toplam UDY girişlerinin yüzde 50’sini oluşturduğunu görüyoruz. Bu rakam ve kompozisyon, ülkemizin iddiasını ve potansiyelini yansıtmamaktadır. Küresel rekabetçiliğimizi daha fazla arttırabilmek için öngörülebilirliği artırmamız, makroekonomik istikrarı sağlamamız ve yapısal reformları hayata geçirmemiz kritik önem taşıyor. Öngörülebilirliği güçlendiren bir diğer unsur da ulusal plan, program ve stratejilere bağlı kalınmasıdır. İş dünyası açısından bir çıpa vazifesi gören bu çalışmaların oluşturulması sürecinde iş dünyası ile yakın iş birliği her zaman çok önemli. Biz de başta Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) olmak üzere kamunun özel sektör ile oluşturduğu tüm istişare platformlarına destek veriyoruz” diye belirtti.

 

“Mevzuat değişiklikleri öncesinde iş dünyası ile istişare süreçleri güçlendirilmeli”

YASED Başkanı Engin Aksoy son dönemdeki ekonomi politikalarını değerlendirirken, “Ekonomik gelişmeler ve değişen ihtiyaçlara göre sektörel düzenleyici çerçevede değişiklik yapılmasının kaçınılmaz ve gerekli olduğunun farkındayız. Ancak bu değişikliklerin, uluslararası mevzuat çerçevesi ile uyumlu olması ve mutlaka düzenleyici etki analizleri ile desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Mevzuat değişiklikleri öncesinde iş dünyası ile yakın iş birliği sağlanması öngörülemeyen risklerin bertaraf edilmesinde ve düzenlemelerin uygulama başarısında da hayati rol oynamaktadır. Bizler zamanında ve yeterli düzeyde bilgilendirilebildiğimiz düzeyde genel merkezlerimizi doğru ve önden bilgilendirebiliriz, böylelikle ülkemiz yatırım ortamı ile ilgili olumsuz kanaatlerin ve spekülasyonların oluşmasının önüne geçebiliriz. Bunun için mevzuat hazırlama süreçlerindeki istişare süreçlerinin güçlendirilmesini çok önemsiyoruz. Bu anlamda,  Türkiye’de iş ve yatırım ortamını iyileştirmek için kurulan YOİKK, kamu-özel sektör iş birliğinin en başarılı örneklerinden biridir. YOİKK kapsamındaki çalışmalarımızdan biri olan “Türkiye’nin UDY Rekabetçiliği” çalışmamız, ülkemizin UDY çekmede rekabet içinde olduğu ülkelerle karşılaştırmalı analizini ortaya koyuyor. Bu çalışmamızda ülkemizin son yıllarda sıralamasında bir değişim olmadığını görüyoruz. Rekabetçiliğimizi olumsuz yönde etkileyen iki ana unsurun makroekonomik istikrarsızlık, yüksek risk algısı ve düzenleyici çerçevedeki öngörülemezlik olduğunu görüyoruz. Bu çalışmamızı destekler mahiyetteki diğer bir analizimiz ise üye CEO’larımızın görüşlerini aldığımız YASED Pulse Anketimiz. Bu anket, döviz kurundaki oynaklığı ve enflasyonu en önemli dışsal olumsuzluk olarak işaret ediyor. Ancak şunu vurgulamak isterim ki; ülkemiz konumu, pazar büyüklüğü, altyapısı, genç nüfusu ve insan kaynakları ile gerçek bir potansiyel taşıyor. Üye şirketlerimiz, yatırım ortamına dair güven verici gelişmelerin hayata geçirilmesi halinde önümüzdeki dönemde, 7,1 milyar dolar tutarındaki yatırımı programlarına almayı planlıyor.” diye belirtti.

 

“Para politikasındaki sadeleşme ve öngörülebilirliğin diğer alanlarla da desteklenmesi önemli”

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB)’nin 3 Temmuz tarihinde açıkladığı kademeli sadeleştirme ve makro ihtiyati önlemlerine ilişkin olarak Aksoy, “Ekonomi politikası para, maliye, gelirler ve sektörel politikalar olarak bir bütündür. Bunların hepsinin bir uyum içinde birbirlerini destekler nitelikte yürütülmesi gerekmektedir. Dolayısıyla biz ekonomi politikasının sadece para politikasına indirgenmemesi ve bunun üzerinden tartışılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye üretimi artıracak uygun finansman koşullarını sağlamak için para politikasından bazı değişikler yapmayı tercih etti. Ancak bu değişim tercihi beraberinde çok fazla düzenlemede değişiklik ihtiyacı doğurdu. Bu düzenleme değişiklikleri çok sık ve çok kompleks değişiklikler oldu ve para politikasının öngörülebilirliğini azalttı. Bu değişiklikler finansal piyasalarda ciddi verimsizliklere sebep olabiliyor ve firmaları finansmana erişim olanakları açısından zorluyor. Bununla birlikte para politikasında sadeleşmenin sağlanması, daha öngörülebilir şekilde piyasayı ve beklentileri yönetmeye çalışmasını olumlu bir adım olarak görüyoruz. Ancak, para politikasındaki sadeleşme ve öngörülebilirliğin diğer alanlarla da desteklenmesi önemli. Türkiye’nin daha yüksek katma değer üreten ve daha rekabetçi bir ekonomik yapıya kavuşması için uzun vadeli öngörülebilir bir yaklaşıma ihtiyacı var” dedi. 

 

“Öngörülebilir düzenleyici bir çerçevenin temini ülkemize yönelik risk algısının olumlu yönde etkiler”

 Aksoy, “Son dönemde gerçekleştirilen vergisel artışların geçmekte olduğumuz zor dönemde ihtiyaç duyulan bütçe için hasıl olmuş olduğunu anlıyoruz. Bu tarz geniş ve önemli düzenlemelerin yatırım ortamının öngörülebilirliğini ve şeffaflığını temin açısından daha uzun vadeler içerisinde ilgili STK ve özel sektör ile istişare edilerek ve gerekli etki analizleri yapılarak gerçekleştirilmesinde fayda görüyoruz. Öngörülebilir düzenleyici bir çerçevenin temini ülkemize yönelik risk algısının olumlu yönde değişiminde büyük rol oynayacaktır. Kurumlar Vergisi oranının da %20’den %25’e yükseltilmesinin küresel rekabet ortamı dikkate alındığında, ülkemizin rekabet gücünü sarstığını ve dünyadaki kurumlar vergisi oranları düşürme trendinin aksine bir uygulama olduğu düşünüyoruz.   Acil ihtiyaç üzerine getirilen bu vergilerin 2024 yılında kaldırılacağına ve daha rekabetçi bir kurumlar vergisi uygulamasına geçilmesi ve buna ilişkin bir bilgilendirme yapılması, öngörülebilirliğe ve rekabetçiliğe katkı sağlayacaktır” dedi. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Güneş Kremi Seçerken 7 Önemli Kurala Dikkat!

Güneş ışınlarına uzun süreli ve korunmasız bir şekilde maruz kalmak deri üzerinde çeşitli problemlere yol açabiliyor. Özellikle ultraviyole A ve B ışınlarının neden olduğu bu problemlerin başında güneş yanıkları, deride lekelenmeler, kırışıklıklar ve cilt kanserleri geliyor. Bu hastalıkların yanı sıra akne, rozasea (gül hastalığı), lupus hastalığı, vitiligo gibi dermatolojik rahatsızlıkların alevlenmesinde de güneş önemli rol oynayabiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Gürkan Yardımcı, güneş ışınlarının cilde etkileri ve güneşten koruyucu kremlerin seçimi hakkında bilgi verdi.  

Çocukluk çağından itibaren güneş ışınlarına maruz kalmak açık tenli bireylerde özellikle yüz, kol ve gövdede çillenmeye neden olabilmektedir. Gebelik döneminde ve hormonal ilaç kullanımı olan kişilerde ise özellikle yüz bölgesinde koyu kahverengi-siyahımsı renkte lekelenmelere yol açabilir.

Uzun süreli ultraviyole ışınlarına maruziyet sonucu yüz, saçlı deri, alt dudak, kulak ve el sırtı derisinde sonradan oluşan ve iyileşmeyen yaralar yeni gelişen bir cilt kanserinin habercisi olabilir.

Yaşantısının büyük bölümünü açık havada geçiren kişiler, (denizciler, tarım işçileri, balıkçılar vb.) geçmişinde çok sık güneş yanığı öyküsü olanlar (özellikle ikinci ve üçüncü derece güneş yanığı) risk altındaki grupta yer almaktadır. 

 

Yoğun güneş hasarı benleri kansere dönüştürebiliyor

Genetik olarak melanom adı verilen cilt kanserine yatkınlığı olan bireylerin derideki benleri güneş ışınlarının etkisiyle değişim gösterebilir ve kanserleşebilir. Benlerde zaman içerisinde gelişebilecek asimetrik yapılar, renk değişimi, boyutta büyüme, benin sınırlarındaki ve yapısındaki değişiklikler yakından takip edilmeli, gerektiği takdirde bir dermatoloji uzmanı tarafından değerlendirilmelidir. 

 

Güneşten doğru bir şekilde korunmak önemli 

Güneş ışınlarının etkisiyle meydana gelebilecek bu sorunları engellemenin yolu ise güneşten doğru bir şekilde korunmaktan geçmektedir. Güneşten korunma seçenekleri arasında şapka ve şemsiye kullanımı, güneş gözlüğü gibi aksesuarları kullanmak, kolları ve bacakları koruyan, pamuklu ve açık renkli giysiler giymek en sık tercih edilen yöntemlerdendir. Ancak çok sık ihmal edilen ve çoğu kişi tarafından yanlış kullanılan güneş kreminin özellikle açıkta kalan deri alanlarında kullanımı oldukça önemlidir. Güneş kremi bilinenin aksine sadece yaz aylarında değil, her mevsim kullanılmalıdır. Kullanılan güneş kreminin SPF yani güneş koruma faktörü ise 30’un altında olmamalıdır. 

 

Yüz bölgesine yarım çay kaşığı kadar uygulanmalı

Dışarıya çıkmadan 20-30 dk önce açıkta kalan tüm deri alanlarına en az SPF 30 özellikli bir güneş kremi sürülmelidir ve bu işlem kapalı ortamlarda bulunulsa bile her 2-3 saatte bir tekrar edilmelidir.  Yüz bölgesi için gereken güneş kremi miktarı ise yaklaşık olarak yarım çay kaşığı kadar olmalıdır. Ancak kulaklar, boyun bölgesi ve dekolte bölgesine de güneş kreminin sürülmesi unutulmamalıdır. Güneş koruyucu kremlerin olarak çoğu suya dayanıklı üretilse de suyla temas sonrasında koruyuculuğu azalmaktadır. Bu nedenle denize ve/veya havuza girip çıktıktan hemen sonra cilt yıkanıp kurulanmalı ve güneş kremi hemen tekrar sürülmelidir.

 

Hem cilt tipine hem de sürülecek bölgeye uygun olan bir ürün seçilmeli 

Güneş kremi seçerken dikkat edilmesi gerekenler şunlardır; 

  1. Güneş kremi seçimi uzman kontrolünde yapılmalıdır. Dermatoloji uzmanı cilt tipinize ve mevcut cilt problemlerinize göre önerilerde bulunacaktır. Gelişigüzel güneş kremi kullanımı cilde zarar verebilir. Her cilt tipi için farklı ürünler bulunmaktadır.
  2. Yüz bölgesi için cilt tipi yağlı olan kişiler su bazlı yapıda olan yağsız, komedojenik olmayan (siyah ve beyaz nokta oluşturmayan) güneş kremlerini tercih etmelidirler. Bu ürünler çoğunlukla jel, jel-krem veya losyon yapıdadırlar.
  3. Cildi kuru olan ve orta yaş üzeri kişiler ise nemlendirme özelliği olan ve antioksidan içeriğe sahip güneş kremlerini tercih edebilirler. Bu ürünler ise genellikle krem ve losyon formundadırlar.
  4. Rozasea hastalığı (gül hastalığı) olan ve cildi aşırı hassas kişiler ise mümkün olduğunda kimyasal içeriği azaltılmış, alerji riski düşük ürünleri kullanabilirler.
  5. Gebelerde ve emziren kadınlarda ise genellikle mineral filtreli olan, yani kimyasal filtre özelliğine sahip içerikleri içeremeyen güneş kremleri seçilmelidir.
  6. Güneş kremlerinin 6 aylıktan küçük bebeklerde kullanımı olası alerjik reaksiyonlardan dolayı önerilmemektedir. Bu yüzden 0-6 ay arası olan bebeklerin fiziksel koruyucu kıyafetlerle güneşten korunmaları gerekmektedir.
  7. Altı aydan daha büyük bebeklerde ise bebekler için özel üretilmiş güneş kremleri tercih edilebilir. Yüz harici vücut bölgeleri için kullanılacak olan güneş kremleri ise daha büyük boyutlarda olan losyonlar ve spreyler olarak kullanılabilir.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

BBC First Ağustos Ayında Yeni Yapımlarıyla İzleyiciyi Ekranlara Kitleyecek

BBC First yeni yapımlarının ilk sezonlarıyla Ağustos ayına heyecan katıyor. Yeni polisiye dizisi “Mavi Işıklar” ve ikinci bir şansla yaşayan Ursula’nın hikayesini anlatan “Sonsuz Hayat” Ağustos ayında BBC First ekranlarına geliyor.

BBC First’ün yeni polisiye dizisi “Mavi Işıklar” (Blue Lights) heyecanlı bir yolculuğun kapılarını aralıyor. Polis olmanın hiç de kolay olmadığı Kuzey İrlanda’nın Belfast bölgesinde işe alınan üç acemi polis memuru deneme sürelerini mümkün olan en başarılı şekilde tamamlamaya çalışıyor. Adaleti sağlamaya çalışan ekip, uyuşturucu çeteleri, militanlar, casuslar, bölge halkı ve hatta kendi teşkilatlarıyla mücadele ediyor. Acil müdahale ekibi olarak görev yapan polis memurları her kesimden insanla karşı karşıya kalıyor ve bu kişilere yardım eli uzatıyor. Deneme süresindeki üç polis memurundan en az birinin başarısız olması beklendiği için baskı giderek artıyor. Yerel bir suç çetesine yönelik soruşturmanın hızlı bir şekilde kapatılmasıyla tehlikeli konular gündeme geliyor ve suçluları koruyanlar aranmaya başlıyor. “Mavi Işıklar” (Blue Lights) ilk sezonuyla 17 Ağustos Perşembe günü saat 21.00’de BBC First’te izleyiciyle buluşuyor.

 

Ursula’nın sonsuz hayatta yolculuğu

Kate Atkinson’ın çok satan romanının büyüleyici bir uyarlaması olan “Sonsuz Hayat” (Life After Life), doğduğu anda henüz ilk nefesini almadan hayata veda eden ve aynı gece tekrardan doğan Ursula Todd’un hayat hikayesini ekranlara taşıyor. Tekrar hayata gelmesinin ardından Ursula’nın kader ve ikinci şanslar eksenindeki hikayesi başlıyor. Bu hikayesinde iki dünya savaşı, İspanyol gribi ve 20. yüzyılın önemli olaylarına tanıklık ederken yolu Hitler ile kesişiyor. Kendini farklı yaşamlarda bulan Ursula’nın hikayesini anlatan “Sonsuz Hayat” ( Life After Life), 21 Ağustos Pazartesi günü saat 21.00’de BBC First’te ekranlara geliyor. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bağcılarlılar Rus film dünyasını yakından tanıyacak

Sosyal ve kültürel faaliyetleriyle de adından söz ettiren Bağcılar Belediyesi; Yunus Emre Enstitüsü ve Rusya Federasyonu Görüntü Yönetmenleri Birliği ile birlikte 13 Temmuz – 17 Temmuz tarihleri arasında Rus Film günleri etkinliğine ev sahipliği yapacak.

Bağcılar Belediyesi, köklü ve tarihi ilişkilerimiz bulunan Rusya Federasyonu ile kültürel ilişkilerimizi daha da güçlendirmek amacıyla farklı bir etkinliğe imza atacak.

İlçede gerçekleştirilecek etkinlikler kapsamında Türk sinemaseverlere birbirinden güzel Rus filmlerinden örnekler sunulacak. Yine etkinlik süresince Rusya’dan gelen misafirler ülkemizin önde gelen sinemacıları ve yapımcılarıyla bir araya gelecek. Bağcılar Belediyesi Başkanlık Sahnesinde 3 adet Rus film gösterimi ile birlikte Türk ve Rus Sinemacı ve yapımcılarının katılacağı söyleşi etkinlikleri düzenlenecek. Etkinliklerde Rus Sinematografistlerin Uluslararası Bölümün Proje Direktörü Aleksandr Solomonov, Uluslararası Bölümü Başkanı Lurı Kolosov, Sis Filmin Yönetmeni Natalıa Gugueva, Ivan Bolotnıkov : İvan Yokken Beni Gömmeyin Filmin yapımcısı Ivan Bolotnikov da bulunuyor.

Bağcılarlı sinemaseverler etkinlik kapsamında Sis, Maya Takvimi, İvan Yokken Beni Gömmeyin, filmlerini izleme imkânı bulacak.

Rusya’nın edebiyat, sanat ve film alanlarında dünyada önemli bir yeri olduğunu hatırlatan Bağcılar Belediye Başkanı Abdullah Özdemir, sinema etkinliğinin iki ülke arasındaki kültürel ilişkilerin güçlenmesine önemli katkı sunacağını ifade etti. Başkan Özdemir, ”Etkinlik, iki milletin birbirini daha iyi tanıması, karşılıklı fikir alış-verişinde bulunmasına da zemin hazırlayacaktır” diye konuştu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Zorlu PSM'de Bu Hafta; 17-23 Temmuz

Zorlu PSM, bu hafta da misafirleriyle sevilen açık hava mekanı Vestel Amfi’de buluşmaya devam ediyor. Birbirinden ünlü isimlerin açık havada gerçekleştirdiği DJ set performansları, iş çıkışlarının vazgeçilmezi Afterwork etkinlikleri, stand up ve partileriyle misafirlerine keyifli bir açık hava deneyimi sunmaya devam ediyor.

 

AFTERWORK PARTY: ORHAN TANRIVER // 18 TEMMUZ // VESTEL AMFİ // 19.00 

Disco ve afro house türlerini harmanlayan Orhan Tanrıver’in neşeli ve melodik soundları Afterwork Party kapsamında 18 Temmuz akşamı Vestel Amfi’de dinleyicilerle buluşuyor.

Kapı Açılış: 17.00 

Happy Hour: 17.00- 19.00 

Etkinlik: 19.00 

Etkinlik Ücretsizdir. Vestel Amfi’de gerçekleştirilecek ücretsiz etkinliklere zorlupsm.com adresinden kayıt olabilirsiniz.

 

AFTERWORK PARTY: BERKE YAVUZ // 19 TEMMUZ // VESTEL AMFİ // 19.00 

Berke Yavuz, diskonun en iyilerinin, modern elektronik müziğin enerjisiyle birleştiği şarkılar ile Afterwork Party kapsamında 19 Temmuz akşamı Vestel Amfi’de dinleyicilerine eşsiz bir müzik şöleni sunmaya hazırlanıyor.

Kapı Açılış: 17.00 

Happy Hour: 17.00- 19.00 

Etkinlik: 19.00 

Etkinlik Ücretsizdir. Vestel Amfi’de gerçekleştirilecek ücretsiz etkinliklere zorlupsm.com adresinden kayıt olabilirsiniz.

 

SERA SAVAŞ // 20 TEMMUZ // VESTEL AMFİ // 20.00 

Şarkıcı ve şarkı yazarı Sera Savaş, 20 Temmuz akşamı Zorlu PSM Vestel Amfi’de performansını sergilemeye hazırlanıyor.

Kapı Açılış: 17.00 

Happy Hour: 17.00- 19.00 

Etkinlik: 20.00 

Etkinlik Ücretsizdir. Vestel Amfi’de gerçekleştirilecek ücretsiz etkinliklere zorlupsm.com adresinden kayıt olabilirsiniz.

 

HEND // 21 TEMMUZ // VESTEL AMFİ // 20.00 

2019 ‘da kurulan ve elektronik tabanlı R&B ve Hip-Hop semalarında müzik yaparak kayıtlarında alışılmışın dışında bir setup kullanıp deneysel soundlar ortaya çıkarmayı amaçlayan grup Hend, 21 Temmuz’da Vestel Amfi’de dinleyicilerle buluşuyor.

Kapı Açılış: 17.00 

Happy Hour: 17.00- 19.00 

Etkinlik: 20.00 

Etkinlik Ücretsizdir. Vestel Amfi’de gerçekleştirilecek ücretsiz etkinliklere zorlupsm.com adresinden kayıt olabilirsiniz.

 

DISCMAN 90’LAR TÜRKÇE POP GECESİ // 22 TEMMUZ // VESTEL AMFİ // 19.30 

Discman 90’lar Türkçe Pop Gecesi, 22 Temmuz akşamı Vestel Amfi’de müzikseverleri bekliyor.

Kapı Açılış: 17.00 

Happy Hour: 17.00- 19.00 

Etkinlik: 19.30 

Etkinlik Ücretsizdir. Vestel Amfi’de gerçekleştirilecek ücretsiz etkinliklere zorlupsm.com adresinden kayıt olabilirsiniz.

 

TUZ BİBER STAND UP // 23 TEMMUZ // VESTEL AMFİ // 20.00 

TuzBiber Stand Up, Vestel Amfi’de!

 Kapı Açılış: 17.00 

Happy Hour: 17.00- 19.00 

Etkinlik: 20.00 

Etkinlik Ücretsizdir. Vestel Amfi’de gerçekleştirilecek ücretsiz  etkinliklere zorlupsm.com adresinden kayıt olabilirsiniz.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı