Aylık arşivler: Ekim 2023

Garanti BBVA CepPOS Yenilendi

Dijital ödeme sistemlerinde yenilikçi çözümleriyle öncü rol üstlenen Garanti BBVA, üye işyerlerinin temassız ödeme almasına imkân tanıyan CepPOS ürününü yenileyerek, Android ve iOS tüm cep telefonlarında kullanılabilen, iş yerlerine özel kampanyalarla zenginleşen uygulamaya dönüştürdü. Garanti BBVA CepPOS uygulamasında artık NFC (temassız) ödemenin yanında, hem QR ile ödeme hem de kod ile tahsilat gibi 3 farklı ödeme yöntemi yer alırken, bu sayede Androidkullanıcıları ile birlikte iOS işletim sistemli cep telefonu kullanıcısı işyerleri de ödeme alabilecek. 

 

Garanti BBVA üye iş yerlerine temassız kartlardan veya mobil cüzdanlardan hızlı ve güvenli ödeme alma imkânı sunan Garanti BBVA CepPOS ile kullanıcılar ayrıca, raporlama özelliği sayesinde bütün POS’larından geçen işlemleri tek ekranda kontrol edebilecek, günlük raporlarını alabilecek. Üye işyerleri CepPOS uygulaması üzerinden aynı zamanda, hem bireysel hem de iş yerlerinin ihtiyaçlarına uygun kampanyaları takip edip Garanti BBVA kredi kartları dünyasının fırsatlarından anında yararlanmaya başlayacak. 

 

Üye iş yerlerinin hayatını kolaylaştıran CepPOS uygulamasının kullanılabilmesi için iş yerleri tarafından cep telefonlarına indirilmesi ve Garanti BBVA üye iş yeri olunarak Garanti BBVA internet şifresiyle üye girişi yapılması yeterli oluyor.  Müşteriler dilerse fiziki, sanal ya da CepPOS başvurularını uygulama üzerinden yapıp tamamlayabiliyor. Erişimi ve kullanımı çok kolay ve güvenli olan CepPOS uygulaması, üye iş yeri sahibi tarafından kurulum beklemeksizin telefona indirildiği an kullanılabiliyor ve üye iş yeri sahiplerinin tanımladığı çalışanlar da ödeme alabiliyor.

 

Yenilenen CepPOS uygulaması hakkında görüşlerini bildiren Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı ve Garanti BBVA Ödeme Sistemleri Genel Müdürü Murat Çağrı Süzer, “Türkiye’nin teknolojide öncü bankası Garanti BBVA olarak, ödeme sistemleri çözümlerinde odağımız her zaman müşterilerimize ve üye işyerlerimize en ileri teknolojiyi sunmak, yenilikçi çözümlerle hayatlarına değer katabilmek… Bugün artık alışveriş deneyimi ve ödemeler ciddi ölçüde dijitalleşirken, müşterilerimiz bu kapsamda özellikle güvenlik, hız ve kolaylık kavramlarına odaklanıyor. Giderek mobile evirilen dünyamızda, müşterilerimize hızlı ve güvenilir bir alışveriş deneyimi yaşattığımız noktada, alışverişin diğer tarafı olan işyerlerimize de benzer kolaylıklar sunuyoruz. Bu kapsamda yaklaşık 4 yıl önce hayata geçirdiğimiz CepPOS uygulamasıyla, temassız ödeme alışkanlığının katlanarak büyüdüğü günümüz ödeme ekosisteminde, özellikle küçük esnaf, mikro işletmeler ve KOBİ’lerin iş süreçlerine önemli katkı ve verimlilik sağladık. Şimdi de, bugüne kadar aslında sadece Android cep telefonlarına indirilerek ödeme alınabilen bir POS uygulaması gibi görünen CepPOS’u, çok daha fonksiyonel, iş yerinin birçok ihtiyacına cevap veren ve tüm cep telefonlarında kullanılabilen farklı bir uygulamaya evriltiyoruz. Garanti BBVA CepPOS artık üye işyerlerimiz için POS raporlarının alınıp POS üzerinden geçen nakit akışlarının takip edildiği, müşterilere ve iş yerlerine uygun kampanyaların, NFC ile tahsilat, QR veya kod ile ödeme gibi fonksiyonların bulunduğu, hatta online mağaza nasıl açılır detaylarından komisyon ücretlerine kadar pek çok sorunun cevabının yer aldığı cepte bir destek merkezine dönüştü. Biz bu yeni CepPOS ürünümüzle sadece POS makinasını değil beraberinde pek çok fonksiyonu da uygulamanın içine koymuş olduk. CepPOS’un bu şekliyle milyonlarca üye işyerinin ihtiyacına cevap olacağına, müşterilerin hayatını kolaylaştırırken iş süreçlerine de katma değer yaratacağına inanıyoruz.” diye konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

6 Ekim Dünya Gülümseme Günü… Gülümseme ve Gülme En İyi Ağrı Kesiciden Daha Etkili

Gülümsemenin, mutluluk veya bazen karşısındakine cesaret veren, kimi zaman alay eder görünen ya da komik olana gülümsemek gibi birçok şekilde gerçekleştiğini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Dr. Yıldız Burkovik, gülümsemenin önemine vurgu yaptı. Uzman Klinik Psikolog Dr. Yıldız Burkovik, “Çok üzüldüğümüz bir zamanda, dikkatimiz farklı yönde olduğunda, mesela iyi bir mizah gösterisi veya bir komedi filmi ile gülmeye başladığımızda ağrıyan yerlerimizdeki ağrıyı bile duymayız.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Dr. Yıldız Burkovik, 6 Ekim Dünya Gülümseme Günü dolayısıyla gülümseme ve gülmenin insan psikolojisine etkisini anlattı.

“Araştırmalar bebeklerin anne karnında gülmeye başladığını gösteriyor, her ne kadar henüz bilinç olmasa da bazı ultrasonlarda görünen gülümseme görüntüsü ebeveyne büyük mutluluk katıyor.” diye konuşan Dr. Yıldız Burkovik, bebeklerin doğumdan sonra uyurken gülümsemeleri reflekse bağlı olsa da 3. aydan sonra artık bebeğin bilinçli olarak gülümseyerek cevap verdiğini anlattı. 

Yaşamda gülümsemeyi arttırma ya da azaltmanın insanların elinde olduğunu dile getiren Dr. Yıldız Burkovik, şöyle devam etti:

“Bir çekimdir gülümseme. Gülümseme eğer içten gelerek yapılırsa karşıdaki kişiye olumlu bir etki olarak geçer. Sahte bir gülümseme çoğu kişi tarafından algılanır, yapay olduğu fark edilir. Üzerindeki duyguyu hissedebilmek ve yaşantı içinde getirdiği etkiye bakabilmek önemlidir. İçtenliği hissettiriyorsa işte o gerçek gülümsemedir.”

Gülümseme kimine sevgi, kimine özlem verebiliyor

Gülümsemenin çeşitlerine de atıfta bulunan Dr. Yıldız Burkovik, şöyle dedi:

“Mutluluk veren, başaracaksın tarzında karşıdakine cesaret veren gülümseme, alay eder görünen, küçümseyen, kınayan, aşağılayıcı bir gülümseme ya da komik olana gülümseme gibi birçok şekilde bilinir. Yaratılan etki de bu çeşitlerden hangisini içeriyorsa ona göre yaşanır.”

Gülümsemenin herkese ayrı bir anlam verdiğini ifade eden Dr. Yıldız Burkovik, “Gülümseme; kimine sevgi, kimine özlem, kimine mutluluk, kimine de yanında sevdikleri olmadığında veya isyan duygusu içinde olduklarında acı verebiliyor.” şeklinde sözlerini sürdürdü.

Gülümseme, mutluluğun artmasına öncü oluyor 

Doğal ve içten bir tutumla yapılan gülümsemenin her koşulda güzel duygular hissettireceğini anlatan Dr. Yıldız Burkovik, şunları dile getirdi:

“Bir etkileşime geçebilmek için sadece gülümsemek değil, yumuşak tonla da konuşabilmek önemlidir. Aslında herşey bir bütündür. Beden dili ve sesin kullanımı ile birlikte göz temasının kurulması kişilerin sağlıklı iletişime geçmeleri için başlangıçtır. Her çocuk ya da yetişkin olumlu davranış şekline bakarak kişilerle iletişime girip girmeyeceklerine karar verirler. Dolayısıyla tatlı bir bakış, hoş bir tebessüm içteki mutluluğun dışarı çıkmasını sağlar. Huzuru yaşatan gülümseme ise dışarı çıkan mutluluğun artmasında bir öncüdür.”

Vücudun hormon seviyeleri düzenleniyor

Uzman Klinik Psikolog Dr. Yıldız Burkovik, duygusal güçlüklerin insanın beden ve ruh dengesinin bozulmasına sebep olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

“‘Gülmek her hastalığın devasıdır’ denir. Gülmek ile vücudumuzdaki hormon seviyeleri düzenlenir. Çok üzüldüğümüz bir zamanda, dikkatimiz farklı yönde olduğunda, mesela iyi bir mizah gösterisi veya bir komedi filmi ile gülmeye başladığımızda, ağrıyan yerlerimizdeki ağrıyı bile duymayız. Bu yüzden duygusal güçlüklere verdiğimiz anlamı daha ağırlaştırmamak için bazen yoğun düşünmek yerine oluruna bırakmak ve süreç içinde gülümsetecek şeylere odaklanabilmek, onları seçebilmek çok değerlidir. Can dostumuzun, bize gerçekten değer veren yakınımızın tatlı bir tebessümü, ‘her zaman yanındayım’ı hissettiren bakışı da oldukça değerlidir. Güven hissettirir, olumsuzlukların çözüleceğini, çözüm uzak ya da zor olduğu zamanlarda da yalnız olmadığını bilmesini sağlar. Gülmek ve sevilenlerle atılan kahkahalar en büyük güçtür.”

Dr. Yıldız Burkovik, insanların birbirine tebessüm ile bakmasının önemine işaret ederek, “‘Merhaba, günaydın, iyi akşamlar’ demeyi birbirimizden esirgemeyelim.” dedi. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Meme Kanseri Farkındalık Ayı: Meme Kanseri, Hiçbir Kadının Kaderi Değildir!

Meme kanseri, kadınlarda en sık görünen kanser türüdür. Toplumda meme kanseri duyarlılığı gün geçtikçe artmasına rağmen hala hayatı tehdit eden bir unsur olarak karşımıza çıkmakta ve maalesef kadınlarda kansere bağlı ölüm oranında ilk sırada yer almaktadır. Fakat unutulmaması gerekir ki bu durum. Bilinçli tarama programları ve düzenli meme muayene ile önlenebilir. Alınacak bu basit önlemler sayesinde hastalık erken evrede tanınabilir ve tedavi başarısı %95’lerin üzerine çıkartılabilir.

Erken teşhisteki en önemli unsurlar kişinin bu bulgular konusunda bilinçlendirilmesi!

Meme kanserinin en sık rastlanan belirtisi, memede ağrısız, zamanla büyüyen kitledir. Nadiren ağrı da belirtilere eşlik edebilir. Daha az görünen diğer bulgular ise memede çekintiler, deride şişlik ve kalınlaşma, deride şekil bozuklukları ve meme ucunun hassaslaşması ya da içe çökmesi olarak sayılabilir. İleri evre hastalıkta ağrı ve kanlı akıntı da eşlik edebilmektedir. Erken teşhisteki en önemli unsurlar kişinin bu bulgular konusunda bilinçlendirilmesi, risk guruplarının belirlenmesi ve tarama programlarına uyumun arttırılmasıdır.

Taramada 3 önemli unsur bulunmaktadır. Bunların ilki el ile kendi kendine muayenedir. Kadınların 20 yaşından itibaren her ay memelerini kendi kendine muayene etmesi gerekir. Memenin kendisi, meme başları, koltuk altı ve meme altı bölgeleri muayene edilmesi gereken bölgelerdir. Karşı elin işaret, orta ve yüzük parmağı ile dairesel hareketler şeklinde hafif ve şiddetli basınç uygulayarak tüm bölgeler gözden geçirilmelidir. Ayrıca meme başı hafifçe sıkılarak akıntı gelip gelmediği kontrol edilmelidir. Memede kitle şüphesi, meme cildinde çöküklük, buruşukluk, meme ucunda akıntı ve çukurlaşma, koltuk altında ele gelen lenf bezesi gibi durumlarda mutlaka doktora başvurulmalıdır.

Tarama programının diğer önemli ayağı ise, Sağlık Bakanlığı tarafından da yürütülen mamografi kontrolleridir. 40 yaş üstü kadınlarda yapılacak yıllık mamografi çekimleri son derece önem arz etmekte ve erken tanının en önemli ayağını oluşturmaktadır. Ayrıca yine 40 yaş üstü kadınların, herhangi bir şikâyeti olmaksızın yıllık klinik meme muayenesi de yapılmalıdır.

Unutulmaması gerekir ki diğer kanser türleri gibi meme kanseri de tedavi edilebilir bir hastalıktır!

Uygulanan tarama programının etkin bir şekilde yürütülmesi sayesinde gün geçtikçe meme kanseri erken tanı oranları artmaktadır. Teknolojik gelişmeler ve kanser tedavisinde uzman kadroların uygulayacağı etkin tedaviler sayesinde ise hastalarımızda daha yüksek oranda tam iyileşme elde edilmektedir. Meme kanseri, hiçbir kadının kaderi değildir, erken tanı ile tamamen tedavi edilebilir.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ara Güler Arşivinden 'Renkli Anadolu' Sergisi Ziyarete Açıldı

Ara Güler’in uzun yıllar boyunca Anadolu’ya yaptığı gezilerden derlenen ve renkli fotoğraflarına yer verilen ‘Renkli Anadolu’ sergisi, Ara Güler Müzesi’nde sanatsevere kapılarını açtı. 1957 ve 2003 yılları arasındaki dönemi kapsayan sokaklar, yapılar ve insanlar Ara Güler’in kadrajından yeniden hayat buluyor. Sergi, bu coğrafyanın ve üzerinde var olmuş kültürlerin bolluğunu ve zenginliğini de yansıtırken, Ara Güler’in yaşadığı topraklara ve insanına olan bağlılığına dair pek çok ipucu veriyor.

Türkiye’de kültür ve sanat alanında uzun soluklu çok sayıda sosyal sorumluluk platformu ve projesinin destekçisi olan Doğuş Grubu’nun, Ara Güler ile iş birliği sonucu 2016 yılında hayata geçirdiği Ara Güler Müzesi’nin yeni sergisi “Renkli Anadolu” kapılarını ziyaretçilerine açtı. 

Renkli fotoğrafçılığın dünyada talep görmeye başladığı dönemlerde bu değişime ayak uyduran Ara Güler’in, sergide yer alan ve bazıları ilk defa görülecek 89 adet fotoğrafı 1957 ve 2003 yılları arasına yayılıyor. Bu denli geniş bir zaman aralığı, Ara Güler’in fotoğraflarının ve sanatının zamansızlığına işaret ediyor. Renk, sergide Anadolu’nun dört bir yanını birbirine bağlayan başlıca unsur olarak göze çarpıyor.  

Ara Güler Müzesi’nin yeni sergisi “Renkli Anadolu”, 6 Ekim 2023- 7 Nisan 2024 tarihleri arasında, pazartesi günleri hariç salı-cumartesi 10.00-18.00, pazar 12.00-18.00 saatlerinde Yapı Kredi bomontiada’da ziyaret edilebilir. 

Ara Güler Müzesi Yayınları tarafından sergi ile eş zamanlı hazırlanan ve aynı ismi taşıyan ‘’Renkli Anadolu’’ kitabı, bomontiada ve Galataport İstanbul’daki Ara Güler Müzesi dükkanlarından temin edilebilir. Ayrıca sergiye özel bir müzik seçkisi hazırlayan Radyo Voyage, ‘’Renkli Anadolu’’ fotoğraflarının müzikle harmonisini de dinleyicinin beğenisine sunuyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Golden Global Bank ve Visa İş Birliği

Golden Global Yatırım Bankası ve Visa, işletmeler arası (B2B) uluslararası ödemeleri kolaylaştırmak için iş birliğine imza attı. Bu iş birliği sayesinde Golden Global Bank ticari müşterileri; Visa B2B Connect çözümünü kullanarak uluslararası para transfer ve tahsilatlarını daha hızlı, daha güvenli ve daha uygun maliyetle gerçekleştirebilecek. 

 

Golden Global Yatırım Bankası Visa’nın B2B Connect platformuna katılarak, ticari müşterilerine uluslararası ödeme ve alacak tahsilatlarında B2B Connect çözümünü sunmaya başladı. Visa’nın B2B Connect altyapısı sayesinde bankanın ticari müşterileri, karşı kurumun aynı sisteme üye olması gözetilmeksizin, uluslararası para transferi ve alacak tahsilatlarını gerçekleştirebilecek. Golden Global Bank müşterileri; Visa’nın global ağı sayesinde döviz cinsinden uluslararası para transfer ve tahsilatlarını hem daha hızlı hem de daha uygun maliyetle gerçekleştirebilecek, dijital kimlik sayesinde ödemenin nerede olduğunu uçtan uca anlık olarak takip edebilecek.

 

Golden Global Yatırım Bankası Genel Müdürü Ahmet Sefa Şen, Visa B2B Connect hizmeti ile işletmelere daha fazla kolaylık sunmaktan duydukları memnuniyeti ifade ederek “Ülkemizin uluslararası ticaret hacmi arttıkça, ülkeler arasındaki ödemelere yönelik beklentiler de artıyor. Visa ile gerçekleştirdiğimiz iş birliği sayesinde müşterilerimizin uluslararası para transfer ve tahsilatında karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelmelerine yardımcı olmaktan mutluluk duyuyoruz. Visa B2B Connect ile işlemleri hızlanacak ve kesinleşecek. Arzu ettiklerinde paralarının nerede olduğunu anlık olarak sorgulayabilecekler. Ayrıca özellikle maliyet odaklı çalışan mikro ithalat yapan müşterilerimiz yüksek maliyetli geleneksel yöntemlere kıyasla daha uygun maliyetle uluslararası para transferlerini gerçekleştirebilecekler. Gizli ücretler ve beklenmedik döviz kuru değişiklikleri konusunda endişelenmelerine artık gerek yok” dedi.

 

Visa Türkiye Genel Müdürü Samile Mümin; “İşletmelerin uluslararası ödemelerde veya alacak tahsilinde para akışını kolaylaştırma, sadeleştirme ve geliştirme açısından dünya genelinde bir modernleşme ihtiyacı bulunuyor. Golden Global Yatırım Bankasının Visa iş birliği ile Türkiye’de iş dünyasına sunduğu B2B Connect 

 

çözümü tam da bu ihtiyacı karşılıyor. B2B Connect, şirketlerin hem ithalat ödemelerinde hem ihracat gelirlerinin tahsilinde Visa’nın küresel ölçeği ve en gelişmiş güvenlik ürün ve hizmetleriyle korunan teknolojik ağının güvencesiyle bu modernleşmenin gereğini yerine getiriyor. Ülkemizin dış ticarette verimlilik ve rekabet gücüne olumlu katkıda bulunacağına inandığımız bu hizmeti ticari işletmelere sunan Golden Global Yatırım Bankasını tebrik ederim” dedi.

 

İş dünyasının taleplerini karşılamak için tasarlanmış yenilikçi uluslararası bir ödeme ağı olan Visa B2B Connect, Türkiye’den dünyanın herhangi bir yerindeki kurumsal ya da bireysel hesaplara hızlı ve uygun maliyetli uluslararası para transferlerini mümkün kılıyor. Visa’nın kapsamlı küresel ağını temel alan ve gelişmiş güvenlik teknolojisiyle desteklenen Visa B2B Connect, işletmelerin uluslararası B2B ödemelerini sorunsuz bir şekilde kimlik doğrulaması ve yönetmesine olanak tanıyor. Platform, gerçek zamanlı görünürlük, hızlandırılmış ödeme işlemleri ve güçlü izleme yetenekleri sunarak verimlilik, şeffaflık ve güvenlik konusunda yeni standartlar belirliyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Alarko Tarım San. ve Tic. A.Ş Genel Müdürlüğü'ne Melike Koçoğlu Getirildi

Alarko Topluluğu’nda Alarko Tarım San. ve Tic. A.Ş Genel Müdürlüğü görevine Melike Koçoğlu atandı.  Koçoğlu, tarım ve gıda yatırımını döngüsel bir iş koluna çevirmeyi hedefleyen Topluluk’ta sağlıklı tarım alanında öncü işlere imza atacak.

Alarko Holding bünyesinde tarım ve gıda alanında faaliyet gösteren Alarko Tarım San. ve Tic. A.Ş Genel Müdürlüğü’ne 2 Ekim 2023 tarihinde Melike Koçoğlu atandı. 

2001 yılında Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun olan ve çalışma hayatına aynı sene Unilever Gıda San. ve Tic. A.Ş.’de başlayan Koçoğlu, 2005-2013 yılları arasında 3M San. Tic. ve A.Ş.’de ve 2013-2016 döneminde Eczacıbaşı San. ve Tic A.Ş.’de Satış ve Pazarlama alanında üst düzey görevlerde ve Genel Müdür olarak rol aldı. 2018-2021 yılları arasında Umur Basım San. ve Tic. A.Ş.’de Genel Müdürlük görevini yürüten Koçoğlu, 2021-2023 yılları arasında Tamek Grup Üretim Gıda A.Ş.’de Genel Müdürlük görevini üstlendi. 

Koçoğlu, Alarko Topluluğu bünyesinde Alarko Tarım Grubu’ndan sorumlu olup; Alsera Jeotermal Tarım Gıda San. ve Tic. A.Ş., Palmira Agro Gübre San. ve Tic. A.Ş., Ereğli Agrosan Doğal Ürünler ve Türevleri Tarım Üretim ve Tic. A.Ş.’nin de aralarında bulunduğu şirketlerin yönetimini üstlenecek. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

“OPET'ten Sektörde Bir İlk Daha!”

OPET’in yeni nesil yakıt ikmal ve ödeme sistemi ‘Otobilim mobil uygulaması’, hızlı ve cihazsız yakıt alım kolaylığı sağlıyor. Filo yöneticilerine yakıt süreçlerini 7/24 ve merkezi bir şekilde yönetme imkanı sunan ‘Otobilim’, araç sayısı sınırı olmaksızın, hızlı bir şekilde sisteme tanımlama yapılarak ödeme yapılabilmesi ile de sektörde ilk ve tek.

 

Akaryakıt dağıtım sektörünün öncü, yenilikçi ve teknolojik markası OPET, yine bir ilke imza atıyor. OPET, ticari müşterilere yönelik yeni hizmeti ‘Otobilim mobil uygulaması’yla, dijital dünyanın imkanlarını müşterilerine sunuyor. Özellikle küçük ve orta ölçekli şirketlerin, araç yakıt alımlarını kolaylaştırmayı hedefleyen Otobilim uygulaması sayesinde; standart prosedürlerde vakit alan anlaşma ve ilk yakıt alım süreçleri dakikalar içerisinde tamamlanabiliyor. Otobilim ile mobil uygulama üzerinden hesap açılarak herhangi bir cihaz montaj sürecine girmeden akıllı telefon üzerinden yakıt alımı sağlanıyor. Ayrıca, ayda 2 kere faturalama yapılarak kullanıcıların araç giderlerini tam anlamıyla kontrol altına alma ve takip etme olanağı sunuluyor. Birden fazla kredi kartı ekleme ve tercih edilen kredi kartını önceliklendirme opsiyonu da yer alan Otobilim ile limit tanımlaması da yapılabiliyor

Otobilim ile uçtan uca süreç kontrolü ve detaylı raporlama

Kullanıcıların uygulama üzerinden kolaylıkla kullanabildiği Otomobilim, filolara ve ticari müşterilere verimlilik ve zamandan tasarruf sağlıyor. Filo yöneticileri, operasyonel süreçlerdeki tüm işlemleri kontrol edebilme imkanına kavuşuyor; yakıt dolum, fatura detaylarını görüntüleme, hızlı ve sistemli rapor alma ve dönemsel faturalama gibi süreçler Otobilim üzerinden yönetilebiliyor. 

Teknolojiye yatırıma devam

OPET Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Murat Zengin “Akaryakıt dağıtım sektörünün en sevilen markası olarak, müşteri deneyimini mükemmelleştirmeye, ihtiyaçları gideren ürün ve hizmetler geliştirmeye odaklanıyoruz. Değişen müşteri talepleri ve yeni teknolojiler, yenilikleri keşfetmemiz için fırsatlar yaratıyor. Teknolojinin bize sunduğu tüm yenilikleri takip ediyor, ürünlerimize adapte ediyoruz. Teknoloji geliştikçe bizim de bu alana yatırımlarımız devam edecek” diye konuştu.

Android ve Apple store üzerinden kolaylıkla indirilebilen Otobilim Mobil Uygulaması; 

  • Uygulamada kullanıcı tanımlama,
  • Şirket oluşturma,
  • DBS (Doğrudan Borçlandırma Sistemi) ihtiyacı olmadan kredi kartı yöntemi belirleme,
  • Araç tanımlama,
  • Limit tanımlama,
  • Fatura detayı görüntüleme, rapor alma gibi süreçlerin takibinin yanı sıra araçtan inmeden ödeme kolaylığı sunuyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bu Hastalık Her 5 Kadından Birinde Görülüyor

Günümüzde en yaygın kadın hastalıklarından biri olan ve özellikle doğurganlık çağındaki kadınlarda sık görülen Polikistik Over Sendromu, sivilce oluşumundan kilo artışına, insülin direncinden kolesterol yüksekliğine dek birçok soruna yol açabiliyor. Ancak teşhisinde önde gelen etkenlerden biri, hastalığın anne olmanın önünde engel teşkil etmesi oluyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hale Göksever Çelik “Polikistik Over Sendromu (PKOS) yumurtalıklarda milimetrik boyutlu çok sayıda kist görünümüyle karakterize bir hastalıktır. Esas olarak adet düzensizliği ile kendini gösteren bu durum vücut genelinde erkek tipi tüylenme, sivilce oluşumu ve kilo artışı gibi şikayetlere de yol açabilir. Türkiye’de her 5-7 kadından birini etkileyen bu hastalığa erken tanı konmasında toplumsal farkındalığın artması çok büyük önem taşımaktadır” diyor. Doç. Dr. Hale Göksever Çelik, Polikistik Over Sendromu hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. 

 

1. Bu belirtilerle kendini gösterebiliyor!

 

Polikistik Over Sendromu’na ait en sık jinekolojik belirti ve bulguları; adet düzensizliği, erkek tipi tüylenme, sivilce oluşumu ve erkek tipi saç dökülmesi olarak sıralayan Doç. Dr. Hale Göksever Çelik şöyle konuşuyor: “Tüm bu belirtiler, hastalığın altında yatan en önemli mekanizma olan androjen yüksekliğine bağlı gelişmektedir. Hastalığa ait belirtiler önemsenmeyip, hekime başvurulmadığı takdirde bulguların daha da artması kaçınılmaz olmaktadır.”

 

2. Risk faktörlerine dikkat!

 

Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hale Göksever Çelik, genetik yatkınlığın önemli rol oynadığı Polikistik Over Sendromu’nun oluşumunda ve şiddetlenmesinde; sağlıksız beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktiviteden yoksunluk ve obezitenin de önemli rol oynadığını vurguluyor. Ailesinde PKOS öyküsü bulunan bireylerin bu hastalığa yakalanma olasılığının, diğer bireylere oranla daha yüksek olduğunu belirten Doç. Dr. Hale Göksever Çelik “Bu nedenledir ki, PKOS’lu kadınlarda ilk basamak tedavimiz her zaman yaşam tarzında iyileşmeler yapmak şeklinde olmaktadır. Kilo verme ve egzersiz bunların başında gelmektedir” diyor. 

3. En çok bu şikayetlerle hekime başvuruluyor

 

Polikistik Over Sendromu’na yönelik toplumsal farkındalığın az olması hekime başvurunun da ötelenmesine ve tedavinin geciktirilmesine yol açabiliyor. Doç. Dr. Hale Göksever Çelik şöyle konuşuyor: “Hastalığın yol açtığı şikayetler sıklıkla erkeklik hormonu olan androjenin yüksekliğine bağlı adet düzensizliği, erkek tipi tüylenme ve sivilce oluşumunda artış şeklinde kendini gösteriyor. Bu semptomların hepsi bir arada olabileceği gibi farklı kombinasyonlarla karşımıza gelebiliyor. Hatta bazen glukoz veya kolesterol yüksekliği, obezite gibi metabolik sıkıntılarla Dahiliye polikliniğinden de tarafımıza yönlendirilen hastalarda ultrasonda PKOS görüntüsü ile tanısını koyabiliyoruz.”

 

4. Anne olmayı engelleyebiliyor

 

Yumurtalıklarda yan yana dizilmiş küçük kistlerle seyreden Polikistik Over Sendromu’nun hamile kalmanın önünde engel teşkil edebildiğini belirten Doç. Dr. Hale Göksever Çelik “Çoğu hasta yumurtlama sorunundan kaynaklı infertilite dediğimiz hamile kalma sürecinde yaşanan zorluklar dolayısıyla hekime başvuruyor. PKOS’a bağlı infertilite yönteminde öncelikle başka nedenlerin varlığını araştırıyoruz. Ardından kadının yaşı ve diğer eşlik eden durumlar da göz önünde tutularak aşılama veya tüp bebek tedavi sürecini uyguluyoruz” diyor.

 

5. Tedavide yeni nesil yöntemler

 

Tedavinin esasını kilo kaybı ve sportif aktivitenin oluşturduğunu vurgulayan Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hale Göksever Çelik şöyle konuşuyor: “Yapılan araştırmalar; yaşam alışkanlıklarında yapılacak olumlu değişikliklerin de hamile kalmanın önündeki engellerin tedavisinde büyük rol oynadığını göstermektedir. Böylelikle semptomlar çok hafiflemekte ve hatta herhangi bir tedaviye gereksinim kalmamaktadır. Ancak buna rağmen sıkıntılar devam ederse ilaç tedavisine, en sık olarak da doğum kontrol haplarına başlanmaktadır. Geçmişte cerrahi yöntem uygulansa da günümüzde bu yaklaşım çok tercih edilmemektedir. Medikal tedavi hekim kontrolünde ve uzun soluklu kullanılmalıdır.“

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Böbrek İltihabının 7 Önemli Belirtisi

Böbrek iltihabı, farklı nedenlere bağlı olarak gelişebiliyor. Nefrit ya da diğer adıyla ‘piyelonefrit’ olarak bilinen böbrek iltihabı, böbreklerin birinde veya ikisinde birden ilerleyen bir tür idrar yolu enfeksiyonu olarak ortaya çıkıyor. Böbrek iltihabı nedeniyle zamanla böbrek fonksiyonlarında ciddi oranda azalma başlayabiliyor. Bazı kurallara uymak böbrek iltihabının oluşmasını engelleyebiliyor. Böbrek iltihabının oluşmaması için vücudun ihtiyaç duyduğu günlük 1,5-2 litre civarındaki suyu kesinlikle tüketmek gerekiyor. Memorial Kayseri Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Bülent Altunoluk, böbrek iltihabı ve tedavisi ile ilgili bilgi verdi. 

 

Bir tür idrar yolu enfeksiyonu

Böbrek iltihabı, alt idrar yolları denilen üretra ve mesane kaynaklı enfeksiyonun zamanında ya da doğru tedavi edilememesi sonrası böbreklerin birinde veya ikisinde birden ilerlemesi sonucu meydana gelen bir tür idrar yolu enfeksiyonudur. Böbrek iltihabı genellikle alt idrar yollarındaki enfeksiyonun yayılması sonrası geliştiğinden belirtiler de ona göre değişiklik gösterebilmektedir. Böbrek iltihaplanmasının pek çoğu önce alt idrar yollarında yani mesane veya üretrada başlar. Daha sonra enfeksiyon yukarıya doğru ilerleyerek böbrekte de enfeksiyon gelişir. Alt idrar yolları enfeksiyonunun bu aşamada tedavi edilmemesi sonucu enfeksiyon yukarıya yani böbreğe doğru ilerleyerek daha şiddetli bir tablonun gelişmesine yol açar.

Böbrek iltihabında görülebilen belirtiler şöyledir;

  • İdrar yaparken yanma veya ağrı hissi
  • Sık idrara gitme isteği
  • Bulanık, kötü kokulu veya kanlı idrar
  • Kasıklarda ve göbek altı bölgede ağrı
  • Karında veya yanlarda (hastalanan böbrek tarafında) ağrı
  • Bulantı, kusma
  • Yüksek ateş, üşüme ve titreme

İlerlerse hastaneye yatış gerekebilir

Böbrek iltihabında belirtilerin şiddetine göre hafif vakalar ağızdan antibiyotik desteği ile ayaktan takip edilebilir. Yüksek ateşli ve kanda beyaz küre veya CRP yüksekliği olan tüm akut vakalar hastaneye alınmalı ve derhal damardan sıvı ve antibiyotik tedavisine başlanmalıdır. Özellikle kadınlarda tedavi edilmeyen genital enfeksiyonlar, idrar yollarına geçerek enfeksiyon gelişmesine neden olabilir. Vezikoüreteral reflü(mesanedeki idrarın böbreklere doğru geri kaçmasına yol açan doğumsal anomali), böbreklerinde diğer doğumsal anomaliler bulunan (at nalı böbrek, gelişmemiş küçük kalmış böbrek, polikistik böbrek gibi), böbrek taşları bulunan, az su içen, idrarını tutan kimselerde böbrek enfeksiyon gelişme riski yüksektir. Ayrıca diyabet varlığında, nöropatik mesane gelişmişse, sürekli idrar yolu sondası varsa ve ameliyat gerektiren belirgin prostat büyümesi olan hastalar riskli guruptadır. 

 

Tedaviye başlanmazsa sorun kronikleşir

Böbrek enfeksiyonuna yol açan bakterilerin büyük bölümü bağırsaklarda bulunan mikroorganizmalardır. Böbrek iltihabı, idrar tahlili ile anlaşılabilmektedir. İdrar tahlilinde enfeksiyonu gösteren beyaz kan hücrelerinin ve bakterinin fazla görülmesi, nitrit + saptanması değerlidir. Kan tahlilinde ise beyaz kan hücrelerine ek olarak, CRP ve sedimantasyon yüksekliği görülür. Bu sonuçların hepsi iltihap varlığında yükselir. İdrar kültürü yaptırılarak hastalığa neden olan mikroorganizma saptanır. Ultrasonografi cihazı ile böbrek genişliği, böbrek parankim yapısı, böbrek taşı veya apse olup olmadığı da görülebilmektedir. Uygun tedavi edilmeyen alt idrar yolları enfeksiyonunun böbreklere ilerlemesi sonucunda böbrek iltihabı gelişmektedir. Böbreklere ulaşan enfeksiyon sonucunda hastada yüksek ateş, yan ağrısı, üşüme ve titreme gelişebilmektedir. Bu aşamada hastaneye yatırılarak uygun antibiyotik tedavisi başlanmalıdır. Tam tedavi edilmediği takdirde enfeksiyon kronikleşecektir ve sık sık böbrek iltihaplanması meydana gelecektir.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Meme Kanseri Riskini Düşürmek Mümkün

Her 8 kadından birini etkileyen meme kanseri, kadın kanserleri arasında en yaygın olan kanser türüdür. Meme kanserinin multidisipliner olarak tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğunu paylaşan Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Eda Tanrıkulu Şimşek, “Her hastaya özel ideal tedavi biçimini belirlerken, medikal onkoloji, cerrahi ve radyasyon onkolojisi branşlarının tedavi planına dahil olması gerekir. Plastik cerrahi, psikiyatri, fizik tedavi ve rehabilitasyon, algoloji gibi diğer branşların da desteği, sunulan tedavinin kalitesini artıracaktır. Tüm bu branşların içinde yer aldığı tümör konseylerinde hastaların ilk tanı sırasında ortaklaşa değerlendirilmesi, tedavinin pek çok açıdan daha başarılı olmasını sağlar” dedi. Meme kanserini önlemenin kesin bir yolu olmadığını ancak riski düşürmenin mümkün olduğunu söyleyen Doç. Dr. Eda Tanrıkulu Şimşek, Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nda önemli önerilerde bulundu… 

 

Hastalıkların tanısı, uygun ilaç tedavisinin belirlenmesi ve hastalığın nasıl seyredeceğine ilişkin kişiselleştirilmiş tıp bilgilerinin artık modern patolojinin rutin uygulamaları içinde olduğunu hatırlatan Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Eda Tanrıkulu Şimşek, “Bu anlamda tanı konulan meme kanseri, her bir hasta için aslında farklı bir hastalıktır. Dolayısıyla her hastanın hastalığıyla ilgili özel incelemeler artık kaçınılmazdır” diye konuştu.

 

Akdeniz tipi beslenme ve düzenli egzersiz riski azaltıyor

Meme kanserinden korunmanın kesin bir yolunun olmadığını söyleyen Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Eda Tanrıkulu Şimşek, “Ancak riski düşürmek elbette mümkün. Sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinme, örneğin Akdeniz tipi diyet dediğimiz yeşil yapraklı bitkileri, lif oranı yüksek gıdaları bol bol tüketmek, zeytinyağını tercih etmek, sebze-meyveleri mevsiminde tüketmek, katkı maddeli paketlenmiş gıdalardan uzak durmak önemli. Bu sayede önemli bir risk faktörü olan obeziteden korunmak da mümkün olacaktır. Düzenli egzersiz yapmak, sigaradan uzak durmak risk azaltıcı diğer önemli noktalardır” dedi.

 

Meme kanseri riskini arttırdığı düşünülen pek çok risk faktörünün bulunduğunu dile getiren Doç. Dr. Eda Tanrıkulu Şimşek, “Meme kanseri gelişme riskinin en yüksek olduğu durum, aileden aktarılarak meme kanseri gelişimine eğilim yarattığını bildiğimiz genlerin kişide var olmasıdır. BRCA1 ve BRCA2 adı verilen genler başta olmak üzere bu alanda tanımlanmış pek çok gen mevcuttur. Bu genlere sahip olunmayan durumlarda ise, bir kadının yaşamı boyunca maruz kaldığı östrojen süresinin uzamasına neden olan; erken yaşta adet görmek, geç menopoza girmek, hiç doğum yapmamış olmak, emzirmemek başlıca risk faktörleridir. Bunların yanında sigara içmek, hareketsiz bir yaşama sahip olmak, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, obezite ve daha önce başka bir nedenden dolayı göğüs duvarına radyoterapi alınmış olması diğer risk faktörleri arasındadır. Ancak günümüzde bu çevresel risk faktörlerinin bir ya da birkaçına pek çok kadın sahip olmakla birlikte, çoğunun meme kanseri geliştirmediğini de unutmamak gerekir. Tersine hiçbir risk faktörüne sahip olmayan kadınların da meme kanserine yakalanabildiğini biliyoruz. Dolayısıyla düzenli kontrollerin ihmal edilmemesi gerekir” dedi.

 

40 yaşından sonra düzenli muayene önemli

Çoğu kanserde olduğu gibi meme kanserinde de erken tanının, tedavi başarısını etkilediğine değinen Doç. Dr. Eda Tanrıkulu Şimşek, “Aile öyküsü gibi özellikli bir durumu olmayan, standart riske sahip her kadının 40 yaşından sonra yılda bir kez düzenli doktor muayenesi ve radyolojik tetkikleri yapılmalı. Ailesinde meme kanseri olanlar daha erken yaşta kontrollere başlamalı. Aile öyküsündeki kanser yüküne ya da bilinen meme kanseri ilişkili genin hangisi olduğuna göre önereceğimiz tarama programını ve koruyucu önlemleri kişiye özel belirliyoruz” diye konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı