Aylık arşivler: Ekim 2023

Vesvese Ne Zaman Hastalığa Döner? Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Vesvese Herkeste Var, Mesele Kontrolü Kaybetmemek"

Vesveseyi, Obsesif Kompulsif Bozukluğun içinde bir kavram olarak değerlendiren Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, vesvesenin herkeste olabileceğini söyledi. Önemli olanının onu yönetmek olduğunu vurgulayan Tarhan, vesvesinin hastalığa dönüşmemesi için önemli uyarılarda bulundu.  

Daha çok dini terminolojide kullanılan vesvese konusuna dikkat çeken Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) vesveseyi içine alır. Dini olarak vesvese ama onun dışında evham, kuruntu, takıntı… Bizde daha çok takıntı kelimesi yerleşti.” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, vesvesenin kötücül bir duygu olarak tanımlandığını dile getirerek, şöyle devam etti:

“Takıntıda kişinin aklına bir şey takılıyor, atamıyor. Bir dakika düşüneceğine 10 dakika düşünüyor, 15 dakika düşünüyor. Bir şiddetinde üzüleceği şeye 10 şiddetinde üzülüyor. Vesvese olarak denilen bu şey, klinik bir durumdur. Ama dini literatürde vesvese olarak geçen durum, daha çok şeytanın fısıldamasıdır.”

İnsan ilişkilerinde sınır ihlali yapmamak 

Gerçek olanı olmayanla karıştırmaya vesvese dendiğini dile getiren Prof. Dr. Tarhan, şunları ifade etti:

“Beynimizin çalışma mekanizmasında obsesyon nerede oluyor? Yanlış bir düşünce geldiği zaman aklımıza; saçma, yapmamamız gereken, temel kişiliğimize, değerlerimize uymayan bir düşünce geldiği zaman, böyle durumlarda içimizdeki o kötücül duygulara hayır demek bir beceridir. Kendimize, davranışlarımıza sınır koymak, başkalarına zarar vermemek beceridir. Öğrenilmesi gerekiyor. Çocuklar bunu bilemiyor. 

Nasıl bir apartmanda oturuyorsunuz, komşularla sınırlar varsa, insan ilişkilerinde de sınırlar var. Sınır ihlali yapmamak gerekiyor insan ilişkilerinde. Evine girmek gibi, onun gıybetini yapmak, yalan söylemek veya ona kötülük yapmak gibi. İnsan, içine kötücül duyguların gelmesinden sorumlu değildir ama bununla ilgili bir eyleme geçmesinden sorumlu oluyor.”

İçimizden geçen iyicil ve kötücül duygulara karar verip ondan sonra eyleme geçiyoruz

Duyguların regüle edilmesinin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Tarhan, şunları ifade etti:

“Obsesyon buradaki zihinsel dengeyi bozuyor. Bazılarının tiki vardır. Konuşmaları tutuktur. Kekemelik vardır. Ne zaman omuzlarını hareket ettirir, pat diye konuşur. Omuzunu kaldırma ne yapıyor? Beyindeki devreye bir dürtü sokuyor o devreyi tamamlıyor. Düşüncelerde bile insan öğrendiği düşünceleri yaparken, onu bozan bir şey olduğu zaman, hemen akıl araya girecek, yapma diyecek. Analiz yapacak analiz sonucunda harekete karar verecek. 

Yani aslında içimizden iyicil ve kötücül duygular geçiyor, düşünceler ve duygular birleşiyor. Ön beyine komut veriyor. Ön beyine yap – yapma, uygun – uygun değil, geçerli – geçerli değil, gerçek – gerçek değil, güvenli – güvenli değil diye… Karar verip ondan sonra eyleme geçiyoruz. Bu mekanizmaya bozulunca, beyinde obsesyon diyoruz.”

Vesveseyi yönetebilmek neden önemli?

Prof. Dr. Tarhan, vesvesenin herkeste var olduğuna işaret ederek, “Maneviyatı en yüksek dediğimiz kişilerde, evliya, aziz dediğimiz kimselerde bile vesvese vardır. Ama o, vesveseyi yönetmeyi artık yapabiliyordur, kontrolü kaybetmiyordur.” dedi.

İnsanların negatif duyguların etkisine girip vesvesenin etkisinde kalabileceğini de kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Aslında hayat bir okuldur. Bu okulda iyi şeylerle de karşılaşacağız, kötü şeylerle de karşılayacağız. Ama asıl amacımızı unutmayacağız. Dünyaya geldiğimizde bir okula gelmişiz gibi olacağız ve hayat bittiği zaman da bu okuldan mezun olup daha iyi bir hayata geçiş yapacağımızı düşünerek hareket edeceğiz. Böyle bir amacı olan bir kimseye o vesvese geldiği zaman bu hastalık olan vesveselere dönüşmüyor.” diye devam etti.

Karar verme mekanizmasındaki yollar otoban gibi

Vesveseli ve obsesif kişilerin beynine bakıldığında karar mekanizmalarında sinyal akışının bozulduğunun görüldüğünü kaydeden Tarhan, “Normalde bir insanın beynindeki yollar böyle patika gibiyse bu kişilerin tam karar verme mekanizmasındaki yollar otoban gibi oluyor. O kadar geliştiriyor ki… Mutluluk molekülleri, karar verme, serotonin, dopamin gibi, enerji gibi, düşünce yönetimiyle ilgili moleküller az kalıyor, beynin ürettiği yetmiyor.” dedi.

Dikkat odağını değiştirince kişi bir müddet sonra sağlıklı düşünmeye başlıyor

Gerekli olmayan konularda beynin o bölgedeki yolları genişlettiğini kaydeden Prof. Dr. Tarhan, şöyle dedi:

“Aynı şey bağımlılıkta da oluyor. Madde kullananlarda da beyinde ödül ceza sisteminde aynı böyle genişlemeler oluyor. Bu durumda artık telkin fayda etmiyor. Bu durumda psikiyatrik tedavi gerekiyor. Belli ki biyolojik bozulmayı tedavi etmek gerekiyor. 

Özellikle son 15-20 sene içerisinde nörobilimin katkıları arttı. İnsan beyninin çalışmasıyla ilgili neden sonuç ilişkisi var. Kişi artık terapi alamıyor. Bu kişi yapamıyor ki. Beyni otomatik üretiyor. Çocuğunu kucağına alıyor, pencerenin kenarına gidiyor ‘Ya atarsam’ diyor.

Beynimizde de bir bilgi trafiği var. Kimyasal sinyal akışı şeklinde oluyor. Bu kişiler beyinlerindeki bilgi trafiğiyle bloke ediyorlar bir bölgeyi. Orası bloke oluyor. Eğer dikkat odağını değiştirirsek, bir müddet sonra orası kendiliğinden yavaş yavaş dağılıyor. Yani böyle durumlarda kişi bir müddet sonra sağlıklı düşünmeye başlıyor.”

Sorumluluk duygusu yüksek kişiler OKB’ye yatkın

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bazı obsesyonların fayda da sağlayabildiğini dile getirerek, mükemmeliyetçi kişilerin amacına uygun hareket ederse büyük başarılar elde edebildiğini kaydetti.

Sorumluluk duygusu yüksek kişilerin OKB’ye yatkın olduklarını da belirten Prof. Dr. Tarhan, “El yıkama takıntısı gibi gündelik obsesyonlar eğer başlangıç durumundaysa çözümü çok kolay. Kendi kendine halledebilir.” diye konuştu.

Temizlik takıntısı gibi durumları artık nasihat düzelmeyeceğini, medikal tedavi gerektiğini ifade eden Tarhan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Yani saatlerce, 8 saat tuvalette oturuyor. Bir buçuk gün banyoda eli havada duruyor, gidiyor yıkıyor bir daha. Elinin üstü yara oluyor hatta evde banyodan çıkıp elinin üzerine çorap geçirip kapıları açıyor.

Klinik vaka… Bunlar bile düzeliyor. Genellikle bu kişilere optimum tedavi yapılıyor. Evden çıkamayan, her tarafı çamaşır suyuyla yıkayan, çocukları eve geldiği zaman komple banyo yaptıran kişilerin düzeldiğini çok gördüm.” 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bağışıklık Sistemi Güçlendirmenin Sağlığınıza Faydaları Nelerdir?

Bağışıklık sistemi hakkında yaygın araştırmalar yapılır. Hemen herkes, hastalıklardan korunmak için bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine yönelik yöntemleri öğrenmek ister. Bağışıklık sistemini güçlendirmenin faydaları hakkında merak edilenleri, Genel cerrahi uzmanı; Op. Dr. Mustafa Atak cevaplıyor.

Bağışıklık sistemi, vücudumuzu enfeksiyonlardan koruyan hayati bir rol oynar. Bu nedenle bağışıklık sisteminin güçlü olması, genel sağlığımızı olumlu yönde etkiler. Yaşadığımız salgın döneminde, yaşayarak öğrendik ve artık bağışıklığın ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Şimdi konuya, daha detaylı bakalım.

Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinin faydalarını, şu başlıklarla inceleyebiliriz.

Enfeksiyonlara Karşı Daha Güçlü Koruma

Bağışıklık sistemi güçlendirmenin sağlığınıza olan faydaları arasında, enfeksiyonlara karşı daha güçlü bir koruma sağlama önemli bir yer tutar. Güçlü bir bağışıklık sistemi, vücudu bakteri, virüs, mantar ve diğer patojenlerin neden olduğu enfeksiyonlara karşı etkili bir bariyer oluşturur. Bu, soğuk algınlığı, grip, bronşit gibi yaygın enfeksiyonlara karşı daha az duyarlı olmanız anlamına gelir. Ayrıca ciddi enfeksiyonlara karşı direncin artması, vücudu tehlikeli patojenlerle savaşma konusunda daha yetenekli hale getirir. Bu, hastalıkların daha hızlı bir şekilde atlatılmasına ve uzun vadeli sağlık sorunlarının önlenmesine yardımcı olur. Bu nedenle bağışıklık sistemi güçlendirmeye yönelik beslenme alışkanlıkları ve sağlıklı yaşam tarzı seçimleri, enfeksiyonlara karşı daha güçlü bir koruma sağlar.

Hızlı İyileşme

Hızlı iyileşme, güçlü bir bağışıklık sisteminin bir sonucu olarak vücudun enfeksiyonlarla ve hastalıklarla başa çıkma yeteneğini yansıtır. Güçlü bir bağışıklık sistemi, vücudu enfeksiyonlara karşı daha hızlı yanıt vermeye teşvik eder. Bu, hastalık belirtileri ortaya çıktığında bağışıklık sisteminin hızla harekete geçtiği anlamına gelir. Vücut, enfeksiyonun neden olduğu hasarı onarmaya başlar ve hastalığın etkilerini azaltır. Bu hızlı yanıt, belirtilerin daha kısa süreli ve daha hafif olmasını sağlar. Örneğin, bir soğuk algınlığına veya grip virüsüne maruz kaldığınızda, güçlü bir bağışıklık sistemi belirtilerin hızla azalmasına ve daha çabuk iyileşmenize yardımcı olabilir. Ayrıca cerrahi operasyonlar veya yaralanmalar sonrası iyileşme sürecinde de hızlı iyileşme, enfeksiyon riskini azaltarak vücudun normal işlevlerine dönüşünü hızlandırabilir. Dolayısıyla güçlü bir bağışıklık sistemi sadece hastalıklardan korumakla kalmaz, aynı zamanda vücudu hızlı bir şekilde iyileştirme yeteneğiyle de önemli bir rol oynar.

Kronik Hastalıkları Önleme

Bağışıklık sistemi güçlendirmenin sağladığı önemli faydalardan biri kronik hastalıkların önlenmesidir. Güçlü bir bağışıklık sistemi, otoimmün hastalıklar, diyabet, kalp hastalığı ve kanser gibi kronik sağlık sorunlarına karşı daha etkili bir savunma sunar. Özellikle inflamasyonun (iltihaplanmanın) kontrol altına alınması, bağışıklık sistemi güçlendiğinde daha iyi bir şekilde gerçekleşir. Kronik inflamasyon, birçok kronik hastalığın temel nedenlerinden biridir ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi bu durumu azaltabilir. Ayrıca bağışıklık sisteminin düzenli ve dengeli çalışması, vücudu hastalıklara karşı daha dirençli hale getirir. Bu nedenle sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, stresten kaçınma ve iyi uyku gibi bağışıklık sistemini güçlendiren alışkanlıklar, kronik hastalıkların riskini azaltabilir ve sağlıklı bir yaşamın anahtarını oluşturur.

Yüksek Enerji Seviyeleri

Yüksek enerji seviyeleri, bir sağlığın ve yaşam kalitesinin önemli bir göstergesidir. Bağışıklık sisteminin güçlenmesiyle birlikte vücut daha etkili bir şekilde enerji üretir ve kullanır. Güçlü bir bağışıklık sistemi, enfeksiyonlarla savaşırken vücudu destekler, bu da enerji seviyelerinin düşmesini önler. Aynı zamanda, bağışıklık sistemi düzenli olarak çalıştığında, vücut hücreleri daha iyi oksijen alır ve atıkları daha etkili bir şekilde uzaklaştırır. Bu, enerji üretim süreçlerini optimize eder. Daha güçlü bir bağışıklık sistemi, daha az yorgunluk hissi yaşamanıza ve gün boyunca daha enerjik olmanıza yardımcı olur. Ayrıca spor yapmayı kolaylaştırır, çünkü kaslar daha iyi çalışır ve toksinlerin atılması hızlanır. Sonuç olarak, yüksek enerji seviyeleri, günlük aktiviteleri daha etkili bir şekilde yerine getirmenizi ve yaşamdan daha fazla keyif almanızı sağlar.

Zindelik

Bağışıklık sistemi güçlendirmenin sağlığınıza olan faydaları arasında önemli bir unsur, daha iyi zindelik düzeyine ulaşmaktır. Güçlü bir bağışıklık sistemi, vücudu enfeksiyonlara karşı korurken aynı zamanda fiziksel dayanıklılığı artırır. Düzenli olarak egzersiz yapmak, bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkı sağlar. Egzersiz, kas kütlesini artırır, kan dolaşımını iyileştirir ve genel zindeliği teşvik eder. Bu, günlük aktiviteleri daha kolay hale getirir ve spor performansınızı artırır. Ayrıca düzenli egzersiz bağışıklık sisteminin hızlı tepki vermesini sağlar, böylece enfeksiyonlarla savaşma yeteneği artar. Bu nedenle daha iyi zindelik seviyelerine ulaşmak ve vücudu hastalıklara karşı hazırlamak için sporun bir parçası olarak düşünülmelidir. Düzenli fiziksel aktivite, sadece bağışıklık sisteminizi güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda genel sağlığınıza da olumlu katkılarda bulunur.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Sağlık Teknolojileri Şirketi NevaSoft 'Kan Analiz Yazılımı' Projesiyle Yatırım Turuna Çıktı

Tıbbi laboratuvarlardaki tanı çözümleri için yenilikçi yazılım ve cihazlar geliştiren sağlık teknolojileri şirketi NevaSoft fonbulucu platformunda yatırımcılarla buluştu. Kan hastalıklarının teşhis sürecinde kan numunelerinden elde edilen tıbbi sonuçları yapay zekâ ile analiz eden yazılım projesiyle paya dayalı kitle fonlama turuna çıkan girişim, şirket paylarının yüzde 11’inin yatırımcılara arzıyla 4 milyon TL fon talep ediyor. TÜBİTAK BIGG desteği ile Temmuz 2021’de kurulan NevaSoft’un geliştirdiği Kan Analiz Yazılımı, minimum yüzde 95 doğruluk oranı ile mevcut hastalık durumunu belirlemenin yanı sıra gelecekteki hastalık eğilimlerini de önceden tahmin ederek erken teşhis avantajı sağlıyor.

Özellikle hematoloji ve onkoloji laboratuvarındaki tanı çözümleri için yazılım ve cihaz geliştiren sağlık teknolojileri şirketi NevaSoft, paya dayalı kitle fonlama turunu başlattı. Bugüne kadar Founder Institute, Siemens Healthineers & Acıbadem Future of Labs2, TOGG Mobilite gibi birçok prestijli hızlandırma programına kabul alan, 15 farklı girişim yarışmasında derece elde eden ve yakın zamanda TÜBİTAK 1507 programından da kabul alarak 1,2 milyon TL destek kazanan girişim; 11 Aralık 2023’ kadar sürecek tur boyunca 4 milyon TL finansmana ulaşma hedefiyle şirket paylarının yüzde 11’ini yatırımcılara arz edecek. Girişim şirketi, yatırım turunun başlama tarihi olan 12 Ekim Perşembe günü saat 10.00 itibari ile 20 iş günü içerisinde EFT veya kredi kartı ile yapılan yatırımlarda yatırımcılara yüzde 20 fazladan pay verecek. Bu ek paylar, tur sonunda Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) nezdinde yapılacak pay dağıtımı esnasında yatırımcıların hesaplarına aktarılacak. 

2 bin kişiden 160 bin veri toplandı, minimum yüzde 95 doğruluk oranına ulaşıldı

Kan Analiz Yazılımı; hematoloji ve onkoloji laboratuvarlarında, kan numunelerinden elde edilen tıbbi raporların yapay zekâ ve veri analizi teknikleriyle otomatik olarak analiz edilmesi, yorumlanması ve hastalıkla ilişkisinin değerlendirilmesi için geliştirilen bir karar destek sistemi. Yazılım; lösemi, lenfoma gibi kan kanserlerinin ve diğer kan hastalıklarının teşhis sürecinde, doktorun incelediği üç farklı tıbbi raporu (kan testi sonuçları, kan mikroskop görüntüsü ve flow sitometri sonuçları) tek platformda bir araya getirerek yapay zekâ ile kapsamlı bir şekilde analiz ediyor. Analiz sonucunda yazılım, bireyin mevcut hastalık durumunu belirlemenin yanı sıra hastaların potansiyel sağlık sorunlarına karşı önceden önlem almalarına yardımcı olurken, doktorlara daha güçlü ve veri destekli bir teşhis süreci sunuyor. Halihazırda Erciyes Üniversitesi Onkoloji Hastanesi’nde test amacıyla aktif bir şekilde kullanılan yazılım, şu ana kadar sağlıklı ve hematolojik hastalığı olan 2 bin kişiden 160 bin veri toplayarak minimum yüzde 95 doğruluk oranına ulaştı. 

“Global çapta 200 milyon dolarlık pazar payı elde etmeyi hedefliyoruz.”

Hizmet edilen pazar ve şirket hedefleri hakkında bilgi veren NevaSoft Kurucu Ortağı & CEO’su Salih Yalçın, “Pazarımız olan In Vitro Teşhis (IVD), 2031 yılına kadar 11 milyar dolara ulaşacağı öngörülen, yüzde 33,5’lik yıllık bileşik büyüme oranına sahip bir pazar. Türkiye’de ise yıllık bileşik yüzde 72,1’lik büyüme ile dikkat çeken bu pazarın ülkemizde 2025 yılında 3,8 milyar TL’lik bir hacme ulaşması bekleniyor. 4 yılı aşkın süredir bu büyüyen pazarın potansiyeli doğrultusunda stratejimizi şekillendiriyor ve inovasyonlarımızla doktorların tanı kararlarını desteklemek, hastaların yaşam kalitelerini artırmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Türkiye’de henüz yazılımımızın benzeri ticarileşmiş bir yerli yazılım mevcut değil. Bu nedenle öncelikle Türkiye pazarında lider konuma gelmeyi hedefliyoruz. Diğer yandan doğrudan müşterilerimiz olan ve uluslararası pazarlarda güçlü bir varlık gösteren Hastane Bilgi Yönetim Sistemleri (HBYS) firmaları, yurt dışına açılmak ve küresel pazarda varlık göstermek için bize büyük bir fırsat sunuyor. Ayrıca inovatif özelliklerimiz ve rekabetçi fiyat politikalarımızla olgunlaşan global sağlık sektöründe uzun vadede 200 milyon dolarlık bir pazar payı elde etmeyi hedefliyoruz. Kitle fonlama turumuza konu olan Kan Analiz Yazılım’ının yeni alanlara adaptasyonu ve geniş veri analitiği çözümlerimizle sağlık alanında devrim niteliğinde çalışmalara imza atacağımızdan hiç şüphemiz yok” dedi. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Doğurganlığı Korumak Mümkün mü?

Yakın zamana kadar doğurganlığın korunması ütopik bir kavram olarak görülürken son yıllarda hızla gelişen teknoloji ile güncel klinik uygulamalar arasında yerini aldı. İleri yaş, kanser tedavisi planlanan, bağışıklık sistemi (otoimmün) hastalıkları olan kadınlarda doğurganlığın korunması gerekebileceğini söyleyen Liv Hospital Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Kemal Atasayan etkili tedavi yönntemlerinden bahsetti.

Doğurganlığın korunması nedir?

Hastaların gelecekteki üreme şanslarını korumalarına yardımcı olmak amacıyla yapılan tıbbi uygulamalardır. 

Hangi durumlarda doğurganlığın korunması gerekebilir?

Yaş en önemli faktörlerden biridir: Çünkü birçok kadın kariyeri nedeniyle ya da doğru eşle tanışmadığı için doğum yapmayı erteler. Her kadının doğduğunda yumurtalıklarında yaklaşık 1-2 milyon oosit (yumurta) bulunur ve yaşla beraber azalarak ergenlik çağında yaklaşık 400.000’e kadar düşer. Doğurganlık 37 yaşından sonra keskin bir şekilde azalır ve özellikle 40 yaş ve üzerinde gebe kalmak önemli ölçüde zorlaşır çünkü yumurtaların hem sayısı hem de kalitesi düşer. Bu nedenle kadınlar ileride kullanmak üzere yumurtalarını dondurabilir.

Kanser üreme organlarını etkileyebilir veya yumurtalıklardaki hasar kemoterapi veya radyoterapinin türü ve dozundan kaynaklanabilir. Günümüzde kanser için geliştirilen etkili tedavi protokolleri göz önüne alındığında, hastaların çoğunluğu hastalıklarından kurtulabilmekte ve bu da gelecekteki doğurganlık seçeneklerini kemo veya radyoterapinin potansiyel zararlı etkisinden korumayı çok önemli hale getirmektedir.

Doğurganlığın azalmasına neden olabilecek en önemli risk faktörleri:

  • Kemoterapi: Üreme organları, özellikle yumurtalıklar, kemoterapi gibi tedavilere karşı son derece hassastır. Bazı ilaçlar yumurtalık veya testis hasarına neden olabilir. Bu ilaçlar kanser hücrelerini öldürmenin yanı sıra yumurta ve sperm hücrelerini de öldürebilir.
  • Radyoterapi: Bu tedavide kanser hücrelerinin DNA’sına zarar vermek için yüksek enerjili X-ışınları, gama ışınları ve/veya yüklü parçacıklar kullanılır. Radyasyon bölgesi üreme organlarına yakınsa doğurganlığı etkileyebilir. Kemik iliği nakli hazırlığı için tüm vücut ışınlaması da doğurganlığı etkiler.
  • Cerrahi tedavi: Üreme organlarının cerrahi olarak çıkarılması, oositleri ve embriyoları kriyoprezerve etmedikçe bir kadının hamile kalmasını zorlaştırabilir veya imkansız hale getirebilir. Kanser nedeniyle yumurtalıkları alınanacak veya başka bir patolojiye bağlı yumurtalık cerrahisi yapılması planlanan bir kadın, gelecekte çocuk sahibi olma şansını korumak için ameliyattan ve tedaviden önce yumurtalarını dondurmalıdır.
  • Geç yaşlarda çocuk doğurma isteği: Değişen yaşam koşullarına bağlı artık aile kurma yaşı ilerlemekte ve ilk doğumların 35 yaşından sonra gerçekleşmesi giderek yaygınlaşmaktadır. Bir kadının doğurganlığı her geçen yıl azaldığı için, birçok kişi 30’lu ve 40’lı yaşlarının sonlarında aile kurabilecekleri umuduyla doğurganlığın korunmasını düşünmektedir.
  • Otoimmün hastalıklar: Romatoid artrit gibi bazı otoimmün hastalıklar bir kadının veya erkeğin doğurganlığına zarar verebilir.

Doğurganlığın korunması için ne zaman doktora başvurmak gerekir? 

Doğurganlığını tamamlamamış hastalar risk faktörlerinden herhangi birine sahip olduğunda en kısa zamanda  konunun uzmanıyla görüşmelidir. Bu hem erkekler hem de kadınlar için geçerlidir. Doğurganlık tedavileri zaman ve planlama gerektirir ve tedavinin diğer tıbbi ekiplerle koordine edilmesi gerekebilir.

Doğurganlığı korumak için ne tür tedaviler kullanılır?

  • Embriyo kriyoprezervasyonu (Embriyo dondurma): Bu prosedürle hasta, yumurtalıkların birden fazla yumurta geliştirmesi için uyarılması, bunların toplanması ve ardından embriyo oluşturmak için sperm hücreleriyle birleştirilmesiyle başlayan bir in-vitro fertilizasyon döngüsünden geçer. Embriyolar daha sonra kriyoprezervasyon sırasında buz kristallerinin zarar görmesini önlemek için kriyoprotektan maddelerle muamele edilir ve ileride kullanılmak üzere muhafaza edilir.
  • Oosit kriyoprezervasyonu (Yumurta dondurma): Bu prosedür için, hastalar birden fazla yumurta geliştirmek için yumurtalık stimülasyonuna tabi tutulur ve bu yumurtalar toplandıktan sonra dondurularak saklanır.
  • Yumurtalık dokusu kriyoprezervasyonu: Bazı kanser türleri nedeniyle acil tedaviye ihtiyaç duyan ve hiç bekleyecek zamanı olmayan hastalarda tek seçenek yumurtalık dokusunu dondurmaktır. Bu yöntemle yumurtaların bulunduğu yumurtalık kortikal dokusunu çıkarılır ve bu doku daha sonra hastanın ihtiyacı olana kadar dondurulabilir.
  • Sperm kriyoprezervasyonu (Sperm dondurma): Yumurta ve embriyolara benzer bir işlemle spermler de dondurularak saklanabilir. Sperm daha sonra hasta babalık için hazır olunca kullanılır.

Ülkemizde de doğurganlığın korunması amacıyla üreme hücre ve dokularının saklanmasının yasal prosedürleri yönetmelikle belirlenmiştir. Buna göre kemoterapi ve radyoterapi gibi üreme hücrelerine zarar veren tedaviler öncesinde, üreme fonksiyonlarının kaybedilmesine yol açacak olan ameliyatlar (Yumurtalıkların alınması gibi) öncesinde ve düşük over rezervi olup henüz doğurmamış veya aile öyküsünde erken menopoz hikayesi olanlarda bu prosedürler uygulanabilir.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Başkan Altay: “Öğrencilerimiz Selçuklu Darü'l-Mülkünden Osmanlı Payitahtına Tarihi Bir Yolculuğa Çıkıyor"

Konya Büyükşehir Belediyesi’nin şehir merkezindeki 11. sınıf öğrencilerine yönelik “Atabey Gençliği Ecdadın İzinde” sloganıyla düzenlediği İstanbul Tarih Gezileri başladı. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, “Bu program sayesinde Selçuklu Darü’l-Mülkü Konya ile Osmanlı Payitahtı İstanbul arasında bir köprü oluşturarak gençlerimize tarihi değerlerimizi yakından hissettiriyor, ecdadımızın inşa ettiği şaheserlere hep birlikte şahitlik ediyoruz” dedi. Atabey Gençliği Ecdadın İzinde programlarına bu yıl 26 bin 400 11. sınıf öğrencisi katılacak.

Konya Büyükşehir Belediyesi, şehir merkezindeki 11. sınıf öğrencilerine yönelik günübirlik İstanbul Tarih Gezisi programları başlattı.

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, “Atabey Gençliği Ecdadın İzinde” sloganıyla Konya’daki liseli gençler için geçtiğimiz yıl başlattıkları projenin büyük ilgi gördüğünü ifade etti.

Gençleri, Selçuklu Darü’l-Mülkünden Osmanlı payitahtına tarihi bir yolculuğa çıkarmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirten Başkan Altay, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Şehir merkezimizde eğitim gören 11. sınıf öğrencilerimizi ‘Atabey Gençliği Ecdadın İzinde’ sloganıyla düzenlediğimiz gezi kapsamında İstanbul’a götürerek ecdatla buluşturuyoruz. Bu gezi etkinliği sayesinde iki tarihi başkent Konya ile İstanbul arasında bir köprü oluşturarak gençlerimize tarihi değerlerimizi yakından hissettiriyor, ecdadımızın inşa ettiği şaheserlere hep birlikte şahitlik ediyoruz. Geziye katılan tüm öğrencilerimize ve katkı sağlayan öğretmenlerimize keyifli geziler diliyor, hepsine teşekkür ediyorum.”

 

LİSELİLER HEM EĞLENDİ HEM DE HAYALLERİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ

Konya’dan Yüksek Hızlı Tren’le İstanbul’a giden öğrenciler, etkinlik kapsamında çok eğlendiklerini ve mutlu olduklarını belirterek, projenin devam etmesini istedi.

Bazı öğrenciler ise daha önce İstanbul’a hiç gitmediğini, İstanbul’u ziyaret etme hayalini etkinlik sayesinde gerçekleştirdiğini belirterek, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’a teşekkür etti.

 

ECDAT YADİGARI MEKANLAR ZİYARET EDİLİYOR

Sabah erken saatlerde rehberler eşliğinde Konya’dan Yüksek Hızlı Tren’e binen öğrencilere yolculuk sırasında tarihi karakterlerin canlandırıldığı tiyatro gösterileri sunuluyor. İstanbul’da; Ayasofya-i Kebir Camii, Sultan Ahmet Camii ve Meydanı, Gülhane Parkı başta olmak üzere ecdat yadigarı mekanları ziyaret eden öğrenciler, katıldıkları boğaz turuyla da İstanbul’da güzelliklerine şahit oluyor.

Konya şehir merkezinde bulunan 11. sınıf öğrencileri ve ilgili sorumlu öğretmenleri olmak üzere her seferde toplam 480 katılımcı İstanbul Tarih Gezisi ile ecdadın inşa ettiği eserleri yakından inceleme imkanı buluyor.

 “Atabey Gençliği Ecdadın İzinde” sloganıyla düzenlenen İstanbul Tarih Gezisi ile bu yıl 55 seferde 26 bin 400 öğrenci İstanbul’a gidecek.

Programa geçtiğimiz yıl Konya genelinden 11. ve 12. sınıflardan toplam 60 bin öğrenci katılmıştı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kaspersky, Tüm Yöneticiler için 'Jargonsuz' Yeni Bir Siber Güvenlik Eğitimi Başlattı

Kaspersky, günümüzün dijital işletmeleri ve girişimcileri için çok önemli olan yeni Yöneticiler için Siber Güvenlik Online Eğitiminin lansmanını gerçekleştirdi. Siber güvenlik eğitimi; risk yönetimi, krizlere müdahale ve güvenlik olayları sırasında etkili ve bilinçli kararlar vermek isteyen liderleri desteklemeye yardımcı oluyor.

BT güvenlik ekipleri ve şirket yönetim kurulları arasındaki işbirliği hiç bu kadar önemli ve iş için bu kadar faydalı olmamıştı. Yöneticilerin %60’ından fazlası kurumlarında BT güvenliği konusundaki iletişimsizliğin en az bir siber güvenlik olayına yol açtığını kabul ediyor. Her iki BT çalışanından biri BT harici yöneticilerle tartışılması en zor konulardan birinin BT güvenlik bütçesinin artırılması olduğunu söylerken, Kaspersky’nin yeni eğitim programı bu zihniyeti değiştirmeyi amaçlıyor. Eğitim, BT güvenlik farkındalığının iş liderlerinin sorumluluğu olduğunun altını çizecek ve iş liderlerine BT çalışanlarıyla nasıl aynı fikirde olabileceklerini öğretecek.

Kurum içinde daha güçlü bir güvenlik kültürü oluşturulmasını teşvik eden yeni eğitim programı, katılımcıların modern siber güvenlik tehdit ortamı hakkında farkındalıklarını artırmayı ve, siber güvenlik becerilerinin doğru kullanımını özendirmeyi amaçlıyor. Siber saldırılar en iyi ihtimalle sistemler üzerinde ufak rahatsızlıklara neden olurken, en kötü ihtimalle kurumu yıkıma uğratabiliyor.

Yöneticiler için Siber Güvenlik Online Eğitimi, Kaspersky’nin üst düzey yöneticileri ve önde gelen siber güvenlik uzmanları tarafından oluşturuldu. Kurs katılımcıları, altı ana öğrenme modülünü kapsayan ve eğitmen tarafından yönetilen bir çevrimiçi video kursu aracılığıyla siber güvenliğin temellerini öğrenme fırsatı yakalıyor:

  • Siber güvenliğe giriş
  • İşletmeler için siber riskler
  • Siber saldırılar ve saldırganların kullandıkları araçlar
  • Kendinizi ve şirketinizi siber saldırılardan korumak
  • Siber saldırıların sonuçlarını yönetmek
  • Siber güvenliğin geleceği

Kurs, şirketin kurucusu ve CEO’su Eugene Kaspersky, Kaspersky OS İş Birimi Başkanı Andrey Suvorov, Global Araştırma ve Analiz Ekibi (GReAT) Direktörü Igor Kuznetsov, Dijital Ayak İzi İstihbaratı Başkanı Yuliya Novikova ve Global Satışlar Kurumsal Satışlar Başkanı Lavinia Rossi’nin de aralarında bulunduğu şirketin yıldızlarını bir araya getirdi. Eğitim, yöneticilerin işletmelerinin siber güvenliği için ihtiyaç duydukları bilgi, pratik yönergeler ve kontrol listelerine odaklanan testlerle mikro öğrenme formatında sunuluyor.

Kaspersky CEO’su Eugene Kaspersky şunları söyledi: “Dijital teknolojilerin iş dünyası üzerinde derin bir etkisi var. Beraberinde daha fazla fırsat, maliyet optimizasyonu, küresel ölçeklendirme yeteneği ve daha birçok fayda getiriyor. Bu teknolojilerin güvenliği ve güvenilirliği kuruluşun performansı üzerinde doğrudan etkiye sahip olduğundan, siber güvenliği denetlemek sorumlu iş liderlerinin temel görevlerinden biri haline geliyor. Bu eğitimle, siber güvenliğin temelleri konusunda eğitim vererek ve yöneticilerin işletmelerinin siber suçlulardan bir adım önde olmasını sağlamak için dikkate almaları gereken hususları paylaşarak liderlik pozisyonundaki kişilere yardımcı olmayı amaçlıyoruz.”

Siber güvenlik sadece CISO’ların ve BT’nin değil, aynı zamanda teknik olmayan liderliğin de aktif katılımını gerektiriyor. Böylece kurum genelinde siber güvenlik kültürü oluşturma konusunda ortak bir kararlılık ortaya koymanın yanı sıra, kurs katılımcıları günlük olarak kullanılabilecekleri ve bir kurum genelinde dağıtılabilecek materyallere erişimden de yararlanabiliyor.

Yeni bilgileri pekiştirmek üzere kursta katılımcılara pratik görevler veriliyor ve her konunun sonunda değerlendirme soruları yöneltiliyor. Programı tamamlayan kullanıcılara Kaspersky tarafından sertifika veriliyor.

Kursta her biri üç ila altı dakikalık toplam 50 ders yer alıyor. Dersler bulut platformu üzerinden erişim yoluyla veya şirketin öğrenme yönetim sistemine entegre edilmek üzere SCORM olarak sağlanabiliyor.

Kurs, çalışanların siber güvenlik farkındalığını artırmak ve kurumun genel siber güvenliğinde kendi rollerini keşfetmelerini sağlamak için bir dizi ilgi çekici eğitim seçeneği sunan Kaspersky Güvenlik Farkındalığı portföyünün bir parçasını oluşturuyor.

Kursa kaydolmak veya Yöneticiler için Siber Güvenlik Online Eğitimi hakkında daha fazla bilgi almak için Kaspersky Expert Training web sitesini ziyaret edin.

Kaspersky hakkında

Kaspersky, 1997 yılında kurulmuş küresel bir siber güvenlik ve dijital gizlilik şirketidir. Kaspersky’nin derin tehdit istihbaratı ve güvenlik uzmanlığı, dünya genelinde işletmeleri, kritik altyapıları, hükümetleri ve tüketicileri korumak için sürekli olarak yenilikçi çözümlere ve hizmetlere dönüşmektedir. Şirketin kapsamlı güvenlik portföyü, gelişmiş ve gelişen dijital tehditlerle mücadele etmek için önde gelen uç nokta koruması, özel güvenlik ürünleri ve hizmetleri ile Siber Bağışıklık çözümlerini içeriyor. 400 milyondan fazla kullanıcı Kaspersky teknolojileri tarafından korunmaktadır ve şirket 220.000’den fazla kurumsal müşterinin kendileri için en önemli olanı korumalarına yardımcı oluyor. kaspersky.com adresinden daha fazla bilgi edinin.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Siemens Türkiye ve TOSB'den Teknolojide Dev İş Birliği

İhtiyaç duyan her kurum ve kuruluşa özel olarak hazırladığı enerji verimliliği projeleri ile müşterilerinin daha sürdürülebilir yöntemlerle ve daha az kaynak kullanarak hedeflerine ulaşmalarına destek olan Siemens Türkiye, bu çalışmalarına bir yenisini ekledi. Bu kapsamda Türkiye’de otomotiv tedarik sanayi temsilcilerinin faaliyet gösterdiği tek global kümelenme organizasyonu TOSB (Otomotiv Tedarik Sanayi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi) ile temiz enerji elde etmek, elektrik kesintileri ve elektrik dalgalanmalarını engellemek için yatırım ve iş birliği anlaşmasına imza attı. 

 

Projenin tanıtımı, Siemens Türkiye ve TOSB arasında gerçekleştirilen imza töreni ile yapıldı. TOSB’daki törende, Siemens Türkiye Elektrifikasyon ve Otomasyon Ülke Finans Müdürü Işıl DUYGU, Siemens Türkiye Elektrifikasyon ve Otomasyon Ülke Müdürü Alper ÇELEBİ, TOSB Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mehmet DUDAROĞLU ve TOSB Yönetim Kurulu Başkan Vekili Alper KANCA sözleşmeyi imzaladı.

 

TOSB Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mehmet DUDAROĞLU, 3,5 milyon Euro tutarındaki proje kapsamında sürdürülebilir enerji alanında ilklerden birine imza atıldığını belirtirken “TOSB’un ilk 10 yıllık büyüme planlarındaki enerji ihtiyacıyla birlikte gelecek enerji ihtiyacını sigortalayacak ‘TOSB İndirici Merkez ve Elektrik Dağıtım Şebekesinde Revizyon ve Kapasite Artış Yatırımı’ için çalışmalarımız sürmektedir.  Bu yatırım ile TOSB’un sınırları dışında da yaşanan arızalar ve manevra çalışmalarından etkilenilmeyecektir” dedi.

 

Siemens Türkiye Elektrifikasyon ve Otomasyon Ülke Müdürü Alper ÇELEBİ, bu iş birlikleri ile sanayide etkili, güvenilir ve sürdürülebilir enerji sistemleri uygulamalarının başladığını belirterek, “İşletmek ile sorumlu olunan şebeke elektrik/su/doğal gaz gibi alt yapılara ait geniş bir sahaya dağılmış işletme elemanlarından uzaktan anlık veri toplayan, bu verileri işleyerek işletmeciler için anlamalı bilgilere dönüştüren, uzaktan ilgili şebekedeki kontrol ve kumanda edilmesine imkan veren, gerektiğinde sistemi otomatize (otonom) hale getirebilen ve diğer altyapılar ile bilgi alışverişi yapabilen merkezi kontrol sistemlerinin bütününe SCADA diyoruz. Proje kapsamında ilk etapta TOSB’un tüm çalışma alanlarında kurulacak SCADA sistemi sayesinde şebekelerin otonom olarak yönetilmesini mümkün kılarken Siemens Türkiye mühendislik hizmetleri ile oluşturulacak IOT uygulamalarıyla da dijital koruma sistemi arıza riskleri ve etki alanlarını azaltacağız. Siemens, teknolojisi ile TOSB’un dijital dönüşüm yolculuğunu başlatırken kesintisiz enerji altyapısı ile sanayicilerine daha rekabetçi bir üretim imkanı sunacaktır” dedi. Proje kapsamında 20 yıl önce yine Siemens tarafından kurulan altyapıyı koruduklarını vurgulayan ÇELEBİ, “Mevcut altyapıyı güncel teknolojiler ile donatarak ömrünü 20 yıl daha uzatmış olduk. Bu bağlamda yaklaşık 5 milyon Euro tutarındaki 200 adet yeni hücre üretiminin önüne geçerek müşterimize sürdürülebilir değer yaratmış olduk. Öte yandan projenin maliyetini yüzde 50 azalttık” ifadelerini kullandı.  

 

TOSB Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mehmet DUDAROĞLU ayrıca projenin tamamlanmasıyla birlikte şebeke koruma sistemimiz de geliştirilecek ve üyelerden gelen arızalarda artık diğer üyelerimiz etkilenmeyeceğini ve TOSB sınırları dışında oluşan arızalarda ise uzaktan müdahaleyle arıza izole edileceğini belirtirken; “Proje kapsamında devreye alınacak SCADA sistemi ile şebekenin ihtiyacı olan koruyucu-önleyici bakımlar sistem tarafından raporlanabilecek” dedi

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

HDI Fibaemeklilik Yönetimi, Acenteleriyle Buluştu

Sigortacılık sektöründe birçok ilki hayata geçiren ve HDI Sigorta ve Fibabanka ile güçlü bir iş ortaklığına imza atan HDI Fibaemeklilik, sermayedar değişiminin ardından üst yönetim ve acenteleriyle bir araya geldi. HDI Fibaemeklilik Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu, “Gücümüzü değişimden, iş ortaklarımız ve acentelerimiz ile kurduğumuz ilişkiden alıyoruz. İş ortaklarımız ve acentelerimiz ile oluşturduğumuz sinerji ile   sektörümüz ve ülkemiz için değer yaratmaya devam edeceğiz” dedi.

 

GELİŞMİŞ teknolojik altyapısı ve yenilikçi anlayışıyla sektöre yeni bir soluk getiren HDI Fibaemeklilik, 6-8 Ekim 2023 tarihinde Kıbrıs’ta acenteleriyle bir araya geldi. Alman sigorta devi Talanx’ın Türkiye’deki temsilcisi HDI Sigorta ve finansal teknolojiler alanındaki yatırımlarıyla öne çıkan Fibabanka ile iş ortaklığına imza atarak HDI Fibaemeklilik adıyla yoluna devam eden şirket, değişimin ardından hem acenteleriyle hem de sermayedarlarıyla buluştu. “Gücümüz Değişimde – All Star” mottosuyla gerçekleşen toplantıya HDI Fibaemeklilik Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu, Fibabanka Genel Müdürü Ömer Mert, HDI Sigorta Genel Müdürü Firuzan İşcan, HDI Fibaemeklilik Yönetim Kurulu Başkanı Christian Sebastian Müller ve HDI Fibaemeklilik Satış Genel Müdür Yardımcısı Erhan İleri ve Türkiye’den üst düzey yöneticiler  katıldı.

 

Toplantıda konuşan HDI Fibaemeklilik Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu, “Kurulduğumuz günden bu yana sektörümüzde iz bırakan işlere ve yeniliklere imza atmaya, her geçen yıl iddiamızı artırmaya devam ediyoruz. Gücümüzü değişimden, iş ortaklarımız ve acentelerimiz ile kurduğumuz ilişkiden alıyoruz. Bu toplantıda acentelerimizle bir araya gelerek, 2023 yılını değerlendirdik. Güçlü bir sinerji içerisinde, 2024 için de ortak hedeflerimizi belirledik. Bu kararlılıkla sektörümüz ve ülkemiz için değer yaratmaya devam edeceğiz” dedi.

 

175’i aşkın ülkede faaliyet gösteren Talanx Grubu’na bağlı HDI Sigorta’nın uluslararası deneyimi ve Fibabanka’nın yeni nesil dijital bankacılık sinersijiyle sürdürülebilir bir büyüme ivmesi yakalayan HDI Fibaemeklilik, yeni proje ve yatırımlarla sektördeki iddiasını artırarak sürdürüyor. HDI Fibaemeklilik’in geleceğe yönelik vizyonu bu temel üzerinde yükseliyor. 

 

HDI Fibaemeklilik hakkında: 

2012 yılında Fiba Grubu çatısı altında sektörün dinamik bir oyuncusu olarak faaliyetlerine başlayan HDI Fibaemeklilik, 10 yılda bireysel emeklilik, hayat ve sağlık sigortaları alanlarında iz bırakan işlere imza attı. HDI Fibaemeklilik, Alman sigorta devi Talanx’ın Türkiye’deki temsilcisi, ülkemizde ilk 5 sigorta şirketi arasında yer alan HDI Sigorta ve Fiba Grubu iştiraklerinden, finansal teknoloji alanındaki yatırımlarıyla dikkat çeken Fibabanka ile güçlü bir iş ortaklığı gerçekleştirdi. Kuruluşundan bu yana dinamik ve yenilikçi bir bakış açısıyla faaliyet gösteren HDI Fibaemeklilik, portföy ve hisse devirleri ile güçlenerek yoluna devam ediyor.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Uluslararası Reklam Ajansı FCB ARTGROUP, Alman Reklam Ajansı CARLNANN Ortaklığı ile Avrupa'ya Açılıyor

Türkiye’nin yurtdışında ofisleri olan ilk ve tek Türk Reklam Ajansı FCB Artgroup, Avrupa pazarına Almanya’nın önde gelen reklam ajanslarından Hamburg merkezli CarlNann ile ortak olarak kurduğu Artgroup CN Germany GbmH ile giriyor.  

 

Almanya’da 4 milyona yakın bir Türk nüfusu, 1,300’den fazla Türk şirketi, 140 milyar Euro’luk bir ikili ticaret hacmi ve 50 milyar Euro’luk bir reklam pazarı olmasına rağmen, her iki ülkede de ofisi bulunan profesyonel bir reklam ajansı bulunmuyor.

 

Her iki ülkenin iş yapış dinamiklerindeki farklılıkları bir zenginlik olarak değerlendiren Artgroup CN, öncelikli olarak iki ülkede ticari faaliyette bulunan şirketlerin güvenilir ve profesyonel bir iletişim ortağı olarak, iş hedeflerine ulaşmalarını hedefliyor. 

 

Almanya ile Türkiye arasında profesyonel, yaratıcı ve kültürel bir köprü olma misyonuyla, Artgroup CN, Alman disiplinini Türk hızı ve esnekliği ile birleştirerek, Almanya’ya yatırım yapan Türk markaları, Türk nüfusunu hedefleyen Alman markaları ve Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri’nde yatırım yapmak isteyen Alman markaları için evrensel normlarda yaratıcı kampanyalar gerçekleştirmeyi amaçlıyor. 

 

Artgroup CN Başkanı Fehmi Özkan yaptığı açıklamada “Türkiye’nin ilk uluslararası reklam ajansı olma” vizyonu doğrultusunda İstanbul, Bakü, Almaty, Taşkent, Tiflis ve Kiev’deki ofislerinin ardından Avrupa’daki ilk ofislerini Almanya’da CarlNann ile birlikte açmanın haklı gururunu yaşadıklarını belirtti. Özkan ayrıca Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA), Chakra, Unilever, Ülker, Coca-Cola, Henkel, Danone, Ferrero, Red Bull, Total Energies, Haribo, Divan, Vestel, Eti, gibi 130’un üzerinde birbirinden değerli marka ile farklı coğrafyalarda 300 kişilik bir “tek ekip” ile çalışmanın benzersizliğini vurguladı.   Fehmi Özkan bu yaklaşım doğrultusunda İstanbul ve Hamburg ofislerindeki reklam profesyonellerinden oluşan “tek ekip” ile Artgroup CN’in ilk müşterisi Tekirdağ Gold Series Rakının Almanya’da yeniden lansmanını başarıyla gerçekleştirdiklerini belirtti. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

EA SPORTS FC Markası, EA SPORTS FC Tactical ile Birlikte Daha da Büyüyor

Electronic Arts, EA SPORTS FC markasının bir başka adımı olan EA SPORTS FC Tactical’ı duyurdu. EA SPORTS FC Tactical interaktif bir simülasyon sunarak içerisinde Premier League, LALIGA EA SPORTS, Bundesliga, Ligue 1 ve Seria A gibi liglerin de bulunduğu 10’dan fazla büyük ligde yer alan 5000 farklı futbolcuyu, stratejik ve sıra tabanlı bir oynanışla buluşturmayı hedefliyor.

 

Büyüyen EA SPORTS FC ekosisteminin son üyesi EA SPORTS FC Tactical, dayanıklılık ve güçlü oyun yönetimi gibi oyun içi stratejileri vurgulamayı amaçlıyor. Maçlar atak, defans ve beceri hareketleri gerçekleştirmek ve yapmak için sıra tabanlı fırsatlarla simüle edilerek daha önce hiç olmadığı gibi gerçekçi bir futbol karşılaşması ile sonuçlanıyor.

 

EA SPORTS FC Genel Müdürü ve Kıdemli Başkan Yardımcısı Nick Wlodyka, “EA SPORTS FC Tactical, tamamen yeni bir futbol deneyimi yaratmak için stratejik oynanışı benimsiyor. Oyuncuları daha önce hiç olmadığı şekilde futbolun bu yeni dönemine sürükleyen bir deneyim olarak hazırlandı.” diyor. “Sıra tabanlı strateji oyunu hayranlarını ağırlamaktan heyecan duyuyor ve EA SPORTS FC oyuncu topluluğunun bir parçası olarak kulübe katılmalarını sabırsızlıkla bekliyoruz. Yakında EA SPORTS FC Tactical hakkında daha fazla bilgi paylaşacağız.”

 

EA SPORTS FC Tactical, içerisinde çevrimiçi maçlardan, çevrimiçi yarışmalara (Sıralama maçları, Ligler ve Loncalar) kadar birçok oyun modu bulunan bir oyun deneyimi vadediyor. Oyuncularınızı geliştirerek oyuncuların yüksek beceri gerektiren hareketlerde ustalaşmasını sağlayacak ve daha derin bir ilerleme için onların yeteneklerini ortaya çıkaracaksınız.

 

EA SPORTS FC Tactical, futbol fanatiklerinin yepyeni bir futbol macerasına çıkması için 2024 yılının başlarında yayınlanacak. Oyuna Google Play ve App Store’dan ön kayıt yapabilirsiniz.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı