Fibabanka’nın kurum içi girişimcilik programıyla ortaya çıkan e-ticaret platformu Taksit Market, Finberg’ten yatırım alan Mindsite iş birliğiyle tüketici dostu bir adım daha attı. Böylece Taksit Market, tüketici davranış ve beklentilerini anlık olarak takip edebilmenin yanı sıra kısa ve uzun vadeli planlarını müşterilerinin beklentilerine göre şekillendirebilecek.
Fibabanka’nın kurum içi girişimcilik projesi olarak doğan, teknolojiden kozmetiğe, otomotivden ofis malzemelerine kadar birçok kategoride Fibabanka Alışgidiş kredisiyle 24 aya varan vade ve faizsiz kredi fırsatlarla alışveriş imkânı sağlayan Taksit Market; Türkiye’nin ilk fintek odaklı girişim sermayesi Finberg’ten aldığı yatırımın ardından çalışmalarını kararlılıkla sürdürüyor.
Taksit Market, satışını yaptığı ürün kategorilerinin anlık durumunu kolaylıkla takip edebilmek; marka, müşteri ve rekabet yönetimini kolaylaştırarak tüketicilere en avantajlı fırsatları sunabilmek için Finberg’ten de yatırım alan bir diğer girişim olan e-ticaret analitiği platformu Mindsite ile iş birliği yaptı.
Taksit Market Kurucusu ve CEO’su Onur Özdemir konuyla ilgili şunları söyledi: “Başlangıçta sınırlı kategori ile katıldığımız e-ticaret dünyasında ilgimiz, hızımız, tüketici ile birebir iletişimimiz sayesinde kısa sürede çok iyi bir müşteri memnuniyeti sağladık. Şimdi Taksit Market’i geleceğin iddialı bir e-ticaret oyuncusu olmaya hazırlarken, adımlarımızı bu özelliklerimizi koruyarak atmak konusunda kararlıyız. Mindsite iş birliği bu açıdan bizler için çok değerli. Ayrıca Finberg’ten yatırım alan iki girişim olarak aynı ekosistemi paylaşmanın da mutluluğunu yaşıyoruz. Bu adım planlamalarımızı daha sağlıklı yapmamız ve müşteri memnuniyetimizi sürdürülebilir kılmamız için fırsatlar sunacak. İş birliğimizin hem bizler hem de tüketiciler için faydalı olmasını diliyorum.”
Mindsite Kurucu ve CEO’su İsmail Arapzade ise düşüncelerini şöyle dile getirdi: “Mindsite olarak, anlamlı ve gerçek zamanlı veri edinmenin zor olduğu e-ticaret kanalında satış yapan markalara, yol gösteren veri setleri ve aksiyon alınabilir pazar içgörüleri sağlıyoruz. Ürünlerin fiyat, bulunurluk, görünürlük, içerik doğruluğu, yorum ve puanlama analizine yönelik sunduğumuz hizmetlerle, Taksit Market’in müşteri memnuniyetini uzun vadede korumaya devam edeceğine gönülden inanıyorum. Sunduğumuz bilgilerle uzun dönemli stratejilerine ışık tutabilmekten ve aynı ekosistemi paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz.”
Taksit Market Hakkında:
Taksit Market; Fibabanka’nın yüzde 100 iştiraki olarak kurulmuş bir kurumsal girişim sermayesi şirketi olan Finberg AŞ. ve Türkiye’nin e-ticaret alanında köklü şirketlerinden birisi olan Nethouse Ltd. Şti. ortaklığında hizmet veren bir e-ticaret sitesidir. Klasik bir e-ticaret sitesinden farklı olarak vizyonunu ödeme araçları çeşitliliği üzerine kurgulamakta olan TaksitMarket.com’dan bugün sanal POS ve 24 aya varan taksitli alışveriş kredisi ile alışveriş yapılabilmektedir.
Siber saldırganların durmaksızın yeni hedefler aradığı günümüz tehdit ortamında, şirketlerin siber sorumluluk sigortası ile desteklenen iyi bir siber güvenlik stratejisine sahip olmaları önem taşıyor. IBM verilerine göre, bir veri ihlalinin küresel ortalama maliyeti artık 4,45 milyon dolara ulaşıyor. Siber saldırılardan kaynaklanan iş kesintisinin potansiyel etkileri için belirli bir teminat sağlayan siber sigorta, şirketleri hem itibar hem de mali açıdan koruma altına alıyor. Bütünleşik siber güvenlik alanında küresel bir lider olan WatchGuard, siber sigortanın MSP’lere sağladığı 5 faydayı paylaşıyor.
İşletmeler dijital teknolojilere bağımlı hale geldikçe, kötü amaçlı saldırılara da karşı daha açık hale geliyor. Özellikle hizmet verdiği hassas müşteri verilerine ve müşteri sistemlerine ayrıcalıklı erişimi olan MSP’ler için bu durum hayati önem taşıyor. IBM’nin yaptığı bir araştırma, veri ihlallerinin küresel ortalama maliyetinin 4,45 milyon dolara ulaştığını ortaya koyuyor. Bununla birlikte şirketlerin sadece %19’unun siber sigortalarının, 600 bin dolardan fazlasını kapsadığı görülüyor. Bir siber saldırı durumunda işletmeler için yararlı bir müttefik olarak hareket eden siber sigorta, ekonomik zararların yanı sıra itibar kaybını önleme noktasında kritik bir rol oynuyor. Bütünleşik siber güvenlik alanında küresel bir lider olan WatchGuard, siber sigortanın MSP’lere sağladığı 5 faydayı paylaşıyor.
1. İtibar yönetimi:Bir siber saldırı, şirketin itibarına zarar verebileceği gibi müşteri güveni ve yeni iş fırsatları üzerinde de olumsuz bir etki oluşturuyor. Siber sigorta poliçeleri genellikle finansal olmayan etkileri azaltmaya yardımcı olmak, hasarı en aza indirmek ve şirketin itibarını geri kazandırmak için PR desteği sağlayarak itibar yönetimi hizmetlerini de içeriyor.
2. Yasal destek:Bu destek hizmeti, işletmelerin veri ihlali bildirim gereklilikleri gibi düzenleyici yükümlülükleri anlamalarına ve para cezalarına veya diğer yasal sorunlara yanıt vermek için etkili bir strateji geliştirilmesine yardımcı oluyor.
3. İş sürekliliği desteği:Birçok poliçe, güvenlik ihlali durumunda iş sürekliliği için bir plan geliştirme konusunda destek sağlıyor. Bu, veri kurtarma için yedekleme sistemlerine geçmenin yanı sıra veri ve sistemleri geri yüklemeyi, normal operasyonları sürdürmeyi sağlıyor.
4. Adli soruşturma ve hukuki sorumluluk giderleri: Bu tür bir poliçe, güvenlik ihlalinden etkilenen üçüncü taraflara ödenecek tazminatın yanı sıra yasal masrafları ve olayı araştırmak için uzman tutma masraflarını karşılayabiliyor.
5. Çalışan eğitimi: Siber sigorta poliçeleri, çalışanların siber tehditlerle ilişkili riskleri anlamalarına yardımcı olacak eğitim programlarına erişimin yanı sıra, bir siber saldırı riskini azaltmaya yönelik olarak bunların nasıl önleneceğine dair talimatlar sağlamayı da içeriyor.
WatchGuard Technologies, Inc. Hakkında
WatchGuard Technologies, bütünleşik siber güvenlik alanında küresel bir lideridir. Bütünleşik Güvenlik Platformu, yönetilen hizmet sağlayıcıların iş ölçeklerini ve hızlarını artırırken aynı zamanda operasyonel verimliliği de artıran birinci sınıf güvenlik sunmaları için benzersiz bir şekilde tasarlanmıştır. Dünya çapında 250.000’den fazla müşteriyi korumak için 17.000’den fazla güvenlik satıcısı ve servis sağlayıcısı tarafından güvenilen şirketin ödüllü ürün ve hizmetleri, ağ güvenliği ve zekası, gelişmiş uç nokta koruması, çok faktörlü kimlik doğrulama ve güvenli Wi-Fi’yi kapsar.
Kapsamlı güvenlik, paylaşılan bilgi, netlik ve kontrol, operasyonel uyum ve otomasyon olmak üzere bir güvenlik platformunun beş kritik unsurunu sunan WatchGuard’ın merkezi Seattle, Washington’da olup Kuzey Amerika, Avrupa, Asya Pasifik ve Latin Amerika’da ofisleri bulunmaktadır.
Vodafone Grubu Dünya İcra Kurulu Üyesi ve Avrupa CEO’su Serpil Timuray, YouTube tarafından desteklenen, uluslararası düzeyde kadınların iş hayatında temsiliyetini artırmak ve işyerinde çeşitliliği teşvik etmek konusunda yaptıkları çalışmalarla örnek gösterilen kadın liderlerin sıralandığı “HERoes: 100 Üst Düzey Kadın Yönetici 2023” listesinde 12. sırada yer aldı. Listeye, kendi kariyerlerinde önemli başarılara imza atmanın yanı sıra işyerinde cinsiyet eşitliğinin artması için çalışan ve kadın çalışanların kariyerlerinde yükselmesine destek olan kadın liderler seçiliyor.
Tüm dünyada kadınların kariyerlerinde yükselmesi için çalışıyor
Ocak 2014’ten bu yana Vodafone Grup Dünya İcra Komitesi Üyesi ve Ekim 2018’den bu yana Vodafone Grubu Avrupa Bölge CEO’su olan Serpil Timuray, aynı zamanda Vodafone Grubu’nun Hollanda, Avustralya ve Hindistan’daki şirket ortaklıklarından ve 48 ülkede varlık gösteren Vodafone Ortak Pazarlarından sorumlu bulunuyor.
Timuray, Vodafone’un işgücü ve yönetim kadrosunda kadın çalışan sayısının artırılması için önemli çalışmalara imza atıyor. Liderlik ettiği Vodafone Avrupa Bölgesi’nde 2025’e kadar kadın yönetici oranının yüzde 40’ayükseltilmesini hedefliyor.
Timuray, 2014 yılından bu yana Vodafone Grubu’nun Herkes İçin Dahiliyet Komitesi’ne de liderlik ediyor. Bu komite, Vodafone’un faaliyet gösterdiği ülkelerde işyerinde çeşitlilik ve dahiliyeti artırmaya yönelik programların ve toplumda kadınların desteklenmesine yönelik hizmetlerin geliştirilmesini koordine ediyor. Timuray’ın 2017 yılında Vodafone Grubu’nun gelişmekte olan pazarlarında başlattığı “Connect” programı, kadınların mobil teknolojilerle ekonomik ve sosyal hayata kazandırılmasını, böylece 2025 yılına kadar cinsiyet uçurumunun önemli ölçüde kapatılmasını hedefliyor. Proje sayesinde bugüne kadar Afrika ve Türkiye’de 20 milyon kadının daha teknolojiyle buluşması sağlandı.
Timuray, kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda da önemli çalışmalar yapıyor. Timuray’ın liderliğinde geliştirilen ve 13 ülkede kullanıma sunulan Bright Sky mobil uygulaması, şiddete maruz kalan kadınların acil yardım çağrısı yapmasına yardımcı oluyor. Uygulama bugüne kadar yaklaşık 800 bin kez indirildi.
Diğer yandan, Timuray’ın Eylül 2021’den bu yana kurucu başkanlığını yürüttüğü ChangeTheFaceBirliği, dünyanın önde gelen teknoloji şirket ve kuruluşlarının, danışmanlık firmalarının ve sivil toplum kuruluşlarının teknoloji sektöründe çeşitlilik ve eşitliğin sağlanması için birlikte çalışmasını teşvik ediyor. Birlik üyeleri, çeşitlilik ve dahiliyet alanındaki en iyi uygulamaları ve içgörüleri paylaşıyor, ortak inisiyatifler konusunda işbirliği yapıyor ve sektör genelinde değişimi sağlamak üzere tek ses olarak hareket ediyor. Timuray, bu çalışmalarıyla, Şubat 2022’de Mobil Dünya Kongresi’nde “Teknolojide Çeşitlilik Üstün Başarı Ödülü”ne layık görüldü. “ChangeTheFace” hareketi, Türkiye’de de “Ben Varım” mottosuyla uygulanıyor ve her alanda “Ben Varım” diyen kadınları desteklemek üzere çalışmalar yürütülüyor.
Timuray, kadın çalışanların desteklenmesine yönelik bireysel faaliyetlerini de aralıksız sürdürüyor. Bugüne kadar Türkiye’de ve yurtdışında çok sayıda kadın yöneticiye mentorluk yapan Timuray, aynı zamanda Türkiye’nin farklı illerinde lisans eğitimi görmekte olan kız öğrencilere de mentorluk yapıyor. Timuray, düzenli olarak katıldığı global etkinliklerde yaptığı konuşmalarla da çeşitlilik ve dahiliyet konusunun önemine dikkat çekiyor.
Ruh sağlığını korumanın ve geliştirmenin birçok yolu vardır, bu yüzden kişisel ihtiyaçlarınıza ve tercihlerinize uygun yöntemleri bulmak ve hayata geçirmek daha sağlıklı sonuçlar doğuracağını belirten Uzm. Psk. Tuğçe Dabağer Dilek: ‘’Özellikle, koruyucu yöntemleri hayatınıza dâhil etmekle beraber; daha sağlıklı, mutlu ve tatmin edici bir yaşam sürmeniz kaçınılmak olacaktır ancak ciddi bir ruh sağlığı sorunu yaşadığınızı düşünüyorsanız, profesyonel yardım almayı ihmal etmemelisiniz’’ diyor.
Ruh sağlığını korumak için sırasıyla 5 öneriyi;
Düzenli Egzersiz Yapmak:
Yapılan çalışmalar, fiziksel aktivitenin, ruh sağlığı üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Düzenli egzersiz yapmak, endorfin salgılanmasını artırarak stresi azaltabilir, enerji seviyelerinizi yükseltebilir ve genel ruh halinizi iyileştirebilir. Haftada en az 150 dakika orta şiddetli egzersiz hedefleyebilirsiniz.
Sağlıklı Beslenme Alışkanlıkları Geliştirmek:
Sağlıklı ve dengeli bir beslenme düzeni, zihinsel ve duygusal sağlığınıza olumlu katkılar sağlamaktadır. Vitaminler, mineraller ve omega-3 yağ asitleri gibi besin maddeleri, ruh sağlığını desteklerken fast food, şekerli atıştırmalıklar ve aşırı kafein tüketimi ruh sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu sebeple, hayatınıza dahil edeceğiniz sağlıklı beslenme alışkanlıkları, fiziksel ve ruhsal sağlığınız üzerinde yileştirici bir güce sahip olacaktır.
Düzenli Uyku Alışkanlığı Edinmek:
Yeterli ve düzenli uyku, zihinsel ve duygusal dengeyi korumak için kritik bir öneme sahiptir. Uykusuzluk; depresyon, anksiyete ve diğer duygusal zorluklara yol açabilir. Bu sebeple, yapılan çalışmalar, her gece 7-9 saat alınan uykunun ve uyku alışkanlıklarınızı düzenli hale getirmenin daha sağlıklı sonuçlara yol açacağını göstermektedir.
Stres Yönetim Tekniklerini Uygulamak:
Stres, ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyen başlıca bir unsurdur. Stresle başa çıkmak, fiziksel ve zihinsel sağlığınızı korumak ve yaşam kalitenizi artırmak için önemlidir. Bu nedenle, stresle başa çıkmanın farklı yollarını deneyebilirsiniz. Örneğin meditasyon, derin nefes alma egzersizleri, yoga veya rahatlama teknikleri zihni sakinleştirmeye ve stresi azaltmaya yardımcı olabilir. Bir diğer yandan, negatif düşünce kalıplarını tanımlamak ve değiştirmek, stresle başa çıkmada yardımcı olabilir. Olayları daha olumlu bir bakış açısıyla ele aldığınızda kendinizde var olan değişimleri fark edebilirsiniz.
Sosyal Destek:
Sosyal destek, psikoloji üzerinde oldukça olumlu bir etkiye sahip olan önemli bir faktördür. Psikolojik sağlığı, duygusal iyilik halini ve stresle başa çıkma yeteneğini olumlu bir şekilde etkileyebilir. Aile, arkadaşlar veya destek grupları gibi sosyal ağlar, duygusal desteğinizi artırabilir ve stresle başa çıkmanıza yardımcı olabilir. Duygusal ihtiyaçlarınızı karşılamak için iletişim kurmaya ve sosyal bağlarınızı güçlendirmeye özen gösterin.
Rahmin düz kas tabakasından kaynaklanan iyi huylu tümörler olan miyomlar ülkemizde her 5 kadından 1’inde görülüyor. En sık üreme çağı olan 25-45’li yaş grubu kadınlarda teşhis edilen miyomların yaygınlığı, son yıllarda doğurganlık oranlarının azalması ve yüksek östrojen maruziyeti nedeniyle giderek artıyor. Her ne kadar iyi huylu tümörler olsalar da miyom dokusu içinde 1000’de 1 olasılıkla kanser dokusu bulunabiliyor. Ayrıca rahmin iç duvarında yerleşmiş olan miyomlar embriyonun gelişmesine engel olarak çocuk sahibi olmayı önleyebiliyor. Bu nedenle erken teşhis ve tedavi miyomlarda büyük öneme sahip. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Cihan Kaya, genelde belirti vermedikleri için miyomların çoğunlukla rutin muayeneler sırasında tesadüfen fark edildiklerine işaret ederek, “Dolayısıyla hiçbir yakınma olmasa dahi 21 yaşından itibaren yıllık jinekolojik muayeneler ihmal edilmemeli. Ayrıca miyomlar büyüdüklerinde düzensiz ya da miktarı artmış adet kanamaları, kasık bölgesinde baskı-dolgunluk hissi ve ağrı, sık idrara çıkma, idrarı tam boşaltamama hissi, kabızlık ve erken doyma gibi şikayetlere yol açarlar. Bu tür sorunlarda da mutlaka hekime başvurmak gerekiyor” diyor.
Miyomların ilaçlar ve açık veya kapalı cerrahi yöntemlerle tedavi edilebildiğini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Cihan Kaya, “Ancak toplumda miyomlar hakkında doğru sanılan pek çok hatalı bilgi mevcut. Gerçeği yansıtmayan bu bilgiler hastaların gereksiz yere endişeye kapılmalarına veya hekime başvurmayarak teşhis ile tedavinin gecikmesine neden olabiliyor” diyor. Doç. Dr. Cihan Kaya, miyomlar ile ilgili doğru sanılan 10 hatalı bilgiyi anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu!
Miyom ameliyatında rahim alınır. YANLIŞ!
DOĞRUSU: Miyom ameliyatında rahmin alınması şart değildir. Özellikle ileride hamile kalmayı planlayan kadınlarda rahim korunarak sadece miyomlar çıkarılabiliyor.
Miyom ameliyatı sonrasında hamile kalınamaz. YANLIŞ
DOĞRUSU: Miyom ameliyatı; yaş, azalmış yumurtalar, tüplerde tıkanıklık ya da sperm fonksiyonlarında bozukluk gibi başka bir neden yoksa çocuk sahibi olmayı etkilemiyor. Aksine, özellikle rahim iç duvarına yerleşmiş olan miyomlar embriyo gelişiminde sorun oluşturuyor.
Miyom ameliyatı adet olmayı önler. YANLIŞ!
DOĞRUSU: Miyom ameliyatında sadece miyomlar alındıysa her ay düzenli adet görmeye devam ediliyor.
Miyom ameliyatı menopoza neden olur. YANLIŞ!
DOĞRUSU: Miyomlar rahim kaynaklı iyi huylu tümörlerdir. Miyom alınması sonrasında yumurtalıklarından salgılanan östrojen hormonunda azalma görülmüyor. Yumurtalıklardan bağımsız yapılar olmaları nedeniyle miyom alınması ile menopoz arasında bir ilişki yoktur.
Her miyomun ameliyatla alınması gerekir. YANLIŞ!
DOĞRUSU: Herhangi bir şikayete neden olmayan miyomlarda düzenli aralıklarla takip yeterli iken adet düzensizliği, anemi, sık idrara çıkma, kabızlık ile ağrı kesicilere yanıt vermeyen ve günlük hayatı olumsuz etkileyen ağrı gelişmesi ile çocuk sahibi olamama gibi durumlarda cerrahi olarak müdahale gerekiyor.
Miyom ameliyatı zor bir ameliyattır. YANLIŞ!
DOĞRUSU: Ameliyatın zorluğu ya da süresi; miyomların sayısı, boyutu ya da yerleşim yerine göre değişiyor. Günümüzde açık cerrahi, histeroskopi, laparoskopi (kapalı ameliyat), robot yardımlı cerrahi ya da vNOTES (kesisiz vajinal laparoskopik cerrahi) yöntemleriyle miyom alınması işlemi başarıyla gerçekleştiriliyor.
Rahmin alınması cinsel isteksizliğe neden olur. YANLIŞ!
DOĞRUSU: Miyom nedeniyle sadece rahim alınması ve yumurtalıkların korunması cinsel fonksiyonlarda değişikliğe yol açmıyor. Cinsel isteksizlik kadın ve erkek ile ilişkili birçok faktöre bağlı olarak gelişiyor.
Tüm miyomlar menopoz döneminde küçülürler. YANLIŞ!
DOĞRUSU: Miyomlar östrojen hormonuna bağımlı tümörlerdir. Doç. Dr. Cihan Kaya, menopoz dönemiyle birlikte östrojen seviyeleri düştüğü için miyomların kısmen küçülebildiğini belirterek, “Ancak bu tablo her hastada aynı olmuyor. Menopoz süreci bazı kadınlarda yıllarca sürebiliyor. Dolayısıyla menopoz sürecini beklemek özellikle organ bası şikayetleri olan, düzensiz adet kanamalarına yol açan ve giderek büyüyen miyomları olan hastalar için önerilmiyor”
Rahmin alınması zamanla rahim sarkmasına yol açar. YANLIŞ!
DOĞRUSU: Sadece miyomların ya da organ sarkması olmayan bir tabloda rahmin alınması, uygun cerrahi tekniklerin kullanılmasıyla yeni bir organ sarkmasına neden olmuyor. Altta yatan, özellikle zor doğumlar sonrası görülen bir organ sarkması varsa bu şikayetler de rahim alınması sırasında düzeltilebiliyor.
İlaçlar uzun süre kullanılabilir. YANLIŞ!
DOĞRUSU: Özellikle kasık ağrısı şikayeti ön planda olan hastalarda ağrı kesiciler faydalı olabiliyor. Doç. Dr. Cihan Kaya,ancak yan etkileri nedeniyle ilaçların uzun süre kullanılmaması gerektiğini vurgulayarak, “Ayrıca adet kanaması olan hastalarda tercih edilen progesteron içeren haplar ya da spiraller uzun dönem kullanımda adet görememeye yol açabiliyor. Üreme hormonlarını baskılayan iğneler rahmin alınmasını istemeyen hastalara tavsiye edilebiliyor. Ancakbu ilaçlar da menopoz benzeri sıcak basması, gece terlemesi, baş ağrısı, kemik erimesi ve mide bulantısı gibi bazı olumsuz yan etkilere sahipler. Bu nedenle üç-altı ay süreli kullanılıyor” diyor.
58. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu 135 kilometrelik Alanya-Antalya etabı ile başladı. Etabı 2 saat 44 dakika 30 saniye ile Alpecin Deceuninck Takımından Jasper Philipsen kazandı. 24 takımdan 163 sporcunun katıldığı dev organizasyona halkın ilgisi de hayli fazla oldu. Sabahın ilk ışıklarından itibaren start ve Antalya’daki finiş noktasında yüzlerce insan son hazırlıklar için canla başla çalışarak etaba son şeklini verdi. Bisikletçiler 3.9 kilometre nötr startla pedal çevirdikten sonra saat 11.40’ta damalı bayrağın sallanmasıyla büyük mücadele için pedallar dönmeye başladı. Genelde düz, ancak sıcak bir havada mücadele eden sporcular su kaybını önlemek için ilk kilometrelerden itibaren sıvı ihtiyaçlarını gidermeye başladılar.
SPOR-TOTO’NUN ÜÇ SPORCUSU KAÇIŞ GRUBU’NDA
İlk kilometrelerde bir-iki cılız atak yapılsa da herhangi bir kaçış göze çarpmadı. Bisikletçiler parkurun eşsiz güzelliklerini izlemeden de edemediler. Yeşil ve mavinin buluştuğu noktalarda biriken halk da ellerinde Türk bayrakları ile sporculara moral vermeyi ihmal etmediler.
Alarahan geride kalırken yine ataklar dikkat çekti. Bora Hans Grohe’nin sporcuları Peloton’un önünde gruba ayar vermeye çalışırken takım sporcularını kaçış grubuna sporcu yollamak için pedal çevirdiler. 6-7 kişilik grup bir kaçış gurubu oluşturdu. Fakat Peloton’da hızını artırarak ön grubun arayı açmasını önlemeye çalıştı ve grubu kısa sürede yakaladılar. Aynı grup bir kez daha ön grubu oluşturmak için yeniden hamle yaptı. Aralarında Spor Toto Takımı’ndan Doğukan Arıkan, Ahmet Örken ve Serdar Anıl Depe’nin de bulunduğu grup Manavgat’ı artan bir tempo ile geçti.
BEYAZ MAYO’YU BRAM GİYECEK
Etabın ilk prim kapısını Hollanda Milli Takımı’ndan Diesel Bram geçti ve yarın koşulacak Kemer-Kalkan etabında Shimano’nun sponsorluğundaki Beyaz Mayo’yu giymeye hak kazandı. Doğukan Arıkan 56.2 kilometrede gerçekleşen prim kapısını ilk sırada geçmek için büyük efor sarf etti, ancak çizgiyi Bram geçmeyi başardı. Bu arada ön grupla, peloton’un (Ana Grup) arasındaki zaman farkı 1 dakikanın altına düştü.
KUMANYALAR DAĞITILIYOR
Bisiklet Turunda en çok merak edilen konuların başında ise yol etaplarında sporcuların gıda sorununu nasıl karşıladıkları idi. Adına Ravitayman (Yemek dağılımına verilen ad) denilen kumanya torbaları etabın 67.4 kilometresi geçilirken dağıtılmaya başlandı. Sporcular sarfettikleri torbaların için de bulunan gıda türlerini bir taraftan pedal çevirerek sarf ettikleri enerjiyi yeniden almaya başladı.
Etabın ikinci prim kapısı 86.2’inci kilometrede gerçekleşti. Mosso’nun sponsorluğundaki Yeşil Mayo’yu alabilmek için kıyasıya bir mücadele başladı. P&S Benotti Takımı’ndan Tobias Nolde çizgiyi ilk geçen sporcu oldu ve yarın koşulacak Kemer-Kalkan etabında Yeşil Mayo’yu giymeye hak kazandı. Prim kapısı geçildikten sonra fark 1 dakika ile 55 saniye arasında gidip geldi. Spor -Toto Takımı’ndan Doğukan Arıkan ise kısa süren bir sakatlık nedeniyle geri kalınca Peloton’a yakalandı. Ön grupta Serdar Anıl Depe ve Ahmet Örken kaldı. Finişe 3 kilometre kala ön grupla, Peloton’un arasındaki zaman farkı iyice eridi ve 30 saniyeye kadar düştü. Ön grup yeniden hızlanınca Serdar Anıl Depe ve Ahmet Örken’de geri düştü ve Peloton’a yakalandılar.
Etabın son prim kapısı finişe 18 kilometre kala gerçekleşti. Üç sporcu kapı çizgisine kadar büyük bir mücadelenin içine girdi. Son anda Nolde atak yapıp çizgiyi ilk geçen sporcu oldu. Yarınki Kemer-Kalkan etabında Türk Hava Yolları’nın sponsorluğundaki Kırmızı Mayoyu Nolde giymeye hak kazandı. Son prim kapısından sonra etabın başından beri önde olan ve son olarak iki sporcu olarak devam eden kaçış grubu Peloton ile birleşti. Finişe 14 kilometre kala Peloton hızlı bir tempo ile finişe gelmeye başladı.
MÜTHİŞ FİNİŞ
Peloton son metrelere kadar toplu halde geldi. Hız finiş tamamlanıncaya kadar 54 kilometreye kadar çıktı. Bu müthiş finişi Alpecin Deceuninck Takımı’ndan Jasper Philipsen kazandı ve Genel Ferdi Klasman birincisi olarak Turkuaz Mayo’yu giymeye hak kazandı.
Gemlik, Ulusal ve Uluslararası turnuvalara ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Motorsporları ve salon sporlarında çok sayıda turnuvanın düzenlendiği Gemlik, Cumhuriyet’in 100. yılı iller arası yıldızlar judo turnuvasına ev sahipliği yaptı.
Gemlik Kapalı Spor Salonu’nda İlçe Spor Müdürlüğü, Türkiye Judo Federasyonu, Gemlik Belediyesi, Gemlik Belediyespor ve Gemlik Kulüpler Birliği katkılarıyla yapılan turnuvaya 12 ilden toplamda 237 sporcu minderde mücadelesini kıyasıya sürdürdü.
Türkiye Judo Federasyonu Teknik Kurul Başkanı Deniz Şilli, Türkiye Judo Federasyonu Merkez Hakem Kurulu Başkan Yardımcısı Levent Erekenci, Gemlik Belediyespor Başkanı Durmuş Uslu, Gemlik İlçe Spor Müdürü Berkant Atasoy ve Judo İl Temsilcisi Ahmet Kılınç katıldı.
Açılış konuşmasını Gemlik İlçe Spor Müdürü Berkant Atasoy yaptı. Gemlik’in artık bir spor kenti olduğunu vurgulayan Atasoy, tüm katılımcılara başarılar diledi.
Konuşmaların ardından başarılı sporculara madalya ve katılım belgeleri takdim edildi.
Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi’nin 3.Haftasında evinde Fenerbahçe Alagöz Holding Gelişimi ağırlayan Aslan Yol Burhaniye Belediyespor taraftarı önünde rahat kazandı. Müsabakanın başladığı ilk andan itibaren rakibine üstünlük sağlayan kırmızı-beyazlı ekip ilk devreyi 45-33 üstünlükle kapatarak soyunma odasına gitti. 2.Devrede de oyun disiplininden ödün vermeyen Aslan Yol Burhaniye Belediyespor müsabakanın sonucunu 81-69 olarak belirleyerek sahadan galibiyet ile ayrıldı. Karşılaşma sonucunu taraftarı ile kutlayan Aslan Yol Burhaniye Belediyespor azmi ve oyun disipliniyle de taraftarından tam not aldı.
Sercan Er’in muhteşem performansıyla damga vurduğu tek kişilik ödüllü oyunu “Süveyda” ikinci sezonunda seyirciyle buluşuyor. “Süveyda” 20 Ekim Cuma günü Kadıköy İkincikat sahnesinde…
Tiyatro Oyuncakçı’nın sahneye koyduğu, Burcu Reşit’in yazıp yönettiği tek kişilik tiyatro oyunu “Süveyda” geçen sezon prömiyerini yaptığında başroldeki Sercan Er uzun süre akıllardan silinmeyecek performansıyla çok konuşulmuştu. Uluslararası Yeni Tiyatro Dergisi Emek ve Başarı Ödülleri’nde Sercan Er ‘Yılın Performansı (Erkek)’ ödülüne layık görülmüştü. Geçen sezonun en çok ses getiren oyunlarının başında gelen “Süveyda” bu ay seyircisiyle yeniden buluşmaya başlıyor.
Sercan Er’in kusursuz oyunculuğuyla dikkat çeken “Süveyda” genç bir adamın çocukluğunun canavarları ile yüzleşmesini merkeze alan bir intikam hikayesini anlatıyor. “Süveyda” dünyanın dört bir yanında vuku bulan en önemli toplumsal sorunlardan birinin olası sonuçlarını izleyiciye bütün çıplaklığı ile sunuyor. Korunmaya ve sevilmeye muhtaç bir çocuğun yalnız bırakılışının hikayesi üzerinden, yüzlerce yıldır onlarca coğrafyada atılan ancak duyulmamış çığlıkların sahnede yeniden yankılandığını görebileceğiniz oyunda +16 yaş sınırı bulunuyor.
“Süveyda” ile ilgili detaylı bilgiye tiyatrolar.com.tr ve sosyal medya hesapları üzerinden ulaşmanız mümkün. Sezonun ilk oyunu 20 Ekim Cuma 20.30’da Kadıköy İkincikat sahnesinde. Biletler biletinial.com ve gişelerde.
SERCAN ER
İlk, orta ve lise öğrenimini İzmir’de tamamlamıştır. Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Ana Sanat Dalı 2018 mezunu olan Sercan Er İstanbul’da çeşitli özel tiyatrolarda oyunculuk ve reji asistanlığı yapmaya da devam ediyor.
Bu ilk röportajımız. Hem enerjik, neşeli hem de ağırbaşlığ. Renkli gözleri, dalgalı saçlarıyla doğal bir güzelliği var. Oyunculuk odaklı yaşayanlardan… “Benim sevdiğim tarz oyunculuk insani değil, hayvani güdülerle yapılan” diyor. Eşi Mert Kılıç’la 12 yıldır tanışıyorlar, 10 yıldır evliler. Ama aşkı hep büyüyerek devam etmiş, ondan bahsederken gözleri parlıyor. Aslıhan Güner’le başlıyoruz muhabbete…
‘Zübeyde Hanım’ rolü sana nasıl geldi?
Menajerimden bir telefon aldım, Atatürk’ün annesinin hayatının çekileceğini söyledi. Menajerim ve yapım tarafı bu rolü kesinlikle benim oynamam gerektiğinde hemfikirlermiş. İnanılmaz mutlu oldum. Atatürk ile ilgili çok film çekildi ama annesinin hayatını hiç bilmiyoruz. Okul kitaplarında okuduğumuz kadar bilgimiz vardı. Bu sebeple de bana çok kıymetli geldi.
Haberin Devamı
Role nasıl hazırlandın?
Ben bir role girdiğimde Aslıhan’ı unutuyorum. Canlandırdığım karakterin nasıl yürüdüğü, bardağı nasıl tuttuğu, nasıl ağlayıp güldüğü, her şeyiyle, detaylı hazırlanmayı seviyorum. Yani benim sevdiğim tarz oyunculuk insani değil, hayvani güdülerle yapılan.
O nasıl oluyor?
Kontrolü ve çerçevesi olmadan tamamen kendini o duygunun içine bıraktığın oyunculuk. Ben onu hissettiğim anda “Evet, doğru yoldayım” diyorum. ‘Zübeyde’de de aynı şey oldu. Neredeyse hiç bilgi yoktu o dönemlerden. Ancak vefatından sonra çevresindekilerin onun hakkındaki yorumları kaleme alınmış. Onları içeren beş kitap okudum. Zübeyde Hanım’ın nasıl yürüdüğünü kitaplar söylemiyor ama mesela Atatürk ile ilgili söylediği bir “Sarı Paşam” lafı var, onu kendi kalp süzgecimden geçirip ruhumla birleştirdim. Oynarken çok sevdim, çok anladım ve tamamen kendi kalbime güvendim.
Aslıhan Güner ‘Zübeyde’ rolü için “Oynarken çok sevdim, çok anladım ve tamamen kalbime güvendim” diyor.
Haberin Devamı
En zor yanı neydi bu rolün?
Hangi devlet kurucusunun an nesinden böyle bahsedilir? Ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulurken biz annesinin Mustafa Kemal Atatürk üzerinde ne kadar büyük etkisi olduğunu görüyoruz. Bu Türk kadınının ve bir annenin gücünü gösteren bir film. Aslında bir anne hikâyesi. Çocuğuna destek olan, çok güçlü, dirayetli; eşini, dört evladını kaybetmiş bir kadın. Çok acı çekmiş ama duruşunu hiç bozmamış.
Bu rol büyük sorumluluk, zorlandığın oldu mu?
Hazırlık sürecim boyunca ve çekimin son gününe kadar heyecanım hiç azalmadı. Bu mesleğimin en sevdiğim yanı. Bir yanda heyecanla karışık anksiyete hisleri, karın ağrıları yaşarken bir yanda mutlulukla ve merakla kendimi karakterin kollarına bırakıyorum. ‘Zübeyde Hanım’da bu en yüksek seviyedeydi. 100 yıl öncesine gittim ve orada kaldım. 20’li yaşlarıyla başlayıp vefatına kadar olan dönemini canlandırdım, o değişimi adım adım yaşamak bir oyuncu olarak benim için çok kıymetli.
Haberin Devamı
Nasıl hazırlandın o yaşlara?
70 yaşı için yurtdışından özel bir makyaj ekibi ve malzemeleri geldi. Makyajımın yapımı 4-5, çıkarması 2 saat sürüyordu.
Önemli bir rol. Eleştirilere açık mısın peki?
Onun bir baskısı var ama artık oyunculukta 20’nci senem, 16 yaşımda bu işe başladım. Olumlu eleştiriye şımarmamayı, olumsuza üzülmemeyi öğrendim. Esas olan kendi içimdeki dengem. İnanılmaz çalışkanım, çok disiplinliyim ve elimden gelenin fazlasını yaparım. Bu işte de öyle yaptım.
Anneyi canlandırıyorsun, anne olmak gibi bir planın var mı?
Ben 17 yaşımda bile anne rolü oynadım. Açıkçası 19 yaşındayken anne olmayı daha çok istiyordum. Bilinçlendikçe bir insan yetiştirmenin ne kadar zor olduğunun daha çok farkına vardım. Tabii eşimle istiyoruz ama yalan söylemeyeyim, korkuyorum. Dediğim gibi o kadar rolün içine giriyorum ki… Atatürk’le bir karşılaşma sahnemiz var, orada kalbim parçalandı. Yüreğimi elimde hissedip orada Alican’a (Yücesoy) vermek istedim. Orada anne oldum. O kaygılar, korkular, evladına olan sevginin büyüklüğü… Bunları anladıkça biraz daha korkuyorsun.
Haberin Devamı
Bir karaktere girip çıkamadığın oldu mu?
Zübeyde Hanım rolünden 1-2 ay çıkamadım.
Nasıl?
İki ay kadar vücudumda ağrılar oldu. Sette sahnelerde ve çekim aralarında karakterimden hiç çıkmadığım için karakterime ait bir duruşla yaşıyordum. Örneğin; hamile ve yaşlı dönemlerinde daha farklı bir vücut duruşu, yürüyüşü, oturuşu olması gerekiyordu. Bu yüzden ağrılar oluştu. Roldeyken anlamadığım ama sonrasında hissettiğim bu ağrılar, duruş bozukluğumdan kaynaklı olduğu için de kısa bir fizik tedavi ve spor çalışmaları gerektirdi.
Başka neler yaşadın?
Yaşının ilerlediği dönemleri canlandırdığım zamanlarda, sahneye çıkarken yemin ediyorum avuç içlerimde dahi ağrı hissediyordum. Gerçekten o yaşlara gittim ve yaşlandım. Dizlerimin titrediğini, ayakta dururken titreyerek oynadığımı biliyorum.
Haberin Devamı
Tene değil, cana değdik
Eşi Mert Kılıç’la…
Eşin Mert Kılıç da oyuncu. 10 yıl önce bir dizide tanışıyorsunuz. Sizinki dizi aşkı mıydı?
Dizi aşkıydı. İkimiz de “Oyuncuyla evlenmeyiz” diyormuşuz.
Ne değişti?
Birbirimizi çok farklı bir yerden tuttuk, tene değil cana değdik. O ruhların birbirine değmesi sonra çok güzel bir arkadaşlığa, ardından bir hayat yoldaşlığına dönüştü.
12 yıldır da tanışıyorsunuz. Aşkınız devam ediyor mu?
Ediyor, hatta iki gün önce dedim ki kocama: “Seni hâlâ nasıl bu kadar çok seviyorum, bu kadar âşığım ve nasıl yetmiyor!” Yemin ediyorum, sanki iki yıldır evli gibiyim. İçimde köpüren bir şey var ve yetmiyor, o kadar çok sarılmak, temas etmek istiyorum ki…
Bunun sırrı ne sence?
Birinci aşama, kaderin sizi doğru kişiyle bir araya getirmesi. İkinci aşama, doğru bir zemin kurmak. İkili ilişkilerin aslında hepsinde böyle ama en çok emeği hayat arkadaşımıza vermeliyiz. Aşk bizim hayattaki nefesimiz. Bir de iyi anlaştığınız, size benzeyen biriyle bir araya geldiğinizde sizin bir kaşınızdan, gözünüzden anlamaya başlıyor çünkü kumaşınız aynı. Biz Mert’le bire bir aynı da değiliz. O çok daha dışadönük ve sosyal biri, ben daha içedönük ve daha yalnızım. O benim dışarıya bakan yüzüm. Ve bir denge oluşturuyoruz.
Jönfi değilim, olmak da istemiyorum
16 yaşından beri oyuncusun, reyting almış dizilerin, sinema filmlerin var. Peki, istediğin yerde misin?
Kesinlikle doğru bir yolda olduğuma inanıyorum. Çünkü yolum çok uzun. Hızlı parlayıp sönmeye mahkûm bir tarzım olsun istemiyorum. Oynayacağım daha çok rol, çok iş var. Ve bunları yaparken yavaş yavaş, ayaklarım yere basarak, öğrenerek ve kendimden emin olarak ilerlemek istedim. Parlamanın ve çok önde olmanın getirdiği psikoloji de çok ağır. Bugün baktığımızda oyunculuğu nirvanaya ulaşmadan çok şöhret olanlar var, bunun dengesini sağlamak çok zor. Dışarıdan çok güzel görünebilir ama içeride o kişinin yaşadığını kendi bilir. Ben hep ayaklarım yere bassın istedim. “Bu rolü Aslıhan Güner halledebilir” dedirtmek benim için en önemli şeydi.
Başrol takıntın var mı?
Ben bir karakter oyuncusuyum, tektip başrol kadın değilim.
Tektip derken?
Topuklu ayakkabıyı, şık kıyafetleri giyip oynanan roller, jönfi dediğimiz şey; değilim, olmak da istemiyorum.
Neden?
Çünkü ben saçını, tipini değiştiren, gerekirse yaşlanan, kilo alan, zayıflayan, çirkinleşen biri olmaya bayılıyorum ve kendimi öyle özgür hissediyorum. Tektip bir oyuncu olmak benim için korkunç bir şey.
Seni tanımayan birine birkaç kelimeyle kendini anlatman gerekse ne dersin?
Psikoloğumla da netleştirdiğim için rahatlıkla söylüyorum. Eş, kardeş, evlat, arkadaş ve iş kimliklerim var. Bunların hepsinin tavır ve tarzları bende farklı. Arkadaş kimliğimde sevgimi ve her şeyimi verecek kadar fedakâr bir durumum var. Kardeşlik ve evlat ilişkisinde hayatımda karşılık beklemeden verici oluyorum. Eş kimliğim birçok kimliğimin birleşimi gibi. Bunların toplamına bakıldığında kendim için dürüst, açıksözlü, net, iyi niyetli ve samimiyim diyebilirim.
Zorluklar büyük motivasyondu
7 yaşımdan itibaren tiyatro eğitimi aldım. İstanbul Kültür Üniversitesi’nde iletişim sanatları okudum ama bitirmedim. Oyunculuk ve iş olunca geriye hiç bakmadım.
Babam mobilya malzemesi satıyordu, annem ev hanımı. Sanatın annemin genlerinde olduğunu düşünüyorum çünkü sesi güzeldir, kalemi iyidir. Beni tiyatroya ve müzik aleti çalmaya da hep o götürmüştür.
Çalıştığın, uğruna mücadele ettiğin, hayalin olan mesleğin için çıktığın yolda zorluklarla karşılaşmak ve ilerleyebilmek benim için çok büyük motivasyondu.